Etiket arşivi: çevre sağlığı

Düzgün TV Programımız- 15 Ekim 2021

Dostlar,

Bu gün, 15 Ekim 2021 gecesi, Türkiye saati ile 21:00’de, Avusturya’da yaşayan kardeşimiz Sn. Kazım Balaban’ın Düzgün TV adlı youtube kanalından yayın yapan programına konuk olacağız. / OLDUK

Twitter ve Facebook erişkeleri (linkleri aşağıda..)
Pazartesi de youtube erişkesini (linkini) koymayı umuyoruz.

Konumuz

  • KÜRESEL İKLİM FELAKETLERİ ve SAĞLIK SORUNLARI

Sayın Kazım Balaban’a daha önce de konuk olmuş ve şu konuyu işlemiştik :

  • 98. YILINDA LOZAN ANDLAŞMASI’na SAHİP ÇIKMAK :
    KRİTİK BİR TARİHSEL GÖREV

1 Ağustos 2021 günü gerçekleştirdiğimiz konuşma erişkesine (linkine) ve kullandığımız 110 yansıya şu adresle, web sitemizden erişilebilir :

98. YILINDA LOZAN ANLAŞMASI’na SAHİP ÇIKMAK : KRİTİK BİR TARİHSEL GÖREV – Prof. Dr. Ahmet SALTIK

2,5 ay sonra bir kez daha DÜZGÜN TV‘deyiz ve konumuz oldukça güncel, yukarıda da yazdığımız gibi..

Unutulmamalı ki, Kovit-19 küresel salgını, özünde bir Çevre Sağlığı sorunu! 

Kovit-19 bir çevresel / çevre kökenli, hastalık, alt küme olarak da bir zoonoz; hayvanlardan insanlara geçen bir hastalık.

Yukarıdaki program görselinin alt bölümünde youtube, facebook, twitter ve instagram logoları var. Yani, bu sosyal medya hesaplarında canlı yayın olarak izlenebilecek. Program sonrasında izlenebilmesi için gerekli erişkeleri (linkleri) burada paylaşacağız.

  • Son OECD toplantısında dikkat çekilen olgu, ardışık küresel afetlerin / salgınların salt zaman sorunu olduğu idi..

Ne var ki doğanın “tanıyacağı” (!?) bu süre belirsiz.
Henüz Kovit-19 pandemisi ile başedilememişken, Küresel toplumun son derece  zorlanacağı açık, apansız bastıracak bir küresel afet karşısında..

Yaklaşık 65 dakikalık TV konuşmamızı izlemek için lütfen tıklayınız..

https://www.facebook.com/duzgunTv/videos/560313098381421

Aşağıdaki erişke, twitter ortamında izlemek için.

Ve youtube ortamında..

PROF.DR.AHMET SALTIK İLE İKLİM FELAKETİ – YouTube

İlgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 15 Ekim 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik     

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Olası Bir Felaketi Önlemek!

Prof. Dr. Çağatay GÜLER
Halk Sağlığı Uzmanı, Çevre Sağlığı Uzmanı 

Cumhuriyet, 08 Temmuz 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Gün boyu çok şiddetli yağışların etkisi altında kaldı kentlerimiz. Adana-Ankara-İstanbul tren seferleri durduruldu. Haberlerde, altı boşalarak toprak setleri arasındaki köprüler dizisine dönüşmüş rayların görüntüsünü veren televizyon kanalları tren seferlerinin durdurulmasıyla “olası bir felaketin” önlendiğini bildiriyorlardı. Ardından çöken asfalt görüntüleri, asfaltta oluşan derin kuyu. Bir başka görüntüde dörtte üçü yardan aşağı akmış şehirlerarası yollar. O sırada oradan arabaların geçmemiş olması, birkaç arabanın da durumun farkına varıp durabilmesi “olası bir felaketi” önlemiş!

