Etiket arşivi: Galip Ensarioğlu

Yanardağ neden tutuklandığını anlattı: İktidarın silahını elinden aldım

36 gündür hukuksuz olarak tutuklu..

Sözleri bağlamından kopartılarak tutuklana TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ tutuklanma gerekçesini anlattı. Yanardağ AKP’nin İmralı ile siyaseti yeniden dizayn etmek istediğini açığa çıkarttığını belirterek, “İktidarın elinden ihtiyaç duyduğunda kullandığı bir silahı aldım” sözleriyle anlattı.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, AKP ile Abdullah Öcalan’ın yeniden görüşerek tekrar çözüm sürecine başlayabileceklerini anlatmak için söylediği sözler nedeniyle trollerin hedefi oldu. Yanardağ’ın sözleri bağlamından kopartılarak sosyal medyada montajlanmış bir video ile servis edildi. Yanardağ, trollerin çarpıtması nedeniyle tutuklanarak eski adı Silivri Cezaevi olan Marmara Cezaevi’ne gönderildi. Merdan Yanardağ, Silivri Cezaevinde Evrensel’in sorularını yanıtladı. Yanardağ tutuklanmasının sebebiyle ile ilgili soruya, “Kıyamet buradan koptu. Çünkü böylece dar bir alanda yürütülen tartışma birdenbire toplumun geniş bir kesimine ulaşmış oldu. İktidarın elindeki oyuncak alındı ya da daha makul bir ifade ile bu oyuncağını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı diyebilirim” yanıtını verdi.

SİLİVRİ YURTSEVERLERİN KADERİ

Yanardağ, Silivri Cezaevi şartlarıyla ilgili gelen soruya yaşamsal malzemelere geç ulaştığını söyleyerek yanıt verdi. Yanardağ’ın açıklaması şöyle:

Silivri bu rejimin simgesidir. Özellikle 2008 yılından başlayarak iktidarın tehdit değerlendirmesine göre “misafirleri” kısmen değişse de; rejimin simgesi olma özelliği değişmedi. Misafirleri arasında da değişmeyen tek kesim solcular, sosyalistler, cumhuriyetçiler ve ilerici kesimler oldu. Silivri zulmün, baskının, kumpas davalarının, cumhuriyetin ilerici birikimlerine, laikliğe, demokrasiye ve insanlığın kazanımlarına karşı saldırının simgesi.

Silivri’den geçmek, yolu buraya düşmek de neredeyse, bu ülkenin yurtseverlerinin, aydınlarının, demokratlarının, sosyalistlerinin bağımsız ve toplumsal sorumluluklarını inceleyen gazetecilerin adeta kaderi oldu.

Benim tutuklanmam kasıtlı olarak bayram tatiline denk getirildi. Çünkü ortalık Kerbela gibiydi. Bütün yetkililer izindeydi. En temel ihtiyaçlarımı bile gidermekte zorluk çektim. Cezaevindeki personelin ve yönetimin özel bir kastı yoktu. Tam tersine iyi niyetli bir yaklaşımla sorunları çözmeye çalıştılar. Ancak, gazete, televizyon, tuvalet kağıdı ve saat gibi yaşamsal diyebileceğim ihtiyaç malzemeleri bile yoktu. Temizlik malzemelerine bile güçlükle ulaştım. Temel ihtiyaçları personelin iyi niyetli yaklaşımı ve buradaki tutuklu ve hükümlü dostlarımızın desteği ile giderdim. Arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ancak apar topar 9 günlük bayram tatilimin ilk günü (arife günü) tutuklama kararı vermek, art niyetli bir tutum diye düşünüyorum.

Artık bu tip sorunları tamamen (tümüyle) aştık. Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve diğer dostlarımızın dayanışması çok değerli idi. Burada bir kez daha anmak isterim. Cezaevinde özel bir kötü tutum yok.”

“BAĞIMSIZ MEDYAYA GÖZDAĞI”

Yanardağ tutuklanmasının bağımsız medyaya bir gözdağı olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

“Kuşkusuz bu operasyonun öncelikli nedeni; benim üzerimden bağımsız ve muhalif medyaya gözdağı vererek ve geri çekilmeye zorlamak hatta susturmaktır. Bunu hiçbir şekilde başaramayacaklar. Yine bu hedefle bağlantılı olarak seçim sonrasında içine girilen yeni dönemde topluma korku salarak büyük muhalefet potansiyelini -ki %48’lik çok büyük bu ülkenin geleceğini kuracak önemli bir kitledir- sindirmektir. Bunu başarıp başaramayacakları büyük ölçüde bize bağlıdır.

Yönettiğim ve günlük yorum programları yaptığım haber televizyonu TELE1’in çok geniş bir toplum kesimine ulaşması siyasal ve toplumsal yaşam ve mücadele süreçleri üzerinde etkili olması da bu operasyonun nedenleri arasındadır. Özellikle seçim öncesinde ve hemen sonrasındaki yayınlarımızın bu konuda önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.

Cumhuriyetçilerin, solcuların, sosyalistlerin, yurtseverlerin yoktan var ettikleri ve “büyük medya” alanına taşıdıkları bir basın kuruluşunun başarılı olmasını hazmedemedikleri anlaşılıyor.

Bu operasyonun en önemli nedeni ise hiç kuşkusuz tutuklamaya gerekçe yapılan 20 Haziran 2023 tarihli programda iktidarın iki yüzlü ve siyasal sahtekarlığa dayalı Kürt siyasetini eleştirmem ve bazı hesaplarını deşifre etmemdi. Bu nedenle 14-15 dakika süren değerlendirme ve yorumlarımı bağlamından kopararak, 62 saniyelik bir montaj video hazırlayıp sosyal medya üzerinden servis edip bir linç kampanyası başlattılar. Hem de programdan tam 5 gün sonra. Sonra da savcılık devreye girdi.”

“SİLAHLARINI ELLERİNDEN ALDIM”

Yanardağ tutuklanmasının sebebini,  “İktidarın İmralı’yı siyaseti düzenlemek için bir araç olarak kullanmaya çalıştığının altını çizdim. Böylece iktidarın elinden ihtiyaç duyduğunda kullandığı bir silahı aldım” cümleleriyle açıkladı. Yanardağ’ın açıklaması söyle:

“Ben söz konusu programda\ AKP’nin İmralı üzerinden yaptığı hesapları ortaya koyarak izlediği politikaları eleştirdim. İktidarın İmralı’yı siyaseti düzenlemek için bir araç olarak kullanmaya çalıştığının altını çizdim. Böylece iktidarın elinden ihtiyaç duyduğunda kullandığı bir silahı aldım ya da almaya kalktım diyebilirim. Bu “silah” siyasal alanda da tartışılan ve tecrit diye ifade edilen durumdu. Ben AKP’nin yeni bir açılım hesabı yaptığı ya da yerel seçim öncesinde Kürt yurttaşlarımıza yönelik yeni bir manipülasyon hazırlığı yürüttüğü öngörüsüyle bu konuyu ele aldım. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun bu konuya ilişkin olarak verdiği mülakattaki görüşlerini tartıştım.

Ensarioğlu yeni bir açılım sürecine ihtiyaç duyulursa, böyle bir girişimi başlatabileceklerini belirtiyor ve Öcalan’a uygulanan “tecrit” nedeniyle de Selahattin Demirtaş’ı suçluyordu. Konuyu programda ele almamın nedeni Ensarioğlu’nun bu sözleriydi. AKP Milletvekili daha önceki açılım sürecinin başarısızlığını da yine Demirtaş’a bağlıyordu. Bana AKP’nin böyle bir çıkışı neden yaptığı sorulunca; “İki olasılık var” dedim, “Ya Ensarioğlu Apocu oldu ya da yine iki yüzlü bir açılım süreci için zemin hazırlıyorlar” diye yanıt verdim. Bu işin ironi kısmıdır. Ensarioğlu, Öcalan için “anlayışlıydı” diyor ve bir af olasılığından da söz ediyordu. Ben de AKP’nin iki yüzlülüğüne örnek vererek, seçim öncesinde muhalefete yönelik “Apo’ya af çıkaracaklar” şeklindeki propagandalarını anımsattım.

Bunun üzerine iktidarın, devletin infaz kanunu adil bir şekilde herkese uygulayarak, Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüşme hakkının verilmesinin hukukun gereği olduğunu söyledim. O zaman, “Kamuoyu Öcalan’ın ne söylediğini öğrenir ve böylece spekülasyonların önüne geçilir, iktidar tarafından bir tehdit ve siyasal araç olarak kullanılmaz” dedim.

Kıyamet buradan koptu. Çünkü böylece dar bir alanda yürütülen tartışma birdenbire toplumun geniş bir kesimine ulaşmış oldu. İktidarın elindeki oyuncak alındı ya da daha makul bir ifade ile bu oyuncağını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı diyebilirim.

Programdaki diğer ifadeler yer yer ironiyle söylenmiş, deyim uygunsa olayın “magazin tarafı”dır. Asıl mesele infaz hukukunun herkese adil şekilde uygulanması gerektiği gerçeğini hatırlatmış olmaktır.

Şimdi sormak gerekiyor : Bir iktidara “Devletin infaz kanununu herkese adil şekilde uygula” demek ne zamandan beri suç oldu? Dahası böyle bir suç olabilir mi? İktidar kendi yasalarını bile çiğneyerek “Nazi hukuku” uyguluyor. Yani fiile (suç) bakarak karar veriyor. Eğer bir kişi kendileri için bir tehlike veya tehdit oluşturuyorsa ve yasal bakımdan bir suçu yoksa bile, icat ediliyor. Amaç kendileri için tehlikeli olan ya da olma potansiyeli taşıyan kişiyi bertaraf etmek, susturmak ve etkisizleştirmektir.

Ortada tutuklanmayı gerektiren bir suç bulunmuyor

Asıl sorun, iktidarı ve muhalefeti ile kurulan sessiz ya da fiili mutabakatı bozmuş olmam ve yasak bir tartışmayı geniş bir kesimin ve kamuoyunun gündemine getirmemdir. İddianamede bu nedenle benim “işin magazini” dediğim konu yani “Filozof, zeki, siyaseti iyi okumak” gibi sözler öne çıkarılmak ve asıl mesele gizlenmek isteniyor. Oysa bu sözler AKP’liler ve yandaşların daha önce söylediklerine bir göndermeyle söylenmiş ve olayın deyim uygunsa magazinini oluşturan kısmıdır.

Asıl dert başkadır. Suç icat etmeye ve bütün demokrasi güçlerini, bağımsız gazetecileri tehdit etmeye çalışıyorlar.

  • Ama, hukuksuzluğa ve zorbalıklara karşı boyun eğmeyeceğim. Demokrasi ve hukuk mücadelesini her koşulda sürdüreceğim.”

CEZANIN NEDENİ HALKÇI YAYIN

İktidarın baskı ve sansür aracı RTÜK Yanardağ’ın sözlerinin ardından TELE1’e 7 gün ekran karartma cezası verdi. Yanardağ bu cezanın nedenini TELE1’in halktan yana ve toplumcu yayınlarından kaynaklandığını söyleyerek, “RTÜK, iktidarın bağımsız medya üzerindeki baskı ve sansür aygıtlarının en önemlisidir. TELE1’e yönelik neredeyse her hafta bir para ve yayın durdurma cezası veriyorlar. Nedeni belli. Yukarıda da söylediğim gibi TELE1’in halktan yana bağımsız ve toplumcu yayınları bu ceza ve saldırıların nedenidir. Biz de RTÜK’e karşı ceza iptal davaları açıyoruz. Bu davaların bir bölümünü kazanıyoruz. Çünkü, gizlenemeyecek kadar keyfi ve hukuk dışı cezalar veriyorlar. En ağır olanı benim söz konusu programım nedeniyle verilen son cezaydı. Üç ayrı ceza verildi. Mahkeme, bizim başvurumuz üzerine; yürütmeyi durdurma kararı verdi. RTÜK itiraz edecektir ama önemli bir kazanımdır hukuk adına.” ifadelerini kullandı.

TUTUKLU GAZETECİLER AÇIKLAMASI

Tutuklu gazetecilere ilişkin de konuşan Yanardağ şunları söyledi:

“Gazetecilerin mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanması; iktidarın ve Cumhurbaşkanının eleştirilemez, itiraz edilemez ve sorgulanamaz bir konuma yerleştirilmek istenmesidir. Bir tür “kutsallık” ihdas etme girişimidir. Bağımsız ve muhalif medyayı geri çekilmeye zorlamaktır. Denetlenemez bir patrimonyal sultanizm rejimi yaratmaktır. Demokrasiye yönelik asıl tehdit budur.

Bu girişimi önlemenin yolu, her iki kişiden birinin “hayır” dediği iktidara karşı oluşan demokratik muhalefeti emek eksenli bir perspektifle birleştirmektir. Bağımsız medya kuruluşlarına sahip çıkmak ve yaşatmaktır. İdeolojik derinliği olmayan, felsefi arka planı kurulmamış “değişim” tartışmalarıyla % 48’lik büyük ve çok önemli toplumsal muhalefet potansiyelinin değersizleştirilmesini önlemektir.”

SAYIN BEKİR ŞAHİN, YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Hüda-Par Gençlik Örgütü yayınladığı bildiride;
“İmam, şeriattan saparsa kıyam vaciptir. Kemalist sistemin İslam’a ve İslami değerlere savaş açması üzerine kıyam eden ve bu uğurda şehadet makamına ulaşan Şeyhimiz Şeyh Said Efendi ve yarenlerini kıyamlarının sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve iftiharla anıyoruz” dedi.

Ayrıca AKP MKYK Üyesi ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Has Partiden danışmanı Atilla Parlak; “Şeyh Said ve kahraman arkadaşlarını, şehadet yıl dönümlerinde, rahmetle minnetle anıyorum” diye bir mesaj paylaşmıştır.

Sayın Başsavcı;

Şeyh Said adındaki İngiliz casusu devlete isyan etmiş, hem binlerce vatan evladının ölümüne, hem de Musul ve Kerkük’ün elimizden alınmasına neden olmuş, İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmış ve 47 kişi ile birlikte idam edilmiş bir vatan hainidir.

Dünyanın tüm demokratik devletlerinde, o ülkenin hainlerini kimse övemez.
Örneğin, Almanya’da Hitler’i öven bir yazı yazarsanız, kendinizi anında cezaevinde bulursunuz.

Şeyh Said gibi bir haini övmek, Devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’e, Anayasamıza, yasalarımıza hakaret edip isyan etmek, bizde suç sayılmıyor mu? Üstelik bu ihaneti, Hizbullah Terör örgütünün devamı olduğunu söyleyen
Hüda-Par diye bir parti yapıyorsa!

Hüda-Par denen Hizbullahçı Partinin, AKP’nin ortağı olduğundan dolayı suç işleme özgürlüğü mü var? Anayasamızın değiştirilemez maddelerinden olan
Laiklik, yürürlükten kaldırıldı mı?

Siz de İmam Hatip Okulunu bitirdiniz. Dini bilginiz oldukça fazladır.
Bu Yobazların iddia ettikleri gibi,

  • Kemalizm ve Büyük Önder Atatürk, İslam’a ve İslami değerlere savaş mı açmıştı?

Sayın Başsavcı;

Siz de mevcut Anayasa üzerine yemin etmiş, Siyasal Partileri denetlemek görevi olan bir devlet memurusunuz. Lütfen Türk Milletini aydınlatır mısınız?
Kafamız karıştı. Merdan Yanardağ adlı bir gazeteciyi, Öcalan’ı övdü diye (Gerçekte öven AKP MV, dünün garibi bugünün zengini Galip Ensarioğlu idi) mahkeme içeri attı.

  • Hüda-Par denen domuz bağı ile adam öldürenleri savunan yobazlar,
  • Atatürk’e en büyük hakareti yapıyor, hepsi dışarda!

Sayın Başsavcı;

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de DOĞUM YAPAN 19 yaş altı genç kadın ve kız çocuğu sayısının AKP’nin iktidar olduğundan bu yana, 2 MİLYONU aştığı açıklandı.
15 yaşından küçüklerin yaptığı doğum sayısı bu yıl, 21 bin 87 oldu!
Bu çocuklarımızı korumak için, bir açıklama yapmayı düşünür müsünüz?

  • Topraklarımız satılıyor, ev alana vatandaşlık veriliyor Sayın Başsavcı!

Suskun kalmakla madden olmasa bile kendinizi manen sorumlu hissetmiyor musunuz?
Size Türk Tarihinden iki örnek vereyim;
Mete Han 2232 yıl önce düzenli Türk Ordusunu kuran Han’dır. Moğol asıllı Tunghular O’ndan toprak ister. Kurultayı toplayan Mete Han bu isteme şöyle yanıt verir :

  • “Toprak devletin temeli ve köküdür. Biz burasını onlara nasıl verebiliriz?”

Siyonist güçler, Abdülhamit’ten İsrail için toprak satın almak isterler.
O’nun yanıtı da çok nettir : “Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil, halkıma aittir. Onlar bu imparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar (üretken) kıldılar. Onu bizden koparmadan önce üzerini kanımızla bir daha kaplamasını biliriz!”

Türk Devletinin başına dert olacak uygulamaları görüp de, buna karşın Anayasamızın verdiği görevi yapmaktan kaçınanlar, susanlar, makamı ne olursa olsun, Türk Tarihi önünde mutlaka hesap vereceklerdir.

T.C. Devletinin Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı!

Açıklamanızı hasretle bekliyoruz.
En azından, Hüda-Par’ın yaptığı ve AKP’nin kurumsal olarak desteklediği,
Şeyh Said açıklaması hakkındaki ne düşündüğünüzü öğrenmek isteriz. Lütfen…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 03 Temmuz 2023

TELE1-Merdan Yanardağ’a AKP Operasyonunun Kodları

Dostlar,

TELE1’de Gazeteciler Masası programına konuk olduk 30 Haziran 2023 gecesi.
Program yöneticisi Sn. Namık Koçak, saat 21:00’de başlayan oturuma bizi saat 23:00’te aldı.
Hukukçu ve Siyaset Bilimci şapkamızla, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Sn. Merdan Yanardağ’ın hukuk dışı tutuklanması sürecini irdeledik.

Tutuklamaya dayanak yapılan TCY (Türk Ceza Yasası) m.215 ve TMY (Terörle Mücadele Yasası) m.7/2’yi okuduk ve yorumlayarak neden tutuklama gerekçesi yapılamayacağını açıkladık. Ayrıca, Sn. Yanardağ’ın üstüne atılı suçlamanın “katalog suçlar” kapsamında olmadığını (5271 sayılı CMK-Ceza Muhakemeleri Kanunu m.100 ile sayılan), dolayısıyla, yargılanacaksa bile  tutuksuz yargılanması gerektiğini belirttik. Ayrıca tutuklama koşulları zaten yok. Kaçma kuşkusu, kanıtları karartma ya da olası tanıklara baskı yapma vb.  Çünkü söz konusu TV 4 soru – 4 yanıt programının 45 dakikalık tüm kaydı elde ve Sn. Yanardağ’ın avukatınca soruşturma evresinde savcılığa, Sulh Ceza Yargıçlığında kovuşturma evresinde de yargıçlığa (Mahkemeye) sunuluyor.

Çok çarpıcı olan ve çok büyük ölçüde AKP güdümüne sokulan, siyasallaştırılan hukukun nasıl apaçık ve pervasızca ayaklar altına alındığını kanıtlayan olgu şu :

  • Tutuklama kararı veren yargıç, savunmanın sunduğu 45 dakikalık tüm program kaydını dava dosyasına almıyor ve fakat, sav (iddia) makamı savcılığın dava açmada dayanak kullandığı montajlanmış, çarpıtılmış, özünden koparılmış, suç belgesi kılınmaya çabalanmış sahteci video kaydını esas alarak hüküm veriyor.. Yanardağ’ın savunma avukatının (Bilgütay Hakkı Durna) bu açıklaması çok çarpıcı..

Bu denli pervasız, ölçüsüz, gözü kara, adeta “düşman hukuku” uygulanmakta AKP=RTE tek adam devletinde.. Bu olgunun çıplak adını M. Yanardağ son (19 uncu) kitabına vermişti :

  • İSLAMO-FAŞİZM!

Dileriz, 3 Temmuz 2023 Pazartesi günü bir üst mahkemeye (Asliye Ceza Mahkemesine) 7 gün içinde yapılacak “itiraz” (Ceza Muhakemesi Yasası-CMK m.101/5, m.104/2, m.267-268) ile zerrece de olsa “sağduyu – yargı etiği – vicdan” egemen olur ver bu skandal – fiyasko sürdürülmez.. Tutuklamaya “İtiraz” temel bir haktır : AİHS md. 5/3 ve Anayasa md. 19/7.

En azından söz konusu programın tam ve özgün kaydı bilirkişiye yollanır ve TCK m.215 ve TMK m.7/2 açısından suç oluşturan sözler olup olmadığı hakkında uzman görüşü dosyaya girer. Buna göre de adil – bilime dayalı hukuksal hüküm kurulur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası m.102’de, “Adli tatil, her yıl 20 Temmuz’da başlar, 31 Ağustos’ta sona erer. Yeni adli yıl 1 Eylül’de başlar.” denmekte. Bilirkişi incelemesi 20 Temmuz’a yetişmez sanırız. Ancak itiraz makamı (üst mahkeme) buna bağlı kalmadan da tutuksuz yargılama kararı verebilir, kanımızca vermelidir. Bu son tümcemiz, görülmekte olan bir davada yargı organına telkin-tavsiye vb. anlamında değildir; anlatım özgürlüğü kapsamında yalın görüş açıklamasıdır.

Kaldı ki, “tutuklu işlerinde” adli tatilde de zorunlu süreçler yerine getirilir. Örn. her ay tutukluluğa itiraz edilebilir (CMK m.100, m.108/1,2).

Konuşmamızın ilk bölümü hemen altta, 12 dakika. 2. bölümünün youtube erişkesi onun altında, zaman 02.21.27’den başlıyor, 7 dakika (toplam 19 dk.)

AKP’li Diyarbakır MV Galip Ensarioğlu’nun konuşmasından yola çıkarak Saray hükümeti-İmralı görüşmesini etik bağlamda ironiyle ele alan Merdan Yanardağ, “Dört Soru Dört Cevap” programında şunları söylemişti :

  • “Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur.
    Kaldırılması lazım. Ailesi ve avukatı ile bile görüşemiyor.
    Böyle bir infaz düzeni olabilir mi?
    Abdullah Öcalan hafife alınacak birisi değil.
    Çok okuyan, neredeyse cezaevinde filozof oldu, okumaktan başka bir şey yapmıyor.
    Siyaseti doğru okuyan, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.”

Son kitabı olan İslamo-Faşizm.. (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2023) Bu kitabı için şöyle diyordu Yanardağ :

  • “Gericilik ile hesaplaşmasını tamamlayamayan ve devrimini yarım bırakan toplumların karşılaştığı sorunlarla mücadele ediyoruz.
  • İhanete uğrayan bir devrimin yol açtığı tarihsel ve sosyolojik sorunlar adeta nefes alamaz hale getiriyor.
  • Modern Türkiye, yolun sonuna gelmiş durumda; ya gericiliğe bütünüyle teslim olacak ya da yeniden tarihsel ilerleme kanalına dönecek.
  • Türkiye yoluna böyle devam edemez.”

İşte asıl “tutuklama” gerekçesi, AKP=RTE iktidarını çooookkk rahatsız eden belirlemeler olmalı.

  • AKP’nin hükümetinin Öcalan ile görüştüğünü,
  • yeni bir AÇILIM ve AF politikası hazırladığını deşifre etmek..

Oysa, buyurun PKK terör örgütünü doğrudan – açıkça öven AKP yetkilileri..

Arşivler unutmuyor..

Arşivler unutmadığı gibi uyutmuyor da                                    :

Recep Tayyip Erdoğan: “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim sıkıntısı olan bana söylesin.”

➖Cem Küçük: “Öcalan olmasaydı şu an çoktan kan gövdeyi götürmüştü.

➖Emre Aköz: “PKK terör örgütü değildir. Öcalan’a terörist demek, denize göl demektir.

➖Yasin Aktay: “Abdullah Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor.

➖Ahmet Davutoğlu: “Kürtçe yasağını biz kaldırdık. Bana Serok Ahmet diyorlar.

➖Yiğit Bulut: “Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor.”

➖Bülent Arınç: “Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık.

➖Etyen Mahçupyan: “Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir insanlardan birisi.

➖Hilal Kaplan: “Abdullah Öcalan ölmeyi değil, yaşatmayı tercih etti.”

➖Bengisu Karaca: “Bebek katili denilen Öcalan bize geleceği gösterdi.”
****
Bu sözler, Yanardağ’a yüklenen suçlamanın apaçık kanıtları..
Bu kişiler hakkında Yargı ne yaptı?
Bu, en azından nasıl bir çifte standarttır??

Bu arada; korkunç ekonomik çöküntü ve yakıcı ürünleri derin – yaygın yoksullaştırma – işsizlik – yüksek enflasyon ve eylemli (filli) devalüasyon ve devasa açıklar (bütçe, dış ticaret ve cari açık) AKP=RTE’nin çoook ciddi başağrıları. Ehh, Mr. Simsek ve Mrs. TCMB Guvernörü de büyücü değiller. Dolayısıyla “gündem oyunlarına” da iktidarın çoook gereksinimi var..

Dileriz, Çarşamba günü RTÜK, TELE1’e dönük ek bir darbe indirmesin.

Başkan Ebubekir bey oyunu açıkladı (ihsas-ı rey), bu toplantıya katılAmamalı..

Sevgi ve saygı ile. 02 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Not : Bu yazımız ADD Gn. Mrk. web sitesinde de yayınlandı :
TELE1-Merdan-Yanardaga-AKP-Operasyonunun-Kodlari.pdf (add.org.tr)