Aile Hekimliğinde
“Check-Up” Uygulaması
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) gönderdiği 31.08.2018 tarihli “Check-up Uygulaması konulu yazıda;
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
“1-18 yaş altı kişilere bebek, çocuk ve ergen izlem protokollerine göre uygulama yapılacaktır.
2–18 yaş üzeri yetişkinlere, sigara kullanımı sorgulanması, ağırlık, boy, bel çevresi ve kan basıncı ölçümü ile açlık plazma glikozu, trigliserit, HDL,LDL, total kolesterol, kreatinin, TSH, ALT, tam kan, TİT, EKG ve kanser tarama programlarına göre gerekli muayene ve tetkikler yapılacaktır.”denilmektedir.
Yine bu yazıda “vatandaşların MHRS sistemi üzerinden randevu alacağı, bu programın ülkede 10 milyon vatandaşa uygulanacağı, her aile hekiminin her ay kendisine kayıtlı 150 kişiye check-up uygulaması yapmasının sağlanması gerektiği” belirtilmiştir.
Check-up kelimesi sözlükte sağlık sorunu olmayan bir kişinin olası hastalıklarının erken dönemde tespit edilmesini ve bu hastalıklardan korunmak üzere önlem alınmasını amaçlayan; yaş, kalıtsal yapı ve çevresel etmenler de dikkate alınarak gerçekleştirilen sağlık taraması olarak tanımlanıyor.
Gelin, ülkemizdeki aile hekimlerinin check-up butonu olmaksızın kendisine kayıtlı nüfusa ne gibi hizmetler verdiğine bir göz atalım? ASM’lerde kayıtlı nüfusta yer alan gebelere 4 kez, loğusalara 3 kez, bebeklere 7 kez, çocuklara 7 kez izlem yapılmaktadır. Her izlemde yaşa (AS: cinsiyete de!) ve risklere göre değerlendirilen kişinin verileri elektronik ortama kaydedilip bakanlığa gönderilmektedir.
15-49 yaş arasındaki kadınlara 6 ayda bir, diyabet hastalarına her gelişlerinde izlem yapılması zorunludur. Bunun yanı sıra; 30-65 yaş arasındaki 14 milyon kadının her beş yılda bir serviks kanseri, 40-69 yaş arasındaki 12 milyon kadının iki yılda bir meme kanseri, 50-70 yaş arasındaki 13 milyon kadın ve erkeğin her iki yılda bir kolon kanseri taramalarından geçirilmesi planlanmıştır ve halihazırda bu tarama programı aile hekimlerinin çabasıyla uygulanmaktadır. Ancak 2012 yılında başlatılan uygulamada başından beri karşılaşılan koordinasyon (AS: eşgüdüm) eksiklikleri bütün ciddiyetiyle sürmektedir ve aradan geçen bunca süreye karşın, tarama programı bir türlü oturtulamamıştır.
Aile hekimleri ayrıca zaten obezite izlemi (yani boy, kilo, bel çevresi, kalça çevresi ve sistemik tansiyon izlemi) yapmaktadır. Obezite saptaması yapılması ilk aşamada önemli ve kayda değerdir ancak öte yandan obezite sorunu olan kişilerin dengeli beslenme ve düzenli sportif aktivite (AS: fiziksel etkinlik) olanaklarına erişimi olup olmadığı obeziteyle mücadele bakımından yaşamsal önemdedir ve Birinci Basamak sağlık hizmetlerinin sınırlarından ötesine bakılmasını gerektirmektedir.
Ayrıca Aile hekimleri kendilerine başvuran hastalara anamnez (AS. öykü) ve muayene sonrası gerekli gördükleri kan tahlillerini zaten yaptırmaktadırlar.
18 yaş altı çocuklarda yapılan izlemler çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi ile ilgili bize kimi ipuçları vermektedir. Ancak tıpkı obezite örneğinde olduğu gibi kalıtsal ve çevresel etmenlerin çocuklar ve gençlerin üzerindeki etkileri, içinde yaşadığımız toplumsal atmosferden soyutlanamayacağı için bütüncül bir perspektifle (AS: bakışla) ele alınmak durumundadır.
