Etiket arşivi: Albert CAMUS

Ethics in Medical Research: Breaches & Legal Status

Dear Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School

All medical students,
Medical residents in different branches
Allied health staff

General public and Media,

Today, on 18th of April 2023, we held a 2 hours “face to face + on-line” hybrid  lecture on MS-TEAMS for

Phase 3 Students of Atılım Univ. Medical School with a subject of

Ethics in Medical Research : Breaches & Legal Status

Ethics : Moral principles that govern a person’s behaviour or the conducting of an activity. «Medical ethics also enter into the question”

Ethics : The branch of knowledge that deals with moral principles. «Neither metaphysics nor ethics is the home of religion..»

  • Morality“; social order rules that regulate the behavior patterns that people have to obey in a society.
  • Ethics; it is all of the moral principles that are the basis of one’s behavior. In other words, Ethical people; they are guiding values, principles and standards that help determine “how things should be done.
  • Health is fundamental for a good quality of life.
  • Being free from illness or injurydirectly affects our capacity to enjoy life.
  • And a healthy – well trained communtiy is a must for global welfare & development.

Ethics is one of the first 4 basic areas of philosophy:

  1. Philosophy of Existency (Ontology),
  2. Philosophy of Knowledge (Epistemology),
  3. Logic and
  4. Ethics.

Please click the link below to review 42 slides that are enriched & updated.

Ethics in Medical Research; Breaches & Legal Status (4,3 MB pdf)

With respect and love. 18th April 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Univ. Medical School, Dept. of  Public Health
BSc in Political Sciences & Public Administration
LLM in Health Law
www.ahmetsaltik.net         
profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik       twitter  @profsaltik

Köprüden önceki son çıkış 

PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER
HALK SAĞLIĞI UZMANI

19 Eylül 2022, Cumhuriyet,

Akademik özgürlük olan ülkelerde üniversite öğretim üyelerinin araştırma, soruşturma, sorgulama özgürlükleri akademi olmanın temeli, bu işlerin de akademinin dolayısıyla akademisyenlerin başlıca görevi olduğu kabul edilir. Öğretim üyeleri her türlü medyada, ister sosyal, yazılı ve görsel medya isterse bilimsel dergilerde kurumsal kısıtlamalardan ve cezalandırılmaktan korkmaksızın konuşup yazabilmeli, düşüncelerini açıklayabilmelidir.

ŞÜPHE KÜLTÜRÜ

Oysa kanıtlanmış bilimsel gerçekler laiklik karşıtı, politik ve sosyal çıkar gruplarınca tehdit sayılarak bilim insanlarının kolu kanadı kırılmaya çalışılmaktadır.

  • Bilim insanları bilimsel gerçekleri söylediği için soruşturma açılıp iddianame düzenlenmektedir.   (AS: Biz de dahil..)

Bilim insanlarının düşüncelerini ve gerçekleri herhangi bir baskı, işten atılma ya da tutuklanmaları söz konusu olmaksızın öğretme ve anlatma özgürlüğüne akademik özgürlük denir. Bu düşünceler politik grupların, politik güç ve yetki sahiplerinin görüşlerine bütünüyle ters olabilir.

  • Akademinin özünde muhalefet vardır, bu muhalefet uygarlığın itici gücüdür.
  • Şemsiye yapmak yağmura, uçak yapmak yerçekimine muhalefettir.
  • Bu hak ortadan kaldırılırsa üniversiteler akademik eyyamcıların çöplüğü haline gelir.

İşleri her yıl neyi belgelediği, ne işe yarayacağı belli olmayan diplomalar dağıtmak olur.

Halk sağlığı öncülerinden, patolojinin babası Rudolf Virchow,

  • “İnanç konusunda bilimsel bir tartışma olamaz çünkü bilim ve inanç birbirini dışlar” der.

