Etiket arşivi: Halil Çivi

Halil Çivi şiiri : ATATÜRK’ÜN KIZLARI (Filenin Sultanları)

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

ATATÜRK’ün KIZLARI
-Filenin Sultanları-

Çataldır yürekleri,
Çeliktir bilekleri,
Zaferdir dilekleri,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Balyoz gibi küt iner,
Rakip korkudan siner,
Feriştah olsa yener,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Ulusların serveri,
Avrupa’nın lideri,
Fethetti gönülleri,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Bayrak göndere çıktı,
Ulus gururla baktı,
Silinmez iz bıraktı,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Şampiyonluk coşturdu,
Ekranlara koşturdu,
Ulusu birleştirdi,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Cumhuriyet neslidir,
Uygarlığın resmidir,
Başarının ismidir,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
Halil Çivi bu murat,
Sevincimiz kat be kat,
Çatlak seslere inat,
Atatürk’ün kızları,
Filenin sultanları.
Xxx
16 Eylül 2023
Prof. Dr. Halil Çivi
Seferihisar / İZMİR

Not         : Bu şiir, voleybolda, hem Dünya Uluslar Ligi ve hem de Avrupa Ligi şampiyonu olup ulusumuzu büyük bir sevince boğan Kadın Voleybol Ulusal Takımı‘mıza, bir vefa borcu olarak, halkımızın duygularını yansıtmak için yazılmıştır. Halkımız, bu aslan yürekli ve çelik bilekli kızlarımızdan olimpiyat şampiyonluğu da bekliyor. Umarım başarırlar…

Halil Çivi şiiri : ….BİLİM ROTASI (Okullar Açılırken)

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

….BİLİM ROTASI
(Okullar Açılırken)

Cehaletin, sefaletin ilacı,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Her uygar toplumun başının tacı,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Evrenin sırrını doğru sezmeye,
Yaşam boyu her sorunu çözmeye,
Kendi kaderini kendi yazmaya,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Karanlığı aydınlığa çeviren,
Hurafeyi, safsatayı deviren,
Cehalet külünü göğe savuran,
Cağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Gemileri denizlerde yüzdüren,
İnsanları gökyüzünde gezdiren,
Sanal kitaplara yazı yazdıran,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Bilimi en büyük mürşit bilmeye
Cehaleti eğitimden silmeye,
Uygarlığın nimetini almaya,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Fabrika çarkında dönen diş olan,
Emekçiye bin bir türlü iş olan,
Çalışana ekmek olan, aş olan,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Kin ve nefret ikliminden çıkmaya,
Cebir, şiddet kalesini yıkmaya,
Ahlak çeşmesinden duru akmaya,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Hak, hukuk ve adaleti bulmaya,
Erdemli, duygudaş insan olmaya,
Sevgi olup gönüllere dolmaya,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Hurafeyi zihinlerden atmaya,

Irkı, dini, cinsi eşit tutmaya,
Toplumsal düzene lezzet katmaya,
Cağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Tarih bilinciyle dolup taşmaya,
Vatan, bayrak sevgisiyle coşmaya,
Kültür, sanat potasında pişmeye,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Kemal Atatürk’ü doĝru bilmeye,
Cumhuriyet erdemiyle dolmaya,
Laik ve demokrat yurttaş olmaya,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx
Halil Çivi eğip bükmemek için,
Çağdaşlık yolundan çıkmamak için,
Uygarlık hasreti çekmemek için,
Çağdaş akıl, özgür bilim rotası.
Xxx

