Söz konu seçimi genelde, merkeziyetçi, otoriter, muhafazakâr, gelenekçi, ve Siyasal İslamcı Blok kazanmıştır. Bu doğrudur. Halkımıza ve ülkemize hayırlı olsun. Çünkü demokrasiler, genelde toplumların ektiklerini biçtikleri rejimlerdir. Ne doğrarsan aşına, o gelir kaşığına. Kime oy verirsen onun seni yönetmesine razı olacak ve gelecek seçimi bekleyeceksin…
Ancak bir de konuya hak, hukuk, adalet ve demokrasiyi öne çıkartan, daha özgürlükçü ve değişimden yana olan Millet İttifakı bloku açısından bakmaya çalışalım.
Eğer Türk toplumu, bu seçimlerde, bin bir türlü yalanlar, hileler, iftiralar, fırsat, güç ve olanak eşitsizliklerine karşın, Alevi kökenli bir siyasi lider olan sayın Kemal Kılıçdaroğlu‘na %48 oranında oy verebilmişse, bu toplum din, ırk ve mezhep etkenlerini, yani teokratik, feodalOrtaçağ zihniyetini büyük oranda geride bırakıp demokrasi sınavını kazanmış demektir.
Kötümser olmaya gerek yoktur.
Bu nedenle, laik ve demokratik cumhuriyet, hak, hukuk, adalet ideallerinden ve demokrasimizin geleceğinden umutluyum.
Bu nedenle, kötümserliği bir kenara bırakıp gelecekteki başarılar için umutlanmaya, güven tazelemeye, daha çok çalışmaya ve birleşerek gürleşmeye ve güç devşirmeye devam edelim.
Başarı yollarında yol kazaları olabilir. Ancak başarılar ve zaferler uzun erimli kazanımlardır.
Hiç unutmayalım; ışığın karanlığı aydınlatma gibi değişmez ve asla değiştirilemez bir özelliği vardır. Tıpkı bunun gibi, akıl ve bilimin de uzun erimde cehaleti tarihin çöplüğüne gömmek gibi üstün bir değiştirici ve dönüştürücü gücü söz konusudur. Batı toplumları bunu başarabilmişlerdir. Şimdi sıra Doğu toplumlarında, bizlerde…
Köle zihniyetli insanlar, özgürlüklerin erdemleri ve güzelliklerine; ekonomik, sosyal, kültürel olarak, aklen (ussal) ve zihnen yeterince hazır olamadıkları ya da hazır olmalarına yeterli fırsat verilmediği için özgürlüklerden korkar ve kaçarlar.
Fakat bu kaçışlar ebedi olamaz. Kölelerin ya da köle bilinçli insanların zihinlerinde de bir gün mutlaka aklın, bilimin, özgürlüğün, hukukun, adaletin ve demokrasinin şafağı atacak, zihinler aydınlanacak davranışlar rasyonelleşecek, insanın insana kul, köle olma devri sona erecektir.
Evrensel ahlaki, hukuki ve insani değerlerin, aklın ve bilimin izinden gidenler için karamsarlığa, kötümserliğe ve umutsuzluğa gerek yoktur.
Ulu Önderimiz M. K. Atatürk büyük bir Kurtuluş Savaşı kazanarak, yepyeni ve çağdaş bir devlet kurarak; bizlere çoşkulu bir vatan, bayrak ve millet sevgisi, mutlaka korunması gereken demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti, şaşmaz bir tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik reçetesi ve her konuda tüm maddi ve manevi kurtuluş, yükseliş için yurtta ve dünyada barış rotalarını göstermiştir. Eksiğimiz bu rotalara yeterince sahip çıkamamaktır.
Ancak bu seferki (kez) toplumsal bilinç tabandan, halktan geliyor. Halka mal olmuş değişimler ve devrimlerden asla geri dönülemez
Zaten yapmamız ve düzeltmemiz gereken de, daha bilinçli bireyler, daha uygar bir toplum, daha gelişmiş ve gönençli bir ülke ve daha demokratik bir yaşam için herkesin kendi üzerine düşeni yapmasıdır. Gereklerini yapabildiğimiz sürece enseyi karartmayalım.
Eski ve halen HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder :
“Bizi Kandil’e Erdoğan yolladı.“
Ama aynı R.T. Erdoğan = AKP, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turuna giderken CHP’yi PKK – Kandil ile işbirliği yaptığı suçlaması için gerçek dışı montaj video yayınlattı ve TV’de bunu itiraf etti :
Erdoğan, montaj videoları kendi ağzıyla itiraf etti!
‘Ama montaj, ama şu, ama bu…’
Bu vb. bir yığın manevra ile son derece adaletsiz ve baskıcı biçimde seçim “Sırrı Süreyya Önder ” görünüyor!!??..
Oysa bir seçimin en az 2 temel koşulu var : Özgürlük ve Adalet.
Bu “maç” burada biter mi??
Sevgi ve saygı ile. 29 Mayıs 2023, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzm., Siyaset Bilimci www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School
All medical students, Medical residents in different branches Allied health staff General public and Media,
Yesterday, on 24th of April 2023, we held a 2 hours “face to face + on line hybrid lecture on MS-TEAMS for
Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of
Globalization & Public Health
´After the transformation mask in health,
it brought the privatisation and commodifying of health services in Turkiye.
´Mediator State = TheMerchantStatevs. Citizen = TheCustomer!”
In June 2003, the ruling JDP (AKP) government started out bypushing WB-IMF-EU-USA) socalled
«Health Transformation» imposed a mandatory General Health Insurance with Premium = additional taxand traditional aim of unfair tax load was started to get forgotten.
Globalisation = New imperialism!
Please click the link below to review 61 slides that are enriched & updated
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health BSc in Political Sciences & Public Administration LLM in Health Law www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Önceki yıl ve geçen yıl sitemizde yayınladığımızı 23 Nisan 2021 tarihli yazımızı bir kez daha sunuyoruz. Özellikle, aşağıda erişkesini (linkini) verdiğimiz power point yansılarının izlenmesini (pdf dosyası) paylaşılmasını diliyoruz : http://ahmetsaltik.net/arsiv/2013/04/Ulusal_Egemenlik_23.4.13.pdf
Sevgi ve saygı ile. 23 Nisan 2023, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM ADD Bilim Kurulu 2. Başkanı
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD
Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
=========================================================
ULUSAL EGEMENLİK NE DEMEK??
Yukarıdaki başlığı taşıyan kapsamlı bir power point sunumumuzu bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Yüce Meclis’in, “Rejimin Kâbesi“nin açılışının 103. yılı kutlu olsun.
Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm yurtsever yiğitlere sonsuz selam olsun..
Kutsal emanetlerini yaşatacağız..
Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacaktır.
Gazi Paşa‘nın öngörüsü ve kesin sürekli buyruğu (standing order) bu yöndedir.
Dinci – gerici – bölücü AKP parantezi de elbete kapatılacak;
Türkiye Cumhuriyeti ANADOLU AYDINLANMASI – Rönesansı yürüyüşünü kararlılıkla sürdürecektir. Anayasa değişikliği hedefleyen ve Türkiye’yi “Anayasal” değil fakat “biçimsel anayasalı” bir devlete indirgeyecek 16 Nisan Halkoylamasında “evet” oyları için yapılan muazzam hile, yapan ve yaptıranlar adına utanç vericidir. YSK da bu çirkin oyuna
alet olarak Ulus Egemenliğinin gasp edilerek “tek adama” devrine, despotizme katılmıştır. Yanlış hesap Bağdat’tan dönecektir, döndürülecektir. Ama Danıştay’dan, ama Anayasa Mahkemesi’nden ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden.. Olmadı, Ulusumuz meşru direnme hakkını kullanarak kan ve can ile edindiği egemenliğini kimselere devretmeyecektir.
Kemalist Devrim ve programı “6 Ok” evrenseldir ve tüm mazlum ülkeler – halklar için kanıtlanmış bir anti – emperyalist kurtuluş reçetesidir. Türkiye öncü ve örnek olacaktır.
O, Yüce ATATÜRK; “Egemenlik bağsız koşulsuz HALKINDIR…” demişti.. “Egemenlik bağsız koşulsuz uluslararası sermayenindir. “dememişti.. KüreselleşTİRmeci = Yeni emperyalistlere, AB / ABD mandacılarına anımsatmak isteriz.
Kapsamlı yansıları izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School
All medical students, Medical residents in different branches Allied health staff General public and Media,
Today, on 20th of April 2023, we held a 3 hours “face to face lecture on MS-TEAMS for
Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of
Medical Law
The branch of Medical Law that deals with the application of medical knowledge to legal problems. While the Medical Law covers an area of regulations relating to the medical operations, the industry operators, the procedures involved in the medical operations, characteristics of medical experts performing medical operations, as well as the relations that occurred while performing medical activities.
The Health Law regulates a wide area of activities, not only medical activities, but also the procedures that are being implemented, the need and necessity of the procedure, professionals who carry out the procedure.
Non-malfeasance!
The principle primum non nocere!
meaning ‘above all do no harm’, is the foundation stone of medical treatment and non-malfeasance imposes a duty upon the medical professional
Not toharmothers!
Health law is a field of law in the US that encompasses -federal, state and local laws, rules, regulations- and other jurisprudence among providers, payers and vendors to the health care industry and its patients, – and delivery of care services, with an emphasis on operations, regulatory and transactional issues.
Please click the link below to review 60 slides that are enriched & updated.
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health BSc in Political Sciences & Public Administration LLM in Health Law www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School
All medical students, Medical residents in different branches Allied health staff General public and Media,
On 03rd March 2022, we’ll conducted a 2 hours lecture on line (by MS-TEAMS) for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a title / topic of
Access toHealthCare
Here are the 43 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 4 MB)
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health LLM in Health Law BSc in Political Sciences & Public Administration www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Ortak TV yayınında 3 milyar TL bağışlayan Cengiz Holding bünyesindeki Eti Alüminyum A.Ş.’nin Konya’da yapacağı yatırım projesine, %100 vergi indirimi ve %85 yatırıma katkı oranı olmak üzere gümrük vergisi muafiyeti (bağışıklığı), KDV istisnası, KDV iadesi gibi birçok destek verilecek.
“Al gülüm ver gülüm” tiyatro oyunu…
CIVIKLIK
Yardım kampanyasında kamu kurumları kamunun parasını kamuya bağışladı.
İnsani duyguyu bile sulandırdılar…
PLAN
5 Şubat 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na göre, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki 6 mahallenin ‘riskli afet alanından’ çıkarılmış.
Kader planı…
SİYASİ
Ömer Çelik, “Biz afet bölgemizde vatandaşlarımızla birlikte olduğumuz için siyasi tartışmaların parçası olmadık. Bunları not ediyoruz.”
Millet de not etti;
Cumhur ittifakı sahada!..
ŞERİATÇI
Seçimlerin ertelenmesi gerektiğini ifade eden Arınç, itirazlar üzerine “Savaş hali dışında olmazmış. Ayet-i kerime mi var?” dedi.
Hukuk okumuş bu kalın kafaya Türkiye’nin şeriatla değil cumhuriyetle yönetildiği nasıl anlatılır?..
YETERSİZLİK
AFAD’da eğitimi ve uzmanlığı, arama ve kurtarma olmayan, eş-dost-akraba-imam vb. kişilerin İl Müdürü olarak görev yaptığı ortaya çıktı.
İşlerin gidişinden belliydi zaten…
AFET
Samandağ’da deniz kenarına çadır kent kuran AFAD, vatandaşlara denizin yükseleceği uyarısı yaptı.
AFAD tam bir afet…
HAZIRLIKSIZ
Bakan Soylu, İstanbul depremi için hazırlık yaptıklarını açıkladı.
Deprem İstanbul’da olsa herhalde “Kahramanmaraş’ta tatbikat bile yaptık” derdi…
ADAM
“Reis’in dava adamıyım” diyen ve 2019 yılındaki seçimlerde AKP’den Antakya Belediye Başkanlığı’na aday adayı olan Mehmet Özkan’ın sahibi olduğu Antakya’daki “Özkan City Blokları”nda inceleme yapan bilirkişi binanın yapımında çok sayıda eksiklik tespit etti.
Birinin adamı olmak yerine adam olmaya çalışsaydı…
BİLGİN
Bölgeye koordinatör olarak atanan Vali Bilgin, işçi ve memurların bir aylık maaşlarını bağışlamasını önerdi.
Fazla bilgin…
DİYANET
“Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusuna, evlatlığın mirasçı olma hakkı bulunmadığı belirten Diyanet, “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” yanıtını verdi.
Millet can derdinde, Diyanet uçkur peşinde…
========================================= Dostlar,
Medeni Yasa m.129 evlatlıkla evliliği yasaklar, m.500 miras hakkı tanır. DİB bu yasayı bilmez mi? Ayrıca yasayı bilmemek özür sayılmaz, TCK m.4! DİB’in fetva yetkisi yok ama yasalara uyma yükümü var. Tersi suç. Erbaş derhal istifa et, Atatürk‘ün kurduğu DİB hukuka saygılı olsun!
“Hocam, sözde bir tarikat şeyhinin (!) altı yaşındaki kendi öz kız çocuğunu, babası yaşındaki biri ile (HÇ: bir insanla diyemiyorum) evlendirmesi (!!??) konusundaki düşüncenizi öğrenemedik. Kısaca yazar mısınız?”
Çok kısa olarak anlatayım, bu ve benzeri olayları :
1- Böylesi akıl almaz bir davranış dinden, irfandan (aydınlanmadan), izandan (anlayıştan) ve akıldan yoksunluktur. Zır cahillik, kör cahillik yani en büyük aklî (ussal) ve dinsel cehalettir.
2- Ahlaksal (Moral değerler) olarak en büyük, en çirkin ve en utanılacak rezalettir, iğrençliktir!
3- Vicdan bakımından canilik ya da canavarlıktır. Zulümlerin en ağırı ve en katlanılmazıdır.
4- Tarihsel olarak da, Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela’da aç ve susuz bırakılıp, çoluk – çocuk, masum 72 aile yakını ile şehit edilmesine denk bir vahşettir (yabanıllıktır).
Çünkü inancımıza göre, masum bir insana zulüm bütün insanlığa zulümdür.
Bu zulüm kendisini asla koruyamayacak ve savunamayacak masum bir çocuğa, hem de kız çocuğuna karşı işlenmiştir.
Sözün bittiği yerdir.
Ayrıca zulmü görmezden gelmek ve hele zalimleri korumak yapılan zulme katmerli ortak olmaktır.
==============================================
Dostlar,
Tarihe geçecek bu insanlık utancı yüz karası olay, tarikat – cemaat – tekke – türbe denen pislik yuvalarının (Atatürk‘ün nitelemesi) nelere yol açabildiğinin, böylesi yoz bir kültürün sürdürülmesine ortam hazırladığı ve maskelediğinin, insanın insanlaşmasını engellediğinin, tarifsiz bataklıklara sürüklediğinin…. çok çarpıcı bir örneğidir.
Ne yazık ki asla tekil olmayıp yaygındır.
İktidar sözcülerinin saçmaladığı gibi “siyasetin konusu olmayan münferit hadise” asla değildir.
Doğrudan, tarikatlar koalisyonu AKP politikalarının kol kanat germesi ile olaylanmaktadır (meydana gelmektedir).
AKP = RTE tek adam rejimi bu olaydan politik olarak epey zarar görmüştür, bunun ayrımındadır. Kamuoyuna unutturmak için her gün yepyeni gündem oyunları sergilenmektedir. İmamoğlu’na tuzak, türbanı Anayasa’ya sokma…… gibi.
Asla unutturulmamalı ve yasal – ahlaksal – etik hesabı sorulmalıdır.
Konu gündemde tutulmalıdır. Bu ay içinde ilk duruşma yapılacaktır. Dava kitlesel olarak sahiplenilmelidir.
Tarikat – cemaat – tekke – türbe denen pislik yuvalarının, Atatürk‘ün nitelemesine ve eylemine uygun olarak, Devrim Yasaları kapsamında zaten kapalı olması zorunludur. (Anayasa m.174)
Bunların dernek, vakıf vb. maskelerle çalışması kesinkes önlenmelidir.
6’lı Masa ve tüm muhalefet bu eksende birleşmeli ve Cumhur ittifakı gericiliğine karşı ortak, kararlı, sürekli yasal eylemler, öneriler üretmelidir. Kamuoyu buna hazırdır.
Bir de;
İktidarın sözde nass maskesiyle uyguladığı korkunç – yaygın toplumsal YOKSULLAŞTIRMA
Dış politikada yaşanan sefillik, ulusal çıkarların korunamaması, KKTC’yi yeterince kollayamama, işgal edilen Ege adaları, yalnızlaşma, kimi ülkelerle yoz ilişkiler..
Kasıtlı olarak, Ulusu yeniden Osmanlılaştırmak için ülkemize doldurulan 10 milyon dolayında büyük çoğunluğu donanımsız, Türkçe bile bilmeyen yabancı…
Korkunç yolsuzluklar, eklenen siyasal cinayetler, uyuşturucu mafyası..
Bu 5 konu gündemden düşürülmemeli. Bunlar AKP = RTE‘nin yumuşak karnı.
Bunlar konuşulmasın diye sürekli gündem oyunları masaya sürülmekte..
Tek hedef, AKP=RTE iktidarını seçimde sandığa gömmektir, ULUSAL BİRLİK tek ve en etkin yoldur!
Sevgi ve saygı ile. 11 Ocak 2023, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiye’li www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Doğan Kuban Hoca’nın 23 Eylül 2016 tarihli yazısı Herkese Bilim Teknoloji dergisinde (Sayı 26) kapak olmuştu. Geçenlerde açlıktan ölen bir çocuk, ülkemizdeki açlığın fotoğrafı gibiydi. Bunlar nüfusun yüzde kaçı?
Açlıktan birden değil de yavaş yavaş ölenler?