Kuramsal fizikçi Richard P. Feynman ise bu durumu

  • “Din bir inanç kültürüdür; bilim bir şüphe kültürüdür” diye açıklar.

Tevfik Fikret söylenenleri, “Şüphe bir nura doğru koşmaktır” diyerek tamamlar.

CUMHURİYET AYDINLIĞI

Ya diğer olaylar? Saldırıya uğrayan sağlık görevlileri, görevini devletin memuru olarak yapmak istediği için görevden alınan ve sürülenler, kapısına “dana dili bırakılan” ya da öğrencileriyle bağı koparılan bilim insanları, güdümlü internet saldırganlarının yalan ve iftira sağnağı altındaki korunmasız dürüst insanlar, dinin çıkar aracı olarak kullanılmasına karşı çıkan ilahiyatçılar, kalemini satmayan gazeteciler, ekran göz bağcılığı ve despot şakşakçılığına soyunmadığı için itilip kakılan medya mensupları? “Daha baştan kararlaştırılmış cezasına” sözcük oyunlarıyla “suç” kılıfı uydurulmuş suçsuz insanlar? Gözaltına alınıp arka kapıdan salınan saldırganlar?

Bu bir tür salgın, bir veba salgını gibi. Veba, çok eski çağlardan beri ölümcül bir bulaşıcı hastalığın adı olarak kullanılmıştır. Günümüzde mecaz anlamda, yoğun, istenmeyen, haksız ve lanetli kötücül durumları tanımlamaya da yaramıştır. Veba konulu eserler, büyük savaşları konu edinen eserler gibi, edebiyat tarihinin kilometre taşlarındandır. Başta Boccaccio, Daniel Defoe, Albert Camus ve Gabriel Garcia Marquez olmak üzere birçok yazar veba salgını dönemlerinden yola çıkarak büyük eserler yarattılar. Camus vebayı faşizmin bir alegorisi olarak tasarladı, “bir yere sızarak kimse fark etmeden orayı ele geçirip insan davranışında sinsi ve kurnazca değişikliklere yol açan bir şeyin” eğretilemesi.

Demek ki yaklaşan seçimler köprüden önceki son çıkış:

  • Ya Cumhuriyetin aydınlığı ya da karanlığı “vebanın”.

MESELE VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR..

Dostlar,

ADD Viyana Şubesi önceki başkanı dostumuz Sayın Erol Güçlü, özlü bir ileti yollamış..

Aşağıda paylaşıyoruz :

– ARKAMDA YÜRÜME, YOL GÖSTERMEYEBİLİRİM. ÖNÜMDE YÜRÜME, ARKANDAN GELMEYEBİLİRİM. YANIMDA YÜRÜ VE DOSTUM OL. / Albert CAMUS

– SUSMAK, APTALLARIN ERDEMİDİR. / Francis BACON

– ABD, ARADA UYGARLIĞI YAŞAMADAN, BARBARLIKTAN YOZLUĞA GEÇEN TEK ÜLKEDİR. / Oscar WILDE

– BÜTÜN YÖNETİMLERDE, YOZLAŞMA HEMEN HER ZAMAN İLKELERİN YOZLAŞMASINDAN BAŞLAR. / Charles de MONTESQUIEU

MESELE VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR.
Mustafa Kemal ATATÜRK

– BUGÜN BİZİM İÇİN 11 KASIM 1938 dir. / Osman PAMUKOĞLU,
HEPAR Genel Başkanı, 4 Eylül 2008 – Anıtkabir Özel Defteri

Her şeye karşın her koşulda mücadele eden Sivil-Asker KEMALİN ASKERLERİne saygılarımla. 16.10.12, Erol Güçlü

* * * * * * * *
Sayın Erol Güçlü’nün Viyana Şubesi Başkanı olduğu yıllarda, biz de ADD Genel Başkan Yardımcısı olarak bir yurtdışı gezimizde, Almanya’da bir dizi ADD Aydınlanma konferanslarımızın ardından, nazik çağrıları ile Viyana’ya geçmiştik..

– Türkiye`deki Güncel Sorunlar ve Atatürkçülere Düşen Görevler.
Almanya / Duisburg ADD, 09.06.06
– Globalizm ve Güncel Gelişmeler. Almanya / Bielefeld ADD, 10.06.06
– Emperyalizm Türkiye’den Ne İstiyor? Almanya / Wuppertal ADD, 11.06.06
– Batı (AB+D) Türkiye’den Ne İstiyor? Avusturya / W. Neustade ADD, 13.06.06
– Türkiye`de Güncel Gelişmeler. EuroTürk TV ile söyleşi, 14.06.06

2 konferans düzenlemiştik Avusturya’da. İlki W. Neustade’de idi, 13.06.06 günü.
Konumuz, “Batı (AB+D) Türkiye’den Ne İstiyor?” idi.
Yansılar eşliğinde sunumumuz epey ilgi toplamıştı.

Ertesi gün 14 Haziran 2006 idi.. Tıbbiyeden (İstanbul Tıp Fakültesi) mezun oluşumuzun 30. yılına giriyorduk.

Erol bey ve arkadaşları ateş gibiydi.. Soyadı gibi “güçlü” idiler..

Yeni taşındıkları şube binasında pek çok eksik vardı ama bir avuç Türk yurttaşımız arılar gibi özveri ile koşturuyorlardı.. Zamanla yarışılarak şube yerleşimi konferans için enaz (asgari) yeterliğe kavuşturuldu. O akşam biz de görseller eşliğinde,

“Batı (AB+D) Türkiye’den Ne İstiyor?”

başlıklı konferansımızı Viyana’da yineleyerek sunduk..

Erol bey, Viyana’da yayın yapan EuroTürk TV’de bize program olanağı da sağlamıştı.

Akşam Viyana kırsalında doğa içinde bir lokantada dostlarla, enfes şaraplar eşliğinde yemekte idik. İşadamı Sayın Edip Bayezit hoş sohbeti ve ev sahipliği ile geceye damgasını vuruyordu.

Viyana Şubesi Başkanı dostumuz Sayın Erol Güçlü ve Şube yönetimindeki arkadaşlarımızın konukseverliğine sınır yoktu..

Bir yandan da ADD Genel Başkanlığı için seçim kampanyamız Türkiye’de sürüyordu.

İlginç gelişmeler olmuş, sağ kolu olarak birlikte çalıştığımız Genel Başkanımız Sn. Ertuğrul L. Kazancı, aramızdaki centilmenlik anlaşmasını bozarak, bizi desteklemek yerine “yeniden” 3. kez aday olmuştu.

Bir de, seçime 15 gün kala, emekli Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ADD’ye üye olmuş ve hemen takımını (ekibini) kurarak genel başkanlığa aday olmnuştu!..

Kendilerini zorlukla Bodrum’da bularak cep telefonu ile konuşmuş ve Ankara’da mutlaka görüşme dileğinde bulunmuştuk.. Bu olanağı bize vermedi Sn. Eruygur.

Genel kurulda uyarımızı çok açık yaptık; ADD için “uygun” olmayacaktı bu proje..
Gerekçelerini apaçık ortaya koyduk, bu yüzden epey sert tepki de aldık..
Seçimde 3 genel başkan adayından hiçbirimiz yeterli çoğunluk sağlayamadık.

Sonrası biliniyor.. 1 Temmuz 2007 operasyonu ve Sn. Eruygur’un tutuklanması! ADD’ye operasyon.. El konan bilgisayar ve evraklar..

Erol Güçlü kardeşimiz bizi böyle gerilere götürdü..

Paylaşalım istedik..

Yeri geldikçe bu konuya ilişkin ayrıntıları da yazmak isteriz.

Sevgi ve saygı ile.
16.10.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net