Etiket arşivi: Rifat Serdaroğlu
İHANETİN TELAFİSİ OLMAZ!
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
Bu topraklarda yaşamak ve kalıcı olmanın iki şartı olduğunu daha önce söylemiştim. Tarihi, özellikle yakın tarihinizi çok iyi bileceksiniz ve insanınızı çok iyi tanıyacaksınız!
Ülkemize, bir emperyalist plan gereği süpürülen ve yerleştirilen yaklaşık 10 milyon sığınmacının ve hemen sınırımızın dibinde bekletilen 5 milyona yakın sığınmacı adaylarının, başımıza ne belalar açtığı, tedbir alınmazsa önümüzdeki yıllarda devletimizi batıracak güce kavuşacaklarını anlatırken, tarihten iki yaşanmış olaydan bahsedeceğim!
“Suriye ve Filistin Cephesinde yaralanmış iki bin Mehmetçik, Şam’daki hastaneye yatırılmıştı. Hastane dolmuş, Mehmetçikler avludaki sedyelerde tedavi sırası bekliyordu. Yeterli sağlık personeli, ilaç, narkoz yoktu.
- Türk kanı içmeye yemin etmiş Arap Bedevileri hastaneyi bastılar ve herkesi kılıçtan geçirip katlettiler!”
- “TBMM Zabıtları 1921 Mayıs-Haziran sayılarına göre, 1918 Eylül-Ekim aylarında Filistin-Sina cephesindeki yenilgi ile 15 bin Mehmetçik esir olarak, İngilizler tarafından İskenderiye’deki esir kamplarına gönderildi. Tehcirle Mısır’a gönderilen Ermeniler, bu kamplarda yönetici idiler.
- Mehmetçikleri temizlenme bahanesiyle, dipçik darbeleriyle yıkanma havuzlarına attılar.
- Havuzlara bol miktarda Krizol (Cresol) dökülmüştü!
- Mehmetçiklerin büyük bir kısmı gözlerini kaybedip, kör oldular.”
Bu iki olay gibi yüzlerce alçakça katliam yaşandı!
Bu vahşetlerden yüz yıl sonra Türkiye’den iki ses geldi;
Erdoğan; “Köpekleri Arap diye çağıran zihniyet, Suriye’den gelenleri istemiyor. Geri göndermeyeceğiz!”
CB Başdanışmanı İbrahim Kalın; “Cumhuriyet, Arap düşmanlığı üretti!”
Bu anlayıştaki iki kişi bugün Türkiye’yi yönetiyor!
Barzani’ye, sıra gecesinde saz çalıp eğlendiren bir memur, Cumhuriyetimizi suçlayabiliyor!
Lütfen bu soruyu kendinize sorar mısınız?
- Türkiye, emperyalistlerce işgal edilirse, sığınmacılar ve vatandaşlık satın alanlar kimi destekler?
Yanıt verelim : Osmanlı yıkılırken, İngilizlerin, Fransızların yanında yer alıp, Mehmetçiğe karşı savaşan Arap Kabileleri ne yaptılarsa, onu yapacaklardır. ABD adına savaşan ve Türkiye’ye gönderilen yüz binlerce genç Afganlı da (Özellikle Peştunlar), bize karşı savaşacaktır. Suriyeli sığınmacılar, şimdiden ülkemizdeki insanlarımızı tehdit etmeye başlamadılar mı?
“Sığınmacılar ülkelerine gönderilmelidir” diyen bizlere, bizi yönetenler şu yanıtı vermektedir;
Erdoğan; “Sığınmacıları geri göndermeyeceğiz. Onlar muhacir, biz ensar’ız!”
İbrahim Kalın; “Cumhuriyet Arap düşmanlığı üretti!”
Aziz Türk Milleti;
Sığınmacıların Türkiye gönderilmeleri ve AKP Hükümeti tarafından sınırlarımızın açılarak kabul edilmeleri, emperyalist bir planın uygulanmasıdır, dedik.
- AKP, bu konuda hem ortaktır, hem de ihanet içindedir.
Türk Tarihine not düşmek için yazıyorum :
- Suriye ve Sığınmacılar politikasının iki sorumlusu vardır; Erdoğan ve Davutoğlu!
Erdoğan; yurt dışındaki malvarlıkları, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa Savaş Suçları Mahkemesi (İŞID’ın kaçak petrolünün satılmasına göz yummak-SADAT faaliyetleri-Gri Listeye alınmamız) tarafından
tehdit edilmekte ve baskılara uymak durumundadır.
Davutoğlu; Bu konuda gerek Dışişleri Bakanı gerekse Başbakan ve AKP Genel Başkanı olarak, başımıza bu belaların gelmesinin esas sorumlusudur.
Peki, Davutoğlu ile ortak olmaya karar veren CHP ve İYİ Parti, ortaklarının bu ihanetini paylaşabilecekler mi?
Türk Milletinin şunu hiç unutmaması gerekir :
- İhanetin Telafisi, Kahpeliğin Bahanesi Olmaz! Karar sizin…
Sağlık ve başarı dileklerimle, 24 Mayıs 2022
19 MAYIS TÜRK’ÜN EMPERYALİZME BAŞKALDIRISIDIR
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
(40 yıldır Kur’an araştırmaları yapan Değerli Yazar ve DOĞRU Parti Gen. Bşk. Yrd. Sayın Sedat Şenermen’e teşekkür ve saygılarımla.)
(AS: Kısa bir katılmama notumuz yazının sonundadır…)
Türk’ün vicdanındaki Milli Sır, Emperyalizme karşı çıkmaktır. Bu karşı çıkış, Kur’ani’dir. Kur’an, emperyalizmi “Küresel şer ve şeytanlık, düşmanlık” anlamında “Tağut” olarak tanımlamaktadır.
Nutuk’ta, “Milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiği büyük gelişme kabiliyetini “Milli Sır” olarak belirleyen Atatürk, onun “Milli Egemenliğe dayanan kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk Devleti kurabilmek” olduğunu ifade eder.
Bu kararın dayandığı en güçlü muhakeme ve mantığı da Atatürk “Nutuk sh. 9-10” da açıklamaktadır:
- “Temel ilke, Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez. Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki, Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde, ya istiklal ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır.”
Peki, Atatürk’ün dediklerine Türk Milleti olarak uyduk mu? Hiç düşündünüz mü?
Atatürk’e ve annesi Zübeyde Hanıma en aşağılık hakaretleri yapan yobazları, devlet sofrasında konuk etmekten utanmayan siyasetçileri kim seçti?
- T.C. Başbakanı olabilme yetkisini, ABD Oval Ofiste alan biri, sizin Başbakanınız olabilir mi?
- ABD Başkanından, BOP Eşbaşkanı diplomasını alan zavallılar, Türkiye’nin bağımsızlığını sağlayabilir mi?
- 1,5 milyon insanın katledilmesine, 150 binden fazla Müslüman kadının tecavüze uğramasına yol açan bir istilanın uygulayıcılarının Eşbaşkanı olan bir iktidardan, Türk Milletinin yararına ve bağımsızlık adına bir şeyler beklemek mümkün mü?
- Diploması ve serveti şaibeli, hırsızlığı uluslararası kuruluşlarca tespit edilmiş bir İhvancı-Ümmetçi kafa Türk Milletini hangi çağdaş-medeni seviyeye getirebilir?
Peki, Atatürk ve çağdaşlık düşmanı soyguncuların zulmüne son verecekleri iddiasıyla, İşadamlarımız ve İBB destekli basınımız tarafından desteklenmek üzere, muhalefet olarak kimleri Türk Milletinin huzuruna çıkardık?
Yönünü Atatürk’e değil de, Seyit Rıza’ya ve Şeyh Said’e dönenleri mi?
Türkiye’yi eyaletlere bölecek, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartını kabul edenleri mi?
Kürtçeyi ikinci resmi dil olarak kabul etmeyi söz verenleri mi?
Atatürk’ü “Dersim Katliamcısı” ilan edenleri mi?
FETÖ’nun Prensesi olarak, toplantılarda FETÖ’ya övgü düzenleri mi?
Türk Ordusunun Amirallerine “Zevzek” diyenleri mi?
Said-i Nursi’yi ÖNDER olarak kabul edenleri mi?
Suriye politikasının mimarlarını mı?
Telekom’u, Cumhuriyetin eserlerini satan İngiliz Tefecilerinin elemanlarını mı?
Sivas Katliamının organizatörlerini mi?
Bunlarla çağdaş-bağımsız-onurlu Türk Devletini yeniden kuracağınızı düşünüyorsanız, buyrun meydan sizin! Kurun sizi tebrik edelim.
Yalnız şunu hiçbir zaman unutmayın!
Tek sermayesi, Türk Milletini ve Atatürk’ü sevmek olan bizler, yanıldığınız ve ağladığınızda size merhamet göstermeyeceğiz.
Herkesin kaderini kendi tercihi belirleyecek…
“Ne Mutlu Türküm diyene” ve sözünden dönmeyene…
Sağlık ve başarı dileklerimle, 19 Mayıs 2022
==============================================
Dostlar,
Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başardığımız şanlı ulusal kurtuluş savaşımız,
yalın bir tarihsel – eytişimsel (diyalektik) gerçekliktir.
Bu ulusal bağımsızlık savaşının son derece zorlama birtakım yorumlarla Kuran’a bağlanması, orada bağlantılar gösterilmesi hem olanaksız hem de gereksizdir.
Yazının bu bölümüne katılmıyoruz.
Yurtsever yazar Sn. R. Serdaroğlu’na bu düşüncemizi ilettik.
Bu sınırlama ile makaleyi web sitemizde paylaşmış oluyoruz.
Sevgi ve saygı ile. 20.05.22
Dr. Ahmet SALTIK
SİZİ TEK TEK AVLAYACAKLAR
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
“Kendi düşenin ağlamaya hakkı yoktur. Siyasi ümmetçi, hırsız, soyguncu, vatan topraklarını satan bir partiyi, demokratik hayatın bir unsuru olarak kabul edip, ona göre muamele ederseniz, sonucuna katlanırsınız…”
Erdoğan’ın siyaset yasağını dönemin CHP Genel Başkanı ve halen CHP Milletvekili olan Deniz Baykal kaldırdı!
Erdoğan’ın Milletvekili ve Başbakan olması için Siirt Seçimlerinin iptaline yol açan süreci destekleyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dır.
Erdoğan’ı “Demokrasi var kardeşim, en çok oyu alan partinin liderinin dışarda kalması uygun olmaz” diyen CHP Genel Başkanları yeniden yarattı!
Peki, AKP denen parti demokrasiye inanan bir parti mi?
AKP yönetimi, demokrat insanlardan mı oluşur?
- AKP’nin, “Biat Kültürü” ile yaşayan, cemaat ve tarikatlardan beslenen, Siyasal Ümmetçi, soyguncu bir parti olduğunu, her şeyi bilen CHP Genel Başkanları bilmez mi?
Ne karşılığında ve hangi baskıyla Erdoğan’ın siyasi yasağı kaldırıldı?
Başbakan Erdoğan ilk iş olarak, CHP’li Milletvekillerini hapse attırdı.
Haberal, Balbay ve Berberoğlu yıllarca tutuklu kalmadılar mı?
CHP Genel Merkezi, milletvekillerini hapisten çıkarmak için konuşmaktan başka ne yaptı? Hiç!
AKP, Türk Ordusunun Atatürkçü Komutanlarını FETÖ-CIA işbirliğiyle zindana attı. Kozmik Oda sırları terör örgütlerine servis edildi. Milli bütünlüğümüzü, Milli Ordumuzu “Askeri Vesayet” zanneden biatçı-İhvancı AKP’ye, “Bu asker de çok oldu, biz karışmayalım” düşüncesindeki CHP destek olmadı mı?
Atatürkçü Komutanlar zindana atılıp, yerlerine FETÖ’ye kulluk edenler gelince, konuşmaktan başka ne yaptılar?
15 Temmuz çakma darbe girişimine, AKP’nin Yenikapı Mitingine katılıp, konuşma yapan CHP Genel Başkanı, 15 Temmuz’u meşrulaştırmış olmadı mı?
Böylelikle AKP’nin “Tek Adam” taleplerinin önü açılmadı mı?
7 Haziran – 1 Kasım (AS: 2015) arasında CHP Genel Merkezi ile alay eden Davutoğlu’nun “İstikşafi Görüşmelerini” seyretmediniz mi?
Ekmelettin adlı bir Atatürk düşmanını CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yapıp, Erdoğan’a seçimi hediye etmediniz mi?
- AKP’nin göz göre göre oy çaldığı, zarfa giren dört oydan birinin sayılmadığı yasa dışı seçimlerde, CB Adaylarınız sonuçlar açıklanmadan kaybolmadı mı?
Sürekli olarak her olaydan sonra iki gün konuşup, sustunuz.
2007 yılından beri sizi uyarmaya çalıştık. Duymadınız bile! Muhalefet olmak size yetiyordu!
Hele Büyükşehir Belediye seçimlerini, “AKP karşıtlarının” oylarıyla kazandığınızda, kibrinizden yanınıza bile yaklaşılamadı.
Tüm bunlar yetmedi!
Ellerinden milyonlarca insanın kanı damlayan, yüzbinlerce kadının tecavüzüne yol açan politikalarıyla bildiğimiz Davutoğlu ve Babacan’ı, Said-i Nursi’nin Prensi Uysal’ı, Sivas Belediye Başkanı Karamollaoğlu’nu, FETÖ’nun Prensesiyle birlikte yanınıza alıp, Türk Milletinin huzuruna çıkmadınız mı?
Bunlar da yetmedi;
- Türk Subayları zindanda iken, onların sayın eşlerine ağır hakaret eden FETÖ sermayelerini, Atatürk’e küfredenleri otobüsünüzde gezdirip, gözümüze sokmadınız mı?
Şimdi CHP İstanbul İl Başkanını aldılar. Sırada İmamoğlu var! Yarın da onu alırlar! 1 Haziran’ı bekleyin!
Size defalarca söyledik!
- AKP, Türkiye’nin partisi değildir.
- AKP, ABD Derin Devleti tarafından rehin alınmış, bir organize suç örgütüdür.
- Gri listeye alınmış Türkiye’de AKP, teröre finans sağlayan bir partidir.
Bunlarla müzakere edilmez, mücadele edilir. Hem de anladıkları dilden mücadele edilir.
Üzülerek söylüyorum ki, AKP yönetimi hepinizi tek- tek avlayacak.
Bunu da sizinle alay ederek yapacak.
Türk Milletine ve onun sevdalılarına yüzünüzü dönüp, Atatürk İlke ve Devrimlerine sarılacağınıza, hala Ahmet Şık, Başak Demirtaş, HDP gibi bölücülerle, Garo Paylan, Sezgin Tanrıkulu gibi yüzü Seyit Rıza’ya dönük olanlarla beraber olmaya devam ediyorsunuz!
Siyaseti bilmiyorsunuz, Türk Milletini tanımıyorsunuz, Türk Milletine güven vermiyorsunuz.
Hata üstüne hata yapıyorsunuz. Söz dinleyin. Yarın çok geç olacak…
Not; Cumhuriyetimizin direği, Ulusal Birliğimizin sancağı, Atatürk Şehri
Sivas’tan sevgilerle…
Sağlık ve başarı dileklerimle, 14.05.2022
TÜRK TARİHİNİN KARA LEKESİ AKP
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
Türk Tarihinde bilinmeyen olay sayısı çok azdır ama ders alınmayan o kadar çok olay vardır ki!
Tarihten ders almaya almaya, cehaletiyle övünen bir ülke haline geldik.
Ülke yönetimine ne zaman cahil kadrolar gelse, buna paralel olarak bürokrasi de cahil ve yetersiz kadroların eline geçmiştir. Sonuç çöküş, toprak ve özgürlüklerin kaybı ve devletin yıkımı!
Türkler olarak 16 büyük devlet kurmakla övünürüz ama on beş devletimizin yıkılmasına sebep olan şartları görmezden geliriz.
Şimdi de emperyalist ülkelerin planladığı, taşeronu AKP olan yıkım projesinin uygulama aşamasına gelindiği zamandayız.
2007 yılından beri kendisine “Aydın” nitelemesini yakıştıran kesimleri uyarmaya çalıştık. Gün geldi telefonuna çıkılmayan, görmezden gelinen, arkasından konuşulan adam muamelesine maruz kaldık. Çok şükür ki, bizim vatan sevdamızın yanında birer cüce olarak kalan bu sözde aydınlar yeni yeni gerçekleri görmeye başladılar!
Türk Aydını, Atatürk’ün vefatından hemen sonra başlatılan “Karşı Devrimi” doğru okuyamadı. Atatürk’ten sonraki kadroların içinden bazı isimleri cımbızla çekerek karalamaya çalışan basın mensupları var! Sadece bu konuda, İnönü-Bayar dahil Atatürk’ün yolundan ayrılanlar, kırsal kültür, siyasal ümmetçilik ve de özellikle Amerikan sömürgeciliği tarafından esir alınanlar oldu.
Bu esaret bizi 2022 yılında ahlaki ve entelektüel iflasa götürdü. Türk Aydınlarının çoğunluğu bu çöküşe doğrudan katılmasalar da, izlemede kaldılar ve ahlaki çöküntüyü normal bir olgu imiş gibi seyrederek dolaylı ortak oldular…
Türk Aydınının ve Türk Sermayesinin bu davranışı yeni değildir. Varlıklarıyla, demokratik rejimi ve Cumhuriyeti savunma refleksleri ters orantılıdır.
Klasik “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” durumu!
Atatürk, Anadolu’da “Reddi İlhak Cemiyetlerini” kurup, Kurtuluş Savaşımızın alt yapısını ve halkın katılımını hazırladıktan sonra, Ankara’ya geçmek ister. Paraları kalmamıştır. Arabasının tekerleri patlaktır, benzinleri yoktur. Bir arkadaşı kürk paltosunu satıp, yemek problemini çözer. Osmanlı Bankası borç para vermez. Bölge eşrafının da desteği yeterli olmaz. Bölgedeki (AS: Sivas’taki) Amerikan Okulunun Müdiresinden, bedeli daha sonra ödenmek üzere, 6 teneke benzin ve 2 adet iç-dış lastik alınır ve Ankara’ya doğru yola çıkılır!.
Türk Aydınının ve zengininin bu tutumu Atatürk’ün mücadelesini engelledi mi? Tabii ki hayır!
DOĞRU Partinin mücadelesi yavaşlatıp, durdurulabilir mi? Elbette ki hayır…
Cumhur ve Millet İttifaklarının favori Anayasası 1921 Anayasasıdır.
Vatanseverlerin, Atatürkçülerin, Cumhuriyetçilerin ise 1961 Anayasasıdır.
- Çift Meclisli TBMM, Kuvvetler Ayrılığı, partilerüstü Cumhurbaşkanı, Yargı Bağımsızlığı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Devlet Planlama Teşkilatı, sendika kurma hakkı, özerk üniversite, devrim yasaları 1961 Anayasasının sağladığı haklar idi. (DOĞRU Parti programını incelemenizi öneririz)
Önce 12 Eylül 1980 ve sonrasında siyasal ümmetçi-İhvancı AKP, tüm bu kurumlarımızı ve demokratik kazanımlarımızı yok etti.
Aziz Türk Milleti;
DOĞRU Parti olarak, Atatürk İlke ve Devrimlerinin, demokratik kazanımlarımızın daha çağdaş ve daha etkin olarak Türk Devletinde yeniden etkin olarak yer alması için, çok ciddi ve yoğun bir mücadele içindeyiz.
- AKP’yi Türk Milletinin gücüyle sandığa kilitledikten sonra tüm demokratik haklarımızı geri alacağız.
Bizi görmezden gelenlere, AKP’nin uyguladığı basın ambargosuna rağmen, her ilde binlerce insanın katılımıyla kongrelerimizi yapıp, Büyük Kongreye doğru koşuyoruz. Başaracağız!
Bu arada, AKP’nin Türk Tarihine sürdüğü İKİ KARA LEKEYİ belirtmek isterim;
-Tarihimizde ilk kez, bir Cumhurbaşkanı için, “TÜRKİYE DIŞINDA USÜLSÜZ EDİNİLMİŞ MAL- PARA VARLIĞININ BELİRLENMESİ (Soygunun diplomatik dildeki adı) için yabancı bir ülke parlamentosu tarafından araştırma komisyonu kuruldu!
Ne, üç kıtada 624 yıl hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğunun 36 Padişahı, ne de Erdoğan’dan önceki 11 Cumhurbaşkanı döneminde böyle bir rezillik yaşamadık!
-T.C. Devleti AKP döneminde, “GRİ LİSTEYE” alındı.
Bu, Türk Devletinin “Teröre Finans Sağlayan Ülkeler- Kara Para ile mücadele etmeyen ülkeler- Uyuşturucu ile yeterli mücadele etmeyen ülkeler” arasına alındığını gösterir!
Atatürk, “Benim tek mirasım, akıl ve bilimsel düşüncedir” demişti.
Umarız bundan sonra bu sözün değerini daha iyi anlarız.
Kendilerini “Türk Milletinin aydını kabul eden” dostlar! Lütfen biraz cesaret…
Sağlık ve başarı dileklerimle, 16 Mayıs 2022