Etiket arşivi: İ. Melih Gökçek

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı,

Bu mektup, 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nın iktidara geleceği ümit ve dileği ile Eğitim Bilimleri Alanı, Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı Profesörü olarak bundan altı ay önce ilkini yazdığım ikinci mektubum.  (Dilerseniz 1. mektubuma SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA MEKTUP – dgozutok.org adresinden ulaşabilirsiniz.) Birinci mektuba siz, partili biri ya da bir danışmanınız yanıt vermedi. Okuduklarını, ne yazdığımı duyduklarını biliyorum. CHP milletvekili komşuma yüz yüze anlattım. Eğitim konularından sorumlu olmayan fakat eğitim konusunda çalışmalar yapan Mv. Yıldırım Kaya’ya da ilettim. Duymazdan geldiler. Belki de seçimin yitirileceği biliniyordu da eğitim konusunda önerdiğim hazırlık çalışmalarını yapmaya gerek duyulmadı. Bu mektubuma da yanıt alabileceğimi sanmıyorum. Tıpkı son 20 yıldır eğitimde yapılan bilim dışılığı yazdığım, basın açıklamaları yaptığım, sokak eylemlerinde demokratik kitle örgütleriyle birlikte haykırdığım sesimi AKP’nin umursamadığı gibi. Ben yine de tarihe not düşmek amacıyla yazıyorum, konuşuyorum, ülkeme olan borcumu ödemek için, bir Cumhuriyet kadını olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Sayın Genel Başkan,

2005’te AKP’nin yaptığı bilime aykırı ilkokul programları ile ilgili “Milli Eğitim Çocuklara Ulusal Değerleri Kazandırmaktan Neden Vazgeçiyor?” konulu bir çözümleme (analiz) çalışması yapmıştım. Ulusal değerlere sahip çıkacağını düşünerek CHP’ye bilimsel bir çalışmayla teknik destek vermek istedim. Beni Parti’nin “Eğitimden Sorumlu” milletvekili Sn. Nesrin Baytok’a siz yönlendirdiniz. Nesrin hanım ve Prof. Dr. Nur Serter ile iki saat konuştuk. Çalışmayı beğendiklerini söylediler ancak bence yazdıklarımı hiç anlamadılar ve hiçbir şey yapmadılar. Çünkü eğitimden sorumlu MV, eğitimbilim alanını, ülkede eğitim konusunda yapılanları, AKP’nin amaçlarını bilmiyordu. Durumu size yazdım, o sıralar İ. Melih Gökçek dosyaları ile ilgileniyordunuz, siz de bana dönmediniz.

CHP yönetimine yeni gelmiştiniz. Çok ümitlenmiştik. 2010 Anayasa halkoylaması öncesi RTE, 38 yerde “Ben Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanıyım!” demişti, görüntülü kayıtlar vardı. E-postanıza bu kayıtları mitinglerde ekranlara yansıtmanızı önermiştim. Ciddiye almadınız. Halkoylamasının yitirilmesi ümitlerimizi kırmış, aklımıza ilk kuşkuyu düşürmüştü. Birçok  arkadaşımız CHP’den vazgeçerek o yıllarda Atatürk diyen, Ege’de Yunanistan’a terk edilen adalarımızla ilgili eylemler yapan, Ermeni Soykırımı suçlaması konusunda AİHM’nde dava kazanan, Silivri’de mücadele eden tek parti, Perinçek’in Vatan Partisi’nde çalışmaya başlamıştı.

O yıllarda biz eğitim dünyasında baskılar yaşar, Dekanlar sınıfa başörtülü (türbanlı!) girenlerin listesini vermemizi isterken, yalnızca iki gözü görünen, çarşaflı öğrencilerle ders yaparken, öğretmenlik uygulamasına götürdüğümüz öğrenciyi okul müdürleri yasa gereği okula almadığı için biz tehdit mektupları alıp mahkemelerde sürünürken siz, “Türkiye’de laiklik tehlikede değildir!” dediniz ve ümitlerimizi bir kez daha kırdınız.

Adalet yürüyüşünüz” hepimizi heyecanlandırdı, ümitlendirdi, peşinize takılıp yürüdük! İyi Parti’ye milletvekili vermek, Altılı Masa’yı kurmak (içinde büyük yanlışlar olsa da) çaresizlikten atılan olumlu adımlar gibiydi. Çok merak ediyorum; “2015’te iki seçim arası olanları söylersem adam içine çıkamazlar!” diyen Masa ortağınıza “Sahi ne olmuştu?” diye sordunuz mu? Sorsaydınız ve yanıt alsaydınız AKP’yi daha iyi tanıma fırsatı bulur, belki saldırılarına karşı önlemler alırdınız?

Sizi bürokratik hizmet yaşamınızdan tanıyanlar hakkınızda hep olumlu özellikler anlattılar. Demokrasi ilkelerini, bırakın yaşamayı, kuramsal olarak bile bilmeyen ülkemde bu özelliklerle  politika yapmaya mı çalıştınız acaba? En iyi niyetle politikaya nitelik getiririm mi sandınız?

Yıllardır iktidar olamamış CHP’nin hiçbir hatasının olmadığı konularda, Anayasasında “Laik” olduğu yazan ülkemde dinsel bir kavram olan “helalleşme”ye soyundunuz. Bir yanda “YÖK’ten başörtüsü yasağını ben kaldırdım!” (gerçekte Türban!) derken, örtülülerle helalleşme çelişkisini yaşadınız. Yetmezmiş gibi “baş bağı yasası” getirmeye kalkıp Adama “gol” fırsatı verdiniz. Bunların hepsi “iyi niyet” miydi acaba? Bu eyleminizin sonunun neye varacağını, kadın hakları ve laik rejim konusunda nelere mal olacağını yaşayıp göreceğiz.

Mayıs 2023 genel seçiminde Ülkeme zarar vermiş, zarar verdiği kanıtlanmış kişileri CHP listesinden milletvekili seçtirmeniz de bir iyi niyet miydi? Beni Sadullah Ergin’e oy vermek zorunda bıraktığınız için sizi asla bağışlamayacağım…

CHP’ye Genel Başkan olduğunuzdan beri Atatürk İlkelerini ve laikliği özümsemiş milletvekillerini dışlayıp yerlerine kimleri aldığınız, partiyi epey sağa kaydırdığınız, Atatürk düşmanlarını milletvekili yaptığınız vb. konuları çok yazıldı. Televizyon programlarına konu oldu. (Abdullatif Şener onlarca örnekten salt biri!)

