Etiket arşivi: AYTUN ÇIRAY

ERDOĞAN BİR DAHA CUMHURBAŞKANI ADAYI OLAMAZ

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..
Bkz. Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

Bölüm 1               :
Anayasamızın 101’nci maddesi; “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir” der.

Erdoğan, 10 Ağustos 2014’te ilk defa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulunun 12 nci Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/hxapq5c.jpeg

Aynı Erdoğan, 24 Haziran 2018 yılında İKİNCİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
(Yüksek Seçim Kurulu’nun 13 üncü Cumhurbaşkanı Mazbatası) https://i.hizliresim.com/9jvu5tj.jpeg

  • Bu durumda, Erdoğan 3 üncü kez Cumhurbaşkanlığı seçiminde ADAY OLAMAZ!

Anayasamızın 116 ncı maddesi ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı BİR DAHA ADAY OLABİLİR demektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu Meclisin “Seçimlerin Yenilenmesine” karar vermesi şartıdır.

Seçimlerin yenilenmesi için YSK’nın verdiği en son karar, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin “YENİLENMESİ KARARIDIR” Bu kararda, seçimi kazanan İmamoğlu’na verilen MAZBATA, YSK tarafından iptal edilmiş ve SEÇİMLERİN YENİLENMESİNE karar verilmiştir.

Eğer TBMM Seçimlerin Yenilenmesine karar verirse, YSK’nın önce 13’üncü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mazbatasını iptal etmesi gerekir. Bu durumda 24 Haziran 2018’den bu yana yapılan tüm işlemler, atılan imzalar, örtülü ödenek harcamaları tartışmalı hale gelecektir. (AS : Hayır, TBMM buna yetkili değil. Bu yetki tekil -münhasır- olarak YSK’nin. TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararı “erken seçim” ile eşdeğer.)

TBMM “Erken Seçim” kararı alırsa, Erdoğan aday olamayacaktır. Çünkü Anayasamızda, “Erken Seçim” değil, “Seçimlerin Yenilenmesi” yazmaktadır.
TBMM “Seçimlerin yenilenmesine” karar verse bile Erdoğan yine CB Adayı olamayacaktır.
(AS: TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır..)
Size sunulan iki adet Mazbata bunun kanıtıdır.
Eğer YSK, tüm bu şartlara rağmen (koşullara karşın) Erdoğan’ın adaylığına izin verirse, “Anayasayı İhlal Suçu” işlemiş olur ki, YSK’nın tüm üyeleri yargılanmaktan kurtulamaz…

  • Sonuç : Erdoğan CB Adayı Olamaz. Kararımız Yasal ve Net!

Bölüm 2              :
6’lı İttifakın iki önderi Kılıçdaroğlu ve Akşener, “Erdoğan’ın mağdur olmaması” gibi saçma bir gerekçe için, seçimlerin 14 Mayıs 2023’e alınabileceğini, böylelikle Erdoğan’ın aday olmasının önünü açacaklarını ısrarla söylemektedirler. (CHP Sözcüleri; en son CHP İstanbul Mv. Gökhan Zeybek, İYİ Parti Mv. ve Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray’ın Uğur Dündar’a verdiği röportaj)

Bu durum anlaşılabilir değildir. Anayasamız, Erdoğan dahil hepimizi bağlar. Anayasa emirlerine uymak ne zamandır mağduriyet sebebidir ki? Yoksa “Bu Anayasa Erdoğan’ı bağlamaz” diye bir hüküm mü var?
21 sene Türkiye’yi babasının takası gibi yöneten biri, niçin mağdur olsun ki?
Ayrıca Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti, neden ısrarla 14 Mayıs 2023 tarihini söylerler?

Bildiğiniz gibi AKP-MHP’nin birlikte hazırladıkları ve Cumhur İttifakına en az 50 MV daha kazandıracak “Yeni Seçim Kanununun” yürürlük tarihi 6 Nisan 2023’tür. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim AKP’ye 50 MV ikram etmektir.

  • 6’lı Masa, AKP’nin taşeronu mudur?

TBMM – YSK ve 6’lı İttifak veya 35-40 tane SATILIK Milletvekili, Anayasayı yok sayan bu kararı verir ve Erdoğan CB adayı olursa, neden CHP ve İYİP daha fazla MV çıkarabilecekleri mevcut yasa ile kendi yararlarına, Cumhur İttifakının zararına olacak “şu anki Seçim Kanunu” ile seçim istemezler?”

Erken Seçim denen yasa tanımazlığı yapacaksanız, niçin Şubat veya Mart ayında yapmazsınız? Deniz Baykal’ın, “Erdoğan’ın seçilme yasağını kaldırmasının yeni formatını mı Türk Milletine dayatacaksınız?

Önümüzdeki haftalarda, kimlerin “Emperyalist patronlarının emrine uyup, Light AKP rolüne soyunacaklarını” beraberce göreceğiz!

Sonuç              :

  • AKP ve Erdoğan devri bitmiştir.
  • Sıra, Atatürk Düşmanı Light AKP’ye gelecektir!
  • Kararımız Yasal ve nettir.

Rahat uyu Atam! Öz evlatların nöbettedir…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 11 Kasım 2022.
=========================================

Dostlar,

İlkesel olarak Sn. Serdaroğlu ile aynı düşüncedeyiz.
Aşağıdaki düşüncelerimizi 17 Ekim 2022’de web sitemizde paylaşmıştık, yineleyelim :
(Anayasaya karşı hile! | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)

“Mağduru oynamasın” ve / veya bu iklimle RTE aday olursa oylarımız artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla aşağıda veriyoruz :

Anayasa md. 101/2 : “Bir kimse en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Anayasa, bir kişinin üçüncü kez aday olabilmesi için tek bir ayrık (istisnai) durum tanımlıyor:

Anayasa md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”

Sn. Serdaroğlu’nun yazısında ayraç içinde verdiğimiz üzere; ayrıldığımız yer şu :

TBMM’nin “Seçimlerin Yenilenmesi” kararı “Erken Seçim” ile eşanlamlıdır. YSK’nin usulsüzlük temelli “seçimlerin yenilenmesi” kararı ile aynı sonucu doğurmaz; salt erken seçime gidilir.

Sözcük oyunları ile Erdoğan’a 3. kez CB adayı olma yolu açılamaz. Bu durum çok net ve kesindir.
Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin yararına (lehine) kurallar içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).

Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine, Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.

Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur.

Üstelik 3. kez ve TEK ADAM ucube rejiminin olağanüstü  sultanlık yetkileriyle Cumhurbaşkanlığı ?!??!! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE?
Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları asla hak etmiyor.

ABD’de neden Başkanlık en çok 2 dönem, 4+4=8 yılla sınırlı örneğin??
***
2017 şaibeli / hileli Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan’ın yararına (lehine) yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.

Buna ek olarak, değiştirilen, 1982 Anayasası’nın tümü değil, kimi hükümleridir.

Dolayısıyla yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.

10 Ağustos 2014’te gerçekleşen ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi “bir başka Anayasa” kapsamında değildir. Erdoğan, 24 Haziran 2018’de 2. kez Cumhurbaşkanı seçilmiş ve bu seçim de halen yürürlükteki 1982 Anayasasının 6771 sayılı yasa ile yapılan değişklikleri bağlamında olmuştur.

  • Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak
    KESİNLİKLE O – LA – NAK – SIZ – DIR!

Ancak, TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet Anayasaya açıkça aykırı bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır!?

  • Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır.
    Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
    Hukuk (yasalar) önünde herkes eşittir (Anayasa md. 10).

Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Cumhurbaşkanı adayları koşulları yerine getirerek YSK’ye başvuracak ve bu Anayasal Kurul, seçime katılabilecekleri belirleyerek kamuoyuna duyuracaktır. YSK’nin bu bağlamdaki yargısal kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).

  • YSK’nin, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
    bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!

Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi.. Türkiye bunu kaldıramaz.

Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve islami federasyon altında parçalanmasının kapılarını ardına dek açacaktır.

Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!

  • Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir toplumsal tabanla,
    hazırlanan ve rap rap yaklaşan bu lanetli oyunu bozmak zorundadır.

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 15 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimci
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Akp’yle aranıza mesafe koyun

YILMAZ ÖZDİL

SÖZCÜ, 9 Nisan 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Tam kapandık, olmadı. Hafta sonu kapandık, olmadı.
Akşamları kapandık, olmadı. Restoranları kapattık, gene olmadı.

Bu işten kurtulmak istiyorsak… Hiç denenmeyen yöntemi öneriyorum.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
“Lebaleb” doldurulan Akp kongrelerine gitmiş tanıdığınız varsa mesela, aranıza sosyal mesafe koyun, görüşmeyin.

“Virüsten korunmak için dut pekmezi yiyin, köme yiyene pestil yiyene korona bulaşmaz, kar yağışı mikropları öldürür” diyen… Akp kongrelerini “tıklım tıklım” dolduranlara “maşallah barekallah” diyen asrın liderimizle aranıza sosyal mesafe koyun, dinlemeyin.

“Şeffaf bilgi aktarıyoruz, salgın başladığından beri Türkiye’de toplam ölüm sayısı bile azaldı, her vaka hasta değildir, ulusal çıkarları korumak için pozitif çıkanları açıklamıyoruz, açılan sınıflarda açılmayanlara göre vaka düşüşü görüyoruz, salgın kontrol altına alındı, katıldığım cenazenin kalabalık olabileceğini öngöremedim, herkese yetecek kadar aşımız var, günde iki milyon kişiyi aşılayacağız, lebaleb kongreleri gündemde tutmanın kimseye faydasının olmadığı kanaatindeyim” diyen sağlık bakanımızla aranıza sosyal mesafe koyun, Fahrettinden masallara kanmayın.

“Salgınla mücadelede dünyanın en başarılı ülkesiyiz, dünyanın en iyi hastanelerine sahibiz, Almanya şehir hastanelerimizi kıskanıyor, virüse karşı yerli ilaç ürettik, yerli aşımız hazır, sağlık sistemi çöken ABD’ye tıbbi yardım yaptık, sağlık bakanımıza Nobel ödülü verilmeli, Tbmm madalyası verilmeli, Kadir Savun gibi babacan, örnek devlet adamı” diyen Akp medyasıyla aranıza sosyal mesafe koyun, yalaka pozitif’in virüs pozitif’ten daha tehlikeli olduğunu unutmayın.

Bilim kurulu olması gerekirken “ne biliim” kurulu haline gelenlerle aranıza sosyal mesafe koyun,
Ahmet Saltık, Kayıhan Pala, Esin Davutoğlu Şenol,
Bengi Başer, Gaye Usluer
gibi, varlığıyla onur duyduğumuz profesörlerimize
kulak verin, yoksa ölürsünüz.


Murat Emir, Aytun Çıray, Mustafa Adıgüzel, Aylin Cesur gibi saygın milletvekillerimizin uyarılarını yakından takip edin, “kongrelerimizde yatay çekim yapıldığı için insanlar üst üste binmiş gibi gözüküyor” diyen Akp milletvekilleriyle aranıza sosyal mesafe koyun, aksi taktirde virüsten olmasa bile gülmekten ölürsünüz.

Biz bize yeteriz” diyerek, iban numarası verenlerle aranıza sosyal mesafe koyun, bağışlarınızın yandaş müteahhitlerin cebine değil, salgında zarar gören gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını istiyorsanız, Chp’li belediyelerin yardım kampanyalarına destek olun.

Market pahalı. Pazar pahalı.
Doğalgaz pahalı. Hayat pahalı…
185 ölü.
193 ölü.
211 ölü.
276 ölü.
İnsan sudan ucuz.

Kader değil bu… İddia ediyorum, düzeltmenin tek yolu var.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
=================================

  • Değerbilirliği için yurtsever ve yürekli, araştırmacı yazar – gazeteci dostumuz Sayın Yılmaz Özdil’e şükranlarımızı sunarız…

    9 Eylül Üniversitesi Hastanesinin 9.4.2021, 16:15’te açıklaması :

  • COVID-19 PANDEMİSİ NEDENİYLE HASTALARIMIZIN DOĞRU VE UYGUN KOŞULLARDA SAĞLIK HİZMETİ ALABİLMESİ İÇİN 12.04.2021 TARİHİNDEN BAŞLAYARAK TÜM POLİKLİNİK RANDEVULARI (ÇOCUK HEMATOLOJI – ONKOLOJİ DIŞINDA) İPTAL EDİLMİŞTLR.

    Son salgın verileri şöyle (9 Nisan 2021) :

  • Hindistan 132 bin, milyon nüfusta 94
    Brezilya
    89 bin, milyon nüfusta 414
    ABD 80 bin, milyon nüfusta 239
    Türkiye 56 bin, milyon nüfusta 667

Yani; nüfusuyla orantılı olarak milyon nüfus başına 9 Nisan 2021 günü yeni tanı konan Kovit-19 hastası sayısı bakımından Türkiye açık ara ile Dünyada birinci!

Ama RTE, 11 Mart 2021 günü, salgının 1. yılında yaptığı yazılı basın açıklamasında, “salgında mücadelede destan yarattık” diyebildi!!??

Hatta bir de kitap yayınlandı; tam anlamıyla algı yönetimi..
Pes dedirtiyor pes…
“Müslüman” bunu yapar mı, halka yalan söyler mi, halkı aldatır m?
Masum insanların yaşam hakkını korumak iktidarın en başta gelen tartışmasız ödevi değil mi?

Ne yapıp edip yeterli, etkili ve güvenli aşı bularak hızla uygulamak gerekiyor.

İdeal olanı, bu yaygın seferberlik aşılmasını ülkeyi 4 hafta TAM KAPATARAK yapmak.

Ancak aşı sağlanamasa da 4 hafta tama yakın kapanma tek çare kaldı, ertelemeden!

Sevgi ve saygı ile. 09 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

 

 

AKP = ERDOĞAN’ın DIŞ POLİTİKA – ASKERİ OPERASYONLARA MAHKUMİYETİ!

AKP = ERDOĞAN’ın DIŞ POLİTİKA – ASKERİ OPERASYONLARA MAHKUMİYETİ!

Bilindiği gibi Sayın Noyan Umruk emekli generaldir. Ayrıca Doktora (PhD) derecesi vardır. Son derece ağırbaşlı ve nitelikli – bilimsel değerlendirmeleri olmaktadır. Önceki gün (21.1.18) abc gazetesi web sitesinde yayımlanan yazısı, ülkemizi AFRİN’e sıcak askeri harekata sürükleyen gelişmelerin ardalanını özlü ve çarpıcı biçimde sergilemekte. (http://ahmetsaltik.net/2018/01/22/suriyede-durumun-vaziyeti/)

Bir kez daha açıkça yazmak – tarihe not düşmek boynumuzun borcudur      :

Mart 2011’de Suriye’nin BOP kapsamında bölünmesi ve İsrail’in 2. İsrail = Büyük Kürdistan ile büyütülerek Ortadoğu egemenliğinin pekiştirilmesi planı uygulamaya kondu. BOP Eşbaşkanı Erdoğan‘a bu görev verildi ve Türkiye bütün legal – illegal araçlarla Suriye’ye daldı. Ancak Suriye yalnız değildi; başta Rusya – İran olmak üzere, Irak, Azerbaycan ve uzaklardan Çin, Almanya gibi ülkeler ABD – İsrail eksenine çıkarları gereği karşı durdular. Suriye bölünse idi, sıra İran ve Türkiye’nin de bölünmesi ile 4 ülkeden koparılacak topraklarla BÜYÜK KÜRDİSTANİsrail güdümünde bir kukla devlet olarak kurulacaktı. Rusya güneyden sınırlanacak, petrol-doğalgaz alanları hem Çin, Rusya hem de Almanya açısından denetim dışı kalacaktı. Rusya’nın sık sık ve kendince pek haklı olarak vurgulayageldiği üzere;

  • SURİYE’nin TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ YAŞAMSALDIR.

Gerçekte bu saptama İran ve Türkiye için de daha az olmayan derecede yaşamsaldır. Unutulmamalı; Suriye ile muazzam uzunlukta, 911 km kara sınırı olan ülke Türkiye’dir. Ayrıca BM Anlaşması uyarınca da sınırların değişmezliği ülkesi uluslararası hukukta yürürlüktedir.

Tarihin diyalektiği öngörüsüz, ufuksuz, kimi hayallerle taşeronluğa, emperyalizmin sopalığına soyundurulan… AKP iktidarını terbiye etti bereket. Bu süreçte Rusya ve İran son derece özverili ve ustaca, sabırla, Erdoğan’ın çok güçlü ve o ölçüde handikap oluşturan narsisistik kişiliğini aşmak için didindiler. Rusya – İran devlet başkanları, yöneticileri kezlerce Ankara’ya geldiler. Çok ustalıklı bir dış siyaset satrancı oynadılar, gerçekten büyük iş çıkardılar, onları kutlarız!
Azerbaycan da öyle.. Esad rejimi ise bu ülkelerin telkinlerine uyarak, yutkunarak sabretti ve ülkemizle doğrudan çatışmadan hep kaçındı. Türkiye’de ise, tüm engellere karşın DEVLET AKLI – BEKA REFLEKSİ Erdoğan’ı zamanla sınırladı.

Sonuçta şimdilerde Türkiye, örn. Afrin operasyonu ile, Mart 2011’de başladığı emperyalist güdümlü taşeron bölücü politikalarının ağır hatalarının bedelini ödemektedir ne yazık ki. Geçtiğimiz yıl da Fırat Kalkanı operasyonu ülkemize son derece ağır bedeller ödetmişti. Her şeyden önce 75 dolayında Mehmedimizi şehit vermiştik. Mali faturanın birkaç milyar dolara erişmiş olması işten bile değildir.

AKP = ERDOĞAN fahiş hatalar yaparak ülkemizi uçurumun kıyısına sürüklemekte, sonra tüm ülke hatta ülke dışından uyarılar – frenlemeler – çabalar – çırpınmalar ve çırılçıplak ortaya çıkan tarihsel gerçekler ile 180 derece dönüş yapılmaktadır.

Sonra da, tüm bunlardan asıl sorumlu olanlar bu kez 1 numara yerli – milli – ulusalcı – vatansever kesilmekte ve eleştirileri, –adeta yansıtma ile– vatan hainliği suçlaması ile boğmaya çalışmaktadırlar. Demokratik bir ülkede bu olabilir mi?

OHAL sopası ile en küçük haklı – doğru muhalefet, suçluluk psikolojisi ile boğulmaktadır.

Çooook daha can sıkıcı olan ise bu partinin VATAN – MİLLET (sıkılmadan ÜMMET diyorlar!) savunucusu kesilmesidir.

BOP ve eşbaşkanlığı, apaçık Türkiye’nin de bölünmesini öngören haritalara dayanıyordu.

Erdoğan Eşbaşkanlığını TV kameraları önünde onlarca kez açıklar ve adeta övünerek itiraf ederken bu gerçeği gör(e)memiş olabilir mi? Hiiiç sanmıyoruz. Ancak ülkemizin namuslu yurtsever direnci, Erdoğan’ı da bu beladan kurtarmış, kurtaracak gibidir. Erdoğan bu kesimlere minnet ve şükran dolu olmalıdır.

Fırat Kalkanı, Afrin harekatı vb. asla ve asla
iç politikada seçime malzeme yapılmamalıdır!

Bu utanç verici olur. Ne var ki tablo öyle görünmüyor. AKP = Erdoğan‘ın ciddi biçimde düşen oyları nedeniyle mutlaka farklı – yeni birşeyler yapmaları ve halkın yurtseverlik duygularını kullanması gerek! İşte asıl kahredici olan budur.. Önceki gün Bursa konuşması niyeti açıkladı!

  • Birilerinin oyları artsın ve  seçim kazansın diye ülkemiz maddi – manevi muazzam bedeller öderken, asker – sivil şehir ve gazi verirken, başlarına roketler düşerken.. gerçeği çırılçıplak görmek…Yalaka basının  gerçekleri ters yüz etmesi ve

    sesini duyurmak için çırpınan aydının ateşten gömleği..(Not : İYİ Parti Gn. Skrt. Dr. Aytün ÇIRAY’ın 21.1.18 günü SÖZCÜ’de
    Emin Çölaşan’ın köşesinde yayınlanan mektubundan kısa bir bölüm yazımızın sonundadır..)

    Keşke tarihi yazanlar, Büyük ATATÜRK‘ün uyarısı gibi yapana sadık kalsa..

    Keşke namuslu tarihçiler, bu olup bitenlerin içyüzünü yazsalar ve bugün değilse bile gelecek kuşaklara olsun bir yarar sağlasa..

  • Kamuoyuna dönük aldatan algı yönetimi kahredici..Siyasal iktidar elbette değişecek ve ülkemizin başına bu yıkımları getiren siyasetçiler mutlaka yargılanacaktır.. Erdoğan dün (22.1.18) Ankara Sanayi Odası ödül töreninde konuşuyordu.. Hamasete ve de salondan gelen alkışa sınır yok, yok, yok! Heyhaaatt.. Peki Afrin – Fırat Kalkanı…  operasyonlarında çarpışan Mehmetçikler içinde AKP vekillerinin – üst düzey yönetcilerinin çocukları – yeğenleri var mı, yoksa onlar zaten ”bedelli askerlik” mi (!) yapmışlardı?Bu arada, vatanın çıkarları için şahinler şahini kesilen iktidara soralım :
  • İşgal edilen Ege ada – adacık – kayalıkları vatan toprağı değil mi?
    Neden son birkaç yıldır susuyor ve bu işgale ses çıkar(a)mıyorsunuz????
    Bunun adı vatana …….. değil de ne??

Not : Konuyla bağlantılı olarak “ERDOĞAN’ın SORUNU GERÇEKTEN ve 
SALT KOPROLALİ Mİ; YOKSA… ?”
başlıklı yazımızı da okumalısınız..

Sevgi, saygı, derin KAYGI ve UMUT ile.
22 Ocak 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com
============================================

Dr. AYTUN ÇIRAY’dan AFRİN operasyonuna ilişkin çok ciddi uyarılar…

AKP’nin yanlış dış politikaları Suriye’de zirve yapmış ve Türk Milleti’ne çok ağır can ve mal kayıplarına neden olmuştur. 2012’de birkaç hafta içinde Şam’da Emevi Camisi’nde cuma namazı kılma gibi ideolojik hayallerle olağan rotasından çıkarılan Suriye politikaları, bugün Türkiye’yi, Irak’ın yaşadığı gibi bir cehenneme sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya bırakabilir. Biz bunu savunup çözümün Suriye ile barıştan geçtiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ancak adına merkez medya denilen medyanın da artık yok olma aşamasına geldiğini üzülerek  görüyoruz… evlâtlarımızın kanlarının boşuna dökülmesini önlemenin tek çaresi Sayın Erdoğan’ın sözde “Milli ve yerli” politikalarının iç yüzünü milletimize anlatmaktan geçiyor… Çünkü AKP’nin dış politikası tam bir fiyaskodur ve bunun bedeli şu an için insanımızın kendi refahından ve mutluluğundan çalınan yüzlerce milyar dolardır. Bu maddi bedel her geçen gün biraz daha katlanmaktadır. Manevi maliyet ise her türlü parasal bedelin üzerindedir ve olumsuz etkileri kuşaklar boyu sürecektir.
* * *
AKP ve yandaşlar Afrin meselesini yine iç politikaya alet etmekte ve seçim süreçlerinde kendi hedeflerine ulaşmak için kullanmak niyetindedir.
Dış politikanın Sayın Erdoğan tarafından şehitler vermemiz pahasına ve tekrar seçilmek için kullanılması ‘yerli ve millî’ sıfatları ile örtülemez…
(SÖZCÜ, Emin Çölaşan’a mektubu, 21.01.2018)