Etiket arşivi: ŞEHİR HASTANELERİ talanı

ADD web TV : AKP’nin Sağlık Politikaları da Çıkmazda.. Ne Yapmalı?

Dostlar,

ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Merkezi web TV’si yayınlarını sürdürüyor.

Yurtsever, güvenilir, ufuk açıcı, Aydınlanmacı ve Bilimsel Akılcılık ekseninde..

İzlenmesini, paylaşılmasını, Ulusumuzun, içinde bulunduğu çok zor koşullarda gerçekleri öğrenebilmesi için çok çok önemli bir kanal. AKP iktidarı 21. yılına girdi 3 Kasım 2022 günü ve seçime yaklaşırken muhalefeti iyice susturma kararında.

Yeni çıkarılan “Sansür Yasası” nın 29. maddesi İktidar karşıtlarının, yazan – çizen – düşünen – konuşan insanların ensesinde tutuluyor ne yazık ki.

Kuşku yok, bu günler de geride kalacak. Türkiye bu gerici – cumhuriyeti yıkmaya kararlı siyasal kadrolara teslim olmayacak.

Hemen her alanda olduğu gibi, sağlık alanında da AKP = RTE iktidarı tam anlamıyla çuvallamış durumda. Örn. sağlık emekçilerine, özellikle hekimlere yönelik çok yönlü şiddet durdurulamıyor, cinayetlere ulaşmış durumda!

On milyonu aşkın insan SGK primini = ek vergiyi ödeyemediği için GSS (Genel Sağlık Sigortası) dışında kaldı ve sağlık hizmetine erişemiyor!

  • GSS örtük iflasta, finansal yoğun bakımda..

AKP = RTE iktidarı, Haziran 2003’ten beri SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM adı altıda Batı Emperyalizmi dayatması politikalarla sağlığı özelleştirmekte, kamuyu geri çekmekte. Tipik olarak ŞEHİR HASTANELERİ TALANI sürdürülmekte! Faturası yüzlerce milyar Dolar!

Değerli ADD emekçisi Mutlu Veziroğlu’nun sorularını yanıtlamaya çalıştık.. 30 dk.

  • AKP’nin Sağlık Politikaları da Çıkmazda.. Ne Yapmalı?

İzlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını dileriz.

Hiç unutulmasın:

  • “Ulusun tüm bireylerinin sağlıklı olmaları için sağlık koşullarını gerçekleştirmek,
    Devlet durumunda bulunan siyasal kuruluşların en BİRİNCİ görevidir.”
    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

Sevgi ve saygı ile. 06 Kasım 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net            profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik

2 Eylül 2021 : 3 Konuşmamız

Dostlar,

1-15 Eylül 2021 arası devre mülk dinlencesi (tatili) için Datça’dayız. Ancak SALGIN ve ülkemizin yakıcı gündemi yakamızı bırakmıyor.

1 ve 2 Eylül akşamı açıklanan “resmi” verileri ile ölümler 300’e değmek üzere; 290 ve 283!

Sabah 09:00’da zoom ortamında ANKA Haber Ajansı‘na bir demecimiz oldu Sn. Cem Hayat’ın istemi ile. Erişkesini (linkini) paylaşacağız.. Ayrıca servis de edilecek medyaya..
Güncelleme : Demecimiz servis edildi.. Epey medya kurumu haberi kullandı. Cumhuriyet Gazetesi, Gerçek Güncem… gibi..
Ayrıntıları web sitemizde bir başka dosyada sunduk, tıklayınız :

http://ahmetsaltik.net/2021/09/03/anka-haber-ajansina-halk-sagligi-haftasi-demecimiz/

Demecimizin video kaydı için lütfen tıklayınız : https://abone.ankahaber.net/static/video/62d78704-f4a1-4205-a836-808a6fac49ed-720.mp4
***
Akşam 18:00’de ARTI TV’den Sn. Fatih Yapıcı ile Şehir Hastanelerini konuştuk..

  • Şehir Hastaneleri adli ve sağlık kapitülasyonudur!
  • Şehir Hastaneleri Lozan Andlaşmasına aykırıdır.
  • Şehir Hastaneleri tipik bir talan aracı ve alanıdır.
  • Şehir Hastaneleri yasasının pek çok maddesi Anayasaya aykırıdır!
  • …………..

46 dakika süren programda Şehir hastanelerinin tipik bir talan aracı ve alanı olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyduk. Daha önce, bizim de üyesi olduğumuz Mülkiyeliler Birliğinde verdiğimiz konuya ilişkin konferansın yansılarını burada 1 kez daha paylaşmak istiyoruz : AHMET_SALTIK_SEHIR_HASTANELERİ_TALANI_1.11.2017
****
Akşam saat 20:00’de ise saygın ve yürekli gazeteci Sn. Dr. Sedef Kabaş’ın youtube’dan canlı yayın yapan SEDEF KABAŞ TV programına çağrılı idik (Salgının başlamasından bu yana, 11 Mart 2020’den bu yana 373. konuşmamız oldu..). Dr. Kabaş aşağıdaki duyuruyu paylaştı sosyal medya hesaplarında.

GÜNDE 300 KİŞİ ÖLÜYOR! Ne yapmalı?
Prof. Dr. AHMET SALTIK 20:00’de YouTube |
#sedefkabaştvyoutube.com/c/sedefkabastv
Covid-19 ölümleri 4 ayın doruğunda!
Pushpin
Aşılar hk. kafa karışıklığı Pushpin
Aşı karşıtlığı nedenleri Pushpin
Açılan okullarda alınacak önlemler Pushpin
Sağlık Bakanlığın gizlediği veriler
Bu oturumumuz Sn. Kabaş ile 3. söyleşimiz oldu. 2 saate yakın süren 1 önceki yaklaşık 4 ay önce idi ve 135 K (bin) izleyici aldı salt youtube’da. (İlki, Sn. Kabaş TELE1’de iken 1.6.2020 akşamı idi). İzleyici soruları da alındı çokça. İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayın..

Programın sonlarında kimi izleyiciler bizi Sağlık Bakanı olarak görmek istediklerini belirttiler sağolsunlar.. Biz de espri ile karışık,

  • Yetmez ama “evet” dedik..

Ardından,

“Neden Cumhurbaşkanı olmayayım? 3 diplomam var; Tıp, Mülkiye ve Hukuk…” diye ekledik

Sevgi ve saygı ile. 02 Ağustos 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

 

Sağlık Kamusal Bir Hizmettir, Ticarileştirilemez!

Op. Dr. Fikret Şahin’den Şehir Hastaneleri İle İlgili Önemli TespitlerOp. Dr. Fikret ŞAHİN
CHP BALIKESİR MİLLETVEKİLİ 
TBMM SAĞLIK KOMİSYONU ÜYESİ 
ESKİ BALIKESİR TABİP ODASI BAŞKANI
Cumhuriyet, 23 Temmuz 2021

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana sağlıkta özel sektörün payı her geçen gün katlanarak arttı. Bir yandan özel sağlık kuruluşlarının sayısı artarken diğer taraftan (AS: öte yandan) Sağlık Bakanlığı kamu hastanelerindeki hizmetler için özel şirketlerle anlaşmalar imzalayarak sağlıkta şirketleşmenin artmasına neden oldu. AKP’nin sağlıkta dönüşüm programıyla (2003) sağlık hizmetleri kamusal hizmet olmaktan uzaklaştı, para kazanılacak ticari alana dönüştürüldü. Şirketlere sağlık hizmetleri üzerinden para kazanma imkânı (AS: olanağı) sağlandı.

Tıpkı 3 harfli marketler gibi sağlık alanında da zincir hastaneler oluştu. Özel sektörün sağlık alanındaki pazar payı 2017 yılında % 27 iken son yıllarda %40’lara kadar (AS: dek) yükseldi.

AKP’NİN YAKLAŞIMI KÜRESEL

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 2019 yılına kadar (AS: dek) geçen sürede özel hastane sayısında %112 artış olurken Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde artış %15. Hastane yatak sayılarında özel hastanelerde %178, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde %33 artış oldu. Ayrıca 2002 ile 2019 yılları arasında kişi başı hastaneye başvuru oranı kamu hastanelerinde 2.7 kat artarken özel hastanelerde 9 kat arttı.

AKP, sağlıkta dönüşüm programının küresel bir program olduğunu, sağlık hizmeti sunumunda hakkaniyeti sağlayacaklarını iddia etmesine rağmen (AS: karşın) sağlıkta geldiğimiz nokta,

  • “Ne kadar paran varsa o kadar sağlık hizmeti alırsın” noktasıdır.

“Sağlıkta dönüşüm,” esasen (AS: gerçekte)küresel bir sömürü sistemine dönüşümün” adıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca sağlık politikaları kimi temel değişim dönemlerinden geçti. Sağlıkta dönüşüm programı, bunun son halkasıdır.

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE NASIL?

Önceki sağlık programlarının temelinde kamucu bir yaklaşım varken,

  • Sağlıkta Dönüşüm programında sağlık hizmetlerinin piyasalaşması ve şirketleşmesi temel hedef olarak ele alınmıştır.

AKP iktidarı uyguladığı piyasacı sağlık politikalarıyla özellikle onkolojik cerrahi, el cerrahisi, omurga cerrahisi, kalp – damar cerrahisi gibi mali getirisi yüksek olan özellikli sağlık hizmetlerinin büyük bölümünü özel şirket hastanelerine bıraktı. Şehir hastanelerini inşa etmek için geniş alanlara gerek duyulması, bu hastanelerin il merkezleri dışına yapılmasını zorunlu kıldı. Bu hastanelerin açılmasıyla birlikte şehir içindeki kamu hastaneleri kapatıldı ve nüfusun yoğun olduğu şehir merkezlerinde sağlık hizmetleri özel hastanelere bırakıldı. Bu nedenle, özellikle acil durumlarda hastaların kamu hastanelerine ulaşmasında büyük zaman ve yaşam kayıpları yaşanmaktadır.

Sağlık alanında özel sektörün bu derece ağırlıklı yer alması sağlığı kamusal bir hizmet alanı olmaktan çıkarmakla birlikte koruyucu sağlık hizmetlerinin de geriye itilmesine neden olarak halk sağlığını olumsuz etkilemiştir. Bunu yaşadığımız pandemi sürecinde de gördük. Sağlık hizmetlerini ağırlıklı olarak kamunun verdiği ülkelerde başarı oranı daha yüksek oldu.

  • Dünyadaki örneklerine baktığımızda bir ülke ne kadar gelişmiş ise sağlık hizmetleri harcamalarının GSYH’ye oranındaki kamunun payı o derece yüksektir.

EN TEMEL İNSAN HAKKI

Sağlık maddi durumu ne olursa olsun herkesin ihtiyacı olduğu zaman eşit (A: hakkaniyetli) olarak ulaşması gereken kamusal bir hizmet alanıdır ve sunulan sağlık hizmetleri üzerinden para kazanılması asla düşünülemez. Sağlık hakkı temel insan haklarındandır ve anayasal olarak güvence altındadır. İktidarların bunu göz önünde bulundurarak sağlığı ticari bir alana çevirecek düzenlemelerden uzak durması gerekirken maalesef AKP iktidarıyla birlikte ülkemizde sağlık, giderek kamusal hizmet alanı olmaktan uzaklaştı.

Önümüzdeki CHP iktidarında uygulayacağımız kamusal politikalarla sağlık hizmetlerinde kamunun oranını mutlaka yükseltecek ve halkımıza ücretsiz, erişilebilir, nitelikli sağlık hizmeti sunacağız…
===============================
Dostlar,

Değerli Meslektaşımız Dr. Fikret Şahin’in Cumhuriyet Gazetemizin 2. sayfasında makalelerine sıkça rastlamak çok sevindirici. Dr. Şahin salt bir klinik hekim (KBB uzmanı) olarak katkısıyla yetinmemekte, halen CHP Milletvekili ve Balıkesir Tabip Odası eski başkanı olması nedeniyle  sağlık hizmetlerinin yönetimine, finansmanına, politikalarına bir Halk Sağlığı Uzmanı özeniyle eğilmekte. Ablası, saygın Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Hatice Şahin’in itkisi olsa gerektir (!).

Sağlık hizmetlerinin finansmanı, sağlık hizmet politikalarının belki de en kırılgan alanıdır.
Dünya genelinde bu sektörde harcamalar, rahatlıkla kestirilebilecek nedenlerle sürekli ve hızla artmakta, finansman kaynağı sağlanmasında pek çok ülke ciddi biçimde zorlanmaktadır. Türkiye de kuşkusuz bu ülkeler arasındadır. Hemen söyleyelim ki 2 temel belirteç söz konusudur bu sorunda :
1. Yoksul – emperyalizmce sömürülerek geri bıraktırılmış ülkelerde mutlak bir kaynak yetmezliği.
2. Orta – gelişmiş ülkelerde küresel kapitalizmin zorlaması ile kaynakların özellikle sağaltıcı (tedavi edici) alanda yozlaştırılmış biçimde verimsiz kullanımı.

Her 2 durumda da çözüm;
1. SAĞLIK HİZMETİ = TEMEL İNSAN HAKKI = KAMUSAL SORUMLULUK
2. Ussal (Rasyonel) sağlık politikaları ile KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE KESİN ÖNCELİK vermek.

Ülkemizde sağlık sektörü harcamalarına ilişkin de güvenilir – güncel veri yok. Bilgi çağında TÜİK, 2 yılda bir sağlık harcamaları istatistikleri yayınlamakta. Başlıca nedeni informal sağlık giderleri. YASED (Yabancı Sermaye Derneği) verileri ne yazık ki gerçeğe daha yakın. Örn. toplam sağlık gideri / GSMH oranını TÜİK, YASED’in yarısı dolayında veriyor; %5 ve %10 kabaca. Yani sağlıkta kayıtdışılık %50 dolayında

Bir abartı çabası var siyasal iktidarlarda; Sağlık giderlerinde gerçekte azalan / azaltılan kamusal payı saklama. Türkiye’de de sağlık giderleri için OECD standart yöntemleri kullanılmalı. İnformal sektör sınırlandırılmalı. 1. Öncelik kesinlikle koruyucu sağlık hizmetleri olmalı. Toplam ulusal sağlık gideri en az 3/4 (%75) kamusal olmalı ve ulusal gelir (GSMH) içinde payı %10’a yakın olmalı ve

Mutlaka daha adil bir gelir vergisi rejimi kurulmalı,
gelir dağılımı iyileştirilmeli.

Adil gelir vergisi rejimi kurulmazsa, sağlık giderlerinin artan kamusal finansmanı, eşitsiz vergi alınan ücretliden öbür kesimlere kaynak aktarımı olur; buna çok dikkat edilmeli! Ve bu durum gelir dağılımı adaletsizliğini örtük olarak daha da ağırlaştırır. Cepten finansman ise, arttığı oranda Afrika ilkelliğidir.

  • AKP tam da bu politikaları izlemekte, koalisyon ortağı tarikatlara ve yabancı ortaklarına sağlık sektöründe rant aktarımı temel görevi; sınır tanımaz tarikat kadrolaşması ile birlikte.

Öte yandan Ülkemizde “Şehir Hastaneleri talanı” başlı başına mayınlı tarla; kamu – özel metamorfik kurumlar bunlar ama salt şimdilik. Orta – uzun erimde kamu – özel ortaklığı, kamunun tümüyle dışlanmasını hedeflemekte. En az 25-30 yıl boyunca da kamudan bu kesime son derece yüksek (500 milyar Doları = yarım trilyon Doları aşkın!) kaynak aktarımı güvencesi ile. Sermayenin bugününü ve geleceğini, halkın bugünü ve geleceğini ipotek ederek güvenceleme süreci bu.

  • Belki de küresel kapitalizmin “an”ı sömürme ile yetinmeyerek sermaye birikimi sürecini geleceğe de güvenceli olarak uzatma post-modern vahşeti!
  • Devleti, halkının sırtında sopalı bir tahsildara dönüştürerek – indirgeyerek; 21. yy insanını çağcıl köle kılarak!

Türkiye’nin tapusu ve de tabusu olan Lozan Barış Antlaşması’nın 98. yılında vurgulayalım ki,

ŞEHİR HASTANLERİ, NERDEYSE
SAĞLIK KAPİTÜLASYONU İMTİYAZIDIR!

Web sitemizde Türkçe ve İngilizce Sağlık Ekonomisi / Health Economics pp (power point) yansıları var. Ayrıca bu dersleri, sağlık alanında Küreselleşme ile birlikte Tıp Fakültelerinde yaklaşık 25 yıl önce ilk kez bizim koyduğumuzu söylememize izin verilmesi ricamızla..

HEALTH ECONOMICS – Prof. Dr. Ahmet SALTIK

Sağlık Ekonomisi / Health Economics – Prof. Dr. Ahmet SALTIK

Health Economics and Public Health


Sevgi ve saygı ile. 24 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

 

ARTI TV Programımız : AKP’nin Sağlık Sektöründe Yarattığı Yıkımlar

Dostlar,

Bu gün 2. TV konuşmamızı ARTI TV’de genç ve yetenekli – birikimli programcı Sn. Fatih Yapıcı‘nın konuğu olarak yaptık.

Değerli Yapıcı, konuyu şöyle belirlemişti :

  • AKP’nin Sağlık Sektöründe Yarattığı Yıkımlar

Bize ayırdığı 45 dakika süre içinde hemen hemen hiç sözümüzü kesmeden, kısa ve anlamlı sorularla programı yönlendirdi ve yönetti..

İzlemek için lütfen tıklayınız..

Özellikle, adına SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM (Health Transformation) denilen AKP’nin hep savunduğunun tam da tersine kökü dışarıda ve gayrı milli SAĞLIKTA ÖZELLEŞTİRME sürecini, bu programın tümü ile Batı emperyalizmi güdümünde olduğunu…

SAĞLIK HAKKINI…

  • Şehir hastaneleri talanını / sağlık kapitülasyonuna varan imtiyazları…konuştuk.

    İzlenmesini, paylaşılmasını ve yakıcı gerçeklerin öğrenilmesini dileriz.
    Sağlık alanındaki caf caflı propagandanın içyüzünü öğrenmek ve durdurmak gerek.

  • Hasta garantili – ticari sır korumalı gizli sözleşmelerle nasıl salt bugünümüzün değil geleceğimizin de ipotek altına alındığını hatta satıldığını görmek gerek.
    İlk halk iktidarında bu aşağılayıcı bağımlılık anlaşmalarını yırtıp tarihin çöp sepetine atmak gerek!

Sevgi ve saygı ile. 16 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik     

TELE1 Programımız : Salgın yönetimi, AŞILAR ve MUTASYON; Şehir Hastaneleri Talanı sorunları

Dostlar, 

21 Aralık 2020 Pazartesi günü,
bu gün saat 17:00’de TELE1’de

Sn. İsmail Dükel’in konuğu olacağız / OLDUK..

Salgın yönetimi, AŞILAR ve MUTASYON;
Şehir Hastaneleri Talanı
sorunlarını 
irdeleyeceğiz../ İRDELEDİK..

“ŞEHİR HASTANELERİ TALANI” gündemde yoktu ama Sn. Dükel bu konuyu da bize sordu.. Bu soygunun içyüzünü de aktarma olanağı bulduk..

Bilgi ve ilginize ile sunarız. (Güncelleme; 21.12.20; 21:12)

Sevgi ve saygı ile. 21.12 2020

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

HALK TV ve TELE1 TV Programlarımız – 15 Ağustos 2020

Dostlar,

15 Ağustos 2020 Cumartesi günü;
Sabah saat 09:15’te HALK TV’de Sn. Fatma Nur AK ile
Ne yazık ki DENETLEYEMEDİĞİMİZ KORONA SALGININI konuşacağız.. / KONUŞTUK

izlenmesi ve gereğinin yapılması dileğiyle.. (28 dk.)

ve ardından

15 Ağustos 2020 Cumartesi günü;
Sabah saat 11:00’de TELE1’de Sn. Namık KOÇAK ile olacağız..

Şehir Hastaneleri talanını konuşacak ve salgına bağlayacağız.. / BAĞLADIK!

  • Özellikle Şehir Hastaneleri TALANI
  • Ve…. salgının bunca kötü – akıl ve bilim dışı yönetiminin nedenini sorguladık.
  • AKP, salgın nedeniyle OHAL ilanı mı tasarlıyor?! Sorguladık ve SAKIN HAAA – ASLA HAA dedik!

    İlgi ve bilginize saygı ile sunarız. (46. dakikada başlıyor; 45 dk.)

Sevgi ve saygı ile. 15 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

BURSA ŞEHİR (DIŞINDA) HASTANESİ AÇILDI!

BURSA ŞEHİR (DIŞINDA) HASTANESİ AÇILDI!

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Kamuya çok yüksek maliyeti ve şehir dışında yapılanması nedeniyle tedavi edici sağlık hizmetlerinde aksamaya yol açmasıyla dikkat çeken Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından 23 Temmuz 2019 tarihinde basın toplantısı düzenlendi.

TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. Gülriz Erişgen’in katılımı ile gerçekleşen basın toplantısında açıklama metni TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz tarafından okundu.

BASIN AÇIKLAMASI, 23.07.2019

BURSA ŞEHİR (DIŞINDA) HASTANESİ AÇILDI!

Bir kamu-özel ortaklığı projesi olan ve “yap-kirala-devret” modeliyle 9 Mayıs 2015’te temeli atılan Bursa Şehir Hastanesi, şehrin dışında, İstanbul-İzmir otoyolu üzerinde Nilüfer İlçesine bağlı Doğanköy Mahallesi sınırları içerisinde 16 Temmuz 2019 günü açıldı. Hastane Bursa’nın merkezi Heykel semtine yaklaşık 20 km. kapatılan Bursa Devlet Hastanesi’ne ise 18 km uzaklıktadır. Bursa Şehir Hastanesi’nin çevresinde kente ilişkin herhangi bir yerleşim alanı ve mekan söz konusu değildir.

Bursa Şehir Hastanesi açılırken ne yazık ki şehir merkezindeki Bursa Devlet Hastanesi, Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Zübeyde Hanım Doğumevi kapatıldı. Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi de küçültülerek, birçok hizmeti sunamaz hale getirildi.

Toplam 399,5 milyon ABD Doları yatırım maliyeti olduğu açıklanan 1355 yataklı Bursa Şehir Hastanesi hakkındaki bilgilerimiz sınırlı. Şartnamesi ve ihale belgeleri “ticari sır” gerekçesiyle topluma açıklanmıyor. Tek başına bu durum bile şehir hastanelerinin sağlığın ticareti yapılan kurumlar olduğunu göstermeye yetiyor. Birçok kez kira ve hizmet bedeli olarak yılda ne kadar ödeme yapılacağını sormamıza karşın, yetkililerden hiçbir yanıt yok. 25 yıl boyunca Bursa Şehir Hastanesine ne kadar ödeme yapılacağını bilen var mı? Bu bilgiler neden gizli tutuluyor?

Bursa Tabip Odası, İl Sağlık Müdürlüğü’nün Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili sorulara yanıt vermemesi üzerine bu durumu 18.07.2019 tarihinde yaptığı bir açıklamayla kamuoyu ile paylaştı[1].

Bürokrasiye yakın yerel kaynaklar 2019 yılı rakamlarıyla yıllık 350 milyon TL’nin üzerinde kira ve hizmet bedeli ödemesi yapılacağını tahmin ediyorlar. 400 yataklı Yalova Devlet Hastanesi ihalesinin 2019 yılının Ocak ayında 233 milyon TL ile sonuçlandığı düşünüldüğünde; Bursa Şehir Hastanesi’nin yalnızca bir yıllık kirasıyla 600 yataklı bir hastanenin anahtar teslimi yaptırılabileceği anlaşılmaktadır.

Bursa Şehir Hastanesinin yüksek maliyeti Bursa’da dikkati çeken en önemli konular arasındadır. Şöyle ki;

  • Kapatılan Bursa Devlet Hastanesi’nin acil servisi, yoğun bakımları ve hasta odaları için geçmiş yıllarda halktan milyonlarca TL bağış toplanmıştır. Toplanan bağışlarla yenilenen hastane kapatılmış, kaderine terk edilmiştir.
  • Kapatılan Bursa Devlet Hastanesi’nin hemen yanına bağışla yaptırılan ve sonradan Sağlık Bakanlığı bütçesinden büyük harcamalarla desteklenerek onkoloji konusunda 3. Basamak tıbbi tanı/tedavi hizmeti sunan Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi neredeyse terk edilmiş durumdadır. Bu hastaneden 30’un üzerinde uzman hekim Bursa Şehir Hastanesi’nde görevlendirilmiş, Hastanedeki birçok bölüm kapatılmıştır.
  • 2017 yılında temeli atılan ve 2019 yılında açılacağı söylenen 750 yataklı Acemler’deki devlet hastanesi inşaatı “ödenek yokluğu” gerekçe gösterilerek durdurulmuştur. 2017 yılında kamuoyuna yapılan duyurularda Zübeyde Hanım Doğumevi ve Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi’nin bu hastaneye taşınacağı açıklanmasına karşın söz konusu hastaneler Bursa Şehir Hastanesi’ne taşınmıştır.
  • Bursa Şehir Hastanesi’ne kamu ulaşımını sağlamak üzere Bursaray’ın hastaneye kadar götürülmesi planlanmakta, bu amaçla Bursa Büyükşehir Bütçesi’nden 600 milyon TL kadar bir kaynak ayrılması gerektiği[2] açıklanmaktadır. Türkiye’de en pahalı suyu tüketmek zorunda kalan ve ulaşımın en pahalı olduğu bir ilde yaşayan yurttaşlar açısından, şirketlerin para kazanması uğruna kamu kaynaklarının harcanması kabul edilemez bir durumdur.

Şehir dışında yapılan “Bursa Şehir Hastanesi” bir yandan kamuya çok yüksek maliyeti, diğer yandan da doğru dürüst ulaşımı olmaması nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından kentimizde sunulan tedavi edici sağlık hizmetlerinde aksamaya yol açmaktadır. Kent merkezindeki hastanelerin kapatılması nedeniyle hastalar ve hasta yakınları şehir dışındaki hastaneye ulaşmak için çile çekmek zorunda kalmaktadır. Bu durum hastaları zorunlu olarak şehir merkezindeki özel hastanelere yöneltmektedir. Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili (üstelik daha sonradan doğru olmadığı anlaşılan[3]) açıklamaların, şehir merkezindeki bir özel hastaneler grubunun sahibi AKP milletvekili[4] tarafından yapılması da ilgi çekici bir ironidir.

Hekimler ve sağlık çalışanlarını daha önce açılan şehir hastanelerindeki deneyimin ışığında başta ulaşım ve organizasyon sorunları olmak üzere zor günler beklemektedir.

Bursa Şehir Hastanesi devasa büyüklüğü ve birçok branşın bir arada hizmet sunacağı bir yaklaşıma rağmen kendi kadrosunu oluşturamamış; zaten hekim ve sağlık çalışanı sayısı Türkiye ortalamasının altında olan Bursa’da sağlık çalışanları daha çok iş yükü ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bursa Şehir Hastanesi açılırken taşınan hastanelerdeki hekimlerin yanı sıra, Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi’nden, Çekirge Devlet Hastanesi’nden ve Dörtçelik Çocuk Hastanesi’nden ve ilçe devlet hastanelerinden (Gürsu, Yenişehir, İnegöl, Gemlik, Orhangazi, Karacabey, Mustafakemalpaşa) çok sayıda hekim geçici görevle Şehir Hastanesinde görevlendirilmiştir. Sağlık hizmeti gibi süreklilik gösteren hizmetlerde geçici görevlendirmenin meydana getirdiği sorunlar bir yana, geçici görevle gönderilen hekimlerin yarattığı boşluk söz konusu hastanelerde tedavi edici sağlık hizmetlerinde aksamaya yol açmaktadır.

Bursa Şehir Hastanesi’nde de sağlık çalışanı sayısı yetersizdir ve hangi kadroda kaç kişinin naklen ve geçici görevle görevlendirildiği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından açıklanmamaktadır. Radyoloji teknisyenleri başta olmak üzere sağlık teknisyenlerinin Bursa Şehir Hastanesi’nde nerede istihdam edilecekleri, hangi işleri yapmak zorunda kalacakları şimdilik belirsizdir. Sağlık çalışanları kişisel ulaşım maliyetlerinin artmasından ve başhekimin yetkisinin kısıtlanmasından yakınmakta; şirket yetkilisi CEO’un direktifleriyle hastanenin yönetilmesinden duydukları rahatsızlığı dile getirmektedir.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ

[1]Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Bursa halkının sağlığını ilgilendiren konuları gizliyor! https://www.bto.org.tr/bursa-il-saglik-mudurlugu-bursa-halkinin-sagligini-ilgilendiren-konulari-gizliyor/
[2] https://rayhaber.com/2018/08/bursaray-sehir-hastanesi-hattinda-aktasin-hedefi-2019/
[3] Muradiye Devlet Hastanesi kapatılmayacak diye açıklamıştı, kapatıldı…
[4] Dr.Mustafa Esgin, http://www.bursa.com/wiki/Mustafa_Esgin,hastaneler http://www.doruktip.com/hastaneler, açıklamahttps://www.olay.com.tr/saglikta-onemli-karar-bursa-ve-cekirge-devlet-kapanmayacak-14550yy.htm

===============================================
Dostlar,

Bunca açık çelişkiye, akıl dışılığa, hesap – kitap tutmazlığa…. karşın AKP neden kör kör parmağım gözüne dercesine “ŞEHİR HASTANELERİ TALANI” nda ısrar ediyor?
Ya da geri dönemiyor mu?
Bu sitede çoooook yazdık…

ŞEHİR HASTANELERİ TALANI” Ülkemiz için bir “veri” ise ki kesin olarak böyle;

  • Türkiye’nin bu hastaneler üzerinden TALAN EDİLMESİ kim(ler)e yaramaktadır, yarayacaktır?

On milyarlarca Dolarlık muazzam rantlar salt şimdiki kuşakların değil, onların çocuklarını ve hatta torunlarını bile bağımlı ve yoksul kılacak iken; yandaş yerli – yabancıların karşılık olarak salt şimdiki kuşaklarını değil, çocuklarını ve hatta torunlarını bile servete boğacak olan bu Şehir Hastanleri vahşeti, AKP’ye ne(ler) kazandıracaktır? Hatta oy yitirme riski bile var iken??

Bu nasıl yaman bir akıl tutulmasıdır ki, göz göre göre fahiş yanlış hesaptan geri dönül(e)memektedir?

AKP içinden aklı başında – vicdan sahibi insanlar neden bu mankurtlaş(tır)ma sürecine ses çıkar(a)mamaktadırlar? Hepsi mi nemalanmaktadır bu soygundan?

AKP’nin tümünde bir akıl tutulması düşünülemez ise, acaba saklı – gizli birtakım anlaşmalar mı yapılmıştır, sözler – vaadler mi verilmiştir yerli – yabancı sermayeye? Yeri gelir bunlardan da dönülebilir.. Fakat ortada sanki bir “ÇARESİZLİK – TUTSAKLIK – ELİ KOLU BAĞLANMIŞILIK” görülüyor AKP = RTE açısından??

Bu son varsayım en güçlüsü görünüyor. Kimlere ne sözler, vaadler, rant – rüşvetler için söz verilmiştir? Ya da içeride – dışarıda bulaşılan muazzam yolsuzluklar, uluslararası suçlar vb. karşılığı şantaj – tehdit.. diyeti mi ödenmekte, Türkiye’ye iktidar üzerinden ödetilmektedir?

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyları olduğu biraz da umutla söylenir..
Tarihsel pratik bu olguyu doğruluyor. Er ya da geç öğrenilecektir. Faturası daha şimdiden ülkemize olağanüstü ağırdır. Kuşku yok, sorumluları için de hukuksal – siyasal sorumluluk benzer oranda olacaktır. Mazlumların ahının hesabı sorulacaktır adalet önünde..

Değerli çalışma arkadaşımız, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın 16 Temmuz 2019 günü Bursa Şehir Hastanesinin açılışı nedeniyle yaptığı özlü değerlendirmeyi (4 dk.) izlemek için lütfen tıklayınız :

https://hekimcebakis.org/guncel/bursa-sehir-hastanesi-tedavi-hizmetine-erisimi-zorlastiracak/

Sevgi ve saygı ile. 26 Temmuz 2019, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Bir İhtimal Daha Var Kanunu

Bir ihtimal Daha Var Kanunu

Image result for Av. ÖZGÜR ERBAŞAv. ÖZGÜR ERBAŞ

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)
Şehir hastanelerine ilişkin yapılan düzenlemelerin önemli
bölümü TBMM’nin son birleşim günlerinde yapılmıştır. Bu ilginç gelenek bozulmadı. TBMM’nin son günü yine bir torba yasa içinde düzenleme yapıldı.
Şehir hastanelerine ilişkin ilk yasa 2005’te yapıldı. Bu yasada sözleşmelerin dövize indeksli olduğu yazmıyordu. Yasanın uygulamasını gösteren yönetmelik 2006’da yayımlandı. Burada “İhale dokümanında ve sözleşmede kiralama süresi ve kira artış oranları belirtilir. Kira artış oranlarında Türkiye İstatistik Kurumunca belirlenen yıllık ÜFE esas alınır” kuralı vardı.

Sonra 2011’de ihaleler yapılmaya başlandı. Danıştay 2012’de , Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) açtığı davalarda Etlik, Bilkent ve Elazığ şehir hastaneleri ihalesinin yürütülmesinin durdurulmasına ve dayanak yasa için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verdi.  Mahkeme’nin bu kararı aşılamadı ve 100 yıl önceki “yok kanun yap kanun” yöntemi ile yeniden düzenleme yapıldı, 2013’te ilk yasayı yürürlükten kaldıran ve şehir hastaneleri için şirketlere bolca “güzellik” yapan 6428 sayılı Yasa kabul edildi. İşte ilk kez bu yasada “döviz” ile ödemeden söz edildi. İlgili madde şöyle:

“Dönem sonunda Türkiye İstatistik Kurumunca belirlenen dönemsel Üretici Fiyat Endeksi ile Tüketici Fiyat Endeksi toplamının yarısı oranında kullanım bedeli artışı yapılır. Yüklenici tarafından yabancı para birimi ile kredi temin edilmesi ve kullanım bedelinin yeniden belirleneceği tarihteki ilgili döviz kurundaki değişimin Üretici Fiyat Endeksi ile Tüketici Fiyat Endeksi toplamının yarısı oranından yüksek veya düşük olması hâlinde, idare tarafından yönetmelikle belirlenen esaslar çerçevesinde hesaplanacak düzeltme katsayısı marifetiyle kur farkı hesaplanır ve yabancı para birimi ile borçlanma oranında kullanım bedeline eklenir veya kullanım bedelinden çıkarılır.”

Yasanın uygulama yönetmeliği bir yıl sonra 2014’te yayımlandı. Şehir hastanesine ödenecek kiralarda döviz artışının nasıl hesaplanacağı da yönetmelikte gösterildi.

Şehir hastanelerine dövize endeksli ödeme yapılması nedeniyle değil, döviz kurundaki hareketlilik nedeniyle bir “fazla kâr” oluşmuş, bunu önümüzdeki dönemler için önlemek istiyorlarmış, bunun için Hazine ve Maliye Bakanlığı bir simülasyon hazırlamış, bu simülasyon 10 yıllıkmış, sözleşmelerin 25 yıllık olmasına karşın yine de 10 yıllık öngörüde bulunabilmişler. Sözleşme bedeli diye yeni bir tanım yapılmış ama içinde tanım yok, Sağlık Bakanı onayı ile sözleşme bedeli artırılmamak kaydıyla şirketlere yapılan ödemeler artabilirmiş de ama azabilirmiş de…

Peki, elimizde dokuz (hatta Bursa ile 10) adet şehir hastanesi ile bir adet Sağlık Bakanlığı hizmet binası olduğuna, bunlara kur krizinde kira ödendiğine, bu kiralar dövizle zamlandığına göre; ne tür bir “fazla kârdan” söz edildiği somut olarak anlatılabilir değil mi?

Plan ve Bütçe Komisyonu tutanağında daha da “eğlenceli” bölümler var, dileyenler oradan da okuyabilir. Buraya yalnızca şu kısa bölümü alıyorum:

Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Köksal – Bu tamamen bir örnek Sayın Vekilim, herhangi bir hastanenin rakamlarını ifade etmiyor. Bu model çalışırsa bizim nasıl bir sonuçla karşılaşabileceğimizi simüle eden bir örnek bu.

Abdüllatif Şener (Konya) – Dolar cinsinden söyleyebilir misiniz başlangıçta kaç dolardı, bitişinde kaç dolar olacak?

Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Köksal – Buna şöyle diyebiliriz: Başlangıçta 10 dolarsa bitişinde 80 dolara çıkma ihtimali, olasılığı var. Biz bürokrat arkadaşlarımızla bu olasılığı tespit ettik.

Abdüllatif Şener (Konya) – Yahu, onu teorik olarak getirene kadar, yaptığınız, işletmeye açılmış hastane var, onun rakamlarını getirip koysanız ya.

Hazine Ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Köksal – Sayın Vekilim, ticari sır sözleşmeler…

Abdüllatif Şener (Konya) – Ne biçim ticari sırmış bu?

Garo Paylan (Diyarbakır) – Hazineden ödüyoruz parayı ya Hazineden!

Fikret Şahin (Balıkesir) – Meclise ticari sır olabilir mi? Yani siz millet için yapıyorsunuz, biz milletvekiliyiz yani ticari sır olabilir mi milletvekillerine? Yok böyle bir şey!

Garo Paylan (Diyarbakır) – Hazineden ödediğimiz şey nasıl sır oluyor? “Bir projeksiyon görelim” diyoruz yahu!

Fikret Şahin (Balıkesir) – Hayır, Meclis öğrenemeyecek de kim öğrenecek bunu?

Abdüllatif Şener (Konya) – Burada, kullanım bedeli var, hizmet bedeli niye yok?

Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Köksal – Efendim, kullanım bedelinin içinde zorunlu hizmet bedeli de var.

Garo Paylan (Diyarbakır) – Kapalı oturum yapalım.

Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir – Hizmet bedellerinde bizim sözleşme sürekliliğimiz yok Sayın Bakanım, 25 yıl şeyimiz yok yani.

Abdüllatif Şener (Konya) – Ama kamuya maliyeti içinde bir hizmet bedeli ödediklerimiz var.

Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir – Kamu maliyeti içinde, biz aldığımız hizmetlere bir bedel ödüyoruz, birazdan ben onu açıklayacağım. Yani bizim, dövizle endeksli olan şeyimiz sadece kullanım bedeli, o da kira kısmı.

Abdüllatif Şener (Konya) – Yani bize masal anlatmak için geliyorsunuz.

TBMM’nin en ciddi işlerinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunun üyeleri, bir kelimeden altı sıfırın sağa mı sola mı geçtiğini şıp diye anlar kişilerden oluşur. Şimdi görüşülenin saçmalığını şu diyalog gösteriyor:

Hazine Ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Dr. Serhat Köksal – Olasılık Sayın Vekilim -burayı benim vurgulamam lazım- biz bir olasılık üzerinden bir risk yönetimi yapıyoruz.

Bülent Kuşoğlu (Ankara) – Ya, ne yapıyorsunuz o zaman Serhat Bey? Olasılık üzerinden bizi gecenin bu saatinde nasıl çalıştırıyorsunuz ya? Ne demek “olasılık” üzerinden? Ya, bu olur mu dalga geçer gibi, biz enayi miyiz? Bu söylenecek şey mi gecenin bu saatinde ya?

Peki ama 2013’te yasada, 2014’te yönetmelikte niye dövize endeksli ödeme yapmayı kabul ettiniz? Bunu kabul ederken “simülasyonlarınız” neredeydi? Bu simülasyonsuzluk nedeniyle oluşan kamu zararı kimlerden tahsil edilecek? (İstanbul – BİA Haber Merkezi 18 Temmuz 2019)
==============================
Dostlar,

Sağlık Bakanlığı – Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın şehir hastanelerini yapan ve işleten yerli – yabancı şirketlerle imzaladığı Sözleşme “gizlilik” kaydı taşıyor! Bu kaydı kim(ler), hangi yasal gerekçe ile koyabiliyor? Bu kayıt öyle güçlü bir kalkan ki (!), görüldüğü üzere TBMM’de ilgili uzmanlık Komisyonunda milletin vekillerine bile açıklan(a)mıyor!
Halktan ne kaçırıyorsunuz? Bu bedeller halkın vergisiyle ödeniyor ve halkın “bilme hakkı”, yandaş şirketlerin ticari sırlarına kurban ediliyor..
  • Bu yaman oyunu kimler kurguladı ve kimler AKP iktidarını bu yakıcı – yıkıcı TALAN rolünü oynamaya mahkum ve mecbur etti?
  • AKP gene kandırıldı, mazlum ve mağdur mu, yoksa “gönüllü köle” mi?!

Bu kör – sağır inadına dayatmaların bedelleri çok yönlü olarak ülkemize çoooook ağır oluyor.
Ancak tarih, hesabın mutlaka sorulduğunun örnekleriyle dolu ve tekerrür edecek aynı ağırlıkta.

Sevgi ve saygı ile. 22 Temmuz 2019, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Prof. Dr. Siber GÖKSEL’den uyarı :

Saygın hocamız E. Prof. Dr. Siber GÖKSEL’den uyarı :

Sayın Hocam,

Şu yazının benzerlerini bazı köşe yazarlarına yolladım. Hiç ilgilenmediler. Bu gün Necati Doğru özetlemiş.memnun oldum. Oysa hastaların şehrin ortasında bulunan hastanelere dakikalar içinde ulaştırılmasının çok büyük yaşam kurtarıcı önemi var. Bu olanak o köşe yazarlarına da gerek. Hastanelerin bulunduğu yer değerli olduğu için ranta açacaklar. Nedense kimi olayları duyuramıyoruz. Oysa bizim onca deneyimimiz var. Emekli olunca derhal dinozor muamelesi görüyor insanlar. Ama politikacıysan 90 yaşında da Cumhurbaşkanı olursun, bir sakınca yok. Beyin işlevinin yaşla ilgisi her zaman paralel değil. Bunu anlatamıyorum. Demirel ölene dek pırıl pırıldı…

Gönderdiğim yazıyı size de yolluyorum. Tabip Odaları da yeterince ilgili değiller. Sözünü ettiğim bölge İbni Sina Hastanesi. Hacettepe hastanesi. TYİH (AS: Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi) . Numune hast. leri… Yazık olacak. Bu olayın üzerine yeterli eğilinmiyor..
****

Siber Tozun Goksel

21 NİSAN 1964’te TYİH’NIN AÇILIŞINI BAŞBAKAN İSMET İNÖNÜ YAPTI. (O günün fotoğrafını bulmaya çalışacağım. Ben İnönü’nün arkasındayım.) KURUCU HOCALARIM PROF. DR SABİH OKTAY, PROF. DR. SABAHAT KAYMAKÇALAN, PROF. DR. TURHAN AKYOL ile TYİH’ne GİTTİK. PROF. DR. ERDEM ORAN, PROF. DR. ORHAN CİĞEROĞLU ve BAŞASİSTANLAR DA VARDI. GASTROENTEROLOJİYİ PROF. DR. ZAFER PAYKOÇ ve ARKADAŞLARI KURDU. BU HASTANENİN KURULUŞ AMACI TEDAVİ İÇİN YURT DIŞINA GÖNDERİLEN HASTALARIN TEDAVİLERİNİN BURADA YAPILMASI İDİ.

BU HASTANE KARDİYOLOJİDE ve GASTROENTEROLOJİDE TÜRKİYE’DE “İLK”LERİ YAPMIŞTIR. İLK KALP NAKLİNİ OP. DR. KEMAL BAYAZIT. İLK KORONER ANJİOYU PROF. DR. MEHMET ÖZDEMİR VE İLK İKİ BOYUTLU VE RENKLİ EKO’YU BEN YAPTIM. ACİL STENT UYGULAMASINI DA. ERTESİ GÜNE BIRAKMADAN İLK BİZİM KLİNİĞİMİZDE UYGULAMAYA KOYDUK. DOÇ. DR. BURHAN ŞAHİN ULTRASONOGRAFİYİ ve GİRİŞİMSEL TEKNİKLERİ KURDU.

BURAYA SIĞDIRAMAYACAĞIM BİRÇOK YENİ TETKİK VE TEDAVİLER TÜRKİYE’de İLK KEZ TYİH’de YAPILDI. BURADA TÜRKİYE’NİN HER TARAFINA UZMAN YETİŞTİRDİK. BİRÇOK ÜNİVERSİTENİN KARDİYOLOJİ BÖLÜMLERİNİ KURDUK. PROFESÖRLER, DEKANLAR vs. BURADAN GİTTİ. TYİH HALEN PROF. DR. MUSTAFA PAÇ YÖNETİMİNDE HİZMETLERİNİ BAŞARIYLA SÜRDÜRMEKTEDİR. NUMUNE HAST. DE EN AZ 80 YILDIR BÜTÜN ANADOLU’YA HİZMET VERMİŞ. ALMANYA’DAN NAZİ MEZALİMİNDE KAÇIP GELEN PROFESÖRLERE KUCAK AKMIŞ. BU SAYEDE BİLİMSEL YÜKSELİŞİNİ YAPMIŞ. YILLAR İÇİNDE MODERNİZE OLMUŞ BİNLERCE HEKİM YETİŞTİRMİŞ GÜZİDE BIR KURUMDUR..

BU HASTANELERİN MERKEZDE OLMASI, İNSAN YAŞAMININ ÇOK KISA ZAMANDA KURTARILMASINA NEDEN OLMUŞTUR VE OLMAKTADIR. ESKİ BİR HEKİM OLARAK BU HASTANELERİN ORADAN KALDIRILMASININ ÇOK SAKINCALI OLDUĞUNU ISRARLA SÖYLÜYORUM. ÇOK ÜZGÜNÜM. BU HATADIR. AMAÇ İNSAN YAŞAMI İSE BU YAPILMAMALI. BÖYLE BİR KARAR VAR İSE BUNDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİDİR. SÖZ KONUSU İNSAN YAŞAMIDIR. BİR KALP HASTASININ TEDAVİSİNİN DAKİKALAR İÇİNDE YAPILMASI ÇOK ÖNEMLİDİR. AĞIR TRAFİK ŞARTLARI İÇİNDE MERKEZİ, KISA SÜREDE ULAŞILAN HASTANE ÇOK ÖNEMLİDİR. AMAÇ HASTANENİN BÜYÜK OLMASI DEĞİL, HİZMETİN HASTAYA KISA SÜREDE UYGULANABİLMESİDİR. BU ŞAKA DEĞİLDİR, YAZIK OLMASIN.

YILLAR İÇİNDE YERLEŞMİŞ. HİZMET VERMEYE DEVAM EDEN BU KURUMLARA DOKUNULMASIN. O HASTANELERİN ARSASI DEĞERLİ İSE. İNSAN YAŞAMI  BUNDAN MİLYON KEZ DAHA DEĞERLİDİR. BU İDRAK EDİLSİN.

BU HASTANENİN KURULUŞUNDAN EMEKLİ OLANA DEK BU HASTANEDE ÇALIŞMIŞ OLUP, 14 YIL KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ DİREKTÖRLÜĞÜ YAPMIŞ OLAN

PROF. DR. SİBER GÖKSEL

Not : Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesinin tarihini 2014’te yazmıştım.. İyi ki de yazmışım.
“TAŞ MEKTEPTEN TÜRKİYE’NİN KALBİNE”…. TYİH’nin YERİNDE  3. ORTAOKUL  DENİLEN TAŞ MEKTEP VARDI. ABLAM, ABİM ORAYA GİTMİŞLERDİ..

==================================
Dostlar,

Saygın hocamızın bu uyarısın son derece yerinde buluyoruz biz de..
Aynen paylaşıyoruz yazdıklarını…
Ülkemize verdiği çooook değerli ve kapsamlı hizmetler için Türkiye O’na,
PROF. DR. SİBER GÖKSEL hocamıza çok borçludur..

Çooook kıdemli ve deneyimli ,öngörülü bir hekimdir..
Uyarıları mutlaka dikkate alınmalıdır..
Biz de bu ŞEHİR HASTANELERİ TALANINI sitemizde belki 10’dan çok yazı ile anlattık.

“Şehir hastaneleri” anahtar sözcükleri kullanılarak sitemizde tarama yapılabilir..
Konferans video kayıdı, power point yansıları, makaleler..
Ne yazık ki iktidar bu çok ciddi uyarılara kör ve sağır..
Çok yazık oluyor Türkiye’ye çooook..

  • Erdoğan’ın şehir hastaneleri hülyası = Türkiye’nin talanı!

Uğursuz denklem budur!

Sevgi ve saygı ile. 30 Kasım 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

“İnceleme Başlatmak” Toplum Düşmanlığıdır!

“İnceleme Başlatmak” Toplum Düşmanlığıdır!

Dr. Çağatay Güler
Halk Sağlığı Uzmanı

(AS : Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Gelişmekte olan ülkelerde terimler birbiri yerine kullanılır. Kavramların içi boşaltılır. Eylemler yozlaştırılır. Gençliğimde çok saftım. İnsanların doğruyu bilmedikleri için yanlış yaptıklarını sanıyordum. Artık yaşlandım. İnsanların doğruyu çok iyi bildiklerini, çıkarlarını korumak için bile bile yaptıklarını çok iyi biliyorum. Bir belediye başkanı, benimle birlikte hileli ürün satan esnafa ceza verir beni sevindirirdi. Bir süre onu örnek gösterdim. Sonra esnafın onu ziyaret edip “bir çayını” içtiğini onun da “Resen” cezayı kaldırıp onları sevindirdiğini anladım. Bu bir oy toplama yöntemiydi.

Halk sağlığı ile ilgili olaylarda “inceleme başlatmak” bir soysuzlaşma simgesi haline geldi. Emniyet güçlerinin konuyla ilgili soruşturmaları halk sağlığı incelemesi değildir. Emniyet güçleri suçlu ararlar. Halk sağlığı incelemelerinde suçlu aramayız, söz konusu olayın yinelenmemesi için ne yapılması gerektiği araştırılır.

Bakan beyin “konuyla ilgilenin” demesi halk sağlığı incelemesi değildir. Bakanlık soruşturmaları da halk sağlığı incelemesi değildir. “Şu adamın durumunu bir inceleyin” emri “sevmediğim şu adamı görevden alabilmem için bir kılıf uyduruverin” demektir. Herhangi bir resmi görevliyle ilgili “inceleme başlatın” emrinin altında birkaç gizli nedenden biri vardır:

-Oh elimize fırsat geçti, şu adamdan kurtulalım.
-Adamımızın zarar görmemesi için işi uzatalım. Balık akıllılar unutunca olayı kapatırız.
-Topluma alışması için zaman tanıyalım.
-Şu işi bir sahipsizin üstüne yıkalım.

En az 70 yıldır tüm dünyada temel kitap olarak okutulan kaynağın en eski yazarlarından olan Rosenau, II. Dünya savaşından sonra kanıtladı. Kendisi de sınır halk sağlığı birimlerinden birinde çalışan Rosenau para, kalem, kitap, dergi vb.nin salgın yapmayacağını kanıtladı. Yıllardır sadece verem hastalarının yemek kapları, çatal, bıçak vb.nin kaynatılması gerektiğini söylememiz bundan. O zamanlar bırakın parayı, dış ülkelerden ABD’ye giren meyveler de formaldehite batırılırdı. Başlangıçta kızan ithalatçılar bu uygulama kaldırılınca daha çok kızdılar. Çünkü incir, üzüm dahil meyvelerin formaldehite batırılması raf ömrünü uzatıyordu.

Bilimsel araştırmaların hepsi halk sağlığı incelemesi değildir. Birisi eline pamuklu çubuğu alıp paralara sürttükten sonra özel besi yerlerinde 500 mikrop ürettim diye bağırabilir. Ama bu bir halk sağlığı uyarısı değildir. Ben ona söyleyeyim, biraz daha sıksa bin de üretebilir. Paraya dokundu diye çocuğu eline dezenfektanlar sıkan anneler yaratınca, hangi salgın tehlikesini önlediğini sorsanız yanıtlayamaz. Çocuğu ellerini kimyasallara bulamak çocuğun bağışıklık sisteminin güçlenmesini engeller. Bizde serbestçe satılan “anti bakteriyel” sabunlar çoğu gelişmiş ülkede kurukafa işareti ile satılır. Anlıyorum, basının çabası daha çok satmak, daha çok izlenmek ama Allah rızası için kıyıda köşede bir de halk sağlığı görüşü verin.

Ankara’da şarbon vakasından sonra inceleme başlatıldı” haberlerini okuyunca bunları düşündüm. İlk tren kazasından sonra da “inceleme başlatılmıştı”. İkincide de üçüncüde de… Sonraki kazalarda da “inceleme başlatılacak”. Toplu balık ölümleri için de inceleme başlatılır hep. Sahi ne oldu bu incelemelerin sonucu? Alın size bir toplu balık ölümü daha:

“Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde Bakırçay Nehri’nin bir kolu olan Karakurt Çayı’nda toplu balık ölümleri yaşanması üzerine inceleme başlatıldı”. Ben de size bir haber vereyim:

-Bu tip balık ölümlerine yol açan maddeler, çevremizde çok yaygın ve içme suyu arıtım tesislerinde arıtılamaz.

Toplu balık ölümlerinde balıklar gömülür. Yenilmez ve yem yapılmaz. Ben incelemeden vazgeçtin, balık çiftliği ölümlerinde balıkların gömüldüğü yeri göstersinler razıyım.

İncelemeniz işi gürültüye getirecek biliyorum. Bu nedenle gerçek nedeni ben söyleyeyim:

1. Şarbonun nedeni sağlığı tedaviden ibaret sanıp sağlık ocaklarını kapatmanız ve sahadan veteriner sağlık memurlarını ve insan sağlık memurlarını çekmenizdir. Sahadaki hekim ve veterinerler her Kurban Bayramından önce seferberlik ilan ederlerdi.

2. Gelecek kurbanda da şarbon olmazsa bir başka zoonoz yani insan ve hayvanların ortak hastalığı çıkacaktır. (http://www.ato.org.tr/news/show/417, 29/08/2018)
*Bu yazı cevresagligi.org’da yayımlanmıştır.
===============================
Dostlar,

Sevgili meslektaşımız Prof. Dr. Çağatay Güler dostumuza, bu uyarıcı yazısı için teşekkür ederiz..

AKP‘nin oy deposu milyonlarca necip milletimiz, gönüllü kulluğu sürdürsünler bakalım..

Şehir hastaneleri talanı‘nın faturası ile yüzleşince, çökecek ‘diz’ bile kalmayacak neciiiip mi necip milletimizde..

Sevgi ve saygı ile. 02 Eylül 2018, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com