Etiket arşivi: erken seçim

Doğal aday: Kılıçdaroğlu mu, Erdoğan mı?

GÜNCEL15.12.2022, BİRGÜN

-CB seçimini tıkayan madde 96’daki çoğunluk kuralı, TBMM için, “bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır” şeklinde değiştirildi.

-CB’nin halk tarafından seçilmesi (md.101) öngörüldü.

Ne var ki, Anayasa halkoylamasından önce TBMM, Cumhurbaşkanı’nı seçti. 367 krizini yaratan nitelikli çoğunluk kuralı da değiştirildiğinden TBMM, sonraki seçimleri sorunla karşılaşmaksızın yapabilecekti.

Dahası, halkoylaması sürecinde Anayasa’ya CB ile ilgili geçici bir madde eklendi ama, halkın seçmesine ilişkin kuralına dokunulmadı.

Böylece, asıl nedenin 367 krizi değil, siyasal rejim değişikliği yolunu açmak olduğu doğrulandı.

Nitekim, 2014’te seçilen ve Başbakanlık makamından Cumhurbaşkanlığı makamına geçen Sn. Erdoğan, Anayasal rejimi sorgulamaya başladı: “Parlamenter rejim bekleme odasına alınmıştır.

Aynı kişi, 24 Haziran 2018’de 2’nci kez CB seçildi.

Cumhurbaşkanı seçimi, Türkiye kamuoyu gündemini meşgul eden öncelikli bir konu oldu. Nitekim, 2018 seçimlerinden hemen sonra başlayan ve adaylar üzerinde yürütülen tartışma, seçimlere dek sürecek görünüyor.

Bu tartışma da bilgi kirliliği yaratılarak yürütülüyor. Özellikle Cumhur İttifakı çevreleri, Sn. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinde, yoğun bir karalama kampanyası yürütürken, Sn. Erdoğan “doğal aday”mış izlenimi yaratmaya çalışıyor. Oysa, adaylığı için, kendi deyişi ile “topal ördek” benzetmesi geçerli.

ADAY OLABİLİR…

Görevdeki Cumhurbaşkanı, olağan seçim dönemi başlamadan TBMM 360 oy ile erken seçim kararı alırsa aday olabilir. Çünkü, şu anda CB görevinin 2’nci döneminde.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” (md.116).

Erdoğan’ın ilk dönemini saymayan görüş geçerli değil;

  • Çünkü, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” (md.101/2),
    2007 değişikliğinde kabul edildi. Sonraki değişikliklerde bu maddeye dokunulmadı.

Bu nedenle, kişi ile ilgili bu hüküm, Erdoğan için de geçerli. Buna karşılık, eğer TBMM erken seçim kararı alırsa, aynı kişi 3. kez aday olabilir. (AS: Anayasa m.116/3)

HANGİ AT?

367 mağduriyeti benzeri bir mağduriyet üretilebilir mi? Hayır çünkü, ikisi nitelik olarak birbirinden farklı:

– Nitelikli çoğunluk uygulamasına ilişkin olan 367 sorunu, 2007 Anayasa değişikliği ile aşıldı.

-3’üncü kez adaylık ise, Anayasa tarafından açıkça hükme bağlanmış olup, “kişi eksenli” bir düzenlemeye açık bir biçimde istisna getirilmiştir: TBMM’nin erken seçim kararı.

  • Kısacası, görevdeki CB’nin, zamanında yapılacak veya kendi kararı ile yapılacak bir erken seçimde aday olamayacağı gerçeğini dillendirmek, “mağduriyet malzemesi” oluşturmaz.

Buna karşılık, Anayasa’ya aykırı biçimde aday olursa, evet sonucu elde etmek için devlet organları bütününü seferber ederek, “atı alan Üsküdar’ı geçti” sözünü yinelemeye yönelik her türlü aracı meşru göreceği konusunda kuşku yok.

Atı alan Üsküdar’ı geçti” deyişi aslında, ‘alan’ değil, ‘çalan’ olduğu görüşünü de kaydedelim.

DOĞAL ADAY

Buna karşılık, Millet İttifakı ve 6’lı Masa mimarı olarak Sayın Kılıçdaroğlu, hukuken ve siyasal olarak doğal aday özelliğine sahip. Kuşkusuz Millet Masası bileşenleri de bunun farkında. Ne var ki, siyasal sorumluluk sahibi kişilerin öznel açıklamaları, Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY) yanlılarına bulunmaz bir fırsat veriyor. Sorumsuzca yapılan açıklamaları, bilgi kirliliği eşliğinde tepe tepe kullanmak, yandaşlar için bulunmaz fırsat.

Haliyle, siyasal iktidarın el değiştirmesine gölge düşürücü her açıklama, Saray’a yarıyor.

ERDOĞAN BİR DAHA CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAMAZ

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..
Bkz. Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

Bölüm 1               :
Anayasamızın 101’nci maddesi; “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir” der.

Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te ilk defa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulunun 12 nci Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/hxapq5c.jpeg

Aynı Erdoğan, 24 Haziran 2018 yılında İKİNCİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulu’nun 13 üncü Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/9jvu5tj.jpeg

  • Bu durumda, Erdoğan 3 üncü kez Cumhurbaşkanlığı seçiminde ADAY OLAMAZ!

Anayasamızın 116 ncı maddesi ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı BİR DAHA ADAY OLABİLİR demektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu Meclisin “Seçimlerin Yenilenmesine” karar vermesi şartıdır.

Seçimlerin yenilenmesi için YSK’nın verdiği en son karar, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin “YENİLENMESİ KARARIDIR” Bu kararda, seçimi kazanan İmamoğlu’na verilen MAZBATA, YSK tarafından iptal edilmiş ve SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmiştir.

Eğer TBMM Seçimlerin Yenilenmesine karar verirse, YSK’nın önce 13’üncü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mazbatasını iptal etmesi gerekir. Bu durumda 24 Haziran 2018’den bu yana yapılan tüm işlemler, atılan imzalar, örtülü ödenek harcamaları tartışmalı hale gelecektir. (AS : Hayır, TBMM buna yetkili değil. Bu yetki tekil -münhasır- olarak YSK’nin. TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararı “erken seçim” ile eşdeğer.)

TBMM “Erken Seçim” kararı alırsa, Erdoğan aday olamayacaktır. Çünkü Anayasamızda, “Erken Seçim” değil, “Seçimlerin Yenilenmesi” yazmaktadır.
TBMM “Seçimlerin yenilenmesine” karar verse bile Erdoğan yine CB Adayı olamayacaktır.
(AS: TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır..)
Size sunulan iki adet Mazbata bunun kanıtıdır.
Eğer YSK, tüm bu şartlara rağmen (koşullara karşın) Erdoğan’ın adaylığına izin verirse, “Anayasayı İhlal Suçu” işlemiş olur ki, YSK’nın tüm üyeleri yargılanmaktan kurtulamaz…

  • Sonuç : Erdoğan CB Adayı Olamaz. Kararımız Yasal ve Net!

Bölüm 2              :
6’lı İttifakın iki önderi Kılıçdaroğlu ve Akşener, “Erdoğan’ın mağdur olmaması” gibi saçma bir gerekçe için, seçimlerin 14 Mayıs 2023’e alınabileceğini, böylelikle Erdoğan’ın aday olmasının önünü açacaklarını ısrarla söylemektedirler. (CHP Sözcüleri; en son CHP İstanbul Mv. Gökhan Zeybek, İYİ Parti Mv. ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray’ın Uğur Dündar’a verdiği röportaj)

Bu durum anlaşılabilir değildir. Anayasamız, Erdoğan dahil hepimizi bağlar. Anayasa emirlerine uymak ne zamandır mağduriyet sebebidir ki? Yoksa “Bu Anayasa Erdoğan’ı bağlamaz” diye bir hüküm mü var?
21 sene Türkiye’yi babasının takası gibi yöneten biri, niçin mağdur olsun ki?
Ayrıca Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti, neden ısrarla 14 Mayıs 2023 tarihini söylerler?

Bildiğiniz gibi AKP-MHP’nin birlikte hazırladıkları ve Cumhur İttifakına en az 50 MV daha kazandıracak “Yeni Seçim Kanununun” yürürlük tarihi 6 Nisan 2023’tür. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim AKP’ye 50 MV ikram etmektir.

  • 6’lı Masa, AKP’nin taşeronu mudur?

TBMM – YSK ve 6’lı İttifak veya 35-40 tane SATILIK Milletvekili, Anayasayı yok sayan bu kararı verir ve Erdoğan CB adayı olursa, neden CHP ve İYİP daha fazla MV çıkarabilecekleri mevcut yasa ile kendi yararlarına, Cumhur İttifakının zararına olacak “şu anki Seçim Kanunu” ile seçim istemezler?”

Erken Seçim denen yasa tanımazlığı yapacaksanız, niçin Şubat veya Mart ayında yapmazsınız? Deniz Baykal’ın, “Erdoğan’ın seçilme yasağını kaldırmasının yeni formatını mı Türk Milletine dayatacaksınız?

Önümüzdeki haftalarda, kimlerin “Emperyalist patronlarının emrine uyup, Light AKP rolüne soyunacaklarını” beraberce göreceğiz!

Sonuç              :

  • AKP ve Erdoğan devri bitmiştir.
  • Sıra, Atatürk Düşmanı Light AKP’ye gelecektir!
  • Kararımız Yasal ve nettir.

Rahat uyu Atam! Öz evlatların nöbettedir…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 11 Kasım 2022.
=========================================

Dostlar,

İlkesel olarak Sn. Serdaroğlu ile aynı düşüncedeyiz.
Aşağıdaki düşüncelerimizi 17 Ekim 2022’de web sitemizde paylaşmıştık, yineleyelim :
(Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

“Mağduru oynamasın” ve / veya bu iklimle RTE aday olursa oylarımız artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla aşağıda veriyoruz :

Anayasa md. 101/2 : “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Anayasa, bir kişinin üçüncü kez aday olabilmesi için tek bir ayrık (istisnai) durum tanımlıyor:

Anayasa md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”

Sn. Serdaroğlu’nun yazısında ayraç içinde verdiğimiz üzere; ayrıldığımız yer şu :

TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır. YSK’nin usulsüzlük temelli “seçimlerin yenilenmesi” kararı ile aynı sonucu doğurmaz; salt erken seçime gidilir.

Sözcük oyunları ile Erdoğan’a 3. kez CB adayı olma yolu açılamaz. Bu durum çok net ve kesindir.
Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin yararına (lehine) kurallar içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).

Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine, Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.

Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur.

Üstelik 3. kez ve TEK ADAM ucube rejiminin olağanüstü  sultanlık yetkileriyle Cumhurbaşkanlığı ?!??!! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE?
Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları asla hak etmiyor.

ABD’de neden Başkanlık en çok 2 dönem, 4+4=8 yılla sınırlı örneğin??
***
2017 şaibeli / hileli Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan’ın yararına (lehine) yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.

Buna ek olarak, değiştirilen, 1982 Anayasası’nın tümü değil, kimi hükümleridir.

Dolayısıyla yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.

10 Ağustos 2014’te gerçekleşen ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi “bir başka Anayasa” kapsamında değildir. Erdoğan, 24 Haziran 2018’de 2. kez Cumhurbaşkanı seçilmiş ve bu seçim de halen yürürlükteki 1982 Anayasasının 6771 sayılı yasa ile yapılan değişklikleri bağlamında olmuştur.

  • Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak
    KESİNLİKLE O – LA – NAK – SIZ – DIR!

Ancak, TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet Anayasaya açıkça aykırı bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır!?

  • Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır.
    Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
    Hukuk (yasalar) önünde herkes eşittir (Anayasa md. 10).

Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Cumhurbaşkanı adayları koşulları yerine getirerek YSK’ye başvuracak ve bu Anayasal Kurul, seçime katılabilecekleri belirleyerek kamuoyuna duyuracaktır. YSK’nin bu bağlamdaki yargısal kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).

  • YSK’nin, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
    bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!

Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi.. Türkiye bunu kaldıramaz.

Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve islami federasyon altında parçalanmasının kapılarını ardına dek açacaktır.

Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!

  • Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir toplumsal tabanla,
    hazırlanan ve rap rap yaklaşan bu lanetli oyunu bozmak zorundadır.

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 15 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimci
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Erken seçim göründü!

Erken seçim göründü!

31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’de kritik değişiklikler oldu. AK Parti’nin 3 büyükşehirde kaybetmesi, İstanbul’da yapılan ikinci seçimde oy kaybının 1 milyona yaklaşması, iktidar partisi adına yeni bir sürecin başlayacağının ön gösterimi gibiydi. Nitekim öyle de oldu.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile “Kontrollü kriz”in kendisi için olumlu sonuçları olmayacağını gördüğü için, Rusya ile ilişkileri soğutmaya başladı.

YPG ile birlikte hareket eden ABD ile hiçbir şey olmamış gibi yeni bir ortaklığa girildi.

Türkiye’nin aleyhinde olduğu çok açık bir şekilde görülen, tıpkı Irak’ın kuzeyinin “Kuzey Irak”a dönüştüğü sürecin bir yenisi Suriye sınırımızda başlatıldı.

Birkaç yıl içinde, söz konusu bölge için “Kuzey Suriye”den başka bir telaffuz işitmeyeceğiz.

Zaten, Cumhurbaşkanlığı ve iktidara yakın medya organları Suriye’de sanki farklı bir bölgeymiş gibi “Kuzey Suriye” tanımında ısrarcıydılar. Bundan sonra uluslararası medyada ve siyasilerde de bu tanımlamaları görebiliriz.

Irak’ın kuzeyi, Kuzey Irak’a dönüşürken Türkiye’de terör patladı. Örgütün yıllardır güç topladığı ve yönetildiği yönetim kadrosu da yine Irak’ın kuzeyinden Kuzey Irak’a dönüştürülen bölge içinde. İşte bu tablonun neredeyse aynısını Suriye’nin kuzeyinde kendi ellerimizle gerçekleştirme arifesindeyiz!

İdlip’te konvoyumuzun vurulması

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait konvoyun İdlip’te vurulması önemli bir dönüm noktasıydı. TSK’nın yapmış olduğu açıklama da Türkiye’nin Rusya ile bölgede ortak hareket etmeyeceğini kanıtlıyor.

Milli Savunma Bakanlığı, 3 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği saldırı sonrası şu açıklamayı yaptı:

“İdlib’de 9 Numaralı Gözlem Noktası’na intikal esnasında konvoyumuza bir hava saldırısı düzenlenmiş, 3 sivil ölmüş, 12 sivil yaralanmıştır. Mevcut anlaşmalara ve Rusya ile aramızdaki işbirliği ve diyaloğa aykırı bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz.”

Bu açıklamanın meali; “Bu saatten sonra bölgede Rusya ile ortak hareket edemeyiz” olarak yorumlanabilir.

Yeniden başa dönelim : Dış politikada bu keskin dönüşler ve değişiklikler ile yerel seçim sonuçlarının çok yakın bir ilgisi var. Erdoğan, hiçbir şekilde kaybetmek istemiyor. Çünkü kendisini hem içten hem dıştan sıkışmış hissediyor.

Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, İstanbul’daki seçim sonuçlarını çok yakından takip ediyorlardı. İmamoğlu kaybetseydi muhtemelen parti çalışmalarını erteleyecek ya da vazgeçeceklerdi. Ancak İmamoğlu’nun 2. kez kazanması en çok onları sevindirdi.

Artık kararlı bir şekilde AK Parti’den ayrı hareket edecekler.

Bu ayrılma süreci AK Parti’den ne kadar oy götürür bunu zaman gösterecek. Ancak şu anki tahminler % 5 oy kaybı ile Erdoğan’ın tek başına iktidarının önüne geçeceğini gösteriyor.

Dolayısıyla Erdoğan’ın, Devlet Bahçeli ile yapmış olduğu ittifak büyük önem taşıyor. Bahçeli’nin ayrılması veya Erdoğan ile ters düşmesi AK Parti’nin bugün iktidardan uzaklaşması anlamına geliyor.

Bu durumu gören Erdoğan, Bahçeli ile diyaloğunu her geçen gün artırmak istiyor. AK Parti içindeki itirazlara rağmen MHP ile ittifak bir şekilde ayakta tutuluyor.

Bahçeli’nin, İYİ Parti‘ye “Dava arkadaşlarım aramıza dönün” açıklaması da aslında temelsiz bir girişim değil. İYİ Parti kurumsal ya da bireysel anlamda Cumhur İttifakı‘na çekilmek isteniyor.

Muhtemelen, HDP’li belediyelere kayyum atanması Bahçeli’nin evinde yapılan buluşmada konuşulmuştu. Bu minvalde ilerleyen günlerde çok daha farklı hamleler de gelebilir.

İYİ Parti tüm bu gelişmeler karşısında nasıl bir tavır takınacak merak konusu. Çünkü şu anda Türkiye’nin kararı ve refleksi en merak edilen partilerinden biri haline geldiler.

Tüm siyasi partiler görüşlerini açıklamışken, tek açıklama yapmayan İYİ Parti oldu.

“Destekliyoruz” deseler, muhalefet eleştirecek. “Desteklemiyoruz, yargı karar vermeli” deseler parti içinden eleştiri gelecek.

Son günlerde parti yönetim kademesinin geçmişte yaptıkları konuşmaların ortaya çıkması da bu kapsamda değerlendirilmeli.

İYİ Parti’nin denetimindeki milliyetçi oylar kaydırılmak isteniyor. İYİ Parti‘nin belirli konularda tam ne yapacağını, nerede duracağını, nasıl tepki vereceğini bilememesi de bu kaydırma sürecine katkı sağlıyor.

Toparlamak gerekirse; İdlip’te konvoyumuzun vurulup Rusya’nın suçlanması, ABD ile güvenli bölge çalışmalarının yapılması, Seçimlerden önce Öcalan’ın mektubunu yayınlayan refleksin HDP’li belediyelere kayyum ataması, Bahçeli’nin milliyetçi söylem dışında farklı tartışmalara girmemesi,

İYİ Parti ile ilgili yapılan yayınlar ve parti içindeki kararsızlıklar…

  • Tüm bu gelişmeler ufukta erken seçim olduğunu gösteriyor.

Erdoğan, kendi denetiminde olan bir erken seçime giderek hem parti içindeki ayrılışların önüne geçmek hem de ABD ile ilişkileri yeniden düzeltmek istiyor. Bu süreçte muhalefetten bazı isimlerin Demirtaş’ın doğum gününü kutlaması ve bunu basına servis etmeleri ise milliyetçi seçmeni rahatsız ediyor.

  • Erdoğan, “HDP’yi eleştiren Kürtçüleri, ABD’yi ve milliyetçileri” yanına alarak baskın erken seçim düşüncesini benimsemiş gibi.

Onur Öymen’in Seçim Sonuçları ve Koalisyon İrdelemesi

Onur Öymen’in
Seçim Sonuçları ve Koalisyon İrdelemesi

Portresi_ATA_ile
Koalisyon hesaplarından önce bu seçimleri bütün partilerin kapsamlı bir şekilde değerlendirmesi gerek. Yani AKP neden
9 puan dolayında oy yitirdi? Halk hangi politikalara ve söylemlere tepki gösterdi?

 
Halk ne mesaj verdi?

Halka göre AKP’siz bir koalisyon, CHP, MHP, HDP arasında kurulabilir. Bu olmazsa CHP, MHP azınlık koalisyonu kurulur, HDP ise bu koalisyona dışarıdan destek verir. Buna da yanaşmayanlar AKP ile bir koalisyon kurulmasının sorumluluğunu da taşırlar. Eğer partiler arasında uzlaşma olanaklı olmazsa erken seçim kaçınılmaz duruma gelir. Seçime dek geçecek süre içinde barajın indirilmesi,
insan haklarında iyileştirmeler, yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayan durumların düzeltilmesi, seçim yasasında düzenlemeler, yolsuzlukların üzerine gidilmesi gibi iyileştirmeler yapılabilir. Bu mu daha iyidir, yoksa, şimdiye dek AKP’nin izlediği politikaları sürdürerek, kendi önceliğinde devletin bütün olanaklarını da kullanarak
bir azınlık hükümeti olarak seçime girmesi mi daha iyidir?

Herkes hesabını iyi yapmalı.
Sorun şuradadır                 :
Halkın iradesini yansıtan bir koalisyon mu kurulacak yoksa başka iradeleri yansıtan bir koalisyon mu kurulacak? Daha 1. günden basında Amerika’nın AKP-CHP koalisyonu istediği ile ilgili haberler çıktı. TÜSİAD şöyle bir koalisyon istiyor, medya patronları böyle bir koalisyon istiyor diyorlar. Türkiye’yi onların isteklerine göre mi,
yoksa halkın isteğine göre mi biçimlendireceğiz.

CHP başarılı olmuş mudur?
Maalesef başarılı olmuştur diyemiyorum.

Çünkü Cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş ölçüde yıpranmış bir iktidarla mücadele eden ana muhalefet partisi, iktidar oylarında büyük bir düşüş yaşanmışken kendi oylarını yükseltememişse, bunu başarı sayamayız. Başka bir partinin Meclise girmesi sayesinde iktidar çoğunluğunu kaybetmişse, bu ana muhalefet partisinin başarı hanesine yazılamaz. Hiçbir parti, başka bir partinin başarısına sevinemez. Burada bir yanlışlık var.
Sizin sevineceğiniz, kendi partinizin başarısıdır

İktidar partisi lideri seçimden birkaç gün önce çoğunluğu sağlayamazsa istifa edeceğini söyledi, Bunu ya hiç söylemeyeceksiniz ya da söylediyseniz gereğini yapacaksınız. Bu bütün partiler için geçerli. Türkiye yeni seçimlere çağdaş demokrasilerin ölçüleriyle girebilse, Türkiye’de çok şey değişecek. Burada herkes kendi önceliklerini ikinci plana itip, Türkiye’yi çağdaş bir demokrasi haline getirmeye çalışmalıdır.

Gelişmeleri bir ölçüde HDP’nin tavrı tayin edecek

– Eğer HDP gerçekten bir özeleştiri yapıp da,
– Terör örgütü ile bütün bağlarını kestiğini,
– Şiddeti ve terörü hiçbir şekilde desteklemeyeceğini

ortaya koyarsa göreceğimiz tablo başka olacaktır. Ama hala terör örgütü liderine bağımlı olduğu, hala terör örgütü liderinin söylemlerini, eylemlerini reddetmediği gibi bir izlenim sergilerse başka olacaktır. Bu anlamda, burada kilit parti HDP’dir.

Eğer MHP ile HDP arasında gerçekten bir uyuşmazlık varsa, o zaman demokrasinin eksiklerini giderecek önlemler alıp erken seçime gitmek koşuluyla HDP dışarıdan bir CHP-MHP koalisyonuna destek verebilir. Azınlık hükümeti kurulur. Azınlık hükümeti anti-demokratiktir diyemeyiz.

Dünyada birinci gelen partinin katılmadığı koalisyonların örneği çok

Biz AKP ile koalisyon yaparız dediğiniz takdirde, AKP sizin şimdiye dek eleştirdiğiniz noktalarda geri adım atacak mı, ona bakmak gerek. Örneğin yolsuzluklar,
yargı bağımsızlığı, eğitim konularında sizin ısrarla yakındığınız, açıkça karşı çıktığınız konularda geri adım atacak mı? Yoksa, “şimdiye dek yaptığım her şeyi ben sahipleniyorum, siz onları sineye çekeceksiniz mı diyecek? Bunları içiinize sindirirseniz, şimdiye dek verdiğiniz mücadeleyi kimse ciddiye almaz.

Erken seçime gidilecekse, bütün partilerin bir özeleştiri yapması ve seçimlerde başarılı olmak için belki yeni kadrolarla, yeni politikalarla, yeni söylemlerle ortaya çıkmaları gerek.
*****
Bu gün (12.6.2015) Kanal A’nın son seçimlerle ilgili sorularına verdiğim yanıtlar
özetle böyle

Saygılar, sevgiler.
Onur Öymen

==========================================

Dostlar,

Koalisyon hükümeti kurulması görüşmelerinin “resmen” hız kazanacağı bu günden (13.07.2015) başlayarak.. AKP karşsısındaki 3 parçalı muhalefet partilerinin özellikle dikkate alması gereken noktaları Sn. Öymen 1 ay önce paylaşmıştı..

Anımsamakta ve anımsatmakta yarar var…

Biz ise seçimden hemen sonra bu sitenin manşetine koyduğumuz görüşleri sürdürüyoruz :

AKP DIŞINDA BİR HÜKÜMET KURULMALI ve
YASAL HESAPLAR MUTLAKA SORULMALIDIR!

Geçerli oyların % 60’ı AKP karşıtıdır. Seçime katılmayan %16 da AKP oyu değil elbette!
Toplam 57,7 milyon kayıtlı seçmen içinde AKP oyları 18,863 milyon ile gerçekte 1/3 bile değildir (%32,7)! Her 3 kişiden 2’si gerçekte AKP karşıtıdır. Geçerli oyların %41’ini alan AKP’nin TBMM’de temsil oranı ise, ucube barajlı d’Hond’t sistemi sayesinde % 47 olarak yansımıştır. CHP, MHP ve HDP mut – la – ka uzlaşmalı ve AKP dışında
hükümet olmalıdır. Muazzam yolsuzlukların hesabı mutlaka sorulmalı,
Erdoğan sınırlanmalı, ülke normalleştrilmeli, ve Irak – Suriye’de sürüdürülen
kanlı ve ülkemizi de bölücü serüvene…… derhal son verilmelidir.

Sevgi ve saygı ile.
13 Temmuz 2015, Tunceli

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com