Etiket arşivi: sağlıkta şiddet

Hacettepe Tıp Fakültesini birincilikle bitiren Dr. Can ZEYNELOĞLU’nun konuşması

Hacettepe Tıp Fakültesini
birincilikle bitiren, gururumuz…

Dr. Can Zeyneloğlu’nun bitirme
(mezuniyet) konuşması – 2023

Sayın rektörüm, sayın rektör yardımcılarım, sayın dekanım, sayın dekan yardımcılarım, sayın hocalarım, sevgili arkadaşlarım ve saygıdeğer ailelerimiz, hepiniz 2023 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet törenine hoş geldiniz.

Öncelikle, Maraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden (yaşamını yitiren) vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum. Etkilenen tüm vatandaşlarımıza da geçmiş olsun demek istiyorum.

Bu gün, uzun ve zorlu bir serüvenin sonuna gelmiş olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 6 sene (yıl) önce M salonunda beyaz önlük giyme töreni ile başlayan tıp fakültesi yolculuğumuz, bu gün artık o önlüklerin içini doldurmamız ile son buluyor. Bu kutsal tıp eğitimini Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri olan Hacettepe’de almanın gururunu hissediyoruz.. Hacettepe kimi zaman bizi mutlu etti ve iyi ki Hacettepe dedirtti. Kimi zaman ise üzdü, saygı duyulmadığımızı ve istenmediğimizi hissettirdi. Fakat iyisiyle ve kötüsüyle Hacettepe bizim evimiz oldu.

İlk amfi dersimize girmenin, ilk anatomi laboratuvarının, hastaneye ilk defa (kez) beyaz önlükle girmenin, ilk defa (kez) bir hastanın sorumluluğunu almanın heyecanını (coşkusunu) burada yaşadık.

Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e,

sonra da bizim iyi hekimler olabilmemiz için imkanları dahilinde (olanakları içinde) ellerinden geleni yapan fakültemize ve kurucumuz merhum İhsan Doğramacı‘ya teşekkür etmek isterim.
Bizler için çabalayan, gecesini gündüzüne katan, öğrencisini seven ve sayan, pandemi – uzaktan eğitim demeden bilim ve öğretme aşkı ile bizlere katkı sağlamaya çalışan, Hacettepe’yi Hacettepe yapan, Hacettepe’nin Hacettepe kalması için uğraşan, alanlarında uzman saygıdeğer hocalarımıza şükran ve minnetlerimizi sunmayı kendim ve dönem arkadaşlarım adına borç bilirim.

Sizden doktorluk (bilim ve) sanatına dair (ilişkin) bizlere meslek hayatımız (yaşamımız) boyunca Hacettepeli olmanın ayrıcalığını hissettirecek (duyumsatacak) pek çok bilgi edindik. Üzerimizde emeğiniz çok büyüktür, teşekkür ederiz.

Ben, 35 sene (yıl) önce buradan mezun olan babamın, 28 sene (yıl) önce buradan mezun olan annemin, 14 yıl önce bu fakülteden emekli olan dedemin ve anneannemin izinden, çok büyük umutlarla ülkemizin en köklü ve en prestijli (saygın) tıp fakültelerinden birinde okuyacak olmanın heyecanını hissederek (coşkusunu duyumsayarak) bu fakülteye başladım.

Mottosu “HEP DAHA İLERİYE, EN İYİYE!” olan okulumuzun, bu vaatlerinin maalesef sözde kaldığının zamanla farkına vardık.

İlk yıllarımızda fakültemizin fiziksel yetersizliklerini hissetmeye başladık. Ders çalışmak için okul içinde veya kütüphanede çalışacak yer aradığımızda, boş yer bulamadık. Anatomi laboratuvarlarında “15-20 yıllık, her yeri un ufak olmuş” kadavraların başında, onlarca öğrenci bir şeyler görmeye, öğrenmeye çalıştık. Hasta görecek ve öğrendiğimiz bilgileri klinikte kullanacak olmanın heyecanıyla ilk 3 yılı tamamladık.

Klinik öncesi yıllarımızdan sonra hastaneye ilk kez ‘ stajyer de olsak’’ doktor olarak gireceğimiz yıl, COVID-19 pandemisi (salgını) patlak verdi.

Hastaneye stajyer olarak geldiğimiz yarım dönemde hocalarımızla yeterince hasta başı ders yapamamış olmanın ve hocalarımızın deneyimlerinden tam olarak yararlanamamış olmanın burukluğu ile tamamladık Dönem 4’ü.

Dönem 5’te ise yüz yüze olmasına rağmen (karşın) maalesef dersler aksamaya başladı. Bazı (kimi) hocalarımızı, danışmak, sorularımızı sormak için yerlerinde bulamadık. Bazılarını ise bulduk ama bulduğumuzda ya baştan savıldık ya da kapıdan çevrildik. Bu şekilde davranmayı seçmeyen, bizim için özveriyle çalışan, bizlerle ders işleyen, sohbet eden, bizleri hep daha iyiye en ileriye götürmek için uğraşan tüm saygıdeğer hocalarımıza tekrar bizlere akademisyenliğin nasıl yapılması gerektiğini öğrettikleri için huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.

Ve geldi çattı, herkesin hem heyecanla hem de korkuyla beklediği o meşhur sene (ünlü yıl) : İntörnlük. Hasta sorumluluğu almaya başlayacağımız yıldı bu yıl. Hastanenin birçok bölümünde başta maddi olanaksızlıkların yarattığı personel eksikliği ve altyapı yetersizliği nedeniyle, hocalarımızdan edinebileceğimiz son damla bilgilerin peşinde koşacağımıza, randevu peşinde koştuk. Hekimlik sanatının inceliklerini öğrenmek umuduyla başladığımız intörnlüğü, hastanemizin personel açığını doldurmuş olarak tamamladık. Kendimizi akademik olarak geliştirmekten çok laboratuvara kan tüpü taşımayı, saatlerce hastalar için randevu almaya çalışmayı, muayene etmediğimiz hastaların istemlerini yapmayı ve en çok da dişimizi sıkmayı öğrendiğimiz bir yıl oldu.

Ama iyisiyle kötüsüyle bu yılı da geride bıraktık ve tıp doktoru ünvanını (sanını) almaya hak kazandık.

Tarih boyunca kutsal olmuş bu ünvana (sana) olan sevgi ve saygı maalesef giderek azalmaktadır. Bunun en büyük göstergesi gün geçtikçe artan sağlıkta şiddet olaylarıdır.

Doktor dövmek en büyük hakkım diye övünen,
doktora şiddeti normalleştiren bu zihniyete karşı yaptırımların artmasını ve yargının görevini yerine getirilmesini diliyorum.

Sevgili arkadaşlar, bu “gerici ve karanlık” zihniyet ile bilimin ve
Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinin ışığında biz savaşacağız,
yılmadan, yorulmadan, dünyanın neresinde olursak olalım,
bu ilkelerin ve bilimin ışığının bu topraklarda sönmesine izin vermeyeceğiz.

Bizlerin ve öbür meslektaşlarımızın ağır iş yükü altında ezilmememiz ve hastalarımızın aldığı hizmetin verimini artırabilmemiz için sağlık sisteminde yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini burada yeniden vurgulamak istiyorum. Her hasta için yalnızca 5 dakika ayıran bir sistem ile ne doktor gönlü rahat bir şekilde hastasını tedavi edebilir ne de hasta aldığı hizmetten memnun kalabilir.

Sevgili ailelerimiz, bu başarı bizim olduğu kadar sizlerindir. Her birinize ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Benim de bugünlere gelmemde çok büyük emeği olan aileme sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bana özverili çalışmanın, çalışma aşkının ve iş ahlakının ne demek olduğunu gösteren anneme, her zaman bana yol gösteren ve örnek olan babama, bana her zaman destek olan kardeşime, bana bilim insanı ve akademisyen olmanın ne demek olduğunu öğreten anneannem Prof. Dr. Ayşın Bakkaloğlu’na, ve bana başta insan sevgisi ve vefa olmak üzere sayamayacağım kadar değer katan dedem Prof. Dr. Mehmet Bakkaloğlu’na teşekkür etmek istiyorum.

Fakülte boyunca yanımda olan, iyi ve zor zamanları birlikte geçirdiğimiz, birlikte eğlenip, birlikte üzüldüğümüz arkadaşlarıma da teşekkür etmek istiyorum.

Bana fakülte sürecinde kapısını açan, yardımcı olan ve yol göstericilik yapan tüm hocalarıma da minnetlerimi sunuyorum.

Bu yılımı güzel anımsamama neden olacak İntern Gurubum “Gurup 5’e” de ayrıca teşekkür ediyorum.

Pandemide yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarını rahmetle anıyor, pandemi boyunca hastaları için emek veren başta asistan abi ve ablalarımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Tıp fakültesi sürecinde yitirdiğimiz sayın hocalarımız emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Fevzi Sargon’u, Prof. Dr. Bülent Tırnaksız’ı ve Prof. Dr. Kadriye Yurdakök’ü saygı ve rahmetle anıyorum.

Ve son olarak;

  • Ülkemizin bu günlere gelmesinin en büyük mimarı olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve ülkemizin bağımsızlığı için şehit düşmüş tüm askerlerimizi rahmet ve saygıyla anıyor, sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Konuşmamı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle tamamlamak istiyorum:

“Gençler, cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz.
Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin,
vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.
Eyy yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz.
Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”

Geleceğe Umutla Bakabilmek, Sağlıklı Bir Toplum Hayal Edebilmek İçin Artık Değişim Zamanı!

Geleceğe Umutla Bakabilmek, Sağlıklı Bir Toplum Hayal Edebilmek İçin Artık Değişim Zamanı!

TTB Haberler

 

  • Yalnızca 2022’de 2.685 genç hekim yurtdışında çalışma için başvurmuş ve son 10 yılda yurtdışına gitmek için başvuran hekim sayısı 40 kat artmışsa,
  • Türkiye’de günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakası yaşanıyor ve hekimlerin %84’ü meslek yaşamlarında en az bir kez fiziksel veya sözel şiddete uğruyorsa,
  • Son 10 yılda 110 bini aşkın sağlıkta şiddet bildirimi yapıldıysa,
  • Aylarca randevu sırası bekleniyor; gelen hastaya beş dakikada bir muayene reva görülüyorsa,
  • Türkiye’de önlenebilir herhangi bir risk kategorisinde bulunan doğumların oranı %35,2 ve hiçbir risk kategorisinde bulunmayan doğumların oranından yüksekse,
  • Türkiye, cinsel sağlık ve üreme sağlığında (CSÜS) kadın-erkek eşitsizliği sıralamasında 2022 yılı raporuna göre 146 ülke içinde 124. sırada ise,
  • Özel hastanelerde başvuru başına ortalama maliyet devlet hastanelerine göre 2021 yılında %255 daha çok olmuşsa,
  • Özel sağlık kurumu ve yatak sayısındaki artış kamu sağlık kurumu artış hızının beş katını geçmişse,
  • Türkiye’de yıllara göre toplam sağlık harcamalarının GSYH içindeki payı 2002’de %5,4 iken 2021’de %4,9’a düşmüşse,
  • Sağlık Bakanlığı kurumlarında 2002 yılında 11.000 olan taşeron işçi sayısı 2021 yılında 252.626’ya, neredeyse 23 katına çıkmışsa,
  • Yaşadığımız felaketlerde salgınla mücadele ve aşı üretiminde önemli rolü bir kez daha anlaşılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 12 yıl önce kapatılmışsa,
  • 2009’dan bugüne 36 üniversite ile 101 eğitim ve araştırma hastanesi arasında birlikte kullanım protokolü imzalanmışsa;
  • Bu protokoller ile sağlık hizmeti sunumu önceliğe alınırken eğitim içeriği gözetilmeden, nitelikten ödün veren, niceliğe odaklanan bir anlayış hakim (egemen) kılınmışsa;

Emeğimizin kıymetinin (değerinin) bilindiği sağlıklı bir gelecek umut edebilmek için,

Artık Değişim Zamanı!

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

TTB : Yaşatmak İçin Yaşamak İstiyoruz!

Son haftalarda ülkenin dört bir yanındaki meslektaşlarımızdan gelen ölüm haberleri ile tekrar ve tekrar sarsılmaktayız. Hekimlerde gördüğümüz ani ölümler, basın-yayın kuruluşlarına da yansıdığı üzere dikkat çekici biçimde artmaktadır. Yalnızca 2023 yılının ilk 20 gününde en az beş meslektaşımızı genç yaşta yitirdik. Üç meslektaşımızın ölümünde kalp krizi (akut MI), bir meslektaşımız için inme, bir meslektaşımız içinse intihar (özekıyım, suisit) ön tanısı konulduğu bilgisini aldık.

Özellikle Sağlıkta Dönüşüm Programı sonrasında aşama aşama gasp edilen ekonomik ve özlük haklarımız, ağırlaşan çalışma koşullarımız ve sağlıkta şiddet; pandemi ve ekonomik krizle birlikte  dayanabileceğimiz noktaları da aşmış, “bıçak kemiği delip geçmiştir.” Bu nedenle 1 Ekim 2021’de, sağlıklı koşullarda çalışabilmemiz ve yaşayabilmemiz için Türk Tabipleri Birliği olarak “Emek Bizim Söz Bizim” eylem sürecini başlatmıştık. Sağlık Bakanlığı ise yıllar boyunca kayıtsız kaldığı istemlerimiz ile ilgili güçlü eylemlerimizin sonucunda adım atmak zorunda kalmış; “Beyaz Reform” adı altında bir dizi düzenleme yaparak haklarımızı verdiğini iddia etmişti. Ancak mevcut koşullarımıza baktığımızda, “Beyaz Reform”un amacının haklarımızın verilmesi değil; ücretlerde iyileştirme kandırmacasıyla hekim ve sağlık çalışanlarını güvencesizleştirmek, onları daha çok çalıştırmak ve eylemlerini bastırmak için denetim altına almak olduğunu daha da net biçimde görmekteyiz.

Ekonomik krizin yükü altında ezilen hekimler için kalıcı olmasa bile yapılan ücret iyileştirmelerinin yarar sağladığını söyleyebiliriz. Ancak bu süreçte il sağlık müdürlükleri ve sağlık kurumlarındaki idarenin; hekimlerin üzerinde daha çok çalışmaları yönünde kurdukları baskının ağırlaşması, hekim ve sağlık çalışanlarının bedenlerinin ve zihinlerinin kaldıramayacağı yoğunluklarla karşılaşmalarına neden olarak yaşamlarını tehdit etmektedir.

  • Nitekim birçok çalışmada, uzun çalışma saatleriyle intihar düşüncesi arasında yakın ilişki tanımlanmıştır.
  • Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün de açıkladığı çalışmaya göre haftalık 55 saat ve üzerinde çalışmanın haftalık 35-40 saat çalışmaya göre inme riskini %35 ve iskemik kalp hastalığından ölüm riskini %17 artırdığı belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin de anlatımıyla haftada 55 saat ve üzeri çalışmak ciddi bir sağlık tehlikesidir.

Türk Tabipleri Birliği’nin 2021 yılının Eylül ayında 6.178 hekimin katılımıyla gerçekleştirdiği çalışmada, çalışmaya katılan hekimlerin %15-30’unun haftalık 55 saatten daha uzun süre çalıştığı görülmektedir. “Beyaz Reform” sonrasında bu sürelerin daha da uzaması için atılan adımlar önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.

Bir başka konu ise birçok bilimsel çalışmada gösterildiği üzere COVID-19 enfeksiyonu geçirenlerde iskemik kalp hastalığı ve başka birçok hastalığın daha yüksek oranda görülebilmesidir. Pandeminin doğru yönetilmemesi sonucunda pandeminin yükünü çeken sağlık çalışanlarının birçoğu virüsle karşılaştı. Yüzlerce sağlık çalışanı, COVID-19 nedeniyle yaşamlarını yitirirken daha da büyük bir çoğunluk ise hastalığı geçirmesine karşın halen bu hastalığın neden olduğu sorunlarla uğraşmaktadır. Buna karşın ne COVID-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul edildi ne de TTB’nin pandemi sürecindeki her yıl için 120 gün yıpranma payı istemi karşılandı.

  • Son dönemde meslektaşlarımızın birden (ani) ölümleri,
    hem mesleğimiz ve hem de sağlık sistemi için ciddi bir alarm işareti gibi görünmektedir.

Kaldı ki karşılaştığımız ölümlerin, buzdağının yalnızca görünen yüzü olduğunu, henüz yaşamını yitirmemiş birçok meslektaşımızın da ciddi biçimde yıprandığını hepimiz biliyoruz. Ancak şu ana dek sağlık çalışanlarının ölümleri ve ne denli yıprandıkları araştırılmadığı gibi,

  • Toplumda son iki yılın ölüm ve ölüm nedenleri, Türkiye İstatistik Kurumunca
    kamuoyuyla paylaşılması gerekirken paylaşılmamıştır.

Önce zarar verme!” ilkesini benimsemiş, her kim olursa olsun, hastasını tedavi etmek ve yaşatmak için gerekli koşulları sağlamaya yemin etmiş bir meslek kesiminin zarar görmesi engellenmelidir.

Konu, Sağlık Bakanlığı ve TBMM başta olmak üzere ilgili bütün kuruluşların öncelikli görevidir. Bu bağlamda; konuyla ilgilenen tüm kuruluşların temsil edildiği bir Kurulun oluşturulup,
Sağlık Bakanlığı’nın elindeki tüm verilerin paylaşıldığı bir ortamda hem hekimlerdeki hem de toplumdaki ölümler araştırılmalıdır.

Altta yatan nedenlere yönelik önlemler geliştirilmeli, önlem alınamayan koşullarda ise yıpranma payının artırılması gibi uygulamalarla görülen zarar giderilmelidir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

23 Derece Youtube TV Konuşmamız

Dostlar,

Birkaç gün gecikme ile de olsa, 23 Derce TV youtube kanalında Sn. Burcu Uğur’un konuğu olduğumuz programı paylaşmak istiyoruz..
45 dakika boyunca aşağıdaki, konuları, Sn. Uğur’un sorularına karşılık olarak işemeye çalıştık :

Sahte doktorlar sorunu
– Sağlıkta şiddet hız kesmeden sürüyor
– Sağlık Bakanlığı 2023 Bütçesinin açmazları
– Kovit-19’da güncel durum, salgın bitti mi, ne yapmalı??
– 1 Aralık Dünya HIV/AIDS günü.. Hala ciddi bir küresel pandemi durumunda..

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerini yapılması dileğiyle..

Lütfen tıklayınız :

(1969) Kovit Kabusu Geri mi Döndü? – YouTube

Sevgi ve saygı ile. 05 Aralık 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Piyasalaşan sağlık sistemi


DR. BİRGİ TUNA

TIP DOKTORU,

Ekonomist,

Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı


Cumhuriyet
, 24 Ağustos 2022

Sağlıkta yaşanan sorunlar gün geçtikçe büyüyor. Sağlık Bakanlığı, yönetmeliklerle kanayan yaraya pansuman çabası içinde. Yara derin, kanama da şiddetli olduğundan, hiçbir pansuman, sorunları çözmeye yetmiyor. Başta sağlıkta şiddet olmak üzere ne yurt dışına giden hekimlere çare bulunabildi ne Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda boş kalan kontenjanlara. Yakında kendimizi emanet edeceğimiz doktor kalmayacak endişesi yaşanıyor.

RANDEVU SORUNU

Üniversitelere yerleştirme sonuçlarına göre tıp fakültelerinde 671 kontenjan boş kaldı! Kontenjan boşluğu, vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerinde yaşansa da, kontenjanın yalnızca %5’i ile dolan tıp fakültelerine yerleşen öğrencilerin “ücretli tıp eğitimini” nasıl sürdüreceği, önemli bir sorudur.

Hastanelerden randevu alınamaması, sağlık alanında vatandaşı doğrudan ilgilendiren en belirgin sorundur. Randevu sorunu, bir halk sağlığı sorunudur. Ancak iktidar soruna böyle bakmamaktadır. Hastaların randevu alamadığı günümüzde, salgın hastalıktan dolayı, reçetesiz olarak doğrudan eczanelerden alınması genelgelerle sağlanan raporlu kronik hastalık ilaçları için reçete yazılması koşulu yeniden yürürlüğe sokulunca; sağlık kurumlarındaki yoğunluk neredeyse iki kat artmıştır.

GENİŞ ÇAPLI REFORM

  • Sorunların listesi uzundur ve çözüme ilişkin umut yoktur.
  • Sorunların temelinde AKP’nin sağlıkta dönüşüm programıyla sağlığı piyasaya açması, sağlığı alınır-satılır bir mal haline getirmesi yatmaktadır.

Hekimlerle birlikte tüm sağlık çalışanlarının iş doyumunu sağlayacak düzenli ve yeterli gelire kavuşturulması, AKP sonrasındaki iktidarın çözmesi gereken ilk sorundur.

Tüm sağlık kurumlarının yönetimine, “önce insan” anlayışına sahip liyakat, ehliyet, kıdem olarak öbür sağlık çalışanlarında saygı uyandıracak, nitelikli yöneticiler getirilmelidir.

  • Sağlık hizmetlerinde taşeronlaşma kaldırılmalıdır.
  • Birinci Basamak sağlık hizmetleri yeniden yapılandırılmalıdır.
  • Bütçede kara delik yaratan şehir hastaneleri devletleştirilmelidir.

Kamu kaynaklarını çarçur eden kiralama uygulamalarına son verilmelidir.

  • Askeri hastaneler yeniden açılmalı, buradaki uzman kadrolar yeniden yetiştirilmelidir.

Döner sermaye salt sağlık kuruluşlarının giderlerini karşılamalı, döner sermayeden çalışanlara prim ödenmesi uygulamasından vazgeçilmelidir.

Yerel yönetimlerin, sağlık kurum ve kuruluşlarının arsa ve binalarıyla ilgili yer belirleme, yapım, bakım ve onarım konusunda yetki ve sorumlulukları olmalıdır.

Hıfzıssıhha Kanunu ruhuna uygun olarak güncellenmeli, bu yasa çerçevesinde yerel yönetimlere koruyucu sağlık hizmetleri konusunda görev ve yetki tanımlanmalıdır.

Sağlık alanındaki tüm meslek dallarının meslek örgütü olmalıdır.

Bu meslek örgütlerine meslek içi uygulamaları denetim yetkisi ve görevi verilmelidir.

Sağlık alanındaki sorunlara getirilen bu öneriler, bir dizi çalıştay ve toplantıyla ortaya çıkan önerilerin özetidir.

Sağlıkta dönüşümün yarattığı tahribat, geniş tabanlı ve geniş çaplı bir reformla düzeltilebilir.

Bu reformu da ancak kapitalist anlayışa teslim olmayacak sosyal demokrat bir iktidar gerçekleştirebilir.

Yakın geçmişte öğrencimiz olan bir hekimden uyarılar… SAĞLIKTA ALARM

Yakın geçmişte öğrencimiz olan bir hekimden uyarılar…

SAĞLIKTA ALARM

6 yıllık pratisyen hekimim. Mesleğe zorunlu hizmetimi yaptığım küçük, şirin bir ilçede başladım.
Çalıkuşu edasıyla acil serviste, köy evlerine giderek.. şifa dağıtmaya çalıştım.
Beyaz önlüğün hakkını vermek ve şifa dağıtmak en büyük güdü (motivasyon) kaynağımdı.
İlçe halkının sevgisi ve saygısı ise bu güdülenmemi (motivasyonumu) sürdüren güçtü.
Zaman geçti daha büyük bir kente taşındım. Bu değişiklik açıkçası bana pek iyi gelmedi. Mesleksel kaygılarım başladı, birlikte de bunaltı (anksiyete) sorunlarım.

Bu konuda yalnız olmadığımı, görevdeki binlerce doktora, yurt dışına giden binlerce doktora baktığımda görüyorum.

Peki neler oluyor sağlık sektöründe ?

  • Niye bir yığın hekim isyan ediyor, ülkemizi terk ediyor?

Hasta yoğunuluğu

Özel sektöre geçen doktorlarla birlikte kamuda doktor başına düşen hasta sayısı arttı.
Ve daha da önemlisi ülkemizde koruyucu sağlık hizmetleri ve Birinci Basamak sağlık merkezlerinin öneminin anlaşılmaması üzerine hastanelere özellikle acil servislere yüksek oranda hasta başvurusu var.

  • Polikliniklerde bir günde bakılan hasta sayısı 100’ü, acil servislerde de 1000’i aştı!

Parasal sıkıntı

Böylesine yoğun çalışma ortamı içinde çalışan doktorların önceki zamanları da pek rahat değil. Bulundukları konuma gelebilmek için en az 10 yıl eğitim almaktalar. Sonrasında da yoğun bir çalışma ortamında gece gündüz demeden, tatil zamanları fark etmeksizin hasta bakmaktalar.

  • Böylesine yoğun ve nitelikli emeğin karşılığı daha farklı olmalı.

Sağlıkta şiddet

Ne yazık ki haberlerde, her geçen gün artan sağlıkta şiddet olayları görmekteyiz.
Bu konuda ciddi adımlar gerçekten atılıyor mu?

  • Can tehlikesi ile çalışmanın ne olduğu hissedilip anlaşılabiliyor mu?

Hastanelerde neden güvenlik amaçlı X ışını aygıtı hala yok?

Ve yasal yaptırımlar neden gelmiyor?

Fiziksel şiddet dışında da hakaret ve tehdit gibi durumlarda hekimler “beyaz kod” verebilmekteler.

  • Peki beyaz kodun ardından açılan davalar neden sonuçsuz kalıyor?

Doktor göçü

Bu koşullara dayanamayan doktorların çoğu özel sektöre geçmekte veya yurt dışına gitmekte. Sonuçta hastaneler doktorsuz kalmakta. Bunun sonucunda ne olacak biliyor musunuz? Böyle giderse devlet hastaneleri iyice yetersizleşecek ve sağlıkta daha da yaygın özelleştirilmeye gidilecek!
***
Bu ülke hepimizin…

  • Sosyal devletin olmazsa olmazlarından olan kamusal sağlık hizmeti yurttaşın elinden alınmamalıdır, en temel ve vazgeçilmez insan hakkıdır
  • Tüm Yurttaşlar ücretsiz ve nitelikli olarak sağlık hizmetlerine erişmelidir.

Onun için, alarm vermekte olan sağlık sisteminde

  • Hızla sosyal-kamusal, bilimsel, halktan yana reformlar yapılmalıdır.

Not : Genç meslektaşımızın adı bizde saklıdır. (Dr. Ahmet SALTIK)

HABERAL MEDYA Konuşmamız : Hızla Tırmanan salgın ve Sağlıkta Şiddet

Dostlar,

22 Temmuz 2022 günü, Bursa’dan yayın yapan Sayın Ece ve Burcu Arar’ın HABERAL MEDYA adlı sanal yayın kuruluşuna 2. kez konuk olduk.. Burcu hanımın sorularını yanıtladık Yaklaşık 75 dakika sürdü ve HABERAL MEDYA’nın sosyal medya hesaplarında eşzamanlı, canlı yayınlandı. Duyuru görseli aşağıda..

Hızla tırmanan salgın ve sağlıkta şiddet seçilen temalardı.

Sayın Arar’ın sıcak sorularıyla, söyleşi çok kapsamlı oldu ve 75 dakika dolayında sürdü.

Youtube, twitter ve facebook hesaplarında izlemek için erişkeler (linkler) aşağıda.

(1445) Prof. Dr. Ahmet SALTIK: AKP ve yönetimi tarihe utanç sayfalarıyla geçeceklerdir – YouTube

Gazeteciler böyledir işte..

Ağzınızdan çıkacak sözcüklerden çarpıcı başlıklar yakalar, hatta bu tür sözler edilmesi için tatlı tatlı kışkırtıcı bile olurlar… Aşağıda tipik bir örneği.. 1 saati aşkın konuşmamızda, Sağlık bakanı Dr. Koca’nın ağır, bağışlanamaz ve dur durak bilmeyen hatalarının bedeli olarak ülkemizde onbinlerce masum insanın ölümü.. İsyanımız öyle büyük ki, fantastik bir tümce ağzımızdan döküldü..

  • Ben Tanrı olsam, Bakan Koca’yı cehennemde evire çevire yakardım…

Arifler anlar ve biçime takılmadan, çarpıtmadan ne demek istediğimizi kavrar, gereğini yaparlar.

(20+) Facebook

https://twitter.com/i/broadcasts/1zqJVBPqRjwJB

Haziran başında 7 bini aşan olgu sayısı, geçtiğimiz hafta 227 bin oldu. 4-5 haftada 220 bin eklendi! Nedenleri belli.. Kurban bayramı ve denetimsiz yurda dönen 40 bine yakın hacı..

Yazıklar olsun..

Yapılan ve ısrarla sürdürülen sayısız ciddi hatayı kanıtlarıyla sergiledik.
Teker teker bilimsel çözüm yollarını gösterdik.

İzlenmesi, paylaşılması ve ülkemize yararlı olması dileğiyle.

Böyle giderse, ekonomideki çökertme ve çok ağır bunalımla ile yatay ve dikey yoksullaştırma sürdürülemez boyutlara vardığından; yeterli beslenemeyen, ısınamayan, giyinemeyen, umutsuz, işsiz, moralsiz, gelecek beklentisi kırılmış, endişeli ve kaygılı kırılgan yığınlar, kovit-19 salgınında daha çok ve daha kolay hastalanacak, daha ağır geçirecek ve daha çok öleceklerdir.

Bu karabasan tablosu, AKP’yi, hiiiç beklemediği biçimde iktidardan edebilir; uyarmış olalım..

Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 13 Temmuz 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YALANCI

RTE, FETÖ’nün NATO belgelerine terör örgütü olarak girdiğini söyledi. M. Ali Güller Cumhuriyet’teki yazısında yalanladı.

Bir yalancı var…

İŞSİZLİK

RTE, ”Vatandaşın alım gücü bir miktar düştü ama kimseyi işsiz bırakmadık, aç-açıkta bırakmadık.”

Resmi işsizlik rakamları %12 dolayında, üniversite gençlerinin dörtte biri işsiz. Vatandaş dediği AKP’ye kayıtlı müritler olsa gerek…

METEOR

Ekonomist Yeşilada, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle geçen dört yıl için, ”Başımıza meteor düşseydi daha kötü olmazdı”

O, meteor işte…

BİLİM

Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde konuşan öğrenci, üniversite kadrosunun siyasileştiğini söyledi. Fakülte dekanı Demiryürek öğrencinin konuşmasını bitirmesi için müdahale etmek istedi. Öğrenci ve izleyiciler tepki gösterince geri çekildi.

Demir yürekler bilim için atsa, gençlerimiz daha donanımlı ve mutlu olsa…

ŞİDDET

Gaziantep Valisi Davut Gül, Konya’da bir tabibin öldürülmesi ile ilgili ”Bu olayı sağlıkta şiddet gibi açıklayamayız” dedi.

Sağlıkçıya şiddet” desek olur mu valim?..

İNSANLIK

Konya’da bir tabibin öldürülmesini protesto eden sağlıkçılar “sağlıkta şiddete alışmayacağız, sessiz kalmayacağız” sloganları atarken polis şiddetle müdahale etti. Olay yerinde fenalaşan polise eylem yapan sağlık çalışanları müdahale etti.

Şiddete tepki gösterene şiddetle tepki gösterene insanca tepki…

İÇKİ

Merve Kavakçı’nın kızı ve Cumhurbaşkanı danışmanı Mariam Kavakçı, “İçki, şiddet ve insan ölümlerinin önde gelen sebeplerinden olmasına rağmen içkilerine laf ettirmeyen doktor arkadaşlar, masum hastaları mağdur ederek şiddeti protesto etmeye karar vermişler. Böyle yaparak ne değişecek acaba?” diyerek sağlıkta şiddete tepki için greve giden doktorları hedef aldı.

Danışmana bak danışanı anla…

KORKU

ODTÜ Rektörlüğü, protestolar olabileceği gerekçesiyle diploma törenini iptal etti.

İyi yönetirsen korkmazsın, yönetemezsen de korkunun ecele faydası yoktur…

FOTO

Demir Yumruk Operasyonu’nda yakalanan çete lideri Hüseyin Eryılmaz ile Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un görüşme fotoğrafları ortaya çıktı.

AKP’lilerin suç örgütü liderleri / elemanları ile fotoğraf verme merakından öte bir şey değildir!..

LİYAKAT

Çalışmalarından dolayı üstün başarı ödülü alan Şanlıurfa Haliliye Gençlik ve Spor Müdürü görevden alındı, yerine AKP’li vekilin yakını atandı.

Devletin altını oya oya kendi altlarını oydular…

KAPATMA

Bahçeli, ”Türk Tabipleri Birliği kapatılmalıdır!”

Genel başkanı kapatılan MHP de kapatılsa fark eden bir şey olmaz…

KONUM

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, 34 liradan 51 liraya çıkardıkları yemek bedeli için, ”Çalışanların yemek bedelini artırdık ve hepsi rahatladı.“ dedi.

CHP’li vekil Özgür Özel de “Üç öğün yemeğin 51 TL’ye yendiği yerin konumunu atsın, biz de orada yiyelim” çağrısı yaptı.

Ben de giderim…

CAHİL

İ. Melih Gökçek, İlber Ortaylı’ya “Ya cahilsin ya da yağcı” dedi.

Ayna, ayna!..

YAĞMA

İstanbul’da 15 Temmuz’dan sonra boşaltılan ve RTE’nin talimatıyla yeşil alan kalacağı ilan edilen askeri kışlaların yerine binalar dikildi. (Sözcü haberi).

İstanbul’a ihanet ettik” demişlerdi. Yetmedi, bitmedi.

İhanet İstanbul’la sınırlı mı?..

MÜCADELE

Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi AKP’li Cemil Çiçek, “Kayıt dışı dinle mücadele edilmeli

Ettiniz de etmeyin mi dedik!..

KRT TV Konuşmamız : Kovit’te 6. Dalga ve Sağlıkta Şiddet

KRT TV Konuşmamız…

Dostlar,

8 Temmuz 2022 gecesi saat 21:00 – 24:00 arasında KRT TV Ankara stüdyosunda, programcı sayın İsmail Dükel’in konuğu olduk. Bizim dışımızda başkaca saygın katılımcılar da SKYPE aracılığıyla katkı verdiler. CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, Sosyal Politika Uzmanı Prof. Dr.  Aziz Çelik, medya ombudsmanı Sn. Faruk Bildirici.. Gazeteci Sn. Yıldız Yazıcıoğlu ise bizimle aynı masada idi.

Biz, öbür konuşmacılara aradaki kısa katkılarımız dışında başta 20 dakika dolayında, Sağlıkta Şiddetin ardalanını anlattık. Özellikle Haziran 2003’te başlatılan Sağlıkta Dönüşüm ile sağlık hizmetlerinin piyasalaştırıldığını, giderek paralı kılındığını, yurttaşların koruyucu sağlık hizmetine erişemediğini, müşterileştirildikleri için sağlık hizmeti almada çok zorlandıklarını… aktardık. Ülkemizde sağlıkta tırmanan şiddetin zaman ekseninde “Sağlıkta Dönüşüm” ile koşut tırmandığını vurguladık. AKP iktidarının neo-liberal vahşet politikaları ile halkı müşteri gibi kışkırtarak şımarttığını ve sorunlardan kendisi sorumlu olmakla birlikte sağlık emekçileriyle halkı karşı karşıya getirdiğini belirttik. Emperyalizmin maşalığını yapan politikalarla ülkemizin uydulaştırıldığını belirttik. (ilk 26 dakika..)

Şehir hastanelerinin bir SAĞLIK KAPİTÜLASYONU olduğunu vurguladık!

Geçtiğimiz günlerde yayınladığımız bir tweet iletisinde, Konya’da görev şehidi olan meslektaşımız Dr. Ekrem Karakaya için yazmıştık :

  • Sorumlu tartışmasız iktidardır.
  • Halk bilinçli yoksullaşTIRma politikasıyla cinnet eşiğindedir.
  • Sağlık hizmeti çok büyük ölçüde özelleştirilmiştir.
  • Hizmete erişemeyen halk hıncını sağlıkçıya yöneltiyor.
  • Gerçek Katil AKP politikalarıdır.
  • Erdoğan istifa ederek ülkeyi rahatlatmalıdır!

****
2. bölümde programın 2. saat 12. dakikası ile bitene dek 35 dakika boyunca Kovit-19’da 6. Dalgayı – Yaz dalgasını değerlendirdik. Yapılan hataları, dünyada ve Türkiye’deki durumu ve en önemlisi de “NE YAPILMALI?” yı açıkladık. İzlemek için lütfen tıklayınız..

https://youtu.be/mN-901cT_EQ

Sevgi ve saygı ile. 12 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

HALK TV PROGRAMIMIZ : 02 Mayıs 2022

Dostlar,

02 Mayıs 2022 Pazartesi günü sabah saat 10:00’da, HALK TV‘de Sn. Seda Selek‘in konuğu olduk.
Sn. Mehmet Tezkan ve Mülkiyeli okuldaşımız Sn. Ozan Gündoğdu da program ortaklarıydı.
Bize yöneltilen soruları yanıtlamaya çalıştık.
İlk soru, Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütüne yolladığı aktif hasta sayısı ile ilgili skandal hakkındaydı. Bu sayı eksi “(-) 4716” idi ve doğallıkla Türkiye ayağa kalkmıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümünün yürüttüğü worldometer uluslararası web sitesine de yansıdı ve “çok ilginç” bir tablo ve grafik ortaya çıktı.! Grafikte Y ekseni sıfır orijin noktasının altına uzamış oldu! Bu nasıl olabilirdi, yanıt yalın..

Yapay zeka destekli yazılım, kendisine yüklenen verileri kullanarak tabloları yapmakta ve grafikleri çizmekte. Doğallıkla “-4716 aktif hasta” öngörülemeyecek / mümkün olmayan bir durum olduğundan, yazılım algoritmasında dikkate alınmamıştı..

Sağlık Bakanı düzeltme yaptı (31.5.22) ve 14 gündür hatalı veri yollandığını itiraf etti. Gerekçesi ise “senkronizasyon hatası” idi!!??
Neyle neyin (hangi 2 veri tabanının) “senkronizasyon hatası” na düştüğünü anlamadık.

AKP = RTE totaliter rejimi sürdükçe de öğrenemeyeceğiz anlaşılan. Ama ortalama yurdum insanının ağzına sakız verilmiş oldu: “senkronizasyon hatası“! Artık köy kahvelerinde konuşulur..

Biz acı bir ironi yaptık programda :

  • Kaçak sarayda tutulan veri tabanı ile mi düştünüz bu “senkronizasyon hatası” na !!??

Öte yandan Türkiye, havuzdaki aktif hasta sayısını, her ne denli “eksi” kılamasa da, inanılmaz bir başarımla (performansla) azaltmakta; halının altına süpürmekte : Dün akşamki (3.5.22) rakam + 4465! Artık (+)! Eee turizm mevsimi geliyor, Şeker Bayramı öncesi toplumu rahatlatmalı, eh artık TURKOVAC aşımız da var evelallah (halen uluslararası standartlara göre aşı değil, uluslararası lisansı yok!).. Hamdolsun, AKP = RTE rejimi Türkiye’de Kovit-19 salgınını pek çok ülkeden önce bitirdi! Dünya genelinde geçen hafta, önceki haftaya göre sağlanan olgu ve ölüm sayılarında azalmanın çok üstünde oranlarda kovit-19 hastalarımız ve ölümlerimiz azaldı / azaltıldı!


Gerçek tablonun hiç de öyle olmadığını sayısal verilerle, Dünya Sağlık Örgütü uyarılarıyla açıklıyoruz programda. İzlemek için lütfen tıklayınız : 1 saat 39. dakikada başlıyor ve yaklaşık 28 dakika sürüyor.

(1138) #CANLI | Seda Selek ile Neden Sonuç | 2 Mayıs 2022 | #HalkTV – YouTube

2020 ve 2021 yılı ölüm verilerini TÜİK hala açıklamadı / açıklayamadı..
Kaçak saraydan talimat gelecek ki, bir kılıf bulunacak ki açıklansın.. Demek hala bulanamadı..
Ama biz AKP = RTE sadık kadrolarının / biat kullarının “yaratıcı” (!) zekalarıyla (??!) bu çalıntı minareye de bir kılıf uydurma başarısı (!) göstereceklerini umuyor ve bekliyoruz..
***
Uyardık                                    :

  • Salgın yönetiminde Dünya Sağlık Örgütü uyarıları yerine getirilmiyor ve halen
    hiçbir Epidemiyolojik bilimsel salgın yönetimi ilkesine uyulmuyor!
  • Böyle giderse, programda ayrıntılı açıkladığımız gerekçelerle, yazıl değilse bile sonbaharda, Ekim’de ülkemizde yeni ve çok yıkıcı olabilecek bir başka dalga riski var!

***
Ek olarak Tıpta Uzmanlık Sınavı kadrolarının, Mart’ta 6 binden 12 bine çıkarılması, randevu sürelerinin kısaltılması, MHRS (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) uygulamasının kaldırılması.. hekim göçü, sağlıkta şiddet de konuşuldu.. Köktenci önerimiz şöyle oldu:

  • Sağlık hizmetlerinde piyasalaştırma – özelleştirme durdurulmalı.
  • Neo-liberal küreselleşme dayatmaları duvara dayandı ve tüm dünyada bunalım yarattı.
  • Sağlık hizmetleri kesin olarak koruyucu sağlık hizmetleri öncelikli olmalı.
  • Böyle yapılırsa daha az hasta ve sağlık gideri, daha az hastane, hekim.. yeter. Bataklıkla uğraşmak gerekir, sivrisineklerle değil.
  • Dünya Sağlık Örgütü önerisi kurtarıcıdır : BÜTÜNCÜL SAĞLIK YAKLAŞIMI… Uygun konutu ile, yeterli-dengeli beslenmesi ile, insanca geliri ile, sosyal güvenlik ve toplumsal dayanışması ile, sağlıklı – güvenli çevresi ile, bilimsel eğitimi… ile daha sağlıklı bir toplum olanaklı!

HALK TV ile Sn. Seda Selek ve program ortaklarına, kamuoyuna bu bilgileri ve iletileri sunma şansı verdikleri için teşekkür ederiz. Bu yazımız ve TV programının kaydının (erişkesinin – linkinin) paylaşılmasını, yayılmasını ve yararlı olmasını dileriz.

Aşağıdaki “cik iletimiz” (tweet!) kaçak sarayda RTE başkanlığında “bilim kurulu” toplantısının hemen ardından yayınlandı ve 3-4 günde 1 milyondan çok izleyenimiz tarafından okundu. Ulusumuzun sağduyunun ve bilimim sesinin ardından gittiğini, gideceğini görmekten mutluyuz.

Sevgi ve saygı ile. 04 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​Uzmanı
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik