Etiket arşivi: Meral Akşener

Mideyi üşütmek

Özdemir Aktan

Konuk Yazar

Özdemir Aktan
(Prof. Dr., Genel Cerrah)
-@t24.com.tr 30 Nisan 2023

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan canlı yayın sırasında fenalaştı, yayın kesildi ve bir süre sonra tekrar ekranda görünen Erdoğan “Yoğun kampanya çalışmaları vardı. Bu kampanya çalışmaları sebebiyle de midemi ciddi manada üşütmüşüm. Tabii bu yoğun mesai içinde biz de zaman zaman böylesi durumlarla karşılaşıyoruz. Sizlerden ve seyircilerimizden helallik diliyorum.” dedi.

Dedi ama yaşananlarla ilgili doyurucu bir açıklama gelmediğinden her kafadan bir ses, her köşeden ayrı bir hastalık tanısı, değişik komplo teorileri (kuramları) ile birlikte uçuşmaya başladı. Batı ülkelerinde bu gibi hallerde durum topluma resmi yollardan şeffaf (sayfam) bir şekilde açıklanır. Bizde ise tam bir gizlilik hakim (egemen) olur. Toplum bizi yönetenlerin sağlık durumu hakkında yeterince bilgilendirilmeli midir, yoksa kendisi de bir birey olan cumhurbaşkanının sağlık bilgileri de herkesin olduğu gibi gizli mi tutulmalıdır? Ancak bizi yönetenlerin durumu özel, zira bizim adımıza ve ülke adına önemli kararlar vermekteler ve bu kararlar da hepimizi etkilemekte. Bence bir açıklamayı hak ediyoruz.

Cumhurbaşkanımıza geçmiş olsun diyoruz elbette ama yayına geri döndüğünde neden helallik istediğini anlamış değilim. Anlamaya da çalışmıyorum ama şu “mide üşütme” durumu benim hep ilgimi çekmiştir. Yabancı haber kanallarının bu durumu diğer dillere çevirdiğinde okuyanlar Türklerin yeni bir hastalık tanımladığını düşüneceklerdir. Türkiye sınırları dışında böyle bir hastalık tanımlanmamış.

Damar damar üstüne binmesi, iç guatr gibi ülkemize has (özgü) tanılar var ama üşütmenin yeri bambaşkadır. Bu tanı ülkedeki tüm annelerin genetik koduna yerleştiği için tüm çocuklar doğdukları günden itibaren (başlayarak) her türlü hastalığın baş nedeninin üşütme olduğuna inandırılır. Üşütmenin en kötüsü ise ayakları üşütmektir ki tedavisi çok zordur. Bu tanı hekimlerin işini epeyce kolaylaştırır, çünkü “Neden oldu?” sorusuna verilen, kabul değeri yüksek bir cevaptır, “bilmiyorum” demekten daha iyidir. Örneğin, ameliyatlardan sonra işlerin iyi gitmediği durumlarda bile “üşütmüşsünüz” diyerek suçu hastaya yıkmak cerrahlar için kurtarıcı olabilmektedir. Hastanın suçu kabullenmekten başka yapacağı bir şey yoktur.

Gelelim mide üşütmesine. Vücudun öbür organları değil de “yalnızca mide nasıl üşür?” sorusu pek sorgulanmaz. Kişi çok dondurma mı yemiştir? Soğuk su mu içmiştir? Yoksa karnına buz mu konulmuştur? Hepsi olabilir veya hiçbiri olmayabilir. Yaygın olarak ishal ile seyreden durumlar için kullanılıyor. “Barsakları bozulmuş” da aynı anlamda ama “midesi üşümüş” daha aristokrat duruyor.

Sağlık bakanımız daha sonra bunun bir “gastroenterit” olduğunu ve enfeksiyonun gerilediğini açıkladı. Özetle cumhurbaşkanımızın barsakları bozulmuş. Bu açıklama da kimseyi tatmin etmedi. Her türlü konuda gerçek rakamları saklayarak güvenilirliğini çoktan yitirmiş olan politikacıların açıklamaları öncelikle kuşku ile karşılanıyor. Ayrıca binbir çeşit gastroenterit var. Cumhurbaşkanımızın hastalığı tifo veya kolera gibi bir enfeksiyon hastalığı mı, besin zehirlenmesinden kaynaklanan bir durum mu yoksa başka bir nedeni mi var belli değil.

Aynı belirsizlik 2011’de o dönemde başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyatında da yaşanmıştı. Başbakanın neden ameliyat olduğu herkesin ilgisini çekiyordu doğal olarak. Resmi açıklama olmayınca değişik söylentiler dolaşıyordu ortada. Konuyla ilgili olarak 28 Kasımda başbakanlıktan yapılan açıklamada: ”Sayın Başbakanımız 26 Kasım 2011 tarihinde laparoskopik yöntemle başarılı bir sindirim sistemi ameliyatı geçirmişlerdir. Ameliyat Sayın Başbakanımızın programının müsait olması nedeniyle 26 Kasım tarihinde gerçekleşmiştir.” Bu sözü edilen sindirim sistemi ameliyatının ne olduğu resmi olarak hiç açıklanmadı.

Sindirim sistemi ağızdan başlayıp, makatta biten uzun bir yol. Yemek borusu, mide, ince ve kalın barsaklar sindirim sisteminin parçaları. Bunlara pankreası bile ekleyebiliriz.

Son olayda yayına ara verildiğinde cumhurbaşkanı, yanında bulunan hekimlerine ekrana tekrar döndüğünde ne demesi gerektiğini sormuştur mutlaka. “Mide üşütmesi” tanısının da bu hekimler tarafından konulduğu varsayılabilir.

Cumhurbaşkanımızın hekimlerinden ve sağlık bakanından daha doyurucu bir açıklama beklemek, özellikle de seçime bu kadar kısa bir süre kala hepimizin hakkı. Bunu beklemek aşırı iyimserlik sayılabilir ama umutsuz da yaşanmaz ki.
==============================
Dostlar,

(Prof. Dr., Genel Cerrah)” eklemesini biz yaptık yazarın adının altına.
Geçtiğimiz günlerde de uzunca bir telefon söyleşimiz oldu kendisiyle..
Hacettepe Tıp’tan sınıf arkadaşımızla..
Son derece parlak bir hekimlik kariyeri ve TTB (Türk Tabipleri Birliği) tepe yöneticiliğine karşın… Özdemir hoca 2015’te, ortağı FETÖ‘nün kurgulu darbe girişiminin ardından, “AKP=RTE‘nin “Bu bize Allah’ın lütfu” sömürüsüyle (istismarıyla) ilan edilen OHAL döneminde RTE’nin bir OHAL KHK’sı ile Marmara Üniversitesindeki işinden atılan bir meslektaşımız.

“Mide üşütmesi” safsatasına ilişkin ustaca yazdığı ironik (alaysı) yazı kimilerini uyarır mı acaba?? Tıpta böyle bir tanı yok! Özdemir de ben de tıbbiyeyi bitireli 46 yıl bitmek üzere. Böyle bir tanı koymadık meslek yaşamımızda. Halen geçerli olan “ICD-10” kısa adıyla Hastalıkların – Travmaların – Ölüm Nedenlerinin Uluslararası Sınıflandırılması 10. gözden geçirme listesinde böyle bir başlık, tanı, klinik durum yer almıyor! (ICD-International Classification of Diseases)

Dolayısıyla Ulusa “gerçek” söylenmiyor! = Halk aldatılıyor!

Kim tarafından? Cumhur’un başındaki insan tarafından! Çok utanç verici ve kabul edilemez bir durum.. Türkiye’miz dünyaya rezil ediliyor..

Öte yandan, sınıf arkadaşım Özdemir hocaya “katılmadığımız” (!) bir yer var :
AKP=RTE‘nin sağlık durumu hakkında hekimlerinin bir açıklama yapma yetkisi yok, en azından Tıbbi Deontoloji Tüzüğü vd. nedeniyle.. Ancak yetkilendirilirlerse açıklama yapabilirler. Bu durumda Kaçak Saray oturanının (mukiminin) sözcüsünün “dürüst”, resmi, düzenli (en az yılda 1 kez) açıklama yapması gerekir. Bu beklenti, demokrasilerde ülkeyi yönetenlerin sağlık verilerinin “kişisel veri” olmadığı kabulüne dayalı köklü ve yerleşik bir gelenek ve yasal düzenleme temellidir.

Hiçbir veri açıklanmamışken, AKP=RTE‘nin canlı TV yayınında yaşadığı sağlık sıkıntısı hakkında spekülasyon yapmak istemeyiz. Ancak tam da o sırada soru soran gazetecinin ayağa kalkarak kısık sesle “eyvah eyvah” demesi gözlerden kaçmamıştır. AKP=RTE her tür dedikodunun dolaşmasını ve gerçekte kendilerine zarar vermesini istemiyorlarsa, dürüstçe gerçeği açıklamalıdır. Tersi durumda biz bile, klavyemize dökülmesini engelleyemediğimiz kimi olasılıkları paylaşmak isteriz… Epileptik atak, hipoglisemi (kan şekerinin düşmesi), koroner spazm, aşırı yorgunluğa bağlı kan basıncı düşmesi ve bayılma.. Bunlardan sonki, görece, öncekilerden daha hafif.. AKP=RTE de “mide üşütmesini” (!?) her nasılsa, buna bağladı sanki..

Öte yandan, canlı yayına 20 dakika dolayında aradan sonra AKP=RTE‘nin “helallik istemesi” niye ola ki? Anlaşılan RTE, öleceğinden çok korkmuş olmalı ve de hala ciddi biçimde korkmakta.

  • Umarız  çevresindekiler, “seçim uğruna” RTE’nin yaşamını tehlikeye atmıyorlardır!?

***
Demokrat, laik, saydam, dürüst, halka hesap veren, yaşam mutluluğumuzu – gönencimizi, iç ve dış güvenliğimizi pekiştirecek bir siyasal iktidar istiyoruz. AKP=RTE bunların tümünü halkımızdan çaldı, aldı. Dile kolay, tam 21 yıl.. Geçen yıl kamu borçlarının faizi anaparayı geçti, iflasa sürüklendik! Hala “cek-cak” edebiyatı yapılıyor. Üstelik ciddi sağlık sorunları olan biri ile..

Akşener’in dün Isparta’da Psikiyatristlere çağrısı hiç de boşuna değil..

Sevgi ve saygı ile. 30 Nisan 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Umutlar ikinci tura mı kaldı?

Örsan K. Öymen

Örsan ÖYMEN
ODTÜ Felsefe Profesörü

Son Yazısı / Tüm Yazıları
06 Mart 2023, Cumhuriyet

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “6’lı masa” olarak da anılan muhalefet ittifakından, ittifakın ikinci büyük partisinin lideri olarak çekilmesi, son yılların en büyük siyasi krizine neden oldu.

Akşener’in, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusundaki anlaşmazlığı, masada çözmeye çalışmak yerine, diğer partiler hakkında ağır sözler sarf ederek kamuoyuna açıklaması ve adaylık anlaşmazlığı yüzünden masayı devirmesi, büyük bir hata olmuştur.

Akşener’in ikinci büyük hatası, CHP’nin üyeleri olan İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a adaylık çağrısı yapmasıdır. Bu çağrı, CHP’nin içişlerine müdahale etmek ve CHP’yi bölmek anlamına geldiği gibi, adaylık sürecinin sonuna gelinen günlerde, zamanlama açısından, arkası boş bir çağrıdır.

Birincisi, İmamoğlu hakkında siyaset yasağı içeren kumpas  davasının” üst “mahkemede” kesinleşmesi durumunda, İmamoğlu’nun adaylığı düşürülecektir ve ana muhalefet adaysız kalacaktır.

İkincisi, Akşener, bu iki olası adayla bir anlaşma sağlamadan bu çağrıyı yapmıştır. Nitekim İmamoğlu ve Yavaş, Kılıçdaroğlu’nun arkasında olduklarını açıklamışlardır.

Bu durumda Akşener, bu kişilere neden adaylık çağrısı yaparak masayı devirmiştir?

Bu, bir plansızlığın, acemiliğin, telaşın ve heyecanın sonucu mudur, yoksa kasıtlı olarak ana muhalefeti sabote etmek ve AKP’ye hizmet etmek amacı taşıyan bir eylem midir?
***
Akşener’in üçüncü büyük hatası, “Kılıçdaroğlu seçilemez” iddiasını hiçbir kapsamlı, bağımsız ve bilimsel araştırmaya dayandırmamış olmasıdır. Akşener bu iddiasını, sınırlı sayıda ilde sınırlı sayıda vatandaşla yapılan bazı araştırmalarla ve örgütten gelen izlenimlerle gerekçelendirmeye çalışmıştır.

Öte yanda CHP de, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanabileceğini kanıtlayan kapsamlı, bağımsız ve bilimsel bir araştırmayı, örneğin en az 50 ilde en az 15 bin kişiyle yapılan bir araştırmayı gerçekleştirmeyerek, adaylık konusundaki tartışmaya son noktayı koyamamıştır.

CHP’nin, “sofrayı genişletmekten” ve yola başka partilerle devam etmekten söz etmesi de, geçerli siyasi aritmetikte gerçekçi değildir.

CHP dışında masada kalan 4 küçük partiyle, HDP’nin dışarıdan vereceği olası bir destekle ve oyları yetersiz olan sosyalist partilerle, Kılıçdaroğlu’nun ilk turda seçimi kazanması çok zordur. CHP dahil, söz konusu partilerin toplam oyu, tüm araştırmaların ortalaması alındığında, %44’ü geçmemektedir.

HDP’nin birinci turda kendi adayını çıkaracağını açıklamasından sonra, “6’lı masanın” seçimi 1. turda kazanması zaten risk altına girmiş olsa da, İYİ Parti’nin ittifaktan çekilmesiyle, seçimlerin 2. tura kalma olasılığı yükselmiştir.

İYİ Parti tabanının ve seçmeninin çoğunluğu, yönetimin kararına uymayarak, ilk turda Kılıçdaroğlu’na destek verirse, Kılıçdaroğlu seçimleri yine de 1. turda kazanabilir.

İYİ Parti, kötü bir partiye dönüşerek tarih sahnesinden silinmek istemiyorsa;
bu büyük hatasından en kısa sürede ve 1. tur seçimlerinden önce dönmelidir veya Kılıçdaroğlu’nun, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 2. tura kalması durumunda, en azından 2. turda, Kılıçdaroğlu’na açık ve etkin destek vermelidir.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 21 Eylül 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

YUNAN

Yunanistan Savunma Bakanı Panagiotopulos, Meis Adası’nda, “Ne diyorsunuz, denize atlayıp karşıya yüzerek gidip geleyim mi?” dedi.

Yüzerek Kaş’a gelebilir ama dönüşte su alır…

HATA

Meral Akşener, Tunç Soyer’in 9 Eylül konuşmasında Padişah Vahdettin’e yönelik (gaflet, dalalet hatta hıyanet içindeydi) sözleri için hüküm cümlesinin hata olduğunu söyledi.

Haine, hain diyememek da hatadır…

SOYSUZ

Sedat Peker’in danışmanı olarak bilinen Emre Olur’un Arnavutluk’tan getirilmesi üzerine soyadı Soylu olan bakan, “Emniyet teşkilatımızı bir soysuzu daha ülkemize getirdikleri için tebrik ederim.” dedi.

Şahıs gerçekten soysuz ise, ülkede bu kadar soysuz varken getirilip soysuzları artırmaya ne gerek vardı?..

GÖRÜŞME

Akşener, iktidarın İmralı (bebek katili, terörist başı) ile görüştüğüne ilişkin duyumları olduğunu söyledi.

RTE’nin yöntemidir, kendi yapar başkalarını suçlar…

ŞEYH

Menzil Şeyhi olduğu söylenen Tik Tok’çu Miraç Orbay, Adıyaman’dan özel uçakla İstanbul’a gelip Rolls Royce araba ile Sultanahmet’e namaz kılmaya gitti.

Sosyal medyada yayımladı.

Buna mürit olan salaklar var oldukça, sömürüyü sürdürmesi doğaldır…

ESCOBAR

Zafer Partisi İstanbul’da kel kafa görüntülü “Yerli ve milli Escobar” pankartı astı. Polis indirdi.

Özdağ’ın sorusunun yanıtını ben merak ettim;
Kim üzerine alındı?..

NADİR

Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy, konser ve festivallerin iptali ile ilgili,

“Bazı bölgelerde, bazı hassasiyetler oluşabiliyor ve kaymakamlıklar nadiren iptal kararları verebiliyor” dedi.

Ne zaman olmuş, nerede olmuş biz hiç duymadık bile…

KİM?

“Kendi evlatlarını Paris’e, Londra’ya, Brüksel’e Washington’a gönderip en iyi eğitim kurumlarında okutup lüks ve şatafat içinde yaşattılar; Anadolu ve Trakya’nın pırlanta gibi çocuklarını ise fakirliğe, cahilliğe hatta göz göre göre ölüme ittiler. Biz bu oyunu bozduk”

Soru : Bu sözün sahibi kim? Çocukları nerede okudu?..

DURUM

TESK raporuna göre her ay 7500 esnaf kepenk kapatıyor.

AKP uçuruyor;

Yandaşı yukarıya, vatandaşı uçuruma…

MİLİTAN

“Vali militan, kaymakam militan” dediği için Berhan Şimşek beş ay hapse mahkum edildi.

Militan değil onlar AKP hizmetlisi…

BABA

RTE, Osmanlı’ya hakaret etti diye kızdığı Tunç Soyer’e “Be hadsiz, bunun babası da aynıydı” dedi.

Soyer’in babası Gülen’i mahkum ettiren askeri savcıydı.

Ailece adamın geçmişine dokunmuşlar…

İŞGAL

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir Belediye Başkanlığı’nı kastederek, “İzmir yönetimi işgal altında” dedi.

Yunan kalsaydı sorun olmazdı!..

KISKANÇ

Almanya işsiz vatandaşlarına ayda 2500 avro maaş veriyormuş.

AKP iktidarını kıskanıp yapmışlardır…

REKTÖR

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Arif Özaydın, AKP‘li Numan Kurtulmuş’un esnaf gezisine katılmış.

Boğaziçi rektörü gibi dik mi dursaydı?..

SORUŞTUR/MA

Arınç’ın AKP milletvekili oğlu Mücahit Arınç, “Peker’in iddiaları acil soruşturulmalı” dedi.

Ucu sana dokunmuyor diye rahat söylersin. Bir de soruşturmayı açtıracak olanlara sor…

YANLIŞ

Enerji Bakanı Dönmez, CHP’nin soru önergesine doğru rakamlarla yanıt veren bürokrat Abdullah Niyazioğlu’nu görevden aldı. Yerine danışmanı Mutlu Koç’u atayıp çifte maaşa bağladı.

Devr-i AKP ‘de doğruyu söylemek yanlıştır…

HASTA

İyi Parti Erzurum İl Teşkilatı, AKP’li vekili ve SPK eski başkanı ağabeyi hakkındaki rüşvet iddiaları ile ilgili suç duyurusunda bulunmak istedi.

Savcının hasta olduğu gerekçesiyle suç duyurusunu kabul edecek görevli bulunamadı.

Savcılık kurumu hasta…

AHİRET

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, 2023 seçimlerinde kullanılan oyun ahirette sorulacağını çünkü tüm mazlum milletler için önemli bir seçim olduğunu söyledi.

Sorular veriliyor mu, çalınıyor mu?..

“SİYASİ CİNAYETLER…” Mİ?

Belki de, manşetlerde gerektiği büyüklükte yeralmadığı için, üzerinde biraz daha ayrıntılı durmayı hak eden bir demeç diye yazmak istedim bugün.

Bir grup gazetenin Ankara temsilcilerinden oluşan gazeteci heyetine verdiği ortak mülakatta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın siyasi ortamı gerginleştirme arzusu ve çabası içinde olduğunu anlatırken, bu konuda haklı bir kaygı duyduğunu ortaya koyuyor. Gazetecilerin, “Yani, biraz açar mısınız?” mealindeki sorusunu yanıtlarken de, “Siyasi cinayetler (cinayet değil cinayetler a.b.c.)” olasılığından söz ediyor.

Kılıçdaroğlu’nun bu endişeyi dile getirmesinin, başka bir deyişle siyasette son dönemde alışkın olmadığımız biçimde “kan dökülmesi” olasılığından söz etmesinin ciddiyetine binaen, önce o sözlerini tam olarak şuraya aktarmak istiyorum:

“Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp seçime gitmek ister. Bu gerilimden olabildiğince uzak durmamız lazım. Milletvekili, il başkanlarına söylüyorum, sakin olacağız. İttifakı oluşturan diğer partiler de gerilim istemiyorlar. Eğer iş belli grupların ellerine silah alıp belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler… Böyle kaygılarım var. Erdoğan  ‘Dur bakalım daha başınıza neler gelecek’ dedi. Devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle. Açıkça tehdit ediyor.”

Kılıçdaroğlu’nun hatırlattığı bu “Dur bakalım. Daha başınıza neler gelecek…” cümlesi, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Rize’de maruz kaldığı bir provokasyon sonrasında bizzat Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkmıştı. Herhangi bir siyasi partinin genel başkanı sıfatı ile ya da “Rizeli Erdoğan” sıfatı ile söylenmiş olsa, belki “sıradan sorumsuz bir uyarı” veya “Benim memleketimde-mahallemde-tapulu arazimde dolaşma. Dolaşırsan sana tepki geliştirir hemşehrilerim” gibi bir söz olarak algılanabilir ve geçiştirilebilirdi.

Ama bunu “Yürütmenin Başı” hatta yürütmeyi temsil eden tek kişi söylediği zaman, hem Akşener’in, hem Kılıçdaroğlu’nun ya da başka muhalefet liderlerinin hem de sıradan vatandaşlar olarak herkesin kaygılanması için ciddi bir neden vardır. Öyle ya, Rize’de ya da başka bir yerde, sokaktan geçen biri, bir muhalif siyasetçiye ya da herhangi birine “Dur bakalım başına daha neler gelecek” diye bir tehdit savursa, insan karakola gidip şikayet etmek ister. “Tehdit” suçtur, çünkü. “Neymiş o başıma gelecek olan?” diye sorma hakkı doğar, karakolda da “Neymiş o başına getireceğin?” diye sorarlar adama.

Haydi daha da ileri götüreyim örneği.

Biri kalkıp, herhangi bir ortamda Cumhurbaşkanı’na hitaben “Dur bakalım. Daha başına neler gelecek?” dese ne olurdu? Anında (haklı olarak) “Darbeci” damgasını yer, anasından emdiği süt de fitil fitil “her tarafından” getirilirdi.

Demokratik siyasi ortamın sükunetini, nezahatini ve sulhünü korumak isteyen hiçbir siyasetçi bu sözleri etmez. Etmemelidir.

Şimdi gelelim, bu sözlerin ardından ve hatta öncesinde de neler yaşandığına.

Türkiye’nin dört bir yanında, en ufak bir hak arayışına kalkan, en ufak bir hoşnutsuzluk ifade etmeye kalkan insanlar, öğrencisi, işçisi, memuru, emeklisi, öğretmeni, doktoru, avukatı, devletin şiddetle mukabelesine maruz kalmıyor mu? Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları sürekli, üstelik de şiddet kullanılarak ihlal edilmiyor mu? Buna rağmen eyleme kalkışanlar, bizzat iktidarın en üst düzey sözcüleri (misal: İçişleri Bakanı) tarafından açıkça “terörist, terör örgütü mensubu hatta açık açık örgüt ismi verilerek filanca örgüt üyesi” diye suçlanmıyor mu?

Türkiye’nin dört bir yanında, durup dururken, gazeteci, siyasetçi, aydın, yorumcu, öğretim üyesi vb. insanlar sırf iktidarı ya da iktidar mensubu partileri eleştirdikleri için azgın magandaların sopalı, yumruklu, muştalı saldırısına uğramıyor mu?

Bunu daha da ileri götürüp, bir siyasi partinin (HDP) İzmir İl Başkanlığı silahlı bir terörist tarafından basılıp da bir kadın öldürülmedi mi? Hatta, olaydan sonra “Canım zaten o parti terörist değil mi? Ölen de herhalde onlardan biriydi…” diye dehşet verici bir söylem geliştirilmedi mi?

Bu eylemlere kalkışanlar, (cinayet işleyen hariç) karakolların arka kapısında da değil, ön kapısından ellerini kollarını sallayarak çıkıp gitmediler mi? Tam tersine, mağdurlar adeta “hak etmişçesine” suçlanan bir dil kullanılmadı mı?

Bu ülkede bizzat Ana Muhalefet lideri (Çubuk’ta) yüzlerce azgın linççi terörist tarafından öldürülmeye çalışılmadı mı? Ve bu linç güruhu halen ellerini kollarını sallayarak dolaşmıyor mu? Ağır Ceza Mahkemesi yerine Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargı(lanır gibi) yapılmıyor mu?

Eski davalar ısıtılıp ısıtılıp yeniden açılıp, eski davaların (FETÖ’cü) kumpasa kurban gitmiş mağdurları tekrar hapse atılmıyor mu? Ya da yeniden (üstelik FETÖ’cü savcı ve hakimlerin artığı iddianame ve dosyalarla) açılan davalarda mahkum edilmek için çırpınış içinde görünmüyor mu iktidar?

Özetle, ağzını her açana devlet tüm gücü ile, yargısı ile, güvenlik kuvvetleri ile, ya da bindirilmiş ve iktidarın “sırt sıvazlamasına mazhar” maganda çeteleri aracılığı ile saldırı olmuyor mu?

Bütün bunları alt alta topladığınızda, üzerine bir de Büyükada’da yaşandığı üzere “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır hesabı” hukuksuzluğu gidermeye çalışanların üzerine polis gücünün gönderilmesi de eklenince, insanın kaygı duyması için yeterli neden yok mu?

Ama Kılıçdaroğlu’nun bugünkü pek çok gazeteye yansıyan (çok sayıda gazeteciye topluca söylediği için ilave bir teyit de gerektirmeyen) demeci, meselenin bizim sandığımızdan da vahim olduğunu gösteriyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “siyasi cinayet” de değil, “Siyasi cinayetler” diyor. Endişesi o boyutta. Yani adeta 1970’lerde veya 90’lardaki gibi, peşpeşe “siyasi nitelikli cinayetler” işlenmesinden daha doğrusu “işletilmesinden” endişesini dillendiriyor.

Bu yolla da, belki de iktidarın “kanlı bir ortam oluşması”nı arzuladığını, o ortamı da, belki de seçimin ertelenmesi, ötelenmesi, ya da en azından halk iradesinin sandığa sağlıklı olarak yansımayacağı bir korku ikliminin hakim olmasını arzuladığını ima ediyor.

Çok vahim.

Göründüğünden de vahim bir endişe ve olasılık.

Bu endişe, eğer devlet protokolünde en tepelerde bulunan ve “Anayasal bir konum” sayılan Ana Muhalefet liderinden geliyorsa, ben durur uzun uzun düşünürüm. Çünkü Ana Muhalefet lideri, iyi kötü bizlerden çok daha fazla ve daha derin istihbari bilgilere erişimi olduğunu varsaydığımız bir siyasetçidir. En azından siyasi kulisleri ve havayı daha “yakından” koklayan birisidir.

Dikkate alınmalı.

Bir an önce de hem Kılıçdaroğlu’nun ve hepimizin endişelerini giderici, kesin olarak giderici söylem ve eylemler geliştirilmelidir. Bunu yapabilecekleri bir potansiyel var mıdır?

Ben karamsarım.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı

Örsan K. ÖymenÖrsan K. Öymen
Cumhuriyet, 12 Temmuz 2021

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki genel seçimlerde “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olacağına dair CHP’nin içinden gelen bazı açıklamalar, doğal olarak tepkiyle karşılandı.

Birincisi, “Millet İttifakı”nın adayının kim olacağına CHP tek başına karar veremez. Bu karar “Millet İttifakı”nın diğer unsurlarıyla birlikte karara bağlanır.

İkincisi, CHP, “Millet İttifakı”na bir aday adayını önerse de bu aday adayının kim olacağına CHP Genel Başkanı ve onun yakın çevresinde kendi siyasi kariyerinin derdine düşen birkaç kişi karar veremez. Bu karar partinin tabanının, seçmeninin, üyelerinin beklentileri dikkate alınarak verilebilir. Aksi halde CHP’lilerin tamamı böyle bir aday adayına sahip çıkmaz.

Üçüncüsü, “Millet İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayının, cumhurbaşkanı seçilebilecek birisi olması gerekir. Söz konusu adayın cumhurbaşkanı seçilebilmesi için de geçerli olan sisteme ve mevcut siyasi koşullara göre, her siyasi partiden oy alabilecek birisinin olması gerekir.
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de “Cumhur İttifakı”nın adayı olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında seçilme olasılıkları son derece zayıftır.

Akşener’in, HDP tabanından ve CHP tabanının bir kesiminden oy alması çok güçtür. Kılıçdaroğlu ise 11 yıl önce genel başkan seçildiğinden beri girdiği tüm genel ve yerel seçimleri kaybetmiş bir liderdir.

CHP’nin son yerel seçimde bazı illeri AKP’nin elinden almış olması, tüm Türkiye için bir genelleme yapılmasına olanak tanımaz. Bu genellemeyi yapanlar, Türkiye’nin sosyolojik gerçeklerinden tamamıyla kopuk bir biçimde, çok ciddi hesaplama hatası yapmaktadırlar.

Kılıçdaroğlu, CHP ve HDP tabanının çoğunluğunun oyunu alsa da İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti tabanından, yani muhafazakâr merkez sağ seçmenden çok ciddi fireler ve kayıplar verir.

Söz konusu siyasi partilerin yapılan kamuoyu araştırmalarına göre ortaya çıkan oy oranlarını toplayarak bir karar vermek de büyük bir hatadır. Bu hesabı yapanlar çok ciddi bir yanılgı içindedirler. Çünkü bu kamuoyu araştırmalarında seçmene hangi siyasi partiye oy vereceği sorulmaktadır, hangi cumhurbaşkanı adayına oy verileceği sorulmamaktadır. Hangi olası cumhurbaşkanı adayına oy verileceğinin sorulduğu araştırmaların hiçbirisinde, Kılıçdaroğlu ve Akşener, Erdoğan’dan fazla oy almamaktadır.
***
Kamuoyu araştırmalarına göre, Erdoğan’dan fazla oy alan olası aday adayları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tır. Ancak bu iki adayın içinde de farklı araştırmaların ortalaması alındığında, İmamoğlu önde görünmektedir. İmamoğlu her siyasi partiden oy alabilen bir olası adayken, Yavaş’ın HDP tabanından oy alabilmesi konusunda sıkıntı yaşanmaktadır.

İmamoğlu’nun aday olmasıyla ilgili en büyük zorluk ise İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğun AKP’de olması, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmak için istifa etmesi durumunda, İstanbul Belediyesi’nin, bir veya iki yıl için AKP’ye geçeceği gerçeğidir.

Ancak bu durumda da “Türkiye’nin geleceği, İstanbul’daki yerel yönetimden daha önemlidir” düşüncesiyle, İstanbul bir süre için, bir sonraki seçimde yeniden geri alınmak üzere, AKP’ye teslim edilebilir, kötülerin iyisi yönünde bir tercih yapılabilir.

İmamoğlu ve Yavaş, ideal adaylar olmasa da geçerli olan siyasi sistem ve mevcut sosyolojik gerçekler dikkate alındığında, onların adaylığı konusunda da yine kötülerin iyisi yönünde bir tercih yapılabilir. Sonuçta onların yöneteceği bir hükümetin, AKP iktidarından daha kötü olamayacağı kesindir.

Bu arada zaman içinde, İmamoğlu ve Yavaş dışında başka olası adaylar da elbette ortaya çıkabilir ve onlar da kamuoyu araştırma kurumları tarafından araştırmalara dahil edilebilirler.

AKP’yi yenmek için önce egoları yenmek gerekir!

Halk ozanı Hozatlı Ahmet Yurt Dede yaşamını yitirdi

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları albümünde ‘Eşrefoğlu’ parçasını seslendiren Hozatlı Ahmet Yurt Dede yaşamını yitirdi

Tuncelili halk ozanlarından Hozatlı Ahmet Yurt Dede yaşamını yitirdi.
Hozatlı Ahmet Yurt Dede, Kalan Müzik’in geçen ay vefat eden kurucusu Hasan Saltık’ın da amcasıydı.

Hozatlı Ahmet Yurt Dede’nin eşi Fethiye Yurt 2 hafta önce yaşamını yitirmişti.

Sarı Saltık Ocağı Pirlerinden Ahmet Yurt Dede, bugün Hozat Cemevi’nden Hakka uğurlandı
(https://www.tum-haberler.com/haber/ahmet-yurt-dede-hakka-ugurlandi-18273, 09.07.2021)

Yaşa bağlı sağlık sorunları nedeniyle bir süredir sağaltım (tedavi) gören Ahmet Yurt Dede, dün gece saatlerinde yaşamını yitirdi. Bu gün Hozat Cemevinde düzenlenen cenaze töreniyle ilçedeki aile mezarlığına defnedildi. Cenazeye, Tunceli Valisi Mehmet Ali Özkan, kurum amirleri ve vatandaşlar katıldı.
***
KÜLTÜR BAKANLIĞI TAZİYE İLETİSİ YAYINLADI

Tuncelili Alevi Dedelerinden Hozatlı Ahmet Yurt, 87 yaşında vefat etti. Ahmet Dede için Kültür ve Turizm Bakanlığı taziye mesajı yayınladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda “Halk ozanlarımızdan Hozatlı Ahmet Yurt Dede’nin vefatını üzüntüyle öğrendik. Ailesine, yakınlarına ve tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz” denildi.

Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener de başsağlığı iletisi yayınladılar.

HOZATLI AHMET YURT DEDE KİMDİR ?

1934 tarihinde Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nin Güneykonak (Eski ismi Çakperi) köyünde doğdu.

Okuduğu deyişlerle Alevi inancını tüm dünyaya tanıtan bir kültür ataşesi olarak da bilinen Ahmet Yurt Dede uzun zamandır Hozat’da yaşıyordu.

ALEVİ OCAKLARINDAN SARI SALTIK OCAĞI MENSUBUYDU

Sevilen Halk Ozanı Ahmet Yurt, Sarı Saltık Ocağı mensubuydu. Anadolu’nun Kayıp Şarkıları albümünde “Eşrefoğlu” şarkısını seslendiren Hozatlı Ahmet Dede, geniş kitlelerce tanınmıştı. Yurt’un 600’ün üzerinde şiir ve deyişi bulunuyor.
(cumhuriyet.com.tr  ve basın 08 Temmuz 2021)
=========================================

Dostlar,

Can akrabamız Ahmet Yurt dedemizi de Hakka uğurladık..
Önceki ay Hasan Saltık‘ı..
Daha dün, Emre Saltık‘ı..
Kurşun mu döksek (!)…
***
Kişisel arşivimizden birkaç paylaşım…
14 Mayıs 2009, Ankara – Batıkent Cemevi, Cem’i yürütürken… yakaladığımız 3 kare..


İnsanın içini yakan deyişlerinden birkaçını izlemek için..

https://www.youtube.com/watch?v=u6-U7q7GDZA

https://www.youtube.com/watch?v=DXqog9hzHDM

https://www.youtube.com/watch?v=c7UAP2KCcnQ

https://www.youtube.com/watch?v=-6ta9njqF98

Sevgi ve saygı ile. 09 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 9 Haziran 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

DEĞERLENDİRME

AKP Dönemi İBŞB, Vatan Cad. üzerindeki bir yeşil alanı 25 milyon TL’ye bir şirkete satıyor.
Şirkete sattığı arsayı imara açıyor ve 430 milyon TL’ye geri alıyor.
Geri aldığı arsayı tekrar yeşil alana çeviriyor.
İBŞB’nin kaybı 106.5 milyon dolar. Dosya Bakanlıkta.
İçişleri Bakanlığı’nın gereğini yapacağından zerre kuşkum yoktur!..

CEZA

RTÜK, RTE’nin Meral Akşener’i tehdit eden sözlerini eleştiren TV’lere ceza yağdırdı.
Padişahım çok yaşa!..

ÇALDIRMA

AKP’nin Cumhurbaşkanı RTE, Avrupa ve dünya şampiyonalarında madalya alan cimnastikçileri kabulünde, “madalyaları çaldırmayın” dedi.

Ne söyleyecek? Bildiğini…

KÖPEK

ROK, eşinin programına çıkan Prof. Dr. Ümit Kocasakal için, “Bunlar bizim köpeğimiz. Onlar bize lazım, hoşgörülü ol” mesajı attı.

Aynanın karşısındaydı sanırım…

ÖNEMSEME

RTE, Sedat Peker’in videoları için “Önem vermeyin” demiş.

Önemsememekle pislikler örtülmüyor ki..

DÜŞMAN

İlahiyatçı Cemil Kılıç;

  • “Tarih, Türkiye’deki İslamcılar kadar hırsız, düzenbaz, yalancı ve cahil bir topluluk görmüş değildir” dediği için halkın bir kesimini aşağılamaktan 6 ay 7 gün hapis cezası aldı.

Övmesi mi gerekiyordu?..

CİDDİYET

İYİ P. Grup Başkan Vekili Dervişoğlu, kendisini suikast girişimi ile suçlayan Perinçek için, “Ciddiye almıyorum, dava açacağım” dedi.

Ciddiye alsa ne yapacaktı?..

ŞEHİT

Şehit Albay Dilaver Karasavuranoğlu’nun adının bir parka verilmesine, Kılıçdaroğlu cenaze törenine katıldığı için izin çıkmadı.

Önemli olan vatan için şehadet mi, iktidara biat mı?..

HERKES

Sedat Peker’e dava açan Perinçek’in avukatı dilekçesinde, Müvekkil herkes tarafından tanınan ve saygı duyulan bir siyasi parti lideridir.ifadesini kullanmış.

Avukat bey bana sormadan yazmış…

İNANMAMAK

Metropoll Araştırma şirketinin açıkladığı verilere göre halkın %94’ü, enflasyonun TÜİK verilerinden daha fazla olduğunu düşünüyor.

Halk birilerini siliyor…

PKK

Gölge CIA” olarak bilinen Stratfor belgelerinde “TR-705” adıyla kodlanan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, PKK propagandası yaparak, “Türkiye’den Filistin’e büyük bir destek var ama Türkiye’de ölen çocuklar konusunda niye kimse sesini çıkarmıyor?” ifadelerini kullandı.

TR-705’i partiye alan versin yanıtı…

GAZ

RTE, yeni gaz müjdesi verdi.

Bu gazla rahat zam yaparlar…

PİSLİK

Sedat Peker,” Bana pislik, mafya diyorsunuz seçimde dağıttığınız kahveler benim” dedi. Bastı kalayı.

Pisliğe bulaşmış alayı…

TEMİZLİK

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, Sedat Peker’in açıklamaları ile ilgili, “Yanlış yapan varsa ayıklamak bizim görevimiz. AK Parti’nin hatası varsa gereğini AK Parti yapmak durumundadır” dedi.

Ayıklanınca parti kalır mı?..

HADDİMİZ

MSB Akar, ”Bakanından komutanlarına, tüm personelinin Atatürkçülüğünü sorgulamak da kimsenin haddi değildir.”

TSK’ya sözümüz yok.

Atatürk düşmanlarının kankasını sorgulamak herkesin haddidir. Millete had bildirmek kimsenin haddi değildir…

SORUYORUM                         :

  1. 128 Milyar dolar nerede?
  2. Sarıklı amiralin soruşturması kaç yıl sürecek?
  3. Bakan Ruhsar Pekcan hakkında soruşturma açılması neden engellendi?
  4. Sedat Peker’in açıklamaları neden araştırılmıyor? Neden ilgililer açıklama yapmıyor?
  5. Bakan Soylu, Yüce Divan’da aklanmak için neden dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiyor?

ÇARŞAMBA İĞNELERİ  – 02 Haziran 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

BECERİKSİZ 

Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, “Bakandan kaynaklanan bu beceriksizlikten dolayı, bir nesli / kuşağı kaybetmek üzereyiz. Çok ciddi önlemler alınmalıdır.” diye yazdı.

Yalnızca O mu?..

SAHİP

RTE, Sedat Peker açıklamaları konusunda iki hafta sonra konuştu.
Hiçbir suçlamaya açıklık getiremedi. Topu taca attı. Soylu’nun arkasında durduğunu söyledi.
Arkasında durmasa kim ne açıklar?..

MAFYA

AKP Cumhurbaşkanı RTE, Rize’de Meral Akşener’e yapılan provokatif saldırılar için, “Gelin hanıma güzel bir ders verildi. Yine dua et ki çok ileri gitmediler. Daha neler olacak neler? Dur bakalım daha bunlar iyi günler..” dedi.

Peker, Çakıcı, Ağar. Bunlar olmasa kim var?..

YANDAŞ

Doğu Perinçek, suçlamaların hedefindeki Bakan Soylu’ya sahip çıktı.
Süleyman Soylu hedef alındığı zaman Türkiye’nin hedef alındığını belirten Perinçek, “Soylu, ABD’nin baş suçlularından. Çünkü PKK’yı ve FETÖ’yü bastırıyor.” dedi.

Pislikler ortaya dökülünce de aynı terane, “Vatan savaşı…ABD gemisi…”
1984’ten beri PKK ile mücadele eden ilk Bakan mı Soylu?
Sığınacak başka bahaneniz? Başka nakaratınız?..

MOSSAD

Perinçek diyor ki “Sedat Peker’in arkasında CIA’yı, Mossad’ı görmemek mümkün değil. Peker Mossad’ın avucunda”
Peker iktidara karşı değilken O’nunla kanka pozları veren Vatan Partililer kimin avucunda?..

KAZIK

Alaattin Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na yönelik ”Kazığa oturturum” sözleri “basit tehdit” sayıldı.
Kazık, çatal çivili filan olmalıydı ki!..

MECLİS

KKTC Meclisi’nde gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili ortaya atılan yeni iddiaların araştırılması amacıyla Meclis Araştırma Komitesi kuruldu.
Aynı bizim Meclis!..

TASMALI

Bahçeli, MHP Meclis Grup Toplantısı’nda Soylu için, “İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek…”

Vatan savaşı, tasma savaşına evrildi..

27 MAYIS

Basın açıklamasında imzası olan 84 amiral 27 Mayıs günü ifadeye çağrıldı.
“Darbeciler, darbenin yıldönümünde hesap verecek!” mesajı.
Yargı ayak oyununun topu olmuş…

AK

Muğla Mumcular’ın AKP’li eski Belediye Başkanı Kazım Avcı, RTE’nin Soylu’ya arka çıkması üzerine “AK parti benim için artık AK değildir” diyerek istifa etti.
Baştan karaydı zaten…

DİNCİ

Fethiye’de din öğretmeni Yunus Taşkıran dürbünlü tüfekle poz verip “Biz de senin arkandayız ağam” mesajı ile Soylu’ya destek verdi.
Din öğretmenliği yerine tuvalet bekçiliğine yakışır…

HESAP

Bakan Soylu, şiddetten korunmak için polisten yardım isteyen kadınlara yardımcı olmayan polislerden hesap soracağını söyledi.
Olurlar. “Bunlar daha iyi günleriniz” derler…

DİNSİZLEŞTİRME

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Taksim’e açılan camiyle “Türkiye’yi dinsizleştirme çabalarının engellendiğini” öne sürdü.
85 bin cami engelleyemedi, Taksim’e yapılan bir cami engelledi. Ne mantık ama!..

KAFİR

Ayasofya’da dün düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı hafızlar icazet töreninde konuşan imam eskisi Mustafa Demirkan, Ayasofya’yı müzeye çevirenlere işaret ederek “Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? O zihniyet bir daha başa gelmesin ya Rab” dedi.

  1. Milletini kurtaran, devletini kuran insana bu kin nedir?
  2. Ayasofya’da konuşma yapanlar özellikle Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olanlardan mı seçiliyor?
  3. RTE’nin huzurunda söylemesi işaret midir?
  4. Bu tür adamlara dindar mı, kindar mı, kafir mi denir? ..

AYNI

Atatürk düşmanı imam, YÖK Başkanı’nın damadı, RTE’nin arkadaşı imiş.
Aynı hamurun suyu…

TUTTURAMADI

Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam için “Venzuella’ya dezenfektan ve maske yardımı için gitti” dediği tarihlerde oraya hiç maske dışsatımı yapılmadığı tespit edildi.

  1. Binali şoktaydı, şaşkınlığından öyle dedi.
  2. Binali düşündü taşındı, en tutarlı seçenek olarak bunu bulabildi.
  3. Maskeler el bagajına sığdırılmıştı, gümrükten geçmedi…

SORUYORUM

  1. 128 milyar Dolar nerede?
  2. Sarıklı amiral soruşturması kaç yıl sürecek?
  3. Ruhsar Pekcan’ın soruşturulması mecliste niçin engellendi?
  4. Sedat Peker’in suçlamaları için araştırma ne zaman başlatılacak?

EFES

Euro League şampiyonu Efes Pilsen’i ve şampiyonluğu şehitlerimize armağan eden koç Ergin Ataman’ı kutluyorum.
FB taraftarı ve kongre üyesi olarak onları tebrik etmeyen FB yönetimini ayıplıyorum…

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 7 Nisan 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Haftanın tüm iğneleri yargıyı baskı altına alan iktidar sahiplerine ve güce boyun eğen yargı mensuplarına…

MÜSLÜMAN

Tekirdağ’da, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Atakan Türker, “İçki içmek normal bir şey değil Müslümanlar için, normalleştirmeyin. Ben hem Müslümanım hem içki içerim dememeli bir insan, diyememeli, normal değil bu”

Bu hocaya göre Türkiye’de kaç Müslüman vardır?..

KAPAMA

Yargıtay Başsavcısı’nın HDP kapatma başvurusunu eksikleri tamamlaması için geri çeviren AYM için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi’nin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır.”

Yargıyı hepten kapatın gitsin…

HESAP

RTE tarafından gece yarısı görevden alınan Naci Ağbal bir konuşmasında,

“Bir Merkez Bankası kararlarıyla, işleriyle, eylemleriyle, duruşuyla itibarlı olmalıdır, hesap vermelidir, sorumlu olmalıdır.” ifadelerini kullanmış.

Hesabın içinde yakını olan varsa alınır…

HESAPLAŞMA

AKP döneminde İBŞB, iktidara yakın bir şirketten 79 milyon değerindeki araziyi 429 milyona almış.

Bir özel şirket, 2016’da, Başakşehir’de  49 milyon liraya 78 bin metrekarelik bir arsa alıp yalnızca 4 gün sonra 130 milyon liraya Kiptaş’a (İBŞB kuruluşu) satmış.

Bir özel şirket, 2017’de, Vatan Caddesi’nde 5 milyon liraya satın aldığı ve imarını değiştirdiği araziyi 430 milyon liraya İBB’ye satmış.

Neymiş? Adaletmiş, kalkınmaymış.

Bunların hesabı da sorulur..

MECLİS

TBMM’nin çıkardığı yasa tek kişi tarafından iptal ediliyor.

TBMM’nin aldığı karar Meclis Başkanı tarafından yok sayılıp yeniden oylanıyor.

Neymiş?

Cumhuriyetmiş, demokrasiymiş.

Miş miş …

YALAN

TTB, dört aydır Covid-19 tedavisi gördükten sonra yaşamını yitiren bir doktor için “doğal ölüm” raporu verildiğini açıkladı.

Yalan makinesi işliyor…

YARDIMLIK

Devletten yardım alan “muhtaç” aile sayısı bir yılda %102 arttı.

AKP’nin hanesine bir başarı daha yazıldı…

ERİŞİM

Tekkede görüntülenen Tuğamiral, konuyla ilgili haberlere erişim yasağı koydurmuş.

Resmi araçla tekkeye gitmek hak, haber yapmak yasak.

Hangisi yanlış, bir anlasak…

BİLDİRİ

103 Amiralin, duyarlı Türk vatandaşları olarak yayımladığı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Atatürk ilkeleri konusunda düşüncelerini paylaştığı bildiri iktidar mensuplarınca “darbe / vesayet” ifadeleri ile mağdur edebiyatına zemin yapıldı.

Anayasayı, yasaları sayısız kez çiğneyen; hırsızlıklara, yolsuzluklara gözünü; yandaşların sorumsuzluklarına, yasa dışı eylem ve söylemlerine kulağını tıkayanlar masum, mağdur, demokrasi kahramanı kesildi.

Buradan mama çıkmaz…

KABİLE

Amirallerin bildirisi konusunda Bahçeli, “bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir.

Bahçeli çok şefkatli yaklaşmış,

Bunlar sorgusuz kurşuna dizilsin…

İHTİRAS

MSB, bildiriyle ilgili açıklamasında, “Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz” ifadesini kullandı.

Demokraside vatandaşların katılımının ne demek olduğunu anlayamayanlar  herkesi kendileri gibi ihtiras sahibi sanır…

SORUMSUZ

Vatan Partisi amirallerin bildirisini ”sorumsuz” olarak niteledi.

Tek sorumluluğu AKP’yi koşulsuz desteklemek olanlar için öyledir…

HEDEF 

Atatürk ve Lozan anlaşmasına karşı saldırılarıyla bilinen sözde tarihçi Mustafa Armağan, “Montrö’nün fesih süreci başlayacaktır. Bu kadar. Önünde bir engel yok” dedi.

İşte AKP’nin kafasının arkası…

AMERİKANCILIK

Amirallerin bildirisi ile ilgili D. Perinçek, “Bu bildirinin Atlantik kaynaklı olduğu akıyor üzerinden, her tarafından akıyor. Mehmetçik bugün PKK’yla savaşıyor. Bildiride terörle mücadele ile ilgili bir cümle yok. Dolaylı olarak o bildiri PKK’yla da aynı cephede.”

  1. Montrö’yü delmek isteyen ABD ve hizmetkarları değil de kim? Bu durumda amiraller nasıl Amerikancı oluyor?
  2. Bildiri ülkenin her sorununu içermek zorunda mı? Ekonomi de olmalı mıydı? Öyleyse Perinçek yolsuzluklara, karşı devrime neden hiç girmez?
  3. Bağlılığım görülsün mü?
  4. Çamur at izi kalsın mı?…

KÜÇÜKLÜK

Türkiye Gazetesi yazarı ve Ulusal Kanal konuşmacısı Cem Küçük, “Bu amirallerin gözaltına alınması gerektiğini yalnızca ben söyledim. Yine her zaman olduğu gibi yazdığım hayata geçiyor. Bu gözaltılar hukukun gereğidir. Demokrasinin zaferidir.” ifadelerini kullandı.

Küçük adamların büyüklük taslaması…

ZEVZEK

Meral Akşener bildiriyi “zevzeklik” olarak niteledi.

Hakikaten hiçbir anlamı olmayan, ülkeyi ilgilendirmeyen, kendilerine maddi çıkar sağlamanın ötesinde amacı olmayan boş bir bildiri idi.

Eleştiride zevzeklik örneği…

AYAR

İktidar ve değnekleri,  hatta görevdeki yargı mensupları ve yargı kurumları bildiriyi imzalayanlara hakaret, tehdit içeren mesajlar yayımladılar.

Emekliler konuşunca suç, resmi kamu görevlileri açıklama yapınca hak.

Eşitlikten arınmış adalet anlayışınız…

YAKINLIK

İçişleri Bakanı bildiri yayımlayan amirallerin eş, dost,akrabalarından CHP ile irtibatlıları tespit ettiklerini, olayda CHP parmağını ima etti.

Suçun bireyselliğinden habersiz hukuk anlayışınız…

YUNAN

Yunan Kathimerini Gazetesi, emekli amirallere ilişkin gözaltı kararını “Mavi Vatan kışkırtıcısı gözaltına alındı” ifadeleriyle haberleştirdi.

Yunan bile “mavi vatan” ın kimler tarafından ortaya konulduğunun bilincinde. Bizimkiler amirallerin “mavi vatan” dan habersizliğini vurguluyor.

Yunan gelse daha mı iyiydi?…

BEKLESİNLER

Gözaltına alınan amirallerin ifadesi Perşembe günü alınacakmış.

Beklesinler. Suç bulunur. Emirler alınır…

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Temmuz 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Temmuz 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

AHLAKSIZ

“Alevîler ve ateistler ahlaksızdır” diyen ilahiyatçı Rafet Ermiş, 4 erkek
çocuğuna tecavüzden 24 yıl hapis cezası aldı ..!

Adam haklı, Alevi ve ateistler onun ahlak anlayışına uymaz…

HARCAMA

Selden altı kişinin öldüğü Bursa’da, belediye reklamları için iki yılda 81 milyon; dere yataklarının ıslahı için üç yılda 31 milyon TL harcamış.

İnsan böyle harcanır…

ELEŞTİRİ

AKP ve yandaşlarına gelen eleştirilere dava üstüne dava açan savcılarımız, muhalif kadınlarımıza yapılan hakaretleri “eleştiri” olarak değerlendirip kovuşturmuyor.

Bu davranıştakilerin topunu eleştiriyorum…

BATIKÇI

CHP’li Aykut Erdoğdu’nun 29 Kasım 2013’de Meclis’te Ziraat Bankası’nın batık kredileriyle (270 milyon euro) ilgili çok sert eleştirdiği o dönemdeki genel müdür Can Akın Çağlar, İmamoğlu tarafından İBB’ye genel sekreter yapıldı.

Bile bile lades…

UÇUŞ

Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin iki yıllık karnesini açıklayan Meral Akşener, “Ekonomi uçacak dediler lira %50 değer kaybetti” dedi.

Yalan yok ki, uçuruma, aşağıya da uçulabilir…

ACELE

Hendek’teki yanan fabrikanın sahibi, sorumluluğu yöneticilere ve işçilere yıktı, “Cenazeyi almadan tazminat peşine düştüler” dedi.

Daha cesetler bulunamadan, MÜSİAD’ın destek yemeği vermesine bir şey dememişti.

Nalıncı keseri…

SORUŞTUR-MA

Patlama ile ilgili CHP’li vekillerin soruşturma talebi AKP-MHP (cumhur ittifakı) oyları ile reddedildi.

İki gün sonra nakliyat sırasındaki patlama ile üç şehit verildi.

Engelleyenlerin cumhura ödülü!…

KURTULUŞ

Bahçeli, CHP’nin 37’nci Kurultay’ında Kılıçdaroğlu’ndan “kurtulması gerektiğini” açıkladı.

Cumhur İttifakı’ndan kurtuluşun yolu açılır…

AYAK

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, FETÖ’nün örgütsel şemasını anlattı. Şemada ‘siyasi ayak’ bulunmamasına ilişkin soruya yanıt veren Akış, ‘Bizi siyasi ayak kavgasına sokan FETÖ’cülerdir… Anlattığım bu yapı içinde bir siyaset ünitesi yok’ dedi

Sıyrılma ayakları…

BAĞLAMA

Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, S-400 krizinin olası çözümü konusunda da “Köprüden önce hala bir çıkış yolu var, iki ülke arasındaki ‘’büyük mutabakatın parçası olarak ABD, Türkiye ekonomisini desteklemenin yollarını paketin içine koyabilir ve Türkiye de bunun karşılığında füze sistemini rafa kaldırabilir.”

Göbekten bağlama çözümü…

SALINGAN

AKP’nin Ankara Valiliği salgın gerekçesiyle avukatlara eylem izni vermiyor.

AKP’nin Bakanlıkları “Türkiye’de salgın yok” diye Avrupa ülkelerinden dolaşım izni vermesini istiyor.

Salgınla salınım…

GENÇLİK

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2019 yılına ilişkin faaliyet raporuna göre, gençlik merkezlerinde geçen yıl boyunca 1818 sosyal bilimler atölyesi yapılırken ‘Dini İlimler’ ile ‘Değerler’ adı verilen atölyelerin toplam sayısı 24 bin oldu.

Bakanlık spordan vazgeçmiş, dindar-kindar gençlik projesine odaklanmış…

İSTİKAMET

  • “Siz gidin önce Sultanahmet Camisi’ni doldurun da sıra Ayasofya’yı cami yapmaya gelsin.
  • Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.” (RTE)

Kaybetti…

TİYATRO

RTE, söylemleri ile Danıştay’a görev verdi.

Cumhurbaşkanlığı avukatı, Danıştay’dan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nı bozmamasını isteyerek Cumhurbaşkanı’nın Ayasofya’nın müze niteliğinin korunmasını istiyormuş gibi yaptı.

  • Danıştay, Osmanlı dönemi vakıf senedini esas alıp, Cumhuriyet döneminin 86 yıl önceki (20 yılı AKP dönemi) Bakanlar Kurulu kararını kaldırarak hem yargı bağımsızmış gibi hem de Osmanlı yıkılmamış gibi göstererek görevini yaptı.

RTE, Danıştay kararını hemen yürürlüğe sokarak hem yargıya karşı saygılı imiş gibi hem de Atatürk’ün Ayasofya’yı müze yapmakla Müslümanlığa yaptığı ihaneti (onlara göre) düzeltmiş gibi yaptı.

Ayasofya’dan ilk defa ezan sesi duyulacağı ve namaz kılınacağı ilan edilerek, 30 yıldır bu işlerin yapıldığı saklandı, dindar insanlar ve aldatılmaya hazır olanlar Allah ile bir kez daha aldatıldı.

AKP döneminde işgal edilen Ege’deki adalarımız, Ekümenikliğe verilen tavizler, dış baskı ile serbest bırakılan yabancı tutuklular, T.C.’nin kaldırılışı, andımızın yasaklanışı gibi bağımsızlığa ve ulus devlete aykırılıklar yok sayılarak Ayasofya’nın açılması ulusal bağımsızlık sorunu gibi gösterildi. Milliyetçilik duygular sömürülmeye çalışıldı.

AKP/RTE düşmekte olan oylarını artıracağını sanarak ülke çıkarlarına aykırı davrandı.

Dinsizlikle suçlanmaktan korkan muhalefet hem yanlışa sessiz kaldı hem kurucu önderine sahip çıkmadı.

Senaryo, yönetmen, oyuncular, eleştirmenler hep birden çaktı…

HACİZ

Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın makam odasındaki eşyalar önceki başkan dönemindeki borcu bahane edilerek haczedildi.

Önemli olan borcu geri almak değil bağcıyı dövmekti…