Geçen cumartesi Köy Enstitülerinin kuruluşunun 81. yıldönümü kutlandı. Gazetemizin “Olaylar ve Görüşler” sayfasında da bu konuyu Mustafa Gazalcı, Erdal Atıcı, Hadi Olcay Taşlı, Hilmi Taşkın, aydınlatıcı yazılarıyla ele aldılar, okumuşsunuzdur. Ellerine, yüreklerine sağlık. (Kutlama bu gün de Cumhuriyet Kitap’ta var.)
Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı, yazar Erdal Atıcı’nın yazısı birinci sayfadan “79 yıllık fotoğrafın hikâyesi” başlığıyla öne çıkıyordu. Çünkü Enstitü tarihinde çok önemli bir belgeydi. Atıcı’nın aktardığı fotoğraf ve anlattığı hikâye de Köy Enstitülerinin önemini canlı tanıklarıyla, görsel olarak da gündeme taşıyordu. Çok sevdim.
Bu fotoğraf, 17 Nisan 1942’de Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde öğrenci Aşir Bölük tarafından çekilmiş. Fotoğrafta kutlama için Enstitüye gelen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ile okul müdürü Hürrem Arman var. Fotoğrafı çekenin kardeşi, 13 yaşındaki Meliha Bölük, konuklar için yazdığı şiiri defterinden okuyor. Her iki kardeş de yıllarca öğretmenlik yapmışlar, ikisi de 90’ı aşan yaşta, yaşıyorlar.
İşte bu fotoğrafın/hikâyenin ortaya koyduğu gerçek eğitime, kız öğrencilere, sanata, edebiyata, kültüre önem veren bir anlayışın öğrenciden cumhurbaşkanına kadar içtenlikli/yücegönüllü tablosuydu, Cumhuriyet yönetiminin başarısıydı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mucizesiydi…
Hasan Âli Yücel
Cumhuriyet yönetiminin efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel şairdi, yazardı, dilciydi, eğitimciydi, felsefe öğretmeniydi. Alev Coşkun’un bir kitabına verdiği adla “Aydınlanmanın Devrimcisi”ydi.
Yücel, Köy Enstitülerini kuran Bakandı. Atatürk’ün yaptığı devrimlerin kökleşmesini, kurumsallaşmasını sağlamak için uğraştı. Eğitimde, üniversitede reformun, “Anadolu Rönesansı” nın mimarıydı.
- Dünya klasiklerini Türkçeye kazandırandı.
- Türkiye O’nun çabalarıyla UNESCO’ya üye oldu.
Yarın kutlayacağımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için “23 Nisan” şiirini yazandı:
Yirmi üç Nisan…
Yurdu koruyan
Yarını kuran
Sen ol çocuğum!..
Eskiyi unut,
Yeni yolu tut.
Türklüğe umut
Sen ol çocuğum!..
Bizi Kurtaran
Öndere inan.
Sözünü tutan
Sen ol çocuğum!..
Küçücüksün bugün,
Yarın büyürsün.
Her işte üstün
Sen ol çocuğum!..
Çalışıp öğren;
Her şeyi bilen,
Yurduna güven
Sen ol çocuğum!”
TBMM’nin açılışı
- TBMM, 23 Nisan 1920’de, 101 yıl önce Milli Mücadele sırasında açıldı ve babadan oğula geçen 700 yıllık Osmanlı hanedanlığı, tarih sahnesinden silindi.
Ardından 29 Ekim 1923’te “Cumhuriyet” ilan edildi ve TBMM ilk cumhurbaşkanı olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü seçti. Böylece,
- 23 Nisan hem ulusal egemenliğin tek kişiden millete geçmesinin hem de yıllardır savaş yüzünden kimsesiz kalan çocuklarımızın bayramı oldu.
Cumhuriyet, henüz ilan edilmeden Mustafa Kemal, 2 Kasım 1922’de Petit Parisien muhabirine “Yeni Türkiye’nin Eski Türkiye ile hiçbir alakası yoktur. Osmanlı hükümeti tarihe geçmiştir. Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur” demecini verdi. (Atatürk, Söylev ve Demeçler, c.3, s 50-51, TTK Yayınları, 1954)
Bir yıl sonra, 17 Şubat 1923’te de İzmir İktisat Kongresi’ni açarken Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopuşu şu sözlerle açıkladı:
- “…Teşkilat-ı Esasiye Kanunu da Osmanlı İmparatorluğu’nun, Osmanlı devletinin öldüğünü idrak ve ifade eden ve onun yerine yeni Türkiye Devleti’nin kaim olduğunu ilan eyleyen bir kanundur ve bu devletin hayatının bilakaydüşart hâkimiyetin milletin uhdesinde kalmasiyle mümkün olacağını ifade eden bir kanundur.” (Atatürk, Söylev ve Demeçleri C.2, s.106, 1952)
Ama hâlâ Osmanlı Devleti’nin öldüğüne inanmayan, dogmatik uykusunda uyuyanlar var!?
Bir de şimdi Söylev’i (Nutuk) yasaklama cüreti gösterenler çıktı! Tam bir kâbus!
İşte bu bayram, ulusal egemenliğin tek kişinin değil milletin olduğunu belgeleyen bir bayram.
İşte bu bayram, çocukların geleceğimiz demek olduğunu, onlara verilen değeri gösteren bir bayram.
Hangi ülkenin böylesine güzel, bir günde yaşadığı çifte bir bayramı var ki?
Bayramımız hepimize kutlu olsun!