Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

Türk Ulusu Yüz Üç Yıl Sonra “Egemenlik” Sınavında!

Doç. Dr. İhsan Tayhani
Emekli Öğretim Üyesi

Mahkûm olmak istemeyen bir milleti, esareti altında tutmaya gücü yetecek kadar kuvvetli zorbalar, artık bu dünya yüzünde kalmamıştır. Millî egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir; taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş kurumlar, her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.” 
                                                Gazi Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1924 / Dumlupınar

Demokrasi tarihimizde “egemenliğin paylaşımı”na ilişkin ilk adımın, 18’nci yüzyılın sonlarında Sultan IV. Mustafa ve Yeniçeri Ocağı arasında yapılan ve Sultanın gücünü şeriattan da aldığı “Şer-i Hüccet (Şer-i Sözleşme)” ile atıldığı söylenebilir.

İzleyen yüz yıllık süreçte ise Sened-i İttifak, Tanzimat Fermanı, Islahat Hareketleri, parlamenter yaşamı getiren 1. Meşrutiyet ve Kanun-u Esasi ve sonunda tepede yine bir monarkın yerini koruduğu 2. Meşrutiyet gibi ulusal egemenlik yolunda tortu niteliğindeki kimi girişim ve uygulamalar vardır. Türk ulusu egemenliğini, –“Şer-i Hüccet” başlangıç noktası olarak alınacak olursa– ancak yüz on üç yıllık bir çabadan sonra, 23 Nisan 1920‘de tam olarak eline alabilmiştir. Büyük Atatürk’ün nitelemesiyle 23 Nisan günü, Türkiye ulusal tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır.

Ankara’nın bozkırında 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi‘nin insan yapısının türdeş olmamasına karşın, Mustafa Kemal Paşa onları bir hedefe kilitleyebilmişti. Söz konusu Meclis, tam anlamıyla bir “namuslular cephesi” idi. Bu nedenledir ki onlar, hem egemenliğin kaynağını gök yüzünden indirerek milletin kendi eline almasını sağlamış hem de bedeller ödeyerek ülkeyi emperyalistlerin acımasız işgalinden kurtarmışlardı.

Kuruluş aşamasındaki olağanüstü tarihsel koşulları göz ardı etmeksizin, çok partili yaşama geçişle (1946) birlikte yer yer kimi değişiklikler yapılmış olsa da, uygulamada kalan “siyasal parti yasaları” ve “seçim yasaları” yüzünden Ulusun dört dörtlük bir egemenlik kullanımı olduğu elbette söylenemez. Demokrasiyi bir trene benzetip, istedikleri durakta inebileceklerini söylemiş olan ve yirmi yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı ise 2017’de gerçekleştirdiği ve siyasal yazında (literatürde) tanımı olmayan bir yönetsel sistem değişikliği ile bugün –ne yazık ki– ulusal istencin (iradenin) kusursuz olarak Meclise yansıması özlemini bile ortadan kaldırmış bulunuyor.

  • Ayrıca “Güçler  Ayrılığı İlkesi” de işlevsiz kılındığı için, Türk ulusunun egemenliği tek bir adamın ellerinde tutsak edilmiş, bu durum da şimdiye değin sayısız kahredici toplumsal ve siyasal yıkımlara yol açmış bulunuyor ve açmayı da sürdürüyor!
  • Türk ulusu, 14 Mayıs 2023‘te yaşamsal önemde bir egemenlik sınavı verecektir!

103 yıl önce helal süt emmiş bir Kemal, BMM’yi açarak egemenliği, sultan olarak anılan bir monarktan alıp halkın eline veren büyük devrimi gerçekleştirmişti.

103 yıl sonra bugün, yine helal süt emmiş başka bir Kemal de ilmik ilmik örerek yeni bir siyasal “namuslular cephesi” oluşturmayı başarmış ve acınası (dramatik) biçimde tek bir adamın eline geçmiş olan Türk ulusunun egemenliğini, yeniden halkın eline vermenin demokratik uğraşı ve eylemi içine girmek zorunda kalmıştır.

Bu nedenle 14 Mayıs 2023 seçimleri bir halk oylaması (referandum) niteliğindedir. Türk halkı, ya 103 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk sayesinde elde ettiği büyük kazanımına yeniden kavuşacak ve laik – demokratik cumhuriyeti daha da geliştirip yüceltecek ya da giderek koyulaşan baskıcı  ve dinci (despotik ve teokratik) bir yapının, güdülen zavallı kul sürüsü durumuna düşecektir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 103. yıldönümünde, yaşamsal önemdeki bu muhasebe mutlaka yapılmalıdır.

İçi boşaltılan, özünden koparılan bugünkü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da bayramdan yirmi bir gün sonra 15 Mayıs’ta (2023), yeniden daha büyük bir coşku ile kutlanmalıdır. Atatürk Cumhuriyeti’ne ve Türk halkına yakışan bu olacaktır!

MEDICAL LAW

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

Today, on 20th of April 2023, we held a 3 hours “face to face lecture on MS-TEAMS for

Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Medical Law

The branch of Medical Law that deals with the application of medical knowledge to legal problems. While the Medical Law covers an area of regulations relating to the medical operations, the industry operators, the procedures involved in the medical operations, characteristics of medical experts performing medical operations, as well as the relations that occurred while performing medical activities.

The Health Law regulates a wide area of activities, not only medical activities, but also the procedures that are being implemented, the need and necessity of the procedure, professionals who carry out the procedure.

  • Non-malfeasance!
  • The principle primum non nocere!

meaning ‘above all do no harm’, is the foundation stone of medical treatment and
non-malfeasance imposes a duty upon the medical professional

  • Not to harm others!

Health law is a field of law in the US that encompasses -federal, state and local laws, rules, regulations-  and other jurisprudence among providers, payers and vendors to the health care industry and its patients,

– and delivery of care services, with an emphasis on operations, regulatory and transactional issues.

Please click the link below to review 60 slides that are enriched & updated.

Medical Law (3,4 MB pdf)

With respect and love. 23rd April 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 18 Nisan 2023

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YANLIŞ

RTE’nin seçim sloganı,”Doğru adam, doğru zaman”

Yanlış adam, hiçbir zaman…

EŞEK

RTE, muhalefetin vaatlerini eleştirirken, “Hale bak ya, eşek vezir olmuş, katır silahtar!” dedi.

Biz O’na demiyoruz ama…

TEHDİT

İsmailağa cemaatinden Hüseyin Çevik diye bir imam, “Adam namazı, abdesti kaldıracağım diyor be. Sen kalkmışsın fiyatlar, benzin, menzin. AK Parti’ye inat CHP’ye oy verirsen cehennemde yanarsın cayır cayır!”

Allah adına tehdit eden zındık, pek korktuk…

YOBAZ

Sakarya Üniversitesi’nden profesör sıfatlı Ebubekir Sofuoğlu, 6284 sayılı yasayı  savunan AKP’li kadın vekillerin Cehennem soğuyuncaya kadar yanacaklarını yazdı.

Allah adına karar veren yobaz, karar sana kalmaz, akıl sana kanmaz…

DÜŞMAN

İhsan Şenocak, “Bir Müslümanın Allah-u Teala’nın huzuruna götüreceği en büyük ameli CHP düşmanlığıdır.”

Milletin içine kin ve düşmanlık tohumu saçan yobazdan din adamı olur mu?..

ÖĞRETMEN

AKP Hatay milletvekili tanıtım töreninde konuşan emekli din dersi öğretmeni Ergüder Aksoy, depremin felaket değil rahmet ve 11 vilayetin şahsında 85 milyona Allah’ın kırbacı olduğunu söyledi.

Sen tek kelime öğretme…

MÜLAKAT

RTE, personel alımlarında zorunluluk dışında mülakatı kaldıracağını vaat etti.

Mülakatı kim koydu?

Kaldırmak için neden seçim beklenir?

Zorunluluk durumu ihalelerdeki 21b gibi olmaz mı?..

BÖLÜCÜ

Bakan Soylu, “Erdoğan’dan önce kimse ben Kürdüm, ben Aleviyim diyemiyordu

Erdoğan söyleyerek bölüyor…

SIKINTI

RTE, ”Ekonomide sıkıntı varmış, yoo. Biz gayet iyi yolumuza devam ediyoruz.”

Sıkıntı, sıkıntıyı görememekte…

AF

RTE, imar affının kabul edilemez olduğunu ve katalog suçlar arasına alınacağını vaat etti.

Depremden önce af çıkaranları da millet kataloğa alsın artık…

ÖLELİM

Milletvekili tanıtım toplantısındaki konuşmasında gençler “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganı atınca MSB Akar, “Onun da zamanı gelecek” dedi. Tepkiler üzerine konunun terörle mücadele olduğunu açıkladı.

Terörle mücadele de olsa devlette görevliler bellidir. Gerisi mafyatiktir…

Muharrem İnce’ye, Ümit Özdağ’a, Sinan Oğan’a açık mektup

Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu
ataolbehramoglu@gmail.com
20 Nisan 2023, Cumhuriyet

 

Sayın Muharrem İnce, sizinle ilk kez Yalova’da, Şiir Sokağı’nın açılış töreninde karşılaştık. Yanlış anımsamıyorsam ikimiz de şiir okuduk o törende. Şiir üzerine kısa fakat güzel bir sohbetimiz de oldu.

Sonrasında Haluk Çetin’le şiir-müzik dinletimizi, en ön sırada, yüzünüzde hep sıcak bir gülümseyişle izlediniz.

Çünkü siz siyasetçi olduğunuz kadar, belki ondan da önce, şiirin ne olduğunu ve ne olmadığını bilen bir şair, bir duygu insanısınız.

Daha sonra Adalet Yürüyüşü’nde aynı saflarda, omuz omuza yürüdük.

Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde sizi coşkuyla izleyip alkışlayan ve size oy verenler arasında olduğumu söylememe ise zaten gerek yok.

Sayın Ümit Özdağ, sizinle her karşılaşmamızda aramızda samimi bir selamlaşma, kısa da olsa samimi bir söz ve düşünce alışverişi olduğunu elbette biliyorsunuz.

Size, değerli babanızla tanışmamızdan söz ettiğimi de anımsarsınız.

27 Mayıs’ı gerçekleştiren askerlerin en genci olan Muzaffer Özdağ, 1965’te, kurucularından biri olduğum Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun Sıhhiye’deki lokalini bir iki kez ziyaret etmiş, ülke ve dünya sorunları üzerine görüş alışverişinde bulunmuştuk.

Siz yurtsever bir babanın ona layık çocuğusunuz. Milliyetçiliğinizin şoven, ırkçı, çağdışı bir düşünceden değil, ait olduğunuz ülkeye, onun tarihine ve kültürüne sevginizden kaynaklandığını, Atatürk milliyetçiliği olduğunu biliyorum. Çağdaş, uygar, gerçek bir yurtsever ve bilim insanı olduğunuz apaçık bir gerçektir. Aslında siz de siyasetçi olmaktan çok, sanki bilim ve düşün insanı olmaya daha yakınsınız. Zorunlu olarak, ülkenize hizmet etmek amacıyla siyasetin içindesiniz.

Sayın Sinan Oğan, sizinle kişisel olarak tanışmadık. Fakat TV programlarında, saygılı, ölçülü, samimi konuşmalarınız her zaman dikkatimi çekmiştir.

Sayın İnce, Sayın Özdağ, Sayın Oğan,

Bu her sözcüğünü her zaman savunacağım girişten sonra, sözü hiç uzatmadan asıl söylemek istediğime geliyorum ve bunun ne olacağını zaten tahmin ediyorsunuz.

Kader seçimi yaklaşıyor. Türkiye uçurumun tam kıyısındayken, ülkenin onuru demek olan paramızın değeri dünya paraları karşısında sıfırlanmışken, sadece gelişmiş kapitalist ülkelerin değil hâlâ yoksul sayılabilecek komşu ülkelerin yurttaşları bile kendi paralarıyla Türkiye’ye sömürgeye gelir gibi gelip pazarlarımızı, kıyılarımızı yağmalamaktayken, bu ülkenin çocukları için sadece başka ülkelere seyahat değil kendi ülkeleri içinde bile bir yerden bir yere gidebilmek hayal olmuşken, T.C. yurttaşlığı bir pazar metasına dönüşmüşken, çocuklarımız yeterince beslenemeyerek cılız ve sağlıksız büyümekteyken, eğitim çökmüş ve çağdaş bir eğitime ancak çok yüksek paralar ödenerek ulaşılabiliyorken, kendi yurttaşları için her anlamda ve her alanda gittikçe yaşanılamaz bir ülkeye dönüşen

  • sevgili ülkemiz hızla sömürgeleşmeye, parçalanmaya, yok oluşa sürüklenmekteyken,

bütün bunlar apaçık ve çok acı gerçeklerken, aldatılmış, cahil bırakılmış, korkutulmuş halkımızın küçümsenemeyecek sayıda bir bölümü, uyutulmuş ve uyuşturulmuş gibi, yaşamakta olduğumuz ve çok daha büyükleri gelmekte olan felaketlerin farkında değil gibidir.

