Etiket arşivi: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

KEMALİZM’İN BAŞÖĞRETMENİ Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı

 

KEMALİZM’İN BAŞÖĞRETMENİ
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı


Güngör Berk
ADD BDK Üyesi

Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999’da, Atatürk Cumhuriyeti’nin düşmanları tarafından öldürüldü. O’nun öldürülmesi Cumhuriyet’in Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünü, bağımsızlığını, Demokrasiyi ve Kemalizm’i hedef alan bir eylemdi. Akan zaman içinde
bu cinayetin üzerinden on altı yıl geçti.

ahmet_taner_kislali

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı
10.7.1939 – 21.10.1999

Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Kemal’i en iyi anlamış bir Cumhuriyet aydınıydı. Ülkemizin “çağdaşlaşmak” mücadelesinde yerini almış cesur ve kararlı bir Kemalist’ti. Kemalizm’in bir baş öğretmeniydi. Duygu yüklü “İki Türk’ün Ölümü” kitabının yazarı Sıtkı Uluç’un anlatımıyla:

“Ahmet Taner Kışlalı, Tokat’ın Zile ilçesinde, 1939 yılında doğdu. Mehmet Ali ve Mahmut’tan sonraki oğuldu. Babası Ziraat Bankası veznedarı Hüsnü Bey, annesi ilkokul öğretmeni Lütfiye Hanımdı. Lütfiye Hoca, on altı yaşında ve Millet Mektepleri’nden başlayarak, eğitim ateşini yoksul Anadolu’ya taşıyan bir Cumhuriyet öğretmeniydi. Yaşamı Zile, Nizip, Kilis’ten Ankara’ya uzanan kırk dört yıllık uzun bir yürüyüş oldu. “Hep genç kalarak yaşlandı, Kemalist bir devrimci olarak, kendini hep yenileyerek, çağını anlama çabası içinde, torunları ile bile arkadaşlık kurmayı başararak…
21 Ekim 1999’da yaşama gözlerini kapayıncaya kadar.”

Ahmet Taner Kışlalı Kilis’te Ortaokulu, İstanbul’da Kabataş Lisesi’ni, Ankara’da
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Fransa’nın başkentinde, Sorbonne’da doktorasını yaptı ve Türkiye’ye döndü. Hacettepe Üniversitesi’nde Siyaset Sosyolojisi alanında öğretim üyeliğine başladı. Fransa’da doktorasını yaparken, 1966 sonbaharında tanıştığı, hep güler yüzlü, neşeli, cana yakın, en önemlisi de çok doğal, sevgiyi saklamanın değil, dışa vurmanın erdemine inanan Nicole’le evlendi. Nicole, evliliğinin 2. yılında hem Türk hem de Müslüman Nilgün oldu. Altınay ve Dolunay adlı 2 kızları dünyaya geldi. Nilgün “olağanüstü bir Türk olarak, Türkiye’nin olağanüstü koşullarında yaşadı” ve 9 Eylül 1995 de, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ihmalinden kaynaklanan bir trafik cinayetine kurban gitti.
Ankara’da Türk bayrağıyla toprağa verildi.

Ahmet Taner Kışlalı askerlikten sonra, YÖK nedeniyle, Hacettepe Üniversitesi’nden
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçti. 1971-77 yıllarında Yankı Dergisi’nde yazardı.
1977’de toplumcu, devrimci, halkçı rüzgârı yakalayan Cumhuriyet Halk Partisi’nde
Ecevit kontenjanından milletvekili ve 1978’de Kültür Bakanıydı. 12 Eylül karşıdevriminden sonra ise Ankara İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi… “Eşini trafik kazasında yitirdiği günün ertesinde bile, kolu sarılı derse giren demokrat öğretmen…” Bilime, ülkeye, öğrencilere adanan yıllar…

1991 sonunda Cumhuriyet Gazetesi’ne “Haftaya Bakış” yazıları… Yazdığı kitaplarla
yurt içinde ve dışında tanınması… Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nce Anadolu’nun yüzlerce köşesinde düzenlenen toplantılarda yaptığı konuşmalar. 1996 Mayısında, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konuğu olarak geldiği Fethiye’deki konuşması da bunlara dahil…  Ulusalcı, laik, Kemalist güçlere özgüven aşılama. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan yardımcılığı… 1997’de ikinci eşi Nilüfer Kışlalı’yla evliliği.
22 Eylül 1999’da kızları Nihan Nur’un doğumu.

21 Ekim 1999, saat 09:28… Cumhuriyet Gazetesi’ne “Kınıyorum” başlıklı yazısını fakslayış. Saat 09:35, eşini ve minik bebeğini kente indirecek, sonra derse girecek. “Nilüfer”, dedi, “ben arabayı ısıtayım, 2-3 dakika sonra gelirsiniz.” Çok neşeli bir sabahındaydı. Evden çıktı,
saat 09:40.. arabasına yerleştirilmiş bir bombayla O’nu da öldürdüler. O’ndan önce öldürülen “Anadolu Aydınlanması’nın öncü aydınları” gibi, çağdaşlaşma yolunda Türkiye’ye ve
Türk insanına yaptığı katkılar yüzünden katledildi.

Ahmet Taner Kışlalı, 23 Ekim 1999’da Ankara’da, puslu bir günde, törenle toprağa verildi. Cenaze törenine Anadolu’nun her köşesinden, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e inanan binlerce insan gelip katıldı. Onların yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’nden olanlar da aynı tepki ve duyarlılıkla törende yer aldılar.

