Kürtçe okul girişimi nedir; kime hizmet ediyor?
Dostlar,Güneydoğu’da – Doğu’da
Kürtçe ile eğitim istemleri ülke gündemine sistemli
bir biçimde taşındı. Öyle ki, BDP (Barış ve Demokrasi Partisi!?) – HDP’nin
(Halkların Demokratik Partisi!?) ne yazık ki silahlı kanadı
(Yasal bir partinin silahlı kanadı olur mu?!) PKK, mühürlenen yasa dışı sözde Kürtçe eğitim verecek okullara karşılık, apaçık şiddet – kalkışma suçu işleyerek
çok sayıda Devlet okulunu yaktı
ve tahrip etti!. Öğrenebildiğimiz kadar, güpegündüz meydan okurcasına işlenen
bu suç eylemlerinin hiçbir sanığı da yakalanarak yargı önüne çııkarılmış değil..
Bunca “hoşgörü” niyedir, hakkınız var mıdır… giderek suçu ve suçluyu koruyarak
suç oluşturmaz mı? Engelleyici yasal adımları atmazsanız Devlet olarak otoriteniz de kalmaz, caydırıcı da olamazsınız hatta suç işlemeye teşvik de etmiş olursunuz.
Siyasal iktidar da, yasa dışı buyrukları uygulayan kamu görevlileri de sorumluluktan kurtulamaz..
Bu okullar vergilerimizle yapılmıştır, ulusal servettir, korumak hepimizin ödevidir..
Her ne istenecekse hukuk içinde kalmak herkesin zorunluğudur.
Tersini yaparak Devleti zor kullanmaya itmek, sonra da mağduru oynamak,
en azından utandırıcı bir yöntem olsa gerektir. Bu eylemi Kürt kardeşlerimize yakıştıramıyoruz.
Emperyalist maşası bölücü örgütün (PKK) eylemidir
ve en önce yöredeki Kürt insanımızın – çocuklarımızın zararınadır!
Vatansever Kürt yurttaşlarımız PKK’nın bu tür eylemlerini dışlamalıdır.
Bu örgütün kendisinin çıkarlarına hizmet etmediğini, tersine ülkemizin barışını dinamitlediğini görmelidir.
Kürtçe eğitim istemlerinin öne çıkarılmasının zamanlaması da düşündürücüdür.
Ortadoğu, taşeron terör örgütü IŞİD sorunu ile kana bulanmışken..
AYDINLIK Gazetesi bu bağlamda bir tartışma ortamı açtı. Yazıları bekliyor.
Sn. Gültekin “Kürtçe sorunu” nu çalışmış ve bu konuda bir de kitap yazmıştır.
Türk Devrimi’nin yayınevi Kaynak Yayınlarınca yayımlanan 160 sayfalık kitabın kapağı yukarıdadır ve bu kompozisyonla da bir ileti verilmektedir : Çıkmaz sokaktır..
Bu bağlamda biz de sitemizde epey yazı yazdık, 2’si aşağıda :
– “İkinci Dil” Üzerinden Yapılmak İstenen Gerçekte Nedir ?
(http://ahmetsaltik.net/2013/12/09/ikinci-dil-uzerinden-yapilmak-istenen-gercekte-nedir/)
– Tekirdağ’da Bir Kürt Düğünü, Bir de Sünnet! Ve Çağrıştırdıkları..
(http://ahmetsaltik.net/2014/09/21/27383/)
Sevgi ve saygı ile.
21.9.2014, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
==========================================
Kürtçe okul girişimi nedir; kime hizmet ediyor?
MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN
AYDINLIK, 21.9.14
PKK’nın Kürtçe eğitim verecek okullar açma girişimini,
Kürt yurttaşlarımızın bugün yaşadığı gerçeklik zemininde tartışmak gerekiyor.
– Kürtçe eğitimi savunan Eğitim-Sen’in 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaşayan yurttaşlarımızın %58’inin anadili Türkçedir. Hiç kuşku yok ki bu yurttaşlarımızın da çoğunluğu Kürt kökenlidir. Geri kalan %42 içinde, Kurmançca, Zazaca ve Arapça konuşan yurttaşlarımız vardır. Kurmançca ve Zazaca farklı dillerdir. Aynı araştırmaya göre Güneydoğu’da anadili Zazaca olan %5.7,
Doğu Anadolu’da ise %12.7 oranında yurttaşımız vardır. Yani Türkçe yalnızca çoğunluğun anadili değil, aynı zamanda bütün yurttaşlarımızın ortak dilidir.
Eğitim dili olarak kabul görmesinin önemli nedenlerinden biri de budur.
– Daha önemlisi anadili Kürtçe olan yurttaşlarımızın da ezici çoğunluğunun Kürtçeden daha iyi Türkçeyi biliyor olduğu gerçeğidir. Bu bir olgudur. Türkçe de Kürtçe de eğer bizim dillerimiz ise çocuklarımızın eğitimi gibi önemli bir konu önümüze geldiği zaman, en iyi bilinen ve en uygun olan dilin tercih edilmesi normal olanıdır. Lafa gelince BDP, “Türkiye partisi” olmaktan sözetmektedir. Diyarbakırlı Kürt çocuğunu, daha iyi bildiği dilde değil de daha az bildiği ya da bilmediği dilde eğitime zorlamak, “Türkiye partisi olmak” iddialarının halkı aldatmaya yönelik iki yüzlülükten başka bir şey olmadığını gösterir.
– Nedenlerini tartışmıyoruz; ama bugün bulunduğumuz noktada Türkçe; siyaset, bilim, kültür, eğitim dili olarak daha gelişmiş bir dildir. Türkçe bugünkü durumuna binlerce yılı bulan devlet dili olmak gibi bir pratiğin ardından ulaşmıştır. Öte yandan birtakım çevreler Kürtçeyi, bir yandan bölgesel birliklerin öne çıktığı, öte yandan tek bir dünya ekonomisinin varlığını her alanda kabul ettirdiği koşullarda; siyaset, eğitim ve bilim dili durununa getirmek savındadırlar. Tarihsel olarak başarı şansı kalmamış bir çaba
söz konusudur. Yalnızca Kürtçe açısından değil, benzer durumdaki bütün diller açısından böylesine bir çaba bolunadur. Onun için Kürtçe eğitim istemi ile Türkçe eğitime düşmanlık, gerçekte Türklerin ve Kürtlerin bir arada yaşama iradelerine düşmanlıktan başka anlama gelmez.
KÜRTLER ARASINDA DİL BİRLİĞİ YOK
– Kuzey Irak’ta 25 yıldır yaşanmakta olan Kürtçe eğitim pratiği, sorunu doğru olarak kavramamız açısından öğretici derslerle doludur. Türkiye Kürtlerinin önemli bir bölümünün konuştuğu dil olan Kurmançca, Kuzey Irak’ta 7. sınıfa dek okutulmaktadır. Eğitim daha sonra Soranca devam etmektedir. Üniversitelerde ise eğitim ağırlıklı olarak Arapça ve İngilizcedir. Öğretim üyelerinin %doksanının yabancı olması da
bu gerçeğin önemli kanıtlarından biridir.
Kaldı ki Soranca’nın eğitim dili olarak bu bölgede yüzyıllık bir geçmişi vardır.
1. Dünya Savaşı’nın hemen ardından bölgeyi işgal eden İngiltere, Soranca eğitim veren okullar açtı. Yüz yıllık geçmiş bile Soranca’nın bir bilim dili olmasına yetmemiştir. Kurmançca ise Sorancanın da çok gerisindedir.
PKK’nın, iki yıldır iktidar olduğu kimi Suriye illerinde Kurmançca eğitimi yalnızca ilkokul 1. sınıfta uygulayacağını ve sonraki sınıflarda eğitime Arapça sürdüreceğini söylemesi de bir gerçeğin itirafıdır. Nitekim Diyarbakır ve Hakkari’de Kürtçe eğitim yapacak okullar açacaklarını söyleyenler de yalnızca ilk sınıflarda Kürtçe eğitim yapılacağını,
sonraki sınıflarda eğitimin Türkçe süreceğini söylemektedirler.
- Olan, emperyalistlerin bölge planlarında bir alet olarak kullanılmak istenen Kürt çocuklarına olmaktadır.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi yetkilileri 2007’de “standart bir Kürtçe yaratmak için
iki kuşağa gereksinimleri olduğunu” söylemekteydiler. Soranca’nın yukarda belirttiğimiz avantajlarına karşın 2 kuşağa yani 60 yıla gerek duyması; eğitim ve bilim dili olarak Kürtçenin durumunu gözler önüne sermektedir. 2000’lerin dünyasında, bugüne dek eğitim ve bilim dili olmamış hiçbir dilin önünde artık böyle bir zaman yoktur.
– Pratik yaşamda karşılığı olmayan bir eğitimin asıl mağdurları o sözde eğitime kurban edilen çocuklar olacaktır. Çocuğun eğitiminde çok önemli olan yaşların bu biiçimde boşa harcanması, daha ileri yıllarda girerimi olanaklı olmayan zararlara yol açacaktır.
– Ve son olarak halkımızın Kürtçe eğitim diye bir istemi yoktur.
Nitekim 2000’li yılların başında açılan Kürtçe dil kurslarının hemen hepsi öğrencisizlikten kapanmıştır. Üniversitelerdeki seçmeli Kürtçe derslerine ilk 1-2 yıldan sonra başvuran olmamıştır. Bugün “anadilde eğitim” diye bağıranlar, özel okullarda Kürtçe eğitime “Hayır” demektedirler. Çünkü bu okullara hiç kimsenin çocuklarını göndermeyeceğini bilmektedirler. Öte yandan Mardin Artuklu Üniversitesi’nin Kürt dili öğretmeni yetiştirme programına büyük istem olmuştur. Çünkü diplomalı işsiz durumundaki Kürt gençleri bu yolla iş bulabileceklerini düşünmektedirler.
Bu örnekler şu gerçeği kanıtlamaktadır:
Kürtçe eğitimin pratik yaşamda bir karşılığı olmadığı için böyle bir istem de yoktur.
Öte yandan devletin Kürt dili öğretmeni atayacağı belli olduktan sonra istem
ortaya çıkmıştır. Onun için PKK’nın hedefi Kürtçe eğitimin yasayla zorunlu duruma getirilmesidir.
Böyle bir düzenleme ise bölünmenin resmileştirilmesinden başka anlama gelmez.
KÜRTÇE OKUL HANGİ PLANIN PARÇASI?
PKK’nın üç ilimizde Kürtçe eğitim yapacak okullar açma girişimini, iki farklı gelişmenin doğrudan sonucu olarak ele almak gerekiyor:
Bunlardan birincisi AKP’nin “Kürt açılımı” politikasıdır.
- Açılım politikası bir yandan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin elini kolunu bağlarken, öte yandan her bakımdan PKK’nın önünü açmış ve
bölgede iktidar yapmıştır.
PKK, Kürtçe eğitimin devlet tarafından verilmesini, kendi egemenliğinin tanınmasının
en önemli koşulu olarak görmektedir.
Kürtçe eğitim, pratik yaşamda karşılığı olmayan bir istemdir. Ancak ülkenin belli bir bölgesi PKK’ya bırakılır ve Kürtçe burada resmi dil durumuna getirilirse, ancak o zaman Kürtçe eğitimin bir anlamı olabilir. AKP’nin “Açılım” politikasının sonucu olarak geldiğimiz yer, PKK’nın Kürtçe eğitimi Kürt çocuklarına zorunlu olarak öğretileceği okulların açılmasını, bir oldubitti olarak Türkiye’nin önüne getirmesidir.
Ve bu gelişmeyle birlikte devlet okullarına yönelik sistemli saldırıların başlamasıdır.
‘ANADİL’ İSTEMİNİN ZAMANLAMASI
PKK’nın okul açma girişiminin, ABD üretimi IŞİD’in Suriye ve Irak’ta harekete geçirilmesinin hemen ertesine rastlaması, olayı doğru olarak anlamamızı sağlayan
en önemli gelişmedir. Şimdi bütün dünyada “Teröre karşı mücadele eden Kürtler” propagandası yapılıyor. Buna bağlı olarak PKK’nın terör örgütleri listesinden çıkarılması ve IŞİD’e karşı silahlandırılması konuşuluyor. ABD’nin bölge politikasında Kürdistan’ın Türkiye’ye seçenek olarak düşünülebileceği de dillendirilen görüşler arasında.
Türkiye’de Kürtçe okul açma girişimini işte bütün bu gelişmelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor.
- Kısacası Kürtçe eğitim verecek okullar açma girişiminin,
Kürt çocuklarının eğitim gereksinimlerinin karşılamakla
en ufak bir ilgisi bulunmuyor.
Ama bu istemin Türkiye Cumhuriyeti’ni etnik temelde bölmede ve ABD’nin bölgeye ilişkin egemenlik planları içinde çok önemli bir yeri olduğu tartışmasızdır.
Kürtçe bizim dilimizdir.
Kültürel zenginliğimizin önemli bir ögesidir. Kürtçenin öğretilmesi ve geliştirilmesi halkımızın yararınadır. Ama
- Kürtçe anadilinde eğitimin bugünün koşullarında emperyalist planlar uyarınca bölünmeye hizmet etmek dışında bir işlevi yoktur.