Kategori arşivi: Hekim Saltık

Aşı: Kişisel tercih mi, toplumsal sorumluluk mu?

Uygulama karmaşası

Tehlikeli salgın hastalık” nedeniyle Anayasa madde 119 gereği OHAL ilan edilerek gerekli önlemler daha hızlı alınabilir ve düzenlemeler yapılabilirdi. Bu yapılmadığı halde, Anayasa’nın, ancak OHAL döneminde uygulanabilecek madde 15 gibi kimi yasaklayıcı hükümleri uygulandı; uygulanması gereken maddeler ise, uygulanmaktan kaçınıldı. Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadı, yürürlükte olanlar da etkili bir biçimde uygulanmadı.

  • Covid-19 yönetimi, çoğunlukla Anayasa ve yasa dışı uygulamalar eşliğinde yürütüldü:

-OHAL ilan edilmediği halde birçok yasak, genelge yoluyla Anayasa dışı olarak uygulandı. 65 yaş ve üstü yurttaşların sokağa çıkma ve genel olarak seyahat yasakları bunlar arasında yer alır.

Yaşam hakkı (md.17), Devletin temel amaç ve görev (md.5) yükümlülükleri yerine getirilmedi.

-Yatay ilişkilerde hak ve özgürlük (md.12) sorumlulukları öne çıkarılmadı.

‘Memleket dahilinde sari ve salgın hastalıklarla mücadele’

Ya yürürlükteki yasalar? Bunların başında 24/4/1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (UHK) geliyor. 18 aylık bir aradan sonra okulların yeniden açılması, salgın hastalığın kurumsal boyutunu gündeme taşıdı ve “Aşı yaptırmayan öğretmenlere PCR testi” uygulaması ile yetinildi.

Öğretmenlere ve kamu görevlilerine zorunlu aşı uygulaması yapılamaz mı? Herkes için yasal ve anayasal açıdan aşı zorunluluğu öngörülemez mi ?

Bu sorunun yanıtında ön sorun, tıbbi gereklilikler; buna göre, aşıyı yaygınlaştırmak, en etkili önlem.

Aşı için başlıca yasal dayanak, UHK ve Anayasa md.5, 12, 17 ve 56.

UHK madde 72’de salgın durumlarında gerek görülen aşıların zorunlu kılınabileceği açıkça yazılı. Buna göre, 57’nci maddede zikredilen hastalıklardan biri zuhur ettiği veya zuhurundan şüphelenildiği takdirde aşağıda gösterilen tedbirler tatbik olunur: hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum ve aşı tatbiki.

Madde 64 ise, hastalık ve yetki üzerine genel bir düzenleme öngörüyor: “57 nci maddede zikredilenlerden başka herhangi bir hastalık”. Bu hastalıklara karşı bu yasada öngörülen önlemlerin tümünü veya bir kısmını uygulama yetkisi Sağlık Bakanlığına ait.

Devletin çok yönlü yükümlülüğü

Hak ve özgürlükler karşısında Devlet, genel olarak ve Anayasamıza göre şu üçlü yükümlülük karşısında:
Saygı göstermek / önlemek,
– korumak ve
– önlem almak.

Covid-19 salgını karşısında bu yükümlülükler, Devlet görevli ve yetkilileri için en üst (azami) düzeye çıkar:

– “Sosyal mesafe” kurallarına uymak ve bunu bozacak toplantılardan kaçınmak.

– “Sosyal mesafe” riski nedeniyle toplu etkinlikleri en aza indirici önlemleri almak.

-Yaşam tehlikesini en aza indirecek önlemleri almak: Yaşama hakkı, “vücut bütünlüğüne dokuma” yasağını da kapsar. Bunun istisnası, “tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller”dir (md.17).

Uzmanlara göre, “tıbbi zorunluluk” var; UHK ise yasal temeli sağlıyor.

Salgın hastalıktan kaynaklı tıbbi zorunluluk, Devletin hak ve özgürlükler karşısındaki yükümlülüklerini ençoklaştırıyor. Bu yükümlülüğü, “sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” ve “Devletin iktisadi ve sosyal ödevleri” pekiştirmekte:

-“herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak;…” (md.56).

-“sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek” yerine getirmek (md.65).

Kişiler açısından ise, “Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da” kapsadığı (md.12) için, aşıdan kaçınma hakkı yok.

Sonuç olarak; Covid-19 vb. salgın hastalıklar ve sağlık OHAL’i üzerine, hukuk devleti ve sosyal devlet gerekleri doğrultusunda bütüncül yasal düzenleme gereğini gözardı etmeksizin, şu saptama yapılabilir:

UHK md.57, 64 ve 72’yi birlikte, Anayasa md.5,12,17, 56 ve 65’i birlikte ve hepsini bir bütün olarak değerlendirmek suretiyle

  • aşılamak, Devlet için yükümlülük;
  • aşı olmak ise, bireyler için kamusal ve toplumsal sorumluluktur.

