Etiket arşivi: Şeyh Said

HÜDA PAR ve HDP

Zülal KalkandelenZülal Kalkandelen

zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr
04 Haziran 2023, Cumhuriyet

 

Seçimlerde AKP’nin listelerinden dört milletvekili çıkaran Hür Dava Partisi (HÜDA PAR), sonunda yemin ederek TBMM’ye girdi.

Onlarla birlikte Yeniden Refah Partisi’nin beş milletvekilinin de TBMM’de olduğu düşünülürse, kadınlar, LGBTİ bireyler ve sokak hayvanları için zorlu bir dönem başladı. Türkiye’de bu gruplara dahil olmak öteden beri zordu ancak düşmanlıklarını açıkça gösterenler ve terör örgütü Hizbullah’la ilişkilendirilenler, artık kürsü dokunulmazlığı olan milletvekilleri… 

Seçim beyannamesinde (bildirgesinde) “6284’ün kaldırılması, zinanın suç olması, kadının fıtratına uygun çalışması, karma eğitimin zorunlu olmaması için Meclis’te olmalıyız” diyen HÜDA PAR’ın, mitingde “Ey Kürdistan artık sahibin var, yükselt sesini, kaldır şehadet parmağını!” diye bağıran Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da artık milletvekili…

Gaziantep’te AKP adaylarının tanıtımında tüm adaylar sahnede el ele tutuşurken, yanına düşen AKP adayı Derya Bakbak’ın elini tutmayan ve bunun nedenini “mezhebinin gereği” olarak açıklayan Şehzade Demir de milletvekili…

“Çarşaf kadına izzet katar” diyen, Diyarbakır’daki bir fuarda tanıtım yapan mankenlerin “kentin maneviyatına aykırı” olduğunu ileri süren, “LGBT sapkınlığı yürüyüşü serbest, şeri düzen istemek müebbet… Biz koyun değiliz ve zindan güllerimiz de sahipsiz değildir” diyerek nefret söyleminde bulunan, “Şeriat ismini duyunca kahrolan, mimsiz medeniyet hayranlarına ve ‘Şeriat istiyorsanız Arabistan’a gidin’ diyenlere diyoruz ki: Yıllarca bu topraklarda şeriat hukuku uygulandı. Siz sonradan geldiniz” diyen HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç de milletvekili…

“Kadın narindir, naziktir, çalışmak zorunda bırakılmasın” görüşünü savunan, “Biz parti programımıza yazdık, yemin metni değiştirilmeli.” diyen HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı da artık milletvekili…

DEMİRTAŞ’TAN HÜDA PAR’A MESAJ

Hepsinin ortak özelliği de LGBTİ bireyler ve sokak köpeklerine yönelik nefreti körüklemek. “İtlaf gerekiyorsa itlaf edeceğiz” diyerek hayvanlara yönelik şiddeti kışkırtan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu gibi, bu partinin diğer milletvekilleri de Yeniden Refah Partisi de sokak hayvanlarını sürekli hedef gösteriyor.

Hal böyleyken Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’te yayımlanan röportajında, HÜDA PAR’a seslenerek “Bugün tutmanız gereken el, Meclis’te HDP’lilerin elidir. Hiçbirimiz artık kirli oyunlara prim vermeden halkımızın çıkarlarına odaklanmalıyız” mesajını verdi.

  • Demek ki Seçim Vizyon Belgesi’nde, 6284’ün kaldırılmasını, zinanın suç olmasını, kadınların dinine, inancına ve fıtratına uygun çalışmasını, karma eğitimin zorunlu olmamasını, süresiz nafaka uygulamasına son verilmesini savunan, sokak hayvanlarının öldürülmesini isteyen, Hizbullah’la ilişkilendirilen bir partinin elini tutmak Demirtaş için sorun değil…
    O halk içinde kadınlar, LGBTİ bireyler yok mu?

Gelecekte ne olur bilinmez ama şimdi TBMM’de Kürt siyasetine odaklanan partiler arasında yeni birlikteliklerin olabileceği de konuşuluyor.

GERİCİ VE DİNCİ PARTİ İLE EL ELE VERMEK

Demirtaş, HÜDA PAR’a birliktelik çağrısı yaparken, bu partinin kadınlar, LGBTİ bireyler ve sokak hayvanları konusundaki gerici politikalarını dikkate almıyor olmalı. Acaba HÜDA PAR’ın HDP ile el ele tutuşmasını gerektirecek vaatleri, programındaki şu öneriler mi?

“Olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmeli.”

“Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilmeli.”

“Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalı.”

“Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmeli.”

“Medreseler iyileştirilmeli.”

Durum böyleyse, geçmişte HDP’nin siyasal İslamcı AKP ile de el ele verdiğini düşününce çok şaşırtıcı değil aslında. Ama bölge partisi değil, Türkiye partisi olacaklarını iddia ediyorlardı; demek ki olamamışlar.

AKP-HDP BULUŞMASI

Suay Karaman

Kasım ayı başında adalet bakanı, genel başkan yardımcısı ve grup başkanvekilinden oluşan AKP heyetinin, türban konusundaki anayasa değişiklik paketi için HDP ile görüşme yapması, siyaset sahnesinde hararetle konuşulmaya başlandı. Daha önceleri açılım yaptıkları HDP’ye şimdilerde terörist diyen AKP’nin, çıkarları kesişince HDP’ye sarıldığı görülmektedir. Bu konuda olumlu ve olumsuz eleştiriler yapılmaktadır. 

24 Haziran 2018 genel seçimlerinde %11,7 oranında oy alan HDP, üçüncü parti olarak TBMM’de 67 milletvekili ile temsil edilmiştir. Ancak HDP, üçüncü parti olmasına karşılık asla Türkiye partisi olamamıştır. Çünkü söylemleriyle ve eylemleriyle PKK terör örgütünün TBMM’deki uzantısı bir görünüm çizmektedir. Hiçbir HDP yöneticisi, PKK için ‘terör örgütüdür’ diyemiyor. HDP içindeki bazı milletvekillerinin PKK terör örgütüyle ilişkileri ortaya çıkmıştır, bazı yöneticilerinin bebek katili Öcalan için söyledikleri belleklerdedir. Şeyh Said, Seyit Rıza (AS: çekince koyuyoruz), Said Nursi gibi vatan hainlerini el üstünde tutmaktadırlar; adlarını caddelere, parklara vermekte sakınca görmemektedirler. 

2 Kasım Çarşamba günü grup toplantısında HDP eş genel başkanı Pervin Buldan, “Cumhuriyet, 100 yıllık bir yıkım projesidir” diyerek, cumhuriyet yıkıcılarıyla, şeriatçılarla aynı yerde durduklarını bir kez daha göstermiştir. HDP’ye bakanlık vermeyi düşünen CHP, Pervin Buldan’ın bu sözlerine sessiz kalmıştır. Ulusal ve resmi bayramlarda yer almayan, Anıtkabir’i ziyaret etmeyen HDP yönetimi, cumhuriyet düşmanlarıyla birlikte olduğunu kanıtlamaktadır. Ancak TBMM’de hakkı olmadan milletin vergileriyle verilen paraları almakta da bir sakınca görmemektedir. 

HDP;
– 24 Nisan 1915 tarihini planlı bir etnik kimlik ve inanç soykırımı olarak değerlendirerek, sözde Ermeni soykırım iddialarını desteklemektedir ve konu hakkında açıklama yapmaktan, eylemde bulunmaktan çekinmemektedir.
– Benzer biçimde 19 Mayıs Pontus Rum Soykırımı anma günü diye açıklamalar yapmaktadır.
– Dağlık Karabağ işgalinde Ermenistan’ın, Kıbrıs sorununda Yunanistan’ın yanında yer almaktadır.
– Irak ve Suriye’deki işgallerde ABD’yi savunan bir parti, Türkiye’nin partisi olamaz.
 

Doğunun neden kalkınmadığıyla ilgili hiçbir söylemi olmayan, şeyhlik, ağalık düzeninin bitirilmesinden söz etmeyen, toprak ve tarım reformunu dile getirmeyen, yoksul köylüyü sömüren ve ezen HDP, Kürt milliyetçiliği yaparak emperyalizme hizmet etmektedir. 

Eşsiz liderimiz Atatürk‘e karşı tavır takınan HDP, şovenizmin bataklığındadır ve kendilerini Türk Milletinin unsuru olarak görmemektedir. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı için ‘it sürüsü’ diyen HDP’nin nerede durduğu bellidir. Tüm bu söylem ve eylemleriyle HDP, asla Türkiye partisi, asla halkın partisi, asla yoksulun partisi, asla demokrasi yanlısı bir parti olamaz; şiddet yanlısı bir parti olarak kalmaya mahkûm olacaktır. 

Bugün Anayasa Mahkemesi’nde hakkında kapatma davası açılan HDP, yasal bir siyasal partidir ancak meşru değildir. Çünkü bugüne kadar elli binden fazla insanımızı öldüren PKK terör örgütünün siyasal kanadı olarak hareket eden, terör ve terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan, cumhuriyetin değerlerine saldıran HDP, hukuk devletinde asla meşru olarak kabul edilemez. 

Ülkemizin bölünmesi için emperyalist güçler tarafından bilinçli biçimde
icat edilen ‘Kürt sorunu’ ifadesinin kullanılması,
Kürt kökenli yurttaşlarımızı ötekileştirip hedefe koymaktadır;

  • Kürt kökenli yurttaşlarımız da ülkemizin eşit ve onurlu yurttaşlarıdır.

Ülkemizde Kürt sorunu yoktur, Kürtçülük ve PKK terör örgütü ile siyasal uzantılarının sorunu olduğunu açıkça ortaya koyamazsak, emperyalizme maşa olduğumuzun da farkına varamayız.

Kürt kökenli yurttaşlarımız ile PKK terör örgütünü ve HDP’yi bir tutmak, ülkemize yapılan kötülüklerin başında gelmektedir; bu çok büyük bir yanlıştır.

Bütün Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarını HDP’ye verdikleri de doğru değildir. Yetmez ama evet diyen aydın insan taklitleri de, liboşlar da, kendilerini solda gören tatlı su entelleri de HDP’ye oy vererek, bilinçsizce bu partiye destek olmuşlardır. 

Yıllar önce Oslo’da PKK terör örgütüyle görüşen, Habur’da çadır mahkemeleri kuran ve açılım yapan AKP için, yeniden HDP ile görüşmek normaldir çünkü her ikisi de cumhuriyet düşmanlığında buluşmaktadır. MHP’nin de bu görüşmeyi onaylaması doğaldır çünkü emperyalizmin emrinde olanlar, verilen görevleri yerine getirmektedir. Terör örgütünün uzantısı denilen bir partiyle görüşmek ve destek istemek, siyasal fırsatçılık ve tutarsızlıktır. İşte yapılan tutarsız siyaset ile dün doğru olan bugün yanlış, dün yanlış olan bugün doğru olabiliyor. Yanlışlar ve doğrular siyasal gereksinimlere göre her an değişiklik gösterebiliyor. Böylece siyasetçilere olan güvenilmezlik algısı da topluma yerleşiyor. 

Yıllardan beri HDP, muhalif kesim tarafından sürekli şımartılan, normalleştirilmeye ve meşrulaştırılmaya çalışılan, Atatürk ve cumhuriyet karşıtı değilmiş gibi gösterilen, AKP’den farklıymış gibi davranılan bir partidir. Bağımsızlıktan, aydınlanmadan, cumhuriyetten, ulusallıktan, eşitlikten yana olmayan, feodalizme karşı durmayan, emperyalizmin güdümünde kimlik siyaseti yapan HDP ile ortak değerlerde buluşulamaz. Kısaca cumhuriyet düşmanları ile işbirliği yapılarak cumhuriyet kurtarılamaz. Bunu herkesin aklında tutması gerekir.

 Azim ve Karar, 14 Kasım 2022

Her yer karanlık

Örsan K. Öymen
Örsan K. Öymen
 
31 Ekim 2022, Cumhuriyet

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kuruluşunun 99. yılı, yine hayal kırıklıklarıyla geçti.

Önce, TBMM’de AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil eden en üst düzey yetkili olan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal“Cumhuriyetin kültür devriminin, düşünce setlerimizi yok ettiği” yalanını ve safsatasını ortaya attı.

Mahir Ünal, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Türkçe’nin, Arapçanın ve Farsçanın kuşatması altına girdiğini; okuma – yazma oranının %10’un üzerinde olmadığını; Platon, Aristoteles, Augustinus, Aquinas, Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, Descartes, Leibniz, Spinoza, Hobbes, Locke, Bacon, Hume, Rousseau, Kant, Hegel, Marx, Nietzsche çapında önemli tek bir filozofun yetişmediğiniKopernik, Galilei, Kepler, Newton çapında önemli tek bir bilim insanının çıkmadığını; felsefe ve bilim alanında özgün ve devrimci hiçbir düşüncenin geliştirilmediğini halktan gizleyerek halkı kandırmaya çalıştı.
***
Arkasından, AKP Genel Başkanı ve “Cumhurbaşkanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde düzenlenen “Türkiye Yüzyılı” toplantısında, Mahir Ünal’ın iddialarına paralel bir biçimde, Atatürk döneminin Cumhuriyeti, sanayi alanında yapılan yatırımlara indirgendi; bu yatırımlarla AKP iktidarındaki yatırımlar arasında bir süreklilik olduğu vurgusu yapıldı; Cumhuriyetin özü, esası, Aydınlanma devrimleri, kültür devrimi ve siyasi devrimler yok sayıldı.

Cumhuriyetin 99. yılında, “Türkiye Yüzyılı” adı altında, AKP’nin ve Erdoğan’ın 20 yılının anlatıldığı toplantıda, TBMM’nin kurulması; saltanatın ve hilafetin kaldırılması; Öğretim Birliği Yasası ve Medeni Kanun; kadınların çalışma ve eğitim yaşamına katılması ve hukuk önünde erkeklerle eşit haklara sahip olması; kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanması; üniversite reformu; bilime, felsefeye ve sanatın tüm dallarına yönelik gerçekleşen açılımlar; dil ve alfabe alanında gerçekleşen reformlar; dinin devlet, siyaset, hükümet, hukuk, eğitim işlerine müdahale etmesinin önlenmesi, laikliğin anayasa maddesi haline gelmesi gibi Cumhuriyet devrimleri görmezden gelindi.

Bütün bunlarla birlikte, söz konusu toplantının tanıtım afişlerinde, Atatürk’ün resmi yer almadı, Atatürk yok sayıldı, O’nun yerine Erdoğan’ın resimleri kullanıldı; ana başlıkta “Türkiye Yüzyılı” denilerek, cumhuriyet kavramı ve terimi de kullanılmadı!
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mahir Ünal’ın açıklamalarını, “SADAT’çıların” ve “Asrikacılar”ın zihniyetine benzetmekle yetindi.

Oysa, SADAT’ın kurucusu ve bir dönem Erdoğan’ın danışmanı olan Adnan Tanrıverdi, Erdoğan tarafından cumhurbaşkanlığı protokolünde ağırlanan Kadir Mısıroğlu ve AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal gibi Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları, daha eskilere dayanan bir Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığının, son yıllarda karşımıza çıkan sonuçlarıdır.

  • Mahir Ünal’ın, Adnan Tanrıverdi’nin ve Kadir Mısıroğlu’nun zihniyeti İskilipli Atıf, Mustafa Sabri, Şeyh Said, Necip Fazıl Kısakürek, Saidi Nursi ve Fethullah Gülen gibi Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının zihniyetinin bir uzantısıdır.
  • Cumhuriyetin kuruluşundan beri, Cumhuriyeti yıkmaya çalışan ve emperyalizme hizmet eden bir örgütlenme her zaman var olmuştur. Bunu anlamadan ve buna karşı açık ve seçik bir tavır ortaya koymadan, Cumhuriyeti korumak olanaklı değildir.

***
Cumhuriyet bayramında, Atatürk’ün izinde olduğunu savunan ve AKP’ye muhalif olarak bilinen birçok yorumcu da televizyonlarda yaptıkları açıklamalarda, Cumhuriyetin anlamını ve Cumhuriyetin Aydınlanma devrimlerini anlatmayı beceremediler; saatlerce Kurtuluş Savaşı sürecini anlattılar; 19 Mayıs’ta ve 30 Ağustos’ta anlatmaları gereken şeyleri, 29 Ekim’de anlatarak AKP’nin değirmenine su taşıdılar!

Cumhuriyetin, halkın egemenliğine dayanan bir yönetim biçimi olduğu; bunun da cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, devletçilikle, laiklikle, ulusçulukla ve devrimcilikle olanaklı olduğu; aksi halde halkın değil, yönetici sınıfın, ruhban sınıfının, sermaye sınıfının egemen olacağı; Cumhuriyetin yerine, monarşinin, oligarşinin, teokrasinin geçerli olacağı, bir türlü anlatılamadı.

Türkiye, hem iktidarıyla hem de muhalefetiyle bu kadar karanlık bir dönemi hiç yaşamamıştı!

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 01 Haziran 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

MASRAF

RTE’nin koruma ekibinin günlük masrafı 1.3 milyon TL.yi buluyormuş.

Yazık…

BİDEN’CI

Kılıçdaroğlu, NATO’nun gerekli olduğunu ancak iktidarın üslerin kapatılması teklifi getirmesi halinde destekleyeceklerini, ülkemizde yabancı asker istemediklerini açıkladı.

Kılıçdaroğlu ve CHP’yi Biden’cı olarak yaftalayanlar buyurun dinliyoruz!..

VİCDANSIZ

Sigara ve alkol zamlarıyla ilgili RTE, “Devamlı artırıyoruz. Bundan çok rahatsızlar. Hem suluda artırıyoruz, hem sigarada artırıyoruz. Aç sefil geziyor, rakıyı birayı almaktan geri durmuyor” dedi.

“Açlık yok, vicdansızlık etmeyin!” diyen kimdi?..

MEHDİ

Eski SADAT Başkanı Adnan Tanrıverdi’nin “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” sözlerinin ardından kendilerine 200’ü aşkın Mehdi başvurusu yapılmış.

Az…

SANDIK

SADAT kurucularından Ersan Ergür, ”Bu vatanı Türkiye düşmanları ile işbirliği yapanlara sandıkta teslim etmeyiz” yazdı.

Nasıl?..

ZIRCAHİL

RTE, “Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze koyanların bir kısmı zırcahil, bir kısmı ise alenen haindir” ifadelerini kullandı.

Faiz sebep, enflasyon neticedir” dayatması mı?..

EFES

Anadolu Efes koçu Ergin Ataman şampiyonluk maçından sonra, geçen yıl olduğu gibi Avrupa’ya Türkçe seslendi.

Yine geçen yılkı gibi kupayla Anıtkabir ziyaret edildi.

Fenerbahçe taraftarı olarak Efes Pilsen takımını omzumda taşıyorum…

NEREYE?

RTE’nin avukatı, “Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tahsil edilen manevi tazminatlardan 150 bin TL, Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle, Kılıçdaroğlu’nun haksız ithamlarla hedef aldığı vakıflara bağışlanmıştır. dedi.

Bağış yapılan vakıflar kime çalışıyor?..

KRALCI

CHP milletvekili Çeviköz, “CHP, Finlandiya’nın NATO üyeliğini desteklemeye hazır.”

CHP’nin NATO’dan NATO’cusu…

ASALAK

Elektrik faturalarından TRT payının kaldırılmasının ardından kurumun gelir kayıplarının kısmen telafisi (yitiklerinin bir ölçüde giderimi) amacıyla cep telefonu, bilgisayar ve tabletlerde bandrol ücretlerinde artış yapıldı.

Milletin kanını emme kurumu…

YÜRÜTME

RTE’nin imzasıyla yayınlanan kararda “Türkiye Maarif Vakfı’na, Vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için yapacağı hizmetlere ilişkin giderlerin karşılanmasına yönelik olarak 2022 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 1 milyar 871 milyon 857 bin Türk Lirasına kadar kaynak aktarılabilir” deniyor.

Vakıf denen kurum bağışla (vakfedilenlerle) yürür, bunlar bütçeden (milletten) yürütüyor…

BORÇ

En borçlu belediyeler arasında bulunan Konya BŞB, 40 gün sabah namazına gelen çocuklara 40 bin bisiklet dağıtacak.

Parası yok ayran içmeye bisikletle gider…

ÇİZGİ

Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum’un “Ben solcu bir adamım. Atatürk benim kırmızı çizgimdir. Yeni anayasa da laiklik ve Atatürk üzerine kurulacak” sözlerine Şamil Tayyar ve Mehmet Metiner’den “Reis’in çizgisine uymadığı” gerekçesiyle tepki yağdı.

AKP’nin tersten kırmızı çizgisi…

TARİKAT

Vatan Partisi, Ankara BŞB önünde “Usulsüzlüğe, Yolsuzluğa, Tarikatlara izin verilemez” pankartı ile protesto eylemi yaptı.

Duyarlılıklarını kutlarım.

Yolsuzlukla, usulsüzlükle ve tarikatlarla her alanda iç içe yaşayan AKP’ye bir kez olsun eleştiride bulundularsa, eylemleri dürüsttür…

FETÖCÜ

FETÖ’nün vali, vali yardımcıları ve kaymakamlardan sorumlu mülkiye yapılanması mahrem  imamı A.Y. 56 vali, vali yardımcısı ve kaymakamı fotoğraflarından tek tek teşhis ederek bu kişilerin örgüt içindeki konumları ve faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.

Bu kadar vali ve kaymakamı kim atadı?..

AHLAKSIZLIK

Isparta Gül Festivali’nde Melek Mosso’nun sahne alması, Yeniden Refah Partisi, Milli Gençlik Vakfı ve Anadolu Gençlik Derneği’nin “ahlaka uygun bulmadıkları” için engellendi.

Yerine çıkarılacak olan Seda Sayan, her yönüyle onların istediği gibi Asım’ın nesline ve Türk halkının ahlak anlayışına uygundur!

Mosso gibi iktidarı eleştirmez, yalar…

ÇÖZÜM

Kocaeli Valiliği, sanatçı Melek Mosso’nun da sahne alacağı, Kandıra gençlik festivali Full Fest’i ‘ormanda konaklama yasağı’ gerekçesiyle iptal etti.

En iyi çözüm toptan yasaklama. AKP’nin üç “Y”sinin biri…

AÇIK

Kocaeli-Başiskele’de bir cafe (AS: kafe), kapısına “Burada açık giyinmek yasaktır” yazdı ve içeri şortla giren bir genç kızı dışarı çıkarttı.

Yukarıdaki imamlar gaz çıkarınca…

HAİN

RTE, “Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan gösterge, faiz-enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze koyanların bir kısmı zırcahil, bir kısmı ise alenen haindir” ifadelerini kullandı.

Faiz sebep enflasyon sonuçtur” dayatması mı?..

YALANCI

“Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen yasa teklifi ile Türk Ceza Yasası’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklendi. Cezası 1-3 yıl.

Bundan böyle AKP/RTE hakkında eleştirel haber yapmanın cezası bellidir biline…

CEZA

Tele1, KRT, Flash TV ve Halk TV, Kılıçdaroğlu’nun “Bir Kaçış Planı Anatomisi” videosunu yayınladıkları için para cezası aldı.

Belgeli de olsa iktidara karşı yayın yapılamaz!..

SAPKIN

Prof. Şahin Filiz’in “Biz ümmet değil milletiz” ifadesini yobaz Yeni Akit “sapkınca” diye değerlendirdi.

Kim sapkın?..

HÜDA

Hizbullahçıların partisi Hüda-Par yaptığı açıklamada,

“Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.” dedi.

Cumhuriyet düşmanları cumhuriyetten yararlanıyor…

19 MAYIS TÜRK’ÜN EMPERYALİZME BAŞKALDIRISIDIR

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(40 yıldır Kur’an araştırmaları yapan Değerli Yazar ve DOĞRU Parti Gen. Bşk. Yrd. Sayın Sedat Şenermen’e teşekkür ve saygılarımla.)

(AS: Kısa bir katılmama notumuz yazının sonundadır…)

Türk’ün vicdanındaki Milli Sır, Emperyalizme karşı çıkmaktır. Bu karşı çıkış, Kur’ani’dir. Kur’an, emperyalizmi “Küresel şer ve şeytanlık, düşmanlık” anlamında “Tağut” olarak tanımlamaktadır.

Nutuk’ta, “Milletin vicdanında ve geleceğinde hissettiği büyük gelişme kabiliyetini “Milli Sır” olarak belirleyen Atatürk, onun “Milli Egemenliğe dayanan kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk Devleti kurabilmek” olduğunu ifade eder.

Bu kararın dayandığı en güçlü muhakeme ve mantığı da Atatürk “Nutuk sh. 9-10” da açıklamaktadır:

  • “Temel ilke, Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez. Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki, Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde, ya istiklal ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır.”

Peki, Atatürk’ün dediklerine Türk Milleti olarak uyduk mu? Hiç düşündünüz mü?
Atatürk’e ve annesi Zübeyde Hanıma en aşağılık hakaretleri yapan yobazları, devlet sofrasında konuk etmekten utanmayan siyasetçileri kim seçti?

  • T.C. Başbakanı olabilme yetkisini, ABD Oval Ofiste alan biri, sizin Başbakanınız olabilir mi?
  • ABD Başkanından, BOP Eşbaşkanı diplomasını alan zavallılar, Türkiye’nin bağımsızlığını sağlayabilir mi?
  • 1,5 milyon insanın katledilmesine, 150 binden fazla Müslüman kadının tecavüze uğramasına yol açan bir istilanın uygulayıcılarının Eşbaşkanı olan bir iktidardan, Türk Milletinin yararına ve bağımsızlık adına bir şeyler beklemek mümkün mü?
  • Diploması ve serveti şaibeli, hırsızlığı uluslararası kuruluşlarca tespit edilmiş bir İhvancı-Ümmetçi kafa Türk Milletini hangi çağdaş-medeni seviyeye getirebilir?

Peki, Atatürk ve çağdaşlık düşmanı soyguncuların zulmüne son verecekleri iddiasıyla, İşadamlarımız ve İBB destekli basınımız tarafından desteklenmek üzere, muhalefet olarak kimleri Türk Milletinin huzuruna çıkardık?

Yönünü Atatürk’e değil de, Seyit Rıza’ya ve Şeyh Said’e dönenleri mi?

Türkiye’yi eyaletlere bölecek, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartını kabul edenleri mi?
Kürtçeyi ikinci resmi dil olarak kabul etmeyi söz verenleri mi?
Atatürk’ü “Dersim Katliamcısı” ilan edenleri mi?
FETÖ’nun Prensesi olarak, toplantılarda FETÖ’ya övgü düzenleri mi?
Türk Ordusunun Amirallerine “Zevzek” diyenleri mi?
Said-i Nursi’yi ÖNDER olarak kabul edenleri mi?
Suriye politikasının mimarlarını mı?
Telekom’u, Cumhuriyetin eserlerini satan İngiliz Tefecilerinin elemanlarını mı?
Sivas Katliamının organizatörlerini mi?

Bunlarla çağdaş-bağımsız-onurlu Türk Devletini yeniden kuracağınızı düşünüyorsanız, buyrun meydan sizin! Kurun sizi tebrik edelim.

Yalnız şunu hiçbir zaman unutmayın!

Tek sermayesi, Türk Milletini ve Atatürk’ü sevmek olan bizler, yanıldığınız ve ağladığınızda size merhamet göstermeyeceğiz.

Herkesin kaderini kendi tercihi belirleyecek…

“Ne Mutlu Türküm diyene” ve sözünden dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 19 Mayıs 2022
==============================================
Dostlar,

Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başardığımız şanlı ulusal kurtuluş savaşımız,
yalın bir tarihsel – eytişimsel (diyalektik) gerçekliktir.
Bu ulusal bağımsızlık savaşının son derece zorlama birtakım yorumlarla Kuran’a bağlanması, orada bağlantılar gösterilmesi hem olanaksız hem de gereksizdir.
Yazının bu bölümüne katılmıyoruz.
Yurtsever yazar Sn. R. Serdaroğlu’na bu düşüncemizi ilettik.
Bu sınırlama ile makaleyi web sitemizde paylaşmış oluyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 20.05.22
Dr. Ahmet SALTIK

 

TUNCELİ’YE DERSİM DİYENLER…

TUNCELİ’YE DERSİM DİYENLER…

Özü sözü doğru ADAM Televizyon programındaki 4 konuktan ikisi, Sırrı Sakık ile Murat Bozlak’tı. Öbür ikisi ise Kamer Genç ile Mehmet Gül‘dü.
Programın ortasında Sırrı Sakık, Kamer Genç’e hücum eder:

-”Siz Atatürk’ü savunarak soykırıma uğrayan Dersimli Kürtlere ihanet ediyorsunuz.”

Kamer Genç anında şu karşılığı verir:

-”O kullandığınız cümlede birkaç tane büyük yalan var.”

Sırrı Sakık: Ne imiş o?

Kamer Genç: “Birincisi Dersim bir ilin değil bölgenin adıdır ve benim ilim Cumhuriyetle birlikte Tunceli olmuştur.”

Kamer Bey devam eder:

  • “İkinci husus Dersim’de olanlar soykırım değil, yeni kurulan bir devletin başkaldıranlara karşı önlem almasıdır.

Bir başka yanlışınız ise Tunceli asla Kürt değildir.

Biz Hazar kökenliyiz. Dilimiz de sizden farklı yani ne Kırmançi ne de Zazaca konuşuyoruz.”

Sırrı Sakık: Seyid Rıza’ya ne diyeceksin?

Kamer Genç: “İngilizlerin oyununa gelmiştir. Tuncelililerin o dönem önderi, Atatürk’ün yoldaşı olan Diyap Ağadır…

  • O yıllarda Şeyh Said ve Seyid Rıza’yı kullananlar şimdi PKK’yı kullanıyor.”

İşte Kamer Genç’i bu milli duruşu için seviyor ve saygı duyuyoruz.

Kamer Bey’in şu sözü de alkışlanacak güzelliktedir:

  • Ben Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde okuyup milletvekili oldum. Cumhuriyet olmasa kuldum.”
    Seni hiç unutmayacağız KAMER GENÇ…

Rıfat Serdaroğlu: TORUN TORBA BİR ARADA


Dostlar
,

Yurtsever ve yürekli insanımız Sn. Rifat Serdaroğlu‘nun aşağıdaki yazısı bize,
Yüce ATATÜRK‘ün çok önemli bir uyarısını anımsattı.
Bu sözü sitemizin girişinde (manşetinde) tutuyoruz sürekli :

  • “Efendiler, sırası gelmişken, aziz Milletime şunu tavsiye ederim ki;
    başının üzerine çıkaracağı adamların kanındaki öz cevheri
    çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an bile geri kalmasın.”

Bir de aşağıdaki uyarıyı..

ATA_ic_cephenin_suskunlugu

 

 

 

Dileriz, Ulusumuz çok geç kalmadan her 2 kulvarda da “gereğini” yapsın..

Sevgi ve saygı ile.
26 Kasım 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

 

TORUN TORBA BİR ARADA

portresi

Rıfat Serdaroğlu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 1-2-3-4. maddeleri ve Devrim Yasalarının korunmasını emreden 174. maddesi yürürlükte iken, T.C. Başbakanlık koltuğuna oturtulan kişi nasıl böylesine ihanete varacak davranışlarda bulunabilir?

Sorumlu bir yönetici, nasıl olur da ülkesinin birliğini bozacak,
ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek politikalar uygular?

Adamın işi-görevi buysa, dedesinden babasından bunu öğrendiyse bal gibi yapar.
Daha beterini de yapar!

Bugün şu Dede – Torun ilişkilerine birlikte bakalım;

-Adamın dedesi, Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Cumhuriyet Devrimlerine karşı çıktıysa, Potamya’da askere gitmemek, devlete vergi vermemek için isyan edip
yakıp yıktıysa, TORUN da aynı işi yapmayı sürdürür.

O torun, Avrupa’da gariban Müslümanlardan toplanan sadaka paralarıyla
siyaset yaparsa, üstelik gerçeği bilmeyen – toplumun problemleriyle ilgilenmeyen – okumayan- öğrenmeyen kişiler tarafından ülkenin tepe noktalarına getirilirse,
ihanetin katmerlisini yapar!

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

– Adamın dedesi, Cumhuriyetin fidan gibi bir asteğmeni KUBİLAY’ı kör bıçakla ensesinden kestiyse ve o adam dedesinin yolundan yürüyorsa, ihanetin daniskasını yapar.

Başka bir hainin torununu da, T.C. Başbakanlık binasındaki makamında
davul-zurna ile ağırlar!

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

-Adamın dedesi ve dedesinin babası Hazar Yahudileriyle beraber Kafkaslarda Müslüman -Türk katliamı yaptıysa ve sen de bu kuşağın torununu ülkenin tepe noktalarından birine oturttuysan, adam Türkiye’yi bölmek isteyen Ermeni çetelerinin adamını kendisine danışman yapar.

Cumhuriyete-Laiklik ilkesine- Demokrasiye- çağdaşlığa düşman olup, kendi Şeyhliğini ve gücünü korumak için binlerce zavallıyı silahlandırıp, devlete isyan ettiren ve
binlerce cana kıymış eşkıyanın torunlarının ayaklarına gider.

Niçin şaşırıyorsunuz ki?

İhanetin nedeni olmaz, hainin sütünde vardır ihanet!
Ama her ihanetin mutlaka bir bedeli olur!

Bu hainler için;

Cumhuriyet Dönemi, zulüm dönemidir!
Cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşları, işkenceci – asimilasyoncu – inkârcı
ve din düşmanıdırlar!

Bu hainler için;

Muaviye yanlıları Yezid taraftarları!

Öcalan ve Kandildeki çıyanlar!

İngiliz Ajanı-Feodal Derebeyi-Şeyh Bozuntusu Çete Reisi Şeyh Said!

Amerika’nın maaşlı memuru diktatör – binlerce Türk Askerinin katili Barzani!

İngiliz Ajanı Yunanistan elemanı İskilipli Atıf Hoca!

Damat Ferit-Bedirhanlar Özallar-Topbaşlar-Kalyoncular-Halid-i Bağdadi-
Seyit Taha-Berzenciler- Reza Zarraf gibiler, makbul adamlardır…

Ne demiş atalarımız; Hoca hocayı tekkede, it iti dakkada bulur!

Bu kafadaki adamlardan Demokrasi-Hukuk Devleti-Dürüstlük bekleyen insanlara
çok şaşırıyorum.

Bunlar demokrasimizin, Türklüğün, Türk Vatanının, Türk Milletinin sırtına yapışmış sülüklerdir.

Bunlara “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazan levhalar batar, derhal indirtirler!
Fakat PKK ve Kürdistan paçavralarının asılmasına ses çıkarmazlar!

Geçmişte yaşanan acı olayları çarpıtırlar ve Türk Devletine-Cumhuriyetin Kurucularına hakaret ederler. Ama 54 bin insanımızın yaşamını söndüren yılan çetesi ile görüşürler!

Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanını “Terör Örgütü Lideri” diye zindana atarlar, PKK Narko-Terör örgütünün lideri ile kucak kucağa olurlar.

Türk Milleti ayağa kalkmadığı, kendi haklarına, kendi demokrasisine sahip çıkmadığı takdirde bu ihanet düzeni Türkiye parçalanıncaya kadar devam eder.

Herkes demokratik yollarla hakkını-hukukunu korumayı, direnmeyi, demokratik tepkisini kullanmayı öğrendiğinde bu şarlatanlar layık oldukları Ortaçağa kaçacaklardır.

Tekrar tekrar söylüyorum: Çare var, çaresiz değilsiniz.
Çare sizsiniz…