Etiket arşivi: Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu

TEK SORUMLU SENSİN!

Dostlar,

Tam 1 yıl önce bu gün web sitemizde yayımladığımız Sn. Rifat Serdaroğlu‘nun
“TEK SORUMLU SENSİN!” başlıklı yazısını ve altındaki bizim katkımızı 1 yıl sonra
1 kez daha bu güncel notu ekleyerek sunmak istiyoruz..

İşte arşivlerin unutmaması ve Tarih bilinci bu olsa gerektir..
İbret almak üzere 1 kez daha özenle okunması dileğimizdir..

Yaklaşık 2,5 – 3 saat sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa, Afyon Kocatepe’den Büyük Taarruzu başlatan “ateeeşşşş!” emrini gürleyerek verecek..  Bir ulusun ölüm – kalım savaşı başlayacak.
94 yıl sonra geldiğimiz hazin ve yürek yakan durumumuza bakar mısınz??

AKP – RTE hiç kendine sormaz mı                           ???

– 14 yıl önce Türkiye’yei nereden aldık, nereye sürükledik?
– Ülke neden kan – revan içinde, binlerce insan bizim hatalı politikalarımız yüzünden öldü..
– Komşularla çatışmaya girdik,
– gelir dağılımını iyileştiremedik..
– 3 Y temel (ana) vaadimiz vardı; Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar… Tam tersini yaptık,
Ülke OHAL altında inliyor.. çelik pençe ile yönetilirken TBMM tatilde!
Bu alaturka hovardalığın dünyada örneği var mı?
– Ha bire kandırılıyoruz (!?)
………

1 Başbakan (?) + 5 Başbakan yardımcısı + 21 Bakan = 27 kişi, kerameti kendinden menkul.
1 de CB “Sultan President Erdogan”… 28 kişi..
1 ağızdaki diş sayısı kadar ama gerçekte “Tek adam“ın Meclissiz, mutlak monarşik,
otoriter – totaliter, demir yumrukla yönetimi..

Yoksa asıl hedef bu muydu ?????
Yollarda beraber yürünen cihat ortaklarının tasfiyesinde mi sıra??
2023’e giden yolların arifesinde kanlı kadifeden parke taşları mı döşeniyor?? 

*****
Birkaç kısa tümce de İngilizce yazalım.. Belki işe yarar!?..
Yıllardır Türkçe yazdıklarımızın bir anlamı – değeri olmadı!

*****
Afterwards, later on, qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis Mr. Erdogan ??
Qou vadis….. Mr. Erdoğan<
Are you OK; JDP (AKP) & Mr. Sultan Erdogan ??

Sevgi, saygı ve derin kaygı ile.
26 Ağustos 2016, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Not : Sn. Serdaroğlu’nun yazısının altında geçen yıl koyduğumuz notların da okunması dileğiyle.

====================================

TEK SORUMLU SENSİN!

portresi_gulen

 

Rıfat SERDAROĞLU

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

 

Devlet yönetmeyi oyun mu sandın?

Cehaletinin, işbilmezliğinin, hırsının, kibrinin, doymak bilmeyen açlığının, ailenin şımarıklığının bedelini niçin Türk Milletine ödetiyorsun?

Türkiye’de olan her olumsuzluğun, her kötülüğün kaynağında sen varsın!

Senin, bulunduğun makamdan Anayasa’ya uygun olarak
derhal indirilip, yargılanman gerekir!

Senin kasıtlı olarak uyguladığın yanlış politikaların sonucu bir tane insan ölse, binlerce dünya batıyor!

Sen bu acının, bu büyük günahın farkında mısın?

Yitip giden bu canlar sana bunun hesabını sormayacaklar mı sanıyorsun?

Kalanlar bu dünyada, gidenler ahirette senden davacı olmayacaklar mı sanıyorsun?

Sen kendine kabadayı-delikanlı- mert adam denilmesinden hoşlanırsın
değil mi?

Eğer bu vasıflar sende varsa, istediğin televizyon kanalında şu sorulara cevap vermelisin :

Yeter artık, kaçmaktan, yalanların arkasına sığınmaktan bıkmadın mı?

Çık saraydan dışarı, Türk Milletine önce hesabını ver, sonra başkan mı olacaksın, sultan mı olacaksın, ne olursan ol! Ama bizden uzak ol!

-13 senedir, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve tüm kurumlarını
sen tek başına yönetmiyor musun?

-13 senedir, T.C. Devletinin tüm bürokratik yapısını
sen değiştirmedin mi?

-13 senedir, Cemaat denen illegal yapının elemanlarını,
Devletin en hassas birimlerine sen yerleştirmedin mi?

Zekeriya Öz gibi Savcı müsveddesi tetikçileri sen bulup,
altına zırhlı Mercedes araba, cebine hükümet yetkisi, para verip,
Türk Ordusunun Komuta heyetini sen çökertmedin mi?

-Oslo’dan başlayıp, Habur ve İmralı görüşmelerini sen onaylamadın mı?

-Vesayeti kaldırıyorum diye, Askeri kışlasına Polisi Karakollara
sen kapattırmadın mı?

-Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemizde, şehir hâkimiyetini,
bilerek ve planlayarak PKK’ya sen bıraktırmadın mı?

-Türk Devletinin istihbarat kuruluşunu, PKK ve IŞİD görüşmecisi seviyesine sen indirtmedin mi?

PKK Narko Terör örgütünün ve El-Kaide türevlerinin,
şehirlerimizi silah deposu haline getirmelerine sen imkân tanımadın mı?

-13 senede, Cumhuriyet tarihinde yapılan borcun ÜÇ katını
sen yapmadın mı?

-Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı?

Tüm bunları sen bilerek isteyerek yapacaksın, tüm suçu başkalarının üstüne atacaksın!

“Beni halk seçti” diyerek Anayasal sistemi değiştirdiğini söyleyeceksin!

“Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldım” diyeceksin,
sonra en keskin Türk Milliyetçisi kesileceksin!

Büyük Atatürk’ün büstleri yıkılır-yakılırken sesini çıkarmayacaksın,
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Şeyh Said’in heykelinin dikilmesine
izin vereceksin,

Cumhuriyetin kurucularına “İki Ayyaş” diyeceksin,

sonra sıkışınca Türk Milliyetçisi olduğunu söyleyeceksin ha!

Sen Türk Milletini kör ve sağır mı sanıyorsun?

Sana verilen şansı kötüye kullandın. Kendi sonunu kendin hazırladın!

Başımıza gelen her kötülüğün tek sorumlusu sensin.

Hesap vereceksin hesap…

=============================

Dostlar,

Ne demeli, Sayın Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun
eline, koluna, yüreğine, beynine, kalemine sağlık ve de ALKIŞ!

Evet, kaçınılmaz son yaklaşıyor…

Bay RTE, 13 yıldır Başbakan + Cumhurbaşkanı, ondan önce de 1994 – 2002 arası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yaptığı tüm hukuksuzlukların hesabını verecek..
Bunu kendisi de görüyor.. Gemileri yakması ondan..

Salt ulusal yargıda da değil… Uluslararası Ceza Mahkemesinde de yargılanacak Suriye’de iç savaşı kışkırttığı için, MİT tırları ile silah yolladığı için, insanlığa karşı suç – insanlık suçu – savaş suçu işlediği savları ile..
GEZİ’de polis terörü ile öldürülen yurttaşlar,
20 Temmuz’dan bu yana şehit edilen 60’a yakın asker – polis, çok sayıda sivil ve korucu…..

Saymakla biter mi ki??

Sayın Serdaroğlu 13 soru sormuş.. 1 de biz ekleyelim :

Bay RTE’ye Sorumuzdur                :

  • Daha dün sucuk, su, bisküvi… satarken ve ev kiranızı ödeyemezken;
    bugün sekiz milyar Doları bulan servetiniz olduğu söylendi ve kaynağı soruldu.
    Vargücünüzle bağırarak, gırtlağınızı yırtarcasına (suçluların telaşı mıydı sahi??!)
    “İftiradır, ispatlamayan şerefsizdir..” buyurdunuz. İsviçre Hükümetine dünya kamuoyu önünde yetki verebilir misiniz ki; o ülke bankalarında sizin ve 1. derece yakınlarınızın
    ne denli hesabı varsa açıklasınlar??
    Yaaa.. işte böyle.. Deniz Baykal yıllar önce aynen böyle yapmıştı!

Evet Bay RTE, dönülmez akşamın ufkudur ortalığı basan..
Alınan mazlum ahlarıdır, çıkacaktır aheste aheste..
Bu dünyada yasal hesap verilecek, ayrıca İlahi adalet de tecelli edecektir
er ya da geç…

Sevgi ve saygı ile.
26 Ağustos 2015, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Rifat Serdaroglu : OKU BAKAYIM !

 

OKU BAKAYIM !

Rifat Serdaroglu

Öğretmen, 8’inci sınıf öğrencilerine “Yurttaşlık Bilgisi” dersinde “Tarihi Gerçekler” konusunu işliyordu;

Öğretmen; “Tahtada yazan birinci tümceyi beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Elinde silah olan ve insan öldüren terör örgütleriyle müzakere yapılmaz…”
Öğretmen; “Demek ki neymiş? Eline silah alıp, insan öldüren, yakan, yıkan, üstelik silahların paralarını uyuşturucu kaçakçılığı yapıp, gençleri zehirleyerek elde eden
terör örgütleriyle hiçbir devlet müzakere etmezmiş.
Tarihte böyle bir olay şimdiye kadar hiç olmamıştır. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı hareket eden, kendi insanlarının ölümüne
ve yaralanmasına neden olan yöneticilere ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim lütfen!”
Sınıf; “Ya aptal ya da haindirler, Öğretmenim…”

Öğretmen; “Şimdi ikinci tümceyi de beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Türkiye, Milli Ordusunu çok güçlü hale getirmek zorundadır…”
Öğretmen; “Etrafımızda ‘Teröre destek veren devletler olduğu, bölgemizde petrol-doğalgaz ve yeraltı zenginlikleri tükenmediği veya alternatif enerji kaynakları bulunmadığı sürece, emperyalist devletlerin gözleri hep bu bölgede olacaktır. Terör örgütlerini bunlar yaratır ve beslerler. Bu yüzden güçlü ve en son teknolojiye sahip ordumuzu hepimizin desteklemesi, koruması ve demokratik çizgide tutması gerekir. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı davranıp, Cemaat militanlarıyla birlikte
kendi milli ordusuna kumpas kurup, ordu komuta heyetinin yarısını zindanlara attırıp, ordumuzun kolunu kanadını kıranlara ve Genelkurmay Başkanına “Terörist” diyenlere
ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim lütfen!”
Sınıf; “Bunlar iki defa haindirler, Öğretmenim…”

Öğretmen; “Sıra üçüncü tümcede! Bunu da beraberce ve yüksek sesle okuyun bakalım!”
Sınıf; “Tarikatlar ve Cemaatler, Demokrasi ile asla bağdaşamazlar…”
Öğretmen; “Tarikat ve Cemaatlerde, tartışma kültürü yerine biat “şartsız itaat”kültürü vardır. Tarikat ve Cemaatin önderinin her sözü kanun niteliğindedir ve kimse tartışamaz. Her emri anında yerine getirilir. Verilen emre uymayan, anında infaz edilir!
Bunların müritlerinin malı-canı-namusu önderin emrindedir!
Demokratik rejimlerde, tartışma-sorgulama-açıklık-hesap verilebilirlik esastır.
Bu yüzden, hem tarikat veya cemaatçiyim hem de demokratım diyenlere ve
bunlara inanlara ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim arkadaşlar!”
Sınıf:
“Bunlar, din istismarcısı sapkınlardır. Bunlara kananlar, aldananlar da aptaldırlar…”

Öğretmen en arka sıradaki öğrencilerden birinin uyukladığını görür ve
sessizce yanına gider.
Öğrencinin kulağından tutar ve onu ayağa kaldırır;
“Söyle bakalım senin adın ve numaran kaç” diye sorar?
Öğrenci; “Adım Erdoğan Uzun, numaram 17 25 hocam!
Öğretmen; “Bir derstir tarihi gerçekleri anlatıyoruz. Söyle bakalım sen kendini
nasıl görüyorsun?”
Öğrenci;

– “Hocam ben Müslüman – Muhafazakâr – Demokrat – eski Cemaatçi – yeni Tarikatçı – hem Papa’nın hem de Gülbettin Hikmetyar’ın dizinin dibine çöken – aynı zamanda
Kovboy Obama’nın Eşbaşkanı olan oldukça varlıklı bir aktivistim!

Öğretmen kahkahadan kırılmakta olan sınıfı zorlukla susturur ve Öğrenciye;

“Sen önce Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu-dürüst bireylerinden biri ol çocuğum. Sen kişilik ve kimlik bunalıma düşmüşsün. Senin sonun iyi görünmüyor..” deyince, Öğrenci yerinden fırlar ve;

“Hocam, bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan olsun..” diye bağırır!
Öğretmen; “Ne abdesti be, boğazına kadar harama – pisliğe bulaşmışsın.
Sen önce insan ol, insan” der ve kendi kendine söylenerek sınıfı terk eder;

“Yahu bunun gibi adamlar büyüyünce yanlışlıkla ülke yönetimini ellerine geçirirlerse, yakarlar güzelim vatanı, vallahi de billahi de yakarlar be…”

Sağlık ve başarı dileklerimle,
25 Temmuz 2015

=====================================

Dostlar,

Ne demeli??

Sayın Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun kalem ve metin kurgusu ustalığını
saygı ile selamlamalı..
Ancak artık tarih olan “Türk Milli Eğitim Sistemi”, sayıları bine yaklaşan
İmam – Hatip okulları
nda, 1 milyona varan kızlı – erkekli ama haremlik – selamlık öğrenciye ve 4+4+4 kepazeliği ile de milyonlarca öğrenciye rol modeli olarak sunuyor yazıdaki tiplemeyi (prototipi).. Bütün okulların imam okulu yapılması hedefleniyor ve
Bay RTE, bütün dünyanın gözünün içine baka baka “dininiz ve kininizi eksik etmeyin” vaazı veriyor. Üstelik bunun adı “dindar – inançlı nesiller yetiştirmek..” oluyor!
Buna ne ad vermeli değerli Serdaroğlu! Söylesek “suç” olur “AKP’nin ileri demokrasisi” nde, söylemesek içimize dert..

*****

Çoook yazık ve çooook tehlikeli…
Bu vahim gidişin bir an önce durdurulması gerek..
Cani örgüt IŞİD’e katılmak için Türkiye’den gidenlerin – gitmek isteyenlerin sayısı
çarpıcı bir ipucu değil mi??

Onca açık yolsuzluğa ve sağlam kanıta karşın 17 – 25 Aralık 2013 talanının soruşturul(a)maması ve milyonlarca seçmenin bu olayın komplo olduğuna inanması ve inanılmaz biçimde suçludan yaratılan mağdura oy vermesi bir başka yakıcı olgu değil mi?

Deniz Feneri Almanya” dosyasının Almanya’da kapatılmayıp ısrarla yürütülmesi ve masum inançlı insanların 41 milyon Avro bağışının hiç (iç) edilmesi vurgununun  koğuşturulmasının sürdürülmesi ve “asıl failler Türkiye’de” kararına varılmasına karşın, davanın 3 savcısının adeta derdest edilerek suçlu duruma düşürülmesi…
bu “eğitim” (!?) sisteminin kimi fedailerince kotarılmadı mı??

Örnekleri çoğaltalım mı gecenin saat 02:55’inde, birazdan başımızı yastığa koyduğumuzda karabasanlar (kabuslar) görmek üzere??

Sevgi ve saygı ile.
26 Temmuz 2015, Mudanya

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

RİFAT SERDAROĞLU : NEFRETİNDE BOĞULACAK


Dostlar,

Sayın Eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu‘nun yazıları tıpkı bir “gürz” gibi..
Toplumu RTE bilerek / bilmeyerek çoooooook geriyor.
Aşağıdaki yazıyı da tam 1 ay arşivimizde tuttuk..
Günümüzden geriye bakıldıkta Sn. Serdaroğlu’nun öngörülerindeki isabet
daha da net izleniyor..

Sevgi ve saygı ile.
26.7.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

NEFRETİNDE BOĞULACAK

portresi


RİFAT SERDAROĞLU

Erdoğan ve Güler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı ve İçişleri Bakanı sıfatları ile “Polis Akademisi Mezuniyet Töreninde”, birer konuşma yaptılar ve
Polis Akademisini derece ile bitiren polislerimize diplomalarını verdiler.

Bir gün evvel aynı saatte, Türkiye Cumhuriyeti’nin Şırnak İlinin Cizre İlçesinde,
PKK’ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) asayiş birimlerinin kuruluşunu, törenle ilan etti. Tören aynen Askeri Kurallara uygun olarak yapıldı ve asayiş üyelerine, Merkez Komite tarafından asayiş üyelerine diplomaları verildi.

PKK’nın Haber Ajansı Fırat Haber Ajansı‘nın haberine göre, şehirde kimlik denetimi yapan gençlere, T.C. Polisleri müdahale etti. Fakat daha sonra T.C. Polisleri çekildi ve ellerinde Telsiz”  üzerlerinde Abdullah Öcalan fotoğrafı olan üniformalı YDG-H’li gençler, gece yarısına dek tüm ilçede kimlik denetimini sürdürdüler.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Biriliğinden – Bütünlüğünden – Egemenliğinden
birinci derece sorumlu Cumhurbaşkanı – Başbakan – Genelkurmay Başkanı makamlarında oturan kişiler bu rezilliği görmezden gelip desteklediler.

Başbakan Erdoğan’ın kafası attığında kimseyi dinlemeyip, tekme-tokat giriştiğini
iyi bildikleri için, Gül ve Özel ağızlarını açamadılar ve makamlarına kapandılar.
Hâlbuki Cizre’de Türk Devletine bu yapılan hakaret, bu makamdakileri yatırıp
enselerine tokat atmaktan çok daha ağır bir hakaretti.

Başbakan Erdoğan ise, Türkiye Cumhuriyetine şimdiye dek yapılan en büyük hakareti “Çözüm Süreci” kapsamında saydığından görmezden geldi ve tüm ülkeye
nefret saçmaya devam etti;

RTE; üzerinde “Atatürk” olan Türk Bayrağını yasakladı!
Osmanlının eski bayrağını evine astı, İmralı canisinin posterlerinin taşınmasını
serbest bıraktı.
-Canını kurtarmak için camiye sığınan ve orada gönüllü doktorlar tarafından
ilk tedavileri yapılan yaralı Türk gençlerini, camiye postallarıyla giren
Yunan Ordusuna benzetti.
-Anayasanın verdiği demokratik gösteri hakkını kullanan insanlarımızı,
talan yapan çapulculara ve işgal ordusuna benzetti.
-Kendisine, TV canlı yayınında

  • Başbakan RT Erdoğan; “Ben Erdoğan’ın ‘gö…ün kılıyım’..
    diyen meczubu yüceltti
    ,

Türk Bayrağını üzerinde taşıyan Türk Kızlarını yerlerde sürüttü.

-Son 20 gün içinde, Türk Milleti’nin gözüne baka-baka, aynı konuda üç farklı ifade kullandı.

Değerli Okurlar;

Yaşanan bu kadar çirkinlikten sonra Erdoğan ve ekibinin ne olduğunu anlamayan kaldıysa onları bırakın, bildikleri gibi yapsınlar.

Erdoğan kendisinin de dediği gibi hiçbir zaman değişmedi. Baştan beri kafasına koyduğu “Federe İslam Devletini” kurmak için eşbaşkanlık görevinin gereğini
yerine getirmeye devam ediyor.

Elbette ki başaramayacak. Bunların sonları da dedeleri gibi ibretlik olacak.
Daha şimdiden insan içine çıkamaz oldular. Sadece kendi adamlarının ücretsiz taşındığı ve bedava yemek verilerek toplanan kalabalığa, yüksek ve uzak bir yerden konuşabilirler.

Erdoğan bundan böyle İstanbul-Ankara-İzmir-Antalya-Bursa-Kayseri gibi illerde yapılacak hiçbir futbol maçına gidemez. Yuhalanacağını, protesto edileceğini bildiği için gidemez. Akdeniz Oyunlarında olduğu gibi, Mersin’de tüm biletleri önceden satın alır ve yandaşlarına dağıtabilirse, o başka.

  • Erdoğan ve ekibi Türkiye’nin önümüzdeki döneminde olmayacaklar.
  • Eğer onlar iktidarda kalmaya devam ederlerse,
    Türkiye bir ve bütün olarak kalamayacak. 

AKP; Demokratik yoldan gönderilinceye kadar, Erdoğan Türk Milletine olan nefretini kusmaya devam edecek. O’nun kumaşı budur.

Fakat Türk Tarihi, kendi milletine nefret kusanların, kendi kusmuklarında boğulduğu olaylarla doludur.

Önümüzde çok zor günler var, çok zor. Allah’ın izniyle bunu da aşacağız.

Sağlık ve başarı dileklerimle.
(25 Haziran 2013)

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
facebook.com/rifatserdaroglu35
0 532 211 00 11