Etiket arşivi: Yabanıl (vahşi) kapitalizm

Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM!

Dostlar,

Dün, 25 Temmuz 2023 günü saat 14:00 dolayında Cumhuriyet web TV bizimle bir görüşme yaptı. Görsel aşağıda..

Ancak bu görüşme bir kayıt oldu. Biz canlı yayın olarak algılamıştık ve üstteki görseli öncesinde paylaştık.. Affola..

Az önce, bizimle bu söyleşiyi yapan değerli muhabir Beste Çelik, erişkeyi (linki) bize yolladı. Yaklaşık 17 dakika..

Fakat biz bu görüşmede klasik, günübirlik, artık herkesin öğrendiği yalın tıbbi önerilerle yetinmedik..

Küresel ölçekte  “facia” aşamasına ulaşan iklim bunalımı (krizi) üzerinde durduk (climate disaster). Bu iklim faciası giderek tırmanacak. Küresel toplum, özellikle sera gazlarının atmosfere salımı konusunda etkili bir uzlaşmaya var(a)madı. Fosil yakıt kullanımı ve ÇEVRE TALANI sürüyor!

Homo sapiens” dünyanın içine etti! Onu yaşanmaz kıldı!

Homo rationalis” gibi davran(a)madı.. (aklını kullanmayı unuttu!)

Aşırı çoğaldı.. Papa Francis’in deyimi ile tavşanlar gibi üredi!
Dünya nüfusu 8+ milyar ve sonlu dünya kaynakları bunca nüfusa yetmiyor!

Dünya nüfusunun 1/10’u aç! (FAO verisi)

  • Her kadına 1 çocuk… başka yolu yok ve hemen!

Homo economicus” da olamadı..

Yabanıl (vahşi) kapitalizm doğayı fahişe gibi görerek
kar hırsı ile yağmaladı, “ırzına geçti”!  

Sorumsuzca davranarak “Homo hedonicus” oldu! (zevk tutsağı)

  • Geldiğimiz aşamada artık neredeyse dönüşümsüz evredeyiz..

Tüm alışkanlıklarımızı, yaşam biçimimizi HIZLA VE KÖKTEN DEĞİŞTİRMELİYİZ..

İsrafsız, çok tasarruflu, yenilenebilir enerjiye dayalı bir YEŞİL YAŞAM kurmalıyız her yönüyle..

Bisiklet, toplu taşıma, kent mimarisi, inşaat tekniği, su yönetimi.. karbon ayak izini herkes, hızla en aza indirmek zorunda..

Bir bütün olarak, artık ve de hızla HOMO ENVİRONMENTUM‘a evrilmeliyiz! (Bu betimleme bize ait.. çevreye saygılı insan..)

Unutulmasın; bizler öyle “eşref-i mahlukat” falan değiliz!
Yeryüzünde biyolojik / ekolojik olarak zorunlu parazitleriz!

Dünya bizler yokken çok daha güzeldi ve bizler olmazsak çok daha mutlu, sağlıklı dahası yaşayabilir olacak!

Baksanıza, aklını yitirmiş birileri Türkiye’de, Milas-Akbelen’de 18 bin ağacı keserek kömür madeni alanını “genişletme” saldırısında.. Yargı bağımsız ve tarafsızlıktan uzaklaştırıldığı için çelişkili ve çevre hakkını gözeten kararlar ver(e)miyor..

AKP iktidarı yerli – yabancı sermayenin mutlak koruyucusu olarak, kolluk gücünü yaşam alanlarını savunmak isteyen masum, silahsız, şiddet kullanmayan kadın – yaşlı.. bölge insanının üstüne sürüyor.. TOMA’sı ile, basınçlı suyu ile, biber gazı ve copu ile.. Yersiz – hukuksuz, orantısız güç kullanıyor.. Açıkça suç işliyor!

Anayasanın ilgili maddeleri                      : 

Ormanların korunması ve geliştirilmesi
Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli
kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe
yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez….

Orman köylüsünün korunması
Madde 170- Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, .. orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; … Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına…
Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı
tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

Image

Öte yandan                     :

Akbelen ormanında yurttaşın savunması meşru ! Hak ve ödev.
Ama karşıda, sermayeye tutsak bir iktidar ve kolluk.

Anayasa md.56 :

  • “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
    Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
  • DİKKAT: Yurttaş anayasal görevini yapıyor, engellemek suç!

Image

Aşırı sıcaklar ve İklim faciasının ana nedenlerinden biri de ORMANSIZLAŞTIRMA!

Üstelik fosil yakıtları giderek terk etmek ve yenilenebilir / yeşil enerjiye yönelmek zorunlu iken..

Tarih, uygarlık, insanlık… AKP iktidarının Akbelen’de sergilediği vahşeti, çevre düşmanı – sermaye tutsağı ilkel politikasını asla bağışlamayacak ve unutmayacak..

Siz bu arada sıcaklardan korunmak için gündüz 11:00 – 16:00 arasında dışarı çıkmayın, şapka – şemsiye, UV filtreli güneş gözlüğü kullanın, klimalarınızı çalıştırın… bol sıvı alın vs.

17-18 dakika süren konuşmamızı izlemek ve yaymak için lütfen tıklayınız :

https://www.youtube.com/watch?v=H2fVQ2TWE0c

Sevgi, saygı, acı, kaygı ve ÖFKE ile.
26 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

Not : Bu yazı ADD Genel Merkez webinde de yayınlandı..
Asiri-sicaklarla-nasil-basetmeli-Akbelen-vahseti-ve-care-HOMO-ENVIRONMENTUM.pdf (add.org.tr)

MELTEM TV Programımız : AKP Neden Yapıcı-Barışçı Olmuyor?

Dostlar,

Dün akşam (13 Temmuz 2023, Perşembe) saat 19:35 – 19:57 arasında yaklaşık 22 dakika Meltem TV‘de idik.

Deneyimli ve usta sunucu Sn. Gülgûn Feyman Budak‘ın sorularını yanıtladık.

Hem havaların fiziksel / meteorolojik olarak sıcaklığını hem de ülkemizin başta politik olmak üzere bunaltan ekonomik sorunlarını irdeledik.

Klasik “sıcaklardan korunma” (!) yöntemlerine değindik. Güneş gözlüğü konusu önemli. Güneşten gelen zararlı UV ışınlarını tutmayan (filtre etmeyen, süzmeyen) güneş gözlükleri kullanılMAmalı. Bunların kullanılması, kulanılMAmasından daha zararlı.

Bu tür gözlüklerin üretimine, pazarlanmasına, dışalımına Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı izin vermemeli. Biraz pahalı olabilir bu gözlükler, alamayan insanlarımız –ve herkes– yazın mutlaka şapka giysin.. dedik.
***
Öte yandan, aşırı sıcaklar sorunu küresel ve sistematik.

Dünyamız bir İKLİM FACİASI ile yüz yüze ve bu tablo “Antroposen“!

Yani “insan kökenli, sorumlusu sorumsuz – akılsız insanlık..

  • Yabanıl (vahşi) kapitalizm, akıl dışı hızlı nüfus artışı, çevrenin talanı..

İnsanlık aklını başına almak ve yarattığı sürdürülemez faciayı “HIZLA” toparlamak zorunda.. Bunu için derhal

HOMO ENVİRONMENTUM‘a evrilmesi gerek.

Bunu biraz açtık. Hemen, ivedi, yaygın küresel işbirliği ile..

AKP=RTE‘nin 21 yıldır kesintisiz izlediği irrasyonel (us dışı) ve açıkça tarikat – cemaat yanlısı, büyük sermaye güdümünde ve yabancı sermaye yandaşı politikalarının ülkemizi sürüklediği çıkmazı konuştuk ikinci bölümde.

Ülkenin talan edildiğini, gelir dağılımının bozulduğunu, laik kesimden dinci yandaşlara sermaye aktarıldığını, iktidar zenginleri hatta Dolar milyarderleri yaratılarak siyasetin kirli biçimde finanse edildiğini… açıkladık.

AKP’nin bilinçli yoksullaşTIRma politikası güttüğünü, yandaşlarını devlet kaynaklarıyla parti yardımı imiş gibi göstererek desteklediğini, böylelikle, yarattığı derin ve yaygın (dikey ve yatay) yoksulluğu yönettiğini ve bu kesimin (yandaşlarının) oylarını alabildiğini, yoksullaştırmanın seçici olduğunu aktardık. Bu durum siyaset biliminde bir “anomali”!

Ancak makro göstergelerin de olağanüstü bozulduğunu ve temerrüt eşiğine (borçları çevirememe, iflas / moratoryum)  sürüklendiğimiz, devasa “3 Açık” (Cari / Dış Ticaret / Bütçe açığı) içinde şeytan üçgenine savrulduğumuzu anlattık.

Çözümleri sunduk… En başta SERVET VERGİSİ! Yurtdışından örnekler verdik..
Nedensiz ve haksız zenginleştirilen çok varlıkılıların servetlerinden vergi..

  • Onlar böylesine ölçüsüz varsıl/zengin edildikleri için on milyonlarca insan yoksul ve işsiz!

Kimi ölçüsüz, adaletsiz vergiler Anayasa md.2, 10 ve 73’e açıkça aykırı..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve ulusun bilinçlendirilmesini, iktidardaki sağduyulu – yurtsever insanlarımızın da bu meş’um (lanetli) gidişe parti içinde “dur” demelerini diliyor, bekliyor ve bu bağlamda tarihsel çağrı yapıyoruz.

Çoooooooookkkkkkkkkk geç olmak üzere…

İzlemek içi tıklayınız lütfen..

Meltem TV ve Sn. Feyman Budak’a teşekkürlerimizle.

Sevgi ve saygı ile. 14 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

5 Haziran Dünya Çevre Günü

Adnan Tibet'in Çukurova Üniversitesi Kurumsal Kültürüne Katkısı - Prof.Dr. İbrahim ORTAŞ - Çukurova Manşet

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

(AS : Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Evet, bu gün 5 Haziran Dünya Çevre Günü!

1900’lü yılların başında 1 milyar olan dünya nüfusunun hızla artmayı sürdürmesi ile günümüzde 8+ milyar insanın doğa üzerinde yaratığı besin gereksinimi ve barınma yeri istemi doğal kaynakların azalmasına neden olmakladır.

Biyoçeşitliliğin erozyona uğramasına ve kimi bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanları yitirildiği için nesli (soyu) yok olmuş veya olmaktadır.

Doğal kaynakların giderek azalması, toprak, su ve atmosfer kirliliğinin artması birlikte iklim değişimlerine (AS: artık iklim faciası!) neden olmaktadır.

Doğayı ve çevreyi korumak artık tek tek bireyler için bir görüş değil; bireysel ve toplumsal olarak zorunlu bir durumdur.

Tek tek ülkelerin değil bütün dünyanın bütünlüklü bir bilinç ve farkındalık ile kırılgan iklim değişimine karşı doğadan yana politikalar ve etkinlikler oluşturması kaçınılmaz.

Hepimiz sorumluluk bilinci içinde doğanın sürdürülebilirliği sağlama görevi üstlenmemiz gerekir.

Bir kez daha, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’müz kutlu olsun!

Hepimizin yaşamı ve gelecek güvencesi olan doğayı koruma bilincinin ve farkındalığını artırılması için çevremizi bilgilendirelim ve bilincin çoğaltılması için çabalayalım.
================================
Dostlar,

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak temel insan hakkıdır.

5 Haziran Dünya Çevre Günü, 1972 Stockholm Konferansı ardından, 1973’ten bu yana Birleşmiş Milletler Çevre Programı – UNEP öncülüğünde bu gün kutlanıyor.

Ülkemizde hava kirliliği, su yetersizliği ve kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, elektromanyetik alan kirliliği, ışık kirliliği, “politik kirlilik” gibi pek çok sorun gündemde.

İktidarın sermaye yanlısı politikaları yüzünden çevre yıkımı (tahribatı) sürekli büyüyor.

  • Türkiye doğasını yitiriyor ve çölleşiyor..
  • AB’nin çöp deposuna dönüşmüş durumdayız!

Türkiye, önceki yıl neredeyse 15 milyon ton atık dışalımı (ithalatı) yaptı AB’den.
Bu tutar, AB’nin toplam atık dışsatımının (ihracatının) yarısı dolayında.

Anayasa m. 56/1 ve 2 :

A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
Madde 56 –

  • Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
  • Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.

Dolayısıyla Çevreyi korumak yurttaşlar için hem Anayasal bir hak hem de yükümlüktür.

“Sürdürülebilir kalkınma” dönemi kapandı..
Artık ivedi olan “sürdürülebilir yaşam“!
Herkes çoooook ama çoooooooooooooook tasarruflu yaşamalı, SIFIR İSRAF!

Yabanıl (vahşi) kapitalizmin bitmeyen kâr hırsını = dünyayı talanını durdurmak gerek.

Nüfus artışını da kesinkes frenlemek zorunlu!
Artık yapay zekalı “İnsan Eşdeğeri Robotlar” (MER) üretimde devrede..
Sayıları 2030’a dek 800 milyonu bulacak. Bu durum korkunç işsizlik demek!

  • HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Sevgi ve saygı ile. 05 Haziran 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Türk Tabipleri Birliği : “İnsan Hakları İhlalleri ve İyi Hekimlik”

ttb_logosu“İnsan Hakları İhlalleri
ve İyi Hekimlik”

10 Aralık 2016, Cumartesi, Gazi Mustafa Kemal Bulv. Şehit Daniş Tunalıgil Sok 2/17-23, Maltepe – Ankara

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)


10.00 AÇILIŞ
10:15-11-30
I. Oturum: Beden Bütünlüğü /
Medikal kastrasyon  (Hadım cezası)

Oturum Başkanı: Dr. Vedat Bulut
Dr. Koray Başar: Cinsel suç ruhsal bozukluk mudur? Psikiyatrik tedavinin suçun yinelemesine etkisi olur mu?
Dr. Nüket Örnek  Büken: Kişinin bedenine dokunulabilir mi?
Dr. Lale Tırtıl:  Tecavüz /cinsel suçlar bir şiddet mi yoksa hormonal hastalık mı?

11.30-12-30 

  1. Oturum: OHAL’de öğrenim ve çalışma hakkı ihlalleri
    Oturum başkanı: Dr. Taha Karaman
    Dr. Mihriban Yıldırım: Yaşanmış örnek üzerinden eğitim hakkının ihlali
    Dr. Kerem Altıparmak : OHAL hukuku ve eğitim ve çalışma hakkının ihlal edilmesi

12.30-13.30 YEMEK ARASI 

13.30 -15.15
III: Oturum: Olağanüstü hallerde insan hakları ihlalleri
Oturum başkanı: Dr. Halis Yerlikaya
Dr. Cem Kaptanoğlu: İşkence nedir, insanı nasıl etkiler
Dr. Ayşe Uğurlu: İstanbul Protokolü’nün uygulanması
Dr. İbrahim Halil Mert: Sokağa çıkma yasaklarında insan hakları ihlalleri
Dr. Kamiran Yıldırım: Cizre’de yaşanan insan hakları ihlalleri
Av. Gülseren Yoleri:  10 Aralık 2015 – 10 Aralık 2016 tarihleri arasında Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri

ARA; 15:00-15.30
15.30-17.00

  1. Oturum: İnsan Hakları İhlalleri ile Mücadele
    Oturum Başkanı: Dr. Deniz Erdoğdu
    Dr. Taha Karaman : Travma ile baş etme
    Dr. Ümit Biçer :TİHV’de  İşkenceyi raporlama ve tedavinin planlanması
    Av. Gülseren Yoleri: Raporların değerlendirilmesi ve insan hakları mücadelesi
    =============================Dostlar,

Bilindiği gibi, tıp doktoru olmamız nedeniyle biz de Türk Tabipleri Birliği‘nin
Ankara Tabip Odası üyesiyiz. Bu toplantının öğleden önceki bölümüne katılacağız.

Yarın, 10 Aralık 2016 günü DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ..

Gerekçesi ise İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (İHEB – UDHR) BM
(Birleşmiş Milletler) tarafından kabulünün 68. yıldönümü..

Evet, İnsan Haklarının 20. yy’da, somutlaşmış en ileri aşamasının belgesidir bu Bildirge..

Uygarlık, temel insan hak ve özgürlükleri adına son derece sevindirici, bir küresel uzlaşma metnidir. Taa 1215’lerde İngiltere Kralı Yurtsuz John’a doedal aristokratlarca dayatılan
Magna Carta Libertatum‘dan İHEB‘e.. 733 koca yıl geçmişti İHEB ilan edildiğinde..
Köle Spartaküs‘ün ayak bileğindeki tutsaklık – kölelik zincirini ayrımsayarak (fark ederek)

* Bu zincir benim ayağımda ne arıyor??
diye sorarak isyanının özerinden ize neredeyse 1900 yıl geçmişti 1948’e geldiğimizde..
Çoook kanlı oluştu Bu Bildirge‘ye (İHEB) ulaşma savaşımız ve Çağlar geride kalmıştı..

21. yy’a yaklaşırken, çeyrek yy kadar öncesinden gönlümüzden geçirdiğimiz, bu Bildirge’nin
21. yy. ya da 3. Binyıl (Millenium) sürümünü (versiyonunu) yaratabilmek idi..

Ne var ki emperyalizm Küresel ölçekte yaşamın hemen her alanına abanıyor ve yabanıl (vahşi) kapitalizmi dayatıyordu.. Bu yüzden epey mevzi yitirdik, İHEB surlarında çoook gedikler açıldı.. Günümüzde neredeyse örtük ve vekaleten, şimdilik bölgesel sınırlama ile bir 3. Dünya Paylaşım Savaşı içindeyiz ne acı ki!

Biz de yarın, üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nde bir konferans vereceğiz:

  • İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 68. Yılnda En Temel İnsan Hakkı :
    Sağlıklı Yaşam Hakkı

Duyuru görselini sitemiz manşetine koyduk.. 10 Aralık 2016 Cumartesi, saat 14:00 – 16:00, Necatibey Cd. 13/13, Sıhhiye  – Ankara..

Her 2 toplantıyı da bilgi ve ilginize sunmak isteriz.

Emek verenlere, vereceklere, bize konferans olanağı sunanlara teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile.
10 Aralık 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

Temmuz ayında 123 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi !


Dostlar,

Türkiye’de adına iş kazaları denmesi sürdürülen (?!) “İŞÇİ CİNAYETLERİ” nedeniyle ölümler hız kesmeden sürüyor..

Haziran’da 141 olan kurban sayısı Temmuz 2014’te 123 olarak kayıtlara girdi.
Bunlar kayıtlara girenler..
Kayıt dışı çalıştırılan emekçinin “iş kazasından” söz edilebilir mi?

Dün, Zonguldak’ta kaçak kömür madeninde göçük yaşandı ve 9 emekçi enkaz altında kaldı. Saatlerce saklanan göçük, enkazda kalan işçi yakınlarından birinin olayı öğrenmesi ve polisi araması ile gündeme girebildi.

Çalışma Bakanlığı açıklama yaparak, aylar önce bu ocağın mühürlendiğini bildirdi.
Ama bu ocak çalışmayı sürdürüyordu. Sorularımız yalın ve özlü :

1. Çalışma Bakanlığı kaçak ocakları mühürler bırakır mı? Sonra izlemez mi?

2. Uçan kuştan haberli olan güvenlik güçlerimiz, T.C. sınırları içinde Zonguldak taşkömürü havzası adlı avuç içi kadar ve bildik – sabıkalı coğrafyada kaçak çalışan ocaktan habersiz nasıl olabilir? Göz yumuldu ise kimler ve ne karşılığında??

3. Zonguldak Çalışma İl Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü ve Valiliği yıllık çalışma planlarında ve yıl sonu etkinlik raporlarında kaçak madenler ve öbür iş yerlerinin denetimi ve engellenmesi kapsamında hangi içerikler yer almaktadır?
Ya da bu bağlamda hiç içerik yok mudur = sorun görmezden mi gelinmektedir?

4. İşveren TV’lerde, göçen kömür ocağında bir sorun olmadığını, işçilerin sigortalı olduklarını ve primlerinin yatırıldığını söyledi. Çalışma izni olmayan, mühürlenmiş,
kaçak bir iş yerinde çalışanlar nasıl kayıt içi, sigortalı olur ve primleri yatırılabilir?
Apaçık yalan söyleyen ve yasaları, insan yaşamını hiçe sayan bu işveren hakkında
ne gibi yasal işlem yapılacaktır? Bu işveren bu bağlamda sabıkalı mıdır?

5. Devlet gerçekten işçi cinayetlerini önlemeye kararlı mıdır;
yoksa sermayenin baskı ve güdümünden sıyrılamamakta ve
“ne şiş yansın ne de kebap” politikası mı gütmektedir??

Devlet kimin devletidir; sermayenin mi, halkın mı??

  • Veee, Türkiye yıllardır ölümlü iş kazalarında (=işçi cinayetleri!) Avrupa 1. liğini, Dünya 3. lüğünü bırak(a)mamaktadır. Bu utanç ve acı kimindir, kimlerindir??

Türkiye işvereni, Adam Smith’ten kalma 3 yüzyıllık “maksimum kâr” ilkelliğinden
ne zaman ve nasıl kurtulacaktır??

Yaşamın pek çok alanında “optimizasyon” süreçleri geçerli iken;
kapitalist = semayedar ” maksimum kâr” dan “optimum kâr” a ne zaman ve
nasıl geçmeyi planlamaktadır?

Yabanıl (vahşi) kapitalizm inat ve ısrarla bu ilkelliğini ve insanlıkdışılığını
sürdürecek midir; bir parça olsun evrimleşerek insancıllaşma çabası gösterecek midir?
Sermaye, ilkelliğinde – çağdışılığında inat ve ısrar edecekse yaşamda barış
nasıl sağlanacaktır?

İş ve ekmek yoksa barış nicedir?

Küresel sermayeye tarihsel çağrımız ve uyarımızdır                             :

“Kâr maksimizasyonu” John Locke’tan, Adam Smith’ten kalma nostaljik bir galattır.
Artık “Sürdürülebilir” değildir; İngilizce de söyleyelim iyice anlaşılsın;
“un-sustainable” dır..

Reformcu (!) Sermaye bir reform da bu bağlamda yapsın ve üretim süreçlerinin çıktılarını emekçi ile paylaşımda vahşi ve ilkel “maksimum kâr” dan vazgeçerek; emekçilere de insanca yaşayabilecekleri bir ücret ve iş sağlığı – güvenliği ortamı sağlamayı esas bilsin..

Gene çoook çok kâr eder ama hiç olmazsa düzen bir süre daha “sürdürülebilir” kalır..

Ne buyurursunuz sermaye baronları?

Sevgi ve saygı ile.
13 Ağustos 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

Temmuz ayında 123 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi !

Temmuz ayında Türkiye’de yaşanan işçi cinayetleri sonucu 123 işçi yaşamını yitirdi. En çok ölüm tarım ve orman iş kolunda yaşandı.
Sol – 11 Ağustos 2014

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin yayınladığı rapora göre,
Türkiye’de Temmuz ayında en az 123 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Meclisin yayınladığı verilere göre, Temmuz ayında iş cinayetleri en çok tarım, inşaat, metal, belediye / genel işler ve gıda iş kollarında yaşandı.

Raporda yaşanan ölümlerin iş kollarına göre sayıları şöyle sıralandı:

– Tarım, orman iş kolunda 42 işçi;
– İnşaat, yol iş kolunda 24 işçi;
– Metal iş kolunda 9 işçi;
– Gıda, şeker iş kolunda 7 işçi;
– Belediye, genel işler iş kolunda 7 işçi;
– Madencilik iş kolunda 6 işçi;
– Ticaret, büro, eğitim, sinema iş kolunda 6 işçi;
– Taşımacılık iş kolunda 5 işçi;
– Enerji iş kolunda 4 işçi;
– Çimento, toprak, cam iş kolunda 3 işçi;
– Konaklama, eğlence iş kolunda 3 işçi;
– Ağaç, kağıt iş kolunda 2 işçi;
– Sağlık, sosyal hizmetler iş kolunda 2 işçi;
– Petro-Kimya, lastik iş kolunda 1 işçi;
– Gemi, tersane, liman iş kolunda 1 işçi
– Savunma, güvenlik iş kolunda 1 işçi

Raporda işçilerin ölüm nedenleri ise şöyle sıralandı:

– Trafik, servis kazası nedeniyle 33 işçi;
– Ezilme, göçük nedeniyle 26 işçi;
– Diğer nedenlerden dolayı (kalp krizi, intihar, yıldırım düşmesi, saldırı vb.) 19 işçi;
– Düşme nedeniyle 13 işçi;
– Elektrik çarpması nedeniyle 11 işçi;
– Patlama, yanma nedeniyle 10 işçi;
– Zehirlenme, boğulma nedeniyle 7 işçi
– Nesne düşmesi, çarpması nedeniyle 4 işçi

Gazete Vatan Emek
Twitter@GazeteVatanEmek
Facebook: https://www.facebook.com/Gazetevatanemek
AYDINLIK BİR GELECEK, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras…
http://www.gazetevatanemek.com