Etiket arşivi: Çevre Yasası

‘Elin çöplüğü’ olmayalım!

‘Elin çöplüğü’ olmayalım!

Cumhuriyet, 18 Kasım 2018
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Gelişmiş ülkeler, halk sağlığını ve çevreyi korumaya yönelik olarak atık üretenlere atıkların giderimi ile ilgili olarak yükümlülükler getirir ve yerine getirilip getirilmediğini sıkı bir biçimde denetlerler. Söz konusu ülkelerde bu atıkların toplanmasını sağlayan sistem kurulduğundan, toplama sorunu bir oranda çözülmüştür. Ancak bu atıkların giderim maliyeti çok yüksektir. Bu nedenle gelişmiş ülke firmaları söz konusu atıkları gelişmekte olan ülkelere göndermenin bir yolunu ararlar. Atık satın alanlara her türlü kolaylığı da gösterirler. Böylece kendi ülkelerinde atık giderim maliyetinden kurtulurken, bayağı önemli düzeyde kazanç da elde ederler.
Çevre koruma
Dünya ülkeleri çevre koruma mevzuatı ve uygulamalarına göre üçe ayrılırlar:

  1. Çevreyi korumaya yönelik mevzuatı olmayanlar
  2. Çevreyi korumaya yönelik mevzuatı olan ve hakkıyla uygulayanlar. 
  3. Çevre korumaya yönelik mevzuatı olan ancak bir yolunu bulup hiçbirini uygulamayanlar.

    Plastik atıkların geri dönüşümünde elde edilen ikinci kalite ürünlerin kullanımıyla ilgili halk sağlığı tehlikeleri söz konusu olduğundan, geri dönüşüm ürünlerinin sağlık standartlarının korunabilmesi de özellikle önem taşımaktadır. Çin bu yıl ocak ayından başlayarak ABD, İngiltere, Japonya gibi gelişmiş ülkelerden plastik atık ithalatına kısıtlama kararı almıştır. Onu Malezya, Vietnam gibi Uzakdoğu ülkeleri izlemiştir. Bu durumun İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ülke plastik atık stoklarının artmasına ve giderim uygulamalarının iflas etmesine yol açacağının anlaşılması çok büyük bir endişe kaynağı haline geldi.

Sonuçta ‘el çöpü’

Sonuçta “el çöpü” çok ucuzlayacak, belki de üste para vererek yükü ekonomik dar boğazdaki “gelişmekte olan” ülke doğasının ve insanlarının omzuna bindirmeye çalışacaklardır. Konunun Meclis gündemine taşınmış olmasının, birtakım mevzuat hükümlerinin sizi el çöpünden koruyacağını da sanmayın.

  • Ülkemizi “el çöpünün çöplüğü” yapmayı çevre dostluğu gibi bile gösterebilirler.

“Ülke ekonomisine katkı”, “dünya çevre sorunlarının çözümüne en önemli katkıyı biz yapıyoruz!” gibi sözler; yediğinizde – içtiğinizde plastik kökenli zehirlerin artacağı anlamına gelebilir.
========================================

Dostlar,

Prof. Dr. Çağatay Güler, 40 yıllık sevgin (aziz) dostumuz, meslektaşımızdır.
11 Kasım 1978’de Hacettepe Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Enstitüsü‘de “Toplum Hekimliği” dalında (şimdi Halk Sağlığı) tıpta uzmanlık eğitimi (ihtisas) yapmak üzere eğitime başlamıştık.