AKP’nin yaptığı hukuksuzluklara karşı gelmediniz. RTE’nin diplomasının olmadığı, sahte diploma düzenlettiği kitaplara konu oldu, ama bu konu sizi hiç ilgilendirmedi nedense?! Üniversite diploması olmayan, sahte diploma düzenleten birinin Cumhurbaşkanı adayı bile olması anayasaya açıkça aykırıdır ve ana muhalefet partisi genel başkanı bu dayatmanın karşısında olmalıydı. Nitekim sahte diploma düzenleten, montaj iftira videosu da yaptırdı!

RTE’nin Başbakanlıktan ayrılmadan Cumhurbaşkanlığına aday olması… Devletin tüm olanakları ile muazzam seçim yatırımları yapmaları konusunda söylemden öteye gitmediniz.

Ekmelettin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi halen çözülemeyen bir bilmecedir ve hakkınızdaki kuşkuları iyice güçlendirmiştir. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak zorundasınız. İhsanoğlu’na oy verdirdiğiniz seçmenlerinizden “sizin deyiminizle” helalleşmelisiniz.

Mühürsüz oyların kabul edilmesiyle “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” söylemine, ciddi hesap yanlışlarına karşın ana muhalefet partisi başkanı olarak itaatiniz, Türk siyasal tarihine geçmiştir.

Anayasa’ya aykırı olmasına karşın YSK’nin de kabul etmesiyle RTE’nin 3. kez (ilk ikisi de diploma yokluğu nedeniyle Anayasa’ya apaçık aykırıydı…) Cumhurbaşkanı adayı olmasına “Mağduriyet yaratmasın. Biz O’nu sandıkta yeneceğiz!” demeniz-oyalamanız, son seçim sonuçları da gösterdi ki; ne yazık ki salt bir kara mizah olarak kaldı.

1946’dan beri sağ iktidarların din sömürüsüyle karşı devrim çabaları son 21 yılda tepe yapmıştır. Devletin, halkın kaynakları ile bir tasarım (proje) kapsamında yürütülen yıkım eylemlerine karşın, yurttaşların en az yarısı laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatmaya kararlıdır.

  • CHP ve siz ayırdında olmayabilirsiniz ama,
    biz laik ve demokratik Türkiye’yi savunanlar, seçimi kazandık gerçekte!

RTE parayla oy satın alarak, T.C. vatandaşlığı dağıttığı Türkiye’de ya da kendi ülkesinde yaşayan iki buçuk milyon kişinin oylarıyla iktidarı yeniden gasp ve işgal etti. 2023 Seçimi için seçim yasası değişikliği, YSK’nin oluşumu, adayların belirlenmesi, Bakanların devlet olanaklarını sonuna dek hoyratça kullanarak propaganda yapması, cumhurbaşkanının halka para dağıtması, montaj iftira videolarıyla CHP’ye çamur atılması, TRT ve öbür basın-yayın araçlarının pervasız yanlılığı vb. nedenlerle

  • bu seçim meşruluğunu yitirmiştir.

Öncelikle ve kararlılıkla itiraz etmesi gereken ana muhalefet partisi, bütün bunları kabul etti. Kocasından şiddet gören kadının “kocamdır, döver de sever de” demesine mi benziyor?! Yoksa başka bir amaç mı var? Seçimlerde 1,5 milyona yakın yabancıya oy kullandırıldığını savlayan yeni kurulan Zafer Partisi bile, bu kabul edilemez yolsuzlukla ilgili suç duyurusu çalışmaları yapıyor, bu sorunu yargıya taşıyacağını söylüyor. Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suriye ve çok sayıda Afrika ülkesinden yüz binlerce kişi yıllardır sınırlarımızdan askerlerimizin gözüne bakarak Türkiye’ye geliyor. İran kaynakları son bir ayda 20 bin Afgan’ın İran üzerinden Türkiye’ye girdiğini paylaşıyor. Bu bir demografik operasyon ve Ana Muhalefet Partisi izliyor.

Kırsaldan CHP’ye az oy çıkmasının nedeni oradaki insanların Cumhuriyet’i anlamamaları mı, özgürce oy vermelerinin çeşitli yollarla engellenmesi midir? Bu konunun bilimsel yöntemlerle araştırılması gerekir. Kırsalda yaşayanlar da mazota gelen zam nedeniyle üretemiyor, en temel gereksinimlerini karşılayamıyor, köy okulları kapatıldı, çocuğunu okutamıyor… Köy okulları, Devlet yurtları kapatıldığı için Cemaat yurtlarında, yatılı kuran kurslarında çocukları yandı!

Sağlıklı toplanan verilere bakmadan yorum yapılırsa, seçim yitirme nedeni salt MYK’ye bağlanırsa, yeni oluşturulan MYK’de Eğitim konusu gene savsaklanırsa (ihmal edilirse)

Türk eğitim sistemi yerle bir edilmişken, köklü üniversiteler çökertilip uyduruk vakıf üniversiteleri kurdurulurken, rektörler yandaşlarına diploma satarken, akrabalar üniversitelere atanırken, sınav soruları çalınırken, cemaat vakıfları özel öğretim kurumları açmışken, öğretim kadroları KHK ile atılmışken, MEB ile dinci vakıflar arasında sözleşmeler (protokoller) imzalanmışken, okullar cemaat maskeli dinci-gerici tarikatlara teslim edilmişken, okullara imamlar atanırken, milyonlarca çocuk eğitim hakkını kullanamazken, özel öğretim kurumları devlet kaynakları ile desteklenirken, Anayasa korumalı (md.174) Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Yasası çiğnenmekteyken… Atatürk’ün kurduğu CHP “Eğitim” konusunu yok sayarsa?

Sakarya Savaşı sürerken 15 Temmuz 1921’de cepheden gelerek “1. Maarif Kongresi”ni yöneten Mustafa Kemal Paşa,

  • Eğitimdir ki; bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. demiştir.

 ***
Atatürk’ün kurduğu CHP ne yapmak istiyor?

Önceki yıllarda eğitimin bir bilim alanı olduğunu bilmeyen (öğretim üyesi / öğretmen olmak yeterli değil) üyelere eğitim konusunun teslim edilmesi ne yazık ki AKP’nin laik, ulusal eğitim sistemini yıkma çabalarına su taşımış, taşımaktadır.

Sayın Genel Başkan,

Ben; kamu üniversitelerinde 45 yıl öğrenci yetiştirmiş, yüksek lisans ve doktora tezleri yönetmiş, öğrencilere, demokratik kitle örgütlerine, MEB’e, kamu ve özel kurumlara akademik danışma hizmeti vermiş, (Sayın Öymen başkanlığındaki CHP’de üye eğitimleri yapmış) bilimsel araştırmalar yapmış, ulusal ve uluslararası yürütülen projelerde çalışmış, bilim alanında kitaplar yazmış “Eğitim Programları ve  Öğretim” bilim alanı uzmanı Profesör F. Dilek Gözütok olarak;

Altı ay önce yazdığım mektupta iktidara geleceğinizi ümit ederek size bilim, sanat ve spor alanları uzmanları, program geliştirme uzmanları, eğitim psikologları, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanları, eğitimde ölçme ve değerlendirme uzmanları, her basamak ve alandan öğretmenlerin oluşturduğu büyük bir takım (ekip) kurulmasını, bu uzmanların programları yenileme / güncelleme, kitapları iyileştirme çalışmaları yapmalarını önermiştim. Yetişmesine katkıda bulunduğum akademisyenlerden “Yaparız Hocam!” sözü almıştım. Adına “Demokratik Eğitime Geçiş” ya da “Milli Eğitim Yoluyla Türkiye’yi Çağdaşlaştırma ve Yurttaşları Demokratikleştirme Atılımı” veya uygun görülecek başka bir başlıkla Eğitim Seferberliği başlatılması gerektiğini belirtmiştim. Mektubumu okuyup okumadığınızı bile bilmiyorum.

Ben, kızların okumasına karşı olan tutucu (muhafazakâr) bir babanın ilk üçünü küçük yaşta evlendirdiği 4. kızıyım. Babamdan habersiz girdiğim sınavları kazandım ve bu ülke beni Atatürk’ün kurdurduğu parasız yatılı Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda okuttu. Vatanıma olan borcumu ödemek için gücümün yettiğince,

  • kanımın son damlasına dek Atatürk ilkelerinin yaşatılması konusunda çalışacağım.

Selâmlar. 18 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. F. Dilek Gözütok
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Emekli Öğretim Üyesi

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 13 Temmuz 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YALANCI

RTE, FETÖ’nün NATO belgelerine terör örgütü olarak girdiğini söyledi. M. Ali Güller Cumhuriyet’teki yazısında yalanladı.

Bir yalancı var…

İŞSİZLİK

RTE, ”Vatandaşın alım gücü bir miktar düştü ama kimseyi işsiz bırakmadık, aç-açıkta bırakmadık.”

Resmi işsizlik rakamları %12 dolayında, üniversite gençlerinin dörtte biri işsiz. Vatandaş dediği AKP’ye kayıtlı müritler olsa gerek…

METEOR

Ekonomist Yeşilada, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle geçen dört yıl için, ”Başımıza meteor düşseydi daha kötü olmazdı”

O, meteor işte…

BİLİM

Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde konuşan öğrenci, üniversite kadrosunun siyasileştiğini söyledi. Fakülte dekanı Demiryürek öğrencinin konuşmasını bitirmesi için müdahale etmek istedi. Öğrenci ve izleyiciler tepki gösterince geri çekildi.

Demir yürekler bilim için atsa, gençlerimiz daha donanımlı ve mutlu olsa…

ŞİDDET

Gaziantep Valisi Davut Gül, Konya’da bir tabibin öldürülmesi ile ilgili ”Bu olayı sağlıkta şiddet gibi açıklayamayız” dedi.

Sağlıkçıya şiddet” desek olur mu valim?..

İNSANLIK

Konya’da bir tabibin öldürülmesini protesto eden sağlıkçılar “sağlıkta şiddete alışmayacağız, sessiz kalmayacağız” sloganları atarken polis şiddetle müdahale etti. Olay yerinde fenalaşan polise eylem yapan sağlık çalışanları müdahale etti.

Şiddete tepki gösterene şiddetle tepki gösterene insanca tepki…

İÇKİ

Merve Kavakçı’nın kızı ve Cumhurbaşkanı danışmanı Mariam Kavakçı, “İçki, şiddet ve insan ölümlerinin önde gelen sebeplerinden olmasına rağmen içkilerine laf ettirmeyen doktor arkadaşlar, masum hastaları mağdur ederek şiddeti protesto etmeye karar vermişler. Böyle yaparak ne değişecek acaba?” diyerek sağlıkta şiddete tepki için greve giden doktorları hedef aldı.

Danışmana bak danışanı anla…

KORKU

ODTÜ Rektörlüğü, protestolar olabileceği gerekçesiyle diploma törenini iptal etti.

İyi yönetirsen korkmazsın, yönetemezsen de korkunun ecele faydası yoktur…

FOTO

Demir Yumruk Operasyonu’nda yakalanan çete lideri Hüseyin Eryılmaz ile Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un görüşme fotoğrafları ortaya çıktı.

AKP’lilerin suç örgütü liderleri / elemanları ile fotoğraf verme merakından öte bir şey değildir!..

LİYAKAT

Çalışmalarından dolayı üstün başarı ödülü alan Şanlıurfa Haliliye Gençlik ve Spor Müdürü görevden alındı, yerine AKP’li vekilin yakını atandı.

Devletin altını oya oya kendi altlarını oydular…

KAPATMA

Bahçeli, ”Türk Tabipleri Birliği kapatılmalıdır!”

Genel başkanı kapatılan MHP de kapatılsa fark eden bir şey olmaz…

KONUM

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 34 liradan 51 liraya çıkardıkları yemek bedeli için, ”Çalışanların yemek bedelini artırdık ve hepsi rahatladı.“ dedi.

CHP’li vekil Özgür Özel de “Üç öğün yemeğin 51 TL’ye yendiği yerin konumunu atsın, biz de orada yiyelim” çağrısı yaptı.

Ben de giderim…

CAHİL

İ. Melih Gökçek, İlber Ortaylı’ya “Ya cahilsin ya da yağcı” dedi.

Ayna, ayna!..

YAĞMA

İstanbul’da 15 Temmuz’dan sonra boşaltılan ve RTE’nin talimatıyla yeşil alan kalacağı ilan edilen askeri kışlaların yerine binalar dikildi. (Sözcü haberi).

İstanbul’a ihanet ettik” demişlerdi. Yetmedi, bitmedi.

İhanet İstanbul’la sınırlı mı?..

MÜCADELE

Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi AKP’li Cemil Çiçek, “Kayıt dışı dinle mücadele edilmeli

Ettiniz de etmeyin mi dedik!..

Ankara’nın Başkent Oluşunun 93. Yıldönümü Kutlu Olsun

Ankara’nın Başkent Oluşunun 93. Yıldönümü
Kutlu Olsun

 

Dursun Atılgan ile ilgili görsel sonucu
Dursun ATILGAN
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı-KÖLN,

13 Ekim 1923’te TBMM’de kabûl edilen tek maddelik bir yasa ile, ANKARA TÜRKİYEMİZ’in BAŞKENTİ yapılmış ve böylece  başkentin İstanbul olacağı yolundaki söylentilere bir son verilerek, Cumhuriyetin ilânı için gereken önemli bir adım daha atılmıştır…
Samsun’a çıkmadan çok önceleri, zihninde Cumhuriyet düşüncesi olan ve onu kuracak olan Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün, Ankara’yı başkent yapma kararının temelinde, sadece Ankara’nın coğrafî, jeopolitik ve stratejik konumu ile demir yollarının ve kara yollarının buluştukları bir merkez durumunda bulunması değil, aynı zamanda Ankara’da bir Cumhuriyet kaabiliyeti görmesi yatar.
ATATÜRK’ün, Ali Fuat Cebesoy‘dan 20. Kolordunun Ereğli’den Ankara’ya nakledilmesini istediğini, Cebesoy “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı kitabında yazmıştır. Ancak, Ankara’nın başkent seçilmesinin nedenleri ve öyküsü yalnızca bunlardan ibaret değildir.
ATATÜRK, Yunus Nadi‘ye verdiği ve 7 Mayıs 1924 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan demecinde şunları anlatıyor:
“Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade tarihten öğrendim ve Cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Selçukluların parçalanması üzerine Anadolu’da oluşan küçük hükümetlerin isimlerini okurken, birtakım Beylikler arasında bir de Ankara Cumhuriyeti’ni görmüştüm. Tarih sayfalarının bana bir Cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya ilk defa geldiğim gün gördüm ki, geçen asırlara rağmen, Ankara’da hâlâ Cumhuriyet kaabiliyeti devam ediyor… Beni, Türkiye’ye en münasip merkezin Ankara olabileceğini düşünmeye sevkeden ilk vesile böyle çok eskidir ve fennîdir.“
(Bakınız: Müdafaa-i Hukuk Saati; Dr.Palaoğlu; Bilgi Yayınevi-Ankara)
Bugünkü A.K.P. iktidarı, ATATÜRK’ün, Cumhuriyetimizle birlikte, ülkemize ve ulusumuza kazandırdığı değerler dizgesini sistematik bir biçimde yok ederken; TÜRKİYE’yi “dinci ve kinci” bir yönetim biçimiyle, Osmanlı’nın bile gerisine sürüklerken; üstüne üstlük, BAŞKENTİMİZ ANKARA’ya İ. Melih Gökçek gibi, ATATÜRK karşıtı bir kimse 5. Kez belediye başkanlığına getirilirken, ANKARA’yı Başkent yapan Atalarımızın kemiklerini ve bu konuda duyarlı olan insanlarımızın yüreklerini sızlatmaktadır…
ATATÜRK’ün kurduğu  halka dayalı ve halk mayalı Cumhuriyetimiz’le birlikte, Türk Ulusu’nun kalesi düzeyine yükseltilmiş olan 93 yıllık Başkentimize, hem Türkiye’den hem de dünyanın neresinde bir Türk varsa oradan ses vererek, sahip çıkma kararlılığını göstermek zorundayız…

=========================================
Dostlar,

Dostumuz, Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Sayın Dursun Atılgan’a teşekkür ediyoruz..

Nutuk‘tan

“Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir.”
Efendiler, Lozan Antlaşması`nın eklerinden olan düşman işgali altındaki topraklarımızı boşaltma protokolu uygulandıktan sonra, yabancı işgalinden tamamen kurtulan Türkiye`nin toprak bütünlüğü fiilî olarak sağlanmıştı. Artık yeni Türkiye Devleti`nin başkentini bir kanunla tespit etmek gerekiyordu. Bütün düşünceler, Yeni Türkiye`nin başkenti Anadolu`da ve Ankara şehri olarak seçme lüzumunda birleşiyordu.

Bu seçimde, coğrafî durum ve askerî strateji en büyük önemi taşıyordu. Devletin başkentini bir an önce tespit ederek, içten ve dıştan gelen kararsızlıklara bir son vermek şarttı.

Gerçekten de, bilindiği üzere, başkentin İstanbul olarak kalacağı veya Ankara olacağı konusunda öteden beri içeride ve dışarıda kararsızlıklar görülüyor, basında demeçlere ve tartışmalara rastlanıyordu. Bu arada İstanbul`un yeni milletvekillerinden bazıları, Refet Paşa başta olmak üzere, İstanbul`un hükûmet merkezi olarak kalması gereğini bazı örneklere dayanarak ispat etmeye çalışıyorlardı. Ankara’nın gerek iklim, gerek ulaştırma araçları ve gelişme kabiliyet ve istidadı ve gerekse mevcut tessisler ve kuruluşlar bakımından hiç de uygun ve elverişli olmadığını söylüyorlar; İstanbul`un “payitaht” olması lâzımdır ve mutlaka olacaktır, diyorlardı.

Bu ifadeye dikkat edilirse, bizim “başkent” deyimiyle kastettiğimiz anlam ile, bu ifadelerdeki “payitaht”deyimini kullananların görüşleri arasında bir fark bulmamak mümkün değildir. Bundan dolayı, bu konuda zaten kesinleşmiş bulunan kararımızı resmen ve kanunî yoldan ilân ettirerek,”payitaht” sözünün de yeni Türkiye Devleti`nde kullanılmasına gerek kalmadığını göstermek lâzım, geldi.

Dışişleri bakanı İsmet Paşa, 9 Ekim 1923 tarihli tek maddelik bir kanun tasarısını Meclis`e teklif etti. Altında daha on dört kadar zatın imzası bulunan bu kanun teklifi, 13 Ekim 1923 tarihinde uzun görüşme ve tartışmalardan sonra çok büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Kabul edilen kanun maddesi şudur: “Türkiye Devleti`nin başkenti Ankara şehridir.”
(http://www.forumgercek.com/turk-tarihi/115384-ankaranin-baskent-olusu.html)
*****
Biz anımsatmak istiyoruz :
TC. Anayasası
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.

Bir şeyi daha anımsatmak istiyoruz : Anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin teklif bile edilemeyeceği 4. maddede kurallaştırılmış durumdadır.

Öte yandan, bu önemli gününü meydanlarda anılmasını OHAL bahanesiyle yasaklayan Ankara valisine de bu “şan” (!) yakışır diye hayıflanıyoruz.. Bu haklı ve gurur verecek anmalarda toplanan yurttaşların güvenliğini sağlamaktan Başkent Ankara’nın güvenlik güçleri aciz midir? Değillerse gerçek gerekçe nedir??

Gerçekten, Ankara valisi olan zat, dürüstçe, Müslğman olduğuna göre gerçeği kamuyoyuna açıklayabilir mi neden anmaları yasakladığını ??

Bu tür yersiz ve içtenliksiz, demokratik olmayan, özünde hukuka aykırı yasakçı uygulamalar ülkemize yakışmıyor ve halkımızın milli – manevi değerlerini, tarih bilincini de geliştirmiyor üstelik.. “Yoksa gerçekte istediğiniz bu mu?” diye sormak bize acı veriyor.

Sevgi ve saygı ile.
14 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

3-4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü

3-4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI TOPLUM İÇİN BİLGİLENDİRME DİZİSİ-72

HÜTF Halk Sağlığı AD Toplum İçin Bilgilendirme Serisi-[Internet] http://www.halksagligi.hacettepe.edu.tr/ 2.10.2015.

Fiziksel aktivite, kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen herhangi bir bedensel hareket olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, fiziksel aktivitenin yararları konusunda toplum bilincini ve kişilerin sağlıklı davranışlarının artırılmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. 1 Yürüyüş, tüm yaştaki bireyler için en yaygın ve kolay uygulanabilen fiziksel aktivitedir. Bu amaçla 1991 yılından beri Ekim ayının ilk hafta sonu “Dünya Yürüyüş Günü” olarak çeşitli yürüyüş aktiviteleri ile kutlanmaktadır. (1)

Yetersiz fiziksel aktivite dünya çapında yaklaşık 3,2 milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır. (2)

Dünyada her dört yetişkinden biri, gençlerin ise %80’inden fazlası yeterli düzeyde fiziksel aktivite yapmamaktadır. (3,4)

“Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması” sonuçlarına göre erkeklerin %67,6’sının, kadınların %76,5’inin, toplamda da toplumun %71,9’unun hareketsiz yaşadığı belirlenmiştir.(5) Yaşam tarzı ile besin tüketimi arasındaki dengesizlik; fazla kiloluluk, obezite (şişmanlık) ve kronik/bulaşıcı olmayan hastalıkların gelişimine neden olmaktadır.

Yetersiz fiziksel aktivite, bulaşıcı olmayan hastalıklara yol açması nedeni ile toplum sağlığı için büyük bir risk etmeni durumuna gelmiştir. Kalp ve şeker hastalarının %30’u ile 60 yaşın altındaki 670000 kişi olmak üzere dünyada her yıl 3,2 milyon ölüm bulaşıcı olmayan hastalıklar nedeniyle meydana gelmektedir. (6)

Dünya Sağlık Örgütü, çocuklar ve ergenler için günlük en az 60 dakika orta (hızlı  yürümek, düşük tempolu koşular, dans etmek, ip atlamak, yüzmek, masa tenisi oynamak, yavaş tempoda bisiklet sürmek gibi) (7) ve yüksek şiddette (tempolu koşu, basketbol, futbol, voleybol, hentbol ve tenis oynamak, step-aerobik derslerine katılmak, tempolu dans etmek gibi) (7), yetişkinler ile 65 yaş ve üstü kişiler için haftada en az 150 dakika orta şiddette
ya da haftada 75 dakika yüksek şiddette fiziksel aktivite yapılmasını önermektedir. (3)

Kişilerin fiziksel aktivite programları belirlenirken kişiye özel programlar yapılmalıdır. Oluşturulan aktivite programlarında, kişinin yaşı, vücut ağırlığı, egzersiz yapabilme sıklığı, süresi ve yoğunluğu dikkate alınmalıdır. Bu özelliklere dikkat edilerek belirlenen programlara kişiler daha çok uyum gösterir ve böylece sağlık üzerindeki olumlu etkiler arttırılmış olur. (8)

Fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırılmasında fiziksel aktivite ile ilgili özel gün ve haftaların etkin olarak kutlanması önemlidir. Bu kapsamda Ekim ayının ilk hafta sonu “Dünya Yürüyüş Günü” olarak çeşitli etkinliklerle düzenli olarak her yıl kutlanmaktadır.
____________________________________
1 [Internet]http://www.euro.who.int/en/health-topics/disease-prevention/physical-activity/activities/move-for-health-day Erişim:30.9.2015.
2 [Internet]http://www.tafisa.net/index.php/programs-events/tafisa-world-walking-day Erişim: 30.9.2015.
3 [Internet]http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs385/en/ Erişim:30.9.2015.
4 [Internet]http://www.who.int/topics/physical_activity/en/ Erişim:30.9.2015.
5 Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010. T.C. Sağlık Bakanlığı Yayın No: 931. ISBN : 978-975-590-483-2.
6 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3490463/ Erişim:24.6.2015.
7 [Internet]http://fizikselaktivite.gov.tr/tr/fiziksel-aktivite-ile-ilgili-bilgiler/fiziksel-aktivite-suresi-ve-sikligi/ Erişim:30.9.2015.
8 [Internet]http://beslenme.gov.tr/index.php?lang=tr&page=347 Erişim:30.9.2015

Bu doküman Dr. Can Keskin, Dr. Sema Attila ve Dr. Tülay Bağcı-Bosi tarafından 30.9.2015 tarihinde hazırlanmıştır. Bu bilgilendirme notunun aşağıda belirtilen şekilde kaynak gösterilmek şartıyla yazılı, elektronik, vb ortamlarda kullanılması önerilmektedir:
Keskin C, Attila S, Bağcı- Bosi T. 3-4 Ekim Dünya Yürüyüş Günü. HÜTF Halk Sağlığı AD Toplum İçin Bilgilendirme Serisi-[Internet] http://www.halksagligi.hacettepe.edu.tr/ Erişim:2.10.2015.

====================

Dostlar,

Meslektaşlarımıza teşekkür ederken; merkezi ve yerel yönetimlerin toplumun bu tür sağlıklı davranışlar edinebilmesi için altyapıyı hazırlamasını diliyoruz.. Yayalar için uygun yürüme alanları, bisiklet parkurları.. Lütfen…

Bir de kaldırım – sokak -caddelerde zemindeki çukur, çıkıntı, tümsek, logar kapağı, demir uçları vb. engellerin giderilmesini diliyoruz..

Bu engeller ciddi yaralanma nedeni olabilmektedir. Açolan logar kapağının geçmişte bir yavrumuzu yuttuğunu unutamıyoruz.. Özellikle yaşlı ve engelliler bu tür yol üstü çukur tümsek – demir çıkıntısı vb. varlığında daha da olumsuz etkilenmektedir. Hem yaşlılığın getirdiği denge sorunu hem de kemiklerin kolay kırılabilirliği ciddi sorundur.

Cumhuriyet yazarlarından değerli Dr. Erdal Atabek, kaldırımdaki önemsiz sayılan bir tümsek yüzünden düşmüş ve el bilek kemiği kırılmıştı (radius distal ucu). Bunları dikkate almak ve çözmek aynı zamanda bir gelişmişlik ölçütüdür..

Ama İ. Melih Gökçek nam yiğidin belediye başkanlığında kesintisiz 25. yıla yaklaştığı, görülmemiş bir dünya rekoru kırdığı Başkent Ankara’da, belediyenin otobüsleri kaldırımda bekleyen masum insanların üstüne çıkıyor ve 12 insanı feci biçimde öldürüyor, 12 insanı yaralıyor..

İnsana verilen değer ve akla – bilime dayalı olmayan yönetimin sonucu..

5 dönem üst üste “Ankara halkı” ne buldu bu adamda da seçip duruyor..
Acaba hak mı ediyor bu acı sonuçları? Tövbe tövbe..

Sevgi ve saygı ile.
02.10.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ANKARA’da SU SORUNU

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin geleneksel Cumartesi konferansları sürüyor..

Bu Cumartesi, 23 Mayıs 2015 günü (bu gün!) Prof. Aydın Köksal konuşmacı idi..
Biz de bu duyurunun posterini sitemizde paylaşmıştık.. Ancak yeni bir ileti aldık :

“Ulusal Eğitim Derneğince düzenlenen Cumartesi Konferansları kapsamında
23 Mayıs 2015 Cumartesi günü yapılacağını duyurduğumuz konferans,
konuşmacımız Prof. Dr. Aydın Köksal’ın rahatsızlığı nedeniyle ekteki gibi değiştirilmiştir.

Yeniden rahatsız ettiğimiz için sizlerden özür diler,
sizleri etkinliğimizde aramızda görmek isteriz. Saygıyla.”
 
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
****
Sayın Prof. Köksal’a şifa dileriz elbette.
Sağlığına hızla kavuşmasını ve çok değerli – önemli sunumunu yapmasını bekleriz.
Belirlenen yeni konu ve konuşmacı da sağlığımız açısından önemli..
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Sn. ERKİN ETİKE..
Değerli Etike ODTÜ Kimya Mühendisliği bölümü mezunu olmasına ek olarak Hukuk Fakültesi mezunu ve Avukatlık yapıyor..

“ANKARA’da SU SORUNU” 

Emek verenleri – verecekleri saygı ile selamlar, ilgi ve bilginize sunarız.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi,
Ankara’nın su sorunu için özellikle son birkaç yılda ciddi katkılar verdi.Ankara İl Halk Sağlığı Laboratuvarında yaptırdıkları kimyasal su analizlerinin sonuçlarını kamuoyu ile paylaştılar. Rapor sonuçları halk sağlığı için ciddi tehdit içeriyordu. Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odasında ortak basın açıklaması yapmış ve souçları açıklayarak
biz de sağlık sonuçlarını yorumlamıştık.
21 yıldır kesintisiz Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan İ. Melih Gökçek ise her zamanki gibi dayanaksız çıkışlarla “..bunlar halkı galeyana getiriyor.. mahkemeye vereceğim..” oldu.
Kimya Mühendisleri Odasının genç yöneticilerinin tek eksiği örnekleri noter eşliğinde almamış olmalarıydı. Bu noktayı öne çıkararak Gökçek’i yeni örnek almaya çağırmalarını anımsatmamız işe yaradı..
Gökçek sindi..
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı, kent suyunun standartlarını,
uyarılara karşın mevzuta uygun kılmadığı için Ankara Valiliğine resmi uyarı yazısı yazdı
(19 Eylül 2014 tarih ve 19020089/115.01.02 sayılı).Bu gün saat 14:00’te bu önemli Halk Sağlığı sorununu dinleyecek ve tartışacağız.

Biz, 1980’ler ortasında birkaç yıl Elazığ Bölge Halk Sağlığı Laboratuvarı Müdürlüğü yapmıştık. O zamanki mevzuata göre tüm su ve gıda (dışkı vb….) analizlerini bu laboratuvarlarda yapıyorduk. Daha sonra mevzuat değişikliği ile su analizleri yine bu laboratuvarlarda kalırken, gıda analizleri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bırakıldı (13.6.2010, 5996 sayılı yasa, md. 27).

5996 sayılı yasa md. 27 : İçme-kullanma sularının teknik ve hijyenik koşullara uygunluğu, nitelik standartlarının sağlanması-izlenmesi ve denetimi ile ilgili ilke ve yöntemler
Sağlık Bakanlığınca belirlenir. (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu yetkili..)
 
Salgınların çıkmasını önlemek için, kişi ve topluma dönük koruyucu çevre sağlığı hizmetlerininkamu eliyle sürekli ve etkin yürütülmesi gereği ortaya çıkmaktadır.5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası md. 27
(13.6.10, RG:27610) :.. kaynak suları, içme suları, doğal mineralli sular ve tıbbi amaçlı suların üretimi, uygun şekilde ambalajlanması, satışı, ithalat ve ihracatına ilişkin ilke ve yöntemlerle içme-kullanma suların teknik ve hijyenik koşullara uygunluğu, nitelik standartlarının sağlanması-izlenmesi ve denetimi ile ilgili ilke ve yöntemler Sağlık Bakanlığınca belirlenir.

6514 sayılı torba yasa ile (RG 28 886, 18.1.14) değişiklik :

MADDE 54- 5996 sayılı Kanunun 42 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(6) 27 nci madde uyarınca Sağlık Bakanlığının denetim alanındaki sular bakımından
bu Kanunda belirtilen idari yaptırımları uygulamaya Halk Sağlığı Müdürü yetkilidir.
Bu sularla ilgili iş ve işlemler Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca yapılır.”

İNSANİ TÜKETİM AMAÇLI SULAR HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK / 7 Mart 2013 Resmî Gazete sayı : 28580

Resmi Gazete Tarihi: 17.02.2005 Resmi Gazete Sayısı: 25730
İNSANİ TÜKETİM AMAÇLI SULAR HAKKINDA YÖNETMELİK..

*****

Konu, doğrudan bizim de ilgi ve uzmanlık alanımız içinde..

Sevgi ve saygı ile.
23 Mayıs 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Not : Konf. izlenimlerimizi, katkılarımızı 29.5.2015 günü web sitemizde yayımladık..
http://ahmetsaltik.net/2015/05/29/ankaranin-su-sorunu/

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 22 Ekim 2014


ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 22 Ekim 2014

portresi_kucuk

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

KINA

Protesto amacıyla RTE’ye bir kg kına gönderen şehit babası
Mehmet Gençer, ”kamu görevlisine hakaretten” bir yıl ceza aldı.

Yargıç haklı. Bir kg yeter mi?

BEŞTEPE

Cumhurbaşkanlığı adresi olarak AOÇ yerine Beştepe kullanıldı.
Bana saygısı büyüktür tamam da ya ATA’ya saygısızlığı…

SELAMLAŞMA

Başbakan’ın tavsiyesi ile önüme gelene “selamün aleyküm” dedim.
Herkes cüzdanını emniyete aldı.

GERÇEKÇİ

CHP seçmeninin %89’u Kılıçdaroğlu’nun başbakan olacağına inanmıyormuş.
Görünen köy…

ŞEREFSİZ

İ. Melih Gökçek 17 Aralık’ta altı daire aldığını haberi için
”ispatlamayan şerefsizdir” demişti. Aydınlık belgeleri açıkladı.
Şerefsizlik kime kaldı?..

ABİ

Apo ile Demirtaş’ın mesajlaşmasını MİT sağlamış.
Hakan abileri sağ olsun.

KESİNTİ

Üç saatlik elektrik kesintisi İstanbul adliyesini felç etti.
12 yıllık AKP kesintisi yanında çerez kalır…

YIKILIR

Reza Zarrab, Boğaz’daki yıkılamaz kayıtlı köşkü yıktı.
AKP’ye avanta sağlayanlar için kural da köşk de yıkılamaz değildir…

BÜTÇE

Cumhurbaşkanlığı bütçesi  % 100 arttı.
Kardeşinin altında mı kalacaktı?..

AĞLAYANLAR

Bekaroğlu CHP’ye geçince kızı ağlamış.
Ya gerçek CHP’liler ne yapsın?…

SIRADAN

B. Atalay polisiye tedbirler yasa tasarısı için,”Düzenlemenin sıradan vatandaşla ilgisi yok.”
AKP yönetimi dışında sıradan olmayan kim?..

GERİ

Atalay, düzenlemeni geriye gidiş olmadığını söyledi.
“MS-600’den geriye değil” anlamınadır…

Y-CHP/BÖLÜCÜ

CHP’li Özçelik’ten HDP’ye çağrı,” AKP ile değil bizimle yürüyün”
Onlar bölemedi biz deneyelim…

KOMİSYON

17 Aralık yolsuzluklarını araştıracak meclis komisyonu ilk toplantısında iki ay ek süre istedi.
Yolsuzluğu ortaya çıkarmama amacıyla çalışacağı belli…

Y-TEMEL

Aytekin KOTİL, “Ebola o kadar kötü değil, bulaşınca öldürüyor”
Not: Temel fıkrası değildir…

YOKSUL

AKP, beş yıldızlı otelde yoksulluk toplantısı yaptı.
Tok açın halinden…

HUBER

Gül, Huber köşkünü hala boşaltmadı.
Saltanata ve halkın hakkını yemeye doyamadı…

ŞEREF

RTE’ye Afganistan’da şeref madalyası takıldı.
Şereflenmiş midir?

17-25

25 Aralık’tan sonra bir savcı da 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasını kapattı.
Zırhla da kaplasalar zamanı gelir açılır…

DOST!

ABD, PYD ile resmen görüştüğünü açıkladı.
Ayıdan post, ABD’den dost…

GECENİN KARANLIĞINDA DÜŞMAN TOPRAĞINA GİRER GİBİ GELDİLER ODTÜ’YE…GELDİKLERİ GİBİ DE GİDECEKLER…

Dostlar,

ODTÜ’nün güzelim ormanlık alanı, Ankara Büyükşehir’in 20 yıllık Belediye Başkanı
İ. Melih Gökçek, tam bir orman yasası ile -tümüyle yasa dışı olarak-
yeşile aşık (!?) Başbakan RT Erdoğan‘ın deyimi ile “vandallıkla” gece yarısı
harap edildi.. Polis eşliğinde ve gözetiminde.. Eli sopalı sözde belediye çalışanları ile.. Güzellikleri ve yasal haklarını savunan ODTÜ hocalarını yaralayarak,
herkesi gaza boğarak..

Başbakan RT Erdoğan’a soruyoruz :

Bu yasa dışı eylem VANDALLIK değilse nedir ?
Bu sözcük yerine literatüre, daha da beteri anlamında  “AKP Vahşeti” deyimi geçecektir.

Gerekli bilgiler ODTÜ’lülerin aşağıdaki ortak açıklamasında bulunmaktadır.

on durumuyla harap edilen ormanlık alanın fotoğrafını verelim..

ODTU_ormanı_harap_edildi_18.10.13

Bu alan daha önce aşağıdaki gibi idi :


Yapılanları şiddet ve nefretle kınıyoruz.

“Cumhuriyetin savcılarını” hukuksuzluğa el koymaya çağırıyoruz.

ODTÜ’lülerle birlikte, tahrip edilen o alanı, yeniden ormanlaştırmak için
biz de üzerimize düşecek görevleri yerine getireceğiz.

Sürecin ODTÜ’nün direnişine meydan okuma boyutuna taşınmasını kınıyoruz.

O yol oradan geçmek ve ormanı tahrip etmek zorunda değildir.

İ. Melih Gökçek (ve O’nun üzerinden iktidar) ODTÜ ile bilej güreşine girmiştir adeta..

Korkarız bu kez bu zatın bileği bükülecektir.

Bir önerimiz de olsun : O yol “ille de” o doğrultuda (güzerggahta) yapılacaksa;

hiç olmazsa ya yer altından TUNEL yapınız ya da viyadükleri (via duct) aşarcasına ayaklar üstünde YÜKSELTİLMİŞ YOL (örn. Mecidiyeköy!) yapınız..

AKP ve Gökçek’i sağduyuya çağırmak bir işe yarar mı acaba??

Keşke yarasa, yaramalı..

“Devletin başı” acaba birşeyler yapar mı??

Çıkmadık canda umut örneği..
Ne de olsa, -RT Erdoğan son anda yöntemi değiştirmezse-,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde halktan oy isteyecek..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 20.10.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

GECENİN KARANLIĞINDA DÜŞMAN TOPRAĞINA GİRER GİBİ GELDİLER ODTÜ’YE…GELDİKLERİ GİBİ DE GİDECEKLER…

Bayram tatiline denk gelen 18 Ekim 2013 Cuma gecesi Büyükşehir Belediyesi görevlileri ve araçları, yoğun polis desteğiyle, bir baskın havasında,
mülkiyetinin bir bölümü ODTÜ tüzel kişiliğine, bir bölümü de ODTÜ Mezunlar Derneği’ne ait araziye, bu kurumlardan herhangi bir izin almadan ve
bilgilendirme yapmadan
girmiştir.

Gece boyu süren çalışmalar sonucunda bu bölgede bulunan 3000 ağacın büyük bölümü tahrip edilmiş, az sayıda ağaç ise göstermelik bir biçimde taşınmıştır.

Bu sırada Mezunlar Derneği arazisinde bu çalışmaları izleyen öğrencilerimiz, mezunlarımız, öğretim elemanlarımız ve bölge halkı Büyükşehir Belediyesi üniformaları giydirilmiş kimi kişilerin ve polisin saldırılarına maruz kalmış;
iki öğretim üyemiz gaz fişekleri ve plastik mermiler ile yaralanmıştır.

Bilindiği gibi ODTÜ arazisi bütününe yönelik bir Koruma Planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve yasal düzenlemelerin öngördüğü gibi, kesinleştirilmeden önce ilgili tarafların itirazlarına olanak sağlamak üzere,
yasal itiraz süresi 4 Kasım 2013 tarihinde dolacak olan 1 aylık bir süre için
askıya çıkarılmıştır.

Bu süreç ve görüşmeler devam ederken, bir kamu kurumu olan Büyükşehir Belediyesi’nin, bir başka kamu kurumunun sorumluluğundaki araziye
bir gece yarısı baskını düzenlemesi, ne biçim ne de hedefleri açısından
kabul edilebilir değildir.

Daha önceki beyanlarında “ODTÜ arazisine dayandık” diyen bu anlayışın,
bir düşmanın topraklarına girer gibi, Ankara’nın en önemli değerlerinden biri olan ODTÜ ormanlık alanına girmesi, en hafif değerlendirmeyle, bu kararı alanların bulundukları makamın ağırlığı ve öneminin farkında olmadıklarını göstermektedir.

Bir bayram günü ve gece yarısı, “düşmanı gafil avlama anlayışı” ile
Türkiye’nin olduğu kadar dünyanın saygın kurumlarından biri olan
ODTÜ’nün arazisine girilmesi anlamlıdır.

ODTÜ tarihinin ve geleneğinin ayrılmaz bir parçası olan orman;
öğrencilerin, çalışanların ve akademisyenlerin emeği ile yıllar içinde yaratılmış,
Ankara halkına armağan edilmiştir.

Dün (18.10.13) yaşanan ağaç katliamı yalnızca ODTÜ’ye değil,
tüm Ankara halkının değerlerine yapılan bir saldırıdır.

Halkın görüşlerine değer vermeyen Büyükşehir Belediyesi,
halkın değerlerini de umursamadığını bir kez daha göstermiştir.

Tüm bu saldırılar karşısında, ODTÜ bileşenleri olarak, bozkırı yeşertmeyi bildiğimiz gibi, yok edilen bu alanları yeniden halka kazandırmak adına
yılmadan çalışmayı da biliriz. Gerekirse bu zorbaca anlayışın söktüğü
her fidanın yerine daha çoğunu dikeceğiz.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. (20.10.13)

ODTÜ Mezunlar Derneği
Ortadoğu Öğretim Elemanları Derneği
ODTÜ Asistan Dayanışması
Eğitim-Sen 5 Nolu Şube
ODTÜ Öğrenci Bileşenleri

Çankaya Belediyesi’nden Eryılmaz’ın tahliyesine itiraz..


Dostlar
,

Çankaya Belediyesi eski başkanı sayın Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz, geçtiğimiz ay 12.12.12’de, tutuklu yargılanmakta olduğu davada serbest bırakıldı.

Yargılanma tutuksuz sürecek.

Derken, Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık‘ın talimatlarıyla
olmalı ki, bu belediye, salıverilmeye (tahliyeye) resmen itiraz etti!

Davanın taraflarından Büyükşehir belediyesi, İ. Melih Gökçek itiraz etmedi.

İlgili Cumhuriyet savcısı da..

Başka yetkililer de..

Ama Başkanı Sayın Bülent Tanık olan Çankaya Belediyesi, önceki başkanın
üzerine atılı suçlardan tutuklandıktan ve 100 gün hapiste kaldıktan sonra
ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmesine itiraz etti!

İtiraz dilekeçesi aşağıda..

Cankaya_Belediyesinin_tahliyeye_itirazi

Sayın Bülent Tanık, kimsenin tanık olmadığı hangi bilgi ve belgeye dayanarak
Prof. Eryılmaz’ın salıverilmesine itiraz etti acaba, çok merak ediyoruz.

  • Evet Bülent Tanık, neye tanıksınız? Paylaşalım..

Halen sizin oturduğunuz Çankaya Belediyei Başkanlık koltuğunun önceki sahibi Sayın Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz’ın tutuksuz yargılanması sizi niçin rahatsız etti??
İtiraz gerekçeleriniz nelerdi? Çankaya belediyesinin hangi yüksek çıkarlarına
sahip çıktığınızı düşünüyorsunuz? Sayın Eryılmaz kaçacak mıdır, hangi kanıtları değiştirecek, bozacak, yok edecektir vs..

Belediye halkına örnek nitelikte koruyucu sağlık hizmetleri verirken
nerede yolsuzluk yapmıştır??
Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 9.1.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net