Etiket arşivi: Prof. Dr. Ahmet SALTIK

ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL-2

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Erdoğan, sağlıklı bir insanın yapmaması gereken işleri yaparak bazılarını şaşırtıyor. Haram para ile beslenen satılık kalemler, Erdoğan ve Sisi’nin el sıkışmasını “Diplomatik Başarı” olarak verdiler.
Siyasetçiler elbette ki barışmasını bilmelidir ama devlet adamları, bir terör örgütünü korumak uğruna (İhvan) dost bir Devlet Başkanına ağır hakaretlerde bulunmamalıdır.
Erdoğan’ın yaptığı, halk dilinde “tükürdüğünü yalamak” olarak anlaşılır!

Gel de şimdi rahmetli Demirel’i arama!

60’lı yıllar, Kıbrıs yüzünden İngiltere ile başımız dertte. Demirel İngiltere’ye gider. Dönüşte gazeteciler sorar; “Efendim, İngiltere Başbakanının elini neden sıktınız?”

Demirel; “Ya neresini sıkacaktım?”
***
Dünkü yazım üzerine çok sayıda telefon aldım. Biri Prof. Dr. Ahmet SALTIK idi. Sayın Saltık, üç fakülte bitirmiş, çok sayıda eser vermiş değerli Bilim Adamlarımızdandır. Pandemi  sırasında, Türk Milletine doğruları anlatan nadir hocalarımızdandır.

Saltık Hoca diyor ki                     :

  • “31 Ekim 2015’te aynı konuda yazdım. Sonra Tele-1’deki bir programımda, Erdoğan’ın bayram konuşması sırasında, canlı yayında uyuklamasını gerekçe göstererek, Erdoğan’ın sağlık durumunu mutlaka bir tıbbi kurul raporu ile ortaya koymasını istemiştim. Tepe noktalarda görev yapanların yılda bir hatta altı ayda bir sağlık denetimlerinin yapılmasının, zorunlu (rutin) bir görev olduğunu söyleyip, görünen tablonun “temporal epilepsi” olabileceğini belirttik. Ama RTÜK, TELE 1’e yüklü para cezası verdi… Halbuki Devleti yöneten bu gibi kişilerin sağlık durumları ‘kişisel veri‘ olmayıp, kamuoyunun bilgilenme hakkı ve devletin bekası için zorunlu bilgilerdir…”

***
Aziz Türk Milleti;

Hastalık, herkesin başına gelebilir ve isteyen gizler, isteyen sevdikleriyle paylaşır, kimseyi de ilgilendirmez! Ama siz devleti yönetiyorsanız, bir ülkeyi savaşa sokma gibi çok ağır sorumluluk isteyen bir görev yapıyorsanız, sizin sağlık durumunuz özel, değildir. Geneldir genel!
Bir örnek verelim;
Ülkenin Başbakanı kafayı kırsa, yani kayış sıyırsa ve şöyle bir emir verse :

  • “Şu RTÜK Başkanı denen adamı tutuklayın, bacaklarını kırın, kazığa oturtun
    ve akıl hastanesine atın!”

Biz, Ebubekir Şahin gibi birini, bir daha nasıl bulacağız? Yazık değil mi?
***
CB Erdoğan’ı anlamak mümkün değil.
Diploma diyorsunuz, “Al sana diploma” diyemiyor!
Hasta mısınız diye soruyorsunuz, “Al sana sağlık raporu, taş gibiyim” diyemiyor!

Erdoğan doktorları sevmez. Hatırlarsanız, ülkedeki sağlık sisteminin ticaret, sağlık çalışanlarının köle gibi çalıştırılmasına dayanamayan bazı üstat doktorlarımız yurt dışına gitmişlerdi.

  • Erdoğan “Giderlerse gitsinler, biz de yeni gelenlerle idare ederiz” demişti.

Ayrıca “Ülkede ölülerimizi yıkayacak gasilhane imamı yok, biz yetiştireceğiz.”

Erdoğan’ın Gasilhane İmamlarını, doktorlarımıza tercih etmesi,
O’nun sağlık durumu hakkında bizi endişeye sevk etmektedir…

***
Dönemin Başbakanı, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesini ziyaret eder. Başhekim Prof. Mazhar Osman bilgi verir. Başbakan, yapılanlar karşısında şaşkına döner, tebrik eder ve şöyle der :

Yaptıkların muhteşem, normal biri bunları yapamaz, sen delisin” der.

Mazhar Osman güler ve “Siz bana deli derseniz ben yalnızca gülerim. Ama ben size deli dersem, buradan çıkamazsınız!
***
Türk Devletinin yetiştirdiği, “Hocaların Hocası” konumuna erişmiş değerli tıp insanları!

  • Lütfen yüzlerceniz biraraya gelin ve Erdoğan’ın akıl ve ruh sağlığı konusunda
    bir rapor koyun.

Uzaktan tanı koymanın etik olmadığını ben de biliyorum ama sizleri saraya almazlar ki!

Aynı konulardaki farklı davranışları, dün ak dediğine bugün kara demesi, faklı tespit ve konuşmaları, Bakanları tekme-tokat dövmesi, size tanı koymanız için yeterli olacaktır, kanısındayım.

Eğer, imzalamaktan korkuyorsanız, sizler raporunuzu yazın, altına imzayı eski Sağlık Bakanı olarak ben atarım. Sıkıntı yok!

Türk Milletinden bu kadarcık bir hizmeti lütfen esirgemeyin.

Sizleri seviyor ve güveniyoruz…

Erdoğan’ın bir daha CB Adayı olamayacağı konusu çok nettir.

Anayasal ve Yasal nedenler, malvarlığı ve Devletin güvenliğini ilgilendiren ihanetler ve kendisinin sağlık durumu, aday olmasına izin veremez.

Yetti Gari!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 22 Kasım 2022
===============================================
Dostlar,

Önceki Sağlık Bakanlarımızdan çok değerli siyaset insanı ve yazar Rıfat Serdaroğlu’nun “ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL” başlıklı yazısını, düzenli olarak bize de göndermesi sayesinde okuduk ve sıklıkla yaptığımız gibi web sitemizde yer verdik : (2 yazı birlikte okunmalıdır)

ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL!

http://ahmetsaltik.net/2022/11/21/erdogan-saglikli-degil/

Bu yazıya ilişkin katkı – yorum yazrken, “31 Ekim 2015’te aynı konuda yazdığımız” bir yazıyı da ekledik :

İsviçreli Dr. Hakkı Açıkalın : Erdoğan epilepsi hastasıdır

http://ahmetsaltik.net/2015/10/31/isvicreli-dr-hakki-acikalin-erdogan-epilepsi-hastasidir/

Biz de bu başarılı ve yürekli yazıya çok sayıda dönüt aldık.

Sn. Serdaroğlu’na geribildirim verdik ve sağolsunlar, aramalarıyla konuştuk. Ardından, bu gün yeni yazıları ulaştı : ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL-2
***
7+ yıl önce yazdığımız yazıda ve dün şu içeriğe de yer vermiştik :

  • 3 Kasım 2002’den beri ülkeyi tek başına ve giderek artan baskı – sultan yetkisi ile yöneten ve 69. yaşındaki AKP = RTE‘nin sağlık durumunun bu görevi sürdürmesine elverir olup olmadığını öğrenmek Türkiye olarak demokratik – meşru hakkımız; kendisi ve AKP’si için ise yasal, ahlaki, etik, vicdani bir yükümlülük hatta zorunluluktur.
  • Kamuoyu, başta muhalefet partileri bu olguyu izlemelidir. 
  • AKP = RTE hiç kimseyi, hiçbir şeyi kendince “takmama” davranışını inat ve ısrarla sürdürmektedir. Bu durum demokrasilerde kabul edilemez ve sürdürülemez.

Bu düşüncemizi ve çağrımızız bir kez daha yineliyoruz.
Ülkenin ilgili kurumlarını tarihsel göreve çağırıyoruz.
TTB (Türk Tabipleri Birliği), TBB (Türkiye Barolar Birliği), TPD (Türkiye Psikiyatri Derneği) öncülük yapmak zorundadırlar.
Muhalefet gündemine almalı, namuslu medya destek vermelidir.

Uzaktan tanı koymak ve rapor vermek değil, istenecek şey şudur             :

  • Erdoğan, içinde gözlemci olarak TTB, TPD üyesi birer uzman hekimin de bulunacağı, tam donanımlı bir üniversite hastanesinden, Psikiyatrist ve Nörolog’un da yer aldığı 5 hekimden oluşan bir tıbbi kuruldan SAĞLIK RAPORU almalıdır. Bulguları ve laboratuvar verileri,
    örn. ABD Başkanlarında olduğu gibi kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
  • Bu rapor, Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını yürütmeye beden ve
    akıl-ruh sağlığı bakımından yetkin olup olmadığına ilişkin net bir tıbbi yargı içermelidir. 

Sevgi ve saygı ile. 22 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

10 Kasım 2022.. 84 Yıl Sonra Atılım Üniversitesinde Atatürk’ü anma : EĞİTİMDE YARATICILIK..

Dostlar,

Güncelleme (19.1.23) Bu konuyu çok daha kapsamlı işlediğimiz zoom ortamı..
EĞİTİMDE YARATICILIK ve ATATÜRK’ün ULUSAL EĞİTİM DİZGESİ | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
***
Bu gün 10 Kasım 2022… / Güncelleme : 21 Kasım 2022 (konuşmamızın erişkesi aşağılarda…)

Türkiye Cumhuriyeti’mizi yıkılan ve parçalanan Osmanlı Devletinden kalan enkazdan yaratan Yüce insan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün aramızdan bedensel olarak ayrılmasının 84. yılı.

10 Kasım 1938 – 10 Kasım 2022..

Sabah saat 09:05’te, çalışmakta olduğumuz Atılım Üniversitesi bahçesinde, Atatürk anıtı önünde toplanacak ve geleneksel saygı duruşunda bulunacağız.. / bulunduk..

Saat 10:00’da, Mühendislik Fak. binasındaki Kemal Zaim konferans salonuna geçecek ve bir açıkoturum gerçekleştireceğiz. Aşağıdaki görselde (posterde) izleneceği üzere, bu yıl 9. kez düzenlenen 9th International Conference on Future Learning and Informatics dizisi bağlamında bir açıkoturuma (panele) katılacağız.. / katıldık

Tema; İNSAN ODAKLI BİR GELECEK YARATMAK..

Bu kapsamda Atılım Üniversitesinde bizim de konuşmacı olarak katılacağımız açıkoturumun konusu EĞİTİMDE YARATICILIK olarak belirlendi.

ODTÜ Matematik Bölümünden Sn. Doç. Dr. Tarkan Gürbüz‘ün yöneteceği açıkoturuma yine ODTÜ’den Eğitimbilimci Sn. Prof. Dr. Erdinç Çakıroğlu ve Makine Müh. Sn. Prof. Dr. Arzu Günenç Sorguç da bizimle birlikte konuşmacı olacaklar. Destekleyen kurumlar da görselde belli. Toplantıya emek veren ve bizi de konuşmacı olarak onurlandıranlara teşekkür ederiz.

Açıkoturum, zoom ortamında uzaktan da eşzamanlı olarak izlenebilecek, gerçek ve sanal katılımcılar konuşmaların ardından soru sorup katkı sağlayabilecek. Oturum kayıt altına alınacak ve daha sonra uygun web sitelerinde paylaşılacak.

zoom.us/j/3125869090
ID: 3125869090

Sözlerimizi şöyle bağlayalım.. Sahi, konumuz YARATICLILIK idi değil mi?

21. yy’da Türkiye Cumhuriyeti ile çatışacak ve becerebilirse yerine bir siyasal islamcı Anadolu federe islam devleti (!) kurmak üzere AKP = RTE’nin “dinini ve kinini eksik etmeyecek” nesilleri mi;

Yoksa büyük devrimci Mustafa Kemal ATATÜRK‘ ün “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür“, yaşamda en gerçek yol gösterici olarak akıl ve bilimi / Bilimsel akılcılığı rehber edinecek çağdaş Cumhuriyet kuşakları mı?

Türkiye gündemi bu yaman gerilim ekseninde kutuplaşmış bulunuyor ne yazık ki ve biriken olumsuz enerjinin ülkemize olası en az zararla boşaltılması gerekiyor. Ustalıkla.

Buyurun tartışmaya..

Oturumu izlemek için tıklayınız :

https://zoom.us/rec/share/2Rgb5AdVKjtKRUCJc1e8BaEFCsjHsRhlV7YGNCynrhYoGeO-5_gWyziR0wyp2yG4.OsNbguEy1-vN0yZQ

Bizim konuşmamız 1:09:00’da başlıyor, 35 dakika süreli..

Sevgi ve saygı ile. 10 Kasım 2022, Ankara
(Güncelleme : 21 Kasım 2022)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Atatürkçü Düşünce Derneği Bilim Kurulu 2. Başkanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik
twitter : @profsaltik

ERDOĞAN SAĞLIKLI DEĞİL!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Güncelleme : 22.11.22.. 2 yazı birlikte okunmalıdır.. http://ahmetsaltik.net/2022/11/22/erdogan-saglikli-degil-2/

Sisi’nin de elini, iki eliyle sıktı. Tüm dediklerini yalamış, yutmuş oldu!
Madem barışacaktın, İhvan Lideri için iki devletin ilişkisini neden bozdun? Senin, İhvan terör örgütüne sempatin yüzünden hem Suriye hem Mısır ile tüm devletlerarası ilişkimizi perişan ettiniz. Bu mu sağlıklı devlet adamlığı?
**
Erdoğan’ın konuşmalarını, davranışlarını, üslubunu dikkatle takip ediyorum. Sağlıklı bir insanın, özellikle Türkiye gibi büyük bir devletin ve 84 milyon insanın kaderini elinde tutan birinin davranışları, konuşmaları böyle olmamalı! Bunlar sağlıklı bir insanın yapacağı işler değildir…
Erdoğan’ın “Epilepsi-Sara” hastası olduğu defalarca iddia edildi. Erdoğan bu iddiayı ortaya sürenleri mahkemeye verdi, fakat kendisinin uzmanlar tarafından kontrol edilmesine yanaşmadığı için davaları kaybetti.

Ayrıca iki kez “Kolon Kanseri” operasyonu geçirdi.

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, Devlet Başkanlarının-Başbakanların sağlık durumları ülkenin güvenilir uzman doktorları tarafından senede bir kez kontrol edilir ve kamuoyuna duyurulur.
Bizde de, Erdoğan’a kadar görev yapan Cumhurbaşkanı-Başbakanların en ufak hastalıkları için yetkililer açıklama yaparlar ve kamuoyuna gerçekleri duyururlardı. Bu davranış, Türk Milletine saygının gereğidir.
**
Erdoğan’ın geçmişini, ailesini, servet durumunu bilen ve 2002 yılından beri dikkatle takip eden biri olarak biliyorum ki, Erdoğan bu süre içinde bilinen 7 defa epilepsi krizi ve iki kez ameliyat geçirdi. Epilepsi hastalığı, en basit anlatımıyla beyin hücrelerinde çok küçük bir grup hücrenin “anarşi” yaratarak, milyarlarca beyin hücresi üzerinde egemenlik kurmasıdır. Sara nöbetlerini önlediği söylenen bazı ilaçlar vardır, ancak bu hastalığın kesin tedavisi yoktur. Doktorlar, Epilepsi (Sara) hastalarının Askerlik-Polislik-Berberlik-Şoförlük-İnşaat İşçiliği gibi işleri yapmalarına izin vermezler… Peki, berberlik-şoförlük yapamayacak olan biri sizce Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı yapabilir mi? Buna izin verilmeli mi?
**
Niyetim kimsenin hastalığını ortaya dökmek değil. Ama hasta olduğu hakkında çok ciddi iddialar bulunan birinin de, sorumlu bir yönetici olarak bu iddialara net raporlarla yanıt vermesi gerekir.
Dr. Hakkı Açıkalın, yaptığı yazılı açıklamada bu iddiayı tekrarladı! Erdoğan’ın uzun yılardır bu hastalığa sahip olduğunu ifade eden Açıkalın, Erdoğan’ın kriz geçirip makam otosunda kilitli kalması ve arabadan balyoz marifetiyle çıkarıldıktan sonra, Ankara Güven Hastanesinde onu muayene eden Nörolog Sümer Güllap’ın (42), neden öldüğünün de çok iyi araştırılması gerektiğini söyledi… Dr. Hakkı Açıkalın hastalığın bulgularının, Erdoğan’da da olduğunu belirterek şunları söyledi :
**
“Bu hastalar itaate yatkındırlar, fakat bunu altında müthiş bir “zulme uğramışlık-mağduriyet duygusu” vardır. Bu hastalar bazen saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Genellikle “benmerkezci”, “aşırı tepki verip çabuk sinirlenen”, “ısrarla isteyen”, “düşünceleri sabit” kişilerdir!

– Erdoğan, Seçim Kurulu Başkanı Yargıca küfür edip, cezaevine girdi mi?
– Erdoğan, tercihli oyda kendisini geçen Mustafa Baş’ı 50 kişilik ekiple bastı mı?
– Erdoğan, Mersin’de bir çiftçiye “Al ulan ananı defol git” dedi mi?
– Erdoğan, Soma’da bir işçiyi markete kadar kovalayıp “Kaçma ulan İsrail dölü” deyip dövdü mü?
– Erdoğan, vatandaşı tekmeleyen danışmanını terfi ettirdi mi?
– Erdoğan iki tane Bakanını tekme tokat dövdü mü?
– Erdoğan, Hükümet Sözcüsü Bakanı, küfürle Bakanlar Kurulundan kovdu mu?
– Erdoğan küfür eder mi? Aşağılık-Şerefsiz- Yüzüne tükürsen yağmur yağıyor gibi kelimeleri kullanır mı?

Eğer Erdoğan bunları yaptı ise, benim de kendisinin Uzman Doktorlar Heyeti tarafından kontrol edilmesini istemek kadar doğal bir talebim olamaz, değil mi? Üçüncü kez CB Adayı olup seçilmek isteyen Erdoğan, Üniversite diplomasından önce “Şoför olabilir” raporu alması gerekmez mi?
Ben bir işveren olarak Erdoğan’ı gibi hasta birini şoför olarak istihdam edemiyorsam, koskoca ülkeyi ona nasıl teslim ederim!

Var mı içinizde bana yol gösterecek biri?

“Temel, siyasete girmeye karar vermiş ve Dursun’a; “Ben Başbakan olacağum” demiş! Şaşıran Dursun, “Deli misin” diye sorunca, Temel sormuş “Şart midur?”

Süleyman Soylu’nun TBMM Plan-Bütçe Komisyonundaki halini görünce, galiba yakında o da şart olacak… Vay başımıza gelene!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 21 Kasım 2022
=================================================
Dostlar,

Bu sitede 7 yıl önce yazdık… 31 Ekim 2015’te.. Erişkesi (linki) aşağıda..

http://ahmetsaltik.net/2015/10/31/isvicreli-dr-hakki-acikalin-erdogan-epilepsi-hastasidir/

Ayrıca geçtiğimiz yıl, oturduğu yerde halka bayram iletisini geçerken (camdan mı ?) “uyuklamasını”, konuşmasının anlaşılmazlaşmasını, kesintiye uğramasını… tüm Türkiye ve dünya gördü. TELE1‘de katıldığmız programda bu, durumun “tıbben normal olmadığını” ve mutlaka bir tıbbi kurul raporu ile Erdoğan’ın sağlık durumunun oraya konması gerektiğini belirttik. Uzaktan tanı koymanın doğru, uygun, etik olmadığını vurguladıktan sonra, tablonun “temporal epilepsi” olabileceğini belirttik.

Sn. Serdaroğlu’nun da saptadığı gibi, yıllık hatta 6 aylık tıbbi kurul sağlık raporunun bu tür tepe yöneticiler için yerleşik bir uygulama (zorunlu rutin) olduğunu açıkladık. Muhalefeti, basını, TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve TBB’ni (Türkiye Barolar Birliği) …. kamuoyunu göreve çağırdık.

AKP = RTE‘yi sağlık kurulu rapru almaya ve kamuoyuna açıklamaya davet ettik..

Aradan 7+ yıl geçti.. Hiçbir olumlu gelişme yok! Ama TELE1‘e, o akşam bizim açıklamalarımız nedeniyle RTÜK tarafından yüklü para cezası verildi. (İmece ile karşılamaya çalıştık…)

Devleti yöneten bu gibi kişilerin sağlık durumları kişisel veri olmayıp (6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu), kamuoyunun bilgilenme hakkı ve devletin sağkalımı (bekası) için zorunlu resmi belgelerdir. “Diploma” konusunda olduğu gibi bu bağlamda da AKP = RTE açık – saydam, kamuoyuna saygılı bir tutum izlememektedir.

Dolayısıyla kuşkular yoğunlaşmakta, fısıltı gazetesi işlemektedir :

  • Neyden gocunuyorsun? Saklayacak neyin var? Ateş olmayan yerden duman çıkmaz…

AKP = RTE, ülkemizde demokrasiyi askıya alarak yüz yıl geriye savrulmamızın sorumlularıdır!

3 Kasım 2002’den beri ülkeyi tek başına ve giderek artan baskı – sultan yetkisi ile yöneten ve 69. yaşındaki AKP = RTE‘nin sağlık durumunun bu görevi sürdürmesine elverir olup olmadığını öğrenmek Türkiye olarak demokratik – meşru hakkımız; kendisi ve AKP’si için ise yasal, ahlaki, etik, vicdani bir yükümlülük hatta zorunluluktur. Kamuoyu, başta muhalefet partileri bu olguyu izlemelidir. AKP = RTE hiç kimseyi, hiçbir şeyi kendince “takmama” davranışını inat ve ısrarla sürdürmektedir. Bu durum demokrasilerde kabul edilemez ve sürdürülemez.

Herkes haddini – hududunu bilmeli ve halka mutlak saygıyı, demokrasiyi içselleştirmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 21 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

 

Alevi önderlere dost uyarısı!

Alevi önderlere dost uyarısı!Arslan BULUT
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
17 Kasım 2022, YENİÇAĞ, YAZARIN SAYFASI 

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır, okunması dileğiyle..)

Alevi ve Bektaşilerin örgütlü sekiz çatı kurumu adına düzenlenen basın toplantısına davetli olarak katıldım.

Benim bu toplantıya davet edilmemin sebebi, 32 yıl önce Tercüman gazetesinde yayınlanan “Gelin Canlar Bir Olalım” başlıklı araştırmam ile sorunları ortaya koymuş olmamdır… Demek ki unutulmamış…

Toplantıda sekiz çatı kurum adına konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, 35 yıldır “laiklik ve demokrasi temelinde, eşit yurttaşlık, Diyanet’in lağvedilmesi ve devletin inançlara karışmaması” gibi taleplerini gündeme getirdiklerini ama bir sonuç alınamadığını söyledi..
***
Aslan, “2009’da başlatılan Alevi açılımı sırasında ortak taleplerimiz iktidara iletildi. Hiçbir talebimiz gereği yerine getirilmedi. Daha sonraki süreçte Anayasa Mahkemesi’nin, zorunlu din dersine karşı alınan kararı, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesiyle ilgili mahkeme kararları, 2016’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ayırımcılığa vurgu yapan ve cem evlerinin ibadethane olarak tanınması gerektiğine dair kararı var ama uygulanmıyor. Bunun yerine, bu yıl Cumhurbaşkanı’nın Hüseyingazi Cemevi’ne ziyaretiyle yeni bir süreç başlatıldı. Bu arada sanki Aleviler bir güvenlik sorunuymuş gibi İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan ekipler cem evlerini gezdi ve raporlar hazırladı. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulması ve cem evlerinin sorunlarıyla bu kurumun ilgilenmesi karara bağlandı. Oysa biz 35 yıldır, devletin inançlara karışmaması gerektiğini söylüyoruz. Biz bütün siyasal parti temsilcileriyle Alevi ve Bektaşi kuruluşlarının toplantı yaparak sorunlara çözüm getirmesi gerektiğini savunuyoruz. Cem evlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayan kararname, yasal çerçeve adı altında bir inancı yok saymaktadır. Bu kararname ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bize göre yok hükmündedir. Biz eşit yurttaşlık talebimizi gündeme getirmeye devam edeceğiz” dedi.

Mustafa Aslan, yakın tarihte Fetullah Gülen‘in Alevi adıyla dernek kurdurduğunu hatırlatarak “İktidarın da şimdi kendi Aleviliğini oluşturma girişimleri olduğunu biliyoruz” uyarısında da bulundu.
***
İktidarın, Alevi kuruluşlarına bakışı, barolara bakışı gibidir. Nasıl, baroları parçalayarak yandaş barolar oluşturmaya çalışıyor iseler, kendi Alevi kuruluşlarını da aynı yöntemlerle kurdurmak istiyorlar. Devleti yöneten siyasal kadroların bu tür oyunlara başvurması hiç hoş değil…

Diğer taraftan (Öte yandan), Alevileri temsil eden kuruluşların başkanları da bence daha dikkatli ve özenli bir dil kullanmalıdır. Dost acı söyler. Eşit yurttaşlık kavramı, Anayasa’daki “kanun önünde eşitlik”ten farklı olarak etnik veya dini anlamlarda kullanılmaktadır “Eşit yurttaşlık” denince akla ilk olarak Abdullah Öcalan‘ın “etnik kimliklerin Anayasa’da belirtilmesi” talebi gelir…

“Eşit yurttaşlık”, emperyalizmin anahtar kavramıdır

Bir ara AKP de kullanıyordu. Şimdilerde kavramı CHP devraldı!

  • “Eşit yurttaşlık” ile ulaşılmak istenen hedef,
    Türk kimliğini yok ederek yerine yeni bir kimlik getirip, konfederasyon kurmaktır!

***
Alevilerin kanaat önderi durumundaki bütün yetkin kişilerle 32 yıl önce görüşmüş ve mevcut bütün kaynakları incelemiş bir kişi olarak söyleyebilirim ki; Alevilerin asıl talebi Anayasa’daki laiklik ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin uygulanmasıdır. Zira,

  • Laiklik ilkesi gerçekten uygulandığında,
    devlet kimseye bir inanç dayatmayacağı gibi kimsenin inancına da karışmayacaktır…

Gerçi, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan da konuşmasında “laiklik ve demokrasi temelinde” söylemini kullandı ama her kezinde sözü sanki büyülü bir kavrammış gibi “eşit yurttaşlık” ile tamamladı.

Aleviler, zaten Türk Milleti’nin ta kendisidir. Öyleyse kiminle eşit yurttaşlık?
==================================
Dostlar,

Konuya biz de web sitemizde değişik kezler (“müteadit defalar” demedik!) yazdık.

“Eşit yurttaşlık” kavramı kodlu bir kavramdır.
Önce ilgili ülkede değişik etnisiteleri ayrıştırmayı, öne çıkarıp belirginleştirmeyi ve adlandırmayı içerir.
Anımsayalım, Türkiye’de de sayılıp durulur bir küme etnisite.
İzleyen adım, birbirinden ayrıştırılan bu etnik kümelere sözde “eşitlik” sağlamaktır.
O yüzden “Eşit yurttaşlık”  anahtar kavramı türetilmiş olarak öne sürülür.
Bir başka anlatımla, değişik etnisitelerin bir potada eritilerek uluslaşması dışlanır.
Oysa bu politika asla asimilasyon olmayıp, emperyalizmin böl – paçala – yut iğrençliği karşısında Ulus Devlet savunma kalkanıdır.
Dolayısıyla önce farklılıklarımızla birlikte olacağız, baskın halk yığını kimliğini ortaklaşa edineceğiz. Türkiye’de bu kimlik TÜRK KİMLİĞİ’dir ve -bir kez daha asla- ırkçılık temelli değildir.
Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş’u izleyen Kuruluş yıllarında, Anadolu halklarını bütünleştirmek için son derece ussal (akılcı) ve gerekirci (deterministik) biçimde şu önermede bulunmuştur :

  • “Türkiye Cumhuriyetini kuran Anadolu halkına / ahalisine Türk Milleti denir.”

Bu bir tarihsel çağrıdır ve kaçınılmaz – seçeneksiz sosyolojik senteze – uzlaşıya davettir.

Tersi durumda Anadolu coğrafyası Sevr Andlaşması / 14 Wilson İlkesi bağlamında çok sayıda “lokmaya” (federasyona!) parçalanacaktır. Üstelik emperyal Batı ikramı (!) İslami sos ile..

Benzer tablo dünyada pek çok ülkede geçerlidir.. Başta ABD olmak üzere.. İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, bu oyunla parçalanan Yugoslavya, Çin, Rusya, Finlandiya, Belçika..

Dolayısıyla, etnik kökene bakmadan, öncelikle ülkedeki tüm vatandaşlar YURTTAŞ kılınacaktır.
Ardından, yasalar önünde tüm yurttaşların eşitliği sağlanacaktır.
Halen, yürürlükteki 1982 Anayasası’nda verili durum budur. Öncekilerde de öyleydi.

Anayasanın 10. maddesi bu amaçladır.
2. maddede sayılan değiştirilemez temel Cumhuriyet nitelikleri pekiştiricidir.
Laikliğe özgülenmiş 24. madde vd. tamamlayıcıdır.
Hedef, “Eşit yurttaşlık” kodlu – tuzaklı özel dile (jargona) karşılık,

YURTTAŞLARIN EŞİTLİĞİ‘dir..

10. Yıl Söylevi‘nde de (1933) Atatürk,

  • “Ayrıcalıksız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle olacağız”..

derken ve sözlerini “Ne mutlu Türk’üm diyene” çağrısı ile bağlarken, sağlam bir tarihsel, politik, sosyolojik bilinç zeminindedir.

Bu sözde gücenecek bir algı yoktur. Herkesin alt kimliği kendinedir ve saygındır. Ama bir devletin uyruğu olarak da bir üst kimlik kaçınılmazdır. 50 Eyalet ve 72,5 milletten (!) oluşan ABD, tipik örnektir.

Bu ülkede herkes, göğsünü gerek gere ilk olarak “I’m an American!” demektedir.
İzleyen tümce alt kimlik, kökendir. Örn. BioNTech aşısını geliştiren Prof. Uğur Şahin bir Alman vatandaşıdır. “Ben Alman’ım” demektedir ve demek zorundadır. İzleyen tümce, “Türk kökenli Alman’ım” olmaktadır. ABD’de senatörlüğe aday olan Prof. Mehmet Öz de aynı durumdadır. Her 2 ülke, etnik kökenlerine bakmaksızın adı geçen 2 Türk’ü önce vatandaş kabul etmiş, ardından da EŞİT YURTTAŞ kılmıştır.

Ancak Şahin de, Öz de etnik milliyetçilik temelinde ırkçılık yapar ve ayrımcılık güderlerse, Devlet ile yurttaşı arasındaki sözleşme bozulacak ve “deportasyon” süreci başlayabilecektir.
***
Sonuç olarak;
– Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlar, hiçbir ayrım yapılmadan T.C. Devleti yurttaşıdır.
– Ayrıcalıksız – kaynaşmış bir halk – ulus olmamız; parçalanmadan, ülke- ulus birliğini koruyarak yaşamamızın (bekamızın) sigortasıdır.
– Federal – konfederal bir Türkiye Yugoslavya gibi parçalanmaya mahkumdur.
– Gereksinimimiz, “Eşit yurttaşlık” kodlu – tuzaklı özel dile (jargona) karşılık,
TÜM YURTTAŞLARIN EŞİTLİĞİ‘dir.. Bu kurumu Anayasal güvenceye almak ve uygulamaktır. Türkiye Anayasası bu amaca uygun bir yapıdadır (md. 2, 10, 24. vd.).
– Tarihsel gerçeklikleri kavrayamayan ve gerekli savunma düzeneklerini kuramayan halklar parça parça edilerek sonsuza dek emperyalizme sömürge, yem, lokma olmuşlardır.
– Bu nedenle Türkiye’de etnisite, milliyetler, hiçbir mikromilliyetçilik sorunu yaratılmamalıdır.

Bu bağlamda, örneğin Türkiye’de KÜRT SORUNU YOKTUR… diyoruz. Hepimiz yasalar önünde eşit hak ve özgürlüklere, onura sahip olduğumuzda, –bir kez daha tipik ABD örneği– geriye bir sorun kalmayacak, hep birlikte ULUS olarak kardeşçe, bir arada ve emperyalizmin oyununa gelmeksizin ulus devletimizde özgür – bağımsız yaşayabileceğiz. Başka reçete yok!!

Anadolu halkının / ahalisinin uluslaşarak, bu tarihsel ve vazgeçilmez, kaçınılmaz sağduyu ve bilinci göstereceğine inanıyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 17 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

ARTI TV Programımız – 16 Kasım 2022

Dostlar,

Bu gün, 16 Kasım 2022 Çarşamba günü saat 21:00’de ARTI TV‘de olacağız.

Sayın Fatih YAPICI‘nın konuğu olarak sorularını yanıtlayacağız.

Konumuz “KOVİT-19 Salgınında Son Durum” ..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 16 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net           profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

ATATÜRK’ü HALK DÜŞMANLARI ANLAYAMAZLAR…

Dostlar,

10 Kasım günü nedeniyle bu gün 4 konuşmamız planlandı.

İlk 3’ü gerçekleştirildi. İlk 2’sini web sitemizde sunduk.
(Güncelleme… 4 konuşma da tamamlandı, 23:15)
Aşağıdaki erişkeler (linkler) tıklanarak izlenebilir.
Doğrusu izlenmesini, paylaşılmasını dileriz.

Cumhuriyetin 100 Yaşında, Yaşa Mustafa Kemal Paşa! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

10 Kasım 2022.. 84 Yıl Sonra Atılım Üniversitesinde Atatürk’ü anma : EĞİTİMDE YARATICILIK.. | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM

*****

Türkiye’miz bir gerici iktidar tarafından kıskaca alınmış durumda.

Ellerinden gelse yarın Halifelik – İslam Devleti ilan edecekler..

20+ yıldır Cumhuriyet’in temel değerlerini pervasızca ayaklar altına almaktalar.

Bu çok tehlikeli gidiş sürmemeli.
En yakın seçimde Cumhur İttifakı sandığa gömülmeli ve geldikleri gibi gitmeliler..

  • ATATÜRK’ü HALK DÜŞMANLARI ANLAYAMAZLAR…

başlıklı konuşmamız az önce bitirdik. Üstteki görsel tıklanarak izlenebilir

23 Derece” adlı youtube ortamında yayın yapan bit TV kanalı ve Sn. Burcu UĞUR ile konuyu işledik..

****
Yine bu gece, yaklaşık 1 saat sonra, saat 22:00’de Medya Siyaset TV Genel Yayın Koordinatörü Eğitimci – Yazar Sn. Hatice Topçu bizi kanalında konuk edecek.. Aşağıdaki görsel tıklanarak yayın izlenebilir.

Konumuz :

  • ÖLÜMÜNDEN 84 YIL SONRA NEDEN ATATÜRK’ü ARIYOR ve ANIYORUZ??

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 10 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

 

Cumhuriyetin 100 Yaşında, Yaşa Mustafa Kemal Paşa!

Dostlar,

Bu gün, ADD web TV’de (Youtube ortamında yayın yapan), ADD Bilim Kurulu Başkanı Sn. Prof. Dr. D. Ali ERCAN ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Söyleşimizin başlığı ya da konusu,

Cumhuriyetin 100 Yaşında; Yaşa Mustafa Kemal Paşa!

idi.. 1 saat 12 dakika süreyle Prof. Ercan ile karşılıklı söyleşimizde;

Mustafa Kemal Paşa‘nın Türkiye Cumhuriyeti’ni hangi olağanüstü zor koşullarda kurduğunu,
– 15 yıl gibi çok kısa sürede inanılmaz Devrimleri nasıl bir azim ve kararlılıkla yaşama geçirdiğini
– Osmanlı’dan devralınan enkazı, örneğin belimizi büken borçları (ödenmesi 1954’te bitti!)
– Devrimleri kurumlaştırmak için atılan somut adımları : Halkevleri, Halkodaları, THK, TDK, TTK, MTA, Köy Enstitüleri, Etibank, İş Bankası, Ankara Hukuk Mektebi, İstanbul Üniversitesi, Şeker Fabrikaları, Osmanlı’nın sattığı 4 bin km Demiryollarının millileştirilip devletleştirilmesini ve kol gücüyle binlerce km eklenmesini, 15 yılda ortalama %6,6 ekonomik büyümeyi, dışarıdan hiç borç alınmamasını, bütçe denkliğini, güzel sanatlara ve ulusal eğitime yapılan yatırımları, dünyanın Türk devrimini örnek almasını…..

  • Günümüzdeki Cumhuriyet karşıtı siyasal kadroların ülkeyi sürüklediği ağır bunalımı
  • Bu kuşatmadan nasıl çıkılabileceğini..
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk seçimde AKP ayracını (parantezini) kapatarak çağdaş uygarlık yolunda sonsuza de ilerleyeceğini, şan – şeref – onurla – başı dik yaşatılacağını.. konuştuk..

Cumhuriyetin 100 Yaşında; Yaşa Mustafa Kemal Paşa!

diye bağladık.

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereklerinin yapılmasını diliyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 10 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

99. YILINDA CUMHURİYETİMİZ : BİR ATATÜRK YARATISI

Dostlar,

Bu gün, Politik Psikoloji Derneği‘nin konuğu olduk (Ankara Midi Otelde) ve saat 15:00’te başlayarak bir görsel konferans sunduk (106 yansı).

Hem Cumhuriyetimizin 99. yaşını bitirip 100. yaşına girmesi hem de 10 Kasım 1938’de bedenini sonsuzluğa uğurladığımız Kurtarıcı – Kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ü anmak üzere.

Konumuz şöyleydi :

  • 99. YILINDA CUMHURİYETİMİZ : BİR ATATÜRK YARATISI

Daha çok yakın tarihe odaklanarak adım adım Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kuşatıldığına, Küresel oyunlara… bunlarla nasıl başedilebileceğine odaklandık.

Bize bu olanağı sağlayan, bizim de üyesi olduğumuz, Politik Psikoloji Derneği başkanı meslektaşımız Prof. Dr. Abdülkadir Çevik‘e ve konukseverlik ve sürekli özverileri nedeniyle MİDİ Otel sahiplerine teşekkür ederiz.

Yansılar için lütfen tıklayınız :

Dikkatle incelenmesi, paylaşılması, üzerinde düşünülmesi ve gereklerinin gecikmeden yapılması dileğiyle..

Em. Öğretmen Aydın Koloğlu dostumuz konferans sırasında cep telefonu ile kayıt yaptı ve eşzamanlı olarak facebook’ta yayınladı. Kendisine teşekkür ederiz. Son 10 dakika dışında kayıt, aşağıdaki erişke (link) ile izlenebilir :

Aydin Koloğlu – Aydin Koloğlu canlı yayındaydı — Yaşadığın… | Facebook

Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıllık tarihinde hiç böylesine ağır kuşatılmamıştı.

***

  • İktidarda Cumhuriyet dostları yok 21 yıldır.. tam da tersi..

Cumhuriyet’e gecikmeden, bilimsel akılcılık ve örgütlü bir yurtseverlikle, bilinçle, yüreklilikle ve derhal kol kanat germenin zamanıdır.

Sevgi ve saygı ile. 06 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik    

 

 

ADD web TV : AKP’nin Sağlık Politikaları da Çıkmazda.. Ne Yapmalı?

Dostlar,

ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Merkezi web TV’si yayınlarını sürdürüyor.

Yurtsever, güvenilir, ufuk açıcı, Aydınlanmacı ve Bilimsel Akılcılık ekseninde..

İzlenmesini, paylaşılmasını, Ulusumuzun, içinde bulunduğu çok zor koşullarda gerçekleri öğrenebilmesi için çok çok önemli bir kanal. AKP iktidarı 21. yılına girdi 3 Kasım 2022 günü ve seçime yaklaşırken muhalefeti iyice susturma kararında.

Yeni çıkarılan “Sansür Yasası” nın 29. maddesi İktidar karşıtlarının, yazan – çizen – düşünen – konuşan insanların ensesinde tutuluyor ne yazık ki.

Kuşku yok, bu günler de geride kalacak. Türkiye bu gerici – cumhuriyeti yıkmaya kararlı siyasal kadrolara teslim olmayacak.

Hemen her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da AKP = RTE iktidarı tam anlamıyla çuvallamış durumda. Örn. sağlık emekçilerine, özellikle hekimlere yönelik çok yönlü şiddet durdurulamıyor, cinayetlere ulaşmış durumda!

On milyonu aşkın insan SGK primini = ek vergiyi ödeyemediği için GSS (Genel Sağlık Sigortası) dışında kaldı ve sağlık hizmetine erişemiyor!

  • GSS örtük iflasta, finansal yoğun bakımda..

AKP = RTE iktidarı, Haziran 2003’ten beri SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM adı altıda Batı Emperyalizmi dayatması politikalarla sağlığı özelleştirmekte, kamuyu geri çekmekte. Tipik olarak ŞEHİR HASTANELERİ TALANI sürdürülmekte! Faturası yüzlerce milyar Dolar!

Değerli ADD emekçisi Mutlu Veziroğlu’nun sorularını yanıtlamaya çalıştık.. 30 dk.

  • AKP’nin Sağlık Politikaları da Çıkmazda.. Ne Yapmalı?

İzlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını dileriz.

Hiç unutulmasın:

  • “Ulusun tüm bireylerinin sağlıklı olmaları için sağlık koşullarını gerçekleştirmek,
    Devlet durumunda bulunan siyasal kuruluşların en BİRİNCİ görevidir.”
    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Sevgi ve saygı ile. 06 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik

Anayasaya karşı hile!

Necati Özkan
Necati Özkan
17 Ekim 2022, Cumhuriyet
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)

 

Seçime doğru yaklaşılırken Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının hukuken nasıl gerçekleşeceği sorunu gündemi zorlayacak.

Zira yürürlükteki anayasa, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor (AS: md. 101/2) ve üçüncü kez aday olabilmek için tek bir istisnai hal tanımlıyor: (AS: md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”

Kuralın ve istisnasının anayasada açıkça belirtildiği durumlarda yorum yoluyla değişiklik, genişletme veya daraltma yapılamaz.

Anayasada bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği kurala bağlanmış ve istisnalar arasında mevcut cumhurbaşkanının her koşulda üçüncü kere aday olabileceği belirtilmemişse hiçbir yargı makamı anayasayı yapan iradenin yerine geçerek, yorum yoluyla yeni bir istisna uyduramaz.   

Böyle bir yorum yargının anayasayı yapan kurucu iradenin, yani, millet iradesinin üstünde yer alması anlamına gelir ki bu demokrasinin ve anayasa hukukunun temel ilkeleri açısından kabul edilebilir bir şey değildir.

Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önündeki engel ya bütün bu ilkelerin hiçe sayılmasıyla verilecek bir yargı kararıyla ya da muhalefetin iktidarın erken seçim kararına iştirak etmesiyle kalkabilir.

Muhalefet desteği olmadan erken seçim kararı matematik olarak imkânsız çünkü bu karar için Meclis’te 360 milletvekilinin “evet” oyu vermesi gerekiyor. AKP, MHP ve BBP’nin toplamda 336 sandalyesi olduğundan, en az 24 vekilin desteğine daha ihtiyaç var. (Mehmet Ali Çelebi’nin geçen hafta AKP’ye katılmasını bu amaçla yapılmış bir transfer gibi görmeliyiz.)

MUHALEFETİN AÇMAZI

Erdoğan’ın mağdurmuş gibi görünmesine yol açmamak ve bizzat Erdoğan’ı sandığa gömmek istedikleri için muhalefetin Erdoğan’dan gelecek bir erken seçim teklifine “evet” demeye meyilli olduğunu biliyoruz. Bu eğilim, hukuk ve demokrasiyle tarif edilemeyecek romantik bir eğilimdir.

Öte yandan normal zamanından sadece 40-45 gün önce yapılacak bir seçimin gerçek anlamda bir erken seçim olmayacağı, Erdoğan’ın adaylık engelini aşmaya yönelik olarak anayasaya karşı hile niteliği taşıyacağı da ortada.

Bizzat Erdoğan için yazdırılmış bir anayasaya karşı yine Erdoğan’ın ikbali için bir hile yapılacak ve muhalefet hem bunun içerisinde yer almayı hem de seçimin zamanı ve koşullarıyla ilgili kendisine dayatılan bütün şartları kabulleniyor olacak.

Bu kadarı fazla değil mi?

GAYRİ MEŞRU TALEBE ‘HAYIR’ DEYİN!

  • Erdoğan’ın üçüncü kere aday olmasının hiçbir hukuki meşruiyeti yok.

Cumhur İttifakı sözcüleri istedikleri kadar Erdoğan’ın “demokratik meşruiyeti var” diye söylesinler, böyle bir hakkı da yok. Muhalefet liderleri, Erdoğan’a oy vermiş seçmenlere saygılarından dolayı kendilerini bu hilenin içinde yer almaya mecbur hissetmemeli. Çünkü hukuk ya vardır ya yoktur!

Biz son 21 yılda Erdoğan’ın hukuka, demokratik kurallara ve insan haklarına saygı gösterdiğine kaç kez tanik olduk ki?

Hukuka ve demokratik değerlere ilişkin tavrı tescilli bir siyasetçi lehine muhalefetin bu tür bir hileye destek olması siyasetsizlik ve hukuksuzluk değil midir?

Böylesi bir desteğin muhalefetin bizzat kendisine, seçmenlere ve Türkiye’ye maliyetini kimse düşünmez mi? Bu kadarı göz göre göre milleti aldatmak olmaz mı?

Nereden bakarsanız bakın, muhalefetin hiçbir koşulda bu oyuna alet olmaması gerekir. Muhalefet açıkça ve cesaretle bu gayri meşru teklife hayır demelidir.

2023’E KALACAK SEÇİM, ERKEN SEÇİM DEĞİLDİR!

Gelecek Partisi yöneticisi ve anayasa hukukçusu Prof. Serap Yazıcı önemli bir detayı (ayrıntıyı) daha hatırlatıyor: Seçimler normal tarihinde (18 Haziran 2023, Pazar) yapılacak ise seçim takvimi resmen 18 Nisan’da başlayacak demektir. Bu nedenle, 18 Nisan ile 18 Haziran arasında bir günde yapılacak seçim, anayasanın aradığı “seçimin yenilenmesi” şartını karşılamaz. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iste-erdoganin-3-kez-aday-olabilmesinin-yolu-585170h.htm

Bu durumda muhalefetin 18 Nisan-18 Haziran 2023 arası yapılacak bir erken seçime evet demesi anayasanın arkasından dolanmak gibi bir tavır olmaktan bile çıkar ve doğrudan hukukun çiğnenmesi olur.

18 Nisan’dan kısa bir süre öncesi bir tarihte yapılacak seçim de yapılma kastı itibarıyla anayasaya karşı hile niteliği taşır.

Bu maksatla muhalefet, 2023 yılının herhangi bir gününe kalacak bir erken seçim kararını asla desteklemeyeceğini peşinen ilan etmelidir.
========================
Dostlar,

İlkesel olarak Sn. Özkan ile aynı düşüncedeyiz.
“Mağduru oynamasın”, ve / veya bu iklimle aday olursa oyları artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla yukarıdaki yazıda ayraç içinde biz ekledik. Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin lehine düzenlemeler içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).

Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin Seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.

Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur. Üstelik 3. kez Cumhurbaşkanlığı?! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE? Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları hak etmiyor.
***
2017 Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan lehine yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.

Buna ek olarak, değiştirilen 1982 Anayasasının tümü değil, kimi hükümleridir.

Dolayısıyla “yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.

  • Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak O – LA – NAK – SIZ – DIR!

Ancak TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır.

  • Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
    Hukuk karşısında herkes eşittir (Anayasa md. 10).

Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Adaylar YSK’ya başvuracak ve bu Kurul seçime katılabilecekleri belirleyerek duyuracaktır. YSK’nın bu bağlamdaki kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).

  • YSK’nın, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
    bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!

Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi..

Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve federasyon altında parçalanmasının kapılarını
ardına dek açacaktır.

Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!

  • Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir tabanla hazırlanan lanetli oyunu bozmak zorundadır.

Sevgi ve saygı ile. 17 Ekim 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik