Etiket arşivi: HALK SAĞLIĞI – TOPLUM HEKİMLİĞİ

Prof. Dr. Çağatay Güler : “GENÇLER”

Dostlar,

Hacettepe Tıp Fakültesi’nde aynı dönemde Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) dalında tıpta uzmanlık eğitimi aldığımız sevgili arkadaşımız Prof. Dr. Çağatay Güler, 2 Nisan 2014 günü Cumhuriyet’in 2. sayfasında “GENÇLER” başlıklı bir makale yayımladı.

Cumhuriyet’in arşivinden yazıları bildiğiniz gibi yazı başına para ödeyerek indirebiliyorsunuz. Biz 500 pdf satın aldık 200 TL peşin ödeyerek…
Arada sizinle paylaşıyoruz. Ancak salt pdf formatında oluyor.
Bu değerli yazıyı sizinle paylaşma istiyoruz..
Sayın Prof. Çağatay Güler‘e teşekkür ederek..

Cagatay_Guler_portresi
Okumak için lütfen tıklar mısınız??

GENCLER_Cumhuriyet_2Nisan2014

Sevgi ve saygı ile.
8 Nisan 2014, Ankara


Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

‘Yoksul ve Kör Bir Halk Sağlıkçısı!’


Dostlar
,

Sevgili Çağatay Güler ile 1978 – 81 arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı‘nda (YÖK öncesi, 832 sayılı Hacettepe Üniversitesi kuruluş yasasına göre, o zamanki adıyla “Toplum Hekimliği Bölümü“) 3 yıl
Halk Sağlığı / Toplum Hekimliği dalında tıpta uzmanlık eğitimi aldık. O dönemde üniversiteler asistanlarını kendileri seçerdi. Sağlık Bakanlığı ve SSK Hastanelerinde
tıpta uzmanlık eğitimi için merkezi TUS sınavı vardı. Biz o dönem 31 kişi Hacettepe’ye başvurmuş ve 6 kişi ihtisasa seçilmiştik.

Prof. Nusret Fişek, bu bölümün (Toplum Hekimliği – Community Medicine) kurucusu ve ülkemize çağdaş anlamda Halk Sağlığı Bilimleri anlayışını ve hizmetlerini getiren insan olarak tıbbiyenin ilk sınıfında gönlümüzde yer etmişti. Yaşamımızı Koruyucu Sağlık – Tıp hizmetlerine adayacak; sağlıklı bir toplum için Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı olacaktık.. Öyle de yaptık sanırız.. 1971’lerden 2013’lere sürüyor..

Çağatay bizden 2 yıl önce tıbbiyeden mezun olmuş ve o arada bir de Fizyoloji Uzmanı olmuştu. Renkli, çok esprili, ince ve yüksek zekâsının ürünü nüktelerle, fıkralarla hepimizi güldürürdü. Daha sonra Ordu Sağlık Müdürlüğü yaptı, Bulancak’ta çalıştı ve çok zorlu yıllar sonrasında yuvasına dönerek akademik kariyer yaptı. Onlarca kitap ve
çok sayıda makale – bildiri yazdı, Çevre Sağlığı alanında ileri uzmanlık derecesi aldı.
Çok sayıda duygu yüklü, çarpıcı biçimde sorgulayan ve düşündüren şirler yazdı, kitapçıklar olarak yayımladı, bizlere dağıttı..

Aşağıdaki yazısı hüzünlü ironiler içermekte ve acı acı düşündürmekte..
KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm sosyal devleti ve kamusal sağlık hizmeti sistemini yerle bir (tarumar!) etti.

Koruyucu sağlık hizmetleri özelikle dışlandı ve yerli – yabancı sermayenin
özel sektörüne halkın hastalanarak müşteri olması kurgulandı.

Devlet de Dünya Bankası dayatması zorunlu sigorta sisteminde halkından
prim = ek vergi toplayarak sermayeye aktaran sopalı tahsildara indirgendi.
Bir de pek çok yerde Deli Dumrul’u kıskandıran katkı payları haracı var..

Daha beteri de üstad RT Erdoğan‘ın rüyası “şehir – kent hastaneleri” vb.ile yolda..

Vahşi kapitalizm hiç utanmadan sistemi böylesine yozlaştırdı.
Her şeyin ama her şeyin bir fiyatı var kumarhane kapitalizminde (Alpaslan Işıklı).

Yaşamın her santimetre karesi moneterize edilebiir..
Tüm yaşam moneter (parasal) yöntem ve ölçülerle yönetilip yönlendirilebilir.
Böyle buyurdu Zerdüşt (pardon papaz) Adam Smith!