HALK TV KONUŞMAMIZ – 7 EYLÜL 2021

Dostlar,

7 Eylül 2021 günü akşam 17:30 dolayında, HALK TV’den Sn. Fatih Ertürk’ün daha önce programlanmamış bir çağrısı ile yayına katıldık. İYİ Parti Bursa Milletvekili Sn. Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu (Ekonomist) yayın konuğu idi ve bir araştırmaya dayalı olarak beslenme sorununu aktarmakta idi.. Bodurluk..

Sn. Ertürk konuya ilişkin sorularını yöneltti ve katkımızı istedi.. Yaklaşık 8,5 dk. dolayında bir bölüm aşağıdaki erişke (link) tıklanarak izlenebilir.

Sevgi ve saygı ile. 08 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

ARTI TV Programımız

Dostlar,

7 Eylül 2021 günü sabah saat 11:00’de, ARTI TV’de Sn. Nazım Alpman’ın konuğu olduk. 2 temel konumuz vardı..

DİB Prof. Ali Erbaş’ın Laik rejime meydan okuyan çıkışları ve kovit-19 salgını.

45 dakikalık süreyi bu 2 konuya pay ettik
İzlenmesini ve paylaşılmasını dileriz.. Lütfen tıklayınız.

Erdoğan, gerilim hattını laik – antilaik çatışması ve şeriat tehdidi eksenine oturtmuş görünüyor.

Çok tehlikeli ve çok acımasızca.. İktidarda kalma, uzatma amaçlı olarak ülkemizde bir sıcak iç çatışmayı göze almak, kurgulamak. Dileriz AKP içinde bu politika destek görmesin, vazgeçilsin..

ARTI TV ve Sn. Nazım Alpman’ın nazik çağrısına teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile. 08 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

ORTA ÖĞRETİMDE OKULLAR AÇILIRKEN EĞİTİM- ÖĞRETİM SİSTEMİMİZ ÜZERİNE KISA NOTLAR

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
06.09.2021, İzmir

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Bu gün, pandemi nedeniyle, alışkın olmadığımız çok uzun bir aradan sonra, orta öğretim kurumları, tüm artı ve eksileri ile birlikte eğitim ve öğretime başladılar.

Doğru eğitim: Akıl, bilim, özgür irade, teknoloji, meslek, barış, sevgi, huzur, adalet, ahlak… ve ekmek kapısı;

Yanlış ve çağdışı eğitim ise kurumlaşmış cehalet, bağnazlık, haksızlık, kin, nefret, vicdansızlık, ayrıştırma, huzursuzluk, zorbalık, zulüm düşmanlık… ve sefalet kapısıdır. Birinci tür eğitimde çağdaşlık ve gelişme, ikinci tür eğitimde de kargaşa, huzursuzluk ve geri kalmışlık türer.

Rüzgar ekenler fırtına, sevgi etkenlerse barış ve huzur biçerlermiş… Bir ulusu her yönden yücelten ve doruklara ulaştıran da, ortaçağ karanlığına sürükleyerek geri kalmasına neden olan da yine o ulusun topyekun eğitim ve öğretim sistemidir.

Hatalı ve yanlış tohumlar ekerek sağlıklı ve üstün nitelikli ürün beklemek olanaksızdır. Yıkayıcı temiz değilse yıkanan temiz olmaz. Kirli su ile çamaşır yıkanmaz
Kanımca bir ulusun kaderini tayin etme (yazgısını belirleme) konusunda çok önemli ve birinci derecede görev yüklenen eğitim konusu, mutlaka siyaset üstü ve devlet politikası olarak ele alınmalıdır.

Ülkemizin Ulusal Eğitim sisteminin belli çıkar odakları, yabancı güçler, tarikat ve cemaat kurumları ile değil, eğim-öğretim ve bilim alanında çok iyi yetişmiş, üstün nitelikli, tarikat ve cemaat bağı ve bağlantısı olmayan özgür düşünceli yurtsever akademisyenlerle planlanıp programlanması gerekir.

Bir ulusun eğitim sistemi, gündelik siyasete, ideolojik, akıl ve bilim dışı çekişme ve yap-boz düzenlemelerine kurban edilmemelidir. Çünkü siyasetçinin çıkarı genelde bir seçim dönemini kapsar. Halbuki eğitim sistemindeki yanlışların etkileri ise asırlar (yüzyıllar) sürebilir.

  • Siyaset kurumu Ordu, eğitim – öğretim – bilim ve adalet kurumlarına müdahale etmemelidir.

Bu kurumlar mutlaka siyaset üstü konumda kalmalıdır. Çünkü bu kurumlar yalnızca siyasal iktidarlar için değil, devlete ve ulusun tümüne hizmet vermektedir.

