DışarIdan baktığınızda hepsini namazında-niyazında dindar insanlar olarak görürsünüz. Acaba bunlar göründükleri gibi İdris mi, yoksa insanları dinle aldatan birer İblis mi? Kendilerini dönem-dönem değişik adlarla tanımladılar.
Cenab-ı Hak, El-Maide, 5/99 da “Peygamber’e düşen, sadece tebliğ etmektir” emretmiştir. Bu emir, Allah ile kul arasına peygamberin dahi karışamayacağının net ve tartışılamaz ifadesidir. Şimdi kendinize lütfen sorar mısınız? 17 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin Cumhuriyet-Atatürk-Laiklik- Yalnızca bu örnekler bile, AKP üst yöneticilerinin Cumhuriyet-Atatürk-Lâiklik- – Liderleri; FETÖ’nun Kozmik Odaya girmesine izin veren, bu partiden Türk Devletine ve Türk Milletine hayır gelmeyeceğini anlar… Tüm bu hazırlıklar, çalışmalar ne için yapılıyor? Cumhuriyeti yıkıp, yerine bir bölümü “Kürdistan” olacak Federe İslam Devletini kurmak için! Yetti artık! Türk Milleti en kısa zamanda bu ihanet kervanına son verecek ve hepsi yargılanacaktır! Ülkemizin her yöresinde “Çoban Ateşleri” yanmaya başladı! Tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi… Sağlık ve başarı dileklerimle, 12 Kasım 2018 |
Etiket: Rifat Serdaroğlu
İSLAMIN 5 ŞARTI
İSLAMIN 5 ŞARTI
“İslamın beş şartı nedir” diye sorsak, çok büyük bir çoğunlukla alacağımız yanıt;
“Namaz, Oruç, Hac, Zekât, Kelime-i Şahadet” olacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de böyle bir şart var mı? İslam Bilginlerine göre yok! Şart olmadığına göre cezası olabilir mi? Ulemaya göre, olamaz!
Yoksa bunlar “Hadis” adı altında sonradan yapılan eklemeler midir?
“Şart” öyle bir kuraldır ki, o olmazsa onun temsil ettiği sistem de olmaz…
İslam beş ilke üzerine kurulmuştur; (Kur’an Ayetleri ile sabit)
–Adalet
–Emanet
–Ehliyet
–Maslahat (Fayda, bir işin doğru-düzgün ve uygun yapılması)
–Meşveret. (Danışma)
Şimdi şu soruları lütfen kendimize soralım;
–Adalet olmadan, İslam olur mu?
-Emanete sadakat olmadan, İslam olur mu?
-Yönetimi ehline vermeden yani ehliyet olmadan, İslam olur mu?
-Bir şahsın veya bir grubun değil, halkın yararını esas almadan, İslam olur mu?
-Danışma, fikir alışverişi, düşünce özgürlüğü, meşveret olmadan, İslam olur mu?
Yine İslam Bilginlerine göre; İslam’da, yasak olan ve uymazsanız cezaları da Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiş dört şart vardır;
Bu şartların tamamı kişi hak ve özgürlükleriyle ilgilidir!
-Öldürmeyeceksin,
-Çalmayacaksın,
-İftira atmayacaksın,
-Zina yapmayacaksın!
Bu doğru ve kesin bilgiler karşısında Türk Milleti olarak kendimize şunları sormak gerekmez mi?
-17 yıldır ülkede Adaletin kıymığı kaldı mı? AKP, Yargıyı önce FETÖ’nün, sonra da kendi emrine almadı mı? Eğer bu iddia doğru değilse, niye beş binden fazla Savcı-Yargıç meslekten atıldı, cezaevlerine kondu?
-AKP emanete sahip çıktı mı?
Cumhuriyetin eserlerini satmadı mı? Ülkeyi boğazına kadar borca sokmadı mı? Sonunda ekonomi gemisini kayalara bindirmedi mi? Fakir daha fakir, zengin daha zengin olmadı mı?
-AKP yönetimi ehil kişilerden mi oluşuyor?
Rüşvet yediği için görevinden ayrılan adam Büyükelçi yapılmadı mı? Bakanlar, Bakan veletleri AKP’nin vatansever ilan ettiği sahtekâr Zarrab’ın önüne yatmadılar mı? Sıfırlama rezilliğini beraberce yaşamadık mı?
-AKP tüm halkın yararına mı yoksa bir avuç yandaşın yararına mı çalıştı?
Halk fakirleşirken, AKP yöneticileri zenginleşmedi mi? Bunlar sizlerin gözleri önünde olmadı mı?
-AKP, bilenlere hiç danıştı mı? Hazine-Maliyenin başına getirilen damat daha iki ay önce, “enflasyon ekimde tek haneye düşecek” demedi mi? Aynı damat şimdi enflasyon tahminini %20’nin üzerinde ilan etmedi mi? İki ay ötesini dahi öngöremeyen bir kişiye, ülkenin hazinesi ve maliyesi teslim edilir mi?
Şimdi AKP’ye oy veren ve Müslüman olduğunu iddia eden vatandaşlarıma soruyorum;
-
SİZLER AKP’YE OY VERMEKLE
İSLAM’A KARŞI ÇIKMIŞ OLMUYOR MUSUNUZ?
Gelelim Türkiye’yi yöneten iki güçlü kişiye! ERDOĞAN ve BAHÇELİ’ye!
Siz ikiniz Müslüman mısınız? Herkesin inancı kendisini bağlar ama sizler Türk Milletini yönetme sorumluluğunu bilerek ve isteyerek aldığınız için bu soruyu sormak bizim doğal hakkımızdır. Kaderimiz sizlerin elinde!
İslam’da, yapılması men edilen ve büyük cezaları olan yasaklar neydi?
-Öldürmeyeceksin!
“Çözüm Süreci” diye, 54 bin insanımızın hayatını çalan katil sürüsü PKK ile masaya oturma emrini veren hanginiz idi? Hanginiz milyonlarca Müslümanın katledilmesine, tecavüze uğramasına, göç etmesine, Ege ve Akdeniz’de boğulmalarına sebep olan projenin (BOP) eşbaşkanı idiniz? Hanginiz, devletin Vali ve Komutanlarına emirle “PKK’lılara dokunmayın” dediniz?
-Çalmayacaksın!
Devlet Bahçeli, siz bir buçuk yıl öncesine kadar AKP üst yöneticileri ve ortağınız için “HIRSIZ-RÜŞVETÇİ-SOYGUNCU” kelimelerini Türk Milleti huzurunda defalarca söylemediniz mi?
O dedikleriniz mi doğruydu, bugün suçladığınız kişilerle ortak olmanız mı doğru?
-İftira atmayacaksın!
Bu ülkede başta Genelkurmay Başkanı ve Komutanlar olduğu halde, gazeteciler, akademisyenler bizzat AKP tarafından iftiraya maruz kalmadılar mı?
Türk Ordusuna atılan iftira sebebiyle kozmik odaya girilmedi mi?
Sadece bu sebepten Türk Devletinin çok değerli 833 evladı öldürülmedi mi?
-Zina yapmayacaksın!
TÜİK ve Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre;
AKP döneminde FUHUŞ %790, küçük çocukların cinsel istismara uğrama oranı %434 ARTTI! Daha ne diyeyim ki!
Yazıyı bağlayalım bağlamasına ama, şu soru tüm vicdanları titretecek şekilde Türk Milletinin önünde duracaktır. Bu soruya Allah için doğru cevap verilmedikçe, Türk Milleti rahat ve huzur bulamayacaktır…
- “Hırsızdan, yalancıdan, ikiyüzlüden, beceriksizden Müslüman olur mu?
Hırsızlığa, yalana, ikiyüzlülüğe, kötülüğe karşı çıkmayanların “Dilsiz Şeytandan” bir farkı kalır mı?”
- Hadi artık, hep beraber ayağa kalkmanın zamanı gelmedi mi?
Sağlık ve başarı dileklerimle. 24 Eylül 2018
ASRIN İHANETİ
ASRIN İHANETİ
AKP Hükümetlerinin uyguladığı Suriye politikasının yanlış olduğu, AKP Hükümetlerinin Türkiye’yi tam bir felakete sürüklediği konunun uzmanları
ve yazarlar tarafından kezlerce yazıldı, anlatıldı.
Duvardan ses geldi, AKP üst yönetiminden tık yok!
AKP Hükümetleri, Suriye politikasını bilerek, ABD ve İsrail’in paralelinde planlayarak ısrarla sürdürüyor.
Bu gidişin sonu yalnızca Türkiye ve Türk Milleti için felaket olacaktır.
AKP, yakasından paçasından tutulup demokratik yolla alaşağı edilmediği takdirde olacaklar bellidir :
-AKP, T.C. Devletinin “Federe İslam Devletine” dönüştürülmesi ve kendisinin iktidarda tutulması karşılığında, Suriye’nin kuzeyinde bir “Kürt Devleti” kurulmasına izin vermek zorunda bırakılacaktır.
-“Federe İslam Devleti” hem ABD hem İsrail hem Rusya hem de İran’ın alkışlayacağı bir harekettir.
-ABD ve İsrail, bölgede ikinci bir İsrail olarak görev yapacak “Kürt Devletini” yıllardır planladıkları için destekleyecektir.
-Kürt Devletinin kurulması Rusya ve İran’ın da onaylayacağı bir yapıdır.
Rusya’nın PKK/PYD sempatizanı olduğu bilinen bir gerçektir.
Rusya’nın bu konuda Esad’ı ikna etmesi çok kolaydır.
İran ise kendisinden de parça kopartarak kurulması planlanan Irak’taki
“Kürt Devletini” Suriye’ye kaydırmaktan ve bölünmenin Türkiye’yi güçsüz düşüreceğini bildiğinden “Kürt Devletini” destekleyecektir.
Irak’ta kurulması başarılamayan “Kürt Devleti” AKP sayesinde Suriye’de kurulmaktadır…
ABD ve İsrail’in planının ikinci bölümüne gelince :
Türkiye “Federe İslam Devletine” dönüştürülüp, İran’daki Mollalar Devriminde olduğu gibi on binlerce yurtsever aydın bir gecede asıldıktan sonra, Güneydoğu Anadolu Bölgesine “Özerklik” verilecek, birkaç sene sonra ise Suriye’deki Kürt Devleti ile birleştirilecektir. Sonunda Türkiye’nin parçalanma süreci başlayacak ve Vatikan’ın, ABD’nin, İngiltere’nin, İsrail’in isteği yerine gelmiş olacaktır.
Değerli Okurlar;
Bu bir komplo teorisi ve kötü senaryo yazmak değildir. Adamlar yıllardır bunu açıkça söylüyorlar! Siz inanıp inanmamakta elbette ki serbestsiniz.
- AKP iktidarı ile başlayan defolu siyasetçiler ve soygun dönemi sonucu, Türkiye’yi yönetenlerin en gizli hesaplarını ele geçiren ABD ve İsrail istihbarat örgütleri AKP yönetimine istediklerini yaptırabilecek güce kavuştular.
- Artık ipin ucu puştun eline geçmiş, bir yabancı Büyükelçi, Türkiye’yi yönetenlerin masasına içinde yurtdışı hesapların olduğu dosyaları bırakacak hale gelmiştir! Bu acı gerçeği reddedecek bir tane AKP üst yöneticisi var mı?
Gelin birlikte son 7 yılı birlikte gözden geçirelim;
-2011 yılı öncesinde, PYD diye bir sorunumuz var mıydı?
-2011 yılı öncesinde, Türkiye ile Suriye arasında PKK sorunu var mıydı?
-2011 yılı öncesinde, Türkiye Suriye ortak Bakanlar toplantısı yapmadı mı?
-2011 yılı öncesinde, bir yılda vizesiz 1,1 milyon Suriyeli Türkiye’yi turist olarak ziyaret etti. Türkiye’den de 1,6 milyon kişi Suriye’yi ziyaret etti.
İş adamları karşılıklı antlaşmalar yaptı.
Bunlar olmadı mı?
Peki, ne oldu da birlikte denize girebilecek kadar yakın dost iki lider ansızın kanlı-bıçaklı oldu?
“Efendim, Esat bizi dinlemedi, demokrasiye geçmedi, aramız ondan bozuldu” söylemi yalanın kuyruklusudur. Esat Ailesi 47 yıldır Suriye’yi yönetmiyor mu? Esad aynı Esad ama AKP’yi ne değiştirdi?
Ne olacak ABD ve İsrail istedi, AKP de hay hay, baş üstüne, emriniz olur dedi!
Katar Dışişleri Bakanı,
- “Esad rejimi yıkılsın diye, Suudi Arabistan ve biz Türkiye’ye para verip, dinci militanları destekledik.” diye demeç vermedi mi?
El-Kaide’nin türevleri olan örgüt militanları Türkiye’den otobüslerle gönderilmedi mi?
Bu sapık katiller Türk Hastanelerinde ücretsiz tedavi edilmediler mi?
AKP’li Türkeş; “Silahlar Türkmenlere gitmedi” demedi mi?
Sonucunda ne oldu?
Şimdilik ülkemizde ekmeğimizi çalan, huzurumuzu bozan 4 milyon Suriyeli var.
Türkiye’de şu an vatanı belli olmayan yaklaşık 400 bin çocuk var!
AKP bunlara 35 Milyar Dolar para harcandığını söylüyor!
Özgür Suriye Ordusu militanları “Maaşımızı Dolar olarak verin” diye Türkiye’ye isyan ediyor!
Değerli Okurlar;
Burası krallık-hanlık-sultanlıkla yönetilen bir çadır devleti değildir.
Eğer Türkiye Cumhurbaşkanı “Biz Suriyeli misafirlerimiz için 35 Milyar Dolar harcadık” diyorsa bu paranın hesabını Türk Milletine vermek zorundadır.
-35 Milyar Doları, nereden bütçemizin hangi faslından, hangi uluslararası yardım fonundan verdiniz?
-Bu paraların teslim tarihlerinin belgeleri nerededir?
-Kimlere para verdiniz? Belgeleri nerededir?
-ÖSO militanlarına ne kadar miktarda para ve silah mühimmat verdiniz? Makbuzları nerededir?
Ülkeyi yönetenler, “Efendim, biz yalnızca Allah’a hesap veririz, gerisi devlet sırrıdır” masalına sığınmaya kalkarlarsa, bilsinler ki, buna kimse inanmaz.
Türk Devletinin her kuruşunun hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır.
Ya Yüce Divanda ya da Divan-ı Harp’te!
Çünkü buna düpedüz “Asrın İhaneti” denir…
Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Eylül 2018
Rifat SERDAROĞLU
https://rifatserdaroglu.com/
=================================
Dostlar,
Birşey eklemeye ya da çıkarmaya gerek var mı?
Sn. Serdaroğlu’nu alkışlayarak yazısını paylaşıyoruz..
Fotoğraf Sn. Serdaroğlu’nun sitesinde yoktur, kurgudur..
Sevgi ve saygı ile. 11 Eylül 2018, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
ÇANLAR SUSMAZ BAYRAKLAR İNMEZ
ÇANLAR SUSMAZ BAYRAKLAR İNMEZ
Rifat Serdaroğlu
https://rifatserdaroglu.com/, 24.08.2018
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Dünyanın yeni delisi Trump, Avrupa Birliği Ülkeleri için de yaptırım kararı aldı ve uygulamaya başladı!
Siz, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinden örneğin Almanya Şansölyesi Merkel’den; (hani tesadüfen zengin olmuş, 300 Milyar Avro bütçe FAZLASI veren ülke var ya hah işte tam orası) “Eyy Almanlar; Trump’ın bu yaptığı, doğrudan kilisedeki çanlarımıza ve bayraklarımıza karşı yapılmış ekonomik bir saldırıdır” dediğini duydunuz mu?
Duyamazsınız! Çünkü Avrupalı yöneticiler hayal aleminde yaşamazlar.
Plan yaparlar, strateji geliştirirler ve sonuca giderler.
“Yol bulmak”, “Sıfırlamak”, “Hırsızlık oğuldan babaya değil babadan oğula geçer”, “Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir” gibi ahlak dışı anlayışları yoktur! Vatandaşlarına asla yalan söylemezler.
Almanya, bankalarının tamamını yabancılara satmaz. Stratejik Kuruluşlarını dağıtmaz. Bir otoyolu veya köprüyü, maliyetinin 5-6 katına mal edip milletini soydurmaz!
Avrupa’da bu soygunlara vatandaşları izin vermez. Bunları yapmaya yeltenen, yoldan çıkan bir yönetici olursa, kamuoyu ile basını ile yargısı ile ona dünyayı dar ederler.
Saatçi Zafer-
Eskort Egemen-
Boyunsuz Muammer-
İ. Melih Gökçek-
Okçu Bilal-
alışveriş için mağazayı tümden kapatan eşler
gibilerini orada asla göremezsiniz. MAN Adası ve Malta Dövizleri gibi rezilliklere meydan verilmez. Niyetlenen kendini yargıcın karşısında bulur. Deniz Feneri e.V gibi soygunlara anında müdahale edip, karara bağlarlar. Avrupa’da kimse hırsızı korumaz!
Peki, ne yapar bu Avrupalılar?
ABD’ye nasıl karşılık vereceklerini veya vermeyeceklerini, ekonomilerinin dayanma güçlerini, ilmi olarak belirlerler ve diplomasiyi kullanarak bu sıkıntılı durumdan çıkmaya çalışırlar…
Biz ne yapıyoruz?
Yıllarca borç aldık, borcu üretim ve istihdam değeri olmayan yerlere gömdük. Yandaşları beslemek için, gereksiz büyüklükte yatırımlar yaptık, sonunda duvara dayandık!
Sonra zavallılar gibi başladık, ezanımıza bayrağımıza saldırıyorlar diye bağırmaya!
Gerçek şudur :
Akşamdan yediğin hesapsız hurmalar, sabah kıçını tırmalar. Bizimkisi de o hesap. Göm borç aldığın parayı taşa toprağa, benden sonra ne olursa olsun.
Size iki örnek vereyim :
-Bayburt-Gümüşhane Havaalanı için müteahhite yıllık 2 milyon yolcu garantisi verildi. 20 yıl boyunca bu garantiyi döviz olarak ödeyeceğiz.
Bayburt 80 bin nüfuslu, Gümüşhane 170 bin nüfuslu. İki il 250 bin kişi. Bu 250 bin vatandaşımız, yılda 8’er defa uçsalar ancak yandaş müteahhite verilecek para tamamlanacak. Uçmazlarsa Türk Milleti olarak bu parayı bizler uçacağız! Bu iki ilimizin yakınında rahatlıkla kullanabilecekleri 1,5 saat mesafeli Trabzon ve Erzurum Havaalanları da var. Bu parayı bir fabrika, bir üretim tesisi için kullansak daha akılcı olmaz mıydı?
-Tüm statlarımıza bakın! Üç büyüklerinkiler hariç, tamamının maç başına seyirci ortalaması 3-5 bin kişidir! Stat kaç kişilik? 40 bin-50 bin-60 bin! Ne gerek var? Her ile 15-20 bin kişilik statlar yap, artan para ile üretim tesisleri aç. Yoo olmaz! Niçin olmaz? O zaman avantayı, ortaklığı nasıl kapacağız?
-
Behey Müslüman, kendi insanını, kendi ülkeni soyuyorsun, hiç utanmaz mısın?
Değerli Okurlar;
Türk Milleti olarak iki önemli işimiz var!
-AKP’nin bizleri bilerek düşürdüğü bu durumdan, egemenliğimizi tamamen kaybetmeden nasıl çıkarız?
-Bizi hangi siyasi parti bu çukurdan çıkarır?
Yanıtınız varsa lütfen gönderin!
Özellikle CHP ve İYİ Parti yetkilileri! Tatiliniz bittiyse, ne düşündüğünüzü
Türk Milletine lütfen anlatır mısınız? Biz düşüncelerimizi yine açıkça ve mertçe pazartesi günü sizlerle paylaşacağız…
Sağlık ve başarı dileklerimle.
====================================
Dostlar,
Bir kez de biz soralım :
-
Behey Müslüman, kendi insanını, kendi ülkeni soyuyorsun, hiç utanmaz mısın?
ATATÜRK, 1 $ = 1,26 TL olarak bıraktı 1938’de. Erdoğan 2002 sonunda 1 $ = 1,61 TL’den aldı, 1 $ 6 TL’yi buldu.
Gerekçe hep aynı ve hazır : “Dış güçler!”
Reçete de şablon : “Bizim Allahımız var”
İslam inancına göre Allah tüm insanları yaratmadı mı?
Erdoğanizm, Allah’a da el koyacak!
Bayram iletisinde ABD’nin yaptığı ‘bayrağa ve ezana saldırı’ dır dedi..
- Mide bulandıran, sınır tanımaz, damardan hamaset ve aldatma nereye dek?
Halk elbet uyanacak, yoksullaştırma diz çökertiyor!
Siyaset etiği en başta halka doğru söylemeyi, dürüstlüğü gerektirmiyor mu?
Dindar değil dinci, hatta din sömürgeni, dinbaz AKP siyaseti bu kuraldan bağışık mı
(muaf mı)??
İnsanlığın 1. kuralı DÜRÜSTLÜK değil mi! AKP İslamında Dürüstlük yer almıyor mu?
Kur’an müslümanlara DÜRÜST olmayı emretmiyor mu?
Yoksa, ‘dar-ül harp’ ilan ettiğiniz Türkiye’de, her taraf viraneye döndürülene dek Kur’anı askıya mı aldınız? Kim ve hangi yetkiyle?
Cihat hukuku mu ilan edildi Anadolu’da? Nedir bu yaptıklarınız??
Nerede duracaksınız??
*****
Durum ”kritik” aşamadadır ve Muhalefet ortak davranmalı ve bu ağır bunalım için TBMM’yi hemen toplantıya çağırarak çare üretmelidir. Israrla şu isteği öncelikli gündemde tutmalıdır :
- Emekçilerin ücretlerinde, yıl sonu beklenmeden enflasyonun altında kalmamak üzere hemen iyileştirme (zam!) yapılmalıdır.
- On milyonlarca masum insanı göz göre göre yoksullaştıramazsınız.
- Haramzadelerin borçlarını Devlet olarak yüklenemezsiniz!
- Bedeli rantiye sınıfı ödemeli. Çünkü bu çöküşten masum Halk değil, iktidar ve onlar sorumlu.
- Basın, bu sefillikten kendini kurtarmalı; evrensel görevini yapmalıdır. Basın etiğinin tüm dünyada geçerli kuralı, DÜRÜST – DOĞRU HABER, özgür yorumdur.. Haber ver kardeşim, halka gerçek – çıplak haberleri ver ve.. Dilediğince yorumla. Halkın beynini yıkama!
Öyle sanıyoruz ki, yandaş basının içine düştüğü , düşürüldüğü ahlaki sefaletin bir örneği daha tarihte yoktur ve olmayacaktır.
Bir yandan vahşi devalüasyon ile gazete – TV…. yayıncılığının maliyetleri katlanacak, öbür yandan RTÜK ha bire cezalar yağdıracak ve sermaye de reklam ambargosu uygulayacak; Saray’ın sesi basıncık ile demokrasi olacak öyle mi? Bu senaryo 1800’lerde çökertildi!
Sevgi, saygı ve endişe ile. 25 Ağustos 2018, Tekirdağ
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
DARBE GİRİŞİMİ / VESAYET / DARBE
DARBE GİRİŞİMİ / VESAYET / DARBE
Rifat Serdaroğlu
2002 seçimlerinde Erdoğan Milletvekili olamadı. Çünkü Anayasal ve yasal engeli vardı. Böyle bir şey olabilir miydi? Yargı kararı-mahkûmiyet-temiz kâğıdı ne demekti yani! O sıradan biri miydi ki, yargı kararları onun önünü kessin? Adamın partisi iktidar olmuş, kendi milletvekili bile seçilemiyor. Hiç böyle bir rezillik olabilir miydi? İşte size buz gibi bir darbe girişimi ve Yasal Vesayet!
Demokrat hem de sosyallisinden demokrat, yıların CHP’lisi Deniz Baykal aniden kendini ortaya attı ve Atatürk’ün kurduğu Lâik Cumhuriyeti ve Demokrasiyi yıkacak, Türkiye’yi Federe İslam Devletine götürecek pandoranın kutusunu açıverdi.
Kimse ona, “Hadi Sayın Genel Başkan, git bu ayıbı düzelt” dedi mi? Demedi!
Erdoğan’ın durumunda Baykal olsaydı, Erdoğan aynı işi yapar mıydı?
Niye yapsın ki? Hem bu durum özel değildi ki, geneldi geneeeel!
Neyse, eğdiler büktüler, Siirt’in 3 köyünde yapılan seçimde birdenbire bir hile buldular. Siirt seçimleri önce iptal edildi, yandaş basında hala reklamları yayınlanan uluslararası dolandırıcı Jet Fadıl’ın adamı istifa ettirildi ve Erdoğan Milletvekili seçildi.
İlk darbe girişimi böylece def edilmiş ve Erdoğan TBMM’ye girmişti.
Aradan bir miktar zaman geçince, yaklaşık 20 yıldır CHP’nin başında olan o zaman 71 yaşındaki Baykal’ın bir seks kaseti yayınlandı! Kasette bir CHP’li Kadın milletvekili ile Baykal vardı! Dünya bu kasetle Baykal’ın kıçını görmüştü.
Baykal istifa etti. Kaseti kimin yayınlattığı bu güne kadar bulunamadı, iyi mi?
Bu defa “Vesayet” galip gelmiş ve darbe önlenememişti. Darbe CHP’nin kafasını gözünü yardı. O günden beri de CHP bir türlü toparlanamadı.
CHP devre dışı bırakılıp “etkisiz eleman” konumuna getirilince. Sıra diğer darbe girişimlerini önlemeye ve vesayet zincirinin kırılmasına gelmişti.
AKP-FETÖ-CIA işbirliği bu konuda harikalar yaratıyordu! Önce Askeri Vesayet bitirilmeliydi!
Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı “Öcalan ile aynı seviyeye düşürülerek 8 metrekarelik hücreye hapsedilirken, Mehmet Ağar için özel cezaevi açılıyordu!
Askeri Vesayet ’in bitirilmesinde en başarılı aktörler Özel Paşa ile Hulusivil Paşa oldu. Önce Askeri okullar kapatıldı. Askeri Hastaneler Menzil tarikatının emrine verildi. En sonunda Türk Ordusu tüm gelenek ve görenekleriyle tarihe gömüldü, Savunma Bakanına bağlandı. Hulusivil Paşanın işi bitip, Bülent Arınç gibi kapının önüne konulduktan sonra Savunma Bakanlığına, sürekli uyuyan eski Bakanın sıkmabaşlı kızı veya “Kız Bekir” namlı yiğit getirilirse hiç şaşırmayın!
Sivil elbise ile esas duruş gösteren eski Paşa, artık rahatlıkla Atatürk’e küfreden yobazlardan ders almaya Fidan oğlan ile birlikte evlerine kadar gidebilirdi!
Oh be sonunda Askeri Vesayet de sıfırlanmıştı! Yaşasın demokrasi…
Sonra FETÖ’nun gazete ve televizyonlarında bir reklam yayınlanmaya başladı;
İki komşu huzur içinde oturup zenginleşirken, aralarında kavga çıkınca tekme-tokat birbirlerine giriyorlar ve ikisi de kan revan içinde kalıyordu.
Yani FETÖ, “böyle olmayalım, şimdi kardeşlik zamanı” diye mesaj gönderiyordu!
Fakat AKP ve FETÖ kaynak paylaşımında anlaşamayınca öyle bir kavga çıktı ki, ortalığı pislik götürdü.
AKP, 17/25 Aralık Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olaylarına “Darbe Girişimi” adını verdi ve tüm milleti darbeye karşı koymaya çağırdı!
Bazı geri zekalılar; “Ulan bunun neresi darbe? Bal gibi malı götürmüşsünüz işte! Baksanıza kendi Bakanlarınız bile, ben yapmadım o yaptı demedi mi?” şeklinde konuştular. Ama AKP önderliği, çok başarılı bir şekilde bu darbe girişimini atlatıp, tüm serveti sıfırlamanın bir yolunu buldu.
Sonunda, baktılar vesayetleri teker-teker bitiremiyorlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürüp kökünden bitirelim diye karar verdiler. Örnekleri CIA tarafından dünyanın pek çok bölgesinde uygulanmış bir “Kontrollü Darbe”de karar kıldılar ve uyguladılar. Cumhurbaşkanı, darbe girişimini Marmaris’te otelde 4 uçak ve 2 helikopter eşliğinde, Başbakan ise bir otoyol tünelinde kahramanca izlediler.
Ertesi sabah “Bu darbe girişimi bize Allah’ın bir lütfudur” dediler.
Gene mahkemeler safhası başladı. Darbeyi engelleyemeyen tüm üst düzey komutanlar yerlerinde kaldılar ve terfi ettiler!
Gariban 33 tane silahsız er, darbe girişiminde bulundukları gerekçesiyle yargı tarafından YEDİŞER DEFA Ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm ettirildiler…
Evinin kirasını, ev sahibi öyle istedi diye Bank Asya’ya yatıran öğretmenler zindana atıldı! Kardeşi FETÖ elemanı olanlar Bakan yapıldı. Bu arada çok sayıda kişinin malına mülküne el kondu. Tıpkı Uzan Ailesi ve Adnan Hoca gibi…
Sonunda her şey, tüm makamlar, tüfekli kuvvetlerden İHA’lara, kır bekçilerinden SİHA’lara kadar hepsi Sayın Cumhurbaşkanı’na bağlandı. Siz sağ ben selamet! Vatana ve millete hayırlı ve uğurlu olsun…
Demokrasi, Hukuk Devleti, Lâik Cumhuriyet, Özgür ve Adil Seçimler mi?
Geç kardeşim geç, bundan sonra O ne derse o!
Benim diyeceğim şudur :
- Kar ne denli çok yağarsa yağsın yaza kalmaz,
- Bokla yapılan sidikle bozulur!
Olan, önündeki hırsızlıkları-haksızlıkları görmek istemeyen gariban halka olur!
Zengin, dağdan aşırır yine halleder işini, gariban muhallebi yerken kırar dişini…
“Çalıyorlar ama çalışıyorlar” veya “Bunlar besmele ile çalıyorlar” demeyecektin
be gariban kardeşim. Sen yine bunlara oy vermeye devam et…
Sağlık ve başarı dileklerimle, 20 Temmuz 2018