Etiket arşivi: Muharrem İnce

KILIÇDAROĞLU’NUN YERİNDE OLSAM

Kılıçdaroğlu, Türkiye siyasetine yaptığı katkılarla iz bırakacak bir halk çocuğudur.

Mahkeme kadıya mülk değil. Bütün gelişmeler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sonunun göründüğünü gösteriyor. Bir yönetici, bulunduğu yeri, en güçlü olduğu zamanda bırakmalıdır ki başarılarıyla anılsın. Bunu İsmet İnönü de, Bülent Ecevit de yapamadı.

Kılıçdaroğlu da Partinin başında kalmak için direniyor. Hiç değilse önümüzdeki yerel seçimlerde partisine bir zafer kazandırdıktan sonra parti başkanlığını bırakmayı düşündüğü anlaşılıyor. Ancak muhalefetteki ayrı baş çekmeler ve CHP içindeki dağınıklık yerel seçimlerin de yenilgiyle sonuçlanmasına neden olabilir.

Ancak ne CHP’nin, ne ülkenin onun ayrılması için beklemeye tahammülü var.

  • En başta CHP, ipliği kopmuş bir tesbih taneleri gibi dağılmaktadır.

Partinin yeni kadrolarla yeni bir politikalarla toparlanması şart gözüküyor. Siyaset boşluk kabul etmez. Akan su mecrasını (yatağını) bulacaktır. Ancak siyaset aktörleri basireti elden bırakmazlarsa.

Temiz, halkçı bir bürokrat olan Kılıçdaroğlu, ülkenin dışlanan ve çok acılar çekmiş bir kesiminden geliyordu. Tuncelili bir Alevi ailesine mensuptu. Bu durum O’na, Türkiye’nin yakın tarihini klasik CHP anlayışından farklı düşünme şansı da verdi. Buna karşın Alevicilik yapmadı. Kürtlerin tarih boyunca uğradığı baskı ve yok sayma siyasetinin de farkındaydı. Buna ilişkin söylemlerini alçak sesle dillendirebildi.

CHP’nin niçin iktidar olamadığının farkındaydı

CHP, 1930’larda yarattığı ceberut devlet algısının kuşaktan kuşağa aktarılması sonucu, yoksul ve dindar kitlelerin desteğini alamadı. Kılıçdaroğlu bunun için yeni politikalar geliştirmeyi denedi. “Helalleşme” diye bir kavram ortaya attıysa da bunu açıkça dinlendiremedi. Partisi içinden bu konuda açık bir destek de bulamadı. Üstelik 1950’den beri atı alanlar Üsküdar’ı geçmiş, yoksul kitleleri, dünya patronlarını da yanlarına alarak boğazlarından yakalamışlardı.

Seçmen davranışlarını birinci derecede yönlendiren refaha (gönence) açlık olduğu halde, Kılıçdaroğlu ve ekibi, bunun dindarlık olduğunu sandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Abdullah Gül’ü aday göstermek istedi. Olmayınca Ekmelettin İhsanoğlu’nda karar kıldı. Bu politikalar başarılı olmayınca CHP içinden bunun için yanıp tutuşmakta olan Muharrem İnce‘yi aday gösterdiyse de gene başarıya ulaşılamadı.

Uzun süre kafasında ölçüp tarttıktan sonra Cumhurbaşkanlığına kendi adaylığını koydu. Buna fazlasıyla layıktı.. Parti içinden aday gösterilenleri yanına almayı başardı. Millet İttifakı adıyla geniş bir muhalefet cephesi oluşturmayı da başardı. Bu, merkez-sağ bir cepheydi ama pek çok çevre, iktidar alınsın diye buna çok ses çıkarmadılar.

İttifak içindeki partiler, CHP listelerinde hak ettiklerinin çok üstünde milletvekili çıkardılar. Kılıçdaroğlu seçimi kazanmaya o denli odaklanmıştı ki, Zafer Partisiyle de son anda olmaması gereken gizli bir protokol bile yaptı.

Kimileri, CHP’ye seçimi yitirtenlerin bu olgular olduğunu sanıyor. Doğrusu, muhalefetin bu geniş birliğe karşın bile seçimi kazanamamış olmasıdır.

CHP kurmayları, konuyu soğukkanlılıkla ele alıp soruna çözüm üretmeye çalışacak yerde, Kılıçdaroğlu ile kurultayı da beklemeden başkanlık yarışına girdiler. Kılıçdaroğlu’nun üst üste yaptığı hatalar da bunun tuzu biberi oldu.

Beklemediği yenilgi, Kılıçdaroğlu’nun dengesini bozmuş görünüyor. Partisi içinde aç kurtlar gibi, düşeni yemeğe hazır kişilerin kendilerini göstermesi karşısında arkadan bıçaklandığını düşünebilir.

  • Fakat bu saatten sonra o makamda kalması mümkün görünmüyor.

Bu anlamsız uzatmayı oynamasına olanak da gereksinim de yoktur. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Daha çok yaralanmadan bırakması kendisi için de, partisi için de iyi olur.

Taç giyen baş akıllanır derler. CHP içinde bu partinin başına geçebilecek “temiz” bir hayli insan vardır ve esas sorun programdır.

CHP’ye ambleminde bulunan oklardan yalnız HALKÇILIK yeter.

Bu konuyu da artık yaklaşık bir ay tatil yapacağım Ayvalık’ta yazar paylaşırım.

Muharrem İnce’ye, Ümit Özdağ’a, Sinan Oğan’a açık mektup

Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu
ataolbehramoglu@gmail.com
20 Nisan 2023, Cumhuriyet

 

Sayın Muharrem İnce, sizinle ilk kez Yalova’da, Şiir Sokağı’nın açılış töreninde karşılaştık. Yanlış anımsamıyorsam ikimiz de şiir okuduk o törende. Şiir üzerine kısa fakat güzel bir sohbetimiz de oldu.

Sonrasında Haluk Çetin’le şiir-müzik dinletimizi, en ön sırada, yüzünüzde hep sıcak bir gülümseyişle izlediniz.

Çünkü siz siyasetçi olduğunuz kadar, belki ondan da önce, şiirin ne olduğunu ve ne olmadığını bilen bir şair, bir duygu insanısınız.

Daha sonra Adalet Yürüyüşü’nde aynı saflarda, omuz omuza yürüdük.

Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde sizi coşkuyla izleyip alkışlayan ve size oy verenler arasında olduğumu söylememe ise zaten gerek yok.

Sayın Ümit Özdağ, sizinle her karşılaşmamızda aramızda samimi bir selamlaşma, kısa da olsa samimi bir söz ve düşünce alışverişi olduğunu elbette biliyorsunuz.

Size, değerli babanızla tanışmamızdan söz ettiğimi de anımsarsınız.

27 Mayıs’ı gerçekleştiren askerlerin en genci olan Muzaffer Özdağ, 1965’te, kurucularından biri olduğum Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun Sıhhiye’deki lokalini bir iki kez ziyaret etmiş, ülke ve dünya sorunları üzerine görüş alışverişinde bulunmuştuk.