Doğru bir eğitim sistemi için                             :

1- Eğitim ve öğretim yöntemi çağdaş olmalıdır.
2- Eğitim – öğretim teknolojisi, öğretim mekânları, eğitim ve öğretim araçları çağdaş olmalıdır.
3- Eğitim-öğretimin bilgi ve ders kaynakları, eğitim programları ve program içerikleri (müfredat – yetişek) çağdaş olmalıdır.
4- Eğitim ve öğretim sisteminde görev alan tüm öğretici ve yöneticiler çağdaş olmalıdır.
5- En önemlisi de eğitim ve öğretime yön verenlerin ZİHNİYETİ ÇAĞDAŞ OLMALIDIR.

Eğer bir ulusun eğitim ve öğretimine yön veren zihniyet (anlayış) çağdaş değilse geri kalan faktörlerin (etmenlerin) çok önemi kalmaz. İlk düğme yanlış iliklemişse, geri kalan düğmeler doğru gibi görünseler bile hepsi yanlış olur.

Bu duygu ve düşüncelerle yeni eğitim ve öğretim yılı devletimiz, ulusumuz, öğrencilerimiz, veliler, tüm öğreticilerimiz ve yöneticilerimiz için kutlu olsun. Ulusumuzun tepesinde dolaşan cehalet kara bulutları yok olsun. Halkımız barış, esenlik ve huzur (erinç) dolu bir eğitim- öğretim yılı yaşasın.
===============================
Dostlar,

Sn. hocamız Prof. Çivi’nin yazısına birkaç katkımız olasın isteriz :

Alttaki kısa film, Çin’de, küçük bir öğrencinin Kovit-19 salgını nedeniyle, okula giriş hazırlığını gözler önüne seriyor. Ya bizde ??

***
Ankara’da 3 okul müdürü ile telefonla görüşme :
Lise: 1600 öğrenci bin maske. Sınıflar ortalama 42
Ortaokul: Maske ve hijyen malzemesini veliye aldıracağım. Bin öğrenci var, sınıf ortalaması 30, hizmetli yok!
İlkokul: BŞB’nden gelen 1 koli temizlik malzemesi var. Milli Eğitimden birşey gelmedi. (BİRGÜN, Ünal Özmen 03.09.2021)
***
ABD’de: Kovit-19 saptanan çocuk sayısı 2 haftadır tırmanıyor. Salgının başından beri tanı alan çocuk sayısı 4,8 milyon, toplam vakaların % 14,8’i. Hastaneye yatırılan çocuk oranı %1,9’a dek çıkıyor. 12+ yaşa epeydir aşı yapılıyor. 6 Eylül’de okulları açıyoruz, bilinsin istedik..
***
27 Ağustos 2021, CDC (ABD):
Aşısız öğretmen 26 öğrenciye Kovit-19 bulaştırdı..
***
ABD’de son hafta bildirilen Kovit-19 vakaların % 22’sinden çoğu 0-18 yaş arasında saptandı ve testlerin %10,9-20,8’i bu yaş diliminde yapıldı (Eyaletlere göre değişiyor) ve bu yaş diliminde test pozitiflik oranı %4,8-17,6. (MMWR, CDC)
***
https://www.cdc.gov/mmwr/volumes/70/wr/mm7036e2.htm

Çocuklar ve ergenler arasında haftalık KOVİT-19 ile ilişkili hastaneye yatış oranları 2021 Haziran sonu-Ağustos ortası boyunca yaklaşık beş kat arttı ve bu da son derece bulaşıcı SARS-CoV-2 Delta varyantının artan dolaşımıyla aynı zamana denk geldi. Ciddi hastalığı olan hastaneye yatırılan çocuk ve ergenlerin oranları. Hastaneye yatış oranları aşısızlar arasında tam aşılı ergenlere göre 10 kat daha yüksekti.
***
https://www.gazeteduvar.com.tr/pandemiyle-yasamak-yuz-yuze-egitime-gecilsin-mi-makale-1533643

Çin, eğitime ülke genelinde salt 2 ay ara verdi!
Nisan 2020’de Wuhan dışında bütün okullar yeniden yüz yüze eğitime geçmişti. 2021’in ilk yarısında da %60’ın üstünde aşı oranına ulaşıldı.
Bütün öğretmenler aşılı ve okul çağında çocuğu olan veliler de aşı olmak zorunda. Ayrıca, öğretmenler, öğrenciler ve velileri kent dışına çıkarlarsa iki hafta okula gidemiyorlar, ev karantinasında kalıyorlar. Bu yüzden, aileler Çin yeni yılında ya da diğer bayramlarda yolculuk yapmamayı seçtiler.
**
Sonuç                              :
Türkiye, 2 hafta sonra Kovit-19 olgu sayısında artışlara hazır olsun.
Tohumu ekildi..
Okulların açılması belki “doğrudan” neden olmayacak ama, yukarıda da örneklediğimiz pek çok nedenle doğru – bilimsel yönetil(e)meyen salgın yüzünden olgu sayıları daha da tırmanışa geçebilecek.. yazık!

Sevgi ve saygı ile. 07 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

BİZİM TV konuşmamız : AKP İktidarı Salgını Yönetemiyor..

Dostlar,

5 Eylül 2021 Pazar günü akşamı saat 21:00’de Sn. Lale Ö. Arslan’ın konuğu olduk BİZİM TV‘de.

Konumuz, aşağıdaki görsel de olduğu gibi  yine salgın, Kovit-19 salgını idi  :


AKP İktidarı Salgını Yönetemiyor; Okullar Açılıyor.. Ne Yapmalı?

Yaklaşık 1,5 saat süren söyleşide Sn. Arslan bize, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi eğitimi de almış olmamız nedeniyle başkaca sorular da yöneltti Salgın gündeminden önce.

Rize’de açılış törenlerinde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küçük bir çocuğun başına elindeki mikrofon ile vurması, bir başka çocuğa “ulan” diye seslenmesi, uzun saçlı bir genci tersleyip dışlaması…

Bir de Adli yılın başlaması nedeniyle yeni Yargıtay binasının hizmete açılmasında Diyanet İşleri Başkanına dua ettirilmesi..

Ve izleyicilerden gelen sorular…
İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayınız..

Sevgi ve saygı ile. 05 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

HALK TV Programımız – 4 Eylül 2021

Dostlar,

4 Eylül 2021 Cumartesi günü saat 20:00’de, düzenli olarak katıldığımız üzere, HALK TV’de Sn. Fatih Ertürk’ün konuğu olduk. 3 bölüm olan konuşmamızın erişkeleri aşağıda, tıklanarak izlenebilir (8 + 8 + 10 dk.).

 

Sevgi ve saygı ile. 05 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

“3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası” Açıklaması Ve Etkinlik Programı


3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası Açıklaması - Etkinlik Programı

3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası Açıklaması – Etkinlik Programı
Türkiye’de 3-9 Eylül 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Halk Sağlığı Haftası etkinlikleri, Halk Sağlığı biliminin önemini anlamak, halk sağlığı sorunları ve çözüm önerilerini konuşmak açısından büyük bir fırsat olacaktır.

Halk Sağlığı, tüm toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek yaklaşımını temel ilke olarak kabul eden ve insanların yaşam süresini uzatmayı ve daha nitelikli bir yaşam sürmelerini hedefleyen bir bilim, beceri ve uzmanlık dalıdır.Halk Sağlığı Uzmanları, toplumun sağlık düzeyini, gereksinimlerini, var olan ve gelişebilecek sağlık sorunlarını ve nedenlerini saptamak, çözümler üretmek, halk sağlığı programlarının oluşturulması ve yürütülmesini sağlamak üzere yetiştirilmiştir ve koruyucu hekimlik alanında uzmanlaşmıştır.İçinde yaşadığımız pandemi, özellikle son zamanlarda iklim krizi ile daha da belirgin hale gelen yangın, sel gibi afet ve acil durumlar, bunların yanı sıra bölgemizdeki savaş ve şiddet ortamı nedeniyle ülkemizin yoğun bir dış göç akımına maruz kalmış olması Halk Sağlığı biliminin önemini daha da artırmaktadır. Tüm bu durumlarda toplumun sağlığının korunması ve geliştirilmesi, süreçlerin doğru yönetilmesi ancak Halk Sağlığı biliminin ilkelerinin gözetilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun sağlanabilmesi için Halk Sağlığı Uzmanlarının görev tanımlarına ve liyakat esasına uygun biçimde istihdamı büyük önem taşımaktadır.Bu çerçevede HASUDER tarafından 6-9 Eylül 2021 tarihleri arasında bir dizi çevrimiçi etkinlik düzenlenmiştir. Ekinlikler “zoom” ve “youtube” kanalı üzerinden gerçekleştirecektir. Etkinlikler için gerekli linkler her gün ayrıca duyurulacaktır.

HASUDER 3-9 Eylül 2021 Halk Sağlığı Haftası Etkinlik Programı
HASUDER 3-9 Eylül 2021 Halk Sağlığı Haftası Etkinlik Programı

Aşısız 300 bin öğretmen ya aşı olmalı ya da bu kamusal alandan çekilmelidir

authorÜNAL ÖZMEN
ozmenu@gmail.com

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

İktidar yanlısı öğretmenlerin üyesi olduğu Eğitim Bir Sen, öğretmenlere aşı zorunluluğuna olduğu gibi zorunlu test uygulamasına da karşı çıkıyor. İtirazını da AİHM ve Anayasa Mahkemesinin “İhtiyari olmayan tıbbi bir müdahale olarak zorunlu aşının özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil ettiğine dair kararı”na dayandırıyor. Eğitim Bir Sen itirazının, vücut bütünlüğünün korunması gibi tıbbi veya kişilik haklarıyla ilgili olmadığını, aşı karşıtlığının inanç meselesinden kaynaklandığını biliyoruz. Tersi olsa bile hukuktan bulduğu argüman ne kişi hakkını ne de inancını destekler niteliktedir. Çünkü kamu görevlisinin kamusal hizmetini riskli hale getiren eylemi özel hayata dair değildir. Özel hayatına saygı gösterilmesini bekleyen öğretmenden karşısındaki 42 öğrenci ve ailesinin yaşam hakkına saygılı olması beklenir.

Nitekim Eğitim Bakanı, Covid-19 pandemisine karşı okullarda alınması gereken tedbirler ile ilgili yaptığı açıklamada, açıkça çocukları öğretmenlerden korumak gerektiğini söylüyor. “Dünyadaki veriler, çocuklardan yetişkinlere bulaş oranının, yetişkinlerden çocuklara bulaş oranına göre çok daha düşük olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla eğitim öğretimi sürdürebilmemiz için öğrencilerimizi korumamız gerekiyor.” diyor bakan. Bu bilgi doğru ve bakan net ifadelerle dile getirdiği bu görüşte ise ondan öğretmenlere aşı zorunluluğu getirmesini beklersiniz, ama değil. Bilime ait bu tespiti konumu gereği sarf ediyor ve bir soluk ardından “Aşı zorunlu değil, süreç gönüllülük esasına göre işliyor.” diyerek kendi görüşünü dile getirme, taraftarlarını yatıştırma ihtiyacı duyuyor.

Aşı karşıtlığının bilimsel gerekçesi olamaz; o nedenle sağa doğru baktıkça bilimden uzaklaşıldığı ve aynı oranda aşı karşıtlarının sayısının arttığı görülür. Bunu eğitim sendikalarında da görmek mümkün: En sağdakini (Eğitim Bir Sen) gördük; onun bir berisindeki Türk Eğitim Sen ise aşı karşıtlığını üstü örtük bir şekilde dile getiriyor. Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, uygulanabilir görmediği PCR test zorunluluğunun “Aşıyı teşvik için getirildiğini” düşünüyor. Öğretmenlerden haftada iki kez istenecek PCR testinin zorunlu tutulmasına karşı olan Eğitim İş “Bilimsel veriler eşliğinde aşıya ikna çalışmaları yapılmalıdır.” görüşünde. Öğretmeni bilimsel veriler kullanarak aşıya ikna edeceksek işimiz var demektir! Net bir fikirle karşılaşmak için biraz daha sola bakmak gerekiyor: Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul “Velilerin çocuklarını okula güven duyarak gönderebilmeleri için tüm eğitim ve bilim emekçilerinin aşılanması gerektiğini” açıkladı. Biraz muğlak olsa da bu ifadeden, öğretmenlerin zorunlu aşıya tabi tutulmaları gerektiği anlamı çıkarılabilir.

İnancından ötürü aşı olmak istemeyenleri sistemin dışına atmak kaydıyla kendi haline terk edelim. Ama PCR testine karşı olan öğretmen çoğunluğunu ne yapabiliriz? Uygulanamazmış! Uygulanamaz diyerek karşı çıkma yerine, uygulanabilir test yöntemlerini savunmak, Sağlık ve Eğitim Bakanlığını buna zorlamak gerekmez mi? Tükürük veya diğer vücut sıvılarıyla yapılan moleküler testler 20 saniyede sonuç veriyor. Birçok ülkede uygulanan bu yöntem neden Türkiye’de de uygulanmasın.

Öğretmenlere aşının zorunlu olmasını savunan Beyaz Saray Sağlık Başdanışmanı Fauci’nin “Okul sezonuna girerken büyük bir dalganın ortasındayız. Durum çok ciddi” tespitinin sadece ABD için geçerli olmadığını, durumun bizim için de oldukça ciddi olduğunu bilmek ve ona göre davranmak zorundayız.

  • Az değil, 300 bin öğretmen aşısız. Kimse başkasını kendi riskine ortak etmemeli, bu öğretmenler ya aşı olmalı ya da bu büyük kamusal alandan çekilmelidir.

En kısa ömürlü yalan: Tüm önlemleri aldık!

Eğitim Bakanı Mahmut Özer “Okullarda alınması gereken tüm önlemleri aldık.” dedikten sonra üç okul müdürünü aradım:

Biri (lise) “Bin 600 öğrencimiz var, bin maskemiz… Sınıf mevcudu ortalaması 42…”

İkincisi (ilkokul) “Ankara Büyükşehir Belediyesinden gelen bir koli temizlik malzemesi var. Henüz Milli Eğitimden birşey gelmedi.”