Prof.Dr. Halil Çivi
Doğanbey / İZMİR
07 Eylül 2023

KUTSAL CEMEVİ

ŞİİR KÖŞESİ…

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk şairi

KUTSAL CEMEVİ

1
Alevi ruhunun piştiği yerdir,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
Günahın toprağa düştüğü yerdir,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
2
Dört kapı, kırk makam irfan yoludur,
Yol düz değil, sınavlarla doludur,
Uluları Hak Muhammed Ali’dir.
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
3
Şeriat bilgidir, tarikat yoldur,
Marifet katında nefsini öldür,
Hakikat çeşmesi dupduru, boldur,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
4
Cemde yenilenir Kırkların cemi,
Cemde yok edilir gönlünün gamı,
Cemde tekrarlanır yolun erdemi,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
5
Çerağcı meydanda üç çerağ yakar,
Herkes her insana “can” diye bakar,
Kadın, erkek farkı ortadan kalkar,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
6
Bağlama dillenir, zakirler coşar,
Dedenin gülbangı özünü okşar,
Allah, Allah sesi evrene taşar,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
7
Vicdan mahkemesi cemde kurulur,
Uzun çöpten hesap Cemde sorulur,
Kısa çöpün hakkı Cemde verilir,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
8
Her Can Cemevinde ölmeden ölür,
Kul hakkı afsızdır, öder kurtulur,
Haklılar hakkını cemlerde alır,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
9
Elinin kusuru Cemde sorulur,
Dilinin hesabı Cemde verilir,
Zina suçu için yargı kurulur,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
10
Ahlak çeşmesinin başı Cemevi,
Adaletin temel taşı Cemevi,
Mazlumların can yoldaşı Cemevi,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
11
Alevi Can semah döner “Hak” diye,
Meydana atılır “özüm pak” diye,
Ahlakım, vicdanım çok berrak diye,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
12
Kerbela’nın yası yürekler dağlar,
Şah Hüseyin için tüm canlar ağlar,
Tarih baba bize bu zûlmü söyler,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
13
Hak, hukuk, adalet Cemde dirilir,
Tüm Canlara eşit lokma verilir,
Rızasız yiyenden hesap sorulur,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
14
Cemevi ve cami eşittir, eştir,
İkisi tek batın, ikiz kardeştir,
Ayrımcılık yapan düşman, kalleştir.
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
15
Halil Çivi der ki; kul hakkı yeme,
Sana zor geleni kimseye deme,
Kin tutma, kalp kırma, yalan söyleme,
Ne güzel mekândır kutsal Cemevi.
Xxx
14 Ağustos 2023
Prof. Dr. Halil Çivi
Seferihisar / İZMİR

=============================================
Bu şiir hem Cemevlerini cümbüşevi olarak tanımlayan, orada ahlak dışı işler ve iftiraların yapıldığına inananlara bu evlerin gerçek işlevlerini anlatan bir yanıt hem de aşırı yasaklar ve hızlı kentleşmeyle birlikte Cemevlerinin tarihsel ve toplumsal işlevlerinin kayda geçmesini dileyen öğretici bir misyonu (özgörevi) hedeflemektedir.

Çünkü, günümüz kentlerindeki Alevi cemleri gederek geleneksel, tarihsel işlevlerini yapamaz duruma gelmiştir.

Örneğin toplum üzerindeki adalet, ahlak ve yargı alanları giderek yitirilmiştir. Ahlak ve adalet öğretim ve denetimleri giderek zayıflamaya, salt ibadetin (tapıncın) ön plana çıkmasına neden olmuştur.

  • Halbuki Aleviliğin temeli ibadet değil, güzel ahlak ve adalettir.

Ayrıca, bu şiir cemevleri ile camilerin eşitliğini vurgulayarak coğulcu bir inanç kardeşliğini arzulamaktadır…
Ya da tüm bunlar benim hüsnü-kuruntularımdan ibarettir!
Sayın Mustafa Timisi, bu şiirin çerçeveletilerek tüm Cemevlerine asılması gerektiği biçiminde bir geri dönüş yazmıştır…
Kanımca Emevi Arap doktrinine göre biçimlenen ibadet merkezli Sünni İslam var oldukça, halkın rahat bir nefes alabilmesi için Türk dili ve kültürünü önceleyen Alevilik de mutlaka yaşamalıdır.

Selam, saygı ve sevgiler.

Prof. Dr. Halil Çivi

ALEVİLİĞİ ZEHİRLEMEYİN…

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, 18-25 yaş aralığındaki Alevi gençleri için Gençlik Kampı düzenlemeye karar vermiş. Ancak bu kamplarda kadın-erkek ayrımcılığına giderek, haremlik ve selamlıklı bir düzenleme yapma yolunu seçmiştir.

Aynı Başkanlık, Alevi toplumunun paydaş kurumları olan Alevi- Bektaşi vakıf ve derneklerinden de Bu ayrımcı düzenlemenin gereklerine uygun olan gençleri seçip listesini ilgili Başkanlığa göndermelerini istemiştir.

Bu genelgenin uygulanması, hem Aleviler ve hem de Alevi inancı açısından kabul edilemez niteliktedir. Şöyle ki :

1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ya da kısa adıyla AİHM; T.C. Anayasası’nın 2., 10., 24. ve 90. maddelerine dayanarak;

a- Alevi inancının varlığını kabul etmiş ve kesin karara bağlamıştır.
b- Alevi çocuklarına zorunlu din dersinin verilemeyeceğini hukuksal olarak onamıştır.
c- Cemevlerinin Alevi toplumunun ibadethanesi (tapınağı, tapınç yeri) olduğunu, Devletin Alevilere ibadethane belirleyemeyeceğini karar altına almıştır.
d- Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal temel ilkesi olduğu halde, Alevilerin hukuksal olarak hak yitimine uğradıklarını saptamıştır.
Bu hak yitiklerinin ortadan kaldırılması için; Sünnilere verilen her türlü, eğitim, finansman (akçalı destek), personel ve yer (mekân) desteklerinin aynen Alevilere de verilmesi gerektiğini karar altına almıştır. Çünkü laiklik ilkesi gereği, böylesi bir düzenleme anayasal zorunluluktur.

2- Anayasamızın, başta laiklik ilkesi olmak üzere, emredici (buyurucu) ve bağlayıcı hükümleri ve AİHM kararları kapı gibi ortada iken; Aleviliğin inanç yanı görmezden gelinerek, Aleviliği salt bir kültürel değer ve folklör ögesi olarak tanımlayıp Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde konumlandırmak, Alevi inancının uhrevi (tinsel) ve ilahi (Tanrısal) yönünü görmezden gelmektir. Asla kabul edilemez.

Peki, Alevilik bir kültürden mi ibarettır?
Değilse, bu kültür Aleviliğe nereden ve nasıl gelmiştir?

Aleviliğin inançsal tutumları ve tapınma (ibadet) biçimlerinden doğan bir Alevi kültürünün varlığı doğrudur. Ancak din sosyolojisi açısından kültür bir neden değil sonuçtur. Nasıl ki Yahudi inancı olmadan Yahudi kültürü, Hıristiyan inancı olmadan Hıristiyan kültürü ve İslam inancı olmadan İslam kültürü oluşamazsa; Alevi inancı olmadan da Alevi kültürü oluşamaz. Öyleyse, bilimsel olarak, Alevi kültürünün Alevi inancından doğduğunu kabullenmek gerekir.

3- Alevilik inancında tüm insanlar koşulsuz olarak “EŞİT CAN” sayılır. Kadın-erkek, zenci-beyaz, zengin (varsıl) – yoksul, fıtrat, inanç ve can olarak herkes eşittir.

  • Alevi toplumu kin, nefret, cebir, şiddet, kibir ve eşitliği bozan her türlü ayrımcılıktan
    uzak durur.

Ne diyor Ulu Ozanımız Yunus Emre,

  • Adımız miskindir bizim, düşmanımız kindir bizim..

Tarihsel ve ilahi söylemlerine göre, Aleviler 72 millete hep aynı gözle bakarlar. Laikliği, yani toplumsal inanç demokrasisini, başka bir söylemle din ve vicdan özgürlüğünü savunurlar. Alevi inancının özünde hak, adalet, barış, dostluk, kardeşlik, eşitlik ve sevgi vardır. Adalet, eşitlik, sevgi, ayrıştırma ve kardeşliğe aykırı her türlü düzenleme Aleviliğe de ters düşer.

4- Her türlü dinsel, sosyal, hukuksal, ekonomik, sanatsal, kültürel … ve eğitsel yaşamdaki cinsiyet ayrımcılığı Aleviliği bozar, yozlaştırır ve zehirler. Bu nedenle kadın – erkek, kaç – göç, haremlik – selamlık vb. ayrıştırmalar Aleviliğe sığmaz.