Son derece zeki, çok çalışkan, olağanüstü üretken bir hekim oldu yaşamı boyunca.
Bu yılın (2018) başında emekliye ayrıldı..
Yukarıda paylaştığımız yazısının altında salt “Çağatay Güler” yazılı idi.
Gerçi “bilen bilir” ama biz adını yazının üstüne aldık ve akademik sanını (unvanını) da ekledik.
Prof. Güler, ileriki akademi yıllarında Çevre Sorunlarına özellikle yoğunlaştı.
Bu yazısı da bilgece ve kısaca uyarılar içermekte..
Biz de bir kez daha kamuoyu ve özellikle TBMM’nin dikkatine getirmek üzere bu önemli uyarı yazısını paylaşıyoruz.
İki fotoğraf ekleyelim Ankara Üniv. Tıp Fak. de verdiğimiz Çevre Sağlığı derslerinden..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aman dikkat…
Bildiğimiz ölüde Türkiye “atık dışalımı (ithali)” yapan bir ülke
(ELDAY Genel Müdürü Yamaç, 10 yılda hurda ithalatına 6,5 milyar dolar harcandığını…
https://www.dunya.com/ekonomi/hurda-ithalatina-65-milyar-dolar-harcandi-haberi-403900)

Ayrıca yabancılara satılan – kiralanan alanların nasıl kullanıldığına da çok dikkat etmek gerek.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dilovası‘nda yenidoğan bebeklerin ilk kakasında (mekonyum) ve annelerin ilk sütlerinde (ağız sütü, kolostrum) ağır metaller saptandı ve Kandıra’ya göre kanser ölümleri (mortalitesi) 3 kat bulundu Prof. Onur Hamzaoğlu ve ark. tarafından..  (raporun erişimi kapağında görülüyor..)

Anayasa md. 56 : Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak;…..

Çevre kirliliğinin maliyeti çok boyutlu ve kestirilemeyecek, geri döndürülemeyecek (telafi edilemeyecek)  ölçüde ağır olabilir..

  • Gelecek kuşakların yaşam hakkını çalmak nasıl bir şey acaba??

2872 sayılı Çevre Yasası ve bağlı alt mevzuat sürekli güncellenmeli ve ödünsüz uygulanmalıdır.

Şu 2 ders yansılarımıza da bakılmasını öneririz:

– ATIKLARIN ZARARSIZLAŞTIRILMASI ve TIBBİ ATIKLAR

Çevre ve İnsan Sağlığı

Sevgi ve saygı ile. 19 Kasım 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Türkiye Barolar Birliği : Çevrecileri “Düşman” İlan Edenlere Sesleniyoruz..

tbb_logosu
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
KENT VE ÇEVRE KOMİSYONU
BASIN AÇIKLAMASI

02.04.2016

SİZİN GELECEK KUŞAKLARIMIZIN YAŞAM HAKKINI
SİZE KARŞIN SAVUNUYORUZ

1. Türkiye’deki çevresel kıyım ve tahribat artık saklanamaz bir gerçektir.
2. Yale Üniversitesi tarafından hazırlanan 2016 yılı Çevresel Performans İndeksi’nde Türkiye, tahribatın en yüksek olduğu ülkelerden biridir.
3. Hal böyleyken; görevi çevreyi korumak olan Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanı;
çevreyi koruma duyarlığı ile davranan ve ÇED raporlarına karşı dava açan vatandaşları, “yatırım düşmanı” ilan etmiştir.
4. Bir ülkenin suyu, havası, toprağı, tüm doğal ve kültürel değerleri o ülkenin zenginliğidir. Başlanacak her maden projesinde, yapılacak her inşaatta, kısacası “yatırım” diye adlandırılan
her işte bu değerlere verilecek zarar mutlaka hesap edilmelidir. Birtakım şirketlerin kısa vadeli kârları uğruna koskoca bir toplumun geleceği karartılamaz.
5. Şunu iyi bilelim; Havasını, suyunu, toprağını kirlettiğimiz, ağaçlarını kestiğimiz, betonlaştırdığımız, altını üstüne getirdiğimiz bir ülke giderek yaşanabilir olmaktan çıkar. Yurttaşlarımıza on yıllarca iş ve istihdam sağlayacak kalıcı yatırımcılar açısından da çekiciliği kalmaz.
6. Anayasa’nın 56. maddesine göre sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak herkesin hakkıdır. Çevreyi korumak ve kirlenmesini önlemek ise devletin ve vatandaşların ödevidir.
Anayasa’nın 36. maddesindeki hak arama özgürlüğüne dayanarak, dava açan yurttaşlar, onların avukatları, TBB ve Barolarımızın çevre komisyonları işte bu “çevre hakkı ve ödevi”nin gereğini yerine getirmektedirler.
7. Daha dünyaya gelmemiş gelecek kuşaklar adına çevreyi korumak için hiçbir maddi kaygı gütmeden çırpınan bu insanların “düşman” olarak ilan edilmesi, büyük bir haksızlıktır.
8. Çevre hak ve ödevlerini yerine getirenlerin üzerine gazla, copla gidilmesi kabul edilemez.

