Etiket arşivi: Mustafa Kemal Paşa

OSMANLI DEVLETİ SEVR’İ NASIL KABUL ETTİ ?

OSMANLI DEVLETİ
SEVR’i NASIL KABUL ETTİ ?

Dr. Galip BAYSAN

10 Ağustos 2015 tarihi, 621 yıllık bir saltanatın yani Osmanlı Devletinin sonunu getiren ünlü Sevr Barış Anlaşmasının imzalanmasının 95’inci yıldönümüdür. Bu tarihi ve Osmanlının ipini çeken  garip anlaşmayı hiçbir Türk insanı unutmamalı ve Hıristiyan Batı dünyasının  Türk Halkına karşı duygu ve düşüncelerini iyi öğrenmelidir.
Sevr Barışı esasları konusunda uzlaşmaya varılınca İngiliz Başbakanı Lloyd George ve arkadaşları Anlaşmayı kabul ettirmek için Osmanlı devletine karşı ağır bir baskı uygulamaya başladılar. Ellerindeki en büyük silah Batı Trakya’da hazır bekleyen Yunan Ordusuydu. Dış baskıların sonunda İstanbul’un Sultan ve Hükümetinin, ülkeleri için hazırlanan bu idam fermanını, (günümüzün siyasi olaylarını andırıcasına) nasıl kabul ettiklerine ve halka nasıl kabul ettirdiklerine bir göz atalım. İstanbul Hükümeti sözde halkın onayını alıyormuş görüntüsü vermek için değişik görevlileri içine alan bir Şura toplamaya karar verdi ve bu toplantıya Saltanat Şurası adı verildi.
İstanbul’da Saltanat Şurası toplanırken İtilaf Devletleri Yunan Ordusunu Trakya’da ileri sürdüler. Padişah’ın da katıldığı Saltanat şurası toplantısında İstanbul’un ünlü devlet adamları, aydınları, ulemaları bir araya geldiler. Sunulan barış teklifini, Tamamen yok olmaktansa, zayıf da olsa bir varlık olarak yaşamak daha iyidir. gerekçesi ile sadece bir kişi (Topçu generali Rıza Bey) dışında herkes oybirliği ile kabul etti.(1)
Aslında bu oylama dahi tek başına, Osmanlı Yönetimi ve Türk Tarihi için yüzkarası olarak kabul edilecek bir olay olup, mutlak monarşinin keyfi ve kişisel zihniyetini açığa çıkaran önemli bir örnektir. Osmanlı Devletinin sonunu getiren bu oylama işini Padişah’ın damadı İsmail Hakkı (Okday)’ın kaleminden izleyelim:
Memleketin kalburüstü gelen vezir, paşa, eski nazır, ayan ve eşrafı adına İstanbul’da bulunan kim varsa davet edilmişlerdi. Sadrazam Damad Ferid Paşa ilk sözü alıp kürsüye çıktı. Siyasi durumu dramatik bir şekilde izahla söze başladı ve galip devletler tarafından hazırlanmış olan Sevres Sulh Antlaşmasının olduğu gibi ve herhangi bir tadile ( değişikliğe) uğratılmaksızın Murahhas Heyetimize sunulmuş olduğunu anlattı. Bu muahede taslağı ya aynen kabul edilecek yahut da reddedilecekti. Binaenaleyh toplantıda bulunanlardan istenen şey, ya bir evet yahut bir hayır’dan ibaretti. Herhangi bir maddenin tadili bahis mevzuu olamazdı. Çünkü galip devletler bu noktada karar birliğine varmışlardı.
Nihayet muahedeyi kabul edenler ayağa kalksınlar denildi. Damad Ferid Paşa bu sırada Padişah’ın salonu terk etmesi için işaret verdi. Kayınpederim Vahdettin dışarı çıktı, yandaki odaya geçti. Padişah ayağa kalkınca da hazır olanlar saygı eseri olarak ayağa kalktılar. Kendisini bu suretle selamladılar. Öyle ki: bu ayağa kalkış muahedenin kabulü manasına mı geldiği, yoksa Padişah’ı selamlamak için mi olduğu anlaşılmadan oylama bir oldu biti ile tamamlandı.”(2) İşte Osmanlı Devleti’nin sonunu getiren belge böyle oylanmış ve 10 Ağustos’ta Korgeneral Hadi ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Beyler tarafından Paris’te imzalanmıştır.”(3)
Tarihin bu döneminde bütün dikkatler Ankara’da kurulan yeni Türk Milli Meclis’i üzerinde yoğunlaştığından Osmanlı Devletinin bu acı dönemi biraz ihmale uğramış gibidir. Konumuzla ilgisi açısından bu acı son üzerinde ısrarla durmamızın nedeni ise, günümüzde dahi bazı kaynakların kasıtlı olarak Osmanlı Devletinin o günlerde tükendiğini görmek istememeleri, bütün tarihsel gerçeklere rağmen, batışın nedeni olarak Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının gösterilmek istenmesidir. Oysa Osmanlı Hanedanının sonunu görüldüğü gibi güvendikleri işgal güçleri, devlet adamları ile işgal güçlerine karşı uygulanan kişiliksiz, pasif politikalar hazırlamıştır.
İşgalciler Türk Devletini bitirmek için herkesin isteklerine kulak vermiş fakat bütün ümidini işgalcilerin merhametlerine bağlamış olan Osmanlı Sultan ve yöneticilerine hiçbir destek vermemişlerdir. Hatta savaş döneminden sonra da İngiltere’ye bağlılığını devam ettirmek isteyen “Osmanlı Ailesi mensupları”, bu hatalarının cevabını İngiliz hükümetinden ağır bir şekilde alacaklar, büyük maddi ve manevi sıkıntılara düşeceklerdir. Bu nedenle denilebilir ki Osmanlı ailesinin düşmanı Mustafa Kemal ve arkadaşları değil, ancak dostluğunu aradığı yabancı güçler olmuştur. İngiltere’nin ibret alınacak tutumunu Fransız yazar Berthe G. Gaulis şöyle özetlemektedir:
İngiltere’nin hatası her yerde aynıdır. Bu Türkiye’de her yerdekinden daha açık görülür. 1920 Temmuzundaki büyük ölçülü Yunan taarruzuna kadar, Türk milliyetçileri, devamlı olarak İngiltere ile çalışmaya bakmışlar, hatta Anadolu’nun işgalinden sonra bile, onu inandırmaya çalışmışlar, fakat her defasında onun, Türkiye’yi yok etme yolundaki arzusuna çarpmışlar, bu da, kendilerine, daha iyi bir savunma sağlama yolunu seçme zaruretini doğurmuştur. Böylece hareket planlarını geliştirerek, kendilerine yeni kaynaklar bulacaklardır.”(4)
Temmuz 1920’de o bir dizi başarısızlıkların etkisi altında, ayrıca Hindistan’daki Müslümanların devamlı şikâyetinden endişe duyan(5)  İngiltere, bu işin sonunu getirmek ister ve Yunanları Anadolu üzerine sevk eder. Vaat edilen armağanlar çok büyüktür; İstanbul, bütünü ile Trakya, İzmir, Batı Anadolu yani Küçük Asya’nın en zengin toprakları, Hellada’nın yani Yunan rüyaları içinde en ölçüsüz olanların bile gerçekleşmesi. Yunan ordusu, bolluk içinde harp malzemesi ile devamlı donatılacak, İngiliz altını hep konuşacak, İngiliz subayları operasyonlar yöneteceklerdir.(6)
 “Sevr antlaşması, son hayalleri de dağıtmıştır. Bu defa ihtiyar Türkiye bile anlamıştı ki, İngiltere onu avlamış, ona Britanya mandası altında, aşağı yukarı eski imparatorluk kadar geniş bir Türkiye’nin, bir iyilikseverlik sonucu elde kalacağını açıkça söylemese bile ima etmişti.”(7)
Dış güçlerin baskısı ile son Osmanlı Padişahı ve hükümetince kabul edilen Sevr Antlaşması Ankara’da Meclisçe reddedilip lanetlendikten sonra, faaliyetler ülke içinde milli birliğin sağlanması ve muntazam ordunun oluşturulması istikametinde yoğunlaştırıldı. Bu olaydan günümüze atlarsak Başbakan Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu‘nun bu akşam (AS: 10 Ağustos 2015) yapılacak görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkması mucize olacaktır. Çünkü Koalisyon’a karar verecek merci maalesef ki onlar değildir. Karar organı, Koalisyon yerine yeni bir seçim istemektedir.
DİPNOTLAR
(1)   Komutan, Devrimci, Devlet Adamı Yöneriyle Atatürk, s.299 ( Genkur, İstanbul–1973)
(2)   İsmail Hakkı Okday: Yanya’dan Ankara’ya, s.414, 415 ( İstanbul-1975)
(3)   Atatürk, Komutan, Devrimci, s.299
(4)   Berthe G. Gaulis, Çankaya Akşamları, s.59 (Türkçesi Firuzan Tekil, İstanbul-1983)
(5)  Hindistan’ın durumu için bknz. R.K. Sinha, Mustafa Kemal ve Mahatma Gandi, s.112-124, 131-144 (Milliyet Yayınları); Bknz. Atatürk Yolu, s.20 (Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara-1987)
(6)   Çankaya Akşamları, s.52

(7)   Aynı eser, s.54, 55
================================
Dostlar,

Sayın Dr. Galip Baysan’a bu kısa ve özlü, kaynaklara dayalı çalışması ve paylaşımı için
teşekkür ederiz.. Ülkemizde her gün şehit – gazi – intihar saldırısı,, ne acı ki, artarak sürüyor..
Ne yazık ki, bölücü terör örgütü PKK, Batı desteği ile gerilimi tırmandırıyor, koca bir devlete ve kadim bir halka kendince meydan okuyor!?

Donkişot’un devasa yeldeğirmenlerine sıradan atının sırtında ve birkaç karışlık zavallı kılıcıyla saldırmaya kalkması gibi..

Ancak PKK’nın kılıcı biraz daha uzun.. Yıllarca AB – ABD – İsrail tarafından beslendi, büyütüldü. Fakat kararlı bir Türk devleti, bu sorunun da üstesinden gelecektir.
Fatura ne yazık ki çok kanlı fakat korkarız başkaca çıkış yolu da gözükmemekte..

PKK’nın bunca güçlenmesinin, şımarmasının, silahlanmasının asıl sorumlusu AKP iktidarı!
Dolayısıyla can yitiklerimizin faturası AKP – RTE’ye kesilmelidir.

Ulaşılacak başarı ise asla AKP – RTE’nin değil; şehitler veren özverili Ulusumuzun ve Ordumuzundur! Bu ayrımı yapmak zorundayız..

Çünkü AKP – RTE bu kanlı süreçten oy devşirerek
zorla yineletecekleri seçimde iktidar olmak istiyorlar.

İçtenlikli olsalardı “AÇILIM SÜRECİ” diye yıllarca ülkeyi oyalayıp PKK ve uzantılarını şımartıp paralel devlete dek izin vermezlerdi. Çıkmaz sokağı gördüler, geri dönüşe zorunlu kaldılar ve iğrenç bir zamanlama ile yinelecencek seçime indekslemişlerdir.Eğer AKP – RTE yinelenecek seçimde 276’yı bulurlarsa, yeniden eski tas eski tarak örneği “ÇÖZÜM SÜRECİ” denen ülkeyi bölme sürecine döneceklerdir.

Ulusumuzun bu tuzağa asla düşmemesi gerekiyor..
Yinelenecek seçimde bunca canın faturası AKP’ye kesilmeli ve bu fatura kendi tuzağına düşürülerek sandığa gömülmelidir.. Aksi takdirde Türkiye’ye rahat – huzur yoktur..

Tek yol : AKP – RTE’den kurtulmak…
Başka yolu yok, yok, yok!

Sevgi ve saygı ile.
10 Ağustos 2015, Ankara
 
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com====================================

Dostlar,
 Geçen yıl bu gün yayımladığımız SEVR yazısını gene bilginize sunuyoruz.. 1 yıl önce bu gün, koca koca harflerle ve kırmızı renkle yazdığımız 2 tümceye dikkatle bakar mısınız??

Sevr_haritasiSevgi ve saygı ile. 10 Ağustos 2016, Ankara
 
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

NOBEL Ödüllü Prof. Sancar : “Bu Atatürk ve Cumhuriyet döneminin ödülüdür.”

NOBEL Ödüllü Prof. Sancar :

“Bu, Atatürk ve Cumhuriyet döneminin ödülüdür.”

Sancar: “Merkez Bankası’nın 5 TL üzerindeki DNA hatasını buldum ama düzeltmediler.”

Sancar: Merkez Bankası'nın 5 TL Üzerindeki DNA Hatasını Buldum Ama Düzeltmediler 

Nobel Ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Bilfen Eğitim Kurumları’nın Üsküdar‘da eğitim veren okullarını ziyaret etti. Sancar,Merkez Bankası‘nın 5 TL üzerindeki DNA hatasınını bulduğunu ancak uyarılarına rağmen bunun düzeltilmediğini ifadfe etti.

FEN LABORATUVARINI GEZDİ

Büyük bir coşkuyla karşılanan Sancar, okulda matematik ve fen laboratuvarını gezdi.
Sancar’a çalışmalarını gösteren öğrenciler, fen laboratuvarında Sancar’la birlikte DNA testi yaptı.

“5 TL’NİN DNA’SI BOZUK”

Bu sırada bir basın mensubu Sancar’a, 5 TL üzerindeki DNA sarmalı ibaresi üzerine yaptığı çalışmayı hatırlattı. Sancar, paranın üzerindeki DNA sarmalın olması gerekenin aksine soldan sağa doğru ilerlediğini ve bu yanlışı 5 yıl önce Merkez Bankası‘na ilettiğini belirtti.
Sancar, buna karşın bu yanlışın hala düzeltilmediğini söyledi. Daha sonra konferans salonuna geçildi, burada Sancar’ın yaşamının ve bilimsel çalışmalarının anlatıldığı bir belgesel gösterildi.

“ÖDÜLÜM CUMHURİYET DEVRİMİNİN UZANTISIDIR”

Ardından sahneye davet edilen Sancar, burada öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Aldığı NOBEL ödülünü Anıtkabir Müzesi’ne teslim ederken ne hissettiği sorulan Sancar,

  • “Bu Atatürk ve Cumhuriyet döneminin ödülüdür.
  • Onların bana verdiği eğitimin ödülüdür, onlar beni buraya getirdi,
    ben onların bir uzantısıyım.
  • Orada, Anıtkabir‘de aslında İstiklal Savaşı’ndan sonrasını anlatan Devrim Tarihi Müzesi var, ödül o Devrimin bir uzantısıdır.
  • Türkiye savaştan sonra bilimde ve öteki konularda devrimler yapmıştır ve o müzede sergileniyor. Ödül de o Devrimin bir halkasıdır. Yani o kadar.” dedi.

“STRESİN DNA’YA ZARAR VERMESİ KONUSUNDA BİR ÇALIŞMA YAPMADIM”

‘Birçok hastalığın temel sebebi olarak gösterilen stresin, DNA’nın onarım mekanizması üzerinde olumsuz bir etkisi var mıdır?’ sorusuna ise bilmediğini bir konuda yanıt veremeyeceğini belirten Sancar,

  • “Bildiğimiz konular var, bilmediğimiz konular var. Örneğin ben Biyokimyada Nobel Ödülü almış bir insanım. Bu her şeyi biliyorum anlamına gelmez, Bu konuda bir şey söylersem
    bunun yarardan çok zararı olur. Stres birçok hastalıklara neden oluyor ama DNA’ya zarar vermesi konusunda ben bir çalışma yapmadım, o bakımdan bir şey söyleyemem.” dedi.

“BİRDEN NOBEL ALDIK DİYE HERKES DİNLİYOR ŞİMDİ”

Yaptığı çalışmaların kanser tedavisine yardımcı olup olmayacağı sorusunun üzerine Sancar şunları kaydetti:

  • “Bu mutasyonlar nasıl önlenir bizim çalışmalarımın onu gösteriyor. Kanseri tedavi edecek mi diye çok insan sordu, belki bazılarınız medyada görmüşsünüzdür. DNA onarımı 2 yönden önemlidir; biri kanseri önlemek bakımında, öteki kanser tedavisinde. Önlemek bakımından şunu vurguladım; deri kanserine güneş ışınları neden oluyor, o bakımdan korunmak gerek. Tabii güneş ışınlarının yararı da var ama bu noktada orantılı yararlanmak gerek. Deri kanseri pek tehlikeli değildir ama akciğer kanseri, kanserden ölümlerin % 30’una neden oluyor. Ama önlemek çok kolay:
  • Sigara içmeyin! Ben bunu çoğu ziyaretimde ve televizyonlarda söyledim. Sonradan öğrendim ki Cumhurbaşkanımız da bu konunun önemini anlatıyormuş, bu yönde önlem alınmasını vurguluyormuş. Bana sordular Cumhurbaşkanı‘ndan emir mi aldın? Kardeşim ne Cumhurbaşkanı‘nın emri, ben bunu 1982’den beri söylüyorum. Ama kimse dinlemiyordu,
    birden Nobel aldık diye herkes dinliyor şimdi.” dedi.

    Daha sonra Prof. Dr. Aziz Sancar‘a günün anısına verilen plaket ve çiçeklerin ardından
    program sona erdi.
    (17.5.16, http://www.haberler.com/nobel-odullu-turk-bilim-insani-aziz-sancar-8458729-haberi/)

    ==================================

    Dostlar,

    Kıssadan hisse gerçekten çok net değil mi?

    Aldığı NOBEL ödülünü Anıtkabir Müzesi’ne teslim ederken ne hissettiği sorulan Sancar,
    • “Bu Atatürk ve Cumhuriyet döneminin ödülüdür.
    • Onların bana verdiği eğitimin ödülüdür, onlar beni buraya getirdi,
      ben onların bir uzantısıyım.
    • Orada, Anıtkabir‘de aslında İstiklal Savaşı’ndan sonrasını anlatan Devrim Tarihi Müzesi var, ödül o Devrimin bir uzantısıdır.
    • Türkiye savaştan sonra bilimde ve öteki konularda devrimler yapmıştır ve o müzede sergileniyor. Ödül de o Devrimin bir halkasıdır. Yani o kadar.” dedi.

    Ayrıca:

  • Akciğer kanseri, kanserden ölümlerin % 30’una neden oluyor.
    Ama önlemek çok kolay: Sigara içmeyin!
  • Stres DNA’ya zarar veriyor mu, bilmiyorum. Bu konuda bir çalışma yapmadım.
    Bu konuda birşey söylersem yarardan çok zarar getirebilir..

    DNA’yı moleküllerine dek bilen, 45 yılını bu konuya vermiş bir bilim insanın “haddini bilmesi“..
    İşte böyle bir şey.. İyi bilmediği konuda konuşmamak, söyleyeceklerinin yarardan çok zarar getirebilme riskini gözönünde tutmak..

    Yaşamda tek yol göstericinin yine AKIL ve BİLİM olduğunu bir kez daha görüyoruz.
    Mustafa Kemal Paşa‘nın ünlü sözü..
    Bilimsel akılcılık insanlığın tek kurtarıcısı..
    Kim ne derse desin, sonuçta yaşamı dönüştüren bilim insanları ve onların buluşları..
    En çarpıcı örneklerinden biri Sanayi Devrimini başlatan Jame Watt ve buhar gücü değil mi? Günümüzde 4. Sanayi Devrimi : Bilişim Devrimi de bilim insanlarının yaşama armağanı
    değil mi?

    Siyasetçiler – siyaset kurumu, yaşamı dönüştürmede sanıldığından epey geride… Bereket!
    Hele Türkiye için..
    Öyleyse haydi bilim üretmeye!

    ATATURK_Hayatta_en_hakiki_mursit_ilimdir

    Sevgi ve saygı ile.
    22 Mayıs 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

97 Yıl Sonra 19 Mayıs 1919…

19 Mayıs 1919’un Gazeteleri…

Dostlar,

19 Mayıs 1919’un 97. yılında,
Yüzyılın utanç veren en büyük madenci kırımı SOMA FACİASI nedeniyle (2 yıl 6 gün sonra) içimiz kavruk, insanlık tarihinin en övünç verici dönemeçlerinden birini yaşıyoruz.

Küba’nın efsane önderi Fidel Kastro, ülkemizin Havana Büyükelçisinden,
Atatürk’ün SÖYLEV’inin İspanyolca örneğini rica eder.

Ve ekler…

– Biz ülkemizi işgalden kurtarmak için aranış içindeydik. Mustafa Kemal Paşa‘nın stratejisini merak ettik.. Baktık ki O da işgal altındaki başkent İstanbul’da çıkış görememiş ve
Anadolu’da uygun bir yer arayarak Samsun’a geçmiş ve Ulusal Kurtuluş Savaşı
oradan başlatmış.. Bu bize örnek oldu ve ve biz de başkent Havana’dan ayrılarak
adanın derinliklerinde uygun bir limana çıkartma yaparak bağımsızlık savaşımızı başlattık
ve başardık.. 

Yeryüzünün en büyük önderine sahipsiniz..
(AS: Albert EINSTEIN de çok benzer sözler söylemişti..)

97 yıl önce bu gün basılan gazetelerden örnekleri izlemek için lütfen aşağdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

19_Mayis_1919_Gazeteleri

Bir de, geçen yıl 19 Mayıs anması için 16 Mayıs 2015 günü düzenlenen açıkoturumda yaptığımız konuşmanın yansılaru var..  O gün web sitemize koymuştuk  EĞİTİM-İŞ Ankara Şubeleri (1 ve 2) ile Ulusal Eğitim Derneğince (Her 2 kurumun da üyesiyiz) düzenlenen “YENİDEN DOĞUŞ – 19 MAYIS” başlıklı açıkoturumda bizim konuşmamızın yansılarına aşağıdaki erişkeden (linkten) ulaşılabilir :

19_Mayis_96. yıl_Ankara

Mustafa Kemal Paşa‘nın Kurtuluş Savaşımızı Anadolu’da örgütlemek üzere
Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs 1919 günü, tarihsel bir dönüşümün başlangıcıdır.

Bu tarihten geriye İstanbul’da gösterdiği tüm çabalar bir sonuç vermemiştir.
Sayın Dr. Alev Coşkun, Devrim Tarihimizin bu kritik 6 ayını emekli bir çalışma ile kitaplaştırmıştır.. Okunmasını dileriz..


Saltanat, son Osmanlı padişahı Vahdettin teslim olmakla kalmamış, işgalcilerle işbirliği içine girmiş, İngiliz Muhipleri (Sevenleri) Derneği‘ne üye olmuş, Yunan işgalini “hayırlı” ilan etmiş, sonrasında Mustafa Kemal Paşa’yı isyancı ilen ederek idam fermanına mühür basmıştır!

Mustafa Kemal Paşa, 8 Temmuz 1919 günü, askeri görevinden istifa ile Erzurum Kongresi’ne “sine-i millette bir ferd-i mücahit” olarak katımıştır.. Maaşı olmadan, hiçbir görev ünvanı olmaksızın ve boynunda padişahın idam fermanı.. Bu koşullarda Kurtuluş Savaşımıza önderlik etmiştir. Yaşasın o Anadolu halkı ki, bu cehennem kuşatmasında bile Mustafa Kemal Paşasına güvenerek O’nun ardında – komutasında 9 Eylül 1922’ye dek 3,5 yıl süren bir ölüm – kalım savaşını inanılmaz bir özveri ve başarı ile sürdürmüştür.. Küllerinden varetmiştir kendisini!

Külüstür Bandırma vapurunda Mustafa Kemal Paşa’ya eşlik eden kahramanları sonsuz bir saygı ve şükran ile selamlıyoruz.. Onların 2 ya da 3’ü hekimdir ve biz de bir hekim olarak bununla gurur duyuyoruz..

Bandirma_vapurunun_19_yolcusu

19 Mayıs’ın 97. yılında sabah 10:30’da Ankara Kızılay – Güvenpark’ta toplanacak ve kurtarıcımız – kurucumuz Yüce  ATATÜRK’ümüzü ANITKABİR’de ziyarer edeceğiz..

Bu topraklarda uygarlaşma – çağdaşlaşma – AYDINLANMA savaşımı (mücadelesi) sürdürülecek ve mutlaka başarıya ulaştırılacaktır. Tarihin ırmağı geriye akıtılamaz..

Türkiye’deki gericilerin – karşıdevrimcilerin bu yalın – çarpıcı tarihsel – politik gerçeği
iyice kavramaları ve akıntıya karşı kürek çekmek yerine bu AYDINLANMA sürecinin
hızla ve sağlıklı yaşanmasına katkı vermeleri en doğrusu, akıllıcası olacaktır..

Ulusumuza ve tüm insanlığa kutlu ve mutlu olsun..

Sevgi ve saygıyla
19.5.2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
p
rofsaltik@gmail.com

Prof. Dr. Birgül Ayman Güler : ULUSAL EGEMENLİK VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUM..

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin geleneksel Cumartesi konferansları sürüyor..

23 Nisan 2016 Cumartesi günü konu :
ULUSAL EGEMENLİK VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUM..

Bu haftalık 2 değişiklik var :

1. Konferans saat 13:00’te başlıyor (1 saat erken)
2. Yeri değişik : Yüksek Ticaretliler Derneğinde.. Mithatpaşa Cd. 16/6..

Birgül A. Güler

Ne yazık ki biz İzmir’de bir Kongre’de çağrılı konuşmacıyız..

  • Sağlıkta Dönüşümün 13 Yılı : Yüzlerce Milyar TL Paramız Nereye Gitti?konulu konferansı vereceğiz İzmir Aile Hekimleri Derneği kongresinde.

    Çok değerli yurtsever – ulusalcı kadın aydınımız Sayın Prof. Dr. Birgül Ayman Güler‘i dinlemek ve O’ndan öğrenmek gerek..

    Toplantıya emek verenlere ve her 2 derneğe teşekkür ederiz..

    ULUSAL EGEMENLİĞE vargücümüzle sahip çıkma zamanıdır..

    23 Nisan 2016, Büyük Millet Meclisi’nin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde – başkanlığında
    KURTULUŞ SAVAŞIMIZI yürütmek üzere- açılışının 96. yılıdır..

    Ulusun, Padişahın kulu / tebası olmak yerine, egemenliğini doğrudan eline aldığı gündür..
    Dönüm noktasıdır 23 Nisan 1920..
    Egemenliğin kaynağının sözde gökyüzünden gerçekte yeryüzüne, asıl sahibi olan ULUSA, gerçek sahibine teslim edildiği bir büyük devrimci AYDINLANMA dönemecidir..

    Bu Ulus, nice kan akıtarak ve canlar vererek kazandığı egemenliğini, AKP dahil hiçbir kişiye – güce asla ve asla teslim etmeyecektir..

  • AKP iktidarı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerini kaldırma kararından hemen vazgeçmelidir. Ulusun tarihsel değerlerine mutlak anlamda saygılı olmalıdır..Sevgi ve saygı ile.
    20 Nisan 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

Yüksekova’da Şehit Ramazan Gülle operasyonu sürüyor

Şehit Jandarma Uzman Çavuş
Ramazan Gülle operasyonu sürüyor

(AS: Bizim irdelelememiz yazının altındadır..)
Yüksekova’daki operasyonlarda PKK’lıların hain saldırı planları da ele geçirildi.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde güvenlik güçlerinin PKK’ya yönelik başlattığı ‘Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ramazan Gülle’ operasyonu devam ediyor.  İlçede dünkü operasyonlar sırasında  6 PKK’lı etkisiz hale getirilirken PKK’lıların kaldıkları binalarda yapılan aramalarda ilçedeki kamu binalarının ve güvenlik noktalarının ne kadar mesafede ve kaç derecede olduğunu yazılı notlar ele geçirildi. (SÖZCÜ haber kapısı – portalı, 10.4.16)

Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ramazan Gülle operasyonu sürüyor

FOTO:DHA – Operasyonlarda çok sayıda mühimmat ele geçirildi. (PKK hendekleri..)

Yüksekova’da 13 Mart 2016 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından başlatılan ‘Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ramazan Gülle’ operasyonu devam ediyor. İlçede dünkü operasyonda 6 PKK’lı etkisiz hale getirilirken 1 PKK’lının cesedi bulundu ve 2 el yapımı patlayıcı imha edildi. Yapılan aramalarda  4 tabanca, 2 av tüfeği, 5 el bombası, 30 Kaleşnikof piyade tüfeği fişeği ve 7 adet telsiz ele geçirildi.  Operasyonda bugüne kadar 145 PKK’lı etkisiz hale getirilirken 219 el yapımı patlayıcı imha edildi.

FOTO:DHA- Binalarda yapılan aramalarda ilçedeki kamu binalarının ve güvenlik noktalarının ne kadar mesafede ve kaç derecede olduğunu yazılı notlar da ele geçirildi.

Bölgedeki güvenlik kaynakları, ilçede devam eden operasyon sırasında çekilen fotoğrafları paylaştı. PKK’lı teröristlerin bine koydukları çuvalların içini amonyum nitrat ile doldurup, güvenlik güçlerinin binaya giinaların içrdiklerinde patlatarak binayı çökertmeyi amaçladıkları belirtildi.  Binalardaki amonyum nitratlı çuvallar hem kendilerini koruma amaçlı, hem de binaları havaya uçurma maksatlı olarak kullanıldığı öğrenildi.  Güvenlik güçlerinin PKK’lıların terk ettikleri bir binada yaptıkları aramada ise ele geçirilen notlarda ; ilçedeki kamu binalarının ve güvenlik noktalarının  ne kadar mesafede ve kaç derecede olduğu yazması dikkat çekti. (DHA)

Hainler Van'da okul yaktı
Hainler Van’da okul yaktı (SÖZCÜ haber portalı, 10.4.16)

=============================================

Dostlar,

Yürek dayanır gibi değil…

Mustafa Kemal Paşa, yıllar öncesinden 2 kadim düşmanı, ne yapmak istediklerini  tanımlamış ve savaşım yöntemini de belirtmişti..
Bu 2 kadim düşmanla savaşmayı MESLEK edinmek..

Öyle Cumartesi – Pazar günleri ya da boş zamanlarda ya da derneklerde
şurda burda amatörce takılarak değil..

7/24 MESLEK edinerek..
Bu uyarının anlamını iyice, derinlemesine kavrayarak..
Yaptık mı, gereğini yerine getirdik mi?? Hiç sanmıyoruz..

“Dahili ve harici bedhahları ve içerdeki işbirlikçi düşmanların dış düşmanlarla çıkarlarını birleştirmiş olabileceklerini.. “ de hiç ama hiç akıldan çıkarmadan… (Gençliğe Sesleniş)

  • Bizi mahvetmek isteyen emperyalizmle ve bizi yutmak isteyen kapitalizm ile savaşımı (mücadeleyi) meslek edinmiş insanlarız…” 

    SÖZCÜ‘den usta ve kıdemli yazar Rahmi Turan birkaç gün önce köşesinde AKP’nin son 14 yılının özetini yaptı (http://ahmetsaltik.net/2016/04/09/son-14-yilin-kisa-oykusu-ve-ankarada-bir-guvenlik-teroru-ornegi/).. 2002 sonunda AKP iktidar olduğunda silahli PKK şiddeti sönümlenmiş gibiydi.. Bugünkü yangın yerinden, şehitlerden, sivil can yitiklerinden ve onmilyarlarca TL’yi geçen maddi yıkımdan doğrudan AKP iktidarı sorumludur.. Hele hele son 5 yıla damga vuran dışardan sipariş AÇILIM ihaneti bu olağanüstü perişanlığın başlıca nedenidir.

  • Kezlerce yazılmış, çizilmiş, söylenmiştir.. ama AKP – RTE, BOP Eşbaşkanlığı görevi kapsamında,
    dış güdümlü olarak bu kanlı tabloyu yaratmışlardır. Hatta gözlerini öyle karartmışlardır ki,
    kadim düşman ve başkıca engel gördükleri  TSK’yı, FG – ABD kumpası ile tasfiye ederek ülkemizde sözde özerkliği, federalizmi, Büyük Kürdistan‘ı ve bölünmeyi göze almışlardır.

    Şimdilerde ise RTE – AKP, 180 derece dönüş ile kendi AÇILIMLARININ karşıtıdırlar!..
    Neredeyse dünkü kendilerini HAİN ilan edeceklerdir!?Ne oldu AKP – RTE’ye, başlarına saksı mı düştü? Nasıl inanacağız bu ters dönüşlerine??

    AKP – RTE’ye ASLA İNANMIYORUZ!…

    Her şey iğrenç siyaset uğrunadır..
    Hep yazdık, gene yazıyoruz.. 7 Haziran 2015 seçim yenilgisi sonrası kurgulu terör işe yaramış
    ve kokrkutulan yığınlar “sürü psikolojisi” ile güce teslim olnuşlardır. Şimdi aynı sefil oyun,
    çıta yükseltilerek sergileniyor… Biraz da TSK korkusu, içeride yükselen ulusalcı muhalefetin gazını alıp basıncı düşürmek.. ABD de zaten, çok yıpranan PKK’yı gözden çıkardı, yedeklerini kurdu (YPG!), bu vesile ile hem PKK’dan kurtulacak, Türkiye ile PKK’yı vuruştururken
    suret-i Hak’tan görünecek, hem de kısa  – orta erimde AKP’yi, eritilen MHP ve HDP oyları ile
    367+ oyla iktidar yapıp Başkanlık rüşveti ile Federalizme yol vermek

    Oyun budur ve AKP – RTE bu planın uygulayıcısıdır.
    Dere geçilirken at değiştirilmeyecektir ebette.. Ama ülkemizde “asayiş berkemal” kılındıktan sonra (!) başta RTE olmak üzere pek çok oyuncuya (siyasal aktöre) sahnede rol gözükmüyor.

    Hatta İlahlar gazapta olacak ve Altar“a kurbanlar sunulacaktır..
    ABD yıpranmış – misyonunu yerine getirmiş – getirmemiş zevatı sümüklü bir mendil gibi
    çöpe atarken, ülkemizde yeni güç dengeleri ile yepyeni stratejik işbirliği kurmaya girişecektir..

    Sevgi ve saygı ile.
    10 Nisan 2016, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

CASUS KİM, NE, NEREDE?

CASUS KİM, NE, NEREDE?

portresi

 

Nurullah AYDIN
7 Mart 2016, ANKARA

 

 

Türkiye yapay konularla meşgul edilirken casuslar cirit atarken, dünya’da neler oluyor acaba! Casusluk alanında yepyeni bir yönteme geçildi : Casus evlere girdi!
Evlerde bulunan cihazların internet aracılığıyla uzaktan okunabilmesi artık mümkün.
Web’e bağlanabilen cihazların casusluk alanında yeni bir yöntem olduğu ifade ediliyor.

Artık evlere böcek yerleştirmeksizin cihazlar ile casusluk yapılabilecek. Radyo frekansı ile de cihazların kontrolü mümkün. Dairedeki elektronik cihazlar, verici olarak kullanılabilecek.

Yeni dönemde kullanıcıların evlerindeki buzdolaplarından televizyonlara kadar
birçok cihaz, CIA’ye veri gönderiyor.

Buzdolabı casus olabilir mi?
Evlerde bulunan cihazların internet aracılığıyla uzaktan “okunabilmesi” mümkün.
Bu durum istihbarat merkezlerine büyük imkanlar tanımaktadır.

WEB’e bağlanabilen cihazların casusluk alanında yeni bir yöntem olduğuna belirten Petraeus’a göre; 

  • “Dünya yeni bir döneme girdi. Eve böcek yerleştirme devri bitti. Radyo frekansı ile cihazların kontrolünü sağladık. ARM‘nin geliştirdiği yöntemle buzdolabı ve TV de dahil birçok ev eşyasında kullanılabilen düşük güç tüketimine sahip yongalar, CIA’in işini kolaylaştıracak.
    Bu durumda casusluk kolaylaşırken, içine girdiği cihazların internete girebilmesini sağlıyor.
    Bu da bilgilerin olduğu gibi dışarıya gidebilme ihtimalini doğuruyor.”CIA, bu sisteme geçmek için yaklaşık 4 yıldır özel bir program üzerinde çalışıyordu.
    200 özel mühendisin çalışması sonucu elde edilen ‘Veri Özelliği Sistemi’,
    diğer istihbarat servisleri tarafından da incelenmeye başlandı.

    ABD’den çöl ortasına dev telekulak tesisi

    Dünyanın en büyük telekulak merkezi ABD’nin Utah eyaletinde inşa ediliyor.
    Sadece Google aramalarını, yazışmaları değil, telefon kablolarından geçen tüm bilgileri, alışverişleri, park cezalarını, mahkeme kararlarını takip edecek

    Dünya’nın en büyük telekulak merkezi

    ABD’nin Utah eyaletinde çöl ortasında, her birinin geçmişi didik didik edilmiş 10 bin işçi,
    93 bin metrekarelik bir binanın inşaatını bitirmeye çalışıyor. ABD’nin en ünlü bilim ve teknoloji dergisi Wired, Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA) tarafından 2 milyar dolara yaptırılan binayı
    bu ay kapağına taşıdı. NSA’nın yeni merkezi tamamlandığında dünyanın en büyük telekulak merkezi olacak. Öyle ki, burada masasının başında oturan bir Amerikan ajanı,
    dünyada telefon ve internet kablolarından geçen tüm bilgileri istediği gibi tarayabilecek.

    Her şeye ulaşabilecekler!

    İstediği kişinin Google’da yaptığı aramalardan yazdığı e-posta mesajlarına, o güne dek
    satın aldığı kitaplardan trafik cezalarının dökümlerine değin her şeye ulaşabilecek.
    Aynı kişinin borsada alıp sattığı kağıtlar, iş anlaşmaları, yabancı bir ordudaki ve
    devlet dairesindeki kayıtları da bu merkezde toplanacak.
    ABD’nin eski başkanı George W. Bush döneminde tohumları atılan proje,
    insan yaşamının gizliliğini ihlal ettiği için çok eleştirilmişti.

    Özel şifre kırma birimi

    ABD’deki tüm istihbarat birimlerine bilgi servisi yapacak merkez tüm bu bilgileri saklayabilmek için yalnızca bilgisayarlarına 2500 m2’lik alan ayırdı. Buradaki bilgileri çözmek için
    özel şifre kırma ekipleri kurdu. Wired, NSA’nın yeni merkezinde birikecek bilginin büyüklüğünü açıklamak için şu örneği verdi: Bilim insanları insanoğlunun var olduğu günden beri biriktirdiği tüm bilginin 5 extabit büyüklüğünde olduğunu düşünüyor.
    NSA’nın Utah’taki merkezinde “milyon exabit” anlamına gelen yottobit birimleriyle
    işlem yapılacak. Daha basit açıklamak gerekirse, burada biriktirilen bilgiler
    kağıda döküldüğünde en az 500 000 000 000 000 000 000 sayfa edecek!

    Utah’ta enerjisini kendi üreten istihbarat binası, 7500 kg ağırlığındaki bir aracın,
    saatte 80 km hızla duvarlara çarpmasına bile dayanıklı. Merkezin içine girebilmek için
    9.7 milyon dolara inşa edilmiş özel bir lobi bölümünden geçiliyor.

    Jeneratörlerin merkeze aralıksız elektrik vermeye devam edebileceği süre 3 gün.
    Su kuyularının günlük pompalama ve saklama kapasitesi 6.2 milyon litre.
    Bilgisayarların sıcaklığını denetim altında tutmak için kullanılan malzeme miktarı 60 bin ton.

    Türkiye’nin üniversiteleri, profesörleri, uzmanları, istihbarat örgütleri nelerle meşgul acaba!

    Günün Sözü; Ünvanla makamla saygınlık kazanılmaz. Saygınlık ürettiği ile kazanılır.

    =========================================

    Evet dostlar…

    “Büyük gözaltı” büyük ölçüde yaşama geçirildi, geçiriliyor..

    Biz ise AKP’nin Cumhuriyet’i yıkma darbesi ile boğuşuyoruz..
    AKP, Ordunun elektronik istihbarat sistemi GES’i alıp MİT’e veriyor..
    Sonra da onu partinin ve birilerinin özel istihbarat örgütü gibi kullanıyor.
    Ülkede toplu kırımlar haber alınamıyor (!?) ve önlenemiyor..
    AKP – RTE’nin de çoook ayrıntılı izlendiği biliniyor..
    Yakındır, emperyalizmin sümüklü mendil gibi bu kadroları da çöpe atması..
    İyi de sonra kim getirilecek ülkenin başına??

    TAM BAĞIMSIZLIK işte böyle bir şeydir.

    Mustafa Kemal Paşa boşuna mı hançeresini (gırtlağını) yırtarcasına

    İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME, İSTİKLAL-İ TAMME

    diye haykırıyordu..

    İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanlığına vekalet ederken,

    CIA altımız oymuş; haberimiz yok..

    anlamında çoook acı bir itirafta bulunmuştu.

    Hala çok geç değil..

    Kalkın Batı emperyalizminin kucağından,
    çıkın NATO’dan, 
    – ve kişilikli bir dış politika izleyin..

Sevgi ve saygı ile.
07 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

2015 Yılı AYDINLANMA Konferanslarımız

2015 Yılı AYDINLANMA Konferanslarımız


Dostlar
,

Dün, 2015 yılı içinde kaleme alııp bu sitede ve değişik yerlerde yayımladığımız
86 makalemizin listesini ve erişkelerini (linklerini), tarihlerini sizlere sunmuştuk.
(http://ahmetsaltik.net/2016/01/01/2015-yili-aydinlanma-makalelerimiz-ve-konferanslarimiz/)

Geçtiğimiz yıl içinde, mesleksel (profesyonel, tıbbi) sunuşlarımız dışında, halkımıza dönük AYDINLANMA konferanslarımızı (17 adet) bilgiye sunmak istiyoruz.

2015 Yılı  A y d ı n l a n m a  Konferansları  [ 17 adet ]


Sıra no

Konferansın konusu

Yeri

Tarihi
1 Soğuklar ve Sağlığımızı Korumak (Canlı TV programı, yakl. 20 dk.) Kanal A, Ankara
http://youtu.be/BL6KLmmF-qs
05.01.2015
2 Türkiye’de Aydın Cinayetleri Neden Durdurulamıyor?
Katiller kim??
(görsel konferans)
Ulusal Güç Birliği Girişimi, İsparta 24.01.2015
3 Yabancı Dilde Eğitim : Türkçe Bilim Dili
Olabilir mi?
Cevizkabuğu Programı
(11. Dk., telefonla katılım)
08.02.2015
4 Dengeli Beslenelim, Sağlıklı Büyüyelim Batıkent Metot Koleji,
4-8. Sınıf öğrencilerine eğitim
05.03.2015
5 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Anısına :
Ülkemizde Toplumsal Şiddet ve Çözümü
Yüksek Ticaretliler Derneği
(Açıkoturum çerçeve sunumu)
06.03.2015
6 Türkiye’nin İçine Sürüklendiği Ekonomik Bunalım Ortamında Sağlık Giderleri Ulusal Kanal, Politika Kulisi,
İsmet Özçelik ile, 09:00-09:45
http://youtu.be/lNGeWe0HFy8
11.03.2015

7
Şarkılar – Türküler
Neyi Söyler??
Mozaik Radyo, FM 88.6, Ankara Eğitimci-Şair Abbas Turan ile, 2 saat 18.03.2015

8
Sağlık Hizmetlerinde Gelinen Çıkmaz;
Nasıl Planlamalı?
21. Yüzyıl İçin Planlama Seminerleri : Kamu Yönetimi, Kamu Maliyesi,
Kamu Personel Rejimi
10.04.2015
9 21. Yüzyılda Sağlık Hizmetlerinin Geleceği Namık Kemal Üniv. Tıp Fak. 13.04.2015
10 28 Nisan Dünya İş Sağlığı Gününde Dünyada ve Türkiye’de Durum :
Ne Yapmalı??
MESKA (Meslek Hastalıkları ve İş Kazaları) Vakfı, İstanbul 25.04.2015
12 19 Mayıs 1919’un 96. Yılı : Yeniden Doğuş
(Prof. Seçil Karal Akgül ve Suay Karaman ile)
Açıkoturum konuşması,
Ulusal Eğitim Derneği ve Eğitim İŞ
Ankara 1 ve 2 sayılı şube etkinliği
16.05.2015
13 AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm masalı tıkandı mı, SGK iflasa mı gidiyor? Halk Kandırıldı, Çernobil faciası
29. Yılında
Ulusal Kanal, Bilim ve Toplum,
Prof. Şadi Yenen ile, 15:00-15 :50
17.05.2015
14 AKP’nin Kökü Dışarıda Sağlık Politikaları ve Gelinen Çıkmaz   EKOPOLİTİK, Çetin Ünsalan ile
Ulusal Kanal’da, (51 dk., 2,25 GB, Youtube)
https://youtu.be/Y-h6WdPKRqQ
19.08.2015
15 Prof. Aziz Sancar’ın NOBEL Ödülü ve
Halk / Toplum Sağlığına Beklenen Katkıları
AÜ SBF 21. Yüzyıl İçin Planlama Seminerleri ve Kurultayları. 11.10.2015
16 Türkiye’nin
Aydınlanma Sürecinde
Köy Enstitülerini’nin Bitmeyen İşlevi (Kuruluşlarının 75. Yılında Köy Enstitülerini
Neden Hala Anıyoruz?)
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, açıkoturum (panel)
http://ahmetsaltik.net/2015/11/26/24-kasim-ogretmenler-gunu-kutlamasi-kurulusunun-75-yilinda-koy-enstituleri/
24.11.2015
17 ATATÜRK’ün Ankara’ya Gelişinin 96. Yılı..
(Görsel konferans,
Özgün Sistem Çankaya Koleji, İncek / Ankara
http://ahmetsaltik.net/2015/12/27/ataturkun-ankaraya-gelisinin-96-yildonumu-konferansimiz/ 25.12.2015

Listenin pdf biçimi : 2015_Yili_Aydinlanma_Konferanslari_Listesi

Ülkemizin AYDINLANMA sürecine – kavgasına – savaşımına katkısı olması dileğimizdir.
Konferansa ilişkin kayıti power point sunumu vb. belgelerin erişkeleri (linkleri) verilmiştir. Olmayanlar için ise o tarihteki site dosyaları tarih ya da uygun anahtar sözcükler kullanılarak çağrıldığında ekli belgelere erişilebilir.

Dileğimşz ve hedefimiz, Büyük ATATÜRK‘ün bizlere hedef gösterdiği
ÇAĞDAŞ UYGAERLIK DÜZEYİNİN DE ÖTESİNE GEÇMEKTİR..

Görünen o ki; 2016 çoook zor bir yıl olacak.. 2015’ten de zor olasılıkla..

Ancak eytişimsel (diyalektik) olarak biliyoruz ki, bu zorluklar aynı zamanda bünyelerindeki kolaylıkları da bize sunarlar..

Türkiye’nin Devrimci – Kemalist – bağımsızlıkçı – yurtsever – namuslu – mazlum ve
meşru birikimi bu değerlendirmeyi yapabilecek deneyim ve yeteneğe sahiptir.

Önümüzdeki temel tarihsel sorun, Türkiye’nin

– Devrimci
– Kemalist
– Bağımsızlıkçı
– Yurtsever
– Namuslu
– Mazlum ve
– Meşru

birikimini bir araya getirmek, bu muazzam gizilgüce (potansiyele) önderlik edebilmektir.
Bu tarihsel özgörevi (misyonu) ya CHP kendine gelerek yerine getirir ya gereği yapılır..

Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği rastlantılara bırakılamaz.

Tıpkı Mustafa Kemal Paşa‘nın 31 Ekim’i 1 Kasım’a bağlayan 1922 gecesi sabah saatlerine doğru, Saltanat’ın kaldırılması hakkındaki önergeyi görüşen ve kasıtlı olarak sürüncemeye alan BMM Komisyonunda, sıranınn üstüne çıkarak verdiği ültimatom gibi..
Merak edenler bu kısa – çarpıcı ve derhal sonuç veren birkaç tümceyi okuyabilirler, okumalıdırlar.. Üzerinde de düşünmelidirler ucuz – düzeysiz etiketler iliştirmeden önce..

Türkiye’nin vatanseverleri olarak ussal (rasyonel) umudumuz ve inancımız tamdır;
bu biline.. Bunun böyle bilinmesinde muhataplarımızın yararı vardır..

Mutlu yıllar Türkiye ve ve mutlu yıllar tüm İnsanlık!

Sevgi ve saygı ile.
01 Ocak 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

BALKAN FACİASI

BALKAN FACİASI


Dostlar
,

Geçtiğimizn yüzyıl başlarında yaşanan Balkan faciası, yakınçağ insanlık tarihinin
en büyük trajedilerinden biridir.

Balkanlarda 7 (yedi) milyon dolayında Müslman Türk nüfus ve Batı Trakya’yı, Makedobya’yı.. yitirmiştir Osmanlı’nın serüvenci politikaları..
Enver Paşa, Sarıkamış’ta 90 bine yakın vatan evladını kör Panturanist – Panislamcı ihtirasları ve hesapsızlığı yüzünden korkunç açlık ve soğuğa kurban verirken;
Mustafa Kemal Paşa gergef gergef KURTULUŞU örüyordu.

Site okurlarımızdan Dostumuz Sayın Suna Gürkem hanımefendi,
içimizi parçalayan yansılar göndermiş..

Sakin sakin izlemek ve günümüze bağlamak, ders çıkarmak
elde kalan son vatan toprağı ANADOLU’da olağanüstü dikkatli biçimde YAŞAM – SAĞKALIM KAVGASI vermek zorundayız.
En küçük hata hakımız, risk alma şansımız yok!

İzlemek için lütfen tıklar mısınız??

Balkan_faciasi

Sevgi ve saygı ile.
08 Kasım 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

PKK’nın son savaşı

PKK’nın son savaşı

Necati Doğru
Necati Doğru

SÖZCÜ, 19.10.2015

Yeniden dirilemeyecek. Bunu biliyor. Onun için çıldırmış gibi saldırıyor.
Tankçı Yarbay İhsan, Jandarma Üstçavuş Turgay.
Astsubay Kıdemli Çavuş Samet, Üsteğmen Ünal.
Tunceli’de de 2 Mehmetçik! Şehit oldular.
Şehitler ölmez.
Barış süreci sırasında askere emirler verilmişti. PKK ateş etmeden, ateş edilmeyecek.
Yine barış sürecinde; Kara Kuvvetleri Birlikleri ve özellikle komando birlikleri çatışmalara sokulmadı. Yine barış süreci sırasında; jandarmanın ateşine PKK ateş ile karşılık vermez ise “savcılara jandarmanın mermi kovanlarını toplayarak haklarında soruşturma açma görevi” de verilmişti.

Bunlar hep yazıldı. Haber yapıldı.
Demeç oldu. Arşivlerde var.
O günleri unutmadık. Unutmayın.
***
Son 4 şehidin verildiği çatışma sonrası Genelkurmay Başkanlığı’ndan verilen bilgiye göre; PKK’lı teröristlere ait çok sayıda barınak, mağara ve silah mevzileri imha edildi.

4 mağarada şu silahlar çıktı      :

– 1 adet Doçka uçaksavar makineli tüfeği,
– 8 adet Kalaşnikof Piyade Tüfeği,
– 1 adet (BKC) Bixi makinalı tüfeği, 
– 1 adet Kannnas keskin nişancı tüfeği,
– 1 adet RPG- roketatar,
– 4 adet RPG-7 roketi,
– 10 adet el bombası,
– 1 adet telsiz, 1 adet radyo, çok sayıda mühimmat, yiyecek, yaşam malzemesi…

Unutmadık.
Unutamayız.
Bu kadar silah, “Dolmabahçe’de masaların kurulduğu” dönemlerde Türk Ordusu’nun
elinin, ayağının, gözünün bağlanması emirlerinin verildiği için o mağaralara depolandı.
Türk halkı aldatıldı. Bunun bir hesabı olacak. Hesabı sandıkta sorulacak.
***
PKK’nın son mağaraları olacak.

  • Aslında Türk Ordusu; PKK görüntüsü altında emperyalizmle savaşıyor.

Emperyalizm Ortadoğu’da; sünni Müslüman Araplar (IŞİD) ile Kürtleri (PYD) çarpıştırarak  “Büyük Kürdistan” oluşturma planı yaptı ve bu planın büyük parçası olarak da
Türkiye’nin Güneydoğusu’nu anavatandan koparmayı kurguladı. PKK bu kurgunun
maşası yapıldı. Son maşa olacak. Mağaralar temizleniyor.

Suriyeliyi alma! Bizi AB’ye al!

Ne zaman “elinde çantasıyla geldi” haberleri yazılsa; bilin ki Türkiye’yi yönetenler pazarlığa oturmuşlardır. Bir şey satılıyordur. Alman Başkanı Merkel de elinde çantasıyla geldi.
Çantada 3 milyar Euro para var diye ön haberler de çıktı. Avrupa Birliği adına Merkel, 3 milyar Avro’yu  verecekmiş, karşılığında Türkiye’nin Suriyeli mültecilere Avrupa ülkelerine sızmasına polislik, bekçilik, jandarmalık yapmasını isteyecekmiş. Ahlaksız bir teklif.

  • Suriyelileri bu perişan duruma, Avrupa Ülkeleri’nin de içinde bulunduğu
    Batılı büyük devletlerin “Suriye’yi iç savaşa sürükleme politikaları” getirdi.

Türkiye böyle ahlaksız bir teklifi görüşerek “selden kütük kapmaya çalışan avantacı” durumuna düşürüldü. Türkiye’nin bu utanç verici ahlaksız teklifi kabul edici durumuna düşürülmüş olmasını örtmek için de sanki Alman Başbakanı Merkel ile “Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği için
6 fasılın yeniden açılması görüşülüyor” havası yarattılar. Yani Avrupa’nın ahlaksız teklifine karşı “Suriyeliyi alma bizi AB’ye al” diyen yakışıksız bir karşı teklif yapılıyor. Nereden baksan dökülüyor. Suriye mülteci sorunu ayrı, Türkiye’nin AB üyeliğine kabulü ayrı konular ama “Merkel çantasıyla geldi faslında” birleşildi.

===============================

Dostlar,

Vatan evlatları kalleşçe, Batı emperyalizminin maşası, ABD’nin açıkça itiraf ettiği üzere
silahlı gücümüz” dediği PKK tarafından, Batı’nın – ABD’nin kurşunlarıyla vurulmaya
devam ediyor.. Dünden bu yana 4 şehit daha.. Ve geçen hafta PKK’nın Suriye kolu PYD‘ye
herkesin gözü önünde ABD’nin 50 ton silah vermesi..

Türkiye PKK ile mi, ABD ile mi çatışıyor??

Biri yarbay.. TSK’nın, askerinin önünde giden kahraman subayları.. TSK’nın soylu geleneğidir.. Gerektiğinde komutan en önde gider.. Mustafa Kemal Paşa da Conkbayırı’nda, Sakarya’da, Kocatepe’de öyle yapmadı mı?? Sakarya savunmasında erlerden çok subay yitirmedik mi??
TSK hem gerektiğinde deneyimli subayını öne sürüyor, ek bir özveri gösteriyor ve bedel ödüyor hem de Mehmetçiğini – Milletin emaneti gözbebeklerimizi özellikle koruyor.
Son zamanlarda rütbeli subaylarımızın şehit edilişini böyle okumak gerek..

Doğu – Güneydoğu ve de büyük kentler, dağ – taş silah ve mühimmar deposu durumuna getirilmiş. Bu son birkaç yılda, AKP – RTE’nin lanetli AÇILIM süreci boyunca oldu. Dolayısıyla verilen şehitlerin, sivil can yitiklerinin velhasıl

  • DÖKÜLEN KANLARIN SİYASAL SORUMLUSU KESİN OLARAK AKP – RTE’dir..

Bu hesap, 1 Kasım 2015 günü genel seçimde halkımız tarafından mutlaka sorulmalıdır.
Yoksa bu günleri bile arayacağız AKP bir kez daha iktidar olursa..

TSK ve güvenlik güçlerimiz, kararlılıkla, ara vermeden,
bu kökünü kazıma operasyonunu sürdürmelidir.

Sevgi ve saygı ile.
19 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ADD Kadıköy Şubesi Önceki Başkanlarından E. Dnz. Albay Coşkun Gürel’den özlü ileti

ADD Kadıköy Şubesi Önceki Başkanlarından
E. Dnz. Albay Sayın Coşkun Gürel’den özlü ileti ve çağrışımları

E. Dnz. Albay Coşku GÜREL
ADD Kadıköy Şubesi Önceki Başkanlarından

1980 DARBESİ ÖNCESİNDE GENÇLERİMİZİ KARŞILIKLI İNFAZ EYLEMLERİ VARDI. ONUN DIŞINDA NE BÖYLE KATLİAM OLAYLARI YAŞANIYORDU, NE DE ÖRNEĞİN TAKSİM’E YÜRÜMEYİ ENGELLEME GİBİ BİR GİRİŞİM VARDI.

YARALI ve ÖLÜLERİN, ÇOCUKLARIN ÜZERİNE GAZ FİŞEĞİ ATMAK,
ZEHİRLİ SU SIKMAK, OLASIYA DARP ETMEK GİBİ POLİSİYE ÖNLEMLERE DE RASTLANMIYORDU.

ÜLKEMİZİN BİR BÖLGESİNDE ŞİMDİLERDE SÜRDÜRÜLEN KALKIŞMA, SALDIRI, KIYIM, VAHŞET, YANİ KISACA BİR SAVAŞ DURUMU DA YOKTU.

YALNIZCA BİRİBİRLERİYLE UYGARCA GÖRÜŞÜP GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAYA YANAŞMAYAN SİYASİLERİN KÖR İNADI VARDI.

BU KONU AŞILSAYDI DARBE OLMAYACAKTI. BİR DE ŞİMDİYE BAKILINCA;

DURMAK BİLMEYEN ŞİDDET, BOMBALARLA, FİŞEKLERLE, GAZLARLA
TELEF EDİLEN YÜZLERCE YURTTAŞ, SOKAĞA ÇIKMAYI KORKULACAK BİR DURUMA GETİRMEYİ BAŞARAN HASTALIKLI BİR YÖNETİM ANLAYIŞI,
İLKEL KAFALARIN ELİNE BIRAKILAN EĞİTİM, SAĞLIK, EKONOMİ, İÇ VE
DIŞ SİYASET İLE HER YANI SARAN ÖBÜR,
YERİNE GÖRE ÖLÜMCÜL SORUNLAR, SORUNLAR, SORUNLAR..

BÜTÜN BUNLARI ÖNLEMEKTE DURAKSAMAYI DEMOKRASİ SAYAN BİR ALGI..

YAZIKLAR OLSUN..

11 Ekim 2015, Kadıköy..

=====================================

Dostlar,

E. Dnz. Albay Coşku GÜREL,  80’leri bulup geçen yaşına karşın ülkesi için hala kafa yormakta.. O bir Cumhuriyet aydını, emekli deniz albayı..
Son nefesine dek de hattı müdafa yoktur sathı müdafsa vardır anlayışı ile
bulunduğu noktadan kutsal emanet ATATÜRK Cumhuriyeti‘ne kol kanat germeyi sürdürecek..

O’nunla ve Kadıköy ADD şubesindeki uyumlu – özverili takımı (ekibi) ile, çok başarılı
Şube Başkanlığı döneminde pek çok AYDINLANMA etkinliğine imza attık..

– ADD’nin İşlevi ve Tarihsel Sorumluluğu, Kadıköy ADD Genel Kurulu, 09.12.2001
Savaş ve Halk Sağlığı, Kadıköy CHP İstanbul İl Örgütü, 01.04.2003
– Küreselleşme ve Türkiye’nin Geleceği, Kadıköy ADD, 31.05.2003
Sosyal Devlet ve Sağlık Politikaları, Kadıköy ADD (Aydınlanma Konf.), 19.02.2005
– Emperyalizm Cumhuriyet’imizden Ne İstiyor? Kadıköy Belediyesi ve ADD, 24.10.2005
Günümüz Koşullarında Atatürkü Anlamak ve Atatürkçü Olmak,
Kadıköy ADD, 11.03.2006
– Küresel Emperyalizm Türkiye’den Ne İstiyor? Kadıköy ADD, 27.05.2006
– Emperyalist Kuşatma ve Türkiye’nin Bütünlüğü, Kadıköy ADD, İstanbul 14.10.2006
Kadıköy Anadolu Lisesinde konferans

Kayıtlarımızda yer alan çalışmalardan birkaçı..

Biz, 2000 – 2004 döneminde 2 kez, seçimle Marmara Bölgesinden sorumlu ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Genel Yönetim Kurulu Üyeliği görevi üstlenmiştik. 90+ Şubeden sorumlu idik ve Kadıköy Şubemiz 1200’ü aşan üyesi ile cıvıl cıvıl ve bir kutup yıldızı gibi idi.

Sayın Aykut Gürhan, orta yaş üstü olmasına karşın yorulmak bilmeyen bir Şube emekçisi idi.
Sayın Birol Başaran Şubeye çok değerli bir mekan sağlamıştı, kumpaslarda hapis yatırıldı..
Şimdi çok parlak birer öğretim üyesi olan Deniz Tansi, Barış Doster.. henüz asistan idiler. Kumpas davaların başarılı ceza avukatı Hüseyin Ersöz hukuk öğrencisi idi….

Kadıköy ADD, Büyük ATATÜRK’ün kadim SÖYLEVİ‘ni, Devlet Başkanı – Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa‘nın TBMM’de okuduğu 15-20 Ekim 1927 günlerinde
(Büyük Millet Meclisi binasında toplanan CHP kurultayında, 20 Ekim 1927 günü akşamına dek otuz altı saat süreyle) Kadıköy’de yineliyordu.. Gönüllüler, 36 saat boyunca eş zamanlı olarak 15-20 Ekim günlerinde SÖYLEV’i Kadıköy’de onyıllar sonra yeniden seslendirmişlerdi ve çok etkileyici bir sosyal psikolojik iklim oluşmuştu.

Sayın Coşkun Gürel başta olmak üzere, adını andığımız ve anamadığımız tüm
Aydınlanmacı dava arakadaşlarımızı saygı ve şükranla anıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
11 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com