Demek ki o yolun yapımındaki yanlışlıkları ve hırsızlıkları sorgulamakla zaman yitireceğimize, yağmur yağacağı zaman şehirlerarası ulaşımı durdurursak olası birçok felaketi önlemiş olacağız! Yıllar önce bir gece yarısı, salgın ihbarı yapan muhtarın söylediklerini anımsıyorum. Gerekli önlemleri almak ve filyasyon çalışmaları için hemen gitmemiz gereken köy coğrafi olarak yalıtılmış bir bölgedeydi. Ekibin güvenliği için ısrarla yolun durumunu sorgulayınca muhtar acımasız bir kara mizahla kestirip atmıştı:

  • “Merak etme, müteahhit yolu değil, kazma kürekle yaptık biz o yolu!”

DÂHİYANE YAKLAŞIM (!)

Kırk yıllık Halk Sağlığı Uzmanıyım. Eğitimimiz ve çalışma yaşamımız bu alanda çalışan bizlere koruyucu önlemlerin ne kadar önemli olduğunu yüzlerce kez göstermiştir. Birilerinin de bunların önemini kavraması için yıllarımızı verdik. Ama yukarıdaki “olası bir felaketi önlemeye” yönelik yaklaşımın teknolojik altyapıdan zarar görmemek için kullanılabileceğini bilmiyorduk.

Bize göre bilim ve teknoloji devreye girer ve sorun biterdi. Yeni yaklaşımı önce biraz yadırgasam da sonra mantıklı geldi! Bu yöntemin dünyanın hukuk, eğitim ve demokrasi yoksunu, geri kalmış bölgelerinde işe yarayacağını anladım. Bizim yöntemimiz yanlışmış. Ne diyordu aktör, güldürü sanatçısı, yazar ve yapımcı Emo Philips:

  • “Her akşam yatmadan önce yeni bir bisikletimin olması için Tanrı’ya dua ederdim. Ancak bir gün, yöntemin bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim; yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce günahlarımı affetmesi için dua ettim…”

Gerçek bir cinayet oldukları halde kaza, özellikle iş kazası süsü verilerek örtbas edilmeye çalışılan olayların gerçek nedenlerini, alınmamış olan önlemleri sıralamak sizi kötü adam yapacaktır. Demek ki “olası bir felaketi” önlemek için bu cinayetler görmezden gelinmelidir!

Çevre kıyımlarının bölgede yaşayanlara, gelecek kuşaklara ve diğer canlılara vereceği zararları önlemeye çalışırsanız kendi çocuklarınızı karşınıza diker, koşullandırılmış kalabalıkları üstünüze kışkırtırlar.

  • “Olası bir felaketi önlemek için” çevre ve ekoloji duyarlılığı bir yana bırakılmalıdır!

BİLMENİN HUZURSUZLUĞU…

Sorumluluk duygusu yaşamı zorlaştırır..

Gerekeni yapmak için hırpalanmayı, örselenmeyi göze alır, engelleri ve güçlükleri bahane olarak kullanamazsınız.

  • “Olası bir felaketi önlemek için” sorumluluk duygusundan kaçınılmalıdır!

Bilmek huzursuzluk nedenidir.
Bilgi sorgulamayı getirir.
Her türlü sorgulama düşünmeye “ve hatta” eleştirel düşünmeye yol açar.
Düşünürseniz konuşursunuz, haklarınızı kullanmaya kalkarsınız.
Sonuçta hırpalanır, dövülür, sövülür en sonunda bir bahaneyle tutuklanırsınız.

“Olası bir felaketi önlemek için” eğitim ve öğrenimden, okuyup yazmaktan bile kaçınılmalıdır!
===========================

Dostlar,

Bilge Çağatay Güler ile Hacettepe Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Bölümünde 11 Kasım 1978’de birlikte Tıpta Uzmanlık Eğitimine başladık.
Demek oluyor ki, o gün başlayan kadim dostluğumuz 43. yılını bitirecek birkaç ay içinde. Çağatay 1975’te Hacettepe Tıp’tan mezun olmuş ve temel tıp dallarından Fizyoloji Uzmanlık eğitimini tamamlamıştı, 2. bir uzmanlığa başlıyordu. Biz 1977 İstanbul Tıp mezunu idik ve 1 yıllık alan (saha) çalışması sonrası Doğu Anadolu’dan geliyorduk.

Çağatay ayrıca Halk Sağlığı alanında Doktora da (PhD) yaptı.. MD, PhD dereceli yani.
İlerleyen yıllarda Yan Dal / İleri İhtisas / Süper İhtisas yaparak Halk Sağlığı Anabilm Dalının alt bilim Dallarından olan Çevre Sağlığı alanında da, 1219 sayılı yasaya dayalı Tıpta Uzmanlık Tüzüğü uyarınca uzmanlaştı.

Mesudiye’de çalıştı..
Ordu Sağlık Müdürlüğü yaptı..
Şiir kitapları yazdı yürekleri işgal eden, gönülleri tutsak alan.
300’ü (üç yüz!) aşkın kitap yazdı! Üç yüz!
Emeklilik töreninde yayınevi onları sıra sıra masalarda sergiledi..
Çağatay o gün tek 1 kitap satışına izin vermedi ama..
**
Yetiştiği Anabilim Dalında kurucu üstadımız Prof. Dr. H. Nusret Fişek’in koltuğuna oturdu, Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.
Sağlık Bakanlığında Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yaptı.
Hacettepe Tıp Fakültesi Dekan vekilliğini üstlendi..
Nükteleri (esprileri) dillerden düşmez, hazır yanıt, sıra dışı üstün zekalı..
Bu yazısında da hiçbir san (unvan) kullanmamıştı, biz izin almadan ekledik!
***
Şimdi sıra bam teli sorularda :

Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD neden emekli ve evinde oturuyor?
67. yaş bitimi emeklilik Tanrısal mıdır (İlahi mi dir) ?
Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD neden akademik etkinliğini kamusal alanda sürdür(e)memektedir?
Türkiye’nin “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” donanımlı bir Hekimi, hele hele Halk Sağlığı – Çevre sağlığı alanlarında 2 ayrı dalda uzman 40+ yıllık birikimli bir hekimi köşesine itme hakkı, lüksü var mıdır?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” neden örn. Cumhurbaşkanı danışmanı değildir?
O anlı – şanlı Cumhurbaşkanlığı ofis – büro – başkanlıklarında neden el üstünde değildir?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” neden Sağlık Bakanı hatta kurumsal olarak Sağlık Bakanlığı onursal ve kıdemli (senior) danışmanlarından değildir?
S. Bakanı Dr. Koca, bu yakıp – yıkıp geçen Kovit-19 salgınında tek 1 kez olsun “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” den danşımanlık almış mıdır??
***
Yaraşırlık (Liyakat) bu ülkede Kaf dağının ardında yitik midir?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” için bu ülke, O’na sunduklarından yeterince – gereğince yararlanmış mıdır?
Tersine kimin hakkı, yetkisi olabilir?

20 yıldır AKP iktidarında yapılıp – edilenlerin kendilerince kutsal kitapta yeri neresidir?
Kökten din dışına düşmüşlerdir çünkü izledikleri yol, bütünüyle (harfiyen!) emperyalizmin güdümünde SİYASAL İSLAM olup, emin olunsun ki, Muhammet Peygamberin hatta Yüce Tanrı’nın havsalası (öngörüsü) dışındadır!

Haliyle, orada, “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” gibi bilgelerin “hakkı” ndan söz etmek laf-ı güzaf ve de abesle iştigaldir..

Saray rejimi gerçekte ne ile / nelerle meşgul ya da tutsaktır!?

Ve izin verilsin, soralım :

  • Din bu mudur efendiler!!??

Veeeeeee                                   ;

Türkiye gibi gelişmekte olan yarı sömürge ülke – ulusların aşılamayan bu açmazlarında “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” gibi uluslararası nitelikte yurtsever uzmanlarını gereğince değerlendiremeyişi kilit etmenlerden biri değil midir?

Tersini savlayacak babayiğit – anayiğit (devr-i AKP’de anlamsız ama!) varsa beri gelsin..

