Etiket arşivi: sömürü

Halil Çivi Şiiri : SÖMÜRÜ

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi
01 Ocak 2023, Çiğli / İzmir

Değerli Dostlar,

2023 yılı, her konuda ve her alanda hepinizin beklenti ve umutlarınızın gerçekleştiği bir yıl olsun. Bu duygu ve dileklerle, 2023 yılının ilk gün ürünü olan bir şiirimi sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım hoşunuza gider.
***

SÖMÜRÜ

Siyasetin endazesi bozuldu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Hukuka, ahlaka mezar kazıldı,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Kutsalları tekeline aldılar,
Din, mezhep, ırk … diye halkı böldüler,
Birliğin özüne fitne saldılar,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Irkçılığı dincilikle kardılar,
Sentez diye ambalaja sardılar,
Kabul etmeyeni düşman gördüler,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Demokrasi öcü gibi görüldü,
Özgür düşünenden hesap soruldu,
Farklı olanlara kara sürüldü,
Irkı, dini sömürenler çoĝaldı.
Xxx
Yalancılık arşa kadar ulaştı,
Ticarete hile, tuzak bulaştı,
Doğrunun payına dışlanmak düştü,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Yetim, öksüz bir kenara atıldı,
Helal kazançlara haram katıldı,
Kulun hakkı afiyetle yutuldu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Siyasiler her kutsalı sömürdü,
Yoksulun malını varsıl kemirdi,
Cehaleti sömürenler semirdi,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Cehalet tohumu ekenler arttı,
Dinbazlar din diye hurafe sattı,
Dinden geçinenler yükünü tuttu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Eğitim çarkının mili bozuldu,
Bilimin, tekniğin pili bozuldu,
Çağdaş öğretimin yolu bozuldu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Çete, mafya her köşeye nam saldı,
Emekliler yoksulluktan bunaldı,
Mutlu olmak öbür dünyaya kaldı,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Yalakalık olmuş geçimin yolu,
Yandaşların küpü haramla dolu,
Mazlumun, garibin yok kara çulu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Dinbazlar toplumun baştacı oldu,
İşçiler patrona duacı oldu,
Sabır yoksulların ilacı oldu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Atatürk’e binbir kara çaldılar,
Kimlikçilik yapıp bizi böldüler,
Din kisvesi ile halkı yoldular,
Irkı, dini sömürenler çoğaldı.
Xxx
Toplum aymazlıktan ayılmaz oldu,
Aydınların sesi duyulmaz oldu,
Laik Cumhuriyet sayılmaz oldu,
Irkı, dini sömürenler çoğaldi.
Xxx
Halil Çivi söyler işin özünü,
İnsanlar uyansın, açsın gözünü,
Uykuda kalanlar dövsün dizini,
Irkı dini sömürenler çoğaldı.
Kutsalları sömürenler çoğaldı.
Xxx

Halil Çivi şiiri : UMUTLUYUM (Şafak attı)

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

 

UMUTLUYUM ( Şafak attı )

Artık millet uyanıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Değişime inanıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Ön yargıları yıkıyor,
Hakkına sahip çıkıyor,
Akıl gözüyle bakıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Korkuları terkediyor,
Sömürüyü farkediyor,
Boş inançtan çarkediyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Aklın izini sürüyor,
Bilim yolunda yürüyor,
Cehalet kökten kuruyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Şafak attı, güneş doğdu,
Işık karanlığı boğdu,
Bilim hurafeyi kovdu,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Irkçılık dincilik bitti,
Bölgecilik iflas etti,
Kardeşlik mayası tuttu,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Bütün oylar birleşecek,
Halkın gücü gürleşecek,
Demokrasi yerleşecek,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Kısa çöpler çoğalacak,
Uzun çöp yalnız kalacak,
Haklı hakkını alacak,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Yasaklara diretmeye,
Özgür sanat üretmeye,
Yoksulluğu kurutmaya,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Üretimi artırmaya,
İşsizliği bitirmeye,
Halka refah getirmeye,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Öksüzleri doyurmaya,
Mazlumları kayırmaya,
Güzel günler duyurmaya,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Hak, hukuk, adalet için,
Halka adil hizmet için,
Güven veren devlet için,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Gürleşti gençliğin sesi,
Bitti cehaletin pası,
Arttı adalet sevdası,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Hiçbir kış ebedi olmaz,
Kara gün kararıp kalmaz,
Zannetme ki bahar gelmez.
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Halil Çivi halkı tanır,
Sağduyusuna inanır,
Yalan demekten utanır,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
26 Kasım 2021
ÇİĞLİ / İZMİR

Türkiye’nin 75 yıllık gelişimi (?)