Ama insanlık onuru – aklı bu prangaları da elbet kıracak..

Sevgili Güler’in yazısını buruklukla okuyalım vee…..

Sevgi ve saygı ile.
09..10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

‘Yoksul ve Kör Bir Halk Sağlıkçısı!’

Cagatay_Guler_portresi

 

Prof. Dr. ÇAĞATAY GÜLER
Hacettepe Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı AnabilimDalı

 

 

Ben bir halk sağlıkçısıyım.
Yıllar önce, on yılı aşkın bir süre bir resmi kanalda senede otuz saat halk sağlığı,
bir o kadar da çevre bilgisi konularını sunmuştum. Ne adımı bilen oldu, ne de tanıyan. Sunumlarımı kimi zaman sabahın ikisine üçüne koyuyorlardı. Benden sonra hipopotamların cinsel yaşamıyla ilgili bir kültür programı gelirdi “anlattıklarımı bütünlesin” diyerek. Kan ter içindeki iki hipopotamın olağanüstü çabalarını unutamam!

Bir yılbaşı gecesi televizyon izlerken elimdeki ‘geçgeç’in bir düğmesine yanlışlıkla bastığımda kare kare bütün kanallar görüntülenmişti. Her kanalda dansöz vardı ve
ben kanalın birinde “el yıkamanın önemini” anlatıyordum. Daha sonra kanalı arayarak sormuştum: “İzlenirliği artırmak için beni koydunuz sanıyorum, ama o kadar dansöze karşı elimden ne gelir ki?” Hep merak etmişimdir, o an beni izleyen birileri var mıydı? İzliyorsa niçin izliyordu?

Herhalde “kendimi dev aynasında gördüğümden” olacak, şansımı zorlayıp nasılsa
fos çıkacak politik geyiklerin belirlediği gündemi “saptırmak” istiyordum. Bu nedenle o “büyüleyici” sabah programlarından birine başvurdum. Aklımca programa katılacak, bir türlü yarıp geçemediğim politik gündeme bağlı karartma perdesinden başımı uzatarak unutturulan, kimsenin aldırmadığı, her gün daha büyüyen, geleceğimizi karartabilecek bazı temel halk sağlığı konularını gündeme taşıyacaktım.
En azından diyecektim ki:

  • “İnsan ve diğer canlıların ve topluluklarının sağlığını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal ve psikolojik etkenlerin belirlenmesi ve denetim altına alınması gelecek kuşaklar için yapılacak
    en önemli yatırımdır. 
    Çevre, kişinin kalıtsal yapısı dışındaki her şeyi kapsamaktadır. İnsanın iyilik hali birçok yönden çevre tarafından etkilenir, birçok hastalık da çevre tarafından başlatılır, geliştirilir, sürdürülür ya da uyarılır.”
    Toplumun ekonomik düzeyi kalkınma süreciyle bağlantılıdır. Bu çabalara bağlı olarak ortaya çıkabilecek halk sağlığı sorunları önlenebilir sorunlardır. Başlangıçta alınacak koruyucu önlemler pahalı gibi görünürse de, sonradan ortaya çıkan sorunların düzeltilmesiyle il­gili çabaların maliyeti ve olumsuz sonuçları göz önüne alındığında daha ucuz bir yöntem­dir. Başka bir anlatımla halk sağlığı önlemlerinin çoğu köktencidir (radikaldir), alındığında sorun biter. Ancak koruyucu önlemlerin temel hedefi olan birincil koruma çok büyük oranda bireysel ve toplumsal katkı gerektirir. Bu nedenle farkındalık yaratabilmek için her türlü çaba harcanmalıdır.”
  • Halk sağlığı sorunlarının değerlendirilmesi ve denetimi çok disiplinli yaklaşım gerektirdiğinden yöntemi klinik uygulamalardan farklıdır. Hekimler geleneksel olarak her kezinde bir hasta ile ilgilenirler, Halk Sağlıkçısı ise bütün toplumla ilgilenmek zorundadır. Bu nedenle öncelikleri çok farklıdır.
    Halk sağlıkçısı bir yandan var olan sorunları ortadan kaldırmaya çalışırken, öbür yandan toplumu koruyabilmek amacıyla, çıkabilecek sorunları öngörmeye çalışırlar. Klinik uygulamalarda hekimin amacı özgül bir hastalığın ölüme yol açmasını önlemektir. Halk sağlığı yaklaşımı ise önce hastalığın oluşmasını önlemek, bunda başarılı olunamazsa hastalıkları daha belirti vermedikleri dönemde belirlemektir. 
    ‘Ateş bacayı sardığında’ bir sağlık kuruluşuna başvururuz. Ne var ki bazı sorunlar bu aşamaya geldiğinde
    tüm eczaneyi yutsanız iyi olamazsınız. Halk sağlıkçısının hedeflerinin gerçekleşmesi,
    politik irade ve tüm toplu bireylerinin katkısı olmadan sağlanamaz.”

Başvurduğum sabah programlarının yöneticileri programa katılabilmem,
söylemek istediklerimi söyleyebilmem için bana “özel bir fiyat” önerdiler.
Programa katılabilmem için üç bin dolar, adımın ve adresimin program sırasında
altyazı ile geçmesini istiyorsam fazladan bin dolar ödemem gerekiyormuş.
Bunun tanınmama önemli katkıları olurmuş.

Oysa ben “yoksul ve kör” bir halk sağlıkçısıyım!

Filmin sonunda tanınmış bir ses sanatçısı olup gerekli parayı kazanacak ses de yok bende! (Cumhuriyet, 5.10.13)

Prof. Dr. Nusret H. FİŞEK : Radyoaktif Serpintiler


Dostlar
,

Çernobil nükleer santral kazasının yarattığı facianın 27. ylındayız.

Türkiye’ye modern anlamda Halk Sağlığı / Toplum Hekimliği bilimlerini getiren ve bizleri Hacettepe Tıp Fakültesi‘nde öğrenciliğimizde ve asistanlığımızda yetiştiren efsane hekim  Prof. Dr. Nusret H. FİŞEK, emekli olduktan sonra (1983) Türk Tabipleri Birliği
Genel Başkanlığı 
görevine seçilmişti.

Kendisi bu görevde iken Rusya’da (Ukrayna’da) Çernobil kazası yaşanmıştı.
Hocanın bu konuda, Türk Tabipleri Birliği‘nin düzenli yayın organı
Toplum ve Hekim‘de 26 yıl önce yazdığı ve geçerliğini bu gün de koruyan
özlü makalesini “Radyoaktif Serpintiler” başlıklı paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 26.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================

Prof. Dr. Nusret H. FİŞEK
Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı

portresi

Radyoaktif Serpintiler*
http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_3/36.html

Nükleer enerji santralleri konusunda en geniş ölçüde deneyimi olan ülkelerde bile nükleer kazaların önlenememesi, dünya kamuoyunda nükleer güç santralleri konusunda büyük bir kuşku ve tepki yaratmıştır. Ülkemizde bu sorunun iki yönden incelenip değerlendirilmesi gerekir.

İlk sorun, dış kaynaklardan hava, su ve yiyecekler yoluyla tüm yurdumuzda ya da kimi bölgelerimizde yayılacak radyoaktif izotoplardan halkımızın korunmasıdır.
Bunun için yurdumuzun her bölgesinde radyoaktif serpintiler (fall-out) sürekli olarak ölçülmelidir. Radyoaktif serpintilerde artış görülürse, su ve yiyeceklerde
radyoaktif izotop miktarını ve türlerini ölçerek gerekli önlemler alınmalıdır.

Radyoaktif serpintilerin sürekli ölçümü için örgütlenmenin yanında halka radyoaktif izotoplar, neden olacağı hastalıklar ve korunma konularında bilgi verilmeli ve alınan önlemler açıklanmalıdır. Gazete haberlerinden, bu hizmetin Atom Enerjisi Komisyonu tarafından yürütüldüğünü öğreniyoruz. Ancak, bu hizmetin yürütülmesi için
nasıl örgütlenildiği hususunda ve hizmetin uygulama programı konusunda halka
ve hekimlere yeterli bilgi verilmediğini de biliyoruz. “Halk anlamaz; niye söyleyelim?” görüşü yanlıştır. Sorunlar, halk bilinçleştiği ölçüde çözülebilir.

İkinci önemli sorun, Türkiye’de nükleer enerji santrali kurulması sorunudur.
Bu sorun yalnızca Türkiye’de değil, halkı toplumsal sorunlarda bilinçli olan her ülkede tartışma konusudur. Bir gurup düşünür nükleer enerji santrallerinin kurulmasına ve işletilmesine karşıdır. Bir başka gurup ise, sanayileşen ülkelerin enerji gereksinmelerini karşılamak için atom enerjisinin kullanılmasının zorunlu olduğu görüşündedir.
Türk Tabipleri Birliği, Türkiye’de nükleer enerji santrali kurulmasının halkın sağlığı yönünden sakıncalı olduğu görüşündedir. Ancak Türk Tabipleri Birliği, ülkemizin
hızla artan enerji gereksinmesinin karşılanması zorunluluğunun da bilincindedir.
Bu konuda karar vermek politikacılara bırakılamayacak denli önemlidir.
Hükümet, aralarında Türk Tabipleri Birliği temsilcisinin de bulunduğu bir bilim kurulunun kararına göre davranmalıdır. Bu konuda karar verecek olanlar, ülkemizde kimi kişilerin sorumsuzca davranışı bir alışkanlık haline getirdiğini göz önünde tutmalıdır.

Sanayide, -örneğin döküm kalite kontrolünde- röntgen ışınları kullanılmaktadır.
Hükümet bu uygulamanın sağlık yönünden denetimini etkin bir biçimde  yürütememektedir. Sanayinin çevreyi kimyasal yönden kirletmesi karşısında da hükümetler ilgisiz ve güçsüz, işverenler ve işletmeciler sorumsuz bir davranış içindedir. Nükleer enerji santrallerine izin verilirse, görevlilerin aynı sorumsuz tutum içinde olmaları olasılığı biz hekimlerde kuşku yaratmaktadır.

* Toplum ve Hekim, sayı:43, Haziran 1987

Mutluluğun ressamı : Sitemizin 6. ayına armağan..


Dostlar,

Sitemiz www.ahmetsaltik.net 6. ayını bitirdi!

1 Mayıs İşçinin ve Emekçinin Bayramı” nda (2012) başlamıştık yayına.

Önceki sitemiz www.ahmetsaltik.com 2007, 30 Ağustos doğumlu idi..
3-4 yıl yaşayabildi. Bu kez çok daha deneyimli ve önlemliyiz..

Hem sık sık “göçertildik-çökertildik” hem de bize teknik destek veren Cumhuriyet aşığı dostumuz Sayın Ahmet Selçuk Acunsal‘ı yitirdik beklenmeyen bir akut lösemi ile..

Kendisini çook sevmiştik.. Toprağı bol olsun.. 19 Mayıs günü doğmuş olmasıyla övünür bir Atatürk sevdalısıydı. Birçok AYDINLANMA sitesine karşılıksız destek verir, 24 saat nitelikli emeğiyle onları yönetirdi.. ASA Haber ana sitesiydi..

6 ayda doğrudan site ziyaretçisi sayısı olarak 42 binleri aştık..

Doğrudan sitemizde okunan toplam dosya sayısı 90 binleri aştı.

Günlük ziyaretçi sayımız 400’leri, günlük okunan dosya sayımız 600’leri aştı.

Ayrıca

  • Google1+
  • www.facebook.com/profsaltik 
  • tweeter
  • linkedin

adlı sosyal paylaşım sitelerinde de toplam sayısı 1300’e varan dosyalarımızı paylaştık.

Dolayısıyla doğrudan siteden izlem rakamlarının çok rahatlıkla birkaç katını bulabilen
bir izlenirlik yakaladık..

Emek ve destek veren tüm dostlarımıza şükranımız büyüktür.

Başlıca güç kaynağımız da onların giderek artan ilgi ve destekleridir,
yeni izleyici kazandırma çabalarıdır.

Pek çok dostumuz, izleyenimiz yorumlarıyla, gönderdikleri dosyalarla ayrıca
omuz verdiler.

Görüşlerini tümüyle paylaşmadığımız okurlarımızın da yorum ve yazılarına yer vermeye çalıştık demokratik hoşgörü içinde.

Ahlak ve terbye sınırlarını çiğneyen yazı ve yorumlara yer ver(e)medik doğallıkla.
Bu durumda da gerekçelerimizi ilgililerine sunduk.
Uzlaşma sağlandığında yayımladık.
Şanlı Fransız Devrimi öncülerinden Volter‘in öğüdünü akıldan çıkarmadık :

  • Görüşlerinizi paylaşmıyorum ama onları dillendirme (ifade) özgürlüğünüz için elimden geleni yapmaya hazırım..

Elbette BİLİMSEL AKILCILIĞA DAYALI TIP ve AYDINLANMA SİTESİ olma işlevimiz, yükümümüz, sorumluluğumuz, kendimizi böyle tanımlamamız adına
hep temel ölçütümüz – eksenimiz oldu, olacak da..

*****

Ders notlarımızı sürekli güncelleyerek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve
Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesindeki mezuniyet öncesi (lisans) ve lisansüstü
(master, doktora, tıpta uzmanlık) öğrencilerimizin hizmetine sunduk.

Her gün, birkaç saatimizi sizlerle “görüştüğümüz” (sanal bağlamda) bu zemine harcadık.

Günceli hem genel yaşam ekseninde Türkiye ve Dünya için izleyip sizlere sunmaya çabaladık hem de bu çabayı profesyonel düzlemde uzmanlık alanımız HALK SAĞLIĞI – TOPLUM HEKİMLİĞİ için yapmaya çabaladık.

Sizlerin artan ilgi ve katkısıyla, üzüm salkımı modeli ile giderek daha çok izleyiciye kavuşmak dileğimizdir. Önümüzdeki 6 ayda “büyük” arama motorlarınca da site edilmeyi umuyoruz.

www.ahmetsaltik.net” olarak Google.com’da tarattığımızda 30 bini aşkın rakamlar görüyoruz.

ahmet saltık” taraması 17 bine yakın,

“ahmet saltik” taratması ise 170+ bini aşkın sitasyon veriyor.

Sitemizi belirleyici – tanımlayıcı 3 ana itemin toplam sitasyonu 217 bini aşıyor.

Derdimiz, çağın olanaklarını etkin kullanarak daha daha çok insana mütevazi birikimimizi aktarma sorumluluğumuzu – yükümümüzü yerine getirmek, daha çok insanımıza AYDINLANMA katkısı sunmaktır.

  • Bu siteden başkaca bir beklentimiz yoktur.

Yaşımız 60’a dayanmıştır, makam, şan, şöhret, ün gibi nefis besleyicileri – tuzakları uzağımızdadır.

Reklam geliri ise henüz düşleyemeyeceğimiz uzaklıktadır. Gün olur böyle bir artı değer yakalayabilirsek, onu da sitenin işlevlerinin artırılmasında, giderlerinin karşılanmasında kullanacağımız doğaldır.

ABD, Türkiye, Senegal, İsrail, ???, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, Ukrayna, Hollanda, Çin, İzlanda, uydu.., Avusturya en çok “okuma yapan” 15 ülke..

Ziyaretçi” olarak ise; Türkiye, ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, ???, Japonya, Fransa, Hollanda, Ukrayna, İzlanda, uydu, Çin, Avusturya, Avrupa, İsviçre.. diye gidiyor.

8 Eylül 2012 günü 7523 dosya okunması günlük rekorumuz..

Dosya (gönderi) başına ortalama doğrudan ziyaretçi sayısı 533..

*****

Dostlar,

Sizlere ve “Sevgili” ye, 6. ayın bitimi adına bir çamsakızı sunmak istiyoruz :

Tüm insanların ana ereği mutluluk..

O ölçüde de serap gibi..
Bu yüzden olsa gerek, “kimi vicdanlı ressamlar” da onun, yani “mutluluğun” resmini yapmaya soyunmuşlar!?..

– Yapabilirlermiş gibi..
– Yapılabilirmiş gibi..

Hani ünlü ve yetenekli ressamımız Abidin Dino‘ya sormuşlar ya;

Abidin, sen mutluluğun resmini yapabilir misin ??

***** 

  • Bütün insanlara mutluluk,
  • Tüm sevdalılara;
    Mevlana – Şems örneği “şebi-aruz” coşkusunda kavuşmalar
    diliyoruz.

Ön koşul olarak da adalet ve barış temelli bir dünya ve yaşam elbette.
Bunun da temeli, -sıkılmadı iseniz- akıl ve bilim ya da BİLİMSEL AKILCILIK..
Büyük Atatürk’ün evrensel özleminde vurguladığı gibi :

* YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ! 

Son olarak;

– bu bilgisayar ve internet teknolojisini gerçekleştiren tüm bilim emekçilerine,
– sitemizin altyapısını sağlayan WordPress Türkiye ve ABD ekibine,
– özel olarak da
çok özel bir insan olan öğrencimiz,
Psikiyatrist Dr. Ulaş Mehmet Çamsarı’ya
 

sonsuz şükranlarımızı sunmalıyız, sunuyoruz da..

Umarız, bu konuya ilişkin gelecek yazımızı 6 ay sonra,
1 Mayıs 2013’te, www.ahmetsaltik.net  1. yaşını tamamladığında yazabiliriz..

Sevgi ve saygı ile.
01.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net