5- Hünkâr Hacıbektaş Veli‘ye, “Kadıncık Ana senin eşin mi?” diye sorduklarında “hayır
O benim EŞİTİMDİR” demiş ve eşini kendisine eşit tutmuştur. Yine Hacıbektaş Veli’ye atfen (gönderme ile) şöyle bir eşit cinsiyet, daha doğrusu cinsiyetsizlik öğretisi vardır :

ERKEK, DİŞİ SORULMAZ ERENLERİN YOLUNDA,
ALLAH’IN YARATTIĞI HER ŞEY YERLİ YERİNDE.
YANLIŞLIK VE NOKSANLIK SENİN GÖRÜŞLERİNDE…

Son söz                        :
Kadın – erkek ayrımcılığı : Yetişkin Alevi gençleri için düzenlenen haremlik – selamlık kurallarına dayalı, eğitim ve gençlik kampları;

Anayasanın laiklik ilkesine aykırıdır.
– Karma eğitim ve öğretimi zorunlu yapan Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırıdır.
– Medeni Kanun’a aykırıdır
– Çağdaş yaşamın gerçeklerine aykırıdır.

Konumuz açısından da, her konuda kadın – erkek eşitliği üzerine kurulan tarihsel ve geleneksel Alevi inanç ve öğretisine aykırıdır.
Alevi inancındaki eşitlik ilkesini bozmak Alevi inancını tam özünden, en can alıcı yerinden zehirleyip yozlaştırmak ve bozmaktır. Sonu asimilasyondur.

  • Aleviği zehirlemeyin!

Halil Çivi şiiri : …YOLU NE GÜZEL !

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

…YOLU NE GÜZEL !

Uygar devlet, uygar topum olmaya,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Uygarlığın borusunu çalmaya,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Adalet ahlaktır, adil olmaktır,
Her insanı canı gibi bilmektir,
İkiliği gönüllerden silmektir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Devletin varlığı hukukla yürür,
Hukuk güvencedir, herkesi korur,
Herkesin hakkını adilce verir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Zengin, fakir, kadın, erkek farketmez,
Hak kutsaldır, cinse göre çarketmez,
Cağdaş devlet adaleti terketmez,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
İnsan soyu “Adem” ile yaşıttır,
Siyah, beyaz, sarı… çeşit çeşittir,
Çağdaş akıl der ki, halklar eşittir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Demokrasi, çoğulculuk demektir,
Ötekini kendi gibi bilmektir,
Kardeşliğin meyvesini yemektir
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Cebir, şiddet, kin ve nefret üretme,
İftiradan kaçın, yalan türetme,
Halkı bölme, mayamızı çürütme,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Siyaset bir alış- veriş değildir,
Halkı soymak için yarış değildir,
Kibirli, tafralı duruş değildir,
Hak, hukuk adalet yolu ne güzel!
Xxx
Akıl, bilim rotasından ayrılma,
Yalpalama, uçtan uca savrulma,
Cehaletin ateşinde kavrulma,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Halil Çivi der ki düşme telaşa,
Hukuken eşittir çobanla paşa,
Sen de adil davran, özgürce yaşa,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx

16 Nisan 2023, ÇİĞLİ / İZMİR

Halil Çivi şiri : ÖZGÜR İNSAN OL

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

 

ÖZGÜR İNSAN OL

Tanrı seni özgür insan yaratmış,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Akıl, fikir, vicdan ile donatmış,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Cehaletin ateşiyle kavrulma,
Çıkar için uçtan uca savrulma,
Akıl, bilim rotasından ayrılma,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Yaradan özgürce yaratmış seni,
Köle etme özgür doğmuş bedeni,
Özgür yaşa, utandırma Ata’nı,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Akıl terazidir, her şeyi tartar,
Doğruyu ayırır, yanlışı atar,
Dogmatik fikirler aklını yutar,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Özgürlük ışığı akılla yanar,
Cehalet yangını akılla söner,
Ekonomi çarkı akılla döner,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Din ahlaktır; kula kulluk değildir,
Aklın ışığıdır, körlük değildir,
Çıkara kul olmak, mertlik değildir,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
İster ağa olsun, ister bey, paşa,
Hiçbiri Tanrıya eş olmaz, haşa,
Hiç kimseden korkma, düşme telaşa,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Tüm krallar… şahlar… insan soyudur,
Birçoğu zorbadır, azı iyidir,
Demokrasi, insanlığın huyudur,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Servete, şehvete, mala kul olma,
Zehiri gizlenmiş dile kul olma,
Çiçek ol arı ol, bala kul olma,
Kula kuluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
İstersen erkek ol, isterse kadın,
Eğer özgürleşmek ise muradın,
Akıl, bilim olsun iki kanadın,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Akıl, bilim sana şaşmaz rotadır,
Okulsuz, mesleksiz kalmak hatadır,
Kula kulluk esaretten ötedir,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Hayallerin özgür kanatlar taksın,
Umutların berrak su gibi aksın,
Önyargılar seni özgür bıraksın,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Eğitimden şaşma, mesleğini kap,
Düzgün ahlak ile kendine yer yap,
Tapmak zorunluysa, aklın ile tap,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Her şerbet bal olmaz, doldurup içme,
Dibi görünmeyen sulardan geçme,
Dinbazın, yobazın ağına düşme,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Özgürlük umuttur, ekmektir, aştır,
Zorbalık yapana eğilmez baştır,
Akıl, bilim sana sadık yoldaştır,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.
Xxx
Halil Çivi sözü dosdoğru döşer,
Ders alsın, uyansın, şaşmasın beşer,
Özgürlükten korkan hep köle yaşar,
Kula kulluk olmaz, özgür insan ol.

KUTSAL RAMAZAN AYINDA YAPILAN İBADETLERİN ANLAM VE ÖNEMİ ÜZERİNE KISA NOTLAR

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Sosyolojik açıdan tüm dinler, inançlar ve kutsal kitapların final (sonal) amacı ibadet (tapınç) değildir.

Güzel ahlaklı insanlar ve toplumsal barış ve kardeşliği inşa etmektir (kurmaktır).

İnsanların güzel ahlaklı ve adil kişiler olarak arınabilmelerine katkı sunmaktır.

Başta insan soyu, doĝa ve çevre olmak üzere, tüm canlıların hak ve hukukuna saygılı olabilmektir.
***

İslam dini dahil, tüm kutsal öğretilerde hem bireysel ve hem de kamusal açıdan, güzel ahlak ve adalet öznedir, yani erişilmesi gereken ana hedeftir.

İbadetler (tapınımlar) ise nesne, yani bu ana hedefe götüren yollar ve araçlardır.

Gerçek olan; yaşam boyu bireysel, ailesel, mesleksel ve kamusal her türlü ilişkilerde hiçbir zaman hak, hukuk adalet, güzel ahlak, liyakat (yaraşırlık) ve vicdan rotasından sapmamak, asla kimseye zarar vermemek (Primum non necere!), kula kul olmamak ve kul hakkı yememektir.

Tutulan oruçlar ve yapılan tüm ibadetlerin (tapınıların), güzel ahlak ve adaleti amaçladığının bilincinde olan, yüreğini başkalarına karşı kin, nefret, cebir ve şiddetten arındırarak toplumsal dayanışma ve birliğimize katkı sunan tüm içten inanç sahibi kardeşlerimize ne mutlu…

Demokratik – laik bir ülkedeki din ve vicdan özgürlüğünün bilincinde olarak, oruç tutan, tutmayan herkese, sevgi, kardeşlik ve barış içinde kalarak; gönlünce, özgür, bilinçli sağlıklı ve hayırlı ramazanlar dilerim.

EVRENSEL İNSANİ DUYGUDAŞLIK, HÜMANİZM ve ÇAĞDAŞLAŞMA

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Herhangi bir ırkın, ideolojinin, dinin, mezhebin, tarikat ya da cemaatin üyesi olmakla övünmek; doğruyu, barışı, ahlakı, hukuku, adaleti, kurtuluşu, insanlığı ve tüm insani güzel değerleri teokratik dogmatizmin ve ırkçılığın o dar kalıpları, kısıtlayıcı ve ötekileri dışlayıcı aidiyeti ya da mensubiyetinde aramak yerine; ayrımsız olarak, insanlık aleminin tümünün ortak üyesi olmak; tüm insanları eşit ve kardeş bilmek çok daha büyük bir onur ve gurur kaynağı olmalıdır.