Türkiye’nin 75 yıllık gelişimi (?) 

portresi, Gülümseyen

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

1940’tan 2015’e bir arpa boyu yol aldık!..  

Değerli arkadaşlar,

Doların TL karşılığı  2000-2002 arasında 3 katına çıkınca, zamanın (DSP+MHP+ANAP) 57. Koalisyon Hükümeti apar-topar seçime gitmiş ve kendi planladığı ekonomik önlemler paketinin (AS: Kemal Derviş’in “15 günde 15  yasa” kuşatması!) uygulanmasını da
yeni AKP yönetimine bırakarak (AS: 3 Kasım 2002 seçimi), iktidardan çekilmişti.

Tek Parti iktidarının piyasalara verdiği ‘istikrar’ güvencesini de arkasına alan yeni Hükümetin uyguladığı bu önlemler paketi sayesinde 2004-10 arası yaklaşık 6 yıl boyunca enflasyon oldukça düşmüş, kararlı bir döviz dengesi sağlanabilmişti; ama 2011’den başlayarak işler tersine gitmeye, Dolar yeniden yükselmeye başladı. 2011-15 arasında Dolar, TL karşısında tam 2 kat değer kazanmış durumdadır (AS: AKP’nin iktidar olduğu Kasım 2002’de 1 Dolar = 1,58 TL idi. Bu gün, 21.8.15’te 2,97 TL; 2’ye katlanma için 3,16 TL’yi görmesi gerek ve bu 12,5 yılda oldu, 2011-15 arası 4 yılda değil) ve yükseliş eğilimi sürüyor. Bu gidiş nereye varır, onu görmek için geçmişe bakalım.

Dolar_paritesi_2000-2015_Ali_Ercan

Dolar’ın TL karşısında çıkış trendi (AS : eğilimi) bu hızla sürerse, 2016 sonunda
1 dolar ~ 4 TL olur.  Piya
salar bunun farkında; o nedenle, ‘Siyasal istikrar’ aranışı sürecek. (AS : Hangi siyasal istikrar? Var mı ki? Tam tersi egemen değil mi!?)

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk parası ABD Doları karşısında değerini hep korumuştu; Bağımsızlık savaşından yorgun argın çıkmış olmasına karşın, (AS: Atatürk önderliğinde) müthiş bir Kalkınma ve Üretim atılımına girişen genç Türkiye, 1929 yılındaki büyük küresel ekonomik bunalımdan da çok etkilenmemişti. Nitekim, 1940′a gelindiğinde
1 $  1,10 TL idi.

Türk parası 1940’tan bu yana ABD parası karşısında sürekli değer yitiriyor. 1940-80 arasında 6 kez ‘devalüe’ edilen TL, 1980’den başlayarak Demirel-Özal ikilisinin ünlü ve meş’um (AS : lanetli) 24 Ocak 1980 Kararlarıyla ‘rijid’ (katı) (AS : sabit) durumdan ‘likit’ (akışkan) (AS: flexible – esnek) kura serbest bırakılmıştı. Yani paranın değeri günlük kur uygulamalarıyla (dalgalı kur) belirlenmeye başlamıştı. Para da artık alınıp-satılan
bir piyasa malı durumuna gelmiş ve Küresel Finans Sisteminin ağına girilmişti.
24 Ocak 1980 gecesi, Döviz sahibi olanlar, bir gecede servetlerini 2’ye katlamışlardı!
(AS: Ne yazık ki, dönemin Merkez Başkanı Başkanı Gazi Erçel de dahil!)

1940’tan sonraki 75 yıllık dönemde Paramızın Dolar karşısında değer yitim serüvenini aşağıdaki tabloda özetlemeye çalıştım. Enflasyon oranı ve Paranın değer yitim oranı birebir eşit olmasa da yakındır. Bu tabloda, Paramızdan 6 sıfırın silinerek Yeni TL
(AS : YTL) oluşu ve Doların öz-değer yitimi de göz önüne alınarak, TL’nın Dolara göre yıllık ortalama net yitiği hesaplanmıştır. 1940’taki 1 Dolar, 2015’te 16,8 Dolara eşdeğerdir!. (Dolardaki enflasyon yitimi 75 yıl boyunca ortalama %3,8/yıl olmuştur.) 

