Bu akşam, 01 Ağustos 2021 Pazar, saat 20:30’da Avusturya’dan yayın yapan DÜZGÜN TV’nin konuğu olacağız / olduk..
Ülkemizi kasıp kavuran orman yangınları elbette ana derdimiz. Küçük bir ayraç ile Lozan haftası kapanırken, Avusturya’daki dostlarımızın böyle bir dileği oldu. Konumuz, aşağıdaki görselde olduğu gibi :
98. YILINDA LOZAN ANDLAŞMASI’na SAHİP ÇIKMAK :
KRİTİK BİR TARİHSEL GÖREVBu amaçla 110 yansı (power point) hazırladık, SKYPE bağlantısı yapılacak / yapıldı ve yansılar ekrana aktarılacak / aktarıldı konuşmamız sırasında. Lozan Barış Andlaşması sunumumuz canlı (eşzamanlı) olarak facebook, twitter ve youtube’da yayınlanacak / yayınlandı..
Lozan Kahramanı aziiiz İsmet Paşa‘nın hukuk danışmanlarından Prof. Dr. Veli Saltık ailemizdendi. Bu bağlamda Lozan Barış Andlaşmasına özel bir ilgimiz var. Geçtiğimiz yıllarda bu bağlamda konferanslarımız, TV programları, makalelerimiz oldu. Bir bölümü web sitemizde yüklü. Sanırız şu SEVR haritasını dikkatle incelemek, Lozan’ı anlamaya yetebilir, yetmeli :
Üstteki harita, hain Osmanlı padişahı 6. M. Vahdettin‘in kabul ettiği Sevr faciası – yıkımı idi; 10 Ağustos 1920.. Yani Türk Ulusu’nun ölüm fermanı, tarihten silinme planının son adımı idi.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Mustafa Kemal Paşa başkanlığında açılan ulusal Meclis TBMM ise bu anlaşmayı tanımadığını, yırtıp çöpe attığını ve imzalayanları hain ilan edip lanetlediğini haykırıyordu tüm dünyaya.. Seçim sizin.. Bilgi ve ilginize sunarız.
Sevgi ve saygı ile. 01 Ağustos 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
31 Temmuz 2021 Cumartesi günü akşam saat 20:00’de HALK TV’de olacağız.. / OLDUK..
Bizim konuştuğumuz ilk 35 dakikada rating rekoru bir ke daha kırıldı..
Youtube erişkesi (linki) aşağıda.. Önce yangın hakkında bir Mülkiyeli olarak değerlendirme :
Yangın hakkındaki değerlendirmemiz sonrası aşağıda, izlemek için tıklayın (15-16 dk.)
“Türkiye Nereye?” başlıklı programın çok başarılı yürütücüsü Sn. Fatih Ertürk‘ün konuğu olacağız haftalardır sürdürdüğümüz gibi. İlk 30 dakikada biz Kovit-19 Salgınının güncel durumunu irdeleyeceğiz.
31 Temmuz 2021 akşamı Sağlık Bakanlığınca açıklanan “resmi” tablo aşağıda..
Havuzdaki aktif hasta sayısı 221.353’e tırmandı. Bu rakam son sınırsız açılım – saçılımın başlatıldığı 1 Temmuz 2021 günü 80.662 idi, yaklaşık olarak 3’e katlandı salt 1 ayda! 5.430.940 olan toplam olgu sayısı 5.727.045’e yükseldi 296.105 artış ile.
Soralım iktidara : Her gün “aşı olun + tedbirli olun” diyerek 4. dalganın tırmanışını salt seyir mi edeceksiniz??
3. dalgadan çıktığımızı varsayarak tam gevşemeye geçtiğimiz 1 Temmuz 2021 günü turkuvaz tablo “resmen” aşağıdaki gibiydi :
Paylaşılan veriler değiştirilip sınırlandırıldığı için bire bir karşılaştırma olanağı yok. Ancak 5288 olan günlük yeni olgu – vaka sayısının 22.332’ye, nerdeyse 4 katına, 42 olan günlük ölüm sayısının ise 79’a tırmanarak 2 katına eriştiğini hemen görebiliyoruz, hem de hafta sonunda!
4 hafta içinde son derece hızlı bir tırmanma. Üstelik Kurban Bayramı sonu işe dönüş günü olan 26 Temmuz 2021 sonrasının yansımasını görmek için henüz erken.
Gerçekte 1 Temmuz 2021 verileriyle de tüm kısıtları kaldırarak tam gevşemeye geçmeye Epidemiyolojik olarak olanak yok-tu. Ancak AKP = RTE iktidarı bu bilimsel gerçekliği göz ardı ederek bir kez daha “bilerek risk aldı” ve turizm gelirleri, artan toplumsal basınç ve sınırlı sosyal devlet ödemelerini durdurmak için gerekçe yaptı.
Ancak plan gerçekte delik deşikti :
– Tam esnemeye hazır değildi günlük olgu ve ölüm sayıları vd.
– Aşılama ile hızla yeter toplumsal bağışıklık sağlama bir varsayım idi, olmadı.
– Sınır kapılarında çok gevşek tutulan önlemler pahalıya patladı.
– Delta varyantı, milyonlarca turist yollayan başta Rusya olmak üzere hızla yayılarak beklentileri alt üst etti..
Bunlar öngörülebilir miydi, EVET!
Öngörül(e)medi ya da risk mi alındı, EVET!
1 aydır dünya ortalamasının çok üstünde 10 kat hızla yükselen salgını iktidar seyir mi ediyor; ona da ne yazık ki EVET!
Bu 1 ay boyunca fazladan, salgın alaturka – bilim dışı – ticari/ekonomik beklentiler ve “Allah kerim” ilkelliği yerine Epidemiyolojik ilkelere bağlı – bilimsel yönetilse idi fazladan kaç masum insanın hastalanması önlenebilir ya da ölümü engellenebilirdi? Veri tabanı elimizde olsa hesaplayabilirdik ancak yasak!
Geçtiğimiz hafta Dünya genelinde Kovit-19 olgu sayısı önceki haftaya göre %11 arttı, Türkiye’de ise %114!
Geçtiğimiz hafta Dünya genelinde Kovit-19 ölüm sayısı önceki haftaya göre %12 arttı, Türkiye’de ise %16!
Bu 2 çarpıcı veri, ülkemizde işlerin iyice sarpa sardığının kanıtı. “Ne yapalım, dünyada da salgın var..” savunmasını çürüten bir tablo. Evet, Dünyada da salgın var ama Türkiye’de salgının beteri yaşanıyor!
5,7 milyonu aşan toplam olgu – vaka sayısı ile Dünyada 7. sıradayız, oysa nüfus bakımından 17. sıradayız.
Dün dünyada toplam 643,191 yeni tanı kondu, Türkiye’de 22,332. Dünya nüfusunun kabaca %1,1’ine sahibiz ama günlük olgu -vaka sayısının %3,5’i bizde.
Aşılama da umulduğu gibi gitmiyor ve gerekli yüksek düzeyli (%80+) toplumsal bağışıklığa erişilemiyor. Uzayan – sarkan – yavaşlayan – aşı çekincesi ve reddi duvarına toslayan kampanya, salgını frenlemeye elvermiyor.
Bir yandan aşılama, bir yandan havuzdan doğal ya da yapay bağışıklığı zamanla sönümlenen / zayıflayanların hızla ayrılması, gerçek immünolojik toplumsal bağışıklık düzeyini yakalamayı seraplaştırıyor. Başkaca etmenlerin de payı ile denebilir ki;
Türkiye’de gerçek biyolojik bağışıklık (kağıt üstündeki aşılama oranı değil!), tüm çabalara karşın 1/3’ün üstünde değil. Ya da toplumun 2/3’ü hala Kovit-19’a karşı savunmasız!Bu gerçeklik akıldan çıkarılmamalı ve bir yandan aşılama oranı büyürken bir yandan salgının tırmanmasını açıklayacak başlıca risk.. Türkiye aşılamada ilk 10’da değil!Başta Avrupa, AB ve Avrupa ülkeleri, Avustralya, Japonya, S. Arabistan… yeni ve ek kısıtlara başvuruyor olabildiğince aşılamaya karşın..
Ne diyecek bu başarısız ve acı tabloya AKP = RTE!?
Öte yandan 7.88 milyar dünya nüfusunun %28,2’si en az 1 doz aşı aldı. Tam aşılılar %14,5. Toplam 4,1 milyar doz aşı yapıldı ve her gün 37,6 milyon insan aşılanıyor. Ne var ki, düşük gelirli – yoksul dünyada hiç yoktan tek doz Kovit-19 aşısı olabilenler hala %1,1!
Dolayısıyla bu aşıya erişim adaletsizliği hızla giderilmedikçe salgın uzayacak, yeni ve daha “hünerli” (!), gerçekte aşıya dirençli – daha kolay bulaşan – daha ağır hasta eden – daha çok öldüren varyantlar oluşacak. Son günlerin yeni belası bu kez Kolombiya Varyantı!
Türkiye hiçbir şey yapmadan salgını seyredebilir mi??
Bir yandan “olağandışı” orman yangınları, bir yandan denetim altına alınamayan salgın…
Türkiye çok ağır, artık sürdürülemeyecek olan çok yönlü YÖNETİM BUNALIMI yaşıyor. Temel neden, dünyada örneği olmayan ucube “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ya da açıkçası post-modern sultanlık! Atatürk Türkiye’si için onur kırıcı, çoook utandırıcı.
AKP = RTE iktidarı, doğrudan doğruya pek çok sorunun birincil kaynağı.
Bir an önce, bu iktidarın erken seçimle değiştirilmesi gerekiyor.
Türkiye için birincil öncelik budur.
Bilgi ve ilginize derin kaygı ve acı sunarız.
Sevgi ve saygı ile. 31 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter @profsaltik
Süren ciddi Manavgat yangını nedeniyle bu konuşmamız 2. kez bu gün de ertelendi…
Üzüntümüz çok derin…
Yanan / yakılan tüm ormanlık alanlar, “orman niteliğini yitirdiği” gerekçesiyle B2 arazisi statüsüne KESİNLİKLE çevrilmemelidir.
Bu alanlar MUTLAKA öncelik ve ivedilikle, özellikle yeniden ormanlaştırılmalıdır. Bu amaçla gerekirse yasal düzenleme yapılmalıdır. Ormanlık alanları daha sonra otel vb. turistik tesis yapma amaçlı yakan vatan hainleri ve insanlık düşmanlarının bu hevesleri kursaklarında kalmalıdır.
Büyük Atatürk‘ün bizlere armağanı Türk Hava Kurumu‘nu felç ederek devre dışı bırakan anlayış ve politikaları vatana ihanet ile eş görüyor, lanetliyoruz. Şu afet ortamında Kurumun yangın söndürme uçaklarını hangarda tutup uçak kiralamak hangi akla hizmettir hangi ulusal yarara dayanmaktadır?
Yangın uzuyor ve her alanda olduğu gibi, bu alanda da ülkemizi olağanüstü kötü yöneten AKP iktidarı vatana çok büyük acı ve dönüşümsüz zarar veriyor. Gün olur, tüm bunların hesabı bu büyük Ulus tarafından yargıda mutlaka sorulur. Hesap vermekten asla kaçamayacaklardır, bunu hiç unutmasınlar!
İnsansız Hava Araçları (İHA) yaygın ve etkin olarak ormanlık alanlarda kullanılmalı ve yangın gözlem kuleleri ile birlikte kamera görüntüleri özenle incelenerek sabotaj olasılığı aydınlatılmalıdır.
Ulusumuzun acısını yüreğimizin taaa derinliklerinde yaşıyoruz..
Dayan-diren Türkiye! Başlıbaşına güvenlik sorunu olan bu iktidar da gidecek!
Sevgi ve saygı ile. 29 Temmuz 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Dün, 27 Temmuz 2021 günü 3 TV konuşması yaptık.
İlik sabah 11:00’de ARTI TV‘de idi, Sn. Fatih Yapıcı’nın konuğu olarak sorularını yanıtladık yaklaşık 45 dk. boyunca. Konumuz,
Akşam saatlerinde 27 Temmuz 2021 günü salgın verileri açıklandı, görsel aşağıda.
Apaçık görülüyor ki 4. dalga tırmanışa geçmiştir.
1 Temmuz 2021 günü sınırsızca başlatılan gevşemenin 26 gün sonraki yakıcı faturası.
Üstteki çizimden (grafikten) açıkça izlenmektedir ki, 4. dalga, en az 1 ay önce uyardığımız üzere, sonbaharı beklemeden tırmanışa geçmiştir. Bu kez seyredilemez; İVEDİ KISITLAR!
Gece 21:30’da ise, BİZİM TV‘den Lale O. Arslan’ın konuğu olduk. Canlı yayın boyunca Sn. Arslan, kendisinin ve izleyicilerin sorularını yöneltti bize. Kapsamlı olarak salgını, AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan‘ın sağlık sorunlarını ve Mülkiyeli şapkamızla da kısaca Afganistan’dan ülkemize planlı olarak GETİRİLEN “genç erkekleri” = ABD fedailerini ve karşılığında para pazarlıklarını değerlendirdik.. 85 dakika sürdü bu kapsamlı program ve 3 saat içinde 7200’ü aşkın kişi tarafından izlendi.
https://twitter.com/bizimtvcomtr/status/1420089842340450313?s=24
veya youtube erişkesi (linki) aşağıda..
Bu tablo karşısında Sağlık Bakanı Dr. Koca’nın açıklaması (tweet iletisi) ibretlik :
“Salgının kontrol altında tutulmasını tedirgin edici seviyede vaka sayılarına ulaştık.
Bunu durduracak olan göstereceğimiz iradedir. Tedbirlere uyup aşınızı olun.”
Bir an önce kimi kısıt önlemlerine başvurulmalı, aşı karşıtlığı sorunu sınırlandırılmalı.
Salgın giderlerini karşılamak (salgın finansmanı) için ek bütçe yapılmalı.
İlgi ve bilginize sunarız.
Sevgi ve saygı ile. 28 Temmuz 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
27 Temmuz 2021 Salı günü, saat 11:00’de ARTI TV’de olacağız.
Sn. Fatih Yapıcı’nın sorularını yanıtlamaya çalışacağız.. / ÇALIŞTIK..
İzlemek için lütfen tıklayınız..(10-55.dakikalar arası)..
26 Temmuz 2021 akamı açıklanan tablo aşağıda :
Oysa son açılım – saçılımı başlattığımız 1 Temmuz 2021 günü verileri şöyleydi :
5288 olan günlük, doğrulanmış yeni olgu – vaka sayısı (“resmi”) 16.809’a fırladı; 3,3 kat büyüdü.
42 olan günlük, doğrulanmış Kovit-19 ölüm sayısı (“resmi”) 63’e fırladı; 1,5 kat büyüdü!
Daha Kurban Bayramı dönüşünün tüm etkileri yansımadı.
Oysa Sağlık Bakanlığı bir yandan kendince “hızla” aşılama yapmakta.
TÜRKİYE AŞI TABLOSU. 27 Temmuz 2021, Salı 03:28
Yapılan Toplam Aşı Sayısı : 67.654.101
1. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 39.763.466
2. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 23.850.254
O halde, hem aşılama hem hastalık ve ölümler birlikte nasıl artabiliyor?
Hani AŞILAMA salgın denetiminde en temel – güçlü araçtı?
Tablo, tam da AŞI KARŞITLARININ özleyip – beklediği gibi, mi??
Neden 2,5 ay geriye, Mayıs başına, ALATURKA TAM KAPANMA UYGULADIĞIMIZ günlere savrulduk?
8 Mayıs 2021; 18.052 yeni olgu – vaka
8 Mayıs 2021; 15.191 yeni olgu – vaka..
Tek teselli, ölüm sayıları Mayıs başındaki gibi yüksek değil.. Ama tırmanmakta. 1-26 Temmuz arasında 42’den 63’e yükseldi. Antalya’da hastanelerde ciddi doluluk yaşanmakta.
***
Nerelerde hata(lar) yapmaktayız??
Hızla yanıtlayıp üstüne gitmemiz gerekiyor.
Salgın uzadıkça Mutasyon ve türevi daha tehlikeli – bulaşıcı varyant tipler evriliyor.
Salgın uzadıkça aşıya direnç gelişiyor.
Türkiye ve Uluslararası Toplum kısır döngüye giriyor.
Ödenen fatura giderek ağırlaşıyor..
Geçen hafta, 1 önceki haftaya göre olgu – vaka sayısı Dünyada %1, Türkiye’de %49 arttı!
Geçen hafta, 1 önceki haftaya göre Kovit-19 ölüm sayısı Dünyada %3, Türkiye’de %17 arttı!
1 Temmuz 2021’de 80.662 olan havuzdaki aktif hasta sayısı 129.526 oldu. Belki bunun 10 katı da toplum içinde belirtisiz bulaştırıcı!
Günlük testler sayıca yetersiz ve test politikası hatalı, erken olgu bulmak için tarama amaçlı test yapılmıyor ve PCR testi yeterince güncellen(e)mediğinden, duyarlığı (virüs taşıyıcılarını yakalama gücü) %50 dolayında.
4. Dalga yola çıkmış görünüyor sonbaharı beklemeden.. üstteki grafiğe dikkat!
Feryat eden tweet iletilerimiz “epey” okunuyor ama etkin çözüm politikalarını bir türlü uygulayamıyoruz.
Salgın bilimsel ve insani yönetilmelidir; ticari – politik – alaturka ilkelliklerle değil!Sorun Ulusaldır ve seferberlik bilinci ile çözümler hızla – dayanışma ile üretilmelidir.
Sevgi ve saygı ile. 27 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Önceki gün aşağıdaki iletiyi tweet ortamında paylaştık. 257 bini aştı okuyan sayısı..
Derhal kısıtlara başlayın, bu yangın büyür ve söndüremezsiniz.
2. ve 3. dalga için de çok uyardık. Masum insanlar ölmesin; salgını bilimsel-insani yönetin; ticari-politik-alaturka değil;
RİSK ÇOK BÜYÜK, UYANIN!
Son “resmi” veriler aşağıdaki gibi : Almanya :
Başbakan Merkel : Kovid-19 artışı endişe verici. Mesafe-maske kullanma büyük önem taşıyor. Aşı olma salgının anahtarı. Aşı olun.
Alman Sağlık Bakanı: Covid-19’da gelecek aylarda ciddi artış yaşanabilir.
Robert Koch Enstitüsü: Vakalar sonbahar-kış aylarında artabilir, hükümet önlem alsın.
İSTANBUL / Reuters :24.07.2021
Turkey’s new coronavirus cases jumped to 12,381 on Saturday, the highest level since mid-May and nearly triple the low that was hit in early July, according to health ministry data, which also showed 58 people died due to COVID-19.
Infections remain well down from a wave in April-May when new COVID-19 cases peaked above 60,000. They fell to 4,418 on July 4 in the wake of a stringent lockdown that ended in mid-May. Most of the last restrictions were lifted this month.
Bilgi ve ilginize sunarız.
Sevgi ve saygı ile. 25 Temmuz 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Not : Programa, TTB 2. Bşk. Sn. Doç. Dr. Ali İhsan Ökten de katıldılar.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın hastalığı hakkında dün, 24 Temmuz 2021 akşamı TELE1 TV’de 5. Boyut programında Sn. Merdan Yanardağ‘a yaptığımız açıklamaların yankıları sürüyor. TELE1, bu gün öğleden sonra programın bütününü yeniden yayınladı.
Haber çok geniş yankı uyandırdı özellikle sosyal medya hesaplarında..
Youtube’da doğrudan TELE1 haber programı tıklanarak izleme 400 bini geçti.
SÖZCÜGazetesi sanal (internet) ya da fiziksel ortamda yer vermedi.
Sn. Uğur Dündar ve Sn. Yılmaz Özdil‘in bilgilerine sunup, “yer verilecek mi?” diye sormamıza karşın yanıt alamadık.
Yandaş basında, beklendiği üzere, “tek tık” henüz yok..
Resmi kanallardan herhangi bir açıklama da yok..
Sevgi ve saygı ile. 25 Temmuz 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
23 Temmuz 2021 Cuma günü akşam 21:00’de TELE1‘de olacağız.. / OLDUK..
Kanalın Genel yayın Yönetmeni Sn. Dr. Merdan Yanardağ‘ın BEŞİNCİ BOYUT programına katılacağız.. / KATILDIK..
Konumuz, AKP Gn. Bşk. ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık durumu..
Düşüncelerimizi kapsamlı olarak sunduk. Youtube erişkesi (linki) bize ulaştığında burada paylaşacağız.. Konuşmamızın 10 dakikalık bir bölümü : https://youtu.be/IXoaAM4oftY
*** İsviçreli Doktor Hakkı Açıkalın: Erdoğan epilepsi hastasıdır : …….
‘ERDOĞAN EPİLEPSİ OLMASINA GÜVENİYOR’
“Erdoğan aslında bugün birazda epilepsi olmasına güveniyor çünkü yarın ülkede bir şeyler değişirde Erdoğan’a yargılama yolu açılırsa, Erdoğan kendisini Epilepsi hastası olmasına dayandırarak savunacak” diyen Açıkalın, Epilepsi hastalığı kanıtlanmış bir kişinin yargı önünde cezalandırılmasının zor olduğunu söyledi.
PDF : Erdogan_epilepsi_hastasidir_Isvicreli_Doktor_Acıkalin *** Washington Post, 11 mayıs 2021 : …… The White House has saidmore up-to-date information will be released “soon” and, when pressed, said he would do so by the end of the year.
“The President is planning to have a checkup later this year, and the results will be released to the public,” White House spokesman Andrew Bates said.
White House press secretary Jen Psaki has said Biden would “absolutely” be getting a comprehensive health report and releasing it. When asked during three briefings over the past six weeks, she has not said when Biden would schedule his appointment.
….
“I don’t have an update at this moment, but certainly when he has his next medical appointment, we will be transparent about that and provide that information to all of you,” Psaki said on Friday.
None of Biden’s immediate predecessors had released physical results by this point in their presidencies. Biden, 78, vowed as a candidate to be “totally transparent in terms of my health.”
…
Stuart Jay Olshansky, a professor of public health at the University of Illinois at Chicago who analyzes the longevity of presidents, said he thinks the public should want to know “how our No. 1 employee is doing.” (https://www.washingtonpost.com/politics/biden-health/2021/05/10/a880e38c-af6a-11eb-ab4c-986555a1c511_story.html)
Fransa’da durum : 6 ayda bir Elysee sarayından cumhurbaşkanın sağlık bilgileri kamuya açıklanıyor. Klinik muayene, analizler, nöroloji ve kardiyoloji konsültasyonu. **** Ülkemizi post-modern sultan yetkileriyle TEK ADAM olarak yöneten AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, sakıncalı dedikoduları gidermek için sağlık durumu hakkında bir tıbbi raporu kamuoyu ile paylaşmalıdır. Tam donanımlı bir kamu üniversite hastanesinden kurul raporu almalıdır. Bu rapor sürecine TTB (Türk Tabipleri Birliği) adına ve Tıpta Uzmanlık Dernekleri Birliği adına birer uzman hekim de gözlemci olarak katılmalıdır.
Böylesi bir rapor her yıl düzenli olmalı, gelenekleşmelidir Demokratik hukuk devletinde.
Erdoğan, Kurban bayramı iletisini camdan (prompter) okurken birkaç saniye uyuklamış, zorlukla bitirebilmiştir. Çekim, Kaçak Sarayda (Külliye!) yapılmış ve resmen servis edilmiştir. Bu olay ilk değildir. Kısa süre önce Ukrayna Devlet Başkanı ile ortak basın açıklamasında da uyuklamış muhatabınca kürsüye vurularak dinlemeye – uyanmaya zorlanmıştır.
Aşırı yorgunluk (sürmenaj) ya da tükenme sendromu da olsa Ülkemizin geleceği için kabul edilemez. Kaldı ki, ucube ve siyasal tarihte örneği – benzeri olmayan bir uyduruk CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİTEMİNDE başka ne beklenebilir??
Tek 1 kişinin olağanüstü geniş – kapsamlı – çooooooooooooooook uzun bir görev – yetki – sorumluluk listesi karşısında biyonik adam verimi sağlaması düşünülemez.
Bu ağır patolojinin kök nedeni, AKP = RTE dayatması hastalıklı yönetim biçimidir.
AKP = RTE‘nin sağlık sorunları bunlarla da bitmiyor… Birkaç yıl önce, Başbakan iken, bir kolon kanseri operasyonu geçirdi, sonuç hakkında hiçbir bilgi verilmedi kamuoyuna.
Seçim öncesi konuşmalarında yer – zaman yönelimi (oryantasyonu) bakımından ürkütücü örnekler görüldü. Örn. İsparta’da Süleyman Demirel Üniversitesini kendilerinin açtığını söyledi, oysa açılışı 1992 idi! Bir yerde daha… Adnan Menderes havaalanı.. Onu da Erdoğan tuhaf biçimde sahiplenmiş (!?) ve “biz yaptık” diyebilmişti! Oysa gerçek değildi, kendi iktidara gelmeden yıllar önce o havalimanı hizmete girmişti (17 Kasım 1987). Oysa her 2 örnekte de o kurumlar – tesisler AKP iktidarından önce (3 Kasım 2002) kurulmuştu.
Bir başkası, 24 Mart 2021 günü Rize’de yaşandı. Kovit-19 salgını son derece ağır seyrederken, Rize’de AKP il kongresinde kendi deyimi ile “lebalep” kalabalığı görünce, ağzı kulaklarına varana dek büyük mutlulukla güldü. Oysa o gün ülkemizde 146 “resmi” (indirimli!) Kovit-19 ölümü vardı. Benzer tutum, izleyen Ankara Arena kapalı salon parti kongresinde de yaşandı.
Bu tablolar, aşırı yorgunluk – sürmenaj – tükenme sendromunun ötesinde, bir EMPATİ EKSİKLİĞİ – YOKSUNLUĞU olarak nitelenebilir ve o ülke – halk için büyük talihsizliktir.
2006’da Başbakan iken geçirdiği krizde Ankara Güven Hastanesine zor yetiştirilmiş, zırhı aracın kapıları açılamamış, özel dirençli kurşun geçirmez camlar ancak balyozla kırılabilmişti. O gün Güven Hastanesi resmi kayıtlarında neler vardır? Başbakan Erdoğan’ı gören Nöroloji Uzmanı Dr. Sümer Güllap, bir süre sonra, 42 yaşında gripten ölmüştür!? Otopsi raporu??
***
Erdoğan’ın Kurban bayramı iletisini okurken canlı yayında uyuklaması pek çok değişik tıbbi soruna ikincil (bağlı) olabilir. Aşırı yorgunluk – uykusuzluk (sürmenaj), tükenme sendromu, düzenlen(e)meyen Diyabet, kalp ritm bozuklukları, beyin hastalıkları (örn. geçici iskemik atak – TIA), temporal epilepsi (bir sara türü). Kuşkusuz uzaktan tanı konamaz. Hekim muayenesi ve laboratuvar incelemeleri ile kanıta dayalı olarak tıbbi tanı konur, sağaltım (tedavi) yapılır.
Bunların hiçbiri ayıp değildir, doğaldır, insanidir.
Ancak CUMHUIRBAŞKANLIĞI görevini yürütmesine engel olmamalıdır. İşte bu bilimsel tıbbi kanaat raporudur yıllık olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyuna sunması gereken. Erdoğan Şubat 1954 doğumlu ve 67 yaşındadır. Devlet memurları emeklilik yaşı 65’tir. Noterler, 65+ yaşta gerek duyarlarsa hekim raporu isterler. Devlet Memuru olabilmek için 657 s. yasanın 48. maddesi gereği Tıbbi Kurul Raporu istenir. Kamu, çalışanlarından gerektiğinde böylesi bir raporu isteyebilir.
TBMM Başkanı, Hukuk Profesörü Sn. M. Şentop Erdoğan’dan, Ulus adına böyle bir rapor isteyebilir mi? Çağrımızdır kendisine, lütfen istesinler.. Ne var ki ucube TEK ADAM REJİMİ / ŞAHSIM DEVLETİ akıldışılığı – hukuk dışılığı bu beklentiyi boşa çıkarıyor.
Muhalefetin istemini dinler mi Erdoğan?
Kamuoyu sistemli istemde bulunabilir mi, hangi örgütlülük ve önderlikle?
Bunlara gerek yok; sorun Erdoğan için etik – moral – politik – insani… sorumluluktur. Halkın BİLME HAKKI söz konusudur İnsanb Haklarına saygılı bir demokratik hukuk devletinde (Anayasa md.2).
Erdoğan, Anayasa md. 20’ye, özel yaşamın gizliliği gerekçesine de sığınamaz, sığınmamalıdır.
İleride yargılanacak olursa, “Epileptik hasta” tanısı alıp TCK md.32’nin ardına kaçmayı da düşünmemelidir. Hukukun en genel ilkelerinden biri İYİNİYET – DÜSÜRÜSTLÜKTÜR; tersine hukuksal sonuç bağlanamaz; Erdoğan’a bu bağlamda hukuksal çıkış yoktur.
Erdoğan’ın ileri derecede “narsisistik kişilikli” olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Bu tür kişilik toplumda ender değildir. Geçmişte Erdoğan için “narsisistik kişilik bozukluğu” diyen bir uzman hekim, Cumhurbaşkanına hakaretten 11 ay hapis cezası almıştır. Savcının iddianamesi traji-komiktir :”…. kişilik bı-ozukluğu.. demek suretiyle..” Oysa bu tıbbi antitenin uluslararası adı ve ICD-X kodu aynen budur. Burada “bozukluk” sözcüğü günlük diledeki anlamında olmayıp teknik içerikli ve İngilizce “Disorder” karşılığıdır. Erdoğan’ın ölçüsüz kibiri bu zemindedir.
Sonuç olarak, hiçbir şey ama hiçbir şey, Erdoğan’ın beklentileri…. Türkiye’nin ülkesi ve ulusu ile bölünmez bütünlüğünden daha değerli değildir.
Erdoğan bu tıbbi raporu dürüstçe kamuoyuna sunmalıdır.
Sağlığı görevine engelse, uygarca bırakmalıdır.
Bilgi ve ilginize sunarız.
Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2021, Ankara Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Op. Dr. Fikret ŞAHİN CHP BALIKESİR MİLLETVEKİLİ TBMM SAĞLIK KOMİSYONU ÜYESİ ESKİ BALIKESİR TABİP ODASI BAŞKANI Cumhuriyet, 23 Temmuz 2021
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana sağlıkta özel sektörün payı her geçen gün katlanarak arttı. Bir yandan özel sağlık kuruluşlarının sayısı artarken diğer taraftan (AS: öte yandan) Sağlık Bakanlığı kamu hastanelerindeki hizmetler için özel şirketlerle anlaşmalar imzalayarak sağlıkta şirketleşmenin artmasına neden oldu. AKP’nin sağlıkta dönüşüm programıyla (2003) sağlık hizmetleri kamusal hizmet olmaktan uzaklaştı, para kazanılacak ticari alana dönüştürüldü. Şirketlere sağlık hizmetleri üzerinden para kazanma imkânı (AS: olanağı) sağlandı.
Tıpkı 3 harfli marketler gibi sağlık alanında da zincir hastaneler oluştu. Özel sektörün sağlık alanındaki pazar payı 2017 yılında % 27 iken son yıllarda %40’lara kadar (AS: dek) yükseldi.
AKP’NİN YAKLAŞIMI KÜRESEL
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 2019 yılına kadar (AS: dek) geçen sürede özel hastane sayısında %112 artış olurken Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde artış %15. Hastane yatak sayılarında özel hastanelerde %178, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde %33 artış oldu. Ayrıca 2002 ile 2019 yılları arasında kişi başı hastaneye başvuru oranı kamu hastanelerinde 2.7 kat artarken özel hastanelerde 9 kat arttı.
AKP, sağlıkta dönüşüm programının küresel bir program olduğunu, sağlık hizmeti sunumunda hakkaniyeti sağlayacaklarını iddia etmesine rağmen (AS: karşın) sağlıkta geldiğimiz nokta,
“Ne kadar paran varsa o kadar sağlık hizmeti alırsın” noktasıdır.
“Sağlıkta dönüşüm,” esasen (AS: gerçekte) “küresel bir sömürü sistemine dönüşümün” adıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca sağlık politikaları kimi temel değişim dönemlerinden geçti. Sağlıkta dönüşüm programı, bunun son halkasıdır.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE NASIL?
Önceki sağlık programlarının temelinde kamucu bir yaklaşım varken,
Sağlıkta Dönüşüm programında sağlık hizmetlerinin piyasalaşması ve şirketleşmesi temel hedef olarak ele alınmıştır.
AKP iktidarı uyguladığı piyasacı sağlık politikalarıyla özellikle onkolojik cerrahi, el cerrahisi, omurga cerrahisi, kalp – damar cerrahisi gibi mali getirisi yüksek olan özellikli sağlık hizmetlerinin büyük bölümünü özel şirket hastanelerine bıraktı. Şehir hastanelerini inşa etmek için geniş alanlara gerek duyulması, bu hastanelerin il merkezleri dışına yapılmasını zorunlu kıldı. Bu hastanelerin açılmasıyla birlikte şehir içindeki kamu hastaneleri kapatıldı ve nüfusun yoğun olduğu şehir merkezlerinde sağlık hizmetleri özel hastanelere bırakıldı. Bu nedenle, özellikle acil durumlarda hastaların kamu hastanelerine ulaşmasında büyük zaman ve yaşam kayıpları yaşanmaktadır.
Sağlık alanında özel sektörün bu derece ağırlıklı yer alması sağlığı kamusal bir hizmet alanı olmaktan çıkarmakla birlikte koruyucu sağlık hizmetlerinin de geriye itilmesine neden olarak halk sağlığını olumsuz etkilemiştir. Bunu yaşadığımız pandemi sürecinde de gördük. Sağlık hizmetlerini ağırlıklı olarak kamunun verdiği ülkelerde başarı oranı daha yüksek oldu.
Dünyadaki örneklerine baktığımızda bir ülke ne kadar gelişmiş ise sağlık hizmetleri harcamalarının GSYH’ye oranındaki kamunun payı o derece yüksektir.
EN TEMEL İNSAN HAKKI
Sağlık maddi durumu ne olursa olsun herkesin ihtiyacı olduğu zaman eşit (A: hakkaniyetli) olarak ulaşması gereken kamusal bir hizmet alanıdır ve sunulan sağlık hizmetleri üzerinden para kazanılması asla düşünülemez. Sağlık hakkı temel insan haklarındandır ve anayasal olarak güvence altındadır. İktidarların bunu göz önünde bulundurarak sağlığı ticari bir alana çevirecek düzenlemelerden uzak durması gerekirken maalesef AKP iktidarıyla birlikte ülkemizde sağlık, giderek kamusal hizmet alanı olmaktan uzaklaştı.
Önümüzdeki CHP iktidarında uygulayacağımız kamusal politikalarla sağlık hizmetlerinde kamunun oranını mutlaka yükseltecek ve halkımıza ücretsiz, erişilebilir, nitelikli sağlık hizmeti sunacağız…
=============================== Dostlar,
Değerli Meslektaşımız Dr. Fikret Şahin’in Cumhuriyet Gazetemizin 2. sayfasında makalelerine sıkça rastlamak çok sevindirici. Dr. Şahin salt bir klinik hekim (KBB uzmanı) olarak katkısıyla yetinmemekte, halen CHP Milletvekili ve Balıkesir Tabip Odası eski başkanı olması nedeniyle sağlık hizmetlerinin yönetimine, finansmanına, politikalarına bir Halk Sağlığı Uzmanı özeniyle eğilmekte. Ablası, saygın Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Hatice Şahin’in itkisi olsa gerektir (!).
Sağlık hizmetlerinin finansmanı, sağlık hizmet politikalarının belki de en kırılgan alanıdır.
Dünya genelinde bu sektörde harcamalar, rahatlıkla kestirilebilecek nedenlerle sürekli ve hızla artmakta, finansman kaynağı sağlanmasında pek çok ülke ciddi biçimde zorlanmaktadır. Türkiye de kuşkusuz bu ülkeler arasındadır. Hemen söyleyelim ki 2 temel belirteç söz konusudur bu sorunda :
1. Yoksul – emperyalizmce sömürülerek geri bıraktırılmış ülkelerde mutlak bir kaynak yetmezliği.
2. Orta – gelişmiş ülkelerde küresel kapitalizmin zorlaması ile kaynakların özellikle sağaltıcı (tedavi edici) alanda yozlaştırılmış biçimde verimsiz kullanımı.
Her 2 durumda da çözüm;
1. SAĞLIK HİZMETİ = TEMEL İNSAN HAKKI = KAMUSAL SORUMLULUK
2. Ussal (Rasyonel) sağlık politikaları ile KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE KESİN ÖNCELİK vermek.
Ülkemizde sağlık sektörü harcamalarına ilişkin de güvenilir – güncel veri yok. Bilgi çağında TÜİK, 2 yılda bir sağlık harcamaları istatistikleri yayınlamakta. Başlıca nedeni informal sağlık giderleri. YASED (Yabancı Sermaye Derneği) verileri ne yazık ki gerçeğe daha yakın. Örn. toplam sağlık gideri / GSMH oranını TÜİK, YASED’in yarısı dolayında veriyor; %5 ve %10 kabaca. Yani sağlıkta kayıtdışılık %50 dolayında
Bir abartı çabası var siyasal iktidarlarda; Sağlık giderlerinde gerçekte azalan / azaltılan kamusal payı saklama. Türkiye’de de sağlık giderleri için OECD standart yöntemleri kullanılmalı. İnformal sektör sınırlandırılmalı. 1. Öncelik kesinlikle koruyucu sağlık hizmetleri olmalı. Toplam ulusal sağlık gideri en az 3/4 (%75) kamusal olmalı ve ulusal gelir (GSMH) içinde payı %10’a yakın olmalı ve
Mutlaka daha adil bir gelir vergisi rejimi kurulmalı,
gelir dağılımı iyileştirilmeli.
Adil gelir vergisi rejimi kurulmazsa, sağlık giderlerinin artan kamusal finansmanı, eşitsiz vergi alınan ücretliden öbür kesimlere kaynak aktarımı olur; buna çok dikkat edilmeli! Ve bu durum gelir dağılımı adaletsizliğini örtük olarak daha da ağırlaştırır. Cepten finansman ise, arttığı oranda Afrika ilkelliğidir.
AKP tam da bu politikaları izlemekte, koalisyon ortağı tarikatlara ve yabancı ortaklarına sağlık sektöründe rant aktarımı temel görevi; sınır tanımaz tarikat kadrolaşması ile birlikte.
Öte yandan Ülkemizde “Şehir Hastaneleri talanı” başlı başına mayınlı tarla; kamu – özel metamorfik kurumlar bunlar ama salt şimdilik. Orta – uzun erimde kamu – özel ortaklığı, kamunun tümüyle dışlanmasını hedeflemekte. En az 25-30 yıl boyunca da kamudan bu kesime son derece yüksek (500 milyar Doları = yarım trilyon Doları aşkın!) kaynak aktarımı güvencesi ile. Sermayenin bugününü ve geleceğini, halkın bugünü ve geleceğini ipotek ederek güvenceleme süreci bu.
Belki de küresel kapitalizmin “an”ı sömürme ile yetinmeyerek sermaye birikimi sürecini geleceğe de güvenceli olarak uzatma post-modern vahşeti!
Devleti, halkının sırtında sopalı bir tahsildara dönüştürerek – indirgeyerek; 21. yy insanını çağcıl köle kılarak!
Türkiye’nin tapusu ve de tabusu olan Lozan Barış Antlaşması’nın 98. yılında vurgulayalım ki,
Web sitemizde Türkçe ve İngilizce Sağlık Ekonomisi / Health Economics pp (power point) yansıları var. Ayrıca bu dersleri, sağlık alanında Küreselleşme ile birlikte Tıp Fakültelerinde yaklaşık 25 yıl önce ilk kez bizim koyduğumuzu söylememize izin verilmesi ricamızla..
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik
Bu gün 23 Temmuz 2021 Cuma, saat 16:00’da TELE1’de olacağız.. / OLDUK…
Sağlık Bakanlığı’nın 22 Temmuz 2021 günü verileri aşağıda.
Günlük “resmi”, “yakalanabilen” olgu-vaka sayısı 10 bine dayandı, ölümler de 50’yi aşkın.
Nisan 2020’deki ilk dalga bunun yarısı kadardı günlük olgu-vaka sayısı bakımından.
28 Şubat 2021’de, 3. dev dalgaya neden olan akıl dışı açılım – saçılım kumarı başında günlük olgu-vaka sayısı 8424, ölüm ise 66 idi.
20 Mayıs’ta ise 9385 olgu-vaka sayısı saptanmıştı. 2 ay geriye savrulmuş bulunuyoruz!
ÜSTELİK; hızla aşılama yaparken!!??
Sağlık Bakanlığı bu işi tahterevalli oyunu ile karıştırdı.
Aşılama arttıkça olgu-vaka sayısının buna koşut azalacağını sandı!
Kezlerce uyardık, yok böyle bir Epidemiyolojik kural diye.
Tersine; hızla, yeterli ve gerçek toplumsal biyolojik/immünolojik düzeyine erişmeden bunun olanaksızlığını hep vurguladık.
Sağlık Bakanlığı neredeyse AŞI’yı tek büyülü çözüm olarak sundu.
Ve %70-80 yeterli olacaktı Dr. Koca’ya göre..
Bu konuyu da aydınlattık :
1. Aşılar + öbür önlemler birlikte
2. Ülke nüfusunun neredeyse tümünün aşılanması gerek; kağıt üstünde %70-80 yetmez.
Hep olduğu gibi, gecikerek de olsa Bakan Koca bu noktaya geldi.
Erdoğan halka aşı çağrısı yapmalı etkili biçimde dedik, Bayram iletisinde eh, yer aldı.
***
Sayısal (dijital) çağda, haftalık veriler en az 1 hafta geriden geliyor..
S. Bakanlığı “takvim haftası” dışında bir de “Epidemiyolojik hafta” olduğunu öğrenemedi.
Örn. 10-16 Temmuz haftasını 16 Temmuz akşamı açıklarsınız,
17 Temmuz günü de 11-17 Temmuz haftasını..
Bu çağda güncelliği kalmaya 1 hafta gerisinin bilgisinin çok anlamı yok, karşılaştırma ve gidişi (trendi) izleme dışında.
Peki, bu “Mavi Tablo” ne söylüyor, gerçekten mavi mi? 1 önceki haftalık tablo ile birlikte anlam kazanabilir :
Her 2 “mavi tablo” da yer alan tüm ölçütlerde (parametrelerde) “artış” var! Hasta havuzu büyüyor, oysa küçülmesi gerek salgını denetim altına almak için.
1 Temmuz 2021’de başlatılan ekonomik – politik – turistik – popülist ve de AKP’vari alaturka ama Epidemiyolojik – Bilimsel temelli olmayan 4. açılım – saçılım kumarı acı meyvelerini hemen vermeye başlamış. 1 Temmuz 2021 açılımını izleyen 2 hafta sonunda ise eğilim (trend) artık net! 19 Temmuz 2021 tarihli bir tweet iletimiz aşağıda..
Sağlık Bakanlığının Güncel aşılama verileri şöyle (23.7.21, 14:28):
Toplam Yapılan Aşı Sayısı : 64.857.301
1. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 39.225.335
2. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 21.914.936
Pekiiii; bunca “hızlı – başarılı” aşılamaya karşın neden olgu – vaka sayıları artışı da bunca “hızlı – başarılı” ??Bu sorunun birçok yanıtı var.. En başta geleni hedef nüfusun 90 milyon yerine 61 milyon alınması. Dolayısıyla ilan edilen aşılama oranlarını 1/3 eksik okumalı.
Şu dakikada Bakanlık, Türkiye aşı haritasını illerde yapılan aşı dozu sayısı ile veriyor hala!
Doğu – Güneydoğu, Aksaray hala kıpkırmızı ve %50’nin altında; bunu mu saklıyorsunuz?
Haa, başarı göstergesi uygulanan aşı dozu sayısı ise, hedef nüfusun ne oranda aşılandığı değil ise, bu 2. veriyi halktan saklamak istiyorsanız o bölge insanlarımızı nasıl teşvik edeceksiniz?
Dahası, Kovit-19 etkenine ve çok sayıda varyantına, çok çok bulaşıcı taze varyant Delta’ya derdinizi nasıl anlatacaksınız?
“Yapma etme virüs kardeş….” diye başlayıp, “..baaak 65 milyon doza yakın aşılama yaptık..” diye mi sürdüreceksiniz?!
Şunu unutmayalım, Epidemiyolojik bağlamda anlamlı olan kağıt üstündeki aşılama oranı değildir. Nitekim bu kaydi oranlar büyürken salgın da tırmanıyor! Önemli / belirleyici olan, bulaşıcı hastalık etmeninin girdiği toplumda insanların ne oranda GERÇEK BİYOLOJİK – İMMÜNOLOJİK BAĞIŞIK olduğudur..
İşte özlenen, erişilmeye çalışılan GERÇEK TOPLMSAL BAĞIŞIKLIK ülkemizde hala 1/4 düzeyindedir, % 25’lerdedir. Halkın %75’i ya da 3/4’ü hala biyolojik bağışık değildir! Bulaş hızını belirleyen bu orandır. Tersini savlayacak olursanız, kağıt üstünde yükselen aşılama hatırı sayılır aşılama oranlarına karşın salgının neden durdurulamadığını, hatta arttığını açıklamak zorunda kalırsınız. Ve sorarlar :
AŞILARINIZ NE ÖLÇÜDE ETKİLİ, ÇOK MU AZ ETKİLİ, ETKİSİZ Mİ?
Tanrı Türk’ü, üstelik Müslüman olduğu halde artık korumuyor mu, yoruldu mu, bıktı mı,??
***
Aşağıdaki grafik ne söylüyor??
Türkiye, milyon nüfus başına doğrulanmış toplam olgu – vaka sayısı bakımından Dünya’da 5.!
Son çizim : 4. Dalga tırmanıyor!
Ne yapmalı ??
Aşı + toplumsal korunma + bireysel korunma + sorumlu sosyal devlet!
Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye) www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik