Etiket arşivi: bağımsız yargı

YÜZÜNCÜ YIL TÜRKÜMÜZ

ŞİİR KÖŞESİ…

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
Halk şairi

 

YÜZÜNCÜ YIL TÜRKÜMÜZ

Borçluyuz Atatürk’ün uygarlık savaşına,
Laik Cumhuriyetim erişti yüz yaşına.
Xxx
Birliğe siper oldu, yoksula çeper oldu,
Atatürk devrimleri halkıma rehber oldu.
Xxx
Kadın, erkek bir olduk, eşitlendik gür olduk;
Kulluk geride kaldı, hepimiz özgür olduk.
Xxx
Hilafet ve saltanat çoktan geride kaldı,
Halk kendi yazgısını kendi eline aldı.
Xxx
Önce düşmanı kovduk, kurduk Cumhuriyeti,
Kimliğimiz netleşti, adımız Türk Milleti.
Xxx
Hukukumuz tekleşti, çok hukukluluk bitti,
Laik, bağımsız yargı herkesi eşit tuttu.
Xxx
Eğitim laikleşti, akıl-bilim gürleşti,
Yurttaşın belleğine, yurt sevgisi yerleşti.
Xxx
Fabrikalar çoğaldı, okullar yaygınlaştı,
Çağdaş, laik eğitim her köşeye ulaştı.
Xxx
Uygarlık bir nehirdir, sular tersine akmaz,
Atatürkçü nesiller devrimleri bırakmaz.
Xxx
Bir insanlık suçudur, cehaletin varlığı,
İçinde barındırır bin bir sahtekârlığı.
Xxx
Atatürk düşmanlığı Devrime kinciliktir,
Sermayesi din değil; çıkarcı dinciliktir.
Xxx
Hak, hukuk ve adalet rotasından sapamam,
Belleğim demokrattır, özgürlükten kopamam.
Xxx
Aklımla, yüreğimle, bilimle koşuyorum,
Çağdaş uygarlık için çalışıp coşuyorum.
Xxx
Yurdum özgürlük ister, bağımsızlık kanımda,
Dalgalansın bayrağım, ebedi vatanımda.
Xxx
Cumhuriyet ateşi asırlar boyu tüter,
Laik ve özgür rejim, bin yıla demir atar.
Xxx
Halil Çivi ant içti, bilimsel yoldan dönmez,
Cumhuriyet ülküsü ebedidir, hiç sönmez.
Xxx

27 Temmuz 2023, Seferihisar / İZMİR

“KADER”, HEP İSLAM ÜLKELERİNİ Mİ HER TÜRDEN “KAZA”(?!)LARLA DAHA YÜKSEK ORANLARDA CEZALANDIRIYOR?

ADD Önceki Genel Başkanlarından Sn. Prof. Dr. Özer Ozankaya, 24 Temmuz 2012 günü ADD Sarıyer Şubesinde Lozan'ın 89. yılı için bir konferans verdi. Bu konferanstan bize ulaşan özeti sizlerle paylaşıyoruz..


Prof. Dr. Özer OZANKAYA
ADD Kurucu Üyesi, 4. Gnl. Bşk.
of.ozankaya@isnet.net.tr

 

“KADER”, HEP İSLAM ÜLKELERİNİ Mİ HER TÜRDEN “KAZA”(?!)LARLA DAHA YÜKSEK ORANLARDA CEZALANDIRIYOR?

  • ÖYLE İSE BU ÜLKELERDEKİ HUKUK DEVLETİNDEN YOKSUN BASKICI YÖNETİMLER,
    KİTLESEL EĞİTİMSİZLİK, İŞSİZLİK VE YOKSULLUK … DA KADER MİDİR? …
  • YOKSA BUNLAR O DOĞAL YIKIMLARIN SIKLIK VE AĞIRLIĞININ ASIL NEDENİ MİDİR?

Müslüman olmayan, ama ileri bilim ve teknoloji sahibi olan toplumlarda ölümcül grizu patlamaları hemen hiç olmazken, Türkiye’de sık olmasını “kader”e bağlayan siyasetçiler, gerçekte sorumluluktan kaçmakta, açıkça din sömürüsü, İslam’a da büyük saygısızlık yapmaktadırlar.

Bunlara sorulmaz mı:

  • “Müslüman halkların bilim, teknik, özgürlük düzeni, hukuk devleti açılarından da
    dünyada en geri düzeyde olmaları yine “kader” midir?”

Grizu patlamaları, “kader”dir de, bilimsel, teknolojik, ekonomik, demokratik gerilikler niye “kader”le açıklanmıyor?

Neden müslüman olmayan Japonya, yılın on iki ayı depremle sallanıyorken dünyada depremden ölümlerin en az olduğu ülkedir de, müslüman toplumlarda depremlerin ölümcüllüğü Japonya’dakinin kat kat üzerindedir?

Aradaki bu farkın gerçek nedeni şudur:

  • Bilimsel düşünce, özgürlük, hukuka bağlı yönetim, teknolojik ilerilik … bu “kaderci” siyasetçilerin halkları için istedikleri değerler değildir!
  • Tam tersine, bu “din sömürücüsü, kaderci siyasetçiler” halk kitlelerini bilimden, teknolojiden, hukukun üstünlüğü düzeninden yoksun … bırakmak için her baskıcılığa başvurmaktadırlar.

Bu yüzden de islam dünyası ülkelerinde yalnız deprem, sel, yangın … ölümleri değil, örneğin trafik ölümleri de, bilimsel düşüncenin ve insan haklarına saygılı özgürlük yönetiminin egemen olduğu ülkelerdekine oranla çok daha yüksektir.

Ama hukuk devleti, demokrasi, bilimsel eğitim, kadınların eşit toplumsal konumu, bağımsız yargı…nın varlığı ya da yokluğu “kader”le açıklanmıyor; çünkü bunlar “kaderci” siyasetçilerin karşı olduğu değerlerdir.

Bu temel önemdeki gerçek, Türk kamuoyunun bilgisine etkin biçimde kazandırılmalı, hukuka ve de bilime saygısız siyasal yönetimlerin “kader” söylemiyle İslam dinine de saygısızlık yaptığı ve büyük zarar verdiği siyasetten eğitime, düşünsel ve sanatsal alanlara … değin her kamuoyu çevriminde vurgulanmalıdır.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 09 Şubat 2022

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

BAĞIMSIZ

Avrupa Konseyi, AİHM kararına rağmen Kavala’yı tahliye etmeyen Türkiye’yi AİHM’e havale etti.

Karara tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı; ”Ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale edildiğini ”açıkladı.

Yargı süreci tamam da “bağımsız yargı” anlaşılmadı?..

KDV

CHP Milletvekili Turhan Aydoğan’ın elektrik, su, doğalgazdan KDV alınmaması için verdiği önerge Cumhur ittifakınca reddedildi.

Seçimde KDV olarak döner…

PİK

Şubat ayı %48.6 enflasyon ile rekor kırdı. “Enflasyon Ocak’ta pik yapar” diyen Bakan Nebati şimdi de “Nisan’da pik yapar” dedi.

Nisan olmazsa Mayıs, o da olmazsa Haziran iyidir.

SOY

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca, bölücü terör örgütü PKK’ya karşı yapılan “Kış Kartalı” operasyonunu ‘soykırım’ yalanıyla hedef aldı. Uca, NATO ve AB’ye çağrı yaptı.

Terörün vekili…

DUA

Corona’ya yakalanan RTE mesajında “… Görevimizin başındayız. Çalışmalarımıza evde devam edeceğiz. Dualarınızı bekliyoruz.” yazmış.

Her dakika duacıyım…

HAPİS

RTE, “Ben istirahatlere pek alışık değilim, şimdi böyle bir durum oldu, yani bizi eve hapsettiler.”

Beteri var…

BANKAMATİK

İBB’den 1.5 milyon TL’ye yakın astronomik burs alan AKP’li Eski Bakan Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi de 18 yaşında üniversiteye başladığında İBB’de işe başlamış.

Bunlar İmamoğlu’nu hedef tahtasına koymasın da ne yapsınlar…

ÖNEMSİZ

Corona vakaları günlük yüz bini, ölümler 200’ü geçmişken Sağlık Bakanı “ Endişelenmeye mahal yok” dedi.

Haklı, en fazla ölürüz…

HESAP

Kocaeli Belediye Başkanı Tahir Büyükakın “2023’te 100 yıllık büyük hesaplaşma olacak” dedi.

Geleceği görmüş. Seçim ve hesap kesim tarihi…

MİLLİ

Devlet Bahçeli, ABD Büyükelçisinin göreve başlar başlamaz İmamoğlu’nu ziyaret etmesine tepki gösterdi.

Haklı. Ancak:

Washington Büyükelçimiz Murat Mercan’ın güven mektubu, gidişinden aylar sonra Beyaz Saray Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi tarafından bir restoranda kabul edilmişken, ABD Ankara Büyükelçisinin gelişinden bir hafta sonra sarayda Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilişini de eleştirebilseydi, hem daha haklı hem dürüst hem de milliyetçi olurdu…

HELAL

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, perşembe gününden bu yana ciddi elektrik kesintileri ve kar esareti (AS: tutsaklığı) yaşanan Isparta’ya giderek “Hakkınızı helal edin, birkaç gün enerjisiz kaldınız” dedi.

Halk zamlı faturaları ödemezse helal mi edilecek, faizi mi istenecek?

Şeriatla mı yönetiliyoruz? Helallik dilemek mi hesap vermek mi?…

HAİN

Atatürk’e ve Kuvayı Milliyecilere hakaret eden ve vatana ihanetten idam edilen İskilipli Atıf, ölümünün 96. yılında, Çorum Valisi, Belediye Başkanı, Hitit Üniversitesi Rektörü ve AKP Çorum milletvekili tarafından anıldı. Vali, anmaya katılışını savunurken Uğur Mumcu’nun sözlerine sığındı.

Yumuşakçalar, sığınmak için sert kabuklu arar…

FETÖCÜ

Emekli Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok, Milli Savunma Bakan yardımcıları Muhsin Dere’nin ByLock kullanıcısı, Yunus Emre Karaosmanoğlu’nun ise ABD’nin ‘güvenilir irtibatı’ olduğunu öne sürdü.

Bakan Akar?..

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ten (Tekrar)

  • Eyy yobazlar alemi; Atatürk’e saldırmak daha kaliteli bir dindar olduğunuz değil, daha kaliteli bir şerefsiz olduğunuz anlamına gelir…

2022’ye girerken siyasal bilanço

Alev CoşkunAlev Coşkun

Cumhuriyet
, 02 Ocak 2022

 

Çok fırtınalı bir yıl olan 2021 yılını geride bıraktık ve 2022’ye girdik. 2021 yılı Türk toplumsal ve siyasal yaşamında özellikle ekonomi alanında büyük yaralar açmıştır. Bu 2021 yılının kısa bilançosu şöyledir:

Etkinliğini yitiren cumhurbaşkanlığı sistemi

Demokrasilerde genel seçimler ne kadar önemliyse halkın temel hak ve özgürlüklerinin de anayasal güvence altına alınması o derece önemlidir.

Kuşkusuz diğer önemli bir unsur (AS: öge), siyasal iktidarın elinde toplanan gücün anayasal kurallar çerçevesinde sınırlandırılmasıdır. Bu da güçler ayrılığı ilkesinin kabul edilmesi ve işlemesi ile olanaklıdır.

2018 yılında Türkiye, dünyada bir benzeri olmayan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti.

Son üç yıldır uygulanan bu sistem, tam bir tek adam yönetimine dönüşmüş ve 2021 yılında tamamen (AS: tümüyle) etkinliğini yitirmiştir. Tüm muhalefet partileri dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu sisteme karşı çıktılar. İlk yapılacak seçimde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tarihin derinliklerine terk edilecektir.

Millet İttifakı’nın yükselişi

CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği Deva, Gelecek, Saadet Partisi’nin de içinde yer aldığı ve HDP’nin de genellikle desteklediği Millet İttifakı, 2021 yılında gücünü artırarak ilerlemesini sürdürüyor.

İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in halka inmesi, hemen ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun aynı biçimde esnaf ve halk kitleleriyle iletişim kurması, Millet İttifakı’nın etkinliğini artırmış ve Millet İttifakı yükselişe geçmiştir.

Laiklik ve tarikatlar

Çok kısa koalisyon hükümetleri bir yana bırakılırsa 1950-2021 arası 71 yıllık sürede sağcı ve muhafazakâr hükümetler ülkeyi yönettiler. Sırayla Menderes, Demirel, Özal ve Erbakan hükümetleri bu tarihte yer aldı.

Menderes büyük toprak sahibiydi ve toprak sahipleri, İkinci Dünya Savaşı sonrası güçlenen burjuvazinin partisi olmak istiyordu. Tarikatlardan yardım alsa da AKP gibi “İslami yaşam biçimini yerleştirmek” gibi bir amacı yoktu.

Demirel, 1965’ten 1980’lere iç pazara dönük sermaye birikiminin yürümesini sağlamaya çalışmıştı; laiklikle sert ve kesin bir hesaplaşması olmamıştı.

Kapitalist sistemi benimseyen ve kendisi de tarikat üyesi olan Turgut Özal ise 12 Eylül 1980’i gerçekleştiren, o günün ABD’ye çok yakın komutanlarıyla ve okyanus ötesi güçlerle ilişkilerini yakın tutmak istemişti. Büyük burjuvanın örgütü MESS’in (Madeni Eşya İşverenleri Sendikası) başkanlığından ekonominin başına getirilmişti.

En derin ayrım laikliğe bakış

Erdoğan’ı Menderes, Demirel ve Özal’dan ayıran en önemli kalın çizgi, laiklik ile olan ilişkisidir.

Erdoğan, “kindar ve dindar” bir nesil yetiştirmek istediğini
açıkça ortaya koymaktan çekinmemiştir. 

Bu konuda yüzlerce örnek gösterilebilir ancak Mart 2021’de çıkan TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) ile ilgili bir yönetmelik değişikliği önemlidir. TSK’ye subay yetiştiren harp okulları ve astsubay yetiştiren astsubay yüksekokullarına giriş yönetmeliğinde bir değişiklik yapıldı.

Giriş koşulları arasında sayılan, “kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışlarıyla yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması” koşulu yeni yönetmelikte kaldırıldı. Bunun yerine, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak” kuralı eklendi.

15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra iktidarın yeni arayışlar içine girdiği ve ülkemizde tarikatların her alanda faaliyet içinde oldukları bir ortamın oluştuğu bilinen bir gerçektir. Bu durumda, TSK’ye subay ve astsubay yetiştiren harp okulları ile astsubay yüksekokuluna giriş şartlarında yapılan değişiklik, TSK içinde tarikatların etkinleşmesine olanak sağlayacaktır.

Bu durum özellikle Cumhuriyet gazetesi tarafından ele alınmış, konu üzerinde günlerce sert yayın yapılmıştır. Bu konu ile ilgili en çarpıcı olay Deniz Kuvvetleri’nde Tuğamiral Sarı’nın tarikat evinde cüppeli sarıklı fotoğrafları ortaya çıktı. Bu amirale uzun süre dokunulmadı, zarar görmemesi için beklendi ve sonunda 30 Ağustos 2021’de emekli edildi.

Konu o derece ilerlemişti ki, genelde iktidarla bir çatışma içine girmek istemeyen TÜSİAD, bu konuda açıklama yapmak durumunda kalmıştı. (Ekim 2021)

Cumhuriyet gazetesi bu konuyu uzun süre gündemde tutarak kamuoyuna bilgi verdi. Cumhuriyet gazetesinin çok hassas olduğu bu “laiklik” konusu bilindiği gibi “Türkiye’nin ve demokrasinin temel direğidir. Geleceğin garantisidir, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir”.

Bu konu, 2021 yılının son günlerinde bir kez daha açıkça ve belgeli olarak ortaya çıktı. Ziraat Bankası’nın danışma komitesi “kur korumalı katılım hesabına icazet belgesi” verdi.

  • Kurumlarda, bankalarda şeriata uygunluk “icazet belgesi” veren komisyonlar oluşturulmuş bulunuyor.

Liyakat-yetenek konusu

Türkiye’de AKP iktidarının yarattığı en önemli yıkımlardan birisi de “liyakat” yani yeteneğe olan darbedir. AKP iktidarı işe alımlarda “liyakat” yerine “partizanlığı” uyguluyor. Yazılı sınavlarda en üst dereceler alan gençler sözlü sınavlarda eleniyor. Şu sorulara bakınız:

  • “Reis” denilince aklına ne geliyor? Erdoğan’ın torunlarının isimleri ne? Allah’a inanıyor musun? 
  • 15 Temmuz darbesini kim yaptı? El Muhyi ne demektir? Yargıtay 2. Daire Başkanı kimdir?
  • Abdülhamit Han kaç yıl tahtta kalmıştır?
  • Yatsı kaç rekâttır? 

Öğretmen atamalarında KPSS’de yüksek puan alan ve dereceye giren adaylar bu gibi sorularla sözlü imtihanlarda eleniyor.

Sedat Peker ve soruları

Suç örgütü liderlerinden Sedat Peker’in yurtdışından yaptığı açıklamalar, Türk kamuoyunda ve siyasal yaşamda sarsıntılar yarattı. Peker’in açıklamalarına iktidar genellikle yanıt vermedi ya da veremedi. İçişleri Bakanı’na yapılan suçlamalar, Peker’in iddiaları o tarihlerde kamuoyunun konuştuğu en önemli konu oldu.

Bakan Soylu, bu iddiaları gündemden düşürmek için Cumhuriyet gazetesine çattı ve hatta bir video yayımladı. Cumhuriyet gazetesi gereken yanıtı verdi.

Bağımsız yargı

  • Bağımsız yargı, hukuk devletinin ve çağdaş demokrasinin vazgeçilmez en önemli kurumudur.

Türkiye, 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bağımsız yargının, hak ve özgürlüklerin tam olarak sağlanması gerekir ve yargı kararlarının AİHM kararlarıyla uyumlu olması önkoşuldur.

İktidar, tarikatçı cüppeli amirale kol kanat gerip onu korurken, “Montrö’yü deldirtmeyin” diye uyaran emekli amirallere dava açtı, onları itibarsızlaştırmak istedi.

FETÖ kumpasıyla yıllarca Silivri tutukevinde kalan 80 yaşını geçmiş saygın ve onurlu generaller hapse atıldılar. Osman Kavala, her kezinde açılan yeni davalarla cezaevinde tutulmakta.

– DEVAM EDECEK –
=====================================
Dostlar,

Yazının ardılı (devamı, süreği) 03 Ocak 2022 günü Cumhuriyet‘te yayınlandı.

Onu da web sitemizde paylaştık :

2022’ye girerken siyasal bilanço – 2

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 04 Ocak 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Bilim Kurulu 2. Bşk.

www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik    

OHAL KAPSAMINDA YÜRÜYEN SORUŞTURMALAR VE TUTUKLAMALAR “CADI AVI”NA DÖNÜŞMESİN

tbb_logosu

OHAL KAPSAMINDA YÜRÜYEN SORUŞTURMALAR
VE TUTUKLAMALAR “CADI AVI”NA DÖNÜŞMESİN


(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Türkiye Barolar Birliği olarak, Birliğimizi oluşturan barolarımız ve baro başkanlarımızla beraber yıllardır hukukun üstünlüğü mücadelesi veriyoruz.

Devletin her kademesine sızmış ve yargıyı bir yol açma aracı olarak kullanan
FETÖ adlı kanlı örgüte karşı da Türkiye Barolar Birliği olarak devlet yetkililerini
ve kamuoyunu hep uyardık, bu örgütle hep mücadele ettik.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesinin ilk saatlerinden itibaren, devletimizin
hain örgütle mücadelesine ve devletin içinden terör örgütünün tüm unsurlarının ayıklanmasına
bütün gücümüzle destek veriyoruz.

Bu destek kapsamında olmak üzere; darbe girişimi sonrasında başlayan soruşturmalarda insanların adil yargılanma ve lekelenmeme haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini,
aksi takdirde soruşturmaların “cadı avı” olarak nitelendirileceğini, suçlu ile suçsuzun
birbirine karışacağını ve bundan da en çok FETÖ’nün yararlanacağını ısrarla ifade etmekteyiz.

Ne var ki bu süreçte, barolarımız üzerinde yerel dedikodu çarklarının döndüğünü,
“tam zamanı” diyerek birtakım karalama kampanyalarının açıldığını, yargının yerel siyasal rekabete araç kılınmak istendiğini, önceki küçük husumetlerin bu vesileyle hesabını sorma hesapları yapıldığını da kaygıyla gözlemlemekteyiz.

Şu ana kadar tutuklanan bir, gözaltına alınan iki baro başkanımızın ve baro yöneticilerimizin hakkında yürümekte olan soruşturmaları da kaygıyla izliyoruz.

Yakın geçmişteki kumpas davalarda ortaya düşen gizli tanıkların beyanlarının hangi amaca hizmet ettiği, bu soruşturma ve davalarda yapılan usulsüzlüklerin esası nasıl çarpıttığı unutulmamalıdır. Bu yakın tarihimiz, tekerrür etmemesini gerektirecek kadar yakındır!
Esasen tarih, ondan ders almasını bilmeyenler için tekerrür eder.

Başsavcılıklarımızın ve hakimlerimizin; yargının dedikodu ve iftiralara alet edilmesine,
öç alma mekanizması olarak kullanılmasına izin ermemeleri gerektiğini,
tutuklamanın kaçma ve delilleri karartma koşulları gerçekleşmeden uygulanmasının
sadece tutuklanan kişiler ile ailelerine değil, soruşturmaların özüne zarar verdiğini,
savunma hakkı kısıtlanarak suçlu ile suçsuzun birbirinden ayrılmasının mümkün olmadığını, bunun da yargılamayı amacından saptıracağını, yanlış amaçlara alet edeceğini görmelerini diliyoruz.

Aksine bir yaklaşımın sadece ve sadece hain teröristlere yarayacağını
kamuoyunun bilgilerine sunarız.
(http://www.barobirlik.org.tr/Detay71113.tbb, 28.07.2016)

Av.  Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU
Türkiye Barolar Birliği Başkanı

============================================

Dostlar,

Elbette, 15/16 Temmuz 2016 gecesinin elikanlı ve ABD – CIA maşası darbeci FETÖ örgütünün elemanlarını ve doğrudan / dolaylı suç ortaklarının HEP – Sİ – Nİ yargılayalım
ve hakettikleri en ağır cezaları bağımsız yargımız versin..

Ancak bunu MUTLAKA HUKUK İÇİNDE KALARAK ve ADALETLE yapmayı başarmalıyız. Geçmiş darbe dönemlerinde bu bağlamda çok hatalar yaptık,
kuru ile birlikte pek çok yaşı da ne yazık ki yaktık..
Toplumun adalet duygusu ağır biçimde zedelendi ve toplumsal kaynaşma, barış
bundan ağır yara aldı. Oysa bu olumsuz sonuçlara halkımızıan daha çok dayancı kalmadı.
Yaşanan toplumsal travmalar onlarca hatta yüzlerce yıl sürebiliyor.. aman dikkat!

Bu bakımdan, gerek İstanbul Barosu‘nun (lütfen tıklayınız : http://ahmetsaltik.net/2016/08/05/ohal-surecinde-savunma-hakki-ihmal-veya-ihlal-edilerek-adalet-saglanamaz/) gerekse Türkiye Barolar Birliği‘nin uyarıları, son derece sorumlu,
dengeli ve ağırbaşlı bir tutumun uzmanlık ürünü kurumsal sorumluluk olarak görülmelidir.
Her 2 Kurumun da başında Ceza Hukuku alanında yetkin akademisyenler var, bu bir şans..
Yetkilililer bu güvenilir seslere kulak kabartmalı..

Sevgi ve saygı ile.
06 Ağustos 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com