Etiket arşivi: Prof. Dr. Ahmet SALTIK

Türkiye’nin gündemi: AKP-RTE neden ateşle oynuyor?

Dostlar,

Dün akşam, 5 Temmuz 2023 Çarşamba.. saat 20:00’de Karantina TV‘de idik.
Sayın gazeteci Recai Aksu, bizimle bir söyleşi yaptı.
Konumuz, aşağıdaki görselde olduğu gibi belirlenmişti :

Tweet, what’s up ile duyururken internet erişim (link) bilgilerini de eklemiştik :

Türkiye’nin gündemi: AKP-RTE neden ateşle oynuyor?
Prof. Dr. Ahmet Saltık‘ın konuk olacağı
Recai Aksu ile Önce İnsan,
5 Temmuz Çarşamba 20:00’de Özgür Haber Kaynağı Karantina TVde
youtube.com/c/karantina_
tv
facebook.com/karantinatv1
twitter.com/karantinatv
instagram.com/karantina_tv

Bu Kanal tümü ile Sayın Aksu’nun giderlerini karşıladığı yurtsever bir ortam. Dolayısıyla uydu yayını, kablolu TV değil.
Kimi dostlarımız “bizde Karantina TV çıkmıyor” diye yazdılar. Üzüldük. Aralarında kıdemli bir mühendis de vardı üstelik.
İnternetten erişebilirsiniz” diye yazdık.
Koşullar böyle.. ayak uydurmaya çabalamalıyız.
Ülke 4 bir yandan kuşatılmış, nefes almak çok güç.
AKP=RTE ablukasını halka anlatmalıyız, yaşananları / yaşadıklarını kavramasını, anlamlandırabilmesini sağlamalıyız..

Aydın sorumluluğu çok ağır, hele bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ATEŞTEN GÖMLEK..

Mutsuzluk Ahlaksızlıktır - Yaşamüstü Söyleşiler - Ahmet İnam - 9789755337319 - Kitap | imge.com.tr

Karanlıkları aydınlığa ulusal bir seferberlikle çıkaracağız.. yılgınlık ve umutsuzlukla değil.

ODTÜ’de felsefe hocası Prof. Ahmet İnam‘ın görkemli kitabını hiç usumuzdan çıkarmayalım :

  • UMUTSUZLUK AHLAKSIZLIKTIR

Sn. Aksu ile program toplam 67,5 dk. sürdü.

– Özellikle Hukuk Devleti’nin ülkemizde yok edilmesi,
– TELE1 Gn. Yay. Yön. Sn. Merdan YANARDAĞ‘ın zerrece hukuksal olmayan tutuklanması ve itirazın “kaçma – saklanma” sözde gerekçesi ile reddedilmesi,
– seçim yolsuzlukları,
Anayasanın sürekli çiğnenerek eylemli (fiilen) gerici karşıdevrim / darbe yapıldığını, yapılmakta olduğunu,
– 3. kez CB adaylığının Anayasa karşısında RTE açısından olanaksızlığını, seçimlerin meşruluğunun tartışılabileceğini hatta meşru olmadığını,
AKP =RTE iktidarının giderek koyulaşan despotik – dinci baskı rejimine yöneldiğini, bunun sürdürülemeyeceğini

ve HALKIN MEŞRU DİRENME HAKKI doğacağını…

ekonomideki korkunç tükenmişliği, örtük moratoryumu (uluslararası iflas),

– 2. Abdülhamit’in 1881 Düyun-u Umumiyesi,

– Temmuz 1958 DP/Menderes iflasını ve
– 3. AKP=RTE iflasını, RTE’nin tutsak alındığını, BOP Eşbaşkanlığını = Türkiye’yi bölüp parçalama sürdürdüğünü……. konuştuk.

Kimi görseller paylaştık..  CHP’yi ve Dönüşümü de..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereklerinin yapılmasını dileriz.

AKP içindekiler başta olmak üzere tüm yurtseverleri, ülkemizi yıkıma / felakete sürükleyen bu tabloyu hızla durdurmak için ulusal bir seferberliğe çağırıyoruz.

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?? 

Bu çağrı bizim ve herkese!

Sevgi ve saygı ile. 06 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

MERDAN YANARDAĞ’a ÖZGÜRLÜK : DÜZGÜN TV’de Açık Oturum

Dostlar,

Bu gün, 2 Temmuz 2023, Avusturya’dan yayın yapan Düzgün TV‘de özel bir oturum gerçekleştirildi. Kanal sorumlusu Sn. Serdar Altun’a teşekkür ederiz.

Amaç, hukuksuz biçimde, siyasal gerekçelerle tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Sn. Merdan YANARDAĞ’a destek vermek idi.

Türkiye, Avusturya, Belçika, İsveç, Avusturya’dan katılımcılar düşüncelerini dile getirdiler. Elbette 2 Temmuz 1993 Sivas – Madımak kırımını da kısaca irdeleyerek..

İlk konuşmacı biz olduk ve yaklaşık 25 dk. Sivas kıyımının 30. yılını irdeledik ve Merdan Yanardağ’a yönelik montaj video üzerinden kurulan tuzağın (komplonun) nasıl okunabileceğini değerlendirdik.

Hukuksal açmazları açıkladık.

3 Temmuz 2023 Pazartesi yapılacak itiraz ile serbest bırakılmasını beklediğimizi belirttik.

Son bölümde, program yöneticisi Sn. Mehmet Anlı, Türkiye’nin bu gerici – dinci kuşatmayı nasıl aşabileceğini bize sordu. Programın 90. dakikasını izleyen yaklaşık 24 dakika boyunca da, Sn. Yanardağ’a kurulan tuzak bağlantılı olarak, somut örnek olaydan kalkarak, bu bağlamda çözümlemelerimizi sunduk.

İzlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle..

  • Tüm Cumhuriyetçi, Aydınlanmacı, demokratik – laik, sosyal hukuk devletinden yana güçleri ortak davranmaya çağırıyoruz; islamo-faşizme karşı..

Ana muhalefet hızla derlenip – toparlanmalı ve kitlesel – toplumsal direnişi örgütlemelidir.

Sevgi ve saygı ile. 02 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

ARTI TV konuşmamız : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU

Dostlar,

Türkiye’mizin yakıcı ve acımasızca oynanan (manüple edilen!) gündemi içinde “gerçek” sorunlarımız unutturulup geçiştirilebiliyor.. Hukuk devletinden uzaklaşan otoriter – totaliter – despotik ve sonunda diktatörlük düzenlerinde bu “oyun” vazgeçilmez, son derece önemli egemenler için.

Dün, 1 Temmuz 2023 günü ARTI TV‘den arandık ve “ARTAN KIZAMIK OLGULARI” sorunsalını değerlendirmemiz istendi. 15:20 dolayında bağlandık ve yaklaşık 17,5 dakika sorunu irdeledik, sayın sunucu Denizcan Abay’ın sorularını yanıtladık.

Kızamığa yakalanan bir yaş altındaki bebeklerde özellikle, 1-4 yaş arasında epey, %95’ten çok… aşılama eksiği var.. Demek ki son 1 yılda bebek kızamık aşılamaları çoookkkk tavsamış.
Kızamık tanısı alan 1-4 yaş arasındaki çocuklarımızda ise aşısızlık %60 gibi. Demek ki son 4 yılda çocuk kızamık aşılamaları da çookk tavsamış. Sorumlu kim? Sağlık Bakanlığı, Bakanlığı uzatılan 2 Bakandan biri olan Dr. F. Koca, üstelik bir Çocuk Hekimi olarak baş sorumlu. Üstelik ulusal kamuyouna hiiiiiiç bilgi vermeksizin..

2023 yılının ilk 4 ayında 2005 kişide olası kızamık olgu incelemesi yapılmış olup bunların 1440’ı kesin olgu olarak saptanmış” olmasına karşın. Kızamık ölümleri de saklanmış Türkiye kamuoyundan. 8 dolayında ölümden söz edilmekte. Kızamık olağan koşullarda binde 6 dolayında öldürücü. 1440 kesin olguda 8-9 olgu olağan olarak beklenir. 1440 kesin Kızamık olgusuna karşın hiç ölüm olmaması “anormal”. Kaldı ki, bu salgın denebilecek yayılmada Kızamığa yakalananlar, beklenir ki alt sosyo-ekonomik kırılgan insanların bebekleri – çocukları olsun.. Yoksul, göçmen, işsiz, depremde barınaksız, sağlık hizmetlerine erişemeyen, beslenmesi bozuk – malnütrisyonlu.. 2023’ün ilk 4 ayı.. Kış ve soğuk zamanlar ve zatürre (pnömoni) en ciddi ölümcül komplikasyonu kızamığın. Olguların dağılımını bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı bilgi vermek bir yana, örtüyor.

Eee Dr. Koca Kovit-19 ölümlerini, olgu sayılarını da “ustalıkla” (maharetle) yönetmişti (!)
En son açıklanan ölüm sayısı 101 bin idi ama 23 Şubat 2023 günü TÜİK, 2 yıllık “erteleme” den sonra 2 ardışık yıllık ölüm verilerini açıklamış ve 220 bin “fazladan ölüm” itiraf edilmişti. Bu fazladan 220 bin ölümü açıklayacak tek / biricik etmenin Kovit-19 olduğu ortada. Ülkemizde başkaca bir kıran; açlık, savaş, kıtlık, iç çatışma, toplu intihar (!), savaş, başkaca salgın.. olmadığına göre..

Fakat Sağlık Bakanlığı, DSÖ’ne (Dünya Sağlık Örgütü) “bir miktar” olgu bildiriyor. Nisan 2022 – Mayıs 2023 arası toplam 457 olgu.. DSÖ Avrupa Bölgesi üyesi olarak toptan saklama yapamıyor..
***
Bizim de üyesi olduğumuz HASUDER – Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, web sitesinde

“KIZAMIK DENETLENEBİLİR VE ÖNLENEBİLİR BİR HASTALIKTIR, ÜLKEMİZDE KIZAMIK SALGINI KABUL EDİLEMEZ!” başlıklı bilimsel yazanak (rapor) yayınladı. Buna göre;

  • Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2023 yılının ilk 4 ayında 2005 kişide olası kızamık vaka incelemesi yapılmış olup bunların 1440’ı kesin vaka olarak saptanmıştır.
  • 242’sinin hastaneye yatışı yapılmıştır. Bu sayı ile ülkemiz 2019 yılından bu yana son 4 yılın en yüksek kızamık vaka sayısına ulaşmıştır.
  • Son 12 ay içindeki vakalar (olgular) incelendiğinde ise; yaşa göre insidansın (görülme hızının) en yüksek olduğu kesimin 1-4 yaş dilimi olduğu ve bütün yaş dilimlerinde büyük çoğunluğun aşısızlardan oluştuğu görülmektedir.
  • DSÖ Avrupa Bölgesi’ndeki vakaların yaklaşık yarısı Türkiye’dedir.
  • Ancak ülkemizden erişebileceğimiz herhangi bir veri kaynağı bulunmamaktadır.
  • Kızamık aşılamasının toplumsal düzeyde yapılmasına karşın, aşı yapılamayanlar ya da aşı yapılıp bağışıklık gelişmeyen kişiler nedeniyle duyarlı nüfus birikmektedir.
  • Duyarlı nüfusun büyüklüğüne göre kısa süreli ve düşük yoğunluklu kızamık salgınları görülebilir.
  • 2023 yılının ilk dört ayında ülkemizde kızamık vaka sayıları yüksek bir salgının yaşanması, popülasyonda duyarlı nüfusun beklenenden daha yüksek olduğunu (toplumsal bağışıklığın düştüğünü) düşündürmektedir. (KIZAMIK KONTROL EDILEBILIR VE ONLENEBILIR BIR HASTALIKTIR, ULKEMIZDE KIZAMIK SALGINI KABUL EDILEMEZ! (hasuder.org)

Kızamık Salgınının olası nedenleri

Temel nedenlerden biri Kızamık aşılarının aksaması, kritik derecede düşmesi. Bunun da nedenleri :
– Kovit-19 döneminde genel olarak aşılamaların aksaması
– Kovit-19 aşıları üzerinden toplumda aşı karşıtlığı ve aşı çekincesinin yaygınlaşması ve Sağlık Bakanlığı’nın bu bağlamda hemen hemen hiç önlem almaması, seyirci kalması
– Ekonominin olağanüstü bozukluğu, korkunç açıklar (bütçe, dış ticaret ve cari açık) nedeniyle aşı dışalımında zorlanma
Türkiye’nin hiç aşı üretememesi nedeniyle tümüyle dışa bağımlı olması
– Ülkemize 2011’den bu yana doluşan / doldurulan milyonlarca düzensiz göçmen, kaçak ve bu kitlelerin aşırı doğurganlığı, yüksek kayıt dışılığı, sosyo-ekonomik kırılganlığı
Neo-liberal vahşi – özelleştirmeci sağlık politikaları dayatması yüzünden etkin ve yaygın Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin verilmemesi / verilememesi..

Türkiye’de 2007-2010 arası yıllık toplam Kızamık olgusu sayısı on’un (10!) altında idi. “Kızamıksız ülke” belgesi almak üzere idik. 2011’de BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile Suriye’de iç savaş çıkarmaya alet olmanın ardından kitlesel göçler…. ve durum bu.

İki yıl önce bir G20 toplantısı sonrasında da vurgulanmıştı :

  • Ardışık afetler salt bir zaman sorunu..

Önlem alan ülkeler olası afetleri önlüyor, öteliyor.
Türkiye ise akıl ve bilim dışı yönetiliyor / yönetilemiyor.
Dolayısıyla KÖK NEDEN “KÖTÜ YÖNETİM”

  • Türkiye AKP=RTE’nin şeriat bataklığına sürüklenen yönetimsizliğinden kurtulmadıkça, daha pek çok sorun yaşayacak.

Masum insanlar, işçiler, bebek ve çocuklar sağlığını yitirecek, hastalanacak, engelli kalacak, erken ölecek.. İnsanlaşamayacak.
***
Neler yapılabileceğini de konuştuk..
İzlemek için lütfen tıklayınız.. paylaşınız, gereklerini yapınız..

AŞI YAŞAM KURTARICIDIR..
AŞI KARŞITLIĞI BİLİMSEL DEĞİLDİR.
AŞILAR İLAÇLARDAN BİLE DAHA GÜVENLİ TIBBİ – BİYOLOJİK ÜRÜNLERDİR.
AŞISI OLAN BULAŞICI HASTALIKLARDAN KORUNMANIN EN ETKİLİ YOLU AŞILANMADIR
AŞILANMA YAKINLARIMIZ VE TOPLUMA KARŞI SORUMLULUK GEREĞİ BİR YÜKÜMDÜR.
ÇOCUKARI AŞILATMAMAK ANABABA İÇİN MUTLAK BİR HAK DEĞİLDİR, SINIRLANABİLİR.
(Anayasa m.12, 56 ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Çocuk Koruma Yasası vd.)

https://youtu.be/lEGB3kQghVI 

Sevgi ve saygı ile. 02 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Not : Soruna ilişkin olarak geçtiğimiz günlerde de web sitemizde paylaşımlarımız oldu..

EGE POSTASI’na demecimiz : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
TTB UDEK Üyesi KLİMİK, HASUDER ve Türk Pediatri Kurumu’nun Türkiye’deki Kızamık Salgını Üzerine Görüşü | Klimik | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

TELE1-Merdan Yanardağ’a AKP Operasyonunun Kodları

Dostlar,

TELE1’de Gazeteciler Masası programına konuk olduk 30 Haziran 2023 gecesi.
Program yöneticisi Sn. Namık Koçak, saat 21:00’de başlayan oturuma bizi saat 23:00’te aldı.
Hukukçu ve Siyaset Bilimci şapkamızla, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Sn. Merdan Yanardağ’ın hukuk dışı tutuklanması sürecini irdeledik.

Tutuklamaya dayanak yapılan TCY (Türk Ceza Yasası) m.215 ve TMY (Terörle Mücadele Yasası) m.7/2’yi okuduk ve yorumlayarak neden tutuklama gerekçesi yapılamayacağını açıkladık. Ayrıca, Sn. Yanardağ’ın üstüne atılı suçlamanın “katalog suçlar” kapsamında olmadığını (5271 sayılı CMK-Ceza Muhakemeleri Kanunu m.100 ile sayılan), dolayısıyla, yargılanacaksa bile  tutuksuz yargılanması gerektiğini belirttik. Ayrıca tutuklama koşulları zaten yok. Kaçma kuşkusu, kanıtları karartma ya da olası tanıklara baskı yapma vb.  Çünkü söz konusu TV 4 soru – 4 yanıt programının 45 dakikalık tüm kaydı elde ve Sn. Yanardağ’ın avukatınca soruşturma evresinde savcılığa, Sulh Ceza Yargıçlığında kovuşturma evresinde de yargıçlığa (Mahkemeye) sunuluyor.

Çok çarpıcı olan ve çok büyük ölçüde AKP güdümüne sokulan, siyasallaştırılan hukukun nasıl apaçık ve pervasızca ayaklar altına alındığını kanıtlayan olgu şu :

  • Tutuklama kararı veren yargıç, savunmanın sunduğu 45 dakikalık tüm program kaydını dava dosyasına almıyor ve fakat, sav (iddia) makamı savcılığın dava açmada dayanak kullandığı montajlanmış, çarpıtılmış, özünden koparılmış, suç belgesi kılınmaya çabalanmış sahteci video kaydını esas alarak hüküm veriyor.. Yanardağ’ın savunma avukatının (Bilgütay Hakkı Durna) bu açıklaması çok çarpıcı..

Bu denli pervasız, ölçüsüz, gözü kara, adeta “düşman hukuku” uygulanmakta AKP=RTE tek adam devletinde.. Bu olgunun çıplak adını M. Yanardağ son (19 uncu) kitabına vermişti :

  • İSLAMO-FAŞİZM!

Dileriz, 3 Temmuz 2023 Pazartesi günü bir üst mahkemeye (Asliye Ceza Mahkemesine) 7 gün içinde yapılacak “itiraz” (Ceza Muhakemesi Yasası-CMK m.101/5, m.104/2, m.267-268) ile zerrece de olsa “sağduyu – yargı etiği – vicdan” egemen olur ver bu skandal – fiyasko sürdürülmez.. Tutuklamaya “İtiraz” temel bir haktır : AİHS md. 5/3 ve Anayasa md. 19/7.

En azından söz konusu programın tam ve özgün kaydı bilirkişiye yollanır ve TCK m.215 ve TMK m.7/2 açısından suç oluşturan sözler olup olmadığı hakkında uzman görüşü dosyaya girer. Buna göre de adil – bilime dayalı hukuksal hüküm kurulur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası m.102’de, “Adli tatil, her yıl 20 Temmuz’da başlar, 31 Ağustos’ta sona erer. Yeni adli yıl 1 Eylül’de başlar.” denmekte. Bilirkişi incelemesi 20 Temmuz’a yetişmez sanırız. Ancak itiraz makamı (üst mahkeme) buna bağlı kalmadan da tutuksuz yargılama kararı verebilir, kanımızca vermelidir. Bu son tümcemiz, görülmekte olan bir davada yargı organına telkin-tavsiye vb. anlamında değildir; anlatım özgürlüğü kapsamında yalın görüş açıklamasıdır.

Kaldı ki, “tutuklu işlerinde” adli tatilde de zorunlu süreçler yerine getirilir. Örn. her ay tutukluluğa itiraz edilebilir (CMK m.100, m.108/1,2).

Konuşmamızın ilk bölümü hemen altta, 12 dakika. 2. bölümünün youtube erişkesi onun altında, zaman 02.21.27’den başlıyor, 7 dakika (toplam 19 dk.)

AKP’li Diyarbakır MV Galip Ensarioğlu’nun konuşmasından yola çıkarak Saray hükümeti-İmralı görüşmesini etik bağlamda ironiyle ele alan Merdan Yanardağ, “Dört Soru Dört Cevap” programında şunları söylemişti :

  • “Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur.
    Kaldırılması lazım. Ailesi ve avukatı ile bile görüşemiyor.
    Böyle bir infaz düzeni olabilir mi?
    Abdullah Öcalan hafife alınacak birisi değil.
    Çok okuyan, neredeyse cezaevinde filozof oldu, okumaktan başka bir şey yapmıyor.
    Siyaseti doğru okuyan, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.”

Son kitabı olan İslamo-Faşizm.. (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2023) Bu kitabı için şöyle diyordu Yanardağ :

  • “Gericilik ile hesaplaşmasını tamamlayamayan ve devrimini yarım bırakan toplumların karşılaştığı sorunlarla mücadele ediyoruz.
  • İhanete uğrayan bir devrimin yol açtığı tarihsel ve sosyolojik sorunlar adeta nefes alamaz hale getiriyor.
  • Modern Türkiye, yolun sonuna gelmiş durumda; ya gericiliğe bütünüyle teslim olacak ya da yeniden tarihsel ilerleme kanalına dönecek.
  • Türkiye yoluna böyle devam edemez.”

İşte asıl “tutuklama” gerekçesi, AKP=RTE iktidarını çooookkk rahatsız eden belirlemeler olmalı.

  • AKP’nin hükümetinin Öcalan ile görüştüğünü,
  • yeni bir AÇILIM ve AF politikası hazırladığını deşifre etmek..

Oysa, buyurun PKK terör örgütünü doğrudan – açıkça öven AKP yetkilileri..

Arşivler unutmuyor..

Arşivler unutmadığı gibi uyutmuyor da                                    :

Recep Tayyip Erdoğan: “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim sıkıntısı olan bana söylesin.”

➖Cem Küçük: “Öcalan olmasaydı şu an çoktan kan gövdeyi götürmüştü.

➖Emre Aköz: “PKK terör örgütü değildir. Öcalan’a terörist demek, denize göl demektir.

➖Yasin Aktay: “Abdullah Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor.

➖Ahmet Davutoğlu: “Kürtçe yasağını biz kaldırdık. Bana Serok Ahmet diyorlar.

➖Yiğit Bulut: “Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor.”

➖Bülent Arınç: “Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık.

➖Etyen Mahçupyan: “Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir insanlardan birisi.

➖Hilal Kaplan: “Abdullah Öcalan ölmeyi değil, yaşatmayı tercih etti.”

➖Bengisu Karaca: “Bebek katili denilen Öcalan bize geleceği gösterdi.”
****
Bu sözler, Yanardağ’a yüklenen suçlamanın apaçık kanıtları..
Bu kişiler hakkında Yargı ne yaptı?
Bu, en azından nasıl bir çifte standarttır??

Bu arada; korkunç ekonomik çöküntü ve yakıcı ürünleri derin – yaygın yoksullaştırma – işsizlik – yüksek enflasyon ve eylemli (filli) devalüasyon ve devasa açıklar (bütçe, dış ticaret ve cari açık) AKP=RTE’nin çoook ciddi başağrıları. Ehh, Mr. Simsek ve Mrs. TCMB Guvernörü de büyücü değiller. Dolayısıyla “gündem oyunlarına” da iktidarın çoook gereksinimi var..

Dileriz, Çarşamba günü RTÜK, TELE1’e dönük ek bir darbe indirmesin.

Başkan Ebubekir bey oyunu açıkladı (ihsas-ı rey), bu toplantıya katılAmamalı..

Sevgi ve saygı ile. 02 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Not : Bu yazımız ADD Gn. Mrk. web sitesinde de yayınlandı :
TELE1-Merdan-Yanardaga-AKP-Operasyonunun-Kodlari.pdf (add.org.tr)

 

Ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur

Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu
ataolbehramoglu@gmail.com
30 Haziran 2023, Cumhuriyet
(AS: Bizim katkılarımız yazının altındadır..)

 

Üniformasının üzerine cüppe giyerek tekke ziyaretine giden generalinizi (amiralinizi) göstermelik bir uyarıyla ödüllendirip içten içe alkışlarken, Atatürkçü generalleri zindanda ölmeye mahkûm ettiniz.

Kastınız, duygunuz, ülkenin kurucusuna, onun ideallerine duyduğunuz nefrettir.

Elinizden gelse askeri okulları imam hatibe, bütün öğretim kurumlarını medreseye çevireceksiniz.

Bu yönde atmaya cüret ettiğiniz adımlar belli ki sürecek.

Yaptığınız, yapmayı tasarladıklarınız, bu ülkenin çocuklarına, geleceğine, umuduna, yaşamdan beklentilerine karşı ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur.
***

Osman Kavala’ya uygulanan ortaçağ hukuksuzluğunun nedeni, yardım ettiği öne sürülen “Gezi”ye, “Gezi” gençliğine duyduğunuz nefrettir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını hiçe sayarak, beraat ettiği mahkeme salonundan aynı kişinin tutuklu olarak çıkmasını sağladınız.

Ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur.
***

Size biat etmediği için, size boyun eğmediği için, vicdanının ve aklının sesini dinlediği için Selahattin Demirtaş’ı demir parmaklıklar ardında tutmaya devam ediyorsunuz.

O’na ve en değerli yakınlarına yapılan alçakça, şerefsizce saldırılara göz yumuyorsunuz.

Ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur.
***

Mücella Yapıcı’yı hastaneye götürürken incecik bileklerine kelepçe takıyorsunuz.

Kaçmasından mı korkuyorsunuz?

Size saldırır diye mi korkuyorsunuz?

O’nu kelepçeyle götüren genç jandarma erleri, genç komutanları, kendi anneleri, ablaları kelepçelenmiş gibi acı, utanç duymuyorlar mı?

Karşılarına kelepçeli olarak getirilen saçları apak, incecik bir kadının karşısında doktorlar, sağlık personeli acı, utanç duymuyor mu?

Mücella Yapıcı ve O’nunla birlikte cezaevinde tutulan arkadaşları, İstanbul’un yağmalanmasına karşı durmak dışında hangi suçu işlediler?

Nedir bu dinmeyen “Gezi” düşmanlığı, korkusu, paniği…

En yukarıdan en aşağıya, karar aldıranların, karar verenlerin, hepsinin yaptıkları

ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur.
***

Bayramın ikinci gününde, şu satırları yazmakta olduğum sırada, gazeteci, yazar, TV kurucusu , değerli aydın, eylemci, düşünür Merdan Yanardağ cezaevinde.

Sansür kuruluşu RTÜK’ün başındaki kişi, yetki ve sorumluluk sınırlarını aşarak hakaretler, tehditler savuruyor.

Milletvekili seçilmiş avukat Can Atalay yasa hiçe sayılarak cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.

Bütün bunlar ayıptır, günahtır, zulümdür, suçtur.
***

    • Atatürkçü generaller derhal serbest bırakılmalıdır.
    • “Gezi” tutukluları derhal serbest bırakılmalıdır.
    • Osman Kavala, Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır.
    • Merdan Yanardağ yargılanacaksa tutuksuz yargılanmalıdır.
    • Bu ülkenin cezaevlerinde tek bir düşünce suçlusu kalmamalıdır.
    • Ben bu ayıba, günaha, zulme, suça ortak olmak istemiyorum.
    • Çünkü suskunluk da suç ortaklığı demektir.

***
Sesimi yükseltiyorum.

Tek tek herkesi, kitlesel olarak da yurtsever-demokrat sivil toplum kuruluşlarını, sendikaları, siyasal partileri, yalnızca demeçlerle değil, büyük adalet ve özgürlük mitingleriyle, ayıba, günaha, zulme, suça karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum.

Halkımız kitlesel olarak sesini yükseltmek istiyor.

  • Silkinelim. Üzerimizdeki ölü toprağını atalım.
  • Ayıba, günaha, zulme, suça ortak olmayalım. 

Ülkenin her yerinde, bir an önce, durmaksızın, büyük buluşmalarda seslerimizi birleştirelim.

Büyük bir özgürlük korosuna dönüştürelim.

Bu ülkenin vicdanlı, yurtsever yazarları, şairleri, sanatçıları, bütün aydınları, o koroda eksiksiz yerlerini almaya hazırdır.
===================================
Dostlar,

Sn. Prof. Dr. Ataol Behramoğlu yoldaşımıza bütünüyle katılıyoruz..

Bu akşam (30 Haziran 2023, Cuma) saat 22:00 dolayında TELE1’de Sn. Namık Koçak’ın programında olacak ve güncel sorunlarımızı irdeleyeceğiz.

Meşruluğu tartışmaşlı AKP=RTE iktidarı;

  • Seçim sonrası güç sarhoşluğu ile demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarını eylemli olarak (fiilen) ayaklar altına alarak
  • Açıkça karşıdevrim darbeciliği yapmaktadır.

Bu durum kabul edilemez ve sürdürülemez.
Gerek AKP içinden gerek demokratik sağdan da etkili itiraz sesleri mutlaka  yükselmelidir.
Başta CHP, muhalefet hızla toparlanarak etkin – kitlesel demokratik muhalefeti örgütlemelidir. Seçim öncesinde yazdık, söyledik, MİLLET İTTİFAKI genişletilerek TÜRKİYE İTTİFAKI‘na erişmelidir. Şimdilerde Sn. K. Kılıçdaroğlu da söylüyor, “.. gerekirse 16’lı Masa…” Ehh.. epeeeeyyyy geç olmakla birlikte gene de eylemsizlikten (ataletten) iyidir..

Meşruluğu tartışmalı AKP=RTE iktidarının gözü kara hukuk tanımazlığı, başlıca, muhalefetin darmadağın olmasından kaynaklanmıyor mu? Sn. Merdan Yanardağ ve TELE1‘in “hemmmenn” hedefe oturtulması bu dağınıklığın acı sonuçlarından değil mi??

AKP=RTE iktidarı, “tramvay” olarak tanımladığı Demokrasi treninden inmeye kararlı!

Sevgi ve saygı ile. 30 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

EGE POSTASI’na demecimiz : ARTAN KIZAMIK OLGULARI SORUNU

Ege Postası

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı:
Kızamık Kovit’den daha bulaşıcı!

Sağlık Bakanlığı’nın ‘kızamığa bağlı ölüm söz konusu değildir’ açıklaması sonrasında
Halk Sağlığı Uzmanı Ahmet Saltık, Bakanlığa saydam olma çağrısında bulundu. Dr. Saltık,
Kovit-19 ile birlikte azalan aşılanma oranındaki düşüşlere dikkat çekerek Kızamığın
Kovit’ten daha bulaşıcı olduğunu vurguladı.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık uyardı: Kızamık Kovit'den daha bulaşıcı!
Haberler / Güncel
19 Haziran 2023 Pazartesi 15:46

GÖNÜL MORSÜNBÜL/ EGEPOSTASI

Son zamanlarda artan kızamık olguları sonrasında Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

‘KIZAMIK OLGU SAYISINDA DSÖ AVRUPA BÖLGESİ’NDE 3’ÜNCÜ SIRADAYIZ’’

Geçtiğimiz Nisan 2022’den 2023 Mayıs’ına dek bir yıl boyunca Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü’ ne resmen bildirdiği 457 kızamık olgusu olduğunu söyleyen Saltık, ‘’Bunlar Dünya Sağlık Örgütü’ ne bildirildi ancak kamuoyuna hiçbir biçimde açıklanmadı. Bu bilgileri Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bölge Raporu’nda görüyoruz. Avrupa Bölgesi’nde Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı 53 üye ülke var. Türkiye Avrupa Bölgesi’nde, Rusya ve Tacikistan’da da kızamık olguları var. Biz, bildirilen 457 resmi kızamık olgusu sayısıyla Avrupa  Bölgesi’nde 3’üncü sıradayız. Ancak genellikle çok eksik bildiriliyor. Biz genellikle katsayı olarak 10 ile çarparız. Dolayısıyla Türkiye de son bir yılda beş bin dolayında kızamık olgusuyla karşılaşmış olabiliriz’ dedi.

‘’1 YAŞIN ALTINDAKİ ÇOCUKLAR AŞISIZ’’

Geçtiğimiz iki ay içinde de kızamık olgularında ciddi bir artış olduğunu belirten Saltık, “Türk Tabipleri Birliği’nin bir açıklaması var. Bu yılın ilk 4 ayında ülkemizde 1440 kızamık olgusu yakalandığı belirtilmekte. Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütü’ne verdiği bu 457 rakamının ise 343’ü geçtiğimiz iki ay içinde. Dolayısıyla bu bir tırmanış ivmesini ortaya koyuyor. Özellikle İstanbul ve Gaziantep’te kızamık olgularının yoğunlaştığını görüyoruz. 457 olgunun çok büyük bölümü 1 yaşın altında. Bir yaşın altındaki kızamıklı çocukların hemen hepsi aşısız. Son bir yılda kızamık aşılamalarının daha da aksadığı görülüyor. Bir yaşın altında tanı konulan kızamıklı çocukların tümünün aşısız oluşu, son bir yılda aşılama çalışmalarının iyice savsaklandığı anlamına geliyor’’ dedi.

‘YETİŞKİNLER DE DİKKAT ETMEK DURUMUNDA’

Çocuk hastalığı olarak bilinen kızamığın yetişkinlerde de görülebileceği uyarısında bulunan Prof. Saltık, ‘’Bu 457 olgunun 1 yaşın altında olanlarını bir yana koyarsak, büyük çoğunluğu 1-9 yaş arasında. Fakat, çocuk hastalığı olarak bilinen kızamığın yetişkinlerde görülmeyeceği anlamına gelmiyor. Kızamık olgularının %90’ı 15 yaş altında görülüyor. Aşağı yukarı % 10’u da 15 yaşın üstündekiler. Yani yetişkinler de dikkatli olmak durumunda. Ben kızamık olmam gibi bir güvence ne yazık ki yok. Biz erişkinler de kızamığa yakalanabiliriz ve çok ağır geçebilir. 1 yaşın altındaki çocuklarda zatürre gelişmesiyle daha ölümcül olabilir.’’ dedi.

‘KIZAMIK KOVİT-19’DAN DAHA BULAŞICI’

Kızamığın, Kovit’ten çok daha bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Saltık,’ ’Bir gerçeklik var ortada ki, kızamık aşıları %95’in altına düşerse o bölgede salgın görülebilir. Deneyimlerimiz bu yönde. Çünkü kızamık çok bulaşıcı. Kovit’e hiç benzemiyor. Kovit’ten kezlerce fazla ve kolay bulaşıyor. Dolayısıyla kızamıklı çocuklara bakan sağlık çalışanları da risk altında. Okullar kapanmasa sorunlar daha büyük olurdu. Öğretmen ve polisler de keza risk altında‘’ diyerek uyarıda bulundu.

‘KOVİT SONRASI AŞILANMA AZALDI’

Dünya genelinde aşıların Kovit-19 sonrası aksamaya başladığını vurgulayan Dr. Saltık, ‘’Türkiye’de de bu aksamayı görüyoruz. Çünkü anımsayınız, Kovit-19 salgın dönemindeki aşılama oranları haritasını.. Türkiye’de Doğu’da ve Güneydoğu’da ülke ortalamasının çok altında kaldı. Şanlıurfa’da, Batman’da, Diyarbakır’da… o bölgedeki dört-beş ilimiz Türkiye ortalamasının çok altında idi. Tarikatlar – cemaatlar aşı karşıtı olduklarını ilan ettiler ve iktidar da ne yazık ki hiçbir biçimde üzerine gitmedi. Tarikat ve cemaatları ürkütmemek için. Yeniden Refah Partisi’nin Başkanı merhum Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan da aşı yaptırırsanız ‘kuyruğunuz çıkar’ gibi akıl dışı, bilim dışı sözler kullandı. Bütün dünyada aşılama oranlarında bir düşme oldu, Türkiye’de de oldu ve Sağlık Bakanlığı aşı yaptırmak istemeyen, aşı çekincesi olanları eğitmeye, ikna etmeye, birtakım yaptırımlar uygulamaya hiç yanaşmadı. Kovit’teki bu serbest bırakış, ilgilenmeyiş, kendi haline bırakış şimdi öbür aşılara da yansıdı. Aşı reddi Sağlık Bakanlığı’nın 2019 verileri ile 40 bini buldu.” dedi.

‘TÜRKİYE’DE AŞI REDDİ DİYE BİR ŞEY BİLMEZDİK’

Geçmişte Türkiye’de aşı reddi diye bir olayın bilinmediğine dikkat çeken Saltık, ‘’Çok tekil, çok seyrekti. İnsanlar genellikle aşıyı kabul ederlerdi. 2007 – 2010 arasında Türkiye’de bir yıl boyunca görülen kızamık olguları sayısı 10’un altına inmişti. Dolayısıyla Türkiye neredeyse kızamığın kökünü kazıyacaktı. Kızamıksız ülke belgesi alabilecek idik. 2011’de başlayan Suriye’deki iç savaş sonrasında Türkiye’ye milyonlarca düzensiz göçmen geldi. Dolayısıyla İstanbul ve Gaziantep önemli gösterge. İstanbul’da çok ciddi bir düzensiz, kayıt dışı göçmen nüfus var. Gaziantep’te de öyle. Gaziantep, sınıra yakın bölge olduğu için dışarıdan çok fazla göç alan illerimizden biri oldu. Gelen sığınmacıların, kayıt dışı göçmenlerin doğurganlığı çok yüksek. Aşırı doğurganlık ve kayıt dışılık sorunu var.

2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması‘na göre, 5 yaşın altındaki göçmen çocukların %20,7’sinin kayıt dışı olduğu görülüyor. Beş yaşın altındaki her 5 çocuktan biri kayıt dışı, nüfus cüzdanı yok! Doğumu devlet makamlarına bildirilmemiş. Kayıt dışı çocuk demek, aşısız çocuk demektir aynı zamanda. Kayıt altında olursa siz onu izleyebilirsiniz, aşısını yapabilirsiniz. Gelmedi, evine gidersiniz. Sonuç olarak, bu sorun büyüyor. Gün geçtikçe büyümeye de devam edecek. Bu bir alarm işareti. Arkasından başkaları da gelebilir. Örneğin havalar ısınıyor, deprem bölgesinde özellikle su ve gıda hijyeni ile ilgili sorunlar, sıcaklarda soğuk zincirin kırılması ile gıda maddelerinin bozulması çok daha kolay oluyor. Su altyapısı, kanalizasyon altyapısı yeterince sağlanamadı, bu nedenle çok endişeliyiz. Özellikle yaz ishalleri ve gıda zehirlenmelleri çocularda çok sık görülüyor’’ dedi.

‘BİZ KIZAMIKTAN 2 ÖLÜMÜN OLDUĞUNU BİLİYORDUK’

Kızamıktan 2 ölüm olayını bildiklerini söyleyen Saltık, Sağlık Bakanlığı’na saydam olma çağrısında bulundu. Saltık, ‘’Biz kızamıktan iki ölüm olayının olduğunu biliyorduk. Sağlık Bakanlığı bu bilginin doğru olmadığını açıkladı. Umarım Sağlık Bakanlığı’nın söyledikleri doğrudur’’ açıklamasında bulundu.

Sağlık Bakanlığı’na net bir biçimde verileri açıklama çağrısında bulunan Saltık, ‘’Türkiye’de kızamık ölümü yok demek yetmez. Sağlık Bakanlığı’nın öncelikle bütün saydamlığıyla Türkiye’de bölgelere göre, kaç kızamık olgusu var açıklaması gerekir. Sağlık Bakanlığı Türkiye’yi 34 bölgeye ayırmıştı. Bunların hiçbirinde aşılama oranı %90-95’i geçmiyor. Kızamık’ta aşılama %95’in altında kalırsa salgın riski vardır. Kızamık, çok yüksek aşılanma oranı gerektiriyor.

Sağlık Bakanlığı’ndan birinci ricamız saydamlık ve dürüstlük. Ne olup bitiyor, kamuya açıklaması ve halkla işbirliği yapması. Halkı eğitmesi, Türk Tabipleri Birliği, Tıpta uzmanlık dernekleri, Halk ile ortak çalışması gerekiyor. Ben yaptım oldu demekle olmaz.

İkincisi ricamız Sağlık Bakanlığı’nın kızamık aşılama oranlarını hemen açıklaması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın çok iyi bir bilgi işlem sistemi var. İsterse bunu hızla yapabilir. Ama bu sisteme yeterince veri akıyor mu, bu önemli bir sorun. Sağlık Bakanı çok kıdemli bir çocuk hekimi, bunları çok iyi bilir. Kendisinin daha özenli davranmasını bekliyoruz.’’ dedi.

NE YAPILABİLİR?

Kızamık salgınında yapılması gerekenler konusunda Saltık şunları aktardı:

‘’Yapılacak ilk şey, derhal kayıt dışı hiçbir çocuk bırakmamak üzere, gezici sağlık takımları (ekipleri) oluşturarak, kayıt altına alınmamış ne denli çocuk varsa, özellikle 14 yaşın altında olan çocuklara ve iki doz aşısı kanıtlanamayan bütün çocuklara derhal tek doz aşı yapılmalı.
Ayrıca, başta sağlık çalışanları olmak üzere risk altındakilere kızamık aşısı yapılmalı.

Halkımıza da şunları söyleyelim: Ateşli, döküntülü hastalıklar görüldüğünde gecikmeden en yakın sağlık kuruluşuna gitmeleri gerekir.

Sonuç olarak; sorun kötü yönetimde!..’’

DÜZGÜN TV PROGRAMIMIZ.. Türkiye’nin Yakıcı Politik Gündemi : NE YAPMALI ?

Dostlar,

DÜZGÜN TV‘de bir programımız oldu.
Konumuz, aşağıdaki duyuru görselinde (posterinde) görüldüğü üzere;

  • Türkiye’nin Yakıcı Politik Gündemi : NE YAPMALI ?? idi.

Birkaç gün gecikme ile de olsa web sitemiz izleyicileriyle paylaşmak istiyoruz. Konu ve değerlendirmelerimiz güncel ve sorunlar gibi yakıcı.

1,5 saat boyunca, Sn. Serdar Altun’un kapsamlı sorularını yanıtlamaya çalıştık. Sayın Altun ve bir avuç arkadaşı, Avusturya / Viyana’dan büyük özverilerle yayınlar yapmaktalar. Hem zaman ayırıyor hem zorunlu giderleri karşılıyorlar. Akçalı bir gelirleri olmaksızın. Bu yürekli yayınları izlemek ve desteklemek gerek.. Kendilerine şükran doluyuz..

https://www.youtube.com/live/sjU93GqAlJ4?feature=share

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 19 Haziran 2023, Ankara
 
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

TTB UDEK Üyesi KLİMİK, HASUDER ve Türk Pediatri Kurumu’nun Türkiye’deki Kızamık Salgını Üzerine Görüşü | Klimik

TTB UDEK Üyesi KLİMİK, HASUDER ve Türk Pediatri Kurumu’nun
Türkiye’deki Kızamık Salgını Üzerine Görüşü | Klimik

(AS: Bizim katkımız ve bu konudaki TV programımız hk. bilgiler yazının altındadır..)

Measles in children (ages one to five) - BabyCentre UK

Özellikle İstanbul’da olmak üzere ülkemizde 2022 yılının sonundan başlayarak artış gösterdiğini bildiğimiz kızamık vaka sayılarının, son haftalarda daha da arttığına ve kızamık nedeniyle ölümler olduğuna dair bilgiler paylaşılmaktadır. Yine deprem bölgesindeki Gaziantep’te de kızamık vakalarında artışlar olduğu bildirilmektedir. Haber sitelerinde paylaşılan vaka haberleri, sağlıkçılar arasında adeta dedikodu halinde yayılan vaka paylaşımları ülke genelinde giderek artan bir endişeye yol açmaktadır. Salgının boyutunun ve nedenlerinin tespit edilmesi ve doğru önlemler geliştirilebilmesi sürveyans çalışmaları ile mümkündür. Kızamık vakalarının belirlenmesi, analiz edilmesi ve yorumlanmasını içeren surveyans sonuçlarının sağlık otoritesi tarafından paylaşılmaması ve hatta vakaların duyulmasını engelleyici bazı girişimler endişenin daha da artmasına yol açmaktadır. Sonuçların ilgililerle şeffaf bir şekilde paylaşılmadığı takdirde surveyans çalışmalarının salgın kontrolüne (denetimine) faydası olmayacağı açıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık raporuna göre Türkiye son bir yılda (Nisan 2022-Mayıs 2023) bildirilen 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’ın ardından üçüncü ülkedir. Son bir yılda bildirilen bu vakaların 343’ünün ocak ve şubat aylarında bildirilmesi salgınının boyutunun 2023 yılı ile arttığını göstermektedir.

Kızamık, solunum yoluyla yayılan oldukça bulaşıcı bir hastalıktır.  Virus havada ve infekte yüzeylerde 2 saate dek aktif ve bulaşıcı olarak kalabilmektedir. Kızamık ile infekte bir kişinin hastalığı aynı ortamda bulunan 10 kişiden 9’una bulaştırabileceği bilinmektedir. Yüksek bulaşma hızı nedeniyle aşısız, eksik aşılı ve hatta aşılı kişilerin de %3-4’lük kesimine bulaşabilmektedir. Ülkemizden DSÖ’ye 2023 yılında bildirilen vakalar incelendiğinde vakaların büyük çoğunluğunun 1-9 yaş arasında olduğu görülmektedir.  Bu vakaların aşı durumu değerlendirildiğinde <1 yaş vakaların neredeyse tamamının, 1-4 yaş arasındaki vakaların ise yarıdan fazlasının kızamık için hiç aşılanmadığı, > 5 yaş vakaların önemli bir kısmının aşısız veya eksik doz aşılı (tek doz aşılı) olduğu görülmektedir.

Bu veriler kızamığın aşı ile önlenebilir bir hastalık olduğu gerçeğini güçlü bir biçimde anımsatmaktadır. Ülkemizde yıllarca sürdürülen başarılı bağışıklama programları sayesinde neredeyse eliminasyon aşamasına dek getirilen kızamık hastalığının (2007-2010 yılları arasında kızamık olgu sayısı 10’un altındadır) ülkemizdeki artışının nedenlerinin dikkatle analiz edilmesi ve sonuçların paylaşılması gerekmektedir. Ancak sağlık otoritesi tarafından en son 2017 yılında paylaşılan aşı kapsayıcılık verileri gerçek nedenlerin belirlenebilmesi ve çözüm önerileri konusunda ortak bir akıl geliştirmeyi engellemektedir.

Ülkemiz sağlıkçıları ile paylaşılmayan ancak DSÖ’ye bildirilen kimi veriler ülkemizin yarısında kızamık aşısı için %95 aşı hedefinin altında kalındığını ve 2 doz aşılanma oranlarının ülkenin tamamında belirgin olarak düştüğünü göstermektedir. Kızamık için %95 aşılanma oranına ulaşılamayan her mahalle ve bölgenin salgın tehdidi altında olacağı unutulmamalıdır.

Salgının ortaya çıkmasında, ülkemizde son yıllarda giderek artan kontrolsüz göçmen girişlerinin, özellikle pandemi döneminde Birinci Basamak sağlık hizmetindeki bölgesel aksamalardan kaynaklanan aşılama sorunları ve yine pandemi sürecinde ve sonrasında artış gösteren aşı çekincesi nedeniyle aşısız ve eksik aşılı nüfustaki artışın katkısı vardır. Pandemi süresince daha da görünür hale gelen aşı karşıtlığına karşı yeterli mücadele edilmemesi, artan aşı kararsızlığını önlemeye yönelik ciddi bir çalışma yapılmaması ve yetkililerin bu konularda süren suskunluğu, aşı çekincesi (tereddüdü) yaşayarak çocuklarını aşılatmayan kişi sayısının artmasına yol açarak toplum sağlığını tehdit etmektedir. Belirtilen bu olası nedenlerden hangisinin salgının ana nedeni olduğu kızamık vaka dağılımlarının ve aşılanma durumlarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya konulabilecektir. Bu konuda yapılan değerlendirme sonuçlarının ve bunlara dayanan denetim önlemlerinin ivedilikle paylaşılarak spekülasyon ve tartışmalara son verilmesi, salgın ile ilgili endişenin artmasına izin verilmemesi gerekmektedir.

Kızamık salgınına karşı aşağıda belirttiğimiz önlemlerin kısa sürede alınması gerektiğini kamuoyu ile paylaşıyoruz:

  • Döküntülü hastalık yakınması olan tüm hastalar kızamık yönünden değerlendirilmelidir.
  • Vaka görülen bölgelerde 9 ay-15 yaş arası tüm çocuklara aşılı olup olmadığına bakılmaksızın mutlaka bir doz aşı yapılmalıdır.
  • Henüz vaka görülmeyen bölgelerde 9 aydan başlayarak eksik aşılı çocukların kızamık aşıları tamamlanmalıdır.
  • Özellikle 2. doz kızamık aşı kapsayıcılığının yükseltilmesine yönelik özgün bir program geliştirilmelidir.
  • Kayıtlı / kayıtsız mülteci-göçmen nüfusun saptanma ve izlemine yönelik zorlukları da çözebilecek biçimde yapılan planlamalarla, bu kesimlerde koruyucu hizmetlere yoğunlaşılmalı, aşısız çocuk bırakılmamalıdır.
  • Deprem bölgesinde, özellikle geçici yerleşim birimlerinde yaşayanlara yönelik, burada yaşayan nüfusun saptanması ve izlenmesindeki zorlukları çözecek biçimde yapılan planlamalarla aşılama çalışmaları yapılmalıdır.
  • Salgın sırasında yürütülecek aşı kampanyasının bölge tabanlı yapılması zorunludur. Vatandaşın başvurusuyla sınırlı kalınmamalı, sahaya çıkılmalıdır. Gezici (Mobil) aşı istasyonları ile kısa sürede aşı oranı yükseltilmelidir.
  • Deprem bölgesinde aşının sağlanması ve korunmasına yönelik teknik destek mutlaka verilmeli, tüm aile sağlığı merkezleri ve geçici yerleşim alanlarında aşılar yapılabilir duruma getirilmelidir
  • Hastanelerde kızamık hastalığının yayılmasının önüne geçilmelidir. Bu bağlamda:
    • Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı bağışıklanması
    • Döküntülü hastalık yakınmasıyla sağlık kuruluşlarına başvuranların, bekleyenlerle değinimi (teması) en aza indirecek bir akış-mekân düzenlemesiyle hızlıca hizmet alması, hizmet aldıkları ortamın havalandırılması önemlidir.
  • Hastalığı geçirmemiş veya iki doz aşılandığını belgeleyemeyen olası ve/veya kesin kızamık vakasıyla temas etmiş olan 6 ayın üzerindeki herkese koruma amacıyla ilk 72 saat içinde bir doz KKK aşısı yapılmalıdır.
  • Öncelikle salgının artış gösterdiği illerde olmak üzere, öğretmen, polis gibi ön safta çalışan kritik personelin aşılanması sağlanmalıdır.
  • Toplum aşı konusunda bilgilendirilmeli, yanlış / yanlı haberlerin Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından da üzerine gidilmelidir. 15 Haziran 2023

TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER)
Türk Pediatri Kurumu
============================================
Dostlar,

17.6.23 günü ARTI TV bizimle bu konuda bir söyleşi yaptı. Sn. Şükran Ekinci’nin HABER AKTÜEL başlıklı programında 15:20 dolayında yayına katıldık ve yaklaşık 18 dk. konuyu irdeledik, soruları yanıtladık.

Bu paketin 2:27 – 2:45 saatleri (dakikaları) arasında 18 dakika kadar söyleşimiz oldu.

Halkın Sağlığı, “gene”, KÖTÜ YÖNETİM nedeniyle tehdit altında..
Ülke içinde duyurulmayan ama DSÖ’ne (Dünya Sağlık Örgütü) ister – istemez ve “bir ölçüde” bildirilen Kızamık olgusu (vakası) sayısı son 1 yılda 457. Genellikle salgınlarda biz 10 katsayısı kullanırız gerçek boyutları kestirmek için..

Halktan saklanıyor, yeni olguların bildiriminin engellenmesi / gizli tutulması için hekimlere ve sağlıkçılara baskı yapılıyor… Bunlar çok acı verici, hatta utandırıcı. Hesap da sorulamıyor..

Milyonlarca düzensiz – kaçak – yasa dışı göçmen çok büyük bir sorumsuzlukla ülkemize dolduruldu. Çok yüksek doğurganlık hızıyla hızla çoğalıyorlar. Bu gidiş nereye varır??

Bir komplikasyon da bulaşıcı hastalık salgınları.. Çağımızda Kızamık görülmesi ve salgın yapması, hele hele ölümler kabul edilemeyecek, utandırıcı tablolar. Üstelik Sağlık Bakanı, Bakanlığı’nın 6. yılında bir Çocuk Hekimi..

Bir başka olgu da aşı çekincesi – reddi. Kovit-19 salgınında  özellikle Doğu-Güneydoğuda aşılama oranları Türkiye genelinin epey gerisinde kaldı ve AKP = RTE iktidarı bu bağlamda hemen hemen hiçbir etkili girişimde bulunmadı. Şimdi Kızamık bu bölgelerde, yoğun kaçak-düzensiz-yasa dışı

göçmen barındıran İstanbul’da ciddi sorun.

  • Aşı karşıtlığı, çekincesi SALGIN VE ÖLÜM, engellilik (sakatlık) GETİRİYOR!

Herkesin bu acı gerçeklikle yüzleşmesi gerekiyor.

Sağlık Bakanlığını öncelikle dürüst davranarak kamuoyunu bilgilendirmeye, ardından da yukarıda sıraladığımız önlemleri almaya çağırıyoruz ivedilikle..

Gerekli “Halk Sağlığı” ve öbür kapsayıcı önlemler hızla alınmazsa, deprem bölgeleri ve yoğun göçmen yaşayan bölgelerde başkaca salgın hastalıkların baş göstermesi işten bile değildir. Çevre sağlığı altyapısı, su-besin hijyeni, kişisel hijyen, halkın sağlık eğitimi, aşıyla korunulabilir hastalıklara karşı yaygın – sürekli aşılama / bağışıklama hizmetleri kaçınılmaz görünüyor:

  • Ayrıca, milyonlarca düzensiz – kaçak – yasa dışı – donanımsız (niteliksiz) – aşırı doğurgan kitleleri ülkemizde tutmak için yöneticilerin akıllarını peynir-ekmekle yemiş olmaları gerek!
  • Bu politika sürdürülemez, sürdürülmemelidir.
  • Devlet yönetiminde inatlaşma olamaz. Sağduyu zorunludur, üstelik daha çok gecikmeden.

Bu arada Muhalefet de elinden geleni yapmalı değil mi? Örn. soru önergeleriyle..

Sevgi ve saygı ile. 18 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

LAİK EĞİTİMİ SAVUNUYOR, ÇEDES PROTOKOLÜ’NÜN İPTAL EDİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ!

Mülkiyeliler Birliği Derneği

Sayın Ahmet Saltık,

Eğitim sistemi, her kademede eğitimin laik, demokratik, bilimsel, özgürlükçü, eşitlikçi, ücretsiz ve kamusal bir niteliğe sahip olmasını sağlamakla ve çocuklarımız ve gençlerimizin potansiyellerini geliştirebilecekleri özgür bir ortamı tesis etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte siyasal iktidarın uzun zamandır inşa etmeyi amaçladığı toplumsal ve siyasal yaşam tahayyülünde eğitim, sürekli biçimde dinselleştirme girişimleri ile karşı karşıya kalan bir alan haline gelmiş bulunmaktadır. Gerek ilk ve orta öğretim, gerekse yüksek öğretim öğrencilerinin hayatı, öğrenimden beslenmeye, barınmadan sosyalleşmeye uzanan geniş bir ölçekte bütünüyle kuşatılmaya ve karanlık bir zihniyete teslim edilmeye çalışılmaktadır.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, öğrencilerin sağlıklı, düzenli ve yeterli beslenme hakkına erişimini giderek imkansız hale getirirken; kamusal ve demokratik 0barınma hakkı devlet tarafından sağlanmayıp kamu kaynakları tarikat ve cemaat yurtlarına aktarılırken; gençlerimizin sosyal yaşamı ekonomik, toplumsal ve siyasal baskılar nedeniyle giderek daha da kuraklaşırken öğrenim hakkı da sözü edilen dinselleştirme çabasından derin biçimde etkilenmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ilgili Genel Müdürlükleri arasında 3 Kasım 2021 tarihinde imzalanan ve ÇEDES kısaltması ile lanse edilen “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi”, siyasal iktidarın uzun zamandır inşa etmeyi amaçladığı toplumsal ve siyasal yaşam tahayyülünün çocuklarımızı hedef alan büyük ve önemli bir adımıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün bütçesinin, 2021’den 2022 sonuna yıllık bazda neredeyse %100 oranında arttığı bir ortamda söz konusu protokol ile MEB’e bağlı okullarda “manevi danışmanlık” adı altında Kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri görevlilerinin görevlendirilmesi amaçlanmaktadır. İlk ve orta öğretim kurumlarında, pedagojik formasyon sahibi, farklı branşlardan öğretmenlerce yürütülmesi gereken öğretim faaliyetinin böylesi bir siyasi hamle ile din görevlilerine açılması, laiklik ve laik eğitimin ciddi biçimde hedef alınması anlamına gelmektedir.

İlk olarak İzmir’deki 842 okulda, hemen ardından da Eskişehir’de gerçekleştirilen görevlendirmeler, eğitim emekçileri ve veliler başta olmak üzere eğitim dünyasının tüm bileşenlerinin sert tepkisi ile karşılanmıştır.

  • Eğitimin siyasi ve ideolojik saiklerle dinselleştirilmesine ve dini referanslara göre biçimlendirilmesine karşı çıkanların yanında olduğumuzu;
  • laik, demokratik, bilimsel, özgürlükçü, eşitlikçi, ücretsiz ve kamusal eğitimin savunusunda büyük bir sorumluluk taşıdığımızı ve
  • bu sorumluluğa uygun biçimde Cumhuriyet değerlerini, kamuculuğu ve laikliği savunduğumuzu ifade ediyoruz.

Tüm çocuklarımız özgür ve hayallerindeki gibi yaşayabilecekleri bir eğitimi hak etmektedir.

Çocuklarımızı ve laik eğitimi en güçlü biçimde savunmaya devam edeceğimizi bildiriyor,
söz konusu protokolün iptal edilmesini talep ediyoruz.

Saygılarımızla, 14 Haziran 2023

Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi
ODTÜ Mezunları Derneği
İstanbul Teknik Üniversiteliler Birliği Derneği
========================================================
Dostlar,

Mülkiyeliler Birliği üyesi olmamız nedeniyle, bu Birlik’ce bize de yollanan ortak açıklamayı web sitemi,zde paylaşıyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 15 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

 

Tarikatın siyaseti, siyasetin tarikatı

Zülal KalkandelenZülal Kalkandelen

zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr
11 Haziran 2023, Cumhuriyet

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır.)

Muhalefet partileri, seçim sonrasında kendi iç çalkantılarıyla uğraşıp aynı isimler çerçevesinde siyaseti bir tür “tarikata” dönüştürürken tarikatçılar ise Mart 2024’teki yerel seçimler için kolları sıvamış, siyasete etki etme yarışında.

Örneğin, birtakım TV kanallarına konuk edilip saatlerce konuşturulan Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca), şeriatı savunup muhalif belediyeleri hedef alırken şunları söylemiş:

  • Biz şeriatçıyız. Demokrasiye inanmıyoruz; reddediyoruz, biz şeriat ehliyiz… Tehlike büyüktür. İstanbul’da önümüzde belediye işi var. Görüyorsunuz ortalığı, olayları. İstanbul’un ne hale geldiği, belediyenin neler yapıldığı, ne zararlar ne zevaller, ne kazanımların geri gittiği ortadadır. Onun için rehavete kapılmamak lazım ama maalesef Ankara da öyle, İzmir de.”

İsmailağa Cemaati’ne mensup bu vaiz, tarikatlara ve cemaatlere yapılan yardımlar kesilince belli ki çok rahatsız olmuş, “Müslümanlara çok zeval verdiler” diyor ve siyasetin dik alasını yaptığı halde aksini iddia ediyor!

O zaman bıkmadan yineleyeyim:

  • Tarikatları ve cemaatleri kapatan 1925 tarihli 677 sayılı devrim kanunu yürürlükteyken tarikat mensuplarının siyaseti bu şekilde yönlendirmeye çalışması suçtur.
  • Demokrasinin sağladığı olanakları kullanıp şeriatçıyız diyen bu yasadışı yapılanmalar, anayasaya aykırıdır!

Bu konuda sessiz kalan her siyasi parti de savcı da anayasayı ihlal suçuna göz yumuyor. Gerçeği bu netlikte söylemeyen herkes, Türkiye’deki dincileşmeden sorumludur!

‘MİLLİ EĞİTİME İSLAM MÜHRÜ’ 

Laikliği hedef alan bir diğer vaiz ise İhsan Şenocak. O da

  • Milli eğitime İslam mührünü vuramazsak her yere fen liseleri açılsa da mimaride Sinan, hendesede Cezeri, tıpta Biruni, askeriyede Barbaros, siyasette Yavuz Selim yetiştiremez, Batı’nın masallarından kurtulup hakikate ulaşamayız. Adının milli olması yetmez, satırlara İslam mührünü vuracaksınız” buyurmuş…

Şenocak’ın 2017’de Samsun Aşıkkutlu Eğitim Merkezi müdürü iken Müslüman kadınların pantolon giymesi hakkında söylediklerini hatırlıyor musunuz?

  • “Kızın şu sokaktan geçip de okula pantolonla giderken yüreğin parçalanıyor mu senin? 18 yaşında kaşını aldıran kızın üniversiteye giderken o halde, yüreğin parçalanmıyorsa vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak. Allah’ın emanetini ne hale getirdin? Sevindin üniversiteyi kazanınca; ODTÜ’ye, Boğaziçi’ne gidince sevindin. Doktor olacak, mühendis olacak, 5 milyar aylık alacak, arabaya binecek, eşine mecbur olmayacak, mahkûm olmayacak… Peki onlara sevindin; kot pantolonuyla erkeklerin bakışı arasında kızın yürüyor, delikanlılar arkasına takılmışlar, arkasından gidiyorlar. Yavrunu cehenneme attın cehenneme!”

Bu skandal sözleri nedeniyle büyük tepki çekmiş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca açığa alınmış, sonra da Sinop İl Müftülüğü’ne eğitim uzmanı olarak atanmıştı. O günlerde İsmailağa Cemaati, “Diyanet camiamızın güzide mensubu, kanaat önderi” diyerek Şenocak’a sahip çıkmıştı.

EĞİTİMDE DİNCİLEŞME TEHLİKESİ

“Milli eğitime İslam mührü vurmaktan” söz edildiği sırada, İstanbul’daki 236 okulun, valilik onayı ile Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sına tahsis edildiği ve yaz boyunca dini eğitimler düzenlendiği; İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İzmir Müftülüğü arasında imzalanan protokol kapsamında kentteki 842 okulda imam, Kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirildiği haberleri medyada yer aldı.

Manevi rehberlik adı altında yapılan bu görevlendirmelerde din insanlarının pedagojik formasyonu olmadığı gibi, belli bir inanç sistemi ile eğitimde dincileşme hızlandırılıyor.

200 bin öğretmen ihtiyacı varken, 700 bin meslek mensubu atama beklerken, din görevlileri okullara atanıyor.

Bu, tamamen (tümüyle) laik ve bilimsel eğitimin ortadan kaldırılmasına yönelik bir projedir.

  • Bu uygulamalar, anayasadaki laiklik ilkesine aykırı olduğu gibi, milli eğitimin kendi mevzuatına da aykırıdır!

=========================================
Dostlar,

Bu bağlamda 11 Haziran 2023 günü yayınladığımız tweet iletisi aşağıda..

14 Haziran 2023, saat 01:26’da izlenme sayısı 64 bine erişti..

  • Taliban bile bu denli pervasız değil..

Bir yandan İslamofobi‘den yakınan İslamcılar, bir yandan da neler yaptıklarına baksalar.. “İslamofobi” haksız mı, az bile belki..

İslam dinine en büyük kötülük ve tehdit ne Batı’dan ne İslam’ı benimsemeyenlerden.. Doğrudan doğruya bu dini siyasete alet eden ve emperyalizmin güdümüne sokan SİYASAL İSLAM ve SİYASAL İSLAMCILAR!

İçten Müslümanların, bu çok tehlikeli ve insanlık dışı, barış düşmanı, Anayasayı ve insan – çocuk haklarını ayaklar altına alan (BM Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere…) abanmayı – dayatmayı – kurguyu reddetmeleri gerek. Açıkça, kararlılıkla ve daha çok gecikmeden..

Sevgi ve saygı ile. 14 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik