Kategori arşivi: Hekim Saltık

İşyerlerinde Koronavirüs Önlemleri

Ankara Tabip Odası

İşyerlerinde Koronavirüs Önlemleri

Değerli Meslektaşımız,

Koronavirüs hastalığından korunmak için sosyal mesafenin korunması, hijyen kuralları ve diğer önlemler çok önemlidir.

  • Fakat öncelikle, ekonomiyi halk sağlığından daha önemli gören bir yaklaşımın
    yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Esas olarak salgınla mücadele kapsamında zorunlu, acil ve temel mal ve hizmet üretimi dışındaki işler 3 hafta – 1 ay süreyle toplu olarak tatil edilmelidir. Çalışanların sağlığı temel olarak böyle korunabilir. İşyerlerinde ciddi sağlık riskleri söz konusudur. Sosyal mesafenin korunması zor hatta çoğu zaman imkansızdır. Servisler ve yemekhaneler, alınacak tüm önlemlere karşın ciddi risk oluşturmaktadır. Bu zorunlu evde kalma döneminin asgari barınma ve beslenme şartları sağlanmalıdır. Bu süreçte gıda, sağlık, enerji gibi faaliyetini sürdürmesi zorunlu alanlarda çalışma koşullarının nasıl olması gerektiği belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

Çalışanların kendi iradeleri dışındaki ücretsiz izin uygulaması kabul edilemez. Salgın döneminde bu tip uygulamalar geçersiz sayılmalıdır. Salgın nedeniyle zorunlu olarak verilen tüm izinler, yıllık ücretli idari izin olarak sayılmalıdır.

Koronavirüs pandemisi tüm dünyanın en sıcak gündem maddesi haline gelirken, çalışanların işini yitirme korkusunun, koronavirüs korkusunun önüne geçtiği görülüyor. Yani insanlar yaşamını yitirmekten çok işini yitirmekten korkuyor. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, olağanüstü önlemler alınmalıdır.

  • Acilen işten çıkarma yasağı getirilmelidir.
  • İşten çıkarma yasağı toplumsal bir felaketi önlemenin ilk adımıdır.

Evde kalmayı geçici bir süre başarabilenlerin bunu ne kadar sürdürebileceği belli değil. Eğer Anayasamızda belirtilen sosyal devlet (AS: md. 2) olmanın gerekleri yerine getirilirse, insanların birkaç gün, birkaç ay evde kalmasının bedelini daha büyük işsizlik ve açlık olarak ödemeleri önlenebilir. Ama halen bugünlerde fabrika, inşaat ve tarlalarda işçiler çalışmak zorundalar ve bu bir süre daha böyle sürecek gibi görünüyor. Dolayısıyla bu koşullarda işyerlerinde ilk olarak yeni koronavirüs salgını dikkate alınarak risk değerlendirmesi ve acil durum planlarının güncellenmesi yapılmalıdır.

Yaşadığımız dijital çağ, çalışma biçimlerinde önemli değişiklikler ve yeni olanaklar yaratıyor. Bu olanaklardan yararlanarak salgın döneminde uzaktan çalışma uygulaması teşvik edilmelidir. Uzaktan çalışma mevzuatta yer alan bir uygulamadır. Uzaktan çalışma çalışanın hak kaybına uğramaksızın işini yapması anlamına gelmektedir. Kamuda ve özelde pek çok alanda uzaktan çalışma mümkündür ve salgından korunmanın en önemli yollarından biridir.

Bütün ülkede toplum sağlığını tehdit eden COVID-19 salgının önlenmesinde, hepimizin bildiği gibi risk grubuna giren kronik hastalıkları bulunan işçilerin işyeri ortamından uzaklaştırılarak korunması yaşamsal öneme sahiptir. Sağlık Bakanlığı kamuda çalışan ve risk grubuna giren kronik hastaların idari izinli sayılması konusunda bazı tedbirler almıştır. Oysa özel sektörde çalışan kronik hastalar da aynı risk altındadır. Kamuda çalışan kronik hastalar idari izinli sayılırken, özelde çalışan kronik hastaların 14 gün rapor verilerek kalabalık ortamlardan uzaklaştırılması ve izolasyonu için Aile Sağlığı Merkezleri ve hastanelere yönlendirilmesi ayrıca bir risk oluşturmaktadır. Hem bu riskin önlenmesi hem de işyeri hekiminin evde izlenmesini uygun göreceği hastalar için; TTB, bu kritik süreçte, 14 gün rapor verme yetkisinin, işyeri hekimlerine de tanımlanması için SGK’ya bir yazı ile başvurmuştur. Bu uygulama gerçekleşinceye kadar bu çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.

İşyerinin tüm girişleri kontrol altında tutulmalı, girişler mümkün olan en az düzeye indirilmeli, giriş yapan tüm çalışanlar ve diğer kişilerin (ziyaretçi, tedarikçi, vs.) ateşi ölçülmeli, ateşi 37,8 °C üzerinde olanlar alınmamalı, varsa işyeri hekimi tarafından yapılacak muayene sonrasında şüpheliler hastaneye sevk edilmeli ya da evlerinde dinlenmeye gönderilmeli, işyeri hekimi yoksa ALO 184 aranarak süreç izlenmelidir. Bu hastaların değerlendirildiği ve sevk edilmesine kadar bekletildiği İzolasyon Odası oluşturulmalıdır. Ateş ölçenlerin ve sağlık çalışanlarının koruyucu donanımı olmalıdır. Maske, eldiven gibi koruyucu ekipman (AS: donanım) eksiksiz olarak kullanılmalı ve tedariği sağlanmalıdır.

Ateş, öksürük, nefes darlığı ve benzeri yakınması olanların işe gelmemeleri ve doğrudan sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır. Çalışanlar arasında hastalık kuşkusu taşıyan ya da pozitif çıkan veya ön tanı konarak hastaneye yatırılan çalışan var ise bu kişi ile temas eden işyeri çalışanlarının belirlenmesi, çalışan ile temas etmiş kişilerin iletişim bilgilerinin kayıt altına alınması, İl/İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün yönlendirmesine göre hareket edilmesi sağlanmalıdır.

Servis araçlarının sürücüleri, yemekhane, temizlik çalışanları da dahil olmak üzere tüm çalışanlar hastalığın bulaşma ve korunma yolları ile ilgili olarak eğitilmeli, yapılması gerekenlerin afiş ve talimatlar halinde tüm alanlara asılması sağlanmalıdır. Bütün taşeron hizmetlerdeki çalışanların gerekli koruyucu donanımları yönetim tarafından eksiksiz olarak sağlanmalıdır.

Sabun, dezenfektan gibi hijyen ürünlerinin yaygın biçimde olması sağlanmalı, kullanıma ilişkin afişler asılı olmalıdır. Bütün alanların düzenli olarak havalandırılması ve tuvaletler, kapı kolları, merdiven trabzanları, çalışma masaları ve tüm çalışma araçlarının temizlenme sıklığı ve niteliği en üst düzeyde olmalıdır.

Tüm çalışma alanlarında, atölye ve üretim alanlarında, yemek ve diğer hizmetlerde 1,5 m kuralına uymaya çalışma ya da uygun yeni çözümler bulunmalıdır. (Toplu yemek yerine hazır kumanya dağıtılması, ortak kullanım alanındaki su sebilleri ve çay makinalarının mümkün olduğunca kullanılmaması, çalışanlara kapalı şişelerde su sağlanması gibi)

Servislerde özellikle sık temas edilen yüzeyler başta olmak üzere temizlik ve hijyen sık aralıklarla yapılmalı ve araç girişlerine el dezenfektanları konulmalıdır. Servis taşıma kapasitesi en az yarı oranında azaltılmalı, bunun sağlanamadığı zorunlu durumlarda yolculuk süresince araç içinde sürücü ve tüm yolcuların cerrahi maske takmaları sağlanmalıdır.

Sonuç olarak;

  • Çalışanlar salgına karşı korumasız ve zayıftırlar.
  • Bu nedenle, Covid-19 ile mücadele esas olarak; daha fazla sosyal devletçi,
    insani ve toplumcu politikaların yaşama geçirilmesini talep etmek ve
    bunun için mücadele etmekle mümkün olabilecektir.

Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu

SAĞLIK BAKANI SAYIN FAHRETTİN KOCA’YA AÇIK MEKTUP

Değerli Meslektaşımız,

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi kamu-özel bütün sağlık kurumlarındaki sağlık çalışanlarının COVID-19 salgınından korunması için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan acil talepte bulundu.

TTB Merkez Konseyi’nden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya iletilen açık mektupta şöyle denildi:

  • Açık ve şeffaf olunsun
  • Hekimler hastalarının test sonuçları hakkında aynı gün mutlaka bilgilendirilsin
  • Koruyucu ekipman ve çalışma düzeninde hiçbir eksiklik ve aksaklık yaratılmasın
  • COVID-19 hasta temas ya da şüphesi olanlardan başlanarak bütün hekim ve sağlık çalışanları testen geçirilsin.

Mektubun tamamı şöyle:

SAĞLIK BAKANI SAYIN FAHRETTİN KOCAYA
AÇIK MEKTUP

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Olarak, Kamu-Özel Bütün Sağlık Kurumlarındaki Sağlık Çalışanlarının Salgından Korunması Adına Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’dan Acil Talebimizdir!

Açık ve şeffaf olunsun; Hekimler hastalarının test sonuçları hakkında aynı gün mutlaka bilgilendirilsin; Koruyucu donanım ve çalışma düzeninde hiçbir eksiklik aksaklık yaratılmasın; COVID-19 hasta temas / kuşkusu olanlardan başlanarak bütün hekim ve sağlık çalışanları testten geçirilsin!

COVID-19 salgınını kontrol altına alabilmek ve toplumumuzun en az zararla bu süreci atlatabilmesi için, hekimler ve tüm sağlık çalışanları büyük mücadele sergilemektedir.

  • Sağlık çalışanları bu mücadeleyi kendi sağlıklarının ve yaşamlarının da büyük tehlike altında olduğunu bilerek gerçekleştirmektedirler.

Salgının başından bu yana sürecin başarıyla yürütülebilmesi için hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu donanımlarının karşılanmasını, çalışma koşulları ve sürelerinin iyileştirilerek düzenlenmesini talep ediyor olmamıza rağmen, halen yeterli koordinasyon sağlanamamıştır. Bazı iyileştirmeler sağlanmakla beraber, yaşamsal aksaklıklar devam etmektedir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi olarak, salgınla mücadelenin başarıyla yürütülebilmesi için şeffaflık ve açıklık politikasına ihtiyaç duyulduğunu bir defa daha hatırlatmak istiyoruz. Büyük bir özveriyle, salgınla mücadelenin en ön sıralarında görev yapmakta olan hekimler ve sağlık çalışanları, kendilerini ve diğer hastalarını COVID-19’dan koruyabilmeleri için şeffaflığa en çok gereksinim duyan kesimi oluşturmaktadır.

Alandan edindiğimiz bilgilere göre,

  • hekimlere ve sağlık çalışanlarına muayene ve takip ettikleri hastalar hakkında bilgi ya hiç verilmemekte ya da çok geç verilmektedir.

Bu hastaların test sonuçlarını öğrenmek hekimler için ek ve stresli mücadeleye dönüşmüş durumdadır. Oysa, bu bilgilendirme sadece ilgili hekim veya sağlık çalışanı için değil, beraber çalıştığı diğer sağlık çalışanları ile tedavi ettiği hastaların sağlığının korunması açısından da yaşamsal derecede önemlidir. Bu bilgilerin saklanması ya da geciktirilmesi hem kaygıyı artırarak görev yapma motivasyonunu düşürmekte, hem de sağlık çalışanlarının COVID-19’dan korunmak üzere alacakları tedbirleri geciktirmekte ve aksatmaktadır.

Bu durum önlenmediği takdirde, yaşanmakta olan sorunlar kısa bir süre sonra sağlık hizmeti sunumunu aksatan bir boyut kazanacaktır.

Sağlık Bakanlığı’ndan hastaların test sonuçları çıkar çıkmaz hekimleriyle paylaşılmasını, test istem ve sonuçlarının Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri’nde görülebilmesinin sağlanmasını bir kez daha talep ediyoruz.

Taleplerimizden biri olan test sayısının son günlerde artmakta olması sevindiricidir. Bilindiği üzere, salgında hastalanma ve yaşamlarını yitirme riski en yüksek olan kesimlerin başında hekimler ve öbür sağlık çalışanları gelmektedir. Bu nedenle başka ülkelerde de COVID-19 testinin öncelikle bu kesimlere yapılması üzerinde durulmaktadır. Ülkemizde de salgına karşı en ön cephede kamu-özel bütün sağlık kurumlarında COVID-19 hasta temas ya da temas kuşkusu olan hekim ve sağlık çalışanlarından başlanarak bütün sağlık çalışanlarının testlerinin hızla tamamlanmasını önemli ve gerekli buluyoruz.

SARS-CoV-2 virüs yükünün (kişinin aldığı virüs miktarının) hastalık seyri üzerinde etkili olduğunu, virüse fazla temas edenlerin hastalığı daha ağır geçirdiğini ortaya koyan bilimsel yayınlar vardır. Ön cephede bulunan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çalışma süreleri bu bilimsel gerekçelerle düzenlenmeli ve

  • çok uzun süreler boyunca yoğun hasta temasının önüne geçilmelidir.

    Ayrıca, sağlık çalışanlarının sosyal çevrelerine hastalığı bulaştırmalarını önlemek adına, mesai sonrası kalacakları mekânlar bir an önce organize edilmelidir. 28.03.2020

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

We’ll lose ‘World War C’ against the coronavirus if we don’t fight the right way

We’ll lose ‘World War C’ against the coronavirus if we don’t fight the right way

ABD CDC eski başkanı Dr. Tom Friden’in çok önemli bir makalesini paylaşmak istiyoruz.

Makaleyi dikkatimize getiren Prof. Dr. Toker Ergüder‘e teşekkür ediyoruz.

Dr. Ahmet SALTIK, 28.0.2020
****

We'll lose 'World War C' against the coronavirus if we don't fight the right way
© UPI Photo


This is war. It is “World War C,”
humans against the coronavirus.

In a war, a strategy is important and so is organization. For rapid, effective action to fight epidemics, the best practice is to use an incident management system. Every country needs one, but it’s not clear that the U.S. has one today.

As of today, organization of the U.S. response remains unclear. What is the role of the Federal Emergency Management Agency (FEMA) concerning the vice president, the White House Coronavirus Task Force, the chairman of the task force, and the White House Coronavirus coordinator?

The FEMA operation does use an incident management system, but does it feed information to the White House to be the basis of careful assessment of policy options — for example, guidelines for when to relax physical distancing? What role is the U.S. Centers for Disease Control and Prevention (CDC) playing? In every infectious disease response since the CDC was created nearly 75 years ago, it has been central to the U.S. response. Sidelining, the CDC will cost time and lives.

For example, the administration rightly notes that private industry is eager to help with masks, ventilators and other critical supplies. Forcing them to do so may be appealing to some but is probably unnecessary. What the White House seems to fail to understand is that to be effective, industry efforts must be carefully coordinated by the federal government.

Real-time data is essential to make, assess and revise policy decisions and program implementation. The better we understand how the virus spreads and how to stop its spread to health care workers and in the community, the better we limit health and economic harm.

When we know what proportion of infections are spread by pre-symptomatic and asymptomatic people, we can better target contact tracing, isolation of patients, and quarantine of exposed people. If we learn that children rarely spread infection, reopening schools and daycare centers will be an easier decision. The urgent need for real-time, accurate data is one of the reasons the absence of the CDC is so dangerous — the CDC is the part of the federal government that is best placed to answer (and to help others answer) many of the most important questions.

During the 2014-2016 Ebola epidemic, the CDC produced a weekly dashboard of the most important interventions, objectively grading each in every affected country as red, yellow or green. For Ebola, interventions were in five domains: command and control, surveillance and epidemiology, case management (including laboratory testing), essential health services, and effective communication.

The dashboard focused attention on interventions most likely to stop the epidemic. With COVID-19, the same five domains are essential; two additional domains are physical distancing and providing social and economic support. Once the priorities are clear, then data, guidance, and useful tools can be cascaded from national to state, city and community levels.

Details and management matter. Here’s a starter set of 10 areas to be tracked both nationally and in every state and community:

  1.  A well-organized emergency management system with empowered incident managers aligned with political leaders.

  2.  Testing available for every patient with pneumonia within four hours, every symptomatic person within 12 hours, and capacity for drive-through testing.

  3. Start contact tracing within hours of case identification; identify contacts for >95 percent of cases, track >95 percent of contacts, test 100 percent of symptomatic contacts, and monitor >95 percent of quarantined contacts for 14 days.

    This is an enormous undertaking, and both trained people and practical digital tools will be essential. China tracked 685,000 contacts — with fewer cases than the U.S. has.

  4. Provide daily briefings with accurate and timely numbers of those infected, ill and deceased, epidemiologic trends and analysis, along with updated guidance from credible spokespeople.

  5. Protect health care workers with policies, training, and personal protective equipment.

  6. Be sure health care systems can safely surge for large numbers of mildly ill patients, a large increase in patients needing intensive care, and patients needing ongoing, non-coronavirus-related care.

  7.  Be able to resume targeted or general physical distancing if needed rapidly.

  8. Support nutrition, learning, mental and physical health and well-being, and social needs during isolation and quarantine.

  9. Engage communities, obtaining information from the public through surveys, assessing adherence to physical distancing recommendations, and using findings of these surveys to improve the effectiveness and reduce the disruption of measures taken.

  10.  Coordinate with states and localities so guidance and policies are implemented within 24 hours of publication.

Achieving targets such as these through clear, accountable incident management systems will reduce infections and deaths. They also will provide the critical data needed to decide when and how to re-open schools, workplaces and the rest of the economy. When health care is ready to surge and public health can test, isolate, trace and quarantine contacts, then it may be safe to loosen the faucet and begin to resume normal activities gingerly.

The group I lead, Resolve to Save Lives, advises countries around the world on how to prepare for and respond to epidemics. Until the United States has a best-practice incident management structure that organizes operations and supplies information for the decisions of our political leadership, and which fully integrates the CDC, we are not even organized for battle.

Dr. Tom Frieden is the former director of the U.S. Centers for Disease Control and Prevention and former commissioner of the New York City Health Department. He is president and CEO of Resolve to Save Lives, a global non-profit initiative funded by Bloomberg Philanthropies, the Chan Zuckerberg Initiative, and the Bill and Melinda Gates Foundation and is part of the global public health organization Vital Strategies. Resolve to Save Lives works with countries to prevent 100 million deaths and to make the world safer from epidemics.
Dr. Frieden is also a senior fellow for global health at the Council on Foreign Relations. Follow him on Twitter @DrTomFrieden.

COVID19 SALGINININ SEYİR DEFTERİ

COVID19 SALGINININ SEYİR DEFTERİ

Birazdan, yaklaşık 1 saat sonra, KRT Televizyonunda Sn. Zafer Arapkirli’nin haber programında 15-20 dakika dolayında konuğu olacağız.. Duyuru aşağıda..

 

PROF. DR. AHMET SALTIK (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı) Coronavirüs’le mücadelede yapılanları ve yapılmayanları değerlendirdi.
@krtkulturtv Akşam Haberleri’nden

11 Mart 2020 : 1 olgu
13 Mart 2020 : 5 olgu
14 Mart 2020 : 6 olgu
15 Mart 2020 : 18 olgu
16 Mart 2020 : 47 olgu
17 Mart 2020 : 98 olgu, 1 ölüm
18 Mart 2020 : 191 olgu, 2 ölüm
19 Mart 2020 : 359 olgu, 4 ölüm
20 Mart 2020 : 670 olgu 9 ölüm
21 Mart 2020 : 947 olgu, 21 ölüm
22 Mart 2020 : 1236 olgu, 30 ölüm
23 Mart 2020 : 1529 olgu, 37 ölüm
24 Mart 2020 : 1872 olgu, 44 ölüm

SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, son 24 saatte toplam 3 bin 952 test yapıldığını belirterek, 343 yeni tanı var. 7 hastamızı kaybettik dedi.

*****
Sağlık Bakanlığı, yaygın test uyulamasını değil, belli koşullarda seçili olgularda test uygulaması politikasını sürdürüyor..

Bu bağlamda, deyim yerinde ise oltaya “epey takılma” oluyor..
Dün, 3952 test (kişi??) yapıldı ve 343 olgu (taşıyıcı / hasta??) yakalandı.. %8,7.. Önceki gün %6,5 dolayında idi biz Halk TV‘de yayında iken..

Bu oranlar “başarılı – verimli” sayılabilir mi, şimdi tartışmanın zamanı değil..
Testin akçalı (mali) bedeli çok yüksek değil..
O bakımdan, baştan beri savunageldiğimiz tezi yineliyoruz…

  • DAHA ÇOK TEST! DAHA ÇOK TEST, DAHA ÇOK TEST!…
  • Dünya Sağlık Örgütü de taaa başından beri bunu önermekte..
    Sağlık Bakanlığı bundan çekiniyor.. Daha çok olgu bulunursa ne yaparız diye??
    Sağlık altyapımızı 2,5 – 3 ay önce Çin’den ilk olgular bildirildiğinde başlayacaktınız güçlendirmeye.. Bunu yapmadınız yeterince, büyük hata..
    Hala uygulanacak test tartışılmakta.. o mu, bu mu?? Yazık ülkeye ve halka..32 bin yeni sağlık çalışanı Mart sonunda İŞ-KUR’a başvuracak; kimbilir ne zaman başlayacak?
    Bu kişilerin hizmet öncesi ve himet içi eğitimi ne zaman ve nasıl verilecek bu salgın ortamında??Atamaları bekleyen / bekletilen, güvenlik soruşturması nedeniyle yüzlerce Doktor neden engellenir??

    15 Temmuz 2016 sonrası KHK ile atılan yaklaşık 3500 doktorun durumu 5 yılda hala açıklığa kavuşturul(a)madı mı??

    KALDI Kİ                              :

    Siz “az / seçici test” yaparak olgu / taşıyıcı yakalamada rehavet içinde olursanız;

  • Salgının doğal seyri size uyarak yavaşlayacak mıdır???

Böyle bir bilimsel gerçeklik yok!..

Dolayısıyla;

HongKong, Singapur, G. Kore, Japonya… gibi çoook sınırlı atlatma olanağını ne yazık ki yitirdik..

Salgınla yüzleşiyoruz.. Kontrollü salgın yönetimi Sağlık Bakanlığı’nın stratejisi..
Bir yandan da umut havaların ısınmasına bağlanmış durumda..
6 Nisan sonrası gerekirse birkaç hafta daha tatil ile atlatma beklentisi var..
Ancak senaryo buna uymayabilir.. Halen havaların sıcak olduğu ülkeler de bu hastalık var ve korona salgını yaşıyorlar : Avustralya!

Salgın birden tepe yapmasın, sağlık kuruluşları felç olup çökmesin, hasta ve ölü sayıları patlamasın. elbette hoş beklentiler.. KİM KATILMAZ??? Ama boş!

Ancak, zaten çok ağır hasta olan EKONOMİ NE OLACAK??

Çok ağır hasta ulusal Ekonomi hepten çökerse nasıl ayağa kaldıracağız??

Pekiii, “biraz fazla insan ölsün, ekonomiyi feda etmeyelim” mi diyoruz??

HAYIR!

Siz zaten “kontrollü salgın” stratejisi izlerken, yakalayamadığınız bir yığın hasta ve bu hastalıktan ölen insanımız oluyor.. Bu acı olgu, gözlerden saklanarak ya – şa – nı -yor.. Kayıtlara girmiyor.. Deve kuşu gibi miyiz acaba diye endişe duymamak olanaklı değil!
Salgını zamana yayma yolu izlenirse fatura bu..

Oysa:

Bir an önce ŞAH deyip resti çeker ve toplumdaki tüm olgulara elden gelen en kısa zamanda erişmeye çabalarsak hem ölümleri daha da azaltırız, hem hasta / taşıyıcıları hızla yakalar ve bulaş zincirini daha çabuk kırarız. Salgın eğrisi aşağıya inmeye başlar hem de ekonomiyi ayağa kalkamayacak derecede çökmekten koruruz..

  • Bilim Kurulu ve Türkiye bu stratejiyi hızla ve mutlaka tartışmalıdır..

Ülkemizin sağlık altyapısı, epeygeç kalınmakla birlikte, hala, yeterince desteklenirse, bu çok ağır yükün altından daha kısa sürede de çıkabiliriz, çıkmalıyız..

  • Hemen bir  KORONA SALGINI ULUSAL KRİZ YÖNETİM MERKEZİ kurmalıyız..

Başına Cumburbaşkanı yardımcısı geçmeli..

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu elbette çalışmalı; mutlaka birkaç HALK SAĞLIĞI UZMANINI daha katarak..

Asla BİLİMSEL AKILCILIKTAN ayrılmayarak..
Saydam, açık, halka güven ve moral vererek; DEMOKRATİK ve KATILIMCI..

Mutlaka LİYAKATE dayalı..

Sosyal devleti ve kamusal sorumluluğu en öne çıkararak..

Asla hiçbir siyasal hesap yapmadan ve tüm Ulusu kucaklayarak..

Sevgi ve saygı ile. 25 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLAR DURUMUNDA UYGULANACAK MEVZUAT HÜKÜMLERİ

BULAŞICI VE SALGIN HASTALIKLAR DURUMUNDA UYGULANACAK
MEVZUAT HÜKÜMLERİ

Mahmut ESEN
E. Mülkiye Başmüfettişi

1-Anayasa 119. maddesinde yurdumuzun tümünde veya belli bölgesinde olağanüstü hal ilan edilmesini gerektiren nedenler arasında “tehlikeli salgın hastalıkların” ortaya çıkması durumu da sayılmıştır.
Bulaşıcı ve salgın hastalık tanımları, Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyans ve Kontrol Esasları Yönetmeliği’nde açıklanmıştır.

2-Bulaşıcı ve salgın hastalıklar konusunda yapılacak işler, kamunun vermesi gereken sağlık hizmetleri konusunda temel mevzuat olan 24.04.1930 gün ve 1593 sayılı “UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU” ile düzenlenmiştir.
Bu yasanın 3. maddesi uyarınca bulaşıcı ve salgın hastalıkların önlenmesi/giderilmesi hizmetlerinin (bütçe olanakları ölçüsünde) Sağlık Bakanlığınca doğrudan yerine getirileceği belirtilmiştir.

3-Tehlikeli/ salgın hastalık çıktığında il / ilçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulu‘nun toplanması, halkın bilgilendirmesi ve hastalığın giderilmesi için gerekli önlemleri alması gerekmektedir. (1593/23-28. md.)
Tehlikeli salgın hastalıklarla mücadele işleri Yasada, hudut / sahillerde ve yurt içinde olmak üzere iki bölümde düzenlenmiştir.

4-Tehlikeli salgın hastalık çıktığında / kuşkulanıldığında merkezi yönetim tarafından aşağıdaki önlemler alınacaktır:
4.01-
– Hasta olanların sağlık kurumlarında / konutlarında karantina altına alınması,
– Hastalara serum / aşı verilmesi,
– Hastalık yayan haşarat ve hayvanatın itlafı,
– Hastaların binalarının / eşyalarının dezenfekte edilmesi,
– Yurt içinde seyahat edenlerin muayenesi ve eşyalarının temizlenmesi,
– Hastalığa / yayılmasına neden olan gıda maddelerinin tüketiminin önlenmesi,
– Hastalık oluşmuş yerlerin gerektiğinde geçici olarak boşaltılması, (1593/72 md.)
4.02-Zorunlu olarak kurum / konutlarda karantina altına alınmış kişilerden muhtaç olanların kendilerine ve ailelerine yiyecek giderleri Hükümetçe karşılanacaktır. (1593/83 md.)
4.03-Tehlikeli salgın hastalık çıkan binalarda ve bitişik binalarda sağlık yönünden belirlenmiş sakıncalı durumlar giderilecektir.
Ayrıntılar konuya ilişkin yönetmelikte düzenlenmiştir. (1593/ 84, 86 md.)
4.04- Tren / otobüs vb. toplu taşıma araçlarında salgın hastalıkların yayılmaması için işletme yönetimlerince gerekli önlemler alınacaktır.
Kişilere ait genel hizmetlerde kullanılan taşıtların (taksi / dolmuş) sahipleri de aynı önlemleri alacaktır. (1593/146 md.)

5- 21.03.2020 tarihinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından “65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi” yayımlanmıştır. Genelgede 65 yaş ve üzeri olanlar ile bağışıklık sistemi zayıf / kronik hastalıkları olan vatandaşlarımızın ikametlerinden dışarı çıkmaları yasaklanmıştır.

Yasaklama kararının “tehlikeli salgın hastalıkların” ortaya çıkması nedeniyle ivedi olarak alınmak zorunda kalındığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca kararın yasal bir zemine oturtulabilmesi için il valilerinden; il umumi hıfzıssıhha kurulunu toplantıya çağırmaları, 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu’nun 11/C ve 1593 sayılı UHK 27 ve 72. maddelerine göre gerekli kararların alınması istenmiştir.

6- İllerdeki il Umumi Hıfzıssıhha Kurullarının olağanüstü toplantılar yaptıkları, “65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı olanların” sokağa çıkmalarını yasaklayan ve konuya ilişkin öbür düzenlemeleri içeren kararlar almaya başladıkları görülmektedir.

Alınan kimi Kurul kararlarının incelenmesinden ve basına yansıyan kimi haberlerden sokağa çıkma yasağını ihlal eden vatandaşlara uygulanması gereken yaptırımların yasal dayanağı (5442 sayılı İller İdaresi Kanunu / 5237 sayılı TCK / ve 1593 sayılı UHK) ve dolaysıyla idari para cezalarının miktarlarında (392-3.150 TL) arasında değişen farklılıklar olduğu saptanmıştır.

7- İçişleri Bakanlığı genelgesinde de belirtildiği üzere sokağa çıkma yasağına ilişkin kararın, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunca, 1593 sayılı UHK’nun 27 ve 72’nci maddeleri uyarınca, “hasta olduğundan kuşku duyulanların konutlarında gözlem altında bulundurulması” gerekçesiyle alınmış olması gerekmektedir.

Çünkü olay “ tehlikeli salgın hastalıkların” ortaya çıkması nedeniyle genel sağlığı / toplum sağlığını ilgilendirmektedir.

Dolaysıyla kamu düzeni / güvenliği veya bulaşıcı hastalık çıkan konutların karantinaya alınması ile (TCK m. 195) doğrudan bir ilgisinin olmadığı düşünülmektedir.
Bu yüzden 1593 sayılı yasanın 72. maddesi uyarınca konmuş sokağa çıkma yasağının ihlali halinde, aynı Kanun’un 282. maddesi uyarınca mülki idare amirlerince 250-1000 TL arasında idari para cezası verilmesi gerekmektedir. (AS: rakamlar ın güncellenmesi gerekiyor.. 2 kişiye 3150’şer TL idari parea cezası verildi..)
İdari para cezası uygulamasında iller arasında belirmeye başlanmış olan önemli farklılıkların hızla giderilmesi ve gerekli eşgüdümün sağlanmasında yarar vardır.
==================================

Dostlar,

Bulaşıcı hastalıklarla savaş mevzuatı, Sn. Esen’in yukarıda özetlediğinden ibaret değil. Başlıca birkaç kaynağı özetlemişler Sn. Esen.. Kendilerine teşekkür ederiz çok kıdemli bir kamu yöneticisi, eski belediye başkanı, kaymakam, vali yardımcısı ve Mülkiye Başmüfettişi olarak.

Örn. bir de ULUSLARARASI SAĞLIK TÜZÜĞÜ (International Health Regulation) var Veba, Kolera, Sarı Humma gibi bulaşıcı hastalıkların uluslararası bildirimini (DSÖ’ne..) zorunlu kılan metin gibi.. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Anayasası, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, ILO Sözleşmeleri gibi…

Şimdilik, Anayasa md. 119’da sözü edilen durum söz konusu değildir. Yürürlükteki mevzuatla korona salgını ile başedilmesi olanaklıdır.

Sevgi ve saygı ile. 24 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

KORONA VİRÜS SALGINI İLE NASIL BAŞETMELİ??

Değerli site okurlarımız,

KORONA VİRÜS SALGINI İLE
NASIL BAŞETMELİ??

Bu gün, 23 Mart 2020 Pazartesi günü, akşam saat 21:00 – 23:00 arası Halk TV‘nin konuğu olacağız.. Duyuru posteri aşağıda..

Eski Ekonomi Bakan Sn. Ufuk Söylemez yönetiminde 2 hekim ve 1 ekonomist, ülkemizin ve dünyanın ciddi sorunu KORONAVİRÜS SALGINI ile nasıl başedebileceğimizi konuşacağız..

Prof. Dr. Alpay AZAP, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden çalışma arkadaşımız.
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolji uzmanı.
Ayrıca KLİMİK Uzmanlık Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı’nının Korona Bilim Kurulunda Tıp Fakültemizin 2 temsilcisinden biri.

Bizi bu siteden… tanıyorsunuz. HALK SAĞLIĞI TIP UZMANLIK ALANI, salgınlarla savaşımda orkestranın başı.. Epidemiyoloji yandal uzmanlığı varsa daha da doyurucu.
Tıbbi orkestranın vazgeçilmez 2. elemanı Enfeksiyon Hastalığı uzmanları..
(Epidemiyoloji yan dal uzmanlığı yalnızca bu 2 ana tıp dalı için olanaklı ve eğitimini
Halk Sağlığı Anabilim Dalı veriyor) )

Salgının nedenine, etkenine, klinik tablosuna göre öbür tıp dalları da vazgeçilmez bu takım çalışmasında.

HALK TV’ye teşekkür ederiz bu fırsat için. Kendilerinin hazırladığı kısa tanıtım videosunun erişkesi (linki) aşağıda.. Tıklanmasını dileriz..

Halk_TV_program_tanitimi_23.3.2020

Korona salgınında göğüs hastalıkları, yoğun bakım, anestezi ve reanimasyon, iç hastalıkları ön saflarda sorumluluk üstlenmiş durumdalar.
Temel Tıp Bilimleri alanlarındaki görünmez kahraman meslektaşlarımızı da unutmayalım :
Özellikle Temel Mikrobiyoloji – Viroloji ve vazgeçilmez Laboratuvar desteği..
Tıbbi Genetikçi, Farmakolog arkadaşlarımız ve 1. Basamağın omurgası Aile Hekimlerimiz, Psikyatristlerimiz..

Ayrıca hemşirlerimiz, cankurtaran çalışanlarımız, sağlık teknisyenlerimiz..
Acil servislerde hasta gören her daldan meslektaşlarımız..

Türkiye’mizin 1 milyona yakın sağlık çalışanı var.
Kabaca her 80 kişiden 1’i sağlık çalışanı. Gelişmiş ülke standartlarının epey gerisindeyiz ama gelişmemiş bir ülke de değiliz.

160 bin hekim, 160 bin hemşiremiz var. 30 bini aşkın diş hekimi ve yine 30+ bin eczacımız var.
240 bini aşkın hasta yatağımız, on bin nüfusa 28 yatak düzeyinde.

  • Gerekirse İngiltere gibi biz de 65+ yaş hekim ve öbür sağlık çalışanlarımızı seferberlik bilinci ile göreve çağırırız.Sayısı 1530’u geçen hastanemiz ve toplam yatak sayısının 1/10’u düzeyinde yoğun bakım yataklarımız var. (650 hastane özel sektörün).
  • Salgını iyi yöneterek zamana yayabilirsek, bu eldeki kapasite ile başedebiliriz.
  • Dikkatli olmaz ve patlayıcı bir epidemi (salgın) yaşarsak sağlık altyapımız yetersiz kalabilir.

Bu potansiyeli en optimal düzeyde yönetmek de siyaset kurumunu işi.
Bu çok büyük, ağır ve tarihsel bir sorumluluk. Temel koşulları bellli :

1. Zerrece tartışmasız ve ödünsüz biçimde BİLİMSEl AKILCILIK!

2. Demokratik, katılımcı, saydam, halktan bilgi saklamayan politikalar.

3. Kesinlike liyakata dayalı istihdam ve kamucu sağlık hizmetleri.

4. Uluslararası işbirliğine açık, dayanışmacı salgın yönetimi

5. Salgın nedeniyle zedelenebilir toplum kesimlerine; yoksullara, işsizlere, yaşlılara, engellilere, ülkemizdeki sığınmacılara, küçük esnafa – işletmelere… çok yönlü destek politikaları;
SOSYAL DEVLET!

6. Kısa – orta – uzun erimde tartışılmaz öncelikle HALK SAĞLIĞINI KORUMAK, ardından ülkemizin çok yönlü çıkarlarını korumak, potansiyel sorunlarla başetmek siyasal iktidarın işi;
ulusumuzun Meclisi TBMM ile.. Bu amaçla bir ULUSAL KORONA KRİZ YÖNETİM MERKEZİ kurulmalı, toplumun katılımını da mutlaka sağlayarak Ulusu BÜTÜNLEŞTİRİCİ yaklaşımlarla kriz yönetimi aşamasına geçilmelidir.

OHAL yönetimine asla gerek yoktur. Yürürlükteki mevzuat, yönetime yeterli yetkileri fazlasıyla vermektedir. (Hekim, Kamu Yöneticisi ve Sağlık Hukuku uzmanı olarak bu net bilgiye sahibiz..)

Bunları da Mülkiye’li şapkamızla söylemiş olalım..

Orkestra tüm Türkiye‘dir ve yaşamda tek yol gösterici olan AKIL VE BİLİM YOLUNDAN AYRILMAZSAK, biraz sabırla bu ulusal sorunun da üstesinden geleceğiz.

Panik ve karamsarlık doğru değildir..

  • Salgın ile savaşım (mücadele) asla günlük siyasete alet edilmemeli; kesinkes bir ulusal dava olarak sonuna dek siyaset üstü tutulmalıdır.

Haydi Türkiye, hepimize kolay gelsin!

Sevgi, saygı ve UMUT ile. 23 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

Duran AYDOĞMUŞ’tan İleti

Sn. Duran AYDOĞMUŞ’tan..

Değerli Dostlar, !!!

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Prof. Dr. Ahmet Saltık hocamız Tıp Doktoru ve aynı zamanda Siyaset Bilimcidir. (Halen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi. Geçmiş yıllarda kendileriyle randevumuz vardı ve beni ve arkadaşımı da içeri anfiye alarak öğrencilerine bizi tanıtıp dersini dinlememizi sağlamıştı.)
 

Benimle de paylaştıkları yazılar son derece bilinçlendirici aydınlatıcı olduğu için hepsini okuyorum. Web sitesinde hem kendi yazılarını, hem de faydalı (AS: yararlı) gördüğü diğer (AS: öbür) yazarların yazılarını paylaşıyorlar.

Bir önemli özelliği daha var Saltık Hocanın, O da Türkçe tutkusudur. Web sitesinde yayımladığı başka yazarların yazılarındaki yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını yazıyor parantez (AS: ayraç) içinde (AS: … biçiminde). Aşağıdaki yazı Barış Doster‘in, ancak, Saltık Hocanın ek yazısı da var altta. Tıklayıp okuyun lütfen.
 
Yazıda önemli maddeler var. Örneğin, Komünist Küba ve Çin devletlerinin Kapitalist bazı (AS: kimi) Avrupa devletlerine korona için tonlarca tıbbi malzeme yardımı gönderdiği de yer almış (TV haberlerinde de vardı).
 
Ben, konulara ilişkin şunları da belirtmek isterim:
Üç Avrupa ülkesinde (İsveç, Almanya, Finlandiya) bulundum. Şu gerçeği gördüm anladım
Görünüşte üçü de bize göre kapitalist ülkeler. Ancak, kendi halklarına her konuda sosyaldirler. Eğitimleri parasız, sağlık sigortası tam (özel sektör çalışanı da olsa fark etmiyor, herkesin sigortası ödüyor her şeyi).
Hastaneye gittiklerinde hastaların bizdeki gibi ödemeleri yok.
Her mahallede her tür okul var, taşımalı eğitim yok. Kilise pek yok (eskiden yapılmış tarihsel kiliseler var, Hıristiyan aleminde son iki yüz yıldır kilise yapılmadığı biliniyor). İki oğlum İsveç’te okudu, beş kuruş giderimiz olmadı, üstelik bütün okullar öğle yemeği veriyor (Müslüman öğrencilere ve vejetaryen öğrencilere özel yemek çıkıyordu okulda).
Almanya’da üniversiteyi (yüksek lisans) bitirdiler, sağlık sigortalarından başka giderimiz olmadı. Yani, kapitalist ülkeler ama bizden çok farklıdırlar.
Türkiye artık tam kapitalizmi uyguluyor (Eğitim ve sağlık patronlara teslim! Sayısız özel okullar-kurslar (taşımalı eğitim) ve özel hastaneler var bizde! Böyle bir sistem nereye dek?!
 
Saygı ve kaygılarımla. 22.03.2020
========================================
Dostlar,
Saygıdeğer arkadaşımız Duran Aydoğmuş, görüldüğü gibi çok değerbilir bir site okurumuz.

Arada böylesine bizi şımartan, gerçekte sorumluluğumuzu daha da artıran iletiler paylaşır.

Teşekkür doluyuz kendilerine.

  • Türkiye’de korona virüs epidemisi (salgını) ne yazık ki iyi yönetilemedi..

Pek çok hata yapıldı, gecikildi.. ne var ki AKP iktidarı yapıp ettiklerini her zamanki gibi cilalamakta..

Örn. 21500 dolayında insana Umre ziyareti için izin verilmeyecekti..
Haydi verildi, dönüşlerinde yarısından azı değil, tümü 14 günlük karantinaya alınacaktı..
O Umrecilerden biri, polise tükürerek
  • “..bize bulaştı ise size de bulaşsın!!”.
diyecek ölçüde insanlıktan – dinden çıkmıştı.. Başka zaman kafa – göz kıran polis, inanılmaz sabırlı oldu!?
Bir başka yobaz kümesi (gurubu) camilerin kapısını tekmeledi toplu namaz kılmak için..
Polis orada da inanılmaz hoşgörülü idi!? Yobaz, gene yazgıcı (kaderci) idi,
  • “Allah’ın evine virüs bulaşmaz..”
safsatasını haykırıyordu. Bunlar özellikle son 18 yılda beslenip büyütülen AKP tabanı kökten dinciler.. AKP ve Polis çoook yumuşak bu haddini bilmez eylemcilere??
AKP = Erdoğan, demeçlerinin içine ne yapıp edip gene dini soktu ve korona salgını ile dua ile başedeceğimizi de ekleyiverdi.
Kullanılacak tanı ve tarama testlerine en az 2,5 ay önce karar verilecek, yaygın uygulamaya başlanacaktı. Hala 81 ilin ancak 1/4’ünde bu olanak var (yaklaşık olarak).. Çok az test yaptığımızdan, gerçek durumu bilmiyoruz.. Bu yazının yazıldığı 22 Mart 2020 Cumartesi günü saat 22:30 dolayında Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre toplam 20345 test yapılmış (test sayısı mı kişi sayısı mı, belirsiz!) ve 1236 olguda pozitif çıkmıştır. Kişi sayısı temel alınırsa, %6,1 düzeyinde yüksek bir oran söz konusudur. Çok sayıda olguya tanı kon(a)madığı rahatlıkla söylenebişir. Dolayısıyla bulaş zincirini kırmak zaman alacaktır.
Yoğun bakım birimleri – donanımı – çalışanı başta olmak üzere maske – yüz siperi – tulum, dezenfektan vb. lojistik sorunu çözülmüş olacaktı.. Oysa ülkmizde sağlık hizmetleri çok büyük ölçüde özelleştirildi. 1530 hastanenin 650’si özel sektörde. Dolayısıyla merkezi yönetimin ulusal ölçekte bir planlama yapma olanağı yok!
Örn. korona hastaları ARDS tablosuna girdiklerinde (akut solunum güçlüğü) ve mekanik ventilasyon desteği gerektiğinde donanımımız ne durumdadır? Kamusal yatırımlar daraltılmakta, alan özel sektöre / yerli – yabancı sermayeye bırakılmaktadır. Sermaye de kendi iç tutarlığı ile ülkenin gereksinimlerine göre değil, ençok kazanç (maksimum kâr!) ilkesine göre davranmaktadır!
  • Türk sağlık sektörü çok parçalı ve birçok bakımdan yetersizdir bu salgın ile başetmek için.
Öğrenci yurtlarını binlerce genci sokağa atarcasına boşaltmak yerine, sahra hastaneleri – karantina yerleri yapılıp hazır edilecekti.. TOKİ ne güne duruyor??
Yaygın halk eğitimine daha erken başlanacaktı.. Eğitimsiz – dinci yetiştirilen kitleler, hastalığa kadercilikle meydan okuyarak ülkemizi daha büyük bir faciaya sürüklüyorlar..
Belli koşulları sağlayan bütün hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmeyecek; bu amaçla belli hastaneler ayrılacak ya da Çin gibi 10 (on!) günde yenileri inşa edilecekti (nerdeee o teknoloji bizde??)
AKP = Erdoğan, ilk olgudan sonra 7 gün ortadan yitti. Devlet susar mı? Üstelik TEK ADAM REJİMİ ile ülkemizin uçacağı masalları anlatılmıştı bu halka.. Yönetim zaaf içindedir. Bakanlar sekreter durumundadır, yeterince yetkili değillerdir. Bürokrasi de TEK ADAMIN ayar vermesine mahkum, dolayısıyla hantaldır..
Sosyo – ekonomik önlemler yetesiz, adaletsiz, ve sermaye yanlısıdır.
AKP = Erdoğan rejimi daha önce de önemli hiçbir krizi başarıyla yönetememiştir. Örn. 2008 krizinin teğet geçtiğini söylemişti zamanın Başbakanı Erdoğan ama Türkiye izleyen yıl %6 dolayında muazzam bir küçülme yaşamıştı!
Türkiye, Suriye bataklığına İhvancı anlayışla sürüklenmiş, kilitlenmiştir..

Hazinenin patronu damat bakan  2019’da 2,5 milyon istihdam yaratılacağını buyurmuştu ama TÜİK geçen yıl 932 bin yeni işsiz oluştuğunu açıkladı! Maaşallaaah, ne öngörü değil mi??

Örnekler çoğaltılabilir… Son 7 yıldır ulusal gelir sürekli düşüyor, YOKULLAŞTIRILIYORUZ.

  • Son 20 yılda ülkemizden 3 trilyon Dolar servet çıktı, giren ise 1 trilyon dolar;
  • Sonuç, AKP iktidarının misyonu, ulusal serveti rant olarak dışarı akıtmak..
    (Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Cumhuriyet, 19.03.2020)
Böylesi bir siyasal irade ve kadrodan Ulus adına ne beklenebilir ki??
Hızlı ve akılcı (rasyonel) karar alma ve uygulama becerisine dayalı bir KRİZ YÖNETİMİ ortada yoktur… Oysa asıl gereksinim duyduğumuz böylesi bir yapı ve işleyiştir..

Yönetim zaafı ve ulusalcı olmama; yumuşak karın budur!

Sonsöz     : 
Türkiye, koronavirüs salgınını AKP ile değil, belki de AKP’ye karşın aşacaktır, aşmak zorundadır. Tek yol BİLİMSEL AKILCILIKTIR..

Sevgi, saygı, KAYGI ama UMUT ile. 22 Mart 2020

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Halk Sağlığı Uzmanı / Ankara Üniv. Tıp Fak.
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanu / Siyaset Bilimi – Kamu Yöneticisi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

KORONA VİRUS SALGINI GÜNCELLEME -3

KORONA VİRUS SALGINI GÜNCELLEME -3


Değerli site okurlarımız,

İlk 2 güncellemeyi http://ahmetsaltik.net/2020/03/18/korona-virus-nelere-sal-nelere-mercek/, adresindeki yazımızın altında 2 yorum olarak paylaşmıştık..

Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre 19 Mart 2020 günü 1981 kişiye korona virüs testi yapıldı ve % 8,48 oranında olgu / hasta bulundu. Bu sonuçları tarama değil doğrulama testi sonucu varsayar isek.. Salgının aşamasına, test uygulanan kişilerin epidemiyolojik özelliklerine göre değişebilmekle birlikte, çok önemli bir orandır ve riskin büyüklüğünü vurgular. Öte yandan, yaygın test yapmakla çok sayıda erken – bulgusuz (a-semptomatik) olgu yakalanabileceğini de kanıtlar. Gereksinimimiz de buydu zaten baştan beri..

Demek ki temel belirleyici TEST yapmak!..

DSÖ de 3 T formülü öneriyor..

1. Test yap erken tanı koy
2. Olguları ayır
3. Sağaltım (tedavi) ver..

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)  COVID-19 hastalarının belirlenip karantinaya alınabilmesi için ülkelere daha çok koronavirüs testi yapmaları çağrısında bulundu. DSÖ Genel Direktörü Dr. T. A. Ghebreyesus, testlerin yapılmasının salgın ile savaşımın temeli olduğunu ve her ülkede önemsenmesi gerektiğini belirtti. DSÖ, hastaların tedavi edilmemeleri durumunda veya iyileşip iyileşmedikleri izlenmediğinde, salgının düşük düzeyde sürebileceği ve insanların sosyal kısıtlamaları kaldırıldığında da salgının daha kötü bir noktaya ulaşabileceğine dikkat çekti. (https://www.dw.com/tr..)

Hala, salgın 3. ayını bitirmek üzere iken, 81 ili olan ülkemizde 16-18 ilde, daha yeni test yapılabilecek.. Kalan iller?? Türkiye bunca aciz mi? 2,5 – 3 aydır ne yaptık?

Cerrahi maskede bile sıkıntı var!?

Aziz milletimizin kimi muhterem bireyleri, hastanelere hasta gibi başvurarak bu maskeleri topluca yürütümeyi “dinen caiz” görebilmekte.. Hatta fahiş fiyatlarla pazarlamayı da!
***

Bütün umut; Türkiye ve dünyada salgının çizeceği olgu sayısı / ya da insidens hızı eğrisinin yükselme eğiliminin çok yüksek olmaması.. Örneğin 45 dereceyi bulmaması! Klasik çan eğrisi oluşursa işimiz çooook zor.. Sağlık kurumlarımız aşırı yüklenme nedeniyle iflas edebilir..

“Tatlı bir eğim” (slope, tg æ < 45) ile yükselmesi, hızla yükselmenin (explosion) yerine plato’nun uzaması ve çıktığı gibi inişe geçmesi “arzulanan” epidemiyolojik beklentidir. Ancak bu kez de uzayan salgın nedeniyle sosyo – ekonomik yük kaldırılamaz boyutlara ulaşabilir..

Öte yandan, eğrinin tek tepeli (unimodal) olması da kural değil.. Örneğin Çin için.. Yerli olguları kalmadı, büyük başarı ancak yabancı (imported) hastaları var hala.. Önlemler gevşetilirse, salgın eğrisi, altında kapattığı alan kuramsal olarak gene “1 birim” kalmakla birlikte (!), kafasını kaldırabilir ve 2 tepeli (bimodal), hatta çok tepeli (multimodal) desen (patern) de çizebilir!..

Çok tepeli salgın eğrisi deseni için bir başka neden de, bu salgın sürerken Corona Virus 19‘un mutasyona uğraması ve önceden hastalığı geçirenlerin de bir kez daha yakalanması riskinin gerçekleşmesidir.. Bir başka deyimle, enfeksiyon hızla yayılsın, bağışık nüfus oranı büyüsün ve yayılım böylelikle dursun… senaryosu, bu nedenle bilimsel olmadığı gibi, İnsancıl da değildir!

  • Epidemiyolojik irdeleme zorunludur.. hem de adamakıllı.

Bunu klinisyen hekimler –en azından yeterince– bilmez ve yapamaz..

HALK SAĞLIĞI Uzmanlık Alanının ve Epidemiyolojinin işidir matematiksel modellemeler geliştirmek ve öngörüler (forecasting) üretmek… (Quantitative Decision Making Procedures..)

Ancak, HALK SAĞLIĞI Uzmanlarını TV’lerde göremiyoruz pek!_

Her salgının çan eğrisini (Galton’s bell shape) çizeceğini söyleyen enfeksiyon ve başka dallardan uzmanlar görüyoruz.. Hatta dışarıda eğitim almış bir bölümü.. Bu çok yanlış..

Türkiye’deki COVID-19 salgınının epidemiyolojik eğrisini çizebilmek son derece önemli. Salgın 3. ayını bitirirken ülkemizde bu eğriyi hala elde edemedik. Oysa bu eğri, salgının yönetiminde bize pusula gibi yol gösterici olacaktı..

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Koronavirüs salgını nedeniyle karantina altında olanlara ilişkin yaptığı açıklamada, “9 bin 800 kişiye Umre dahil karantina uygulamamız var… ” dedi. Oysa Umre ziyaretçileri 21 bin kişi idi. Bu riskli kitleye bile tarama testi bütünüyle yapılmamıştır. Tüm Türkiye’ye dağılmışlardır, bu büyük bir hatadır salgın yönetiminde ve bedeli ödenecektir.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir eğitim sırasında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı meslektaşımız Dr. Güle Çınar’ın bu konuyu eleştirmesi son derece yerinde ve gereklidir. Gizlice kayıt yaparak, kırpıp – bölerek servis yapmak ve suçlu yaratmaya çabalamak tek sözcükle “ayıp” tır. Bu meslektaşımızın yanındayız Ankara Tabip Odası gibi.. Destek açıklaması yapan Ankara Tıp intörn doktorlarımız gibi.. Üniversite / Fakülte yönetiminin bu meslektaşımıza destek vermek yerine “özür açıklaması” yapmaya yönlendirmesini üzüntüyle karşılıyoruz. (Anayasa md. 38/6: “Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.”)

Öte yandan, epey gecikse de, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yeni tip Corona Virüs (Covid-19) önlemleri kapsamında camilerin kapalı tutulmasının kararlaştırılması yerinde olmuştur.

19 Mart 2020 gecesi saat 21:00’de sağlık çalışanlarına balkonlarında ALKIŞ DESTEĞİ başlatan vefalı halkımıza şükranlarımızı sunarız..

Türkiye’de COVID-19 testi yapılma koşulları – ölçütleri aşırı dar tutulmuştur. Oysa HonKong, Singapur, Tayland, Güney Kore, Çin tersini yaptı. İsteyen herkese, sokaklarda…. test yapıldı ve taşıyıcılar erkenden tanı aldı, toplumdan ayrıldı (izolasyon, tecrit..), sağaltımları (tedavileri) yapıldı bulaş zinciini kırmak için.
****

Dün (9.03.2020) Sağlık Bakanı TBMM’de bilgi sundu, soruları yanıtladı..
Ama kapalı kalan / bırakılan birçok yer var..
Örneğin olguların ülkeye dağılımı ve özellikleri.. Yerli ya da yabancı olmaları, geçici koruma statüsü altında olan 5 milyonu aşkın insanda durum nedir örneğin??

KİŞİ – YER – ZAMAN bilgisi / üçlüsü yaşamsal derecede önemlidir Epidemiyolojik irdeleme ve öngörü için..

Kullanılan test ise YUMUŞAK KARIN..

Tarama testi (screening test) ve doğrulama testi (confirmation test) apayrı şeyler..

Sağlık Bakanı, 15 dakikaya dek indirilen sürede test sonucu verilebileceğini söyledi.. Bu iyi ama en önemli özelliği bu değil bir testin..

Geçerlik (validity) ve güvenilirlik temel özellikler..

Güvenilirlik için ise DUYARLIK / ÖZGÜLLÜK / POZİTİF KESTİRİM DEĞERİ / NEGATİF KESTİRİM DEĞERİ diye 4 özelliğe bakılmakta bir test için..

43 yıllık hekim, 40 yıllık Halk Sağlığı Uzmanı ve 33 yıllık Halk Sağlığı Öğretim Üyesi olarak biz bu bilgilere erişemiyor ve salgının yönetiminde Sağlık Bakanlığına destek olamıyoruz..

Bilimsel Kurulda salt 1 Halk Sağlığı Uzmanı profesör var.. Oysa Kurul bu uzmanlardan oluşmalı gerçekte ve gerektiğinde başka dal uzmanları çağrılmalı.

HALK SAĞLIĞI UZMANLIĞI” (Public Health Specialty) denen tıp dalının dünyadaki tanımı ve işlevi bu!

  • Salgınları, Halk Sağlığı Uzmanları yönetir..

Dolayısıyla Sağlık Bakanlığının hemen, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği – HASUDER ile yoğun profesyonel kurumsal işbirliğine girmesi zorunludur..

Türk Tabipleri Birliği ile de elbette..

20 Mart 2020 günü saat 00:15’te dünya genelinde doğrulanan olgu sayısı 244,950; ölümler 10,033 ve iyileşenler 87,408 kişidir.

Türkiye, 83 + 5 = 88 milyon nüfusu ile dünya nüfusunun %1,1’i olup; yukarıdaki verilerden bu oranda pay alabileceği kabaca varsayılırsa; 244,950 x 0,011 = 2694 COVID-19 hastası ve 110 ölüm kaydetmiş olmalıydı.. diye pragmatik bir öngörüde bulunabiliriz.. Ancak 359 toplam olgu  sayısı ve 4 de ölüm kaydımız var!? 168 olgu salt dün eklendi 1981 test sonucu ve % 8,48 pozitiflik oranı oldukça yüksektir. Demek ki test yapmayı deyim yerinde ise “cömertçe” sürdürmek gerekir. En azından şu dönemlerde çünkü olgu yakalama oranı yüksektir. Bildiğimiz ölçüde, uygulanan gerçek zamanlı PCR testi ile yalancı negatiflik çok düşük, testin duyarlığı çok yüksektir. Tipik buzdağı sorunu.. (ice berg phenomenon and illusion)

Buzdağının suyun üstünde görünen bölümü, su altındaki ana gövdenin 1/10’u gibi..

  • Herhalde dünyada açık ara fark ile en başarılı COVID-19 savaşımını Türkiye yürütüyor!?
    Dünya alem gelip bizden öğrenmeli.. mi demek düşüyor bize??!!
  • AKP ve Erdoğan’ın BİLİMSEL – SAYDAM – POLİTİK OLARAK DÜRÜST olmak zorunda; başka hiçbir ama hiçbir seçenekleri yok, yok, yok!

Yurt dışında yayınlanan (16.03.2020) bildik yazarlı bir makalede,

partili CB Erdoğan’ın 80 milyon insanın yaşamı ile kumar oynadığı ve
halka YALAN SÖYLEDİĞİ
savları dile getirilmekte!
(https://nationalinterest.org/blog/middle-east-watch/gambling-80-million-lives-why-erdoğan-lied-about-coronavirus-133672)

Bunu asla hak etmiyoruz. Halka saygılı, gerçekleri dile getiren, saydam – dürüst ve hesap verebilen politik kadrolar Türk halkının da elbette en doğal haklarındandır.

Türkiye bu salgının altında kalırsa;

  • AKP falan kalmaz, kar gibi erir, biter yok olur, tarihin çöplüğünde hak ettiği yeri bulur…Türkiye, yaralı da olsa elbette yoluna devam eder, iyileşir.

Sevgi, saygı, kaygı ama UMUT ile.
20 Mart 2020 (03:05) Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

KORONA SALGINI İLE İLGİLİ GÜVENİLİR BİLGİ KAYNAKLARI ve AKP İKTİDARINA ÖNERİLER

KORONA SALGINI İLE İLGİLİ GÜVENİLİR BİLGİ KAYNAKLARI
ve AKP İKTİDARINA ÖNERİLER


Değerli Sitemiz İzleyicileri,

Yaşadığımız küresel salgın ile ilgili güncel ve güvenilir bilimsel bilgiye erişmek önemli..

Sitemizde elden gelen çabayı gösteriyoruz..

Bizim de çalıştığımız Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi web sitesi bu bağlamda oldukça değerli.

www.medicine.ankara.edu.tr 

adresinin düzenli olarak izlenmesini öneririz. Aşağıdaki poster bir örnek..

Bu sitede ayrıca kısa filmlere de erişmek olanaklı.

http://www.medicine.ankara.edu.tr/2020/03/17/79028/

http://www.medicine.ankara.edu.tr/2020/03/17/79010/

Yeni Corona Virüs Hastalığı (Covid-19) ile ilgili bilgi alınabalecek siteler.

  • T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/covid19

Bu site, Sağlık Bakanlığı’nın HALK SAĞLIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ resmi / kurumsal sitesidir.

Salgınların yönetimi, Tıp Dalları içinde “Halk Sağlığı Uzmanları” nın bilimsel sorumluluğundadır. Dolayısıla Sağlık Bakanlığında kilit sorumluluk Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünündür.

Sağlık Bakanlığının, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği – HASUDER ile çok sıkı kurumsal işbirliği içinde olması zorunludur.

Bilim Kurulu’nda bildiğimiz ölçüde tek 1 Halk Sağlığı Uzmanı vardır; oysa tam tersine, bu Kurul esas olarak Halk Sağlığı Uzmanlarından oluşmalı, gerektiğinde balka dallar çağrılmalıdır.

  • DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (DSÖ / WHO / OMS)

https://www.who.int/health-topics/coronavirus

  • TÜRKİYE ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK NMİKROBİYOLOJİ UZMANLIK DERNEĞİ (EKMUD)

https://www.ekmud.org.tr/

  • KLİNİK NMİKROBİYOLOJİ UZMANLIK DERNEĞİ

https://www.klimud.org/
*****

Ayrıca bizim uzmanlık derneğimiz olan HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ – HASUDER web sitesi ve bu amaçla özel olarak hazırlanmış bir web sitemiz de var :

www.hasuder. org.tr ve www.korona.hasuder. org.tr

Unutulması ki; Anayasanın 135. maddesi uyarınca özel yasa ile (6023 sayılı yasa) kurulan ve Anayasada “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu” olarak tanımlanan, bizim de doğallıkla üyesi olduğumuz Türk Tabipleri Birliği‘nin

www.ttb.org.tr

adresli kurumsal web sitesinde sorunun hem tıbbi hem de ekonomo – politik boyutlarını irdeleyen bilimsel kaynaklara erişilebilir. Dün, 18 Mart 2020 günü Erdoğan’ın yaptığı toplantıya TTB’nin çağrılmaması asla bağışlanamaz. Hem ulusal birlikten söz edeceğiz, hem de ülkenin yasal hekim birliğini dışlayacağız, utandırıcıdır!

* Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı yeterince saydam değil..

Örneğin korona olgularının hangi illerde olduğunu bilmiyoruz. Oysa örneğin ABD, tüm eyaletlerde olgu ve ölüm sayılarını saydamlıkla yayınlıyor web sitelerinde.

Meslektaşımız, Çocuk Hekimi Sağlık Bakanı Dr. Fahretttin Koca bu gün TBMM’de bilgi verdi, soruları yanıtladı epey geç de olsa..

Temel sorunlardan biri şudur                                        :

Türkiye sayısal yeterince korona testi yapmamıştır..
Bu bağlamda çoooook gecikmiş ve kritik zamanlar heba edilmiştir..
Oysa Singapor, Honkong, Güney Kore, Tayland.. ve koskoca Çin bu bağlamda baştan beri çok atak olmuşlardır.

1. Çok sayıda test uygulayarak hastalara – taşıyıcılara erken tanı koymuşlardır.

2. Erken tanı konan taşıyıcı ve hastalar toplumdan ayrılmış (izolasyon, tecrit, karantina..) ve sağaltımları (tedavileri) yapılmıştır..

Gerçekte reçete yalındır ve DSÖ Genel Başkanı Dr. Thedros G. Adhenom’un ustaca özetlediği üzere 3 T formülüdür..

Sağlık Bakanlığı, ilk olgunun bildirildiği 31 Aralık 2019’dan bu yana geçen 2,5 ayda gerekli lojistik hazırlığı yapmamış, yapamamıştır..

Korona testi, Sağlık Bakanı’nın bu gün TBMM’de açıkladığı üzere şu güne dek toplam 10 bin dolayında uygulanmıştır. Bu sayı olağanüstü yetersizdir, belki de 10 milyon kişide yapılmalıydı! Örneğin 21 bin Umre ziyaretçisine bile test yapılmış değildir, bu kişilerin büyük çoğunluğu, bağışlanmaz bir hata ile ülkeye dağılmışlardır.

Testin maliyeti çok yüksek değildir, ülkeler bu amaçla on milyarlarca Dolar kaynak ayırmaktadır. Türkiye’de hala 18 ilde testin yapılabilir olacağından söz etmektedir AKP iktidarı..

Çok üzücüdür.. 81 ilde derhal yapılabilir olmalıydı, 2,5 ay içinde bu hazırlık yapılmalıydı.

Cerrahi maske, yoğun bakım yatakları, sahra hastaneleri.. gibi lojistik eksikler giderilmeliydi.

Oysa öğrenci yurtları boşaltılarak karantina yerleri yapılmıştır.. Salgın uzarsa ve karantina altına alınması gereken nüfus daha da artarsa ne yapılacaktır? Üniversitelerde eğitim, yurtlar kullanılamayacağı için başlatılmayacak mıdır??

Sonuç olarak                              :

  • Politik olmayan gerçek bir beka sorunu ile yüz yüzeyiz..
  • Türkiye bu sorunla baş edemez ise AKP iktidarı da yerle bir olur..
  • Gerçek anlamda BİLİMSEL AKILCILIK – SAYDAMLIK – Politik DÜRÜSTLÜK kaçınılmazdır..

AKP = Erdoğan‘ı ve iktidarını, Sağlık Bakanını ve Bakanlığını bir kez daha uyarmak isteriz..

Başka yol yok; BİLİMSEL AKILCILIK – SAYDAMLIK – Politik DÜRÜSTLÜK dışında!

43 yıl kıdemli bir hekim,
40 yıllık Halk Sağlığı Uzmanı
33 yıllık Halk Sağlığı Öğretim Üyesi
Sağlık Hukuku Uzmanı (MSc)
ve Mülkiye de okumuş (BSc) 65+ yaş bir T.C. Yurttaşı sorumluluğu ile bilgi ve ilgiye sunarız.

Bu dosyadan sonra, Korona salgını ile ilgili 3 sayılı güncelleme raporumuzu yazacağız sitemizde..

  • 23 Mart 2020 Pazartesi saat 21:00’de Halk TV’de canlı yayında birikimlerimizi sunacağız..

Sevgi, saygı kaygı ama umut ile. 19 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

KORONA VİRUS NELERE ŞAL, NELERE MERCEK?

KORONA VİRUS NELERE ŞAL, NELERE MERCEK?


Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

İçimiz dışımız “corona virus” oldu..
Oysa Ülkemizin yakıcı sorunları ağırlaşarak sürüyor..
Dolar 6,44 TL’ye tırmandı! Öbür dövizler de yükseliyor..
Üstelik elin ülkesinde de (ABD – AB, UK..) hastalık var, can alıyor her gün onlarca, yüzlerce.
Sektörler akçalı (mali) bunalımda, ortada döviz kıtlığı var büyük ölçüde dolaşımın (sirkülasyonun) yavaşlamasına bağlı.

Ancak “Küresel AĞA”, kerameti kendinden menkul senyoraj hakkını (!) / hegemonisini pervasızca dayatıyor ve FED, 198 milyar $ nakiti kağıt ve mürekkep bedeli karşılığında basıp piyasaya sürüyor.. (Bu para, 2020 Türkiye bütçesinden yaklaşık %20 daha fazla!?)
ABD’de enflasyon olmuyor, paranın değeri de düşmüyor.. FED faizleri neredeyse sıfırlıyor. Siyasal iktidardan bağımsız, para politikalarını “büyük oyunun kurallarına göre” oynuyor ABD Merkez Bankası FED.. Bizde ise “biat etmedi kulumuz” diye AKP = Erdoğan tarafından TCMB Başkanı görevden alındı. Üstelik Erdoğan’ın bilim dışı takıntısı gerekçesi ile : Faiz enflasyon doğuruyor!? 

Ekonomist olduğunu savlayan ama gerçek diplomasını bir türlü göremediğimiz AKP = Erdoğan, İktisat 1. sınıf öğrencisinin bile öğrendiği evrensel bilimsel gerçeği ters yüz ederek gerekçe (!) yaratıyor kendine, kamuoyunu yönlendiriyor… Dolayısıyla bu kafayla yönetilen ülkemiz, bir türlü belini doğrultamıyor. G20’den düştük – düşeceğiz, işsizlikten de perişanız.

Cılız – hastalıklı – çok borçlu – üretmeyen ekonomi, haliyle ulusal parasını da güçlü kılamıyor..

Sürekli olarak yoksullaş-TIRIL-ıyoruz!

Kişi başına ulusal gelir 7 yıl öncekinin altında ve 9 bin Doları zor buluyor.. (Dünya ortalaması 11 bin Doları aşkın) ve bu iktidar, TEK ADAM = RTE eliyle harikalar yaratıyor öyle mi??!

Cümle alem şunu aklına bir güzel koysun ve hiiiiç çıkarmasın :

  • Türkiye’nin sorunları, tek başına AKP = Erdoğan iktidarı ile 18 yılda öylesine ağırlaşmış, öylesine içinden çıkılmazlaşmıştır ki; alleme-i cihan olsa tek bir kişi içinden çıkamaz. Mustafa Kemal ATATÜRK bile! Kaldı ki, o büyük önder, en kritik savaşları bile Meclis ile yürüttü.

Bitmeyen dertlerimizden başımız göğe ererken, bir de küresel korona salgını eklenince, ekonomi, deyim yerinde ise su kaynatıyor..
Kuşkusuz bu olumsuz gelişmeler günlük yaşama yansıyacak ve yaşamı daha da katlanılmaz kılacak.. Ailece intiharlar unutulmayacak, işsizlik kavuruyor özellikle gençleri.. 4+ milyon!

Şehitler tepesine mazlum halkın cefalı – özverileri evlatları yağıyor Erdoğan hazretleri böyle buyurduğu için, buyurmaya da devam edeceği / ettiği için.. 2 oğlundan bir “çürük” ama her nasılsa uluslararası ticarette yurt dışında olağanüstü başarılı (!?); öteki bedelli / paralı askerlik yapmış sayılan okçu – TÜRGEV’ci mahdumu olan Erdoğan’ın..

  • Oysa toplumsal cinnet içinde halk adeta!

Ne var ki, AKP = Erdoğan büyüsü – illüzyonu giderek bozuluyor!

Kuşku yok, hiçbir halk sonsuza dek aldatılamaz, idraki / algısı köreltilemez.
Ne yazık ki, bu süreçte küplerini doldurarak karunlaşaranlar, yolsuzluklarla talan ederek halk yığınlarını yoksullaştıranlar, ülkeyi açık hava hapishanesine dönüştürenler.. birkaç kuşak çooook varsıllaşmış (zenginleşmiş) oluyorlar. Halkın yaşamı, geleceği çalınıyor haramzade soygunu ile, yalnız yaşayanlar değil, çocuklarının – torunlarının bile geleceği yok ediliyor!
****

Korona virus salgını AKP = Erdoğan için bir bakıma “ilaç” gibi geldi..

Tüm yakıcı sorunları, iktidarı bunaltan dertlerimizi öteledik (!)..
Muhalefet yok, eleştiri yok, toplantı yok, gösteri yok, yok, yok, yok.. TBMM bile tatilde!

Bu arada AKP = RTE’nin sesi de çıkmıyor.. Konuş(a)mıyor..

Karşısına yığma kalabalıkları görkemli salonlara doldurup esip gürle(ye)miyor.. Ama Erdoğan konuşamdan yapamaz ki! Bir yolunu mutlaka ama mutlaka bulacak, dağlarca kibirli mimiklerini – postürünü – giyimini – jestlerini – ses tonunu – edasını – hamasetini – şiddetini – narsisizmini, gündemini.. ne yapıp edip yaratacak ve bizleri daha çok yoksun bırakmayacaktır cemalinden!

Akıllarına hiçbir şey gelmiyorsa, biz söyleyelim; çağırırsınız TRT’yi sarayınıza 1-2 muhabirle, “ULUSA SESLENİŞ” (!) konuşması yaparsınız hiç yoktan, müritlere ayar verir, boşalırsınız falan..

Ama bu arada KORONA SALGINI ile ilgili hesap da vereceksiniz halka, hiç yolu yok!

Peki ne söyleyecek Tek Adam Erdoğan? Kader – fıtrat, bizde hasta çoook az, ölüm yok, Dünya biz hayran, hamdolsun, Rabbim falan filan…. öyle mi? Karantinaya alınmayıp evlerine yollanan 21 bin Umre ziyaretçisi için ne buyuracak örneğin; ki salgınla savaşımda bağışlanmaz hatadır!

Yaşam adeta durdurulurken, camilerde namaz için ayak sürümeyi, yarım ağız “camiler açık ama evde kılabilirsiniz, toplu gelmeseniz fena olmaz…” türü karnından fetvaları nasıl savunacak?

Şehir hastaneleri talanı uğruna kapatılan hastanelere yeniden duyulan yakıcı gereksinime ne buyuracak??

31 Aralık’tan (2019) bu yana (Çin’de ilk resmi olgu) 2,5 ayda hala, yalnızca birkaç merkezde (<6) ancak korona testi yapılabilmesine ne buyuracak?

  1. Basamak sağlık hizmetlerini felç edişlerine ne buyuracak?
  2. Koruyucu sağlık hizmetlerini unutup / felç edip varsa yoksa tedaviye odaklanmaya ne diyecek?

Sağlık sektörünü ezici düzeyde piyasalaştırmasına / özelleştirmesine ne buyuracak?

Halkın yoksullaşTIRılmasına, beslenmesinin bozulmasına, yaygınlaşan açlığa ne buyuracak?

Vahşetle kirletilen çevreye, tarım ve hayvancılığın çökertilmesine, en temel besinlerin bile dışalım (ithalat) bağımlılığına ne diyecek?

450 milyar Doları aşan devasa borca ne diyecek?? (2002’de iktidar olduğunda 120 milyar $ idi!)

Etil alkolde bile stokları birkaç günde tükenen ve dışalıma mahkum ülkemiz, 18 yıldır kimin tek başına mutlak iktidarı tekelinde??

Üniversite öğrencilerini apar topar yurttan atıp, yurtları karantina yerlerine dönüştürme ayıbına ne açıklama sunacak AKP = Tek Adam Erdoğan ? Ki bu da salgınla savaşımda ciddi bir fiyaskodur, toplu kitle hareketlerinden kaçınmak gerekir, İtalya bu nedenle perişan!

  • Örneğin camiler bu amaçla / karantina yerleri olarak kullanılsa fena olmaz mı?

TOKİ hızla prefabrik karantina alanları yaratabilir mi? Özellikle büyük kentlerde boş arazi bulabilir mi? Akçalı (mali) gücü buna yeter mi? Ya da satılamayan yüzbinlerce konut fazlasını karantina evleri olarak kullanmayı aklına getirir / kıyabilir mi şu olağanüstü dönemde?

Çin gibi 10 (on) gün içinde 1000 (bin) yataklı birkaç hastane yapabilir misiniz o anlı şanlı, devasa kamu ihalelerini her nasılsa heeeep ama heeeep kapmayı beceren yandaş / kandaş / candaş / yoldaş / sırdaş / dindaş / Cennetdaş (!) yüklenicilerinizle (müteahhitlerinizle)??

Şehir hastaneleri safsatası / talanına kurban edip boşalttığınız hastaneleri ne yaptınız? Yoksa okulları tatil etmeniz bundan mıydı, öğrenci yurtlarını boşaltıp karantina yerleri yapmak?!
****

İyi kötü sosyal medya canlı; orada da AK tiroller ve yandaş – kandaş – candaş kimi yargı mensupları 7/24 görev başındalar.. zinhar çizmeyi aşmak yok.. Üstelik salgın hastalık hukuku gündemde bu kez! TCK’nın malum maddeleri; Adalet Bakanının bile açık – örtük gözdağı verdiği! Ama bu maddeler, koronadan korunmak için (!) muska – dua tacirlerine işlemiyor?!
Öte yandan kamusal olanaklar sağlık dahil öylesine sınırlı ki, KORONA SALGINI ile başetmek hiiiiç kolay değil.. Kamu sağlık sektörü olabildiğince küçültülmüş.. Ülkedeki 1530 dolayında hastanenin yaklaşık 650’si özel sektörün. Hastane yatakları ve yoğun bakım birimlerinin 1/4’ünden çoğu yine özel sektörde. Hemşire sayısı neredeyse hekim sayısına denk, 160 binlerde. Oysa 1 hekime karşılık 4 hemşire uluslararası standart.
  • Yeterli cerrahi maske bile yok  sağlık çalışanlarına..
TTB Merkez Konseyi Başkanı sevgili meslektaşımız Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın web sitemizde yer verdiğimiz açıklamasında, korona testi negatif gelen hastada 2. kez test istemi yapıldığında “riskli” gibisinden saçma sapan yanıtlar geldiği belirtildi. Oysa bir laboratuvar testi ya (+) tir ya da (-).. Arada kuşkulu durumlar olabilir belki ama dünyanın hiçbir yerinde bir laboratuvar “riskli” gibi bir değerlendirmede bulunamaz. Böylesi bir yargı ancak klinik durum için söz konusu olabilir. Yoksa böylelikle mi resmi hasta sayısı çoook sınırlı tutukuyor?? (http://ahmetsaltik.net/2020/03/17/ttb-hekimlerden-aldigimiz-duyumlar-koronavirus-hastasi-sayisinin-daha-fazla-oldugu-yonunde/)
Bilim Kurulu’nun kararları düzenli açıklanmıyor, neden?
Hem Kuran’da, fıkıhta… şer’i kaynaklarda yeterince hüküm yok mu bu konuda?
Neden bilim kuruluna sarıldınız, hani yaşamın her alanının dininizin kurallarına uydurup öyle yaşayacaktınız 6. Din Şurasında Erdoğan’ın kapanış konuşmasına göre??
Neden salgını DİB yönetmiyor da özel sektörden gelme Sağlık Bakanı çırpınıyor??
Demek ki ülkeye 160 bini bulan imam değil, SAĞLIK ÇALIŞANI – HEKİM gerekliymş, haa??
Salgın ile imam-hatipler değil hekim – hemşire… özverili sağlık çalışanları boğuşurmuş haa??
****Öte yandan, ülkemizde yüz bini aşkın hekimin yasal meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği‘nin bilim insanı kimlikli – alanın uzmanı akademisyen temsilcisi neden yok Bilim Kurulunda?

……….
………………….

Sorular, dertlere tercüman ve de hal-i pür melalimize ayna olarak daha da uzatılabilir..

Dünya Bankası – IMF maşaları eliyle küresel emperyalizmin dayattığı SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM MASKELİ sağlık hizmetlerini özelleştirme, piyasaya ve sermayenim insafına terk etme, devleti kenara çekip sağlık hizmeti vermekten alıkoyma…. politikaları bir kez daha çök-müş-tür.

Sağlık, doğuştan kazanılan bir temel insanlık hakkıdır ve Devletin ana yükümlerinin başındadır.

Türkiye, sağlık hizmetlerinde, KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE kesin öncelik veren, kamucu bir sağlık sistemine hızla, oyalanmadan geri dönmek zo-run-da-dır.

Oysa AKP, bunların tersini yapmak üzere iktidara getirildi ve 18 yılda epey de yaptı.

Sağlık alanında da yerli – yabancı sermayeye rant aktarmak boynunun borcu!

Peki şimdi ne olacak??

Sevgi, saygı ve derin KAYGI ile. 17 Mart 2020, Ankara