Üçüncüsü (Ortaokul) “Maske ve hijyen malzemelerini velilere aldıracağım. 140’ı Suriyeli bin öğrencim var, sınıf ortalaması 30. Süreci bir müdür yardımcısı ile yürüteceğim. Okulda hizmetli yok!”
=========================
Dostlar,

Kovit-19 salgını almış başını gidiyor. Günde 300’e yakın “resmi” ölüm!
Denetlenemeyişinde temel etmenlerden bir aşılama yetersizliği, TOPLUM BAĞIŞIKLIĞININ gerekli yüksek düzeye (>%90) erişemeyişi.

İnsan davranışlarına, hak ve özgürlüklerine doğal sınır BAŞKALARINA ZARAR VERMEMEKTİR.

İdeal olanı, ayrıca, davranışlarımızın başkalarına yarar sağlamasıdır.

Kişi özerkliği mutlak değildir ve daha yüksek bir değer için sınırlanır. Ek olarak, insan hak ve özgürlüklerinin kullanımının adaletsizlik doğurmaması da gereklidir.

AİHM’nin, Çekya’dan bir başvuruyu geri çevirdiğini ve Devletin aşıları zorunlu kılabileceğini kararlaştırdığını da belirtelim.

Ayrıca yazıda değinilen Anayasa Mahkemesi kararları 2 bireysel başvuruya dayalı olup takvimli – programlı çocuk aşılarına ilişkindir.  AYM, çocuklarına bu aşıları yaptırmak istemeyen 2 başvurucuyu haklı bulurken, bu aşıları zorunlu kılan yasal düzenleme olmadığına (Çiçek aşısı dışında) dayanmıştır. Oysa salgın koşullarında gerekli aşıyı zorunlu uygulamaya elveren hüküm, 1593 s. Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nın 72. maddesinde açıkça yer almaktadır. Bu amaçla yeni bir yasal düzenleme gerekmediği gibi, AYM kararı da böylesine çarpıtılamaz.

İnanç, aşıyı red için geçerli gerekçe sayılamaz; ne yani, İslam dini aşı olmayarak başkalarının ölmesine neden olmaya izin mi vermektedir? Böyle din anlayışı olmaz!

Salgın azgın iken aşıdan kaçmak katil / öldürme eylemiyle eşdeğerdir.

Öneri / çözüm                                    :

  • 1593 s. Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nın 72. maddesine dayalı bir Cumhurbaşkanı kararı ile zorunlu aşı uygulaması başlatılmalıdır!

Sevgi ve saygı ile. 04 Eylül 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

ANKA HABER AJANSINA HALK SAĞLIĞI HAFTASI DEMECİMİZ

PROF. DR. SALTIK’TAN HALK SAĞLIĞI HAFTASI MESAJI:

https://ankahaber.net/haber/detay/prof_dr_saltiktan_halk_sagligi_mesaji_saglik_bakanligi_izmirde_yeni_varyanti_saptayamadi_biz_halk_saglikcilar_yonlendiriyoruz%E2%80%9D_52707

  • “SAĞLIK BAKANLIĞI İZMİR’DE YENİ VARYANTI SAPTAYAMADI, BİZ HALK SAĞLIKÇILAR YÖNLENDİRİYORUZ”

HABER: CEM HAYAT – KAMERA: FATİH NAZIM EFE

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Halk Sağlığı Haftası’nda;

  • “Biz Halk Sağlıkçılar hastalığı değil, sorunu yönetmeye çalışıyoruz. Günlük 20-22 bin yeni tanı koyuyorsunuz, bu insanların 14 gün kadar sonra bu havuzdan çıkması gerekir. PCR pozitif hale gelen insanlar, uzun süre PCR negatifleşemiyorlar. Neden havuzda kalma süreleri uzuyor? 14 gün değil de 21 gün, 28 gün, 5 hafta, 6 hafta; bu daha önce böyle değildi.
  • Geçen hafta İzmir’de yapılan virolojik çalışmalarda neredeyse hastaların %30’unda yeni bir varyant saptandı. Bunu Sağlık Bakanlığı saptayamadı. İşte bunların yapılmasını, biz Halk Sağlıkçılar yönlendiriyoruz” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklama şöyle:

“BİZ, TOPLUMUN COVID-19 HASTALIĞIYLA İLGİLENİYORUZ”

Covid-19 salgınında bilindiği gibi Halk Sağlığının, Epidemiyolojinin önemi çok iyi anlaşıldı. Bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı, Covid-19 salgınında kendisine başvuran hastaya tanı koymak ve sağaltımını (tedavisini) yapmakla yükümlüdür. Biz Halk Sağlıkçılar ise tek tek kişilerin Covid-19 hastalığıyla ilgilenmiyoruz. Biz, toplumun Covid-19 hastalığıyla ilgileniyoruz. Toplumdaki Covid-19 sorununu nasıl yöneteceğiz, nasıl erken tanı koyacağız, nasıl bulaş zincirini kıracağız, hangi toplumsal ve tıbbi önlemler gerekir, hangi aşıları kullanmak gerekir, insanlar nasıl aşıya ikna edilir gibi??… O halde biz Halk Sağlıkçılar hastalığı değil, sorunu yönetmeye çalışıyoruz.

“GEÇEN HAFTA İZMİR’DE HASTALARIN %30’UNDA YENİ BİR VARYANT SAPTANDI”

Gece gündüz sürekli bir biçimde çalışarak salgın yönetimi için Epidemiyolojik stratejiler geliştirmeye çalışıyorum. Örneğin karşıma Türkiye’deki aktif hasta sayısını alıyorum. Dünkü rakamlarla birlikte ölüm sayısı 290’a ulaştı, 22 bini aşkın da yeni kayıt var. Bunlarla birlikte Türkiye’deki aktif hasta sayısı neredeyse 520 bini buldu. Öte yandan da günlük hasta sayısının grafiğini karşıma koyuyorum. Günlük hasta sayısındaki artış ile havuzdaki hasta sayısındaki artış arasında belirgin bir fark görüyorum. Aktif hasta sayısındaki artış, günlük yeni tanı alan hastaların çok üstünde. Peki bu nasıl oluyor? Günlük 20-22 bin yeni tanı koyuyorsunuz, bu insanların bir 14 gün kadar sonra bu havuzdan çıkması gerekir. Fakat havuz şişmeye devam ediyor, bu ne anlama geliyor? Ben buradan şunu çıkartıyorum: PCR pozitif hale gelen insanlar, uzun süre PCR negatifleşemiyorlar. Havuz şişiyor giderek. Bu son derece önemli epidemiyolojik bir ip ucu.

Şimdi soru şu: Neden insanların havuzda kalma süreleri uzuyor? 14 gün değil de 21 gün, 28 gün, 5 hafta, 6 hafta; bu daha önce böyle değildi. Daha önceki verilerle karşılaştırdığımda uzayan hastalıktan ne sorumlu olabilir? Bakın soru soruyu doğuruyor. Acaba hastalığın uzamasındaki etmenler neler, farklı bir varyant mı söz konusu? Buradan hareketle meslektaşlarımızla konuşuyoruz. Geçen hafta İzmir’de yapılan virolojik çalışmalarda neredeyse hastaların %30’unda yeni bir varyant saptandı. Bunu Sağlık Bakanlığı saptayamadı. İşte bunların yapılmasını, biz halk sağlıkçılar yönlendiriyoruz.

“BİZ EPİDEMİYOLOG OLARAK BAKANLIĞA
YOL GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Kliniklere soruyoruz, ‘2-3 haftada tedavi ettiklerimiz, 5-6 haftaya çıktı, ölümlerde de bir artış var’ diyorlar. Peki bu insanlardaki varyant tipi ne? Ağırlıklı olarak Delta varyantı. Enfeksiyoncu klinisyen arkadaşlara ‘Başka varyantlar olsa yakalayabilir miydiniz?’ diye soruyoruz, ‘Biz onu bilemeyiz, ona mikrobiyoloji laboratuvarı, viroloji laboratuvarı karar verecek’ diyorlar. Dönüp viroloji laboratuvarındaki arkadaşlarımızla konuşuyoruz,

‘Elimizdeki PCR testleri, Sağlık Bakanlığı’nın standart testleridir. Şu şu, şu varyantları yakalayabiliyor, başka varyant varsa yakalayamayız’ diyorlar. Demek ki biz Epidemiyolog olarak yukarıdan kuş bakışı bir biçimde salgının bütün boyutlarını yakalamaya çalışarak, yani salgınların yönetimi ve keza öbür sağlık sorunlarının da matematiğe dayalı modellemelerle yönetim araçlarını kullanarak Bakanlığa yol göstermeye çalışıyoruz.

Biz Halk Sağlıkçılar her yıl 3-9 Eylül arasında Halk Sağlığı Haftası’nın kutlanmasından mutluyuz. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın web’ini incelediğimde 2018 Halk Sağlığı Haftası ile ilgili veriler var. Üç yıl geçti aradan, 2019 ve 2020 yok. Demek ki salgın nedeniyle arkadaşlarımız çok yoğunlar, bu haftayla ilgili orada bir etkinlik göremedim.

“REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ TEKRAR AÇILMALI, BİR HALK SAĞLIĞI FAKÜLTESİNE DÖNÜŞMELİ”

Halk sağlığı, ABD’de fakülte düzeyinde örgütlenmiştir. ABD’de 25 Halk Sağlığı Fakültesi var. Bizde ise, tıp fakültesi dekanlığının altında bir Ana Bilim Dalı durumunda. İngiltere’de 2 Halk Sağlığı Fakültesi var. Hindistan’da 11. O bakımdan ülkemizde de hızla Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün tekrar açılması ve ulusal bir Halk Sağlığı Fakültesine, Enstitüye dönüşmesinin çok uygun olduğunu düşünüyorum.”
***
Bizimle bu söyleşiyi yapan ANKA Haber Ajansı emekçilerinden Sn. Cem Hayat’a teşekkür ederiz.

Demecimizin kısa video kaydı için lütfen tıklayınız :
https://abone.ankahaber.net/static/video/62d78704-f4a1-4205-a836-808a6fac49ed-720.mp4 

ANKA Haber Ajansı’nın servis ettiği demecimizi birçok yayın organı da alıntıladı. Örneğin Cumhuriyet Gazetesi
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/prof-dr-saltik-izmirde-hastalarin-yuzde-30unda-yeni-bir-varyant-saptandi-1865815

Gerçek Gündem :

https://www.gercekgundem.com/guncel/297112/bakanlik-saptayamadi-izmirde-hastalarin-yuzde-30unda-yeni-bir-varyant-goruldu

2 Eylül 2021 : 3 Konuşmamız

Dostlar,

1-15 Eylül 2021 arası devre mülk dinlencesi (tatili) için Datça’dayız. Ancak SALGIN ve ülkemizin yakıcı gündemi yakamızı bırakmıyor.

1 ve 2 Eylül akşamı açıklanan “resmi” verileri ile ölümler 300’e değmek üzere; 290 ve 283!

Sabah 09:00’da zoom ortamında ANKA Haber Ajansı‘na bir demecimiz oldu Sn. Cem Hayat’ın istemi ile. Erişkesini (linkini) paylaşacağız.. Ayrıca servis de edilecek medyaya..
Güncelleme : Demecimiz servis edildi.. Epey medya kurumu haberi kullandı. Cumhuriyet Gazetesi, Gerçek Güncem… gibi..
Ayrıntıları web sitemizde bir başka dosyada sunduk, tıklayınız :

http://ahmetsaltik.net/2021/09/03/anka-haber-ajansina-halk-sagligi-haftasi-demecimiz/

Demecimizin video kaydı için lütfen tıklayınız : https://abone.ankahaber.net/static/video/62d78704-f4a1-4205-a836-808a6fac49ed-720.mp4
***
Akşam 18:00’de ARTI TV’den Sn. Fatih Yapıcı ile Şehir Hastanelerini konuştuk..

  • Şehir Hastaneleri adli ve sağlık kapitülasyonudur!
  • Şehir Hastaneleri Lozan Andlaşmasına aykırıdır.
  • Şehir Hastaneleri tipik bir talan aracı ve alanıdır.
  • Şehir Hastaneleri yasasının pek çok maddesi Anayasaya aykırıdır!
  • …………..

46 dakika süren programda Şehir hastanelerinin tipik bir talan aracı ve alanı olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyduk. Daha önce, bizim de üyesi olduğumuz Mülkiyeliler Birliğinde verdiğimiz konuya ilişkin konferansın yansılarını burada 1 kez daha paylaşmak istiyoruz : AHMET_SALTIK_SEHIR_HASTANELERİ_TALANI_1.11.2017
****
Akşam saat 20:00’de ise saygın ve yürekli gazeteci Sn. Dr. Sedef Kabaş’ın youtube’dan canlı yayın yapan SEDEF KABAŞ TV programına çağrılı idik (Salgının başlamasından bu yana, 11 Mart 2020’den bu yana 373. konuşmamız oldu..). Dr. Kabaş aşağıdaki duyuruyu paylaştı sosyal medya hesaplarında.

GÜNDE 300 KİŞİ ÖLÜYOR! Ne yapmalı?
Prof. Dr. AHMET SALTIK 20:00’de YouTube |
#sedefkabaştvyoutube.com/c/sedefkabastv
Covid-19 ölümleri 4 ayın doruğunda!
Pushpin
Aşılar hk. kafa karışıklığı Pushpin
Aşı karşıtlığı nedenleri Pushpin
Açılan okullarda alınacak önlemler Pushpin
Sağlık Bakanlığın gizlediği veriler
Bu oturumumuz Sn. Kabaş ile 3. söyleşimiz oldu. 2 saate yakın süren 1 önceki yaklaşık 4 ay önce idi ve 135 K (bin) izleyici aldı salt youtube’da. (İlki, Sn. Kabaş TELE1’de iken 1.6.2020 akşamı idi). İzleyici soruları da alındı çokça. İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayın..

Programın sonlarında kimi izleyiciler bizi Sağlık Bakanı olarak görmek istediklerini belirttiler sağolsunlar.. Biz de espri ile karışık,

  • Yetmez ama “evet” dedik..

Ardından,

“Neden Cumhurbaşkanı olmayayım? 3 diplomam var; Tıp, Mülkiye ve Hukuk…” diye ekledik

Sevgi ve saygı ile. 02 Ağustos 2021, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik