Kategori arşivi: DERSLER

Tıp-Sağlık Sosyolojisi / Medical-Health Sociology

 

Sevgili AÜTF Halk Sağlığı Anabilim Dalı Asistanlarımız ve Tıp Öğrencilerimiz..

Fakültemizde değişik zamanlarda veregeldiğimiz
SAĞLIK SOSYOLOJİSİ – TIBBİ SOSYOLOJİ
derslerimizin yansılarını güncelleyerek sizlere sunmak istiyoruz.

1. Sosyoloji bilim alanını tanıma
2. Toplumsal Etmenlerin Sağlığa Etkileri
3. Sağlık ve Ekin (Kültür) Etkileşimi
4. Kişi ve toplumun sağlığını geliştirmede Sosyoloji’den yararlanma.

Gibi amaçlarla bu konu Tıp ve Sağlık Çalışanları için önem taşımaktadır.

Saglik_Sosyolojisi

Hekimler ve öbür sağlık çalışanları bu dersle;

1.Toplum içinde yaşayan, bir başka deyimle “toplumsallaşmış” bir varlık olarak insanın sağlığının, içinde yaşadığı toplumca nasıl ve ne yollarla etkilendiğini işlemek.

2.Toplumsal (sosyal) çevrenin insan ve toplum sağlığına etkilerine ilişkin
örnekler üzerinde tartışmak.

3.İnsanın, kurduğu toplumsal yapı, “sosyal sistem” bütünlüğü içinde sağlığının yerini irdelemek.

4. Sağlığın evrensel tanımında yer alan “.. bedensel, ruhsal ve t o p l u m s a l  bakımlardan tam bir iyilik durumu..” olgusunun anlamını işlemek.

5. Sağlığın; toplumsal, ekonomik ve ekinsel (kültürel) belirteçlerini (determinantlarını) vurgulamak.

6. Öğren(i)cide, insan ve toplum sağlığının, içinde yaşanılan toplumsal yapıdan ayrı düşünülemeyeceği bilincini yerleştirmek.

7. Dersin sonunda öğrenci; tıp ve sağlık bilimlerinin (biyomedikal bilimler) özünde sosyal içerikli uğraş alanları, disiplinler olduğunu kavramış ve meslek değerlerini
bu doğrultuda oluşturmaya yönelmiş olacaklardır.

Bu sunu; SAĞLIK ANTROPOLOJİSİ sunumumuzla birlikte okunmalıdır. (http://ahmetsaltik.net/2014/03/04/saglik-antropolojisi-tibbi-medikal-antropoloji/)

138 yansıdan oluşan vasıl içeriğin yararlı olmasını dileriz..
Okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız..

Saglik_Sosyolojisi

Ek olarak 12 sayfalık metin dosyasına da erişilebilir :

Saglik_Sosyolojisi’ne_Giris 

Sevgi ve saygı ile.
11 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

HIZLI NÜFUS ARTIŞI SORUNU / The CHAOS of HUGE POPULATION GROWTH


Sevgili AÜTF Dönem 2 öğrencilerimiz
,
Site okuru dostlarımız. 

  • DÜNYADA ve TÜRKİYE’de NÜFUS SORUNLARI ve POLİTİKALARI

konulu AÜTF Dönem 2 dersi sunumu yansılarını paylaşmak isteriz.

Güncellenmiş dosyayı ilgi ve bilginize sunuyoruz.
Çok emekli ve kapsamlı bir dosyadır (119 yansı).

  • Gereksiz, dengesiz ve hızlı, akıl dışı ve sürdürülemez
    hızlı nüfus artışı ülkemiz ve dünya için en önemli sorunların başında gelmektedir.

Türkiye, 35-40 yıl sürecek bir DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ DÖNEMİNDEDİR.
Bu dönemde yapılması gereken, genç nüfusun niteliğinin iyileştirilmesidir.
Bu da sağlık ve eğitim yatırımları ile olur.

Nüfusun “hızlı” yaşlanması sorunu yoktur, akut gündem bu değildir.

İvedi olan 2 adım vardır :

1. Hızlı nüfus artışını teşvikten, “en az 3-5 çocuk doğurun” demekten
hemen vazgeçmek. Her ailenin 1 çocukla yetinmesini önermek..

2. Eldeki çooooook genç nüfusun niceliğini (sayısını) değil niteliğini (kalitesini) geliştirmek.. Yaşamsal sorun budur.. Genç nüfusu 21. yy’da acımasız küresel rekabete hazırlamak..
Yabancı diller ve İLETİŞİM öğretmek, geçerli meslekler edindirmek, özgüven kazandırmak,
istihdamı geliştirmek, yurttaşların sosyalleşmesini sağlamak (karma eğitim başta!)..

Ülkemizin öncelikleri bunlar, Demografi politikaları bakımından..
Bir ULUSAL DEMOGRAFİ KURULTAYI toplamak ve nüfus politikalarını güncellemek..

Ayrıca, kürtaj istemiyorsanız etkin ve yaygın aile planlaması hizmetlerini topluma
mutlaka vereceksiniz.. Özellikle de Doğu ve Güneydoğu’da!

Vurgulayalım ki; Anayasa’nın 41. maddesi açık ve net olarak devlete bu görevi yüklüyor.
Siyasal tercihiniz ne olursa olsun :

Anayasa_madde_41

 

 

 

 

 

 

 

 

Oldukça kapsamlı ve doyurucu bir dosya sunuyoruz.
Okunup okutulması, paylaşılması, politikacılara da ulaştırılması dileğiyle..
Umarız, hala Türkiye’de nüfus artışını bilim ve akıl dışı biçimde savunan tepe yöneticiler de, danışmanları da okusun ve yararlansınlar. Ülkemizi yıkımlara sürüklemesinler..

Lütfen tıklar mısınız erişkeyi (linki) ?

Nufus_sorunlari_ ve_ politikalari

Sevgi ve saygı ile.
06.12.2015, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD

www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Not : Bu yansılarda sayın Prof. Ercan’dan çok yararlandık, teşekkür borçluyuz.

Çevre ve İnsan Sağlığı / Environment and Human Health


Sevgili öğrencilerimiz,
Sevgili www.ahmetsaltik.net konuklarımız

AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Dönem 2’de verdiğimiz 2’şer saat süreli
(223’er kişilik 2 alt kümeye)ÇEVRE ve İNSAN SAĞLIĞI başlıklı dersimizin güncellenmiş yansılarını izlemek için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??

Cevre_ve_Insan_Sagligi_Ahmet_Saltik

Cevre_ve_Insan_Sagligi_kapak_yansisi

Bundan önce
“5 Haziran Dünya Çevre Günü-2015′
e de bir armağanımız olsun..”
demiştik..
Yine güncelledik.

21. İklim Doruğu‘ndan (COP-21, Paris) olumlu sonuçlar ve uzlaşma çıkması umuduyla..
Toplantı 11 Aralık 2015’te bitecek..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK; Başka çare yok!

Bir de tasarruflu ve çevreye saygılı yaşamı mutlaka uygulamak..

Sevgi ve saygı ile.
06.12.2015, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD

www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Hüsnü Mahalli : ‘Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacak’

Hüsnü Mahalli “IŞİD Gerçeği”ni yazmayı sürdürüyor..

Portresi

‘Türkiye’nin yeni kuşakları
IŞİD’ten farklı olmayacak’!

Bu rezalet devam ettiği sürece, 10-15 yıl sonra Suriye ve Irak nüfusunun %30’u cahil olacak. Cehalet yeni kuşak IŞİD’çi yaratmak için en önemli öge. Cehalete dinsel ve mezhepsel söylemleri monte etmek çok daha kolay. Türkiye’deki cemaatler bunun en somut kanıtı. Böyle devam ederse Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacak

Haziran’da Musul’u ele geçirerek herkesi şaşırtan IŞİD kısa bir süre içinde Irak’ın üçte birini işgal edecekti. Irak ordusu ve devleti dağılmak üzereydi. IŞİD’in Kuzey Irak’taki Kürt bölgelerine saldırması Batı’yı harekete geçirdi. Üstelik IŞİD’çiler görsel sanat becerilerini sergileyerek Amerikalı ve İngiliz gazetecilerin kafasını kesmeye başlamış ve heyecan yaratmak için binlerce Ezidi kadını kaçırarak fantezilerinden söz ettirmeye başlamıştı.

ABD ve müttefikleri karşı koymanın planlarını yaparken IŞİD lideri Bağdadi
5 Temmuz’da Musul’da bir Cami’de ortaya çıktı ve İslam Devletini kurarak kendini Halife ilan etti. Irak’ın % 30’unu ve Suriye’nin % 20’sini kontrol eden IŞİD artık
İD (İslam Devleti) olmuş ve bu devletin yaklaşık 60-70 bin militanı vardı.
Hepsi ruh hastası, katil, sapık ve öldürmeye programlanmış.

Önemli olan korku salmak

Üstelik intihar saldırılarına çok meraklılar. Olay tipik bir psiko-analiz konusu.
Onlara

– ‘Kâfirlerin arasında kendinizi havaya uçurduğunuzda melâikeler gelecek ve parçalanan cesedinizi toplayıp direkt cennete taşıyacak. Cennetin kapıları Allah tarafından sizin için özel olarak açılacaktır.’ deniliyor.

Onlar da buna inanarak seve seve intiharcı oluyorlar. Kimi öldürdükleri hiç önemli değil. Onlar için herkes kafir ve yok edilmelidir. Önemli olan korku salmaktır. Korku saldıkça daha çok bölgeyi işgal edebileceklerini düşünüyor ve dünyanın dört bir yanındaki yandaş ve sempatizanlarına ‘ Gelin kendi devletiniz için savaşın’ deme fırsatını yakalıyorlardı. Medya ise her zaman onlara hizmet ediyordu. İD ya da bildik adı ile IŞİD’in her olayı büyük haber oluyordu. Özellikle magazin içerikli olanları. Yani IŞİD’in işgali altındaki bölgelerde sosyal yaşam.

Kadınların patlıcan alması yasak!

Çünkü IŞİD tüm kadınlar için tam tesettürü zorunlu kılmış, ilk okuldan başlayarak
kız ve erkek öğrencileri ayırmış, kadınların erkek berber, terzi ve doktorlara gitmesini yasaklamış, okullarda müzik, spor, felsefe, kimya ve biyoloji derslerini iptal etmiş, kadınların pazarlarda muz, patlıcan ve salatalık satın almalarını yasaklamış ve
Arapça dilinde erkek olduğu için kadınların sandalyede oturmalarını cezalandırmıştır. Erkekler için de bir dizi önlem alan IŞİD, onlardan da dar pantolon değil şalvar ve dize kadar uzanan gömlek giymelerini, saç ve sakal uzatmalarını, içki ve sigara içmemelerini, zorunlu olarak namaz kılıp oruç tutmalarını ve Halife hazretlerinin emirlerine hiçbir şekilde karşı gelmemelerini istiyordu.

Emirlere karşı gelenler
– Kırbaçlanıyor,
– El ve kolları kesiliyor,
– Çarmıha geriliyor,
– Zorunlu din kurslarına tabi tutuluyor,
– Yüksek binalardan canlı canlı atılıyor,
– Kafası uçuruluyor,
– Kurşuna diziliyor,
– Canlı canlı yakılıyor ya da
– Taşlanarak recm ediliyor.

Her şey karanlık bir orta çağ alışkanlıklarına uygun!

Kanlı terör örgütü IŞİD, işgal ettiği yerlerdeki kadınları, önce cinsel istismar aracı olarak kullanıyor, sonra da zincirlere bağlayıp, pazarlarda köle olarak satıyor.

Ortaçağ artıkları

Şekil, şema ve içerik. Her tarafları kapkara lümpen tipler. Bulundukları bölgeleri
zifiri karanlığa çevirmek istiyorlar. Kendi beyinleri gibi. Ama yaptıkları her şeyi ayet ve hadisleri kendilerine göre yorumlayarak açıklıyorlar. Kuran-ı Kerim’i, Hadisleri ve
İslam tarihini onlardan daha iyi bilen yok ve olamaz! Bu sapık ruh hastalarından dolayı bugün artık Suriye, Irak, Yemen, Libya, Afganistan, Somali ve Nijerya’da milyonlarca çocuk okula gitmiyor, gidemiyor. Suriye ve Irak halklarının neredeyse %40’ı IŞİD,
Nusra ve benzeri radikal örgütlerin korkusundan kendi evlerini terk ederek başka yerlerde yaşamaya çalışıyor. Ülke dışına kaçanların dramı çok daha farklı.

Her iki ülkenin (AS: Irak ve Suriye) sosyal, kültürel ve demografik yapısı dağılmıştır. Ekonomi ise toptan çökmüştür. Bu ülkelerin normalleşmesi için en az 20-30 yıl gerekecek. Bu işten kazançlı çıkan tek ülke var o da İsrail. Tek bir kurşun sıkmadan kendisi için büyük tehlike oluşturan Suriye, Irak ve Mısır’ın dağıtılmasını sağlamıştır. Yemen, Libya, Somali, Afganistan ve Lübnan birer bonus. Filistin gümbürtüye gitti. En büyük piyango Türkiye. Bölgenin tüm işbirlikçi liderleri İsrail’e hizmet etmiştir. Bu rezalet devam ettiği sürece 10-15 yıl sonra Suriye ve Irak nüfusunun %30’u cahil olacak. Cehalet yeni kuşak IŞİD’çi yaratmak için en önemli unsurdur

Cehalet, dincilerin besin kaynağı

Cehalete dinsel ve mezhepsel söylemleri monte etmek çok daha kolaydır. Türkiye’deki cemaatler bunun en somut kanıtıdır. Televizyonlarda giderek yaygınlaşan dini içerikli programların amacı cahil insanları yüzeysel ve gerçek olmayan dini söylemlerle esir alıp kullanmaktadır. Tipik bir Suudi Selefi Vahabi taktiği. Bugün bu ülkede yaşanan süreç devam ederse Türkiye’nin yeni kuşakları IŞİD’ten farklı olmayacaktır. Tek farkla IŞİD çok daha deneyimli ve becerikli. Örneğin küçük yaşta çocukları topluyor, özel eğitimden geçirerek beyinlerini yıkıyor ve intihar eylemcisi olarak hazırlıyor. Yani hemen yok edilmezse 5-10 yıl sonra IŞİD’in elinde binlerce intiharcı olacak ve bunları istediği yerde ve zamanda kullanabilecek.

Emre itaat etmeyenin cezası ölüm

‘Yaratıcı Kargaşa’ dedikleri teori bu olsa gerek. Üstelik bu kez Kaide’den farklı olarak IŞİD’in elinde her türlü tank, top, füze, roket ve hatta kimyasal silah var. Dünyada ise milyonlarca elemanı, destekleyicisi, sempatizanı, seveni, yardım edeni ve kendisi ile duygusal dayanışma içinde olanı var. Herkesin kendine göre bir gerekçesi var. Bazılarına göre IŞİD ‘Sünni alemin devrimci direnişçileri‘. Başkaları onları ‘Alevi ve Şiileri yok ettiği için seviyor’. ‘Haçlılara kafa tutuyor’ diyenler de var. Bu doğru değil dediğinizde suçunuz sabit oluyor: Halife Hazretlerine itaatsizlik!

Kanlı terör örgütü IŞİD militanları Ezidi halkı katletti, sağ kurtulanlar yerini, yurdunu terk edip, kaçtı.

HALİFENiN HİLAFETİ

5 Temmuz 2014’te kendini Halife ilan eden Bağdadi, Peygamber sülalesine dek uzanan asil şeceresini de açıklamayı unutmamıştı. Biraz asalet, biraz mistisizm ama mutlaka dinsel. Yani Kuran ve Hadisler. O da bu işi çok iyi beceriyordu. Ayet ve Hadisler Hazret’in keyfine göre tefsir ediliyor ve yorumlanıyordu. Hazret nasıl isterse. Kolay değil adam Halife yani hepimizin Emir El-Müminin’i. Dünyanın dört bir yanından Irak ve Suriye’ye giderek IŞİD saflarında savaşanlara bu işin ‘çok yüce ve ciddi’ olduğu gösterilmelidir. Nasıl olsa garibanlar Arapça bilmiyor ve herkes onlara kolayca her şeyi yutturabilir. Bağdadi de öyle yapıyor. Hazretleri, 80 olması gereken koalisyon ülkelerini Merci Dabık meydan savaşı’nda yenecek, Fırat’ın suları çekilecek, muzaffer hilafet ordusu Konstantiniye’yi alacak oradan Şam’a yola çıkarak Emevi Camii’de namaz kılınacak sonra da Kahire alınacak… Sonrası kolay.. Emevi, Abbasi ve Osmanlıların vardığı tüm topraklar Halife Hazretlerine bağlanacak. Hazret’e göre bunların tümü Kuran ve Hadislerde anlatılıyor. İnanmayanların kellesi vurula… (YURT Gazetesi, 05.08.2015)

*****

Yarın (06.08.2015) :
DİN VE MEZHEP ADINA KATLİAM

Öncekiler :
– ‘Herkes Ankara’nın bütün karanlık ve pis işlerini biliyor’
– Eski dost düşman olmaz
– IŞİD 4 yaşındaki çocuğu annesinin kafasını kesmesi için eğitti
– Mezhepçi terörün 70 yıllık hikayesi

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/turkiye-nin-yeni-kusaklari-isid-ten-farkli-olmayacak-h93673.html, 05.08.2015

========================

Dostlar,

İbretle ve içimiz kavrularak okumayı sürdürüyoruz..
Mutlaka birşeyler yapmamız ve bu felaketi durdurmanız gerek..

En başta LAİK – AKLA / BİLİME DAYALI eğitim geliyor..

Batı emperyalizminin, Ortadoğu Müslüman coğrafyasını manuple etmek için
bu tür olağndışı vahşi araçları terk etmesini sağlamak da bu denli önemli..

IŞİD’in bir ABD – AB – İsrail ürünü – maşası olduğunu akıldan çıkarmadan!

IŞİD : Iak – Şam İslam Devleti,
DAEŞ Arapçası : Davala al İslamiye fil Irak eş Şam,
ISIS İngilizcesi : Iraq – Sam Islamic State

Sevgi ve saygı ile.
5 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

AÜTF Dönem 3 Örnek Aile Çalışması Raporu


Sevgili AÜTF Dönem 3 Alan Çalışması (Aile İzlemi) Kümesi Öğrencilerimiz,

Ekte bir örnek çalışma raporu sunuyoruz.

