Etiket arşivi: KOVİT-19 salgını

DEPREM BÖLGESİNDE SAĞLIK HİZMETLERİ ve İLGİLİ SORUNLAR

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Hekim, Hukukçu/Sağlık Hukuku Uzm., Siyaset Bilimci

Deprem Bölgesinde sağlık hizmetlerinin, olası bulaşıcı salgın hastalıkların durumu..

Afeti izleyerek halka hızla yardım edilemedi, acil arama-kurtarma çabası 1-2 gün gecikti. Afet sonrası temel gereksinimlerin başında barınma – beslenme geliyor ama bölgede kışlık çadırlar –ideal olanı konteynır konutlar– kurulamadı. AFAD’ın yaraşır olmayan (liyakatsiz) ve bilgisiz ellerde oluşundan dolayı afet iyi yönetilemedi, bunun sorumlusu doğrudan Erdoğan, çünkü TEK ADAM REJİMİ dayatmakta.

Bölge halkı zaten 1,5 yıldır süregelen ağır ekonomik bunalım yüzünden çok kırılgan. Bunun, ciddi zedelenebilirliğin de (handikapın) payı ile deprem sonrası eklenen ağır koşullar ve stres yüzünden bölge insanının bağışıklık sistemi – direnci zayıf. Başta kolera olmak üzere tifo, dizanteri, uyuz, bitlenme, kızamık, grip, zatürre… hastalıklarına karşı yeterince korunaklı değil. Bu hastalıklar ve benzerleri artış göstererek tehlike oluşturabilir. Sağlık Bakanlığı veri açıklamıyor, “salgın yok” diyor.

Kızılay geriye çekildi, AFAD öne çıkarıldı ama AFAD da çok yetersiz kaldı. AFAD’ın 2023 bütçesi 8 milyar TL (Sayıştay denetimi bulanık!), DİB’nın 36 milyar TL!

Bölgede epey gecikmeli kurulan çadırlar ve saha mutfakları izledik.

ASKER NEDEN SAHADAN ÇEKİLDİ?

Deprem 06 Şubat 2023’te gece yarısı saat 04:17’de meydana geldi. TSK’nin devreye sokulması gecikti. Duyumlara göre İçişleri, Milli Savunma ve Turizm Bakanı acil toplandı ve Hulusi Akar askerlerin devreye girmesi konusunda talimat verdi. Sabah ezanından sonra Erdoğan’ın uyanmış olacağı düşüncesiyle kendisine geç haber verildiği, Erdoğan’ın buna çok sinirlendiği, bu üç Bakanı haşladığı, sahaya sürülen askerlerin geri çekilmesi talimatı verdiği gibi söylemler sosyal medyada dolaştı. Sınırlı da olsa sahaya erken sürülen askerlerin geri çekildiği de. Burada Erdoğan’ın paranoyası (patolojik kuşku), bir “Asker korkusu” söz konusu.

Eğer EMASYA, DAFYA Protokolü iptal edilmemiş olsa idi, bölgede acil arama-kurtarma, barınma-beslenme sorunu, acil sağlık hizmetleri hızla yoluna konabilirdi. TSK’nin bu konuda çok büyük deneyimi ve bilgisi var. “Tek adam yönetimi”, Silahlı Kuvvetleri de paramparça etti. 3 Kuvvet Komutanı Genel Kurmay Başkanından talimat alamıyor, doğrudan Milli Savunma Bakanına bağlı. Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlandı. Genelkurmay Başkanlığı, neredeyse içi boşaltılmış bir makam durumuna getirildi Anayasa’nın 117. maddesi açıkça çiğnenerek…

Silahlı Kuvvetlerin sağlık altyapısı, GATA, 42 askeri hastane Sağlık Bakanlığı’na devredilerek dağıtılmasa idi (15 Temmuz 2016 CIA-FETÖ darbe girişimi bahanesiyle), “Askeri Sahra Sağlık Hizmetleri” hızla ve etkinlikle depremzedelere ulaştırılabilirdi. Bu tıpta uzmanlık alanı salt Gülhane Askeri tıp Akademisi’nde vardı, yalnızca orada bu uzmanlık eğitimi verilirdi. Askeri sağlık hizmetleri sistemi savaşlarda, deprem, salgın, kıtlık, yangın, toprak kayması (heyelan), büyük endüstriyel kazalar, sabotaj.. gibi olağan dışı durumlarda afetzedelere acil sağlık hizmetlerinin nasıl verileceğinde uzmanlaşmışlardır. Bizim tıp uzmanlık alanımız olan “Halk Sağlığı”nın bir yan dalı olan ve bu alanda uzmanlaşmış hekimlerin öncülüğünde askeri sahra sağlık hizmetleri geçmişte başarıyla ve hızla verilirdi. Bu tıpta uzmanlık eğitimi artık yapılmıyor. Erdoğan iktidarının / AKP=RTE rejiminin hastalıklı kuşkuları – korkuları – kaygıları (paranoya) temelinde, batı Emperyalizmi ile işbirliği yaparak eli – kolu bağlı bir TSK, hem Erdoğan’ın hayali idi hem de Batı Emperyalizminin dayatması idi.

ÜNİVERSİTELERDE EĞİTİM YÜZ YÜZE SÜRMELİ

Cumhuriyetin bütün kazanımlarını bu iktidar haraç-mezat sattı. Günümüzde nitelikli insangücü kritik önemde. Bu yüzden üniversitelerde yüz yüze eğitim sürdürülmeli. Azgın özelleştirmeler sonucu Kamu kurumu da kalmadı ülkemizde! İktidar öylesine çaresiz ki, KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) yurtları boşaltıldı yaklaşık 800 bin yatak için. Üniversite öğrencileri devlet yurtlarından apar topar çıkarıldı. Hiç düşünülmez mi, bu gençler nerede kalacak? 2. Dünya Paylaşım Savaşında bile, Almanlar Fransa’yı işgal ettiğinde, Fransız hükümeti üniversitelerde eğitimi durdurmadı. İşgal altında bile, savaşta bile yükseköğretimde kesinti yapılmadı. Ülkemizde üniversitelerde eğitim-öğretim yüz yüze sürdürülmeli. Kovit-19 salgınında epey süre uzaktan eğitim yapıldı, faturası ağır, giderimi (telafisi) çok çok güç. Öğrencilerin ruh sağlığı bozulabilir. “Tek adam rejimi”nin en tehlikeli yanı bu, AKP=RTE yönetiminin  buyruğu mutlak, tartışılamıyor; Güçler Ayrılığına dayalı denge-denet sistemi yok!

ERDOĞAN YARI TANRI GİBİ

“Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı..” deniyor. Gerçekte Kabinedeki insanlar Bakan değil, “Erdoğan’ın sekreteri” konumundalar. Çünkü Anayasanın 8. maddesi, “Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır ve yerine getirilir.” diyor. “Cumhurbaşkanlığınca” bile denmiyor bir Kurum tanımlanmasıyla, salt 1 kişi adresleniyor. Yürütme yetkisi Bakanlarda değil, Tek Adam Erdoğan’da. Parlamenter rejim olsa idi, bu Bakanlar TBMM’ye karşı sorumlu olurdu ve gerektiğinde gensoru ile düşürülebilirdi. Gensoru 2017’de Anayasa değişikliği ile kaldırıldı, AKP/RTE iktidarınca hiç hesap da verilmediği için, Erdoğan deprem bölgesinde 10 ilde OHAL ilan ederek, Yarı Tanrı olmakta neredeyse, imparator gücüne erişmekte. Çünkü OHAL CBK (Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi) AYM denetimi dışında (AY m. 148/1).

Dolayısıyla, depremin ilerleyen günlerinde bile depremzedelere yeterince sağlık hizmeti ve temel yaşam desteği sağlanamadı. Ölümler, hastalanmalar, engellilikler arttı ne yazık ki, çoğu önlenebilirdi oysa..

YÜZ BİN DOLAYINDA ÖLÜM BEKLENİYOR!

Dünya Sağlık Örgütü’nün kestirdiği ölü sayısı yüz bin dolayında.

TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) her yıl Haziran ayı son haftasında ölüm istatistiklerini yayınlaması gerekiyor. Ancak 2021 ve 2022’de yayınla(ya)madı. 2023 Haziran ayında yayınlar mı, hiç sanmıyoruz. 2. hafta sonunda ölüm sayısı kırk bini, yaralı sayısı 110 bini aştı.

İktidar, ölüm sayılarının sınırlı tutulması için büyük çaba içinde. Bunlar sorgulanmalı.

AFAD’ın tam yıkılmış olarak açıkladığı 6500 bina var. Bu binalar çok katlı, ortalama 5 katlı dersek, 32 bin beş yüz kat yapar. Her katta “en az” ortalama 2 daire olsa 65 bin daire yapar. Her dairede “en az” ortalama 3 kişi olsa, 195 bin kişi yapar. Göçüntü (enkaz) altından çıkarılan 108 bin yaralı deniyor, 40 bin de ölüm var, toplam 148 bin. Demek ki en iyimser kestirimle enkaz altında 47 bin insanımız var. Ancak bu kestirim çok daha yüksek de olabilir..

HATAY ÖLÜ KOKUYOR!

Ceset toplamaları çok yetersiz. Hatay’dan bir meslektaşımız birkaç gün önce ses kaydı gönderdi :

  • Hatay ölü kokuyor! diyor ısrarla yineleyerek..

Bölgeye morg hizmeti götürülmesi gerekir(di). Kimi uzak yayla dağ köylerinde kurtların açıkta kalmış ölü bedenlerini yediği bilgileri geldi ne yazık ki.

Sahipsiz cenazelerden DNA örnekleri alınmalı, kimliklendirme için gerekli çaba gösterilmeli. Fotoğraf, parmak izi, avuç içi izi, yakındaki insanlara gösterme.. Yakınlarını yitiren – bulamayan insanlarımız da DNA örneği için kan, mukozal sürüntü.. vermeli. Bu bilgiler, uygun yazılımla bilgisayar ortamında eşleştirmede kullanılmalı ve sahipsiz cesetlerin yakınları bulunmalıdır.

AKP ile “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” ve GERİLEME BAŞLADI

Türkiye’de AKP iktidarıyla 20+ YILINI GEÇİRDİ! 3 Kasım 2002 – 19 Şubat 2023.. Haziran 2003’te “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” diye bir program başlatıldı. Bu programın kökü dışarıda, ne yerli, ne de milli! Dünya Bankası ve IMF dayatması. Özgün adı “Health Transformation”.

Bu vahşi neo-liberal küreselleşme dayatması “Sağlıkta Dönüşüm” projesi ile AKP iktidarı, sağlıkta kamudan özel sektöre geçti hızla ve büyük ölçüde. Hastanelerin % 40’ı özel sektörün elinde (yaklaşık 600/1500). Toplam hastane yatak sayısı 255 bin, özel sektörün yatak sayısı 50+ bin; her 5 yataktan 1’i özel sektörün elinde. Yoğun bakım yatak oranı, kamuya göre özel sektörde toplam içinde daha yüksek.

14 Şubat 2023 günü göçüntü (enkaz) altından 9. günde çıkarılan bir kadın insanımızın ağzından dökülen sözler dehşet vericiydi :

  • “Beni özel hastaneye götürmeyin, param yok!!”

20+ yıllık kökü dışarıda AKP/RTE sağlık politikasının acı özeti bu çığlıkta yatıyor.

İktidar hem deprem yıkıntısının (enkazının) altında kaldı, hem sağlık alanında sınıfta kaldı. Çünkü sağlık sektöründe kamunun olanakları çok sınırlandırılmış durumda. Devletin sağlıkta özelleştirmeden artık vazgeçmesi gerekiyor; TEK TIP – TEK SAĞLIK! Sağlık hizmetlerini bölgede kamu eliyle Basamaklı olarak hızla örgütlemek gerekiyor. Afette sağlık hizmetlerini yönetmek üzere Halk Sağlığı Uzmanları yetkindirler, alanın eğitimini almışlardır, bu uzman hekimler yetkilendirilmelidir.
***

G-20 ülkelerinin önceki yıl S. Arabistan toplantısı sonuç bildirgesinde “ARDIŞIK AFETLER  YALNIZCA ZAMAN SORUNU!” uyarısı yapılmıştı. Gerekleri yapılmalı. Oysa AKP/RTE bu gerçekliğe
çok yabancı. 20+ yıldır tek  başına iktidardalar, artık yorulduk, usandık, ilk seçimde (en geç 18 Haziran 2023!) bu kadrolardan kurtulmak gerekiyor..

AKP / RTE İKTİDARININ SEÇİMLERİ ERTELEME DAYATMASI

Anayasa gereği en geç 18 Haziran 2023’te yapılması zorunlu seçimler ile ilgili olarak :

Anayasa m.78 gereği; “Savaş sebebi dışında seçimlerin geriye bırakılması” olanaksız! Hukukçu şapkamızla, Anayasanın ilgili maddelerine dayanarak sürece değinmeliyiz. TBMM’nin savaş ilanı yanı sıra (AY m.92/1), bunun, seçimlerin yapılmasını olanaksız kılması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekiyor. Dolayısıyla seçimler “bu koşullarda” ertelenemez, tersi Anayasa’nın açık çiğnemi (ihlali) olur ve Yüce Divan’da yargılanma sonucu doğurur.

Eğer dolaylı yoldan, gerçekte olmayan “mücbir neden(force majeure) zorlaması ile seçimler ertelenirse (salt TBMM kararı ile; Erdoğan ve YSK’nın hiçbir yetkisi yok!), Anayasa açıkça çiğnenmiş olmakla kalmaz. Bu, Anayasa’nın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi bile önerilemeyecek 2. maddede (ilk 3 madde) sayılan demokratik devlet ilkesinin hülle (hukuka karşı hile) ile değiştirilmesi demek olup, apaçık sivil darbe olacaktır. Anayasayı çiğnem (ihlal) suçunun yaptırımı TCK’nun 309. maddesinde belirtilmiştir, bakılmasını öneririz.

O yüzden “BİZE 1 YIL DAHA SÜRE..” GİBİ SAÇMALIKLARIN BİR YANA BIRAKILMASI gerekir. Birçok insan, Erdoğan ekrana çıktığında artık TV’yi kapatıyor, bu bir gerçek.

Sonuç olarak                                         :

Sağlık hizmetleri basamaklı olarak sürdürülmeli, özellikle bulaşıcı hastalıkların salgın boyutuna erişmemesi için izlem-kayıt-bildirim (sürveyans) süreci, erken uyarı – alarm dizgesi (sistemi)  işletilmelidir. Aşılama, çevre hijyeni, su-gıda güvenliği, barınma, atık denetimi, psiko-sosyal destek, mental sağlık hizmeti özenle ve bilimsel olarak yürütülmelidir. İnsan cesetleri sanıldığının tersine ciddi çevre sorunu yaratmaz. Arama-kurtarma çalışması modern-duyarlı araçlarla birkaç gün daha sürdürülmelidir. Bulaşıcı hastalık salgını riski beklenenden büyüktür : Afet bölgesinde etkilenen insan sayısı ciddidir, 13+ milyon! Ayrıca bölge ciddi göç verdi, yardım amaçlı ciddi nüfus aldı, demografik hareketlilik çok yüksek. Bunlar salgın için ek risk etmenleridir. Bölgeden göç önlenmeli, özellikle Hatay’da demografik yapı titizlikle korunmalıdır.

Afet yönetimi
siyasete alet edilmemeli, bilimsel akılcılığın gereklerinden asla ayrılmamalı, saydam olunmalıdır. İmar affı artık unutulmalı, yeni arazi kullanım planı ulusal ölçekte yapılmalıdır. TBMM’de araştırma komisyonu kurulmalıdır.

  • Afet ve sonuçlarından sorumlu herkes, mutlaka yargıda hesap vermeli; sorumlu siyasetçiler ayrıca sandıkta hesap vermelidir.

Yıkımın olumsuz etkileri uzun yıllar sürecektir, SERVET VERGİSİ alınmalıdır.

Bölgede tarım-hayvancılık özellikle desteklenmelidir.
Bu ağır yıkımlar asla kader değildir. Ulusal dayanışmamız örnek düzeydedir ve sürdürülmelidir, tüm halkımızı kutluyoruz! Bu sınavı da başaracağız, umutla!

ARTI TV Programımız – 02 Ekim 2022

Dostlar,

Bu sabah (2.10.22) 11:00’de ARTI TV‘de Sn. Nazım Alpman‘ın konuğu olduk.

Bize başlıca 3 soru yöneltti denebilir :

1. Kovit-19 salgınında Türkiye’de ve Dünyada güncel durum nedir? Salgın bitti mi? Türkiye ne gibi önlemler alıyor, almalı, kışın bizi bekleyen ek tehditler var mı?? “TURKOVAC aşı adayı” aşı olabildi mi? (Hemen yanıt : KESİNLİKLE HAYIR.. TURKOVAC uluslararası bilimsel standartlara göre aşı değil, Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği listede yok!).

2. Son zamanlarda alevlendirilen Yeni Osmanlıcılık dalgasının ardalanında ne var? AKP neden pompalıyor? 34 Osmanlı Padişahının anası ve eşlerinin hiçbiri Türk değil! Bu ne anlama geliyor, Osmanlı bizim atamız mı? (Hemen yanıt : Osmanlı bir hanedan, Vahdettin kesin kanıtlarla hain ve biz Osmanlı değiliz..)

3. Seçime giderken AKP Cumhuriyet kurumlarına abanmayı ve ekonomik bunalımı sürdürmeyi neden yeğliyor? Halktan alacağı oyun azaldığını / azalacağını göre göre bu inadın anlamı ne, altında ne yatıyor? AKP seçimi her durumda alacağına mı inanıyor, nasıl? Tehlikeli olasılıklar??

RTE’nin 3. kez adaylığı : Tek yol TBMM’nin en az 360 oy ile erken seçim kararı alması. Başka hiçbir anayasal çıkar yol yok.. Bkz. Anayasa Hukukçusu Kaboğlu: “TBMM seçimleri yenilemezse, Erdoğan tekrar aday olamaz” | PolitikYol Haber Sitesi
***
Bize ayrılan 45 dakikada bu 3 soruya kanıta dayalı olarak olabildiğince (sürenin elverdiği ölçüde) kapsamlı yanıtlar verdik.

Yeni Osmanlıcılık saçmalığını ve safsatasını web sitemizde 31 sayfalık kapsamlı bir dosya ile birkaç gün önce yayımlamıştık…. Bilimsel kanıtlara dayalı bu dosyanın yaygın okunması, paylaşılması dileğimizdir.

Yeni Osmanlıcılık AKP’nin bir gündem oyunudur; dikkat!

ECDADINA SAHİP ÇIKMAK.. ve ATATÜRK’ün OSMANLILAR HAKKINDA GÖRÜŞLERİ | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

İzlemek, paylaşmak ve gereğini yapmak üzere erişke (link) aşağıda..

https://youtu.be/kptCBEhrJvI

Sayın Alpman ve ARTI TV’ye içten teşekkürlerimizle.

Sevgi ve saygı ile.
02 Ekim 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

ARTI TV Programımız : 9 Eylül 2022

Dostlar,

9 Eylül 2022 günü sabah 09:00 – 09:45 arasında Sn. Nazım Alpman’ın program konuğu olarak ARTI TV‘de idik.


Bize, Kovit-19 salgınında geldiğimiz son durum ve nasıl bir sonbahar – kış… soruldu.

İzlemek, paylaşmak ve gereği için lütfen tıklayınız..

Son 8-9 dakikayı da 9 Eylül’ün 100. yılı için ayırdık.

Image

Sevgi ve saygı ile. 09 Eylül 2022, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik          twitter : @profsaltik

KOVİT-19 SALGININDA GÜNCEL DURUM.. TÜRKİYE ve DÜNYA

Dostlar,

23 / 23 Ağustos 2022 gece yarısı saat 00:00 – 00:30 arasında TELE1‘de Sn. Tuncay Mollaveyisoğlu‘nun “Anında Manşet” programına konuk olduk.

Kovit-19 salgını gündemden düşürülmek isteniyor. Ama “Virüs”, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) Başkanı Dr. T. A. Gebreyesus’un dokunaklı söylemiyle “.. çekip gitmiyor..”!

Sağlık Bakanlığı günlük “sınırlı” veri açıklamayı da bıraktı. Sözde haftalık “çok sınırlı” veri paylaşıyor ancak o da çok düzensiz ve sayısal verileri derinlemesine çelişkili.

Takvim şu anda 27 Ağustos 2022 (05:07) ancak Sağlık Bakanlığının resmi web sitesinde yer alan son veri aşağıda (Covid19 (saglik.gov.tr).

21 Ağustos 2022 günü paylaştığımız bir cik (tweet) iletisinde şunları yazmıştık :

  • Yurttaşlar, son 3 hafta kovit ölümleri, Bakanlık resmi verisi:
  • 25.7.-1.8 2022: 337, günlük 48
  • 1-7 Ağust. 380, günlük 54
  • 8-14 Ağust. 342, günlük 49
  • Kapalı yerlerde maske zorunlu olmalı,
  • 12+ yaş cocuklar hızla aşılanmalı.
  • Salgın hala ciddi, siz de Bakanlık da onu çok ciddiye alın lütfen.

Son 3 haftada her gün ortalama 50 dolayında yurttaşı Kovit’e kurban veriyoruz..
Resmi rakam bu, gerçeği olasılıkla bunun 2-3 katı!!??

Ancak AKP’li Sağlık Bakanlığı sus pus… Olacak şey değil..
Kağnı hızıyla ilerleyen güncellenmemiş aşılama dışında hemen hiçbir önlem yok.

Yoğun bakımda yatan hasta sayısı gene Sağlık Bakanlığı resmi verisiyle 975 ve hemen heme 2 aydır bu sayı sabit!

Oysa böylesi bir durumun matematiksel olasılığı sıfıra çoookkkk yakın!
AKP bizimle ve dünya ile dalga geçiyor. Ne söylesek boş. Uluslararası istatistiklere de veri yollamıyor. Yolladıkları ise evlere şenlik ve hiçbir tutarlık taşımıyor..

Böyle ciddiyetsizlik ve halka, dünya kamuoyuna saygısızlık olmaz! Utanıyoruz sizin yerinize. Hiçbirşey yokmuş gibi davranıyor, hiçbir önlem almıyorsunuz ve her gün “resmen” 50 dolayında masum insanımızı büyük ölçüde korunulabilecek bu hastalığa feda ediyoruz.

Çoğu önlenebilir bu ölümlerin sorumlusu AKP iktidarıdır. Ülkede her şeyi berbat ettikleri gibi, en temel insan hakkı olan YAŞAM HAKKINI bile hiçe saymaktalar.

Kimsenin yanına kalmaz.. gün olur, bu hesaplar yargıda sorulur..

2 yıldır ölüm istatistiklerini de açıklamayan ceberrut bir iktidar ile yüz yüzeyiz.

İktidar, insanların sabrı ile oynuyor ve adeta isyana kışkırtıyor, karmaşa çıksın istiyor!? Ardından da ver elini OHAL, OHAL altında seçim ya da seçimleri erteleme.. Ya sabır!
***
Yaklaşık yarım saat Sn. Mollaveyisoğlu ile bu konuları konuştuk ve soruları yantladık. Örn. 2 aydır ısrarla vurguluyoruz;

  • 12+ yaş çocuklara Temmuz ve Ağustos’ta 2 aşı… Okullar Eylül’de açılacak ve bu aşılama da yapılmadı, 27 Ağustos’a geldik..

Program 3 saati aşkın.. Bizim konuşmamız 2. saat 39. dakikada başlıyor..

Dünyada ve Türkiye’de durumu, olası gelişmeleri, rikleri ve yapılması gerekenleri sunduk. Halkın kendisini koruması gerek. Kapalı alanda maske ve aşıları zamanlı yaptırmak önemli.. Okul çocuklarının aşıları da..

  • Hep vurguluyoruz;
  • Ülkemiz AKP’nin kurgulu politikalarıyla KORKUNÇ BİR YOKSULLAŞTIRMA yaşamakta..
  • Bu koşullarda sonbahar ve özellikle kışın salgın çok ağır gidebilir ve çok can alabilir.
  • Halk yoksul, beslenemiyor, morali bozuk, işsiz, umutsuz…
  • Bu koşullar bağışık sistemi çok zayıflatır, direnci kırar..
  • Üstünde özellikle durulmalı bu çok kırılgan yanımızın..

Basın ve muhalefet salgını gündemden düşürmemeli..

TELE1’e ve Sn. T. Mollaveyisoğlu’na duyarlığı için teşekkür ederiz.
Programın izlenmesi, paylaşılması ve yararlı olması dileğiyle..

Ne var ki, bilgisayarımızın kamerası açılmadı ve görüşmede bir fotoğrafımız ekrana verilerek salt sesli yapılabildi..

Sevgi ve saygı ile. 27 Ağustos 2022, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
Hekim, Hukukçu-​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

 

COVID-19, Halk Sağlığı ve Türkiye

Dostlar,

21 Temmuz 2022 günü saat 17:30’da, aşağıdaki görselde sunulan konuyu işledik.

İzmir Karşıyaka Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu Sn. Haluk Işık, bizi sanal ortamda konuk etti, 2. kez. (İlki 20Mayıs 2020).

Yaklaşık 45 dakika, Kovit-19 salgınının tırmanışını, aradalandaki ülkesel ve küresel etmenleri irdeledik. Özellikle AKP iktidarının yapageldiği ciddi yanlışlar sergiledik ve hızla atılması gereken Epidemiyolojik adımları sunduk.

Durum ciddi ve salgın yönetimi için tam bir fiyasko. Ama masum insanlar ölmekte! İktidar. Haziran 2021’de olduğu gibi, 2022 Haziran sonunda da TÜİK’in yıllık ölüm istatistiklerini yayınlamasına izin vermedi. Salgına verdiğimiz kurban, açıklananın 3 katı dolayında, 100 bin değil, 300 bin (üç yüz bin!). Dert büyük.

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını, yararlı olmasını dileriz. Lütfen tıklayınız..

Sevgi ve saygı ile. 22 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

“Twittet Odası” nda Ülke Sorunları ve Çözümleri Programımız…

Dostlar,

13 Mayıs 2022 Cuma günü, saat 21:00’de, bir “Twittet Odası” nda söyleşiye katıldık.

“Twittet Odası” nda Ülke Sorunları ve Çözümleri Programımız…

Mersin’den Sn. Nizamettin Taşkent bizi arayarak böylesi bir etkinliği gerçekleştirdiler.

  • CHP Sosyal Medya Gönüllüleri Grubu

Bize hekim, siyaset bilimci ve hukukçu kimliğimizle kapsamlı sorular yöneltti izleyiciler.

Sekiz yüzü aşan katılımcı 2 saat boyunca sıcak tartışmalara katıldı ve sorular sordular, bildiğimiz ölçüde yanıtladık.

Ülkenin içine düşürüldüğü yakıcı ekonomik bunalım temel sorun alanı idi.

Ülkemize sorumsuzca ve kurgulu olarak doldurulan 10 milyona yakın yabancı..

  • Erdoğan’ın 3. kez CB adayı olup olamayacağı

Kovit-19 salgınının bitip bitmediği..

…………………….

……………………………

Lütfen dinlemek için aşağıdaki twitter erişkesini (linkini) tıklayınız.
Cep telefonunuzun kamera ve mikrofonunun açık olmasını önceden sağlayın lütfen.

Etkinliği sağlayan yurtseverlere, başta Sn. Nizamettin Taşkent’e teşekkür ederim.

Sevgi ve saygı ile. 15 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

EZAN SESİNDEN RAHATSIZ OLMAK!

Zeki Sarıhan

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

EZAN SESİNDEN RAHATSIZ OLMAK!

1991 yılının Ağustos ayında bir gün, yıllarca Almanya’da kalıp ülkeye dönmüş bir yazarımızı, Ankara’da kalmakta olduğu Seyranbağları’ndaki evine ziyaret ettim. Türkiye’ye dönmekten memnun olup olmadığını sorduğumda “Memnunum ama şu Ezan sesleri de olmasa!” diye cevap verdi.

Bu söz garibime gitti. “Hocam, dedim, Almanya’da da çan sesleri duymuyor muydunuz?”

“Çan sesinden rahatsız olmuyorum ama Ezan sesinden rahatsız oluyorum” dedi.

Öğretmen Dünyası’nın yazı kurulunda haftalık çalışmalarımızı birbirimize aktarıyorduk. Bu ziyareti ve yazarımızın sözlerini yadırgadığımı arkadaşlara da anlattım. Onlardan bir itiraz gelmedi. Demek ki her aydın onun gibi düşünmüyordu. İyi ki de düşünmüyordu.

Sözünü ettiğimiz yazarımız bir burjuva aydını değildi. Köyden yetişmiş, Köy Enstitüsü mezunu, TÖS’lü öğretenlerle birlikte Türkiye Öğretmenler Sendikasının kurucu ve yöneticilerindendi. Köy gerçeğini anlatan ve yoksulları kayıran kitaplara da imza atmıştı.

Onun bu özellikleri Ezan’la ilgili rahatsızlığını daha da anlamlı kılıyor. Halkla bağları olmayan, halk gibi yaşamayan ve halk için “Ne halleri varsa görsünler” diyen bir burjuva aydını olsaydı be sözleri üzerinde durulmayabilirdi. Ama halkın önünde yer alarak onun sömürü ve baskıdan kurtulmasını isteyen bir aydının böyle düşünmesi, ülkemizde aydın-halk ilişkileri hakkında da ipuçları veriyor.

Bu konuyu fena halde dert edinmem nedeniyle epey yazı yazdım :

  • “Laikliğe Halkın Penceresinden Bakmak”,
  • “Aydınlar İslam’la Barışmalıdır”,
  • “Aydınlar İslam’la Niçin Barışmalıdır?”,
  • “Aydınların Dinle İmtihanı”,
  • “Deist, Ateist, Sosyalist”, Dinden Çıkmak Derde Çare Değil”

    başlıklı yazılarım bunlardan bazılarıdır.

Bir devrimci aydının “İslam’la barışması”nı, gericilikle barışması olarak anlamak doğru değildir. İslam’la barışmak, kendi halkıyla barışık olmak anlamına gelir. Ne yazık ki, Tanzimat’tan beri yetişen aydınlarımızın en belirgin özelliği, geri kalmışlığımızı İslam’a yüklemeleridir. Her ne kadar bunların bir kısmı, halkın mücadelesinin yükseldiği dönemde sosyalizmi benimsemişlerse de, emekçilerin mensup olduğu dinle aralarına uçurumlar koymaya devam etmişlerdir.

Bu sorun aynı zamanda “devrimciler neden halkı sıkıca kavrayıp onları bir devrime götüremediler?” sorusuna verilecek cevaplarla da ilgilidir.

Kaba bir materyalizm, din karşıtlığına dayanır. Diyalektik ve tarihsel materyalizm ise dinin hangi ihtiyaçlardan doğduğunu, nasıl evrildiğini ve bugün milyarlarca insanın neden bir dinin mensubu olduğunu araştırır. Dinler, millî kimliklerin göz ardı edilemeyecek bir bileşenidir.

Hristiyan dünyasında çan sesi duyan bir sosyalist, nasıl koşa koşa kiliseye ibadete gitmiyorsa ve gitmek zorunda değilse, Müslüman Dünyasına mensup bir sosyalistin de Ezan sesi duyunca camiye gitmesi veya evde namaza durması beklenemez. Ekim Devrimi döneminde “Müslüman komünist” diye bir kavram vardı. Ondaki “Müslüman” da kültürel bir kimliğe vurgu yapıyordu. Bir sosyalistin halkının inanç değerlerine karşı kılıç sallaması onu halktan soyutlar.

Size bir şey söyleyeyim mi? Eğer Türkiye halkının çoğunluğu Müslüman olmasaydı, Kurtuluş Savaşımız başarılamazdı.

Afyon’dan geçtiğim bir tarihte, yüzlerce basamakla çıkılan kaleye tırmanmayı göze aldım. O zaman gücüm buna yetiyordu. Kalenin burcundan aşağıya inerken güneş de batmıştı. Tam o sırada Afyon camilerinden ezan sesi yükselmeye başladı. Bu sesler, buranın bir Türk-İslam ülkesi olduğunu haykırıyordu. “İşte budur” dedim kendi kendime…

Eğitimsiz bir sesle okunan ezanlar veya tek bir camiden okunan bütün köy veya mahallede duyulabilirken sekiz on yerde birden, birbirini boğarcasına hoparlörlerden verilen ezanlara karşı hoşnutsuzluk bu tartışmanın dışındadır. Seyranbağları’nda sözünü ettiğim sohbette şikâyet edilen Ezan’ın okunuşuna değil, Ezan’adır.

Bir kere daha belirtmekte zarar yoktur: İslam, ortak kimliklerimizden biridir. Hiçbir aydınımız, en azından kültürel olarak İslam dairesinde bulunduğunu yadsıyamaz. Onun simgeleri de camidir, minaredir, ezandır, cenaze namazıdır, Hıdırellez’dir, Ramazan davuludur, bayramlaşmadır. Bu kültürel dairenin dışına çıkma çabasına hiç gerek yoktur… (7 Mayıs 2022)

Fotoğraf: Fatsa / Beyceli Köyü Cami avlusunda bir bayramlaşma töreni.

================================
Dostlar,

Diyanetin / İktidarın derhal bu konuya el atması ve hoparlörden “EZAN TERÖRÜ” ne son vermesi gerek..

Bolca ve yüksek yüksek minarelerden, çok sayıda hoparlörden ve güçlü amplifkatör ile olabildiğince yüksek düzeyde ezan okumanın / okutmanın yararı değil  zararı vardır.

120 dbA’ya dek ezan sesi şiddetini artırmanın ve insanları sabahın erken saatlerinde derin uykusunda terörize etmenin İslamla bağdaşır hiçbir yanı yanı yoktur. Özellikle sabah ezanlarının 55 DbA’yı geçmeyecek şiddette okunması gereklidir. Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde öngörülen düzey 55 DbA’dır.

Ayrıca makamına uygun, şan eğitimi almış ses sanatçılarınca okunması, kayda alınması ve Türkiye genelinde banttan, eş zamanlı okunması da çok yerinde olacaktır.

İslam bir şiddet ve dayatma – zorbalık dini olmamalıdır, aleyhine olur, insanları iter ve soğutur hatta tepkiselleştirir.

Kovit-19 salgını nedeniyle aylar önce yasaklanan saat 00:00 sonrası gece müziği, yukarıda andığımız Yönetmelik bağlamında sınırlamaya bağlıdır. Böyle olmasına karşın, salgına karşı hemen hemen tüm önlemleri 26 Nisan 2022’den bu yana kaldıran AKP iktidarı, müzik yasağını görmezden gelmeyi inat ve ısrarla sürdürmektedir.

  • Müslüman’a çifte standart yakışır mı? İslamiyet her şeyden önce İYİ AHLAK değil mi??!!

Bir yığın insan geçimini bu yoldan (gece müziği ile) sağlamakta. Bakan Soylu’ya göre 4 Bakanlık bu konuyu çalışmakta imiş! Epey de zaman geçti. Bu 4 Bakanlık neyi çözemedi de müzik yasağı sürmekte? Ayıp oluyor, insanları aptal yerine koymayın, aynaya bakın..

Halkın dinden soğuduğu, camilere namaz katılımının son derece azaldığı, özellikle İHO – İHL hatta ilahiyat bitirenler arasında Deizm – Ateizm eğiliminin arttığından DİB / AKP rahatsız. Buradan, ezandan başlayın, yersiz inat, halka dayatma – çatışma yarar sağlamaz.

  • Güleryüzlü, saygılı İslam olun; zorba ve dayatan, İSLAMİ FAŞİST olmayın…
  • Hele emperyalizmin güdümünde SİYASAL İSLAMI derhal terk edin; böyle bir din yok!
  • Bu Kuran – Muhammet dini değil; orta – uzun erimde İslamı kullanıp yok etme tasarımı!
  • Biraz akıllı olun, kendinize gelin, Kuran’a uyun; “aklınzı kullanın” !
  • Anadolu İslamı – İslamın Alevi / Bektaşi yorumu ile barışın!
  • Laik Cumhuriyet İslamiyet için de temel güvence, artık bu yalın gerçekliği kavrayın..

Ülkeyi daha da çok germeden – kutuplaştırmadan, halkı dinden soğutmadan geç olmadan!!

Sevgi ve saygı ile. 08 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

HALK TV PROGRAMIMIZ : 02 Mayıs 2022

Dostlar,

02 Mayıs 2022 Pazartesi günü sabah saat 10:00’da, HALK TV‘de Sn. Seda Selek‘in konuğu olduk.
Sn. Mehmet Tezkan ve Mülkiyeli okuldaşımız Sn. Ozan Gündoğdu da program ortaklarıydı.
Bize yöneltilen soruları yanıtlamaya çalıştık.
İlk soru, Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Sağlık Örgütüne yolladığı aktif hasta sayısı ile ilgili skandal hakkındaydı. Bu sayı eksi “(-) 4716” idi ve doğallıkla Türkiye ayağa kalkmıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Bölümünün yürüttüğü worldometer uluslararası web sitesine de yansıdı ve “çok ilginç” bir tablo ve grafik ortaya çıktı.! Grafikte Y ekseni sıfır orijin noktasının altına uzamış oldu! Bu nasıl olabilirdi, yanıt yalın..

Yapay zeka destekli yazılım, kendisine yüklenen verileri kullanarak tabloları yapmakta ve grafikleri çizmekte. Doğallıkla “-4716 aktif hasta” öngörülemeyecek / mümkün olmayan bir durum olduğundan, yazılım algoritmasında dikkate alınmamıştı..

Sağlık Bakanı düzeltme yaptı (31.5.22) ve 14 gündür hatalı veri yollandığını itiraf etti. Gerekçesi ise “senkronizasyon hatası” idi!!??
Neyle neyin (hangi 2 veri tabanının) “senkronizasyon hatası” na düştüğünü anlamadık.

AKP = RTE totaliter rejimi sürdükçe de öğrenemeyeceğiz anlaşılan. Ama ortalama yurdum insanının ağzına sakız verilmiş oldu: “senkronizasyon hatası“! Artık köy kahvelerinde konuşulur..

Biz acı bir ironi yaptık programda :

  • Kaçak sarayda tutulan veri tabanı ile mi düştünüz bu “senkronizasyon hatası” na !!??

Öte yandan Türkiye, havuzdaki aktif hasta sayısını, her ne denli “eksi” kılamasa da, inanılmaz bir başarımla (performansla) azaltmakta; halının altına süpürmekte : Dün akşamki (3.5.22) rakam + 4465! Artık (+)! Eee turizm mevsimi geliyor, Şeker Bayramı öncesi toplumu rahatlatmalı, eh artık TURKOVAC aşımız da var evelallah (halen uluslararası standartlara göre aşı değil, uluslararası lisansı yok!).. Hamdolsun, AKP = RTE rejimi Türkiye’de Kovit-19 salgınını pek çok ülkeden önce bitirdi! Dünya genelinde geçen hafta, önceki haftaya göre sağlanan olgu ve ölüm sayılarında azalmanın çok üstünde oranlarda kovit-19 hastalarımız ve ölümlerimiz azaldı / azaltıldı!


Gerçek tablonun hiç de öyle olmadığını sayısal verilerle, Dünya Sağlık Örgütü uyarılarıyla açıklıyoruz programda. İzlemek için lütfen tıklayınız : 1 saat 39. dakikada başlıyor ve yaklaşık 28 dakika sürüyor.

(1138) #CANLI | Seda Selek ile Neden Sonuç | 2 Mayıs 2022 | #HalkTV – YouTube

2020 ve 2021 yılı ölüm verilerini TÜİK hala açıklamadı / açıklayamadı..
Kaçak saraydan talimat gelecek ki, bir kılıf bulunacak ki açıklansın.. Demek hala bulanamadı..
Ama biz AKP = RTE sadık kadrolarının / biat kullarının “yaratıcı” (!) zekalarıyla (??!) bu çalıntı minareye de bir kılıf uydurma başarısı (!) göstereceklerini umuyor ve bekliyoruz..
***
Uyardık                                    :

  • Salgın yönetiminde Dünya Sağlık Örgütü uyarıları yerine getirilmiyor ve halen
    hiçbir Epidemiyolojik bilimsel salgın yönetimi ilkesine uyulmuyor!
  • Böyle giderse, programda ayrıntılı açıkladığımız gerekçelerle, yazıl değilse bile sonbaharda, Ekim’de ülkemizde yeni ve çok yıkıcı olabilecek bir başka dalga riski var!

***
Ek olarak Tıpta Uzmanlık Sınavı kadrolarının, Mart’ta 6 binden 12 bine çıkarılması, randevu sürelerinin kısaltılması, MHRS (Merkezi Hekim Randevu Sistemi) uygulamasının kaldırılması.. hekim göçü, sağlıkta şiddet de konuşuldu.. Köktenci önerimiz şöyle oldu:

  • Sağlık hizmetlerinde piyasalaştırma – özelleştirme durdurulmalı.
  • Neo-liberal küreselleşme dayatmaları duvara dayandı ve tüm dünyada bunalım yarattı.
  • Sağlık hizmetleri kesin olarak koruyucu sağlık hizmetleri öncelikli olmalı.
  • Böyle yapılırsa daha az hasta ve sağlık gideri, daha az hastane, hekim.. yeter. Bataklıkla uğraşmak gerekir, sivrisineklerle değil.
  • Dünya Sağlık Örgütü önerisi kurtarıcıdır : BÜTÜNCÜL SAĞLIK YAKLAŞIMI… Uygun konutu ile, yeterli-dengeli beslenmesi ile, insanca geliri ile, sosyal güvenlik ve toplumsal dayanışması ile, sağlıklı – güvenli çevresi ile, bilimsel eğitimi… ile daha sağlıklı bir toplum olanaklı!

HALK TV ile Sn. Seda Selek ve program ortaklarına, kamuoyuna bu bilgileri ve iletileri sunma şansı verdikleri için teşekkür ederiz. Bu yazımız ve TV programının kaydının (erişkesinin – linkinin) paylaşılmasını, yayılmasını ve yararlı olmasını dileriz.

Aşağıdaki “cik iletimiz” (tweet!) kaçak sarayda RTE başkanlığında “bilim kurulu” toplantısının hemen ardından yayınlandı ve 3-4 günde 1 milyondan çok izleyenimiz tarafından okundu. Ulusumuzun sağduyunun ve bilimim sesinin ardından gittiğini, gideceğini görmekten mutluyuz.

Sevgi ve saygı ile. 04 Mayıs 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​Uzmanı
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

 

8 Nisan 2022 : 2 TV Programımız…

Dostlar,

Bu akşam, 8 Nisan 2022 Cuma, 2 programımız olacak.. / OLDU..

İlkini Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerimizle yapacağız / YAPTIK..
ZOOM ortamında gerçekleşecek program bir toplumsal sorumluluk ödevi öğrencilere.
Bu bağlamda bizimle bir söyleşi yapmayı tasarladılar, kamuoyuna açık..

  • Konu : AİLE PLANLAMASI..

Yakıcı bir sorun. 10 öğrencimiz 1’er soru hazırladılar. Bize yöneltecekler ve her birini 5-6 dk. içinde yanıtlamaya çalışacağız.. 20:30’da başlayacağız.. 1,5 saat ayırdık bu konuya. (1 saat 50 dk. sürdü yanıtlarımız..)

****
Ardından, 22:30’da başlamak üzere gazeteci Çağlar Ertürk‘ün “Tarafsız Haber” programına
katılacağız / KATILDIK. Bu konuşmamız için de 1-1,5 saat tasarladık ve Sn. Ertürk’ün ülkemizin yakıcı gündemine ilişkin sorularını yanıtlayacağız / YANITLADIK . Sn. Ertürk’ün sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanacak / YAYINLANDI. Görsel (poster) aşağıda..

Sayın Çağlar bize çok sayıda soru yöneltti. Mersin’de, RTE Başbakan iken bir çiftçiye söylediği “ANANI DA AL GİT” aşağılamasından başlayarak tarım ve hayvancılığın ülkemizde nasıl çökertildiğine dek geldik.

Bir başka soru, Kovit-19 salgını başladığında Erdoğan’ın Mart 2020’de IBAN vererek yardım istemesiydi. Biz ise 23 Mart 2020’de Halk TV’de katıldığımız programda bu amaçla israfın frenlenmesini, bütçe harcamalarında önceliklerin Anayasa m.65 uyarınca gözden geçirilmesini, örn. YİD kamburlarına aktarılan döviz cinsi ödemelerin “mücbir neden” (force majeur) yavaşlatılmasını, ertelenmesini… ve de servet – varlık vergisi önermiştik. Doğallıkla, sermaye yanlısı iktidar bu önerilere yanaşmamıştı.

Zafer Partisi Gn. Bşk. Prof. Ümit Özdağ’ın, Ankara BŞB Bşk. Mansur Yavaş’ı CB adayı olmaya çağırması, Yavaş’ın ve CHP Gn. Bşk. K. Kılıçdaroğlu’nun yanıtı da gündemdi. Kemal beyin ESK ziyareti ve kapının telle bağlanarak içeri alınmamasını da irdeledik; AKP için yüz karası idi. MEB ve TÜİK’te de aynısı yapılmıştı.

Sn. Ertürk, RTE’nin hekim emeğini küçümseyen, “giderlerse gitsinler..” saçma değerlendirmesini de konuştuk.. Sağlık sektörü alarm veriyor, 2003’te başlatılan AB dayatmalı sağlıkta dönüşümün tıkandığı, şehir hastanelerinin talan aracına dönüştüğü de vurgulandı.

Son 2 soru ülkemizdeki 10 milyon dolayındaki yabancılar (Suriye, Afganistan, Irak, Suriye, İran, Afrika….) belası idi. Tam bir demografik nüfus bombası! Bu konuyu daha önce de sitemizde yazdık, FLASH TV ve Meltem TV’de kapsamlı anlattık Mart 2022 içinde (sitemizde de yazdık).

  • Ekonomik tablo ise bize göre büyük ölçüde “kurgu kokuyor!de.

Yığınları yoksullaştırarak siyasal savaşımın dışına itmek. Oysa demokrasiler SİYASAL KATILIM ile güç bulur. Politik tercihle istendik biçimde yoksullaştırılan kitleler, iktidarın yardımlarına bağımlı duruma getirilir, itaat hatta biat kültürüne bağlanır ve kalabalık, niteliksiz, adeta sürüleştirilen yığınlar “oy” deposuna dönüştürülür.. Bu arada çok yoğun din sömürüsü yapılır.. AKP = RTE yaşamlarının kumarını oynamakta. İç – dış bağımsızlığını yitirmiş durumda ve yönlendiriliyor. Bu tablo Türkiye için çok yönlü stratejik tehditler üretiyor..

Meşru yollarla ve olabildiğince hızla bu iktidardan kurtulmak Türkiye için yaşamsal önemde..
Yaklaşık 1,5 saat ülkemizin yakıcı sorunlarını değerlendirdik ve çözüm önerileri sunduk.

7/24 ülkemizin AYDINLANMA savaşımına aydın sorumluluğu ile katkı vermeye çabalıyoruz.

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını diliyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 08 Nisan 2022 (Güncelleme : 10.04.22 00:50)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

SEDEF KABAŞ TV Konuşmamız

Dostlar,

Bilindiği gibi, iletişim uzmanı gazeteci Dr. Sedef kabaş, 14 Ocak 2022 gecesi TELE1’de bir programda konuşmasında partili CB Erdoğan’a hakaret ettiği savıyla, 21 Ocak 2022 gece yarısından sonra evinden alınarak tutuklandı.

Başarıyla yürttüğü youtube kanalı yayını SEDEF KABAŞ TV, dayanışma amacıyla sürdürülmekte. Bu bağlamda, TRT’nin efsane spikerlerinden Sn. Gülgün Feyman Budak, bizimle bir söyleşi gerçekleştirdi. 70 dakika süren programda ilk olarak Dr. Kabaş’ın uğratıldığı hukuk dışı, apaçık gözdağı baskısını irdeledik siyaset bilimci şapkamızla. Bu bağlamda Sn. Kabaş meslektaşımız, Boğaziçi Üniv. Siyaset Bilimleri mezunu, biz ise Mülkiye (Ankara Üniv. SBF).

İkinci bölümde ise Hekim / Halk Sağlığı Uzmanı olarak Koviit-19 salgınını irdeledik. Özellikle, asla aşı niteliği kazanmamış olan TURKOVAC sorununu işledik. Kısasan söylemek gerekirse, AKP iktidarına, AŞI OLMAYAN bu biyolojik ürünü derhal durdurmaya ve uluslararası standartların gereklerini yerine getirmeye çağırdık.

İzlemek için lütfen tıklayınız.. (70 dk.)

Dr. Sedef kabaş’ın derhal salıverilmesi ve adil olarak tutuksuz yargılanmasını diliyoruz.

Bu arada TCK m.299’un, AİHM Vedat Soylu V. Türkiye kararı gereği, AİHS ile uyumlu olarak yeniden düzenlenmesini istiyoruz.

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 15 Şubat 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
Anayasa Hukuku Dotora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter : @profsaltik