Etiket arşivi: Prof. Dr. Ahmet SALTIK

Aydınlardan ‘Merdan Yanardağ’a özgürlük’ çağrısı

Dostlar,

Çağrı 3 Temmuz’da yapıldı..  1 ay oluyor.
Merdan Yanardağ 33 gündür tutuklu.
Doğrusu, kendi adımıza, destek verenlerin listesinin çığ gibi büyümesini beklerdik..
Aşağıdaki listede 114 ad var. Biz 102. sıradayız.

3 Temmuz 2023, Aydınlardan ‘Merdan Yanardağ’a özgürlük’ çağrısı – Tele1

Liste aşağıda… onu büyütmeli..

  • İslamofaşist darbeyi durdurmak zorundayız.

Şair Tuğrul Keskin’in başlattığı ‘Merdan Yanardağ’a özgürlük’ çağrısına aralarında Zülfü Livaneli, Müjde Ar, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Ahmet Telli, Sunay Akın, Selda Bağcan gibi adların da bulunduğu birçok sanatçı, gazeteci ve aydın ilk imzacı olarak katıldı.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, “4 Soru 4 Yanıt” programında AKP’li Galip Ensarioğlu’nun sözlerini değerlendirirken yeni bir çözüm süreci hazırlığına dikkat çekmiş ancak sözleri cımbızlanarak yapılan montaj video ile bağlamından kopartılarak sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Yanardağ başlatılan linç kampanyasının ardından “terör örgütü propagandası yapma” suçlamasıyla tutuklandı.

Marmara (Silivri) Kapalı Cezaevine konulan Merdan Yanardağ’a destek sesleri yükselmeye devam ediyor.

Gazeteci, sanatçı ve aydınlar ‘Merdan Yanardağ’a Özgürlük’ çağrısı yaptı. Kampanyayı başlatan Şair Tuğrul Keskin ilk imza atan adların yer aldığı açıklamayı paylaşırken gazeteci ve aydınlara da kampanyaya destek verme çağrısında bulundu. Çağrıya katılmak isteyenler için

adresi açıldı.

‘Merdan Yanardağ’a özgürlük’ başlıklı açıklama ve imzacılar şöyle:

TELE1 Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni, Gazeteci Merdan Yanardağ’ın televizyonda yaptığı bir konuşmasının montajlanarak çarpıtılması üzerinden yapılan linç girişimini kınıyor, anayasa ve uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir şiddet girişimi olarak görüyoruz.

Merdan Yanardağ’ın özgürlüğüne bir an önce kavuşması için yetkilileri vicdana ve hukuka çağırıyor, ekliyoruz;

  • Aksi zulümdür, suçtur!
  1. Zülfü Livaneli
  2. Müjdat Gezen
  3. Rutkay Aziz
  4. Müjde Ar
  5. Levent Üzümcü
  6. Sunay Akın
  7. Ahmet Telli
  8. Edip Akbayram
  9. Selda Bağcan
  10. Suavi
  11. Tuncay Mollaveisoğlu
  12. Metin Uca
  13. Orhan Alkaya
  14. Tuğrul Keskin
  15. Orhan Aydın
  16. Ataol Behramoğlu
  17. Nihat Behram
  18. Onur Akın
  19. Haydar Ergülen
  20. Cengiz Gündoğdu
  21. Berrin Taş
  22. Turgay Olcayto
  23. İsmail Saymaz
  24. Zafer Arapkirli
  25. Murat Muratoğlu
  26. Ercan Karakaş
  27. Yüksel Yalova
  28. Zeynep Oral
  29. Kerem Görsev
  30. Suzan Aksoy
  31. Övgün Ahmet Ercan
  32. Ali Kocatepe
  33. Ayşenur Arslan
  34. İrfan Aktan
  35. Nebil Özgentürk
  36. Ünal Ersözlü
  37. Tuluhan Tekelioğlu
  38. Sedef Kabaş
  39. Alper Taş
  40. Kemal Okuyan
  41. Ümit Zileli
  42. Miyase İlknur
  43. Halil İbrahim Özcan
  44. Yaşar Aydın
  45. İbrahim Varlı
  46. İbrahim Aydın
  47. Nevzat Çelik
  48. Sadık Gürbüz
  49. Ümit Kartal
  50. Eren Aysan
  51. Şükrü Erbaş
  52. Cevat Çapan
  53. Nesimi Aday
  54. Aysun Kocatepe
  55. Fatih Yaşlı
  56. Uluç Gürkan
  57. Namık Kuyumcu
  58. Aydın Şimşek
  59. İbrahim Karaoğlu
  60. Haluk Işık
  61. Kemal Kocabaş
  62. Mustafa Bak
  63. Suat Çağlayan
  64. Vecdi Sayar
  65. Musa Özuğurlu
  66. Doğan Tılıç
  67. Ercan Kesal
  68. Nesrin Nas
  69. Elif Ilgaz
  70. Haldun Soygür
  71. Metin Boran
  72. Zeynep Altıok Akatlı
  73. Önay Alpago
  74. Atilla Güner
  75. Ender Helvacıoğlu
  76. Mahmut Kemal Kumkuoğlu
  77. Sabri Ergül
  78. Tülay Şubatlı
  79. Tahsin Yeşildere
  80. Baskın Oran
  81. Binnaz Toprak
  82. Oya Baydar
  83. Abdullah Levent Tüzel
  84. Necdet Saraç
  85. Rıza Zelyut
  86. Hıdır Işık
  87. İbrahim Çiftçioğlu
  88. Nevzat Süer Sezgin
  89. Aytun Çıray
  90. Raşit Tükel
  91. Ayşen Şahin
  92. Temel İskit
  93. Lale Afrasyap
  94. Necmiye Alpay
  95. Nergis Mütevellioğlu
  96. Atilla Özsever
  97. Ayşe Fügen Aybars
  98. Nilay Etiler
  99. Tevfik Kızgınkaya
  100. Banu Güven
  101. Yusuf Nazım
  102. Ahmet Saltık
  103. İ. Melih Baş
  104. Dilek Gözütok
  105. Yunus Yaşar
  106. Emine Azboz
  107. Nazmi Bayrı
  108. Hidayet Karakuş
  109. Seyit Nezir
  110. Metin Cengiz
  111. Mustafa Ünver
  112. Cenk Gündoğdu
  113. Kerim Eren
  114. Ali Balkız

adresi ile iletişime geçerek destek verebilir, adınızı ekletebilirsiniz..

Sevgi ve saygı ile. 30 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Lozan Andlaşması 100 Yaşında : YAŞATMAK ULUSAL GÖREV ve SORUMLULUK

Dostlar,

Poyraz Gurup / Boğaziçi Deniz Kulübü Çevre ve Spor Platformu bizi Lozan Barış Andlaşması‘nın 100. yılı nedeniyle  bir zoom oturumuna çağırdı. 25 Temmuz 2023 günü (dün) 21:30’da başlandı. Eşzamanlı olarak Gurubun youtube hesabında canlı yayınlandı. İzlemek için lütfen tıklayınız..

https://youtu.be/I_-7y_Da55o

100. yıl çok özel bir dönüm noktası olduğundan, kapsamlı bir hazırlık yaptık. Lozan görüşmelerinde ilk dönemde İsmet Paşa‘nın danışmanları içinde yer alan Prof. Dr. Veli Saltık aile büyüklerimizdendi. Bu konuyla özel olarak ilgileniyorduk. Daha önce de pek çok konferans verdik ve makaleler yazdık bu konuda. Web sitemizde bulunabilir bir bölümü. En son22 Temmuz 2023 günü Dikili’de Sn. Sinan Meydan ile “İkili Konferans” vermiştik. Bu çalışmamızı da web sitemize yükledik :
Dikili Konferansımız : Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında, Dikili konferansımız :

Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

11 yıl önce 89. yılında ise, AB ile bağıtlanan Müzakere Çerçeve Belgesinde yer alan tuzak hükümlere vurgu yaptık ve Lozan Andlaşması dahil birçok ikili – uluslararası sözleşmelerimizin diplomasi oyunları ve tuzak metinlerle geçersiz bırakılabileceği uyarısını yaptık :

AB Müzakere Çerçeve Belgesi ve
Lozan Andlaşması’na ciddi diplomatik tuzak

3 Ekim 2005’te AKP hükümetince AB ile imzalanan Müzakere Çerçeve Belgesi’nin (MÇB) 6. paragrafında, ülkemizin bugününü ve geleceğini kritik durumlara düşürebilecek kimi anlatımlara yer verilmiştir. Metinde;

  • “Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkileri konusunda açık taahhüdü ve BM Şartı doğrultusunda uyuşmazlıkların ve önemli sınır uyuşmazlıklarının gerekirse Uluslararası Adalet Divanı’nın zorunlu yetkisini de içeren barışçı yollarla çözülecektir.” anlatımı yer almıştır.

Buna göre, Türkiye’nin sınır sorunlarının (!?) çözümünde La Haig’deki Uluslararası Adalet Divanı yetkili kılınmaktadır. Böylece “Misak-ı Milli sınırlarının sorun olabileceği”, inanılmaz bir aymazlıkla kabul edilmektedir!

Bu düzenleme, özelikle Yunanistan, Ermenistan ve Kuzey Irak için avantajlıdır.
Ancak süreç içinde oyuncular artabilir de! Türkiye ile sınırdaş olan başka ülkeler de ülkemizle sınır anlaşmazlığı olduğunu savlayabilirler!

➢ BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında Irak’ın kuzeyinde de facto yaratılan siyasal oluşum, gelecekte Türkiye’ye yönelik sınır istemleri bildirebilir. Bu durumda AB MÇB 6. paragrafa göre “anlaşmazlık” Uluslararası Adalet Divanı‘na taşınacak ve ABD ve AB’nin tutumu belirleyici olacaktır.

Gelişmeler ülke bütünlüğümüzü tehdit eden nitelik kazansa bile, bu paragrafa göre Türkiye, “güç kullanma” hakkını işletemeyecektir.

  • TSK, “güç kullanMAma” olarak düzenlenen 2 sözcükle devre dışı bırakılmıştır!

Ülke bütünlüğünü korumak için tersi yapılırsa, bu kez AB, MÇB’nin çiğnendiğini ileri sürerek Türkiye ile görüşmeleri askıya alabileceği gibi, yaptırım da uygulayabilecektir. Bu paragrafın derin tuzakları, usa (akla) bir başka sorun daha getirmektedir :

BM’nin İkiz Sözleşmeleri TBMM’de onandığına göre, 6. paragraftaki düzenlemeler,
bu Sözleşmelerin olanak sağlayabileceği siyasal haklar, Türkiye sınırlarını yeniden çizmeye dayalı güvence olarak kullanılabilir!

  • MÇB‘nin 11. paragrafı ise;A
  • AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle Türkiye’nin daha önce taraf olduğu ikili antlaşmalarla uluslararası antlaşmaların sona erdirileceğini kurala bağlıyor!

Bu paragrafa göre Türkiye’nin hangi ikili veya uluslararası antlaşmalarının geçersiz kılınacağı açıkça belirtilmiyor fakat;

KKTC’nin kuruluşu, 1959-1960 Londra ve Zürih Andlaşmaları, bu maddeye dayanılarak Türkiye açısından geçersiz sayılabilir!

Açılımın Lozan’a, Montrö’ye dayanmayacağını kimse güvenceleyemez!
Türkiye, ne yazık ki, AB serüveni yolunda son derece tehlikeli adımlar atmayı sürdürmektedir. Bütün Türkiye’yi uyarmak isteriz :

  • Lozan Barış Andlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin TAPUSU ve TABUSUDUR,
    gereğince koruyup kollamak tüm ulusun tarihsel sorumluluğudur.

100. yılı kutlu ve mutlu olsun!…
***
120 pp (power point) yansısı hazırlamıştık. 1,5 saat boyunca bu içeriği belgeli olarak sunduk.
Ardından soru – yanıt ve katkı bölümü oldu : https://youtu.be/I_-7y_Da55o

Lozan Andlaşması 100 Yaşında : YAŞATMAK ULUSAL GÖREV ve SORUMLULUK

Yansıları izlemek için lütfen tıklayınız..

Lozan Andlaşması 100 yaşında, YAŞATMAK ULUSAL GÖREV ve SORUMLULUK, Ahmet Saltık

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 26 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM!

Dostlar,

Dün, 25 Temmuz 2023 günü saat 14:00 dolayında Cumhuriyet web TV bizimle bir görüşme yaptı. Görsel aşağıda..

Ancak bu görüşme bir kayıt oldu. Biz canlı yayın olarak algılamıştık ve üstteki görseli öncesinde paylaştık.. Affola..

Az önce, bizimle bu söyleşiyi yapan değerli muhabir Beste Çelik, erişkeyi (linki) bize yolladı. Yaklaşık 17 dakika..

Fakat biz bu görüşmede klasik, günübirlik, artık herkesin öğrendiği yalın tıbbi önerilerle yetinmedik..

Küresel ölçekte  “facia” aşamasına ulaşan iklim bunalımı (krizi) üzerinde durduk (climate disaster). Bu iklim faciası giderek tırmanacak. Küresel toplum, özellikle sera gazlarının atmosfere salımı konusunda etkili bir uzlaşmaya var(a)madı. Fosil yakıt kullanımı ve ÇEVRE TALANI sürüyor!

Homo sapiens” dünyanın içine etti! Onu yaşanmaz kıldı!

Homo rationalis” gibi davran(a)madı.. (aklını kullanmayı unuttu!)

Aşırı çoğaldı.. Papa Francis’in deyimi ile tavşanlar gibi üredi!
Dünya nüfusu 8+ milyar ve sonlu dünya kaynakları bunca nüfusa yetmiyor!

Dünya nüfusunun 1/10’u aç! (FAO verisi)

  • Her kadına 1 çocuk… başka yolu yok ve hemen!

Homo economicus” da olamadı..

Yabanıl (vahşi) kapitalizm doğayı fahişe gibi görerek
kar hırsı ile yağmaladı, “ırzına geçti”!  

Sorumsuzca davranarak “Homo hedonicus” oldu! (zevk tutsağı)

  • Geldiğimiz aşamada artık neredeyse dönüşümsüz evredeyiz..

Tüm alışkanlıklarımızı, yaşam biçimimizi HIZLA VE KÖKTEN DEĞİŞTİRMELİYİZ..

İsrafsız, çok tasarruflu, yenilenebilir enerjiye dayalı bir YEŞİL YAŞAM kurmalıyız her yönüyle..

Bisiklet, toplu taşıma, kent mimarisi, inşaat tekniği, su yönetimi.. karbon ayak izini herkes, hızla en aza indirmek zorunda..

Bir bütün olarak, artık ve de hızla HOMO ENVİRONMENTUM‘a evrilmeliyiz! (Bu betimleme bize ait.. çevreye saygılı insan..)

Unutulmasın; bizler öyle “eşref-i mahlukat” falan değiliz!
Yeryüzünde biyolojik / ekolojik olarak zorunlu parazitleriz!

Dünya bizler yokken çok daha güzeldi ve bizler olmazsak çok daha mutlu, sağlıklı dahası yaşayabilir olacak!

Baksanıza, aklını yitirmiş birileri Türkiye’de, Milas-Akbelen’de 18 bin ağacı keserek kömür madeni alanını “genişletme” saldırısında.. Yargı bağımsız ve tarafsızlıktan uzaklaştırıldığı için çelişkili ve çevre hakkını gözeten kararlar ver(e)miyor..

AKP iktidarı yerli – yabancı sermayenin mutlak koruyucusu olarak, kolluk gücünü yaşam alanlarını savunmak isteyen masum, silahsız, şiddet kullanmayan kadın – yaşlı.. bölge insanının üstüne sürüyor.. TOMA’sı ile, basınçlı suyu ile, biber gazı ve copu ile.. Yersiz – hukuksuz, orantısız güç kullanıyor.. Açıkça suç işliyor!

Anayasanın ilgili maddeleri                      : 

Ormanların korunması ve geliştirilmesi
Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli
kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe
yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez….

Orman köylüsünün korunması
Madde 170- Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, .. orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; … Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına…
Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı
tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

Image

Öte yandan                     :

Akbelen ormanında yurttaşın savunması meşru ! Hak ve ödev.
Ama karşıda, sermayeye tutsak bir iktidar ve kolluk.

Anayasa md.56 :

  • “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
    Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
  • DİKKAT: Yurttaş anayasal görevini yapıyor, engellemek suç!

Image

Aşırı sıcaklar ve İklim faciasının ana nedenlerinden biri de ORMANSIZLAŞTIRMA!

Üstelik fosil yakıtları giderek terk etmek ve yenilenebilir / yeşil enerjiye yönelmek zorunlu iken..

Tarih, uygarlık, insanlık… AKP iktidarının Akbelen’de sergilediği vahşeti, çevre düşmanı – sermaye tutsağı ilkel politikasını asla bağışlamayacak ve unutmayacak..

Siz bu arada sıcaklardan korunmak için gündüz 11:00 – 16:00 arasında dışarı çıkmayın, şapka – şemsiye, UV filtreli güneş gözlüğü kullanın, klimalarınızı çalıştırın… bol sıvı alın vs.

17-18 dakika süren konuşmamızı izlemek ve yaymak için lütfen tıklayınız :

https://www.youtube.com/watch?v=H2fVQ2TWE0c

Sevgi, saygı, acı, kaygı ve ÖFKE ile.
26 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

Not : Bu yazı ADD Genel Merkez webinde de yayınlandı..
Asiri-sicaklarla-nasil-basetmeli-Akbelen-vahseti-ve-care-HOMO-ENVIRONMENTUM.pdf (add.org.tr)

Dikili konferansımız : Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında!

Dostlar,

Bu yıl, ülkemizin kurucu uluslararası hukuk belgesi olan Lozan Barış Andlaşması’nın 100. yılı!

Türkiye’nin tapusu ve tabusu olan bu Andlaşma, 100 yıl önce 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde bağıtlanmış ve metne Türkiye / BMM Hükümeti adına Dışişleri Bakanı İsmet Paşa imza koymuştu. (O tarihte henüz 1934 tarihli soyadı yasası çıkmadığından, İNÖNÜ soyadı yoktu..)

İzmir / Dikili Salihleraltı bölgesinde yerleşik ve örgütlü TÜM HALK EĞİTİMCİLERİ, Sn. Sevgi Sanön’ün öncülüğünde, kuruluşlarının 16. yılında aşağıdaki etkinliği düzenlediler :

Yurtsever tarihçi yazar Sn. Sinan Meydan ve biz “2’li Konferans” için çağrılı idik. Aşırı sıcağa karşın, Eğitimciler Gazinosunda boş sandalye yoktu, yüzlerce insan gelmişti. Sn. Meydan, bir Cumhuriyet tarihçisi olarak Lozan Andlaşması’nın tarihsel boyutunu sundu coşku ve yetkinlikle (40 dakika).

Ardından biz, uluslararası hukuk ve siyaset bilimi açısından ülkemizin kuruluş senedi sayılabilecek bu yüzyıllık Andlaşmayı irdeledik (yaklaşık 40 dakika). (Hukukçu ve Siyaset Bilimci şapkalarımızla)

Toplam 1,5 saat dolayındaki oturumu, Viyana’daki dostlarımız DÜZGÜN TV ve yöneticisi Sn. Serdar Altun aracılığıyla eşanlı olarak canlı yayınlama olanağımız oldu. “Gavur icadıinternet sayesinde  dünyanın her yerinden eşzamanlı olarak canlı izlenebildi 2’li konferansımız.

Sn. Meydan’ın kitap satış masası (standı) da Eğitimciler kafede idi ve birbirinden değerli 19 kitabın yazarı Sn. Meydan, uzayan kuyrukta sabırla bekleyen okurlarına kitaplarını imzaladı (eşim ve ben de dahil).

Küçük bir gurupla mütevazi bir yemeğin ardından, yine Eğitimciler gazinosuna döndük ve Sn. Onur Yaman’ın sazından ve sözünden güzelim ezgiler dinledik.

Gece yarısına doğru, yıllardır (2001’den beri) Dikili’ye çağrıldığımızda (geçen yıl da oradaydık) hep evlerinde gecelediğimiz dostlarımıza geçtik.. Ülkemizin sorunları… açıkoturumun irdelenmesi, Viyana’dan “hemen” ulaşan yayın erişkeleri (linkleri)DÜZGÜN TV‘nin youtube ve facebook sitelerinde (kanallarında) paylaşılan 1,5 saatlik kayıt..

Çocuklarımıza ve aldatılan yurttaşlarımıza ulusal tarih bilinci kazandıralım.
Lozan yalanları bitsin..
Gizli madde yok..
100. yıl sonunda bitmiyor, süresiz..
Maden aramalarımızı engelleyen madde yok!
Bu 3 konuda CİMER‘in bir yurttaşın sorularına resmi yanıtı var :

Bunları belgeleriyle açıkladık. Lozan Andlaşması’nın bağıtlanması üzerine istifa etmek zorunda kalan İngiltere başbakanı L. Geroge, daha sonra W. Churchill‘in, İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee‘nin yazdıklarını aktardık :

  • “Türk delegasyonu Misak-ı Milli ile belirlenmiş olan toprak konuları, kapitülasyonlar, borçlar ve diğer milli çıkarlar konularında bir adım bile geriye atmamıştır.
  • Hemen her konudaki milliyetçi istekleri Lozan’da müttefikler tarafından kabul edilmiştir….

İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayınız..
https://www.youtube.com/live/VIvNR_tMYh8?feature=share

https://fb.watch/lXP3zNBunc/

Sevgi ve saygı ile. 25 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

ADD’den açıkoturum : Lozan Andlaşması’nın 100. Yılı

Dostlar,

Bu gün, 24 Temmuz 2023 günü, Lozan Barış Andlaşması‘nın 100. yılını ADD Genel Merkezinde Ankara’da da kutladık. Etkinlik içeriği aşağıdaki görselde (posterde)..

Uğur Mumcu Sokak 24 numaradaki yeni tarihsel binanın avlusunda duyarlı bir kitle toplanmıştı. AYM önceki başkanlarından, ADD genel başkanlarından Yekta Güngör Özden ve ADD kurucularından, önceki genel başkanlardan Av. Arif Çavdar ve Ankara dışından da gelen yurtseverler vardı bahçede.

Saygı duruşu ve İstiklal marşının ardından ADD Genel Başkanı Dr. M. Hüsnü Bozkurt, kısa bir açış konuşması yaptı.

Lozan kahramanı İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan Toker, Lozan sürecine ilişkin dedesi ile canlı anılarını aktardı.

Ardından, ADD Bilim Kurulu yazman üyesi Em. Alb. Doç. Dr. Mehmet Balyemez, Cumhuriyet tarihçisi olarak Lozan Barış Andlaşması’nı irdeledi.

Gülsün Bilgehan Toker, Safa B. Yenice ve Doç.Dr. Mehmet Balyemez / 24.7.23, ADD

ADD kurucularından ve önceki genel başkanlardan Av. Arif Çavdar, 90+ yaşına karşın zinde belleği ile Lozan sürecine ilişkin köşe taşlarını, epeyce süre kullanarak aktardı.

Son olarak biz söz aldık ve kısaca, Lozan Barış Andlaşması’nın 100. yılına erişmenin gururunu vurguladıktan sonra, bu görkemli tarihsel başarıda emeği geçenleri başta M. Kemal Atatürk, İsmet İnönü….. görüşmelerde ilk dönem İsmet Paşa’nın hukuk danışmanlarından ailemizin büyüklerinden Prof. Dr. Veli Saltık.. olmak üzere şükranla andık.

Ülkemizin uluslararası hukuk katında kuruluş belgesi – tapu senedi olan bu Andlaşma’nın birtakım diplomatik oyunlarla tuzaklanmaması gerektiğini vurguladık ve somutladık kaygımızı ve uyarımızı aşağıdaki gibi aktardık :

AB Müzakere Çerçeve Belgesi ve
Lozan Andlaşması’na ciddi diplomatik tuzak

3 Ekim 2005’te AKP hükümetince AB ile imzalanan Müzakere Çerçeve Belgesi’nin (MÇB) 6. paragrafında, ülkemizin bugününü ve geleceğini kritik durumlara düşürebilecek kimi anlatımlara yer verilmiştir. Metinde;

  • “Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkileri konusunda açık taahhüdü ve BM Şartı doğrultusunda uyuşmazlıkların ve önemli sınır uyuşmazlıklarının gerekirse Uluslararası Adalet Divanı’nın zorunlu yetkisini de içeren barışçı yollarla çözülecektir.” anlatımı yer almıştır.

Buna göre, Türkiye’nin sınır sorunlarının (!?) çözümünde La Haig’deki Uluslararası Adalet Divanı yetkili kılınmaktadır. Böylece “Misak-ı Milli sınırlarının sorun olabileceği”, inanılmaz bir aymazlıkla kabul edilmektedir!

Bu düzenleme, özelikle Yunanistan, Ermenistan ve Kuzey Irak için avantajlıdır.
Ancak süreç içinde oyuncular artabilir de! Türkiye ile sınırdaş olan başka ülkeler de ülkemizle sınır anlaşmazlığı olduğunu savlayabilirler!

BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında Irak’ın kuzeyinde de facto yaratılan siyasal oluşum, gelecekte Türkiye’ye yönelik sınır istemleri bildirebilir. Bu durumda AB MÇB 6. paragrafa göre “anlaşmazlık” Uluslararası Adalet Divanı‘na taşınacak ve ABD ve AB’nin tutumu belirleyici olacaktır.

Gelişmeler ülke bütünlüğümüzü tehdit eden nitelik kazansa bile, bu paragrafa göre Türkiye, “güç kullanma” hakkını işletemeyecektir.

  • TSK, “güç kullanMAma” olarak düzenlenen 2 sözcükle devre dışı bırakılmıştır!

Ülke bütünlüğünü korumak için tersi yapılırsa, bu kez AB, MÇB’nin çiğnendiğini ileri sürerek Türkiye ile görüşmeleri askıya alabileceği gibi, yaptırım da uygulayabilecektir. Bu paragrafın derin tuzakları, usa (akla) bir başka sorun daha getirmektedir :

BM’nin İkiz Sözleşmeleri TBMM’de onandığına göre, 6. paragraftaki düzenlemeler,
bu Sözleşmelerin olanak sağlayabileceği siyasal haklar, Türkiye sınırlarını yeniden çizmeye dayalı güvence olarak kullanılabilir!

  • MÇB‘nin 11. paragrafı ise;A
  • AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle Türkiye’nin daha önce taraf olduğu ikili antlaşmalarla uluslararası antlaşmaların sona erdirileceğini kurala bağlıyor!

Bu paragrafa göre Türkiye’nin hangi ikili veya uluslararası antlaşmalarının geçersiz kılınacağı açıkça belirtilmiyor fakat;

KKTC’nin kuruluşu, 1959-1960 Londra ve Zürih Andlaşmaları, bu maddeye dayanılarak Türkiye açısından geçersiz sayılabilir!

Açılımın Lozan’a veya Montrö’ye dayanmayacağını kimse güvenceleyemez!
Türkiye, ne yazık ki, AB serüveni yolunda son derece tehlikeli adımlar atmayı sürdürmektedir. Bütün Türkiye’yi uyarmak isteriz :

Lozan Barış Andlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin
TAPUSU ve TABUSUDUR, gereğince koruyup kollamak
tüm ulusun tarihsel sorumluluğudur.

100. yılı kutlu ve mutlu olsun!…

Sevgi ve saygı ile. 24 Temmuz 2023, Ankara
 
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
ADD Bilim kurulu 2. Bşk.
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Kuduz vakaları ve halk sağlığı

Olaylar ve Görüşler

Dr. Gülay ERTÜRK
VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

21 Temmuz 2023 Cumhuriyet
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)


Kuduz
yine gündemimizde. Her yıl 60 bine yakın insanın kuduzdan öldüğü dünyada, bu sadece geri kalmış ülkelerin sorunu. İnkübasyon (AS: kuluçka) süresi değişmekle birlikte 2 hafta ile 2 ay arasıdır. Tedavisi (Sağaltımı) imkânsızdır (olanaksızdır). Sadece (yalnızca) aşı ile korunmak mümkündür (olanaklıdır).

Ülkemizde kuduza yakalanma ihtimali (olasılığı) olan hayvan türleri; köpek, kedi, sığır, koyun, keçi, at, eşek gibi evcil hayvanlarla kurt, tilki, çakal, domuz, ayı, sansar, kokarca, gelincik gibi yabanıl hayvanlardır. Ülkemizde kuduz olan hayvanların %93’ünün evcil hayvanlar olduğu ve ilk sırayı %59 ile köpeklerin aldığı görülmektedir.

HASTALIK AŞAMALARI

Kuduz bir hayvanın enfeksiyöz salyası ile ısırılma ve hatta sağlam mukoza yolu ile temas, hastalığı insana bulaştırır.

Hayvanlarda klasik kuduz seyrinde enfeksiyon üç dönemde kendini gösterir. Sükûnet dönemi, saldırgan dönem ve felç dönemi. Saldırganlık dönemi görülmeden de kuduz seyredebilir. Saldırganlık döneminin görülmediği kuduz seyir şekline sakin kuduz denir. Kedi ve köpeklerde kuduz hastalığında, virüs, santral sinir sisteminden tükürük bezlerine ulaştıktan sonra on gün içinde hastalık belirtileri ortaya çıkar ve hayvan ölür. Bir başka deyişle ısıran hayvan salyasında virüs taşıyorsa, on gün içinde ölmesi beklenir. Bu nedenle kedi ve köpeğin on gün gözlemi önerilir.

TEDAVİ (Sağaltım) SÜRECİ

İnsanlarda, kuduz riskli temas proflaksisinde (AS: Korumasında) en önemli adım yara bakımıdır. İyi bir yara bakımı kuduz virüsü geçişini azaltmadaki en etkili yöntemdir. Virüs uzun süre ısırık bölgesinde kalabileceği için aradan geçen süreye bakılmaksızın yıkama işlemi mutlaka uygulanmalıdır. Mekanik olarak virüsün mümkün olduğu kadar (olanak ölçüsünde) uzaklaştırılması amaçlandığından su ve sabun ile yıkama çok önemlidir. (AS: Akar su altında 15 dakika) 

AŞININ ÖNEMİ

Bugün kuduz için yapılan aşıların tümü ithal (dışalım) aşılardır. Oysa aşı üretimi konusunda ülkemizde veteriner hekimler çok tecrübelidirler (deneyimlidirler). 1882’de Pasteur kuduz aşısını bulduğunda, Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit’in, aşı ile ilgili eğitimi almaları için Paris’e gönderdiği üç kişilik kuruldaki kişilerden biri Baytar Hüsnü Bey idi. 1900’lü yılların başından başlayarak 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dahil, 2000’li yıllara gelinceye dek aralıksız olarak veteriner aşı ve (AS: bağışık) serumları üretilmiştir. Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitülerinde çok sayıda viral, bakteriyel ve paraziter aşı geliştirilmiştir. Ülkemizde aşı üretim alanında, günümüzdeki dışa bağımlılığının önlenmesi için kamu ve özel sektörde yerli aşı üretiminin desteklenmesi ve GMP (AS: İyi Üretim Uygulamaları) sistemi yatırımlarının acilen (ivedilikle) yapılması gereklidir.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre her yıl ortalama 200 binin üzerinde insan kuduz riskli temas nedeniyle sağlık birimlerine başvurmaktadır. Kuduz bu denli önemli iken, Sağlık Bakanlığı bünyesinde “Veteriner Halk Sağlığı” birimi yoktur. Oysa hayvanlardan geçecek hastalıklar (zoonozlar) için ilk ve en iyi savunma hattını veteriner hekimler oluşturur.

Gerek yerel yönetimlerde, gerekse ilgili bakanlıklar bünyesinde veteriner otoritesi yeniden yapılandırılmadığı sürece, kuduzdan uyuza birçok hastalık hayvanlardan insanlara bulaşmaya devam edecektir.
=====================================
Dostlar,

Kuduz kuşkulu ısırık ve yaralanmaların yönetiminde Dünya Sağlık Örgütü rehberi son derece önemli ve değerlidir. Erişim için lütfen tıklayınız..

WHO Guide for Rabies Pre and Post Exposure

Bir de ulusal rehberimiz var, Sağlık Bakanlığınca hazırlanan; güncel ve başarılı :
https://hsgmdestek.saglik.gov.tr/depo/birimler/zoonotik-vektorel-hastaliklar-db/zoonotik-hastaliklar/2-Kuduz/6-Rehbler/Kuduz_Profilaksi_Rehberi.pdf

Türkiye Ulusal Refik Saydam Koruyucu Sağlık Kurumu’nu derhal yeniden açmalı ve teknolojisini, uzman insangücünü sağlayarak başta aşılar (bakteriyel, viral, paraziter) olmak üzere bağışık serumlar, anti-toksinler, immunglobulinler, koagülasyon faktörleri ve değişik biyolojik ürünlerin, NBC savaş karşı kimyasallarının, temel ilaçların.. ülkemizde üretimi sağlanmalıdır. Bu ürünler stratejik olup, tümü ile dışalıma (ithalata) bağlı olmak kabul edilemez.

Öte yandan, Tıp Fakültelerindeki “Halk Sağlığı Anabilim Dalı” gibi, Veteriner Tıbbı (Veterinary Medicine) fakültelerinde Veteriner Halk Sağlığı (Veterinary Public Health) Anabilim Dallarının kurulması zorunludur.

Dünya Sağlık Örgütü’nün “Tek Tıp – Tek Sağlık” yaklaşımı / politikası “İnsan – Hayvan – Çevre Sağlığı” önlemlerinin bütüncül ele alınmasını öngörmektedir.

Gerekli kurumlaşmalar sağlandığında sayın yazarın belirttiği GMP (İyi Üretim Uygulamaları) uygulamalarına ek GLP (İyi Laboratuvar Uygulamaları) ve GCP (İyi Klinik Uygulamaları) uygulamaları da yerine getirilecektir.

Sağlık Bakanlığı kuduz kuşkulu ısırık, yaralanma olgularına tıbbi destek verecek birimleri sayıca artırarak ülkeye yaymalı, aşı – bağışık serum (Kuduz İmmun Globulin) sıkıntısına yer vermemelidir.

  • 21. yy’da kuduzdan ölüm yüz kızartıcıdır ve yöneticilerin mutlak insancıl, hukuksal sorumluluğunu doğurur (Anayasa m. 2, 56, 125 vd.)
    ***

Not    : Sayın yazarın dili, şaşılacak ölçüde eski ve Türkçe dışı. Türkçemize yazık. Üzülerek ve rahatsız olarak sıkça, ayraç içinde Türkçe sözcükler koyduk..

DİL DEVRİMİ, Atatürk Devrimlerinin ayrılmaz parçasıdır ve öksüz bırakılamaz. Atatürk’ün Türk Dil Kurumu‘nu kurduğu 26 Temmuz 1932’de yaptığı uyarıyı usumuzdan hiç çıkarmamalıyız :

  • “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” / Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Paşa, İş Bankası gelirlerinden Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu için sürekli gelir / akar sağlayarak akçalı bağımsızlıklarını da güvencelemişti. 12 Eylül 1980 darbecileri sözde Atatürkçü görünürken, Atatürk’ün emaneti – mirası – vasiyeti bu 2 yaşamsal devrim kurumunu kapattılar ve devlet dairesine dönüştürdüler. Bunların ne ölçüde Kemalist Devrime hizmet ettikleri ortada! Önceki gün Türkçe sözlüğe “Türkiyeli” sözcüğünü koymaya yeltendiler. İngiltereli, Fransalı, İtalyalı, Rusyalı… sözcükleri var mı? Ülke ve ulus adları ayrı ayrı var.. İngiltere / İngiliz, Fransa / Fransız, Rusya / Rus… Herkes çok özenli olmalı ve Aydınlanma Devrimlerine dönük örtük-açık saldırılara dikkat ve bilinçle karşı koymalıyız. Türkçeyi savsaklama (ihmal etme) lüksümüz yok..

Bu arada Cumhuriyet Gazetesi  yönetiminin de epey zamandır bu sorunsal üzerinde durmadığı görülüyor. Önceki genel yayın yönetmeni Arif Kızılyalın, Dilbilimci idi… Cumhuriyet Vakfı yazmanı Işık Kansu, bizim gibi Dil Derneği üyesi. Bir kez daha anımsatıyor ve rica ediyoruz; Cumhuriyet Gazetesi Dil Devrimimize özenle sahip çıkmayı sürdürsün..

Sevgi ve saygı ile. 21 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Hospital Manager dergisi ile söyleşi : SAĞLIK HİZMETİ HALKA LÜTUF DEĞİL, Sosyo-Ekonomik Kalkınmada En Temel Girdidir

Dostlar,

Hospital Manager” dergisinin yayın yönetmeni Hastane Yöneticisi Sayın Oğuz Engiz, yönetmeni olduğu aylık dergide yayımlamak üzere bizimle bir söyleşi yaptı. Yönelttiği sorular şöyleydi :

  1. Sağlık sistemimiz bireylerin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmede ne kadar başarılı, bu konuda neler yapılabilir?
  2. Birinci Basamak hekimlik (Aile Hekimliği Sistemi) sizce ne kadar etkili, bu konuda neler yapılmalı?
  3. Kamu hastaneleri iyi yönetiliyor mu, bu konudaki düşünce ve önerileriniz nelerdir?
  4. Bireylerin sağlık için ceplerinden yaptığı harcamalar her geçen gün artıyor,
    bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
  5. Sağlık sistemimizde öncelikler dikkate alındığında yeniden düzenlenmesi gerektiğini
    düşündüğünüz konular nelerdir ve bu konulara ilişkin önerileriniz, projeleriniz nelerdir?
  6. Sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği için neler yapılmalıdır?
    ***
    Temmuz 2023 • Yıl: 14 • Sayı: 58 * syf. 26-30

    Bizim dışımızda değerli uzmanlarla da söyleşiler var. Prof. Melih Bulut, Prof. Cem Sungur, Prof. İsmail Ağırbaş, ATO Başkanı Muharrem Baytemür, CHP Milletvekili Dr. Murat Emir…

    Bu sayının kapağında yanıtı aranan temel sorular var :

    – Sağlık Bakanlığı Bütçesi Daha İyi Kullanılabilir mi?
    – Sağlık Sistemleri Gelişmiş Ülkelerde Yeniden Tasarlanıyor
    – Sağlık Sistemimiz Sağlığımızı Korumaya Ne Kadar Katkı Sağlıyor?
    Bizimle söyleşinin başlığı şöyle konmuş :

    SAĞLIK HİZMETİ HALKA LÜTUF DEĞİL,
    Sosyo-ekonomik Kalkınmada En Temel Girdidir..

    Derginin tümü pdf olarak aşağıda. Okumak için lütfen tıklayınız..

    Hospital Management, SÖYLEŞİ, Temmuz 2023, s. 58

    Sayın Engiz ve çalışma arkadaşlarına teşekkür eder, başarılar dileriz.

    Ulusumuzun nitelikli sağlık hizmetlerine erişimi temel bir insanlık hakkıdır ve kamusal yükümlülüktür.

    Neo-liberal saldırılar, pos-modern KüreselleşTİRme ideolojileri vb. bu yalın gerçeği örtemez, örtmemelidir.

    Sevgi ve saygı ile. 19 Temmuz 2023, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
    Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
    Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
    www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

MELTEM TV Programımız : AKP Neden Yapıcı-Barışçı Olmuyor?

Dostlar,

Dün akşam (13 Temmuz 2023, Perşembe) saat 19:35 – 19:57 arasında yaklaşık 22 dakika Meltem TV‘de idik.

Deneyimli ve usta sunucu Sn. Gülgûn Feyman Budak‘ın sorularını yanıtladık.

Hem havaların fiziksel / meteorolojik olarak sıcaklığını hem de ülkemizin başta politik olmak üzere bunaltan ekonomik sorunlarını irdeledik.

Klasik “sıcaklardan korunma” (!) yöntemlerine değindik. Güneş gözlüğü konusu önemli. Güneşten gelen zararlı UV ışınlarını tutmayan (filtre etmeyen, süzmeyen) güneş gözlükleri kullanılMAmalı. Bunların kullanılması, kulanılMAmasından daha zararlı.

Bu tür gözlüklerin üretimine, pazarlanmasına, dışalımına Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı izin vermemeli. Biraz pahalı olabilir bu gözlükler, alamayan insanlarımız –ve herkes– yazın mutlaka şapka giysin.. dedik.
***
Öte yandan, aşırı sıcaklar sorunu küresel ve sistematik.

Dünyamız bir İKLİM FACİASI ile yüz yüze ve bu tablo “Antroposen“!

Yani “insan kökenli, sorumlusu sorumsuz – akılsız insanlık..

  • Yabanıl (vahşi) kapitalizm, akıl dışı hızlı nüfus artışı, çevrenin talanı..

İnsanlık aklını başına almak ve yarattığı sürdürülemez faciayı “HIZLA” toparlamak zorunda.. Bunu için derhal

HOMO ENVİRONMENTUM‘a evrilmesi gerek.

Bunu biraz açtık. Hemen, ivedi, yaygın küresel işbirliği ile..

AKP=RTE‘nin 21 yıldır kesintisiz izlediği irrasyonel (us dışı) ve açıkça tarikat – cemaat yanlısı, büyük sermaye güdümünde ve yabancı sermaye yandaşı politikalarının ülkemizi sürüklediği çıkmazı konuştuk ikinci bölümde.

Ülkenin talan edildiğini, gelir dağılımının bozulduğunu, laik kesimden dinci yandaşlara sermaye aktarıldığını, iktidar zenginleri hatta Dolar milyarderleri yaratılarak siyasetin kirli biçimde finanse edildiğini… açıkladık.

AKP’nin bilinçli yoksullaşTIRma politikası güttüğünü, yandaşlarını devlet kaynaklarıyla parti yardımı imiş gibi göstererek desteklediğini, böylelikle, yarattığı derin ve yaygın (dikey ve yatay) yoksulluğu yönettiğini ve bu kesimin (yandaşlarının) oylarını alabildiğini, yoksullaştırmanın seçici olduğunu aktardık. Bu durum siyaset biliminde bir “anomali”!

Ancak makro göstergelerin de olağanüstü bozulduğunu ve temerrüt eşiğine (borçları çevirememe, iflas / moratoryum)  sürüklendiğimiz, devasa “3 Açık” (Cari / Dış Ticaret / Bütçe açığı) içinde şeytan üçgenine savrulduğumuzu anlattık.

Çözümleri sunduk… En başta SERVET VERGİSİ! Yurtdışından örnekler verdik..
Nedensiz ve haksız zenginleştirilen çok varlıkılıların servetlerinden vergi..

  • Onlar böylesine ölçüsüz varsıl/zengin edildikleri için on milyonlarca insan yoksul ve işsiz!

Kimi ölçüsüz, adaletsiz vergiler Anayasa md.2, 10 ve 73’e açıkça aykırı..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve ulusun bilinçlendirilmesini, iktidardaki sağduyulu – yurtsever insanlarımızın da bu meş’um (lanetli) gidişe parti içinde “dur” demelerini diliyor, bekliyor ve bu bağlamda tarihsel çağrı yapıyoruz.

Çoooooooookkkkkkkkkk geç olmak üzere…

İzlemek içi tıklayınız lütfen..

Meltem TV ve Sn. Feyman Budak’a teşekkürlerimizle.

Sevgi ve saygı ile. 14 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

T.C. YURTTAŞLARININ NÜFUS ARTIŞ HIZI DÜŞÜYOR !

Değerli arkadaşlar,

T.C. yurttaş nüfusunda doğurganlık 1,7’ye düştü; ama doğum-ölüm farkı hâlâ pozitif, yani çok yavaş da olsa, doğal nüfus artışı sürüyor..

Türkiye’deki T.C. yurttaşlarının 31.12.202’de nüfusu 81,9 milyondur..
Bu arada ülkede, gümrüklerden “legal” (yasal) giriş yapmış “7 milyondan çok yasal

göçmen + sığınıcı” var; yasa dışı (düzensiz göçmen) sayısı bilinmiyor. …

Yurtdışındaki T.C. yurttaşlarının sayısı da net olarak bilinemiyor; kestirimle 4,5-5,0 milyon
arasında yurttaşımız yaban illerde…
Toplam olarak ~87 milyon T.C. yurttaşı var diyebiliriz.
Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin son 10 yıllık nüfus artış hızı gösteriliyor.. En son 2022’de binde 5,4
oldu; bu gidişle 2025’te artış hızı negatif olacak!

Bir başka deyişle, T.C. yurttaş nüfus artışı duracak, azalmaya başlayacak demektir..

2025’ten sonraki nüfus artışı salt göçmenler, sığınıcılar nedeniyle olacaktır…

Sevgilerimle.æ

===========================================
Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ı sitemiz okurları yakından tanır.
Savunma Sanayisi eski müsteşarlarından Dr. Ercan, Çekirdek Fiziği (Nükleer Fizik) uzmanıdır.
Harbiye kökenlidir. Gerçek bir yurtsever Kemalist ve nitelikli bir aydındır.
Çok iyi Matematik bilir ve “Matematiksel düşüme” yi yöntem edinmiştir.
Pek çok sorunun çözümünde, sıklıkla da yalın (basit) matematik yaklaşımlarla nesnel bilimsel çözümler üretir.

Facebook sitesinde izlenmesini öneririz : (20+) Facebook
***
2022’de nüfus artış hızının binde 5,5 ya da %0,55 olarak beklenmedik düzeyde düşük ilanının altında, 220 bin kovit ölümünün hesaba katılmış olmasıdır. Fakat Ülkemizin nüfusu 31 Aralık 2022’de, bir önceki yıla göre 599,280 kişi artarak 85,279,553 kişiye ulaştı. Bu hız binde 5,5 değil binde 7,1 (TÜİK 2022 Nüfus Bülteni).

Ölüm sayısı 2021’de 566,485 iken 2022’de %10,9 azalarak 504,839 oldu. (Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri, 2022). TÜİK 2021 ve 2022’de ölüm istatistikleri yayınlamadı. Gerekçe olarak ilgili kurumlardan gerekli verilerin ulaşmaması gösterildi. Bu doğru değildi çünkü ilişkisel veritabanları ile ölüm verilerine TÜİK erişebiliyordu.

Çıplak neden Kovit-19 ölümlerini saklamak idi.
23 Şubat 2023’te bu veriler erteleme ile açıklandı ve bu 2 yılda 220 bin “fazladan ölüm”
bildirildi. Dolayısıyla 2022’de nüfus artış hızının “düşük” görünmesinde ilanı ertelenen ölümlerin 2022’de hesaba katılmasının payı olmak gerekir.

Nüfus artış hızı şöyle ya da böyle, Türkiye ve dünyada hala çok yüksek ve gereksizdir. Dünya
nüfusu her yıl yaklaşık 80 milyon artmaktadır. Türkiye’de ise kabaca 1 milyon / yıl artış.. Dünya
kaynakları bunca nüfusa yetmiyor. Üstelik yapay zekalı android (insansı) robotlar (MER)
yüzlerce milyon insanı işinden etmekte, daha da edecek..
Dolayısıyla nüfusu artırmak yerine azaltmak gerek. Bunun da yolu
  • HER AİLEYE 1 ÇOCUK…

Hemen ve ertelemeden.. Nüfusumuz azalacak diye bir kaygıya gerek yok. Azalmalı!
Örneğin Ordumuzda asker sayısı birkaç onyıl öncesine göre yarısından da az..
İyi eğitilmiş, yüksek teknik donanımlı yarım milyondan daha az nüfuslu bir ordu..

Sevgi ve saygı ile. 10 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

TÜRKİYE NEREYE EVRİLİYOR?

Dostlar,

Bu gün, 10 Temmuz 2023 Pazartesi, 23 Derece Youtube kanalı bizi konuk etti.

Başarılı ve çok izlenen deneyimli sunucu – programcı gazeteci Sn. Burcu Uğur‘un “AÇIK ALAN” başlıklı programında sorularını yanıtlamaya çalıştık.

40 dakika öngörülmüşken, Sn. Uğur toplam 55 dakika zaman ayırdı bize..

Gazeteci Sn. Uğur bize 4 soru yöneltti :

1-Erdoğan seçimi yeniden kazandı. Bir bilim insanı ve aydın olarak ne hissediyorsunuz?

2-Sizce muhalefet neden yitirdi?

3-Erdoğan’ın seçimi kazanmasının, Türkiye’yi sürükleyeceği nokta, bugün geldiğimiz durumdan daha kötü olur mu, yoksa en kötü durumu yaşıyor muyuz?
Ekonomik, hukuksal ve demokrasi açısından değerlendirmelerini almak isterim.

4-Sağlık konusuna da değinelim. On line randevular alınamıyor. İnsanları sabahın erken saatlerinden hastane kuyruklarında bekliyor. İlaç sağlanmasında sıkıntılar yaşanılacağı söyleniyor. Sağlık alanında tam olarak nasıl bir tablo var?
**
Bunlara ek olarak, ACIMASIZ yaygın ve yüksek oranlı zamları ve

Ülkemizin belki de en büyük güncel sorunu olan milyonlarca düzensiz – kaçak göçmen sorununu da zaman ölçüsünde irdelendi.

Youtube ortamında izlemek için lütfen tıklayınız  https://t.co/zsnVFhcRUR 

 

https://twitter.com/yirmiucderece/status/1678377405268783108

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik