Etiket arşivi: Süleyman Soylu

Oy çalma şampiyonası!

Cumhuriyet tarihinin “en önemli seçimleri” olarak nitelenen oylama 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapıldı. Milletvekili seçimleri tamamlandı, Cumhurbaşkanı seçimiyse 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tura kaldı.

Seçim öncesi yaşanan kaygıların başında sandıklarda yapılabilecek hileler geliyordu. Hiç kimse de “yok canım iktidar böyle bir şey yapmaz” diyemiyordu.

Akıllarda 16 Nisan 2017’deki rejimi toptan değiştiren Anayasa Referandumu vardı.

Hem yasalara hem de Anayasa’ya aykırı olarak “arkası mühürsüz oy pusulaları kullanıldı. İktidarın değişiklik talebi sandıklara gömülmek üzereyken saat 16.00’da yarım sayfa bile olmayan kargacık burgacık el yazısıyla yazılan AKP dilekçesi, sadece 20 dakika sonra 16.20’de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından kabul edildi!

Bu durum çok açık biçimde referandumu “yasa dışına” itmişti. Kabul edilmesi mümkün değildi. Arkası mühürsüz (yasa dışı) ne kadar oy sandıklara boca edildi tam olarak öğrenilemedi. Bütün bu oyunlara, yasa ve anayasa dışılıklara karşın oylama kıl payı (%51) ile kabul edildi. Türkiye bir “oldu-bitti” ile demokrasiden uzaklaştı. Bu “oldu-bitti”yi organize edenler de kabul ediyordu. Son derece veciz biçimde de kamuoyuna açıklıyorlardı:

-Atı alan Üsküdar’ı geçti!
***
14 Mayıs 2023 Pazar günü ise Atı alan Üsküdar’ı geçemedi! Sandıkta kaldı. Aynı şeyi milletvekili seçimleri için söylemek güç!

Oyları çalanlar topluca Üsküdar’ı geçtiklerini iddia ediyorlar. Oysa durum hiç de onların kabul ettirmeye çalıştıkları gibi görünmüyor.

  • O kadar çok hile hurda, yalan dolan, oy gaspı ortaya çıktı ki, yenilir yutulur gibi değil…

***
Birkaç örnek vermeden geçmek olmaz.

Aydın’da Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (YSP) -sıkı durun- tam 36 bin 313 oyu geçersiz sayıldı! Bunun 20 bin 253’ü milletvekili seçimi için kullanılmıştı, 16 bin 60’ı da Cumhurbaşkanı seçimi için sandığa atılmıştı.

Şanlıurfa Harran’a bağlı Minare Köyünde CHP’nin sandık kurulu üyeleri dövülerek sandıktan uzaklaştırılmışlar ardından da oy verme işlemi başlamadan pusulalardaki Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı altına “EVET” mührü makine hızıyla basıldı. Bu anın görüntülerini
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı paylaştı.

Hakkâri merkezde 1094 numaralı sandığın Sayım Döküm Cetvelinde Yeşil Sol’un aldığı 229 oy,  Sandık Sonuç Tutanağında AKP’ye yazıldı.

Şanlıurfa Haliliye’de 1120 numaralı sandıkta Yeşil Sol’un aldığı 82 oy Adalet Birlik Partisi hanesine kaydedildi.

İstanbul Sarıyer Ortaokulunda “kimliği belirsiz” kişiler sayımı bitmiş sandıklardaki ağzı mühürlü çuvalları açarak oyları yerlere döktüler.

Bir şey daha ekleyelim… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seçim günü, Sabah yazarı Mahmut Övür’e “tahminini” açıklamış:

“Cumhurbaşkanı seçimi %49,5 gibi biter, çok uğraştık ama yarım puan
ileri götüremedik! Meclis’te ise rahatız.
Cumhur ittifakı 320-325 arası milletvekili çıkarır.” 

Bire bir hepsini önceden bilmiş Soylu!

Dikkat edilirse 14 Mayıs’ın siyasi sonuçları değil de sandık oyunları öne çıkıyor.

İlerde bugünlerin tarihi yazılırken tek kulvarda tek hedef için tek başlarına koşanlara ithafen şöyle denilecektir:

-Oy çalma şampiyonası!

Selahattin Demirtaş’tan ‘sandıkta yapılan hileye’ ilişkin açıklama

Son Dakika:

Selahattin Demirtaş’tan ‘sandıkta yapılan hileye’ ilişkin açıklama

14 Mayıs’ta gerçekleştirilen ve 2. tura kalan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin ardından birçok sandıkta yaşanan usulsüzlük ve sonuçların YSK sistemine yanlış girildiği yönündeki iddialar devam ediyor. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından adım adım oyların nasıl çalındığını açıkladı.

cumhuriyet.com.tr

16.5.23, Cumhuriyet

(A. Saltık : Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Son Dakika: Selahattin Demirtaş'tan 'sandıkta yapılan hileye' ilişkin açıklamaTürkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen ve ikinci tura kalan seçimlerin ardından çok sayıda ilde ‘usulsüzlük’ nedeniyle yapılan itirazlar sürüyor. 

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda sandıklarda yapılan hileyi ve alınması gereken önlemleri adım adım açıkladı.

AKP VE MHP’NİN ‘MUHALİF’ TAKTİĞİ

  • “Yıllardır hileyle nasıl seçim kazanıp ülkeye el koyduklarına dair tahminlerimi ve alınması gereken önlemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.”
    diyen Demirtaş, şunları paylaştı:
  • “Oy sayımı ve birleştirmelerinde en önemli delil, ıslak imzalı sayım tutanağıdır. Bu tutanağı, sandık başkanı ve sandık kurulunun siyasi parti temsilcileri birlikte imzalar. Eğer tutanağa itiraz yoksa artık mühürlü oy çuvalı hiçbir aşamada açılıp yeniden sayılmaz.
  • Peki sandık kuruluna üye yazılanların hepsi gerçekte AKP-MHP taraftarı ise ve kendini muhalif partilerin temsilcisi olarak yazdırmışsa ne olur?
    İşte o zaman sandık başkanı dahil olmak üzere tüm sandık kurulu iktidar yanlılarından oluşmuş olur.”

Demirtaş, iktidar tarafları olup kendilerini muhalif partilerin temsilcisi olarak yazdıran kişilerin olduğunun altını çizerek oyların sayım aşamasında gözlemcinin olmaması durumunda muhalif parti olarak imza atıp, usulsüzlüğe itiraz etmeyeceklerini ifade etti.

“HİLELİ TUTANAKLAR İLK ETAPTA SİSTEME GİRİLMEZ”

Demirtaş, sosyal medya paylaşımına şöyle devam etti:

  • “Oylar sayılırken gözlemci de yoksa sayım tutanağını istedikleri gibi düzenleyip altına da Yeşil Sol Parti, CHP, İYİ Parti adına imza atarlar, itiraz etmezler ve bir örneğini muhalefet partilerinin ilçe binasına teslim ederler.
  • Muhalif partiler de kendilerine gelen bu tutanağa güvendikleri için itiraz etmezler, sisteme kaydederler. Böylece YSK verileri ile ıslak imzalı tutanaklar uyumlu görünür, hilenin nerede olduğu bir türlü bulunamaz.
  • Anadolu Ajansı açılışı yüksek orandan yapar ve Erdoğan’ın kesin kazandığı algısını yaratır.

“HER ŞEY YASAL VE USULÜNE UYGUN GÖRÜNÜR” AMA…

  • Hileli tutanaklar ilk etapta sisteme girilmez, birkaç saat veri akışı yavaşlatılır ve muhalefetin elinde sahteliğe ilişkin bir delil olup olmadığı, itiraz edip etmeyecekleri gözlenir.
  • Muhalefetin hileyi yakalayamadığı ve o sandıklara itiraz etmediği netleşince hileli tutanaklar da hemen sisteme girilmeye başlanır ve veri akışı yeniden başlar.

“SÜLEYMAN SOYLU” AYRINTISI

  • Böylece her şey yasal ve usulüne uygun görünür. Hileyi yakalamak artık imkansızdır.
  • Bu operasyon için merkezi bir dijital üs, bu üssün başında da Süleyman Soylu bulunur. Özellikle Karadeniz ve İç Anadolu sandıklarında bu operasyon yıllardır yapılır.
  • 20 bin sandığın her birinden 150 oy çalınsa 3 milyon oy eder ve bu sayı, seçimin sonucunu değiştirmeye yeter.

Bunları önlemenin tek yolu                                                 :

A) Sandık görevlilerini belirleyen ilçe yönetimleri tanımadıkları, emin olmadıkları hiç kimseye yetki vermemelidir.

B) Her sandıkta resmi sandık görevlisi dışında en az iki gözlemci görevlendirilmelidir.

Yıllardır bu şekilde Erdoğan’a seçim kazandırılıyor,
MHP %10 bandında tutuluyor.
Mutlaka başka hileler de yapılıyordur ama bunları bilemeyeceğiz maalesef.

Bu nedenle sadece sandıklara sahip çıksanız bile seçim kesinlikle kazanılacak.

Pes etmek yok.”

 

Ekrem İmamoğlu ve İstanbul

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen

Son Yazısı / Tüm Yazıları
02 Ocak 2023, Cumhuriyet

AKP hükümetinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı yürüttüğü baskılar, kumpaslar, tuzaklar, hukuk ve demokrasi dışı uygulamalar bir türlü bitmek bilmiyor!

CHP’nin ve İYİ Parti’nin ortak adayı olarak İstanbul seçimlerini kazanan CHP’li Ekrem İmamoğlu, önce hukuka aykırı bir biçimde seçimlerin iptal edilmesi uygulamasıyla karşılaştı. Tekrarlanan seçimi Ekrem İmamoğlu açık ara farkla, İstanbul’un belediye başkanlığı seçimleri tarihindeki en yüksek oyla kazandı.

Daha sonra Ekrem İmamoğlu’nun projeleri engellendi, bazı yetkileri elinden alındı. Ancak Ekrem İmamoğlu buna rağmen ulaşım, altyapı, sosyal yardım, kültür-sanat, çevre gibi alanlarda, İstanbul’un tarihinde bir belediye başkanının 3.5 yılda gerçekleştiremediği oranda ve sayıda proje gerçekleştirdi.

AKP bununla da yetinmedi, bir yandan da, hükümete bağlı bir müfettiş ordusunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine saldı;

  • Onlarca müfettiş yıllarca belediyeyi kuşattı,
    ancak herhangi bir yolsuzluk ve usulsüzlük bulamadı.

***
Bu yöntemler işe yaramayınca, hükümet devreye “ahmaklık” davasını soktu! “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu’nu kast ederek “ahmak” ifadesini kullanınca, Ekrem İmamoğlu da, Süleyman Soylu’yu kast ederek, İstanbul seçimlerini iptal ettirenlerin ahmak olduğunu söyledi. Bunun üzerine YSK üyeleri, kendilerinin hakaretle hedef alındığını iddia ederek, Ekrem İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulundular ve olayı yargıya taşıdılar.

Söz konusu davaya bakan bir hâkimin görev yeri değiştirildi, yerine atanan sözde hâkimler, hukuka aykırı bir biçimde, Ekrem İmamoğlu’na bu sözü için iki yılı aşkın hapis cezası ve siyaset yasağı cezası verdiler! Süleyman Soylu için ise Ekrem İmamoğlu’na “ahmak” dediği için hiçbir işlem yapılmadı!
***
Buna paralel olarak devreye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde terör örgütüyle ilişkisi olanların işe alındığı iddiası ortaya atıldı! “İçişleri Bakanı” Süleyman Soylu’nun ortaya attığı bu iddia aylarca havada kaldı; bunun üzerine soruşturmayı yürüten müfettiş heyetinin başındaki kişi görevden ayrıldı; yerine, daha önce AKP milletvekili adayı olan bir sözde müfettiş atandı!

Müfettişlerin hazırladıkları rapor geçtiğimiz hafta savcılığa teslim edildi ve suç duyurusunda bulunuldu, bununla ilgili olarak da ayrı bir “yargı” süreci başlatıldı! Ekrem İmamoğlu, söz konusu rapor elinde olmadığı ve iddiaları bilmediği için, ayrıntılı bir savunma yapmadı, ancak kendisine ulaşan bazı duyumlara göre çok önemli açıklamalarda bulundu.

Ekrem İmamoğlu’nun, belgeleriyle yaptığı açıklamalara göre, AKP döneminde belediyeye terör örgütü üyeleri ve terör örgütüyle ilişkili kişiler işe alındı; kendi dönemindeki iddialarla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’ndan bilgi talebinde bulunulduğu halde bu bilgiler belediyeye verilmedi; Anayasa Mahkemesi’nin kararı nedeniyle, belli bir dönem aralığında, işe alınan kişiler hakkında arşiv soruşturmasının yapılmasına, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği tarafından izin verilmedi; bazı işe almalarda, sistemde, kamu sektörü yerine özel sektör şıkkının seçilmiş olması yeni bir uygulama değildi, AKP döneminde de uygulanan bir yöntemdi.
***

  • Ekrem İmamoğlu’na yönelik bu hukuka aykırı baskılar,
    hem Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir darbedir..
  • Hem de İstanbul’da ona oy veren milyonlarca vatandaşa karşı bir darbedir!
  • Bu, halkın özgür iradesine vurulmuş bir darbedir!
  • Bu, anayasanın 2. maddesinde ifade edilen, demokratik hukuk devletine vurulmuş bir darbedir!

AKP’nin demokrasinin ve hukuk devletinin sınırları içinde kalarak
özgür ve serbest bir seçim yapmayacağı, bir kez daha tescillendi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yine bir kumpas davasıyla siyaset yasağı getirildiğinde, İstanbul’da yüz binlerce kişilik bir miting düzenlemişti.

Kılıçdaroğlu aynı mitingi, Ekrem İmamoğlu için de düzenleyerek, halkın gücünün ne olduğunu, AKP’nin teokratik dikta rejimine göstermelidir!

CHP VE İYİ PARTİ GENEL BAŞKANLARINA

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Bu şartlarda “Eşit-Adil-Şeffaf-Doğru” seçim yapılacağına inanıyor musunuz?
Bu soruya yanıtınız “Evet” ise, “Aday olması dahi mümkün olmayan” Erdoğan’ı bir 5 yıl daha başımıza seçtiniz demektir. Sizlere mübarek olsun!

Yanıtınız “Hayır” ise, neden susuyorsunuz?

  • Sonucu belli olan bir hileli seçime niçin boyun eğiyorsunuz?

Bu yaptığınıza “Bile bile Lades” denir.

Sizler çok ulu, çok bilgili, çok olgun siyasetçilersiniz. Şüphesiz yazacaklarımı biliyorsunuzdur! Lütfen Türk Milletini de aydınlatır mısınız?

Seçim öncesi                                           :
Propaganda döneminde, her parti devlet olanaklarından EŞİT olarak yararlanacak mı?
Seçim ve Sandık güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a “Tarafsız” olacakları konusunda güveniyor musunuz?

T.C. Devletinin Askeri-Polisi-Jandarması-Bekçisi “Tarafsız” kalacaklar mı?

Mükerrer oy kullanımını engelleyen “PARMAK BOYASI” için ısrarlı olacak mısınız?

Sandık Seçmen Listelerinin DOĞRU hazırlanacağına inanıyor musunuz?
Kaç tane sığınmacının seçmen yapıldığını nasıl belirleyeceksiniz?

Seçim günü                                            :
Vatandaşlarımızın güven içinde sandığa gidip oylarını kullanabileceklerine inanıyor musunuz?
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde görevli Kayyımlar, vatandaşlarımızın oy kullanmalarını devlet güvenlik güçleri eliyle engelleyecekler mi? Tedbir alıyor musunuz?

Son anda YSK’dan alınıp Adalet Bakanlığına bağlanan “Seçsis Seçim Sisteminin” kontrol odası, siyasal partilere açılacak mı? Yoksa saat 16.00’da

  • Bilgisayar hilesi ile yine 2-2,5 milyon oy aktarması yapılabilecek mi?

YSK tarafından mevcut yasa çiğnenip, yine “Mühürsüz Zarf” rezaleti yaşayacak mıyız?
Bu konuda YSK’ya şimdiden müracaat edecek misiniz?

Sayın Genel Başkanlar;

Lütfen bu konuları düşünün!
Gerçekten seçimin doğru yapılmasını istiyorsanız, bir bildiri haline getiriniz.
Tüm siyasal partiler olarak bu talebe imza koyalım.
Vatandaşlarımızın “OY KULLANMA” haklarını özgürce kullanması için, gereken toplumsal baskıyı beraberce oluşturalım.

  • Eşit-Adil-Şeffaf ve Doğru Seçim talebimizi tüm Türkiye’ye yayalım!

Erdoğan’ın aday olamaması Anayasa ve Yasa gereğidir.

Diploması – serveti – yönetimi şaibeli bir iktidar ve insan öldürtecek kadar gözleri dönmüş bu eşkıya güruhuna geçit mi vereceğiz?

Şaibesi yurt sınırlarını aşmış, hür dünyada itibarı sıfırlanmış AKP-MHP-Destici-Perinçek ortaklığından kurtulmak için, anladıkları dilden konuşmalıyız.

Aksi Laik Cumhuriyetin, Atatürk İlke ve Devrimlerinin sonunun gelmesi ve ülkemizin “Siyasi Ümmetçi” bir rejime dönüştürülmesi kaçınılmazdır.

Lütfen, herkes aklını başına almalı,

  • Önümüzdeki seçimin “Son Demokratik (!) Seçim” olabileceğini unutmamalıyız.

Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

Not : Babacan, “Ana dilde eğitim, haktır. Destekliyoruz, dedi! Yani Arapça-Kürtçe-Arnavutça-Boşnakça-Ermenice vs. dillerinin de eğitim dili olacağını söylüyor. 10-15 yıl sonra çocuklarımızın birbirleriyle anlaşabilmelerini imkansız hale getirecek ve ülkemizin parçalanmasına yol açacak bu teklifi kabul edecek misiniz? Eğer, sizler de bu teklife onay veriyorsanız, neden HDP’yi 7’nci ortak olarak almıyorsunuz?

Sağlık ve başarı dileklerimle, 03 Aralık 2023

ÇARŞAMBA İĞNELERİ  – 02 Haziran 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

BECERİKSİZ 

Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, “Bakandan kaynaklanan bu beceriksizlikten dolayı, bir nesli / kuşağı kaybetmek üzereyiz. Çok ciddi önlemler alınmalıdır.” diye yazdı.

Yalnızca O mu?..

SAHİP

RTE, Sedat Peker açıklamaları konusunda iki hafta sonra konuştu.
Hiçbir suçlamaya açıklık getiremedi. Topu taca attı. Soylu’nun arkasında durduğunu söyledi.
Arkasında durmasa kim ne açıklar?..

MAFYA

AKP Cumhurbaşkanı RTE, Rize’de Meral Akşener’e yapılan provokatif saldırılar için, “Gelin hanıma güzel bir ders verildi. Yine dua et ki çok ileri gitmediler. Daha neler olacak neler? Dur bakalım daha bunlar iyi günler..” dedi.

Peker, Çakıcı, Ağar. Bunlar olmasa kim var?..

YANDAŞ

Doğu Perinçek, suçlamaların hedefindeki Bakan Soylu’ya sahip çıktı.
Süleyman Soylu hedef alındığı zaman Türkiye’nin hedef alındığını belirten Perinçek, “Soylu, ABD’nin baş suçlularından. Çünkü PKK’yı ve FETÖ’yü bastırıyor.” dedi.

Pislikler ortaya dökülünce de aynı terane, “Vatan savaşı…ABD gemisi…”
1984’ten beri PKK ile mücadele eden ilk Bakan mı Soylu?
Sığınacak başka bahaneniz? Başka nakaratınız?..

MOSSAD

Perinçek diyor ki “Sedat Peker’in arkasında CIA’yı, Mossad’ı görmemek mümkün değil. Peker Mossad’ın avucunda”
Peker iktidara karşı değilken O’nunla kanka pozları veren Vatan Partililer kimin avucunda?..

KAZIK

Alaattin Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na yönelik ”Kazığa oturturum” sözleri “basit tehdit” sayıldı.
Kazık, çatal çivili filan olmalıydı ki!..

MECLİS

KKTC Meclisi’nde gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ortaya atılan yeni iddiaların araştırılması amacıyla Meclis Araştırma Komitesi kuruldu.
Aynı bizim Meclis!..

TASMALI

Bahçeli, MHP Meclis Grup Toplantısı’nda Soylu için, “İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek…”

Vatan savaşı, tasma savaşına evrildi..

27 MAYIS

Basın açıklamasında imzası olan 84 amiral 27 Mayıs günü ifadeye çağrıldı.
“Darbeciler, darbenin yıldönümünde hesap verecek!” mesajı.
Yargı ayak oyununun topu olmuş…

AK

Muğla Mumcular’ın AKP’li eski Belediye Başkanı Kazım Avcı, RTE’nin Soylu’ya arka çıkması üzerine “AK parti benim için artık AK değildir” diyerek istifa etti.
Baştan karaydı zaten…

DİNCİ

Fethiye’de din öğretmeni Yunus Taşkıran dürbünlü tüfekle poz verip “Biz de senin arkandayız ağam” mesajı ile Soylu’ya destek verdi.
Din öğretmenliği yerine tuvalet bekçiliğine yakışır…

HESAP

Bakan Soylu, şiddetten korunmak için polisten yardım isteyen kadınlara yardımcı olmayan polislerden hesap soracağını söyledi.
Olurlar. “Bunlar daha iyi günleriniz” derler…

DİNSİZLEŞTİRME

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Taksim’e açılan camiyle “Türkiye’yi dinsizleştirme çabalarının engellendiğini” öne sürdü.
85 bin cami engelleyemedi, Taksim’e yapılan bir cami engelledi. Ne mantık ama!..

KAFİR

Ayasofya’da dün düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı hafızlar icazet töreninde konuşan imam eskisi Mustafa Demirkan, Ayasofya’yı müzeye çevirenlere işaret ederek “Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? O zihniyet bir daha başa gelmesin ya Rab” dedi.

  1. Milletini kurtaran, devletini kuran insana bu kin nedir?
  2. Ayasofya’da konuşma yapanlar özellikle Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olanlardan mı seçiliyor?
  3. RTE’nin huzurunda söylemesi işaret midir?
  4. Bu tür adamlara dindar mı, kindar mı, kafir mi denir? ..

AYNI

Atatürk düşmanı imam, YÖK Başkanı’nın damadı, RTE’nin arkadaşı imiş.
Aynı hamurun suyu…

TUTTURAMADI

Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam için “Venzuella’ya dezenfektan ve maske yardımı için gitti” dediği tarihlerde oraya hiç maske dışsatımı yapılmadığı tespit edildi.

  1. Binali şoktaydı, şaşkınlığından öyle dedi.
  2. Binali düşündü taşındı, en tutarlı seçenek olarak bunu bulabildi.
  3. Maskeler el bagajına sığdırılmıştı, gümrükten geçmedi…

SORUYORUM

  1. 128 milyar Dolar nerede?
  2. Sarıklı amiral soruşturması kaç yıl sürecek?
  3. Ruhsar Pekcan’ın soruşturulması mecliste niçin engellendi?
  4. Sedat Peker’in suçlamaları için araştırma ne zaman başlatılacak?

EFES

Euro League şampiyonu Efes Pilsen’i ve şampiyonluğu şehitlerimize armağan eden koç Ergin Ataman’ı kutluyorum.
FB taraftarı ve kongre üyesi olarak onları tebrik etmeyen FB yönetimini ayıplıyorum…

KILAVUZU PERİNÇEK

KILAVUZU PERİNÇEK

Rifat Serdaroğlu

“Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz” sözü, kılavuz seçiminde çok dikkat edilmesini öğütlemek için söylenmiştir.
Kılavuzun iyisini, bilenini seçmezseniz İlyas Salman filmindeki gibi
“İşte, Almanya’ya getirdik diye sizi Karadeniz sırtlarında” bırakıverirler.

Asrın Lideri AKP Genel Başkanının yanında beraber yola çıktığı arkadaşlarından kimse kalmayınca, dönmeyi seven kişileri yanında toplamaya başlamıştı.

HADEP Eski Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Metiner, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Barzani, Şivan Perver, Reza Zarrab, Yasin El Kadı, Mursi, Osman Öcalan, Bahçeli derken kılavuzlar kervanına Perinçek de katıldı! Hem de Başkılavuz olarak!

Reyiz daha da sıkışırsa, yurt dışından kılavuz getirebilir. Cem Uzan’ı ısıtmaya başladılar bile! Eh FETÖ zaten eski yol arkadaşı, o ne isterse Reyiz vermeye razı, sıkışıklık olursa o bile çağrılabilir.

Başkılavuz Perinçek, o kanaldan bu kanala koşup AKP’yi savunuyor! Hem de Timur’un filleri gibi!
Yalnız, Başkılavuz Perinçek’in bir kusuru var! Frenleri bazen tutmuyor.
Bir keresinde fren tutmayınca, soluğu taa Suriye’deki Bekaa Vadisinde Öcalan’ın yanında almıştı…

Geçen hafta Başkılavuzun frenleri yine boşaldı ve tarihe geçecek şu sözleri söyledi;
“Sosyal Medyada, özgürlüğün sınırlanmamasına tepki gösteriyorum. Devlet, Milli Diktatörlük Uygulamasına geçmelidir…”

Diktatörlerin çok çeşidini görmüştük ama “Milli Diktatör” modelini ilk kez görüyoruz! Diktatör milli olunca, diktatörlük vasfı ortadan kalkıyor mu?

Acıklı olan, Perinçek’in ne düşündüğü değildir, ne düşünürse düşünsün bizi ilgilendirmez. Esas acıklı olan, AKP’nin Perinçek’in aklına muhtaç hale gelmesidir. Bunu çok önemsiyorum.
Çünkü şu an Türk Devletini AKP Genel Başkanı ve yanındaki Saray ekibi yönetiyor. Dolaylı olarak Perinçek, Türk Devletine kılavuzluk yapıyor denebilir!

Türk Devletinin başında;
İki defa hapis yatmış, partisi Anayasa Mahkemesi tarafından “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu gerekçesiyle mahkum edilmiş, ABD Temsilciler Meclisi tarafından yurtdışındaki malvarlığının tespiti için karar alınmış, Sayın Erdoğan oturuyor.

Yardımcısı; Fuat Oktay;
Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızı dolandırılarak kurulan YİMPAŞ adlı şirkette yıllarca çalışmış, kardeşi Nihat Oktay da YİMPAŞ’ta muhasebe müdürü olarak görev yapmıştı. Çok sayıda YİMPAŞ mağduru vatandaş, paralarını geri alabilmek için mahkeme kapılarında ömür tüketmekteler.

Saray Sözcüsü;
Çocuklarının okul paralarını “Becerikli Abdullah” diye anılan Abdullah Tivnikli’ye ödettiğini kabul etmiş biridir, İbrahim Kalın. Türk Devletini ilgilendiren en gizli görüşmelerde bulunmaktadır.

Saray İletişim Danışmanı;
Evinin dibindeki vakıf arazisine, güzelleştirmek amacıyla çökmüş, kamelya-barbekü gibi sosyal donatıları vakıf arazisine kondurmuş bir çevre gönüllüsüdür. Kendisi “Büyük Devlet Adamı” olarak sayılmakta, evinin adresinden bahsetmek bile suç kabul edilmektedir.

Saray’da bu kadar önemli ve değerli adam varken, bu ekibe bir de Perinçek’in katılması bence gereksiz bir yatırımdır. Zaten her işimiz bozuk. Daha da bozmak için ilave militana gerek yok ki!
Çok sıkışılırsa, çağırın Bakara-Makara Egemen’i, Google’dan sallasın iki ayet, her şey karmakarışık olmazsa istediğinizi söyleyin…

Eyy Kindar ve Dindar Nesil;
Siz Osmanlı Torunu Bademlersiniz!
Yıkmakta sizin gibisi yoktur, yapmak işiniz değildir, karnınız hep toktur.
Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir, en iyi fikir sizin fikirsizliğinizdir.
Unutmayın, beraber ıslandık yağan yağmurda, eşek ölür kalır semeri…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 06 Temmuz 2020

İSTANBUL SEÇİMLERİ

İSTANBUL SEÇİMLERİ

Mustafa AYDINLI

İstanbul BŞB Başkanlığı seçimi çoğu kesimlerin belirttiği gibi artık bir yerel seçim olmaktan çıkıp, Türkiye’de bir demokrasi mücadelesine dönüşmüştür. Gereksiz ve haksız bir seçimdir. Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçim, YSK marifeti ile 18 gün sonra mazbatası elinden alınarak hakkı gasp edilmiştir. YSK, yaklaşık 250 sayfalık gerekçeli kararında kayda değer gerekçe bulamamış, bulduğu gerekçeyi de yine kendisi çürütmüştür. 23 Haziran seçimlerinin yenilenmesinin hukuksal, vicdani, insani.. hiçbir açıklaması yoktur.

23 Haziran seçimlerine doğru toplumsal vicdan ayağa kalkmış; AKP bırakın kendi dışındaki siyasal güçleri, kendi tabanındaki akıl – vicdan, etik değerler sahibi koşullanmamış, hatta ılımlı (mütedeyyin) pek çok insana söz dinletememektedir. Ülkede, kestirilenin çok üstünde bir İmamoğlu rüzgarı esmekte, hatta fırtınaya dönüşmektedir. Cumhur İttifakı, İmamoğlu’nun kesin kazanacağının ayak seslerini duymaya başladı. Bu nedenle, Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan İstanbulu’un 39 ilçesinde yapacağı mitingleri iptal ediyor. Bahçeli ise, İstanbul’a sermeyi tasarladığı  mitili her nedense, bir türlü ser(e)meden geri topladı.

Hele hele 17 Haziran 2019 gecesi E. İmamoğlu – B. Yıldırım T tartışması sonrası…

Bunun anlamı; seçim yitirilirse, yitiren AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, Binali Yıldırım olacak. Ardından, şu aralar en ön saflarda AKP propagandası yapan İçişleri Bakanı S.S. olacak. Böylece büyük gücün saygınlığı (itibarı) güya sarsılmayacak gibisinden akıl / ayak oyunları.

Anlaşılıyor ki; İstanbul BŞBB seçimini kazanmak için her yol mübah! İmralı sakinine durup dururken verilen olanaklar, Binali beyin Diyarbakır turu ve Kürt kökenli yurttaşa vıcık vıcık yaklaşımı, Irak Kürdistanı’na Dışişleri Bakanını yollama, her adımı takiyye ve AKP = RTE propagandasına bulanmış 19 Mayıs Samsun çıkarmaları da yaraya merhem olmayacak. İktidar çok geniş toplum kesimleri katında güvenilirliğini, içtenliğini yitirmiştir. Her yerden eli boş dönüyor. 17. yılında AKP iktidarı, aynı ırmakta ve aynı suda 2. kez yıkanmaya çalışıyor. Kadim Herakleitos’un uyarısı ile “Aynı nehirde 2. kez yıkanamazsın”; nafile çaba AKP=RTE‘den.

İktidar mensupları; siz İmamoğlu’nun resmen kazandığı seçimi YSK marifeti ile gaspettiniz. İstanbul BŞB başkanlığı seçimini ne pahasına olursa olsun geri almak istiyorsunuz. Muazzam kent rantından yoksun bir siyasal ortamı içinize sindiremiyorsunuz, prestij sorunu yapıyorsunuz.
Ama geçen yıl doğrudan “Reis”in ağzından itirafla bu kente “ihanet” ettiğinizi söylediniz. İhanet ettiğinizi en yetkili ağızdan itiraf ettiğiniz, 25 yıldır yöntegeldiğiniz kenti gene yönetmeye  adaysınız! Kimle? En ağır toplarınızdan biri, TBMM Başkanlığı koltuğundan söküp aldığınız Binali Yıldırım’la! Kim Binali Yıldırım? Daha önce İzmir BŞB başkanlığına da aday yapılmış, İzmirli o makama yaraşır (layık) görmemiş. %49,5 oyla seçim kazanan Prof. Davutoğlu’nun elinden başbakanlık, Reis’in politik operasyonu ile alınarak, “sadık” B. Yıldırım’a altın tepside sunulmuştur. Tek özelliği ‘düşük profilli ve sadık olması’dır. Biat etmesi = koşulsuz – sorgusuz itaatidir. Düşük profilli sadık, İzmir’e başkan yapılmamışken İstanbul’a, nasıl başkan olabilir?

Daha önce, İstanbul’un seçilmiş BŞB başkanı, AKP’li Kadir Topbaş’tı, neden Erdoğan’ın apaçık zorlamasıyla istifa ettirildi? 5 yılı dolmadan, neden!? Halk bunu sorgulamayacak mı? Suçu – FETÖ bağlantısı varsa neden yargılan(a)madı ve hukuksal yaptırımını görmedi? Balıkesir, Bursa, Niğde ve Ankara’da yaptınız benzer operasyonu.. Ne şiş yansın ne kebap öyle mi?

23 Haziran 2019’da boşu boşuna yenilenecek olan İstanbul BŞBB seçimleri için en ön saflarda cansiperane çalışan AKP’li İçişleri Balanı SS’in birkaç yıl önce Demokrat Parti Genel Başkanı iken söylediklerinden bir bölümüne kulak verelim :

  • “Yaklaşık 4 yıldır, 5 yıldır nereye köprü yapacakları belli ama bekliyorlar. Mesele İstanbul’un trafik sıkışıklığını çözmek değil rantı kapmak, arazileri toplamak, kendi ceplerini doldurmak. Buna birilerinin dur demesi lazım. Buna kim dur diyecek?… İdaresiyle birlikte AKP’yi AKP’nin bir problem alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Belediyelerdeki kayırmacılıklarını, yandaş kollamalarını, yolsuzluklarını ve kendi çekirdek kadrolarıyla ortaya koymuş oldukları ilişki ağlarını her birimiz biliyoruz… AKP Türkiye’yi getirip bir bombanın üzerine oturtmuştur. Değerli arkadaşlarım bu bomba patlayacaktır. Ve bu bombadan Türk milleti zarar görecektir. Bu milletin inançları zarar görecektir, bu milletin ekmeği zarar görecektir...Türkiye AKP’yi taşıyamıyor, AKP de Türkiye’yi taşıyamıyor. AKP şımardıkça şımarmıştır. Milletin kendilerine verdiği desteğin sonsuz bir destek olduğunu zannetmektedirler ve Türkiye’yi gerdikçe germektedirler… Biraz önce de söyledim bir bombanın üzerinde oturuyoruz ve bu bombanın pimi de ne yaptığını bilmeyen iktidarın yani hükümet partisinin elinde.”
    ***
    Biz de aynen, siyasal transferci libero Süleyman Soylu gibi düşünüyoruz.
    Herkesi sözünün arkasında durmaya çağırıyoruz.

 

 

 

 

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 20 Şubat 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 20 Şubat 2019

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

TORBACI
AKP Gen. Bşk. RTE, seçim mitinglerinde bez torba reklamı yapıyor.
Vah vaaah !.. Ekonomi çöktükçe düştüğü hale bakın…

KOLTUKÇU
Aday gösterilmeyen CHP’li belediye başkanlarından bazıları istifa edip parti değiştiriyor.
Ülke çıkarından önce koltuk çıkarı…

TANZİM
Tanzim satış 2.5 ay sürecek (TKK Merkez Birliği Gen. Md. açıkladı).
Seçim tanzimi…

UH-1
Bütün ülkelerin envanterden çıkardığı UH-1 Helikopteri dört canımızı daha aldı.
Uuuuuh!. Yetti be sorumsuzlar!…

KUYRUKÇU
Kanal-7’nin kadın muhabiri “Soğuğa, yağışa aldırmadan kuyruğa giriyorlar” diye vatandaşın kuyrukta eziyet çekmesini hoş göstermeye çalışıyor.
Kuyrukçuluk karakter olunca…

E-SEBZE
AKP çağdaştır. Sebze kuyruğunu azaltmak için e-posta ile sipariş alınacak. PTT evlere dağıtacak.
eee-hıyar…

İDDAAA
TFF bahis ihalesini TFF Başkanı Demirören’in şirketi kazandı.
Var mısınız iddaaaya, kendiliğinden istifa etmez…

EKMEK
RTE, “Biz esnafın ekmeği ile oynamıyoruz”
Şimdilik meyve-sebzesi ile oynuyorlar…

METASTAZ
RTE, radyo programında söyledi, ”FETÖ tam bir metastaz yapmış”
Sayenizde.
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın METASTAZ kitabından sonra FETÖ ile mücadeledeki sahtekarlığın gizleneyemeyeceğini anlamış…

İMAM
Cumhurbaşkanı Bursa Ulu Camiye girdiğinde imam işini bırakıp “Milletimizin sevdiği, milletini canından çok sevdiği, aziz bildiği Cumhurbaşkanımız camimize teşrif etmiştir. Dua ediyoruz, hürmet ediyoruz..” dedi.
Yalova Kadıköy Beldesinin belediye başkan adayı camide kahvaltı verip seçim çalışması yaptı.
Siyaset camiye, cami de siyasete girdi…

DÜRÜSTLÜK
Ekonomik Özgürlük Endeksi’ne göre Türkiye geçen yıldan bu yana 10 sıra geriledi. Endeks kategorileri içinde en düşük notu “hükümet dürüstlüğü” nden aldı.
Dürüstlük dürüst insanlarla sağlanır…

BAŞARILI
Damat Bakan, merkezi yönetim bütçesinin 5.1 milyar fazla ile hedefini tutturduğunu açıkladı.
Bankaların kar paylarını erkenden alınca öyle görülüyor.
Vatandaş da (tanzim satış kuyruğunda) yiyor…

MÜŞAVİR
Binali Yıldırım TBMM Başkanlığından giderayak garsonunu müşavir kadrosuna aldı.

  1. Domuzdan kıl kopardı,
  2. Torpil yapmadı, kıyakçılık yaptı,
  3. Belediye Başkanlığına prova yaptı…

TACİZ
Polis türbanlı bacıyı gözaltına alırken elle taciz etti.
Emniyet polisi haklı gösteren açıklama yaptı.
Ahlak anlayışının AKP ile geldiği durum…

ÖRTÜ
Afyon’da RTE mitingi öncesi muhalif adayların afişleri örtüldü.
RTE yüzlerine bakamaz diye mi?…

KUYRUKLU (Sevgili Cihangir Dumanlı’dan)
Domates kuyruğu,
Patlıcan kuyruğu,
İşsizlik kuyruğu,
Doktor kuyruğu…..
İktidara göre ekonomimiz çok iyi imiş;
Kuyruklu yalan…

GÜVEN
Gezici anketine göre halkımızın en güvendiği siyasetçilerde ilk üç S. Soylu, Ö. Özel ve H. Akar. Beşinci B. Yıldırım.

  1. Süleyman Soylu; RTE/AKP’ye hakaretler edip AKP militanı olan dönek,
  2. Hulusi Akar; 15 Temmuz darbesi yapıldığında Gnkur. Bşk. Atatürk düşmanlarının dostu.
  3. Binali Yıldırım; RTE’nin bindirip indirdiği sırdaşı, mahdumların gemicik ticaretinin önderi, Anayasa’yı uygulamayan Meclis Başkanı.
  4. Takdir yüce Türk ulusunundur…

HAYYAM’dan;
Girme şu alçakların hizmetine,
Konma sinek gibi pislik üstüne.
İki günde bir somun ye ne olur!
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme…

BAKAN MI MAFYA BABASI MI?

BAKAN MI MAFYA BABASI MI?

Rifat Serdaroğlu

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Hiçbir demokratik ülkede, hiçbir hukuk devletinde Süleyman Soylu gibi birini, o ülkenin iç güvenliğinden sorumlu Bakan yapmazlar. Yanlışlıkla böyle biri Bakan olsa, aşağıdaki sözlerinden dolayı hükümetiyle beraber istifa ettirilir ve yargılanır.

-İçişleri Bakanı, suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşen bir vatandaşını bile, devlet gücünü kullanarak tehdit edemez! Ederse suç işlemiş olur ve yargılanır.

-O Bakan, toplu katliam emri şeklinde anlaşılacak “O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım” cümlesini kullanamaz. Kullanırsa Anayasa ve yasalarımızı çiğnemiş olur ve yargılanır.

-O Bakanın, “size artık yaşama hakkı yok” diyerek, insanları ölümle tehdit etmek yetkisi yoktur. Bu sözler Anayasal suçtur ve mutlaka yargılanmalıdır.

-O Bakanın, ölümle sonuçlanan bir olay hakkında karar vermesi, birilerini suçlaması ne hakkıdır ne de haddidir. Bu görev yargınındır. Yargının görevine müdahale etmeye kalkan Bakan, yargılanır.

Bakanın görevi, yaşanan olayı yasal güvenlik güçleri eliyle izlemek, çalışmaları denetlemek, suçluların yakalanmasını ve yargıya teslim edilmesini sağlamaktır. Bundan bir adım sonrası ise Anayasanın, demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin bittiği anlamına gelir ki, bunun adı kaostur.

Türkiye’yi 16 yıldır yöneten, Süleyman Soylu adlı Bakanın sonradan katıldığı partisi AKP’dir.
======================
-PKK Narko-Terör örgütünü yeniden canlandıran, Soylu’nun deyişiyle “yeşerten”
AKP Hükümetleridir.

-Devlet Yetkililerini Öcalan ile görüştüren AKP Hükümetleridir.
-AKP’li Bakanlar ile HDP’li Milletvekillerini, devletin feribotuyla İmralı’ya gönderip
Öcalan ile görüştüren AKP Hükümetleridir.

-Devlet Yetkililerini, Kandil’e gönderip PKK Baronlarıyla görüştüren AKP Hükümetleridir.
-Devlet Yetkililerini Oslo’ya ve İngiltere’ye gönderip PKK’nın Avrupa Baronlarıyla görüştüren yine AKP Hükümetleridir.
-Türk Devletinin Komutanlarına ve Valilerine “PKK’lıları görmezden gelin” emrini veren AKP Hükümetleridir.
======================

AKP’nin her türlü hileyi kullanarak seçim kazanması
bu gerçekleri değiştirmez
ve bu suçları asla örtemez.

  • Zamanaşımı vatana ihanet suçunda işlemez.

PKK ile, FETÖ ile, IŞİD ile yıllarca kucak kucağa olup,
bu terör örgütlerine güç-kuvvet kazandıran AKP,
işlediği bu suçları ilelebet Türk Milletinden saklayamayacaktır.

Türk Milleti gerçekleri öğrendiğinde ve tüm bu olaylar Türk Yargısının önüne geldiğinde, kimin yaşama hakkının olup olmayacağını da göreceğiz…

İçişleri Bakanı derhal görevinden alınmalı ve yargılanmalıdır.

-İzmir’de içkili bir yerde eğlenirken, Cumhurbaşkanı aleyhine slogan atan, marşlar söyleyen toplam 17 vatandaş hemen o gece polis tarafından yakalanıp, 7’si tutuklanıyor! Tutuklamadaki hıza bakar mısınız?
Tutuklanma gerekçesi ise “Devlet Büyüklerine küfürle hakaret” etmek!

-Fakat 24 Haziran akşamı, binlerce AKP’li tabanca ve otomatik silahlarla Ankara ve İstanbul’un çeşitli meydanlarında saatlerce ateş ediyorlar, bir tane bile yakalama-gözaltı yok! Burada işlenen suç doğrudan “Türk Devletinedir!”

İstanbul-Sultangazi “Eski Habipler Meydanındaki” çocuk parkında ellerinde Erdoğan posterleri, AKP flamaları olan

  • Yüzlerce AKP’li ellerindeki silahlarla saatlerce ateş ettiler.
    Yerler boş mermi kovanlarıyla kaplandı. Birileri kasa-kasa
    mermi taşıyordu! Polis müdahale etti mi?

Nasıl edebilir ki? Onların hepsi AKP militanlarıydı ve İçişleri Bakanı AKP’li idi.
Bu kalkışmanın hesabı sorulmayacak mı? Soruluyor gibi yapılacak!

Değerli Okurlar;

Bu ülkede İçişleri Bakanı, kimin cenazelere gidip gitmeyeceğine karar verebilme yetkisini kendisinde görecek ölçüde gözünü karartmış, aklını yitirmişse ve konuşmasının üzerinden 24 saat geçmesine karşın basın toplantısıyla aynı çirkinliklerde ısrar ediyorsa, üstelik hala görevde kalıyorsa, sözün bittiği noktaya gelmişiz demektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde dürüst-namuslu vatandaşlar olarak bizlerin sığınabileceğimiz, hakkımızı arayabileceğimiz hiçbir makam kalmamıştır.

Yıllardır anlatmaya çalıştığımız tam da bu idi…

Allah hepimizin yardımcısı olsun!

Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Haziran 2018
==========================================
Dostlar,

Sn. Serdaroğlu bu harika yazısında da yerden göğe dek haklı..

S. Soylu gibi bir kişinin İçişleri Bakanı olduğu ülkede kendimizi ne yazık ki güvende duyumsamıyoruz. Oysa kamunun temel görevi yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamak..

Dahası, herkesin KORKUDAN KURTULMASINI sağlamak!

Oysa Bakan Soylu, korku salıyor, ortamı terörize ediyor.
Bu tutumu yeni değil üstelik..
Oysa Türkiye’nin dinginleşmeye gereksinimi öyle büyük ki..

AKP = RTE, Bakan Soylu’nun davranışlarından siyaseten sorumludur.
Hatta hukuksal olarak da sorumlu olacaktır eğer bu öfkeli ve sözünü tart(a)mayan Bakanı
hemen görevden almaz ve hakkında yasal işlem başlatmaz ise..

CHP (eski) milletvekili Eren Erdem‘i dokunulmazlığı biter bitmez hemen tutuklatan ve 3 ay sorasına duruşma günü veren yargımız / savcılarımız, Bakan Soylu için de fezleke
hazırlayacak mı?

AKP = RTE‘nin Bakan Soylu için ne yapacağı, “yeni” iktidar dönemi için turnusol kağıdıdır.

Sevgi, saygı, KAYGI ama umut ile. 29 Haziran 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Devlet adına yalan söylemek

Devlet adına yalan söylemek

Aydın Engin
Cumhuriyet, 28.5.17

Meclis’in yılan hikâyesine dönmüş komisyonlarından biri de “15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu” idi. Başkanlığı TV’lerdeki tartışma programlarında “Ne pahasına olursa olsun AKP haklıdır” demek üzere konuk edilmesiyle ünlü Reşat Petek’e verilmiş; darbenin en dolaysız tanıklarını (belki de sanıklarını) dinlemekten inatla ve ısrarla kaçınmış bir Komisyondan söz ediyorum.
Komisyon adına Başkanı önceki gün karşımıza çıktı. 630 sayfalık bir rapor açıkladı ve raporun en önemli belgesini de burnumuza dayadı:
15 Temmuz “tuhaf darbe” girişiminin sorumlusu Gülen Cemaati’nin elebaşısı Fethullah Gülen’in 1967 yılında, yani bundan tastamam 50 yıl önce CHP’ye 5.000 TL bağışta bulunduğunu kanıtlayan makbuz ele geçirilmişti… Böylece:
Bir: FETÖ ile CHP arasında bağ bulunduğu kanıtlanmış oldu.
İki: 15 Temmuz darbe girişimi çorbasında CHP’nin de tuzu bulunduğu kanıtlanmış oldu.
Üç: “Kontrollü darbe” iddiaları ile yıpratılmak istenen Reis’in ve partisinin sütten çıkmış kaşık olduğu kanıtlanmış oldu… Yerseniz…
Yemediyseniz, “dağ gibi” TBMM komisyonunun “fare” değil “yalan” doğurduğu kanıtlanmış oldu…
Bir: Darbe girişimini güya araştırıp araştırıp, bula bula 50 yıl öncesinden bir makbuzu burnumuza dayamalarıyla, darbenin ciddi ve güvenilir belgelerine ya sahip olmadıkları ya da açıklamak istemedikleri kanıtlanmış oldu.
İki: CHP sözcüsü Çıray’ın sözcükleriyle söylersek, internetten kolayca bulunan antika bağış makbuzlarını doldurup CHP’ye suç ortaklığı bulaştırmak isteyen AKP’nin hepimizi salak sandığı kanıtlanmış oldu.
Üç: Bu belgeye mal bulmuş mağribi örneği sarılan AKP medyasının sahiden salak olduğu kanıtlanmış oldu…

***
Komisyon Başkanı Reşat Petek’in inciler savurmasından birkaç gün önce, bir başka toplantıda ve konuda yağıp gürleyen, eskiden “Demokrat Parti Başkanlığı” yapmış, sonra AKP iskelesine bordolamış, İçişleri Bakanlığı ile ödüllendirilmiş Süleyman Soylu’nun ne kadar “demokrat” olduğu da kabak gibi ortaya çıktı.
Dehşetengiz İçişleri Bakanı, bir mezuniyet törenini bahane edip polis şeflerine konuştu. Haber kanalları ne hikmetse bu konuşmayı canlı yayımlayacak kadar önemsediler ve orada Süleyman Soylu öfke ve iddia taşan cümlelerle KHK ile mesleklerinden atılmalarını protesto için şiddetten tümüyle uzak, açlık grevi eylemine girişmiş iki genç akademisyen hakkında “müthiş gerçekleri” açıkladı…
Mahalle kahvelerinde “Bak bak, onlar üniversite hocası değil, meğer terör örgütünün militanıymışlar” dedirtecek iddiada cümlelerdi.
İçişleri Bakanı ilan etti: Nuriye Gülmen ve Semih Özakça DHKP-C örgütünün militanlarıydı. Haklarında açılmış onlarca (bir iki değil, onlarca) suç dosyası vardı.
Yerseniz… Yemezseniz sorarsınız:
Madem haklarında onlarca suç dosyası vardı, üniversiteden atmak için niye bu kadar ay, hatta yıl beklediniz? Niye üniversitede görevlendirdiniz? Yemezseniz sorarsınız:
Onlarca suç dosyası var, diyorsunuz. Oysa devletin resmi kurumundan alınan belgeler tartışmaya yer bırakmayacak bir açıklıkla gösteriyor: Her iki akademisyenin sicilleri tertemiz; tek bir soruşturma yok.
***
Komisyonu yalan belgelerle bizleri kandırmaya kalkışır, bakanı yalan iddialarla bizleri kandırmaya çalışır. Peki, bu adamlar yalanın bacaklarının kısa olduğunu, mumlarının yatsıya kadar yanacağını, birilerinin çıkıp yalanlarını suratlarına vuracağını bilmezler mi? Biliyorlarsa bizi salak sanıyorlar demektir. Peki, bilmiyorlarsa?..
================================
Dostlar,

Teşekkürler sayın Engin Aydın’a..
Veee bravo AKP… Asıl bravo İçişleri Bakanı Süleyman Soylu‘ya..
Yalan belge ile 2 gariban OHAL KHK’sı kurbanı kamu emekçisine İFTİRA ATACAKSIN.. ve hiçbir şeyden korkmayacaksın. Ya aklını peynir ekmekle yedin ya da YARGI KÖKTEN ELDE! Başka açıklaması var mı? Bu ay 900’e yakın AKP’li yargıç – savcı atanmadı mı? HSK tümüyle AKP – RTE’ye bağlanmadı mı? Toplam yargıç – savcı sayısı 13-14 bin dolayında.. Öncekileri geçelim, son 900 kişilik blok “kaydırma – atama” bağımsız – tarafsız yargı (!?) için yapıldı
değil mi? 18 maddelik deli saçması anayasa değişikliği halkoylamasında 1 madde de yargının niteliklerine “bağımsız” sözcüğüne ek olarak “tarafsız” sözcüğü eklenmesiydi değil mi?

Eyy halkımız, nasıl da aptal – salak – akılsız – budala… yerine konduğunu ne zaman göreceksin?
Şimdi, “Bu halka müstehaktır..” desek, 16 Nisan 2017 deli saçması halkoylamasında yarıyı biraz geçen HAYIR’cılara ayıp olacak.. Onları ayırarak sözümüzü yineleyelim :

  • AKP müridi gözü kapalı – kulağı tıkalı – ağzı mühürlü 25 milyona yakın yurttaş.. size müstehak değil de ne demeli?? Ama sen hala farkında değilsin.. Canı yananlar, senin için de sızlanıyor ah 2 gözüm, bir fark etsen, bir uyansan deriiiin mi derin ölümcül uykundan!? 

    Sevgi ve saygı ile. 28 Mayıs 2017, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com