Sevgi ve saygı ile. 11 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

Meclis’e bütüncül önlem için ‘harekete geç’ çağrısı

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Covid-19 salgını karşısında iktidarın anayasada olmasına karşın sosyal devlet yükümlülüklerini uygulamadığına dikkat çekerek, “bütüncül önlem alınması” amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.

Meclis’e bütüncül önlem için ‘harekete geç’ çağrısı

cumhuriyet.com.tr
11 Nisan 2021
Kaboğlu, “Kısıtlayıcı tedbirler uygulayıp, sosyal devletin gereklerini yerine getirmeyen iktidar, yaptığı kongreler ile insanların yaşamını tehlikeye attı” değerlendirmesinde bulundu.

‘POLİTİK ÖNCELİKLERİ VAR’

CHP’li Kaboğlu, önergesinde, Covid-19 salgını ile sosyal devletin anlam ve öneminin bütün dünyada fark edildiğini, devlet yöneticilerinin politik önceliklerini, halklarının sağlık ve ekonomi alanlarında korunmalarına yönlendirme çabasında olduklarını belirtti.

Kaboğlu, “Türkiye’de ise tek kişi yönetimi, sadece kısıtlayıcı tedbirler aldı ancak işsiz ya da dar gelirliye yeterli ekonomik desteği sunmadı.

  • Cılız sosyal yardımlar, toplumun önemli bir kesimini açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm etti.

Dar gelirli yurttaşların virüsten korunmasında zaaflar doğurdu” ifadelerini kullandı.

Anayasanın 56. maddesinde yer alan

  • “çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek”

şeklindeki üçlü yükümlülüğü anımsatan Kaboğlu, “Kaynakların çılgın projelere yönlendirilmesi, çok yönlü sosyal, ekonomik ve ekolojik kıyımları beraberinde getirdi.

Kanal İstanbul gibi projelerle ortaya çıkacak çevresel felaketler, başka hastalık ve salgınlara da neden olabilir” dedi.

Kaboğlu, eğitim alanında ise anayasanın,

  • Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

fıkrasıyla başlayan 42. maddesinin asgari gereklerinin bile karşılanamadığına dikkat çekti.

‘İNSAN YAŞAMI TEHLİKEYE ATILDI’

Kaboğlu, toplum ve sağlık çalışanlarının salgın sürecinin belirsizliği ile uğraşırken Cumhur İttifakı’nın sosyal mesafesiz kalabalık kongreler yaptığını anımsatarak,

Türkiye genelinde yüksek risk tablosunun oluşmasına sebep oldular. Sosyal devletin gereklerini yerine getirmeyen iktidar, hukuk devleti ilkesini çiğnediği gibi insanların yaşamını da tehlikeye attı” değerlendirmesinde bulundu.

Sağlık Antropolojisi (Tıbbi – Medikal Antropoloji)

Sevgili AÜTF genç çalışma arkadaşlarımız,
(Halk Sağlığı AbD Asistanlarımız),
Sevgili AÜTF öğrencilerimiz
Site okuru Dostlarımız,

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı‘nda asistanlarımıza
(Halk Sağlığı dalında Tıpta uzmanlık eğitimi alan genç meslektaşlarımıza)
verdiğimiz eğitimler kapsamında bizim sunduğumuz bir konu da,

  • SAĞLIK ANTROPOLOJİSİ – TIBBİ / MEDİKAL ANTROPOLOJİ

Tıbbi_Antropoloji_kapak_yansisi

Konu güncel ve çok da ayrımında olmadığımız boyutlar taşımakta.

Gelişmiş ülkelerde Halk Sağlığı bilimleri bizdeki gibi Tıp Fakültesi’nde bir Anabilim Dalı olarak değil, AYRI BİR FAKÜLTE olarak örgütleniyor, başında Dekan var! Ve;

– Tıbbbi Epidemiyoloji
– Biyoistatistik
– Tıbbi Demografi
– Çevre Sağlığı
– Bulaşıcı Hastalıklar
– Toplum Hekimliği
– Sağlık Sosyolojisi (Tıbbi – Medikal Sosyoloji)
– Sağlık Antropolojisi (Tıbbi – Medikal Antropoloji)
– Sağlık Ekonomisi
– Uluslararası sağlık
– Toplum Beslenmesi
– İş ve Meslek Hastalıkları
– Hijyen, Sanitasyon, Ekotoksikoloji
– Toplumsal Genetik
– Sağlık Politikaları ve Yönetimi
…..

gibi bilim dalları yer alıyor.
ABD’de bu yapıda 25 tane Halk Sağlığı Fakültesi var..

Temel amaç toplum – halk sağlığını geliştirmek, koruyucu sağlık hizmetlerini örgütleyip sunmak.. Bu yolla ekonomi sağlamak ve sağaltımı etkin kılmak.

Biz bu bağlamda, Texas School of Public Health‘te çalışma olanağı bulmuştuk (1986).

Gerek burada, gerekse üniversitenin yerel dallarında Galvestone, San Antonio ve Dallas’ta, Houston‘dakine ek olarak Tıp Fakültesi birimlerinden biri olarak
Department of Medical Humanities” çok dikkatimizi çekmişti.

Bu birimlerde Tıpta Sosyal Bilimler çok disiplinli (multidisipliner) bir anlayışla
takım (ekip) çalışması olarak sürdürülüyordu.

Değindiğimiz seminer için epey emek verdik. 100 yansıdan oluşan kapsamlı bir sunu oluştu. Bu yansıları bir kez daha güncelleyerek aşağıda sunuyoruz. Yüz yansıdan oluşuyor (4,138 KB). pdf dosyasını çağırmak için lütfen erişkeyi (linki) tıklayınız..

Tıbbi_Antropoloji

Konu bütünlüğü bakımından, aşağıdaki sunularla birlikte değerlendirilmesini öneririz:

Saglik_Sosyolojisi

Saglik_Sosyolojisi’ne_Giris

Saglik_ve_Kultur_Etkilesimi

Sağlık ve Kültür Etkileşimi, Ekim 2003

Toplumsal_Etmenler_v_ Sagiık_Etkilesimi

Toplumsal_Etmenler_v_ Sagiık_Etkilesimi

Yararlı olması ve Türkiye’mizde de bu bilim alanlarının gelişmesi dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile.
15.4.2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

‘Yoksul ve Kör Bir Halk Sağlıkçısı!’


Dostlar
,

Sevgili Çağatay Güler ile 1978 – 81 arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı‘nda (YÖK öncesi, 832 sayılı Hacettepe Üniversitesi kuruluş yasasına göre, o zamanki adıyla “Toplum Hekimliği Bölümü“) 3 yıl
Halk Sağlığı / Toplum Hekimliği dalında tıpta uzmanlık eğitimi aldık. O dönemde üniversiteler asistanlarını kendileri seçerdi. Sağlık Bakanlığı ve SSK Hastanelerinde
tıpta uzmanlık eğitimi için merkezi TUS sınavı vardı. Biz o dönem 31 kişi Hacettepe’ye başvurmuş ve 6 kişi ihtisasa seçilmiştik.

Prof. Nusret Fişek, bu bölümün (Toplum Hekimliği – Community Medicine) kurucusu ve ülkemize çağdaş anlamda Halk Sağlığı Bilimleri anlayışını ve hizmetlerini getiren insan olarak tıbbiyenin ilk sınıfında gönlümüzde yer etmişti. Yaşamımızı Koruyucu Sağlık – Tıp hizmetlerine adayacak; sağlıklı bir toplum için Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı olacaktık.. Öyle de yaptık sanırız.. 1971’lerden 2013’lere sürüyor..

Çağatay bizden 2 yıl önce tıbbiyeden mezun olmuş ve o arada bir de Fizyoloji Uzmanı olmuştu. Renkli, çok esprili, ince ve yüksek zekâsının ürünü nüktelerle, fıkralarla hepimizi güldürürdü. Daha sonra Ordu Sağlık Müdürlüğü yaptı, Bulancak’ta çalıştı ve çok zorlu yıllar sonrasında yuvasına dönerek akademik kariyer yaptı. Onlarca kitap ve
çok sayıda makale – bildiri yazdı, Çevre Sağlığı alanında ileri uzmanlık derecesi aldı.
Çok sayıda duygu yüklü, çarpıcı biçimde sorgulayan ve düşündüren şirler yazdı, kitapçıklar olarak yayımladı, bizlere dağıttı..

Aşağıdaki yazısı hüzünlü ironiler içermekte ve acı acı düşündürmekte..
KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm sosyal devleti ve kamusal sağlık hizmeti sistemini yerle bir (tarumar!) etti.

Koruyucu sağlık hizmetleri özelikle dışlandı ve yerli – yabancı sermayenin
özel sektörüne halkın hastalanarak müşteri olması kurgulandı.

Devlet de Dünya Bankası dayatması zorunlu sigorta sisteminde halkından
prim = ek vergi toplayarak sermayeye aktaran sopalı tahsildara indirgendi.
Bir de pek çok yerde Deli Dumrul’u kıskandıran katkı payları haracı var..

Daha beteri de üstad RT Erdoğan‘ın rüyası “şehir – kent hastaneleri” vb.ile yolda..

Vahşi kapitalizm hiç utanmadan sistemi böylesine yozlaştırdı.
Her şeyin ama her şeyin bir fiyatı var kumarhane kapitalizminde (Alpaslan Işıklı).

Yaşamın her santimetre karesi moneterize edilebiir..
Tüm yaşam moneter (parasal) yöntem ve ölçülerle yönetilip yönlendirilebilir.
Böyle buyurdu Zerdüşt (pardon papaz) Adam Smith!

Ama insanlık onuru – aklı bu prangaları da elbet kıracak..

Sevgili Güler’in yazısını buruklukla okuyalım vee…..

Sevgi ve saygı ile.
09..10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

‘Yoksul ve Kör Bir Halk Sağlıkçısı!’

Cagatay_Guler_portresi

 

Prof. Dr. ÇAĞATAY GÜLER
Hacettepe Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı AnabilimDalı

 

 

Ben bir halk sağlıkçısıyım.
Yıllar önce, on yılı aşkın bir süre bir resmi kanalda senede otuz saat halk sağlığı,
bir o kadar da çevre bilgisi konularını sunmuştum. Ne adımı bilen oldu, ne de tanıyan. Sunumlarımı kimi zaman sabahın ikisine üçüne koyuyorlardı. Benden sonra hipopotamların cinsel yaşamıyla ilgili bir kültür programı gelirdi “anlattıklarımı bütünlesin” diyerek. Kan ter içindeki iki hipopotamın olağanüstü çabalarını unutamam!

Bir yılbaşı gecesi televizyon izlerken elimdeki ‘geçgeç’in bir düğmesine yanlışlıkla bastığımda kare kare bütün kanallar görüntülenmişti. Her kanalda dansöz vardı ve
ben kanalın birinde “el yıkamanın önemini” anlatıyordum. Daha sonra kanalı arayarak sormuştum: “İzlenirliği artırmak için beni koydunuz sanıyorum, ama o kadar dansöze karşı elimden ne gelir ki?” Hep merak etmişimdir, o an beni izleyen birileri var mıydı? İzliyorsa niçin izliyordu?

Herhalde “kendimi dev aynasında gördüğümden” olacak, şansımı zorlayıp nasılsa
fos çıkacak politik geyiklerin belirlediği gündemi “saptırmak” istiyordum. Bu nedenle o “büyüleyici” sabah programlarından birine başvurdum. Aklımca programa katılacak, bir türlü yarıp geçemediğim politik gündeme bağlı karartma perdesinden başımı uzatarak unutturulan, kimsenin aldırmadığı, her gün daha büyüyen, geleceğimizi karartabilecek bazı temel halk sağlığı konularını gündeme taşıyacaktım.
En azından diyecektim ki:

  • “İnsan ve diğer canlıların ve topluluklarının sağlığını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal ve psikolojik etkenlerin belirlenmesi ve denetim altına alınması gelecek kuşaklar için yapılacak
    en önemli yatırımdır. 
    Çevre, kişinin kalıtsal yapısı dışındaki her şeyi kapsamaktadır. İnsanın iyilik hali birçok yönden çevre tarafından etkilenir, birçok hastalık da çevre tarafından başlatılır, geliştirilir, sürdürülür ya da uyarılır.”
    Toplumun ekonomik düzeyi kalkınma süreciyle bağlantılıdır. Bu çabalara bağlı olarak ortaya çıkabilecek halk sağlığı sorunları önlenebilir sorunlardır. Başlangıçta alınacak koruyucu önlemler pahalı gibi görünürse de, sonradan ortaya çıkan sorunların düzeltilmesiyle il­gili çabaların maliyeti ve olumsuz sonuçları göz önüne alındığında daha ucuz bir yöntem­dir. Başka bir anlatımla halk sağlığı önlemlerinin çoğu köktencidir (radikaldir), alındığında sorun biter. Ancak koruyucu önlemlerin temel hedefi olan birincil koruma çok büyük oranda bireysel ve toplumsal katkı gerektirir. Bu nedenle farkındalık yaratabilmek için her türlü çaba harcanmalıdır.”
  • Halk sağlığı sorunlarının değerlendirilmesi ve denetimi çok disiplinli yaklaşım gerektirdiğinden yöntemi klinik uygulamalardan farklıdır. Hekimler geleneksel olarak her kezinde bir hasta ile ilgilenirler, Halk Sağlıkçısı ise bütün toplumla ilgilenmek zorundadır. Bu nedenle öncelikleri çok farklıdır.
    Halk sağlıkçısı bir yandan var olan sorunları ortadan kaldırmaya çalışırken, öbür yandan toplumu koruyabilmek amacıyla, çıkabilecek sorunları öngörmeye çalışırlar. Klinik uygulamalarda hekimin amacı özgül bir hastalığın ölüme yol açmasını önlemektir. Halk sağlığı yaklaşımı ise önce hastalığın oluşmasını önlemek, bunda başarılı olunamazsa hastalıkları daha belirti vermedikleri dönemde belirlemektir. 
    ‘Ateş bacayı sardığında’ bir sağlık kuruluşuna başvururuz. Ne var ki bazı sorunlar bu aşamaya geldiğinde
    tüm eczaneyi yutsanız iyi olamazsınız. Halk sağlıkçısının hedeflerinin gerçekleşmesi,
    politik irade ve tüm toplu bireylerinin katkısı olmadan sağlanamaz.”

Başvurduğum sabah programlarının yöneticileri programa katılabilmem,
söylemek istediklerimi söyleyebilmem için bana “özel bir fiyat” önerdiler.
Programa katılabilmem için üç bin dolar, adımın ve adresimin program sırasında
altyazı ile geçmesini istiyorsam fazladan bin dolar ödemem gerekiyormuş.
Bunun tanınmama önemli katkıları olurmuş.

Oysa ben “yoksul ve kör” bir halk sağlıkçısıyım!

Filmin sonunda tanınmış bir ses sanatçısı olup gerekli parayı kazanacak ses de yok bende! (Cumhuriyet, 5.10.13)

5 Haziran 2012 Dünya Çevre Gününe Armağan.. / A Gift to World Environment Day 5th June, 2012

5_Haziran_2012’ye_armagan

HASTALIKLARIN KALITSAL, BÖLGESEL ve ÇEVRESEL ÖZELLİKLERİ / The Hereditary, Regional and Environmental Features of Diseases

Hastalıklarin_kalitsal_bolgesel_ve_cevresel_ozellikleri.

YAZ İSHALLERİ, SU-GIDA HİJYENİ ve KORUNMA / Summer Diarrhea, Food-Water Hygiene & Prevention

Yaz_ishalleri_besin_hijyeni_ve_korunma docx

Tıbbi Atıklar ve El Yıkama

Tibbi_atiklarin_denetimi_ve_ el_hijyeni