Etiket arşivi: Ataol Behramoğlu

Ataol Behramoğlu şiiri : Bebeklerin Ulusu Yok!


Bebek, çok şirin
bebek_harika

Şiir köşesi                              :

Bebeklerin Ulusu Yok!

portresi2


Bebeklerin Ulusu Yok

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok Bebek, çok şirin
Başlarını tutuşları aynı Bebek, çok şirin
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerin tonu
Bebekler çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi

Babalar çıkarmayın onları akıldan
Analar koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan yıkımdan söz ederse biri

Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği

İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu…

Ataol Behramoğlu

 Bebek, çok şirin

YASAKLARI TANIMIYORUZ!


YASAKLARI TANIMIYORUZ!

Ceyhun_Balci_portresi

Dr. Ceyhun BALCI 

Bugün İzmir’de YKKED (Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği) ve Konak Belediyesi işbirliğiyle düzenlenmiş bir sempozyum vardı. “90. Yılında Cumhuriyet’i Anlamak” temalı etkinlikte Cumhuriyet’le yaşıt (Hıfzı Topuz ve
Dr. Engin TONGUÇ
) ulu çınarların yanı sıra
Cumhuriyet’in ilk yarısında dünyaya gelmişler
(Ataol BEHRAMOĞLU, Niyazi ALTUNYA, Yakup KEPENEK) de vardı.

Yarım yüzyılı devirmiş bizler etkinlikteki yaşça en gençlerdik.

Anılan kuşakların hiçbiri, çok değil 15-20 yıl önce Cumhuriyet’in bu duruma düşeceğini ve hatta o Cumhuriyet’in Bayramının yasaklanacağını kestiremezlerdi.
Uzunca süredir ülkeden ayrı kalmış ve bu arada olan biteni de izlememiş birileri sorabilir!

“Cumhuriyet ne halde?”   

“Bayramı bile yasaklandı!” yanıtı daha fazla söze gerek bırakmayacaktır.

“Neden?” sorusuna “tertip ve hıyanet” yanıtı verilebileceği gibi çuvaldızı kendimize batırmaktan da kaçınmamalı!

Dünyanın neresine giderseniz gidin!
Devrimler kendilerini koruma düzeneklerini geliştirirler!
Bu yapılmadığında sonuç bizlerin yaşadığı gibi olur!
Örneğin Küba’da CDR (Devrim Savunma Komiteleri) kesintisiz iş başındadır. Topla, tüfekle savunma işin bir boyutuysa, söylemsel, düşünsel ve eylemsel savunma diğer ve önemli boyutudur. Devrimler hiç büyümeyen bebeklere de benzetilebilir. Sürekli ilgi ve destek bekler! “Sürekli devrim” söyleminin altında yatan dürtünün kaynağı da bu olmalıdır.

Devrim’i ve Cumhuriyet’i korumak örgütlenmek demektir!

Bu nedenle silkinip, kendimize gelme zamanıdır!

Kutlama yasağını çiğnemek iyi bir başlangıç olacaktır!

29 Ekim’de saat 16’da Gündoğdu’da buluşuyoruz!

Bir milyon kişiyle birlikte Andımız’ı içmek,
Cumhuriyet düşmanlarına verilecek en iyi yanıt olacaktır!

Ege Üniversitesi’ndeki ADT (Atatürkçü Düşünce Topluluğu) gönüllüsü öğrenciler de 29 Ekim kutlama hazırlıklarını yoğunlaştırmışlardı. 25 Ekim günü Ataol Behramoğlu-Haluk Çetin müzikli şiir dinletisi öncesinde 29 Ekim bildirilerini dağıtırken
saldırıya uğradılar!

Saldırganlar mı? Sol maskeli alçaklar güruhu! İçlerinde her türden maskeli vardı!
Etnik bölücüsü de, küresel solcusu da, kendini bilmez yolunu yitirmiş şaşkını da Cumhuriyet’e saldırı ortak paydasında buluşmuşlardı!

Uzunca süredir bu doğrultuda birleşen sözde solcu takımının
İzmir’deki ilk saldırganlığı olması bakımından önemlidir yaşananlar.
Yeryüzündeki her devrimi sahiplenmede üstlerine olmayan bu takım her nedense
kendi devrimini ve önderini tanımazlıkta parmak ısırtan bir tutum içindedir.
Fidel Kastro’nun “başkalarının devrimini bırakın da kendinizinkine sahip çıkın” öğüdü bile işe yaramamış görünüyor.

Son saldırganlığın şifrelerini çözecek olursak!

Sol maskeli bu güruh saldırganlığıyla :

  • Bilgisizliğini, buna bağlı olarak bilinçsizliğini bir kez daha ortaya koymuştur.
  • Aydınlanma değerleri korunmadan, aydınlanma değerlerinin egemen olduğu
    bir ortam oluşmadan başka sol değerlerin de bir anlam taşımayacağını öğrenemediklerini kim bilir kaçıncı kez yansıtmışlardır.
  • Bu akıl almaz saldırganlıkları cehaletten kaynaklanmıyorsa; hıyanetlerini ve namus yoksunluklarını ortaya koymuş olmaktadırlar!

İçinden geçmekte olduğumuz bu çetin dönemde sağcılık ya da solculuktan önce gereken özelliğin namuslu ve dürüst olmak olduğu da bir kez daha ortaya çıkmış olmaktadır!

Görkemli bir 29 Ekim bu namussuzların suratında patlayacak bir şamar olacaktır!

Ceyhun BALCI
26.10.2013

Çocuk ve din


Çocuk ve din

file:/Users/apple/Desktop/1438%20pazar/%C4%B0NDD/13PD03/%2013%20EKIM%202013:KELLE%20FOTOLAR:DATAOL.jpg

ATAOL BEHRAMOĞLU
ataolb@yahoo.com

Çocuk ve din arasında nasıl bir ilişki olabilir?
Öncelikle din olgusuna nereden baktığımıza, onu insan yaşamında nereye koyduğumuza; yanı sıra da çocuk olgusunu nasıl görüp değerlendirdiğimize bağlı
bir konu…
Üstüne kitaplar dolusu yazılabilecek ve mutlaka yazılmış olması gereken bir sorun…
Bu anlamda bir araştırma yapmış değilim… Daha doğrusu, din ve çocuk konularında elbette düşüncelerim var, fakat ikisi arasındaki ilişkinin ne olabileceğini
araştırmış değilim…

Öyleyse nereden aklıma düştü bu sorun…
Tahmin edebileceğiniz gibi son günlerin iki olayını yan yana koyuşumdan…
İlki,

  • Fatih Camisi avlusunda, yedi yaşını henüz tamamlamış
    sekiz bin çocuğa namaz kıldırılması

İkincisi, bu olaydan kısa süre önce ilkokullarda okunan ulusal andın kaldırılması

Şimdi, serinkanlılıkla düşünmeyi sürdürelim…

***

Din bir inanç ve töre olgusudur. Herhangi bir seçme şansımız bulunmadan
kendimizi bir dinin içinde buluruz.

Çocukluğumuzdan başlayarak zaman içinde bu dinle ilgili bilgiler ediniriz.
Çocuğu dindar olmaya yönlendirmeye hakkımız var mıdır?
Bence hayır.
Çocuğa öncelikle kazandırılması gereken;

– insana, doğaya, yaşama ilişkin temel bilgiler ve
– bu bilgilerle birlikte yaşama sevinci, araştırıp öğrenme merakıdır.

Din bilgisi, bütün bunların üstünde değil, onların içinde bir yerdedir.

Yaşamın bütün olgularını aklın değil bir inanç dizgesinin merceğinden göstermeye çalışmak, araştırıp öğrenme merakını, keşfetme coşkusunu, bunlarla birlikte de
yaşama sevinci en başta sakatlayıp yok eder.

  • Bugün ülkemizde yapılmaya çalışılan, din bilgisinin çocuklarımıza insanlık ve kendi kültürümüzün bir olgusu, bir töre bilgisi olarak kazandırılması değil,
    onlara bir inanç sisteminin dayatılmasıdır.

Ergenlik çağına gelmiş bir insan namaz kılmak istiyorsa bunu zaten kısa sürede
kolayca öğrenir. İlkokul çağına henüz gelmiş çocuğu bunu yapmaya zorlamak
ya da özendirmek, yapılan iş orada kalırsa, gösterişten öteye gidemeyen anlamsız
ve boşuna bir çaba olacaktır.

Çünkü su akacağı yatağı nasıl bulursa, çocuk da çocukluğunu yaşamanın bir yolunu bulacaktır… (Cami avlusundaki çocuk fotoğraflarına sakince, önyargısız göz atın,
bunu duyumsayacaksınız…)

Yok eğer o yaşta başlayan zorlama ya da özendirme böylece sürüp gidecekse
(ki görünen ve zaten yapılmakta olan da budur), dileyebileceğimiz şey,
çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği büsbütün karartılmadan
yanlıştan dönülmesidir…

***

Andımızın kaldırılması konusuna gelirsek…

Çocuk tıpkı mırıldandığı ya da içinden geçirdiği dua gibi,
onu da ezbere bir şey olarak, denebilir ki bir oyun gibi tekrarlıyor.

O sözlerde bir ırkçılık, ulusçuluk, bölücülük aramak anlamsızdır.
Fakat tıpkı din olgusunda olduğu gibi, orada geçen bazı kavramlar bir inanç sistemi ve eğitimin temeli olarak dayatılırsa, bence bu da dinsel bir inancın dayatılmasından farksız, onunla aynı ölçüde yanlış olacaktır…

Ülkemizde bugün yaşanmakta olanlar bakımından asıl korkutucu olan ise,
günümüz siyasal iktidarının, aslında çok masum olarak kalabilecek bir okul andını sözüm ona demokrasi ve özgürlük adına kaldırırken özgürlükle de demokrasiyle de
en temelden karşıtlığı bulunan bir inanç sistemini çocuklarımıza dayatmasıdır.

Çocuklarımızın çocukluklarını yaşamasına engel olmaya çalışmayalım.
Tek tek her birinin kendi özgür istençleriyle istedikleri yaşam yolunu bulmalarının biricik temeli ve pusulası, bilimsel ve hümanist eğitimden
başka bir şey değildir.

(Cumhuriyet PAZAR eki, 13.10.13)

Bir pazar şiiri…


Bir pazar şiiri…

portresi2

 

ATAOL BEHRAMOĞLU

 

 

Yazı başlığının Nâzım Hikmet’in “Bugün Pazar”ını anımsatması doğaldır.
Kısa, fakat olağanüstü güzel bir şiirdir gerçekten. Güzelliği her şeyden çok,
duyumsattığı gerçeklik duygusuyla ilgilidir.

Siz de şairle birlikte o güneşli Pazar günü sırtınızı hapishane avlusundaki duvara dayamış gibi olursunuz…

Bir sanat yapıtının ölümsüzlük ya da çok uzun ömre sahip oluşunun sırrının en çok
hangi özelliğinde olduğu çok tartışılmıştır ve herhalde sonsuzca tartışılacaktır.
Ben bu sırrın, gerçeklik duygusu uyandırmakta olduğunu düşünüyorum.
Gerçeklik duygusunu uyandırış, şiirde anlatılan şeyin ille de bir olay olarak yaşanmış olmasını gerektirmeyebilir. İnsan yaşamadığı bir şeyi de yaşamış, ya da yaşıyormuş gibi bir duyguya sahip olabilir.

Önemli olan, öyle sanıyorum ki, sanatçıyla ürünü arasındaki özdeşlik,
ürünün içselleştirilmiş olmasıdır.

Öyle olunca bu duygu okura ve izleyiciye de geçiyor.

Yukarıdaki Pazar şiirine gelirsek, böyle bir şiir yaşanmadan yazılabilir mi?
Sanmıyorum… Gerçi bunu söylerken aklıma aynı anda Oscar Wilde’ın (H. Yağcıoğlu çevirisiyle yıllar önceden belleğimde kalmış) “Reading Zindanı Baladı” adlı şiiri geliyor… Wilde (yalnızca giriş bölümü olduğunu sonradan öğrendiğim) bu şiirde,
sevdiği kadını öldüren bir idam mahkûmunu anlatır. Anlattığı şey kendi yaşamına ilişkin olmasa da, yine kendi hapishane yaşantısı sırasındaki güçlü ve somut gözlemidir..
Şiire gerçeklik duygusunu kazandıran da bu olmalı…

***

Nâzım’ın şiiriyle başlayıp Wilde’ın şiirine gelmiş olmakla birlikte, amacım o şiirlerin irdelenmesi değil. Zaten yine bu sütunda “Bugün Pazar” üzerine yanlış anımsamıyorsam iki yazım yayımlandı. Oscar Wilde’ın ünlü şiiri ise (Ö. Asaf, T. Alkan çevirileriyle)
kitap olarak da yayımlanmış.

Bu Pazar yazısında ben, cezaevlerindeki dostlarla yurtseverlerle, 1982 Nisan’ında Maltepe Cezaevinde yazdığım (şiiri esinleyen Joan Baez’e ithaf edilmiş)
“Bir Pazar” adlı şiirimi paylaşmak istiyorum…

divider_yesil_fiyonk

BİR PAZAR

Joan Baez’e

Tozlu, havasız, ışıksız koğuşta
Oturmadaydık suskun, kederli
Pazar günü tekdüze üzüyordu
Herkes kendi küskün düşündeydi

Küçük, transistörlü radyodan
Ansızın ışıklı bir insan sesi yükseldi
Işıdı durgun yüzler
Gün aydınlığınca gülümsedi

“Geçmiş günler” diyordu şarkıcı
Ama diriydi, umut doluydu sesi
Tutunup bu özlemli ezgilere
Aştık zindanın duvarlarını sanki

Karanlık koğuş aydınlanıverdi
Umutla canlandı yürekler
İnsana yaraşan özgürlüktür
Anladım bir daha ve sevinçle dolu gelecekler.

Kederli, bungun günlerim benim
Gün olup geçeceksiniz siz de
Ama ben herkes için istemekteyim
Özgürlüğü, kendim için değil sade

Işıklı sesi o şarkıcının
Bir insan yüreğinden taşan sevgi
İnanıyorum, yıkacak duvarlarını zindanların
Kurulacak sevginin ve özgürlüğün egemenliği

divider_yesil_fiyonk

ataolb@gmail.com
www.ataolbehramoglu.com.tr
http://behramogluataol.blogspot.com

Cumhuriyet PAZAR eki, 29.9.13

OSMANLI ORTAÇAĞINDA MIYIZ?


OSMANLI ORTAÇAĞINDA MIYIZ?

portresi


ATAOL BEHRAMOĞLU

Bu haftaki pazar yazısında Prof.Dr.Şerafettin Turan’ın “Türk Kültür Tarihi” adlı kitabından edindiğim, kimilerini tazelediğim bazı bilgileri, kendi yorumlarımı ekleyerek paylaşmak istedim…

 

XVII. yüzyıla, genel bir değerlendirmeyle, öyle sanıyorum ki Osmanlı ortaçağı dememiz gerekiyor…

Bu ortaçağ süreci, bilim alanında hoşgörü ve çoğulculuk anlayışının egemen olduğu Fatih Mehmet dönemi sonrasında, XV. yüzyılın ikinci yarısında başlıyor ve iki yüzyıl süresince devam ediyor. Şerafettin Turan’ın sözleriyle:

“XVI. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, cılız birkaç uygulamanın dışında, bilimsel etkinlikler yalnızca dinsel bilimler anlamında algılanır olmuş ve bunun sonucunda da felsefe, astronomi, tıp, matematik gibi bilimler medrese öğretimi programlarından çıkartılmıştır.”

Fatih döneminde saray kitaplığı yöneticiliği yapmış olan Tokatlı Lütfi (Molla Lütfi) adlı bilim adamı ve yergi ustasının, peygamberliği yadsımak ve dinsizlikle suçlanarak 24 Aralık 1494’te boynu kılıçla vurularak idam edilmesi Osmanlı ortaçağına girişte belki bir dönüm noktası sayılabilir.

Adnan Adıvar Osmanlı bilim tarihi konulu kitabında bu idamı Sokrates trajedisi olarak nitelemiş. Tarihimize sahip çıkacaksak, işbirlikçi İskilipli Hocaları değil, Aydınlanma tarihimizin kurbanlarından Tokat’lı Lütfi’leri tanıyıp tanıtmamız gerekiyor…

Şerafettin Turan’ın “durağanlığa yöneliş” başlığı altında tanımlayıp örneklediği
XVI. yy. gerçekten de olumlu ve olumsuzun iç içe olduğu bir dönem.

Bağımsız matematik ve tıp öğretimi yapan medreselerin de içinde bulunduğu Süleymaniye Medreseleri’nin açılması, bilimsel eğitim yönünde önemli bir adım.

Piri Reis’in denizcilik ve haritacılık alanında öncü çalışmaları da aynı dönemin ürünü.

Şerafettin Turan, bu yüzyılda coğrafya ve astronomi alanında telif ya da çeviri yoluyla Türkçeye pek çok yapıt kazandırıldığını fakat aynı şeye başkaca pozitif bilimlerde rastlanılmadığını belirtiyor.

Aynı yüzyılın son çeyreğine doğru, 1575’te Takiyüddin Mehmet’in ilk gözlemevini kurması ve bilimsel alanda bu büyük adımın dönemin Şeyhülislamı Ahmet Şemseddin Efendi’nin “gökleri gözetlemenin uğursuzluk getirdiği” şikâyeti sonucunda top atışlarıyla yerle bir edilmesi ise olumlu ve olumsuzun bir aradalığının çarpıcı bir örneği…

  • Osmanlı tarihinin özellikle XVI ve XVII.. yüzyılları,, günümüz gericilerinin ataları olan şeyhülislamlar ve sözde din bilginleriyle dolup taşıyor.

Bu konuda bilgi sahibi olunması, günümüz gericiliğinin amaçlarını, hedeflerini, kökenlerini iyi anlamak bakımından önem taşıyor.

Bunlar arasında Birgili Mehmet Efendi’nin (1522-73) “Peygamber’in yaşamına göre Muhammet Tarikatı” adlı (aslı Arapça) kitabındaki görüşlerinin, özellikle XVII. yy. Osmanlı toplumsal yaşamı üzerine bir karabasan gibi çökmekle kalmayıp büyük ölçüde günümüz AKP Türkiyesi’nde de hortlatılmış olduğunu söyleyebiliriz….

Bilimleri Müslümana “farz” (öğrenilmesi zorunlu) olanlar, yasak olanlar ve yasak olmayanlar diye sınıflandırarak “yıldızlar ilmi”ni yasaklar arasında sayıp tıp bilimini öğrenilmesi zorunlu değil isteğe bağlı gören (zira O’na göre “tedavi olmak vacip -gerekli- değil”dir! Birgili Mehmet, Müslümanın yapmaması gereken hareketleri de “afet” diye adlandırarak bu afetleri “kalp, dil, kulak, göz,el, ayak, beden ve üretim organları” (yani, bedene, ruha kimliğe ait her şey!) kapsamında bölümlere ayırıyor…
Bu ayrımlar size, müzikte kadın sesi yasağını, erkekler korosunun perdelenmesini, içinde rakı geçen türküyü dinlemek istememeyi çağrıştırmıyor mu?..

Yazıyı “Türk Kültür Tarihi”nden bir alıntıyla sonlandıralım.

“XVII. yy. başlarında Osmanlı bilginleri, Birgili’nin görüşlerini paylaşanlar ve paylaşmayanlar diye 2 büyük gruba bölünmüşlerdi (…) İnsanlar yollarda çevrilerek dini konularda sınava çekiliyor, beklenen yanıtı veremeyenler hırpalanıyorlardı.
Öte yandan dine aykırıdır diye sanat eserlerine saldırılıyor, yazmalardaki minyatürler bile tahrip ediliyordu…” vb.

  • Osmanlı ortaçağından çok uzakta mıyız; ne dersiniz?

ataolb@gmail.com
www.ataolbehramoglu.com.tr
http://behramogluataol.blogspot.co
(Cumhuriyet Pazar Dergi, 18.08.2013)

1. GAZDANADAM FESTİVALİNDEN KARELER


Dostlar,

07 Temmuz 2013 günü İstanbul Kadıköy’de yapılan “1. GAZDANADAM FESTİVALİ” son derece ilginç görüntüler sergiledi. Dünya tarihine geçeceğinden kuşku yok.

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından görüntülendi
ve notlarla bir zaman akışı içinde ölümsüz bir gazetecilik belgesi oldu.

Kendisini kutlayarak ve teşekkür ederek sizlerle paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
9.7.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Gazdanadam’ın Yolu 5 Ağustos’ta Silivri

Odatv, soL Gazetesi, Ulusal Kanal, Cem TV, Halk TV, Cem Radyo, Yön Radyo, Yurt Gazetesi, Aydınlık Gazetesi, BirGün ve Cumhuriyet
öncülüğünde düzenlenen festival Kadıköy’de. (07 Temmuz 2013)

İşte o festivalden dakika dakika gelişmeler

Güncelleme 00.37

Kadıköy Rıhtım’da Gazdanadam Festivali‘ne katılanlar dağılmaya başladı.

Güncelleme 00.35

Birinci Gazdanadam Festivali son buldu.
“Bu daha başlangınç mücadeleye devam!” sloganları atılıyor.

Güncelleme 00.31

Barış Terkoğlu: Artık ne yaparsanız halk sizin yanınızda oluyor hep bir ağızdan
hangi sloganı atacağını biliyor.

Bugün sokağa çıkan halk sokakta çok şey öğrendi.

Güncelleme 00.30

Eflatun: Bu gecenin son şarkısını söylemek bana nasip oldu ama bu şarkı bitmez.

Güncelleme 00.27

Eflatun sahnede

Güncelleme 00.26

Barış Terkoğlu: Türkiye’de artık çıt dediğiniz anda yüzbinlerce insan sokağa çıkıyor. Artık herkes ne istediğini rahatça söyleyebiliyor.

Güncelleme 00.25

Yaşar Kurt: Faşizme karşı omuz omuza

Güncelleme 00.17

  • Yaklaşık 1 milyon kişi Kadıköy’de Gezi Parkı direnişini kutlamaya devam ediyor.

Güncelleme 00.15

Rock müzik sanatçısı Yaşar Kurt sahnede

Güncelleme 00.13

Barış Pehlivan:Haklıysanız ve haklılğınıza iannıyorsanız kazanmayacağınız ve gerçekleştiremeyeceğiniz bir şey yoktur.

Güncelleme 00.10

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan:
Bu gece aslında bugün Türkiye tarihi ve gazetecilik tarihi açısındna bir milat.

Güncelleme 00.05

Çapulcu yoklaması yapılıyor.

Güncelleme 00.03

Mizah sanatçısı Mert Ali Başaran sahnede alıyor.

Güncelleme 23.57

Ulvi Arı, Pandomim sanatçısı sahnede

Güncelleme 23.53

Renan Bilek: Ben bir ceviz ağacıyım Taksim Gezi Pakı’nda

Güncelleme 23.46

Renan Bilek, ayağa kalkan Türkiye için sahnede

Güncelleme 23.45

Bu daha başlangıç mücadeleye devam sloganları atlıyor.

Güncelleme 23.42

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından:

Kırkıncı gününe giren halk hareketi

Güncellleme 23.39

Cem Adrian, birazdan sahne alarak günü noktalayacak.

Güncelleme 23.35

Kadıköy şenliğe dönüştü. Yüzbinler özgürlük ve bağımsızlık sloganı attı.

Güncelleme 23.34

Vapurlarda “her yer Taksim her yer direniş” sloganları atılıyor.

Güncelleme 23.31

Kadıköy’de yüzbinler tam 6,5 saattir eğlenerek direniyor!
Gazdanadam Festivali’ne katılanlar, dönüş vapurlarına binmeye başladılar.

Güncelleme 23.25

Gazdanadam Festivali’nden günün fotoğrafı:

Güncelleme 23.23

Kadıköy’de dönüş vapurları dolmaya başladı.
“Her yer Taksim her yer direniş” sloganları atılıyor.

Güncelleme 23.20

Kadıköy’de yüzbinler, Bulutsuzluk Özlemi ile coşuyor.

Güncelleme 23.17

Gazdanadam Festivali’nde objektiflere yansıyan bir kare

Güncelleme 23.16

Bulutsuzluk Özlemi sahne almaya hazırlanıyor.

Güncelleme Güncelleme 23.13

Orhan Aydın:

  • Biz bu cografyada korkuyu ve yalanı birlikte yendik.
    Şimdi sıra padişah bozuntusunu alaşağı etme zamanıdır.

Güncelleme 23.10

Nazım Hikmet’ten şiirler okunuyor.

Güncelleme 23.05

Kadıköy’de gerçekleşen Gazdanadam Festivali tüm coşkusuyla devam ediyor.

Güncelleme 23.04

Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, Nazım Himet’ten Güneşi İçenlerin Türküsünü okuyor.

Güncelleme 22.58

Nazım Hikmet’ten şiirler okunuyor.

Güncelleme 22.53

Tiyatro Sanatçısı Gülsen Tuncer sahnede

Güncelleme 22.49

  • Kadıköy’de yaklaşık 1 milyon kişi 6 saattir direnişe devam ediyor.

Güncelleme 22.48

Kurtalan Express: Özgürlük ve bağımsızlık için hayatını kaybetmiş dostlarımız için “Gülpembe” yi söyleyelim.

Güncelleme 22.44

Kurtalan Express Beşiktaş formasıyla sahnede

Güncelleme 22.40

Kuratalan Ekspress’ten Ahmet Güvenç: Cem Karaca’dan ıslak ıslak,
Kırmızılı Kadın’a hitaben.

Güncelleme 22.39

Kuratalan Ekspress’ten Ahmet Güvenç: Ben 60 yaşındayım.
Kendimi müzisyen zannediyordum ama ben çapulcuyum arkadaşlar.

Güncelleme 22.38

Gazdanadam Festivali ve çöpleri toplayan gönüllüler!

Güncelleme 22.34

Kadıköy Gazdanadam festivali’nde Kurtalan Ekspresle ile coşuyor.

Güncelleme 22.30

Kurtalan Ekspres ve Serdar Öztop sahnede

Güncelleme 22.28

Kurtalan Express sahnede

Güncelleme 22.25

Gazeteciler direnişi selamlıyor!

Güncelleme 22.23

Barış Terkoğlu: Sizin mücadeleniz sayesinde biz kazandık. Halkın medyası kazandı. Gazdan adamlar, gazdan kadınlar, gazdan gazeteciler kazandı. Bütün dünya sizin
onurlu direnişini duydu.

Güncelleme 22.22

Barış Terkoğlu: Bugün burada onlarca tutuklu gazeteci arkadaşımızın ruhu var.

Güncelleme 22.22

Barış Terkoğlu:

  • Bugün burada işsizliğe, hapisliğe, ölüme rağmen direnen gazeteciler var.

Güncelleme 22.21

Barış Terkoğlu: Kürsülerden gazetecileri, sanatçıları, aydınları tehdit ettiler.

Güncelleme 22.20

Barış Terkoğlu: Polislerini, savcılarını, hakimlerini harekete geçirdiler.
Bütün muhalefete yaptıkları gibi cezaevine attılar. Halen 61 gazeteci arkadaşımız hapiste.

Güncelleme 22.19

Barış Terkoğlu: Televizyonlara, gazetelere operasyonlar yaptılar, yazı işlerini
devlet dairesine çevirdiler. Ele geçirdiklerinin başına memurlarını, yandaşlarını atadılar. Gazetecileri sansürlediler.

Güncelleme 22.18

Barış Terkoğlu: 93 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nı halka duyurmak için kurulan
Anadolu Ajansı AKP’nin propaganda merkezi olmadı mı?

Güncelle 22.17

Barış Terkoğlu: Faşist Hitler; “Basın rejime hizmet ettiği sürece özgürdür.” diyordu. Bugünse AKP’ye hizmet ettiği sürece özgür.

Güncelleme 22.15

Barış Terkoğlu: Biz, bu ülkenin gerçeklerden beslenen medyası olarak
sadece size yetişmeye çalıştık.

Güncelleme 22.13

Barış Terkoğlu:  Bu direnişin sahibi sizsiniz. Kazananı da sizsiniz. Baskıya, zorbalığa, korkuya dayanan bir rejimi yendiniz. Tek adam olma özlemiyle yanıp tutuşan bir diktatörü “hükümet istifa” sesleriyle gökyüzünden yerlere indirdiniz. Özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe, aydınlanmaya, laikliğe, bağımsızlığa, barışa, insan aklına ve onuruna, haklarınıza, adalete, gerçek demokrasiye sahip çıktınız.

Güncelleme 22.10

Barış Terkoğlu: Bu kürsünün üzerinde bugün direnişinizin sesi olan

Cem TV,
Ulusal Kanal,
Halk TV var.

Bu kürsünün üzerinde bugün mücadelenizin gözü olan

Cumhuriyet,
Sol,
Aydınlık,
Yurt gazeteleri var.

Bu kürsünün üzerinde bugün davanızın dili olan

Yön Radyo,
Odatv var.

Ancak emin olun bugün bu kürsünün üzerinde siz varsınız.

Güncelleme 22.09

Odatv haber Müdürü Barış Terkoğlu:

Dostlar, kardeşler, bu ülkenin sokaklarını günlerdir hürriyet bahçesine çevirenler hoş geldiniz.

Güncelleme 22.07

Dr. Mustafa Altıoklar: “Gezi Parkı bütün dünyaya ders verdi”

Güncelleme 22.04

Soner Yalçın Gazdanadam Festivali’nde

Güncelleme 22.03

Boğaziçi Caz Korosu: “Bu dayanışma hiç bitmesin”

Güncelleme 22.01

Gazdanadam Festivali’nde Boğaziçi Caz Korosu orantısız sanat ve zeka kullanıyor…

Güncelleme 21.57

Boğaziçi Caz Korosu muhteşem performansıyla devam ediyor…

Güncelleme 21.52

Habertürk, Mısır’dan iki ayrı şehirden canlı yayın yapıyor,
burnunun dibindeki Kadıköy’u görmüyor.

Güncelleme 21.54

Boğaziçi Caz Korosu “Çapulcular oldu mu meydanlara doldu mu”

Güncelleme 21.51

Boğaziçi Caz Korosu halk türkülerini seslendiriyor.

Güncelleme 21.48

Nejat Yavaşoğulları ‎Gazdanadam Festivali’nde…”Demokrasi gökten zembille inmedi. Toplum demokrasi talep ediyor. ”

Güncelleme 21.46

Kadıköy Gazdanadam Festivali devam ediyor. “Üçüncü köprüyü istemiyoruz” sloganları atılıyor.

Güncelleme 21.43

Boğaziçi’nin ‘çapulcu’ cazcıları sahnede

Güncelleme 21.39

Kadıköy Rıhtım’a giden tüm cadde ve Altıyol halk tarafından trafige kapandı.

Güncelleme 21.35

Bedri Baykam Gazdanadam Festivali nde!

Güncelleme 21.32

Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar: “Ergenekon davasında büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor.
5 Ağustos’ta tüm yurtseverleri Silivri’ye davet ediyorum”

Güncelleme 21.31

Güncelleme 21.28

Bu daha bir başlangıç, mücadeleye devam!

Güncelleme 21.24

  • Brezilya’dan destek olamak için gelenler var.

Güncelleme 21.23

18 Haziran’da tutuklanan direnişçilerin ailelerinden gelen mesaj okundu:
“Onların anne babası olmaktan gurur duyuyoruz.”

Güncelleme 21.22

Türkiye’nin her yöresini temsil eden dansçılar sahnede.

Güncelleme 21.19

Mir Sanat Topluluğu sahnede

Güncelleme 21.15

Kadıköy’da adım atacak yer kalmadı.

Güncelleme 21.13

Kadıköy’de halk dansları ile coşku daha da arttı.

Güncelleme 21.11

Gazdanadam aynı sahnede blues, türkü, koro, halk oyunları.

Güncelleme 21.08

Eylemler coşku ve beraberlikle kutlanıyor.

Güncelleme 21.07

Kadıköy Rıhtım’da 1 Milyona yakın kişi direnişe devam ediyor.

Güncelleme 21.05

Sahnede halk oyunları gösterisi başladı.

Güncelleme 21.03

Güncelleme 21.01

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın kamerasından:

Güncelleme 20.58

Meydan’da halk Gündoğdu Marşı söylüyor

Güncelleme 20.56

Direnişteki THY’ları çalışanları sahnede

Güncelleme 20.54

“Bu daha bir başlangıç, mücadeleye devam!” sloganları atılıyor.

Güncelleme 20.50

Barbaros Şansal’ın hazırlandığı Çapulclar defilesi sahnede

Güncelleme 20.49

“Türkiye faşizme mezar olacak!” sloganı atılıyor.

Güncelleme 20.48

Ataol Behramoğlu: “AKM değil AKP yıkılacak”

Güncelleme 20.47

Ataol Behramoğlu: İşte şurada Haydarpaşa duruyor.
Yıkılmasına engel olacağız. Yağmalamaya izin vermeyeceğiz.

Güncelleme 20.45

Yüzbinler bu daha başlangıç mücadeleye devam sloganı atıyor.
Sanatçılar da sahneden bu slogana katılıyor.

Güncelleme 20.43

Tutsaklığa son, Silivriye özgürlük!

Güncelleme 20.40

Ataol Behramoğlu sahnede

Günceleme 20.37

Gazdanadam Festivali’nde Erdoğan’ın hedef gösterdiği Mehmet Ali Alabora’ya
destek mesajı gönderiliyor.

Güncelleme 20.34

Yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunuluyor.

Güncelleme 20.32

Diktatör istemiyoruz!

Güncelleme 20.30

Oyuncular sahnede

Güncelleme 20.25

Tuncay Özkan Kadıköy’de! Tuncay Özkan’a özgürlük ve dayanışma grubu
Gazdanadam festivalinde soruyor:
“Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana”

Güncelleme 20.11

Kadıköy’de kalabalık gittikçe artıyor.



Güncelleme 20:08

Meydandan ilginç kareler.

Güncelleme 20.07

Kadıköy’deki, Gazdanadam festivaline yaklaşık 1 milyon kişi katılıyor

Güncelleme 20.03

Sanatçı Orhan Aydın: Özügür ülkenin özgür insanları ne kadar güzelsiniz.

Güncelleme 20.02

Direnişe ses veren medya Gazdanadam festivalinde birleşti.

Güncelleme 20.00

Meydan’da “hükümet istifa” sloganları atılıyor.

Güncelleme 19.59

Kaz ova işçileri meydanda.

Güncelleme 19.56

Çapulcu Defilesi öncesi son hazırlıklar

Güncelleme 19.54

Yüzbinlerce insan Kadıköy Rıhtım’da Gazdanadam Festivali’nde direniyor.

Güncelleme 19.50

Gazdanadam Festivali’nde Hey Jude söyleniyor.

Güncelleme 19.49

Direnişçiler kendilerini kovalarken üstgeçitten düşüp yaşamını yitiren
Komiser Mustafa Sarı‘yı da andı.

Güncelleme 19.48

Kadıköy Rıhtımında müthiş bir coşku var. Kardeşlik şarkıları söyleniyor.

Güncelleme 19.41

Çapulcular Korosu direnişte yaşamını yitiren vatandaşlarımızı anıyor.

Güncelleme 19.38

SoL Major sahnedeydi

Güncelleme 19.37

Çarşı TOMA’yı yine elegeçirdi.

Güncelleme 19.36

Güncelleme 19.34

Onbinler “Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganı atıyor.

Güncelleme 19.33

Gazdanadam Festivali’nde Sivas katliamında yitirdiğimiz aydınlar anılıyor.
Güncelleme 19:32
Medya böyle protesto edildi.

Güncelleme 19.31

Gazdan adam olur sizden adam olmaz:

Güncelleme 19.30

Sembolik gaz kapsülü

Günceleme 19.28

At sırtından attı, haydi Türkiye şimdi sıra bizde! ” yazılı döviz:

Güncelleme 19.26

Birazdan Barbaros Şansal’ın Çapulcu Defilesi olacak. Mankenler hazırlandı.

Güncelleme 19.23

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atılıyor.

Güncelleme 19:22

Gazdan adam festivalinden objektiflere yansıyanlar:

Etraftaki çatılarda yüzlerce kişi toplanmış durumda.

Güncelleme 19.18

Sloganlarla beraber halkın coşkusu her geçen dakika artıyor.

Güncelleme 19.11

Kadıköy’e giden bütün yollar tıklım tıklım.

Güncelleme 19.08

Gazdanadam konseri başladı.

Güncelleme 19.04

Yüzbinler Kadıköy’de alanda büyük bir coşku var.

Güncelleme 19.02

Mustafa Mutlu: Bugün Türkiye üç beş ağaçtan ormanları savunma kavgası veriyor. Ve bu kavga kesinlikle Türkiye’yi daha demokratik daha çağdaş bir yola doğru götürüyor.

Güncelleme 19.01

Mustafa Mutlu: Eski salı pazarına kadar inen bir kalabalık var. Yüzbinlerce isnna buraya örgütlü olarak gelmedi. Kimse bunların cepleirne para koymadı. İnsanların gözleirne bakarsanız bu mücadeleden dönüş olmayacağını görürsünüz.

Güncelleme 18.59

Mustafa Mutlu: 12 Eylül döneminde de gazeteclik yaptım. Ama böylesine gazetecliklere yönelik baskılar, tazminat davaları, hapse atılanlar görmedim.

Güncelleme 18.56

Yüzbinler Kadıköy^de hükümet istifa sloganları atıyor.

Güncelleme 18.55

Kadıköy Rıhtım Her yer Taksim her yer direniş diye yankılanıyor.

Güncelleme 18.54

Bu daha başlangıç mücaleye devam sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.52

Meydan’da her yer Taksim her yer direniş sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.50

Gazdanadam’da Pavane çalıyorlar.

Güncelleme 18.50

Levent Kırca: Gezi Parkı Türkiye Cumuriyeti vatandaşlarınındır.

Güncelleme 18.49

Levent Kırca: Polisi taraf yaparsanız polis kafasına kurşun sıkar.

Güncelleme 18.48

Levent Kırca: Hükümet düşmüştür. Onlarda kendi çapında direniyorlar.

Güncelleme 18.45

Çapulcular Korosu sahne aldı.

Güncelleme 18.41

Soner Yalçın: “İçerdekiler esir değildir. Ben içerde esir değildim. Dışarıya çıkınca birçok esir gördüm”

Güncelleme 18.40

Kadıköy’de Hükümet istifa sloganları atılıyor.Güncelleme 18:38
Soner Yalçın, Barbaros Şansal ve Mustafa Mutlu bir arada.

Güncelleme 18.36

Soner Yalçın: Korkuyu yendik, zafer kazandık. Buradan meslektaşlarıma sesleniyorum: Korkmayın, cezaevine atılsanız da bunun sonu yok”

Güncelleme 18.35

Çapulcular defilesi sahne aldı.

Güncelleme 18.35

Soner Yalçın: “Bu mücadelenin yaşı yok. Hepimiz genciz. Hepimiz bir çatı altında birleşeceğiz. Benim yaşımı 17”

Güncelleme 18.34

Soner Yalçın: “Taksim direnişi bir patlamadır. Tek isteğimiz var, aydınlık bir Türkiye”Güncelleme 18.32Halk TV muhabirinin kolundaki polis şiddeti izleri.

Güncelleme 18:32

Soner Yalçın: “Sanıyorlardı ki korkuturuz, sindiririz bir daha yazamazlar ama biz yazmaya devam edeceğiz”

Güncelleme 18.31

Soner Yalçın: “Burada Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı, Mehmet Haberal’ı, Fatih Hilmioğlu’nu, Yalçın Küçük’ü gördüm”

Güncelleme 18.30

Soner Yalçın: Bu mücadele gerçekler mücadelesidir bu gerçekleri her ya da geç ortaya çıkaracağız, bunu yazmaya devam edeceğiz.

Güncelleme 18.29

Genç yaşlı çocuk milyonlar Kadıköy meydanında

Güncelleme 18.22

Yüzbinler Kadıköy’de Gazdanadam Festivalinde buluştu.

 

Güncelleme 18.17

Çarşı Gazdanadam Festivali’nde.

Güncelleme 18.16

Barış Pehlivan: “Bu festival yüreğimizdeki cevahirin kararmadığını göstermiştir.

Güncelleme 18.13

Kadıköy Meydanı doldu taştı

Güncelleme 18.11

Kadıköy Meydanı ve alana çıkan yollar hınca hınç dolu.

Güncelleme 18.09

Forumlar Gazdanadam Festivali’nde buluşuyor.

Güncelleme 18.07

Gazdanadam festival alanı tıklm tıklım doldu.

Güncelleme 18.05

Meydan’da Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana sloganları atılıyor.

Güncelleme 18.02

Biraz önce FKF Hürriyet Bandosu sahne aldı.

Güncelleme 18.00

Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Atilla Özsever Gazdanadam Festivali’nde

Güncelleme 17.58

THY direnişçileri alanda

Güncelleme 17.50

Nautilius tarafından gelen direnişçiler.

Güncelleme 17.48

Hıdır Hokka ve CHP Milletvekili Ali Özgündüz alanda.


Güncelleme 17.46
Halk akın akın meydana geliyor. Ama meydan dolu.
Güncelleme 17.45

Sanatçılardan ciddi bir katılım var

Güncelleme 17.40

Kadıköy Rıhtım’da festivale katılanlar hep birlikte Gündoğdu Marşı söylüyor.

Güncelleme 17.37

Bu daha bir başlangıç mücadeleye devam sloganları atılıyor.

Güncelleme 17.11

Semiha Yankı: Gezi Parkı direnişi baskıya başkaldırış, padişah sultası ile yönetilmeye karşı bir duruştur.Ben de sonuna kadar destekliyorum.

Güncelleme 17. 05
Melek Baykal: Sanatın, halkın, gençliğin birlik çağrısı duyulsun, barışçıl sesi hiç kesilmesin ve gür çıksın. Sizinleyim.

 Güncelleme 17.03

Festival için hazırlanan maket TOMA

Güncelleme 17.01

Semiha Yankı: Gezi Parkı direnişi baskıya başkaldırış, padişah sultası ile yönetilmeye karşı bir duruştur.Ben de sonuna kadar destekliyorum.

Güncelleme 18.20

Uğur Mumcu Park Forumu şuan itibariyle alana giriş yapıyor

Odatv.com

100 sanatçıdan ilan : KAYGILIYIZ!

Dostlar,

100 sanatçı bir basın ilanı verdi..

  • KAYGILIYIZ!..
  • Nefret söylemi ve baskılar  sona ermeli..
  • Toplum kutuplaşıyor…….

Çok sevindirici bir gelişme..

Destekliyoruz..

Metin aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
30.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================

100 aydından ilan: Kaygılıyız!

Yazarlar Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk, oyuncular Halit Ergenç, Ruktay Aziz ve Çetin Tekindor, şarkıcılar Zülfü Livaneli, Leman Sam ve Harun Tekin’in de

aralarında bulunduğu 100 sanatçı gazetelere ilan verdi.

ntvmsnbc,

29 Haziran 2013

Aralarında çok sayıda edebiyatçı, oyuncu ve şarkıcının bulunduğu sanatçılar gazetelere ilan verdi.

Kaygılıyız” başlıklı ilanda, toplumda yaşanan kutuplaşmaya dikkat çekildi.

İlanda şu ifadelere yer verildi                         :

“Sanat, hayatımızı diri tutan, bizi acılarımızdan arındıran, soluk almamızı sağlayan nefes borumuzdur. Bu ülkenin toplumsal değerlerine, acılarına
her zaman yakın durmuş, sorunlarını gözlemlemiş, bu uğurda acılar çekmiş sanatçılar olarak diyoruz ki;

Ortada yine bir öfke ve nefret kokusu var. Sanatçı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyor. “Ayaklar baş oldu”
sözünü sakınmadan söylenen dil, topluma nefret tohumları ekiyor.
“Siz ve biz” söylemi toplumsal kutuplaşmayı keskinleştiriyor.

Aşağıda imzası bulunan sanatçılar olarak, toplumda yeni mağduriyetler yaşanmaması için nefret dilinin sona ermesini,
sanatçıların ve sanat eserlerinin hedef gösterilmemesini ve
toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz.”

İlanda imzası bulunan sanatçılar şöyle:

Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Ara Güler, Orhan Pamuk, Nuri Bilge Ceylan, Fazıl Say, Ferzan Özpetek, Murathan Mungan, Ayşe Kulin, Sırrı Süreyya Önder, Halit Kıvanç, Tarık Akan, Elif Şafak, Emrah Serbes, Haldun Dormen, Filiz-Fikret Otyam, Ahmet Ümit, Halit Ergenç, Rutkay Aziz, Çetin Tekindor, Okan Bayülgen, Serra Yılmaz, Volkan Konak, Ayfer Tunç, Nebil Özgentürk, Yavuz Bingöl, Sunay Akın, Haluk Bilginer, Can Dündar, Erdal Beşikçioğlu, Ataol Behramoğlu, Cahit Berkay, Levent Üzümcü, Devrim Erbil, Selçuk Yöntem, Vedat Sakman, Erol Demiröz, Mustafa Alabora, Zeynep Oral, Gürer Aykal, Latife Tekin, Halil Ergün, Ece Temelkuran, Derya Köroğlu, Müge İplikçi, Edip Akbayram, Cihan Ünal, Müjde Ar, Ferhan Şensoy, Leyla Erbil, Onur Akın, Ahmet Telli, Bejan Matur, Metin Üstündağ, Yılmaz Odabaşı, Zeki Alasya, Mehmet Aksoy, Ahmet Say, Müjdat Gezen, Demet Akbağ, Yüksel Aksu, Ferhan-Ferzan Önder, Gülsin Onay, Leman Sam, Musa Kart, Kürşat Başar, Ahmet Güneştekin, Menderes Samancılar, Sermiyan Midyat, Ercan Kesal, Bulutsuzluk Özlemi, Ömer Faruk Sorak, Musa Eroğlu, Osman Şahin, Harun Tekin, Kardeş Türküler (BGST), Kudsi Ergüner, Duman,
Bedri Koraman, Nejat İşler, İdil Biret.

MİLLİ MERKEZ AYAĞA KALKIYOR!


MİLLİ MERKEZ AYAĞA KALKIYOR!

Mustafa MUTLU
Vatan Gazetesi, 20.4.13

İki yıl önceki genel seçimlerden hemen sonra Meclis çatısı altında bir
Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmuştu. Kimi sivil toplum kuruluşları da
bunun üzerine aynı günlerde Milli Anayasa Forumu altında
toplantılar düzenlemeye başladılar.

Bunun için kimi milletvekilleri, TBMM dışındaki kimi siyasal partilerin temsilcileri, uzmanlar, akademisyenler, meslek odaları, sendikalar, dernekler ve vakıflar gibi demokratik kitle örgütleri ile kimi gazeteciler bir araya geldi.

İlk toplantı 22 Ekim 2011’de İstanbul’da yapıldı. Bunu 75 bin kişinin katıldığı
151 toplantı daha izledi. Toplantıların 50’si illerde, 92’si ilçelerde, 10’u da mahalle
ve köylerde gerçekleştirildi.

Atatürk’te birleşmek!

Forum, Türkiye çapında düzenlediği etkinliklerle, “bölücü Anayasa girişimi”ne karşı önemli bir kamuoyu oluşturmayı başardı. 28 Nisan 2012’de Ankara’da
“Atatürk’te Birleştik” sloganıyla ve 3 bin kişinin katıldığı bir toplantıyla “resmi bir kimliğe” bürünmeye başladı.

O toplantının sonunda oy birliğiyle yayınlanan bildiride,

  • “Günümüz Anayasası’na göre seçilmiş olan bu Meclis’in, tümüyle yeni bir Anayasa yapmaya hakkı ve yetkisi yoktur. İktidarın tek amacı, 1982 Anayasası’nı bahane ederek, ‘bölünme anayasası’nı topluma dayatmaktır.’ denildi.

Başkanlığını deneyimli siyasetçi ve hukukçu Hüsamettin Cindoruk’un üstlendiği
Milli Anayasa Forumu, bu 23 Nisan’da ise yeni bir kimliğe bürünecek. O gün saat 14.00’te Ankara’daki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan
Milli Merkez Kurultayı’nda yapılanmanın statüsü de belirlenecek.

Milli Anayasa Forumu Başkanı Hüsamettin Cindoruk,

  • “Bu anayasayı ihlal etmeye, bu anayasayı değiştirmeye güçleri yetmeyecek.” diyor ve ilerleyen yaşına karşın tüm Türkiye’yi adım adım dolaşıyor.

Milli Merkez yapılanmasına CHP’den ve MHP’den kimi milletvekilleriyle genel merkez ve örgüt yöneticileri, İşçi Partisi, DSP, DP, Atatürkçü Düşünce Derneği, Türkiye Gençlik Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitim-İş Sendikası gibi pek çok demokratik kitle örgütü destek veriyor.

Bu Kurultay’da, Milli Anayasa Forumu’nun 152 toplantısını kapsayan faaliyet raporu sunulacak. Ayrıca Merkez Yürütme Kurulu seçilecek…

Seyirci kalmamak…

Mevcut partilerde bir araya gelemeyen muhalefeti toparlamak amacıyla yola çıkan
Milli Merkez’in “partilerüstü bir halk hareketi” olarak mı kalacağı ya da yola siyasal parti olarak mı devam edeceği bu toplantıda belli olacak…

Açıkça yazmakta yarar var:

Bu hareket başarılı olur ya da olmaz…

Ama en azından bunca insan taşın altına elini koyuyor ve olup bitene seyirci kalmıyor!

İktidar korkusundan herkesin saklanacak delik aradığı bir dönemde tek başına bu bile az şey mi?

Öncüler!

Milli Merkez’in Düzenleme Kurulu’nda yer alan adlar ise şöyle:

  • Hüsamettin Cindoruk, Yekta Güngör Özden, Mümtaz Soysal, Ali Topuz, Ufuk Söylemez, Kemal Anadol, Şahin Mengü, Necla Arat, Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Zekeriya Beyaz, Ümit Ülgen, Haluk Dural, Fevzi Durgun, Sönmez Targan, Ataol Behramoğlu, Göksan Soner, Türker Ertürk, İlker Yücel, Erdoğan Özer…

Naci BEŞTEPE : BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ


E. Tümg. Naci BEŞTEPE

Naci_Bestepe_portresi

BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ      

Bugün (24 Mart 2013 Pazar), Ankara Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, ADD öncülüğündeki VATAN-CUMHURİYET VE EMEK BİRLİKTELİĞİ‘nin düzenlediği, Anayasa ve Türkiye Gündemi konulu,  ANKARA BULUŞMASI’nı izledim.

2000 kişilik salona 5 bin kişi gelmişti.

Daha önce görmediğim coşkulu bir kitle vardı.

Konuşmacılar izleyicileri, izleyiciler konuşmacıları ateşledi.

Karşılıklı çok güzel etkileşim oldu.

Bu kalabalık, ilgi ve coşkuda; organizasyonun iyi planlanıp uygulanması yanında,
21 Mart NEVRUZ ve BÖLÜNME mitinginin yarattığı tepkinin de etkili olduğunu değerlendirdim.

Başta ADD Genel Başkanı Sayın ÇÖLAŞAN olmak üzere çorbada tuzu bulunan herkesin kutlanmayı hakkettiğini söylemeliyim.

Kısaca konuşmacılardan aldığım vurguları aktarayım.

– ÇYDD Başkanı Prof. Aysel ÇELİKEL;

Cumhuriyetle al-ver olmaz.

Her şeyini Atatürk Cumhuriyetine borçlu bir Türk vatandaşı olarak dayatılan sisteme teslim olmayacağım.

 Ankara Barosu Başkanı Prof. Metin FEYZİOĞLU;

Ver padişahlığı al özerkliği.
Sevr’i hortlatmayız, Lozan’ı vermeyiz.
Görev belgemiz Atatürk’ün Gençliğe Hitabı’dır.

 Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih KANADOĞLU;

Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun  azim ve kararı kurtaracaktır.

 – Gazi Koray GÜRBÜZ;
Annemin göz yaşlarının hesabını kim verecek?
Madalyalarımızı Öcalan’a mı verecekler?
Vücudumuzun kalan kısmını da vatanımızın bütünlüğü ve ulusumuzun birliği için vermeye hazırız.
Anaların gözyaşının alçakça kullanılmasına asla izin vermeyeceğiz.

– Eğitim-İş Sendikası Başkanı Veli DEMİR;

1980’de Türkiye 45 milyonken 2.5 milyon sendikalı vardı.
Bugün, 75 milyonluk ülkede yalnızca bir milyon sendikalı var.

 Şair ve gazeteci Ataol BEHRAMOĞLU;

Cellat hukukunu reddediyorum. Bunlar hem hakim, hem savcı hem cellat..
Antiemperyalist, aydınlanmacı, yurtsever cephede buluşmalıyız.

– BMC İşçileri Temsilcisi;

Kanuni Sultan Süleyman, eş başkanlık yapacağına aç işçilerini doyur.

– Engelliler Federasyonu Başkanı Turhan İÇLİ;

Yoksullar ve sakatlar, diktatörlüğü sürdürmek için oy deposu haline getirilmek istenmektedir. Ulusal değerler kadar halkın sosyal durumu da gözetilmelidir.

 TGB Eski Başkanı ve Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker YÜCEL;

Çözüm iktidar olmaktır. İktidar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Parça parça  direne direne değil, BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ.
      Gençlik vardır. Deneyiminizden yararlanmak istiyoruz.

    – Gazeteci- Yazar Bekir COŞKUN;

      Kötü gidişe dur demek için siyasi partiler aklını başına toplamalıdır.
AKİL ADAMLAR topluyor, sizler SAKİL ADAMLAR mısınız?
Gerekiyorsa Meclisi  terk edin.

 – İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL;

Ülke işgal altındadır!
      Milli görüşten gelip ABD emperyalizmi ile işbirliği yapanlarca işgal gerçekleştirilmiştir.
Muhalefet milletvekilleri Meclisi terk etmeye hazır olmalıdır.
      Başı kapalı ulusalcı kadını, başı açık işbirlikçiye tercih ederim.
Siyasallaşacağız.

    – ADD Genel Başkanı Tansel ÇÖLAŞAN;

Cumhuriyetten mağdur olduğunu iddia eden dinciler ile bölücüler (feodal ağalar) Cumhuriyete karşı iş birliği halindedir.

AKP’li milletvekillerinin çoğu da vatan-millet ve Cumhuriyet için oy kullanacaktır. Yoksa tarih ve millet onları affetmeyecektir. İhanet edenler olarak yazılacaklardır.

Görevimiz; köy köy, mahalle mahalle halkı aydınlatmak, buradan alınan mesajları iletmektir.
Çağrı yaptığımızda hazır olun.
İlk çağrı; 8 Nisan’da hep beraber SİLİVRİ’de olacağız.

********************
      Ulusal birlikteliğimize, vatanın bütünlüğüne, cumhuriyet değerlerimizi korumaya olan kararlılığımızı yineleyerek ve güven tazeleyerek ayrıldık salondan.
Bir kez daha teşekkürler bu günü bize yaşatanlara.

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan:‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

portresi

Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği                        :

Yargı siyasallaştı; aydınlar hapishanelere dolduruldu!

29 Ekim 2012’de Ankara’da on binlerce yurttaşın katıldığı Cumhuriyet Bayramı kutlamasını örgütleyen, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve sendikanın içinde
yer aldığı Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği, 24 Mart Pazar günü saat 13.00’te Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde

  • “Vatanımıza – Cumhuriyetimize ve Emeğimize Sahip Çıkıyoruz”

etkinliği düzenleyecek.

Etkinliğe;

– Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel,
– ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan,
– İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal,
– Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu,
– Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu,
– Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun,
– Sanatçılar Girişimi Sözcüsü ve yazarımız Ataol Behramoğlu,
– Türkiye Gençlik Birliği eski Genel Başkanı İlker Yücel,
– Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir,
– Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin,
– İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör ve
– Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İçli

konuşmacı olarak katılacak.

Vatanın – Cumhuriyetin ve emeğin saldırı altında olduğunu belirten,
saldırının anayasa tartışmaları ile açığa çıktığını ifade eden
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, etkinliğe ilişkin,

  • Yeni anayasa bölünme isteyenlere yarayacak.
    Anayasada nelerin yer alacağı, terör örgütü başı ile pazarlık ediliyor.
  • İçeriği halktan gizlenen bu pazarlığın amacı, ülkemizin bölünmesine yol açacak tavizler karşılığında, iktidar alanlarının genişletilmesine destek almaktır.
  • Ulusumuz ise emperyalizme karşı verilen ‘Kurtuluş Savaşı’ sonrası sınırları çizilen aynı vatanda birlikte yaşamak istiyor” açıklamasını yaptı.
  • Yargının siyasallaştığı, hapishanelerin hukuksuz uygulamalarla doldurulduğu; demokrat, Atatürkçü, sivil veya asker birçok aydının özgürlüğünden yoksun bırakıldığı bir ortamda anayasanın yapılamayacağını belirten Çölaşan,
  • Amaç; Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmek,
    insanlarımızı din, mezhep ve etnik kökenlerine göre ayrıştırarak
    Türk milletini birbirine düşürmek, vatanı bölmek, Cumhuriyet’i yıkmaktır.
  • Oynanan oyunu görüyoruz. Oynanan oyunu bozacağız.
    Halkımızın toplantıya güçlü bir şekilde katılımı ve varlığı,
    saldırı odaklarına açık bir mesaj olacak, sonraki eylemlerimiz için
    kuvvet kazandıracaktır.” dedi. (Cumhuriyet, 20.03.2013)