Bu ve sonsuzca çoğaltılabilecek başkaca benzer nedenlerle, yaklaşmakta olan kader seçimlerinde tek bir oy bile yaşamsal önem taşımaktadır.

Çağdaş düşünceden, Cumhuriyet değerlerinden yana olan adayların ayrı listelerle seçime girmeleri nedeniyle 1994 İstanbul Belediye seçimlerinin nasıl bir hüsranla sonuçlandığının hepimiz tanığıyız.

Aynı acı sonuç aynı yıl aynı nedenlerle Ankara Belediye Başkanlığı seçiminde de yaşandı.

Sevgili İnce, Değerli Özdağ, Sayın Oğan,

Siyasi görüşleriniz ya da görüşlerimiz farklılık taşısa da Cumhuriyet ve çağdaşlık değerleri konusunda farklı değilsiniz, farklı değiliz.

Aslında ülkemizin insanlarının çoğu (potansiyel olarak ezici çoğunluğu) bu değerlerin yanındadır.

Şimdi, hepimiz, bütün bir ülke olarak yol ayrımındayız.

Yaşam, tarih, kader, bu süreçte özellikle sizlere bir seçenek sunuyor.

Tek bir oyun bile yaşamsal öneme sahip olduğu cumhurbaşkanlığı seçiminde, Millet İttifakı adayı çevresinde kenetlenerek, onun lehine adaylıktan çekilerek, seçimin ilk turda hepimizin, bütün yurtseverlerin, çağdaşlığın, Aydınlanmanın, Cumhuriyetimizin değerlerinin zaferiyle sonuçlanmasına katkıda mı bulunacak, yoksa sevgili ülkemizi sonucu belirsiz bir kumar masasında kötü bir kader olasılığıyla baş başa mı bırakacaksınız?

Sevgili, değerli arkadaşlarım, kardeşlerim, yurttaşlarım, sizlere sadece sevgili ülkemizin sevilen, dünya ölçüsünde de tanınıp değer verilen bir şairi olarak değil, yaşça büyüğünüz, bir ağabeyiniz olarak da sesleniyorum. Milletvekili seçimlerine elbette kendi partilerinizle girin. Buna layıksınız. Parlamento seçimlerinden güçlenerek çıkmanızı da candan dilerim. Fakat cumhurbaşkanlığı seçiminde lütfen, mutlaka bir çaresini bularak Milllet İttifakı adayı çevresinde birleşin.

Her şeyden önce bir yurtseverin yüreğinden kopup gelen bir kaygı çığlığı olarak da algılanabilecek bu sözler, sadece benim değil, inanıyorum ki bütün yurtseverlerin, kendileriyle tek tek konuşmamış olsam da Sanatçılar Girişimi’ni, Pen Yazarlar Derneği’ni, Türkiye Yazarlar Sendikası’nı ve benzer sanat-kültür örgütlerini oluşturan bütün sanatçı ve edebiyatçı arkadaşlarımın, bu ülkenin istisnasız bütün sanat kültür insanlarının da çığlığıdır.

Bu çığlığa sessiz ve duyarsız kalamazsınız. Kalmamalısınız.

Bu yazı 24 saat geçmeden engellenecek

Murat Ağırel
Murat Ağırel

murat.agirel@cumhuriyet.com.tr
Son Yazısı / Tüm Yazıları

18 Nisan 2023, Cumhuriyet

 

En baştan söyleyeyim… Bu yazı 24 saat geçmeden engelleme kararı ile engellenecek.

HÜDA PAR’ın Hizbullah ile bağlantısı olduğu konusunda yapılan paylaşımların ve iddiaların yer aldığı 47 haber sayfasına erişim engeli kararlarıyla, internet sansürü uygulandı.

Çünkü Cumhur İttifakı, listelerinden aday bile gösterdikleri ortakları HÜDA PAR hakkında geçmişe dair (ilişkin) olumsuz hiçbir şey yazılmamasını istiyor.

HÜDA PAR yetkilileri ışık hızı ile mahkemelere başvuruyor, mahkemeler ışık hızı ile engelleme kararı çıkarıyor.

Ben yine de tarihe not düşmek istiyorum.

Rahatsız oluyorlar. Çünkü Millet İttifakı’nı HDP ve PKK üzerinden terör ile ilintili göstererek oy kazanma amacındalar.

Fakat Cumhur İttifakı’nın da en zayıf karnı burası…

Bilmeyenler için, Hizbullah denen kanlı terör örgütü yapılan operasyonlarla çökertildi. Yakalanan sanıklar bir bir vahşiliklerini itiraf etti. Mahkemede el yazıları ile yazılmış arşivlerinden çıkan mektupları okundu. Video kasetler ile işkenceye tabi tutulan kişilerin görüntüleri kayıt altına alındı.

TBMM araştırma komisyonu raporunda bu terör örgütünün süreci de uzun uzun anlatıldı. Mahkemedeki duruşma esnasında sanıklardan biri olan ve 109 kişinin ölümünde payı bulunan askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar suçunu itiraf ediyor ve son savunmasında bakın neler diyor:

  • Beykoz’daki villada 15 milyon sayfalık örgüt arşivinin % 99’unu imha ettik. Hard disklere sıktığımız her kurşun polisin beynine sıkacağımız mermiden daha önemliydi. Ermeni, Yahudilerin dini inancı yaşama özgürlüğü varsa bu özgürlük İslam’a da tanınmalıdır. Anlattıklarımı hikâye dinler gibi dinliyorsunuz. Hiçbir şeyin hukukla çözüleceğine inanmıyorum. Cezaevinde bize baskı olursa o cezaevinin savcısı, müdürü, o ilin Emniyet müdürü, bizi yargılayan mahkeme heyetini Gaffar Okkan’ın yanına göndeririz.

Serbest bırakılanlardan Kemal Gülşen de mahkeme heyetine (kuruluna) şunları söylüyor:

  • Bu eylemlerin hepsini Allah için, İslam için yaptım.
  • Şu anda dışarı çıkarsam gözümü kırpmadan yine yaparım.
  • Hatta iddianameye yansımayan ve savcının çözemediği başka eylemlerim de vardır.
  • Savaşımız namaz içindir. Sizden adalet beklemiyorum. Mahkemenin vereceği karar siyasidir.

Bunları neden hatırlatıyorum? “Bizden başka milliyetçi yok, biz öz milliyetçiyiz” diye beyanlarda (bildirimde) bulunan Cumhur İttifakı’nın ortakları MHP ve BBP’ye sormak için.

HÜDA PAR yetkilileri “Hizbullah ile bağımız yok” diyor. Açın yayın organlarını. Sadece (yalnızca) göz gezdirin.

HÜDA PAR Genel Başkanı “Hizbullah bir terör örgütü müdür” diye sorulduğunda, “Terör örgütü olarak görmüyorum” dedi.

Yine katıldığı bir YouTube yayınında çocuk evlilikleri sorulduğunda “Kime göre çocuk, neye göre çocuk” cevabını verdi.

Sadece (yalnızca) o mu?

Eski HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Kanal 42 televizyonunda yayımlanan Sümen Altı programında gazetecilerin sorularını yanıtlarken

  • Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilebileceğini” söyledi. “5 darbeci general yazıyor biz de bunu ilah seviyesine çıkarıyoruz. ‘Bunu eleştiremezsiniz, değiştiremezsiniz, değiştirilmesini teklif dahi edemezsiniz’ düşüncesi akla ve mantığa uygun değil.” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyetini Gaffar Okkan’ın yanına göndeririz” diyen Cemal Tutar’ın sosyal medya hesabına bakın. Gaffar Okan, HÜDA PAR ve genel başkanı ile ilgili paylaşımlarını görürsünüz.

AKP’nin HÜDA PAR’lı milletvekili adayı Şehzade Demir’in yaptığı eski paylaşımlara bakın.

Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu’nun RUDAW’a verdiği röportajda, “Irak’la olan sınırlar suni sınırlardır. Ne Kürtler ne Türkler tarafından kararlaştırılmış sınırlar değil. Bu sınırlar çizilirken Kürtler bölünmüştür. Ama şu anda Irak Kürdistanı, Türkiye Kürdistanı, Suriye Kürdistanı ve İran Kürdistanı diye farklı parçalar vardır. Bu da bizim bölgemizin gerçeğidir. Gücümüz olsa da bu sınırları kaldırabilsek..” ifadelerini kullandı.

Ne diyelim; birlikte açılıştan açılışa koşan “öz milliyetçi” BBP Genel Başkanı Destici ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, HÜDA PAR genel başkanı ile çarşıları pazar ola…

İki koltuk için susmaya devam etsinler.

Health Level Indicators

Dear Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

Today, on 19th of April 2023, we’ll held a 3 hours “face to face + on-line” hybrid  lecture on MS-TEAMS for

Phase 1 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Health Level Indicators

A health indicator is a measure designed to summarize information about a given priority topic in population health or health system performance. Health indicators provide comparable and actionable information a cross different geographic, organizational or administrative boundaries and/or can track progress over time.

Health indicators support provinces/territories, regional health authorities and institutions as they monitor the health of their populations and track how well their local health systems function.

They help in monitoring key performance dimensions described in the Health System Performance Measurement Framework, which provides a common approach for managing
health system performance across the country.

Please click the link below to review 79 slides that are enriched & updated.

Health_level_indicators (8,3 MB pdf)

With respect and love. 19th April 2023 (03:33 a.m.), Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

Ethics in Medical Research: Breaches & Legal Status

Dear Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

Today, on 18th of April 2023, we held a 2 hours “face to face + on-line” hybrid  lecture on MS-TEAMS for

Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Ethics in Medical Research : Breaches & Legal Status

Ethics : Moral principles that govern a person’s behaviour or the conducting of an activity. «Medical ethics also enter into the question”

Ethics : The branch of knowledge that deals with moral principles. «Neither metaphysics nor ethics is the home of religion..»

  • Morality“; social order rules that regulate the behavior patterns that people have to obey in a society.
  • Ethics; it is all of the moral principles that are the basis of one’s behavior. In other words, Ethical people; they are guiding values, principles and standards that help determine “how things should be done.
  • Health is fundamental for a good quality of life.
  • Being free from illness or injurydirectly affects our capacity to enjoy life.
  • And a healthy – well trained communtiy is a must for global welfare & development.

Ethics is one of the first 4 basic areas of philosophy:

  1. Philosophy of Existency (Ontology),
  2. Philosophy of Knowledge (Epistemology),
  3. Logic and
  4. Ethics.

Please click the link below to review 42 slides that are enriched & updated.

Ethics in Medical Research; Breaches & Legal Status (4,3 MB pdf)

With respect and love. 18th April 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

100. yılda Meclis’in hali

Örsan K. ÖymenÖrsan K. Öymen
17 Nisan 2023, Cumhuriyet

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aday olan milletvekillerine bakıldığında, tablonun iç açıcı olduğu söylenemez.

20. yüzyılın başlarında TBMM’de görev yapan milletvekillerinin kalitesi, 21. yüzyılın başlarına göre daha yüksekti. Zaman geçtikçe siyasetin kalitesinin (niteliğinin) yükselmesi gerekirken, Türkiye’de tersine bir durumun olması, araştırılması gereken bir konudur.

Aynı durum siyasi lider kalitesi için de geçerlidir. Türkiye artık Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü gibi nitelikli siyasetçileri üretemez hale (duruma) gelmiştir. Çünkü siyaset kaliteyi koruyan ve geliştiren değil, kaliteyi ezen ve yok eden popülist bir mekanizmaya (düzeneğe) dönüşmüştür.
***
Anayasadaki demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti ilkesine aykırı siyaset yürüten kişilerin TBMM’de temsil edilmesi, Cumhuriyetin geleceği açısından kaygı vericidir.

Siyasi Partiler Yasası’na göre, siyasi partiler anayasaya uymakla yükümlüdür. Ancak Türkiye, AKP iktidarı döneminde hukuk devleti olmaktan çıktığı için, bu konuda hiçbir önlem alınmamaktadır.

Örneğin, HÜDA PAR adlı “partinin” söylemleri anayasaya aykırıdır. Bunlar bir siyasi parti için kapatılma nedenidir. Ancak bu “partinin” kapatılması bir yana, HÜDA PAR, AKP’nin himayesinde, TBMM’ye girmeye hazırlanmaktadır.

Aynı sorun AKP için de geçerlidir. AKP, anayasanın laiklikle, ifade, yayın, örgütlenme özgürlüğüyle, güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıyla ilgili birçok maddesini, sadece (yalnızca) söylemleriyle değil, eylemleriyle de ihlal etmiştir (çiğnemiştir).
***
CHP’nin milletvekili aday listesi de CHP tabanında hayal kırıklığı yaratmıştır.

DEVA, GP, SP ve DP’ye verilen kontenjanlar, bu partilerin oy oranlarıyla orantısız bir biçimde belirlendiği gibi, 81 ilde dengeli bir biçimde dağıtılmamıştır, İstanbul’a ve Ankara’ya yığılmıştır. CHP İstanbul ve Ankara il ve ilçe örgütleri, örgüt üyelerinin seçimde motive edilerek çalıştırılması konusunda sıkıntıya girmiştir.

“Ergenekon” ve “Balyoz” gibi kumpas davalarının bir aşamasında, adalet bakanı olarak görev alan Sadullah Ergin’in, DEVA kontenjanından, CHP’nin kalesi olan Ankara 1. bölgede aday gösterilmesi de ayrıca haklı tepkilere yol açmıştır.

CHP’nin kurultay tarafından onaylanan parti programındaki temel ilkelere sahip çıkan aday adaylarının, seçilebilecek yerlerde yeterli sayıda aday gösterilmemiş olması, hatta partinin ilkelerini yeterince benimsememiş olan bazı kişilerin, listede üst sıralarda yer almış olması, ayrıca büyük bir sorundur. Bu çerçevede, Yüksel Taşkın’ın İzmir 1. bölgede birinci sırada aday gösterilmiş olması da, haklı tepkilere yol açmıştır.

Türkiye’nin önceliği AKP’nin diktatörlük rejiminden kurtulmak olduğu için, listelerdeki sorunlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesine engel olmayabilir; olmamalıdır da.

Ancak listelerdeki sorunlar, CHP’nin bazı (kimi) illerde oy kaybına (yitiğine) uğramasına ve  milletvekili yitirmesine yol açabilir. Cumhurbaşkanlığı oylamasında Kılıçdaroğlu’na oy verecek birçok kişi, tabandaki kaygıların giderilmemesi durumunda, milletvekili listesinde, laiklik ve sol konusunda daha duyarlı olan partilere, örneğin Türkiye İşçi Partisi’ne veya öbür sosyalist partilere oy verebilir, CHP’li yöneticilerin “aritmetik hesapları” fiyaskoyla sonuçlanabilir.

83. yılında bir daha: Köy Enstitüleri

Nazım Mutlu | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLMNAZIM MUTLU
Emekli Öğretmen

17 Nisan 2023, Cumhuriyet

 

Gerek kuruluş yıldönümleri nedeniyle gerekse başka gerekçelerle dönüp dolaşıp Köy Enstitülerine değinmenin, onları anımsamanın gerçek nedeni, eğitim sistemimizdeki çürümenin her geçen yıl daha da artmasıdır. Son 70 yıldır eğitimimizde her açıdan nicel artışa karşın nitel çöküş yaşanmaktadır. Milyonlarca genç beyni kuru ezberlerle “doldur-boşalt” düzeneğine bağlayıp robotlaştıran sözde “eğitim sistemi” var olduğu sürece Köy Enstitüleri elbette usumuzdan çıkmaz.

Bu okulların ilk tohumları, II. Meşrutiyet aydınlarından Kastamonu milletvekili İsmail Mahir Efendi’nin dünyasında görünür, 1914-15’lerde. Bu “iş içinde iş” öğreten yoksul yuvalarının er geç yaşam bulacağının güçlü belirtileri, Kurtuluş’la Kuruluş’un önderi Mustafa Kemal’in 1921’de, büyük savaşın (Sakarya!) orta yerindeyken topladığı Maarif Kongresi’nde, Vasıf Çınar’ın ışıklı ellerinde biçimlenip 3 Mart 1924’te çıkan Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Yasası’nda verildi.

Bu bozkır güllerinin çok sürmeden tomurcuklanacağını genç Kuvayı Milliyeci bakan Mustafa Necati’nin Millet Mektepleri uygulamasında, ödünsüz Cumhuriyet devrimcisi Dr. Reşit Galip’in Halkevleri ve halk okuma odalarındaki Aydınlanma denemelerinde görebiliriz.

O yıllarda (1940’lar) %80’in üstündeki ülke nüfusunun yaşadığı kuş uçmaz kervan geçmez yerler için “köye yarayışlı insan yetiştirme” işini üstlenen bu ocakların bacalarından çok geçmeden dumanların yükseleceği, askerliğini çavuş olarak yapan okuryazarlardan eğitmen yetiştirmeyi akıl eden Atatürk’ün yönlendirmesiyle yaşama geçiren Saffet Arıkan’ın köy öğretmen okullarını da işe katmasından belliydi. Sonra, 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı yasayla kuruldu Köy Enstitüleri.

10 YILIN VERİMLERİ

Gerçekte 6 yıl, budanmış durumlarıyla 10 yıl, uzatmalarla 14 yıl yaşayabilen bu 21 “okul”dan hem eğitim – öğretim alanı için hem de örgütlü toplumsal yaşam için becerikli, yetkin öğretmenler yetişti. Önce sözlü saldırılarla kara çalınıp sövülen, sonra da ağır hakaretlerle tekme tokat kapı dışına atılan bu 21 okulda Fakir Baykurt’tan Osman Şahin’e, Mahmut Makal’dan Pakize Türkoğlu’na, Talip Apaydın’dan Mehmet Başaran’a, Adnan Binyazar’dan Ayşe Baysal’a, Ali Yüce’den Ahmet Kocaman’a, Ümit Kaftancıoğlu’ndan Osman Bolulu’ya, Dursun Akçam’dan Ali Dündar’a, Abdullah Özkucur’dan Hacı Angı’ya dek bir dolu yazar, şair; İsmail Gümüş, Yalçın Gökçebağ, Zafer Gençaydın, Hasan Pekmezci gibi ressamlarla Gürer Aykal, Ali Uçan gibi müzik emekçileri çıktı.

Burada sayılan adların içinde kadınların bir elin parmakları kadar bile olmaması bizi şaşırtmamalı. Çünkü dönem, genç Cumhuriyetin yüzyıllar ötesinden birikip gelen kör inanışları, henüz yumuşatamadığı, taşlaşmış hurafeleri kıramadığı dönemdir. Yüzyıllarca eğitimsiz bırakılan halkın gözünde laiklik temelli okullar “gâvur mektepleri”dir. En çok da kızlar için!

Köy Enstitüleri’nin çanına ot tıkanalı 69 yıl oldu. Şu soruyla kapatalım konuyu:

Her şey bir yana, Köy Enstitüleri dışında hangi okullardan 10-14 yıl içinde bu sayılanların onda biri kadar yazar, şair, ressam, müzisyen çıkmıştır?

Hlil Çivi şiiri : …YOLU NE GÜZEL !

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk Şairi

 

 

…YOLU NE GÜZEL !

Uygar devlet, uygar toplum olmaya,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Uygarlığın borusunu çalmaya,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Adalet ahlaktır, adil olmaktır,
Her insanı canı gibi bilmektir,
İkiliği gönüllerden silmektir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Devletin varlığı hukukla yürür,
Hukuk güvencedir, herkesi korur,
Herkesin hakkını adilce verir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Zengin, fakir, kadın, erkek farketmez,
Hak kutsaldır, cinse göre çarketmez,
Cağdaş devlet adaleti terketmez,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
İnsan soyu “Adem” ile yaşıttır,
Siyah, beyaz, sarı… çeşit çeşittir,
Çağdaş akıl der ki, halklar eşittir,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Demokrasi, çoğulculuk demektir,
Ötekini kendi gibi bilmektir,
Kardeşliğin meyvesini yemektir
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Cebir, şiddet, kin ve nefret üretme,
İftiradan kaçın, yalan türetme,
Halkı bölme, mayamızı çürütme,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Siyaset bir alış – veriş değildir,
Halkı soymak için yarış değildir,
Kibirli, tafralı duruş değildir,
Hak, hukuk adalet yolu ne güzel!
Xxx
Akıl, bilim rotasından ayrılma,
Yalpalama, uçtan uca savrulma,
Cehaletin ateşinde kavrulma,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx
Halil Çivi der ki düşme telaşa,
Hukuken eşittir çobanla paşa,
Sen de adil davran, özgürce yaşa,
Hak, hukuk, adalet yolu ne güzel!
Xxx

16 Nisan 2023, Çiğli / İZMİR