Etiket arşivi: KOVİT-19 salgını

TÜRKİYE’de ÇIĞIRINDAN ÇIKAN İŞLENDİRME (İSTİHDAM) POLİTİKALARI ve ACİL ÇÖZÜM

TÜRKİYE’de ÇIĞIRINDAN ÇIKAN İŞLENDİRME (İSTİHDAM) POLİTİKALARI ve ACİL ÇÖZÜM


Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

Türkiye’de 2017 Anayasa değişikliklerinin ardından yürürlük alan, kendine özgü (sui generis) – siyasal yazında örneği olmayan ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde, Cumhurbaşkanına doğrudan bağlı 5 Ofis’ten biri “İnsan Kaynakları Ofisi” dir. 16 Bakanlıktan Sanayi ve Kalkınma Bakanlığı başta olma üzere Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, değişen ölçülerde öbür Bakanlıklar ve YÖK hem eğitim hem istihdam politikaları ile ilişkilidirler. “İnsan Kaynakları Ofisi”, daha çok gereksinim duyulacak insangücünü nicel ve nitel olarak öngörme yanındadır (tarafındadır). YÖK, hem öngörü hem sunu (arz) yönünde ikili bir işlevle yükümlüdür.

İşlendirme (istihdam) politikaları çok değişkenli olmaları bakımından, ciddi güçlükler içerirler. Anılan değişkenler İçsel (Ülkesel) ve Dışsal (küresel, uluslararası) olarak 2 ana kümeye ayrılabilir. Ülkesel değişkenlerin başında nüfus ve demografik nitelikleri belirtilebilir. Sözgelimi Türkiye’de 2020 sonunda 84 milyon vatandaş ve 6 milyon dolayında geçici (?) sığınmacılar, kaçaklar.. olmak üzere 90 milyona varan devasa bir topluluk yaşamaktadır! Her yıl 50 milyona yakın turist gelmektedir (Pandemi koşulları bir yana konursa). Nüfus artış hızı %1,45 gibi dünya ortalaması olan %1,10’dan oldukça yüksektir, 2019’da nüfus net olarak 1,2 milyon artmıştır. Bu sayısal dinamikler bir yandan fırsatlar sunarken, bir yandan da ağır ve çok boyutlu sorunlar doğurmaktadır; İşlendirme (istihdam) sorunu bunların başındadır ve sorun salt ülkesel ölçekte değil, küresel bunalım boyutundadır.

Ülkemizde kritik denge sağlanamamakta, örneğin sayıları 0,5 milyonu aşan mezun edilmiş öğretmen, bir o denli hekim dışı sağlı çalışanı  istihdam edil(e)memektedir. Bu olgu açık, tipik bir sunu (arz) fazlalığı olarak tanımlanmaktadır AKP = RTE tarafından ve salt bu alanlarla  sınırlı da değildir. 330 milyon nüfuslu ABD’de 21 milyon sağlık çalışanı görevdedir, her 1000 (bin) nüfusa 64 sağlık emekçisi düşmektedir. Türkiye’de ise 1,1 m / 90 milyon üzerinden bu ölçüt %o (binde) 12,2 olup ABD’nin 1/5’i düzeyindedir. Zaten SAİG (sağlık insangücü) standartlarında Türkiye, 36 OECD ülkesi içinde sonlardadır.

Hekimlik* dışında hemen her alanda Türk eğitim sistemi, insangücü politikalarında dramatik yanılgılara düşmüş ve çok ciddi sayıda eğitilmiş – diplomalı işsiz yaratmıştır. Öte yandan, ülkesel ve küresel dinamiklere bağlı olarak yaşanan kapitalizmin bitmeyen sürgit dönemsel bunalımları, istihdam yaratma ve artırmada bir istikrar sunamamaktadır. 2008’de başlayan ve hala sonlanamayan küresel ekonomik bunalım, IMF kestirimleri ile 45 milyon işsiz doğurmuştur. Öte yandan, küresel finans-kapital, mali araçlarını bankaları kurtarma yönünde kullanmış, işsizlik ve sonuçları ötelenmiştir. Gizli işsizlik, neredeyse açık işsizlik ölçüsünde yakıcıdır!

Türkiye’de istihdam sorunu her 2 yönüyle “sunu – istem” eksenlerinde ağır biçimde yaşanmaktadır. Ekonomi, içsel – dışsal etmelerin yüküyle, her yıl artan 1,2 milyon dolayında insana istihdam olanağı sunamamaktadır. Kamu kesimi sürekli olarak KüreselleşTİRme (= Yeni emperyalizm!) baskısıyla küçültülmekte, kamu hizmetleri daraltılarak piyasalaştırılmaktadır. Özel sektör ise, en çok kâr dürtüsü ile en az çalışanla işleri götürme politikası gütmektedir.

81 ilde üniversite (!)” politik seçimi ile genç işsizliği birkaç yıl ötelenmiş ancak ulusal kaynaklar ciddi biçimde israf edilirken, bu kesimde işsizlik en yüksek oranlara, 1/3’lere dek tırmanmıştır! PhD (Doktora) derecesi olan bin dolayında işsizimiz vardır ve bu olgu yeterince çarpıcıdır; hızlı bir beyin göçü nedenidir!

Öte yandan bilim – teknolojide dev adımlarla ilerlemeler olmakta, bu gelişmeler yeni uzmanlık alanları gerektirmektedir. Bu olgu da istihdam süreçlerinin “istem” (talep) yanını oluşturuyor. Yazılım mühendisliği, Mekatronik mühendisliği, gen ve moleküler biyoloji, tıp uzmanlık dallarında artan çeşitlenmeler gibi. Küresel rekabet, çok ağır koşullarda kendi dinamiklerini adeta dayatmaktadır.

Ek olarak, üretim desenlerinde – araçlarında devrimsel nitelikte sıçramalar yaşanmaktadır.
MER” kısaltmasıyla uluslararası terminolojiye yerleşen adlandırmayla “Man Equivalent Robot” teknolojisi ufuk ötesi açılımlar getirmiştir. Son yıllarda yapay zeka ile donatılan “AI-MER” ler “Android” / İnsansı olarak adlandırılmaktadır. 2030’a dek, önümüzdeki 10 yılda 800 milyon insan, bu Endüstri 4.0 Devrimi bağlamında istihdam dışı kalacaktır. O halde insangücü arzında sınırlama kaçınılmazdır, bu da NÜFUS PLANLAMASI ile olacaktır. Gelişmiş ülkeler potansiyel gelişmeleri öngörmüş ve önlemlerini almışlardır, negatif nüfus büyümesi aşamasına geçmişlerdir.

Çok ağırlaşan Çevre kirlenmesi başka seçenek bırakmamaktadır; KOVİT-19 salgını tipiktir!

Türkiye, orta erimde nüfusunu 50 milyon dolayında tutmayı hedeflemelidir. Tersine bir tercih, durdurulamayacak bir  sömürgeleşme doğuracaktır!

Çağımızda asıl olan kalabalık – niteliksiz kitleler (gerici – sömürgen siyasal partiler için oy depoları !) değil, nitelikli – küresel rekabet gücünde dinamik bir nüfustur ve bu olgu stratejik önemdedir.

Abraham Maslow’un Gereksinimler Katmanlanması (Hiyerarşisi) kuramında kendini gerçekleştiren “Antropofil Homo Sapiens”e erismenin (Nirvana!?) başkaca bir yolu ve aracı gözükmemektedir.

TSK, yakın geçmişin yarısı kadar sayısal insangücüne indirgenmiştir. Er – erbaş için bile “uzman” nitemi – donanımı aranmaktadır. Yüksek teknolojik donanımlı bir TSK’nın 700 binleri aşan kol gücüne artık gereksinimi yoktur..

“HER AİLEYE 1 ÇOCUK” politikası ülkemizde / dünyada hızla uygulanmaya konmalıdır.

  • Ancak Türkiye’de hala “muazzam” bir nüfus artışı, AKP = RTE tarafından hesapsız (?!) biçimde teşvik edilmektedir.
  • Ülkemiz “Demografik Fırsat Penceresi” ni de kaçırma kritik riskiyle yüzleşmektedir; “sandviç toplum” a doğru sürüklenmekteyiz, örn. SGK ilan edilmemiş bir iflas içindedir!

Ülke kaynakları ve küresel olanakları / güçlükleri dikkate alan çok yönlü ve devingen (dinamik) istihdam politikaları yaşamsal önem taşımaktadır.

  • Yüksek işsizlik oranlarının kısa – orta erimde son derece ciddi stratejik istikrar sorunları yaratması kaçınılmazdır.

Bu bakımdan, DPT’nin (Devlet Planlama Teşkilatı) yeniden açılarak merkezi – ulusal kalkınma planları kapsamında istihdam politikaları da her 2 yönde (sunu – istem), kamusal sorumlulukla ve hızla akılcı (rasyonel) temellere dayandırılmak zorundadır.

  • İktisadi temelde PİYASACILIK ve siyasal düzlemde KÜRESELCİLİK, azgelişmiş ülkelerin iktisadi-siyasi istilası ve işgalidir. Buna karşılık memleketlerin yapabilecekleri şey açıktır:
  • İktisadi temelde PLANLAMACILIK ve siyasal düzlemde BAĞIMSIZLIK.” (K. Nweihed)
  • Kamu öncülüğünde planlı karma ekonomi!
  • Başka çıkış yolu yok, yok, yok!

Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 06 Ocak 2021, Ankara

  • Sağlık Bakanlığı 2023’te pratisyen hekimler için, 2030’da da uzman hekimler için zorunlu devlet hizmeti yükümünü kaldırmayı planlamaktadır..

2020 Ç a l ı ş m a l a r ı m ı z…

2020 Ç a l ı ş m a l a r ı m ı z…


Dostlar,

Her takvim yılı sonunda ülkemize katabildiklerimizi web sitemizde paylaşıyoruz..

2020 yılı boyunca, 23 Mart’tan başlayarak, 31 Aralık’a dek 217 adet TV konuşması, webinar vb. etkinlikler gerçekleştirdik. Anlı – şanlı renkli, “böyyük” medya bize hiç yere vermedi, sahibinin sesi olmayı sürdürdü. HALK TV, TELE1, KRT bize en çok ekran sunan organlar oldu.

2020 boyunca 53 adet Aydınlanma makalesi yazdık, fiziksel / sanal ortamlarda yayınladık..
Bu yıl çoğu Salgın ile ilgili idi.

  • 1 milyonu geçen tweet iletilerimiz oldu.

Gözlemlerimizi, deneyimlerimizi, önerilerimizi yayınlayalım istedik bir kitap olarak,
ancak önerdiğimiz 2 yayınevi,
salgın koşullarındaki ekonomik çöküntüyü gerekçe göstererek yanaşmadı.

KOVİT-19 salgını ile başetmek için tüm birikimlerimizi halkımıza / ulusumuza sunmaya çabaladık.. Ücretli tirollerden ölüm tehditleri aldık, apaçık “KANINI İÇECEĞİZ” diye sosyal medyada yazdılar ama T.C.’nin hiçbir Cumhuriyet Savcısı kendiliğinden hiçbir işlem yapma gereği duymadı. Adli soruşturma açılmadığı gibi, o kişilerin hesaplarına bir kısıt da görmedik.

Bize sayfalarını açan gazete, dergi, kitaplara teşekkür ederiz. Aşağıda 53 makalemizin dökümü var. Erişkeleri (linkleri) tıklanarak ya da kopyalanarak google vb. arama motorları (internet browser) aracılığıyla çağrılabilir, kopyalanıp arşivlenebilir ve en önemlisi paylaşılabilir.
Bu makalelerimizin birkaçı gazetelerde tam sayfa yayınlandı.. Sn. Yılmaz ÖZDİL ve Sn. Uğur Dündar 2’şer kez tam sayfa olarak yerlerini bize bıraktılar, bu yazılarımızın her biri 2,5 milyonu aşan okuyucu kitlesine ulaştı. Kendilerine, SÖZCÜ‘ye, Cumhuriyet‘e, BİRGÜN‘e şükranlarımızı sunarız..

SÖZCU_Annesine_masum_insanlar_olurken_O’nun_ulusal_cikarlari_savundugunu_sandigini_sakin_soylemeyin

UZAT_KOLUNU_TURKIYE_SOZCU_UGUR_DUNDAR_5.12.20

2020 Yılı  Aydınlanma Makaleleri (53 adet)

Makalenin konusu Yayımlandığı yer(ler) Tarihi
1 2019 Aydınlanma Makalelerimiz – Konferanslarımız, Bilimsel Çalışmalarımız http://ahmetsaltik.net/2019/01/01/2018de-neler-yaptik/ 01.01.2020
2 2020’de AKP = Erdoğan’dan İvedi Beklentiler.. http://ahmetsaltik.net/2020/01/01/iktidar-neron-gibi-romayi -da-yakarim-moduna-gecmis/ 01.01.2020
3 2020 Başında AKP = Erdoğan’ın Türkiye’yi Sürüklediği Bataklık http://ahmetsaltik.net/2020/01/01/2020-basinda-akp-erdoganin -turkiyeyi-surukledigi-bataklik/ 01.01.2020
4 Kanal İstanbul Tartışması http://ahmetsaltik.net/2020/01/09/kanal-isanbul-tartismasi/ 09.01.2020
5 Soner Yalçın’a Çağrı http://ahmetsaltik.net/2020/01/12/soner-yalcina-cagri/ 12.01.2020
6 Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya Açık Çağrı http://ahmetsaltik.net/2020/01/12/saglik-bakani-dr-fahrettin-kocaya-acik-cagri/ 12.01.2020
7 İstanbul Kanalı İle AKP Neleri Maskeliyor?? http://ahmetsaltik.net/2020/01/12/stanbul-kanali-ile-akp-neleri-maskeliyor 12.01.2020
8 2019’da Ekonomi, Enflasyon ve AKP = Erdoğan http://ahmetsaltik.net/2020/01/12/2019da-ekonomi-enflasyon-ve-akp-erdogan/ 12.01.2020
9 İktidar Soyguna Ortak mı? http://ahmetsaltik.net/2020/02/01/baskentgaz-tarafindan-yapilmis-bagis/
http://ahmetsaltik.net/2020/02/02/iktidar-soyguna-ortak-mi/
01.02.2020
10 Suriye Bunalımı ve AKP = Erdoğan Rejiminin Ağır Tarihsel Sorumluluğu http://ahmetsaltik.net/2020/02/06/suriye-bunalimi-ve-akp-erdogan-rejiminin-agir-tarihsel-sorumlulugu/ 06.02.2020
11 TNSA 2018’in Kodları ve Halktan Saklananlar http://ahmetsaltik.net/2020/02/23/turkiye-nufus-ve-saglik-arastirmasi-2018-ne-soyluyor 23.02.2020
12 AKP = ERDOĞAN’ın Çıldırtan Sözleri :“Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” http://ahmetsaltik.net/2020/02/25/birkac-sehit/ 25.02.2020
13 “Birkaç Tane Şehit” ve “Kavala Savcısının
Peşin Tutuklama Mütalaası” Üzerine
http://ahmetsaltik.net/2020/02/26/carsamba-igneleri-26-subat-2020/ 26.02.2020
14 Meşruluğunu Apaçık Yitiren AKP = Erdoğan İktidarı Ulusumuz Tarafından Görevden Uzaklaştırılmalıdır http://ahmetsaltik.net/2020/03/02/mesrulugunu-apacik-yitiren-akp-erdogan-iktidari-ulusumuz-tarafindan-gorevden-uzaklastirilmalidir/#more-54167 02.03.2020
15 Korona Virus Nelere Şal, Nelere Mercek? http://ahmetsaltik.net/2020/03/18/korona-virus-nelere-sal-nelere-mercek/     18.03.2020
16 COVID-19 Salgını Öngörüleri (1) ve (2) http://ahmetsaltik.net/2020/03/18/korona-virus-nelere-sal-nelere-mercek/ 18.03.2020
17 Korona Salgını ile İlgili Güvenilir Bilgi Kaynakları ve AKP İktidarına Öneriler http://ahmetsaltik.net/2020/03/19/korona-salgini-ile-ilgili-guvenilir-bilgi-kaynaklari-ve-akp-iktidarina-oneriler/ 19.03.2020
18 Korona Virus Salgını Güncelleme -3 http://ahmetsaltik.net/2020/03/20/koron-virus-salgini-guncelleme-3/ 20.03.2020
19 Korona Virüs Salgını ile Nasıl Başetmeli?? http://ahmetsaltik.net/2020/03/23/korona-virus-salgini-ile-nasil-basetmeli/ 23.03.2020
20 COVID19 Salgınının Seyir Defteri http://ahmetsaltik.net/2020/03/25/covid19-salgininin-seyir-defteri/ 25.03.2020
21 Korona Virüs Salgınının Ekonomi-Politiği http://ahmetsaltik.net/2020/03/27/korona-virus-salgininin-ekonomi-politigi/ 27.03.2020
22 Korona Salgının Türkiye Seyir Defteri.. http://ahmetsaltik.net/2020/04/19/korona-salginin-turkiye-seyir-defteri/ 19.04.2020
23 ODATV Söyleşisi İçin Prof. Dr. Ahmet Saltık’a
Yöneltilen Sorular ve Yanıtları
https://odatv4.com/vahsi-kapitalizmi-mutlaka-dizginlemeliyiz-26042015_m.html
http://ahmetsaltik.net/2020/04/26/odatvde-nurzen-amuran-ile-korona-salgini-soylesimiz/

 

26.04.2020
24 Salgının Resmen 50. Gününde
Ne Söylemek İstiyoruz?
http://ahmetsaltik.net/2020/04/30/salginin-resmen-50-gununde-ne-soylemek-istiyoruz/ 30.04.2020
25 AKP’den Kurtulmak En Acil Mücbir Sebep! http://ahmetsaltik.net/2020/05/01/akpden-kurtulmak-en-acil-mucbir-sebep/ 01.05.2020
26 Korona Salgını Seyir Defteri – 59. Gün :
Ne Yapmalı ??
Kitap bölümü, ADD yayını; Covid 19 Süreci ” Değişen Yaşamlarımız ve Toplumsal Değerlerimiz”, Haziran 2020
http://ahmetsaltik.net/2020/05/08/korona-salgini-seyir-defteri-59-gun-ne-yapmali/ 08.05.2020
27 Yeni Korona Virüs-19 Salgını ve Tıbbi / Ekonomo-Politik Seyir Defteri (Kitap bölümü) Ortadoğu Çıkmazında Türkiye KİTAP BÖLÜMÜ, syf. 11-43
Editör : Şenol Çarık
19.05.2020
28 COVID-19 Aşıları ve Hastalıktan Korunma İçin 10 Temel Öneri http://ahmetsaltik.net/2020/05/25/covid-19-asilari-ve-hastaliktan-korunma-icin-10-temel-oneri/ 24.05.2020
29 Koronavirüs Salgınının Türkiye’deki Seyri :
76. Gün
http://ahmetsaltik.net/2020/05/25/medyascope-programimiz-koronavirus-salgininin-turkiyedeki-seyri/ 25.05.2020
30 PANDEMİ İLE MÜCADELEDE YAPILAN HATALAR ve ÖLÇÜSÜZ AÇILMANIN SONUÇLARI http://ahmetsaltik.net/2020/06/16/15-haziran-2020-krt-tv-programimiz/ 26.06.2020
31 BİLİMİN ve BİLİM İNSANLARININ SESİ KISILAMAZ! Prof. Dr. Kayıhan PALA’ya Destek Açıklamamız http://ahmetsaltik.net/2020/07/01/iktidarin-salgin-politikasini-elestirmisti-prof-dr-kayihan-palaya-sorusturma/ 01.07.2020
32 Varlık Vergisi; şimdi değilse ne zaman? http://ahmetsaltik.net/2020/07/05/koronavirus-zararina-euro-varlik-vergisi-cozumu 05.07.2020
33 Bilim Kurulu Üyesinden Korkutan Uyarı :  Yanılgıya düştük, sonbahara hazırlanın! http://ahmetsaltik.net/2020/07/12/korkutan-uyari-yanilgiya-dustuk-sonbahara-hazirlanin/   12.07.2020
34 Koronavirüs Salgınının 144. Günü :
Ne Yapmalı??
ADD Bültenine…. 31.07.2020
35 Rusya’da Koronavirüs Aşısının ‘Onaylanması’ Üzerine http://ahmetsaltik.net/2020/08/11/putin-duyurdu-koronaviruse-karsi-gelistirilen-ilk-asi-tescil-edildi/     Cumhuriyet Gazetesi 14.08.2020
36 250 Bin KOVİD Hastası ve 6 Bin Ölüm ; Salgının 160. Gün Bilançosu! AKP İktidarı Gerçekte Ne Yapmak İstiyor ?? http://ahmetsaltik.net/2020/08/18/250-bin-kovid-hastasi-ve-6-bin-olum-salginin-160-gun-bilancosu-akp-iktidari-gercekte-ne-yapmak-istiyor/ 18.08.2020
37 Bu Rakamlar Kabul Edilemez! https://odatv4.com/bu-rakam-kabul-edilemez-23082057_m.html
http://ahmetsaltik.net/2020/08/23/odatv-soylesimiz-23-agustos-2020/
23.08.2020
38 Yakıcı Salgın Gerçekleri.. http://ahmetsaltik.net/2020/08/31/halk-tv-programimiz-ve-yakici-salgin-gercekleri-29-agustos-2020/ 31.08.2020
39 Salgınla Flört Edilmez
(SÖZCÜ, Yılmaz Özdil’in köşesi)
(Tam arka sayfa)
file:///C:/Users/user/Documents/Downloads/yilmazbeyyazi.pdf 06.09.2020 06.09.2020
40 “Korona ile Uzayan Tango…” Ne Yapmalı??
(BİRGÜN Gazetesi tam arka sayfa) http://ahmetsaltik.net/2020/09/11/korona-ile-uzayan-tango-ne-yapmali/
https://www.birgun.net/haber/korona-ile-uzayan-tango-ne-yapmali-315077 10.09.2020
41 Virüsle Flört Olmaz
(
Cumhuriyet Gazetesi, S. Bahçetepe’ye demeç)
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/prof-saltik-14-gunluk-tam-kapatma-onerdi-1768614 25.09.2020
42 Masum Yurttaşlar Ölürken, Hangi Ulusal Çıkarlar Korunuyor Acaba?
(SÖZCÜ, Y. Özdil, tam arka sayfa)
http://ahmetsaltik.net/2020/10/06/masum-yurttaslar-olurken-hangi-ulusal-cikarlar-korunuyor-acaba/ 06.10.2020
43 10 Maddelik Salgın Reçetesi :
Her Kim Tam Yetkili ve Sorumlu İse.. (Cumhuriyet, M. Balbay’ın köşesi)
http://ahmetsaltik.net/2020/10/12/10-maddelik-salgin-recetesi/ 14.10.2020
44 Fahrettin Katsayısı Kaç?? http://ahmetsaltik.net/2020/10/21/krt-tv-programimiz-20-ekim-2020/    21.10.2020
45 O’nu, Yüce Atatürk’ü Aramızdan Bedensel Ayrılışının 82. Yılında Niçin Anıyoruz? (10.11.20, ayrıca http://ahmetsaltik.net/2020/11/10/onu-yuce-ataturku-aramizdan-bedensel-ayrilisinin-82-yilinda-nicin-aniyoruz/) https://add-cankayamaviliste. blogspot.com/2020/11/onu-nicin-anyoruz.html#more 08.11.2020
46 İstanbul’da Yoğun Bakımda Alarm Zilleri Çalıyor : İstanbul Tıkanmak Üzere (Cumhuriyet’e demeç) http://ahmetsaltik.net/2020/11/16/cumhuriyet-gazetesine-demecimiz-16-kasim-2020/ 16.11.2020
47 Evrensel’e COVID-19 Aşılarında
Son Gelişmeler (EVRENSEL’e demeç)
https://www.evrensel.net/haber/419222/asi-esit-ve-adaletli-dagitilmazsa-hic-bir-ulke-guvende-olmayacak?a=8ff 19.11.2020
48 Korona Aşılaması Nasıl Olacak?
Öncelik Sırası Nasıl Belirlenecek?
KORONA AŞILAMASINDA ÖNCELİKLER SORUNU – Prof. Dr. Ahmet SALTIK
(Uğur Dündar’ın köşesi)
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/korona-asilamasi-nasil-olacak-oncelik-sirasi-nasil-belirlenecek-6139744/ 25.11.2020
49 Aşı Savaşları ve AKP’nin Aşı Sınavı ,
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/asi-savaslari-ve-akpnin-asi-sinavi-prof-dr-ahmet-saltik-1798051
(Cumhuriyet, 12.12.2020)
AŞI SAVAŞLARI ve AKP İKTİDARININ SINAVI – Prof. Dr. Ahmet SALTIK 12.12.2020
50 Milyonluk Tweet İletilerimiz… MİLYONLUK TWEET İLETİLERİMİZ… – Prof. Dr. Ahmet SALTIK 16.12.2020
51 Türkiye’de aşı kıtlığı var
(ANAYURT Gazetesi ile Söyleşimiz : ‘Türkiye’de aşı kıtlığı var’ – Prof. Dr. Ahmet SALTIK)
http://www.anayurtgazetesi.com/haber/Prof-Dr-Ahmet-Saltik-uyardi-Turkiye-de-asi-kitligi-var/719194 21.12.2020
52 Aşı karşıtlığına karşı yasal çözüm var (ANAYURT Gazetesi ile söyleşi) ANAYURT GAZETESİ ile SÖYLEŞİMİZ : Aşı karşıtlığına karşı yasal çözüm var – Prof. Dr. Ahmet SALTIK Saltık: Aşı karşıtlığına karşı yasal çözüm var (anayurtgazetesi.com) 23.12.2020
53 11 Mart – 28 Aralık 2020 Arasında 9,5 Ayda
En Az 300 Sağlık Emekçisini Salgına /
Kötü Yönetime Kurban Verdik!
En Az 300 Sağlık Emekçisini Salgına – Kötü Yönetime Kurban Verdik! – Prof. Dr. Ahmet SALTIK 29.12.2020

***
14 Kasım 2020 günü, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalındaki görevimizden emekli olduk. Web sitemizde yer alan özgeçmişimizden (CV) bir paragraf aktarmamız uygun olacak :

Uzmanlık alanında 271’i ulusal, 50’si uluslararası toplam 321 bilimsel bildirisi, yayını,
kitap bölümleri, kitap çevirisi var (H indeksi 5, atıflar 81; Scopus).
Birkaç bilimsel tıp dergisinin yayın danışmanı.
KemalizmAydınlanmasağlık hakkı ve politikaları… gibi konularda Türkiye’nin her yerinde, Kıbrıs’ta, Almanya’da, Belçika’da, Avusturya’da 1418 konferans verdi, 300+ radyo-TV,  webinar konuşması yaptı, 790’ı aşkın makale yazdı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden de mezun oldu (Kamu Yönetimi ve
Siyaset Bilimi bölümü). Türkiye’de tek Tıbbiyeli + Mülkiyeli..
Sağlık Hukuku
 alanında tezli master (yüksek lisans) yaptı.

Okumayı, yazmayı, tıp eğitimi vermeyi, Türk Halkının hak ettiği eşit ve nitelikli sağlık hizmetlerine erişmesi ve Yüce Atatürk’ün açtığı ışıklı yolda sonsuza dek ilerlemesi için
bilimsel akılcılıkla çaba göstermeyi, yaşamının başlıca erekleri ve keyifleri olarak algılıyor.
(Anayasa Hukuku PhD – Doktora eğitimi sürüyor.)
***

Ülkemize ve insanlığa 2021 için en başta SAĞLIK diliyoruz..

Sevgi ve saygı ile. 01.01.2021 / Ankara.

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

Yazımızın pdf biçimi : 2020_Calismalarimiz

KAR YOK, YAĞIŞ YOK…  KURAK MEVSİMLERE YELKEN AÇTIK !

KAR YOK, YAĞIŞ YOK…
KURAK MEVSİMLERE YELKEN AÇTIK !

(AS: Bizi katkımız yazının altındadır..)
***
Endüstri devrimi öncesi Gezegenimizin ortalama sıcaklığı 14 C derece ve atmosferdeki CO2 yoğunluğu ise 300 ppm* kadardı; ancak sera etkisi yaratan fosil yakıtların (Kömür, petrol, doğal gaz (metan)) kullanılmaya başlandığı endüstri devriminden bu yana, 200 yıllık sürede atmosfere aşırı miktarda CO2 salımı yapılmıştır.
Öyle ki Gezegenimizin ortalama sıcaklığı, 1800’ler öncesi ~14 C dereceyken, insan etkisiyle 2020’de sıcaklık ortalama 15,5 C dereceye ve Atmosferdeki CO2 yoğunluğu da 415 ppm’ye yükseldi.
Bilim adamlarının zorlamasıyla, uluslararası çözüm bulmak için hemen her yıl iklim konferansları düzenlendi, güzel sözler, alkışlar duyduk, ancak o kadarla kaldı. Toplantıların “yaptırım gücü” yoktu ne yazık ki… “mutatis mutandis” mantığıyla (AS: değiştirilmesi gerekenler değiştirildi) imzalanan belgelere uymak ülkelerin keyfine, iyi niyetine bırakılmıştı.
En son 5 yıl önce dünyadaki hemen bütün ülkelerin katılımıyla imzalanan ve çevrecilerin son umut gördüğü Paris antlaşması da (AS: COP 2015) fiyaskoyla bitti; hatta Dünyanın en büyük kirleticisi ABD, Trump döneminde bu Anlaşmadan çekildi. (Dünyada kişi başına en çok, 18 ton/yıl CO2 salımı yapan ülke ABD’dir)
***

Değerli arkadaşlar,

Atmosfere yılda adam başı salınan CO2 miktarı, dünya ortalaması ~5 tondur; yani toplamda ~40 milyar ton CO2!! salınıyor. Bunun ancak yarısını, Ormanlar fotosentez yoluyla dengeleyebiliyor; kalanı okyanuslarda ve atmosferde birikiyor (yılda ~2,7 ppm) ve bu birikim sera etkisiyle küresel ısınımı hızlandırıyor.

Türkiye de, adam başı yaklaşık 5 ton CO2 salımıyla (yılda 400+ milyon ton) bu kollektif (AS: ortaklaşa) suçtaki payını alıyor. 200 bin km2 kadar olan Türkiye ormanları, bu CO2 salımının ancak dörtte birini (!) dengeleyebilecek durumdadır; yani Türkiye nüfusunu yarıya indirirse ve Orman varlığını 2 katına çıkarabilirse, ancak o zaman Karbon dengeli (carbon neutral) bir ülke olabilir! Bunun için de adam başına 1 hektar orman gerekli.
***
15 Aralık 2020 günü Ankara’da hava sıcaklığı 8 C derece ! 😲
Oysa 2010 öncesi 40 yılın ortalaması 3 C derece olurdu… Oldukça ılıman geçen bir kış, yakıcı ve kurak bir yaz mevsiminin işareti olabilir..
Bir yandan “insanlığın kıyameti olabilecek küresel ısınımın temel nedeni CO2, Metan (doğal gaz) üreten Fosil yakıtlardır” diyoruz, bir yandan da bu fosil yakıtları yer altından çıkarmak, sahiplenmek ve kullanmak için didişiyor, hatta savaşları göze alıyoruz.
Ne yaman bir çelişki !
Sevgilerimle. æ
________________
* ppm (part per million) milyonda 1 kısaltılmış şekli
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı '16 14 12 ANKARA'DA 1970-2010 ARASI SICAKLIK DEĞERLERİ ORTALAMASI Yıl Ortalaması 14°C 10 20 Ocak EKİM KASIM ARALIK OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS Kaynak: Met. Gn. Md'
===========================
Dostlar,Öncelikle, böylesine yakıcı küresel sorunları gündemde tutarak bilimsel yetkinlikle işleyen çok değerli öğretmenimiz Sn. Prof. Dr. D. Ali ERCAN’a şükran borçluyuz.
***
Artık KÜRESEL ISINMA (Global warming) ve onun türevi olarak İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ (Climate change) kavramı yerine İKLİM FACİASI (Climate Disaster) kavarmı kullanılmakta!
Dünyada tüm türler azalırken insanlar hala, tavşanlar gibi çoğalmakta!
Bu sorumsuz – bilinçsiz davranış sürdürülemez.
Hem günümüz koşullarında olanaklı değil hem de gelecek kuşakların yaşam hakkını çalıyoruz.Dünya sonlu, sonsuza dek çoğalmamız biyolojik olarak da olanaksız.
Daha da çok geç kalmadan aklımızı başımız almalıyız.

HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Hiç başka yolu yok, hem de hemen uygulayarak..
Çok tasarruflu / YEŞİL bir yaşam ile..

Karbon ayak izi” mizi en düşük tutarak..

Dönüşümsüz evreye girmek üzereyiz!

Unutulmasın; KOVİT-19 salgını da aynı aymazlığımızın ürünü!

Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 20 Aralık 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

Cumhuriyet Gazetesine demecimiz

Dostlar,

Bu gün, 9 Aralık 2020 günü, Cumhuriyet gazetesine verdiğimiz demeç yayınlandı.

Konu KOVİT-19 salgını ve eli kulağında aşıları idi.

İlk sayfada sağ üstte ilk bölümü verildi, kalanı ise 3. sayfada.
***

“Türkiye’nin sipariş ettiği Çin aşısından iyi haber geldi uzmanlar temkinli, ama ‘güvenli’ diyor”

Endonezya’da, Faz 3 denemeleri süren Çin aşısının %97 koruma sağladığı bildirildi. Halk sağlığı ve enfeksiyon hastalıkları uzmanları, “Çin aşısının sonuçları olumlu görünüyor. Aşı Türkiye’de de rapor almalı. 50 milyon aşı yetmez” dedi.

09 Aralık 2020

Türkiye’nin 50 milyon doz sipariş verdiği, Çin tarafından üretilen Sinovac aşısının Faz 3 deneyleriyle ilgili Endonezya’da aşının %97 oranında koruma sağladığı belirtildi. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Aşıların etkinliği ‘Evre 3’te’, farklı ülkelerde en az 30 bin gönüllü insanda sınanıyor ve bağımsız gözlemcilerce izleniyor. Bu gönüllü deneklerden kaçı korundu, yeterli ve kalıcı antikor üretti ve/veya hücresel bağışık yanıt verdi, buna bakılıyor. Endonezya’da yeni yayımlanan raporda etkinlik oranı %97 açıklandı. Türkiye ve Brezilya raporları açıklanmadı, birleştirilip yayımlanacak. Önümüzdeki günlerde ‘Sinovac Evre 3’ raporlarının yayımlanacağını açıkladı. Bunu beklememiz gerekiyor. Türkiye de ‘Evre 3’ raporunun olumlu çıkması koşuluyla bu aşıyı uygulayacağını belirtmeli. Raporlar olumlu olmadığı takdirde aşıyı uygulama olanağı yok” diye konuştu.

‘UMUTLAR YERLİ AŞIDA’

Dünyanın bir aşı savaşı verdiğine de işaret eden Saltık, “Rekabet çok acımasız ve Türkiye de bunun içinde. Türkiye’nin aşı konusunda çok geciktiği ortada. Yalnızca Çin’den 50 milyon doz aşı alınabileceğini biliyoruz. Bu aşının Türkiye’de süren ‘Evre 3’ çalışmaları (12 bin 500 gönüllüde) bitmek üzere ve sonuçları olumlu görünüyor. Bir de BionTech – PFIZER’dan yalnızca bir milyon doz aşı alınabileceği belirtiliyor” ifadelerini kullandı. “Bu aşıların 2 doz yapılacağı düşünüldüğünde, 50 milyon doz aşı ile 25 milyon kişiye ulaşılabilir” diyen Saltık, “Bu sayı Türkiye için yeterli değil. Türkiye’de 84 milyon vatandaş, 6 milyon göçmen olmak üzere 90 milyonluk dev bir nüfus var. Aşılanmayacak 18 yaş altı 20 milyon dikkate alınırsa, aşılanması gereken 70 milyon insan var. Yani 140 milyon doz aşı gerekiyor. Başka bir yerden ek yapma olanağımız da yok çünkü aşılar kapışıldı” dedi. Türkiye’nin umudunun Nisanda kullanılması beklenen “yerli ve milli aşıya bağlandığını” belirten Saltık, “Ufukta başka bir aşı sipariş izi de göremiyoruz. Tıpkı grip aşısında olduğu gibi ciddi bir kıtlık görüyoruz ülkemizde. Yerli aşı bile olsa, 1 yılda 90 milyon doz (50 milyona ek) üretimi çok zor, hatta olanaksız. 2021 boyunca Türkiye, duyarlı nüfusunu aşılayabilecek olanağa sahip olamayacak” diye konuştu.” Öte yandan, Çin aşısının etkinliği konusunda dün akşam saatlerinde ikinci bir açıklama yapan Endonezyalı yetkililer, aşının faz 3 çalışmalarının devam ettiğini ve %97 etkinliğin kesin olarak açıklanabilmesi için sonuçların beklenmesi gerektiğini söyledi.

