Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

TELE1 ekranının karartılması haksız ve hukuksuzdur

Emre Kongar
Emre Kongar 
ekongar@cumhuriyet.com.tr

Son Yazısı / Tüm Yazıları
24 Şubat 2023, Cumhuriyet

 

Benim de Merdan Yanardağ ile birlikte “18 Dakika” adlı 45 dakika kadar süren bir yorum programı yaptığım TELE1 televizyon kanalı, Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK kararıyla 22 Şubat Çarşamba günü saat 00.00’dan itibaren (başlayarak) üç gün süreyle karartıldı.
***
Önce olayı anımsayalım:

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu RTÜK, TELE1’de Enver Aysever’in sunduğu “Ayrıntılar” programına konuk olarak katılan TİP Milletvekili Sera Kadıgil’in Diyanet eleştirisi sebebiyle, TELE1’e 3 günlük ekran karartma cezası vermişti.

RTÜK oyçokluğu ile alınan kararın gerekçesini Sera Kadıgil’in Diyanet bu haliyle siyasal İslamcı gereçtir sözleri olarak göstermişti.

Bu karar üzerine TELE1, cezanın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle yargıya başvurmuş ve Ankara 2. İdare Mahkemesi, oybirliği ile yürütmenin durdurulması kararını vermişti.

RTÜK bu karara karşı bir üst mahkemeye itiraz etmişti.

Ankara Bölge İdari Mahkemesi İdare Mahkemesinin verdiği yürütmeyi durdurma kararını iptal etti ve TELE1’in ekranı karartıldı.
***
Hem RTÜK’ün bu ceza kararı…
Hem de bu cezanın yürütmesini durduran İdare Mahkemesi kararını kaldıran Bölge İdare Mahkemesi kararı…
Anayasasında “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” yazan Türkiye Cumhuriyeti’nde mantıksız, haksız ve hukuksuz bir karardır.

Mantıksız bir karardır:

Çünkü, Sera Kadıgil, TELE1 personeli değildir, TELE1’de program yapmamaktadır, TELE1’i temsil etme, TELE1 adına konuşma yetkisine sahip değildir.

Dolayısıyla, sözleri asla TELE1’i bağlamaz.

Özetle, önceden ne diyeceği de bilinmeyen bir konuğun sözleri dolayısıyla TELE1’in cezalandırması, bırakın yasaları, düz mantığa bile aykırıdır.

Hukuksuz bir karardır:

Çünkü, Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir bürokratik kurumudur ve her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı onu eleştirmek hakkına sahiptir.

Üstelik Sera Kadıgil bir milletvekilidir ve görevi zaten iktidarı ve devlet kurumlarını irdelemek, değerlendirmek ve eleştirmektir.

Yani Sera Kadıgil, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirirken aslında görevini yapmaktadır.

Demokrasiye aykırı bir karardır:

Çünkü Sera Kadıgil bir milletvekilidir, kürsü dokunulmazlığına sahiptir; kürsüde dile getirdiği görüşleri dışarıda da aynıyla dile getirmek hakkına sahiptir.

Üstelik bir siyasal parti üyesidir ve her siyasal parti üyesi gibi iktidarı ve devletin bürokratik kurumlarını eleştirmek, hatta onların kaldırılmasını bile istemek hakkına sahiptir.

Unutulmasın ki bu rejimde, bir siyasal lider, bırakın Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını bile önerebilmiştir.

Hukuk Devleti kavramına, temel hak ve özgürlüklere aykırı bir karardır:

Çünkü sadece (yalnızca) bir devlet kurumunun eleştirilmesi değil, iktidarın bir siyasal eğiliminin, bir yöneliminin ve bunu temsil eden bir kurumun eleştirilmesi de ifade özgürlüğüne girer.

Evrensel hukuk ve demokratik rejim anlayışına da aykırıdır:

Çünkü din ve mezhep inançları üzerinden, tek bir inanç grubuna yönelik olarak tekelci ve istismarcı bir biçimde siyaset yapılması hem Hukuk Devleti’nin hem de Demokratik Rejimin altını oyar.
***
Sevgili okurlarım, özetle RTÜK’ün verdiği ceza ve bu cezanın yürütmesinin durdurulmasının kaldırılması ve TELE1 ekranının karartılması, Anayasa’ya da Demokrasi’ye de Hukuk Devleti’ne de Laikliğe de temel hak ve özgürlüklere de mantığa da aykırıdır.

Turkish Health System Turkish Ministry of Health (MoH)

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

On 24th February 2023, we’ll conduct a 3 hours lecture (09:30 – 12:20) on MS-TEAMS
for Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with the subject of

Turkish Health System Turkish Ministry of Health (MoH)

Here are the 52 power point slides having a rich and up to date content.. (PDF 3,2 MB)

Turkish Health System, MoH

PDF file has also been uploaded to the Moodle system of Atılım Univ. Medical School, MED-102, 2022-23.

With respect and love. 24th February 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği 6 Şubat Depremleri Hatay İli Saha Raporu

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz HASUDERHalk Sağlığı Uzmanları Derneği‘nden aşağıdaki iletiyi aldık :

  • “Yaşanan deprem felaketi nedeniyle 12-17 Şubat 2023 tarihleri arasında Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde halk sağlığı hizmetlerinin organizasyonu için Halk Sağlığı Uzmanları Derneği adına bölgede görev yapan Prof. Dr. Pınar Okyay, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Uz. Dr. Pelin Şavlı Emiroğlu, Arş. Gör. Dr. Muhsin Güllü ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Tacettin İnandı ve Prof. Dr. Nazan Savaş tarafından hazırlanmış olan “Halk Sağlığı Uzmanları Derneği 6 Şubat Depremleri Hatay İli Saha Raporu” HASUDER web sayfası ve sosyal medya hesaplarında paylaşılmıştır.
    Rapora aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilmektedir.”

Emeği geçenlere çok teşekkür ederiz.

Biz de bu tarihsel ve çok yararlı raporu (49 sayfa) web sitemizde paylaşmak istiyoruz ..

HASUDER, Hatay Saha Raporu, 6 Şubat Depremi için

Sevgi ve saygı ile. 23 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Bir okurumuzdan, Sn. Gönül Pınar Atacı’dan acılı dizeler..

Bir okurumuzdan, Sn. Gönül Pınar Atacı‘dan acılı dizeler..

BÜTÜN BU EN DERİN İHANET VE KANLI MELANET

Tüm imar ve inşaat yasalarını iptal ve imha ederek
En kanlı fay hatlarına ve depremlere gelgel dediler,
Atatürk yadigarı GATA‘yı ve tüm askeri hastaneleri,
Ulusal ve kutsal Altı Ok‘u ve T.C. ilke ve simgelerini
Kapatarak ve kader ve fıtrat dogmasını yücelterek
Milyonlarca insanı tehlikelere hatta ölümlere ittiler.

Kozmik Oda‘ya yerli ve yabancı casusları sokarak
Ve binlerce subaya  ve aydına kumpaslar kurarak
Bütün Orduyu hasta ve sakat (engelli) yaptılar.
Milletin ana rahmine en iğrenç küfürleri ederek,
Çocuklara  tecavüzü aklayan cadıyı ödülleyerek
Tüm yurdu ve ulusu elem içine attılar.

Bütün bu en derin ihanet
Ve kanlı  ve azılı melanet,
Asla ve kat’a bağışlanamaz ve bağışlanmayacaktır
Ve yargılanıp cehennemin en dibine kapatılacaktır.
Bu ihaneti ve melaneti yenip çöplüğe dökmenin tek yöntemi,
Tek ve en geniş bir Hak, Vatan ve Halk Cephesi ve mücadelesi.

Gönül Pınar Atacı
22 Şubat 2023

ÇARŞAMBA İĞNELERİ : 22 Şubat 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

AL GÜLÜM

Ortak TV yayınında 3 milyar TL bağışlayan Cengiz Holding bünyesindeki Eti Alüminyum A.Ş.’nin Konya’da yapacağı yatırım projesine, %100 vergi indirimi ve %85 yatırıma katkı oranı olmak üzere gümrük vergisi muafiyeti (bağışıklığı), KDV istisnası, KDV iadesi gibi birçok destek verilecek.

“Al gülüm ver gülüm” tiyatro oyunu…

CIVIKLIK

Yardım kampanyasında kamu kurumları kamunun parasını kamuya bağışladı.

İnsani duyguyu bile sulandırdılar…

PLAN

5 Şubat 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na göre, Hatay’ın İskenderun ilçesindeki 6 mahallenin ‘riskli afet alanından’ çıkarılmış.

Kader planı…

SİYASİ

Ömer Çelik, “Biz afet bölgemizde vatandaşlarımızla birlikte olduğumuz için siyasi tartışmaların parçası olmadık. Bunları not ediyoruz.”

Millet de not etti;

Cumhur ittifakı sahada!..

ŞERİATÇI

Seçimlerin ertelenmesi gerektiğini ifade eden Arınç, itirazlar üzerine “Savaş hali dışında olmazmış. Ayet-i kerime mi var?” dedi.

Hukuk okumuş bu kalın kafaya Türkiye’nin şeriatla değil cumhuriyetle yönetildiği nasıl anlatılır?..

YETERSİZLİK

AFAD’da eğitimi ve uzmanlığı, arama ve kurtarma olmayan, eş-dost-akraba-imam vb. kişilerin İl Müdürü olarak görev yaptığı ortaya çıktı.

İşlerin gidişinden belliydi zaten…

AFET

Samandağ’da deniz kenarına çadır kent kuran AFAD, vatandaşlara denizin yükseleceği uyarısı yaptı.

AFAD tam bir afet…

HAZIRLIKSIZ

Bakan Soylu, İstanbul depremi için hazırlık yaptıklarını açıkladı.

Deprem İstanbul’da olsa herhalde “Kahramanmaraş’ta tatbikat bile yaptık” derdi…

ADAM

“Reis’in dava adamıyım” diyen ve 2019 yılındaki seçimlerde AKP’den Antakya Belediye Başkanlığı’na aday adayı olan Mehmet Özkan’ın sahibi olduğu Antakya’daki “Özkan City Blokları”nda inceleme yapan bilirkişi binanın yapımında çok sayıda eksiklik tespit etti.

Birinin adamı olmak yerine adam olmaya çalışsaydı…

BİLGİN

Bölgeye koordinatör olarak atanan Vali Bilgin, işçi ve memurların bir aylık maaşlarını bağışlamasını önerdi.

Fazla bilgin…

DİYANET

Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?” sorusuna, evlatlığın mirasçı olma hakkı bulunmadığı belirten Diyanet, “Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz” yanıtını verdi.

Millet can derdinde, Diyanet uçkur peşinde
=========================================
Dostlar,

Son iğne hakkında, bir tweet iletisi yayınladık..

https://twitter.com/profsaltik/status/1627676008672264192?s=20

Ve dedik ki

  • Medeni Yasa m.129 evlatlıkla evliliği yasaklar, m.500 miras hakkı tanır. DİB bu yasayı bilmez mi? Ayrıca yasayı bilmemek özür sayılmaz, TCK m.4! DİB’in fetva yetkisi yok ama yasalara uyma yükümü var. Tersi suç. Erbaş derhal istifa et, Atatürk‘ün kurduğu DİB hukuka saygılı olsun!

Saygı ile. 23.2.23
Dr. Ahmet SALTIK

Başkent Üniversitesi’nde konferansımız : CUMHURİYET’in SAĞLIK POLİTİKASI ve GÜNÜMÜZ

Dostlar,

Bu gün, 22 Şubat 2023 Çarşamba günü, Başkent Üniversitesi’nde bir konferansımız olacak.. / OLDU saat 14:00’te, Avni Akyol konferans salonunda.

Konumuz :

  • CUMHURİYET’in SAĞLIK POLİTİKASI ve GÜNÜMÜZ

Düzenleyen BÜTAM :

  • Başkent Üniversitesi Ord. Prof. Dr. Enver Ziya KARAL
    Tarih Araştırma ve Uygulama Merkezi

Merkez Müdürü Sn. Prof. Dr. Seçil KARAL AKGÜN çok emek verdi bu toplantı için.

Türkiye çok ağır bir deprem afeti yaşarken, sağlık sisteminin de öbür kamu hizmetleri, AFAD gibi tel tel döküldüğünü görmek acı verici.

Oysa kamusal sorumlulukla, koruyucu sağlık hizmetlerine mutlak öncelik verilerek, TEK TIP – TEK SAĞLIK yaklaşımı ile değil salt Türkiye’de, dünyada da çok daha sağlıklı toplumlara erişmek olanaklı. Bu da ekonomik gönenç için, eğitilmiş insangücü ile birlikte en temel girdi.

Artık neo-liberal küreselleşTİRme = yeni emperyalizmi durdurmak ve insanlık tarihinin çöplüğüne atmak zamanı geldi, geçiyor.. ve bu olanaklı :

  • Küresel DAYANIŞMA ile..

Konuyu kapsamlı olarak işlemek üzere 110+ yansı (slayt) hazırladık, pdf aşağıda. Yansıları izlemek için lütfen tıklayınız :

Cumhuriyet’in Sağlık Politikası ve Günümüz, 22.02.23

Toplantıya Sn. Prof. Dr. Mehmet Haberal da katılacaklarını bildirdiler. (Akut bir karaciğer aktarımı operasyonu araya girdi ve katılamadılar.. Rektör Sn. Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu, Anayasa Mhk. eski efsane başkanı Sn. Yekta Güngör ÖZDEN, İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan Toker….. katıldılar..)

Konferansa emek verenlere teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile. 22 Şubat 2023, Ankara
(Güncelleme : 23:50)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

Devletsiz millet

GANİ AŞIK
Eski CHP Kayseri Milletvekili / Emekli Müftü

Yerbilimcilere göre coğrafyamızda son felaketin benzeri asırlardır yaşanmadı. Ağır maddi kayıplar yanında can kaybının ürpertici boyutu da henüz belirsiz. Nice canlar, yaşamdan koparak ebediyete kanat çırptılar. Cennetin, masum ve günahsızların ayakları altına ipek halı gibi serildiği, cehennemin bu felakette sorumluluğu olanlara kapılarını araladığı kesindir. Şehitlere rahmet, yaralılara şifalar. Evren, yüce kudret tarafından yasaları ile birlikte yaratılmıştır. Bunlar, uyulması zorunlu Tanrı emirleridir. Hiçe sayanların cezası bu dünyada, peşin ve acımasızdır ama bizde bu ihlallerin cezasını günahsız insanlar çekiyorlar.

Yaşadığımız topraklar, büyük acı nedeni ile sıkça duyduğumuz “fay, levha, segment ve zon” denilen atom bombaları üzerinde oturuyor. Deprem ülkeleri Japonya ve Şili, bu sorunu bilimin öncülüğünde çözdüler. “Mevlam nice dert vermiş, beraber derman vermiş” ama 21 yıllık iktidarın ortaçağa odaklı zihinsel kodlarını güncellememiş.

‘DAVA’ DEDİKLERİ

  • Kuruluşundan 80 yıl sonra ele geçirdikleri modern devleti,
    Aydınlanma devrimleri ile birlikte ortadan kaldırarak,
    sivil bir darbe ile İhvan modeline geçtiler.
  • “Dava” dedikleri şifreli mesajın, 100. yılında Atatürk Cumhuriyetinin tasfiyesinin resmileştirilmesi olduğunu netleştirdiler.

Her devrim belli aşamalardan geçerek vücut bulur. “Karşıdevrim” de herkesi uyutarak kimi aşamalardan geçti :

Yoksul halkın hazinesini talan ederek –ham hayal olan- şeriat devletinin öncü ideologlarına ve militanlarına devasa kaynak transferi (aktarımı) sağladılar. Çankaya yerine Saray’da oturarak Atatürk’ü ve Cumhuriyeti hatırlattığı için Ulus’tan Çankaya’ya uzanan protokol yolunu iptal ettiler. Devlet tesislerine isimlerini vererek Kurtuluş Savaşı ve Atatürk karşıtlarını kutsadılar. Cumhuriyetin köklü kurumlarını ve bürokrasisini çökerterek koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni parti devletinden öte, aile devletine dönüştürdüler.

  • Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, iktidar destekli FETÖ kumpasları ile omurgasını kırdıktan sonra, okullarını, hastanelerini ve hiyerarşisini elinden alarak, bu şanlı kurumu sıradan bir genel müdürlük haline getirdiler.
  • TSK, hastanesi olmayan dünyanın tek ordusudur.

Tarikatların ve dinci vakıfların kucağına bıraktıkları Türk milli eğitimini,
şeri eğitime dönüştürdüler.

Diyanet’in gereğinden çok imam hatip liseleri açılması ile gerçekte neyin amaçlandığının bilincindeki aydın kesimin itirazları, “Dinini bilenden ne zarar gelir?” yaygarası ile bastırıldı ve bu iktidarla birlikte imam hatip ve ilahiyat furyası dalga dalga yayıldı.

An itibarı ile bürokrasinin bütün köşeleri, başına getirildiği kurumla ilgisiz ilahiyatçı ve imam hatip kökenlilerin elinde.

Bir bölümü Selefi/Vahhabi öğretisi ile yetiştirildikleri için,
Cumhuriyetin yıkılmasında ve devletin soyulmasında önemli roller üstleniyorlar.

Saygın ve özgün meslekleri adına çok üzücüdür. 21 yıldan bu yana, İslamın saliklerini İslamın sülüklerinin din ile aldattıkları dönem, gelecek iktidara tümü ile harabe bir vatan bırakarak kapanmak üzeredir.

Onuruna ve yetkilerine sahip çıkan bir parlamento ve ömrü boyu boğazından haram lokma geçmemiş, bölen değil birleştiren, nefreti değil sevgiyi, kibri değil tevazuyu, şatafatı değil sadeliği önceleyen bir cumhurbaşkanı dileği ile.

HASRETLİK, ÖFKE, BU İŞE ALLAH KARIŞMAZ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı


HASRETLİK…

-Beyinleri akla ve bilime, yani çağdaş eğitime,
-Yürekleri sevgi ve duygudaşlığa (empatiye),
-Tutum ve davranışları kardeşliğe, dostluğa,
-Üretimleri ileri teknoloji, çalışkanlık ve dürüstlüğe,
-Yönetimleri adalet, liyakat ve ahlaka,
-Dinler ve inançlarla ilgili tutum ve davranışları din ve vicdan özgürlüğüne, laikliğe,
-Kararları evrensel hukuka, insan haklarına,
-Gündelik yaşamları tevazu (alçakgönüllülük) ve tutumluluğa,
-Öneri, tedbir (önlem) ve çözümleri doğanın diline, doğa yasalarına,
-Siyasetleri siyasal etik ve saygınlığa, gerçek demokrasiye,

  • HASRET KALAN TOPLUMLARDA REFAH VE HUZUR OLMAZ.

****

ÖFKE…

İnsanın azgın ve denetimsiz öfkesi, aklın tümüyle iflası ve tıpkı çok güçlü bir tayfunun yakıp yıkıcı hortumu gibidir. Çünkü denetimsiz öfke mevcut (var olan) tüm dengeleri alt-üst eder. Yakıp yıkar, geriye sadece (yalnızca) giderilmesi zor ve çok yönlü maddi yıkımlar, manevi kayıplar (tinsel yitikler), yakıcı acılar ve uzun süreli gözyaşları bırakır.

Ayrıca, genellikle tekil ve cahil bireyin öfkesi çoğu zaman bilinçsizlikten kaynaklanır ve geçicidir. Zararı da kendisi ve kendi aile çevresi ile sınırlıdır.

Halbuki (oysa) mevki, makam, yetki sahibi ve ideolojik takıntıları olan muhterislerin öfkeleri ise bilinçli ve sistematiktir. Öfkelerinin zararları da genellikle kendilerine, kendi yakınlarına değil, ötekileştirilmiş olan öbür toplumsal kümelere yansır. Ayrıştırma ve dışlamalara neden olur. Bu tür öfkeli tutum ve davranışlardan ulusal ve toplumsal birlik dokusu büyük zararlar görür.

Bir atasözünde söylediğinin tersine, öfke baldan tatlı değildir; istisnasız (ayrımsız) ve herkes için, bal görünümlü, coğu zaman da öldürücü bir zehirdir.

Makamları ve yetkileri ne olursa olsun, kamu yöneticisi konumunda olan hiç kimseye cebir, şiddet, kin nefret ve hele de öfke asla yakışmaz.

Kamu yöneticilerin temel yönetim ilkeleri hukuk, adalet, düzgün ahlak ve ayrımsız hizmettir. Zaten toplum da kendisini yönetenlerden öfke ve dışlanma… değil, empati (özdeşim), adalet ve şefkat bekler.

****

BU İŞE ALLAH KARIŞMAZ

Bektaşi Babası ile bir arkadaşı kışın, çok soğuk ve fırtınalı bir havada yola çıkmışlar. Bir süre yürüdükten sonra çok üşümüşler. Soğuk ve tipiyi atlatmak için kuytu bir yere saklanıp soğuktan korunmak istemişler. Fakat hava çok soğuk ve fırtına çok sertmiş. İkisi de çok üşümüşler. Babanın arkadaşı, Allaha şöyle serzenişte bulunmuş :

– “Allahım, bu iki kulun donup ölünce eline ne geçecek? Şu fırtınayı dindir de kurtulalım.. deyince;

Bektaşi Babası:

– “Hiç boşuna yalvarıp durma. ALAH BU İŞE KARIŞMAZ. Aklımızı kullanmayıp, fırtınalı ve buz gibi soğuk havada yola çıktığımız için kabahat bizde..” demiş.

Kıssadan hisse             :

Fay hatları üzerindeki araziyi yapılaşmaya açan, bu arazi üzerindeki projelere ruhsat veren, doğa yasalarını ve fay hatlarını dikkate almayıp çürük yapı yapan, bu yapıları gereği gibi denetlemeyen ve sağlam diye oturma ruhsatı verenlere sözüm o ki;

Tıpkı Bektaşi Babası’nın söylediği gibi Allah bu işlere karışmaz.

Aklınızı kullanıp depremin gücünü hesaba katmadığınız için, kusur ve kabahat sizlerin.

İzmir İLKSES Gazetesi ile söyleşi : Deprem Bölgesinde Bulaşıcı Hastalık Tehlikesi

Uyuz, bitlenme, mantar enfeksiyonu… Türkiye’ye yayılabilir

Deprem bölgelerinde çıkabilecek bulaşıcı hastalıkların, nüfus hareketliliği dolayısıyla tüm Türkiye’ye yayılabileceğine dikkat çeken Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Kovit-19’un da bu süreçte artabileceğini vurguladı.


21.02.2023

Uyuz, bitlenme, mantar enfeksiyonu: Türkiye’ye yayılabilir

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / RÖPORTAJ (AS: Söyleşi)

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, deprem alanında yaşanan ve yaşanabilecek olan salgın hastalıkları gazetemiz aracılığıyla kamuoyuna aktardı. Gerçekleştirdiğimiz röportajda (söyleşide) Prof. Saltık, çadır – konteyner evlerde insanların çok kalabalık yaşadığını dolayısıyla kişi başına 3,5 metre kare alan bile sağlanamadığını kaydetti. Yakın temas ve hijyen sorunu nedeniyle uyuzbitlenme ve kimi mantar enfeksiyonlarının görülebileceğini aktaran Saltık, Kovid-19 pandemisinin de bu süreçte artabileceğini vurguladı.

Öte yandan, yaşanan nüfus hareketliliği dolayısıyla bölgede çıkabilecek bulaşıcı hastalıkların tüm Türkiye’ye yayılabileceğine de dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Saltık,

  • “Türkiye nüfusunun %90-95’i deprem kuşağında yaşamakta.
    Bu doğa gerçekliğine uygun bir toplumsal düzen kurmak zorundayız.
    ” dedi.

detail-photo-fancybox-0KİŞİ BAŞINA 3,5 METRE KARE ALAN…

10 kentimizde yaşanan deprem yıkımının salgın hastalıkları da birlikte getirdiği belirtiliyor. Durumun bu denli vahim bir tabloya yol açmasının nedenlerini aktarabilir misiniz?    

Bulaşıcı – salgın hastalıklar, afetlerin ardından ciddi sorun kaynağıdır. Bu hastalıkların kökenlerine göre irdelenmesi uygun olur. Depremin ardından hava yolu, yakın temas, su ve yiyecekler, yaralanmalar, çevre koşulları bulaşıcı hastalık salgınları için başlıca kaynaklardır. Maraş ve yöresi ile birlikte 10 kentimizi çok olumsuz etkileyen şiddetli deprem, 13 milyona varan büyük bir nüfusu tehdit etmektedir. 110 bin km2 alana yayılan depremin ardından, bu büyük nüfus kitlesinin temel gereksinimlerini hızla karşılamak kolay değildir.

  • İlk iş yıkıntı altında kalan insanların – hayvanların yaşamlarını kurtarmaktır.
  • Ardından, yaşamda kalanların yaşam güvenliğini sağlamak gelir.

Bu amaçla, ağır kış koşulları da gözetilerek barınma ve beslenme öncelik almalıdır. Bölgede yeterli barınma koşulları gereken hızda sağlanamamıştır. Çadırlar yetersiz, konteyner evler çok çok azdır. Yararlanılabilecek kapalı mekan, deprem çok şiddetli olduğundan yok gibidir. Dolayısıyla sağlanan çadır- konteyner evlerde insanlar çok kalabalık yaşamaktadırlar. Kişi başına 3,5 m2 alan sağlanamıyor.

Aynı zamanda Sağlık Hukuku uzmanısınız. Bu doğrultuda deprem sahasında
başlıca hangi salgın hastalıkların boy göstereceğini düşünüyorsunuz?      


Kapalı alanda kalabalık yaşam
, özellikle hava yolu ile bulaşan hastalıklar için risk etmenidir. Üst ve alt solunum yolu bulaşları (enfeksiyonları) kolaylıkla yayılabilir. Tonsillit, farenjit, sinüzit, soğuk algınlığı (nezle), grip, zatürre, verem, kızamık, Kovid-19.. başta olmak üzere! Zatürre, bebek-çocuk ve yaşlılarda ağır giderek ölümlere yol açabilmektedir. 

  • Ağır kış koşulları, yetersiz-dengesiz beslenme,
    üst ve salt solunum yolları bulaşlarını artırıcı ve ağırlaştırıcıdır. 

Ayrıca enkaz tozlarının solunması gerek yöre halkında gerek arama-kurtarma emekçilerinde, hafriyat işçilerinde kimi sorunlara yol açabilecektir (asbestozis vb.). Yıkımlarda, hafriyat kaldırmada… Histoplasma capsulatum mantar enfeksiyonu alınabilir. Yakın temas ve hijyen sorunu nedeniyle uyuz, bitlenme, kimi mantar enfeksiyonları görülür.

detail-photo-fancybox-1KOVİT-19 BU SÜREÇTE ARTABİLİR!      

Halen Kovid-19 pandemisi ile savaşırken, göçük altındaki kentlerde yaşanan ya da yaşanacak olan salgın hastalıklar, durumu daha da kritik bir duruma dönüştürür mü?

1’den çok bulaşıcı hastalık ne yazık ki eşzamanlı olarak yaşanabilir. Kovit-19 da bu süreçte artabilir. Hem kapalı ortamlarda kalabalık yaşam, hem stres ve beslenme, barınma, uyuma, giyinme.. yetersizlikleri tetikleyici olabilir.

  • Kovit-19, grip ve öbür çocukluk-erişkin aşılarının anımsatma dozlarının yapılması çok uygun olur.
  • Halkın sürekli sağlık eğitimi çok değerli.
  • Bulaşıcı hastalıklar için erken tanı kritik.

Bu amaçla erken tanı-uyarı sistemlerinin kurulması gerekli.

Deprem dolayısıyla Türkiye’yi halk sağlığı bakımından nasıl sorunlar bekliyor?

Bölgede çıkabilecek bulaşıcı hastalık salgınları Türkiye’ye yayılabilir!

Tersine, ülkemizin değişik yerlerinden bölgeye de kimi bulaşıcı hastalıklar taşınabilir.

Çünkü ciddi boyutta bir nüfus hareketliliği söz konusudur.

Bölgede sağlık hizmetlerinin basamaklandırılarak (Birinci – İkinci – Üçüncü Basamak) etkinlikle sürdürülmesi gerekecektir.

Özellikle 0-6 yaş çocukların düzenli aşılanması önemlidir.

Çöken sağlık altyapısı ayağa kaldırılmalıdır. İnsan gücü bakımından bölge desteklenmeli ve döngüsel (rotasyonla) görev verilmelidir.

  • Sağlık hizmetleri kamusal sorumluluk ve temel insan hakkıdır.
  • Neo-liberal vahşi küreselleşme dayatması ile son 20 yıldır “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında özellikle hızlandırılan sağlıkta özelleştirmenin durdurulması gerekmektedir.

Ardışık afetler akıldan çıkarılmadan,
kamusal sağlık sektörü tüm boyutlarıyla ülkemizde güçlendirilmek durumundadır.

Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Tek Tıp – Tek Sağlık” anlayışı ekseninde bir ulusal – kamusal sağlık sistemine gereksinim ivedidir.

DERS ALARAK SORUNLARI AŞACAĞIZ

Bu noktada yetkili kurum ve kuruluşlara nasıl bir görev düşüyor?
İvedi olarak yapılması gerekenler nelerdir?

Afetlere müdahale başlıca AFAD’a verilmiş durumda. Eski sivil savunma örgütleri bu kuruma devredildi. KIZILAY da epey geriye çekildi. 7269 sayılı yasa gerekli düzenlemeleri içeriyor. Ancak AFAD çok yetersiz kaldı. Bölgeye 2 – 3. günü izleyerek ancak sınırlı katkı sağlanmıştır. Onlarca ülkeden gelen dış yardım, ülkemizin her yerinden koşan kişi ve kurumlar afette risk azaltımı için ciddi ve özverili çalışmalar sergilemiştir…

Bir OHAL Bölge Valiliği, bölgesel düzeyde eşgüdüm için yerinde olacaktır.
TBMM’de özel oturumlarda sorun değerlendirilmeli, bir Araştırma Komisyonu kurulmalı, demokratik biçimde halkın katılımıyla yol alınmalıdır.
Afette ve sonuçlarında sorumluluğu olan tüm kişi ve kurumların bağımsız-tarafsız yargı organınca adil ve hızla yargılanarak hak ettikleri yaptırımlara çarptırılmaları büyük önem taşımaktadır.

  • Bölgeden göç önlenmelidir!

Depremzede nüfusun yaşam koşulları hızla iyileştirilmelidir.

Barınma, giyim, beslenme, çevre sağlığı koşulları, tuvalet, su, atıklar, geçim, eğitim, sağlık, psiko-sosyal destek çok önemlidir.

Son olarak neler eklemek istersiniz?

Türkiye nüfusunun %90-95’i deprem kuşağında yaşamakta. Bu doğa gerçekliğine uygun bir toplumsal düzen kurmak zorundayız. İlk olarak ulusal nüfus planlaması ile nüfus artış hızını azaltmak, aile planlaması yapmak zorundayız. HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

  • İmar affını unutmak, yapı denetim mevzuatını güncelleyerek ödünsüz uygulamak gerek.

En önemlisiülke genelinde yeniden kadastral planlama yaparak kentsel yerleşim yerlerini güvenli zeminlere taşımak,
yerleşime uygun olmayan alanları tarıma, meralara,
otlak ve yaylaklara ayırmak gerek…

Bu afetler asla kader değildir!

Japonya başta olmak üzere depremle son derece başarılı savaşım veren ülke örnekleri vardır.

İstanbul’dan başlayarak hızla,
kentsel dönüşüm
ulusal seferberlikle birkaç yılda tamamlanmalıdır.

Bu adımlar ulusal bir politika zeminine oturtulmalı, günlük siyaset dışına çıkarılmalıdır.

Kırdan kente göç durdurulmalı, tersi teşvik edilmelidir.
Nüfus ülke coğrafyasına elden geldiğince dengeli dağıtılmalıdır (stratejik önemdedir).

Sığınmacılar hızla ülkelerine geri gönderilmeli,
Hatay’ın demografik yapısı 
özellikle korunmalıdır.

  • Seçimlerin ertelenmesi için bu afet gerekçe yapılamaz,
  • Anayasada salt savaş erteleme nedenidir. (Md.78)

Afetle savaşım gündelik politikaya asla alet edilmemeli, ulusal birlik korunmalıdır.

Ulusal dayanışma, bilimsel akılcılıkla ve ders alarak bu sorunları da aşacağız.

Umutsuzluk yok!
***

================================================================
Söyleşinin pdf biçimi : İZMİR İLKSES GAZETESİNE DEMEÇ

Sevgi, saygı, ACI ve UMUT ile. 21 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

RTÜK’ten TELE1’e 3 Gün Ekran Karartma Cezası

Bağımsız medyaya ve gazetecilere uygulanan baskıya hayır!

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli iki deprem 11 ili vururken, iktidar yurttaşları adeta kendi kaderiyle baş başa bıraktı. Bu da yetmezmiş gibi basına yönelik tehditler arttı, iktidarı eleştiren milyonlarca insana “not ediyoruz” denilerek gözdağı verilmeye çalışıldı.

RTÜK, Ekim’de TİP Milletvekili Serra Kadıgil’in Diyanet’le ilgili eleştirisinden dolayı TELE1’e üç günlük ekran karartma cezası vermişti. TELE1 sonrasında, RTÜK’ün cezanın iptalini ve yürütmesinin durdurulması için yargıya başvurmuştu. Ankara 2’nci İdare Mahkemesi, 26 Ekim’de oybirliğiyle yürütmenin durdurulması kararını vermişti. RTÜK’ün itirazı üzerine Bölge İdare Mahkemesi şimdi de yürütmeyi durdurma kararını iptal etti. RTÜK’ün üç günlük ekran karartma cezası 23-24-25 Şubat 2023 günlerinde uygulanacak.

TELE1’e verilen cezanın yanı sıra, gazeteci Bülent Mumay da iktidarı eleştirdiği için yandaş medya tarafından iftiralarla hedef gösterildi.

21 yıllık süreçte her türlü acıyı yaşayan halkımız laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinde yaşamayı hak etmektedir.

Biz Uğur Mumcu’nun izinden giden gazeteciler, yaşanan bunca acının karşısında yazmaya, gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği olarak ilan ediyoruz: Susmayacağız!

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
Yönetim Kurulu adına Başkan Recai Aksu