1940’ta 1 $ ≈ 1,10 Lira iken, 2015’te 1 $ ≈ 2,9 milyon Lira oldu. Dolardaki enflasyon farkını da hesaba katarsak paramızın değeri 75 yılda, 2 900 000 / (1,1 x 16,8)=156926’da 1’e düşmüştür! Yani 1940’tan bu yana, 75 yıl boyunca, yıllık ortalama %15’lik bir enflasyonla yaşamışız. Bir başka anlatım ile, her yıl Yurt içi ulusal gelirimizin ortalama 1/7’sini küresel kapitalist sisteme kaptırmışız demektir! Bunun iktisat jargonundaki
(AS: dilindeki) adı sömürüdür! 

***

ABD ve Türkiye kıyaslaması yapalım; 1940’ta ABD’de kişi başına gelir 500 $ idi.
2015’te 56 400 $ oldu yani, 75 yılda ABD yurttaşının geliri net 56 400 / (500×16,8) = 6,7 kat artmıştır. Yani, ABD’nin yıllık (nüfus artışı ve enflasyondan arındırılmış) net gelişim hızı ortalama %2,5 olmuştur.

Türkiye’de 1940 yılında kişi başına gelir 430 TL ≈ 390 $ idi. 2015 rakamı ile ~ 8500 $ oldu; 75 yılda kişi başına net gelirimiz yalnızca 8500 / (390×16,8)= 1,20 kat artmıştır; ABD her yıl net %2,5 gelişirken, biz her yıl ABD’nin onda biri hızla, net %0,25 (oranında) gelişmişiz… ‘Yerimizde saymışız’ demek daha doğru olur.
(Tüm sömürge ülkelerde olduğu gibi, ölmeyecek biçimde su üzerinde tutulmuşuz.)

Tablo : Türk Parasının yıllık ortalama net değer yitimi.

Dönem %
1923-1940 0,0
1940-1950      5,2
1950-1960 10,0
1960-1970 2,6
1970-1980 1,5
1980-1990 48,2
1990-2002 65,0
2002-2015 2,4

1923-1940 döneminde enflasyon yok; Paramızın değerinde düşüş yok ve ‘Denk bütçe’ ilkesi geçerli. Atatürk’ün ölümünden sonra, 1940-1950 döneminde ‘savaş ekonomisi’ uygulanıyor; üretimde düşüş var. Ortalama yıllık enflasyon %5 kadar. 1950-60 arası Liberal ekonomi uygulamaları ve yurt dışından borçlanma dönemi başlıyor; Türkiye’de enflasyon ilk kez 2 basamaklı oluyor. 1960-80 dönemi, Devrim (AS: 27 Mayıs Devrimi!) sonrası yeniden denk bütçe ve planlı kalkınma disiplinine dönüş, restorasyon dönemi, Paranın değeri korunuyor; enflasyon tek basamaklı. Devlet yeniden yapılandırılıyor.
Yeni bir Anayasa, Anayasa Mahkemesi (AYM), Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) ve öbürleri.. kuruluyor.

1980’den sonra 24 Ocak Kararlarıyla ipler kopuyor; 1980-2000 dönemi Türkiye’nin
her anlamda ağır darbeler aldığı dönemdir. Hızlı nüfus artışı, büyük kentlere göç akını, pahalılık,  gelir dağılımındaki adaletsizliğin enflasyona koşut artışı, askeri darbe,
PKK eylemleri vs. vs. Yıllık enflasyon %50 lerde geziniyor.  Ülkede siyasi istikrar kalmamış; 1960-2002 arasında 42 yılda 24 Hükümet kurulmuş, Hükümetlerin ortalama ömrü 21 ay olmuş. Ülke, üretime dayalı planlı ekonomik gelişim felsefesinden tümden kopmuş durumda.

1980-2000 dönemi Cumhuriyet Tarihinin en sıkıntılı, en zavallı dönemidir.

2002-15 dönemi AKP’nin tek Parti iktidarı dönemidir… Gerçi Paranın değeri bir ölçüde korunmuş görünüyor, ama başka yönlerden çok sıkıntılı dönem. 1980-2000 döneminin sosyal-ekonomik sorunları aslında çözülmüş değil, yalnızca görüntüden uzaklaştırılmış, hasır altı edilmiş durumda. Şeriat dolu-dizgin koşturuyor;
Ülkede her 8 kişiden biri IŞİD sempatizanı olmuş, PKK Doğu’da özerklik peşinde; yolsuzluk, işsizlik, çevre sorunları, gençliğin sosyal sıkıntıları tavan yapmış durumda.. Üstüne üstlük, Cumhuriyetin bin bir emekle elde ettiği kamusal kazanımları,
ulusal varlıklar da ‘özelleştirme’ adı altında çar çur edildi.. Ve 400 (AS 600!) milyar doları geçen Borç yükümüz her gün artıyor. 1/7 kuralı sürüyor.

Kaygılarımla. æ

==================================

Evet dostlar,

Gerçek ve nitelikli bir “Cumhuriyet aydını” olarak, Nükleer Fizik Uzmanı
Sayın Prof. Dr. D. Ali ERCAN‘dan bir Makro-ekonomi ya da Ekonometri dersi
almış oluyoruz.

Ortalama bir iktisatçının bu irdelemeyi yapıp yapamayacağı hakkında
kuşkumuzu belirterek iyice keyfinizi kaçıralım :

– 1990’la başında, çalıştığımız üniversitede bir toplantı sırasında, a Litre %70’lik alkol gereksinimimizi karşılamak için X litre % 96’lık alkol (mutlak alkol) almamız gerektiğini, toplantı başkanı, bir kimya lisans mezununa sordurmuştu. Bu bay yaklaşık 40 dakika sonra sonucu getirdiğinde biz kendimizi alamayıp niye bu denli uzadığını sormuştuk..
40 saniye bile sürmeyecek bir hesabı, kimyacı bay, 40 dakikada hesaplamıştı,
çünkü “ancak bitirebilmişti“!

Bu bakımdan, yukarıda dile getirdiğimiz “kuşkumuzu” çok görmeyiniz.

Bir örneğimiz daha var.. “Faiz dışı fazla” kavramının yeni yeni konuşulmaya başlandığı 15-20 yıl öncesinde, 10’u aşkın ortalama iktisatçı, bize bu kavramı açıklayamamıştı!
Sonunda bir rastlantı ile Prof. İzzettin Önder’e sorduk ve ancak “anlayabildik”!

Son bir örnekle pekiştireç (konfirmasyon) yapalım : 1980’lerde, bir hastamıza evinde serum takacakken, set elimizden kurtulmuş ve göz hapsine aldığımız ucundaki iğne
bir yere değmeden bir “serbest salınım” yapmıştı. Hastanın kardeşi, iğnenin kirlendiğini belirtti ve değiştirmemi istedi. Bir yere değmemişti iğne ama psikolojik kaygıya saygı ile “peki” dedik, çantamızdan yenisini çıkaracaktık ki, bu kişi atılarak :

  • Yakamda 1 iğne var, dün steril ettim…diye müdahale ederek ceketinin yakasının ardından bir serum iğnesi çıkardı!..Zorlukla teşekkür ettik ve çantamızdaki steril ambalajlı bir başka iğneyi kullandık.
    Bu kişinin eğitimi ise Veteriner hekimlik idi!*****Sayın Prof. Ercan hocamıza teşekkür ederken, bir de eğitimin niteliğinde yaşadığımız aşınmayı – erimeyi (erozyonu) hesaplayan yazı rica ediyoruz.. Eğer üstesinden gelebilirse! Belki de eldeki matematik yetmeyecek, Ali hoca yeni matematik üretecektir!?
    Ama eminiz 40 dakika sürmeyecektir!

    Sevgi, saygı ve ENDİŞE ile.
    21 Ağustos 2015, Tekirdağ

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Toplumsal Ruh Sağlığı / Community Mental Health


Sevgili Öğrencilerimiz,

Değerli Site Okurlarımız,

Toplumsal Ruh Sağlığı (Community Mental Health) konulu dersimizin
power point yansılarını izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Bu dosyayı son günlerde yaşanan vahşi kadın cinayetleri nedeniyle arşivden öne çıkardık.
İlk fırsatta güncelleyeceğiz..

Başta Özgecan ASLAN olmak üzere şiddet kurbanı kadınlarımıza, çocuklarımıza ve insanlarımıza armağanımız olsun..

Toplumsal_ruh_sagligi

Sevgi ve saygı ile.
25 Şubat 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

21. YÜZYIL SAĞLIK HEDEFLERİ / Health Targets for The 21st Century by WHO

21inci_Yuzyıl_Saglik_Hedefleri

Kitap Özeti : YOKSULLUĞUN KÜRESELLEŞMESİ – Prof. Michel Chossudovsky / Globalisation of Poverty, book resumé

Yoksullugun_ Kuresellesmesi_M_Chussodovsky_kitap_ozeti_28.5.12