Sayın Bakan’ın, çevrenin talan edilmesinin önünde kalan tek kısmi engel olan ÇED raporunun etrafından dolanılmasını sağlayacak yasa hazırlıklarını işaret eden açıklaması dehşet vericidir. ÇED raporlarını iptal eden mahkemelere gözdağı anlamına gelecek açıklamalar ve çevre davalarını açan avukatlara uygulanan baskı amaçlı vergi incelemeleri, Anayasa’nın ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çok sayıda maddesini aynı anda ihlal etmektedir.

Buradan çevreyi katletmeye hevesli olanlara ve çevreyi korumak için çabalayanlara
baskı uygulayanlara sesleniyoruz:

  • Türkiye Barolar Birliği, Barolar ve Avukatlar, sizin gelecek kuşaklarınızın da yaşam hakkı için mücadele ediyor. Size karşın!

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ KENT ve ÇEVRE KOMİSYONU

    ===========================================

    Dostlar,

    Türkiye Barolar Birliği‘ne bu açıklaması ve duruşu için gerçekten çooook teşekkür borçluyuz.

    Biz de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesindeki Halk (Toplum) Sağlığı – Koruyucu Hekimlik derslerimizde bu konuları işliyoruz. Çevre ve İnsan Sağlığı, Atıklar ve Zararsızlaştırılması,
    Gıda ve Su Hijyeni, Sağlık Hukuku derslerimizde Anayasanın 56. maddesini özellikle vurguluyoruz..

    Son olarak Cerattepe direnişi, öncesinde ise Sinop Akkuyu ve Mersin Gülnar nükleer güç santralleri ile ilgili olarak yazdığımız yazılarda Anayasa md. 56’daki açık yetki ve ödevi sitemizde açık açık işledik ve CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu da bu temaları konuşmalarında kullandı.

    Anayasa’nın 56. maddesine göre sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak herkesin hakkıdır. Çevreyi korumak ve kirlenmesini önlemek ise devletin ve vatandaşların ödevidir.

    AKP iktidarının kamuoyunun duyarlıklarına özenli ve saygılı olması, demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez gereğidir. Çevre Yasası‘na dayalı olarak çıkarılan ve uluslararası
    çevre hukuku gereği olan ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Raporu hakkında Yönetmelikte değişiklik yaparak etkisiz kılmak gibi girişimleri düşünmek bile hukuka, çevreye, bilime, demokrasiye açık saygı kusurudur.

  • Çevreye sahip çıkanlar asla yatırım düşmanı değiller..
    Ama AKP’nin çevre ve halk düşmanı, sermaye hizmetkarı olduğu apaçık ortaya çıkmıştır..

    Çok yazık, çok…

    Sevgi ve saygı ile.
    04 Nisan 2016, Ankara


    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Çevre ve İnsan Sağlığı / Environment and Human Health


Sevgili öğrencilerimiz,
Sevgili www.ahmetsaltik.net konuklarımız

AÜTF (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi) Dönem 2’de verdiğimiz 2’şer saat süreli
(223’er kişilik 2 alt kümeye)ÇEVRE ve İNSAN SAĞLIĞI başlıklı dersimizin güncellenmiş yansılarını izlemek için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??

Cevre_ve_Insan_Sagligi_Ahmet_Saltik

Cevre_ve_Insan_Sagligi_kapak_yansisi

Bundan önce
“5 Haziran Dünya Çevre Günü-2015′
e de bir armağanımız olsun..”
demiştik..
Yine güncelledik.

21. İklim Doruğu‘ndan (COP-21, Paris) olumlu sonuçlar ve uzlaşma çıkması umuduyla..
Toplantı 11 Aralık 2015’te bitecek..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK; Başka çare yok!

Bir de tasarruflu ve çevreye saygılı yaşamı mutlaka uygulamak..

Sevgi ve saygı ile.
06.12.2015, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD

www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

YENİ ÇERNOBİLLER OLMASIN !..

..HASUDER logosu

YENİ  ÇERNOBİLLER OLMASIN !..

Bugün, Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 No’lu Biriminde
26 Nisan 1986’da meydana gelen patlamanın 29. yıldönümü.

Rusya’nın batı kesimlerinde, Ukrayna ve Beyaz Rusya’da milyonlarca insanın
yaşamını o günden bugüne temelden etkileyen kazanın üzerinden tam 29 yıl geçti.

  • Kazadan bu yana kazaya bağlı olarak kaç kişinin öldüğü;
    kaç kişinin de kazaya bağlı sağlık sorunları ile boğuştuğu net olarak bilinmiyor.

Çernobil insanlık tarihinin bu en büyük kazası, ilk başta 31 itfaiyecinin ölümüne neden oldu, 1989’a dek yürütülen temizlik çalışmalarında görev alan ve sayıları 600 bini bulan temizlik görevlileri de yüksek radyasyona maruz (AS: sunuk) kaldı; bunun sonucunda bir bölümü yaşamını yitirirken; geri kalanları da bugün yüksek radyasyona bağlı sağlık sorunları ile boğuşuyor.

====================================

Dostlar,

HASUDER (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği) bizim Tıp Uzmanlık Derneğimiz.
Doğallıkla biz de üyesiyiz.

HASUDER, Çernobil nükleer faciasının 29. yılı biter ve 30. yıla girerken yukarıdaki
özlü açıklamayı yaptı.. Biz de paylaşalım istiyoruz.

Mersin / Gülnar’da geçtiğimiz günlerde temeli atılan Akkuyu Nükleer Güç Santralı‘nın
ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Raporu yargı önündedir.

ÇED Raporu (Environmental Impact Assessment) 2872 sayılı Çevre Yasası ve
Anayasa (md. 56) uyarınca zorunludur. Anayasa’nın 56. maddesi (ilk fıkra) çok nettir :

Anayasa madde 56 : “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin
ve vatandaşların ödevidir…”

Yurttaşlar Anayasal hak ve de ödevlerinin gereği olarak çevreyi koruma – geliştirme davranışı
ve sorumluluğu sergilemiş, Akkuyu Nükleer Güç Santralı ile ilgili ÇED Raporunu
yargıya taşımışlardır. Hukuka saygılı bir idareden elbette yargı kararını beklemesi umulur.
Ancak böyle bir yönetim Türkiye’de var mıdır?

AKP iktidarının davranışı ortadadaır ve hukuka gene meydan okumaktadır.
Yargının ÇED Raporu hakkında vereceği karar neden beklenmemiştir?
Acelenin amacı nedir?
Nükleer Güç Santralı gibi bir konu aceleye getirilebilir mi??

Yargı ÇED Raporunu hukuka uygun bulmazsa ne yapılacaktır?
Akkuyu Nükleer Güç Santralı yapımı o zaman mı durdurulacaktır?
Durdurulacak mıdır? Durdurulursa oluşacak zararın sorumlusu kim olacaktır?

7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi AKP iktidarı uçan kuştan medet ummaktadır.

Seçim propagandası yapacaklardır bu konuyu da kesinlikle.. Göreceğiz..
Bir de bu dev maliyetli ihaleyi (25 milyar dolara ulaşıyor!) iktidarda iken
kendilerinin vermesinde “sayısız yarar” olsa gerektir herhalde??

  • AKP Hükümetini, santral inşaatını, hiç olmazsa yargı kararına dek, 
    açık açık olmasa da örtük olarak yavaşlatmaya – durdurmaya çağırıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
26 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com