2000 yılında yapılan operasyonlarla Hizbullah Örgütü ve bu örgütün uluslararası terör eylemleri içinde bulunan İran’la bağlantısı büyük ölçüde ortaya çıkarıldı. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’yı öldüren, “Kudüs Ordusu” adlı örgütün yöneticileri İran’a kaçsa da tetikçileri yakalandı. Bu tetikçiler Umut Davası’nda yargılandı, mahkûm oldular; ama yıllar içinde yasalarda yapılan değişikliklerle bugün hepsi dışarıda.

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki:

“Kemalizm Batının desteğiyle değil, Batıya rağmen bir uygarlaşma hareketidir. Cumhuriyetin temelinde yatan felsefe insancıldır, ilericidir. 21. yy’a ışık tutacak niteliktedir. Ama o Cumhuriyetin valisi, kaymakamı, polisi ve de Milli Eğitimi
o felsefenin yandaşı mıdır? Cumhuriyeti mi yeniden tanımlamalıyız,
yoksa tanımına ters düşenleri mi Cumhuriyet yönetiminden ayıklamalıyız?”

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki:

“Bugün susan yarın konuşamaz. Demokrasi zor kazanılır, kolay kaybedilir.
Ve tarih kendinden ders almayanları asla affetmez” İlericilik insanları bölmekten değil, bütünleştirmekten geçer. Bölünen kolay yem olur. Avrupa feodal beyliklerden ulusal yapılanmaya geçmişti. Şimdi de uluslararası bir bütünleşme çabasında. Ama
Yeni Dünya Düzeni’nin bazı güçlüleri, kendileri bütünleşirken başkalarının bölünmesini çıkarına uygun buluyor.

Laiklik, Dini değil; din adına baskı yapmak, zor kullanmak isteyenleri devre dışı bırakmak anlamına gelir. Eğer Devlet Atatürk düşmanlarına destek olmaktan vazgeçerse, benim geleceğe yönelik hiçbir kuşkum, endişem yok. Tarihin gelişimi, Kemalizm’in ilkelerinin doğru olduğunu kanıtlar yöndedir.

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki:

“Kemalizm ne Atatürk’ün bekçiliğidir, ne de 1920 koşullarında yapılmış olanların toplamıdır. Kemalizm demokratik toplumcu öze sahip, sürekli devrimcilik ilkesine dayalı bir çağdaşlaşma ideolojisidir. Kemalizm geleceğin öncülüğüdür. Türkiye bugün çok zor bir dönemden geçmektedir. Çıkış yolunun ilkeleri bellidir. O ilkeleri paylaşanların demokratik birlikteliği, yozlaşmış yapıların yıkılmasına, devletin ve toplumun
yeniden sağlığına kavuşmasına yetecektir. Gün, karanlığa karşı güçlerin örgütlenmesi
ve dayanışması günüdür. Ülkenin içinde bulunduğu ortamdan endişe duyan herkesin, konumu ne olursa olsun, mutlaka yapabileceği bir şey vardır.”

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki:

“Siyaset biliminin bize öğrettiği bir gerçek var : Kendi kendilerini yönetemeyenler, kendilerini başkalarının yönetmesine davetiye çıkarırlar.”

Ahmet Taner Kışlalı, bizim için düşünceleriyle yaşamaya devam ediyor. Işıklar içinde yatsın.

======================================

Dostlar,

Acılı bir gün daha.. Aradan 16 yıl geçti ama acısı yüreğimizin derinliklerinde hükmünü yürütmekte hala.. Çooook yakın dostumuz, ağabeyimiz, dava arkadaşımızdı..
Bütün kitaplarını okumuş, ADD Edirne Şubesş Başkanı iken kendisini Edirne’ye knferanslara, TV programlarına davet etmiş, İzmir’de, Antalya’da, Ankara’da ADD etkinliklerinde birlikte olmuştuk.. Kızı Dolunay ve o tarihte damadı Sıtkı Uluç Belçika’da (2004) verdiğimiz konferanslarımıza destek olmuşlardı.

Bu yazının yazarı ADD Bilim Danışma Kurulu Üyesi Sn. Gümgör Berk de Fethiye ADD’den kadim dostumuzdur. Kendilerinin özverili ve çok başarılı ADD Fethiye Şubesi Başkanlığı’ndan birçok çağrı almış ve Fethiye TV konuşmalarımızla birlikte aşağıdaki konferanslarıı vermiştik..

  1. Kuşatılan Türkiye (Görsel Konf.) Fethiye ADD, 27.01.02
  2. Binyıl Başında Tarihsel Bir Muhasebe Fethiye TV (Kanal F) 27.01.02
  3. Türkiye’nin Güncel Sorunları ve Atatürkçü Düşünce Fethiye, Lise Öğrencilerine,  29.01.03
  4. Türkiye’nin Güncel Sorunları ve Atatürkçü Düşünce Fethiye, İlköğr. ve Lise Öğrenc. 29.01.03
  5. Aydın Cinayetleri : Türkiye Nereye Savruluyor ? Fethiye / Muğla ADD 29.01.03
  6. Türkiye’yi Kuşatan Sorunlar : Bir Ufuk Turu. Fethiye TV (FRT) 29.01.03
  7. Emperyalizmin Kuşatmasındaki Türkiye Ne Yapmalı? Fethiye TV (FRT) 16.01.05
  8. KüreselleşTİRme ve AB Serüveni Türkiye’yi Nereye Sürüklüyor? Fethiye ADD 16.01.05

Çok değerli Güngör Berk dostumuz şimdilerde ADD Bilim Danışma Kurulu üyesi..

Sayın Berk’in yukarıdaki yazısının içeriğine tümüyle katılıyor ve 16 yıl önce bu gün ölümsüzlüğe uğurladığımız Ahmet Taner KIŞLALI önderimizi özlem ve şükranla,
saygı ile selamlıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
21 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ÇYDD Ankara Şubesi 24. Yılında Anıtkabir’de..

CYDD1

 

ÇYDD Ankara Şubesi 24. Yılında Anıtkabir’de..

 

 

Değerli Üyelerimiz,

Her zaman el ele olduğumuz Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Ankara Şubesinin 24. yaşını kutlayacağız.

10 Ekim 2014 Cuma günü, saat 11:00’de Anıtkabir’de
ÇYDD ile Ata’ya saygı duruşunda buluşacağız.

Bütün üyelerimizi, bütün yurtseverleri bekliyoruz.

Dil Derneği Yönetim Kurulu

============================================

Dostlar,

Biz çağrıya uyacağız..

Sizi de bekleriz..

Sevgi ve saygı ile.
10.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ YENİ DÖNEM ÇALIŞMALARI BAŞLIYOR..


ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ YENİ DÖNEM ÇALIŞMALARI BAŞLIYOR..


Dostlar
,

Bizim de üyesi olduğumuz ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ 2014-15 eğitim-öğretim yılı etkinliklerini bu Cumartesi, 27 Eylül 2014 günü başlatıyor..

Bilindiği gibi her hafta Cumartesi günleri saat 14:00 – 16:00 arasında yürütülen Cumartesi Konferansları artık bir Ulusal Eğitim Derneği klasiği oldu.

Bu konferanslar sayısal olarak çok izleyici toplayamıyor ne yazık ki.. Derneğin salonuna gelen ortalama 30 – 40 dolayında katılımcı oluyor. Oysa çok nitelikli ve ülke sorunlarına anlamlı katkılar veren içerikler paylaşılıyor ve tartışma – katkılar oluyor bu oturumlarda..

Zor bir döneme giriyoruz.. AKP ülkemizi hiç ama hiç iyi yönetemiyor.
Her bakımdan ciddi, ağır sorunlarla boğuşuyoruz. Tüm yurtseverleri ağır bir yıl bekliyor..
Eğitim alanında da sorunlar giderek ağırlaşıyor. Bunlar bir yana, AKP, Türbanı ilköğretim 5. sınıfından başlatmak üzere yönetmelik değişikliği yapıyor ve ülkeyi gerçek gündeminden koparmak istiyor. Bir yandan da utanmaz bir dinci sömürü sürdürülüyor.
Bu konuyu sitemizde kapsamlı yazdık; bakılmasını dileriz..

Türban İlkokul 5. Sınıfta Başlayabilecek; YAŞASIN AKP!
(http://ahmetsaltik.net/2014/09/24/27491/
)

*****
Çalışkan, özverili ve üretken Genel Başkanımız Sn. Nazım Mutlu‘nun yeni dönem iletisi aşağıda :

**********

Yeni Dönem Etkinliklerimiz Başlıyor 

Ulusal Eğitim Derneği Genel Merkezinin yaz dinlencesi nedeniyle ara verdiği çeşitli etkinlikler dizisi, yeni öğretim yılının başlamasıyla yeniden yaşama geçiyor.
Derneğin geleneksel etkinliklerinden olan Cumartesi Konferansları, 27 Eylül günü
Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak’ın verdiği “21. Yüzyılda Eğitimde Yeni Paradigmalar: Eğitimden İş Yaşamına Geçiş” konulu konferansla başlayacak. Kurban Bayramına denk gelen 4 Ekim’de yapılamayacak olan konferanslar, sonraki haftalarda sürecek.

Ekim ayı içinde yapılacak etkinlikler arasında, 15 Ekim 2008’de yitirdiğimiz
Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anma günü yer alacak. Ulusal Eğitim Derneğiyle birlikte
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED) ve Yeni Umut Yayınlarınca düzenlenecek “Dağlarca 100 Yaşında” konulu, 15 Ekim Çarşamba günü Ankara Üniversitesi
ATAUM konferans salonunda saat 14.30’da başlayacak anmada Prof. Dr. Cahit Kavcar, Münevver Oğan, Zekeriya Kaya ve Nazım Mutlu’nun yapacağı Dağlarca’yla ilgili konuşmalarla birlikte MÜZED, Dağlarca’nın bestelenmiş şiirlerinden örnekler sunacak.

Derneğimizle birlikte Dil Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şubeleriyle Toplumsal Dayanışma Gönüllüleri Derneği, Bilim ve Ütopya Kooperatiflerince ortaklaşa düzenlenen “Okuryazarlık Çalıştayı” ise 17 Ekim Cuma günü, Türkiye Barolar Birliği’nin Balgat’taki binasında yapılacak. Saat 09:30’da başlayacak, “Eğitim Politikalarımız Nasıl Olmalı?” ve “Demokratik Kitle Örgütlerinin Eğitim Alanındaki İşlevleri”nin ele alınacağı iki oturumlu Çalıştay, oluşturulacak öneriler dizisi ve sonuç bildirgesiyle sona erecek.

Öte yandan Dernek Genel Merkezi, üye ve çevresini 25 Ekim Cumartesi günü
saat 10.00-12.30 arası bir kahvaltıda (Park Bulvar, Atatürk Bulvarı, No 105, Kat 1) buluşturacak. Yönetim Kurulu üyesi Nilgün Ozan’ın geçen yıl başlattığı
kültürel-sanatsal etkinlikleri izleme kapsamında üyeler, ilk olarak 24 Ekim akşamı Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nde “Nereye?” adlı tiyatro oyununu izleyecek.

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ    

****************

Evet dostlar,

Çok etkili  ve doyurucu, coşku veren bir başlangıç değil mi??

Başta Sn. Genel Başkan Nazım Mutlu olmak üzere, emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür edelim ve omuz verelim lütfen..

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
Sevgi ve saygı ile.
24 Eylül 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

SOMA Maden Kazası Nedeniyle Ortak Basın Açıklaması

SOMA_.siyah_kurdela_13.5.14SOMA Maden Kazası Nedeniyle Ortak Basın Açıklaması

KAMUYOUNA

Dün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin
en büyük felaketlerinden birini yaşadık ve ne yazık ki, 200’den çok işçimizi Soma’da yaşanan maden kazasında yitirdik, onlarca da
yaralımız var. Tüm Ulusumuza ve emekçilerimizin yakınlarına başsağlığı diliyor,
acılarını paylaşıyoruz.

Bilmeliyiz ki, Türkiye`de meydana gelen iş kazalarının tamamı önlenebilir niteliktedir ve bu nedenle yaşananlar aslında “iş kazası” değil “iş cinayeti” dir.

Maden kazalarındaki ölümlerde Avrupa birincisi olmamız ve daha önceki
maden kazaları incelendiğinde görülmüştür ki, bu tür kazalardaki ölüm nedenleri; sektörün piyasaya terk edilmesi, denetimsizlik, kaçak madencilik,
taşeronlaştırma ve üretim zorlamalarıdır.

Bu nedenle Hükümet ölümlerden 1. derecede sorumludur.

Ayrıca, Soma’daki iş kazalarının incelenmesi için ana muhalefet partisince
23 Ekim 2013′te TBMM’ye verilen araştırma önergesi aylarca bekletildikten sonra
29 Nisan 2014′te gündeme alınmış, ancak siyasal iktidarın oylarıyla reddedilmiştir.

Reddedilmesi doğaldır;
çünkü 12 yıldır emek düşmanı bir anlayış bu ülkede iktidardır.

Doğaldır, çünkü ülkemiz yalnızca bu iktidar döneminde işçiler için “güzel öldüler” diyen bir Çalışma Bakanı görmüştür.

Siyasal iktidari uyarıyoruz                 :

Çağdışı anlayışlar terk edilerek, akıl ve bilimin rehberliğinde, sektörde gerekli önlemler alınmalı, sermayenin değil, emekçilerimizin sağlıklı ve güvenli yaşam haklarını
birinci öncelik olarak gören bir anlayışla yasal değişiklikler yapılmalıdır.

Bu tip sektörlerde özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamaları son bulmalıdır.

Denetim mekanizmaları artırılmalı, müfettişler üzerinde varsa siyasal baskılar kaldırılmalıdır.

  • Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile
    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız olmak üzere
    tüm sorumlular bir an önce 

istifa etmelidir!

Tekrar tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz.

Atatürkçü Düşünce Derneği
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Eğitim -İş
Müzik Eğitimcileri Derneği
Ulusal Eğitim Derneği
Türkiye Emekli Subaylar Derneği

Enerji ve Maden İşçilerinin Haklı Mücadelesini Destekliyoruz


Dostlar
,

Maden-İş ve TES-İş Yatağan Şubelerinin enerji ve maden işçilerinin
Ankara’ya yürüyüşlerinin Muğla’da polis tarafından tüm yasalar çiğnenerek engellenmeye çalışıldığını ibretle ve dehşetle izliyoruz..

Bu çırılçıplak FAŞİZMDİR!

Otobüsler akıl dışı tuhaf gerekçelerle engelleniyor, sürücüleri gözaltına alınıyor, ruhsatlara al konuyor, işçilerin kimlikleri alınıyor vs..
Kadın ve çocuklar da ortalıkta; otobüslerden indirilmiş durumdalar..

AKP artık resmen ve iyice saçmalıyor ve hukuku bir kez daha ayaklar altına alıyor.
Olup bitenlerden hiç ders almışa benzemiyor..

Artık aklını başına alması gerek.. Polis – jandarma (Kolluk), bu tür yasal ve uluslararası hukuk ve Anayasa tarafından da (AİHS md. 11 ve Anayasa md. 34) apaçık tanınan
bir hakka zor kullanarak engel oluyor..

Oysa Kolluğun görev tam da tersi!

Yurttaşın bu tür eylemleri YA-PA-BİL-ME-LE-Rİ için gerekli güvenlik önlemlerini almak.

Adı üstünde “güvenlik” güçleri..

  • AKP’nin artık Türkiye’yi normalleştirici adımlar atması gerek..

Yatağan işçileri eşleri ve çocukları ile birlikte gecenin karanlığında YÜ- RÜ -YOR -LAR!

Böyle bir tablo İNSANLIK TARİHİNE GEÇER.. Mahatma Gandhi’nin yürüyüşü gibi..
MAO ve 300 bin yoldaşının 15 yıl süren uzuuun mu uzun yürüyüşü gibi….

Tarih aktörleri yazar ve hükmünü verir; seçim sandığını beklemez ve onun sonucuna da bakmaz.. Başbakan R.T. Erdoğan da artık kendine gelmeli ve ikide bir
30 Mart (2014) seçimini göstererek halkla dalga geçmemelidir..

Siyasal iktidar, Demokrasinin tüm kurum ve kurallarını gecikmeden yaşama geçirmek zorundadır..

Yarın çoook geç olabilir..

  • Ernst Hemingway’in çanları kulaklarımızı sağır ediyor..

AKP’nin yurtsever milletvekillerinin artık ağırlıklarını koyarak
sağduyu ile, sonu karanlık ve de kanlı olabilecek bu akıl dışı gidişe
“dur” demeleri kaçınılmaz olmuştur..

Vebali çoook ağırdır..

Sevgi ve saygı ile.
24 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

Yatagan_iscileri1


Enerji ve Maden İşçilerinin Haklı Mücadelesini Destekliyoruz

Maden-İş ve TES-İş Yatağan Şubeleri

öncülüğündeki enerji ve maden işçileri,
Muğla’daki termik santral ve kömür ocaklarının
özelleştirilmesine karşı savaşımlarını sürdürmektedir.

İşçiler; iktidarın özelleştirme inadından vazgeçmemesi durumunda,
23 Ocak 2014 perşembe günü Yatağan’dan Muğla’ya yürüyeceklerini
ve buradan hareketle, özelleştirme ihalesine son teklif verme tarihi olan
24 Ocak 2014 Cuma günü Ankara’da olacaklarını açıklamıştır.

Yatagan_direnisi

Vatan, Cumhuriyet ve Emek birlikteliği;

enerji ve maden emekçilerinin haklı mücadelesinin yanındadır
ve iktidara, termik santraller ve kömür ocaklarının özelleştirilmesinden vazgeçilmesi çağrısında bulunmaktadır.

Gün; soygun düzenine karşı çıkma ve dayanışma günüdür.
Bu nedenle;

Emekten yana,
Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya, soygun ve talana karşı olan,
yolsuzluk ve rüşvet düzenine karşı sesini yükseltecek
tüm halkımızı ve örgütleri,
emekçilerin direnişine destek vermeye çağırıyoruz.

24 Ocak Cuma günü saat 10.00 da Toros Sokak Sıhhıye’de
Muğla’dan gelen işçilerimizi karşılayalım.

EMEĞİ KORUMAK, VATANI VE CUMHURİYETİ KORUMAKTIR.

VATAN CUMHURİYET VE EMEK BİRLİKTELİĞİ

Atatürkçü Düşünce Derneği
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Engelliler Konfederasyonu
Memleket Sevdalıları Derneği
Müzik Eğitimcileri Derneği
Tüketici Hakları Derneği
Türkiye Gençlik Birliği
Ulusal Eğitim Derneği

Yatagan_iscileri_Ankara'da_23.1.14

Sevgi ve saygı ile.
24 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Siyasi iktidar ülkeyi yönetememektedir!


VATAN – CUMHURİYET ve EMEK BİRLİKTELİĞİ BASIN AÇIKLAMASI
İKTİDAR ÜLKEYİ YÖNETEMİYOR

Ankara, 28 Aralık 2013

Siyasi iktidar ülkeyi yönetememektedir!
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları mahkemeye düşmüş, iktidarın yargıya müdahalesi hukuku işlemez hale getirmiştir.

17 Aralık’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca; bazı bakanlar, çocukları, siyasetçiler,
iş adamları ve bürokratların adlarının karıştığı büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu başlatılmıştır.

Operasyonda isimleri geçen bakanlar, hükümetten ayrılmak zorunda kalmışlardır.

Aynı zamanda milletvekilliğinden de istifa eden bir bakan ayrılırken, yaptığı işlemlerin talimatını başbakandan aldığını belirterek, “vatanın ve milletin rahatlaması için” başbakanın da istifa etmesi gerektiğini söylemiştir.

Büyük boyutlu yeni bir yolsuzluk soruşturması için savcılığın verdiği talimata
İstanbul Emniyetinin uymadığı, bizzat savcının açıklamasından anlaşılmıştır.
İlgililer, “anayasal suç” işlemektedir.

İktidar, yargıya açıkça müdahale ederek soruşturmaları engellemektedir.

Söz konusu soruşturmaların, hukuk kuralları çerçevesinde, her türlü müdahaleden uzak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Rejimin, temel işleyiş kuralı olan kuvvetler ayrılığına uymamak ve anayasal kurumların -iktidarın söylemiyle- “savaş” haline geçerek karşı karşıya gelmesi, durumu “rejim krizine” dönüştürmüştür.

Bu krizi aşmanın ilk yolu, iktidarın emaneti millete iade etmesidir. Çünkü, emaneti kötüye kullanmış, anayasal düzeni işlemez hale getirmiştir.

Yaşanan süreç, yalnızca “iktidar-cemaat çatışması” değildir. Baskıyla gizlenen gerçekler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunu sağlayan, meydanlarda kendisini gösteren
halkın iradesidir. 

Meydanlarda isteklerini haykıran halk, ülkeyi yönetemeyen iktidarın gidişini hızlandırmıştır.

Halk, mevcut iktidarın alternatifi olarak emperyalizmin güdümünde bir yönetimi görmek istememektedir.

Önemli olan; vatandan, cumhuriyetten ve emekten yana; hukuk ve demokrasi kurallarını işletecek bir yönetimin önünün açılabilmesidir.

Siyasi Partiler, Demokratik Kitle Örgütleri, Sendikalar ve Meslek Odaları başta olmak üzere tüm kurum ve kişileri, bu hedefin gerçekleşmesi için ortak çaba göstermeye çağırıyoruz.

Saygılarımızla.

VATAN – CUMHURİYET ve EMEK BİRLİKTELİĞİ

Atatürkçü Düşünce Derneği, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu,
Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Engelliler Konfederasyonu, Memleket Sevdalıları Derneği,
Müzik Eğitimcileri Derneği, Tüketici Hakları Derneği,
Türkiye Gençlik Birliği, Ulusal Eğitim Derneği

TÜRKİYE NEREYE? QUO VADIS TURKIYE ?


TÜRKİYE NEREYE?
YA DA BUNLAR KİMİN ESERİ…

portresi

 
Dr.Alper AKÇAM

 

 

HABER: “Suriye’de iç savaşın başlangıcından beri Ege Denizi de bu korkunç savaşın cephelerinden biri olmuş durumda… Suriyeli aileler taş taş üstünde kalmayan ülkelerinden kaçmak, Avrupa’ya ulaşmak için Ege Denizi’ni çare olarak görüyor. Tekneye binebilenler şanslı olanlar… İster inanın ister inanmayın bazen bir şişme botla Yunan Adaları’na ulaşmaya çalışıyor kaçak Suriyeliler… Çoğu zaman da yeni bir yaşam ümitleri Ege’nin mavi sularında son buluyor… Şu ana dek toplam kaç kişinin Ege Denizi’nde yaşamını yitirdiğini kestirmek çok güç… Yetkililer savaşın başından bu yana bu rakamın 500’e yaklaşmış olabileceğini söylüyor.” 

Fotoğraftaki 3 kardeş de bu korkunç rakamın içinde…

suriyelicocuklar

 

 

 

Bu çocukların günahsız yüzlerinden vicdan azabı duymayan çirkin politikacılara yazıklar olsun!

SURİYE’de iç savaşın başından beri yüz binlerce kişi öldü, milyonlarca kişi evini barkını terk etti.

Bir zamanlar dostumuzdu Suriye… 700 km’lik sınırımız güvenli, sınır illerimiz barış içinde idi. Bugün Hatay’ın, Ceylanpınar’ın, Reyhanlı’nın gireni çıkanı belli değil.
Paralı askerler, El Nusra militanları kol geziyor.

Suriye tarafındaki birçok kasaba PYD denetimine geçti.

HABER 26 Temmuz 2013, Cuma): “Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı farklı tugay ve birliklerden 70 komutan Gaziantep’te bir araya geldi. Bülbülzade Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın düzenlediği toplantıya Özgür Suriye komutanlarının yanı sıra ilim adamları da katıldı.”

Suriye’de çarpışan taraf olan ve Reyhanlı patlamasından Türkiye’nin
güney illerinde yaşanan birçok olayda üzerinde kuşkular bulunan bir savaş örgütünün toplantısı neden Türkiye’de yapılıyor?

Bu ülkede, kızları okutmaya, öğrencilere burs vermeye çaba gösteren
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden güzelleştirme derneklerine,
meslek odalarına dek birçok demokratik kuruluş savcılık izlemlerinden,
maliye denetimlerinden, polis baskınlarından yakasını kurtaramazken,
adı savaşla anılan bir yabancı güç ve bu güce ev sahipliği yapan
bilmem ne vakfıyla ilgili bir soruşturma neden yapılmıyor.

Nasıl bir hukuk devletinde yaşıyoruz?  

Bu tablo kimin eseri? Yalnızca savaş çıkararak bölgeye egemen olmak ve
yer altı-yerüstü zenginliklerine konmak isteyen Batılı ülkelerin mi?

Suriye tarafında yüksek binalarda dalgalanan PYD bayrakları için,
“Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar verecek oldubittileri kabul edemeyiz.” diyen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, kimleri güldürmek istiyor acaba?

HABER: TRT 1’in iftar programına konuk olarak katılan tasavvuf düşünürü
Ömer Tuğrul İnançer, gebe kadınlar hakkında yaptığı yorum ile şaşırttı

TRT 1 ekranlarında iftar saatlerinde yayınlanan ‘Ramazan Sevinci’ programı tasavvuf düşünürü ve avukat olan Ömer Tuğrul İnançer’i konuk etti.
Programda Şeyh Vefa’nın menkıbelerinden bahseden İnançer, gebe kadınlar hakkında yaptığı sert yorum ile herkesi şaşırttı.

“BUNUN ADI TERBİYESİZLİKTİR” dedi!”

Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet televizyonunun konuk “Düşünür”ü öfkeliydi de…
Bir dövmediği kaldı gebe olup sokağa çıkanları…”

HABER: Turgutlu Çaldağı’nda sülfürik asitle nikel madeni çıkarılması…
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU’nun verdiği izinle 200.000 ağaç katledilmiştir. Maden şirketi için 1.000.000 ağacın daha kesileceği
ifade edilmektedir.

Atatürk Orman Çiftliği’ni (AOÇ) yapılaşmaya açarak yok etmek için uğraşanların başında gelen AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in AOÇ’de yok ettiği ağaç sayısının 10 bine yakın olduğu resmen açıklandı.

Atatürk’ün adını taşıyan aynı yeşil alanda Başbakanlık binası yapımı için kesilen ağaç sayısı da 3.000!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk Orman Çiftliği’ne (AOÇ) yaptıracağı Beyaz Saray benzeri Başbakanlık binasına ilişkin çalışmalar gizli bir biçimde sürdürülürken, sarayın yapılacağı alandaki Orman Genel Müdürlüğü (OGM) binalarının tümünün yıkıldığı, onlarca dönümlük alanda büyük bir ağaç katliamı yapıldığı uydudan belgelendi.

Orman Mühendisleri Odası’nın ağaç kesimini fotoğraflayarak belgelediği arazide inceleme yapmak isteyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kendilerine giriş izni verilmeyen araziye adeta uydudan indi. Şube, bir uydu şirketiyle anlaşarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ak Saray” olarak da nitelenen
Başbakanlık binasını kurmak istediği arazinin fotoğraflarını çektirdi.”

HABER: “Başbakan Barbaros’tan geçerken yol kenarında duran gençler
yere tükürdükleri gerekçesiyle gözaltına alındı.”

HABER: “TÜRKİYE’DE YARGI DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMA USTASI

Gezi Parkı eylemleri sırasında “İstanbul kurtarılmıştır” diyen Levent Kırca’yı
hedef alan Başbakan Erdoğan’ın, partisinin grup toplantısında

“Asla cezasız kalmayacak, bunun hesabını vermesi lazım.”

sözleri üzerine yargı harekete geçti. Savcılık tarafından Levent Kırca hakkında soruşturma açıldı.”

Başbakan’ın demeçlerini ve dudak hareketlerini izleyen, 12 Eylül 2010 Referandumu’nun eseri bir yargı sisteminin varlığı her şeye tuz biber ekiyor.

Tüm bunlar Türkiye’nin nasıl bir yol haritası üzerinde bulunduğunun birkaç işareti.

Bu yol haritasının ABD’den, AB’den başlayan kapitalist-emperyalist kamp mimarlarına, Türkiye’deki uygulayıcılarına denecek çok fazla bir şey yok.
Onlar tarihsel işlevlerini yerine getiriyorlar ve tarih önünde hesabını verecekler…

Bu tayfaya “Demokrasi” ya da barış adına alkış tutan akıl budalası sözde aydınlara ve üç kuruşluk çıkar için desteklemeyi sürdürenlereyse, bir yerlerine kına yakmak kalıyor…

Kendilerine fazla gelen demokrasiyi Doğu coğrafyalarına pazarlamaya kalkan
Batılı Şarkiyatçılara ve onlardan esin almayı çok seven sözde kültür adamlarına
çok sevdikleri kendi deyimleriyle soralım:

QUO VADİS TÜRKİYE?

Dr. Alper AKÇAM
25 Temmuz 2013

15 Temmuz’da Yargıtay’da Balyoz Davası Duruşmasına Çağrı

15 Temmuz’da Yargıtay’da Balyoz Davası Duruşmasına Çağrı

Ocak 2010’dan bu yana kamuoyunu meşgul eden “Yüzyılın İftirası Balyoz Davası” nın Yargıtay Temyiz Duruşması 15 Temmuz 2013’te başlayacaktır.

Yerel mahkemede yapılan yargılama esnasında;

– Yasaya aykırı elde edilen sahte dijital veriler esas alınmış,
– Sanıklar lehine hiçbir delil toplanmamış,
– Sanıkların ortaya koyduğu deliller mahkemeden kaçırılmış veya yok sayılmış,
– Sanık taleplerinin neredeyse tamamı gerekçesiz reddedilmiş,
– Bilirkişiler dinlenmemiş,
– Bilirkişi / uzman raporları ve lehteki delillere itibar edilmemiş,
– Delil değerlendirme safhası atlanmıştır.

Mahkeme tarafından bu ve bunlar gibi birçok esas ve usul hataları yapıldığı
kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Yapılan bu kadar usulsüzlüğe rağmen yerel mahkeme, 365 sanıktan 325’i hakkında
16 ila 20 yıl arasında cezaya hükmetmiştir.

Hiç savunma yapılmamışcasına, iddianame kes yapıştır yöntemiyle karar olarak
tekrar edilmiştir.

Yargıtay incelemesi sonunda verilen Başsavcılık tebliğnamesi mahkeme kararının dolayısıyla da ilk iddianamenin tekrarı şeklinde olup, üst yargıya bağlanan umutlar açısından hayal kırıklığı yaratmıştır.

Halkın Ordusu olan Türk Ordusu’nun ve onun şerefli mensuplarının itibarsızlaştırılmasını, halkın gözünde küçük düşürülmesini ve böylece etkisiz kılınmasını amaçlayan bu dava, aynı zamanda kesinlikle siyasi ve hukukun katledildiği
bir tasfiye operasyonudur.

TAKSİM’de başlayan direniş içinde halkımızın ve özellikle gençlerimizin her türlü adaletsizliğe, siyasetin yargıyı etkilemesine, baskıya, kurumlarımızın aşağılanmasına olan tepki de bulunmaktadır.

Kamuoyu vicdanı bu davadaki haksızlık ve hukuksuzluğu kabul etmemektedir.

Bu kadar hukuk ihlalinin yapıldığı bir davanın gerek usulden gerekse esastan Yargıtay’da kabul edileceğini olası görmüyoruz.

Türk yargısına olan güvenimizi yitirmek istemiyoruz.

Hukukun başta hukukçular olmak üzere herkes için gerekli olduğuna inanıyoruz.

Bu çerçevede, bağımsız ve tarafsız olması gereken yüksek Türk Yargısından
adil olmasını bekliyoruz.

Sonuç olarak;

Hukukun üstünlüğüne inanan, haksızlık ve hukuksuzluğa karşı olan tüm yurttaşlarımızı,

15 Temmuz Pazartesi günü sabah saat 09.00’da, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde başlayacak olan duruşmayı izlemek üzere Yargıtay önünde bulunmaya davet ediyor,

Aynı şekilde 5 Ağustos’ta da kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen dava için
Silivri’de olacağımızı şimdiden ilan ediyoruz.

Bu davaya duyarlılık gösteren; Platforma destek veren tüm kişi, kurum ve kuruluşlara şükranlarımızı sunarız.

Saygılarımızla.

Vardiya Bizde Platformu

Destek Veren Kuruluşlar :

Atatürkçü Düşünce Derneği,
Cumhuriyet Kadınları Derneği,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği,
Müzik Eğitimcileri Derneği,
Türkiye Emekli Subaylar Derneği,
Türkiye Gençlik Birliği,
Ulusal Eğitim Derneği

Vatan, Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği Bildirisi : 24 Mart 2013

Vatan, Cumhuriyet ve Emek Birlikteliği Bildirisi : 24 Mart 2013

Bugün, vatanımız, cumhuriyetimiz ve emeğimiz saldırı altındadır.
Bu saldırılar, anayasa tartışmalarında açığa çıkmıştır.

YENİ ANAYASA BÖLÜNME İSTEYENLERE YARAYACAK

ABD, Ortadoğu bölgesini ve petrolü kontrol etmek için bu coğrafyadaki sınırları yeniden şekillendirmek ve kendi güdümünde bir Kürdistan devleti kurmak istiyor. Irak parçalandı, Suriye’de oyun oynanıyor, sıra Türkiye’de. Bu yolda yerli işbirlikçileri ve bölücüler ABD’nin en büyük destekçileridir.

Anayasada nelerin yer alacağı, terör örgütü başı ile pazarlık ediliyor.
İçeriği halktan gizlenen bu pazarlığın amacı, ülkemizin bölünmesine yol açacak
tavizler karşılığında, iktidar alanlarının genişletilmesine destek almaktır.

Ulusumuz ise, emperyalizme karşı verilen “Kurtuluş Savaşı” sonrası sınırları çizilen
aynı vatanda birlikte yaşamak istiyor.

YENİ ANAYASA, 1982 DARBE ANAYASASINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN YAPILMIYOR

Samimi olarak darbelerle hesaplaşılmak istenseydi, ülkemiz 12 Eylül 1980’den
daha geride bir demokrasi anlayışının olduğu ortama götürülmezdi. Sivil Toplum Kuruluşlarının, Demokratik Kitle Örgütlerinin, basının sesi kısılmaya çalışılmaz, emekçilerin hakları budanmazdı.

Yargının siyasallaştığı, hapishanelerin hukuksuz uygulamalarla doldurulduğu; demokrat, Atatürkçü, sivil veya asker birçok aydının özgürlüğünden yoksun bırakıldığı bir ortamda anayasa yapılamaz.

YENİ ANAYASA DAHA DEMOKRATİK VE ÖZGÜR TOPLUM İÇİN YAPILMIYOR

Yargının siyasallaştırılması, hukukun ve adaletin yok edilmesi, eğitimde bilimsellikten uzaklaşılarak Ortaçağ karanlığına, çağdışı bir anlayışa yönelinmesi, laikliğin yaşamın her alanından silinmeye çalışılması ve dinin referans alınmaya başlanması, yaratılan korku ortamı ile suskun bir toplum oluşturulmak istenmesi ancak teokratik ve totaliter bir rejimin hedeflendiğinin göstergesidir.

ÖYLEYSE YAPILMAK İSTENEN ANAYASA NEYE HİZMET EDİYOR?

Amaç;

-Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmek,
– insanlarımızı din, mezhep ve etnik kökenlerine göre ayrıştırarak Türk milletini birbirine düşürmek,
– vatanı bölmek,
– Cumhuriyet’i yıkmaktır.

OYNANAN OYUNU GÖRÜYORUZ.. 

Vatanımız için, insanlarımız için, çocuklarımızın geleceği için, karanlıklara gömülmemek için, OYNANAN OYUNU BOZACAĞIZ.

Tam bağımsız, çağdaş, demokratik, laik, hukuk devletini sağlama amacında birlikte hareketimizin adımı olarak, 24 Mart 2013 Pazar günü saat 13.00’te, Yenimahalle
Nazım Hikmet Kültür Merkezinde, toplumun tüm kesimlerinin katılacağı
büyük bir toplantı düzenliyoruz. Halkımızın bu toplantıya güçlü bir şekilde katılımı
ve varlığı, saldırı odaklarına açık bir mesaj olacak, sonraki eylemlerimiz için
kuvvet kazandıracaktır.

VATAN, CUMHURİYET ve EMEK BİRLİKTELİĞİ

Atatürkçü Düşünce Derneği – Ankara Kız Lisesi Mezunları Derneği –
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu – Büro İş – Eğitim İş – Genel Sağlık İş –
Kültür Sanat İş -Tarım Orman İş – Ulaşım İş – Yerel İş-
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği – Engelliler Konfederasyonu –
Hacıbektaş Eğitim ve Kültür Derneği – Memleket Sevdalıları Derneği –
Müzik Eğitimcileri Derneği – Sanatçılar Girişimi – TOBAV – Tüketici Hakları Derneği –Türkiye Gençlik Birliği – Ulusal Eğitim Derneği – 68’liler Birliği Vakfı

Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı Anma Programı : 13. Yıl..

 

 

 

 


ADD Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı Anma Programı

addlogo

20 Ekim 2012 Cumartesi

Saat: 14.00 – Gazetesindeyiz
Konferans: Günümüzde Laiklik ve Hukuk
Konuşmacı: Yekta Güngör Özden (Anayasa Mahkemesi E. Başkanı)
Yer: Cumhuriyet Kültür Merkezi
Ahmet Rasim Sok. No:14 Çankaya Ankara

21 Ekim 2012 Pazar

Saat 09.30 – Evinin Önündeyiz (Çayyolu, Kışlalı Sokak)
Saat 10.00 – Heykeli Önündeyiz (Çayyolu Kışlalı Parkı)
Saat 12.30 – Gömütü Önündeyiz (Karşıyaka Gömütlüğü)
Saat 19.00 – ADD Batıkent Şubesi, Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi, anma paneli

Katılımcı Kuruluşlar     :

– Atatürkçü Düşünce Derneği
– Cumhuriyet Gazetesi
– Cumhuriyet Halk Partisi
– Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

=============================================

Dostlar,

Kışlalı Dostarını bekliyoruz…

Sevgi ve saygı ile.
21.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net