Etiket arşivi: nitelikli yasa

Nitelikli yasama umudu adına

İbrahim Ö.  Kaboğlu

İbrahim Ö. Kaboğlu
13.04.2023, BİRGÜN

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

24 Haziran seçimleri sonrası haftalık yazılarımın üçüncüsü, 12 Temmuz 2018’de Meclis’teki ilk yazı idi. Beş yıl boyunca büyük çoğunluğu burada kaleme alındı.  BirGün’ün 20. yılına denk düşeni, Meclis’teki son yazı.

Üniversite yıllarında haftalık makalelerimi, Avrupa merkezli farklı ülkelerden de yazıyordum: Barcelona’dan Paris’e, Tahran’dan Tunus’a, Atina’dan Kent’e, Newyork’tan Xi’an’a, ders için ve/ya bilimsel toplantı için bulunduğum mekanlardan (Nisan 2006-Şubat 2017).

KHK’zede olduktan sonra ise, Anayasa oylaması sürecinde çoğu kez “70 günde Anadolu turu nda yazdım.

Ankara’da her günün yaklaşık üçte ikisini geçirdiğim TBMM’de ‘yasama mutfağı’ üzerine okuyucuları bilgilendirmeye çalıştım. Beş yıl boyunca bilgi paylaşımını görsel-işitsel iletişim kanalları yoluyla da çeşitlendirmeye çalıştım.

Üç yıla yayılan Kovid-19 ortamında bile, yasama çalışmalarına katkıda bulunabilmek için, 11 geceyi odamdaki kanepede geçirmeyi göze aldım.

Yasama etkinliklerim üç aşamalı oldu: Komisyonlar, Genel Kurul (GK) ve Anayasa Mahkemesi (AYM).

KOMİSYONLAR

Uluslararası sözleşmeler (ve Bütçe görüşmeleri) bir yana, yasa önerileri için toplanan 139 Komisyon’un 74’üne katıldım. Çoğunda üyelere bilgi notu ilettim. CHP muhalefet şerhlerine (karşı oy yazılarına) katkıda bulunduğum Komisyon Raporu sayısı ise daha yüksek.

GENEL KURUL

Komisyonda kabul edilen hemen her yasa önerisinin Genel Kuruldaki sürecine katılmaya, izlemeye ve katkıda bulunmaya çalıştım. Yasaların Anayasa’ya uygunluğu ve toplum yararına nitelikli yasa olması yönünde -toplam 199 konuşma ile- sürekli çaba harcadım.

AYM BAŞVURUSU

Anayasa Mahkemesi’ne bugüne dek CHP olarak yaptığımız 199 (KHK + yasa + CBK / Cumhurbaşkanlığı kararnamesi) başvuruya son biçimini verdim.

AYM, toplam 6 KHK üzerinde; 44 yasa ve 28 CBK üzerinde karar verdi.

Bunların 41’i iptal ve 31’i ret olarak sonuçlandı.

AYM’nin iptal kararı üzerine yeniden yasal düzenlemenin görüşüldüğü Komisyonları kaçırmamaya çalıştım (çünkü, hiçbiri Anayasa Komisyonu’nda görüşülmedi!)

BEŞ YILLIK BİLANÇO

27. yasama dönemi bilançosu kısaca şöyle:

Tarihsel: 27. Dönem TBMM, yüzyıllar Meclisi oldu: 1919, 1920, 1921 ve 1923.

Nicelik: Yasa: 171 uluslararası sözleşme, 86’sı torba, 53’ü tek konulu yasa.. Toplam 140  CBK ise, paralel yasama oluşturdu.

Nitelik: Yasama andının sıkça çiğnendiği, yasama belleğinin önemsenmediği ve yasama özeninin olmadığı 27. dönemde, AKP-MHP sayısal üstünlüğü, haklılık ölçütü oldu.

AMAÇ DEĞİL, ARAÇ

Katılım ve katkı tartışmaları veya Anayasa’ya aykırılık iddialarımı abartılı bulan AKP-MHP’li vekillere, “TBMM benim için amaç değil, hukuku ilerletme aracı; buna birlikte katkı sunalım. Partilerimiz farklı olsa da, anayasal andımız ortak” veya “çok çalışıyorsunuz, koşturuyorsunuz…” diyenlere, “sönümlendirdiğiniz demokrasiyi inşa etmek için…” biçiminde uyarı ve yanıtlarım oldu.

Mesai arkadaşlarım Özgür Baş, Emre Birden ve Ömer Can Agin, yasama etkinliklerime sürekli katkı sundu. Kuşkusuz, beş gündür ayıklamaya çalıştığım beş yıllık dosyaların oluşmasında her üçünün payı büyük, dağınıklık ise kendime.

AYRICALIKLAR ve LİYAKAT

Üniversitede iken şu görüşü savunurdum: ‘TBMM üyeleri, yasama sorumsuzluğu, yasama dokunulmazlığı ve akçasal yönden yurttaşlara göre ayrıcalıklı olmamalı’.

Beş yıllık deneyimim bunu doğruladı. Seçmen ve seçilen eşitlendiği ölçüde, liyakat (yaraşırlık) ilkesi pekişir.

Ayrıcalıklar ise, nitelikli yasama ve liyakat arasındaki sıkı ilişkiyi gölgeleyici.

CHP-MSP/AKP-MHP

1974’te Ankara Hukuk’u bitirince göreve başladığım İçişleri Bakanlığı ve 2023’te son günlerimi geçirdiğim TBMM arasında İnönü Bulvarı var. O zaman, CHP-MSP güçbirliği hükümeti görevde idi; şimdi ise, hükümet yok, ama AKP-MHP koalisyonu var.
Nereden nereye?

Yarım yüzyıl önce, İnönü Bulvarı’nın altında kamu görevine başlama heyecanı ve bugün üstünde temsili görevi bitirirken duyduğum hüzün arasındaki tam karşıtlıkta ölçüt, demokratik hukuk devleti; yoksa, yaşantımın en durağan ama en yoğun beş yılının sonuna gelmiş olmam değil.

Haliyle, en içten dileğim, 14 Mayıs seçimlerinin TBMM önünde sorumlu hükümetin var olduğu bir anayasal düzen inşa yolunu açması.

BİRGÜN’de KAÇ YIL?

Kesintisiz ‘Birlikte’ köşesi yazıları, BirGün’den üç yaş küçük olsa da, söyleşi ve aralıklı yazılarla 20 yıldır birlikteyiz. Bu akşamki ‘Biz 19’u bitirdik!’ birlikteliğini kutluyor ve BirGün’ün demokrasi imecesine katkısını selamlıyorum.
===============================
Dostlar,

Prof. İbrahim Kaboğlu hocamızı yıllardır izliyoruz. Anayasa Hukukuna olan özel ilgimiz nedeniyle (bu alanda Doktoramız sürüyor!) kendisinin değerli yapıtlarını okumaya çabalıyoruz. Son birkaç yıldır da, son derece ağır Yasama çalışmalarına ve partisi CHP’ye çok yoğun Anayasa Hukuku katkısına ek olarak, BİRGÜN‘de her Perşembe düzenli yazılarını sürdürdü. Biz de bu yazıları ertesi gün web sitemizde paylaşarak daha çok okunmasına katkı vermeye çabaladık.

Bu yazılarında hep HUKUK – HUKUKÇU ETİĞİNE özenle bağlı kaldı. Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ülküsünü profesyonel sorumlulukla ve yetkinlikle, ısrarla savundu. Salt partisi CHP’ye değil, iktidara da, TBMM’ye de engin Anayasa hukuku birikimiyle katkı verdi, yol gösterdi. BİRGÜN makalelerinde zaman zaman yazdığı TBMM çalışmaları izlenimleri tarihsel değerde. Hukuk fakültelerinde, siyaset biliminde.. eğitimde kullanılması gereken somut belgeler.

Emekli olmasına ramak kala, AKP=RTE‘nin bir OHAL KHK’si ile görevine son verilmişti. Uygun bir zamanlama ve kararla CHP tarafından TBMM üyeliğine taşındı ve vargücüyle hizmet verdi. Kendisine şükran borçluyuz. O’ndan ülke olarak yararlanmayı mutlaka sürdürmeliyiz.

Birkaç gün önce yaptığımız uzunca telefon görüşmesinde, şimdi artık sıranın bu yazıları – deneyimleri kitaplaştırmaya geldiğini söyledim, O da böyle düşünüyor bereket. Yarım kalan kitaplar, makaleler, baskısı yinelenecek kitaplar.. Çoook işi var İbrahim hocamın.. Bu konuşma sırasında bir de benden özür dilemez mi!

Geçen yıl Temmuz’da (2022) 69 yaşında Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun olmamız O’nu çok heyecanlandırmıştı. Mülkiye mezuniyetimizi ve Sağlık Hukuku tezli masterimizi biliyordu. Anayasa Hukuku PhD (doktora) çabamızı da. Çok takdir ediyor ve destek vermek istiyordu. Bir paket kitabını yolladı kargo ile. Başkanı olduğu Anayasa Hukuku Derneği’ne üyeliğimiz gerçekleşti. Bizim Ankara Hukuk’tan mezun oluşumuzu Mülkiyeliler Birliğinde mütevazi bir törenle kutlamak istiyordu. Özellikle “azmimizin” (?!) gençlere örnek gösterilmesi gerektiğini belirtiyordu. Ülkemizin olağanüstü yoğun gündeminde bu tasarımını gerçekleştiremediği için üzgündü ve bizden özür diliyordu! Bakar mısınız yüce gönüllülüğüne?? Fransa’nın Ankara Büyükelçiliğinde Légion d’honneur ödülü alırken de hem gururlu hem alçakgönüllü idi.

Prof. Kaboğlu hocamıza / dostumuza ülkemize kattıkları için engin şükranlarımızı sunuyoruz. Dostluğundan güç alıyoruz, birlikte DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ savaşımını sürdüreceğiz;
O 50+ yıllık hukukçu, biz 50+ yıllık tıbbiyeli olarak.. (Bu söylemi aramızda kullanıyoruz..)

Sevgi ve saygı ile. 13 Nisan 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik

 

 

 

‘Yasama yetkisi devredilemez’/ ’basın sansür edilemez’

‘Yasama yetkisi devredilemez’/
’basın sansür edilemez’

İBRAHİM Ö. KABOĞLUİBRAHİM Ö. KABOĞLU

Bazı sorulara yanıt vermek için uzun açıklamalar yerine bir karşı soru, en özlü yanıtı oluşturabilir. Şu iki örnek görüşümün teyidi:

Birkaç yıl önce, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin toplantısında bir izleyici sordu:

  • Aydınlık gazetesi sizi neden eleştiriyor?
  • Kendilerine sorun: AKP’yi neden destekliyor? Bu sorunun yanıtı, bana yönelttiğiniz sorunun yanıtını ortaya koyar.

TBMM Genel Kurulu’nda 28.11.18 günlü oturumunda 7153 sayılı Çevre Kanunu… Değişiklik Yasa önerisi görüşülürken, “Gezi alanında yapılması tasarlanan Alışveriş merkezi, Anayasa’nın 23’üncü, 57’inci ve 63’üncü maddelerine açıkça aykırıydı ve Gezi sahiplenilmesi, orada bir alışveriş merkezinin inşa edilmesini önledi” deyince, AKP sıralarından Recep Akdağ bağırdı:

  • Onun için mi yakıp yıktılar?
  • Yanıtım şöyle oldu: “ sadece şu soruyu sormakla yetiniyorum konuyu farklı alanlara çekmek isteyenler için: Acaba o dönemde İstanbul Valisi olan, o dönemde Emniyet Müdürü olan, o dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan kişiler, o sorumlular şimdi nerededirler?”

Bu alıntılar, akademisyenlerin, siyasetçilerin, gazetecilerin ve kısaca yurttaşların yaşadıkları ve tanık oldukları güncel olay ve gelişmeleri doğru ve çıplak gözle algılamalarının ne denli önemli olduğunun açık göstergesi. Bu açıdan, yakın geçmişteki anayasal ve siyasal gelişmeler üzerine birkaç hatırlatma, fikir verici:

  • 2007 Anayasa değişikliği: “TBMM toplantı yeter sayısı değiştirildiğine göre, artık Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören değişikliğe gerek kalmadı; CB yine TBMM tarafından seçilsin” biçimindeki önerilere karşı çıkarak, “367 krizi” bahanesiyle karşı çıkıldı.
  • 2008 Anayasa değişikliği: kamu görevlerinde ve üniversitelerde kadınlar için başörtüsü serbestliği güvencesi adına Anayasa değişikliği yapanlara, “neden ilk ve orta öğretim için kayıt koymuyorsunuz” şeklindeki eleştirilere, “Biz ilk ve orta öğretimde başörtüsü düşünmüyoruz” şeklindeki tepkiler belleklerde.
  • 2010 Anayasa değişikliği: başörtüsü düzenlemesini iptal eden Anayasa Mahkemesi’ni, ‘vesayet kurumu’ olarak suçlayıp, HSYK gibi AYM üzerinde Yürütme güdümüne sokuldu.
  • 2017 Anayasa değişikliği: Bu kez, Hükümeti de kaldırarak hemen bütün anayasal kurumları tek kişinin güdümü altına soktular.

“YASAMA YETKİSİ KÖTÜYE KULLANILAMAZ”

Bu başlık altında yayımlanan kitabın sorunsalı üç başlıkta özetlenebilir:

  • Nitelikli yasa ereğinde etkili yasama faaliyeti için izlenmesi gereken yol ve yöntemleri belirlemek
  • Bu amaçla, Anayasa’nın üstünlüğü gereği yasama, yürütme ve yargı organları için Anayasa’ya saygı yükümlülük ve gereklerini ortaya koymak.
  • Hedef olarak da, 2017 Anayasa değişikliği ile kurulan tek kişi yönetimi yerine, “demokratik hukuk devleti” için anayasa gereğini ortaya koymak.

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KÖTÜYE KULLANILAMAZ”

Basın sansür edilemez” yasağı da, ‘Yasama yetkisi devredilemez’ gibi, Anayasa’nın emredici hükümleri başında yer alır. Ne var ki, ne yasama ne de basın, amaç değil, araçtır. Çünkü yasa, toplumsal gereksinimleri karşılamak amacıyla, Anayasa’ya saygı kaydıyla kamu yararı için yapılan hukuki işlemdir. Basın ise, yasama etkinliklerini topluma yansıtmakla yükümlü.

Bu asgari gerekliliklere uyulmaz ise, yasama yetkisi kötüye kullanılmış olur. Basın da, yasama faaliyetlerini ve bu çerçevede yapılan yayınları kamuoyuna çarpıtarak yansıtırsa, basın özgürlüğünü kötüye kullanmış olur.

DÜN NEREDEYDİNİZ?

Sadece birkaç yıl sonrası, 2010 değişiklikleri için “bizi yanılttılar” şeklinde bir savunma yapıldı. Şimdi, 2017 değişikliklerini, TBMM içinde ve dışında cansiperane savunmak için, tıpkı geçen yıllarda olduğu gibi eleştirenleri karalayanların tavrı, benzer soruyu çağrıştırıyor: yoksa yine yanılma-yanıltma oyunu mu oynanıyor?

Onlara şimdiden sorum hazır: dün neredeydiniz?

BirGün için çağrı

Bağımsız medya, demokrasinin can damarıdır.
Bağımsız medyaya yönelik türlü baskıların yaşandığı bu dönemde BirGün gazetesinin üyelik kampanyası #BirGün Benim demokrasi ve insan hakları için çok önemli.
Herkesi, iktidarın her türlü baskısına rağmen ayakta durmaya çalışan BirGün’e destek ve abone olmaya çağırıyorum.