Hatta bu çerçeveye doğa ve her türlü canlı sevgisini de ekleyebilirsiniz. Ortaçağın en büyük Anadolu hümanisti ve aydınlanmacısı olan ve ” Yatılmışı severim, Yaradan’dan ötürü” diyen büyük ozan YUNUS EMRE‘miz bu toprağın insanıdır. Kendisi ile ne denli onur ve gurur duysak azdır.

Arap toplumlarında ve hatta Türkiye’de, ırklar, dinler, mezhepler, tarikatlar, cemaatler, bölgeler, en önemlisi de siyasal guruplar ve siyasal partiler arasında genellikle STADYUM KÜLTÜRÜ sendromu geçerlidir. Bu sendromda hep ötekilerden, rakiplerinden üstün olma, onları sürekli ezme, her başarı ya da güzelliği kendine, kendi kümesine (gurubuna), kendi inancına ve kendi partisine maletme, ötekilerini de sürekli olarak şeytanlaştırma ve düşmanlaştırma söz konusudur.

Bu çarpık ve sürekli düşmanlık üreten çağdışı zihniyet topluma barış, sevgi ve kardeşlik getirmez. Sürekli gerilim ve çatışma yaratır.

Türkiye dahil, Arap ve İslam toplumları, ırklar, dinler, mezhepler, inançlar, ideolojiler, siyasal partiler ve her türlü toplumsal kümeler arasında sürekli bir gerilim ve düşmanlık üreten bu stadyum kültürü sendromundan kurtulmak zorundadır. Çünkü İslam toplumları arasındaki kabilecilik tarihsel, dinsel ve siyasal düşmanlık ve çatışmaların temelinde de bu stadyum kültürü sendromu vardır.

İslam toplumları arasındaki bu gerilim ve düşmanlıkların en büyük destekçisi, fitnecisi ve yarar sağlayanı da emperyalist Batıdır. Batının bir yüzü ne denli akıl, bilim, aydınlanma ve çağdaşlaşma ise, öteki yüzü de fitnecilik ve sürekli çatıştırma ve sömürüdür.

İslam ülkeleri, hep birlikte, sevgi, barış, kardeşlik içinde ortaklaşa yaşamayı ne zaman öğrenecekler?

Başka bir söyleyişle, İslam toplumlarına akla, bilime, teknolojiye, yurttaşların eşitliğine, hukukun üstünlüğüne, laikliğe ve gerçek demokrasiye dayalı bir aydınlanma ne zaman gelecek?
Yanıt, bu toplumlar insana, topluma, devlete ve doğaya dogmatik değerler yerine, akıl ve bilim gözlüğü ile bakmaya, her türlü kararlarını bu bakış açısı ile almaya başladıkları zaman.

Artık bir saniye bile yitirecek zaman kalmamıştır. Neden hep kendimize düşman üretiyoruz ki!?
“Düşmanımsın, hızımsın / Sen hep bana lazımsın” diyen bu kinci ve düşmanlaştırıcı zihniyet çağdışı ve hastalıklı bir zihniyettir. Toplumu ayrıştırıp, ötekileştirip, düşmanlaştırıp Batının ekmeğine yağ sürmek ve tuzağına düşmektir.

Çağdaşlaşmanın yolunu, ulu önderimiz, kurtarıcımız, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bize göstermiştir.

Uyanalım artık…
Sen-ben yok, biz varız. Toplumsal yapı açısından stadyum kültürü sendromunun yarattığı gerilim ve düşmanlıklara son verme zamanı çoktan gelmiştir. Herkes laik ve anayasal bir hukuk devleti güvencesinde, temel ve evrensel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü, sevgi, barış, kardeşlik, adalet ve liyakat… yönetimi ve rejiminde, gerçek bir demokrasi anlayışı ile korkmadan, dini vicdanı ve irfanı özgür olarak yaşamak istiyor.
Karar sizin.

ALEVİLER NEYE, KİMLERE DÜŞMAN?

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaş soruyor :

  • “Hocam, mademki Aleviler 72 millete aynı gözle bakıyorlar; dil, ırk, din, mezhep, cinsiyet, servet, makam, bölge… ayırımı yapmadıklarını söylüyorlar. Peki hiç kimseye, hiçbir şeye düşmanlık duymuyorlar mı?

Yanıtlarım kısa, özet olacak:

Aleviler de tıpkı öbür insanlar gibidir. Yemeleri, içmeleri, üretimleri, üremeleri, gerekli olan yaşam ürünlerini elde etmeleri ve tüketmeleri zorunludur. Yalnızca et ve kemikten üretilmiş, sinirleri alınmış, duyguları, fikirleri olmayan edilgen insanlar değillerdir. Bu açıdan, yaratılış, davranış, duygu ve düşünüş olarak tıpkı öbür insanlara benzerler.

Aleviler, bireysel ve toplumsal yaşayışlarında koşulsuz insan sevgisini (hümanistliği) aklı ve adaleti ön plana çıkarmış, “Eline, diline, beline sahip ol” diyerek nefis terbiyesini en önemli ilke kabul etmişler, yaşamlarını ahlak ve adalet ilkelerine göre düzenlemişlerdir. Bu nedenle, Aleviler, mevki, makam, konum, servet, yetki, renk ve cinsiyetlerden bağımsız olarak; yalnızca ve yalnızca, İNSANLIĞA DÜŞMAN OLANLARA, ADALETSİZ ve AHLAKSIZ YAŞAYANLARA KARŞI ya da DÜŞMAN OLABİLİRLER. Ancak Alevilerde cebir, şiddet, kin ve nefret olmaz. Amaçları salt adaleti sağlamak, sevgiyi ve kardeşliği egemen kılmaktır.

Yunus Emre diyor ki :

  • Adımız miskindir bizim
  • Düşmanımız kindir bizim.

Son diyeceğim o ki; Aleviler ırka, dile, dine, mezhebe, inançlara, renklere, cinsiyetlere, yani biyolojik ve kültürel farklılıklara dayalı düşmanlıklar gütmezler. Bu tür doğal farklıkları ötekileştirme konusu yapmalar. Ama İNSANİ, AHLAKİ ve HUKUKSAL DEĞERLERE uymayanlara ve adaletsiz yönetimlere tepki gösterir hatta isyan bile edebilirler. Tarihte siyasal iktidarlara isyanların bolca örnekleri vardır. Örneğin Baba İlyas Horasani ve Şeyh Bedrettin isyanları önemli iki tarihsel örnektir.

Alevilik öz olarak sevgi, adalet, eşitlik ve kardeşlik üzerine bina edilmiştir

Aleviler için dindar olmak ve ibadet etmek amaç değil, iyi insan olabilmek için birer araçtır.

Aleviler açısından temel alınan değerler ötekileştirmeler, ayrımcılıklar ve düşmanlaştırmalar değildir.

Tersine sevgi, barış, dostluk, kardeşlik, adalet, paylaşım ve dayanışma içinde kalarak, insan odaklı hümanist (insansever) ve demokratik bir toplumsal yapı içinde ortaklaşa yaşayabilmektir.

Bu nedenle Cumhuriyete ve laikliğe dört elle sarılırlar.
Aleviler için doğuştan, fıtrattan gelen ya da kültürel olarak aileden kazanılan biyolojik ve kültürel farklılıklar bir ayrılık ve düşmanlık nedeni olamazlar.
Her gerçek Alevi bunun bilincindedir.

Gerçeğe hü!!!” demek, gerçekleri koşulsuz kabul etmek demektir.
=====================================

ÜLKEM ve TÜRKÇEM

Can Türkiyem, ÖZ vatanım, canımdır.
Güzel Türkçem, SÖZ vatanım, kanımdır.
Yad-yabancı yerler, diller, incitir,
Vatan ve dil; aklım, ruhum tenimdir.

HASRETLİK, ÖFKE, BU İŞE ALLAH KARIŞMAZ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı


HASRETLİK…

-Beyinleri akla ve bilime, yani çağdaş eğitime,
-Yürekleri sevgi ve duygudaşlığa (empatiye),
-Tutum ve davranışları kardeşliğe, dostluğa,
-Üretimleri ileri teknoloji, çalışkanlık ve dürüstlüğe,
-Yönetimleri adalet, liyakat ve ahlaka,
-Dinler ve inançlarla ilgili tutum ve davranışları din ve vicdan özgürlüğüne, laikliğe,
-Kararları evrensel hukuka, insan haklarına,
-Gündelik yaşamları tevazu (alçakgönüllülük) ve tutumluluğa,
-Öneri, tedbir (önlem) ve çözümleri doğanın diline, doğa yasalarına,
-Siyasetleri siyasal etik ve saygınlığa, gerçek demokrasiye,

  • HASRET KALAN TOPLUMLARDA REFAH VE HUZUR OLMAZ.

****

ÖFKE…

İnsanın azgın ve denetimsiz öfkesi, aklın tümüyle iflası ve tıpkı çok güçlü bir tayfunun yakıp yıkıcı hortumu gibidir. Çünkü denetimsiz öfke mevcut (var olan) tüm dengeleri alt-üst eder. Yakıp yıkar, geriye sadece (yalnızca) giderilmesi zor ve çok yönlü maddi yıkımlar, manevi kayıplar (tinsel yitikler), yakıcı acılar ve uzun süreli gözyaşları bırakır.

Ayrıca, genellikle tekil ve cahil bireyin öfkesi çoğu zaman bilinçsizlikten kaynaklanır ve geçicidir. Zararı da kendisi ve kendi aile çevresi ile sınırlıdır.

Halbuki (oysa) mevki, makam, yetki sahibi ve ideolojik takıntıları olan muhterislerin öfkeleri ise bilinçli ve sistematiktir. Öfkelerinin zararları da genellikle kendilerine, kendi yakınlarına değil, ötekileştirilmiş olan öbür toplumsal kümelere yansır. Ayrıştırma ve dışlamalara neden olur. Bu tür öfkeli tutum ve davranışlardan ulusal ve toplumsal birlik dokusu büyük zararlar görür.

Bir atasözünde söylediğinin tersine, öfke baldan tatlı değildir; istisnasız (ayrımsız) ve herkes için, bal görünümlü, coğu zaman da öldürücü bir zehirdir.

Makamları ve yetkileri ne olursa olsun, kamu yöneticisi konumunda olan hiç kimseye cebir, şiddet, kin nefret ve hele de öfke asla yakışmaz.

Kamu yöneticilerin temel yönetim ilkeleri hukuk, adalet, düzgün ahlak ve ayrımsız hizmettir. Zaten toplum da kendisini yönetenlerden öfke ve dışlanma… değil, empati (özdeşim), adalet ve şefkat bekler.

****

BU İŞE ALLAH KARIŞMAZ

Bektaşi Babası ile bir arkadaşı kışın, çok soğuk ve fırtınalı bir havada yola çıkmışlar. Bir süre yürüdükten sonra çok üşümüşler. Soğuk ve tipiyi atlatmak için kuytu bir yere saklanıp soğuktan korunmak istemişler. Fakat hava çok soğuk ve fırtına çok sertmiş. İkisi de çok üşümüşler. Babanın arkadaşı, Allaha şöyle serzenişte bulunmuş :

– “Allahım, bu iki kulun donup ölünce eline ne geçecek? Şu fırtınayı dindir de kurtulalım.. deyince;

Bektaşi Babası:

– “Hiç boşuna yalvarıp durma. ALAH BU İŞE KARIŞMAZ. Aklımızı kullanmayıp, fırtınalı ve buz gibi soğuk havada yola çıktığımız için kabahat bizde..” demiş.

Kıssadan hisse             :

Fay hatları üzerindeki araziyi yapılaşmaya açan, bu arazi üzerindeki projelere ruhsat veren, doğa yasalarını ve fay hatlarını dikkate almayıp çürük yapı yapan, bu yapıları gereği gibi denetlemeyen ve sağlam diye oturma ruhsatı verenlere sözüm o ki;

Tıpkı Bektaşi Babası’nın söylediği gibi Allah bu işlere karışmaz.

Aklınızı kullanıp depremin gücünü hesaba katmadığınız için, kusur ve kabahat sizlerin.