Etiket arşivi: Tarık Akan

MİNİK SERÇE ve ÖKSE

portresiLütfü Kırayoğlu
Elektrik Müh. (İTÜ)
ADD Gn. Bşk. Başdanışmanı

Türkiye günlerdir ekonomik krizi, enerji zamlarını, artan gıda fiyatlarını unuttu, siyasal iktidarın ortaya attığı Sezan Aksu tartışmasına takıldı. Sezen Aksu bir dönem buğulu sesi, ilginç şarkıları ve yaşam biçimiyle her yaştan yurttaşımızı etkiledi. Bu etkiden yararlanarak, geniş halk kitlelerini siyasal iktidarın yanına çekme çabalarına girdi. Ülkemize ikinci 12 Eylül darbesini indiren 12 Eylül 2010 halk oylaması sırasında “HAYIR” diyenler için ağır sözler söyledi. Kumpas davalarında yargılananları açık şekilde hedef aldı. Bu sırada siyasal iktidar, şarkıcıyı şöhretinin zirvesine çıkardı. Bu yıllarda siyasal iktidar FETÖ ile ortaktı ve balayı yaşıyorlardı. FETÖ ile siyasal iktidarın büyük çatışması başlayınca da Sezen Aksu’nun cemaat ilişkileri ortaya döküldü. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Aksu, adeta mezara gömüldü.

Ülkemizdeki derin aşağılık kompleksi nedeniyle biraz yıldızı parlayanlara hemen Batı’dan bir ad yakıştırılır. Futbol kadar, müzik ve sinema dünyasında da bu böyledir. Şifo Mehmetler, Afrodit Ahular, Minik Serçeler yaşamımıza bu aşağılık duygusu ile sokuldu. Sezen Aksu için ünlü Fransız sanatçı Edith Piaf’dan esinlenerek “Minik Serçe” adı takıldı. Minik Serçe sıfatı aklıma, hep ökse otundan yapılma tuzakları getirdi.

ÖKSE OTU

Ökse otu, halk arasında gövelek ya da düvelek olarak tanınan, kimi hastalıklara da iyi geldiği söylenen, ağaçlar üzerinde asalak olarak yaşayan bir bitki türüdür. Ancak ökse otu esas olarak, minik ötücü kuşları yakalamak için hazırlanan bir tuzak olarak bilinir. Ökse otunun çiçeklerinden elde edilen bir zamk ile hazırlanmış tuzak, küçük ötücü kuşların yoğun olarak bulunduğu ağaçlık bölgelerde yerleştirilir. Tuzağın yakınlarına da daha önceden ehlileştirilmiş çığırtkan ötücü kuşlar konur. Çığırtkan kuşun ötüşünü duyan öbür kuşlar tuzağın olduğu bölgeyi güvenli olarak değerlendirilir ve kondukları yapışkan çubuğa yapışıp yakalanarak avcıların eline düşer. Çığırtkanın görevi, kendi cinsini avcının kucağına çekmektir.

İşte Sezen Aksu, “Minik Serçe” adıyla, sükseli sesi ile yıllarca magazin kültürü ile yetişen yüz binlerce insanı FETÖ tuzağına çekti. FETÖ siyasal iktidarın en büyük koalisyon ortağı iken iktidardan yana, sonraları da FETÖ’den yana insanları etkileyip tuzağa çekti. Aksu’nu babası da FETÖ’nün ilk karargâhı olan İzmir Yamanlar Kolejinde öğrenim gören minik yavruları aynı tuzağa çekiyordu. Muhafazakar çevrelerde Aksu’nun babası gibiler, futbol seven çevrelerde, Hakan Şükürler, şarkı seven çevrelerde Minik Serçe vb. kişiler… FETÖ görünürde muhafazakar bir yaşam biçimini benimsiyor, Minik Serçe de özel yaşamında bırakın muhafazakar çevreleri daha hoşgörülü çevrelerin bile kabul edemeyeceği her türlü aşırılığı pervasızca sergileyebiliyordu. Olsun… O da böyle çevreleri etkileyecekti.

  • 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’nün gerçek yüzü bütün çıplaklığı ile ortaya çıktıktan sonra

Minik Serçe’nin sesine hayran olanlar büyük bir düş kırıklığı yaşadılar. İktidar çevreleri de Minik Serçe ile tepedekilerin el ele, diz dize şarkı söylediği günleri belleklerinden sildiler. Taa ki Sezen Aksu’nun 2017 yılında yazıp bestelediği “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısındaki

Binmişiz bir alamete
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e

sözlerini aradan 5 yıl geçtikten sonra iktidar ile ortağı duyuncaya dek…

Sezen Aksu birdenbire yeniden gündem oldu. Tosuncuklar Aksu’nu evine dek yürüyüp gözdağı verdiler. Açıklamalar, basın toplantıları, karşı açıklamalar birbirini kovaladı. Bu durumda Sezen Aksu’ya sahip çıkabilecek bir tek kesim vardı. Ama onlar, zamanında Aksu tarafından incitilmiş henüz bu travmayı (AS: zedelenmeyi) aşamıyorlardı. Yine de Aksu’ya yapılan saldırının nedenine ve geldiği yere bakarak bağırlarına taş bastılar ve Aksu’yu biraz çekingen biçimde olsa da savunmaya başladılar.

  • Bu olay Sezen Aksu benzeri bütün şöhretten başı dönmüşlere ders olmalı.

İbrahim Tatlısesler, Hülya Avşarlar, Hülya Koçyiğitler, Acun Ilıcalılar, Rıdvan Dilmenler, Tanju Çolaklar, Arda Turanlar akıllarını başlarına devşirmeli.

Gerçek sanatçı, alnında ışığı ilk hisseden insandır” diyen büyük Atatürk’ün bu sözünü en iyi gerçek sanatçılar değerlendiriyor ve halka umut saçıyor.

Onlar Fazıl Saylar, Tarık Akanlar, Edip Akbayramlar, Genco Erkallar gibi binlercesi gönüllerde taht kurmayı sürdürecek.

Prof. Öztrak: Ekonomimiz ağır hasta

Prof. Öztrak: Ekonomimiz ağır hasta

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak,
– “İşsiz sayısı son 7 aydır her ay 900 binin üzerinde artıyor. İşsizlik milletin canını gerçekten çok yakıyor.” dedi.
[Haber görseli]
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısına, Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan Tarık Akan‘ı ölümünün 3. yılında anarak başladı. Bu sabah haziran ayı işsizlik rakamlarının açıklandığını anımsatan Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü :
“Ekonomi sağlıklı mı, yurttaşlarımız mutlu mu, milletimizin karnı tok, sırtı pek mi bunu en iyi işsizlik rakamlarından anlarız. Eğer bir ülkede milletin işi varsa, gençler üniversiteden mezun olduğunda hemen iş bulabiliyorlarsa o ülkede işler yolundadır, ekonomide çarklar dönüyordur ama bugün açıklanan işsizlik rakamları bir kez daha şunu gösterdi; ekonomimiz ağır hastadır. İşsizlik haziranda % 13’e yükselmiş. Geçen yıldan bu yana artış 3 puan olmuş.
– İşsiz sayısı 938 bin kişi artmış, 4 milyon 253 bine çıkmış.
– Gerçek işsiz sayımız ise son bir yılda 1 milyon 120 bin kişi artarak 7 milyon 724 bine ulaşmış.”
Son bir yılda çalışma çağındaki nüfusun 800 bin kişi artmasına karşın bunlardan salt  137 bininin iş gücüne katıldığına dikkati çeken Öztrak, bugüne dek böyle düşük düzeyde iş gücüne katılım olmadığını söyledi.
Öztrak, TÜİK‘in açıkladığı rakamları eleştirerek, “Anlaşılan TÜİK’in başında oturan damadın arkadaşı yine kalemi eline almış kimi düzeltmeler yapmış. Verilerle oynayarak gerçekleri gizleyemezsiniz. Artık mızrak çuvala sığmıyor.
İnsanlar işsizlikten inim inim inliyor. İşsizlik milletin canını gerçekten çok yakıyor.” ifadesini kullandı.
“GENÇ İŞSİZLİK ARTIYOR”
Bütün düzeltmelere karşın genç işsizliğinin son bir yılda 5,4 puan arttığının altını çizen Öztrak, iş arayan her 4 gençten birinin iş bulamadığına değindi.

Son bir yılda işini yitiren vatandaşların sayısının 802 bin kişi olduğuna dikkat çeken Öztrak, “Çalışanların sayısındaki azalma 8 aydır sürüyor. Bu denli yapışkan bir işsizliği ekonominin %4,7 daraldığı 2009 krizinde bile görmedik.” diye konuştu.

Öztrak, 802 bin kişi işini kaybetmesine karşın, İşsizlik Sigortasından yararlananların sayısının 657 binde kaldığını belirterek, İşsizlik Fonu‘nun başka amaçlar için kullanıldığını ileri sürdü.

“Hatırlayın, bu ülkede bir yazar kasa atıldı diye iktidar düşmüştü ama bugün insanlar Ankara’nın göbeğinde kendini yakıyor.” ifadesini kullanan Faik Öztrak, “borçlarını ödeyemediği gerekçesiyle kendini yakan” emekli Recep Peker’in fotoğrafını gösterdi.

“Bu vatandaşımızın gözlerindeki çaresizliğe sarayın bakmasını istiyorum. Aslında bu fotoğraf 17 yıl sonunda bu iktidarın bu ülkeyi nereye getirdiğini açık seçik gösteriyor.” değerlendirmesini yapan Öztrak, borcun milletin kemiğine dayandığını söyledi.

“ÜLKE YÖNETİLMİYOR”

Protestoya düşen senet tutarının, karşılıksız çeklerin, bankaların tahsil edemediği borçların arttığını, milletin yuvasının yıkıldığını anlatan Öztrak, şöyle konuştu:

“Milletin sesini ne saray sosyetesi ne de havuz medyası işitiyor. Onların işi tıkırında. Kanatlı, kanatsız, tekerlekli, tekerleksiz, yüzen, yüzmeyen her cins sarayları var, oralarda oturup milleti unuttular. Daha yeni Almanya’dan her biri 20 milyon liralık 4 tane lüks araç almışlar. Niye almışlar? ‘Millet bu kadar sıkıntı içinde niye tasarruf yapmıyorsunuz?’ dediğinizde yanıt hazır, ‘Sarayın itibarından tasarruf olmaz.’ Biz, boşuna söylemiyoruz, ülke yönetilmiyor, ülke savruluyor. Bunlar israfın, debdebenin, şatafatın doruklarında gezerken milletten iyice koptular.”

Faik Öztrak, esnafın, çiftçinin perişan olduğunu, ayçiçeği üreticisinin malını nereye satacağını bilemediğini belirterek, elektrikten doğalgaza, sigaradan çaya zam yağmuru altında milletin sırılsıklam olduğunu dile getirdi.

İktidarın, “yandaş borçlarını” yapılandırmaya öncelik verdiğini, çiftçinin, esnafın, memurun, işçinin, sanayicinin derdine çare aramadığın söyleyen Öztrak, “Damat bir yandan gidiyor yabancı haber ajanslarına ‘Türkiye’nin güçlü mali tabloları güven veriyor‘ diye dil döküyor, öbür yandan kendine bağlı Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi adama? Mali dengeler bu denli güçlüyse, Borçlanma Genel Müdürlüğü’ne neden ihtiyaç duydunuz?” dedi.

“HER GÜN 77 MİLYON DOLAR FAİZ ÖDENDİ”

AKP iktidarlarında, Türkiye’nin dış borcunun 3,5 kat artarak 453 milyar dolara yükseldiğini, iç borcunun ise 700 milyar lirayı aştığını savunan Öztrak, “Milletin kesesinden tek kuruş çıkmayacak deyip yaptıkları kamu özel iş birliği projeleri bugün tam bir kara delik olmuş. Milletin yatmadığı hastane, geçmediği köprü ve yollar için dolar ve avro ile milyarlık garantiler vermişler.” değerlendirmesinde bulundu.

Öztrak, 50 milyon $ için Türkiye’nin en stratejik fabrikalarından Tank Palet Fabrikası’nın Katar’a satılmak istendiğini belirterek, “Dün Genel Başkanımız, ‘Tank Palet Fabrikası’nın Katar ordusuna peş keş çekilmesine zemin hazırlayan 1105 sayılı karar neden Resmi Gazete’de yayımlanmadı?’ diye sordu. Saraydan ‘çıt’ yok. Madem saraydan ‘çıt’ yok, milletimizin stratejik savunma sanayini Katar ordusuna peş keş çeken bu kararnameyi açıklamak sarayın ortağı Sayın (Devlet) Bahçeli’ye düşer.” diye konuştu.

Bu yıl ilk 7 ayda bütçeden yapılan faiz ödemesinin yaklaşık 11 milyar dolar olduğuna işaret eden Öztrak,

  • 2003’ün ilk günlerinden 31 Temmuz 2019’a kadar bütçeden faiz için ödenen tutarın 467 milyar dolar olduğunu anlattı.
  • CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, AKP’nin iktidarda olduğu 16,5 yılda her gün faize 77 milyon dolar ödendiğini söyledi.

“AKILLARA DURGUNLUK VEREN LAFLAR”

Harcamalar artarken, bütçenin zamlarla ve 1 kezlik gelirlerle toparlanmaya çalışıldığına değinen Öztrak, bunun sürdürülebilir bir durum olmadığının altını çizdi.

  • “Ekonomi tel tel dökülüyor ama saray aspirinle, milletin kefen parasına el koyarak, TÜİK Başkanına verileri makyajlatarak, bir de gündem değiştirerek durumu idare etmeye çalışıyor.” diyen Öztrak, iktidarın, milletin boşalan tenceresini, cüzdanını biran önce doldurması gerektiğini söyledi.

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ‘Halkımız, bize Erdoğan ile olun diye oy verdi. Erdoğansız Bülent Turan, Çanakkale’de bir hiçtir. Erdoğan ile yürürsek kıymetimiz var.’ dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:

“Şaşkınlık içindeyim. Bunu söyleyen Meclis Grup Başkanvekili. Kuvvetler ayrılığı, şu, bu bir sürü laflar söylemişlerdi. Bu iş artık Osmanlı dönemindeki biat siyasetini geçti, Hitler dönemi siyasetini de geçti, bugün gördüğümüz Putin’in dönemindeki siyaseti de geçti, bu açıkçası Kuzey Kore siyasetinin aynısı. Kuzey Kore’de yöneticiler, milletvekillerinin Kuzey Kore diktatörüne nasıl yapmadıkları kalmıyorsa, bu laflar Türkiye’de de işin o noktalara doğru gittiğini gösteriyor. Bunların hiçbiri doğru değildir. Bu laflar son derece tehlikeli ve akıllara durgunluk veren laflardır. Siz, millet yoksa hiçsiniz, o veya bu kişi değil. Tek bir sorumluluğunuz var, millete hesap vermek.”

“HER ŞEYDEN BİR ŞEY ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR”

“AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, ‘Biz, FETÖ‘cü olan 15-20 milletvekilini partiden gönderdik.’ diyor. Bu milletvekilleriyle ilgili bir şey yapılmış mı, soruşturma var mı? Değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Öztrak, şunları söyledi:

“Bir, FETÖ’cü milletvekilleri hakkında ne yaptınız? İki, o FETÖ’cü milletvekillerini, milletvekili olmak için atayanlara ne yaptınız? Yazıktır, günahtır. Bu memlekette cebinde dolarları olan, zengin olan FETÖ’cüler protokollerde geziyor. Eski milletvekiliysen hakkında hiçbir şey yapılmıyor ama mahkemelerde beraat etmiş, suçsuzluğunu kanıtlamış insanlar hala daha devlete geri dönemiyorlar.” (AS : AKP’nin utanç veren, ibretlik FETÖ bağlantılarını kendi ses ve görüntüleri ile izleyin : https://youtu.be/KKxkccTS1DI)

“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “anahtar partiyiz” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Akşener’in bu çıkışı bir rota değişikliği mi?” sorusuna Öztrak, “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in oluşturduğu Millet İttifakı geçtiğimiz yerel yönetimler seçimlerinde çok büyük başarı elde etmiş ve Türkiye’nin otoriter bir rejime doğru kayışını durdurmuşlardır. Ciddi bir demokrasi mücadelesi verilmiştir. Bunun dışında ben, Sayın Genel Başkan hakkında yorumda bulunma konusunda kendimi yetkili görmüyorum.” karşılığını verdi.

“Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ‘Biz tatile çıkmadık, çalıştık’ şeklinde ilçesinde afişler astırdı. Bu mesajın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik olduğu iddia edildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu Öztrak, “Türkiye’de havuz medyasına dönüp baktığınız zaman öküzün altında buzağı arama konusunda son derece mahirler. Dolayısıyla her şeyden bir şey çıkarmaya çalışıyorlar. İki belediye başkanımız da ihlas ile çalışıyorlar, gerekenler yapıyorlar.” biçiminde yanıtladı.

“CHP’den ihraç edilen eski Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka‘nın Parti Meclisi (PM) toplantısında affedilmesinin” sorulduğu Öztrak, bu konuda herhangi bir tartışmanın yaşanmadığını, PM’nin gizli oylamayla takdirini ortaya koyduğunu sözlerine ekledi.

TARIK AKAN’IN ARDINDAN…

TARIK AKAN’IN ARDINDAN…

tarik-akan-1b716

Dr. Ceyhun BALCI

portresi

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Şöhretli birisi öldüğünde pek çok kişinin onu kendisine yakın bir yere yerleştirme telaşına düştüğüne tanık oluyoruz. İki yüzlülük ve düzenbazlık kokan bir yaklaşımdır.

Örneğin Tarık AKAN!
Yaşamının son döneminde ulusalcı, Aatürkçü ve Cumhuriyetçi bir tutum sergilemiştir. Bu tutumu gün gibi ortadadır. Doğum gününde bile Silivri barikatlarını yıkanların en önünde yer almıştır. Bu denli ortadayken tutumu şuraya, buraya çekiştirme çabalarını içtenlikten yoksunlukla ve hatta düzenbazlıkla suçlama hakkına sahip değil miyiz?
*****

Tarık AKAN’ın ardından yazılanlar, çizilenler ve söylenenler bende “de ja vu” etkisi yarattı! Çok değil 10 yıl önceye döndüm. Benzer yaklaşım Attila İLHAN’ın ardından da sergilenmişti.

Atilla İlhan’ın şiirine evet ama ulusalcılığına hayır!” diyerek ardından sessiz kalmama görevini yürütenler bir kez daha iş başındadır! Bu kez Tarık AKAN için!

Emperyalizmin kapıkulluğunu etnikçilik kontenjanından yerine getirmekte olanların Tarık AKAN’ın ulusalcılığına dil uzatmakta sakınca görmediklerine tanık oluyoruz. Bunu yaparken de sundukları tatsız, tuzsuz, kokmuş yemeği Marksist-Engelsist sınıf mücadelesi garnitürü ekleyerek servis ettiklerini hiç de şaşırmayarak izliyoruz.

Salon filmlerinden, Hababam’a oradan da toplumcu sinemaya evrilen Tarık AKAN pek az kişide örneği görülebilecek olumlu bir yaşam sürdü.

Yılmadı, köşesine çekilmedi daha da önemlisi halkına küsmedi!

Zor günlerde mücadele vermek için halkını aşağılayan, onu bidon kafalılıkla, göbeğini kaşımakla suçlama kolaycılığına kaçmadı.

O’nun yerine Silivri barikatını yıkan kitlelerin en önündeki yerini almayı seçti. Edindiği haklı şöhreti kendisine kalkan yaparak miskinleşmek yerine şöhretini mücadelesinin gücüne dönüştürdü.

Son dönemde ulusalcı, Atatürkçü, Cumhuriyetçi çizgiyi ikilemsiz benimsedi. Koşullar öyle olmayı gerektirdiği için yaptı bunu!

Ölenin ardından bir şeyler yazmak zorunlu mudur? Bence kesinlikle değildir. Bunu yapmadığınız için yerilmeniz, suçlanmanız söz konusu bile olmaz. Ama, ölenin ardından öleni kendi meşrebinizde bir yerlere oturtmaya çalışmak, yetinmeyip O’nu kendi meşrebinize uymadığı için ateş altına almak doğru olmadığı gibi namuslu da olmayan bir tutumdur.

Tarık AKAN, yaşamı boyunca çeşitli aşamalardan geçerek belirli bir yere erişti. Eriştiği nokta pek çoğumuzun gönül tahtıdır. Son kertede geldiği yer Atatürkçü, Cumhuriyetçi, ulusalcı duruştur.

Neden böyledir? Günümüz Türkiyesi en çok bu duruşa gereksinim duyduğu için!

Parolası vatan, işareti namus olduğu için!

Anısı önünde saygıyla eğilirken, geride bıraktığı mücadelenin şaşkınlaşan, yolunu yitirme noktasına gelen aydınımıza yol göstermesini diliyorum… (18.09.2016)

===================================

Dostlar,

Bu gün onbinler (80 bin dolayında!) insan saatlerce Tarık Akan‘ı son yolculuğuna uğurlamak için İstanbul sokaklarındaydı.. Muhsin Ertuğrul sahnesinde izdiham vardı.. Yeri geldiğinde Ulusumuzun nasıl vefalı ve değerbilir olduğunu keyifle ve gurula izliyoruz.. Halkımıza değerler katacak erdemli bir Ulusal eğitim sistemine sahip olsaydık acaba nasıl olurdu tablo? Yobaz panik atağa sürüklenirdi herhalde.. Ama çare yok;

  • AYDINLANMA durdurulamaz ve ertelenemez bir evrensel diyalektik gerçekliktir..
    Olsa olsa kimi coğrafyalarda, o arada bu sıralar Türkiye’de AKP – RTE‘nin zavallı ve yenilmeye mahkum geçici engeliyle karşılaşabilir.. Ama “her-kes” iyice anlamalıdır ki;
  • AYDINLANMA aynı zamanda Tanrı buyruğudur! 

    Tarık Akan, son çözümlemede ANADOLU AYDINLANMASINA kendince içtenlikli, değerli katkılar vermiş seçkin bir yurttaşımız, sanatçımızdır; Cumhuriyetin ürünüdür!. Bu eylem ve ürünü O’nu çook saygın kılıyor.

Tarık akanın cenazesi ile ilgili görsel sonucu

Silivri barikatlarının yıkıldığı 13 Aralık 2013 günü biz de oradaydık..

“Atatürk Cumhuriyeti ve Anlamı” konulu konferansımızı sunduğumuz gün, Özel Taş Lisesi‘ nde (İstanbul / Bakırköy ADD Şb. Bşk. Sn. İnci Amca‘nın düzenlemesiyle) 25.10.2005 günü en arkada ayakta bizi izliyordu.. Kendisini selamlamış ve sinema filmleri ile ulusumuza verdiği iletiyi çok değerli bulduğumuzu söylemiştik bir küçük ayraç açarak sunumumuz sırasında.. Gülümseyerek teşekkür etmişti..

O’nu şükranla anarak, emeği önünde saygı ile eğiliyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
18 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

100 sanatçıdan ilan : KAYGILIYIZ!

Dostlar,

100 sanatçı bir basın ilanı verdi..

  • KAYGILIYIZ!..
  • Nefret söylemi ve baskılar  sona ermeli..
  • Toplum kutuplaşıyor…….

Çok sevindirici bir gelişme..

Destekliyoruz..

Metin aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
30.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================

100 aydından ilan: Kaygılıyız!

Yazarlar Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk, oyuncular Halit Ergenç, Ruktay Aziz ve Çetin Tekindor, şarkıcılar Zülfü Livaneli, Leman Sam ve Harun Tekin’in de

aralarında bulunduğu 100 sanatçı gazetelere ilan verdi.

ntvmsnbc,

29 Haziran 2013

Aralarında çok sayıda edebiyatçı, oyuncu ve şarkıcının bulunduğu sanatçılar gazetelere ilan verdi.

Kaygılıyız” başlıklı ilanda, toplumda yaşanan kutuplaşmaya dikkat çekildi.

İlanda şu ifadelere yer verildi                         :

“Sanat, hayatımızı diri tutan, bizi acılarımızdan arındıran, soluk almamızı sağlayan nefes borumuzdur. Bu ülkenin toplumsal değerlerine, acılarına
her zaman yakın durmuş, sorunlarını gözlemlemiş, bu uğurda acılar çekmiş sanatçılar olarak diyoruz ki;

Ortada yine bir öfke ve nefret kokusu var. Sanatçı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyor. “Ayaklar baş oldu”
sözünü sakınmadan söylenen dil, topluma nefret tohumları ekiyor.
“Siz ve biz” söylemi toplumsal kutuplaşmayı keskinleştiriyor.

Aşağıda imzası bulunan sanatçılar olarak, toplumda yeni mağduriyetler yaşanmaması için nefret dilinin sona ermesini,
sanatçıların ve sanat eserlerinin hedef gösterilmemesini ve
toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz.”

İlanda imzası bulunan sanatçılar şöyle:

Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Ara Güler, Orhan Pamuk, Nuri Bilge Ceylan, Fazıl Say, Ferzan Özpetek, Murathan Mungan, Ayşe Kulin, Sırrı Süreyya Önder, Halit Kıvanç, Tarık Akan, Elif Şafak, Emrah Serbes, Haldun Dormen, Filiz-Fikret Otyam, Ahmet Ümit, Halit Ergenç, Rutkay Aziz, Çetin Tekindor, Okan Bayülgen, Serra Yılmaz, Volkan Konak, Ayfer Tunç, Nebil Özgentürk, Yavuz Bingöl, Sunay Akın, Haluk Bilginer, Can Dündar, Erdal Beşikçioğlu, Ataol Behramoğlu, Cahit Berkay, Levent Üzümcü, Devrim Erbil, Selçuk Yöntem, Vedat Sakman, Erol Demiröz, Mustafa Alabora, Zeynep Oral, Gürer Aykal, Latife Tekin, Halil Ergün, Ece Temelkuran, Derya Köroğlu, Müge İplikçi, Edip Akbayram, Cihan Ünal, Müjde Ar, Ferhan Şensoy, Leyla Erbil, Onur Akın, Ahmet Telli, Bejan Matur, Metin Üstündağ, Yılmaz Odabaşı, Zeki Alasya, Mehmet Aksoy, Ahmet Say, Müjdat Gezen, Demet Akbağ, Yüksel Aksu, Ferhan-Ferzan Önder, Gülsin Onay, Leman Sam, Musa Kart, Kürşat Başar, Ahmet Güneştekin, Menderes Samancılar, Sermiyan Midyat, Ercan Kesal, Bulutsuzluk Özlemi, Ömer Faruk Sorak, Musa Eroğlu, Osman Şahin, Harun Tekin, Kardeş Türküler (BGST), Kudsi Ergüner, Duman,
Bedri Koraman, Nejat İşler, İdil Biret.

Türkiye Yurtseverleri 13 Aralık 2012’de Silivri Cezaevine Çıkartma Yaptı


Dostlar,

  • Ergenekon davasının dünkü (13 Aralık 2012) kritik duruşmasına ilk kez
    salon içinde 
    ve dışında eşzamanlı olarak yaşanan direniş damgasını vurdu. 
  • Silivri Cezaevi dışarıdan kuşatıldı; duruşma salonu içeriden yarıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen Ergenekon davasında
dün tarihsel bir gün yaşandı.

Türkiye ölçeğİnde yüz bini aşkın yurtsever yurttaş Silivri’ye adeta akın etti.

Aralarında

-CHP,
-İP,
-TGB,
-ADD ve
– Vardiya Bizde Platformu’nun da bulunduğu 40’ı aşkın örgüt,
dün (13 Aralık 2012) sabah saatlerinde Silivri Cezaevi önüne geldi.

Dışarıdaki onbinler günboyu gür ve sürekli sloganlarla seslerini duruşma salonuna duyururken; içeride de avukat ve sanıkların protestosu bu tarihsel güne adeta
damga vurdu.

Ergenekon savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin kolaylaştıcı  çabalarına karşın, dün sunması beklenen, 15 gün kadar önceki  duruşmada
sunmayı talep ettiği esas hakkındaki gürüşünü (mütalasını) sunumuna geçemedi.

Sanıklar duruşma salonuna saat 10.00’da alındı. Duruşmaya uzun süredir gelmeyen tutuklu 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Yarbay Mustafa Dönmez de katıldı. Aralarında CHP Grup Başkan Vekilleri Emine Ülker Tarhan ve Muharrem İnce ile CHP Genel Başkan Yardımcısı
Bülent Tezcan ve Umut Oran’ın da bulunduğu 50’yi aşkın CHP milletvekili de duruşmada hazır bulundu. İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey de yanında çok sayıda İP üst düzey yöneticisiyle birlikte Silivri’deydi.
CHP Mersin milletvekili İsa Gök, akşam saatlerinde otobüsün üzerinden
katılımcılara seslendi.

Önceki saatlerde de CHP milletvekilllerinden Gökhan Günaydın, Muharrem İnce,
Emine Ülker Tarhan ve Gökhan Günaydın ve ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan da Silivri cezaevine akın eden yüz bini çok aşkın çoşkulu kitleye içtenlikle ve yüreklilikle değerlendirmeler yaptılar, iletiler verdiler.

Yurtsever aydınlar ve sanatçılar da oradaydu..

Tarık Akan, Levent Kırca Silivri’de ilk gördüklerimizdi.
Zülfü Livaneli, Sadık Gürbüz, Aşık Mahzuni ve Ruhi Su .. da
saz ve sözleri ile, coşku aşılayan ezgileri ile bizlerle birlikte idiler..

Ve de TGB… TGB’li binlerce genç.. İnanılmaz bir çaba ve özveri içinde idiler..

TGB Genel Başkanı İlker Yücel saatlerce, otobüsün üzerinden kitlelere coşku aşıladı ve eylemi adeta yöneti.. Sabahın 08:00’inden akşamın 17:00’sine, gün kararana dek..

Yüce ATATÜRK boşuna gençlere emanet etmedi Cumhuriyeti..

Yüce ATATÜRK demişti ki : “Bütün ümidim gençliktedir!”

Sevgi ve saygı ile.
14.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

Alevilerin EŞİT YURTTAŞLIK MİTİNGİ Ankara’da yapıldı..

Alevilerden ‘Eşit yurttaşlık’ mitingi

Alevi Dernekleri Federasyonu (ADF) ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) öncülüğünde Alevi vatandaşların katılımıyla Sıhhiye Meydanı’nda ”Laik, demokratik Türkiye için eşit yurttaşlık” mitingi düzenlendi.

Alevi vatandaşların düzenlediği “laik, demokratik Türkiye için eşit yurttaşlık” mitinginde binlerce kişi bir araya geldi.

Ankara Sıhhiye meydanında yapılan miting EŞİT YURTTAŞLIK temalı idi.

Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen, yurttaşlar, sabah saatlerinde Ankara Garı önünde toplandıktan sonra Sıhhiye’ye doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde

– “Cemevleri ucube değil ibadethanemizdir”,
– “Zorunlu/sorunlu din derslerine hayır”,
– “Laik; demokratik cumhuriyet”,
– “Savaşa hayır”,
– “Yalnızca vatan değil evladım da sağolsun”

şeklinde pankart ve döviz taşıyan binlerce kişinin meydana ulaşmasıyla başlayan mitinge,
bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da destek verdi.

Aralarında İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün, Veli Ağbaba, Aylin Nazlı Aka ve Musa Çam‘ın da bulunduğu bazı CHP’li milletvekilleri, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik, CHP genel başkan yardımcıları
Nihat Matkap ve Gökhan Günaydın, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ve Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın da katıldığı mitingde, Sol Açık ve Çarşı taraftar gruplarının bazı üyeleri de yer aldı.

Miting, Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Ulusoy’un sözleriyle başladı

Alevi Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Hüsniye Takmaz, Alevileri tehdit olarak gösteren zihniyetin son 10 yılda kendini daha çok hissettirmeye başladığını savunarak;

Türkiye’de tek inançlı ve tek mezhepli zihniyet doğrultusunda tek tip insan yetiştirilmeye çalışıldığını ileri sürdü.

Kimsenin inancıyla sorunları olmadığını belirten Takmaz, aydın ve çağdaş sünni vatandaşları da yanlarında görmek istediklerini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın TBMM’nin üzerinde bir kurum gibi çalışmasını asla kabul etmiyoruz.”

ifadesini kullanan Takmaz, laik ve demokratik bir hukuk devletinde fetvalar olamayacağını,
milyonlarca Alevi vatandaşın yok sayıldığını iddia etti.

“4+4+4” eğitim sistemini “4-4-4=0” olarak niteleyen Takmaz,

birçok seçmeli dersin “öğretmen yok, sınıf açılamaz” denilerek seçtirilmediğini ileri sürdü.

Takmaz, “Bizim, Kur’an-ı Kerim ya da Hazreti Muhammed’in hayatıyla derdimiz yok. Hazreti Muhammed döneminin devrimcisiydi. Türkiye’de Hazreti Muhammed’in hayatını anlatabilecek bir yiğit var mı? Bunlar anlatsa anlatsa Muaviye’nin hayatını anlatır.” diye konuştu.

Takmaz, Türkiye’nin “haksız bir savaşın” içinde yer almasına istemediklerini de dile getirdi.

‘Zorunlu din dersini kaldıran bir anayasa hepimizin ihtiyacı’

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Selahattin Özel de, hükümetin çözeceğiz dediği her konuyu eline, yüzüne bulaştırdığını iddia ederek Alevi çalıştayları ardından Alevi düşmanlığının arttığını, evlerin işaretlenmeye başlandığını söyledi.

Türkiye’nin Alevi-Sünni diye bölündüğünü savunan Özel;

nefret tohumları ekenlerin nefret biçeceğini ifade etti. Özel, “Hükümet ile bürokrasi kendileriyle ilgili sorunları çözmek yerine Alevilerin halletmesi gereken iç sorunlara müdahil olmaya kalkıp, Alevilerin kendilerini nasıl tanımlaması gerektiğini belirlemeye kalkıyor, cemevlerinin ibadethane olup olmadığına kendileri karar vermek istiyor, kendilerine düzmece muhatap yaratmaya çalışıyorlar. Bundan vazgeçin.” diye konuştu.

Suriye’de yaşanan olaylardan yola çıkarak Alevi ve Sünnilerin karşı karşıya getirilmek istendiğini söyleyen Özel, savaş çığırtkanlığı yapılmamasını ve savaşa karşı durulmasını istedi.

Sanatçılardan destek

Konuşmaların ardından sahneye çıkan Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Yavuz Top da sazlarıyla ve türküleriyle vatandaşlarla bir araya geldi. Sivas’ta hayatını kaybeden Muhlis Akarsu’nun anısına da sahneye üzerinde Akarsu’nun fotoğrafı ve sazın bulunduğu bir sandalye yerleştirildi.

Mitingde aralarında Arif Sağ, Belkıs Akkale, Cahit Berkay, Derya Alabora, Edip Akbayram, Eşber Yağmundereli, Fazıl Say, Halil Ergün, Hüseyin Turan, İlyas Salman, Kerem Alışık, Menderes Samancılar, Musa Eroğlu, Onur Akın, Selda Bağcan, Tarık Akan, Suavi, Tuncel Kurtiz, Volkan Konak, Yaşar Kemal ve Yavuz Bingöl‘ün de bulunduğu sanatçı ve yazarların imzaladığı deklarasyon da okundu.

Sanatın gücünü unutmadan birleşmeli ve beraberce yan yana durmalıyız.” denilen bildirgede,
mitingin önemsendiği ve desteklendiği belirtildi. Sahneye çıkan sanatçıların

Uzun ince bir yoldayım“ın da bulunduğu bazı türkülerin seslendirilmesi ardından miting sona erdi.

Arama noktasında gerginlik

Mitinge katılmak üzere alana gelen bir grup, polisin aramasına tepki göstererek polis barikatı yıkarak alana girmek istedi. Polisle grup arasında yaşanan arbedede bazı polisler yere düştü. Polisin biber gazıyla müdahale ettiği olay sırasında, bazı miting görevlileri de gruba engel olmaya çalıştı.

Çok sayıda vatandaşın katıldığı mitinge çevre illerden gelenleri taşıyan otobüsler, Celal Bayar Bulvarı üzerinde uzun kuyruklar oluşturdu. Havanın sıcak olması nedeniyle mitinge katılanların bir kısmı Sıhhiye Köprüsü altında durdular. Çok sayıda polisin görev aldığı miting alanı, etkinlik süresince polis helikopteri ve yakındaki binaların çatılarındaki keskin nişancılar tarafından da gözlendi.

Alevi-Sünni hiç fark etmez herkes destek olmalı!

(Basın ve Cumhuriyet portalı, 7 Ekim 2012)