Siz yurtsever bir babanın ona layık çocuğusunuz. Milliyetçiliğinizin şoven, ırkçı, çağdışı bir düşünceden değil, ait olduğunuz ülkeye, onun tarihine ve kültürüne sevginizden kaynaklandığını, Atatürk milliyetçiliği olduğunu biliyorum. Çağdaş, uygar, gerçek bir yurtsever ve bilim insanı olduğunuz apaçık bir gerçektir. Aslında siz de siyasetçi olmaktan çok, sanki bilim ve düşün insanı olmaya daha yakınsınız. Zorunlu olarak, ülkenize hizmet etmek amacıyla siyasetin içindesiniz.

Sayın Sinan Oğan, sizinle kişisel olarak tanışmadık. Fakat TV programlarında, saygılı, ölçülü, samimi konuşmalarınız her zaman dikkatimi çekmiştir.

Sayın İnce, Sayın Özdağ, Sayın Oğan,

Bu her sözcüğünü her zaman savunacağım girişten sonra, sözü hiç uzatmadan asıl söylemek istediğime geliyorum ve bunun ne olacağını zaten tahmin ediyorsunuz.

Kader seçimi yaklaşıyor. Türkiye uçurumun tam kıyısındayken, ülkenin onuru demek olan paramızın değeri dünya paraları karşısında sıfırlanmışken, sadece gelişmiş kapitalist ülkelerin değil hâlâ yoksul sayılabilecek komşu ülkelerin yurttaşları bile kendi paralarıyla Türkiye’ye sömürgeye gelir gibi gelip pazarlarımızı, kıyılarımızı yağmalamaktayken, bu ülkenin çocukları için sadece başka ülkelere seyahat değil kendi ülkeleri içinde bile bir yerden bir yere gidebilmek hayal olmuşken, T.C. yurttaşlığı bir pazar metasına dönüşmüşken, çocuklarımız yeterince beslenemeyerek cılız ve sağlıksız büyümekteyken, eğitim çökmüş ve çağdaş bir eğitime ancak çok yüksek paralar ödenerek ulaşılabiliyorken, kendi yurttaşları için her anlamda ve her alanda gittikçe yaşanılamaz bir ülkeye dönüşen

  • sevgili ülkemiz hızla sömürgeleşmeye, parçalanmaya, yok oluşa sürüklenmekteyken,

bütün bunlar apaçık ve çok acı gerçeklerken, aldatılmış, cahil bırakılmış, korkutulmuş halkımızın küçümsenemeyecek sayıda bir bölümü, uyutulmuş ve uyuşturulmuş gibi, yaşamakta olduğumuz ve çok daha büyükleri gelmekte olan felaketlerin farkında değil gibidir.

Bu ve sonsuzca çoğaltılabilecek başkaca benzer nedenlerle, yaklaşmakta olan kader seçimlerinde tek bir oy bile yaşamsal önem taşımaktadır.

Çağdaş düşünceden, Cumhuriyet değerlerinden yana olan adayların ayrı listelerle seçime girmeleri nedeniyle 1994 İstanbul Belediye seçimlerinin nasıl bir hüsranla sonuçlandığının hepimiz tanığıyız.

Aynı acı sonuç aynı yıl aynı nedenlerle Ankara Belediye Başkanlığı seçiminde de yaşandı.

Sevgili İnce, Değerli Özdağ, Sayın Oğan,

Siyasi görüşleriniz ya da görüşlerimiz farklılık taşısa da Cumhuriyet ve çağdaşlık değerleri konusunda farklı değilsiniz, farklı değiliz.

Aslında ülkemizin insanlarının çoğu (potansiyel olarak ezici çoğunluğu) bu değerlerin yanındadır.

Şimdi, hepimiz, bütün bir ülke olarak yol ayrımındayız.

Yaşam, tarih, kader, bu süreçte özellikle sizlere bir seçenek sunuyor.

Tek bir oyun bile yaşamsal öneme sahip olduğu cumhurbaşkanlığı seçiminde, Millet İttifakı adayı çevresinde kenetlenerek, onun lehine adaylıktan çekilerek, seçimin ilk turda hepimizin, bütün yurtseverlerin, çağdaşlığın, Aydınlanmanın, Cumhuriyetimizin değerlerinin zaferiyle sonuçlanmasına katkıda mı bulunacak, yoksa sevgili ülkemizi sonucu belirsiz bir kumar masasında kötü bir kader olasılığıyla baş başa mı bırakacaksınız?

Sevgili, değerli arkadaşlarım, kardeşlerim, yurttaşlarım, sizlere sadece sevgili ülkemizin sevilen, dünya ölçüsünde de tanınıp değer verilen bir şairi olarak değil, yaşça büyüğünüz, bir ağabeyiniz olarak da sesleniyorum. Milletvekili seçimlerine elbette kendi partilerinizle girin. Buna layıksınız. Parlamento seçimlerinden güçlenerek çıkmanızı da candan dilerim. Fakat cumhurbaşkanlığı seçiminde lütfen, mutlaka bir çaresini bularak Milllet İttifakı adayı çevresinde birleşin.

Her şeyden önce bir yurtseverin yüreğinden kopup gelen bir kaygı çığlığı olarak da algılanabilecek bu sözler, sadece benim değil, inanıyorum ki bütün yurtseverlerin, kendileriyle tek tek konuşmamış olsam da Sanatçılar Girişimi’ni, Pen Yazarlar Derneği’ni, Türkiye Yazarlar Sendikası’nı ve benzer sanat-kültür örgütlerini oluşturan bütün sanatçı ve edebiyatçı arkadaşlarımın, bu ülkenin istisnasız bütün sanat kültür insanlarının da çığlığıdır.

Bu çığlığa sessiz ve duyarsız kalamazsınız. Kalmamalısınız.

Halk kontrolü eline aldı

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
27 Mart 2023, Cumhuriyet

 

İnsanlık tarihinde, bütün hakların tek bir devrimle bir anda elde edildiği tek bir örnek yoktur. İnsan, mükemmel bir varlık olmadığı için, ne yazık ki adım adım, ağır aksak, düşe kalka, öğrene öğrene, zaman içinde ilerlemekte ve gelişmektedir.

14 Mayıs 2023 seçimleri de bu çerçevede ele alınmalıdır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığında anlaşan “Millet İttifakı”nın ve “6’lı masa”nın, laiklik ve sosyo-ekonomik adalet alanlarında yapısal reformların gerçekleşmesi konusunda yetersiz kaldığı bir gerçektir.

Ancak söz konusu ittifakın, başka alanlarda, örneğin, yargı bağımsızlığının; yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığının; düşünceyi ifade, yayın, medya ve örgütlenme özgürlüğünün; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin artmasının sağlanması konusunda gerçekleştireceği reformlar, AKP’nin kurduğu teokratik diktatörlük rejiminin sona ermesi doğrultusunda büyük bir adım olacaktır.

Bu büyük adım gelecekte, laiklik ve sosyo-ekonomik adalet konusunda daha ileri reformların yapılması olasılığını da doğuracaktır. AKP’nin kurduğu despotik, dogmatik, teokratik düzenle, anayasada belirtilen demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin inşa edilemeyeceği açıktır.
***
Muhalefet cephesinde, bu yalın gerçeği dikkate almadan ve kavramadan hareket eden her siyasetçi, siyaset sahnesinden silinecektir.

Halkın çoğunluğu, ekonomik krizin yarattığı olumsuz ortamın da etkisiyle, Türkiye’nin AKP iktidarında dibe vurduğunun, bundan daha kötüsünün olamayacağının farkındadır.

  • Gerçekleştirilen tüm araştırmalara göre, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı şu anda seçimi kazanma olasılığı olan tek cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
  • Halk bu nedenle, ilk turda Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimleri kazanmasını zora sokacak olan her siyasetçiyi, oylarıyla sandığa gömecektir.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bu nedenle, siyaseten yok olmaktan son anda kurtulmuştur. Akşener’in yarattığı kriz nedeniyle on binlerce kişi 48 saat içinde İYİ Parti üyeliğinden istifa etmiştir; İYİ Parti Genel Merkezi, çığ gibi gelen tepkiler nedeniyle neye uğradığını şaşırmıştır.

Siyasetçilerin hatalarından, hırslarından, egolarından bunalan halk,
artık kontrolü (denetimi) eline almıştır.

Bundan sonra halk siyasetçilere ayak uydurmayacaktır, siyasetçi halka ayak uydurmak zorunda kalacaktır! Bu kritik dönemde halka ayak uyduramayan siyasetçi, halkta karşılık bulamayacaktır. Halkın vizyonu, siyasetçinin vizyonunun ötesine geçmiştir.

Memleket Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan da, bu gerçeği dikkate alarak hareket etmelidirler.
***
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın, AKP’nin ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın lehine cumhurbaşkanı aday adaylığından çekileceğini ve HÜDA PAR adlı şeriatçı ve bölücü “partinin”, AKP’nin himayesinde TBMM’ye milletvekili sokacağını açıklamalarından sonra, Memleket Partisi’nin ve Zafer Partisi’nin, yeni oluşan dengeleri de dikkate alarak, tutumlarını gözden geçirmeleri, ayrıca kaçınılmaz hale (duruma) gelmiştir.

  • Halk ne yapıp edip, kuruluşunun 100. yılında, Cumhuriyeti yıkılmaktan kurtaracaktır!

Deprem, seçimler ve üniversiteler

10 Mart günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, kameralar önünde imzaladığı seçimlerin 18 Haziran yerine 14 Mayıs’ta yapılması kararı sırasında, seçim konuşması eşliğinde kampanyayı da başlattı.

Beş hafta öne çekmede şu üç gerekçe kullandı: Sınavlar, hac ve deprem.

-Sınavlar; bir gerekçe değil, çünkü 2018’de de vardı.

-Hac vb. seyahatler gerekçe olarak kullanılamaz; çünkü yurttaşlar, oy hakları ve başkaca hak ve özgürlüklerini kullanmak arasında tercih hakkına sahip.

-Deprem ise, seçim gerekçesi değil engeli; çünkü, seçime harcanacak emek, felaketin yaralarını sarmak amacıyla kullanmaya yönlendirilebilirdi.

Ya anayasal gerekçe?

TBMM’ye ve Cumhurbaşkanı’na seçimleri yenileme yetkisini tanıyan madde 116 gerekçesi, “sistem tıkanıklıklarının milli iradeye müracaatla çözümü”, yasama ve yürütme arasında “kriz oluşması halinde halkın hakemliğine başvurma” neden ve amacına dayanır. Bu çerçevede, seçimlerin 1 ay 4 gün öne alınmasını haklı kılacak hiçbir neden yok.

Tam tersine, seçim takviminin 3 aylık OHAL süresi ile örtüşmesi nedeniyle sakıncalı olduğu gibi, enkazlar altındaki binlerce depremzedeye henüz ulaşamamışken, kurtarılanların barınma sorunları giderilememişken, deprem yaralarını sarmak yerine seçim tarihini öne çekmek, iki şekilde açıklanabilir:

-Deprem yaralarından yararlanmak,

-14 Mayıs’ı demokratik görüntü için kullanmak.

ÜNİVERSİTELER KAPALI

Afet bölgesi ilanı yeterli olduğu halde OHAL ilanı ve uygulaması, Türkiye genelinde depremzede yaratmakla sonuçlandı. Şöyle ki; ilkin, depremzedeler için oteller açılacak, dendi; ama, öğrenci yurtları depremzedeler için boşaltıldı; üniversiteler kapatıldı.

Üniversitelerde derslerin uzaktan verilmesi ve farklı uygulama biçimleri, öğretim üyesi ve öğrenci arasındaki iletişimin tümüyle koparılması riskini de birlikte getirdi.

Üniversite öğrencilerini öğrenim hakkından yoksun kılmak, Anayasa’nın başta 13, 42 ve 130. maddelerine aykırı olduğu gibi, madde 15’e de aykırı. Neden madde 15? Çünkü bu maddeye göre, savaş halinde bile, hak ve özgürlüklerin kullanımı, ancak durumun gerektirdiği ölçüde durdurulabilir.

Haliyle, Maraş merkezli bölgesel deprem nedeniyle Türkiye genelinde üniversitelerin kapatılması, deprem ile gerekçelendirilemez. Bu uygulama, deprem yaralarını sarmak bir yana, Türkiye genelinde deprem mağduru yaratmak ve depremzede öğrencileri ise, daha çok mağdur etme sonucun doğurmakta.

ATOMİZE GENÇLİK

Şöyle ki; bölgesel deprem, örneğin Artvin ve Muğla, Edirne ve Hakkari yurtlarını boşaltmayı ne ölçüde gerekli kılar? Ya da Ankara, İstanbul ve İzmir üniversiteleri öğrencilerinin yüzde kaçı yurtlarda kalmakta?

Bu nedenle, deprem illeri dışındaki üniversiteler açık tutularak hibrid (karma) yöntem ile öğretim üyesinin hazır bulunan öğrencilere verdiği dersleri, uzaktan katılıma da açık tutmak, en rasyonel (ussal, akılcı) çözüm olacaktı.

Bugünkü uygulama ise, on milyona yakın genci evlerine kapattığı gibi, barınaksız depremzedeleri, uzaktan katılımdan da alıkoymakta.

Yaklaşık 13 milyon yurttaşın etkilendiği deprem bahanesiyle, sayıları on milyona yaklaşan gençliği evlerine kapatmak, ancak seçim kaygısı ile açıklanabilir:

  • Gençleri birbirinden soyutlamak!

Üniversite gençliğini kamusal etkinlikten alıkoymak, demokratik toplumu bastırarak seçimlere giden yolda serbest kamuoyu oluşumunu engelleme amaçlı.

DEMOKRASİ Mİ, MONOKRASİ Mİ?

Bu ortam ve koşullarda 14 Mayıs, olsa olsa demokratik hukuk devleti yanlısı Millet İttifakı için simgesel bir tarih olabilir; yoksa, tek kişi yönetimini pekiştirme amaçlı Cumhur İttifakı sloganı olamaz.

Deprem yaralarını sarmak yerine, deprem felaketinin seçimler için yarar sağlamasını bekleyerek ve bu amaçla üniversite gençliğini evlerine kapatarak 14 Mayıs’ı araçsallaştırmak da, ‘monokrasi bekası’ için yeterli olamaz.
***
Bir düzeltme  : Muharrem İnce’ye 2018 CB adaylığı sırasında CHP tam destek verdi; dahası, vekil adayları bile, TBMM seçimlerinden çok CB kampanyasına öncelik verdi.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 3 Kasım 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YİYİN

CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap tarafından hazırlanan ve kamu görevlilerinin birden çok maaş (AS: aylık) almasının engellenmesini öngören kanun teklifi (AS: yasa önerisi), TBMM Genel Kurulunda AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Yiyin efendiler yiyin…

ŞİKE

Demirören Holding’in, Ziraat Bankası’ndan çektiği milyonlarca dolarlık kredi karşılığı ipotek ettirdiği İstanbul Göktürk Kemer Country’deki golf sahası arazileri, beş yıl süreli toplam 15 milyon liraya Demirören’e kiralandı.

Futbolun içinden, şikeyi bilir…

KATLAMA

Yoksul aile sayısı son bir yılda 3.3 milyondan 6.6 milyona çıkarak ikiye katladı.

Verin ekonomist kardeşinize yetkiyi hemen düzeltsin!…

KAYMAKAM

Bafra Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği tarafından organize edilen (AS: düzenlenen) ve bütün ilçe halkının davetli (AS: çağrılı) olduğu Cumhuriyet Yürüyüşü, Muharrem İnce katılacak diye Kaymakam Cevdet Ertürkmen tarafından iptal edildi.

Gücün kaymakamı…

DİYANET

Diyanet, Cuma Hutbesinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken Mustafa Kemal Atatürk’ün adını yine anmadı.

AKP’nin yobaz diyaneti…

AKİT

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, AKM‘nin yapılışına karşı olduğunu, oradaki etkinliklerin çoğunun dinimize aykırı olacağını yazdı.

Ortaçağ…

İRONİ

Anıtkabir’deki Cumhuriyet Bayramı törenine ve AKM’nin açılışına muhalif (AS: karşıt) (Atatürkçü ve cumhuriyetçi) gazeteler alınmadı.

AKP tipi ironi…

LİNÇ

RTE, AKP grup toplantısında Çubuk’taki şehit cenaze töreninde Kılıçdaroğlu’na linç girişiminin videosunu gösterdi.

Demokrasiden mafyokrasiye…

ÖLMEYİN

AKP Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, asgari ücret ve emekli ücretleri için, ‘”En azından insani bir şekilde yaşama seviyesine getireceğiz.” dedi.

Bir 20 yıl daha beklenirse…

İŞGALCİ

Eski HDP milletvekili Osman Baydemir, “İşgalciler bilmelidir ki şu an üzerinde misafir oldukları yeri ya Kürdistan olarak kabul edecekler ya da gelecekte Kürdistan’a komşu olacaklar.” dedi.

Hayal iyidir…

TELEFERİK

AKP’li Afyon Belediye Başkanı, yolcu garantili teleferik yaptırıp, “Teleferiğe herkes binebilir ama muhalefet asla!” yazdıracakmış.

Baş imam ….rursa cemaat de böyle yapar…

ZAM

Sanayide kullanılan doğal gaza %48 zam yapıldı.

Karadeniz’den bir gaz yatağı müjdesi daha alırsak yandık…

BAŞARI

RTE, medya haberlerinin aksine Biden’le 20 dakika değil 70 dakika görüştüğünü gururla söyledi, koltuk değneği de bunu önemli buldu.

Artık başarı görüşmenin sonucunda değil süresinde, gerisini siz anlayın…
***

HAYYAM’DAN

Dünyada olan biteni ben de görmedeyim, 
Haksızları hep baş köşelerde görmedeyim,
Fesuphanallah! Nereye bakarsam bakayım
Kendi mutsuzluğumu her yerde görmedeyim.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 19 Ağustos 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

İNCE
Muharrem İnce, kendini Atatürk’e benzeterek 4 Eylül’de Sivas’tan “1000 Günde Memleket Hareketi” yürüyüşünü başlatacağını açıkladı.
Atatürk milleti birleştirmek için yola çıkmıştı…

ATATÜRKÇÜ
Devlet Bahçeli ‘Muharrem İnce CHP içinde Atatürk’e dönüşü başlatacaktır’ dedi.
Kendisi AKP içinde başlattı da…

AMAÇ
Amacını açıklayamayan İnce, Millet İttifakı’nda olduğunu söyledi.
Karıştırıcı olarak…

FRANSIZ
Doğu Akdeniz’de ulusal çıkarlarımız çerçevesinde sürdürdüğümüz girişimlere karşı Fransa, Yunanistan’a destek amaçlı askeri güç gönderdi. Ortak tatbikat yaptı.
Yüz yıl önce de Yunan’ı Anadolu’ya bu emperyalistler sürmüştü.
Tarih ders almak içindir…

DOLAR
Damat Bakan Dolardan endişe duyduğunu söyleyen çanakçı gazeteciye soruyor, ”Maaşını dolarla mı alıyorsun?”
Bu kadar nükte gücü ve zeka bir kişiye fazla,
Tanrım bu adamı bizden uzak tut, Tayyip’ten ayırma…

ÇÖZÜM
5,4 metrekarelik Hücredeki Murat Ağırel’e 112 TL elektrik faturası kesilmiş.
Hücreden de yalı fiyatına kira alırlarsa ekonomiye çare olur…

BİDEN
Biden yedi ay önce, “Erdoğan’ı mağlup edin. Darbeyle değil, seçim süreciyle” demiş.
Halt etmiş.
Erdoğan’a gündemlik can simidi atmış…

SARAY
Bilal Erdoğan, Nagehan Alçı’ya Ahlat’taki sarayı göstermiş. Nagehan,”Çok uzun ve unutulmaz bir gün geçirdim” demiş.
Hayırlısı…

YAPTIKLARI
RTE, 18 yıllık iktidarları için, “Yaptıklarımız say say bitmiyor” dedi.
Hesabını verirsiniz…

MİLLİ
Trump, RTE için,”Ben onunla anlaşıyorum. Beni dinliyor” dedi.
Bağımsız, yerli ve milli…

MİZAÇ
Uşşaki Tarikatı şeyhi Fatih Nurullah, müritlerine “Devletin kontrol mekanizmaları içerisinde olalım… Tayyip Reisimiz aynı bizim mizacımızda”
Benzer mizaçtakilerin Cumhuriyet sevgisinden geçilmiyor…

GÜÇ
Berat Albayrak, ekonomik krizden güçlenerek çıkılacağını söyledi.
Her seferinde birileri güçleniyor ama Türkiye ve Türk milleti değil…

AL SANA SOKAĞIN SESİ:  İNCE SIZI…

AL SANA SOKAĞIN SESİ: İNCE SIZI…

Konuk yazar : Mustafa AYDINLI

Not    : 31 Temmuz 2018’de bu köşede yayınlanan yazı, güncellik kazandığından, AYNEN, bir kez daha yayınlanmaktadır..

CHP’nin ve değerli lideri, Sn. Kılıçdaroğlu’nun, Sn Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığına aday göstermesi, öncelikle uygar ve asil bir tavırdır.  Ne var ki bu asillik öyle sanıyorum tam olarak kavranamamış. Bu durum bir bakıma Ekmelettin İhsanoğlu tartışmasını da bitirecekti.

Sn. İnce, çok eleştirdiği İhsanoğlu’nun aldığı oyu aşamadı. Yani kayda değer bir artı sağlayamadı. İhsanoğlu’nun seçiminde MHP oyları da vardı, diyebilir. O halde topla MHP oylarıyla, görülecek ki, CHP’ye kayda değer bir artı sağlanamamış. Sonuçlar ortada Sn. İnce; aldığınız oy CHP’nin gerçek oyları + HDP barajı geçsin diye verilen emanet oyların, Cumhurbaşkanlığında sizi tercihi ve İYİ Partinin Cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliğindeki oy farkının toplamı, sizin oylarınız. Abartacak bir durum yok. Ayrıca yakanızdan çıkarıp Sn. Kılıçdaroğlu’na emanet ettiğiniz “6 Ok”un yerine, Türk Bayrağı takılmıştır. Aldığınız oyun bu boyutunu da düşünmeniz gerekir. Üstelik “6 Ok” rozetini seçim sonrasında yakanızda göremiyoruz; uzatmalı  Cumhurbaşkanı adaylığı gibi bir durum mu var 5 yıl boyunca??

Aldığınız oylar, Cumhuriyetin yozlaşmaya uğratıldığı ve “Tek Adam rejimi”nin dayatıldığı bir dönemde bu mu olmalıydı? Hedefler tutturulamadı. Üzülerek belirtelim ki E. İhsanoğlu’nun aldığı oyun 8 puan gerisinde kaldınız; %30,6 ve %38,44…

Hal böyleyken, seçimler öncesi, bakmayın halkın seçeneksizlikten, sizi umut olarak gördüğüne; konuşmalarınız birbirinin yinelemesi ve gereksiz polemikten öteye geçmedi. Söylediklerinizin altını dolduramadınız. AKP doğayı tahrip etmiş, ekonomi felç, insan hakları anılmaz olmuş, çocuk istismarı diz boyu, hayvan hakları, yolsuzluklar, vergi kaçırmalar yandaş koruma, kadın hakları, işsizlik, işçi hakları gibi konular en başta anlatılması gerekirken; siz, “O bana bay dedi, ben de O’na bay bay dedim..” gibi ucuz komedi yaparak ve insanları  kısa süreli güldürerek bunu başarı sandınız. Bir fizik öğretmeni olarak kuantum fiziğinden söz etmeniz güzeldi, ama gerisi gelmedi.. Laf olsun torba dolsun örneği. Endüstri 4.0’a değinmeniz yerinde, ancak sonrası? Hepsi havada kaldı, halkta karşılığını bulmadı. Bu söyledikleriniz, yandaş bir profesörün ‘ferasetine güvendiği cahiller’ (!) için geçerli olabilirdi. Oysa oy istediğiniz kesimler bunlar değildi…

Halkçı olmak için ahırdan dana bağlayıp, çözmek gerekmez; halkçı politikayı etinde kemiğinde duymak gerekir. Örneğin ömründe ahır görmemiş rahmetli Ecevit mi Halkçılıkta  inandırıcı, siz mi? Ecevit somut bir sloganla umut oldu : “Kalkınma köyden başlayacak” dedi. “Bu düzen değişmelidir, ne ezilen ne ezen, insanca – hakça bir düzen” dedi ve inandırıcıydı. Umuttu, onun için, bu ülkenin Karaoğlan’ı oldu. Vizyon sahibiydi. Sizin vizyonunuz ne?

Yer yer camilerde poz verdiniz. Allah kalbinize göre versin. Uygar insan olmanın ilk adımı, başkalarının inancına saygı duyarak başlar. Bu işi sizden daha iyi yapanlar (sözde!) varken, yani aslı dururken, millet neden sizin kötü kopyanıza gerek duysun?! Sn. Ecevit, Karaoğlan olurken hiç sizin yapmacık tavırlarınıza başvurmadı. Bu yüzden inandırıcıydı. Eminim ki, en azından sizin kadar da inançlıydı ama ne Allah ile kul arasındaki yüce duyguyu kötüye kullanıp o yolla nemalanmak istedi; ne de Allah’la kul arasına girdi. CHP tarihinin de en yüksek oyunu aldı; %42’ye dayandı!. Sol jargonu iyi bilip, yerinde kullanmak gerekir. Eğer miting meydanlarında tartışacağınız bir sorun varsa, örneğin öncelikle din derslerini zorunlu olmaktan çıkarmayı tartışmak yakışırdı. Oysa ahırda danaları çözüp bağladığınız kadar bu konuya değinmediniz. Zorunlu din dersleri hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kazanılmış davalar varken, bu konuları es geçtiniz.

Sayın ince; CHP’de herkes genel başkan olabilir. Her genel başkan da değişir, gerekli olgunluğa erişince, Sayın Kılıçdaroğlu da bunlardan biridir. Ancak siz sanki Cumhurbaşkanlığına aday olmamış da, sayın Kılıçdaroğlu’na karşı aday olmuş gibi bir tutum sergiliyorsunuz! Önümüzde yerel seçimler var. Oraya odaklanıp, bütün gücünüzü vermek varken, siz tutturdunuz ben Cumhurbaşkanı olamadım, eee bari CHP genel başkanı olayım. Olur; buna Anadolu’da ‘hem suyundan hem de denesinden koy’ derler. Halkı, bağlanan umutları, daha ilk akşamdan, yüz üstü bırakıp işi pişkinliğe vurdunuz. Bahaneniz “adam kazandı” oldu. Balon olup da sönseydiniz tıss diye bir ses çıkardı. Sizden seçim akşamı tıss bile çıkmadı. Bu muydu? Bir gün önce İstanbul’da yağmur altında milyonlarca halka verdiğiniz söz? Avukatların cübbesi arabalarında kaldı. Ne dediniz ilk açıklamanızda; “Oylar çalınmadı diyemem, fakat beni kurtarmaz..” Sn. İnce, 1 oy çalan hırsız olmuyor, demek ki hırsız olmak için, bin oy çalmak gerekiyor. Beğendiniz mi açıklamanızı? Seçim gecesi neler yaşandı, biz onu öyle kolay ve kısa sürede öğrenemeyeceğimizi biliyoruz. Açıklamalarınızın kitleleri doyurmadığını da bilmeniz gerek.  İlk açıklamanızda gazetecileri azarlayan ve adeta soru sormayın diyen, kâğıttan okuduğumla yetinin diyen, agressif tavrınız her şeyin yanıtı gibiydi. “On milyon fark var..”.. deyip teslim oldunuz, oysa 50 068 627 oy geçerli sayıldı. Adayın seçilebilmesi için %50+1 oy alması, geçerli oyların 25 034 031’ini alması gerekiyordu. Erdoğan, 26 330 823 oy almakla, seçilme barajını 1 396 513 oyla aşmış oldu. Demek ki gerçek fark 10 milyon değil 1,4 milyondu; bu kadarı da halledildi herhalde!?

Üzgünüm Sn. İnce, daha baştan karaya vurdunuz; ilk açıklamanızda tutarsızlığınızı ortaya koydunuz. Umutları boşa çıkardınız. Yitirmeniz değil sorun, CHP’liler ilk kez seçim yitirmiyor. Güvenilmez olduğunuzu daha ilk günden hissettirdiniz. Peki, zat-ı şahanelerini kutlamanıza ne demeli? Evet, rakibi kutlamak centilmenliktir, fakat güreş eşit koşullarda olursa. Rakibiniz yağlı güreşçi, siz ise kuru güreşçi formatındasınız. Bu, centilmenliğin ötesinde bir şey. Seçim gecesi, en azından o masum milyonlara, umut bağlayan insanlara alçakgönüllü bir açıklamayla gönüllerini dahi alamadınız. Gece yarısından sonra bir mesajla, halkı hesaba almayarak toplumla alay ettiniz. Sicilinizi düzenleyen bundan daha büyük defter olamaz. Şimdi de Partinizi suçlama garabetine düştünüz. Kendinizi Partinizin üzerinde görüyorsunuz. Partiyi yitirirse bu millet bir daha bulamaz ama sizi yitirse ne olur ki; kervan yola devam eder. Hem de gereksiz yüklerden arınarak hafifleyerek. Unutmayın, bundan sonra ne o mevkiyi göreceksiniz ne de o oyu sol kamuoyundan alabileceksiniz. Yerinizi belirlediniz, bizce yeriniz Sn. Ertuğrul Günay’ın yanıdır. CHP çok gördü böylesi hançerleri, Atatürk’ün partisidir, 7 canlıdır. Başı dik ve ilkeleri ile CHP yoluna devam eder. Yaralarını sara sara iyi eder. Kimsenin merhemine gereksinimi yoktur. Parti içinde bir “ince sızı“sınız, hizipçilikten öte geçemeyeceksiniz. Sokağa sorulmasını istiyordunuz, alın size sokağın sesi, emekli bir meslektaşınız böyle düşünüyor.

Sn. Kılıçdaroğlu ile boy ölçüsüne girmeyin. Zira Ağrı dağı ile Konya ovası aynı kategoriye uymaz. Kılıçdaroğlu her haliyle denenmiştir. Asildir, dürüsttür, yiğittir. Yumruk yedi, asilliği elden bırakmadı. Kurşun yağmuruna tutuldu, “bizi ölümle korkutamazsınız” dedi. Gözlerinde milim korku göremedik. Hiçbir zaman da ‘kasabın bıçağını yalamadı’ Konum ve koşullara göre her zaman CHP’nin alabileceği oyu aldı. CHP’nin baltayla oy alma gibi bir şansı yok Sn İnce. Yeri ve zamanı gelince Sn. Kılıçdaroğlu çekilmesini de bilir. O olgunluk ve erdem her haliyle kendisinde var. CHP de kendi gelenekleri içinde, genel başkanını değiştirir. Önümüzde yerel seçimler varken partiyi sorunlarla baş başa ve yüzüstü bırakıp kaçmasını mı istiyorsunuz? Peki siz gelseniz, Sn. Kılıçdaroğlu’nun ötesinde ne yapacağınızı açıklayın da bilelim. Hem CHP salt liderle değil kadroları ile sorunları çözer.

Sonuç olarak : Sn. İnce; halk aş, iş, ekmek derdinde, özgürlük, mutluluk, güven derdinde, siz koltuk derdindesiniz. CHP demokratik bir partidir. Kılıçdaroğlu yenilmez insan değildir. Ulusal Kurtuluş Savaşı Kahramanı Sn. İnönü, Ecevit’e yenilmiştir. Yolu yordamından gidilirse, yani bir Ecevit daha çıkarsa, Sn. Kılıçdaroğlu’da doğal olarak gidebilir. Bu telaş niye? Havuz medyası ve AA ile birlikte, ortak koro halinde, Sn. Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu pompalıyorlar. Sevsinler ya, seçim döneminde on dakika zaman ayırmazken, saatlerce saldırılar, açık oturumlar gırla. Halkımız sağduyusu ve önsezileri ile her şeyin farkında.

İlk kez karşılaşmıyoruz, önden kaçıp arkadan vurma oyunlarıyla…

CHP NASIL İKTİDAR OLABİLİR?

CHP NASIL İKTİDAR OLABİLİR?

Zeki Sarıhan
zekisarihan.com, 04.08.2020

Muharrem İnce hırsına yenilip yeni bir parti kurar ve CHP’den bir dilimi koparırsa bu partinin iktidar olma hayalleri şimdilik suya düşer. Oysa Parti,  son kongresinin adını “İktidar Kurultayı” koymuştu. İktidara geleceği vaadi ve bunun çabası yeni değilse de bu kurultayın iktidar hedefine bağlanması, Parti yöneticilerinin bu konuda iyice umutlandığını gösteriyor.

CHP’yi umutlandıran gelişmeler de yok değil. AKP’nin 18 yılda uğradığı kendi ifadesiyle “metal yorgunluğu”, CHP’nin Büyük kentlerdeki yerel seçimlerde, hele İstanbul’da gösterdiği başarı bu umutları artıran olgulardır. Üstüne son ekonomik erimeyi, partizanlığın açtığı sosyal yarayı ve Tek Adam kibrinin yarattığı tepkiyi de koyun. Bunlar en büyük muhalefet partisinin iktidar iştahını açmaz da ne yapar?

Bütün bu gelişmelere karşın, CHP tek başına iktidara gelemeyeceğini biliyor. Bu nedenle son seçimlerde kurduğu Millet İttifakı’na güveniyor. Kamuoyu araştırmalarında partilerin oy oranları inip çıkıyor. Dolayısıyla iktidarın bu yolla ele geçirileceğinin de garantisi yok. AKP, seçimlerde çoğunluğu kaybetmemek için sürekli yeni çareler üretme peşinde. Seçimleri yitirse bile iktidarı bırakmayacağı kuşkuları da zihinlerde gitgide daha çok yer buluyor. AKP (Erdoğan), şimdiye kadar Türkiye’nin gördüğü partilerden çok farklı. Bu partinin yöneticileri, kendilerini İslam’ın hamisi olarak görüyorlar. Böyle yüz yılda bir doğan fırsatı seçim, millî irade, demokrasi gibi kavramlara rıza gösterip kaçırmak istemiyorlar. Bunun için sürekli politikalar üretiyorlar.

CHP’NİN TARİHSEL ŞANSSIZLIĞI

CHP günümüz ihtiyaçlarına yanıt veren Politikalar üretmeye çalışıyor.  Bazılarının sandığının aksine Partide liderlik sorunu da bulunmuyor. Genel Başkan Kılıçdaroğlu görevini bir başkasına bıraksa, CHP’nin bu kadar bile oy alabileceğinin garantisi yok.

CHP’nin şanssızlığı bagajıdır. Geniş halk kitlelerinde, yani yoksullarda Tek Parti Döneminden kalan olumsuz izlenimlerdir. Devletin partisi olarak CHP o dönemde Türk ve Kürt eşraf ve ağalarının çıkarlarını korumuş, onların zenginliklerinin artmasına ve topraklarının genişlemesine yardım etmiştir. Demokrasi ve kuvvetler ayrılığı konusunda o döneme ilişkin sicili de parlak değildir. Gerçi ülkemiz aydınlarının bir kısmında o döneme hayranlık duyanlar az değildir. Bunları Tek Parti Dönemi’nde devlet görevlerinde bulunanlar (memurlar), devletle özdeşleşmiş kentli zenginler teşkil eder. Yoksulluk çekmiş hatta kendi dergâhları kapatılmış olmakla birlikte, Sünnî gericiliğe karşı tutum aldığı için CHP ile bütünleşen Aleviler de onun doğal seçmeni durumundalar. Fakat bu kesimlerin sayısı, CHP’yi iktidara taşımaya yetmiyor. Oran, %30’a %70, haydi haydi % 35’e %65 olarak kendini gösteriyor.

SAĞA MI AÇILSIN SOLA MI?

Bu dengeler nasıl değiştirilecektir? Bir merkez veya merkez sol partisi olan CHP, Sağa açılarak mı oylarını artırabilir, yoksa biraz daha sola yaklaşarak mı?

Sağa açılmak bir süreden beri deneniyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçimlerinde İttifakın da oyunu alabilmesi için muhafazakâr bir aday gösterilmesi, Meclis grubunu eski sağcı veya liberal şahsiyetlerle takviye etmesi, laiklik tanımında ve uygulamasındaki yumuşama “sağa açılma” politikası olarak kabul ediliyor.

Fakat iktidar olmak için bunların yeterli olmadığı da görüldü. Çünkü sağın sahibi var ve tarihsel geçmiş nedeniyle bu bloklaşmayı bozmayı neredeyse olanaksız duruma getirmiş.

CHP sola daha çok yaklaşsa, örneğin Sol Parti veya TKP’nin programını benimsese iktidar olabilir mi? Bu partilerin programları oy getirseydi, önce kendileri ayağa kalkarlardı. Bir süreden beri zaten bütün dünyada sağcılık ve popülizm revaçtadır. Kitlelerin ayağa kalktığı 1960 ve 1990’larda değiliz.

UMUT Z KUŞAĞINDA MI?

Çaresizlik kokan bu arayışlar arasında, bazı politikacılar ve araştırmacıların “Z Kuşağı” denen gençlere umut bağladığı görülüyor. Aksine, dünya yansa bir kalbur samanı yanmayan apolitik bu kuşağın da kendine hayrı yok.

Askerî ve sivil bürokrasinin, yargının, basının artık iktidarı dengeleyici bir rolü kalmadı. Bunlar aksine, günümüzde Tek Parti Rejimini ayakta tutmanın araçlarıdır.

  • CHP’nin iktidar için elinde tutabileceği en güçlü koz, yoksulların yaşamını ekonomik olarak iyileştirilecek bir programı içtenlikle savunmak ve kitleleri bu konuda ikna etmektir.

Unutulmamalıdır ki, AKP, bu politikalarıyla seçimleri kazandı ve artık yoksullara verecek bir şeyi kalmadıysa da uyguladığı o eski politikanın ekmeğini yemeye devam ediyor. Yoksullar, aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen Tek Parti döneminin yoksulluk ve hürriyetsizliğini nasıl unutmuyorlarsa, AKP’nin uyguladığı sosyal politikaları da unutmuyorlar.

CHP’yi güçlendirecek olan böyle bir programdır ve asıl sola açılma budur. Parlamentarizme geri dönme, özgürlük ve demokrasinin gerçekleşmesi, din ve devletin ayrılması bu politikanın üzerine bina edilebilir. Bunu fark edemeyen bir CHP’nin iktidar şansı yok ve son kurultay nedeniyle parti merkezine yöneltilen eleştiriler, bunu anlayamayanların parti içinde ve dışında varlığını gösteriyor. Eğer bir parti kurup seçime girerse, Muharrem İnce ve ekibinin yaşayacağı da büyük bir hayal kırıklığıdır.

Son olarak    : AKP nasıl Celal Bayar’ın, Adnan Menderes’in partisi değilse; CHP de doğal olarak artık Atatürk ve İnönü’nün partisi değildir. Köprülerin altından çok sular aktı. Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarına saygıda kusur etmeden Tek Parti döneminin uygulamalarını tartışmaya bırakmak, hatta bunların içinde olumsuz olanları bizzat CHP’nin eleştirmesinde yarar var. Bunları gözü kapalı olarak savunmak, CHP’ye oy getirmeyeceği gibi onun şimdiki özgürlükçü karakterini de gölgeler.

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Ocak 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Ocak 2019

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

İSTİFA
Muharrem İnce de Binali Yıldırım’a TBMM Başkanlığı’ndan istifa çağrısında bulundu.
Ama yazııııık, o zaman seçilme şansı çok düşer…

İHANET
RTE, CHP’nin seçim ittifakının “ihanet” olduğunu söyledi. Neyi anımsadı acaba;
a. Oslo görüşmeleri
b. Habur rezaleti
c. Kobani’ye geçiş şöleni,
d. Yunanistan’ın adalarımızı işgali…

KADIN
Geçtiğimiz yılda 440 kadın öldürülmüş (Bilinen).
Kadına bu kadar değer veren, hiçbir yere sığdıramayan AKP/RTE iktidardayken, hayret doğrusu!…

MOTORCU
Motosiklette ÖTV %8’den sıfıra çekildi. Saygın MV Sofuoğlu’nun Saygın Damat Albayrak’ı etkilediği değerlendiriliyor.
Artık Sofu’nun emir erleri de birer motor alabilir…

VERGİ
Vergiler çığ gibi geliyor. Memurların daha maaşları gelmeden gelir vergisi de %5 artırıldı.
Sağlık olsun. Cumhurbaşkanlığı çalışanları çift maaş hakkı aldı ya, içimiz rahat…

TUTTURMUŞ
Bakan Damat Berat, ”Yıl sonu hedefini (enflasyon) tutturduk”
Açılışı; yılbaşında %7 demiştik, vatandaşa yutturduk…

SEÇİM
Damat Bakan seçim ekonomisi uygulamadıklarını söylemişti ama Merkez Bankası kârı Hazine’ye devrediliyor. Düşük gelirlilerin kredi kartı borçları yapılandırılıyor, elektrik faturalarının 80 TL’si ödeniyor vb.
İçimiz rahat, damat paramızı korur, ne derse doğrudur…

GİZLİ
Öğretim üyesi Bülent Şık, Kocaeli-Ergene Çayı bölgesindeki sağlığa zararlı çevre kirliliği araştırmasını açıkladığı için “gizli belgeyi açıklamaktan” yargılanıyor.
Ayıp etmiş, halk biraz zehirlense ne olur yani …

FLAŞ
Haber programlarında tarafsız davranmaya çalışan FLAŞ TV bu programları kaldırdı.
Reis var, ne olur, ne olmaz!..

OKUL
Victor Hugo, ”Bir okul fazla yapın bir hapishane kapatırsınız” demiş.
Bizimkiler hapishane kapasitesini artırmakla övünüp dururlar…

VERGİ
Sigaranın %67’si, alkollü içkilerin %82’si vergi.
Sizi gidi haramzedeler sizi!..

ALÇAK
ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Kürtleri katletmesini önlemeye çalışacaklarını açıkladı.
Dön bak Hiroşima’ya, Nagazaki’ye, Vietnam’a vd. sonra bi daa söyle bakiiim…

TCDD
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Turhan, soru önergesine verdiği yanıtta; 2018  yılındaki 8 tren kazası ile ilgili 4’nde incelemenin bitirildiğini ve TCDD’nin kusurunun olmadığının belirlendiğini söyledi.
Anlaşıldı, kabahat trene binende…

SANATÇI
Kültür Bakanı Ersoy, “Cumhurbaşkanımız sanat ve sanatçı konusunda çok hassas”
Biliyoruz; “ucube”, “sen sanatçı olsan ne yazar” vb. şeyler söylemez…

ZİRAAT
T.C.’yi silen Ziraat Bankası, futbol kulüplerinin borçlarını kapatmaya yardımcı oluyor.
Sahalar tarla, oyuncular bostan, kulüpler çiftçi kooperatifi…

TEMZİLİK
Bakan A. Gül, “Hiçbir kurum artık noktayı koyduk içimiz tamamen temizlendi“ (FETÖ’cüler için) diyemez.
AKP siyasi kurumu da “içimizde temizliğe başladık” diyemez…

PATRİOT
CHP Gen. Bşk. Yrd. E. Büyükelçi Ünal Çeviköz, Rusya’dan S-400 sistemi alınmaması, ABD’den PATRİOT alınması gerektiğini açıkladı.
“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Atatürk’ün partisi CHP ve sayın büyükelçi adına üzüldüm.
”ABD’nin VATANSEVER’i” olmaya soyunmuşlar…

DEVLET
AKP Malatya Milletvekili, İşçi Bulma Kurumu görevlisini de yanına alarak AKP il başkanlığında vatandaşların iş taleplerini dinledi.
Parti devleti …

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 28 Kasım 2018

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 28 Kasım 2018

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Haftanın tüm iğneleri eğitimimizi ve öğretmenimizi bugünkü haline düşürenlere.

HATİM
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenler gününde hatim indirilmesini emretti.
Ziya Selçuk’tan hala ümitli misiniz?…

CÜPPELİ
Cüppeli Ahmet kalp krizinden yoğun bakıma kaldırıldı.
Bilimsel tedaviye ne gerek; her hastalığa uygun bir muska, bir üfürük işlem tamam…

FETÖCÜ
Trabzon FETÖ imamı olmakla yargılanan Köleoğlu, referans olarak Bülent Arınç ve Erdoğan Bayraktar’ın da isimlerini verdi.
Bişi olmaz…

PRENS
RTE, Kaşıkçı cinayetinden sorumlu olduğu şüphesini taşıyan Prens Salman ile Arjantin’de görüşmeyi kabul etmiş.
Saltanat dayanışması…

İNCE
Muharrem İnce, İstanbul belediye başkanlığı için önseçim yapılırsa aday olacağını açıkladı.
Şimdiki sözü…

CİSİYET
Nihat Zeybekçi, İzmir adaylığı için, ”İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez!” dedi.
Adamlarda adaylık bile belaltı çağrıştırıyor…

BASKIN
Soğan depolarına baskın
yapılıyor.
Dış güçlerin işbirlikçisi belli oldu; soğan…

DENETLEME
İstanbul belediyelerini denetlemekten sorumlu Sayıştay 15. Grup başkanı Sezgin Eren görevden alındı.
Arkadaş  denetleMEEE!…

SÖZ
Seçim öncesi 3600 gösterge sözü veren AKP ve koltuk değneği MHP Mecliste reddetti.
“Söz ağızdan çıkar” diye biliriz, bunların ağzı neredeyse…

FEDERASYON
AKP İstanbul milletvekili Razva Kavakçı, Almanya’da federal sistemi incelediklerini açıkladı.
Ne gerek var incelemeye Selahattin Demirtaş’a sorun gitsin…

EKONOMİ
“Devletin bilançosu, kasası, gelir-gider denge ve düzeyi belki tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü”
Söyleyen hangi ülkenin maliye bakanı mı? Hadi açıklayalım da gülün; damat bakan

ATLETİZM
RTE, kadın erkek eşitsizliği savını bu kez de atletizm üzerinden yineledi.
O kadar erkekse koşucu bir kadınla piste çıksa ya…

KADIN
Kadına şiddet uygulamasında 136 ülke içinde 124. sıradayız.
RTE/AKP varken son sırada olmamamız başarıdır…

RİXOS
RTE’yi otellerinde ağırlayan Zaman Gazetesi sahibi Fettah Tamince de FETÖ davasından berat etti.
FETÖ’yü boşver, lidere yaptığı hizmetlere bak…

EĞİTİM
9 EYLÜL Ünv. raporuna göre “bir milyon öğrenci tarikatların elinde“.
”MİLLİ“ eğitim mi deniyordu?…

KATAR
Kıbrıs’ta ABD ve GKRY ile birlikte MEB’ize (AS: Münhasır Ekonomik Bölge) tecavüz eden Katar Emiri’nin danışmanı Ankara’da adına yaptırdığı camiyi açtı. İlk namazı MSB Akar ve DİB Çavuşoğlu ile kıldı.
Söylemde; Katar haydut,
Eylemde; kıçında saf tut…

BAKAN
Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un şirketinin Yunan işgali altındaki Keçi Adası’ndaki Yunan otelinin pazarlamasını yaptığı belirlendi.
Kazancına BAKAN…

ÇARŞAF
Suudi Arabistan’da kara çarşaf zorunlu olmaktan çıkarıldı.

Dinin emri mi, kralın emri mi zorunlu kılmıştı?…

FOTOĞRAF
AKP Yalova Belediye Başkanlığı adayının FETÖ’cülerle fotoğrafı ortaya çıkmış.
FETÖ’cüleri bırakın, Feto’nun kendisiyle birlikte olanlara ne oldu ki?..