Etiket arşivi: PKK Narko-Terör örgütü

ÇOKLU İHANET

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Dünyanın en güçlü eşkıyası tarafından “Eşbaşkanlık” madalyası (!) Oval Ofis’te eline verilen AKP (Arapçı-Kürtçü Parti), Türkiye’yi bir defa (kez) daha Sevr öncesi “Hasta Adam” durumuna getirdi!

  • Çevremiz leş yiyicileriyle doldu, hepsi saldırmak için iyice düşmemizi bekliyor.

Cumhuriyeti korumakla görevli kurumlarımızın başındakiler ve muhalefet partileri ya AKP ile aynı düşüncede olduklarından ya korktuklarından ya da bilgisizliklerinden, ihanete ortak oluyor.

HDP Milletvekili Ermenistan Ajanı bir pislik, Kurtuluş Savaşımızı yönetmiş Gazi TBMM’ye, sözde Ermeni Soykırımının tanınması ve Türk Komutanların adlarının vatan sathından silinmesi için kanun teklifi (yasa önerisi) verebiliyor!

ABD’li tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy’e göre, Osmanlı-Rusya savaşı sırasında 3 milyon Türk katledildi. Savaşta, Ruslarla beraber olan Ermenilerden de 600 bin kişi öldü! 3 milyon Türk’ü katleden Ermenilere bile, Türk’ün öz benliğinde bulunan hoşgörüyü esirgemeyen Türk Milletine ve ülkemizde kardeşlerimiz olarak yaşayan Ermeni kökenli vatandaşlarımıza yapılabilecek en büyük hakareti yapmaktan çekinmiyor!

Milli Bayramlarımıza katılmamaya özen gösteren, Türk Devletinin Kurucu Önderi Atatürk’e her fırsatta hakaret eden, minberden hakaret edilmesine izin veren AKP Genel Başkanından bu pisliğe üç gündür söylenmiş tek söz yok!

Ya Türk Milliyetçiliğini Saraya paspas yapan Püskevitçi’den ses var mı?

TBMM çoğunluğu AKP-MHP ikilisinin elinde değil mi? Ekmek yediği kaba pisleyen bu Türk düşmanının dokunulmazlığını kaldırmak için ne bekleniyor?

Ya sizler, Cumhuriyetimizin Cumhuriyet Savcıları?

Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanına “Terör Örgütü Yöneticisi” diye soruşturma açmayı, emekli Türk Komutanlarını, FETÖ’cü savcıların yarattığı yalan yanlış sahte bilgilerle zindana atmayı biliyorsunuz da, bu pisliğe neden dava açmıyorsunuz?

  • Türk Tarihine ve Türk Milletine yapılan bu ağır hakaret, sizin onurunuza dokunmuyor mu?

Pes be arkadaş!
Her gün ve her gece bu pisliği ekranlarına çıkaran CHP’nin Halk TV’si-Tele1’i-KRT’si, aynen böyle devam edin! Ne kadar Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı varsa hepsine ekranlarınızı açın. Cumhuriyet yıkıldıktan sonra, sanki televizyonlarınız elinizde kalacak!
AKP-MHP’yi Türk Milleti artık tanıdı, ne yaparlarsa yapsınlar ikisinin oyu %30’u geçmeyecek. İnanmayan bu yazıyı saklasın, seçimden sonra görüşürüz.

  • Tamam da, Bremen mızıkacıları gibi sürekli kakofoni yapan Millet İttifakı ne yapıyor?

İngiliz Bankerlerinin adamı ve Telekom dahil Cumhuriyetin tüm eserlerinin satıcısı, Millet İttifakının ekonomik kaptanı Ali Babacan Diyarbakır’da konuştu :

“Biz kuru kardeşlik sloganları atmıyoruz. Biz, eşitlik diyoruz. EŞİT VATANDAŞLIĞIN altını kalın bir çizgi ile çiziyoruz. Eşit Vatandaşlık olsaydı, bu topraklarda konuşulan hiçbir dil yok sayılmazdı” dedi!

Aziz Türk Milleti, izninizle, PKK Narko-Terör örgütünün tüm kongrelerinde T.C. Devletinden talep ettiği ve HDP’nin sürekli kullandığı “Eşit Vatandaşlık” ne demektir ve bundan ne istenir? Açıklayalım :

“Türk Vatandaşlığından vazgeçilmesi ve halkın etnik topluluklara bölünme isteğidir. Eşit Vatandaşlık, bireyler arasında eşitlik, yurttaşların eşitliği demek değildir. İstenen, etnik toplulukların Anayasamızda kimlik olarak tanınması, etnik anadillerin ulusal ve bölgesel RESMİ DİL haline gelmesi, tüm devlet ve toplum hizmetlerinde (ÇOKLU RESMİ DİL) kullanılması, seçimlerde parlamentonun ve belediye meclislerinin etnik topluluk kotaları temelinde oluşturulmasıdır.

Bosna-Hersek’te Dayton Antlaşmasıyla kurulmuş olan “Milliyetler Sistemine” geçilsin demektir. Elbette bu talebin olmazsa olmaz şartı, Anayasamızdan Türk Vatandaşlığının silinmesidir.”
İyi de, Türkiye’de herkes zaten eşit değil mi? Anayasamızın 10’ncu maddesi; “Herkes dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Yetmez mi?

Babacan denen şapşik bir de tweet attı:

  • “Geçmişte yaşanan acıların faili biz değiliz. Hepimiz, karşılıklı anlayış çerçevesinde, birbirinin yarasını sarmaya çalışan Anadolu insanları olmalıyız. Bu vesileyle, Ermeni halkının bugün derinden hissettiği acıyı anlıyor, 1915’te hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini anıyorum.”

Şimdi sorulması gereken soru şudur :

Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener; Sizler de Babacan gibi mi düşünüyorsunuz?
“Hayır, düşünmüyoruz” diyorsanız, PKK ağzı ile konuşan AKP Larvalarıyla ne işiniz var?

  • “Türkiye’ye Said-i Nursi gibi bir önder gerek” diyen Gültekin Uysal ile ne işiniz var?

Hem bizim önderimiz Atatürk’tür diyeceksiniz, hem PKK ve Tarikat artıklarıyla iş tutacaksınız! İşte bunu Türk Milleti yemez. DOĞRU Parti olarak biz buna izin vermeyiz. Açıklamanızı bekliyoruz! Yoksa hepinizi üst üste koyup, bir seferde sandığa gömeceğiz!

FOX TV’nin Sayın Yöneticileri;
Televizyonunuzun sahibi “İngiliz Sermayesi” bunu biliyoruz. Ama siz Türkiye’de yayın yapıyorsunuz. Sabah akşam Babacan ve Davutoğlu’nu çıkartıyorsunuz. Yürürlükteki Anayasamız sizi bağlamaz mı? Kendinizi Anayasamızın üstünde mi görüyorsunuz?
DOĞRU Parti, Cumhuriyete, Demokrasiye ve Atatürk’e bağlı Büyük Türk Milletiyle birlikte bu emperyalist oyunu mutlaka bozacaktır. Göreceksiniz.

Sağlık ve başarı dileklerimle, 25 Nisan 2022

BAKAN MI MAFYA BABASI MI?

BAKAN MI MAFYA BABASI MI?

Rifat Serdaroğlu

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Hiçbir demokratik ülkede, hiçbir hukuk devletinde Süleyman Soylu gibi birini, o ülkenin iç güvenliğinden sorumlu Bakan yapmazlar. Yanlışlıkla böyle biri Bakan olsa, aşağıdaki sözlerinden dolayı hükümetiyle beraber istifa ettirilir ve yargılanır.

-İçişleri Bakanı, suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşen bir vatandaşını bile, devlet gücünü kullanarak tehdit edemez! Ederse suç işlemiş olur ve yargılanır.

-O Bakan, toplu katliam emri şeklinde anlaşılacak “O köyde taş taş üstünde bırakmayacağım” cümlesini kullanamaz. Kullanırsa Anayasa ve yasalarımızı çiğnemiş olur ve yargılanır.

-O Bakanın, “size artık yaşama hakkı yok” diyerek, insanları ölümle tehdit etmek yetkisi yoktur. Bu sözler Anayasal suçtur ve mutlaka yargılanmalıdır.

-O Bakanın, ölümle sonuçlanan bir olay hakkında karar vermesi, birilerini suçlaması ne hakkıdır ne de haddidir. Bu görev yargınındır. Yargının görevine müdahale etmeye kalkan Bakan, yargılanır.

Bakanın görevi, yaşanan olayı yasal güvenlik güçleri eliyle izlemek, çalışmaları denetlemek, suçluların yakalanmasını ve yargıya teslim edilmesini sağlamaktır. Bundan bir adım sonrası ise Anayasanın, demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin bittiği anlamına gelir ki, bunun adı kaostur.

Türkiye’yi 16 yıldır yöneten, Süleyman Soylu adlı Bakanın sonradan katıldığı partisi AKP’dir.
======================
-PKK Narko-Terör örgütünü yeniden canlandıran, Soylu’nun deyişiyle “yeşerten”
AKP Hükümetleridir.

-Devlet Yetkililerini Öcalan ile görüştüren AKP Hükümetleridir.
-AKP’li Bakanlar ile HDP’li Milletvekillerini, devletin feribotuyla İmralı’ya gönderip
Öcalan ile görüştüren AKP Hükümetleridir.

-Devlet Yetkililerini, Kandil’e gönderip PKK Baronlarıyla görüştüren AKP Hükümetleridir.
-Devlet Yetkililerini Oslo’ya ve İngiltere’ye gönderip PKK’nın Avrupa Baronlarıyla görüştüren yine AKP Hükümetleridir.
-Türk Devletinin Komutanlarına ve Valilerine “PKK’lıları görmezden gelin” emrini veren AKP Hükümetleridir.
======================

AKP’nin her türlü hileyi kullanarak seçim kazanması
bu gerçekleri değiştirmez
ve bu suçları asla örtemez.

  • Zamanaşımı vatana ihanet suçunda işlemez.

PKK ile, FETÖ ile, IŞİD ile yıllarca kucak kucağa olup,
bu terör örgütlerine güç-kuvvet kazandıran AKP,
işlediği bu suçları ilelebet Türk Milletinden saklayamayacaktır.

Türk Milleti gerçekleri öğrendiğinde ve tüm bu olaylar Türk Yargısının önüne geldiğinde, kimin yaşama hakkının olup olmayacağını da göreceğiz…

İçişleri Bakanı derhal görevinden alınmalı ve yargılanmalıdır.

-İzmir’de içkili bir yerde eğlenirken, Cumhurbaşkanı aleyhine slogan atan, marşlar söyleyen toplam 17 vatandaş hemen o gece polis tarafından yakalanıp, 7’si tutuklanıyor! Tutuklamadaki hıza bakar mısınız?
Tutuklanma gerekçesi ise “Devlet Büyüklerine küfürle hakaret” etmek!

-Fakat 24 Haziran akşamı, binlerce AKP’li tabanca ve otomatik silahlarla Ankara ve İstanbul’un çeşitli meydanlarında saatlerce ateş ediyorlar, bir tane bile yakalama-gözaltı yok! Burada işlenen suç doğrudan “Türk Devletinedir!”

İstanbul-Sultangazi “Eski Habipler Meydanındaki” çocuk parkında ellerinde Erdoğan posterleri, AKP flamaları olan

  • Yüzlerce AKP’li ellerindeki silahlarla saatlerce ateş ettiler.
    Yerler boş mermi kovanlarıyla kaplandı. Birileri kasa-kasa
    mermi taşıyordu! Polis müdahale etti mi?

Nasıl edebilir ki? Onların hepsi AKP militanlarıydı ve İçişleri Bakanı AKP’li idi.
Bu kalkışmanın hesabı sorulmayacak mı? Soruluyor gibi yapılacak!

Değerli Okurlar;

Bu ülkede İçişleri Bakanı, kimin cenazelere gidip gitmeyeceğine karar verebilme yetkisini kendisinde görecek ölçüde gözünü karartmış, aklını yitirmişse ve konuşmasının üzerinden 24 saat geçmesine karşın basın toplantısıyla aynı çirkinliklerde ısrar ediyorsa, üstelik hala görevde kalıyorsa, sözün bittiği noktaya gelmişiz demektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde dürüst-namuslu vatandaşlar olarak bizlerin sığınabileceğimiz, hakkımızı arayabileceğimiz hiçbir makam kalmamıştır.

Yıllardır anlatmaya çalıştığımız tam da bu idi…

Allah hepimizin yardımcısı olsun!

Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Haziran 2018
==========================================
Dostlar,

Sn. Serdaroğlu bu harika yazısında da yerden göğe dek haklı..

S. Soylu gibi bir kişinin İçişleri Bakanı olduğu ülkede kendimizi ne yazık ki güvende duyumsamıyoruz. Oysa kamunun temel görevi yurttaşların can ve mal güvenliğini sağlamak..

Dahası, herkesin KORKUDAN KURTULMASINI sağlamak!

Oysa Bakan Soylu, korku salıyor, ortamı terörize ediyor.
Bu tutumu yeni değil üstelik..
Oysa Türkiye’nin dinginleşmeye gereksinimi öyle büyük ki..

AKP = RTE, Bakan Soylu’nun davranışlarından siyaseten sorumludur.
Hatta hukuksal olarak da sorumlu olacaktır eğer bu öfkeli ve sözünü tart(a)mayan Bakanı
hemen görevden almaz ve hakkında yasal işlem başlatmaz ise..

CHP (eski) milletvekili Eren Erdem‘i dokunulmazlığı biter bitmez hemen tutuklatan ve 3 ay sorasına duruşma günü veren yargımız / savcılarımız, Bakan Soylu için de fezleke
hazırlayacak mı?

AKP = RTE‘nin Bakan Soylu için ne yapacağı, “yeni” iktidar dönemi için turnusol kağıdıdır.

Sevgi, saygı, KAYGI ama umut ile. 29 Haziran 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

TEK SORUMLU SENSİN!

Dostlar,

Tam 1 yıl önce bu gün web sitemizde yayımladığımız Sn. Rifat Serdaroğlu‘nun
“TEK SORUMLU SENSİN!” başlıklı yazısını ve altındaki bizim katkımızı 1 yıl sonra
1 kez daha bu güncel notu ekleyerek sunmak istiyoruz..

İşte arşivlerin unutmaması ve Tarih bilinci bu olsa gerektir..
İbret almak üzere 1 kez daha özenle okunması dileğimizdir..

Yaklaşık 2,5 – 3 saat sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa, Afyon Kocatepe’den Büyük Taarruzu başlatan “ateeeşşşş!” emrini gürleyerek verecek..  Bir ulusun ölüm – kalım savaşı başlayacak.
94 yıl sonra geldiğimiz hazin ve yürek yakan durumumuza bakar mısınz??

AKP – RTE hiç kendine sormaz mı                           ???

– 14 yıl önce Türkiye’yei nereden aldık, nereye sürükledik?
– Ülke neden kan – revan içinde, binlerce insan bizim hatalı politikalarımız yüzünden öldü..
– Komşularla çatışmaya girdik,
– gelir dağılımını iyileştiremedik..
– 3 Y temel (ana) vaadimiz vardı; Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar… Tam tersini yaptık,
Ülke OHAL altında inliyor.. çelik pençe ile yönetilirken TBMM tatilde!
Bu alaturka hovardalığın dünyada örneği var mı?
– Ha bire kandırılıyoruz (!?)
………

1 Başbakan (?) + 5 Başbakan yardımcısı + 21 Bakan = 27 kişi, kerameti kendinden menkul.
1 de CB “Sultan President Erdogan”… 28 kişi..
1 ağızdaki diş sayısı kadar ama gerçekte “Tek adam“ın Meclissiz, mutlak monarşik,
otoriter – totaliter, demir yumrukla yönetimi..

Yoksa asıl hedef bu muydu ?????
Yollarda beraber yürünen cihat ortaklarının tasfiyesinde mi sıra??
2023’e giden yolların arifesinde kanlı kadifeden parke taşları mı döşeniyor?? 

*****
Birkaç kısa tümce de İngilizce yazalım.. Belki işe yarar!?..
Yıllardır Türkçe yazdıklarımızın bir anlamı – değeri olmadı!

*****
Afterwards, later on, qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis….. Mr. Erdoğan<
Are you OK; JDP (AKP) & Mr. Sultan Erdogan ??

Sevgi, saygı ve derin kaygı ile.
26 Ağustos 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Not : Sn. Serdaroğlu’nun yazısının altında geçen yıl koyduğumuz notların da okunması dileğiyle.

====================================

TEK SORUMLU SENSİN!

portresi_gulen

 

Rıfat SERDAROĞLU

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

 

Devlet yönetmeyi oyun mu sandın?

Cehaletinin, işbilmezliğinin, hırsının, kibrinin, doymak bilmeyen açlığının, ailenin şımarıklığının bedelini niçin Türk Milletine ödetiyorsun?

Türkiye’de olan her olumsuzluğun, her kötülüğün kaynağında sen varsın!

Senin, bulunduğun makamdan Anayasa’ya uygun olarak
derhal indirilip, yargılanman gerekir!

Senin kasıtlı olarak uyguladığın yanlış politikaların sonucu bir tane insan ölse, binlerce dünya batıyor!

Sen bu acının, bu büyük günahın farkında mısın?

Yitip giden bu canlar sana bunun hesabını sormayacaklar mı sanıyorsun?

Kalanlar bu dünyada, gidenler ahirette senden davacı olmayacaklar mı sanıyorsun?

Sen kendine kabadayı-delikanlı- mert adam denilmesinden hoşlanırsın
değil mi?

Eğer bu vasıflar sende varsa, istediğin televizyon kanalında şu sorulara cevap vermelisin :

Yeter artık, kaçmaktan, yalanların arkasına sığınmaktan bıkmadın mı?

Çık saraydan dışarı, Türk Milletine önce hesabını ver, sonra başkan mı olacaksın, sultan mı olacaksın, ne olursan ol! Ama bizden uzak ol!

-13 senedir, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve tüm kurumlarını
sen tek başına yönetmiyor musun?

-13 senedir, T.C. Devletinin tüm bürokratik yapısını
sen değiştirmedin mi?

-13 senedir, Cemaat denen illegal yapının elemanlarını,
Devletin en hassas birimlerine sen yerleştirmedin mi?

Zekeriya Öz gibi Savcı müsveddesi tetikçileri sen bulup,
altına zırhlı Mercedes araba, cebine hükümet yetkisi, para verip,
Türk Ordusunun Komuta heyetini sen çökertmedin mi?

-Oslo’dan başlayıp, Habur ve İmralı görüşmelerini sen onaylamadın mı?

-Vesayeti kaldırıyorum diye, Askeri kışlasına Polisi Karakollara
sen kapattırmadın mı?

-Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemizde, şehir hâkimiyetini,
bilerek ve planlayarak PKK’ya sen bıraktırmadın mı?

-Türk Devletinin istihbarat kuruluşunu, PKK ve IŞİD görüşmecisi seviyesine sen indirtmedin mi?

PKK Narko Terör örgütünün ve El-Kaide türevlerinin,
şehirlerimizi silah deposu haline getirmelerine sen imkân tanımadın mı?

-13 senede, Cumhuriyet tarihinde yapılan borcun ÜÇ katını
sen yapmadın mı?

-Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı?

Tüm bunları sen bilerek isteyerek yapacaksın, tüm suçu başkalarının üstüne atacaksın!

“Beni halk seçti” diyerek Anayasal sistemi değiştirdiğini söyleyeceksin!

“Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldım” diyeceksin,
sonra en keskin Türk Milliyetçisi kesileceksin!

Büyük Atatürk’ün büstleri yıkılır-yakılırken sesini çıkarmayacaksın,
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Şeyh Said’in heykelinin dikilmesine
izin vereceksin,

Cumhuriyetin kurucularına “İki Ayyaş” diyeceksin,

sonra sıkışınca Türk Milliyetçisi olduğunu söyleyeceksin ha!

Sen Türk Milletini kör ve sağır mı sanıyorsun?

Sana verilen şansı kötüye kullandın. Kendi sonunu kendin hazırladın!

Başımıza gelen her kötülüğün tek sorumlusu sensin.

Hesap vereceksin hesap…

=============================

Dostlar,

Ne demeli, Sayın Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun
eline, koluna, yüreğine, beynine, kalemine sağlık ve de ALKIŞ!

Evet, kaçınılmaz son yaklaşıyor…

Bay RTE, 13 yıldır Başbakan + Cumhurbaşkanı, ondan önce de 1994 – 2002 arası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yaptığı tüm hukuksuzlukların hesabını verecek..
Bunu kendisi de görüyor.. Gemileri yakması ondan..

Salt ulusal yargıda da değil… Uluslararası Ceza Mahkemesinde de yargılanacak Suriye’de iç savaşı kışkırttığı için, MİT tırları ile silah yolladığı için, insanlığa karşı suç – insanlık suçu – savaş suçu işlediği savları ile..
GEZİ’de polis terörü ile öldürülen yurttaşlar,
20 Temmuz’dan bu yana şehit edilen 60’a yakın asker – polis, çok sayıda sivil ve korucu…..

Saymakla biter mi ki??

Sayın Serdaroğlu 13 soru sormuş.. 1 de biz ekleyelim :

Bay RTE’ye Sorumuzdur                :

  • Daha dün sucuk, su, bisküvi… satarken ve ev kiranızı ödeyemezken;
    bugün sekiz milyar Doları bulan servetiniz olduğu söylendi ve kaynağı soruldu.
    Vargücünüzle bağırarak, gırtlağınızı yırtarcasına (suçluların telaşı mıydı sahi??!)
    “İftiradır, ispatlamayan şerefsizdir..” buyurdunuz. İsviçre Hükümetine dünya kamuoyu önünde yetki verebilir misiniz ki; o ülke bankalarında sizin ve 1. derece yakınlarınızın
    ne denli hesabı varsa açıklasınlar??
    Yaaa.. işte böyle.. Deniz Baykal yıllar önce aynen böyle yapmıştı!

Evet Bay RTE, dönülmez akşamın ufkudur ortalığı basan..
Alınan mazlum ahlarıdır, çıkacaktır aheste aheste..
Bu dünyada yasal hesap verilecek, ayrıca İlahi adalet de tecelli edecektir
er ya da geç…

Sevgi ve saygı ile.
26 Ağustos 2015, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Rifat Serdaroğlu : NESEBİ GAYRİ SAHİH

NESEBİ GAYRİ SAHİH

portresi_gulen

 

Rifat Serdaroğlu

 

 

Nesebi Gayri Sahih; “Yasal olmayan bir birleşme sonucu doğan çocuk ” demektir.
Halk dilinde ise “babası belli olmayan çocuk”, Kasımpaşalı ağzında “Piç” denir.

Bu yazının konusu, nesebi gayri sahih olan kişilerle ilgili değildir.
Bizim ilgilendiğimiz konu, gerçek sahibin adını gizlediği “Evet bu kuruluş benimdir. Bu kuruluşu vergilendirilmiş ticari faaliyetlerim sonucu kazandığım para ile şu kadar TL’ye aldım.” diyemeyen kişi ve kuruluşlardır. Hele bu kuruluşlar, kamuoyunu yanıltabilecek nitelikteki gazete-televizyon-dergi-radyo gibi iletişim araçlarına sahiplerse sahibinin adının saklanması, o ülkenin birinci derecedeki güvenlik sorunu olmalıdır.

Beraberce düşünelim :
Suriye diktatörü Esad (AS: Bu değerlendirmeyi yanlış ve haksız buluyoruz..), Suriye’de devlet müteahhitliği yapan adamlarından 3-5 tane “Para için milletin a.sına koyacak kadar şerefsiz” adam bulsa ve bunlara örneğin Sabah Gazetesini, Sabah Televizyonunu, radyoları, dergileri satın aldırsa neler olur, tahmin edebilir misiniz?

Veya İŞID terör örgütünün başı Ebu Bekir El Bağdadi aynı yolu izleyip, Habertürk Medya Grubunu satın alsa!

Ya da PKK Narko-Terör örgütü, Sabah’ı birilerinin aldığı gibi Doğan Medya Grubuna el koysa!

Devlet için öncelikli konu, para değil, milletinin güvenliği olmalıdır.
Finans kuruluşları da aynı öneme sahiptir. Dünya üzerinde “Çok para veriyor” diye, bankalarını uluslararası bir suç örgütüne veya “Kiliseler Birliği” gibi sizi yıkmaya yemin etmiş bir örgüte satacak kadar salak yöneticilere sahip bir devlet olabilir mi?

Eğer T.C. Devleti, gerçek yöneticilerin elinde olmaz da, demokratik rejim düşmanı siyasetçilerin eline geçerse, devletin MİT-Genelkurmay-Emniyet-Maliye bürokratları da bu ihanete çanak tutarlarsa, devletin batışı kaçınılmaz olur.
Yalnız bu bürokratların unutmamaları gereken şey, ihanette zamanaşımı olmadığıdır! Bir gün mutlaka bu bürokratlar hesaba çekileceklerdir…

Düşünmeye beraberce devam edelim :
Bir T.C. Vatandaşı veya bu ülkenin herhangi bir şirketi, sahip olduğu bir ekonomik varlığa adını vermekten, o varlığın kendisinin olduğunu açıklamaktan niçin çekinir?
Bunun tek yanıtı; O kişinin-ailenin veya şirketin o malı sahiplenmesinde yolsuzluk, kanunsuzluk, haram ve kara para olmasıdır.
Gizleyecek bir işi olmayan kişi niçin saklansın ki?

Zaman Gazetesinin künyesinde, sırayla bir sürü adamın ismi yazıldı. Hâlbuki Zaman Gazetesinin gerçek sahibinin Fethullah Gülen olduğunu herkes biliyordu. Niçin sahibi olduğu gazetenin künyesine adını yazdıramadı?

Peki, Sabah Medya Grubu kimin?

  • Binali Yıldırım, Devletle iş yapan müteahhitlere baskı kurup, onlardan 630 MİLYON DOLAR toplamadı mı? Tabii ki topladı.

100 MİLYON DOLAR avanta veren bir müteahhit, “Dün gece hiç uyuyamadım, çocuklarımın yüzüne nasıl bakacağım..” diye konuşmuştu!
Bu haram parayla Sabah Medya grubunu Başbakan Binali kendisine mi aldı?
Erdoğan ailesi mensuplarının o grubun yönetim kadrolarında ne işleri var?
2008-2016 yılı 22 Şubat tarihleri arasındaki Ticaret Sicil Gazetelerini araştırdım. Gerek Çalık grubunun gerekse Zirve Holding kayıtlarının tamamında Erdoğan’ın damadı veya kardeşinin adları var. Buradan çıkarılacak sonuç şudur;

Demek ki Sabah Grubunun gerçek sahibi Erdoğan Ailesidir

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı-Başbakanı-Bakanı-avantacı müteahhitleri bir araya gelmişler ve oluşturdukları “Haram Havuzuyla” Erdoğan Ailesini, Medya patronu yapmışlardır.
Devletten maaş alan ve öncelikli görevleri Türk Milletinin çıkarlarını korumak olan üst düzey bürokratları da susmakla, bu ortaklığın içine balıklama atlamışlardır…

Bir de bu kanunsuz yöntemlere üzerine çökülen, hak sahiplerinin elinden kayyım kurumunu kullanıp alınan medya gruplarında köşe yazısı yazanlar yok mu, ben işte bunlara çok acıyorum.
Bu gazeteci müsveddelerinin, bizler gibi vatanseverlere çamur atmaları neye benziyor biliyor musunuz? Bedenlerini gönüllü olarak para karşılığı satıp başkalarına namus taslayanlara, fikir orospuluğunu meslek edinmişlerin bizlere sapık fikirler dayatmalarına, hırsızlığı babadan oğula sürdürenlerin bize dürüstlük taslamalarına benziyor…

İşte gerçek nesebi gayri sahih diye bunlara denir. Çünkü bu yalaka takımının anaları avro, babaları da dolardır.
Siz daha fazla para verirseniz, sizin köpeğiniz olurlar…

Sağlık ve başarı dileklerimle
04 Haziran 2016

=======================================

Ne diyelim,

Dostlar,

Sn. Serdaroğlu üstadımızın “üstad” yazısını yorumsuz paylaşıyoruz…

Sevgi ve saygı ile.
04 Haziran 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Rıfat SERDAROĞLU : KİRALIK KAFANIN BEDELİ KÖLELİKTİR

KİRALIK KAFANIN BEDELİ KÖLELİKTİR

portresi_gulen

 

Rıfat SERDAROĞLU

Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Binlerce yıllık devlet tecrübesi olan Türkiye Cumhuriyetinin kaderi 2 kişinin
eline kaldı!
Birisi; (AS: Bay RTE!)

*Cehalet, bilgi-görgü eksikliği ve aile ortamından kaynaklanan açgözlülük ile boğazına kadar şaibeye batmış, yalnızca kendini kurtarma derdinde!
-Devlet, elinde silah olan ve insan öldürmeye devam eden bir
Narko-Terör örgütüyle (AS : PKK) müzakere etmez.
-Devlet, Cemaat-Tarikat gibi illegal ve gizli örgütlerle birlikte yönetilmez.
-Bulunduğumuz coğrafyada Güçlü – Milli Ordusu olmayan milletler yaşayamaz.
-İletişim araçlarının bu kadar geliştiği çağımızda, hiçbir baskıcı-yasakçı rejim
ve tek adam yönetimi ayakta kalamaz
.
-Küreselleşen dünyada, dünya ve ülke ekonomik gerçeklerini keyfinize göre değiştiremezsiniz. Değiştirir ve başarısız olursanız, kendi insanlarınızı fakirleştirirsiniz. (AS: Türk insanı AKP ile yıllardır yoksullaştırılmakta!) 
Devlet yönetmenin değişmez bu gerçeklerini bilmeyen “Birisi”;
Narko-Terör örgütünü devletin muhatabı yaptı.
“Çözüm süreci” diye, terör örgütünün silahlanmasına, şehirlerimizi ve
devlet yollarını ele geçirmesine, her tarafın “bomba ve mühimmat deposu” haline getirilmesine izin verdi. Devletin en hassas birimlerine Cemaat militanlarını
bizzat kendisi yerleştirdi. Bakanlıkları Tarikatlar arasında pay etti. Milli Ordumuza kumpas kurulmasına ve yıpratılmasına yol verdi. Özerk kuruluşlarımıza müdahale ederek, ülke ekonomisinin dengelerini bozdu. 

Diğeri; (AS: Apo!)

Emperyalist Devletlerin yüz yıllar evvelki “Kürt Kartının” ve “Yeni Sevr’in” gönüllü oyuncusu oldu. Sakat (AS: Engelli) bıraktıklarıyla birlikte 54 binden çok 
insanımızın yaşamını çaldı. Yıktırdı-yaktırdı- öldürttü. Milyarlarca dolarımızın
heba olmasına yol açtı.

Örgütünün (AS : PKK)
– üçte birini Ermeni çetelerinden,
– üçte birini İranlı Kürtlerden ve
– diğerini de kandırıp dağa çıkardıkları Kürt çocuklardan oluşturdu.

İlk yakalandığında; “Ben Kürt değilim, benim anam Türk’tür.
Ben Devletin hizmetindeyim.”
diyen kokain bağımlısı bu sapık,
yukarıdaki “Birisi” sayesinde hala can aldırmaya devam ediyor…

Değerli Okurlar;

İleride çok ilginç olaylara tanık olacaksınız!
Çünkü Birisi” ve “Diğeri” her konuda daha önceden zaten anlaşmışlardı!
7 Haziran’da yapılan Genel Seçimler bu ikilinin istediği gibi sonuçlanmayınca, Fidan (AS: MİT Müsteşarı Hakan Fidan!) eliyle anlaşma yenilendi.

Kaba hatlarıyla plan şu                            ;

“Diğeri” kan akıtmaya, can almaya, yıkmaya-yakmaya devam edecek.
“Birisi” kahraman edasıyla terörle mücadele ediyor gibi görünecek!

Bu arada, yüzlerce genç yaşamlarını yitirecekmiş, ekonomi çökme noktasına gelecekmiş, kimin umurunda!

1 Kasım’dan 15-20 gün önce, “Birisi” barış çağrısı yapacak,
Diğeri” ateşkes sağlayacak ve yeni çözüm süreci başlayacak!
Birisi akan kanı durduran kahraman olarak seçimden tek başına iktidar olarak çıkacak ve “BAŞKAN” olacak.
Diğeri” ise, hastalık bahanesiyle önce ev hapsine,
sonra da dışarı çıkarılacak…
8

Veleddalin Âmin!

Ayı, arkadaşlarına “Bu sene dağda armut çok bol olacak..” demiş!
Arkadaşlarından biri; “Nereden biliyorsun?” diye sorunca,
Canım öyle istiyor.” demiş.
Birisi” ile “Diğerinin hesabı da aynen ayının hesabı gibi!
Türk Milletinin o eşsiz sağduyusunu, devletine-tarihine-geleceğine,
yeri geldiğinde nasıl sahip çıktığını bu iki sepet bilmiyorlar.

Türk Milleti, bu çirkef oyunu mutlaka kafalarına geçirecektir.
Göreceksiniz!

==================================

Dostlar,

Önceki Sağlık Bakanlarımızdan yürekli ve birikimli yazar Sayın Rifat SERDAROĞLU, yazdıkça açılıyor gördüğünüz gibi..

İlerleyen yaşı ile emeklilik yaşamının tadını çıkaracak iken yaşadığı şu gerilime ve acıya bakınız.. Biz de sözde tatildeyiz ama ne emperyalizm tatile çıkıyor ne de içerideki iğrenç maşaları! Dolayısıyla gecenin 02:38’inde, Ağustos böceklerinin derin sessizliği içinde “peeeeeeeek çok” insanımız “deriiiiiin” uykularda iken biz klavye başında nöbetteyiz…

Büyük Atatürk;

Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yok temek isteyen kapitalizme karşı savaşımı MESLEK edinmesi gereken zavallı bir halk olmanın gerektirdiği yapılanmayı hedeflemeliyiz.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Derken, “meslek edinmeliyiz” kritik vurgusuyla yüksek zekasını bir kez daha
ortaya koyuyor :

“Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yok temek isteyen kapitalizm..” ile savaşım (mücadele) öyle boş zamanlarda, hafta sonlarında ya da tatillerde işten arta kalan zamanlarda verilebilecek bir savaşım mıdır?! Yoksa, bu 2 lanetli – kadim düşmanla sürgit savaşımı “2. bir meslek edinerek” “sürekli”, güncel ölçü ile “7/24” mü sürdürmek gerekir?O, Yüce ATATÜRK;

  • “.. Ben, günü geldiğinde, en büyük armağanım olmak üzere Türk ulusuna canımı vereceğim..” kararlılığı içinde yaşamadı mı? Onca yoğun yaşam ile ömrünü “hızla”
    bizim için tüketmedi mi? 57 yaş ölünecek yaş mıydı? Dediğini tam da yapmadı mı??

*****

Atalar boşuna mı uyarmıştı : “Su uyur; düşman uyumaz!” diye?

Artık uyanmanın zamanıdır..
Nazım Hikmet‘in de güzelim çağrısında çook ustaca yaptığı gibi :

Kuvayı Milliye şehitleri, mezardan çıkmanın vaktidir!

Toplumu kim uyandıracak?

Biz de Sayı Serdaroğlu gibi iyimseriz…

Türk Milleti, bu çirkef oyunu mutlaka kafalarına geçirecektir…

Sevgi ve saygı ile.
23 Ağustos 2015, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Rıfat Serdaroğlu: TORUN TORBA BİR ARADA


Dostlar
,

Yurtsever ve yürekli insanımız Sn. Rifat Serdaroğlu‘nun aşağıdaki yazısı bize,
Yüce ATATÜRK‘ün çok önemli bir uyarısını anımsattı.
Bu sözü sitemizin girişinde (manşetinde) tutuyoruz sürekli :

  • “Efendiler, sırası gelmişken, aziz Milletime şunu tavsiye ederim ki;
    başının üzerine çıkaracağı adamların kanındaki öz cevheri
    çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an bile geri kalmasın.”

Bir de aşağıdaki uyarıyı..

ATA_ic_cephenin_suskunlugu

 

 

 

Dileriz, Ulusumuz çok geç kalmadan her 2 kulvarda da “gereğini” yapsın..

Sevgi ve saygı ile.
26 Kasım 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

 

TORUN TORBA BİR ARADA

portresi

Rıfat Serdaroğlu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 1-2-3-4. maddeleri ve Devrim Yasalarının korunmasını emreden 174. maddesi yürürlükte iken, T.C. Başbakanlık koltuğuna oturtulan kişi nasıl böylesine ihanete varacak davranışlarda bulunabilir?

Sorumlu bir yönetici, nasıl olur da ülkesinin birliğini bozacak,
ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek politikalar uygular?

Adamın işi-görevi buysa, dedesinden babasından bunu öğrendiyse bal gibi yapar.
Daha beterini de yapar!

Bugün şu Dede – Torun ilişkilerine birlikte bakalım;

-Adamın dedesi, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Cumhuriyet Devrimlerine karşı çıktıysa, Potamya’da askere gitmemek, devlete vergi vermemek için isyan edip
yakıp yıktıysa, TORUN da aynı işi yapmayı sürdürür.

O torun, Avrupa’da gariban Müslümanlardan toplanan sadaka paralarıyla
siyaset yaparsa, üstelik gerçeği bilmeyen – toplumun problemleriyle ilgilenmeyen – okumayan- öğrenmeyen kişiler tarafından ülkenin tepe noktalarına getirilirse,
ihanetin katmerlisini yapar!

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

– Adamın dedesi, Cumhuriyetin fidan gibi bir asteğmeni KUBİLAY’ı kör bıçakla ensesinden kestiyse ve o adam dedesinin yolundan yürüyorsa, ihanetin daniskasını yapar.

Başka bir hainin torununu da, T.C. Başbakanlık binasındaki makamında
davul-zurna ile ağırlar!

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

-Adamın dedesi ve dedesinin babası Hazar Yahudileriyle beraber Kafkaslarda Müslüman -Türk katliamı yaptıysa ve sen de bu kuşağın torununu ülkenin tepe noktalarından birine oturttuysan, adam Türkiye’yi bölmek isteyen Ermeni çetelerinin adamını kendisine danışman yapar.

Cumhuriyete-Laiklik ilkesine- Demokrasiye- çağdaşlığa düşman olup, kendi Şeyhliğini ve gücünü korumak için binlerce zavallıyı silahlandırıp, devlete isyan ettiren ve
binlerce cana kıymış eşkıyanın torunlarının ayaklarına gider.

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

İhanetin nedeni olmaz, hainin sütünde vardır ihanet!
Ama her ihanetin mutlaka bir bedeli olur!

Bu hainler için;

Cumhuriyet Dönemi, zulüm dönemidir!
Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşları, işkenceci – asimilasyoncu – inkârcı
ve din düşmanıdırlar!

Bu hainler için;

Muaviye yanlıları Yezid taraftarları!

Öcalan ve Kandildeki çıyanlar!

İngiliz Ajanı-Feodal Derebeyi-Şeyh Bozuntusu Çete Reisi Şeyh Said!

Amerika’nın maaşlı memuru diktatör – binlerce Türk Askerinin katili Barzani!

İngiliz Ajanı Yunanistan elemanı İskilipli Atıf Hoca!

Damat Ferit-Bedirhanlar Özallar-Topbaşlar-Kalyoncular-Halid-i Bağdadi-
Seyit Taha-Berzenciler- Reza Zarraf gibiler, makbul adamlardır…

Ne demiş atalarımız; Hoca hocayı tekkede, it iti dakkada bulur!

Bu kafadaki adamlardan Demokrasi-Hukuk Devleti-Dürüstlük bekleyen insanlara
çok şaşırıyorum.

Bunlar demokrasimizin, Türklüğün, Türk Vatanının, Türk Milletinin sırtına yapışmış sülüklerdir.

Bunlara “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazan levhalar batar, derhal indirtirler!
Fakat PKK ve Kürdistan paçavralarının asılmasına ses çıkarmazlar!

Geçmişte yaşanan acı olayları çarpıtırlar ve Türk Devletine-Cumhuriyetin Kurucularına hakaret ederler. Ama 54 bin insanımızın yaşamını söndüren yılan çetesi ile görüşürler!

Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanını “Terör Örgütü Lideri” diye zindana atarlar, PKK Narko-Terör örgütünün lideri ile kucak kucağa olurlar.

Türk Milleti ayağa kalkmadığı, kendi haklarına, kendi demokrasisine sahip çıkmadığı takdirde bu ihanet düzeni Türkiye parçalanıncaya kadar devam eder.

Herkes demokratik yollarla hakkını-hukukunu korumayı, direnmeyi, demokratik tepkisini kullanmayı öğrendiğinde bu şarlatanlar layık oldukları Ortaçağa kaçacaklardır.

Tekrar tekrar söylüyorum: Çare var, çaresiz değilsiniz.
Çare sizsiniz…

Rıfat Serdaroğlu: GÜLTAN KIŞANAK DENEN KADIN

(fotoğrafı biz ekledik – AS)

GÜLTAN KIŞANAK DENEN KADIN

portresi3

 

 

Rıfat Serdaroğlu

 

 

İçinin karası yüzüne vurmuş, PKK sözcüsü, örgütün Belediye Başkanı yaptığı
zavallı kadın!

Kendisini doğuran anasının rahmine bıçak sokan hayırsız evlat gibi,
kendisini var eden vatanını bölmeye çalışan Kürtçü-Bölücü kart bir militan.

Hayatını hep yıkmaya-bölmeye-yakmaya adamış, ömründe bu cennet vatan için
tek çivi çakmamış, hayırlı bir iş yapmamış, sürekli olarak Türk Milletinin sırtından geçinen asalaklar gibi yaşayan biri.

İşi gücü tahrik etmek, olay çıkarmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağılamak için çalışan zararlı yaratık.

Görüntülerini iğrenerek seyrediyorum.
Genç, pırıl-pırıl bir Türk Subayına ağzından tükürükler saçarak bağırıyor;

  • “Senin devletin bana söz verdi, çekil önümden!”

Görevli Subay, gayet vakur bir şekilde aynen şunu diyor :

  • “Burası benim devletimin toprağıysa, lütfen terk edin burasını.
    Ben emir aldım ve aldığım emri uygularım.
    Derhal terk edin burasını…”

Türkiye’de Milli hassasiyetleri olan bir hükümet olsa, oturduğu koltuğun hakkını veren bir Genelkurmay Başkanı olsa, bu kamu zararlısı, bir Türk Subayına böyle edepsizce bağırabilir miydi?

Soruyu başka türlü soralım;

Gültan Kışanak denen zararlı, acaba diktatör Barzani’nin peşmergelerinden
rütbesiz birine böyle bağırabilir miydi?

Bağırmaya kalksa, ömrünün sonuna kadar rahat-rahat oturabilir miydi?
İnanın o Peşmerge O’nu kazığa oturturdu!

Birkaç soru da “Açılım Sürecinin” mimarı ve baş savunucusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soralım;

Türkiye Cumhuriyeti Devletine “Benim Devletim” diyemeyen bu soysuzlarla mı
açılım yapacaksın?

Türk Vatanında, Türk Ordusunu “İşgalci” olarak gören,
bu vatanın evlatlarına nefretle bakanlarla mı açılım yapacaksın?

Türk Askerinin-Türk Polisinin-bebe-dede-kadın-erkek demeden Türk insanını kahpece öldüren ve bugüne kadar asla “pişman olduk” demeyen bu hainlerle mi açılacaksın?

Görev yapan Türk Askerine taşla saldıran bu sapıklarla mı açılım yapacaksın?
Türk Bayrağını PKK marşı eşliğinde yakanlarla mı çözüm üreteceksin?
T.C. Anayasa’sını paspas yapanlarla mı açılım sürecini sürdüreceksin?
Ülkenin okullarını acımadan yakan itlerle mi açılım yapacaksın?

Eyy Cumhurbaşkanı;

Tüm bunların sorumlusu sensin.
Sen ve senin saçma-sapan politikaların!
Artık şunu anlamak zorundasın :
Kürtçü-Bölücülerin yaptıkları Türk Milletini çok yordu.
Sabır taşı çatlamak üzere.
Çağlayan olup, sel gibi taşmak üzereyiz.
İyi bilesiniz ki, Türk Milleti çağlarsa, önündeki tüm kütükleri süpürecektir.
Yetti artık, yetti!

Eyy Kürt Kökenli İşadamları!

Türkiye’nin en zengin kişilerisiniz.
Kiminiz ülkemizin güzide spor kulüplerinin başkanısınız, kiminiz gazete-televizyon sahibi, kiminizin onlarca fabrikası var.
Türk Devletinin ve Türk Milletinin imkânlarıyla bu servetleri kazandınız.
Sizler de bölünmeden yana mısınız?
Öyleyse söyleyin!
Bölünmeden yana değilseniz, reklam verdiğiniz televizyon-gazetelere çıkın,
PKK Narko-Terör Örgütüne iki laf söyleyin.
Susmaya devam ederseniz, önümüzdeki günlerde çıkacak kargaşa ortamının sorumluları arasında sayılacaksınız.
Konuşun efendiler, içinizde ne varsa konuşun.
Susarak PKK’ya destek veriyorsunuz.

Eyy Sİ EN EN Televizyonu Yetkilileri;

Sizin kadar sinsi bir şekilde Bölücü-Kürtçü propagandası yapan yok.
Bu konuda elinize kimse su dökemez.
Süsleyip-püsleyip televizyona çıkardığınız, kız kuruları ile Kürtçü-Bölücü propagandaya ne denli hizmet ettiğinizin farkında mısınız?
İnanın her konuşmanız, her programınız vatanseverler tarafından kayıt edilmektedir.
Eğer bir gün iş başa düşerse, Türk Milleti sizden tüm bunların hesabını
tek-tek soracaktır…

Aziz Türk Milleti;

Bugün başımıza bela olan içteki ve dıştaki bölücülerin ağa babalarını, dünyanın en büyük emperyalistlerini sen yokluk içinde iken, kurtuluş savaşında perişan etmedin mi?
Bu sapısilikler mi seni bölecek?
Sadece silkinmen ve ayağa kalkman yeter.
Başını dik tut ve kendi evlâtlarına sahip çık…

=============================================

Dostlar,

Ne denebilir ki bu tabloya..
Bu acı olaya (23.9.14) biz de sitemizde bir yazımızda değinmiştik :

Halkımızı – Ulusumuzu etnik kökenine – inançlarına göre ayrıştırarak

birbirine düşmanlaştırmak ve iç  çatışmaya sürüklemek apaçık VATAN HAİNLİĞİDİR!

Halkımız bu sinsi amacı güden kişi – kurum ve devletleri bilmektedir.
Bu oyunları boşa çıkaracaktır..

AKP iktidarı Ülke ve Ulus’tan yana ise gerçekten,
Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak hakkında yasal işlem başlatmalıdır..

Gültan hanıma bir kez daha en derin teessüflerimizi bildiriyoruz..
Kamuoyu önünde özür dilemeli ve bu tür kışkrtıcılıklara son vererek
bütünleştirici davranmalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
27.9.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Rifat Serdaroğlu : PİSLİK BUNLAR


PİSLİK BUNLAR
 

portresi_gulen

 

 

 

 

 

Rifat SERDAROĞLU

“Deli Hoca’nın oğlu”, 70’e merdiven dayadığı halde hala saç-kaş ve bıyıkları
Soma Kömürü gibi kapkara olan adam, Müslümanlardan dolandırılan
“Sadaka paraları” ile kurulan haram televizyonuna çıktı ve göğsünü gere-gere “Müzakereler başarılı olarak devam ediyor, işin sonuna geldik..” dedi!

Genetik harikası olan bu adam “aklını kaybetmediğine” göre,
ya hayal ya da ihanet içindedir.

Güneydoğu’da devlet otoritesi kalmamış, yollara-köylere-beldelere-ilçelere
PKK Narko-Terör örgütü egemen olmuş, istediği gibi haraç alıyor,
gençleri dağa kaldırıyor, Türk Askerine uzun namlulu silahlarla ateş açıp yaralıyor ve öldürüyor. Adam bunları görmek istemiyor ve müzakereler başarılı olarak devam ediyor, diyebiliyor.

Herkesin şunu iyi anlaması şarttır :

  • Türk Milleti, AKP’nin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilebilmesi karşılığında, PKK ile Türk Vatanı üzerinden pazarlık yaptığını
    net olarak görmeye başlamıştır. 

Bu ihanetin cezası Yüce Divan veya Divan-ı Harptir!

Türk Milleti 10 Ağustos’ta o sandığı sizin kafanıza geçirecek ve sizden bu ihanetlerin hesabını Türk Yargısı önünde soracaktır.

Sırrı Süreyya Önder;

Bizim kişiliksiz yalaka basının parlattığı, sırtını

54 bin insanımızın yok olmasından sorumlu bebek katili Öcalan’a

dayamış ve onun postacılığını yapan bir Türk düşmanı.

Sözüm ona bir sanat adamı! Dinlediğiniz zaman Erdoğan mı yoksa Süreyya mı konuşuyor diye şaşkınlıkla izlediğiniz bir kabadayı bozuntusu.
PKK Narko-Terör örgütünün bir numaralı savunucusu!

Çocukları kaçırılan ana-babalar Diyarbakır Belediyesi önünde eylem yapıyorlar,
HDP’den çocuklarını istiyorlar, üstüne her gün bir araba sopa yiyorlar,
bu sepet bunları görmüyor ve “PKK çocukları kaçırmadı, kendileri gitti ULAN” deme densizliğini yapabiliyor!

Artist Süreyya’ya şunları soralım ;

-PKK Narko-Terör örgütünün katlettiği bebekler-çocuklar için şimdiye kadar
tek söz söyledin mi?

-PKK’nın sattığı uyuşturucu nedeniyle ölen on binlerce genç,
senin için yok hükmünde midirler?

-PKK’nın kaçırıp tecavüz ettiği, sonrada öldürdüğü küçük yaştaki Kürt kızlarını
hiç işitmedin mi? Suçsuz – günahsız bir insanın canını almanın ağırlığının,
insan olan tarafından taşınamayacağını biliyor musun?

-PKK’ nın anasız-babasız bıraktığı bebelerin acılarını bir gün olsun hissettin mi?

Be vicdansız-kalpsiz adam, bir film de bu günahsız bebeler için yapsana!

“Ben akan kanı durdurmak için çalışıyorum.” yalanının arkasına saklanacağına,
PKK’ ya “Silah bırakın” desene! De bakalım o silahı nerene sokacaklar?

CNN televizyonunda konuştuğun üslupla,
Kandil’de sıradan bir takım komutanına karşı konuşabilir misin?
Konuştururlar mı?

Savunduğun PKK’nın öldürdüğü bebelerin kanları senin de üstündedir.

Kürt kardeşlerimizle bizi birbirimize düşürmeye çalışan sen ve senin gibilere de, demokratik rejim içinde ve Türk Yargısı önünde çok yakında hesap sorulacaktır.

Bu mesele öyle veya böyle bu nesil tarafından çözülecektir.
Bu çıbanın kökünü bu nesil olarak kurutup, çocuklarımıza herkesin göğsünü gere-gere
“Ne Mutlu Türküm Diyene!” diye haykırabildikleri bir Türkiye bırakacağız.

Sırrı Sakık!

Bu kişinin ne olduğunu öğrenmek isteyenler, PKK ‘nın ikinci adamı ve ağabeyi
Şemdin Sakık’ın yazdıklarını okusunlar.

Allah’ın defalarca çarptığı, fakat bir türlü akıllanmayan bu sepet,
Ağrı Belediye Başkanı seçilince derhal içindeki zehri kusmaya başladı.

Ağrı Merkez’de bulunan “Pilotlar Anıtını” kaldıracağını, Kurtuluş Savaşımızda
Büyük Atatürk’ün silah arkadaşı olan Kazım Karabekir’in adını da sileceğini söylemektedir.

Türk Milletine düşman olan ve Türk Milletinin değerlerine açıkça hakaret etmekten çekinmeyen bu sepete Erdoğan gereken cevabı verebilir mi?
Veremez, korkar! Milli hassasiyetleri olan bir hükümet işbaşında olsa,
bu kişi derhal görevden alınıp Türk Yargısına havale edilirdi.
Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti de işlenen suça ortak olmuşlardır.

Değerli Okurlar;

Kaçınılmaz sona doğru yaklaştıkça, her şey gün ışığına çıkmakta,
karanlıklar aydınlanmaktadır. Artık bu olaylar siyaset-parti meselesi olmaktan çıkmıştır. Herkes yerini belli etmelidir.

PKK’dan yana olanlar Öcalan-Erdoğan ortaklığının yanında yer almalıdır.
Türk Devleti – Türk Milleti – Türk Demokrasisinden yana olanlar da,
10 Ağustos’ta bir ve beraber durmalıdırlar.

Görelim bakalım; PKK ve destekçisi AKP mi yaman, Türk Millet mi yaman!…

Sağlık ve başarı dileklerimle (04 Haziran 2014)

Rifat Serdaroğlu : KANA DOYMADINIZ MI?

 

KANA DOYMADINIZ MI?

portresi3

Rifat Serdaroglu

Kürtçü-Bölücü- Marksist-Leninist PKK Narko- Terör Örgütü ve onu destekleyen iç ve dış güçler, son 30 yılda 54 bin insanımızın ölümüne, sakat (AS: Engelli) kalmasına, yaşamdan kopmasına nden oldular.

Geleceğimiz olan çocuklarımızın daha iyi eğitim almalarını, daha sağlıklı beslenmelerini, birer “Dünya İnsanı” olarak yetiştirilmelerini sağlayacak olan
çok ciddi ekonomik kaynaklarımızı, yani çocuklarımızın geleceğini çaldılar.

2002 yılında (AS: 14.11.2002) AKP iktidara geldiğinde T.C. Devleti, eli kanlı çocuk katili terör örgütünü, bitirme noktasına getirmişti.

AKP ve Erdoğan, bilerek yanlış strateji uygulayarak, terör örgütünün yeniden toplanmasına-güçlenmesine neden oldu. Alan egemenliği, yapılan yasal düzenlemelerle PKK’nın buyruğuna verildi. Türk Askeri kışlasından – Türk Polisi de Emniyet binalarından çıkamaz hale getirildi. Taşlar bağlandı, itler serbest bırakıldı.

Yakın tarihimizi doğru olarak bilmeyen Erdoğan ve danışmanları, kişiliği hakkında
çok ciddi kuşkular bulunan bir istihbaratçıyı, doğrudan terör örgütü ile muhatap yaptılar. Oslo’da T.C. Başbakanının emri ile yapılan görüşmelerin iğrençliği,
PKK yetkilileriyle yapılan görüşmelerindeki çirkin üslup hala belleklerimizdedir.

Gerek Osmanlı zamanında, gerekse Cumhuriyet döneminde yapılan ve çok sayıda insanımızın yitirilmesine neden olan silahlı isyanlara baktığımızda,
istisnasız her olayda iki kesimin işbirliğini net olarak görürüz.

Birincisi; özellikle İngilizlere ve öbür yabancılara uşaklık yapmaktan zevk alan
Kürtçü- Bölücüler,
İkincisi; Hilafet ve Şeriat düzenini isteyen dinci yobazlar.

Birinci grup, bölgedeki feodal yapıyı korumak isteyen toprak ağaları, aşiret reisleri ve kaçakçı çetelerinin önderleri,

İkinci grup, Tarikat ve Cemaatlere Osmanlı zamanında tanınan “Özel Hakların” korunmasını isteyenler. (Vergi vermeme-Askerlik yapmama- Para toplama gibi)

Dün Şeyh Sait’in yaptığını, günümüz formatında PKK Narko-Terör örgütü yapmaktadır.

Dün “İngiliz Muhipleri Derneği”nin yaptıklarını, onların torunları ve
AKP’nin Kürtçü Prensleri yapmaktadırlar.

Erdoğan ve AKP Hükümetinin T.C. Devletini düşürdükleri durumu,
Türk Milleti görmüyor mu?

T.C. Devletinden maaş alan, Anayasada ve makama gelirken ettikleri yeminde görevleri açık-net olarak yazan askeri-sivil üst bürokratlar bu durumu içlerine sindirebiliyorlar mı?

*İstihbarat raporları ve basında çıkan haberlere göre, PKK militanları bölgede örgütlenmişler ve AKP Hükümetine

  • Haydi, Öcalan ile yaptığın anlaşma koşullarını yerine getir,
    yoksa yakar-yıkarız!
    ” diye dayatmada (AS: Tehditte!) bulunmaktadırlar.

*Erdoğan’dan cesaret alan örgüt yöneticileri, T.C. topraklarına “Kürdistan” demektedirler.
*BDP’li Belediyeler, fiili olarak “Özerklik” ilan etmektedirler.
*Petrolden pay isteyen mi ararsınız, bölgedeki barajlardan pay isteyen mi ararsınız, vatandaştan “Vergi” adı altında haraç toplayan mı ararsınız,
özel giyimli kendi asayiş gücünü oluşturan mı ararsınız,
özel mahkeme kuranlar mı ararsınız, hepsi Erdoğan ve AKP desteğiyle
bölgede cirit atıyorlar.

  • Herkesin aklını başına alma zamanı gelmiştir.

– AKP Hükümeti ve Erdoğan, bu tutumlarıyla “Vatana İhanet” suçlamasıyla
karşı karşıya kalacaklarını görmeli ve geri adım atmalıdır.

– BDP ve Bölücü-Kürtçüler etnik kimliklerini öne çıkarıp terör örgütünü desteklemeye devam ettikçe,

  • Vatan topraklarına Kürdistan demeyi sürdürdükçe,
    tüm Kürt kökenli vatandaşlarımızı felakete sürüklemektedirler.

Ama bizler, yani etnik kökenimiz ne olursa olsun, “Türk Milleti” adında yaşamaktan onur duyanlar, onların bu tuzağına bu güne kadar düşmedik.
Bundan sonra da düşmeyeceğiz.

Türk Tarihi ve Türk Milleti önünde bildirmek, açıklamak istiyoruz ki;

– Artık bölücülüğü bırakın.
– Kürt kimliğini çıkar ve bölünme aracı olarak kullananlar, ülkemizin cennet köşesine  Kürdistan diyenler,
PKK Narko-Terör örgütünü destekleyenler,
– Teröristbaşı ve bebek katili Öcalan’a “Kürtlerin Lideri” yaftasını takan
Erdoğan, Beşir Atalay ve Hakan Fidan gibiler;

İyi bilin ki Türk Milleti sabrının sonuna gelmiştir.

Bu ülke sizlere iyilikten başka ne yaptı ki?
Dökün eteğinizdeki taşları, her şeyi Türk Milletinin önünde konuşalım.
Kararı Türk Milleti versin.

Duydunuz mu Başbakan Erdoğan;
Türk Milleti bu ikiyüzlülük oyunundan bıktı artık. Bir taraftan “Tek Millet-Tek Devlet- Tek Bayrak” diyeceksiniz, diğer taraftan “Kürdistan” diyeceksiniz, üç-beş oy uğruna bölücülere destek vereceksiniz.
Yetti artık. Hayatınızda bir kez olsun cesur olun, televizyon canlı yayınında bu konuyu tartışalım. Yürek mi o, göğüste taşıdığınız yoksa et parçası mı?

Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Nisan 2014
Rifat Serdaroğlu

Rifat Serdaroğlu : TOMA TEYYİP


Dostlar
,

Yürekli ve yurtsever yazar Sayın Rifat Serdaroğlu‘nun 19 Haziran 2013 günlü yazısını biraz bekletelim ve önümüzü görelim.. diye tutarak yayımlamadık..

Geçen zaman ne yazık ki Sayın Serdaroğlu’nu doğruluyor..

AKP politikaları olmaktan çıkan tümüyle dış güdümlü bu RTE politikalarını bilerek / bilmeyerek destekleyen AKP’li, AKP’ye oy veren yurttaşların sorumluluğu
çok ağırlaşıyor, büyüyor..

Sevgi ve saygı ile.
25.7.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

TOMA TEYYİP

portresi3

RİFAT SERDAROĞLU
rifaterdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu

Türkiyeli Toma Teyyip’in Taksim Gezi Parkı’nda demokratik direniş haklarını kullanan gençlerin üzerine bu kadar acımasızca gitmesinin sebebi anlaşıldı.

Sebep, bu kargaşada Türkiye’nin
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin
PKK’nın emrine verildiğinin gizlenmek istenmesiymiş!

AKP’ye oy vermiş, hala vermeye düşünen insanlarımızın vicdanlarına seslenmek istiyorum. Lütfen şu sorulara kendi vicdanınızda cevap verebilir misiniz?

  1. Türkiye Vatanı, hepimizin ortak vatanı değil midir?
  2. Türk Bayrağı, hepimizin onuru-şerefi değil midir?
  3. T.C Devleti, hepimizin devleti değil midir?
  4. Türk Milleti, bizim hepimizin müşterek adı değil midir?
  5. Türkçe, tüm milletimizin “Resmi Dili” değil midir?

75 milyon insanımızın, PKK Narko-Terör örgütü taraftarları dışında,
tümü bu sorulara;

  1. Evet, Vatan ortak malımızdır
  2. Türk Bayrağımız onurumuzdur
  3. T.C. Devleti bizimdir
  4. Hepimiz Türk Milletinin bireyleriyiz
  5. Türkçemiz hepimizin resmi dilidir diye yanıt vereceklerdir.

Hangi partiye oy verirlerse versinler, millet olmanın gereği zaten budur.

Türkiyeli Toma Teyyip ve O’nun Akil İnsanlar Heyetinin gönülden destekledikleri

  • Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı

Ankara’dan sonra Diyarbakır’da da yapıldı ve sonuç bildirisini yayınladı.

Özet olarak 12 maddeden oluşan bildirinin bazı maddelerine beraberce bakalım;

  1. Kürtler, Özerklik-Federasyon-Bağımsızlık gibi siyasal talepleri belirleme hakkına sahiptir. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması Konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir.
  2. Konferans, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eder.
  3. Konferans, Kürdistan’ın bir statüsü olmadan
    Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.
  4. Anadilde eğitim ve Kürtçenin “Resmi Dil” olarak kabulü,
    anayasal güvence altına alınmalıdır.

AKP’ye oy vermiş ve hala destekleyen vatandaşlarımız şu sorulara yanıt vermek zorundadırlar :

  1. AKP Hükümetinin ve Başbakan Erdoğan’ın izni olmadan Güneydoğu Anadolu Bölgemize, Akil İnsanlar ve Konferansa katılanlar, Kuzey Kürdistan”
    diyebilirler mi?
  2. Hepimizin ortak vatanı olan Türkiye’den ayrılma ve toprak koparma hakkını Kürtçülere kim verdi? Öcalan ile yapılan görüşmelerde, böyle bir şey konuşulmasa ve anlaşmaya varılmasa bu katiller açıkça “Türkiye’yi Böleceğiz” diyebilirler mi?
  3. AKP’ye oy vermiş ve hala vermeyi düşünenler,
    İmralı canisinin özgür bırakılmasını isterler mi?
  4. Kürdistan” denen bir bölgemiz oldu da biz mi bilmiyoruz?
  5. Kürtçenin “Resmi Dil” olması ve yeni anayasaya yazılması için AKP Hükümeti
    ve Erdoğan garanti verdi mi?
  6. PKK Narko-Terör örgütünün Türkiye’deki silahlı unsurlarından kaç tanesinin
    sınır dışına çıktığını Erdoğan veya Özel Paşa, Türk Milletine açıklayabilirler mi?
  7. Son üç aydır, dağa çıkışlardaki artış ne kadardır?

Sayın AKP’liler;

Parti “Din” değildir!

Partiniz yoldan çıktıysa, Genel Başkanınız Amerika ve PKK dışında herkese bağırıyor fakat bunların karşısında dilsiz oluyorsa, lütfen parti yöneticilerini sorgulayınız.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin geleceğini yakından ilgilendiren
bu duruma kayıtsız kalamazsınız.

Ya Kürtçü-Bölücülerden yana olacaksınız, ya da Türk Milletinden yana olacaksınız.

Bunun bir üçüncü yolu yoktur.

  • Bölücülere karşı tek söz söylemeyen, aksine Akil İnsanlar aracılığıyla
    bunları destekleyen Erdoğan’ın,

Taksim Gezi Parkındaki gençlere nasıl zulmettiğini sizler görmediniz mi?

  • Sizce Taksim-Gezi direnişçileri, PKK’lı katillerden daha mı tehlikelidirler?

Başta Türkiyeli Toma Teyyip, Akil İnsanlar denen malum heyet ve tüm dünya gayet iyi bilmeliler ki;

  • Türkiye’nin tek karış toprağını kimse alamaz!
  • Gezi parkındaki ağaçlar ve demokratik hakları için direnen Türk Milleti,
  • aziz vatanı için dünyanın altını üstüne getirmekten asla çekinmez.

ABD, CIA yardakçısı Cemaat, Barzani çocukları bölücüler ve AKP yöneticileri, varsa akıllarını başlarına almalıdırlar.

Türk Milleti, bu bölücü tuzağı bu anki nesil ile çözmeye karar vermiştir.
Çocuklarımıza bu problemi devretmeyeceğiz.
Onlara tertemiz bir Türkiye bırakmak, can borcumuzdur.

  • Herkes ya Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti çatısı altında özgür vatandaşlar olarak yaşamaya, her türlü sosyal-etnik-kültürel haklarını korumayı kabullenecek, ya da başına geleceklere razı olacaktır.

Ne Mutlu Türküm Diyene!

Sağlık ve başarı dileklerimle.
19 Haziran 2013

RİFAT SERDAROĞLU
rifaterdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11