Etiket arşivi: E. Tümg. Naci BEŞTEPE

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 25 Nisan 2018

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 25 Nisan 2018

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

HAİN
Erken seçim kararı aldı/lar.
Kim/ler?
Kendi deyişleri ile; Vatan haini/leri…

ÜZÜNTÜ
RTE, Bahçeli’nin erken seçim açıklamasını duyunca üzülmüş.
Üzerine atlamasından belli…

UMUT
Erken seçimle neden kurtulma umudundalar?
Biri yargıdan,
Diğeri baraj altında kalıp vekil olamamaktan…

OHAL
OHAL 7. Kez uzatıldı.
Meclis filan yok, iyi böyle canım…

FETÖ
Bank Asya’da hesap açanların ocağı söndürüldü.
Bank Asya’nın 16 yıllık yöneticisi SPK’ya başkan atandı.;
Neymiş? FETÖ ile yalnız RTE mücadele edermiş.
Ediyor!…

ÇOCUK
Bekir Bozdağ, Yunanistan’ın 18 ada-adacığımızı işgalini “çocuksu hareket” olarak değerlendirdi.
Çocuk biraz iri galiba…

OHAL
Seçime OHAL altında girilecek.

Uyundur. Zaten seçim kararı olağanüstü…

KAÇIRMA
RTE, ”Yurt dışına para kaçıranları affetmeyiz”
Yargı yolu açılınca……

KADINLARIMIZ
“Biz Atatürk kadınlarıyız”
  şarkısı söyledi diye Trakyalılar Vakfı kadınlarının konseri yarıda kesildi.
Korkunun ecele faydası yoktur…

CHP
CHP, İYİ Parti’nin seçimlere girmesi önündeki engelleri kaldırarak AKP-MHP oyununu bozdu.
Dinsizin hakkından imansız, haksızın hakkından haklının aklı gelir…

AHLAK
AKP’liler CHP’nin İYİ Parti’ye desteğini ahlak dışı/onursuzluk olarak yorumladı.
Deniz Feneri, 17-25, Man Adası, MHP esareti, YSK (mühür) rezaleti vs…

ÇÜRÜME
Bahçeli, CHP-İYİ Parti dayanışmasına “çürüme” dedi.
Kendisi kokuşanın sağlamla çürüğün kokusunu ayırt etmesi olanaksızdır…

VATAN
Şehit aileleri seçim için kullanıldı.
Asker “Her şey vatan için” der, AKP “Vatan AKP için”…

ATATÜRK
RTE, “Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden şahısların Türkiye sınırları içinde nefes almasına dahi hakları yoktur.”
Etrafında nefes alma hakkı olan kaç kişi var?…
======================================

Teşekkürler değerli dostumuz E. Tümg. Naci Beştepe Paşamız…

Sevgi ve saygı ile. 27 Nisan 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı – AÜTF Halk Sağlığı AbD
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Milli hükümet ve Erdoğan

Milli hükümet ve Erdoğan

(E) Tümg. Naci Beştepe
AYDINLIK
, 20.3.17

Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Perinçek son dönemde sık sık “Milli hükümet” vurgusu yapıyor. Gerekçesi; artık RTE/AKP’nin tek başına Türkiye’yi yönetemeyeceği. Sayın Perinçek öngörüsü yüksek bir politikacı. Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmada önde.
Ülke sorunlarına yaklaşımı partizanlıktan uzak ve millici.

“Milli hükümet” çağrısı bu çizginin ürünü. Ülke kritik virajda. İçte kenetlenmeye ve güçlü bir iktidara gereksinim var.

RTE NE DER?

Bu oluşum RTE’nin oluruna bağlıdır. Peki, RTE olur verir mi? Bakalım. Önce millici olması gerekir.  Değildir. “Türküm” demez. Holanda-Almanya ve AB ülkelerine efelenmesi oy avcılığıdır. Vatan anlayışı sorunludur. Ege’de işgal edilen adalarımız için kılını kıpırdatmamıştır. Emperyalizme karşı oluşu şüphelidir. Mevzilenmesi dönemseldir.
Bölücülükle mücadelede berrak değildir. PKK’ya karşı iken Kürdistan bezini “bayrak” olarak kabullenmesi tezattır. PKK ile Barzani’nin kankalığı dünden belliydi. Neçirvan Barzani’nin teşekkürü ile perçinlendi.

Başyardımcısı Çevik’in, Fırat’ın doğusunda Kürt kantonunun kabul edileceği açıklaması işin özüne aykırıdır. PYD (ABD) koridorunu önlemek amaçlı Fırat Kalkanı’nı ben dahil çoğunluk destekledi. Harekat ABD’ye rağmen mi yapıldı? Yani RTE, ABD emperyalizmine bayrak açtı mı? Sanmıyorum.  Yunanistan’a çıt çıkarmayan RTE, ABD’ye cepheden karşı gelebilir mi?

Bana göre; El-Bab’a giriş ABD ve Rusya’nın oluru ile gerçekleşti. Öyle değilse TSK’nın Menbiç’e yönelmesine neden “duuur!” denildi? Ya Rakka hevesine ne demeli? “Menbiç’ten öte gitmeyeceğiz” demişti. Trump telefonundan sonra birden tersini söyler oldu. Dışişleri Bakanı’nın “Komandolarımızla Rakka’ya gireceğiz” açıklaması da bu hevesin teyidi idi.

Neyse ki, PYD ile görüntü vermenin olumsuz getirileri macerayı engelledi.

UZLAŞMACI RTE

“Milli hükümet” uzlaşıyı gerektirir. RTE ne kadar uzlaşmacıdır?
Beraber ıslandığı dava arkadaşlarına bakmalı önce, neredeler?
Dış politikada belki belirli konularda ikna edildi, edilebilir. Ya içeride?
Atatürk ve laik cumhuriyet karşıtlığında, tutuculuğunda zerre değişiklik belirtisi var mı?
Takiyenin zorunlu olduğu haller dışında bayrağa ve Atatürk’e sarıldı mı hiç?
Kılıçdaroğlu bile, “Vatan Partisi de, Saadet de meclise girsin” derken; RTE diğer partileri terör ortağı ilan etmenin ötesinde milli birliğe hiç ışık yaktı mı?
İstediği seferberlik ve Yenikapı ruhu, herkesin onun peşinden yürümesidir.
Egosu son derece yüksektir. Gücü paylaşmak istemez. Aksi olsa Anayasada bu kadar ısrarcı olmazdı.

Bireysel kanım; “milli hükümet” düşüncesinin çok yerinde, hatta ifade edildiği gibi zorunlu  ancak gerçekleşme olasılığının zayıf olduğudur. Yanılmış olmayı dilerim.
*****
PAZARTESİ İĞNELERİ

SÜTÜ BOZUK
AKP’li Esenyurt Belediye Bşk. cumhuriyeti sütü bozukların darbesi olarak niteledi.
Ayna ayna!…

VİZESİZ
AB’ye vizesiz giriş müjdelediler. Seviyesiz çıkışı gösterdiler…

AFİŞ
Genelkurnay 18 Mart afişlerinde Atatürk’e yer verilmedi.

Zaman “akar” gider, Atatürk sevgisi kalır.

GAZİ
RTE’ye “gazilik” sıfatı önerilecekmiş.
Sıkıyı görünce kaybolana “niyazilik” bile fazladır…

ONURSUZ
AKP’li Kocabıyık, ”Alman ve Hollandalılara teşekkür etmeliyiz, evet oylarına iki puan katkı yaptılar.”
Onursuzluğa HAYIR…
====================================
Çoook teşekkürler bu öngörülü, esprili ve derinlikli yazı için değerli dostumuz
Sayın Naci Beştepe paşaya…

Sevgi ve saygı ile. 23 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Milli Anayasa Kurultayı sonuç bildirgesi

Milli Anayasa Kurultayı’nda
11 maddelik sonuç bildirgesi kabul edildi

27 Mart 2016, 12:10

Milli güçler, Türksüz Anayasa’ya karşı birleşti. Milli Anayasa Hareketi Kurultayı
Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce vatanseverle Ankara’da toplandı.
Türk Milleti” ifadesini hedef alan yeni anayasa girişimine karşı başlatılan
Milli Anayasa Kurultayı Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde devam ediyor.

Binlerce yurttaşın katıldığı kurultayda AKP’nin bölücü ve gerici bir anayasa yapmak istediğinin altı çizildi.

Saat 12’de başlayan kurultayda sık sık Bölücü gerici anayasaya geçit yok,
Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı.

Eski Meclis Başkan Vekili Hasan Korkmazcan‘ın yönettiği kurultaya Kumpas davalarında tutuklanmış bir çok aydın, sanatçı, Vatan Partisi yöneticileri, DSP yöneticileri katıldı.

Eski CHP Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP’nin yeni anayasasına karşı Milli Anayasa Kurultayı’nın 11 maddeden oluşan sonuç bildirgesini tek tek okudu, salondaki yurttaşların oyuna sundu.

Yurttaşları Milli Anayasa Hareketinin çatısı altında toplanmaya çağıran Güler,
“Türk Milleti’ni anayasadan sildirtmeyeceğiz” dedi.

Bölücü ve gerici anayasaya geçit verilmeyeceği vurgusu yapılan bildiri, oy birliği ile
kabul edildi.

Milli Anayasa Hareketi Yürütme kurulu üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler‘in açıkladığı sonuç bildirgesi şöyle:

https://youtu.be/uKdDsL0FxRs 

Vatanımız ve Cumhuriyetimiz, uzun süreden bu yana büyük saldırılar altındadır.
Ülkemizin varlığının tehdit edildiği bugünlerde, biz Türk vatandaşları, Yeni Anayasa yaptırarak Gazi Meclis’i anayasal düzeni ortadan kaldırma gibi ağır bir siyasal suç işlemeye sürükleyenlere karşı, 27 Mart 2016 günü Ankara’da toplandık ve aşağıda belirttiğimiz tutumda birleştik.

1.    Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi bölünmez bir bütündür. Topraklarımız üzerinde birden fazla egemenlik alanı yaratılamaz. Bölgecilik yapılarak özerklik, federasyonculuk güdülemez. Ülkemizin bir karış toprağından vazgeçilmesi söz konusu dahi olamaz.

2.    Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik Türk Milleti’ne aittir. Çokkültürcülük adına etnik ayrılıkçılık, ümmetçilik adına mezhebi parçalanma yoluyla Türk Milleti’nin bütünlüğü bölünemez. Ulusun varlığı ve egemenlik hakları, hiçbir koşulda ortadan kaldırılamaz.

3.    Milli birliğimizin sağlamlaşarak sürdürülmesi, egemenlik ve bağımsızlık haklarımızın dokunulmazlığı için, 1919’dan sonra bir kez daha, tarihsel bir görev ile karşı karşıyayız.
Bu görev‘müdafaa-i hukuku milliye’ görevidir. Bu görevi üstleniyor, ulusal haklarımızı savunma mücadelesinden bir an bile geri durmayacağımızı ilan ediyoruz.

4.    Her türlü kültürel ve toplumsal özelliklerimizin red ve inkarına karşı olduğumuz gibi,
bu özelliklerimizi Türk Milleti’ni etnik – mezhebi topluluklara bölme aracı yapan her türlü kimlikçiliği ve siyasallaştırmayı reddediyoruz. Etnikçi ve ümmetçi kesimlerle bunları destekleyen dış dünya aktörlerine, Türk Milleti’nin varlığına ve haklarına saygı göstermelerini hatırlatıyor ve bu yöndeki Yeni Anayasa girişimlerinden vazgeçmelerini ihtar ediyoruz.

5.    Anayasa’dan Türk Vatandaşlığı statümüzü silmeye ve egemenliği Türk Milleti’nden almaya yeltenen Yeni Anayasa saldırısına karşı, varoluşumuzu savunma ve direnme esasının meşru olduğunu ilan ediyoruz.

6.    Siyasal ümmetçilik güdenlerin ortadan kaldırmak istedikleri milli devlet, bireysel ve
sosyal özgürlüklerimizin güvencesi olan laikliğin koruyucu zırhıdır. Laikliği ortadan kaldırarak bireysel hak ve özgürlüklerimizi cemaatlere devredecek, halkımızı mezheplerin,
inanç gruplarının iktidar savaşlarına mahkum edecek bir Yeni Anayasa’ya karşı, yurttaşlık haklarımızı ve özgürlüğümüzü savunma ve direnme esasının meşru olduğunu bildiriyoruz.

7.    Cumhuriyetimizin kuruluş ve gelişmesinde temel olmuş hükmetme biçimi, kaynağını meclisten alan parlamenter hükümet sistemidir. Bunu ortadan kaldırmak, basit bir hükümet işleyişi değişikliği değil, egemenliğimizin kullanılış tarzını değiştirmek anlamı taşır. Egemenlik hakkımızı, hiçbir partizan hedefe ve hiçbir kişisel hevese kurban etmeyeceğimizi açıklıyoruz.

8.    Yeni Anayasa, etnik bölücülükle 2008 yılından bu yana yapılan hukuk dışı “müzakere”lerin nihai halkasıdır. Yeni Anayasa ısrarıyla bölücü çevrelerin taleplerini müzakereye açmak, bölücü teröre karşı yürütülen savaşa ciddi zararlar vermektedir.
Şimdiye kadar yapılmış yasa dışı sözde “müzakere ve mutabakatlar”ın Yeni Anayasa hüllesiyle anayasal düzen haline getirilmesi, hiçbir koşulda kabul edilemez.

9.    Yeni Anayasacılığın ana damarı dışarıdadır. Yeni Anayasalar, dünyada ve bölgemizde yeniden bir paylaşım savaşı yürüten küresel emperyalizmin saldırı aracıdır. Ülkemizde sözde çokkültürcülük, etnikçilik, mezhepçilik peşinde sürüklenenleri, çağımızın bu çıplak gerçeğini fark ederek, bu gayrımilli saldırganlığa alet olmaktan vazgeçmeleri için uyarıyoruz.

10.    Büyük Ortadoğu Projesi temelinde Kuzey Afrika ülkelerinde, komşularımız Irak’ta, Suriye’de tanık olduğumuz gerçek, milli varoluşların ortadan kaldırılmasından ve ülkelerin kabile – aşiretlere, etnisite – mezheplere ayrıştırılmasından, parçalanmasından ibarettir. Ulusal varoluşları ve hakları yok edilmeye çalışılan komşularımızın, tüm dünya uluslarının ve insanlığın kutlu geleceği için, küresel emperyalizmin tam karşısında olduğumuzu duyuruyoruz.

11.    Milli Anayasa Hareketi, karşı karşıya olduğumuz Atatürksüz, Türksüz, bölücü gayrımilli anayasacılık saldırısına karşı, ulusal varlığımızı, milli birliğimizi, vatanımızın bütünlüğünü ve bu değerlere ilişkin tüm haklarımızı savunma ve direnme kararlılığını ifade eder. Aynı iradeye sahip bütün siyasi partileri, demokratik kitle örgütlerini, toplulukları ve kişileri, hiçbir ayırım gözetmeksizin,bu iradeyi yükseltmeye çağırır.

14.48: Türkiye Sanatçılar Birliği Başkanı İnci Özdil konuştu. İnci Özdil: “Yeni anayasa intihar demektir. İntihar etmek isteyen var mı aranızda. Burada olanlar istemiyoruz tabii ki,
biz milli anayasa hareketiyiz. Biz tek tumruğuz. Yeni anayasa bir projedir. Yeni anayasa birliğe, kardeşliğe çomak sokmak demektir.”

14.40: TESUD Başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş konuştu

Erdoğan Karakuş: “İlk 3 madde değişirse Ankara başkent olmaktan çıkacak. Çorumlular Yozgatlılar nereye gideceksiniz? Soruyorum. Yeni anayasanın sizlere neleri kaybettireceğini farkına varın. En azından çoluğunuzu çocuğunuzu önemseyin.”

14.33: 24. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter konuştu

14.18:  Ulaştırma eski Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz konuştu.

Enis Öksüz: “Canavar emperyalist devletler, yeni anayasa ile boynumuzu kesmeye çalışıyor. Milleti ayıranlar birleştirici bir anayasa çıkaramazlar. Yeni anayasaya izin vermeyeceğiz!”

14.10: TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz konuştu.

Cengiz’in açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Cesaret önemli. ABD’nin bölücü ve gerici terör örgütlerinin, patlayan bombalarının korku iklimine bir cevaptır. Terör örgütlerinin bombalarından korkmuyoruz!

İnsan korkar, ama millet korkmaz, korkmamalı. Türk milleti teröre asla baş eğmeyecek. Cesaretin onurlu ve şerefli bir hayat sürmeye faydası var. Ölüm kusanlara buradan kararlılığımızı ifade ediyoruz.

Başaramayacakları birşeyi dayatıyorlar. Mücadele örgütlü olur. MAH’ın bizleri birleştirmesi örgütlü mücadelenin gereği olan hedefler koyması gereklidir. Ordumuzun, polisimizin, korucumuzun 24 Temmuz’da başlattığı hareket, MAH mücadelesiyle birlikte gidecektir ve en kısa sürede zafere ulaşacaktır.

Milli olmayan anayasayı milli etiketiyle sunmaya çalışıyorlar. Bu ülkede milli olan biziz! Kuvvetli olan çoğunluk olan biziz!

Türk gençliği bir kere ayağa kalktımı hiçbir işi yarım bırakmaz. Aksini iddia eden 19 Mayıs 2016 günü Atatürk’ün evine baksın! Atatürk gençliği gericilere bölücülere karşı orada olacaktır!”

14.00: Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu Konuştu.

Eminağaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Anayasayı kurucu meclisler yapar. Anayasa yapma yetkisi olmayan bir meclis insan unsurların gözünü dikmiş olan meclis, yeni anayasa diyerek yola çıkmışsa bizim görevimiz bunun karşısında durmak ve Cumhuriyeti sonuna kadar yaşatmaktır.”

13.56: Hacı Bektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Salmanpakoğlu konuştu.

Salmanpakoğlu’nun açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Bu vatana sahip çıkmak için yüreğini ortaya koyan ey vatanseverler, merhaba!

Türkiye üzerine oynanan oyunların bugünlere kadar gelişinde her zaman karşımıza çıkan bir çelişki vardır. Bu çelişki aydınlanma ile karanlığın çelişkisidir.

İşimiz bu kurultayda, aydınlanmanın ne olduğunu herkese ifade etmek durumundayız. Bunun için buradayız.

Anayasayı değiştirceklermiş, nasıl değiştirecekler? İktidarın tuzaklarına düşmeyeceğiz. Bunun için buradayız. Mücadele edeceğiz.”

13.30: Kültür Eski Bakanı Namık Kemal Zeybek konuştu.

Zeybek, “Yeni anayasa bir tuzaktır. Ülkemizi karmaşaya sokan gelişmelerin son noktası olacak. Bu noktada sağ- sol, çekilişleri kalmamıştır. Aklımızı başımıza alalım.” dedi.

Zeybek’in açıklamaları şöyle:

13. 25: 24. Dönem CHP Uşak Milletvekili Av. Dilek Akagün Yılmaz konuştu.

Akagün’ün açıklaması şöyle:

Bunca güzel konuşmadan sonra konuşma yapmak zor olsa gerek

Sizlerden birisi olarak bende burada dişlerin sesini dile getirmek istiyorum

Bu ülkenin geçen kemalistler aydınları sizleri selamlıyorum

Hepimizz biliyoruus ki ülkemize abd tarafından dayatılan bu anayasa emperyalist bir projedşr.  Bizi açıkça tehdit ediyorlar. Bu tehditleri sadece bize yapmıyorlar bütün ezilenn uluslara yapıyorlar.

Çok etkili dili kimlşkli bşr yapı yapılarak ülkeleri parçalıyorlar.

Bu proje bize şu an anayasa olarak karşımıza çıkıyor. İzin vermeyeceğiz

Bazı solcu arkadaşlarımız HDP’yi çok laik sanıyorlar ama meclise verilen yönergeleri inceleyelim. Verilen maddelere bizim evet diyeceğimizi sanıyorlar. Ama yanılıyorlar demeyeceğiz.

IŞİD ve PKK terörüyle ve ABD tehditleriyle yeni anayasa dayatması ile “bu ülkenin  ulus devleti yıkılsın, laik devleti yıkılsın, çağdaş devleti yıkılsın” diye uğraşıyorlar . Biz de burdan onlara sesleniyoruz: Biz çağdaş, laik cumhuriyet rejimini yıktırtmayacağız.

13.18: Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek konuştu. Perinçek:  Bölücü anayasa girişimi terörle ittifak halindedir

Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek’in açıklamaları şöyle:

Doğu Perinçek: “Mustafa Kemalin askerleriyiz!

Sayın başkan, Milli Anayasa Hareketi’nin sayın yöneticileri;

Edirne’den, Tekirdağ’dan, Hakkari, Muş, Varto, Van, Artvin, Trabzon, Samsun, Mersin, Adana, Antalya, İç Anadolu bozkırlarından kurultayımıza gelen, birbirine kenetlenen değerli delegeler;

Hepinizi yürekten sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Önce buradan meydan okuyoruz. Atatürk’ün başkenti, devrimci türkiyeyi kuran cumhuriyeti kuran milletimizi birleştiren, bize vatan armağan eden büyük hareketin başkenti Ankara’dan meydan okuyoruz!

Terörle, canlı bombalarla Türkiyemizi yeniden düzenlemeye kalkanlara, bölücü anayasa dayatanlara meydan okuyoruz. Onların yobaz ve bölücü terör örgütlerini hendeklere gömen bir Türkiye var, TSK ile polisiyle ve korucusuyla. Bu yeni anayasa dedikleri bölücü anayasa hendeklere gömülen bölücülüğü hendeklerden kurtarma girişimidir.

Şimdi bölücü teröre ve bölücü anayasaya karşı mücadele vardır. İkisi de Türkiye’nin vatan bütünlüğünü koruma, çağdaş, halkçı, bağımsız Türkiye’yi kurma mücadelesi. Bugün canlı bombalarla terörle bir anayasa dayatılıyor. Ülkemizde canlı bombalar var. Birinci canlı bomba burada Türklüğü anayasadan dışarı sürmek. Türk milletinin kurduğu bir Türkiye’de Türklüğü anayasadan atmaya kalkanların alnını karışlıyoruz. Bu girişimi hendeklere gömmeye kararlıyız.

İkinci canlı bomba özerklik. Türkiyede ayrı otorite alanları oluşturmak, belli bölgeleri etnik iddialarla ABD vesayeti altında yönetmeye kalkmak. Bu girişimin yerle bir olacağını buradan bütün dünyaya ilan ediyoruz. Özerklik, sen benden değilsin, ötekisin, başkasısın anlamına gelir. Bu girişim de milletin bağrına çarpacak, okyanus ötesine dönecek!

Türk milletini bölme girişimi bölücü terörle ittifak halindedir. Bölücü anayasa girişimi, bölücü terörün müttefikidir.

Tayyip Erdoğanlara, Davutoğullarına buradan ihtar ediyoruz. Milleti bölmeyin, Cumhuriyet’in ayakları altında kalacaksınız, Türk Milletinin ayakları altında kalacaksınız!

13.11 Adalet Eski Bakanı ve DSP Başkanlık Kurulu Üyesi Hikmet Sami Türk Konuştu.

12.51: Türkiye Barolar Birliği Temsilcisi Prof. Dr. Necdet Basa,
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun mesajını okudu.

“Bu önemli toplantı türkiyede demokrasinin işleyişi ve hukuk devleti işleyişinin,
vahim noktalara ulaştığı bir dönem daha olmamışştır.

Bu zor süreçte mensubu olmaktan gurur duyduğum hukukun üstlünğüne inanna egemnliğin kayırsız şartsız olduğu, güçlü olduğu için haklı olmak yoktur diyerek devam ediyoruz. Israrla hukukun üstünlüğüne savunmaya devam ediyoruz. Temel hak ve özgürlükli sınırlandırılması karşısında sessiz kalmıyoruz. İfade özgürlüğünü fiilen ortadan kaldrıan, bireyin ve toplumun savunucular-ı olarak görevimizi icra ediyoruz.

Biliyoruz ki toplumların birkte yaşama iradesi sevgisaygı hoş göre iradesi büyür ve adaletle yaşatır.

Çağdaş anaysalar egenliğin milletin, vekillerin istedikleri zaman geri almasını açık tutarlar ve tutmak zorundalar.

Ülkemizin gündemini yeni ayasa belirliyuotr. Ancak ülkenin önceliği yeni aysa değildir. Anaysanın ilk üç maddesinde yer alan 3 naddeden, hukukun üstlüğünden çoğulcu demokratik anlayıştan çağdaşlıktan, ulusallıktan asla taviz verilemez.

Her yeni anayasa genelde devrim ve karşı devrim kurucu iradenin manifestosudur. Kurucu ideolojiyi yansıtan belgedir. Bizim anaysamızın belgeside, anayasamızın 4. maddesine göre değiştirelemez ve teklif dahi edilemez.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve  Türkiye Barolar Birliği adına kurultaya selamlarımı saygılarımı iletiyorum”

12.48: TBMM eski Başkanı Hasan Korkmazcan konuştu. Korkmazcan: “Bölücü anayasa girişimini tarihin çöplüğüne atacağız” dedi.

Korkmazcan’ın açıklamaları şöyle:

Değerli vatanseverler, Türkiyemizin 81 ilinden Varto’dan Edirne’den Marmaris’ten Artvin’den Türkiye’nin kalbinin yeniden ankarada atmaya başladığını göstermek için dünden itibarenn yollara düştünüz Türkiye’nin herhangi bir salonunda herhangi bir meydanında insanlar bir araya gelemesinler diye emperyalizmin bombalarının patlatıldığı, tehtidlerin yapıldığı terör estirildiği bir dönemde ankarada bir kararlılık duruşu belirmek için geldinşiz. Bu bizim son kurultayımız değil, ilk kurultayımzıda değil Türkük dünyada var olduğu müdedretçe insanlığın sıkıntıya düştüğü her devrede türk kurultayları bis insanlık meşalesi olarak tanımlanmıştır. 20. yyda emperyalist güçler dünyanın mazlum haklklarınıun mallarını varlıklarını ellerinden aldılar şimdi onurlarını da ellerinden alırız zannederek bugüne kadar görülmemiş büyük güçlerle bir savaş başlattılar. Bu savaşın sonunda onlara dersini bizim kurultaylarımız verdi. Çanakkale bir kurutaydır aynen ergenekon gibi. İstiklal savaşı Ankarada sivasta toplanan kurultayların eseridir. MÖ 2000li yıllarda bzokırlarda toplanan kurultaylar ghibi. 2.yyın bugünkü noktaya gelemsinde ankaranın kararlılığı büyük ro oynamuşt. Daha dün akşiam biri diyorki 20.yyn bütün paradigmaları yıkıldı, kurulan kurumlar devletler geçersiz hale geldi şimdi yenisini kurmak lazım. Bunlarkendi kendilerine insanlık birikimlerine savaş açarak insanları sindirebileceklerini sanıyoırlar Türkiye 21. yyn başlangıcında da hayır sesi .çıkıyor Hayor insanlık değerlerine dokunamazsınız, kiralık askerlerinizle afgamnistandaki uygur mabetlerini yıktırab,ilirsiniz ama tüklüğün kalbindeki insanlık aşkı oldukça bütün insanlığın bağımsızlığı garanti altıondadır. Biz sadece bir anayasa tartışması yürütmüyoruz. Anayasa hukuk zemininde hukukun görevlendirdiği organların amsalarında ün,lerde stklarada ve kend,isinin haklarını savnumka isteyen vatandaşların toplantılarında konuşulur. Ama bugünb  türkiyeye dayatılan sadevce bir anaysa değil Anayasada Türk milletini kaldırmak istiyorlar bizide afganistan Irak, Yugoslavya gibi paraçparça yapmak istiyorlar.
Emperyalizm silahla ulaşamadığı yerlede anayasa ilke toplumları dağıtmak istiyot. Böylelikle bütün insanlık empreryalizmin av alanına dönüşecek, insanlık ,stedikleri gibi yöneldnirilebilecek. Bugün bu ahayale buradan dur diyoruz.

Önümüzdeki günlerde anadoluda bu gayrimilli anayasa dayatmasının karşısında bütün vatandaşlarımızla set kuracağız milli cepheyi oluşturacağoız. Bugüne kadar yanlşlıklarla emperyalist yörüngeye girmiş olanların uyanmalarını bekliyoruz. Bundan önve yeni osmanlıukcvılık hayyalleriyle komşularımıxzla aramıza setler koyanların yeterli dersleri çıkarmış olmalarını umuyoruz.

Sonuç hem kuşatyılmış hem de içine sızılmış bir topluluk haline geld,i. Şimdi yeni heveslerle başkanlık gib,i kamuyflajlara bu ısrar sona ermelidir. Sona ermeze biz onu sona erdireceğiz. Bölücü teröre umut feneri olan anayasa girişimini naıld urdurduysak tarihin ..
Bugünden itibaren Yüce Atatürkünb başkendimiz olarak ilan ettiği yerden sesimizi şemdinliye erdirneye kadar ulaştırmak , emperyalizme durm demek Türklerin tarihi görevidir. Bizim gerçek anayasamıznda ,inşanlığüın eşitliği, insanları ırklarına mezherplerine göre ayırmamak vardır.

Türksüz anayasa yapmaya çalışmak Türklere ırkçılığı yakıştırmak en büyük ayıptır.
Asıl ayıp emperyalizm ırkçılığıdır. O mikrobu bu topraklara bulaştırmayacağız.

12.29: Milli Anayasa Hareketi Yönetim Kurulu, tek tek divandaki yerlerine davet edildi.

Yönetim Kurulu şöyle:

Av. Dilek Akagün Yılmaz, Yavuz Alogan, Dr. Canan Arıtman, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Prof. Dr. Süheyl Batum, Av. Tülay Bekar, E. Tümg. Naci Beştepe, Namık Kemal Boya, Çağdaş Cengiz, E. Korg. Erdoğan Karakuş, Suay Karaman, Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Yaşar Okuyan, Enis Öksüz, Av. Metin Öney, E. Tümg. Osman Özbek, İnci Özdil, Utku Reyhan, Av. Nusret Senem, Prof. Dr. Nur Serter, Doç. Dr. Hüner Tuncer,
Rıza Zelyut

12.26: Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı‘nın ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atıldı

12.25: Kurultay saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı


======================================

Dostlar,

Coşkuyla onaylayarak bu yurtsever Bildiriye katıldığımızı ve
bütün gücümüzle destek vereceğimizi  belirtiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
28 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

7 Haziran Seçiminin Verdiği Mesajlar


7 Haziran Seçiminin Verdiği Mesajlar

PORTRESİ

 

 

Dr. Haydar Ateş
08 Haziran 2015


Sevgili dostlar,
Türk Milleti 7 Haziran’da sandık başına gitti ve bir karar verdi. Bu kararın sonucunda herkes kendi açısından bir değerlendirme yapacaktır. Özellikle siyasi partilerin algısı
ne olmuştur, bu sonucu nasıl anlamalıdır, kısa ve uzun dönemde ortaya ne gibi fırsatlar çıkmıştır, seçim sonucu akepe ve rte’ye karşı bir avantaja dönüştürülebilir mi? gibi konular değerlendirilmelidir.
 
Öncelikle ortaya çıkan en büyük fırsat, akepe ve rte’ye geçmişte yapılan yanlışlarından dolayı hesap sorulabilecek bir durumun ortaya çıkmış olmasıdır.
 
Bu tabloda ortaya çıkan en iyimser durum şu olabilir:
 
CHP-MHP koalisyonuyla asgari 1 yıllık bir iktidar oluşturulup, aşağıdaki konular halledilip, süre sonunda düşürülen bir seçim barajıyla erken seçime gidilebilir;
1.  Akepe’nin 13 yıllık sürede çıkarmış olduğu ve ülkeyi demokratik uygulamalardan uzaklaştıran tüm yasalar elden geçirilip, düzeltilebilir.
2.  Eğitim sistemi ivedilikle rayına oturtulup, daha büyük yıkıma uğraması önlenebilir.
3.  Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran tüm yasal düzenlemeler ve uygulamalar düzeltilebilir.
4.  HSYK’nın yapısı düzeltilip, güçler ayrılığı ilkesine uygun hale getirilebilir.
5.  Yüksek yargı organlarının bağımsız hale getirilmesi sağlanabilir.
6.  Yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının tümüyle ilgili Meclis soruşturma ve araştırma
komisyonları kurulup, konu bağımsız yargıya devredilebilir.
7.  17-25 Aralık yolsuzluk davası yeniden ele alınabilir.
8.  Bürokrasideki partileşme ve tek parti devleti uygulamaları düzeltilebilir.
9.  Usulsüz olarak yapıldığı iddia eden tüm ihaleler, Sayıştay denetiminden kaçırılan
tüm harcamaların hesabı sorulabilir.
10. Kaçak saray ODTÜ’ye yerleşke olarak devredilip, AOÇ’de özel koruma sağlayan bir yasa
ile ODTÜ’ye devredilebilir. Çankaya Köşkü eski görevine kavuşturulur.
(A.Saltık : AOÇ’nin özel bir yasa ile korunmaya alınmasından, ardıdan Kaçak Saray’ın da
      AOÇ’ye Bilim Merkezi ya da Tarım – Hayvancılık Müzesi olarak devrinden yanayız..)
11. Seçim barajı % 5 veya daha aşağıya düşürülebilir.
12. RTÜK’ün bir baskı aracı olması önlenebilir.
13. Sayıştay’ın anayasadaki görevini yerine getirerek devletin her kuruşunun hesabını sorması sağlanabilir.
14. Mülki amirlerin bir partinin değil, devletin görevlisi olacak şekilde ele alınması ve gerekirse       değiştirilmesi sağlanabilir.
15. TÜRGEV ve benzeri kurumlarla ilgili tüm iddialar ele alınıp, gerekirse hesabı sorulabilir.
16. Yandaşlara verilen tüm ihalelerle ilgili iddialar ele alınıp, gerekirse devlet hazinesinin zararına yapılan tüm harcamaların devletin kasasına dönüşü sağlanabilir.
17. Medya üzerindeki baskılar ortadan kaldırılabilir.
18. Gezinin hesabı sorulabilir.
19. Daha da önemlisi, iktidarı elinden kaybeden akepe gemisinden kaçışlar sonucu bu gemi
bir daha yüzmeyecek hale gelebilir.
20. Seçim yasası ve YSK ile ilgili şaibeli konular ortadan kaldırılabilir.
21. Meclisteki tüm yolsuzluk dosyaları yüce divana gönderilebilir.
22. Ve daha birçok acil ve önemli düzenlemeler yapılabilir.
Bu işlerin yapılması için gerekli durum oluşmuştur. Bunun önündeki engeller ne olabilir?
Öncelikle MHP lideri Bahçeli, 2002 yılında yaptığı hatayı yapmamalıdır. O dönemde,
2001 krizinden sonra ekonomiyi rayına oturtacak tüm önlemler için gerekli çalışmalar yapılmış, MHP’nin de ortak olduğu koalisyon hükümeti bu ekonomik kararların sonuçlarını almadan
ve vatandaşın bu konudaki güvenini tazelemeden, Bahçeli’nin ekonomik programa ilişkin
zafer sarhoşluğuyla koalisyonu bozması sonucu 2002’de erken seçime gidilmiş,
vatandaş henüz ekonomik önlemlerin sonucunu görmediğinden ve Bahçeli’nin koalisyonu bozma kararıyla endişeye kapılmış ve bir çıkış yolu diye gördüğü akepe iktidarı ortaya çıkmıştır.
Bahçeli hatalı kararıyla MHP’yi Meclis dışında bırakmış ve ülkeyi 13 yıllık bir akepe kaosuna terk etmiştir. Bu kaosun üzerine Baykal’ın büyük hatası sonucu rte Meclise girmiş ve demokrasimizi bugünkü sorunlu haline getirmiştir.
Bahçeli’nin dün akşam yaptığı açıklama, yani koalisyonda yer almayacağı ve erken seçim çağrısı, akepe ve rte’ye koltuk değneği olmak niteliğindedir ve büyük bir talihsizliktir.
Zaten rte’nin de tarafsız !!!!!! CB olarak bir süredir meydanlarda anlattığı ve halka inandıramadığı konuda tam da istediği ve başka türlü elde edemeyeceği fırsatı vermiştir.
rte halka, “Bunlar koalisyon kuramaz, dolayısıyla istikrar olmaz, en iyisi başkanlık sistemi” diye feveran etmişse de halk buna kanmamıştır. Ancak Bahçeli’nin dün akşamki talihsiz demeci
bu konuda rte için bir kurtarıcı olmuştur. Bahçeli’nin hatası sonucu Ekim ayında yapılabilecek bir erken seçimde, bu demeci rte için tam bir propaganda malzemesi olacak ve “Bakın ben size söylemiştim, bu ülkede koalisyon olmaz, dolayısıyla istikrar da olmaz” dedirtecektir.
Halk da bu kez rte’ye daha kolay kanabilecektir.
Bunun sonucu, koalisyon şansını değerlendiremeyen MHP seçmeninin oyları tekrar akepe’ye dönebilecek ve MHP tekrar Meclis dışında kalabilecek, akepe ve rte bu kez bir 13 yıl daha demokrasiyi kemirmeye devam edebilecektir.
Elimizdeki en önemli seçenek olan CHP-MHP koalisyonu olmadan yukarıda bir bölümünü
sıraladığım işler yapılamayacak ve bu kez akepe ve rte gerçekten ilelebet (AS: sonsuza dek) gitmemek üzere yeniden iktidar olma şansını yakalayacaktır. Oy oranı % 15-16 çizgisinde olan ve bunu Bahçeli’nin liderliğinde bir türlü artıramayan hatta Meclis dışı kalmayı da tarihinde yaşayan MHP aslında yol ayrımındadır. Ya akl-ı selim (AS: sağduyu) kararlar alacak,
ya da liderini yeniden değerlendirip belki de Meral Akşener veya başka bir seçenekle geçmişte yapılan büyük hataları yapmayacaktır.
CHP-MHP koalisyonu, belki dışarıdan da alınabilecek bir destekle en az 1 yıllığına görev almalı ve ülkenin normalleşmesini sağlamalı, seçim barajını mutlaka düşürerek,
akepe gibi bir partinin bir daha tek başına iktidar olmamasını sağlamalı,
akepe’den ve rte’den geçmişin hesabını sormalı, demokrasiyi ve Güçler Ayrılığı
rayına oturtmalı, ekonomik açıdan halkı rahatlatmalı ve eğer istenirse bir erken seçime
ancak o zaman gitmelidir. Aksi çok büyük hata olur.============================

Dostlar,

Değerli dostumuz, Eğitim Bilimleri Doktoru E. Alb. Haydar Ateş dostumuzun düşüncelerini,
tümüyle paylaşmasak da- size sunmak istedik.

Bu arada, E. Tümg. Naci Beştepe ile Dr. Ateş arasında internet ortamındaki gergin iletişimden mutlu olmadığımızı belirtmek isteriz. Her ikisi de Ordumuzun değerli subayları olan saygın kişilik bundan kaçınmalı bizce.. Çok saygılı ve ölçülü olmalı bir polemik yaşanacaksa..
Her iki kişilik de çok değerli ve bizim dostlarımız…

Sevgi ve saygı ile.
11 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Talat Paşa Komitesi üyeleri Türkiye’ye döndü


‘Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız ettiler..’

Talat Paşa Komitesi üyeleri
Türkiye’ye döndü.

Dostlar,

Yoğun bir gün..

Paris’te 12 basın emekçisini öldürenler ölü ele geçirildi,
rehin ve rehineler kurtarıldı. Keşke canlı yakalansaydılar ve yargılanmada gerçekleri öğrenseydik..

Anayasa Mahkemesi, 1 yılı aşkın zamandır beklettiği sözde İstanbul Cacusluk davasında tutuklu 5 subay + 1 memur ile haklarında yakalama kararı bulunan 38 subay hakkında “hak ihlali” yapıldığı kararını sonunda verebildi.. Hem de oybirliğiyle. İlgili İstanbul Özel Yetkili Mahkemesi (kadırıldı) ve bu kararı onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi
“gereğini düşünürler” artık..

Atina’da ulusal haklarımızı AKP Hükümetine karşın savunmaya çabalayan Talat Paşa Komitesi (TPK) üyesi 18 yiğit arkadaşımızı gönülden ve hürmetle selamlıyoruz.. Bir tarih yazmışlardır..

Ali ve Ümit Gönüldaş kardeşlerimizi özellikle.. Yunus Soner‘i de..

Sıra Strazburg’da..

Yalnız, önemli bir uyarı                        :

“Ermeni soykırımının inkarı…” diye başlamıyoruz tümceye..
Kararın İngilizcesinde “denial” (to deny) geçiyor..
Bu “red” demek.. Biz suçlu değiliz ki “inkar edelim”!..
Biz iftirayı reddediyoruz..

Açıklamalar ve görseller aşağıda..

Şimdi sıra Atina Büyükelçiliğinde görevini yapmayan ve haklı – meşru eylemi engelleyen Büyükelçi ve öbür sorumluların soruşturularak cezalandırılmasında..

2. olarak da Yunan Hükümetini BM ve AİHM katında şikayet etmek; demokratik hakları, gezi özgürlüğünü engellemekten maddi – manevi giderim (tazminat) davası açmakta..

Açıklama belki gereği gibi yapılmadı ama engelleme ters tepti bize göre; şimdi elimiz daha da güçlüdür..

Türkiye’de ULUSAL HAK VE ÇIKARLARIMIZI SAVUNAN, YURTTAŞLARINA SAHİP ÇIKAN BİR HÜKÜMET OLSA…
bunlar olur muydu sizce??

Bay RTE geçen yıl 23 Nisan’da Ermenilerden özür dilemişti!?
Ne adına? Ne işe yarıyor bu? Türkiye olarak bizim işimize yaramadığına göre ve tarihsel gerçeklere ters düştüğü halde, Bay RTE neden böyle yapıyor?

Bay RTE neye ve kime hizmet ediyor??

Soru ve sorun budur ve buradadır.

Öte yandan Batı ve öncüsü ATİNA demokrasisinin ve AB’nin demoratik insan hakları standartlarının yerlerde süründüğünü görmek acı verici..
Batı, geleneksel ikiyüzlülüğünden bir türlü kurtulamadı; bu daha da acı.

Aristo’nun, Platon’un da kemikleri çoook ama pek çok sızladı eminiz..

Sevgi ve saygı ile.
09.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Atina’dan geri dönen Talat Paşa Komitesi heyeti adına basın açıklamasını heyet başkanı E. Tümg. Naci Beştepe yaptı.
Atina’daki havaalınında Yunan polisleri tarafından sorguya alındıklarını belirten Beştepe, “Anlaşılıyor ki bizi oraya kabul etmemelerinde
Yunan makamları değil Türk Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’nın da payı var. Talat Paşa Komitesi olarak bu olayı şiddetle kınıyoruz.
Orada basit bahanelerle alıkonulduk. Bize Yunanca yazılı bir belge imzalatmaya çalıştılar. Belge imzalamayı reddettik. Daha sonra açıklama yapacağımız meydanda 20’ye yakın Ermeni vatandaşının toplandığını söyleyerek bizi sınır dışı ettiler. Bu bizim sınır dışı edilmemize gerekçe olamaz. Koskoca Yunan polisi bizim emniyetimizi sağlayamıyorsa vay hallerine.” dedi.

Heyette yer alan Uluç Gürkan da olayı Ankara’ya gittiğinde
Dışişleri Bakanlığı’na ileteceğini söyledi.

Atina’dan 15.30 sıralarında yurda dönen heyeti Atatürk Havalimanı’nda İşçi Partisi ve TGB üyeleri ellerinde Türk bayraklarıyla heyeti coşkulu bir şekilde karşıladı. Havalimanı’nda bir açıklama yapan Naci Beştepe, Yunanistan’ın bu tavrının Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız edeceğini belirterek “Savaş sonrası, Yunanistan mahkemeleri, Anadolu’yu işgal eylemi nedeniyle Yunanistan’ın üç başbakanı,
iki bakanı ve prensini “savaş suçlusu” kabul ederek ölüm cezası ile cezalandırmıştır. Tek başına bu olgu dahi, Türklerin soykırım yapmadığını göstermektedir.” dedi.

Beştepe’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

YUNANİSTAN’IN KARARI
DOSTLUK KÖPRÜSÜNE HİZMET ETMEZ

– Ülkelerimiz ve halklarımız arasında iyi ilişkiler geliştirmenin,
tarihteki acıları canlandırmaktan değil, yeni dostluk köprüleri kurmaktan geçtiğine inanıyoruz. Yunanistan Parlamentosu’nun, 9 Eylül 2014 günü almış olduğu kararın bu amaca hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz.

AİHM VE FRANSA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI

– Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Perinçek-İsviçre davasında,
17 Aralık 2013’te verdiği kararda; 1915’te savaş koşullarında yaşananların “soykırım” olarak kabul edilemeyeceğini, Doğu Perinçek’in söz konusu olaylarla ilgili olarak “soykırım değildir,
vatan savunmasıdır” ifadesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde belirtilen düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve suç oluşturmayacağını belirtmiştir. Fransız ceza mevzuatında yer alan benzeri düzenleme de Fransız Anayasa Mahkemesi tarafından düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuş
ve iptal edilmiştir.

YUNANİSTAN MAHKEMELERİ MAHKUM ETMİŞTİR

Savaş sonrası, Yunanistan mahkemeleri, Anadolu’yu işgal eylemi nedeniyle Yunanistan’ın üç başbakanı, iki bakanı ve prensini
“savaş suçlusu” kabul ederek ölüm cezası ile cezalandırmıştır.

SOYKIRIM İDDİALARI EMPERYALİST BİR YALANDIR

Tarihi gerçeklere, Türk ulusunun karakterine ve uluslararası yasalara güvenerek tekrar ediyoruz:

Türk ulusu soykırım yapmamıştır;, vatanını savunmuştur.

– Bu “soykırım” iddiaları, emperyalist bir yalandır.

– “Soykırım”, parlamentoların değil, tarihçilerin araştıracağı
bir konudur.

– “Soykırım” suçlaması için uluslararası mahkeme kararı gerekir.

– Yunanistan Meclisi’nin aldığı karar esastan ve usulden yasalara ve özellikle Avrupa Konseyi üyesi olarak Yunanistan için de doğrudan bağlayıcı olan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 17 Aralık 2013 tarihli kararına aykırıdır.

Talat Paşa Komitesi olarak, Türk ulusu adına, Yunanistan Meclisi’nin aldığı bu kararı kaldırmasını talep ediyoruz. Bu karar, Türk-Yunan dostluğunu temsil eden Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız eder. Plato’nun, Socrat’ın, Aristotales’in torunları olan dost ve komşu
Yunan halkının bu karara itiraz etmesini bekliyoruz.

*****

İŞÇİ Partisi Genel Sekreteri Dr. Serhan Bolluk, Yunanistan Parlamentosu’ndan geçen soykırımı inkar yasasını protesto etmek ve Yunan kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Atina’ya giden Talat Paşa Komitesi’nin bu eylemini engellemek isteyen AKP’yi ve Yunan makamlarınca Atina’ya girişlerinin engellenmesini sert bir dille eleştirdi. Bolluk’un açıklaması şöyle:

Talat Paşa Komitesi, Yunan Parlamento’sunun Ermeni Soykırımını reddetmeyi suç sayan yasayı kabul etmesi üzerine kararı protesto etmek, Yunan kamuoyunu bilgilendirmek ve “Ermeni Soykırımı Emperyaslit Bir Yalandır” demek için Atina’ya hareket etti.
Atina’ya ulaşan uçaktaki Talat Paşa Komitesi Heyeti’nde yer alan
13 kişi “özel” bir kontrole tabi tutuldu.

Kontrol sırasında heyet üyelerine basın açıklamasını Sintagma Meydanında mı yoksa otelde mi yapılacağı soruldu, meydanda yapılacağı yanıtı üzerine Talat Paşa Komitesi Heyetine Yunan makamları tarafından “Atina’ya giremeyecekleri ve 13.30 uçağı ile Türkiye’ye geri gönderilecekleri” bildirildi.

“Biz soykırım yapmadık, vatanımızı savunduk” demek için Yunanistan’a giden Talat Paşa Komitesi’nin önüne ilk dikilmeye çalışan AKP Hükümeti oldu. (AS: yazıklar olsun!)

Türkiye’nin Atina Büyükelçiği Müsteşarı Barış Kalkavan, bu eylemin merkezi bir yerde yapılmasına karşı çıktı, Türk-Yunan ilişkilerine
zarar vereceği iddiasıyla basın mensuplarının haber yapmamasını istedi.
Bu, AKP’nin, Yunanistan’da çıkan soykırım yasasını görmemeye çalışması ve milletimizden de gizlemesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Bunun Türk Milletinin önüne dikilmek anlamına geleceğini AKP’ye bir kez daha hatırlatmak isteriz.

AKP iktidarı ve Yunan makamları Yunanistan Parlamento’sundan geçirilen soykırımı red yasası’nın protesto edilmesinin engellenmesinde, Milletimizden ve Yunan kamuoyundan gizlenmesinde birlik halinde
bir görüntü vermişlerdir.

Vatanseverler, Milletinin onuruna sahip çıkanlar, emperyalist soykırım yalanlarına karşı yıllardır mücadele ediyorlar ve bu mücadeleyi sürüdüreceklerdir.

Şimdi sırada Strazburg var. 28 Ocak 2015’te İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Türkiye’den gidecek olan vatanseverler,
Avrupa’dan gelececek Türklerle bütünleşerek AİHM’de kazanılan zaferi bu kez AİHM Büyük Dairesi’nde perçinleyeceklerdir.

Bu mücadele Avrupa’daki başkentlerde son soykırım yalanı yasaları yırtılıp tarihin çöplüğüne atılana dek sürecektir.

Türk Milletinin bu onurlu mücadelesini AKP hükümetinin engelleme çabaları ise tarihe bir utanç olarak geçmekten başka bir anlam taşımayacaktır.

Slide1 Slide2 Slide3 Slide4 Slide5 Slide6 Slide7 Slide8 Slide9 Slide10

 

“Türkiye’de Bölücü Teröre Çözüm” sempozyumu


Dostlar,

Ulusal Strateji Merkezi (USMER) tarafından düzenlenen
“Türkiye’de Bölücü Teröre Çözüm” sempozyumunun programı aşağıda..İlgi ve bilgilerinize sunar katılımınızı dileriz.

davetiye 1

 

davetiye 2

Sevgi ve saygı ile.
23.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Kurtuluş’un İlk Adımı : Atatürk’ün Doğumu; 19 Mayıs 1919


Kurtuluş’un İlk Adımı : Atatürk’ün Doğumu; 19 Mayıs 1919

Naci_Bestepe_portresi
E. Tümg. İSTANBUL’A GELİŞ

Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı’nda yenik sayıldı.
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması bir idam fermanı idi.
Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları Komutanlığına atanalı 10 gün olmuştu. İskenderun’u teslim etmesi emredildi. Bu stratejik şehrin teslimini kabul etmeyince İstanbul’a çağrıldı.

13 Kasım 1918 günü Haydarpaşa Garı’na geldiğinde Müttefik Donanması da
hemen önünden geçerek İstanbul Boğazı’na girmekteydi.

Acı ve hüzünle manzarayı seyrederken, “Çanakkale’de gösterilen çabanın, verilen
on binlerce şehidin boşuna mı olduğunu” düşünerek, İstanbul’a geldiğine pişman oldu.
İlk fırsatta Anadolu’ya geçmeye karar verdi. Kararını ve kararlılığını üç kelimeyle
ifade etti,

“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!”

İSTANBUL’DAKİ ALTI AYİstanbul’da kaldığı altı ay süresince bu kararını gerçekleştirmek için çalıştı.
Çeşitli çevrelerle görüşmeler ve toplantılar yaptı. Bilgi aldı. Nabız yokladı.
Gelecekle ilgili tasarıları için ortam hazırladı.Saray çevresinden; Harbiye, Dahiliye, Bahriye Bakanları, yardımcıları ve
Padişah Vahdettin..
İşgal Kuvvetlerinden; İngiliz, İtalyan ve Fransızların ileri gelenleri,

Komutanlardan; Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy,
Refet Bele, Rauf Orbay, İsmail Canbolat, Cafer Tayyar, Fethi Okyar..
görüştüklerinden bazılarıdır.

Bu hareketliliği İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiş ve tutuklanmasını talep etmişlerdir.
Bu çalışmalar sonunda ulaştığı tespitlere göre, ülkenin kurtuluşu için üç yol düşünülüyordu;

1. İngiliz korumacılığına (himayesine) sığınmak,
2. ABD güdümüne (mandasına) girmek,
3. Bölgesel olarak kendi başının çaresine bakmak.
Padişah ve Sadrazam Damat Ferit İngiliz korumacılığından yanaydı ve
İngilizlere resmi talepte bile bulundu.Mustafa Kemâl Paşa için ise tek geçerli çözüm vardı;
  • Ya tam bağımsızlık, ya ölüm!
Bu amaçla Ali Fuat Cebesoy ile birlikte, MİLLİ DİRENİŞ’in temelini oluşturacak
şu kararları aldı:
1. Ordu’nun terhisini durdurmak,
2. Vatan savunmasında gerekli silah, cephane ve donanımı düşmana vermemek,
3. İstanbul’dakileri Anadolu’ya yollamak.
4. Milli direnişe taraftar idare amirlerinin yerlerinde kalmasını sağlamak,
5. Vilayetlerde particilik adına yapılan kardeş mücadelesine engel olmak,
6. Halkın moralini yükseltmek.
SAMSUN’A ÇIKIŞI HAZIRLAYAN OLAY
Müttefikler, Sinop-Trabzon bölgesinde Rum-Pontus devleti kurdurmak istiyordu.
Bu amaçla Rusya da dahil olmak üzere dışarıdan Rumlar getirildi.
Rumlarınolay çıkarmaları üzerine bölgedeki milislerimiz de karşılık verdiler.
Bundan rahatsız olan İngiliz komiseri saraya verdiği ültimatom ile milislerin hareketlerine son verilmesini istedi.Anadolu’ya geçiş için fırsat kollayan Mustafa Kemâl Paşa, iyi ilişkilerini kullanarak
bu görevin ve istediği yetkilerin kendine verilmesini sağladı.

9. Ordu Müfettişi olarak atandı.
Bütün askeri birlikler ve mülki amirler üzerinde yetkili kılındı.
Asıl görev bölgesi; Trabzon, Erzurum, Sivas, Van illeri ile Canik (Samsun) ve Erzincan livaları (İl – ilçe arası) idi.

Buna ek olarak komşu iller olan; Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu da isteklerine öncelikle cevap verecekti.

Görev tanımı şöyle idi:

1. Bölgede iç düzenin kurulması ve düzen dışı olayların nedenlerinin saptanması,
2. Bölgede dağınık haldeki silah ve cephanenin toplanarak emniyete alınması,
3. Ordu’nun da desteğini alarak oluşturulan toplulukların kaldırılması.

MUSTAFA KEMAL’i KİM, NE İÇİN GÖNDERDİ?

Bu konu çok saptırılmakta ve kötüye kullanılmaktadır..
Bazıları, Mustafa Kemâl’i padişahın seçtiğini, vatanı kurtarma görevi verdiğini ve
maddi destek sağladığını iddia ederler.
Seçim konusu kısmen doğrudur. Son kararı veren padişahtır. Ancak, O’na gelene dek ilgili makamlarla kurulan iletişim ve iyi ilişkiler Mustafa Kemâl Paşa’nın aday olmasını sağlamıştır.

Vahdettin de, kendisini, prensliği sırasında birlikte seyahat ettiklerinden ve Çanakkale’deki kahramanlığından tanımakta ve güvenmektedir.

“Vatanı kurtarma görevi” vermesi tam anlamıyla safsatadır.

İngiliz korumacılığı için resmi başvuruda bulunmuş biri (Padişah ve Sadrazam)
böyle bir görev verir mi?

Vatanı kurtarmasını değil de Sinop-Trabzon bölgesinin Rumlara verilmesinin
engellenmesini talep etmesi kabul edilebilir.

Bu görevi verdiğini varsayalım :

Daha iki ay geçmeden geriye çağırmak ve ardından asi ilan ederek
idam fermanı çıkartmak nasıl açıklanabilir?

Mali destek sağladığı konusu :
Yolculuklar sırasında çekilen sıkıntılar bu yalanı da çöpe atmaktadır.

BANDIRMA VAPURU

Mustafa Kemâl Paşa, 16 Mayıs akşamı Bandırma Vapuru ile yola çıktı.
Vapurda, Mustafa Kemâl’le birlikte bulunanların sayısı değişik kaynaklarda farklı olarak verilmektedir. Yol arkadaşı Hüsrev Gerede’ye dayanarak verilen rakam 55 kişidir.
Kimi kaynaklara göre 18 kişidir. Samsun’da Ata’nın kaldığı ev olan
Gazi Müzesi
’nde bu 18 kişinin mumyası bulunmaktadır.

Yolda uzun süre bir İngiliz savaş gemisi takipte bulunmuştur.

Bandırma, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a varmış, Mustafa Kemâl Paşa
saat 07:30’da İLK ADIM İSKELESİ’nden Samsun’a çıkmıştır.

ANADOLU’NUN HALİ, MUSTAFA KEMÂL’İN GÜVENCESİ, DOĞUM GÜNÜ

NUTUK‘ta ifade ettiği gibi, Samsun’a çıktığı gün elinde hiçbir maddi güç yoktu.
Ülke işgal altında, halk aç-sefil, cahil; ordu dağılmış, padişah kendini kurtarma derdine düşmüştü.

Ancak, büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve vicdanını dolduran
yüksek manevi kuvvete güvenerek KURTULUŞ MÜCADELESİ’ni başlatmıştır.

Samsun’da Atamızın karaya çıktığı iskelenin bulunduğu semtin adı İLK ADIM,
19 Mayıs günü de O’NUN DOĞUM GÜNÜDÜR

BU GÜN ÖRNEK GENE O’DUR

13 Kasım 1918’de İstanbul’a geldiği günkü üzüntüsü burada yeni bir umut ışığına dönüşmüştür.

Bu gün benzer bir üzüntüyü, Türk subayları ve Türk ulusu yaşamaktadır.

  • Yıllarca ülkenin bölünmez bütünlüğü için her şeyini ortaya koyarak mücadele eden insanlar; yasa dışı yöntemlerle terör örgütüne (PKK) sağlanan olanaklar, örgüt liderinin getirildiği konum ve kendilerinin
    sahte davalarla hapishanelere doldurulması karşısında kahrolmaktadır.
Ülke bölünme-parçalanma,
– Cumhuriyet’in temel değerleri ve laik-demokratik rejim
değiştirilme tehlikesi altındadır.
Bu gün de örnek Mustafa Kemâl ATATÜRK’tür.Yüce ulusumuz bu karanlığı da boğacak azim ve kararlılığa sahiptir.Koşullar 19 Mayıs 1919 sabahından kötü değildir.Kaynaklar :
6 AY; Alev COŞKUN, 2009
Atatürk ve Samsun; Özen TOPÇU, 2005
Atatürk’ün Yolculuğu; Prof.Dr. Osman Zümrüt
Nutuk, CHP, 2008

Naci BEŞTEPE
ADD Bilim Danışma Kurulu ve
Yazı Kurulu Üyesi

Tutuklu ve Hükümlülerin Ulusal – Uluslararası Hukukta Sağlık Hakları..


Dostlar
,

Aşağıdaki programı belirtilen zamanda gerçekleştirdik..

Ulusal Kanal‘ın program arşivinden izlenebilir..

Ayrıca önümüzdeki günlerde youtube‘a da yüklemiş olacağız..

Ordu’ya kurulan kumpasın kurbanlarından bir genç kız, bir genç erkek evladımız,
bir eş (rahmetli Kuddusi Okkır‘ın eşi), bir ağabey ve avukat (Fatih Hilmioğlu‘nun ağabeyi Av. Hayati Hilmioğlu), bir kardeş ve Uzman olarak biz..
Ek olarak telefonla katılanlar oldu..

Programı özveri ve başarı ile götüren E. Tümg. Naci Beştepe ve eşi Derya Beştepe.
Katılımcıların sayıca bize göre “epey” fazla oluşu yüzünden konuşma süresinin
epey kısalması dışında bu program bize göre tarihe geçecek nitelik ve içerikte oldu..

Bu gece dahil, önümüzdeki kısa sürede program yinelenebilir.

İzlenmesini, izletilmesini ve arşivlenmesini dileriz..

Ulusal Kanal’a, Sayın Beştepe’ye ve katılımcılara teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygıyla
09.02.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===================================

Tutuklu ve Hükümlülerin Ulusal – Uluslararası Hukukta Sağlık Hakları..

Dostlar,

Ergenekon tertibi 12 Haziran 2007’de başlatıldı (!)..

7. yılını bitirmeye 4 ay kaldı..

İnsanlık tarihinin en büyük ve iğrenç politik hesaplaşmalarından
hatta boğazlaşmalarından biri, belki de birincisi..

Siyasal iktidar ve sözde bir cemaat ülkemizi ele geçirme savaşı verirken (!?),
ortaya çooook büyük ve kaldırılması gerçekten son derece ağır faturalar çıktı.

Ölçüsüz insan hakları çiğnemine (ihlaline) tanık oluyoruz 7 uzuuuun yıldır..

İşleyeni aydınlatılamayan çok sayıda cinayete ek olarak bu hesaplaşmada ayakbağı olacağı düşünülen, emekli 26. genelkurmay başkanı dahil ülkemizin yüz akı komutanları, rektörleri, bilim – sanat – kültür insanları, gazeteci – yazarlar… bir “Holokast” * örneği,
adeta tutsak kamplarına kapatıldılar ve yavaş yavaş ölüme – özekıyıma -ruh ve beden sağlığını yitirerek tasfiye olmaya ve dışlanmaya tabi tutuldular..

İleri sürülen sözde kanıtların sahte – düzmece olduğu apaçık biçimde yinelenen bilirkişi raporlarıyla kezlerce kanıtlandığı halde yargı heyetleri (?!) inanılmaz bir 3 maymun tavrı ile bu canhıraş savunmaları görmezden geldiler… Koca Yargıtay bile bu kervana katıldı. Yargıtay’da oturur Cumhuriyetin Başsavcısı bile vicdanları isyan ettiren suskunluğa girdi.

Beşyüzü aşkın insanımız ve aileleri – yakınları giderimi (telafisi) olanaksız bedeller ödediler, ödemekteler. Bir bölümü canına kıydı, onur özekıyımları (intiharı) gördük.
Bir bölümü zindanlarda kanser oldu öldü, bir bölümü ruh ve beden sağlığını ağır biçimde yitirdi ama sağaltımları için yasaları buyruğu yerine getirilmeyerek (en başta 5275 sayılı
CMK 116/2) tutsak tutuldular.. TSK komuta kademesi istifa etti, yapı altüst edildi..

Tüm bu vahşet sürecinde bu sitede onlarca yazı yazıldı, çağrı yapıldı,
imza kampanyaları yapıldı.. Sokak eylemleri, cezaevleri önündeki eylemler,
71 haftadır süren SESSİZ ÇIĞLIK eylemleri adeta kayalara çarparak un ufak oldu,
sonuç doğurmadı. Biz de elimizden geleni yaptık bu süre içinde..
Sizler bu sitede izlediniz yapılanları, yazılıp çizilenleri, SESSİZ ÇIĞLIK eylemlerinde söylediklerimizi..

UYARDIK               :

  • Katil oluyorsunuz.. dedik..
  • Yavaş yavaş idam uyguluyor ve bunu bilerek – tasarlayarak yapıyorsunuz..
  • Sizi katil olmaktan alıkoymaya çabalıyoruz, duyuyor ve görüyor musunuz??

diye haykırdık..

Bir başka çabayı, 8 Şubat 2014 Cumartesi günü sabah saat 11:00’de,
ULUSAL KANAL’da Sayın Naci Beştepe‘nin programına konuk olarak göstereceğiz..

Duyuru aşağıda..
İlgi ve bilgiye sunarız..

Ulusal_Kanal_Tutuklu_Hukumlulerin_Saglik_Haklari_8.2.14

 

Sevgi ve saygı ile.
03 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

* Holokast   : Antik Yunan’dan bu yana iyi bilinen bu gelenek, Tanrılara kurban adama töreni ve yeridir. Hayvanlara ek olarak yer yer insanların, genç kız ve erkeklerin de Tanrılara kurban (rüşvet!) verildiğine tanık olunmaktadır.
Yöntem, başını kesmek olduğu gibi ateşte yakmak biçiminde de izlenebilmiştir..

DİDİM’DEN SESSİZ, ŞİRİNYER’DEN SESLİ ÇIĞLIK


Dostlar,

Sayın Naci Beştepe, bu site okurlarının bildiği gibi E. Tümgeneraldir.
Kendilerini ADD Bilim Kurulunda tanıdık. Son derece çalışkan, düzenli, temiz, özenli, saygılı ve alçakgönüllü bir kişlik olarak dikkatimizi çekmişti ve dostluk kurduk..

Birçok toplantıda, etkinlik ve eylemde birlikte olduk.. Özellikle Sessiz Çığlık’larda..

Kısa bir süre sonra İşçi Partisi’ne üye oldular ve Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildiler.. Dahs sonra da USMER (Ulusal Strateji Merkezi) Başkanı oldular.
Her Cumartesi 11:00 – 13:00 arası UlusalKanal‘da programlar yapmaya başladılar..

Her Çarşamba yazdıkları yüksek zekalarının ürünü ince mizah – hiciv içeren ÇARŞAMBA İĞNELERİ bütün Türkiye’de keyifle okunuyor ve biz de sitemizde yayımlıyoruz. Ayrıca Çarşamba günleri AYDINLIK’taki köşesinde de yazıyor..

Naci Paşa, Tümgeneral rütbesinden emekli..Türkiye koşullarında fena sayılmayacak
bir emekli aylığı vardır.. Orduevlerinde de pek çok mal ve hizmet çok makul fiyatlı..
Ayağını uzatır, gününü gün ederdi.. Ancak O bu yolu seçmedi.. Gece gündüz çalışıyor.. Kendi cebinden harcıyor.. Didim – İzmir çalışması da eminim böyle olmuştur..

Haksızlıklara karşı ruhu, vicdanı, kişiliği isyanda.. İçeride tutsak alınan silah arkadaşları ve aydınların haklarının sesi olmaya çabalıyor. Bu yüzden bir ödül de aldı !

Orduevlerine girişi 6 aylığına yasaklandı.. Dava etti.. Hakkını arıyor..

TSK‘da görevi sırasında hiç NATO‘da çalışmamış..

Türkiye’nin Sayın E. Tümg. Naci BEŞTEPE gibi insanlara öyle çok gereksinimi var ki..

Kendisini ülkemize verdiği değerli hizmetlerden dolayı şükranla selamlıyoruz..

Aşağıdaki yazısı da pek çok bakımdan öğretici ve düşündürücü..

Sevgi ve saygı ile.
16 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

========================================

DİDİM’DEN SESSİZ, ŞİRİNYER’DEN SESLİ ÇIĞLIK

portresi_kucuk

Naci BEŞTEPE

 

 

Vardiya Bizde Platformu, BALYOZ İftirası davasının sonlandığı
21 Eylül 2012’de, İstanbul’da, SESSİZ ÇIĞLIK’ı başlattı.

Eylem zamanla Washington dahil 11 merkeze yayıldı ve katılım sürekli arttı.

Geçtiğimiz hafta sonu, 68. Hafta eylemine, 12. Merkez olarak Aydın’ın şirin ve aydınlık insanlar ilçesi DİDİM de eklendi.

İlk eylemi başlatmak için ADD ve İP İlçe Şubeleri beni de davet ettiler.

Tekrar teşekkür ederim.

ÖRNEK BİRLİK

Didim’de, MİLLİ MERKEZ’in önerdiği GÜÇ BİRLİĞİ‘nin örnek düzeyde oluştuğuna
tanık oldum.

Başta ADD olmak üzere CHP, İP, DSP tek yumruk olmuşlar.

AKP’yi yıkma hedefini ve seçimde güç birliği yolunu tespit etmişler.

Görevdeki CHP’li Belediye Başkanı’nın eşit ve olumlu yaklaşımı da
birlikteliği perçinlemiş.

Hepsi ayrı ayrı kutlanmayı hak etmiş durumda.

İZMİR GERİ KALIR MI?

Ankara’da ilk çığlığı başlattığımızda 8-10 kişi idik.

Didim 200’e yakın bir kitle ile başladı.

Ne mutlu onlara.

Takdire değer bir yan da İZMİR’den Vardiyacıların ve Latife Hanım Grubu’nun
bir otobüsle gelmeleri idi.

Bir tebrik de onlara.

UZUN TUTUKLULUĞA SON

Didim’lilere;

VARDİYA BİZDE’yi ve SESSİZ ÇIĞLIK’ı kısaca açıkladım.

TALAT PAŞA Komitesi’ne şükranlarımı ve Komite çalışmalarının
yeniden genişletilerek canlandırılacağını ifade ettim.

TBB Başkanı Metin FEYZİOĞLU’nun başlattığı girişimi desteklediğimi,

Kumpas sonucu haksızlığa uğramış yurtseverlerin en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmasının öncelikli olduğunu,

Girişimin yolsuzlukla mücadeleyi örtmesinin söz konusu olamayacağını,
iki konuda da kamuoyunun baskısını sürdürmesi gerektiğini,

CHP ve MHP liderlerinin bu konuda dikkatli ve duyarlı olmalarını,

AKP’yi yıkmanın yolunun Didim’deki gibi birliktelikten geçtiğini vurguladım.

KUMPAS İZİ ve İLGİ FARKI

13 Ocak günü, İzmir Gizli Belge Davasına ve Güç Birliği Platformu’nun
protesto etkinliğine katıldım.

20 aydır tutuklu olan silah arkadaşlarımın sesli çığlığı özetle şöyle;

–  Bu davada tutuklanmamıza esas olan belgelere göre İçişleri Bakanı E. ALA ile Artvin Valisi Kemal CİRİT’in durumları bizimle tıpa tıp aynıdır.
Biz tutukluyuz onlarsa terfi ettiriliyor.

–  Milli Eğitim Bakanlığı, sanık personelinin suçlandığı belgelerle ilgili olarak mahkemenin sorularına verdiği yanıtta, 539 belgeden yalnızca 150’sinin belge niteliğinde, onların da 334/1(hafif ceza gerektiren) kapsamında olduğunu bildirmiştir.

Milli Eğitim Müdürlükleri bu belgelerle ilgili yasal işlemi kendilerinin yapması gerektiğini yazmıştır.

Buna karşılık Gnkur. Bşk.lığı mahkemenin sorduğu 600’üzerindeki belgenin ilgili-ilgisiz tamamının (telefon rehberi dahil), gizli ve 327 ile 334. maddeler kapsamında olduğunu bildirmiştir.

–  Cumhuriyet savcısının, 4 Ekim 2012’de (16 ay önce) MİT’e, sanıkların casusluk faaliyetine ilişkin tespitlerinin olup olmadığı sorusuna yanıt verilip verilmediği bilinmemektedir.

Bilgi verilmediğine göre sanıklar lehine bir yanıt alındığı ve dosyaya konmadığı değerlendirilmektedir.

KINIYORUM

Protesto eyleminde;

Bu davanın, KUMPAS Davalarının en aşağılığı olduğunu belirttim.

Gnkur. Bşk.lığını, davaya  ve personeline ilgisizliği nedeniyle kınadığımı açıkladım.

300’ün üzerinde personelinin casuslukla suçlamasını nasıl kabullendiğini

sordum.

Savcılık başvurusu ile başlayan yeni süreçte ilgisizliğin son bulacağını umuyorum.

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15.1.2014


Dostlar,

Çok değerli dostumuz E. Tümg. Naci Beştepe bu Çarşamba da yüksek zekasının
ince nükteleri ile gene epey dokundurmuş ve payını almasını bileni epey düşündürür sanırız.. Hatta doğru yolu bile bulabilirler biraz daha çaba harcarlarsa..

Beştepe Paşa’yı her hafta bu “İğneleri” için 4 gözle beklesin ve önce bu “İğneleri” hissetsin sonra da -hala yapacaklarsa- çuvaldızı başkalarına batırsınlar ilgili muhterem dini bütün (!)  zevat..

Betz hücrelerinize* sağlık Sayın Beştepe..

Sevgi ve saygı ile.
15 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

* Bu hücreler beyinde düşünce üreten, insanı insan yapan hücrelerdir..
(Dr. A. Saltık)

=========================================

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15.1.2014

portresi_kucuk

 


Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

 

RİCA

İçişleri eski Bakanı Güler, oğlu gözaltına alınırken polislerin koluna girmemesini
rica etmiş.

Ben  bütün vatandaşlara aynısının uygulanmasını rica etsem…

[ A. Saltık sorar : Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz’ı,
60 yaşını aşmış insanı neden kelepçelediniz?? ]

MANİDAR

Binali Yıldırım, bacanağının gözaltına alınmasında zamanlamadan yakındı.

Hazretlerden yolsuzluktan yakınana rastlanmadı…

SOĞUMA

DİB Görmez, AKP-Cemaat kavgasının gençleri dinden soğutacağı görüşünde.

Hırsızların dini kullanması ısıtıyor mu?…

KORUMA

MİT Başbakan’a rapor vermiş, “Zerrab’ın bakanlarınızla ilişkisi ortaya çıkarsa
zorda kalırsınız”

MİT’in kuruluş amacına ve yaptığı işe bakar mısınız?

NEREDE?

Soru; “Amiriniz nerede?”

Öğleden önce; “Amirim operasyona çıktı”

Öğleden sonra; “Amirimin tayini çıktı”

HİZMET

Kılıçdaroğlu, “Zekeriya ÖZ‘ün devlete hizmeti var. Sözüne itibar ederiz.”

HİZMET’e, SİLİVRİ kumpasına itibar ve hizmet etmektesiniz…

VARLIK

RTE üç yıldır mal varlığını güncellemiyormuş.

Kutuya sığsa günceller…

ŞOV

Hüseyin Çelik, Feyzioğlu için,”Şov yapıyor”

Hiç olmazsa kasasını, kutusunu  doldurmuyor?..

TERBİYESİZ

TBMM Başkanvekili AKP’li YAKUT, savcıyla ilgili soruya kızarak,
“Ben olsaydım ebeni öperdim” dedi.

Ebesinden öğrendiğinin göstergesi…

SAHTECİLİK

Savcı Öz, “Ben o belgeyi üç dakikada hazırlarım”

Uzmanlık alanı…

SAFTOR

Arınç, “Bu kadar saf olacağımızı bilemezdik”

Kendisinden bihaber,

Memleketi idare eder…

KURMAY

Yılmaz Özdil yazmış, “Kurmay olacağına bacanak ol”

Asker olacağına PKK’lı ol…

DÜZENBAZ

Altın küreyi “Düzenbaz” kazandı.

Zamanı…

BİLAL

Bilalcik babası olmadan sokağa çıkamıyor.

Yavruuuum, çocuk işte…

DOKUNULMAZ

Askerler tutuklandıkça Arınç, “Dokunulamayan kalmadı” demişti.

Bilal’den selamlar, sevgiler…

KATIR

İnsan düşünen hayvandır.

Tekmecinin soyu katırdır…