Calibri 11 punto ve 1 satır aralıklı yazalım.
Sayfa kenarlıkları (marjinleri) 4 taraf için de 2’şer cm olsun.

Kapak sayfası olmalı, fotoğrafınız ve e-ileti, cep telefonu bilgileriniz bu sayfada yer almalı.

Ekler dışında 25 sayfayı geçmemeli raporunuz.
Her izlemin değerlendirmesi, numara verilerek, tarih belirterek ayrı ayrı yazılmalı.
Bu değerlendirmelerde, her ziyarette neler yaptığınızı yazmalısınız.
Size sunumlarınız sırasında bizim verdiğimiz hedefleri belirtmeli ve bu hedeflere ulaşmak için
neleri yapıp neleri yapamadığınızı (gerekçesi ile) belirtmelisiniz.

Power point sunumlarınızı ve aileyle paylaştığınız belgeleri vb.’ni ayrıca
EKLER’de vermelisiniz.

14-16 izlemin sonunda bir GENEL DEĞERLENDİRME yer almalı.
Bu Alan Çalışması size neler kattı, eleştirileriniz, önerileriniz yer almalı.

Bize 5 Haziran günü için son gün olarak notları vermemiz gerektiği yazılı olarak bildirildi.

Dolayısıyla en geç 1 Haziran günü CD’lerin bize ulaşması gerek.
Oda kapımızda asacağımız cebe CD / DVD’ler konabilir.
Birkaç kişi tek bir CD / DVD’yi kullanabilir, daha da iyi olur.
Aranızda anlaşırsanız, tek 1 çubuk belleğe yükleyip bize ulaştırabilirsiniz..
Ya da tek 1 klasörde depolayarak TEK BİR e-ileti ile bize gönderebilirsiniz.
Hangi yolu seçtiğinizi küme temsilcileriniz bana cep telefonu ile / SMS ile bildirmelidir.
Herkes dosyasının ve eklerinin tümüyle ve sorunsuz açılıp açılmadığını denetlemelidir.

LÜTFEN elden geldiğince duru – arı Türkçe kullanınız, tümce düşüklükleri,
dil mantığı (semantik) hataları olmasın.

Lütfen, yansı hazırlama ve kaynak gösterme kurallarına,
sunumlarınız sırasında kezlerce değindiğimiz üzere, tümüyle uyunuz.

Hepinize emekleriniz için teşekkür eder, sınavlarınızda başarılar dilerim.

Örnek dosyayı pdf olarak indirmek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız?

Fatih_Rustu_Delen_D3AlanCalismasiRap_2011-12

Sevgi ve saygı ile.
22.5.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
p
rofsaltik@gmail.com

“Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği” : Soma ve Filistin Emekçilerine Armağan


“Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği” :
Soma ve Filistin Emekçilerine Armağan..
Soma’da 301 Emekçinin Katliamının 1. Yılı..

Güncelleme : 12 Mayıs 2015..

Sevgili Öğrencilerimiz, Asistanlarımız
Dostlarımız..

“Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği”
(Occupational Health & Safety; in Turkey and in World)

başlıklı dosyamız güncellendi ve 333 yansıya ulaştı..

Okumak, incelemek ve paylaşmak için lütfen tıklar mısınız??

Dunyada_ve_TR’de_ISG

Yarın, Soma katliamının 1. yılı bitiyor.
Yargılama daha yeni başladı ve ite kaka zorlukla yürüyor Akhisar’da..
Kurbanların geride kalan eş ve çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları
1. derece yakınlarının “perişan halleri” sürüyor.

2015’in ilk 4 ayında, geöen yılın aynı dönemine göre işçi cinayetleri %50 daha çok..

Lanet olası vahşi kapitalist düzen, emekçilerden KAN ve CAN VERGİSİ almayı
hiç ama hiç utanmadan sürdürüyor..

Sıkıyönetim yasası 6331 sayılı İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ YASASI ise 30 Haziran 2012’den beri sözde yürürülükte.. Aşamalı olarak genişleyerek yürürlük alıyor..
Fakat “Batı cephesinde değişen bir şey yok” !

Sorun BM düzeyinde, küresel ölçekte “ivedi” kaydıyla ele alınmalı..
Emekçiler direniş hatlarını daha da sıkılaştırmalı; DİRENİŞ KÜRESELLEŞTİRİLMELİ
Prof. Noam Chomsky’nin önerdiği gibi..

İşimiz zor ve yapacak çooooook iş var..

Bu uğurda emek veren ve vereceklere sonsuz şükranla..

Kurbanlara – şehitlere ölçüsüz hürmet ve özlemle..

Sevgi ve saygı ile.
12 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

=======================================
Sevgili Öğrencilerimiz, Asistanlarımız

Dostlarımız..

AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda son sınıfta
(Dönem 6, intörnlük yılı) verdiğimiz 4 saat süreli

“Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği”
(Occupational Health & Safety; in Turkey and in World)

konulu seminerimizin power point yansıları pdf olarak güncellenerek sitemize yüklenmiştir..

Bilindiği gibi her yıl 28 Nisan Dünya İş Sağlığı Günü (World Health Day) nedeniyle
ILO (International Labor Organisation) bir tema belirlemekte ve bu tematik alan yıl boyunca gündemde tutularak işlenmektedir.

28 Nisan 2014’te belirlenen tema İşyeri Kimyasalları idi.

28 Nisan 2015 sonrası 1 yıl için ise İŞTE SAĞLIK ve GÜVENLİK teması belirlendi.
Bu temayı da yansılara yerleştirdik.

ILO : World Day for Safety and Health at Work 
Safety and health at work : Everyone has a role, know yours

326 yansıdan oluşan bu çok varsıl ve sürekli güncellenen dosyaya aşağıdaki erişkeden (linkten) ulaşılabilir. (Son sürümü en üstte.. Dunyada_ve_TR’de_ISG)

Ayrıca, 25 Nisan 2015 Cumartesi günü, MESKA (Meslek Hastalıkları ve İş Kazaları Vakfı) çağrılısı olarak İstanbul’da bir konferansımız olacak..

(Saat 14:00.. Yer belirlemesi sürüyor.. sitemiz manşetinde duyuracağız..)

Aşağıdaki dosyamızda ise, yansıların metin içerikleri word dosyasına aktarılmış ve
pdf olarak sunulmaktadır. 29 sayfalık bir pdf metin dosyası olup alttaki erişkeden (linkten) ulaşılabilir (bir önceki power point yansı içerikleridir) :

Dünya_ve_Turkiye’de_İS_SAGLIGI_GUVENLIGI_SEMINERİ_yansı_icerikleri

Ülkemizin “İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunları”nın ne denli yakıcı olduğu bilinmektedir.

Biz, daha 18’imize gelmeden Karayolları’nda “düz işçi” olarak (Van’da), gezgin satıcılık vb. işlerde çalışmaya başlayarak (Van, İstanbul) “emekçilik” yaşamına adım atmıştık.

Hekim olduktan sonra da bu sorunlara hep öncelikli ve özdeşim (empati) yüklü
bir ilgi duyduk. Keban’daki ilk görevimizde (1977) Etibank Keban Simli Kurşun İşletmesi‘nde çalışan SSK’lı işçilerin aynı zamanda işyeri hekimi idik ve bu yeraltı maden işletmesine inerek, yerinde iş sağlığı – güvenliği önlemleri için çaba gösterirdik.

Halk Sağlığı Uzmanı (Toplum Hekimi) olduktan sonra da, akademik kariyere geçmeden önce Elazığ’da Kağıt ve Çimento Fabrikaları işyeri hekimlikleri yapmıştık.

Üniversitede de akademik olarak bu alana epey emek akıttık.
Trakya Üniversitesi’nde sanayi ile hep iyi ve yoğun ilişkilerimiz oldu.
Onlara danışmanlık yaptık, kimi sağlık ve eğitim hizmetleri verdik,
ÇED raporları düzenledik.. mahkemelerde bilirkişilik yaptık.. uzun yıllar boyunca.

Son sınıfa gelen tıp öğrencilerimizi, İş Sağlığı Güvenliği Birimleri iyi çalışan işyerlerine
eğitim amaçlı olarak götürdük yıllarca.. Asistanlarımızı da..
Gönüllü olanlara buralarda seçimlik (elektif) stajlar yaptırdık.

Dr. Mahmut Yaman..

Bu örnek işyeri hekimlerinden bizde derin iz bırakan en saygın adlardan biri..
Artık emekli ve İstanbul’da özel bir İşyeri Sağlık Güvenlik Birimi’nde çalışıyor;
bin Doları bulmayan emekli aylığı geçimine yetmediğinden..
Türkiye’nin bu alanda en birikimli hekimlerinden biri.. (1980 Ege Tıp mezunu..) Dostluğumuzun hala sürdüğü, az önce telefonla konuştuğumuz Dr.Yaman,
ricamız üzerine sitemiz için bir yazı yazdı.. 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası‘nı (30.6.2012’de aşamalı yürürlük) eleştirel olarak ele aldı. Kendisine teşekkür borçluyuz.
Bu değerli irdelemeyi sitemizde elbette paylaşacağız..

İzleyen yıllarda yaklaşık olarak 1990 – 2000 arasındaki 10 yıllık zaman diliminde meslek örgütümüz TTB (Türk Tabipleri Birliği) ile çalıştık ve TTB Kuruluş Yasası’nın 5. maddesi bağlamında düzenlediğimiz İşyeri Hekimliği Sertifika Programlarında koştuk. Ülkemizin
her yerinde yaklaşık 10 yıl boyunca, yaklaşık 100 (yüz!) kursta planlayıcı, akademik sorumlu, aktif eğitici, ölçme-değerlendirmeci olarak büyük emek harcadık. Her kursta yaklaşık 200-250 (4 sınıfta) katılımcı, toplamda 20-25 bin meslektaşımız İşyeri Hekimliği Sertifikası edindiler. Bu süreçlerde bize bu onurlu görevi yapma olanağı sağlayan meslek örgütümüz TTB’ye
şükran borçluyuz.. O dönemler TTB 2. Başkanı sevgili kardeşimiz Dr. Sedat Abbasoğlu‘nun özverili ve nitelikli emeklerini özellikle anmalıyız..

Bu süreçte önümüzü açan, 1988’de bu kursları başlatan, Hacettepe Tıp Fakültesi’nde
1. sınıfta (1971) öğrencisi, daha sonra 1978-80 arasında Halk Sağlığı dalında uzmanlık eğitimi almak üzere asistanı olma onuru  yakaladığımız merhum (3 Kasım 1990)
Prof. Dr. H. Nusret FİŞEK idi..

HÜTF’den (Hacettep Üniv. Tıp Fak.) hocalarımız o dönem Doç. Dr. İsmail Topuzoğlu
(halen 100 yaşına yaklaşan emekli Prof.)
 ve Dr. Nazmi Bilir ağabeyimiz (geçtiğimiz aylarda emekli olan Prof.); İÜTF’den (İstanbul Üniv. Tıp Fak. -ki biz bu fakültede de öğrenci ve
asistan olduk..- Doç. Turhan Akbulut (halen 90+ yaşlarda emekli Prof.), İTO’dan (İstanbul Tabip Odası) merhum Dr. Nejat Yazıcıoğlu (İTO her yıl adına İş Sağlığı ödülü veriyor..),
Dr. Şükrü Güner,
merhum Dr. Haldun Sirer ve merhum Dr. Nazif Yeşilleten‘in
son derece özverili, nitelikli, uzun soluklu, ufuk açıcı ve emekten yana yurtsever hizmetlerini sonsuz bir şükranla anmak gerekir.

Biz bu öncü kadro ile uzun yıllar birlikte emekçinin sağlığı – güvenliği için koşuşturmaktan büyük keyif aldık ve bu onuru yaşadık..

Bizden sonra Trakya Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD’nda yetişen genç meslektaşlarımız
özenle bu hizmetleri sürdürüyorlar. Biz görevdeyken orada uzman olan Dr. M. Sarper Erdoğan ayrıca Almanya’ya da gönderilerek İş Sağlığı Doktorası yaptırılmıştı ve Dr. Erdoğan bugün Profesör sanıyla İstanbul Üniv. Cerrahpaşa Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD’nın başkanıdır.

Biz, 2004’ten bu yana AÜTF’de de (Ankara Üniv. Tıp Fak.) Halk Sağlığı AbD’nda
benzer çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

İş Sağlığı Güvenliği, İş Kazaları, Meslek Hastalıkları gibi dersleri mezuniyet öncesi ve sonrasında omuzlamaya çalışıyoruz.

Bu mütevazi emeğimizi, Soma’da 13 Mayıs 2014 günü sorumsuz sermayeye ve kamuya kurban verdiğimiz 301 maden emekçimiz ile 7 Temmuz’dan bu yana İsrail zulmü ile
Gazze’de öldürülen Filistin’li emekçilere
armağan etmek istiyoruz (2 link yukarıda).

“Türkiye ve Dünyada İşçi Sağlığı ve Güvenliği”
(Occupational Health & Safety; in Turkey and in World)

Ayrıca 29 sayfalık bir pdf metin dosyaya aşağıdaki erişkeden (linkten) ulaşılabilir :

Dünya_ve_Turkiye’de_İS_SAGLIGI_GUVENLIGI_SEMINERİ_yansı_icerikleri

Bir de iş sağlığı, meslek hastalıkları… alanındaki bilimsel çalışmalarımızın bir listesini sunmak istiyoruz.. (Mütevazi ödüller de verilen…)

Ahmet_SALTIK_Is_ve_Meslek_Hastaliklari_Bilimsel_Yayinlari

******

     Soma’lar ve Gazze’ler olmasın..
     Emekçiler genç yaşlarında ölmesin, öldürülmesin..
     Çocuklarını büyütebilsin, torunlarını görebilsinler..
     Sendikaları da olsun..
     Sağlıklı – güvenli ortamlarda üretsinler bizler için..
     EMEK EN YÜCE DEĞER ve
EMEĞE SAYGI İNSAN OLMANIN BAŞ KOŞULU olsun..
     Bu gerçek hiç akıldan çıkarılmasın.. 

Yararlı olması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile.
19 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com 

Öcalan’ın Nevruz mesajının düşündürdükleri


Öcalan’ın Nevruz mesajının
düşündürdükleri

Portresi_ATA_ile

Onur Öymen

 

 

İktidar çevreleri ve basının büyük bir bölümü tarafından merakla beklenen
Öcalan’ın Nevruz mesajı açıklandı.

Bu mesajda dile getirilen görüşler, iktidar partisi ve onu destekleyen çevrelerce olumlu karşılandı. Şimdi herkes Öcalan’ın sözlerinin ne anlama geldiğini yorumlamaya çalışıyor.
Oysa mesaj açık ve ana hatları şöyle:

-Emperyalist kapitalizmi suçluyor. Demek ki, PKK anti-emperyalist bir örgütmüş.
Peki o zaman, kollarında ABD bayrağıyla Kobani’ye gitmek için Güneydoğu Anadolu’dan geçenleri “Biji Obama” diye selamlayanlar hangi örgütün destekleyicileriydi?

PKK’yla son zamanlarda kader birliği yapan Barzani’nin bağımsız Kürt devleti kurulacağı yolundaki demecine ilk desteği veren İsrail Başbakanı Netehyahu da anti-kapitalist bir ülkenin başbakanı mıydı?

Etnik ve dinsel farklılıkların anlamsız ve acımasız kimlik savaşlarıyla tüketildiğini,
vicdani değerlerinin buna izin vermediğini söylüyor.
Bu acımasız terör saldırılarını düzenleyerek 40 bin kişinin ölümüne sebep olanlar kimlerdi?

Kırk yıllık mücadelenin boşa gitmediğini söylüyor.
Demek ki, yaptıklarından ve on binlerce insanın yaşamına mal olan eylemlerden
pişmanlık duymuyor. Bunların yanlış olduğunu kabul etmiyor.

On maddelik AKP – PKK bildirgesinin yaşama geçirilmesini istiyor ve ancak bu ilkelerde uzlaşma olursa bir kongre yapılmasını gerekli görüyor. Varılan mutabakat Parlamentoda ve İzleme Heyetinin oluşturacağı Hakikat ve Yüzleşme Komisyonunda onaylanacak, ondan sonra kongre toplanacakmış.

Yani terörü kayıtsız şartsız bitirme kararı yok.

Koşullu bir uzlaşma önerisi var.
Bütün bu koşullar yerine getirilirse Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı eylem yapılmayacağı Kongrede kararlaştırılabilirmiş!

Yani “Terör örgütünü feshedeceğiz, bütün silahları her yerde gömeceğiz, artık hiçbir koşulda teröre başvurmayacağız!” demiyor.

Öyle anlaşılıyor ki, bütün koşullar yerine getirilse bile, Türkiye’ye komşu coğrafyada
silahlı varlıklarını sürdürecekler ve beki de kurulması öngörülen Bağımsız Kürt devletinin Peşmergelerle birlikte silahlı ögelerinden biri olacaklar, bu gün yaptıkları gibi gerektiğinde onlarla birlikte savaşacaklardır.

Peki bu koşullarda anlaşma olmazsa ne olacak?

Bu ifadenin doğal sonucu terör, onların koşulları kabul edilinceye dek sürecektir.

-Yeni dönem eşit anayasal yurttaşlık temelinde oluşturulacakmış.
Bu ifade, 1924 yılından beri anayasalarımızın temel maddelerinden olan,

etnik ve dinsel kimliği ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızın Türk milletinin
bir parçası olduğu
anlayışına ters düşüyor.

Yani Türk hükümeti uzlaşmak istiyorsa, milli birliğimizi oluşturan bu temel anayasa hükmünden vaz geçecek.

Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkanların bunu kabul etmesi mümkün mü?

-90 yıllık Cumhuriyet tarihi çatışmalarla dolu geçmiş diyor. Oysa tarihimizin en uzun barış dönemlerinden biri o 90 yıldır. O dönemdeki kimi silahlı ayaklanmaların sorumlusu Cumhuriyet hükümetleri değildir.

-Ulus devlet milliyetçiliği etnik ve dinsel kimlikleri birbirine düşman etmiş ve
böl-yönet politikası izlemiş, varlığını acımasızca bugüne dek sürdürmüştür deniliyor.

Gerçek bunun tam tersidir. Ulus devlet Cumhuriyetimizin en büyük kazanımıdır. Cumhuriyeti kuranlar
* Toplumun tümüne sahip çıkmışlar,
* Bütün milleti kucaklamışlar,
* Etnik ve dinel ayırımcılığa izin vermemişlerdir.

Çağdaş milliyetçilik anlayışı devlet anlayışımızın temellerinden biridir.

Bu açıklama da gösteriyor ki; terörü bitirmek için bir terör örgütünden medet ummak yanlış bir yoldur ve boş hayaldir.

Siyasal istemlerini yıllardan beri devlete silah zoruyla dayatmaya çalışanlarla uzlaşma aramak
vahim bir siyas
al hata olmuştur.

Kürt kökenli bütün vatandaşlarımızın sözcüsü gibi ortaya çıkanlar, bu ülkenin
asli ögeleri olan ve anayasamıza göre eşit haklara sahip olan bu vatandaşlarımızın
tümünü kendi hedeflerinin destekçisi gibi göstermeye çalışmaktadırlar.

Öbür bütün vatandaşlarımız gibi, Kürt kökenli vatandaşlarımızın bireysel haklarına
sahip çıkmak hepimiz için insanlık borcudur.

Ama terör dayatmasıyla bu vatandaşlarımızın Türk vatanı üzerinde adeta
koalisyon ortakları gibi gösterilmesi kabul edilemez.

Ne yazık ki, aydınlarımızın ve basınımızın bir bölümü ile bazı siyasetçiler bu oyunu
ya görmemekte veya bilerek buna destek olmaktadırlar.
Öyle anlaşılıyor ki, “Ver de Kurtul” lobisi hala varlığını sürdürmektedir.

  • Cumhuriyetimizin değerlerine içtenlikle sahip çıkan vatandaşlarımızın
    bu oyunu içlerine sindirmeleri mümkün müdür?

    Kim ne derse desin; Devletiyle – milletiyle bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti; Atatürk’ün gösterdiği çağdaş, milli, laik ve demokratik devlet olma niteliğini
    sonsuza dek sürdürecektir. 

Saygılar, sevgiler. 23.03.2015

==================================

Dostlar,

Biz de içeriğini paylaşarak yayımlıyoruz Sn. Öymen’in iletisini.

Yazılarımızda – söylemlerimizde hep sorup durduk PKK’lılara – ayrılıkçı Kürt kardeşlerimize :

1. Emperyalizmle işbirliği yaparak özgürlük -bağımsızlık savaşı verilebilir mi?
2. Emperyalizmin özgürlüğüne – bağımsızlığına kavuşturduğu bir halk var mıdır?
3. Mazlum, anti – emperyalist savaşla kurulan Türkiye’ye bu başkaldırı niyedir?
4. Apo – PKK hiç yüzü kızarmadan, işbirlikçisi emperyalizme nasıl çatabilmektedir?
5. Tarihte hangi sol – emperyalizm karşıtı örgüt, ABD – AB emperyalizminin
her türlü 
açık desteğini hem de onlarca yıl alabilmiştir??

*****
Dolayısıyla, PKK emperyalizmin maşası bir bölücü örgüttür.
40 yıldır bölgede kardeş kanı dökmektedir. Elleri fevkalade kanlıdır.
Kürt kardeşlerimizin kurtarıcısı bir örgüt olmayıp, emperyalizmin taşeronudur.
Hedefi, bölgede BOP kapsamında İsrail güdümünde kukla Kürt devleti kurarak
Kürt kardeşlerimizi sonsuza dek emperyalizme sömürge – uşak kılmaktır
.

Oysa şimdi Kürt kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit haklara sahip 1. sınıf yurttaşlarıdır. Kopenhag Ölçütleri bağlamında tüm hak ve özgürlükleri elde etmişlerdir.
Sorun şu ya da bu etnik kümenin, inanç kümesinin hak ve özgürlükleri değil;
tüm Türk halkının / ulusunun 1. sınıf bir demokrasi olması sorunudur.

Vee “Türk” sözcüğü bir etnik kümenin adı değildir!
“Türkiye Cumhuriyetini kuran halkın – ahalinin adıdır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün tanımı budur. Bu çağrı bir uygarlık çağrısıdır :

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına / ahalisine TÜRK MİLLETİ denir.”

ULUS DEVLET olarak emperyalizme bu topraklarda set çekmenin çağrısıdır.
Bu tarihsel – gerçekçi sosyolojik bilimsel temelli çağrı görülmez de ayrışmaya çanak tutulursa, 40 yıldır pisi pisine ödenegelen çok acı bedeller daha da büyüyebilecektir.

Kürt kardeşlerimizin ezici çoğunluğunun bu kanlı emperyalist bölünme oyununa gelmeyeceklerini ummak istiyoruz.

AKP hükümetinin de aklını başına alarak, bu yaşamsal ülke – ulus bütünlüğü sorununu seçimlere alet etmemesini diliyoruz.

Bay RTE ve AKP iktidarının bu bağlamda düştüğü derin çatlak ibret vericidir.
İzlenen sözde “açılım” politikaların ürkünç (vahim) sonuçlarını sezen Erdoğan,
ürkü (panik) içindedir. Hükümet ise seçim öncesinde emperyal odakları karşısına almak istememektedir.

Oysa bir siyasal kadronun en başta gelen görevi ülkesini ve halkını iç savaştan, bölünmekten korumak değil midir?

Ülke – Ulus birliği, tüm sorunların büyülü çözüm anahtarı değilse nedir??

Halkımız, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde elbette bu nazik – kritik değerlendirmeleri yapacak ve bölücü siyasal kadro ve partilere oy vermeyecektir..

Sevgi ve saygı ile.
23.03.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Toplumsal Ruh Sağlığı / Community Mental Health


Sevgili Öğrencilerimiz,

Değerli Site Okurlarımız,

Toplumsal Ruh Sağlığı (Community Mental Health) konulu dersimizin
power point yansılarını izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Bu dosyayı son günlerde yaşanan vahşi kadın cinayetleri nedeniyle arşivden öne çıkardık.
İlk fırsatta güncelleyeceğiz..

Başta Özgecan ASLAN olmak üzere şiddet kurbanı kadınlarımıza, çocuklarımıza ve insanlarımıza armağanımız olsun..

Toplumsal_ruh_sagligi

Sevgi ve saygı ile.
25 Şubat 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

KüreselleşTİRme ve Halk(ın) Sağlığı / Globalisation & Public Health


Dostlar
,
Sevgili AÜTF Öğrencilerimiz..

Bu dersleri 1990’ların ortalarında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde ilk kez
biz başlattık.. dersek okurlarımız bizi hoşgörür umarız..

Sağlık Ekonomisi’ni de..

Bu 2 konu artık klasik Halk Sağlığı kitaplarının vazgeçilmez ve kapsamlı bölümlerinden.

Çok sayıda bilimsel kongreye, yayına da konu.

Biz de bu konularda tıpta uzmanlık tezleri, doktora ve yüksek lisans (master) tezleri verdik ilgili öğrencilerimize. Epey de yayın yaptık..

KüreselleşTİRme ve Halk(ın) Sağlığı

Konulu çok geniş kaynakça taramasına dayalı kapsamlı sunuyu sürekli güncellemekteyiz. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 6’da (son sınıfta) 4 saat süreli bir ders olarak işlemekteyiz. Dönem 1 / 2’de ise daha kısa sunuyoruz.

Bu gün İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ-İHEB‘in 65. yılına girdik.

Ne acı ki, KüreselleşTİRme, günümüzde insan haklarının en büyük düşmanı oldu.

Jurgen Habermas, Noam Chomsky, Susan Geroge, Jacque Chirac,
Server Tanilli, Suna Kili.. 
ve daha pek çok düşünürün, politikacının vurguladığı üzere;

  • Küreselleşme; insanlığın binlerce yıllık uygarlık birikiminin
    en büyük tehdididir!

Oysa İHEB, aradan geçen 65 yılda bu Bildirge yaygın olarak yaşama geçirilmeliydi.
Günümüzün gereksinimlerine yetmemeliydi ve 3. Binyıl güncellemesini yapmalıydık!

Olmadı.. Kendini Küreselleşme adı altında saklayan YENİ EMPERYALİZM,
= KüreselleşTİRme; insan haklarının en başta gelen engeli hatta düşmanı..

Tüm insan hakları emekçilerini Romalı Köle Spartaküs‘ten başlayarak
Hallac-ı Mansur’dan Martin Luther’e ve anti-emperyalist – anti-kapitalist devrimci ve eylem adamı Büyük Atatürk’e.. dek sonsuz bir hürmetle selamlıyor
ve bu mütevazi ders notlarımızı onların saygın anılarına adıyoruz.

  • KüreselleşTİRme ve Halk(ın) Sağlığı..

Yansıları izlemek için erişkeleri (linkleri) tıklamak gerekiyor..
Dosya oylumu >7MB olduğundan 2 parça olarak sunuyoruz..

KuresellesTIRme_ve_Halk(in)_Sagligi-1

KuresellesTIRme_ve_Halk(in)_Sagligi-2

Yansı içeriklerini (pdf sunumunda görülmeyen dipnotları dahil) metin olarak da sunuyoruz..

Kuresellestirme_yansilarinin_metni (18.9.14’teki içeriktir.)

Türkiye’nin ve dünyanın esen geleceği bakmından

KüreselleşTİRme = Yeni Emperyalizm süreçlerinin yaygın insan kitlelerince
çok iyi kavranması ve DİRENİŞİN KÜRESELLEŞTİRİLMESİ kaçınılmaz görünüyor..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 14.11.14 (21:18)

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AÜTF Dönem 3 “Küreselleşme ve Halk Sağlığı” Dersi Final Soruları


AÜTF Dönem 3 Öğrencilerimize

“Küreselleşme ve Halk Sağlığı” Dersi Final Soruları.. 

Sevgii Öğrencilerimiz,

3 Nisan 2014 günü yaptığımız arasınav sorularının yanıtları sınav kağıdı üzerinde işaretlenmiş ve web sitemize konmuştu :

Arasinav_YANITLARI_3.4.14 veya

http://ahmetsaltik.net/2014/07/12/autf-donem-3-ogrencilerimize-kuresellesme-ve-halk-sagligi-dersi-hakkinda/

Şimdi de 26.6.2014 günü yaptığımız bitirme (final) sınavı soru kağıdını
yanıtları doldurulmuş olarak sizinle paylaşıyoruz..

Bitirme_sinavi_sorulari_YANITLARI_26.6.14

Soru yanıtı ezberlemeksizin konuları anlayarak çalışmanız gerekmektedir.

30 saatin 6’sı 3 farklı öğretim üyesinin idi anımsayacağınız üzere..

– Prof. Dr. D. Ali Ercan : Çevre Sağlığı ve Küreselleşme
– Prof. Dr. A. Gürhan Fişek : İşçi Sağlığı İş güvenliği ve Küreselleşme
– ODTÜ Öğr. Gör. Yıldırım Koç : Sağlık Politikaları ve Küreselleşme

Bunlardan ilkinin yansıları ilgili klasördedir. (Dönem 3 Seçmeli)
Gürhan hocanın da anlatımının 2 bölümü sitemizdedir. (Dönem 3 Seçmeli klasöründe)
Yıldırım hoca ise bir sunum materyali vermemiştir, derste not tutmak gerekmiştir.

Kalan 24 saatin içeriği ise öz olarak ilgili klasörde 240 dolayındaki yansıdadır.
1 saat derste ortalama 10 yansı işlendiğine göre, bizim anlatımlarımızda da kapsamlı not tutmuş olmak gerekirdi.. İlgili klasörde (Dönem 3 Seçmeli) size yardımcı olabilecek dosyalar vardır. Bunlar özenle okunmalıdır

  • Bütünleme sınavı da bitirmeye benzer, boşluk doldurma,
    yazarak soruyu yanıtlama ağırlıklı olacaktır.
     

Şans başarısı / başarısızlığına yer yoktur..
Özenle çalışmalısınız.

http://ogrenciisleri.medicine.ankara.edu.tr/files/2014/07/K%C3%9CRESEL.pdf
, adresinde AÜTF web sitesinde yer alan uyarımızı – duyurumuzu da
dikkatle okumalısınız (11.7.14’te yayımlandı).

25 Temmuz 2014 Cuma günü sabah 08:30’da Bütünleme sınavında görüşmek üzere.

Başarılar dileriz..

Sevgi ve saygıyla.
12.7.2014, 04:13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net