Etiket arşivi: İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek

Mustafa MUTLU : YİRMİ MADDEDE BUGÜNKÜ TARİHİ DAVA


YİRMİ MADDEDE BUGÜNKÜ TARİHİ DAVA !

Mustafa MUTLU
AYDINLIK, 28.1.15
Türkiye için tarihi önemdeki “kader duruşması” bugün…
Olup bitenleri, konuyu hiç bilmeyenler için özetleyelim:
Bir     : İsviçre Hükümeti, “Ermeni soykırımı olmamıştır” demeyi suç sayan yasayı kabul etti ve bunu söyleyen dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı’nı mahkûm etti.

İki      : Bunun üzerine Talat Paşa Komitesi üyeleri İsviçre’ye giderek “insan hak ve özgürlükleri”ne aykırı, salakça hazırlanmış bu “ırkçı” yasayı protesto etti.

Üç     : İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Ermeni soykırımı yoktur” diyerek,
yasayı bile bile ihlal etti.

Dört    : Perinçek hakkında dava açıldı ve İsviçre adaleti, cezalandırılmasına karar verdi.

Beş     : Perinçek’in avukatları bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.

Altı     : AİHM’in ilgili dairesi Perinçek’in ifade özgürlüğünün kısıtlandığına,
Ermeni soykırımının varlığını iddia etmenin siyasetçilerin işi olmadığına karar verdi. Mahkumiyet kararını, Perinçek lehine bozdu.

Yedi      : İsviçre Hükümeti temyize gitti.

Sekiz     : AİHM’in Büyük Dairesi aylar önce duruşma tarihini açıkladı: 28 Ocak 2015… Yani bugün. Davanın bir numaralı aktörü Doğu Perinçek, bugün yapılacak duruşmaya davet edildi.

Dokuz     : Ancak Perinçek hakkında, Ergenekon Davası nedeniyle anlamsız bir yurt dışına çıkma yasağı bulunuyordu. Avukatları, bu yasağın kaldırılması için dört ay önce
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na dilekçe verdi.

On     : Nedense bu izin, davaya 15 gün kalıncaya kadar çıkmadı.
Bunun üzerine ben bu sütunlarda bir yazı yazdım ve bu davanın Perinçek’in değil, Türkiye’nin davası olduğunu, onun mutlaka Strazburg’a gitmesi gerektiğini,
eğer kaçmasından korkuluyorsa seve seve rehin olabileceğimi yazdım.

On bir      : Bu sözlerim, kısa sürede on binlerin katıldığı büyük bir kampanyaya dönüştü.
Yaşlı, genç, erkek, kadın her siyasi görüşten on binlerce yurttaş, “Perinçek’i gönder, beni al” yazılı dövizle kamera karşısına geçip fotoğraf ya da görüntü çekti ve kanala gönderdi.
Sağır sultanı oynayan köşe yazarları bile harekete geçip konuyla ilgili yazmak zorunda kaldı.

On iki     : Ve nihayet ilgili mahkeme, bugünkü duruşmaya sadece 11 gün kala
Perinçek’in yurt dışı yasağını kaldırdı.

On üç        : Perinçek ve Talat Paşa Komitesi’nin önde gelen isimleri de dün 150’ye yakın vatandaş, gazeteci, siyasetçi, milletvekili, hukukçu ve sivil toplum örgütü temsilcileriyle Strazburg’a geldi. Merak edenler için söyleyeyim ben de heyetteyim ve bugünkü duruşmayı izleme şansını elde eden ender Türk gazetecilerden biriyim.

On dört     : Sabiha Gökçen’den kalabalık bir yurtsever grubu tarafından tezahüratlarla ve coşkuyla yolcu edildik. Doğu Perinçek burada yaptığı konuşmada, kendisinin ve Türkiye’nin haklılığını bütün dünyanın göreceğini söyledi.

On beş     : Yolculuk oldukça coşkuyla geçti. Strazburg’a hareket eden uçaktaki
değişik siyasi görüşteki yolcular arasında karamsar olan bir kişi bile yoktu.

On altı     : Strazburg’daki ilk izlenimim; polisin olası bir “Türk-Ermeni karşılaşması”na hazır olduğuydu.

On yedi      : Dün öğleden sonra kenti gezerken bu dava için Avrupa’nın dört bir yanından Strazburg’a akın eden Türkleri gördük ve kucaklaştık.

On sekiz       : Kente Ermeni diasporasının düzenlediği organizasyonlarla gelenlerin sayısı da oldukça fazla… Fransız polisinin, bugünkü duruşma öncesinde ve sonrasında Türklerle Ermeniler arasında tatsız olaylar yaşanmaması için gerekli önlemleri aldığı bize gelen haberler arasında…

On dokuz     : Bu duruşma, milli maçlar dışında Türklerin organize olarak yurtdışına aktıkları ilk ciddi organizasyon olma niteliğini taşıyor.

Yirmi     : Bu ruhun, Türk siyasetine yansımaması bana göre mümkün değil…

*****

Gelelim sonuca                                    :

Perinçek’in kimliğinde Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan bu dava,
100 yıllık soykırım yalanının ipliğini pazara çıkaracak
AKP iktidarının tam 13 yıldır kaderine terk ettiği bu konuda Türkiye’yi zafere taşıyan herkese, sıradan bir Türk vatandaşı olarak teşekkürü borç bilirim.

GÜNÜN SORUSU

Sorum CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na     :

Böyle bir dönemde, Hrant Dink’in cenazesinde “Soykırım tanınmalı” pankartının arkasında yürüyen genel başkan yardımcılarınızla ve milletvekillerinizle gurur duyuyor musunuz?

SEVGİLİLER GÜNÜ’NDE HUBER’DE BULUŞUYORUZ! (85)

Önceki Cumhurbaşkanı Gül’ün, beş aydan fazla bir süredir işgal ettiği Huber Köşkü hakkındaki 100’üncü yazımı, (eğer o güne kadar Köşk boşaltılmazsa) 14 Şubat Sevgililer Günü’nde yazacağım.

14 Şubat Cumartesi günü saat 12:00’de Huber Köşkü’nün sahil kapısında olacağım ve
bu işgalin daha kaç gün süreceğini sormak için Sayın Gül’ün gelmesini bekleyeceğim.
Eğer siz de benimle birlikte beklemek isterseniz sevgilinizi, eşinizi alın gelin;
hep birlikte Boğaz keyfi yapalım!
Var mısınız?

GÜNÜN İSYANI!

İsyanım “Ermeni Soykırımı olmamıştır” diyenleri hapse atmak için yasa çıkaran ve
Ermeni goygoyculuğu yapmaktan vazgeçmeyip AİHM kararını temyiz eden
İsviçre Hükümeti’ne:

Tarih yazmak size mi kaldı a haddini bilmezler?

Talat Paşa Komitesi üyeleri Türkiye’ye döndü


‘Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız ettiler..’

Talat Paşa Komitesi üyeleri
Türkiye’ye döndü.

Dostlar,

Yoğun bir gün..

Paris’te 12 basın emekçisini öldürenler ölü ele geçirildi,
rehin ve rehineler kurtarıldı. Keşke canlı yakalansaydılar ve yargılanmada gerçekleri öğrenseydik..

Anayasa Mahkemesi, 1 yılı aşkın zamandır beklettiği sözde İstanbul Cacusluk davasında tutuklu 5 subay + 1 memur ile haklarında yakalama kararı bulunan 38 subay hakkında “hak ihlali” yapıldığı kararını sonunda verebildi.. Hem de oybirliğiyle. İlgili İstanbul Özel Yetkili Mahkemesi (kadırıldı) ve bu kararı onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi
“gereğini düşünürler” artık..

Atina’da ulusal haklarımızı AKP Hükümetine karşın savunmaya çabalayan Talat Paşa Komitesi (TPK) üyesi 18 yiğit arkadaşımızı gönülden ve hürmetle selamlıyoruz.. Bir tarih yazmışlardır..

Ali ve Ümit Gönüldaş kardeşlerimizi özellikle.. Yunus Soner‘i de..

Sıra Strazburg’da..

Yalnız, önemli bir uyarı                        :

“Ermeni soykırımının inkarı…” diye başlamıyoruz tümceye..
Kararın İngilizcesinde “denial” (to deny) geçiyor..
Bu “red” demek.. Biz suçlu değiliz ki “inkar edelim”!..
Biz iftirayı reddediyoruz..

Açıklamalar ve görseller aşağıda..

Şimdi sıra Atina Büyükelçiliğinde görevini yapmayan ve haklı – meşru eylemi engelleyen Büyükelçi ve öbür sorumluların soruşturularak cezalandırılmasında..

2. olarak da Yunan Hükümetini BM ve AİHM katında şikayet etmek; demokratik hakları, gezi özgürlüğünü engellemekten maddi – manevi giderim (tazminat) davası açmakta..

Açıklama belki gereği gibi yapılmadı ama engelleme ters tepti bize göre; şimdi elimiz daha da güçlüdür..

Türkiye’de ULUSAL HAK VE ÇIKARLARIMIZI SAVUNAN, YURTTAŞLARINA SAHİP ÇIKAN BİR HÜKÜMET OLSA…
bunlar olur muydu sizce??

Bay RTE geçen yıl 23 Nisan’da Ermenilerden özür dilemişti!?
Ne adına? Ne işe yarıyor bu? Türkiye olarak bizim işimize yaramadığına göre ve tarihsel gerçeklere ters düştüğü halde, Bay RTE neden böyle yapıyor?

Bay RTE neye ve kime hizmet ediyor??

Soru ve sorun budur ve buradadır.

Öte yandan Batı ve öncüsü ATİNA demokrasisinin ve AB’nin demoratik insan hakları standartlarının yerlerde süründüğünü görmek acı verici..
Batı, geleneksel ikiyüzlülüğünden bir türlü kurtulamadı; bu daha da acı.

Aristo’nun, Platon’un da kemikleri çoook ama pek çok sızladı eminiz..

Sevgi ve saygı ile.
09.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Atina’dan geri dönen Talat Paşa Komitesi heyeti adına basın açıklamasını heyet başkanı E. Tümg. Naci Beştepe yaptı.
Atina’daki havaalınında Yunan polisleri tarafından sorguya alındıklarını belirten Beştepe, “Anlaşılıyor ki bizi oraya kabul etmemelerinde
Yunan makamları değil Türk Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’nın da payı var. Talat Paşa Komitesi olarak bu olayı şiddetle kınıyoruz.
Orada basit bahanelerle alıkonulduk. Bize Yunanca yazılı bir belge imzalatmaya çalıştılar. Belge imzalamayı reddettik. Daha sonra açıklama yapacağımız meydanda 20’ye yakın Ermeni vatandaşının toplandığını söyleyerek bizi sınır dışı ettiler. Bu bizim sınır dışı edilmemize gerekçe olamaz. Koskoca Yunan polisi bizim emniyetimizi sağlayamıyorsa vay hallerine.” dedi.

Heyette yer alan Uluç Gürkan da olayı Ankara’ya gittiğinde
Dışişleri Bakanlığı’na ileteceğini söyledi.

Atina’dan 15.30 sıralarında yurda dönen heyeti Atatürk Havalimanı’nda İşçi Partisi ve TGB üyeleri ellerinde Türk bayraklarıyla heyeti coşkulu bir şekilde karşıladı. Havalimanı’nda bir açıklama yapan Naci Beştepe, Yunanistan’ın bu tavrının Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız edeceğini belirterek “Savaş sonrası, Yunanistan mahkemeleri, Anadolu’yu işgal eylemi nedeniyle Yunanistan’ın üç başbakanı,
iki bakanı ve prensini “savaş suçlusu” kabul ederek ölüm cezası ile cezalandırmıştır. Tek başına bu olgu dahi, Türklerin soykırım yapmadığını göstermektedir.” dedi.

Beştepe’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

YUNANİSTAN’IN KARARI
DOSTLUK KÖPRÜSÜNE HİZMET ETMEZ

– Ülkelerimiz ve halklarımız arasında iyi ilişkiler geliştirmenin,
tarihteki acıları canlandırmaktan değil, yeni dostluk köprüleri kurmaktan geçtiğine inanıyoruz. Yunanistan Parlamentosu’nun, 9 Eylül 2014 günü almış olduğu kararın bu amaca hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz.

AİHM VE FRANSA ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI

– Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Perinçek-İsviçre davasında,
17 Aralık 2013’te verdiği kararda; 1915’te savaş koşullarında yaşananların “soykırım” olarak kabul edilemeyeceğini, Doğu Perinçek’in söz konusu olaylarla ilgili olarak “soykırım değildir,
vatan savunmasıdır” ifadesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde belirtilen düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve suç oluşturmayacağını belirtmiştir. Fransız ceza mevzuatında yer alan benzeri düzenleme de Fransız Anayasa Mahkemesi tarafından düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuş
ve iptal edilmiştir.

YUNANİSTAN MAHKEMELERİ MAHKUM ETMİŞTİR

Savaş sonrası, Yunanistan mahkemeleri, Anadolu’yu işgal eylemi nedeniyle Yunanistan’ın üç başbakanı, iki bakanı ve prensini
“savaş suçlusu” kabul ederek ölüm cezası ile cezalandırmıştır.

SOYKIRIM İDDİALARI EMPERYALİST BİR YALANDIR

Tarihi gerçeklere, Türk ulusunun karakterine ve uluslararası yasalara güvenerek tekrar ediyoruz:

Türk ulusu soykırım yapmamıştır;, vatanını savunmuştur.

– Bu “soykırım” iddiaları, emperyalist bir yalandır.

– “Soykırım”, parlamentoların değil, tarihçilerin araştıracağı
bir konudur.

– “Soykırım” suçlaması için uluslararası mahkeme kararı gerekir.

– Yunanistan Meclisi’nin aldığı karar esastan ve usulden yasalara ve özellikle Avrupa Konseyi üyesi olarak Yunanistan için de doğrudan bağlayıcı olan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 17 Aralık 2013 tarihli kararına aykırıdır.

Talat Paşa Komitesi olarak, Türk ulusu adına, Yunanistan Meclisi’nin aldığı bu kararı kaldırmasını talep ediyoruz. Bu karar, Türk-Yunan dostluğunu temsil eden Atatürk ve Venizelos’un ruhlarını rahatsız eder. Plato’nun, Socrat’ın, Aristotales’in torunları olan dost ve komşu
Yunan halkının bu karara itiraz etmesini bekliyoruz.

*****

İŞÇİ Partisi Genel Sekreteri Dr. Serhan Bolluk, Yunanistan Parlamentosu’ndan geçen soykırımı inkar yasasını protesto etmek ve Yunan kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Atina’ya giden Talat Paşa Komitesi’nin bu eylemini engellemek isteyen AKP’yi ve Yunan makamlarınca Atina’ya girişlerinin engellenmesini sert bir dille eleştirdi. Bolluk’un açıklaması şöyle:

Talat Paşa Komitesi, Yunan Parlamento’sunun Ermeni Soykırımını reddetmeyi suç sayan yasayı kabul etmesi üzerine kararı protesto etmek, Yunan kamuoyunu bilgilendirmek ve “Ermeni Soykırımı Emperyaslit Bir Yalandır” demek için Atina’ya hareket etti.
Atina’ya ulaşan uçaktaki Talat Paşa Komitesi Heyeti’nde yer alan
13 kişi “özel” bir kontrole tabi tutuldu.

Kontrol sırasında heyet üyelerine basın açıklamasını Sintagma Meydanında mı yoksa otelde mi yapılacağı soruldu, meydanda yapılacağı yanıtı üzerine Talat Paşa Komitesi Heyetine Yunan makamları tarafından “Atina’ya giremeyecekleri ve 13.30 uçağı ile Türkiye’ye geri gönderilecekleri” bildirildi.

“Biz soykırım yapmadık, vatanımızı savunduk” demek için Yunanistan’a giden Talat Paşa Komitesi’nin önüne ilk dikilmeye çalışan AKP Hükümeti oldu. (AS: yazıklar olsun!)

Türkiye’nin Atina Büyükelçiği Müsteşarı Barış Kalkavan, bu eylemin merkezi bir yerde yapılmasına karşı çıktı, Türk-Yunan ilişkilerine
zarar vereceği iddiasıyla basın mensuplarının haber yapmamasını istedi.
Bu, AKP’nin, Yunanistan’da çıkan soykırım yasasını görmemeye çalışması ve milletimizden de gizlemesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Bunun Türk Milletinin önüne dikilmek anlamına geleceğini AKP’ye bir kez daha hatırlatmak isteriz.

AKP iktidarı ve Yunan makamları Yunanistan Parlamento’sundan geçirilen soykırımı red yasası’nın protesto edilmesinin engellenmesinde, Milletimizden ve Yunan kamuoyundan gizlenmesinde birlik halinde
bir görüntü vermişlerdir.

Vatanseverler, Milletinin onuruna sahip çıkanlar, emperyalist soykırım yalanlarına karşı yıllardır mücadele ediyorlar ve bu mücadeleyi sürüdüreceklerdir.

Şimdi sırada Strazburg var. 28 Ocak 2015’te İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Türkiye’den gidecek olan vatanseverler,
Avrupa’dan gelececek Türklerle bütünleşerek AİHM’de kazanılan zaferi bu kez AİHM Büyük Dairesi’nde perçinleyeceklerdir.

Bu mücadele Avrupa’daki başkentlerde son soykırım yalanı yasaları yırtılıp tarihin çöplüğüne atılana dek sürecektir.

Türk Milletinin bu onurlu mücadelesini AKP hükümetinin engelleme çabaları ise tarihe bir utanç olarak geçmekten başka bir anlam taşımayacaktır.

Slide1 Slide2 Slide3 Slide4 Slide5 Slide6 Slide7 Slide8 Slide9 Slide10

 

“Türkiye’nin Çözümü” paneli : “Altı Ok’un iktidarı için İşçi Partisi’nde birleşerek iş başına!”


“Türkiye’nin Çözümü” paneli mitinge dönüştü

“Altı Ok’un iktidarı için İşçi Partisi’nde birleşerek iş başına!”

“Türkiye’nin Çözümü” paneli mitinge dönüştü

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek‘in konuştuğu “Türkiye’nin Çözümü” paneli,
salon mitingine dönüştü. Ulusal Kanal‘ın düzenlediği paneli 20. Dönem İzmir Milletvekili ve TPB İzmir Şube Başkanı Metin Öney yönetti. Panelin öbür konuşmacısı Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’dı. Tepekule Kongre Merkezi’nde yapılan paneli
1500 yurttaş izledi. Salonun kapasitesi yetmeyince ek salondan kapalı devre yayın yapıldı.

“20215 YILINDA – TARİKAT-GLADYO REJİMİ BİTECEK”

Salona girişinde “Öncü Cesur Doğu Perinçek” sloganlarıyla ayakta karşılanan Perinçek, İzmirlilere “Güzel İzmirliler, Mustafa Kemal’in Askerleri merhaba” diye seslendi.
Milli Hükümeti kurmanın zamanının geldiğini belirten Perinçek, şöyle konuştu:

“Buradan ilan ediyoruz! Sıcak para komisyoncularının devri bitmiştir. Türkiye üretme çağına giriyor. Türkiye’yi bölenlerin devri bitmiştir, birleşen Türkiye çağına giriyoruz.
BOP eşbaşkanlarının devri bitmiştir, Mili Hükümet çağına giriyoruz.
Tayyip Erdoğanları yıkacağız. Türkiye 2016 yılına Atatürk’ün rotasında girecek.

“Davutoğlu’nun 7 Kasım konuşmasını, yapısal dönüşüm hamlesi dedikleri programı dinleyin. İflaslarını ilan ettiler. ‘Borçlanma ekonomisi iflas etti çıkmazdayız’ diyorlar. Tir tir titriyorlar. 2015 yılında 200 milyar doların üzerinde sıcak para bulmaları gerekiyor. Böyle bir imkan yok. Türkiye’yi borca batırdılar. Özal’la başlayarak 30 yılda borçlu bir millet yarattılar.

“Sıcak para borçlanma ekonomisi bitti. 2015 yılında mafya tarikat gladyo rejimi bitiyor.
Bu nedenle bizim derhal ayağa kalkıp, örgütlenip, partileşip Milli Hükümeti kurma kararı ile yürüyüşe geçmemiz lazım.”

Cumhuriyet için birlik iradesi

“BÖLÜNME PLANLARI KAYAYA DAYANDI”

Bölünme planlarının kayaya dayandığını söyleyen Perinçek, “Bunlar Türkiye’yi bölmek için başımıza oturtuldular. Tayyip Erdoğan utanmadan, ‘BOP kapsamında Diyarbakır’ı merkez yapacağız’ dedi. Yani ‘ben ABD projesinin görevlisiyim’ demek istedi. O görev bugün kayaya dayandı. Amerika, Suriye’de yenildi, Mısır’da Tayyiplerin kardeşleri yıkıldı. İran dimdik ayakta durdu. Irak hala Amerika’ya direniyor. Sıra Ak-saray’da oturana geldi.
Yıkılanlar saray yapar. Yıkılan rejimlerin kaderidir bu! Kendilerine saraydan mezar yaptılar.” dedi.

Perinçek, salondaki yurttaşlara seslenerek “Siz öncüler, iyimserliğin ve umudun öncülüğünü yapacaksınız. Bu bir hayal değil. Size hayal sunmuyoruz, rakamlarla, olgularla süreci saptıyoruz” dedi ve şöyle devam etti:

“Türkiye artık mecburiyetler çağına girmiştir. Birinci mecburiyet üretim mecburiyetidir.
İşçi Partisi olarak programımız hazır. Paranın giriş çıkışını denetleyeceğiz. Türkiye’de üretebilen hiçbir şeyi ithal etmeyeceğiz. Çiftçimizi ucuz mazot ve gübreyle destekleyeceğiz.
Sanayicimizi eşit şartlarla yabancılarla yarışır hale getireceğiz.”

"Silivri tertibini çökerttik, şimdi devamı geliyor" Gladyo toptan temizlenecek!

“NUH’UN GEMİSİNİ YAPTIK”

“Sınırlarımızdan terör değil kardeşlik geçecek” diyen Perinçek dış politika konusuna da değindi. Perinçek, “Sınırlarımızdan terörist değil kardeşlik, ticaret, alışveriş geçecek. Terör ihracına son vereceğiz” dedi.

Perinçek, partili veya partisiz tüm Mustafa Kemal’in askerlerini Altı Ok’u savunan tek partide toplamak gerektiğini dile getirerek, “Bu parti İşçi Partisi’dir. Şimdi sıra sizde” dedi.
Perinçek son olarak, “Pazarlık yok, tereddüt yok. Başarının garantisini vermemizi kimse beklemesin. Mustafa Kemal, savaşı kazanacağız diye garanti verebildi mi? Milleti örgütledi
ve başardı. Bizle kimse pazarlık yapmasın. Kendimize güveneceğiz. İçimizdeki tereddütleri bırakalım. Sizi Samsun’a çıkmaya, yani bugün İzmir’e çıkmaya çağırıyorum.
Bizim Tayyip Erdoğan’ın gemiciklerine ihtiyacımız yok, biz Nuh’un gemisini yaptık.
Yol haritamız belli, dümenimiz sağlam. Sizi göreve, işbaşına çağırıyorum” dedi.

Perinçek’in bu çağrısı alkışlarla ve “varız” yanıtlarıyla karşılandı. Perinçek konuşmasının sonunda, “Atatürk, Doğu’da bir dayanak yaratarak İzmir’i kurtarmıştı.
Şimdi biz de İzmir’de bir dayanak yaratarak Hakkari’yi kurtaracağız” dedi.

Panelin sonunda Doğu Perinçek, kitaplarını imzalarken, çok sayıda yurttaş da
İşçi Partisi’ne üye oldular.

‘Yargıtay Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığını acilen göreve davet ediyoruz’


‘Yargıtay Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığını acilen göreve davet ediyoruz’

Tutuklu asker yakınlarının 78’inci kez çığılık attı.

“Sessiz Çığlık”ın bu haftaki konukları 6 yıldır tutsak edilen ve kısa süre önce tahliye olan adlardı.

Sessiz_Ciglik_78._Eylem_Dogu_Princek_Levent_Kirca

Tutuklu asker aileleri 78’inci kez “Sessiz Çığlık” eylemi yaptı.
Yurttaşlar, Yargıtay Başsavcılığı
ve Adalet Bakanlığına seslendi.
İşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek
, Silivri’deki 6 yıllık tutsaklığın ardından ayağının tozuyla eyleme katıldı,

“Tutuklu yurtseverlerimizi içeride bırakmayacağız” dedi.

Eyleme Ergenekon davasından tahliye olan Emekli Tuğamiral Alaattin Sevim,
İşçi Partisi İstanbul Belediye Başkanı Adayı Levent Kırca,
İşçi Partisi Şişli Belediye Başkanı Adayı Ümit Ertaç Zileli ve
MHP Beşiktaş Belediye Başkan Adayı Burhan Akdağ da katıldı.

Ankara’daki Sessiz Çığlık eyleminin bu haftaki konuğu ise
Öcalan’ı sorgulayan komutan Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’du.
(Görüntü kaydı için lütfen tıklayınız..)

http://www.dailymotion.com/video/x1iw1ne_yargitay-bassavciligi-ve-adalet-bakanligini-acilen-goreve-davet-ediyoruz_news?start=41 

Uğur, Ergenekon davasındaki tahliyeleri ayağa kalkan halkın sağladığını belirtti.
Sıranın Balyoz tutsağı komutanlarda olduğunu söyledi.

Sessiz Çığlık eylemleri İzmir, Antalya ve Muğla’da da yapıldı.

2012-12-13 09.18.46

13 Aralık 2012’de Silivri zindanı duruşma salonu önündeyiz..

Doğu Perinçek’in Ergenekon Davasında Son Savunması : 06.06.2013


Doğu Perinçek’in Ergenekon Davasında Son Savunması : 06.06.2013

portresi-2

Perinçek’ten Gezi Park’lı savunma

Ergenekon davasında savunma yapan Doğu Perinçek,

 

Atatürk’ün Nutku’nu yerine getirecek gençlik ortaya çıktı.
Zekasıyla, yeteneğiyle ve dinamizmi ile gücüyle ‘Cumhuriyeti yıkamazsın ben seni yıkarım’ diyor.
Halk, tavayla, tencereyle eylemlere destek veriyor.
2 sene içinde bu hükümet yıkılacak..”


ifadelerini kullandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 66’sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası’nın 310. duruşması başladı.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi‘nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada
CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal,
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay,

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,
Gazeteci Tuncay Özkan
ve
eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’in de aralarında bulunduğu
52 tutuklu sanık hazır bulundu.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un da  aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı.
Bu davadan tutuksuz, başka davadan tutuklu yargılanan Sami Hoştan ve Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu.

Perinçek savunma yaptı

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin
son savunmasını yapması için tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i kürsüye çağırdı.

Savunmasında mütalaayı eleştiren Perinçek, mütalaada hakkında ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasının talep edildiğini söyleyerek, “İddianame, Ergenekon Terör Örgütü omurgasına oturtulmuştu ancak bu tutmadı.
Bu sefer de iddia makamı örgüt iddiasını arka plana çekti cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüsü ön plana çıkardı.

Bu sefer de mütalaada iddia makamı ‘bizde pantolon kayışı yok, size vantilatör kayışı verelim’, gibi darbeye teşebbüsü öne çıkardı. Çünkü örgüt ortaya çıkarılamadı.” diye konuştu.

2 bin 271 sayfalık mütalaada kanunlar tarafından tanımlanan suçu oluşturan fiil olmadığını söyleyen Perinçek, mütalaada, tarih ve fiil olmadığını belirtti.
Perinçek, 31 Mart ayaklanmasından sonra 2. Abdülhamit’in tahtan indirilmesine değinerek, “31 Mart ayaklanmasında irticanın ezildiği 14 Nisan 1909’da Abdülhamit’in Topçu Kışlası’nda devrilmesi bir fiildir dedi. Perinçek, tarih gösterilemediği için suçun oluşmayacağını söyleyerek, “Suç tanımlanmadığı için arkadaşlarımız da bu tuzağa düştüler. ‘Bundan dolayı şöyle oldu, selam vermiş, vermemiş, andıç yazmış, telefonla aramış, aramamış, komutan selam verdin mi, vermedin mi, görmedim’ gibi. Aslında ortada suç yok” dedi.

“Örgütün nefesini duyan yok”

“İddia edilen örgütün organı, programı, belgesi, toplantısı, eylemi yok” diyen Perinçek davada kapsamında tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök‘ün de aralarında bulunduğu tanıkların iddia edilen “Ergenekon Terör Örgütü” diye bir örgüt duymadıklarını söylediklerini belirtti. Tanık olarak dinlenen Eski MİT Kontr-terör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün de Ergenekon isimli bir örgüt duymadığını belirten Perinçek, “Bu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün elinden tutan yok. Örgütün nefesini duyan yok. Çünkü örgüt yok” ifadelerini kullandı.

2002-2003 yılları arasında darbe girişimi olduğu iddiasının olduğunu söyleyen Perinçek, “Yok efendim Ecevit’i hastaneye götürmüşler, Ecevit’i hastaneden getirmişler, hastanede de şunları yapmışlar gibi sözlerle suçlamalar yapıldı. Bunun darbeye teşebbüs ile ne alakası var. 2002-2003 yıllarında Hilmi Özkök darbe girişimini engellediği iddia ediliyor. Darbeyi önleyen adam geldi, ‘Hayır öyle bir şey olmadı’ dedi” diye konuştu.

“Biz bu hükümeti yıkacağız”

Doğu Perinçek, “Anayasa Mahkemesi 30 Temmuz 2008’de AKP’nin yasadışı olduğunu ve Cumhuriyetin yıkıcısının odağı olduğuna karar verdi ama infaz edemedi. Bunun karşılığı para cezası olabilir mi?

Ama şuan halk AKP’yi yıkmaya başladı.
Bu, iki yılda sonuçlanacaktır.
Bu hükümet yasadışıdır.
Biz de  İşçi Partisi ve halk olarak yasadışı olan AKP iktidarını ortadan kaldıracağız.
Biz bu hükümeti yıkacağız.
Türk milleti bu hükümeti yıkıyor. ‘Türk milletini Anayasadan sileceğiz’ dediler.
TC’yi kaldırmak istiyorlar bundan büyük suç olabilir mi?
Siz burada Türk milleti adına yargılama yaptığınızı söylüyorsunuz,
onlar da bu milleti silmeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.,

Gezi Parkı eylemleri

Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemlere de atıfta bulunan Perinçek sözlerini
şöyle tamamladı:

  • “Atatürk’ün Nutku’nu yerine getirecek gençlik ortaya çıktı.
  • Zekasıyla, yeteneğiyle ve dinamizmi ile gücüyle ‘Cumhuriyeti yıkamazsın ben seni yıkarım’ diyor.
  • Bugün halk cezayı kesiyor. Eylemlere bakın.
    Muazzam bir gençlik var. Atatürk’ün Nutku’nu, ruhunu ortaya koyan bir gençlik var.
  • Halk, tavayla, tencereyle eylemlere destek veriyor.
  • 2 sene içinde bu hükümet yıkılacak”
    (DHA, 6 Haziran 2013)

34 Aydınlıkçı’nın 5’ine müebbet 29’una 15 yıla dek hapis cezası istendi!

Dostlar,

Türkiye tarihinde de dünya tarihinde de bu denli ağır bir savcılık istemi görülmedi.

Bu ne kin ve kör intikam güdüsüdür?

Ne yapılmak istenmektedir?

Toplumu, halkı, ülkenin kimi kurumlarını tahrik edilerek yeni senaryolar mı öngörülmektedir?

Toplumsal vicdan isyandadır.

Adalet duygusu tarumar edilmiştir.
Bu savcılık isteminin provokasyon olmadığı söylenebilir mi?

Bu tabloda “Adalet mülkün = ülkenin temelidir.” denklemi geçersizleştirildiğine göre, ülkenin temeli dinamitlenerek nereye varılmak istenmektedir?

Türk halkı bütün olup bitenlerin ayırdındadır ve bu kadarına da izin vermeyecektir.

Halk sokaklardadır…

Karar duruşması 8 Nisan 2013’tür. Kamuoyu, mahkemenin olasılıkla savcılık istemine çok yakın çıkması beklenen kararına alıştırılmak istenmekte, olası tepkiler de bu arada ölçülmektedir.

Ancak bu savcılık istemi ve koşutu mahkeme kararına alışmak ve kabul etmek
olanaklı gözükmemektedir.

Toplumun huzuru ve iç barış tehlikeye atılmamalı,
Türkiye uluslararası kamuoyu önünde de rezil edilmemelidir.

Sağduyunun artık gecikmeden egemen olması, Türkiye için yaşamsal önemdedir.

Sevgi ve saygı ile.
19.3.13, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net  

============================================

34 Aydınlıkçı’nın 5’ine müebbet 29’una 15 yıla kadar hapis cezası istendi!

Ergenekon davasında sunulan mütalaada, 34 Aydınlıkçı hakkında istenen cezalar açıklandı. 

Satır içi resim 1

Satır içi resim 2Satır içi resim 3

Savcının mütalaasında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek‘in ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi. Savcılar, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever ve İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi
Serhan Bolluk‘un da müebbet hapsini talep etti.

Ağırlaştırılmış hapis cezası istenen diğer İşçi Partililer de Abdullah Öcalan‘ı İmralı’da sorgulayan Emekli Albay Hasan Atillah Uğur ve müstafi Yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım oldu.

Öbür 28 Aydınlıkçı içinse 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi.

O adlar arasında;

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyeleri

Mehmet Bedri Gültekin, Nusret SenemErkan Önsel,

MKK üyesi ve Tekirdağ İl Başkanı Zafer Şen,

MKK üyesi ve Öncü Gençlik Genel Başkanı Tunç Akkoç,

İşçi Partisi Merkez Disiplin Kurulu üyesi Yusuf Tunçer,

İşçi Partisi Çorlu İlçe Başkanı Ertuğrul Orta,

Aydınlık Dergisi Ankara eski Temsilcisi Hikmet Çiçek,

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım,

Aydınlık Gazetesi Eski Genel Müdürü Mehmet Sabuncu,

Aydınlık Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Bozkurt,

Aydınlık Gazetesi İzmir Temsilci Hayati Özcan,

Aydınlık Gazetesi Yurt Haberler Şefi Özlem Konur Usta,

Aydnılık Gazetesi Muhabiri İlyas Gümrükçü, 

Tutuklu Ulusal Kanal eski Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü,

Ulusal Kanal’ın şuandaki Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan,

Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akkaya,

İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek,

İşadamı Adnan Akfırat,

Avukat Emcet Olcaytu,

Gazeteci Ruhsar Şenoğlu,

İşadamı İbrahim Benli, 

Emekli Yarbay Bahadır Berk,

Bülent Baş,

Aydın Gergin,

Mahir Çayan Güngör,

Yusuf Beşirik, 

Caner Taşpınar.. yer alıyor.

Perinçek: Ergenekon’da yöneticileri bilen doğrulayan tek bir tanık yok!

Perinçek:

Ergenekon’da yöneticileri bilen doğrulayan tek bir tanık yok!

Ergenekon davasına, tutukluların tanık beyanları hakkındaki ifadeleriyle
devam edildi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “iddia edilen Ergenekon örgütünün yöneticilerini bilen, doğrulayan tek bir tanık olmamasına” dikkat çekti. Perinçek, “suçlu yok, çünkü örgüt yok.” dedi.

Perinçek: Ergenekon’da yöneticileri bilen doğrulayan tek bir tanık yok
Ergenekon davası, tutukluların 4 yıl boyunca dinlenen tanık ifadelerine karşı yaptıkları 15’er dakikalık savunmalarla devam etti.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,
iddia edilen örgütü doğrulayan
tek bir tanık ifadesi olmadığını vurguladı.İddia edilen Ergenekon örgütünün yöneticilerini bilen, doğrulayan tek bir tanık ifadesi yoktur. Şu anda salonda tek bir suçlu yoktur. Çünkü örgüt yok.
  • Ancak Türkiye’de bir gladyo vardır.
– 1977’de Taksim’i,
– Çorum’u,
– Maraş’ı kana bulayan,
– Uğur Mumcu’yu,
– Eşref Bitlis Paşa’yı,
– Ahmet Taner Kışlalı’yı katleden
bir örgüt, gladyo var.Hiçbir dönemde darbelere sıcak bakmadığını kaydeden Perinçek,

Türkiye halkının devrimcisi” olduğunu ifade etti.15 aydır tutuklu yargılanan emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, “2 dijital belgede ismim geçtiği iddiasıyla tutuklu yargılanıyorum. TSK’daki en genç amiraldim, en erken
emekli olan amiral oldum.” dedi.

Emekli Yüzbaşı Zekeriya Öztürk, ifadesi sırasında Gizli Tanık İmdat’ın kimliğini açıkladı. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel “Sanık, gizli tanığın kimliğini açıklayarak suç işlemiştir. diyerek müdahale edilmesini talep etti. Başkan Hasan Hüseyin Özese de
“suç işlediğiniz diyerek Öztürk’ün mikrofonunu kapattı. (ulusalkanal.com.tr, 21.11.12)

Mehmet Ali Güller : AKP 2014’te çözülür..

AKP, 2014’te çözülür..

AKP, 2014’te çözülür
Mehmet Ali Güller
AKP ile MHP’nin iki bin küsur hedefleri ilan etmeleri ne anlama geliyor?Erdoğan Malazgirt’in bininci yıldönümü olan 2071’i, Bahçeli de Anadolu’daki
ilk Türk devletinin bininci yıldönümü olan 2077’yi hedef ilan etti kongrelerinde…İki olasılık var: Ya her iki parti de önümüzdeki 65 yılı hedef ilan edecek kadar güçlü, planlı ve stratejik hesaplar yapabiliyorlar ya da aslında önlerini bile göremiyorlar!
Yanıtı biliyoruz.

AKP’nin 2014’te Çankaya’ya kimi çıkaracağını tartıştırması, işte bu önünü görememe halindendir. “Erdoğan mı, Gül mü” diye sordurulan ve bir papatya falına dönüştürülen bu illüzyonun en çok ana muhalefet partisi CHP’yi etkilemesi,
kuşkusuz Cumhuriyet için ayağa kalkan kitle tarafından not edilmektedir.

ABD FERMANLI MİLLİYETÇİLİK

Peki, gerçekte durum ne?
Somut olguları da sıralayacağız ancak önce AKP’nin mimarlarının analizlerine bakalım.

AKP’nin 7 akıl hocasından biri olan CFR üyesi Stephen Larrabee, anımsayacağınız gibi bir tehlikeye dikkat çekmişti iki yıl önce. Larrabee,
Türkiye’de yeni bir milliyetçiliğin yükseleceğine dikkat çekmişti.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Larrabee’nin bu sözlerinden hareketle
şu saptamayı yapmıştı:

ABD, yükselen milliyetçiliği AKP ile denetlemek isteyecek ve ortaya
“ABD’nin fermanlı milliyetçisi” olan bir AKPçıkacaktı.Nitekim öyle de oldu: AKP son iki yılda Kıbrıs, Ermeni ve Kürt meselelerinde
“milliyetçi” bir görüntü ve söyleme yaslandı. Ancak Türkiye açısından daha önemlisi, CHP’nin bir operasyonla “yenileştirilmesi” ve milliyetçi, ulusalcı dalgayı etkisiz kılacak bir yapıya dönüştürülmesiydi.Yani ABD bu iki yıl içinde milliyetçi dalgayı çeşitli araçlarıyla denetlemişti…

AKP’NİN DAYANAĞI CONİ

Ahmet Davutoğlu’na “danışmanlık” yaparak Türk Dış Politikasını biçimlendiren isimlerden biri olan Stephen Larrabee’nin öngörüsünün elbette maddi bir zemini vardı. Ki o zemin, AKP’yi iktidar yapan ABD’nin bölgesel ihtiyaçlarıydı. Daha somut söylersek, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi için Irak’a saldırmasıydı. Bölgedeki ABD askeri,
AKP iktidarının en önemli dayanağıydı.

Nitekim bu gerçek nedeniyle iki yıldır şu iki saptamayı vurguluyoruz:

1) AKP, ABD askeriyle geldi ve ABD askerinin bölgeden çekilmeye başlamasıyla da gidecek.
2) AKP, Irak’la geldi, Suriye’yle gidecek.YENİ BİR MERKEZErdoğan’ın siyasi hayatı açısından en kilit role sahip olan kişi kuşkusuz
Morton Abramowitz’dir. ABD’nin bu etkili eski Ankara Büyükelçisi, Erdoğan’ı
daha Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı’yken keşfetmişti.
Erdoğan ile Abramowitz görüşmesini ayarlayan kişi ise Ruşen Çakır’dı…

Her neyse… İşte bu kilit konumdaki Abramowitz, National Interest’te
Sallantıdaki Türkiye” başlıklı bir makale yazdı. Kürt meselesi ile Suriye konusunun AKP açısından içerdiği tehlikelere dikkat çeken Abramowitz makalesini şu sözlerle bitiriyor:

– “2014 itibarıyle, içerde ve yanı başında devam eden karmaşa yeni partilerin
ortaya çıkışına ve hatta belki de AKP’nin çözülmesine yol açabilir.”
(Sendika.org, 27 Eylül 2012)YENİDEN İNŞA DÖNEMİNE GİRİLDİKuşkusuz Abramowitz’i bu saptamaya götüren, bize göre, iki temel neden var:

1) AKP’nin dışarıda Suriye kayasına çarpması.
2) İçeride büyüyen Cumhuriyetçi dalga:* Milli Anayasa Forumlarının “Milli Merkez”e dönüşebilme işaretleri,
. TGB’nin 19 Mayıs’ta 250 bin genci seferber etmesi,
. Hatay’da AKP’nin dış politikasına karşı yapılan taarruz eylemi,
* 29 Ekim’de Ulus-Anıtkabir hattında ortaya çıkan seferberlik ve
* Milyonların, Türkiye’nin dört bir köşesinde Cumhuriyet’i yeniden inşa etmek
için
ayağa kalkması…

  • ABD’nin ne yükselen milliyetçi dalgayı denetleyebileceği partileri ne de bu dalgaya set çekecek gücü var.
Bu gerçek, 10 Kasım’da daha da net anlaşılacak!(www.ulusalkanal.com.tr, 07.11.12)