Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

Küresel ekonomi ve yoksulluk

Prof. Dr. Necdet ADABAĞ

  • Bu insanlığın çektiği nedir bu kapitalist düzenden?

Pandemiyi de onlar yarattı. Bana değil, Nobel ödülü almış Japon profesöre sorun. Her şey varsılların başının altından çıkıyor. Fukaranın kavga çıkarmak, savaş çıkarmak için ne malzemesi vardır, ne de kafasında böyle karanlık düşünceleri. Dünyayı yönetmek gibi bir iddiası da olamaz zaten. Kendi yağında kavrulmaya alışık bir kesimdir ve bulduğuyla yetinmesini bilendir. Ne ki günün birinde, yetti artık deyip yollara düşecek olursa, sözgelimi, ya güzel bir dayak yer ya da kodesi boylar.

Dünya zenginliğinin %55’ini, %10 oranındaki varsıllar kendi aralarında paylaşırken geriye kalan %45’ini %90 oranındaki yoksullar ucundan kenarından, kendilerine düşeni edinmeye çalışıyorlar. Ama yukarıdan gelen sesler haktan hukuktan söz etmekten vazgeçmiyorlar. Hak hukuk bunun neresindeyse!

HER AŞAMADA EŞİTSİZLİK

Bir kere, yeme içme konusunda hakça bir paylaşım yok. Bu da insanın cebine giren para ölçeğine dayalıdır. Bu yok! O zaman üretimde ve tüketimde eşitsizlik var. Yoksul kesimler ya da ülkeler gerektiği biçimde üretemezler ve de tüketemezler çünkü alım güçleri düşüktür. Kuşaktan kuşağa yoksulluk sürer gider.

Para olmayınca eğitimde eşitsizlik vardır. Varsıl, çocuklarını özel okullarda okuturken yoksul okutamaz, çünkü parası yoktur. Devlet okullarının da gücü bellidir. Bellidir çünkü öğretmenleri gerekli güncelleme olanaklarından yoksundur.

Ticarette, esnaflıkta eşitsizlik vardır. Varsılın fabrikasının yanında, yoksulun tezgâhının sözü mü olur. Bu kesimde de kuşaktan kuşağa geçen bir haksızlık, eşitsizlik söz konusudur. Fukara bakkalın çocuğu hangi okulda, hangi üniversitede okuyacak ki büyük adam olacak, hem kendisini hem de ailesini kurtararak sınıf atlayacaktır. Memurun çocuğu da sınıf atlayamıyor kolay kolay. Oysa sınıf atlamak çok önemlidir. Saymakla bitmez. Köylü, işçi, esnaf, memur sınıf atlayacak ki toplum da sınıf atlasın, özellikle ekonomik olarak, gerisi arkadan gelir.

SINIF ATLAMANIN ÖNEMİ

Fransız Devrimi ile birlikte Avrupa sınıf atlamıştır. Bu hem kişisel hem de toplumsal bağlamda böyledir. Fukaralığı, yoksulluğu ortadan kaldırmanın tek yolu budur. Sınıf atlamak. Fukaralığı, yoksulluğu yok sayarak ortadan kaldıramazsınız.

Bugünlerde Marshall yardımının bize nelere mal olduğunu yazıyorlar durmadan gazeteler. Anımsatmakta yarar var. İyi yapıyorlar. Kapitalizmin bizi köreltmeye ne zaman başladığını görmek bağlamında çok önemli. Doların, Cumhuriyetin ilk yıllarında paramız karşısında daha düşük olduğunu bizim insanlarımız biliyor mu acaba!

Halil Çivi şiiri : KÖTÜLÜK SATANLAR

ŞİİR KÖŞESİ…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Hak Şairi

KÖTÜLÜK SATANLAR

Ahlaka, hukuka düşman biridir,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Yaşadığı mekân zulüm yeridir,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Fitneden, yalandan elini çekmez,
Milleti, ülkeyi bölmekten korkmaz,
Kul hakkı yemekten usanmaz, bıkmaz,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Cahil insanların aklını çeler,
Sevgiyi, barışı defterden siler,
Dini silah yapar, toplumu böler,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Ahlak, sevgi ışığını söndürür,
Çıkar için çok fırıldak döndürür,
Irkı, dili kaşır; halkı kandırır,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Gazileri, şehitleri ayırır,
Kendi gibi olanları kayırır,
Kötülük düşünür, zulüm buyurur,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Adalet mülkünün köşkünü yıkar,
Hukuka, ahlaka kör gibi bakar,
Birliğin, dirliğin yolunu tıkar,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Şöhrete, servete, paraya tapar,
Kardeşi kardeşin düşmanı yapar,
Çıkarına uygun her yola sapar,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Derindir, çıkılmaz, kazdığı kuyu
Zift gibi karadır vicdanı, huyu,
Peşinden sürükler cahili, toyu,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Tarih baba der ki devirler döner,
Krallar, sultanlar tahtından iner
Ecel kayığına mutlaka biner,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx
Zulüm gören halkın bağrı yanıktır,
Hali Çivi, tarih buna tanıktır,
Bu gün zalim olan yarın sanıktır,
Cebir, şiddet, kin ve nefret satanlar.
Xxx

Seçim yasası neden değiştirilir?

Yasa, toplum yararı ve kamu yararı için çıkarılır. Seçim yasaları, bu gerekliliği öncelikle yansıtmalı. Zira, kamu yararı adına (için) yasa yapıcıları belirleyen en temel norm. Bu nedenle, seçmen iradesinin en özgür, en düzgün ve güvenli biçimde temsili organa yansıtılması ana amaç.
***
TBMM’de çoğunluk sahibi siyasal parti veya partilerin seçimler yaklaştığında sayı üstünlüğünden yararlanarak kendilerine avantaj sağlayıcı düzenleme yapmasının önüne geçmeyi amaçlayan Anayasa maddesi şöyle:

  • Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” (md.67; 3/10/2001)

Ne var ki, sorunlu 2017 Anayasa değişikliği, bu konuda da istisna öngördü:

“Anayasanın 67. maddesinin son fıkrası hükmü, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra birlikte ilk milletvekili genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi bakımından uygulanmaz” (md.17/H).

Nitekim 13 Mart 2018 günlü ve 7102 sayılı yasa ile seçimlere ilişkin düzenleme yapıldı. Anayasa’da 3 Kasım 2019’da yapılması öngörülen seçimler, 24 Haziran’a alınarak bir yıllık yasak delinmiş oldu.
***
Anayasa’ya uyum yasaları yerine, 2018’de seçim yasasına odaklanan AKP-MHP ikilisi, şimdi de 2/4284 sy.lı yasa önerisi ile, ülkenin bunca sorunu varken, TBMM’yi seçim düzenlemeleri ile meşgul ediyor.

Seçimlere ilişkin düzenleme, şu üç sorunu öncelikle ve birlikte ele almadığı sürece, demokratik hukuk devletinin asgari gerekleri sağlanamaz:

Demokratik siyaset alanını daraltan ve demokratik toplumu sürekli baskılayan Parti başkanı Cumhurbaşkanı (CB):

Temsilde adalet ilkesini sürekli zedeleyen seçim barajı.

– Siyasal partiler arasında fırsat ve olanak eşitsizliği yaratan hazine yardımı.

  • CB’nin konumu, seçim barajı ve hazine yardımını gölgede bırakıyor. Nasıl?

Devleti ve yürütmeyi tek başına temsil eden ve şirket statüsündeki Varlık Fonu başkanlığını da yapan kişi, parti genel başkanıdır.

– Cumhurbaşkanı, CB yardımcısı ve bakanlar başta, atanmış kişilerin de –Anayasaya aykırı olduğu halde- katıldığı Parti faaliyetlerinde genel başkan değil, Cumhurbaşkanı unvanını kullanmakta.

Bu nedenle, TBMM’de temsil edilen partiler, eşit koşullarda yarışamamakta.

Eşitsizlik, “seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” açısından da geçerli. Düzenleme nasıl yapılırsa yapılsın, seçim öncesi/esnası ve sonrası bütün faaliyetlerinde, Cumhur ittifakı partileri ve özellikle AKP’nin çok unvanlı genel başkanı, Devlet olanaklarını parti lehine seferber etti/etmekte ve edecek.
-Medya, Kişi-Parti-Devlet’in propaganda aygıtı olarak kullanıldığından, demokratik siyaset alanı, haliyle, Cumhur İttifakı dışında kalan partiler aleyhine daraltılmış bulunuyor.

-Yurttaşlar, “siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma” yönünden eşit değil; zira, demokratik toplumun asgari gereklerini bile ortadan kaldıran bir mevzuat ve uygulama ayrışması var.

  • Düşünce ve ifade özgürlükleri ile barışçıl toplanma ve gösteri özgürlükleri, hukuk dışı ve şiddet kullanılarak bastırılmakta ve ölçüsüz yaptırımlara tabi tutulmakta.

Bu nedenlerle, seçimlere giden yol, “eşit” ortam ve olanaklar sunmamakta.

Gerçekten ana sorun; “kişi-parti-devlet” birleşmesine yol açan Anayasal yapının düzeltilmesidir.

2017’de hükümet kaldırıldığı için seçim baraj bahanesi de sona erdiği halde, AKP-MHP, %7 baraj yanı sıra, ‘Parti başkanı’ Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarından bağışık tutulması öneriyor. (AS: Yasalaştı bile!!)
***
Anayasa’nın yasa için öngördüğü bir yıllık uygulama yasağına iki ay kala, Cumhur İttifakı’nın gelecek seçimleri kazanma ereğine yönelik torba yasa önerisi, kamu yararı veya seçim güvenliğini sağlamak bir yana, seçim hukukun genel ilkelerine, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa’nın amir hükümlerine çok yönlü olarak aykırı olup, siyasal etik ve ahlak ilkeleri ile de çelişmekte.
***
CHP olarak görevimiz, yalnızca Anayasaya ve kamu yararına aykırı düzenlemelere karşı çıkmak değil, seçim güvenliği ve temsilde adalet ilkesine ilişkin somut önerileri de, komisyon aşamasında olduğu gibi genel kurul sırasında sunmaktır. (AS: Ne yazık ki AKP-MHP reddetti!)

Bu yasa önerisi, demokratik hukuk devleti ereğinde yürütülen anayasa çalışmalarının ne denli meşru, haklı ve ivedi olduğunu bir kez daha doğruladı.

  • Tek kişi yönetimi, özgür ve eşit oy güvencesini sağlayacak adil seçme ve seçilme hakları üzerinde en ciddi tehdit.

Demokratik cumhuriyetçiler daha uyanık olmalı.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 30 Mart 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

TERANE

Bakan Nebati, ”Zaten Türk lirası şu an en zayıf durumda..  Canınızı sıkmayın… Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak”

Başarısızlığı kabullenirken bile umursamazlık sergileniyor.

Bayrak-ezan teranesinin modası geçti. Bakan yeni diye yenilmiyor…

YEMEK

RTE, Cumhurbaşkanlığı sarayında 600 AKP’liye yemek verdi. Parası nereden ödendi?

  1. RTE’nin cebinden,
  2. AKP’den,
  3. Cumhurbaşkanlığı ödeneğinden,
  4. Örtülü ödenekten.

Bence kesin “a” seçeneği!..

SÖZ

Et ve Süt Kurumu (ESK) Genel Müdürü Osman Uzun,

  • Çok uzun kuyruklar oluşuyordu. Bu yüzden et fiyatını artırdık

Bu söz müdürün ağzından değil kuyruktan çıkmış olmalı…
(AS: Onların yerine biz utanıyoruz…)

KUYRUK

% 48 zamma rağmen ESK’da kuyruklar devam ediyor.

Osman Bey görevden alınmasa zam hazırdı…

BAYAT

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, pide fiyatlarına gelen eleştirilere, “Pide hemen bayatlayan bir üründür biliyorsunuz, somun ekmek hemen bayatlamaz”

..kunu çıkardılar…

MAAŞ

  • Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan’ın yaklaşık 314 bin TL maaş aldığı açıklandı.

Tok açın halinden anlamaz. Pide ucuzlamaz. Kuyruklar kısalmaz…

UYGULAMA

Numan Kurtulmuş, ”Gerçekten büyük bir hayat pahalılığı baskısının vatandaşlarımızın üstünde olduğunu ve bunun da hafifletilmesi için elimizdeki bütün imkanları kullanmanın şart olduğunu görüyor ve bunu uyguluyoruz.” dedi.

Görmüşler de, uygulama nerede?..

YARARLI

Gıda terörünün önlenmesi ile zeytinliklerin katledilmesinin önlenmesi konularında CHP’nin verdiği önergeler AKP-MHP oyları ile reddedildi.

Ülke yararına olacağından kuşkulanmışlardır…

YOBAZ

Okuldaki öğretmenlere gönderdiği yazıda, kız öğrencilerle erkek öğlencilerin birlikte oturmaması talimatı veren Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akın görevden alındı.

Mehteran yürüyüşte…

IRKÇI

FETÖ artığı CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın’ın bir makalesinde Kemalizm için; ‘en başından beri dışlayıcı’, ‘ırkçılığa yatkın’, ‘azınlıklarla ve farklı etnik kimliklerle bir arada yaşama meselesini çözememiş’ gibi nitelemeler kullandığı açıklandı.

YCHP budur…

GENÇLİK

Bakan Nebati bu ülkede genç olmanın çok tatlı ve güzel olduğunu söyledi.

Elbette. İş yok, güç yok. Yan gel yat, baba parasına takla at…

FİTİL

Kılıçdaroğlu, Ergenekon şehidi Ali Tatar’ın eşini ziyaret etti ve Ergenekon-Balyoz haksızlıklarını yapanların burunlarından fitil fitil getireceklerini söyledi.

Yapsın helalleşirim…

ŞİFADIR

RTE, uyumadan önce tükettiği özel karışımı tarif etti. ”Tavsiye ederim. Şifadır” dedi.

Ayda 500-1000 TL. cik ayırabilenlere…

ÇIĞLIK

Bahçeli CHP’ye, ”Sandıkta imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır” dedi.

Yaşlandı, partileri karıştırıyor…

İMZA

Öğretim Birliği Yasası’na aykırı olarak çıkarılan Diyanet Akademisi kurulması ile ilgili yasaya 22 CHP milletvekili onay verdi.

Güven?…

GÖKÇEK

İ. Melih’in AOÇ ‘ne 801 milyon dolara yaptırdığı ANKAPARK iflas etti.

Milletin parasının hesabı sorula!..

ŞAŞKIN

AKP’nin eski Tokat millet vekili Resul Tosun Suriyeli sığınmacılarla ilgili, “Ücretsiz tedavi olmuyorlar, bedelini bakanlık ödüyor” dedi.

Bunların hepsi mi şaşkın?..

DESTEK

Torba yasa ile gazetecilerin şirketler hakkındaki haberlerine ceza getirilirken, kaçakçılara sağlanan pişmanlık hükümleri genişletiliyor.

AK demokrasi…

DÜNYA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Dünya duysun Irak’ta da huzuru biz getireceğiz, Suriye’de huzuru biz getireceğiz, Afganistan’da da huzuru biz getireceğiz. Batıdan, Amerika’dan Avrupa’dan dünyayı kurtaracağız.”

Geriye hangi dünya kaldı?..
AS: Pardon, bunca muazzam megalomani görmedim!)

ÖZLÜ SÖZLER

Dünyayı kötüler değil, hiçbir şey yapmadan onları seyredenler felakete sürükleyecek.. /
Albert Einstein

Yüksek bir mevkiye yerleşen alçak bir kişiden daha kötü bir şey olamaz.. / Claudianus

Bir insanın şöhretine ve görüntüsüne aldırma, namaz ve niyazına bakma, aklına ve doğruluğuna bak.. / Hz. Ömer

AMBARGOLARLA DÜNYA YÖNETİLİR Mİ?

BÜLENT ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com

Koskoca Amerikan devleti ne yaptığını bilmiyor olabilir mi?

Rusya, Ukrayna’dan başlar diye başladığı, yeni soğuk savaş dönemini, ambargolar ile devam ettireceğini sanıyor. Önüne gelen devlete, sana Ambargo uygularım tehdidini getiriyor.

Önce Rusya’ya karşı, Çin’i yanına almaya çalıştı. Çin ben ambargolara katılmam deyince, sana da ambargo uygularım dedi.

Ve Blinken, Çin’e karşı ambargo kararını açıkladı.

Amerikan yönetiminin içinde, bir Çin karşıtları kliği var. Bir de Rusya karşıtı klik var.

Azılı Rusya karşıtları, ideolojik takıntılar sebebiyle, strateji üretmekte zorlanıyorlar.

Dışişleri Bakanı Blinken, Victoria Nuland ve Biden’ın Güvenlik Danışmanı Jake Sullevın, bunlar azgın Rusya düşmanları.

Diğer klik ise, azgın Çin düşmanlığı ile ünlüler. Ünlerini ve koltuklarını bu yol ile kazanmışlar.

Çok uluslu şirketler (oligarklar) ve azılı Çin ve Rusya düşmanlarının, dünya hegemonyasını sürdürebilmek için, buldukları strateji ambargo…

Evet biz biliyoruz ki, Amerika’da çok uluslu şirketler, çok etkinler. Hatta Ukrayna sorununda, Avrupa’yı da onlar ikna etti.

Lakin 28 gün sonunda görüldü ki, ambargolar tüm dünya için baş belası bir yöntem.

Tedarik zincirini koparıyor. Dünya ticaretini zora sokuyor. Dönüp ambargo uygulayanları vuruyor. Kritik ürünlere ulaşmayı zorlaştırıyor. Enflasyonu yükseltiyor.

Suudilere, İran’a, Venezüella’ya ricada bulunuyorlar.

En son, Japonya Başkanını, Hindistan’a gönderdiler. Hindistan’dan, Rusya’ya ambargo uygulamasını istediler.

O da olmadı. Hindistan, enerjimi Rusya’dan alıyorum dedi.

Japonya, başına bela arıyor. Rusya’dan giden iki büyük enerji hattı var. Sakalin 1 ve Sakalin 2 Rusya gazı keserse, geberir. Orasının da iyi yönetilmediği görülüyor.

  • Kendi çıkarını değil de Amerika’nın çıkarını savunan hiçbir devlet, iyi yönetilmiyor demektir.

Bu arada garnitür bazı haberler vereyim:

Ukrayna’da enerji ortaklığı olan Biden’ın oğlunun bilgisayarı çalınmış. İçindeki bilgiler Amerikan kamuoyunun önüne dökülmüş. Ukrayna’daki yolsuzluk, porno ve diğer meseleler Biden’ın, zor olan işini iyice zorlaştırıyor.

Dünya bu krizlerin içine neden düştü dersek, uygulanan ekonomik sistemin kendisi, sürekli kriz üreten bir yapıdadır.

  • Tüm krizlerin arkasında, yolsuzluklar, vurgun, ahlaksızlıklar ve çöküntüler vardır.
  • Finans kapital böyle bir yönetim şeklidir.

Buradan giderek bakarsak, dünya Üçüncü Dünya Savaşına hazırlanmaktadır.

Bu kadar pisliği, insanlık artı taşıyamaz hale gelmiştir.

Putin’in Nükleer Silah kullanırım tehdidi öylesine söylenmiş bir şey değildir.

Dünya hiç olmadığı kadar, Üçüncü dünya savaşına yakındır. Çünkü çıkarların birbirleriyle uyuşması gibi bir durum artık yoktur.

  • Rusya – Amerika savaşı Ukrayna’dan başlamış gibi görünmektedir.

Gene Avrupa ayaklar altında kalacak gibi… Çünkü Avrupa da kendi çıkarını değil, Amerika’nın çıkarını savunmaktadır.

SOLFASOL TV Programımız : ANKARA’da Sağlığa Bütüncül Bak(a)mamak

Dostlar,

Bu gün (29.3.22) akşam 20:20’de başlayan bir TV programımız oldu.
Ankara’dan yayın yapan SOLFASOL TV‘ye konuk edildik.

Programı sunan Sn. Mehmet C. Peker Sn. Dr. Eriş Bilaloğlu ve bize sorular yöneltti. Tema, önceden, aşağıdaki görselde (posterde) olduğu gibi belirlenmişti:

ANKARA’da Sağlığa Bütüncül Bak(a)mamak..

SOLFASOL semti, Ankara’nın yoksul, gecekondu ağırlıklı, sosyo-ekonomik bakımdan yoksun bir bölgesi. Sn. Peker ve arkadaşları, SOLFASOL TV aracılığıyla Ankara’nın ve bu yoksun bölgenin sorunlarına ışık tutmaya çabalıyorlar..

Sn. Peker’in coşkuyla vurguladığına göre, bizim de katıldığımız bu program 116. sı olmuş.

Halktan yana, onun haklarından yana, sağlıklı yaşam hakkından yana olan bu uyar çabayı biz de elbette saygı ile karşılamaktayız.

20:20’de başlayan program 21:21’de bitecekti ancak birkaç dakika sarkarak 70 dakika sürdü

Özellikle “BÜTÜNCÜL SAĞLIK ANLAYIŞI”  temel tema idi. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), Anayasasında yaptığı Sağlık tanımı ile daha kuruluşundan başlayarak bu Anlayışa çok yakın:

  • SAĞLIK, yalnızca hastalık ya da engelliliğim bulunmaması olmayıp, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve SOSYAL YÖNLERDEN DE tam bir iyilik durumudur.

Bu tanım, Türkiye DSÖ üyesi olduğundan, ülkemizi de bağlar. DSÖ Anayasası, 1947’de, 5062 s. yasa ile aynen benimsenerek iç hukukumuza katılmıştır ve 1982 Anayasası m.90/5 uyarınca “jus cogens” kapsamında üstün hukuk normlarıdır, bağlayıcıdır.

İHEB (İnsan hakları Evrensel Bildirgesi) ve çok sayıda uluslararası bildirge, sözleşme, anlaşma bütüncül sağlık anlayışına yer vermektedir. İHEB m.25’te herkesin beslenme, konut, giyim ve tıbbi bakım hakkı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla kişisel ve toplumsal olarak sağlıklı olmanın kaçınılmaz (deterministik) soyo-ekonomik gerekleri vardır.

İşte bu kaçınılmaz (deterministik) soyo-ekonomik gerekleri de dikkate alarak sağlık olgusuna yaklaşmak, BÜTÜNCÜL SAĞLIK ANLAYIŞI olarak tanımlanmaktadır. Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamak herkesin hakkıdır (Anayasa m.56/1). Bu hedef, yerelde, Ankara ölçeğinde nasıl yaşama geçirilebilir?

“DSÖ’nün Sağlıklı Kentler” yaklaşımının 10 temel ölçütü nelerdir?
Ankara büyükşehir belediyesi nasıl bir SAĞLIKLI KENT yaratabilir?
Sn. Peker’in sorularını kapsamlı olarak yanıtlamaya çabaladık bir hekim ve Mülkiye’li olarak.

Yukarıdaki görseli ya da https://youtu.be/0XaYjRF8SzM bu erişkeyi (linki) tıklayarak izleyebilirsiniz. İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereklerinin yapılmasını dileriz.

Sevgi ve saygı ile. 30 Mart 2022

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

 

 

 

ADD Ataşehir Şubesi konuşmamız : COVID-19’dan Öğrendiklerimiz

Dostlar,

ADD İstanbul / Ataşehir Şubemiz 26 Mart 2022 akşamı bir zoom oturumu düzenledi.

Konu, yandaki görselde (posterde) görüldüğü üzere,

  • COVID-19 Salgınından Öğrendiklerimiz 

idi. 50 dakika dolayında süreci belli başlıklarda irdeledik. Sağlık insangücü, finansman, örgütlenme, kamu yönetimi, sağlık hukuku, uluslararası ilişkiler, aşı olmayan TURKOVAC skandalı.. gibi. Ardışık ülkesel – küresel afetlere hazırlıklı olunması gereğini vurguladık.

Kurumlaşmanın önemini, Refik Saydam Ulusal Koruyucu Sağlık Kurumu‘nun Batı’daki çağdaş örneklerine uygun olarak bilimsel açıdan özgür, akçalı ve yönetsel bakımdan özerk olarak yasa  ile yapılandırılmasının kaçınılmaz olduğunu ısrarla vurguladık.

Program, ADD Genel Merkezi Web TV üzerinden de eşzamanlı yayınlandı.

Sunumumuzun ardından soruları yanıtladık, katkıları aldık.

Toplam süre 1 saat 58 dakika.. “2 saatcik” !!

Açıklanmayan gerçek sayılar çok utandırıcı..

2020 ve 2021 yılı ölüm verilerini TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu hala açıklamadı! Niçin??

  • Bizim hesaplarımızla salt 2020’de 257 bin fazladan ölüm var!AKP iktidarı ise salgın yönetiminden çok algı yönetimine odaklandı ne yazık ki..

https://youtu.be/eS4qNCIaQHY

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereklerinin yapılmasını dileriz..
Toplantıya emek verenlere teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile. 29 Mart 2022

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

 

Aralık 2020 – Mart 2022 Türkiye Neredeeeeeeeeeeeen Nereye Bay Erdoğan!?

ARŞİVİMİZDEN….

Aralık 2020 – Mart 2022
Türkiye Neredeeeeeeeeeeeen Nereye Bay Erdoğan!?

Türkiye dış borçta dünya altıncısı!

03 Aralık 2020, Cumhuriyet
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylarin-ardindaki-gercek/turkiye-dis-borcta-dunya-altincisi-1795709

(AS: Bizim “çatal sorumuz” yazının altındadır..)

Geçen hafta açıklanan Dünya Bankası raporuna göre Türkiye, 440.9 milyar dolarlık toplam borcu ile dünyada dış borcu en yüksek olan 6. ülke oldu.

Borcun milli gelire oranı hesaplarına göre ise Türkiye, dünyada borcu en üst düzeyde bulunan ülkeler arasında ikinci ülke oldu.

Rapora göre dünyadaki 120 ülkenin merkez bankası rezervlerinin dış borca oranı % 72 düzeyinde görülüyor. Ancak Türkiye’de bu oran %18 olarak gerçekleşiyor. Bu durum genel ortalamanın çok altında bir düzeyi gösteriyor.

Dünyada en çok dış borcu olan 10 ülke içinde Türkiye, dış borcun milli gelire oranında ise % 59’luk bir oranla 2. sırada yer alıyor. Bu alanda % 65 oranla Arjantin 1. durumda.

Bir başka nokta, dış borcun toplam borç içindeki durumudur. Dış borcun toplam borç içindeki payı geçen yıl % 24 düzeyine ulaşmıştı. Bu yıl bu oranın aşılacağı belirtiliyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, yeni bütçeye göre iç ve dış borçlanmaya gidecek. Aralık 2020’de 97.6 milyar liralık iç borç ve 17.6 milyar liralık dış borçlanma yapacak.

Türkiye, Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirerek, gereksiz yere politika faizi ile oynayarak kendi kendine zarar verdi.

“Faiz sebep, enflasyon netice” teorilerini öne sürerek
Merkez Bankası’ndaki 130 milyar dolarlık rezervi eritti.
Bile bile duvara tosladı.

  • Sonuç şudur                                 :

Yüksek dış borç, yüksek enflasyon, yüksek döviz kurları…

Türkiye, açıkça ekonomik olarak çok zor ve riskli bir döneme girmiş bulunuyor.

Bilinen bir kuralı tekrarlayalım: Geniş halk kitleleri, önce ekonomik duruma ve cebine bakar.

  • Bu derece yüksek borç, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik, siyasette yeni arayışlara neden olur.

Bütün dünyada genel kabul gören kural şudur: Ekonomik dengeler bozulunca ilk olumsuz not siyasal iktidara verilir. Bu olumsuz notun göstergesi seçimlerde belli olur. Kuşkusuz, halkın vereceği nottan hiçbir iktidar kaçamaz…
==========================================
Dostlar,

Çatal soru da bizden :

  • AKP iktidarı, izlediği dinci – ekonomik politikaların nereye varacağını öngörmekten gerçekten aciz mi;
  • yoksa heeerrrrrrrrrrrrrrr birşey 2023 hedeflerine kurgulu araç mı??

İVEDİLİKLE yanıtı verilmesi gereken soru / sorunsal budur eyyyyyyyyyyyyyy Türkiye!!

Tweet iletimiz :

https://twitter.com/profsaltik/status/1508819203050065929?s=20&t=JPxOltIkSVmxUtuvyowPFg

Derin kaygı, endişe ile. 29 Mart 2022

Dr. Ahmet Saltık
Siyaset Bilimci (Mülkiye)

Hatay’ın önemi

Emre KongarEMRE KONGAR

ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cumhuriyet, 29 Mart 2022

 

ABD’nin Irak’a ve Suriye’ye müdahalesinden sonra Türkiye’nin güney sınırlarında Akdeniz’e ulaşmak için kurulmak istenen kara koridoru ve Rusya-ABD rekabeti dolayısıyla, Hatay’ın, Doğu Akdeniz bölgesindeki stratejik önemi çok daha yaşamsal bir nitelik kazandı. Zaten ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesinden de önce, bazı Suriye haritalarında Hatay’ın Suriye sınırları içinde gösterildiği herkesin belleklerindeki taze yerini korumaktadır.

Esad’ın, Suriye’ye müdahale etmemesi için Türkiye’yi uyarırken, bu müdahalenin Türkiye’nin sınır güvenliği ve terörle mücadelesi konularında sorunlar yaratacağı biçiminde tehditkâr bir ifade kullanması, daha o zaman, Hatay’ın içinde bulunduğu kritik jeostratejiyi işaret ediyordu.

Hatay, ülkemizdeki dört din mensuplarının refah ve mutluluk içinde birlikte yaşadıkları “Barış simgesi” bir kentimizdir.

Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümcül hastalığına rağmen Türkiye’ye katılmasını sağladığı bir ilimizdir.

Ve şu anda ekonomik ve siyasal açıdan önemli tehlikelerle, moda deyimle bir “Beka sorunuyla” karşı karşıyadır.

Türkiye’nin yanlış kararlarla taraf olduğu Suriye savaşında ödediği en önemli bedellerden biri olan ve sayıları 6 milyon kadar olduğu tahmin edilen “Suriyeli sığınmacılar”, bu kentimizde yarattıkları toplumsal, ekonomik, kültürel ve siyasal meselelerle Hatay’ı ülke için bir “Milli Güvenlik Sorunu” haline getirmiştir.

Bir tıp doktoru olan Hatay Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın dikkat çektiği sorunlar, Hatay’ın içinde bulunduğu tehlikeleri önlemek için iktidarın müdahale etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. (Bu konuda ayrıntılı bilgiler için benim kişisel internet sitem kongar.org’da yayımladığım dünkü “Güncel” yazıma bakılabilir.)
***
2022’ye ertelenen Hatay Expo 21 Fuarı’nın 31 Mart’ta açılışı dolayısıyla, Alev Coşkun’un 22 Temmuz 2019’da yayımlanan Atatürk ve Hatay adlı yazısında vurguladığı bazı tarihsel gerçekleri anımsatmak istedim.
***
Lozan’da Hatay milli sınırlarımızın dışında kalmıştı. Suriye ile Türkiye arasında yapılan sınır tespiti çalışmaları uzatılıyordu. Burada önemli bir noktaya işaret etmeliyiz ki, Lozan Konferansı sürerken Atatürk’ün direktifleriyle 30 Mayıs 1923’te Antakya-İskenderun Havalisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.
***
Atatürk’ün Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz söylemi Hatay konusundaki düşüncesini belirtiyordu. Atatürk, 1 Kasım 1936’da TBMM açış konuşmasında “…milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya çevresinin geleceğidir. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle duruyoruz” demişti.
***
Atatürk Fransız büyükelçisine, Hatay benim şahsi davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz dedi. Fransızlar, Hatay için silah gücünün kullanılacağını anlamaya başladılar.
***
19 Mayıs 1938’de Ankara’daki törenden hemen sonra trenle Adana’ya hareket etti. Hastalığını umursamıyordu. Çukurova bölgesinde beş gün süren bir yorucu gezide hasta olmasına rağmen askeri birlikleri denetledi. Adana ve Mersin’de düzenlenen geçit törenlerini ayakta izledi. Epeyce yorulduğunu hissedince askeri geçidin sonuna doğru “Marş marş ile geçsinler” diye emir verdi. O günlerde burnunda sürekli kanama görülüyordu. Amacı, bütün dünyaya ayakta olduğunu ve Hatay davasından ödün vermeyeceğini göstermekti.
***
Bu arada da Fransa’yla yapılan bir anlaşma gereğince, Kurmay Albay Şükrü Kanatlı kumandasındaki birliklerimiz Hatay’a girdi. 13 Ağustos’ta seçimler yapıldı ve Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 Eylül 1938’de Hatay Cumhurbaşkanlığı’na Tayfur Sökmen seçildi. Atatürk ölmeden önce bu gelişmeleri görmek ve duyumsamak mutluluğuna erişti.
***
Hatay Cumhuriyeti 9 ay sonra, 30 Haziran 1939 tarihinde Türkiye’ye katılma kararı aldı. Hatay Devleti sınırları Türkiye-Suriye sınırı olarak kabul edildi. 23 Temmuz 1939’da Hatay, Türkiye Devleti’ne dahil oldu ve Hatay Vilayeti kuruldu. Anayurdun bölünmez, vazgeçilmez bir parçası olan Hatay, anayurtla bütünleşti. Hataylılar yaşamının son günlerine kadar Hatay için çalışan Atatürk’ü hiçbir zaman unutmazlar.
***
Erdoğan/AKP iktidarı bir an önce, CHP’li belediyelere karşı yürüttüğü düşmanca politikayı bir yana bırakmalı ve Hatay’ın değerli ve başarılı Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ile işbirliği ve eşgüdüm içinde, bu kentimizin başta güvenlik olmak üzere, ekonomik, toplumsal, demografik ve siyasal sorunlarını çözmek için ülkenin bütün kaynaklarını seferber etmelidir.

HALİL ÇİVİ’DEN HİSSELİ YENİ MANİLER

ŞİİR KÖŞESİ

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Hak Şairi
25 Mart 2022

(1)
İftiracı zalimdir,
Yaptığı mezalimdir,
Suçsuza suçlu demek,
Yaradana zulümdür.
(2)
Sevgi dostluk üretir,
Düşmanlığı çürütür,
Sevgiden yoksun insan,
Vicdanını kurutur.
(3)
Yalancı ahlaksızdır,
Sözü dayanaksızdır,
Tumturaklı dese de,
Dedikleri köksüzdür.
(4)
Irkçılık kin üretir,
Sağduyunu eritir,
Irkları eşit bilmek,
Ahlakını arıtır.
(5)
Zalime dilsiz olma,
Zorbaya elsiz olma,
Korku seni kurtarmaz,
Hak ara; sessiz olma.
(6)
Ümmetçilik ütopyadır,
Maziye taze boyadır,
Tüm kusurları gizlenmiş,
Gerçekten kopuk rüyadır.
Xxx