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı aralık ayında Türk-İş tarafından 8.130 TL olarak açıklanmıştı. Asgari ücrete zam, tam açlık sınırında yapıldı.
Bir de yoksulluk sınırı var: Dört kişilik aile için hesaplanan 20.485 TL! Nüfusun yüzde kaçının evine 20.000 TL giriyor? Asgari insan gibi yaşamanın ölçüsü! Buna göre,
orta sınıfın nasıl da hızla yoksulluk sınırına doğru kaydığını görüyoruz.
Ülkemizde çocuk işçi sayısı hızla arttı: TÜİK’e göre sayıları 720 bin. Bunların %34’ü okulu bıraktı. OECD ülkeleri içinde yoksulluk içinde yaşayan çocuk oranı en yüksek Türkiye’de: %22.7
Çeşitli araştırmalara göre, Türkiye’de 16 milyon insan aç,
50 milyon insan da yoksul.
Kuban Hoca 2016’da dünyadaki 1 milyar insanın aç bırakılmasından yola çıkıyordu ve (AS: 2021 sonu verisi 828 milyon!) bize de bir öneride bulunuyordu:
Anayasa’nın 1. maddesi “Kimse aç bırakılamaz!” olsun. Okuyalım:
KOLAY SAVAŞ DEĞİL
“Her gün daha zengin olmak için yollar arayan sözde insanlığın, bir milyar insanın aç bırakılmasını günümüzde kabul etmemeliyiz. Bunu gösteriş, reklam, politik propaganda olarak yapmak da insan haysiyetine yakışmıyor. Gerçi insanlarda haysiyet sorunu da açlık gibi, yaygın bir özellik haline geldi.
Ama yine de önce açlıktan başlayalım. Belki o vesile ile haysiyet, namus, hoşgörü, acıma gibi tarihi, insani ve dini değerler yeniden değer kazanır. Bunun, kapitalist dünyada, kolay bir savaş olmayacağını biliyoruz. Fakat biz bunu başaran ilk ülke olabiliriz.
EN UTANÇ VERİCİ GÖRÜNTÜ
İnsanlığın en utanç verici görüntüsü açlıktır.
Zengin, fakir bütün ülkelerde insanların bir bölümü zenginlik içinde yüzerken, kentlerde yapılar, otomobiller birbirleriyle yarışırken, kulübelerinde, çadırlarında, dağlarda, çöllerde yaşayan tek bir insanın gününü aç geçirmesi uygarlığın, bilginin, teknolojinin ve sözde Tanrı’ya inancın ham ve aldatıcı söylemler olduğunu gösteriyor.
Dünyanın zengin insanları gökdelen dikmek, silah üretmek, savaş oyunları ile hemcinslerini öldürmek gibi etkinliklerle uğraşır ve bu bağlamda dünyayı palavra ile doldururken aç kalanlara kaygısız kalıyor. ‘Ekonomist’ler büyük kuramlar üretiyor. Ama açların sayısı artıyor.
Aç insanları düşünerek kanı donan belki kimse yoktur. Biz insan ve ölümü doğal fenomen olarak görmeğe alıştırılmış canavar bir soyun üyeleriyiz. Oysa hiçbir dinde ‘Hemcinslerinizi aç bırakabilirsiniz’ demiyor.
AÇLARIN YEMEKLERİNİ ÇALANLAR
Her ülkede açların yemeklerini çalan örgütlü insanlar var. Bu da devlet.
O zaman devletin görevini yanlış ya da eksik tanımlıyoruz.
Devletin birinci ödevi toplumun tümünü doyurmaktır.
Böyle bir anayasa hiçbir uygar ülkede yok. Her anayasada devletin ilk görevi toplumun güvenliğini sağlamakla başlıyor. Neden?
Çünkü anayasalar insanın yaşamını sağlamak amaçlı değil, aşiret reislerinin, derebeylerinin, sultanların ve yakın çevrelerinin güvenliğini korumak için tasarlanmışlar.
Gelişme aşamasında hak ve özgürlük gibi kavramlar eklenmiş, yaşama hakkı ve yaşatma görevi arasına ‘aç bırakmamak’ yeterince açık olarak konmamış.
Biz yaralı her canlıya, hayvan hatta bitki ve çiçeğe, acıyarak ve üzülerek bakabilen duyarlı yaratıklarız. Bu her insanda biraz vardır. İnsan demeğe layık olanlarda, diyelim.
Fakat tıp biliminden öğrendiğimize göre, acıma hissi olmayan psikopatlar da var. Fakat insanlığın çoğunluğunun, uygarlıktan söz ettiği bir çağda açlık, kabul edilemez bir ‘aberration’, (AS: sapma) toplum bilincinin yoldan çıkmasıdır.
EN BÜYÜK SAVURGAN
Türkiye gıda savurganları arasında dünyanın önde gelen ülkelerinin en önünde. (Scientific American, Ağustos, 2016 sayısı). Onun için Açlık Savaşı belki de en kolay kazanılacak savaş.
Sömürgen olarak yaşayan politik sınıf, politikayı sömürü aracı olarak kullanmaktan uzaklaşmalı.
İçi boşalmış ideolojilerden kaynaklanan sosyal ve ekonomik nedenlerle gerçekleşemeyen doğal bir insan hakkı var. Ya da bu çağda olmalı: Aç kalmamak.
Türkiye’nin açlarının tümünü doyurmağa üretimi yetişir. Türkiye’deki üretimin hesaplanan bir yüzdesi, kimsenin aç kalmayacak şekilde, anayasanın ilk maddesi olarak açlığın yok edilmesine harcanmalı.
Bunu her ülkeden önce neden başarmayalım?” ============================================= Dostlar,
Biz bu “dehşetli” yazısı nedeniyle hem Sn. Bursalı’yı hem merhum Kuban’ı saygı ile selamlarken, bir başka saygın, yurtsever bilim insanı, ekonomist Prof. Erinç Yeldan‘ın geçen hafta tweet hesabında paylaştığı bir çizimini (sınıfsal gelir grafikleri) ve net yorumunu eklemek istiyoruz. (Bu çizim, Prof. Yeldan hocamızın 3 tam gününü almış!)
Siyasileştirilmiş, baskılandırılmış kurumlar; güvenilmeyen veriler; yönünü yitiren bir ekonomi. Sis perdesinden geriye kalan gözlem cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi "yeni ekonomi modeli" altında emeğin gelirleri milli gelirin gerisinde, sermaye gelirleri ise üstünde. Özeti bu. pic.twitter.com/Wanf8nCTwG
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiye’li www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Bu gün, 27 Aralık 2022, Gazi Mustafa Kemal Paşa‘nın Kurtuluş Savaşı’nı örgütlemek üzere Anadolu’ya geçtikten, 19 Mayıs 1919’dan bu yana yaklaşık 7,5 ay sonra Ankara’ya gelişinin 103. yıldönümü.
Bilindiği gibi Osmanlı Devletinin kurtuluşuna İstanbul’da olanak bulamayan Mustafa Kemal Paşa, çözümü Anadolu’da halkı örgütlemede görmüş, 16 Mayıs 1919 günü Samsun’a hareket etmişti.. İşte bu 7,5 ayın kısa öyküsü aşağıda..
*****
1. Dünya Paylaşım Savaşı sonunda Osmanlı Devleti yenilmiş sayıldı. İtilaf Devletleri her yeri işgale giriştiler. Sadrazam Tevfik Paşa’nın Paris’te imzaladığı Sevr Antlaşmasına (10 Ağustos 1920) göre, Anadolu’nun da paylaşılması kararlaştırıldı. Urfa, Antep, Maraş, Adana, Antalya ve başkent İstanbul işgal edildi. Yunanlar İngiltere’nin güdümünde 15 Mayıs 1919’da İzmir’e girdi. Vatanı bu hazin işgalden ve parçalanmadan halkla el ele vererek kurtarmak için İstanbul’da çözüm üretilemeyeceğini görünce, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Kongreler öncesinde kararlılık göstergesi ile
22 Haziran 1919’da kritik Amasya Genelgesini yayımladı:
“Vatanın geleceği tehlikededir; bu durumdan kurtuluş milletin azim ve kararlılığı ile olacaktır.”
Daha sonra Erzurum’a geçen Atatürk, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresini, 4Eylül 1919’da Sivas Kongresini topladı. Bu halk kongrelerinde Ulusal İstence (milli iradeye) dayalı hükümet kurulması temel hedef oldu. Tüm illere telgraflar çekilerek halkın kendi adına karar verecek temsilcileri seçmesi istendi. Bu temsilcilerin toplanacağı güvenli bir yer gerekliydi.
Ankaralılar Atatürk’ü ve Temsil Heyeti’ne (Heyet-i Temsiliye) seçilenleri Ankara’ya davet ettiler.
Gazi Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşının en iyi Ankara’dan yönetileceği inancındaydı. Anadolu’nun ortasında ve cephelere eşit uzaklıktaydı. Tüm illerde haberleşme ve ulaşım olanağı yoktu. Bu gerekçelerle Gazi ve Temsil Heyeti üyeleri 27 Aralık 1919 günü Dikmen sırtlarından Ankara’ya girdi.
27 Aralık 1919 Cumartesi… Hava açık, ılık… Birkaç gün evvel sepeleyen kar tutmamış.
Halk, Çankaya bağlarının batısındaki Kırşehir yoluna açılan yokuş boyunca akın akın yollarda… Kulaklar minarelerde. O tarihsel anı, selalarla bütün Ankara’ya müezzinler duyuracaktı. Gazi Paşa’yı karşılamaya gelenler arasında bölük bölük seğmenler, göz alıcı, hepsi de çakı gibi… Kimi atlı, kimi yaya… Kiminin sağ omzunda baltaları asılı… Kiminin Martini tüfekleri çapraz… Şal kuşaklarında hançerler parlıyor, gözleri gibi… Usta davulcular gelmiş; Abdal Hasanlar, Deli Hasanlar, Kara Mahmutlar, Mohaç’tan, Çaldıran’dan ya da başka er meydanlarından… Sabırsız bir bekleyiş… Saat:15.10… Selalar duyuldu. Yokuş başına doğru yüklendi Ankara… Bir sevinçli telaş, bir büyük coşku… Uzaklarda bir motor gürültüsü vardı. Sonra korna sesleri… Evet geliyordu, yiğit – yengin (muzaffer) Mustafa Kemal Paşa.
Yedi ay önce Bandırma Vapuruyla Samsun’a çıkan Ordu Müfettişi (Orgeneral Mustafa Kemal Hazretleri) değildi bu gelen. Anadolu Bağımsızlık – Özgürlük Hareketini başlattığı için Vahdettin’in “İdam Fermanı”nı boynunda taşıyan, istifa edip bütün rütbelerini sökmüş,
“Sine-i Millette ferd-i mücahit” olarak Mustafa Kemal’di.
Yaralı ve Anadolu’dan sürülmek hatta yok edilmek istenen bir halk, Türk milleti, O’nun önderliğinde buradan şahlanacaktı. Samsun’da bir hurdalıktan alınan, her parçası bir başka yerden bulunmuş, üstü açık, köhne otomobil yaklaşınca coşku (heyecan) doruğa varmıştı. Gülümsüyordu Mustafa Kemal, henüz 38 yaşındaydı ama yüzünde nice savaş meydanının tandırında yoğrulmuş bir olgunluk vardı. Mavi gözleri çelik pırıltısıyla yanıyor, kalpağının iki kenarında, şakaklarında uçuşan başak rengi saçları, güzel yüzüne çelik bir anlam yüklüyordu. Yokuş başında Seğmenlerin önünde durdu, otomobilden indi. Onlara doğru ağır ağır yürüdü. Esas duruşa geçtiler. Tek can idiler. Bütün gözler O’nun gözlerinde düğümlüydü. Vakur ve sert bir sesle:
– Merhaba efendiler! dedi. – Sağol Paşa Hazretleri… – Arkadaşlar! Buraya neden geldiniz? – Millet yolunda can vermeye geldik! – Fikrinizde sabit misiniz? – Andolsun!
Mustafa Kemal’in gözleri yaşardı.. (şu dakikalarda bizim de, yine…) Zincir kabul etmeyen bu halk O’nun peşinde, gerekirse ölüme bile, göz kırpmadan gidebilirdi. Ankara ve çevresinin tüm halkı Atatürk’ü ve Temsil Heyeti üyelerini coşkun sevgi ve sevinç gösterileri içinde davul-zurna ile karşıladı. Eskimiş bir otomobilden inen bir çift gök rengi gözün derinliklerinde vatan ufuklarından tutsaklık bulutlarının dağılışını görmüşler, yurdun kurtuluşuna inanmışlar ve O’nu sonsuza dek “Reis” tanımışlardı. Yassı deri kalpağının altında zayıf bir yüz, kaç ay, kaç yıl ve yıllar boyu milleti için rahat yüzü görmemiş, çelikleşmiş, sarı bir çehre ve içe işleyen sıcak bir bakış… Boz palto altında sivil yol elbisesi, kumandanca yürüyüş…
Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya böyle geldi, halay çekildi, Seğmenler gösteriler yaptı. Bu içten karşılama Gazi Paşa’yı çok duygulandırdı. Teşekkür etti. İçinde bulunduğumuz durumu, bundan nasıl kurtulacağımızı özetleyen bir konuşma yaptı.
Ata’nın Ankara’ya gelişi, Kurtuluş Savaşı için önemli bir dönemeçti. TBMM’nin açılması, Ordu kurulması vb. çalışmalar Ziraat Mektebinde başlatıldı. Ankara, Kurtuluş Savaşının merkezi oldu. Sonsuza dek Başkentlik görevini üstlendi.
DÜNYADA İLK ANTİ-EMPERYALİST KURTULUŞ SAVAŞI,
GÖRKEMLİ BAŞARI ile SONUÇLANDIRILDI..
Her 27 Aralık’ta seğmenler at sırtında gösteriler yapar, Başkent Ankara bayraklarla süslenir, Atatürk Koşusu yapılır. Okullarda törenler düzenlenir. Halk şenliklerle bu mutlu günü kutlar.
Geçen yıl ise, sözde “pandemi” gerekçesiyle, AKP = Erdoğan, Atatürk Koşusunu yasakladı!!
Bu yasakçı davranışın, Andımızın okunmasını bile yasaklayan…. AKP = Erdoğan iktidarının hak ettiği yanıtı Ulusumuzun demokratik yöntemlerle, birkaç ay içinde seçimde, hem de tekme – tokat vereceği inancındayız.
Ankara Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, bu gün saat 14.10’da Dikmen Keklikpınarı’ndan başlayıp Ankara Tren Garı önünde sona erecek 87’nci Büyük Atatürk Koşusu‘nun yapılacağı hatırlatıldı.
Kurtuluşun şanlı öncülerini 103 yıl sonra saygı, özlem ve bağlılıkla anıyoruz ve hep anacağız.
Göz bebeğimiz Türkiye Cumhuriyetimizi, AYDINLANMA DEVRİMLERİ İLE TAÇLANDIRACAĞIZ!
Kutsal Emaneti sonsuz geleceğe onurla – şanla taşıyacağız…
***
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 103. yıl dönümü dolayısıyla ileti yayımladı.
“Anadolu’da milli iradenin ayağa kalkarak bağımsızlık ateşini yaktığı bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişi tarihin tüm akışını değiştirmiştir. Anadolu’nun kalbi Ankara’dan tüm dünyaya Türk Milleti üzerine biçilmek istenen esaret gömleğini yırtıp atacağını bildiren Mustafa Kemal, şanlı bir destanın yol haritasını da burada belirlemiştir. Beraberinde kahraman Türk Milleti ile her güçlüğü aşan Mustafa Kemal Atatürk, verilen mücadeleler neticesinde tarih boyunca hiçbir şekilde esaret altına girmeyen bu yüce millete Cumhuriyeti armağan etmiştir. Ne mutlu ki bizlere Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşını kutlamaya hazırlanıyoruz. Bu duygularla Ankara’ya gelişinin 103’üncü yıl dönümü vesilesiyle Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, aziz şehit ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum, bütün Ankaralıların bu kutlu gününü tebrik ediyorum.”,
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 103’üncü yıl dönümünü çeşitli etkinliklerle kutluyor.
Kent 27 Aralık’a özel olarak Türk bayraklarıyla donatılırken kutlamalar kapsamında “Kızılca Günden Sonsuza” lirik anlatısı ve ünlü sanatçı Buray Ankaralılarla buluşacak. “Kızılca Günden Sonsuza” lirik anlatısı ile 27 Aralık tarihinin önemini anlatacak olan Büyükşehir Belediyesi, Başkentlileri ünlü sanatçı Buray ile buluşturacak.
KUTLAMALAR “KIZILCA GÜNDEN SONSUZA” ADLI LİRİK ANLATI İLE BAŞLAYACAK
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 103. Yıl dönümü kutlamaları “Kızılca Günden Sonsuza” adlı lirik anlatı ile başlayacak. Yazarlığını Neşe Karataş Erdil’in yönetmenliğini Firdevs Aylin Tez’in şefliğini Kemal Günüç’ün oyunculuğunu ise Gamze Karababa ile Doğuşcan Apel’in yaptığı lirik anlatı 27 Aralık 2022 Salı günü saat 19.00’da başlayacak.
Buray, 27 Aralık kutlamaları kapsamında en sevilen şarkılarını Başkentliler için seslendirecek. 27 Aralık 2022 Salı günü saat 20.00’de Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleşecek konserde Buray, şarkılarını Ankaralılarla birlikte söyleyecek.
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa, hoş gelişler ola..
Sevgi ve saygı ile. 27 Aralık 2022,
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimci (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School
All medical students, Medical residents in different branches Allied health staff General public and The Media,
On 22nd December 2022, we’ll conduct a 2 hours lecture starting at 10:30 am, face to face for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of
HEALTH ECONOMICS
Here are the 63 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 4 MB, also uploaded to Atılım moodle system)
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of Public Health BSc in Political Sciences & Public Administration LLM in Health Law www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik