Etiket arşivi: Dışişleri bakanı İsmet Paşa

Dikili konferansımız : Lozan Barış Andlaşması 100 Yaşında!

Dostlar,

Bu yıl, ülkemizin kurucu uluslararası hukuk belgesi olan Lozan Barış Andlaşması’nın 100. yılı!

Türkiye’nin tapusu ve tabusu olan bu Andlaşma, 100 yıl önce 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde bağıtlanmış ve metne Türkiye / BMM Hükümeti adına Dışişleri Bakanı İsmet Paşa imza koymuştu. (O tarihte henüz 1934 tarihli soyadı yasası çıkmadığından, İNÖNÜ soyadı yoktu..)

İzmir / Dikili Salihleraltı bölgesinde yerleşik ve örgütlü TÜM HALK EĞİTİMCİLERİ, Sn. Sevgi Sanön’ün öncülüğünde, kuruluşlarının 16. yılında aşağıdaki etkinliği düzenlediler :

Yurtsever tarihçi yazar Sn. Sinan Meydan ve biz “2’li Konferans” için çağrılı idik. Aşırı sıcağa karşın, Eğitimciler Gazinosunda boş sandalye yoktu, yüzlerce insan gelmişti. Sn. Meydan, bir Cumhuriyet tarihçisi olarak Lozan Andlaşması’nın tarihsel boyutunu sundu coşku ve yetkinlikle (40 dakika).

Ardından biz, uluslararası hukuk ve siyaset bilimi açısından ülkemizin kuruluş senedi sayılabilecek bu yüzyıllık Andlaşmayı irdeledik (yaklaşık 40 dakika). (Hukukçu ve Siyaset Bilimci şapkalarımızla)

Toplam 1,5 saat dolayındaki oturumu, Viyana’daki dostlarımız DÜZGÜN TV ve yöneticisi Sn. Serdar Altun aracılığıyla eşanlı olarak canlı yayınlama olanağımız oldu. “Gavur icadıinternet sayesinde  dünyanın her yerinden eşzamanlı olarak canlı izlenebildi 2’li konferansımız.

Sn. Meydan’ın kitap satış masası (standı) da Eğitimciler kafede idi ve birbirinden değerli 19 kitabın yazarı Sn. Meydan, uzayan kuyrukta sabırla bekleyen okurlarına kitaplarını imzaladı (eşim ve ben de dahil).

Küçük bir gurupla mütevazi bir yemeğin ardından, yine Eğitimciler gazinosuna döndük ve Sn. Onur Yaman’ın sazından ve sözünden güzelim ezgiler dinledik.

Gece yarısına doğru, yıllardır (2001’den beri) Dikili’ye çağrıldığımızda (geçen yıl da oradaydık) hep evlerinde gecelediğimiz dostlarımıza geçtik.. Ülkemizin sorunları… açıkoturumun irdelenmesi, Viyana’dan “hemen” ulaşan yayın erişkeleri (linkleri)DÜZGÜN TV‘nin youtube ve facebook sitelerinde (kanallarında) paylaşılan 1,5 saatlik kayıt..

Çocuklarımıza ve aldatılan yurttaşlarımıza ulusal tarih bilinci kazandıralım.
Lozan yalanları bitsin..
Gizli madde yok..
100. yıl sonunda bitmiyor, süresiz..
Maden aramalarımızı engelleyen madde yok!
Bu 3 konuda CİMER‘in bir yurttaşın sorularına resmi yanıtı var :

Bunları belgeleriyle açıkladık. Lozan Andlaşması’nın bağıtlanması üzerine istifa etmek zorunda kalan İngiltere başbakanı L. Geroge, daha sonra W. Churchill‘in, İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee‘nin yazdıklarını aktardık :

  • “Türk delegasyonu Misak-ı Milli ile belirlenmiş olan toprak konuları, kapitülasyonlar, borçlar ve diğer milli çıkarlar konularında bir adım bile geriye atmamıştır.
  • Hemen her konudaki milliyetçi istekleri Lozan’da müttefikler tarafından kabul edilmiştir….

İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayınız..
https://www.youtube.com/live/VIvNR_tMYh8?feature=share

https://fb.watch/lXP3zNBunc/

Sevgi ve saygı ile. 25 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Ankara’nın Başkent Oluşunun 93. Yıldönümü Kutlu Olsun

Ankara’nın Başkent Oluşunun 93. Yıldönümü
Kutlu Olsun

 

Dursun Atılgan ile ilgili görsel sonucu
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı-KÖLN,

13 Ekim 1923’te TBMM’de kabûl edilen tek maddelik bir yasa ile, ANKARA TÜRKİYEMİZ’in BAŞKENTİ yapılmış ve böylece  başkentin İstanbul olacağı yolundaki söylentilere bir son verilerek, Cumhuriyetin ilânı için gereken önemli bir adım daha atılmıştır…
Samsun’a çıkmadan çok önceleri, zihninde Cumhuriyet düşüncesi olan ve onu kuracak olan Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün, Ankara’yı başkent yapma kararının temelinde, sadece Ankara’nın coğrafî, jeopolitik ve stratejik konumu ile demir yollarının ve kara yollarının buluştukları bir merkez durumunda bulunması değil, aynı zamanda Ankara’da bir Cumhuriyet kaabiliyeti görmesi yatar.
ATATÜRK’ün, Ali Fuat Cebesoy‘dan 20. Kolordunun Ereğli’den Ankara’ya nakledilmesini istediğini, Cebesoy “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı kitabında yazmıştır. Ancak, Ankara’nın başkent seçilmesinin nedenleri ve öyküsü yalnızca bunlardan ibaret değildir.
ATATÜRK, Yunus Nadi‘ye verdiği ve 7 Mayıs 1924 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan demecinde şunları anlatıyor:
“Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade tarihten öğrendim ve Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Selçukluların parçalanması üzerine Anadolu’da oluşan küçük hükümetlerin isimlerini okurken, birtakım Beylikler arasında bir de Ankara Cumhuriyeti’ni görmüştüm. Tarih sayfalarının bana bir Cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya ilk defa geldiğim gün gördüm ki, geçen asırlara rağmen, Ankara’da hâlâ Cumhuriyet kaabiliyeti devam ediyor… Beni, Türkiye’ye en münasip merkezin Ankara olabileceğini düşünmeye sevkeden ilk vesile böyle çok eskidir ve fennîdir.“
(Bakınız: Müdafaa-i Hukuk Saati; Dr.Palaoğlu; Bilgi Yayınevi-Ankara)
Bugünkü A.K.P. iktidarı, ATATÜRK’ün, Cumhuriyetimizle birlikte, ülkemize ve ulusumuza kazandırdığı değerler dizgesini sistematik bir biçimde yok ederken; TÜRKİYE’yi “dinci ve kinci” bir yönetim biçimiyle, Osmanlı’nın bile gerisine sürüklerken; üstüne üstlük, BAŞKENTİMİZ ANKARA’ya İ. Melih Gökçek gibi, ATATÜRK karşıtı bir kimse 5. Kez belediye başkanlığına getirilirken, ANKARA’yı Başkent yapan Atalarımızın kemiklerini ve bu konuda duyarlı olan insanlarımızın yüreklerini sızlatmaktadır…
ATATÜRK’ün kurduğu  halka dayalı ve halk mayalı Cumhuriyetimiz’le birlikte, Türk Ulusu’nun kalesi düzeyine yükseltilmiş olan 93 yıllık Başkentimize, hem Türkiye’den hem de dünyanın neresinde bir Türk varsa oradan ses vererek, sahip çıkma kararlılığını göstermek zorundayız…

=========================================
Dostlar,

Dostumuz, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Sayın Dursun Atılgan’a teşekkür ediyoruz..

Nutuk‘tan

“Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir.”
Efendiler, Lozan Antlaşması`nın eklerinden olan düşman işgali altındaki topraklarımızı boşaltma protokolu uygulandıktan sonra, yabancı işgalinden tamamen kurtulan Türkiye`nin toprak bütünlüğü fiilî olarak sağlanmıştı. Artık yeni Türkiye Devleti`nin başkentini bir kanunla tespit etmek gerekiyordu. Bütün düşünceler, Yeni Türkiye`nin başkenti Anadolu`da ve Ankara şehri olarak seçme lüzumunda birleşiyordu.

Bu seçimde, coğrafî durum ve askerî strateji en büyük önemi taşıyordu. Devletin başkentini bir an önce tespit ederek, içten ve dıştan gelen kararsızlıklara bir son vermek şarttı.

Gerçekten de, bilindiği üzere, başkentin İstanbul olarak kalacağı veya Ankara olacağı konusunda öteden beri içeride ve dışarıda kararsızlıklar görülüyor, basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu. Bu arada İstanbul`un yeni milletvekillerinden bazıları, Refet Paşa başta olmak üzere, İstanbul`un hükûmet merkezi olarak kalması gereğini bazı örneklere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı. Ankara’nın gerek iklim, gerek ulaştırma araçları ve gelişme kabiliyet ve istidadı ve gerekse mevcut tessisler ve kuruluşlar bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyorlar; İstanbul`un “payitaht” olması lâzımdır ve mutlaka olacaktır, diyorlardı.

Bu ifadeye dikkat edilirse, bizim “başkent” deyimiyle kastettiğimiz anlam ile, bu ifadelerdeki “payitaht”deyimini kullananların görüşleri arasında bir fark bulmamak mümkün değildir. Bundan dolayı, bu konuda zaten kesinleşmiş bulunan kararımızı resmen ve kanunî yoldan ilân ettirerek,”payitaht” sözünün de yeni Türkiye Devleti`nde kullanılmasına gerek kalmadığını göstermek lâzım, geldi.

Dışişleri bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli tek maddelik bir kanun tasarısını Meclis`e teklif etti. Altında daha on dört kadar zatın imzası bulunan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşme ve tartışmalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kabul edilen kanun maddesi şudur: “Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir.”
(http://www.forumgercek.com/turk-tarihi/115384-ankaranin-baskent-olusu.html)
*****
Biz anımsatmak istiyoruz :
TC. Anayasası
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.

Bir şeyi daha anımsatmak istiyoruz : Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif bile edilemeyeceği 4. maddede kurallaştırılmış durumdadır.

Öte yandan, bu önemli gününü meydanlarda anılmasını OHAL bahanesiyle yasaklayan Ankara valisine de bu “şan” (!) yakışır diye hayıflanıyoruz.. Bu haklı ve gurur verecek anmalarda toplanan yurttaşların güvenliğini sağlamaktan Başkent Ankara’nın güvenlik güçleri aciz midir? Değillerse gerçek gerekçe nedir??

Gerçekten, Ankara valisi olan zat, dürüstçe, Müslğman olduğuna göre gerçeği kamuyoyuna açıklayabilir mi neden anmaları yasakladığını ??

Bu tür yersiz ve içtenliksiz, demokratik olmayan, özünde hukuka aykırı yasakçı uygulamalar ülkemize yakışmıyor ve halkımızın milli – manevi değerlerini, tarih bilincini de geliştirmiyor üstelik.. “Yoksa gerçekte istediğiniz bu mu?” diye sormak bize acı veriyor.

Sevgi ve saygı ile.
14 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com