Halk Sağlığı, toplumsal sağlık göstergeleri üzerinden okunmalıdır,
- bu ölçütleri göz ardı eden sağlıkta dönüşüm programının son manevrası olan check-up uygulaması halkın sağlığını koruyacağını iddia eden Sağlık Bakanlığının yeni aldatmacasıdır.
Kamuya açık kaynaklardan izlenebileceği gibi Ankara’nın Gölbaşı, İstanbul’un Silivri, Bitlis’in Güroymak ilçelerinde ve Sivas’ta şarbon nedeniyle karantinalar gerçekleştirilmiştir.
- Soruyoruz; check-up yaparak şarbon salgınını engellemek mümkün müdür?
Her kış hava kirliliğinde rekorlar kıran Ankara’da check-up yaparak astımlı çocukların sayısının artmasını engelleyebilir miyiz?
Temiz su sıkıntısı yaşanan ilimizde check-up yaparsak kontamine sularla bulaşan hastalıkları engelleyebilir miyiz? Ya da artan kolon kanserlerine ait olgu sayılarını bilimsel verilerle, şu kadar yılda, şu çalışmayla, şu yüzdelik dilimden şu yüzdelik dilimine düşürdük diyebilir miyiz? Yani check-up yaparak bilimsel ölütlerle konuşmamız mümkün olur mu?
Check-up, bu güne dek hangi ülkede hangi bilimsel ölçütle herhangi bir halk sağlığı sorununu çözmüş müdür? Ülkemizde hangi bilimsel veriler incelenerek kamu kaynaklarını tüketmek pahasına bilimsel bir temeli olmayan bu uygulamaya karar verilmiştir?
Günde 1 Dolarla geçinmek zorunda olan, yeterli ve dengeli beslenemeyen, sağlıklı bir çevrede yaşayamayan, sağlıklı koşullarda barınamayan 14 milyon yurttaşın yaşam kavgası verdiği ülkemizde, spor yapacak yeşil alan kalmayan ilimizde check-up yaparsak sağlıklı çocuklar yetiştirebilir miyiz?
- Check-up nitelikli sağlık hizmeti için harcanacak kaynakların israfından başka bir şey değildir.
Aile sağlığı merkezlerinin bebek, çocuk izlemleri masaya yatırılmalı ve hangi bölgede astım ataklarının arttığı değerlendirilmelidir; o bölgede havayı kirleten etmenlerin neler olabileceği, çevre ve kent sağlığı bağlamına oturtularak bütüncül bir biçimde değerlendirilmelidir. Bebek ve çocuklarda gelişme geriliğinin en sık gözlendiği bölgeler değerlendirilmeli, söz konusu bölgede kişi başına düşen gelirle gelişme geriliği arasındaki nedensellik bağı kurulup kurulamayacağı anlaşılmalıdır. Örgün eğitimleri süresince bu çocukların beslenme saatinde dengeli ve yeterli beslenip beslenemediği ele alınmalıdır.
Özetle; Toplum Sağlığına yönelik bütüncül bir bakış açısıyla bilimsel yöntem kullanarak ulaştığımız sonuçları değerlendirir ve halkın sağlığını etkileyen koşulları nasıl iyileştirebileceğimize kafa yorarsak işte o zaman toplum sağlığını korumak ve geliştirmek doğrultusunda çözüm önerileri geliştirebiliriz.
Ama bu koşulları düzeltemiyorsak ve halkın gözünü boyamaya ihtiyacımız varsa işte o zaman check-up yaparız.
Ankara Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu
(http://www.ato.org.tr/news/show/427, 13.9.18)
====================================
Dostlar,
Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası’nın (Aile Hekimliği Komisyonu) açıklaması zehir zemberek olmuş.. İyi de olmuş..
Yalnızca 2 soru da biz eklemek istiyoruz :
1. Kasım 2015’te Anayasa Mahkemesi’nin çocukluk çağı aşılarının zorunlu olmadığına ilişkin 2 bireysel başvuruda gerekçesi olan ‘yasal norm eksikliği‘ , aradan geçen 3 yıla karşın tek 1 maddelik yasal düzenleme ile aşılabilecek iken, Çocuk hekimi olan yeni Bakanın belki de önceliği bu sorun olmak gerekirken, bunun da çaresi ASB / ASM’lerde check up ugulaması mı olacaktır?
2. Milyonlarca insana check up yapılması isteniyor.. En azından tutarak;
1 aile hekimi ayda en az 150; yılda 12 x 150 = 1800;
24 bin aile hekimi x 1800 = 43, 2 milyon.. check up yapılacaktır yılda.
1 check up ortalama 1000 (bin) TL’ye mal olsa, 43,2 milyar TL demektir.
2017 sonunda SGK 24 milyar TL’ye yakın açık vermiştir. Ekonomik yangın ülkeyi sarmışken ve kamu harcamaları ciddi kısılırken (Saray’ın itibarı dışında!), bu ciddi tutar nereden karşılanacaktır? 1 check up bedelini, iyice zorlayarak yarıya indirir ve 500 TL alırsanız, yıllık gideriniz en az 21,6 milyar TL olacaktır. Bu da SGK açığını 2’ye katlamak demektir. Söz konusu açık genel bütçeden (yeni adıyla merkezi yönetim bütçesi) karşılanacağı için bütçe açığını, borçlanmayı, kamu hizmetlerine zam yapmayı, ceheck up hizmetleri için bir hayli ithal girdiyi… gerektirecektir..
Acaba Sağlık Ekonomisi yöntemleriyle, Aile hekimlerini check up’a zorlayarak yapılacak harcamaların getirisinin götürüsünden daha çok olacağı mı hesaplanmıştır? Bakanlık, bilimsel gerekçelerini (eğer böyle bir yol izledi ise) ve maliyet – yarar hesaplarını (yaptırmayı akıl edebildi ise!) açıklamak zorundadır. Çünkü Yönetim, çağımızda artık bilimsel verilere dayanmak zorundadır. Ve bu ilke, Kamu hizmetlerinin / görevlilerinin uymakla yükümlü olduğu, yasal dayanaklı bir etik ilkedir aynı zamanda.. (5176 s. yasa ve Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri… Yönetmeliği vd.)
Amaç;
– insanların ‘dertlerine ad koyup’ kışkırtılmış – çaresiz müşteriler mi yaratmaktır serbest piyasaya?
– Devasa boyutlara ulaştırılan ama ‘yeterli müşteri’ bulamayan özel sağlık sektörüne Devlet desteği midir?
– Özel sektörden gelen yani Sağlık bakanının post-modern ‘customer provocation’ yöntemiyle promosyonu mudur??
– Ya da iktidarın, artık bir anonim şirket gibi yönettiği ülkemizde, yerli – yabancı sermayeye bitmeyen rant aktarma misyonunun gereği mi?
1990’ların başında, ‘tüm zamanların en çılgın Sağlık Bakanı‘ etiketini bizim iliştirdiğimiz ANAP’lı Bakan Av. H. İbrahim Şıvgın, “55 milyonu tarayacağız..“ diye tutturmuştu.. O tarihlerde “TARAMALAR…“ başlıklı bir makale yayınladık Cumhuriyet’te.. Neyse ki Bakan Şıvgın yanlışını anladı ve vazgeçti..
Şimdi de “CHECK UP’lar Nedir, Ne Değildir..?“ diye yazsak yeni Cumhuriyet’te; duyan – gören ve kulak veren olur mu acaba? Ya da yeni Bakan, eski Bakan Şıvgın’ın tahtına mı göz dikti??
El mecbur, belli sayılarda hasta garantisi verilen Şehir Hastaneleri…..
******
Değerli okurlar,
Şu mizah da olmasa, ortadan 2’ye yarılmamak olanaklı değil..
Türkiye Cumhuriyeti, 95 yıllık yaşamında hiç ama hiç ama hiç bu denli kötü yönetilmedi ya da sahipsiz – öksüz kalmadı; sömürge kılınmadı..
Sevgi ve saygı ile. 14 Eylül 2018, Datça
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com