Etiket arşivi: Prof. Dilek Gözütok

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na açık mektup

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı,

Bu mektup, 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nın iktidara geleceği ümit ve dileği ile Eğitim Bilimleri Alanı, Eğitim Programları ve Öğretim Bilim Dalı Profesörü olarak bundan altı ay önce ilkini yazdığım ikinci mektubum.  (Dilerseniz 1. mektubuma SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA MEKTUP – dgozutok.org adresinden ulaşabilirsiniz.) Birinci mektuba siz, partili biri ya da bir danışmanınız yanıt vermedi. Okuduklarını, ne yazdığımı duyduklarını biliyorum. CHP milletvekili komşuma yüz yüze anlattım. Eğitim konularından sorumlu olmayan fakat eğitim konusunda çalışmalar yapan Mv. Yıldırım Kaya’ya da ilettim. Duymazdan geldiler. Belki de seçimin yitirileceği biliniyordu da eğitim konusunda önerdiğim hazırlık çalışmalarını yapmaya gerek duyulmadı. Bu mektubuma da yanıt alabileceğimi sanmıyorum. Tıpkı son 20 yıldır eğitimde yapılan bilim dışılığı yazdığım, basın açıklamaları yaptığım, sokak eylemlerinde demokratik kitle örgütleriyle birlikte haykırdığım sesimi AKP’nin umursamadığı gibi. Ben yine de tarihe not düşmek amacıyla yazıyorum, konuşuyorum, ülkeme olan borcumu ödemek için, bir Cumhuriyet kadını olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Sayın Genel Başkan,

2005’te AKP’nin yaptığı bilime aykırı ilkokul programları ile ilgili “Milli Eğitim Çocuklara Ulusal Değerleri Kazandırmaktan Neden Vazgeçiyor?” konulu bir çözümleme (analiz) çalışması yapmıştım. Ulusal değerlere sahip çıkacağını düşünerek CHP’ye bilimsel bir çalışmayla teknik destek vermek istedim. Beni Parti’nin “Eğitimden Sorumlu” milletvekili Sn. Nesrin Baytok’a siz yönlendirdiniz. Nesrin hanım ve Prof. Dr. Nur Serter ile iki saat konuştuk. Çalışmayı beğendiklerini söylediler ancak bence yazdıklarımı hiç anlamadılar ve hiçbir şey yapmadılar. Çünkü eğitimden sorumlu MV, eğitimbilim alanını, ülkede eğitim konusunda yapılanları, AKP’nin amaçlarını bilmiyordu. Durumu size yazdım, o sıralar İ. Melih Gökçek dosyaları ile ilgileniyordunuz, siz de bana dönmediniz.

CHP yönetimine yeni gelmiştiniz. Çok ümitlenmiştik. 2010 Anayasa halkoylaması öncesi RTE, 38 yerde “Ben Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanıyım!” demişti, görüntülü kayıtlar vardı. E-postanıza bu kayıtları mitinglerde ekranlara yansıtmanızı önermiştim. Ciddiye almadınız. Halkoylamasının yitirilmesi ümitlerimizi kırmış, aklımıza ilk kuşkuyu düşürmüştü. Birçok  arkadaşımız CHP’den vazgeçerek o yıllarda Atatürk diyen, Ege’de Yunanistan’a terk edilen adalarımızla ilgili eylemler yapan, Ermeni Soykırımı suçlaması konusunda AİHM’nde dava kazanan, Silivri’de mücadele eden tek parti, Perinçek’in Vatan Partisi’nde çalışmaya başlamıştı.

O yıllarda biz eğitim dünyasında baskılar yaşar, Dekanlar sınıfa başörtülü (türbanlı!) girenlerin listesini vermemizi isterken, yalnızca iki gözü görünen, çarşaflı öğrencilerle ders yaparken, öğretmenlik uygulamasına götürdüğümüz öğrenciyi okul müdürleri yasa gereği okula almadığı için biz tehdit mektupları alıp mahkemelerde sürünürken siz, “Türkiye’de laiklik tehlikede değildir!” dediniz ve ümitlerimizi bir kez daha kırdınız.

Adalet yürüyüşünüz” hepimizi heyecanlandırdı, ümitlendirdi, peşinize takılıp yürüdük! İyi Parti’ye milletvekili vermek, Altılı Masa’yı kurmak (içinde büyük yanlışlar olsa da) çaresizlikten atılan olumlu adımlar gibiydi. Çok merak ediyorum; “2015’te iki seçim arası olanları söylersem adam içine çıkamazlar!” diyen Masa ortağınıza “Sahi ne olmuştu?” diye sordunuz mu? Sorsaydınız ve yanıt alsaydınız AKP’yi daha iyi tanıma fırsatı bulur, belki saldırılarına karşı önlemler alırdınız?

Sizi bürokratik hizmet yaşamınızdan tanıyanlar hakkınızda hep olumlu özellikler anlattılar. Demokrasi ilkelerini, bırakın yaşamayı, kuramsal olarak bile bilmeyen ülkemde bu özelliklerle  politika yapmaya mı çalıştınız acaba? En iyi niyetle politikaya nitelik getiririm mi sandınız?

Yıllardır iktidar olamamış CHP’nin hiçbir hatasının olmadığı konularda, Anayasasında “Laik” olduğu yazan ülkemde dinsel bir kavram olan “helalleşme”ye soyundunuz. Bir yanda “YÖK’ten başörtüsü yasağını ben kaldırdım!” (gerçekte Türban!) derken, örtülülerle helalleşme çelişkisini yaşadınız. Yetmezmiş gibi “baş bağı yasası” getirmeye kalkıp Adama “gol” fırsatı verdiniz. Bunların hepsi “iyi niyet” miydi acaba? Bu eyleminizin sonunun neye varacağını, kadın hakları ve laik rejim konusunda nelere mal olacağını yaşayıp göreceğiz.

Mayıs 2023 genel seçiminde Ülkeme zarar vermiş, zarar verdiği kanıtlanmış kişileri CHP listesinden milletvekili seçtirmeniz de bir iyi niyet miydi? Beni Sadullah Ergin’e oy vermek zorunda bıraktığınız için sizi asla bağışlamayacağım…

CHP’ye Genel Başkan olduğunuzdan beri Atatürk İlkelerini ve laikliği özümsemiş milletvekillerini dışlayıp yerlerine kimleri aldığınız, partiyi epey sağa kaydırdığınız, Atatürk düşmanlarını milletvekili yaptığınız vb. konuları çok yazıldı. Televizyon programlarına konu oldu. (Abdullatif Şener onlarca örnekten salt biri!)

AKP’nin yaptığı hukuksuzluklara karşı gelmediniz. RTE’nin diplomasının olmadığı, sahte diploma düzenlettiği kitaplara konu oldu, ama bu konu sizi hiç ilgilendirmedi nedense?! Üniversite diploması olmayan, sahte diploma düzenleten birinin Cumhurbaşkanı adayı bile olması anayasaya açıkça aykırıdır ve ana muhalefet partisi genel başkanı bu dayatmanın karşısında olmalıydı. Nitekim sahte diploma düzenleten, montaj iftira videosu da yaptırdı!

RTE’nin Başbakanlıktan ayrılmadan Cumhurbaşkanlığına aday olması… Devletin tüm olanakları ile muazzam seçim yatırımları yapmaları konusunda söylemden öteye gitmediniz.

Ekmelettin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi halen çözülemeyen bir bilmecedir ve hakkınızdaki kuşkuları iyice güçlendirmiştir. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak zorundasınız. İhsanoğlu’na oy verdirdiğiniz seçmenlerinizden “sizin deyiminizle” helalleşmelisiniz.

Mühürsüz oyların kabul edilmesiyle “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” söylemine, ciddi hesap yanlışlarına karşın ana muhalefet partisi başkanı olarak itaatiniz, Türk siyasal tarihine geçmiştir.

Anayasa’ya aykırı olmasına karşın YSK’nin de kabul etmesiyle RTE’nin 3. kez (ilk ikisi de diploma yokluğu nedeniyle Anayasa’ya apaçık aykırıydı…) Cumhurbaşkanı adayı olmasına “Mağduriyet yaratmasın. Biz O’nu sandıkta yeneceğiz!” demeniz-oyalamanız, son seçim sonuçları da gösterdi ki; ne yazık ki salt bir kara mizah olarak kaldı.

1946’dan beri sağ iktidarların din sömürüsüyle karşı devrim çabaları son 21 yılda tepe yapmıştır. Devletin, halkın kaynakları ile bir tasarım (proje) kapsamında yürütülen yıkım eylemlerine karşın, yurttaşların en az yarısı laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza dek yaşatmaya kararlıdır.

  • CHP ve siz ayırdında olmayabilirsiniz ama,
    biz laik ve demokratik Türkiye’yi savunanlar, seçimi kazandık gerçekte!

RTE parayla oy satın alarak, T.C. vatandaşlığı dağıttığı Türkiye’de ya da kendi ülkesinde yaşayan iki buçuk milyon kişinin oylarıyla iktidarı yeniden gasp ve işgal etti. 2023 Seçimi için seçim yasası değişikliği, YSK’nin oluşumu, adayların belirlenmesi, Bakanların devlet olanaklarını sonuna dek hoyratça kullanarak propaganda yapması, cumhurbaşkanının halka para dağıtması, montaj iftira videolarıyla CHP’ye çamur atılması, TRT ve öbür basın-yayın araçlarının pervasız yanlılığı vb. nedenlerle

  • bu seçim meşruluğunu yitirmiştir.

Öncelikle ve kararlılıkla itiraz etmesi gereken ana muhalefet partisi, bütün bunları kabul etti. Kocasından şiddet gören kadının “kocamdır, döver de sever de” demesine mi benziyor?! Yoksa başka bir amaç mı var? Seçimlerde 1,5 milyona yakın yabancıya oy kullandırıldığını savlayan yeni kurulan Zafer Partisi bile, bu kabul edilemez yolsuzlukla ilgili suç duyurusu çalışmaları yapıyor, bu sorunu yargıya taşıyacağını söylüyor. Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suriye ve çok sayıda Afrika ülkesinden yüz binlerce kişi yıllardır sınırlarımızdan askerlerimizin gözüne bakarak Türkiye’ye geliyor. İran kaynakları son bir ayda 20 bin Afgan’ın İran üzerinden Türkiye’ye girdiğini paylaşıyor. Bu bir demografik operasyon ve Ana Muhalefet Partisi izliyor.

Kırsaldan CHP’ye az oy çıkmasının nedeni oradaki insanların Cumhuriyet’i anlamamaları mı, özgürce oy vermelerinin çeşitli yollarla engellenmesi midir? Bu konunun bilimsel yöntemlerle araştırılması gerekir. Kırsalda yaşayanlar da mazota gelen zam nedeniyle üretemiyor, en temel gereksinimlerini karşılayamıyor, köy okulları kapatıldı, çocuğunu okutamıyor… Köy okulları, Devlet yurtları kapatıldığı için Cemaat yurtlarında, yatılı kuran kurslarında çocukları yandı!

Sağlıklı toplanan verilere bakmadan yorum yapılırsa, seçim yitirme nedeni salt MYK’ye bağlanırsa, yeni oluşturulan MYK’de Eğitim konusu gene savsaklanırsa (ihmal edilirse)

Türk eğitim sistemi yerle bir edilmişken, köklü üniversiteler çökertilip uyduruk vakıf üniversiteleri kurdurulurken, rektörler yandaşlarına diploma satarken, akrabalar üniversitelere atanırken, sınav soruları çalınırken, cemaat vakıfları özel öğretim kurumları açmışken, öğretim kadroları KHK ile atılmışken, MEB ile dinci vakıflar arasında sözleşmeler (protokoller) imzalanmışken, okullar cemaat maskeli dinci-gerici tarikatlara teslim edilmişken, okullara imamlar atanırken, milyonlarca çocuk eğitim hakkını kullanamazken, özel öğretim kurumları devlet kaynakları ile desteklenirken, Anayasa korumalı (md.174) Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Yasası çiğnenmekteyken… Atatürk’ün kurduğu CHP “Eğitim” konusunu yok sayarsa?

Sakarya Savaşı sürerken 15 Temmuz 1921’de cepheden gelerek “1. Maarif Kongresi”ni yöneten Mustafa Kemal Paşa,

  • Eğitimdir ki; bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. demiştir.

 ***
Atatürk’ün kurduğu CHP ne yapmak istiyor?

Önceki yıllarda eğitimin bir bilim alanı olduğunu bilmeyen (öğretim üyesi / öğretmen olmak yeterli değil) üyelere eğitim konusunun teslim edilmesi ne yazık ki AKP’nin laik, ulusal eğitim sistemini yıkma çabalarına su taşımış, taşımaktadır.

Sayın Genel Başkan,

Ben; kamu üniversitelerinde 45 yıl öğrenci yetiştirmiş, yüksek lisans ve doktora tezleri yönetmiş, öğrencilere, demokratik kitle örgütlerine, MEB’e, kamu ve özel kurumlara akademik danışma hizmeti vermiş, (Sayın Öymen başkanlığındaki CHP’de üye eğitimleri yapmış) bilimsel araştırmalar yapmış, ulusal ve uluslararası yürütülen projelerde çalışmış, bilim alanında kitaplar yazmış “Eğitim Programları ve  Öğretim” bilim alanı uzmanı Profesör F. Dilek Gözütok olarak;

Altı ay önce yazdığım mektupta iktidara geleceğinizi ümit ederek size bilim, sanat ve spor alanları uzmanları, program geliştirme uzmanları, eğitim psikologları, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanları, eğitimde ölçme ve değerlendirme uzmanları, her basamak ve alandan öğretmenlerin oluşturduğu büyük bir takım (ekip) kurulmasını, bu uzmanların programları yenileme / güncelleme, kitapları iyileştirme çalışmaları yapmalarını önermiştim. Yetişmesine katkıda bulunduğum akademisyenlerden “Yaparız Hocam!” sözü almıştım. Adına “Demokratik Eğitime Geçiş” ya da “Milli Eğitim Yoluyla Türkiye’yi Çağdaşlaştırma ve Yurttaşları Demokratikleştirme Atılımı” veya uygun görülecek başka bir başlıkla Eğitim Seferberliği başlatılması gerektiğini belirtmiştim. Mektubumu okuyup okumadığınızı bile bilmiyorum.

Ben, kızların okumasına karşı olan tutucu (muhafazakâr) bir babanın ilk üçünü küçük yaşta evlendirdiği 4. kızıyım. Babamdan habersiz girdiğim sınavları kazandım ve bu ülke beni Atatürk’ün kurdurduğu parasız yatılı Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda okuttu. Vatanıma olan borcumu ödemek için gücümün yettiğince,

  • kanımın son damlasına dek Atatürk ilkelerinin yaşatılması konusunda çalışacağım.

Selâmlar. 18 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. F. Dilek Gözütok
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Emekli Öğretim Üyesi

“Cumhuriyet’in 90. Yılında Kazanımları Geleceğe Taşımak” panelimiz..


Dostlar
,

Cumhuriyetimizin 90. yıldönümünü anmak üzere,
Yüksek Ticaretliler Derneği Ankara Şubesi‘nin çağrılısı olarak bir panele katıldık.

Şube Başkanı Sn. Davut Özdemir ve çalışma arkadaşlarına nazik çağrıları ve düzenelemedeki emek ve özenleri için teşekkür borçluyuz.

Paneli Şube Başkanı Sn. Davut Özdemir yönettiler. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden (ilkokul arkadaşımız) Sn. Prof. Dilek Gözütok ve biz de konuşmacı idik.

IM000818.JPG

(Foto için dostumuz Sn. Duran Aydoğmuş’un inceliğine teşekür ederiz..)

Konumuz;

“Cumhuriyet’in 90. Yılında Kazanımları Geleceğe Taşımak” idi..

Panel yöneticisinin sunuşu ve konuşmacıların kısa özgeçmişlerini aktarmasının ardından konuşmalara geçildi. Yaklaşık yarımşar saatlik 2 sunu yansılar eşliğinde yapıldı. Ardından soru ve katkılar alındı. Sunuların yansılarını izlemek için
aşağıdaki erişkelerin (linklerin) tıklanması gerekiyor :

90._yil_Cumhuriyet_Yuksek_Tic._D

Cumhuriyet_ve_Kadin

Aklımız Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği meşaleli yürüyüşte kaldı.
Ancak zamanlama, Kızılay – 1. TBMM arasındaki bu coşkulu yürüyüşe katılmamıza olanak vemedi (geçen yıl biz katılmıştık..).

2 saati bulan panel ardından, Dernek binasındaki lokantada Cumhuriyet yemeğine geçildi. 20 : 00 – 20:30 arasında yarım saat yemeğe ara verilerek,
Büyük ATATÜRK’ün Sofrası‘na gönderme ile fikir taraması yapıldı.
Söz alan konuklar Cumhuriyet, Aydınlanma, Atatürk.. konularında anı – deneyim vb. aktardılar.

Cumhuriyetimizin ilanı saati olan 20:40’ta ise herkes ayağa kalktı,
Yüce Atatürk ve Cumhuriyet’e emek veren dava arkadaşları saygı ve şükranla selamlanarak, kadehler Cumhuriyetimizin 90. yaşı için kaldırıldı..

YAŞASIN CUMHURİYET!.. haykırışları salondan dışarılara taştı..

Kararlılık da öyle : Katılımcılar 3 kez üst üste

“Yaşatacağız,
yaşatacağız,
yaşatacağız!”

diye yüksek sesle kararlılıklarını da vurguladılar…

Amatör dostlar Atatürk’ümüzün sevdiği şarkı ve türküleri çaldılar ve seslendirdiler..

  • “Nice 90 yıllara!” kararlılığı ile gece yarısına doğru “Atatürk’ün sofrası” sonlandırıldı.

Sevgi ve saygı ile.
30.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ALMANYA’dan : Vatan Emek ve Cumhuriyet için Atatürk’te Birleştik!

Vatan Emek ve Cumhuriyet için Atatürk’te Birleştik!

Dostlar,

Yurtdışında olup vatan özlemini iyi bilen yurtsverlerimizin de yüreği
elbette CUMHURİYET AŞKI ile dopdolu..

ADD Berlin Şubesi Başkanı Sayın Olcay Başeğmez dostumuz da bu kişilerden biri.
Oradaki Türk toplumunun kültürel değerlerini korumaları için sürekli etkinlikler yapmaktalar. 26 Ekim’deki yürüyüşe, dikkat edilirse, geçmişte bir araya gel(e)meyen tüm kesimler katılıyor..

Artık ortak cephe tektir,
Türkiye’deki bölücü – gecici -dinci faşizme karşı BİRLEŞİK CEPHE!

Almanya bu ülkelerin başında. 2,5 milyon dolayında yurttaşımız var orada.
İlk göç dalgası 1961’de idi. Aradan yarım yüzyılı aşkın bir süre geçti.
İlk gidenlerİn, “Öncülerin” torunları artık aktif yaşamdalar ve önemli bir bölümü de
Alman yurttaşı, Alman toplumu ile bütünleşerek Türk asıllı Alman vatandaşları durumundalar. Aman ulus devletinin sentez gücü işte bu. Assimilasyon yok ama bütünleşme (integrasyon) var.. Resmi dil tek ve Almanca! Hiçbir etnisite
özerklik -federal bölge vs. peşinde değil emperyalizme maşa olarak.. Almanya çokgevşek bir federasyon, özünde ise çok katı bir tekil – ulus devleti..
Bize çok görülen türden.. kökü dışarıda AÇILIM – SAÇILIM saçmalıkları ile parçalanmamamızı dayatan türden..

1005004_10201384138257933_753539012_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

28 – 30 Ekim 2011 günlerinde biz Sn. Başeğmez ve ark.nın çağrılısı olarak
bu ülkedeydik. Berlin, Kiel ve Hamburg’ta Cumhuriyetimizin Kazanımları
odaklı konferanslar verdik.. Hem kazanımları hem de savunulmasını irdeledik.
Bu sunumlarda kullandığımız power point yansılarını pdf olarak aşağıda sunuyoruz.

Berlin_Kiel_Hamburg_88._ yilinda_Cumhuriyet’in_Kazanimlari_28-30_Ekim_2011

Şimdi, 2 yıl sonra, AKP iktidarının dış güdümlü saldırıları ile epey hasar almış olan Cumhuriyetimizin kazanımlarını nasıl savunacağımız konusunda ciddi hatlar
örmek zorundayız.

Temel gündem budur..

Türkiye Cumhuriyeti, “siyasetle”, hukukun da alet edildiği” dış yönlendirilmeli
yoz bir siyasetle adım adım yıkılmakta..

Belki de artık

  • “Devletin Cumhuriyeti yok”, “Halkın Cumhuriyeti var”!

Gerekiyorsa yeniden kuracağız!..

Fransa’da Cumuriyet 1789 Devrimi ile çok kanlı olarak kuruldu.
Kısa süre sonra Napolyon İmparatorluğu geri getirdi..
Git geller sürdü.. Son olarak bir başka asker, General Charles DeGaulle,
5. Cumhuriyeti kurdu. Halen sürmekte..

Bu bağlamda bizim de 29 Ekim 2013 Salı günü saat 17:00’de bir panel konuşmamız olacak..

Yüksek Ticaretliler Derneği düzenlemekte.. Mithatpaşa Cd 16/2’de..
Bizimle aynı üniversiteden ama Eğitim Fakültesinden Sn. Prof. Dilek Gözütok ile
2 konuşmacıyız. Dernek Ankara Şubesi Başkanı dostumuz sayın Davut Özdemir
paneli yönetecek. İşbölümü yaptık, Sayın Gözütok dünden bu güne taşıyacak Cumhuriyeti.

Biz de bu günden geleceğe taşımaya, savunmaya, gerekirse yeniden inşaya odaklanacağız.

Bekleriz…

Bu hafta epey etkinlik var..

ADD’nin 26 Ekim 2013 Pazartesi günü Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki paneli de çok önemli. Saat 14:00’te başlayacak. Çok güçlü bir kadro var orada.

ADD Genel Başkanı Sn. Tansu Çölaşan yönetiminde YÖK eski başkanı Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. Eroğan Teziç, CHP Eskişehir Milletvekili Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. Süheyl Batum, İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Galatasaray Üniv. Rekör Yrd. Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu..

En önemlisi is 29 Ekim günü yapılacak olan yürüyüşler ve açıkhava kutlamaları..

Ankara’da saaat 11:00’e Tandoğan’da buluşmak ve en az 1 milyon insan ANDIMIZI okumak..

İzmir’de Gündoğan’da, İstanbul’da İstiklal’de… tüm Türkiye’de..

Haydi Türkiye, kalk ayağa, yeter artıki daha çok gecikme – işi güç etme; CUNHURİYETİNE SAHİP ÇIK!

Sevgi ve saygı ile.
24.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net