PROF. DR. SALTIK: AŞILAR KAPIŞILDI BİLE!
YA KALAN 27 MİLYON! 

Salgının durdurulması için 70 milyon insanın aşılanması gerektiğini söyleyen Saltık, “90 milyon nüfusta 20 milyon 0-18 yaş çocuğa aşı yapılamayacağından, kalan 70 milyon nüfus % 90 etkili bir aşıyla 2 kez aşılansa, en iyimser kestirimle, Şubat içinde Türkiye nüfusunun %63’ü bağışıklanmış olur. Kalan 27 milyon aşısız. Bu bile kritik eşiktir ” dedi.

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiyenin-siparis-ettigi-cin-asisindan-iyi-haber-geldi-uzmanlar-temkinli-ama-guvenli-diyor-1797186 
***
Aşağıdaki erişkelerden pdf dosyaları çağrılabilir.

Ahmet_SALTIK_CUMHURİYET’e_demec_09.12.20

Ahmet_SALTIK_CUMHURİYET’e_demec_2_09.12.20

Gazeteye yolladığımız tam metin ise aşağıdaki word dosyasında :

  • AŞI SAVAŞLARI ve İKTİDARIN SINAVI

Cumhuriyet’e_demec_09.12.20_Ahmet_SALTIK

Sevgi ve saygı ile. 09 Aralık 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

KIZILCAGÜN TV Programımız – 05 Aralık 2020

KIZILCAGÜN TV Programımız

Dostlar,

Ankara Kulübü” bilindiği gibi Büyük ATATÜRK‘ün bize armağanı, emanetidir.

Bu seçkin Kurum, şimdilerde Sn. Metin Özaslan’ın yönetiminde..

Sn. Özaslan ve arkadaşları, Ankara ve yöresinde özellikle kırsal kesimdeki insanlarımızı aydınlatmak üzere KIZILCAGÜN TV adıyla bir medya ortamı / yayın organı kurdular.
Youtube üzerinden kayıtlarını yayınlayacaklar.

Yanılmıyor isek açılışlarını / ilk programlarını da bizimle yaptılar.
Murat Özbülbül ve Engin Öktem ile 5 Aralık 2020 günü, 72 dakika süren kapsamlı bir söyleşi yaptık. Her 2 sunucunun sorularını yanıtladık, katkı verdiler.

Konumuz KOVİT-19 salgını ve tunelin ucundaki aşı adayları idi.

İzlenmesini, paylaşılmasını, yararlı olmasını ve başta AKP iktidarı olmak üzere herkesin üzerine düşeni yapması dileğiyle..
Öne çıkan çağrı ve slogan, herkesin aşı olması idi..

  • UZAT KOLUNU TÜRKİYE!
  • UZAT KOLUNU TÜRKİYE!
  • UZAT KOLUNU TÜRKİYE!

Programa da bu ad verildi..

Sevgi ve saygı ile. 08 Aralık 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

 

KOVİT-19 SALGINI, MEVSİMSEL GRİP ve AŞI SORUNU

KOVİT-19 SALGINI,
MEVSİMSEL GRİP ve AŞI SORUNU

BİRGÜN‘de yayınlanan makalemiz…

Küresel salgın şiddetlenerek sürüyor. Salgın yönetiminde ciddi hatalar yapıldı ve ilk dalgası 2019 Aralık sonunda başlayan KOVİT-19 tüm dünyaya yayıldı. Örn. ABD – Trump sorunu ciddiye almadı ve ekonominin çarklarının dönmesini = kapitalizmin tunç yasasının işlemesini yeğledi : Her durumda en çok kâr! Avrupa’da da benzer tablo yaşandı. İtalya, yanıp kavrulana dek ekonomiyi kapatmadı, sonunda %95 oranında kapatma uyguladı ama geç kalmıştı. İngiltere ve İsveç, hastalığın hızla yayılmasını, toplumda bağışıklık gelişmesini ve salgını birkaç haftada söndürmeyi hedeflediler; yanıldılar ve çok ağır bedel ödediler, ödemekteler. Gerçekte bedeli emekçiler ödedi; canlarıyla, genç yaşlarda yaşamdan kopartılarak, işsiz bırakılarak.. NewYork sokaklarında, otoparklarda cenazeleri yerlere saçıldı.

Türkiye de benzer yolu seçti, yeter hazırlığı yap(a)madı, hastalığı gecikerek kabul etti, 2 ay sonra kapitalizmin tapınakları AVM’leri açtı. Türkiye’yi bir A.Ş. gibi yönetmek istediğini kezlerce belirten ve CEO rolüne soyunan Erdoğan’ın da yeğlemesi “önce insan”dan yana değildi. Kabak çiçeği gibi açıldık, “yeni normal” oldu “açılım – saçılım” ve şimdilerde, salgının Türkiye’de tepe yaptığı Nisan’dan daha beteriz. Günlük olgu sayılarımızın, bize yakın nüfuslu Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya’dan çok eksik olması için hiçbir somut neden yok ama tersi için çok.. Dolayısıyla son birkaç gündür 2 binin üstünde duyurulan günlük yeni hasta sayısının önüne, “Fahrettin katsayısı” gereği bir “sıfır” eklemek gerekiyor..

Salgınının 10. ayı bitmek üzere ancak ufukta ne aşı var ne de etkili bir ilaç.
Ancak sonbahar – kışa giriyoruz, mevsimsel üst ve alt solunum yolları bulaşları (enfeksiyonları) kapıda. Grip her yıl milyonlarca insanı etkiliyor ve 600 bin dolayında insanı yitiriyoruz Dünyada. Özellikle yaşlıları, kap – akciğer sorunu olanları. Grip aşısı yaklaşık %65 koruyucu. Aşı yaptıran her 3 insandan 1’i gene de gribe (influenzaya) yakalanıyor ama daha hafif geçiriyor. KOVİT-19 ve gribe aynı anda yakalanmak olası çünkü etken virüsler farklı ve bulaşma yolları aynı gibi. Birini geçirmek öbürüne direnç – bağışıklık sağlamıyor. Üstelik salt fiziksel muayene ile biz hekimlerin klinik ayrım yapması olanağı yok. Halkın da ayırdetmesi olanaksız. Dolayısıyla yüksek ateş, yaygın ağrılar, öksürük, genel durumda bozulma.. gibi bir tabloda yapılacak iş, gecikmeden hekime gitmek. Bizler ise ancak laboratuvar testleri ile ayrım yapabileceğiz. Dolayısıyla başvurular çok artarsa sağlık sistemi aşırı yüklenecek ve yetersizlik, gecikme.. doğabilecek. Bu arada sağlık giderleri de büyüyecek. Oysa SGK çok ağır bir akçalı (mali) bunalımda. Hastanelere geriödemeleri nasıl yapacak?

Bütün bunları öngörerek bizler Sağlık Bakanlığını özellikle grip/influenza ve zatürre aşıları için uyardık, zamanında dışalım bağlantılarının yapılması için. Gerçekte dünyada bu aşının üretimi yeterli düzeyde.

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), 10 yıl kadar önce ülkelerin nüfuslarının en az %75’inin girip aşısı olmasını sağlamasını istemişti. Bu rakam Türkiye için, KOVİT-19’un yarattığı ek riskler bir yana, 60+ milyondur (84 m Türkiye + 6 m Suriye – Irak ve kaçaklar..). Oysa Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre yalnızca 1,3 m doz grip aşısı dışalımı (ithalatı) yapılabilmiştir. Arkasının gelebileceğine ilişkin netlik yoktur. Bakanlık, kendince ne zaman gerek duysa / SIKIŞSA, “görünür – görünmez ulusal çıkarları” anımsamakta (!) ya da “ticari sır” kalkanına sarılmaktadır. Her 2 gerekçe de akıl ve bilim dışıdır, tiraji – komiktir ve Şark kurnazlığı, dinci takiyye kokmaktadır.

ABD 2020-21 dönemi için 194-198 milyon doz influenza aşısı siparişi verdi ve şu ana dek gelen  139,4 milyon dozu dağıttı. ABD nüfusu 330 milyon. AB ülkelerinin verdiği siparişler nüfuslarına oranla % 20-40 arasında. Dünya genelinde dağıtım ise 11 Eylülden başlayarak en son 9 Ekim’de 523 milyon dozu aştı. Dağıtım haftalık olarak sürmekte ve daha da artacak. 1+ milyar doz sunum beklenir. Türkiye ise 523 milyon doz grip aşısından salt 1,3 milyon doz ile binde 2,5’ini alabilmiştir. Oysa nüfusumuz Dünya toplamının %1,15’idir. Sağlanan aşı son derece yetersiz olup mutlaka ve gecikmeden ek dışalım yapılmalıdır. Adil dağıtım – paylaşım kotasını aşmış değiliz. Bakanlık, 65+ yaş herkesin aşılanacağını açıkladı ancak TÜİK verisiyle bu ya diliminde 7,5 dolayında insanımız var. Kaldı ki, Grip aşısının 6 ay ya da 5 yaş üstü çocuklardan başlayarak, gebeliğin ilk 3 ayı dışında herkese yapılması gerekmektedir. Bu aşı çok ucuzdur, Bakanlık 73 TL fiyat koymuştur ki, dışalım bedeli bunun yarısı dolayında olabilir. 5 Dolar kabul edilse, ödenen bedel 6,5 milyon Dolardır ve ciddi bir tutar değildir. Aşılar kural olarak her yönüyle çok ekonomik, etkili ve güvenilir biyolojik ürünlerdir.

65+ yaş, değişik süreğen hastalığı olan.. uluslararası yazına (literatüre) göre grip aşısı yapılması öncelikle gereken insanlar bile, S. Bakanlığının akıl almaz ölçütleriyle dışlanmışlardır.

  • Aşılar yandaşlara, Saray’a mı ayrılacaktır? El altından karaborsası mı oluşturulacaktır?

AKP iktidarı tek 1 şeyi bile bu ülkede düzgün – akla/bilime uygun yap(a)mayacak mıdır?

Bu kışa, öncekilerden farklı olarak çoook ağır / zor koşullarda giriyoruz.
Ekonomi olağanüstü ağır hastadır. Fiilen %30’u aşan enflasyon sürmektedir.
İşsizlik hayal ötesi düzeylere ulaşmıştır.

“Askıda ekmek” uygulaması yüz karasıdır.
Aileler topluca intihar etmekte, iflas eden insanlar kendilerini yakmaktadır sokak ortasında.

ŞAHSIM” ise, aylığını, 3 asgari ücret zamla 88 bin TL’ye çıkarabilmektedir; bir yandan yoklukta Müslümana “sabır – dayanç” vaazları ile masal anlatılır ve damardan “Din” şırıngalanırken. Tıpkı Marx’ın uyardığı gibi : “Kapitalizm Dini bir afyon olarak kullanmaktadır.” Dinci kapitalist daha beterini yapmakta ama utanmadan “Marx, dinimize afyon dedi..” yalanını uydurabilmektedir.

Ne yapmalı???

KOVİT-19 aşısı için “1-2 ay içinde hazır” demişti Bakan Koca, 15 gün önce.. Halkı aldatmayalım, 2021 ilkbahar – yazında umut var ancak dağıtım ve üretim sorunları nedeniyle uzayacak. Hele döviz darlığı yüzünden Grip aşısında olduğu gibi bir skandal yaşanırsa ülkemizde, çok yazık olur. Mutlaka ek grip aşısı dışalımı yapılmalı ve riskli kümelere yaygın uygulanmalıdır.

Bu kış, ekonomik talan ve salgın yüzünden yaşanan çifte yoksullaşma nedeniyle Devlet, sosyal yardımları mutlaka ve sistemli olarak artırmak zorundadır.

  • Kamusal sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, 1. Basamak ve
    KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ KESİN BİR ÖNCELİK ALMALIDIR.

Sağlık çalışanlarının meslek hastalığı kabul edilmeli ve özlük hakları verilmelidir. En az yüz bin yeni sağlık çalışanı atanmalıdır. Şehir hastaneleri kamulaştırılmalı ve SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM adı altında emperyalist dayatma durdurulmalıdır.

Dr. Refik Saydam Ulusal Koruyucu Sağlık Kurumu özerk olarak açılmalı ve salgın yönetimi bu Kuruma devredilmelidir.

Salgın verileri ulusal – uluslararası bağımsız uzmanlara açılmalı ve dürüstlükle halka, DSÖ’ne bildirilmelidir.

  • Türkiye 14 günlük bir kapatmaya zorunlu kalabilir, hazırlık yapılmalıdır.

Salgın yönetiminde öncelik sermayenin kârı değil, insan yaşamı olmalı ve
Epidemiyolojik ilkelere tam bağlı kalınmalıdır.

Sevgi ve saygı ile. 24 Ekim 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com

ÇEVRESEL YIKIM, MASUM KURBANLAR VE İKTİDARIN SORUMLULUĞU

ÇEVRESEL YIKIM,
MASUM KURBANLAR ve
İKTİDARIN SORUMLULUĞU

Meslektaşımız Biyofizik uzmanı Prof. Dr. M. Ali Körpınar hep yurt ve çevre sorunlarına odaklı akla ve duygulara birlikte seslenen güzel yazılar yazar, biz de olanak ölçüsünde bu sitede yer veririz. Son yazısı, özellikle, küresel ölçekte yaşanan KOVİT-19 salgınının (=pandemi) ağır çevresel yıkımla açık – net ilişkisini sorgulaması bakımından çok önemli.. (http://ahmetsaltik.net/2020/08/20/cevre-felaketi-yasiyoruz-2/)

Dikkat buyurulsun; 21. yy’ın şafağında, daha ilk 20 yılda birkaç salgın yaşadık, yaşamaktayız..
Kolera salgınları artık sıradan ve yaygın. Ebola, MERS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, SARS ve sonki SARS – Cov2..

Hiç düşünüldü mü acaba, salgınlar arası süre neden çooook kısaldı?
Hiç akıl eder miyiz ki, çevreye mahkum olduğumuzu yadsıyıp efendiliğe yeltendik?
Hiç sorgulandı mı acaba, 20 yılda 6 salgın ne anlama geliyor?
Hiç irdelendi mi acaba; Ay’a, Mars’a giden uygarlık neden 8 aydır son salgınla başedemedi?
Hiç hesap edilir mi acaba yaşanan salgın nereye varır / varacak?
Ve de haydi bunu da önümüzdeki birkaç yılda aştık; bir sonraki ne zaman ve nasıl gelecek?
Ya da KOVİT-19 salgını sürerken bir başka salgın üstüne eklenebilir mi?
Örn. sonbaharda Grip / İnfluenza salgını ya da bir başkası??
Ya da kıtlık / açlık, birkaç bölgede büyük ölçekli depremler, başkaca doğal afetler??
Yüzleşir miyiz yaşamın acı gerçeğiyle, hem de hiiiç oyalanmadan :

  • Artık HER AİLEYE 1 ÇOCUK! Küre, daha çok nüfusu kal-dı-ra-mı-yor!

Örn. Türkiye’de İstanbul – Marmara bölgesinde M 7+ şiddetinde bir deprem.. KOVİT-19 salgını ile savaşım sürerken???!!!
****
Devlet yönetimi, tüm bunları öngörmek, seçenekli afet – olağanüstü durum planları hazırlamak ve en az zararla böylesi bunalımları aşmak demektir; öngörü, ufuk ister.

Ancak AKP’li CB Erdoğan, önceki gün sanal ortamda bir “trafo” açılışı yapmıştır (bu düzeye inildi gösterişli açılışlarda..) Türkiye’de nerede dev kamu ihalesi varsa, her nasılsa üstünde kalan 5 büyük / yandaş / halis – muhlis…. şirketten birinin K_ _ _ _ n reklamının arka fonda olduğu bir açılış.. Erdoğan sanki sanal oturumun yönlendiricisi (moderatörü, kolaylaştırıcısı) idi aynı zamanda. İlgililere söz verirken kendince genel sözcükler kullanarak alana ne denli uzak / yabancı olduğunu da ortaya koydu. Bu kamu yatırımı değildi, yandaş bir şirket güneş enerjisinden yararlanarak elektrik enerjisi üretmek üzere Konya’da tarıma elverişsiz alanda solar kollektör paneller yerleştirmişti. Ürettiği elektrik enerjisini, bu enerjinin dağıtımını üstlenen bir başka şirkete satacaktı. Görüldüğü gibi ülkemizde elektrik enerjisi üretimi de (EÜAŞ) ve dağtımı da (EDAŞ’ler) ayrı ayrı özelleştirilmiş, dev AŞ’ler tekelinde ve Erdoğan, kendisini Türkiye AŞ’nin CEO’su olarak en tepede konumlandırdığından, ilgili şirketin apaçık reklamını yapmaktan çekinmemişti.

Ülkemizin “hal-i pür melal”i işte böyle..

Erdoğan kuşkusuz haksız rekabete razı olmayacak ve benzer durumda çağrı yapan irili ufaklı başkaca şirketlerin de –artık hangi boyuta dek inilecekse– tesis açılış, yenileme, kapasite artırımı vb. çağrılarına yanıt verecektir.

Aynı gün Sağlık Bakanı / Sekreteri Dr. Koca, Türkiye’de 1303 yani COVİT-19 hastası ve 23 ölüm duyurmuştur.. Tabii artık bu rakamları kaç ile çarpacaksanız; kahvelerde, evlerde, sokakta 1-10 arası katsayı toto konuşulduğuna çoğu insan tanıktır. AKP iktidarı, salgın sorumluları ve Bilimsel Danışma Kurulu’nun gerçekte danışılmayan, “mış” gibi yapılan üyeleri, bu yakıcı gerçekliğin ne denli ayırdında, bilemiyoruz..

Dün konuştuğumuz büyük ölçekli bir turizmci, bu sezondan 3,5 milyar $ bile gelmeyeceğini söyledi. Geçen yıl 35-40 milyar $ girdi sağlanmıştı ve bu yılın saf umutları 50 milyar $’a ayarlı idi. Üstelik turistik işletmelere ek yükümlülükler getirildi; sağlık çalışanı olacak, PCR+ çıkan “konuk” (müşteri!) otelde tek kişilik odada yalıtılacak, hizmet verilecek, ücret de alınmayacak.. Bölgeden personel ilanları ulaşıyor bu bağlamda ancak çoğu işletme de kapatıyor, erken kapatacak, açacak iken açmayacak olanlar var..

Varsayalım ki 3,5 milyar $ brüt girdi sağlandı.

  • Acaba, ölçüsüz – kuralsız ve erken açılan turizm sektörü yüzünden FAZLADAN KAÇ İNSANIMIZ ÖLDÜ??

Bu sorunun yanıtı bilimsel olarak verilebilir; Epidemiyolojik bilimsel kurallara uygun Filyasyon (kaynağını bulma) çalışması yapılıyor olsa idi.. Tümü ile kurallı olmasa da yine de bir çıkarım yapılabilir.. Muhalefet bu bağlamda bir soru önergesi verir mi acaba? İktidar gereğince yanıtlar mı acaba?

Dolayısıyla 1 Temmuz – 20 Ağustos arasında resmi kayıtlara göre KOVİT-19’dan ölen insanlarımızın diyelim yarısı Turizm sektörü yüzünden ise ve bu rakam 920/2=460 dolayında ise, 3,5 milyar $ brüt turizm girdisi (net geliri değil!) uğruna, salt resmi verilerle

  • 460 insanımızın yaşam hakkının feda edildiği çıkarımı yapılabilir mi??
  • Böylesi bir siyasal tercih olabilir mi ve hangi iktidar buna cesaret edebilir?

Herhalde demokratik hukuk devletinin egemen olduğu, yasama organının siyasal iktidarı denetleyip – dengelediği, İdarenin yargısal denetiminin işlediği, basının özgür olduğu…. bir ülkede..

Bunların hangisi Türkiye’de var???

Dolayısıyla, değil böylesine akılları dürtücü – zıplatıcı sorular sormak; akıl yürütmek bile zinhar tehlikelidir. İktidarın ücretli profesyonel tirolleri hemen sanal ortamda linç başlatır ve “işaret” bekleyen kimi yargı yetkilileri harekete geçebilirler..

Ne çare ki;

  • MASUM İNSANLAR, ÖNLENEBİLECEK İKEN ÖLMEKTEDİR iktidarın siyasal tercihleri yüzünden!!
  • Üstelik neden ve nasıl olduğunu bile anlamadan.. Kader, talih, kısmet, Allah’tan, ecel!!??…
  • Susmak ne mümkün; dilsiz şeytandır bu çıplak ve yürek yakan tabloyu görüp de susan!
  • Yapıp – ettikleriyle ya da tersiyle bu kırımdan sorumlu olanların aynaya bakması nasıl sağlanabilecektir? Siyasal muhalefet nasıl bunca felç olabilir??
  • Bir iktidarın en başat görevi yurttaşların yaşam hakkını korumak değildir de nedir?
  • Bunu bile beceremeyip, gerçekte bilinçli moneter siyasal tercihleriyle (S. Bakanı Koca’nın, “..bu tabloyu öngörmüştük” hazin ve çok acı itirafı) masum insanların yaşam haklarını 3,5 Dolara feda edebilen bir siyasal kadronun zerrece meşruiyetinden söz edilebilir mi tarih sahnesinde??!
  • Durdurun Türkiye’yi, uzaya- sonsuzluğa karışmak istiyorum; orada “katiller, katil iktidarlar… diye haykırabilmek istiyorum..

Sevgi, saygı ve DERİN ACI ile. 21 Ağustos 2020, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
AÜTF Halk Sağlığı Uzmanı,
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 ÇEVRE FELAKETİ YAŞIYORUZ!!!

 ÇEVRE FELAKETİ YAŞIYORUZ!!!

Prof. Dr. Mehmet Ali
Cerrahpaşa Tıp Fak. E. Öğretim Üyesi

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

“Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK

İBB, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, Üsküdar Vapur İskelesi yanında su altı temizliği yaparak, denizlerin kirliliği konusuna dikkat çekti. Otomobil lastiğinden motosiklete, cep telefonundan plastik eşyalara kadar su altından çıkan atıklar görenleri şaşırttı.

Değerli arkadaşlar,

Güzel ülkemizde ve dünyamızda; küresel sermaye ve AB-D emperyalizminin çıkarları yüzünden, oluşan doğa katliamı nedeniyle sağlıklı ve mutlu yaşamımız giderek tehlikeye düşmektedir. Bizden sonraki kuşaklara daha riskli ve kirli bir dünya bırakmamız söz konusu.

Pek çok gelişmiş ülkede toplum, yaşanan çevre felaketlerine karşı hem siyasal hem de sivil toplumsal örgütleri ile gereken tepkilerini çok güzel ortaya koymaktadır. Ne yazık ki güzel ülkemizde siyasal yaşam kısırlaştı ve yalnızca dinsel siyasete veya etnik kimliğe dayalı duruma geldi. Çağdaş demokrasilerde olduğu gibi ülkemizde yaşanan çevre kirliliğine ve halk sağlığına karşı duyarlı bir siyaset ve siyasal güç söz konusu değil.

Oysa dünyamızda ve güzel ülkemizde her yıl yinelenen ve yıllardır süren çevre sorunlarımızı dile getirmemiz ve hep birlikte çözümler aramamız gerekir. Örneğin;

  • EKOLOJİK TARIM DOYURUR!!! Salgın elbette geçecek ama bekleyen daha ciddi sorunlar var. İklim krizi, çevre kirliliği ve ormansızlaşma, doğal varlıklara yönelik tahribat sonunda hepimizi, tüketimlerimizi azaltmaya ve yaşamımızı sadeleşme yönünde dönüşmeye zorlayacaktır. (24.4.2020-Cumhuriyet).
  • ÇERNOBİL DERS OLMADI! Facianın üzerinden 34 yıl geçmesine karşın nükleer inat sürüyor. Ülkemizde Sinop ve Akkuyu da yapılacak olan nükleer santraller, ülkemiz için de bir felaket olabilir. (27.4.2020-Cumhuriyet).
  • NÜKLEER SİLAHLAR: Denemeler iklimi de bombalamış. 1950’li ve 1960’lı yıllarda yapılan nükleer silah denemeleri yüzünden üst atmosfer tabakasına muazzam miktarda radyoaktif parçacıklar savrulmuştu. Böylece bulut yoğunluğu, yağışlar, elektrik yükü ve havada yıllarca süren radyoaktif kirlenmeler olduğu belirlenmiş. (28.6.2020-Cumhuriyet).
  • MERA ALANINA SİYANÜRLÜ ATIK DEPOLAMA TESİSİ: Kayyım sessiz sedasız izin aldı. Eskişehir, Sivrihisar Kaymaz mahallesine 1 km uzaklıkta yaklaşık 40 hektar alana 1 milyon 750 bin m3 hacımlı (AS: oylumlu) 2. bir Siyanür atık depolama barajı yapılıyor. Kaymaz mahallesinden geçen diri fay hattı nedeniyle bu baraj taşma, çökme ve yarılma ihtimali ile içme- kullanma su kaynakları için büyük tehlike oluşturmaktadır. (11.5.2020-Cumhuriyet).
  • İKİNCİ HASANKEYF OLMASIN İSYANI. Tunçeli’nin Mazgirt ilçesinde İndere bölgesi 1. Derece Sit alanında 10 hektarlık alana taşocağı açılacak (12.7.2020-Cumhuriyet).
  • TAŞOCAĞI ŞİRKETİ 3 KAT ARTIŞ İSTEDİ: Bergama’da vahşi madencilik isyanı. İzmir’in Bergama ilçesinde bulunan taş ocağı işletme arazisi 25 hektardan 75 hektara çıkarılacakmış. 390 bin ton olan işletme hacmı, 1 milyon 920 bin tona çıkarılacak olan alanda yine büyük bir ağaç kesimi olacakmış (19.7.2020-Cumhuriyet).
  • 70 HES DURDU: Katliam önlendi. Derelerin Kardeşliği Platformu açıklamasına göre, bugüne dek bölge sakinleriyle (AS: yerleşikleri) birlikte verilen mücadele sonucunda 70 HES inşaası durdurulmuş. Böylece Doğu Karadeniz bölgesinde olası sel ve heyelan katliamların önlenebileceğini belirtildi. (26.7.2020-Cumhuriyet).
  • MADEN ŞİRKETİ HALA KAZDAĞLARI’NDA: Vicdan nöbeti bir yaşında. Kanadalı şirket Alamos Gold’un yerli iştiraki (AS: katılımcı) Doğu Biga Madencilik A.Ş. tarafından Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağı olan Atikhisar Barajına yakın bir bölgede yapılmak istenen “Kirazlı Altın Madeni Projesi”ne karşı başlatılan “Su ve Vicdan Nöbeti” bugün 1. yılını dolduruyor. (26.7.2020-Cumhuriyet).
  • BİR AYDA 1244 FUTBOL SAHASI KADAR ORMAN YANARAK KÜL OLDU. Habertürk’ten Emrah Doğru’nun haberine göre sadece (AS: yalnızca) son bir ayda, yani 20 Temmuz ile 20 Ağustos tarihleri arasında Türkiye’nin 503 noktasında orman yangını yaşandı. Orman Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre salt son bir ayda Türkiye’nin cennet ormanlarından 1344 hektarı, yani 1244 futbol sahası büyüklüğünde alan kül oldu. (20.8.2020-Habertürk).
  • ORMANSIZLAŞMA ve TÜRLERİN YOK OLUŞLARI PANDEMİLERİ NASIL ETKİLİYOR? Londra Üniversitesi Çevrebilim uzmanlarının yaptığı araştırmada: 6 Kıtada yaklaşık 6800 ekolojik topluluğun incelenmesi ile kimi canlı türleri yeryüzünden yok olurken, sıçanlar ve yarasalar gibi yaşamlarını sürdürebilen türler insanlara da sıçrayabilen patojenlere ev sahipliği yapıyormuş (16.8.2020-Cumhuriyet).
    ***
    Değerli arkadaşlar,

Yukarıda sıralamaya çalıştığım, ülkemizdeki çevre felaketlerine karşı halkımızın, sizlerin, STK’ların, tüm yöneticilerimiz ve danışmanlarının, umarım dikkatini çekebilirim ve de gereken önlemleri de zamanında ve hep birlikte alırız.

Özellikle orman yıkımı ve çevre kirliliği için alınması gereken önlemler ne denli gecikirse, olası çözümlerin de o denli zorlaştığı sonucunu, bilgilerinize sunmak isterim. Aksi halde dünyamızı ve onun en güzel ülkesinin doğal yaşam olanaklarını göz göre göre yitireceğiz.

Ayrıca güzel ülkemiz, AB-D emperyalizminin organize ettiği projeler nedeniyle iç ve dış güvenlik açısından oldukça kötü günler yaşıyor. Her gün saygıdeğer canlarımızı yitiriyoruz. Bu terör kaosunun sürmesi durumunda, ekonomik sıkıntılarımız da artacaktır ve artmaya başladı. Yıllardır uyguladıkları emperyalist projeler ile bizleri, birbirimize düşman edenler ise zil çalıp oynuyor. Bu tuzaktan en kısa sürede çıkmayı umut ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla (20.8.2020)
=============================
Dostlar,

ÇEVRESEL YIKIM, MASUM KURBANLAR VE İKTİDARIN SORUMLULUĞU

Meslektaşımız Biyofizik uzmanı Prof. Körpınar hep yurt ve çevre sorunlarına odaklı akla ve duygulara birlikte seslenen güzel yazılar yazar, biz de olanak ölçüsünde bu sitede yer veririz.

Yukarıdaki yazı, özellikle, küresel ölçekte yaşanan KOVİT-19 salgınının (=pandemi) ağır çevresel yıkımla açık – net ilişkisini sorgulaması bakımından çok önemli..

Dikkat buyurulsun; 21. yy’ın şafağında, daha ilk 20 yılda birkaç salgın yaşadık, yaşamaktayız..
Kolera salgınları artık sıradan ve yaygın. Ebola, MERS, Kuş Gribi, Domuz Gribi, SARS ve sonki SARS – Cov2..

Hiç düşünüldü mü acaba, salgınlar arası süre neden çooook kısaldı?
Hiç sorgulandı mı acaba, 20 yılda 6 salgın ne anlama geliyor?
Hiç irdelendi mi acaba; Ay’a, Mars’a giden uygarlık neden 8 aydır son salgınla başedemedi?
Hiç hesap edilir mi acaba yaşanan salgın nereye varır / varacak
Ve de haydi bunu da önümüzdeki birkaç yılda aştık; bir sonraki ne zaman ve nasıl gelecek?
Ya da KOVİT-19 salgını sürerken bir başka salgın üstüne eklenebilir mi?
Örn. sonbaharda Grip / İnfluenza salgını ya da bir başkası??
Ya da kıtlık / açlık, birkaç bölgede büyük ölçekli depremler, doğal afetler??

Örn. Türkiye’de İstanbul – Marmara bölgesinde M 7+ şiddetinde bir deprem.. KOVİT-19 salgını ile savaşım sürerken???!!!
****
Devlet yönetimi, tüm bunları öngörmek ve seçenekli afet – olağanüstü durum planları hazırlamak ve en az zararla böylesi bunalımları aşmak demektir; öngörü, ufuk ister.
Ancak AKP’li CB Erdoğan, dün sanal ortamda bir “trafo” açılışı yapmıştır (bu düzeye inildi gösterişli açılışlarda..) Türkiye’de nerede dev kamu ihalesi varsa, her nasılsa üstünde kalan 5 büyük / yandaş / halis – muhlis…. şirketten birinin K_ _ _ _ n reklamının arka fonda olduğu bir açılış.. Erdoğan sanki sanal oturumun yönlendiricisi (moderatörü) idi aynı zamanda. İlgililere söz verirken kendince genel sözcükler kullanarak alana ne denli uzak / yabancı olduğu da ortaya koydu. Bir kamu yatırımı değildi, yandaş bir şirket güneş enerjisinden yararlanarak elektrik enerjisi üretmek üzere Konya’da tarıma elverişsiz alanda solar kollektör paneller yerleştirmişti. Ürettiği elektrik enerjisini, elektrik enerjisinin dağıtımını üstlenen bir başka şirkete satacaktı. Görüldüğü gibi ülkemizde elektrik enerjisi üretimi de (EÜAŞ) ve dağtımı da (EDAŞ’ler) özelleştirilmiş, dev AŞ’ler tekelinde ve Erdoğan, kendisini Türkiye AŞ’nin CEO’su olarak en tepede konumlandırdığından, ilgili şirketin apaçık reklamını yapmaktan çekinmemişti.

Ülkemizin “hal-i pür melal”i işte böyle..
Erdoğan kuşkusuz haksız rekabete razı olmayacak ve benzer durumda çağrı yapan başkaca şirketlerin de –artık hangi boyuta dek inilecekse– tesis açılış, yenileme, kapasite artırımı vb. çağrılarına yanıt verecektir.

Aynı gün Sağlık Bakanı / Sekreteri Dr. Koca, Türkiye’de 1303 yani COVİT-19 hastası ve 23 ölüm duyurmuştur.. Tabii artık bu rakamları kaç ile çarpacaksanız; kahvelerde, evlerde, sokakta 1-10 arası katsayı toto konuşulduğuna çoğu insan tanıktır. AKP iktidarı, salgın sorumluları ve Bilimsel Danışma Kurulu’nun gerçekte danışılmayan “mış” gibi yapılan üyeleri, bu gerçekliğin ne denli ayırdında, bilemiyoruz..

Bu gün konuştuğumuz büyük ölçekli bir turizmci, bu sezondan 3,5 milyar $ bile gelmeyeceğini söyledi. Geçen yıl 35-40 milyar $ girdi sağlanmıştı ve bu yılın saf umutları 50 milyar $’ ayarlı idi. Üstelik turistik işletmelere ek yükümlülükler getirildi; sağlık çalışanı olacak, PCR+ çıkan “konuk” (müşteri!) otelde tek kişilik odada yalıtılacak, bakımı verilecek, ücret de alınmayacak.. Bölgeden personel ilanları ulaşıyor bu bağlamda ancak çoğu işletme de kapatıyor, erken kapatacak, açacak iken açmayacak olanlar var..

Varsayalım ki 3,5 milyar $ brüt girdi sağlandı. Acaba, ölçüsüz – kuralsız ve erken açılan turizm sektörü yüzünden FAZLADAN KAÇ İNSANIMIZ ÖLDÜ??

Bu sorunun yanıtı bilimsel olarak verilebilir; Epidemiyolojik bilimsel kurallara uygun Filyasyon (kaynağını bulma) çalışması yapılıyor olsa idi.. Tümü ile kurallı olmasa da yine de bir çıkarım yapılabilir.. Muhalefet bu bağlamda bir soru önergesi verir mi acaba? İktidar gereğince yanıtlar mı acaba?

Dolayısıyla 1 Temmuz – 20 Ağustos arasında resmi kayıtlara göre KOVİT-19’dan ölen insanlarımızın diyelim yarısı Turizm sektörü yüzünden ise ve bu rakam 460/2=230 dolayında ise 3,5 milyar $ brüt turizm girdisi (net geliri değil!) uğruna 230 insanımızın (salt resmi veriler!) yaşam hakkının feda edildiği çıkarımı yapılabilir mi??

Böylesi bir siyasal tercih olabilir mi ve hangi iktidar buna cesaret edebilir?
Herhalde demokratik hukuk devletinin egemen olduğu, yasama organının siyasal iktidarı denetleyip – dengelediği, İdarenin yargısal denetiminin işlediği, basının özgür olduğu bir ülkede..

Bunların hangisi Türkiye’de var???

Dolayısıyla, değil böylesine akılları dürtücü – zıplatıcı sorular sormak; akıl yürütmek bile zinhar tehlikelidir. İktidarın ücretli profesyonel tirolleri hemen sanal ortam da linç başlatır ve “işaret” bekleyen kimi yargı yetkilileri harekete geçebilirler..

Ne çare ki;

  • MASUM İNSANLAR, ÖNLENEBİLECEK İKEN ÖLMEKTEDİR iktidarın siyasal tercihleri yüzünden!!
  • Üstelik neden ve nasıl olduğunu bile anlamadan.. Kader, talih, kısmet, Allah’tan, ecel!!??…
  • Susmak ne mümkün; dilsiz şeytandır bu çıplak ve yürek yakan tabloyu görüp de susan!
  • Yapıp – ettikleriyle ya da tersiyle bu kırımdan sorumlu olanların aynaya bakması nasıl sağlanabilecektir? Siyasal muhalefet nasıl bunca felç olabilir??
  • Bir iktidarın en başat görevi yurttaşların yaşam hakkını korumak değildir de nedir?
  • Bunu bile beceremeyip, gerçekte bilinçli siyasal tercihleriyle (S. Bakanı Koca’nın, “..bu tabloyu öngörmüştük” hazin ve çok acı itirafı) masum insanların yaşam haklarını 3,5 Dolara feda edebilen bir siyasal kadronun zerrece meşruiyetinden söz edilebilir mi tarih sahnesinde??!
    • Durdurun Türkiye’yi, uzaya- sonsuzluğa karışmak istiyorum; orada “katiller, katil iktidar… diye haykırabilmek istiyorum..

Sevgi, saygı ve DERİN ACI ile. 20 Ağustos 2020, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı Uzmanı, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com