Etiket arşivi: Rifat Serdaroğlu

BIRAKIN RAHAT RAHAT ÇAL IŞALIM

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Papaz iki metre ilerisinde bulunan Zangoç’a sormuş; Kutsal şarabı sen mi içiyorsun?
Zangoç’ta derin bir sessizlik!
İyice köpürmüş Papaz; Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?
Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!
Papaz; Olacak şey mi? İki adım öteden beni duymuyorsun.
Zangoç; isterseniz yer değiştirelim, anlarsınız. Yer değiştirmişler!
Bu kez Zangoç seslenmiş:
Kilise için toplanan yardım paralarını kim çalıyor?
Papaz kendi kendine söylenmiş; Evet yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor…

Bademler öyle bir yerdeler ki, orada ne ses ne duyum ne ahlak ne vicdan var!
-Kelime-i Şahadetten, Hz. Muhammed’in adını çıkaran CIA elemanu FETÖ’yü, din alimi saydılar.
-Türk Askerinin katili Barzani’yi ONUR Konuğu yaptılar. Türk Askerinin katili PYD Lideri Salih Müslim’i, Ankara’da kırmızı halıda karşıladılar! Abisine Gaziantep’te “İrtica Üniversitesi” açtılar. Suriyeli Haznevi tarikatına Gaziantep’te 67 bin metrekare Külliye inşa ettiler.
-Türk Ordusunu, Yüksek Yargısını hile ile, kumpas ile çökerttiler!
-Anayasayı ve Cumhuriyetin değerlerini çiğnediler!

ABD ile stratejik ortağız, dediler;
– Bush, askerimizin kafasına çuval geçirtti
– Obama beyzbol sopası gösterdi
– Trump, “Aptal Olma” diye resmi mektup yayınladı
– Biden, soykırım iftirasını sahiplendi ve Türk Milletini soykırımcı yaptı!

17/25 Aralık’ta lağım patladı, hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet ve yüzsüzlük rekor kırdı.
Reza Zarrab, Bakanları önüne yatırdı, Bakan veletlerini özel elemanı yaptı.

ABD Temsilciler Meclisi, “Sizin ülkeniz dışında paranız-malınız-yatırımınız var” diye araştırma açtı.

Devletten FETÖ’cuların bir kısmı çıktı. Yerine Menzilciler, Süleymancılar ve Mafya girdi.
Çöküş devrinin sembolü olarak “Marinaya Çökme” rezilliği yaşandı.
Mafya Lideri, Erdoğan’ın Bakanını “Video Manyağı” yaptı.
Binlerce yıllık bir Cihan Devleti olan “Türk Devleti” Mafya Devleti oldu.

Bademlerin bulundukları yerden bu olayların sesleri duyulmadı, görüntüleri yansımadı!
Siyasi ahlak ve vicdan da tükendiği için, hiçbir şey olmamış gibi Bademler yollarına devam ettiler. Papaz ile Zangoç’un devam ettiği gibi…

CB Erdoğan, Cumartesi günü muhalefete seslendi :

  • “Türkiye’nin yükselişinin önünü kesmek için bize sürekli çelme takıyorlar.
  • Yahu ürettiğiniz bir şey varsa onu anlatın. Ürettiğiniz bir şey yok.
  • Çekilin önümüzden de şöyle rahat rahat ve hızla çal ışalım!”

Türk Siyasal literatürüne, Türklükte ve Müslümanlıkta olmayan “Çalıyorlar ama çalışıyorlar”, “Çalıyorlar ama hiç olmazsa Besmele çekerek çalıyorlar” gibi rezillikleri yerleştiren Bademler, rahat rahat çal ışmak istiyorlar ha?
19 senedir rahat rahat çal ışıyorsunuz, yorulmadınız mı?

Türk Milleti artık Bademlerin gerçek yüzünü gördü!
Ayet salla Bakara’dan, oy topla fukaradan” diyen adamı Büyükelçi yapan Bademlerin en masum yaşları 0-2 yaş arasındadır. 2 yaşından sonra konuşmayı öğrendiler mi, kandıramayacakları insan yoktur. Çünkü yalan, yaz-kış bunların ağızlarında yuva yapmıştır. Aman dikkat!

Not 1; Hollanda basınından NRC’nin ve Avrupa Bağımsız Gazetecilerinin yazdığına göre, Binali Yıldırım’ın ve çocuklarının Malta ve Hollanda’da kayıtlı 30 (OTUZ) adet gemi, 17 Şirket, 2 Süperyat, Hollanda’da 7 taşınmaz ve 150 milyon AVRO tutarında serveti varmış.
Tüm Avrupa Basınının yazdığını, bende bir yazımda aktarmıştım.
Mahkeme beni, Binali Yıldırım’a yüklü bir tazminat ödemeye mahkum etti!
Tam da 43’ncü evlilik yıldönümümüzde!
Bunu niçin yazıyorum, biliyor musunuz? Yarın bu kararı verenden de, Binali’den de hesap sorarken, bana gelip, “Abi, büyüklük sende kalsın, düşene bir de sen vurma” diyen olursa, fena dalarım, şimdiden bilinsin istedim…

Not 2; Salı gününden itibaren (AS: başlayarak) Ankara’da, sonra yollardayız.

Sağlık ve başarı dileklerimle, 23 Mayıs 2021

İÇİNİZDEKİ MESCİD-İ AKSA

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

CB Erdoğan, Davutoğlu ve Babacan için “Bunlar da içimizdeki Mescid-i Aksa’yı yıkmak istiyorlar” dedi!
Erdoğan, bugün lanetlediği ikiliyi kendi yetiştirip Ekonominin başına, Başbakanlığa, Genel Başkanlığa oturtmadı mı? Kızacaksa, bunları Türk Milletinin başına sardığı için kendisine kızmalı! Onlar karakterlerinin gereğini yapıyor!

Erdoğan, sıkıştığı anda Allah’ı, İslam’ı, dini değerleri siyasete alet etmekten çekinmez. “İçimizdeki Mescid-i Aksa” benzetmesi bunun son örneğidir.
Kimin içinde ne olduğunu yalnızca Allah bilir! Fakat bir fani, böyle konuşup, kul hakkı yiyor ve milletine kötülük ediyorsa onun içinde olsa olsa “Emevi Mervan” olur.

Hele 19 Mayıs ATATÜRK’ü ANMA ve Gençlik Spor Bayramı gününde, Türk Devletinin kurucusunun huzurunda takiyye’de bulunabilen ve Cumhuriyet değerlerini örselemek için çalışan birinin içinde değil “Mescid-i Aksa”, onun tozu bile bulunmaz!
***
Aziz Türk Milleti;
Küçülen lokma sizin lokmanız! Her gün varlığı eriyen, fakirleşen sizsiniz!
Geleceğimiz olan gençlerimizin çalınan, Suriyeli kaçaklara, yerli ve yurtdışından getirilen “Tarikat Holdinglerine” aktarılan kaynaklar, evlatlarınızın!
Sistemli bir şekilde kısıtlanan özgürlüğünüz sizlerin!

Buharlaşan 128 milyar Dolar da sizlerin, şimdiye kadar Suriyelilere aktarılan
80 Milyar Dolar da sizin! Bu belaları başımıza saran da, bu politikasında ısrar eden de,

Yurtdışındaki haram servetler yüzünden emperyalist devletler tarafından rehin alınan, BOP Eşbaşkanı AKP’dir…

Emperyalist güçler, AKP’nin saflığından yararlanıp, 2011 yılından beri yani 11 yıldır, yurtiçinde 5 milyon, hemen sınırımızda 4 milyon olmak üzere 9 milyon kaçağın yükünü Türk Milletinin sırtına attılar. Bizler eriyoruz, onlar semiriyor ve AKP’nin Arap sevgisinden, beceriksizliğinden yararlanıp, kaynaklarımızı sömürüyorlar!

Türkiye’deki Suriyelilerin yaş ortalaması 22,2’dir!
Türkiye’deki Suriyeli kadınların doğurganlık oranı 5,3’tür.
Türk Kadınlarının doğurganlık oranı ise 1,9’dur!
Hacettepe Üniversitesinin araştırmasına göre önümüzdeki 15-20 yılda, Suriyelilerin nüfusu 15 milyonu aşacak. Şimdiden bazı kentlerimizde, Türk nüfusunu geçtiler bile!

  • Bu bir stratejik savaştır. Bu savaşta AKP Türk Milletinden yana değildir, karşısındadır…

Birer holding haline gelen ve AKP tarafından devlete yerleştirilen ve korunan tarikatlar yetmezmiş gibi, Suriye’den tarikat ithal ettik:
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Gaziantep Milletvekilidir. Hatırlarsanız, Suriye kökenli Haznevi Tarikatının liderinin elini öperken çekilmiş bir videosu yayınlanmıştı! İnkar edemedi.
İşte bu Suriye kökenli Haznevi Tarikatı, Gaziantep’te 67 bin metrekareye dev bir külliye inşa ediyor! Tarikat, inşaatta yalnızca Suriyelileri çalıştırıyor! Bir tane bile Türk işçi inşaata alınmıyor. Müslüman kardeşliğini gördünüz mü?

Yine Gaziantep’te 2014 yılından beri, irtica yuvası “Ez Zehra Üniversitesi” faaliyette. Van ve çevre illerde de üniversite açmak için müracaatları var.
Geçenlerde ölen Rektörünün adı Prof. Mustafa Müslim idi.
Türk Askerine kurşun sıkan aşağılık PYD adlı terör örgütü lideri Salih Müslim’in abisi! AKP’nin kırmızı halıda karşıladığı terör örgütü lideri!
İhanetin boyutunu görebiliyor musunuz?

İŞID militanları Adıyaman’ı mesken tutmuş. İŞID’çılara kucak açan “Dokumacılar” tarikatı bile bunların zulmünden şikayetçi!

  • Bu İŞID militanları Suruç ve Ankara katliamlarından yargı kararı ile sorumludurlar.

Davutoğlu’nun “Bunlar asabi Müslüman çocuklar, katil değil” dediği katiller işte bunlardır.
Kimse de bunlara dokunamıyor. Boğaziçi öğrencilerini, İkizdere’de Erdoğan’ın hemşerilerini döven, yerlerde sürüyen Polis de, Jandarma da karışamıyor. Çünkü sahipleri Ankara’da…

ATATÜRK’ü anma bayramında bunları düşünmenizi, araştırmanızı istedim.

Bunlarla kimse mücadele etmese de, görmezden gelse de, korkudan haraç verse de, tek başımıza kalsak da bizler, DOĞRU Partililer bunların köküne kibrit suyu döküp, Atamızın emaneti bu cennet vatanı, bu sülüklerden temizleyeceğiz. Seyredin, göreceksiniz…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 19 Mayıs 2021

AKP’NİN SAHTE GENELGELERİ

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Son bir yıldır ülkede “Fiili Yasaklama Rejimi” uygulanmaktadır.
Genelge adı verilen geçersiz evraklarla insanlarımızın hakları çiğneniyor.
Genelge yasaklarının arkasında kanun-CB Kararnamesi-CB Kararı-Yönetmelik yoktur.

  • Ancak bir mafya düzeninde olabilecek, keyfi yasaklamalar getirilmektedir.

Anayasa md 13                        :
Temel Hak ve Hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak KANUNLA sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz…

Sağlık personeline istifa yasağı / alkollü İçkilerin satılmaması / görevini ifa eden polislerin fotoğraflarının çekilmemesi / sokağa çıkma gibi yasakların uygulanması, Anayasamızın 13’ncü maddesine göre ancak yasayla yapılabilir.

Bu yasakların hangisi için bir kanun çıkarılmıştır? Hiçbiri için!
Hangisi için bir CB Kararnamesi yayınlanmıştır? Hiçbiri için!
Hangisi için bir CB Kararı mevcuttur? Hiçbiri için!
Hangisi için bir Yönetmelik yayınlanmıştır? Hiçbiri için!
Bu yasakların hangisi Resmi Gazetede yayınlanmıştır? Hiçbiri yayınlanmamıştır!

İp gerilince kendini yay, kamış ses verince kendini NEY sanırmış!
Ne Anayasamızda, ne yasalarımızda, ne CB Kararnamelerinde “CB Kabinesi” diye bir organ bulunmamaktadır. Olmayan bir kurulun aldığı kararlar da yok hükmündedir.

O zaman CB Kabinesi denen namevcut kurul, T.C. Devletini dingonun ahırı mı zannetmektedir?
Sizler kendinizi ne sanıyorsunuz ki, anayasaya, yasalara uymuyorsunuz?
Siz aklınızı mı kaçırdınız? Bundan sonraki ömrünüzün tamamının mahkemelerde ve hapishanelerde mi geçmesini istiyorsunuz?

Genelge, özellikle Bakanların astlarına, onların uygulamakla yükümlü oldukları yasa hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması konusunda verdikleri emir ve talimatlardır. Genelge ile yeni bir kural konulamaz.
Genelge, bir Bakanın kendi personeline verdiği emirdir.
Yani Genelge ile vatandaşa emir verilemez, yasak konulamaz.

Bir örnek verelim :
Emniyet Genel Müdürlüğü 27 Nisan 2021’de bir Genelge yayınladı ve Polisten “görüntüleri kayıt yapan kişileri engellemelerini” istedi! İyi de nasıl engelleyecek? Kişilerin telefonuna, fotoğraf makinelerine el mi koyacak?
Hangi yetkiyle? Polis, bu emri yerine getirirken, vatandaşı darp ederse, telefonunu kırarsa, vatandaş yargıya başvurduğunda, yargı karşısında o Polisi kim koruyacak?
Em. Gen. Md.ü o genelge ile ancak kendi personeline emir verebilir, vatandaşa yasak koyamaz.

Bir de herkes dijital oldu ya!
CB, 4 Haziran 2020’de İçişleri Bakanının koyduğu yasağı twitter yolu ile kaldırdı!
Sayın CB, eğer yasal yetkiniz varsa ve Bakanınızın koyduğu bir yasağı kaldıracaksanız, bunu Resmi Gazetede yayınlatarak yapacaksınız. Herkes, hiçbir yasal geçerliliği olmayan twitter hesabınızı mı takip edecek?

CB olarak siz hukukun şekli (AS: biçimsel) ilkesine uymazsanız, hukuk çöker.
Hukukta şekil, esastan önce gelir. Şekle uyulması, yöneticileri keyfilikten uzaklaştırır, vatandaşın özgürlüklerini, yöneticilere karşı korur.

İyi de kardeşim, nereden çıktı bu “şekil“, diyebilirsiniz!
Ama bir sabah uyandığınızda, arsanızın veya evinizin bir genelge ile elinizden alındığını görürseniz şaşırmayın. Hukuk herkese gerekli!

Kafasındaki eksik tahtalardan, bir masa iki sandalye yapılacak birilerini, yönetici diye seçerseniz, kafanızı vuracak duvar arasınız!

Not           :
Sayın Prof. Dr. Kemal Gözler, değerli hocam! İyi ki varsınız ve iyi ki yazıyorsunuz. Yararlanıyoruz. Vatan ve demokrasi sevginiz inşallah diğer hocalarımıza da geçer. Belki bu sayede dilleri açılır. Emeğinize, beyninize, yüreğinize sağlık…

Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Mayıs 2021

GERÇEKLER KONUŞULSUN ARTIK

GERÇEKLER KONUŞULSUN ARTIK

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Müslümanları ve Türk Devletini soyan Tarikatlar, Cemaatler, onların hamisi AKP, yani iki kelime ile söylemek gerekirse “İhvancı Bademler” algı operasyonu yapmakta çok ustadır.
28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararları, sonrası yaşanan olayları gerçeğinden saptırdılar ve Türk Milletine yalan söylediler.

Önce 28 Şubat 1997’de MGK’da alınan kararlarının en önemlilerini bir daha hatırlayalım ve Türk Milletine soralım; Sizler bu kararlara karşı mısınız?

-Anayasamızda Cumhuriyetin Temel Nitelikleri arasında yer alan ve yine Anayasanın 4’üncü maddesi ile teminat (AS: güvence) altına alınan “Laiklik İlkesi” büyük bir titizlik ve hassasiyetle (AS: duyarlıkla) korunmalıdır.
-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak, Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği, Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır. (Şimdi bu yurtlarda her türlü taciz, tecavüz yaşanıyor. Kimse müdahale edemiyor. Çocuklar, sağlıksız binalarda cayır-cayır yanıyor!)
-Genç kuşakların körpe dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, Vatan ve Millet sevgisi, Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından;
a) 8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.
b) Temel eğitimi almış çocukların ailelerinin isteğine bağlı olarak devam edebileceği Kur’an kurslarının, Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve denetiminde etkinlik göstermeleri.
-Varlıkları 677 sayılı yasa ile men edilmiş, Anayasanın 174’üncü maddesinde yazılı, tarikatların ve bu yasada belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli;
toplumun demokratik, siyasal ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.
-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.
Büyük kurtarıcı Atatürk’e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı yasanın istismarına fırsat verilmemelidir…

28 Şubat’a “Darbe” diyen Bademler ve konuyu derinliğine incelemeden aynı kanaatte olduklarını söyleyen aydınlara kimi şeyler anımsatmak gerek;

28 Şubat darbe midir?

Bu nasıl bir darbedir ki, Cumhurbaşkanı – Başbakan – Bakanlar yerlerinde, TBMM açık ve görevde – Anayasa ve yasalar yürürlükte – Partiler kapatılmamış – Sıkıyönetim ve Olağanüstü hal ilan edilmemiş, Sıkıyönetim Mahkemeleri kurulmamış – Askeri Konsey yok… yönetim seçilmiş sivillerin elinde.
Basın hür ve özgür. Hiçbir yayın organına baskı, tehdit yok.
28 Şubat’ta, hepsi Yargı Kararlarına bağlanarak yalnızca 3225 kişi işten çıkarılmıştır. Ordu’dan 243’ü FETÖ’cü olmak üzere toplam 753 kişi atılmıştır.
(Şimdi, haklarında mahkeme kararı olmadan, KHK ile 150 binden çok kişi işinden çıkarılmış, açlığa mahkum edilmiştir. Esas FETÖ’cüler ise AKP’dedir.)

  • 28 Şubat, Laik Cumhuriyetin-demokrasinin-hukuk devletinin korunmasını sağlamış, karşı devrimci yobazların tekerine çomak sokmuştur.

Dönemin Başbakanı Erbakan, 28 Şubat MGK toplantısından sonra aynen şunları söylemektedir:

  • “Duyduğum büyük sevinci ifade etmek istiyorum. MGK toplantısında saatlerce Türkiye’mizin her türlü meselesini baştan sona gözden geçirdik. Bütün konularda tam bir görüşbirliği içinde olduğumuzu gördük. Hükümetiyle, Askeriyle devletin zirvesi birlik ve beraberlik içindedir.”

Erbakan, 28 Şubat’tan sonra 14 yıl yaşadı. Aktif siyaset yaptı, Genel Başkan oldu. Bir tek gün, “Bana zorla imzalattılar, istifaya zorladılar” demedi!

Laiklik ilkesi bugün ayaklar altında!

  • Kaçak Kuran kursu açmak AKP tarafından suç olmaktan çıkarıldı.
  • Milyondan fazla bebe, 10 binden çok kaçak kursta, tarikat yurtlarında “Cumhuriyet Düşmanı” olarak yetiştiriliyor.
  • Büyükleri ise silahlanıyor! Geçen yıl 2 milyon pompalı tüfek satıldı.
  • Emniyet Genel Müdürlüğü zimmetinde olan 106 bin silah kayıp!

B u   s i l a h l a r   k i m e   k a r ş ı   k u l l a n ı l a c a k ?

“Refahyol hükümeti, Asker istediği için veya Milletvekilleri satın alındığı için yıkıldı” yalanını söyleyen, ailece yolsuzluğa ve rüşvete bulaşmış Çiller’e de sözümüz şudur :

Refahyol Hükümeti kurulmadan Çiller’i TBMM Grup toplantısında ve GİK toplantısında ikaz etmiş ve demiştik ki; “Türk Milleti size ‘Ben Atatürk’ün ürünüyüm’ dediğiniz için oy verdi. Siz, Erbakan’ı yani İhvan’ı Başbakan koltuğuna oturtamazsınız. Oturtursanız, bu partiyi başınıza yıkarız!”

Bir avuç Vatansever Atatürkçü Milletvekili bir araya geldik ve Refahyol’u yıktık. Tıpkı şimdi AKP’yi yıkacağımız gibi! (İhvan’ın ne olduğunu bilmeyen Çiller, bize “İlhan da kim? Ben onu tanımıyorum” dedi!)

8 yıllık kesintisiz eğitim Refahyol Hükümetinin programında vardı!

Erbakan bu programı TBMM’de okudu! Dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam (DYP) daha sonra AKP’ye geçti ve 8 yıllık kesintisiz eğitime son veren ve tüm okullarımızı İmam Hatip’e çeviren yasaların hazırlığını yapmak üzere TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı yapıldı…

Bugün, 28 Şubat’a “Darbe” diyen, Çiller’in mallarını şehit analarına bağışlatacağına söz veren dönemin İçişleri Bakanı Akşener’e gelince;

MGK Toplantısında ağzını dahi açmamış, ertesi gün MGK kararlarını anında imzalamış ve (070674) sayılı Bakanlık Genelgesini tüm Vali ve Emniyet Müdürlerine göndererek, MGK kararlarının derhal uygulanması emrini vermişti.
***
Aziz Türk Milleti;

Siyasette hiçbir şey gizli kalmaz. Bugünün muktedirleri yarının mahkumları olabilir. Bugünün ezilenleri yarın iktidar olup “Devr-i Sabık” yaratabilir.
DOĞRU Partililer olarak, biz Cumhuriyetimizin ve Demokrasimizin gönüllü koruyucularıyız.
Fakat siz de lütfen kaderinize el koyun ve DOĞRU Partiyi, milyarlarca Dolar sahibi tarikat ve cemaat artıklarının şerrinden koruyun.

Her zaman sivil Kuvayı Milliye mücadelesi verecek DOĞRU Partilileri bulamayabilirsiniz…

  • Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 28 Şubat 2021

BİLİM İNSANI VE YALANCI BAKAN

BİLİM İNSANI VE YALANCI BAKAN

Rifat Serdaroğlu
Eski Sağlık Bakanı

Profesör. Dr. Ahmet Saltık, “Bilim Saygınlığı” çok yüksek olan, itibarlı bir değerimizdir.

Türkiyem’e” başlığıyla bir yazı gönderdi ve halkımızın sağlığı ile ilgili çok önemli uyarılarda bulundu. Saray ve AKP Yönetimi bu bilimsel uyarıları dinleyip, uygular mı? Hiç sanmıyorum. Keşke yanılsak!

Sayın Saltık’ın yazısı;

“14-21 Şubat haftasında 81 İl için verilen insidens hızlarının (100 bin nüfusta yeni tanı alan olgu sayısı) Türkiye nüfusu içindeki oranı ile ağırlıklandırılmış ortalaması, dün Türkiye toplamı olarak açıklanan 9+bin yeni olgudan hesaplanan insidens hızı olan yaklaşık 10/100 binin5-6 katı gibi.
Dolayısıyla 9 bin değil, 5-6 katı PCR+ yakalanıyor (tüm eksiğine karşın) ama onun da 1/5-1/6’sı açıklanıyor. Bu Fahrettin Katsayısı 1 ve halen kullanımda.
Fahrettin Katsayısı 2 de ölümleri, 1/3 gösterme işlevli ve o da halen kullanımda…

Sağlık Bakanlığı/AKP ciddi bir yanılsama içinde.

İkinci bir 11 Mart 2020 faciasına sürükleniyoruz.

O erken (AÇILIM-SAÇILIMIN) bedeli, sonbahar-kış kasırgası ve
ÖNLENEBİLECEK on binlerce masum insanın ölümü olmuştu!

Bu kez 1 Mart 2021 erken doğumu (AÇILIM-SAÇILIMI) gündemde!

İlkinden daha beter bir kasırgaya neden olabilir.

Aşı çok zayıf (%50), toplum bağışıklığı çok önemsiz düzeyde, 130 ülkede hiç aşılama yapılamadı, mutasyonlar hızlı, çeşitli ve tehlikeli, herkes çok yoruldu.

Sağduyu, sabır, BİLİMSEL AKILCILIKLA YÖNETİLEN SOSYAL DEVLET

Ve 2-4 hafta tam kapanma!

Reçete bu ne yazık ki…”

***
Kendini Türk Milletine karşı sorumlu hisseden dürüst bilim insanının feryadıdır bu mektup!

Şimdi de yazının “Yalancı Bakan” bölümüne geçelim;
T.C. Hükümetlerinde Bakan olarak görev yapmış biri olarak Sağlık Bakanı Koca’ya “Yalancı Bakan” sıfatını yakıştırmak, bana çok zor geliyor. Ama hiçbir kimse, Türk Milletine yalan söyleyemez. Hele insan sağlığı konusunda hiç söyleyemez!

Polimetre sahibi Sayın M. Günal Ölçer’in bulduğu ve belgelediği bir yalanı paylaşayım;

8-14 Şubat 2021 haftasında, Sağlık Bakanlığı vaka sayılarını açıkladı.
Bakanlığın günlük açıkladığı 8-14 Şubat arasındaki olgu sayısının 7 günlük toplamı:54.727
Bakanlığın 8-14 Şubat arası bir haftalık olgu sayısı ise; 48.475 olarak açıklandı.

Bakanlık aynı, rakamlar günlük olarak aynı, bir toplamada 54.727 diğer toplamada 48.475! Aradaki fark 6.252…
Bu sadece bir rakam değil. İnsan canına mal olabilecek olgu (Vaka) sayısı!

  • Kendilerinin koyduğu kuralları çiğneyen, basit siyasi hesaplar için insanların sağlığını tehlikeye atan bir iktidar ve Türk Milletine yalan söyleyen bir Sağlık Bakanı var!

Bu Bakan, binlerce kişini katıldığı cenaze için aynen şunları söyledi;

  • “Kalabalık olacağını öngöremedim. Ön görmeli miydim? Evet! Bu anlamda özür dilerim!”

Bu özrün ne anlama geldiğini irdeleyelim :

-CB’nın gittiği her yer kalabalık olur. En az 1500 özel koruma, Polis, İstihbaratçı, idareci.. Belediyeci! O konvoy doğal olarak “Ayaklı Virüs” konvoyu gibidir.
Öngörseydiniz, sizi dinleyecekler miydi?

-Bakanın özrü sonrası bu ilkellik kongrelerle devam etti, daha da edecek.
-İnsan Sağlığını tehdit edecek, ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli bir duruma sebep olacak siyasetçinin yapacağı şey özür dilemek ve istifa etmektir. Var mı o yürek?

Böyle bir yalan karşısında bazı TV kanallarında sunucular “Bravo Bakana, alkışlanacak bir tutum” dediler. Ne diyebilirim ki?

Dilerim bu sunucular Virüs kapmazlar da, aşı olarak Bakanın özrünü kullanmazlar.
Yağcılık ve yalakalıkta da rekor kırdık…

Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Şubat 2021

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
=================================
Dostlar,

Eski Sağlık Bakanı, saygın insan Rifat Serdaroğlu’na, çığlığımızı duyduğu ve özen gösterdiği, üstteki makalesine konu ettiği için şükranlarımızı sunuyoruz..

Bu açık – belirgin başarısızlık ve HALKI SÜREGELEN ALDATMA sürdürülemez.

Sağlık Bakanı Koca, gerçekleri açıklayarak, onları gerekçesi yaparak kamuoyuna sunmalı ve istifa ederek salgınla savaşımın önünde “set” olmaktan çekilmelidir.

Beeeelkiiiii; AKP = RTE bir parça silkelenir ve “biz ne yapıyoruz???!!” sorusunu kendilerine sorabilirler..

Ama Bakan Koca’nın düşlerinde karabasanlar gördüğünden eminiz..

Nasıl ki eski başbakan A. Davutoğlu‘nun kurucusu olduğu Şehir Üniversitesi birkaç gün içinde adeta gasp edilerek elinden alındı; Sağlık Bakanının sahibi / patronu olduğu hastane zinciri de 1-2 gün içinde el değiştirebilir, kapatılabilir, kamulaştırılabilir… 

Sevgi ve saygı ile. 25 Şubat 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

DEVLETİMİN BAŞI

DEVLETİMİN BAŞI

Rifat Serdaroğlu

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

“Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder” Anayasamızın 104’üncü maddesi böyle der.

Yüzbaşı Ertuğ Güler, Yüzbaşı Burak Coşkun, Astsubay Kd. Çvş Harun Turhan Türk Ordusunun en iyi yetiştirilmiş askerleriydi. PKK tarafından esir alınmış silah arkadaşlarını ve sivil vatandaşlarımızı kurtarma operasyonu sırasında şehit düştüler!

CB, bu gencecik, henüz hayata doymamış kahramanlarımızın cenaze törenine katılmadı.
Rize’den Elazığ’a devletimin uçağıyla gidip, 106 yaşındaki bir hafızın cenaze törenine katıldı.
Daha sonra Belediye Başkanlığından aldığı Kadir Topbaş’ın cenaze törenine de katıldı.

5 ve 6 yıldır PKK’nın Türkiye’den kaçırıp esir ettiği asker-polis ve sivil görevlilerden toplam 13 canımız PKK tarafından şehit edildi.

  • CB bu 13 şehidimizin hiçbirinin cenaze törenine katılmadı.

Partisi AKP’nin İl Kongrelerine katılmayı tercih etti. Kongre de güldü, espri yaptı, siyasi rakiplerine hakaret etti!

  • CB, bu kongrede Pandemi nedeniyle ilan edilen hiçbir kurala uymadı.

Ayrıca bir şehit anası ile telefonda konuşup, salona acılı ananın sesini dinletti ve anaya şunları söyledi;
“Oğlunuz, Peygamber Efendimize komşu oldu, ne mutlu size!”
CB’nın bir oğlu “Çürük Raporu” olduğu için hiç askerlik yapmamıştı.
Bu oğlu, trafik kazasında Sevim Tanürek adlı sanatçımızın ölümüne sebep olduğu halde bir dakika bile tutuklanmamıştı!
Diğer oğlu “Bedelli” idi ve Vali korumasında 14 gün askercilik yaptı!

CB, Türk Milletinin birliğini temsil etmek için çok uğraştı.
Düşünün, birliğimizi sağlamak için FETÖ ile 11 yıl birlikte çalıştı!
Çözüm Sürecinin başarıya ulaşması için baldıran zehrini bile içti!
Ülkede birlik olsun diye Valilere “Aman PKK’lılara dokunmayın” diye emir verdi.
İngiliz Casusu, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Şeyh Said’in adının Dağkapı Meydanına verilmesi için AKP’li meclis üyelerine oy verdirdi. Ülkede onlarca PKK Şehitliği (!) açıldı.

Sadece bu kadarcık mı?
Atatürk’e küfreden, “Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı da, Hilafet dursaydı” diyen fesli yobazı devletimin sofrasında konuk etti. Diyanet İşleri Başkanını bu sapığın ayağına gönderdi.

Yaverlerinin yere yatırıp boğazına bastığı Paşayı Savunma Bakanı yaptı.
Becerikli Bakan, bir operasyon yaptı, 16 vatandaşımız şehit oldu, 1 kişi bile sağ kurtarılamadı!

PKK Narko-Terör Örgütü önderi Öcalan ile AKP TBMM Grup Başkan Vekilleri “Yeniden Kuruluş” Anayasası üzerinde anlaştılar!
Ülkede birlik sağlanacaksa ancak “Devletimin Başının” aynen böyle yaptığı gibi sağlanır.

Değerli Okurlar;
En çok ağrıma giden olayı sizlerle paylaşmak isterim:
Bu ülkede Suudi Kral’ın otel odasına koşarak giden CB ve Başbakan gördük.
Bu Kral öldüğünde, Türkiye’de “Milli Yas” ilan edildiğini gördük.

16 canımız şehit edildiğinde “Ulusal Yas” ilan edilmediğini de, AKP Kongresinde kahkahalarla gülen sözde Müslümanları da gördük.

Bakın M. Akif Ersoy, 1913 yılından nasıl sesleniyor?

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile,
Alem aldatmaksa maksad, aldanan yok nafile!
Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir,
Müslüman nerededir bilmem amma, galiba göklerdedir.
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan,
Hey sıkılmaz, ağlamazsan bari, gülmekten utan…

Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Şubat 2021

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

=======================================
Dostlar,

Partili CB Erdoğan’ın konumu şaibelidir.
Saygın ve çok kıdemli hukuk bilgesi Prof. Dr. Sami Selçuk, çok yerinde olarak, 2017 halkoylaması ve sonuçlarının bütünüyle “yok hükmünde” olduğunu savlar.
2,5 milyon dolayında mühürsüz zarf ve oy, 2017 halkoylaması yapılırken gün içinde akşama doğru, AKP’nin başvurusu ile YSK tarafından, seçim yasası açıkça çiğnenerek geçerli sayılmış ve bu sayede anayasa değişikliği sözde onanmıştır halk tarafından. 9 Temmuz 2018’de de  R.T. Erdoğan, adeta tahta çıkarak, ucube bir rejimin, yeryüzünde örneği görülmeyen bir siyasal rejimin tek adamı olarak, adım adım ŞAHSIM DEVLETİNİ pekiştirerek bugünlere gelmiştir.

Sayın Serdaroğlu’nun RTE’nin seçimleri ve davranışları ile ilgili olarak yukarıda yazdıkları hem düşündürücü, hem ibretlik hem de çok acı ve dehşet vericidir.

Düşündürücüdür; Erdoğan bu davranışları ile oy yitireceğini hesap mı edememektedir, yoksa bile bile mi göze almaktadır? Oy yitirmeyi bile bile göze almanın, buna önem vermemenin ardalanında neler yatmaktadır?

İbretliktir; RTE’ye taparcasına bağlı, O’nu tanrılaştıran – idolleştiren az eğitimli insanlarımız acaba hala uyanmayacak mıdır? Din devleti – hilafet ilanı – şeriat rüyaları gören / gördürülen bu %8’lik kemik taban, 16 vatan şehidinin cenazesine katılmayan Erdoğan’ı nereye ve nasıl oturtacaklardır?

Dehşet vericidir birkaç bakımdan : Partili CB Erdoğan, salgın ortamında partisinin kongrelerini, kış koşullarında kapalı mekanlarda “kalabalık” kitlelerle yapmayı sürdürmekte, salgın ortamında çok kritik olan korunma uzaklığı ortadan kalkmakta, sosyal değinimin en aza indirilmesi zorunluğu da keyfi olarak çiğnenmektedir. Üstüne üstlük, tüm salgın önleme kuralları pervasızca ayaklar altına alınarak insanların el ele tutuşması istenmektedir. Bu davranış, kovit-19 salgınının ülkemizde ve dünyada azgın boyutlarda süregeldiği bir zaman kesitinde, açıkça ve kamuoyu önünde halkın sağlığını tehlikeye düşüren bir davranıştır bilimsel olarak. Eylemin karşılığı ise Türk Ceza Yasası md. 195’te tanımlanmaktadır. Bu maddenin başlığı
Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranmadır. Partili CB olmak, Erdoğan’a yasaları çiğneme hak ve yetkisi vermez, tersine örnek olmak zorundadır. Öte yandan Anayasanın 10. maddesi de yasalar önünde herkesin eşitliğini öngörür.

Yine dehşet vericidir; Erdoğan o Rize parti (AKP) toplantısında nasıl yöre şivesiyle konuşarak gülebilmekte ve insanları güldürebilmektedir!? Ortada 16 vatan evladının cenazesi varken ve de kendisi Devletin tepesinde en sorumlu kişi olarak otururken!? Bu davranış halkın acısıyla, şehitlerin aziz anısıyla açıkça alay etmektir ve bağışlanamaz, derhal istifayı gerektirir!

Ve bu çıkarımla iç içe olan, siyaset psikolojisi bağlamında mutlaka sorulması gereken soru şudur :

  • Erdoğan duygudaş / hemdert / hemhal olma, yani EMPATİ yeteneğini yitirmiş midir?

Niçin ve nasıl?

Sınırsız – denetlenemeyen güç işte böylesine ürkünç (vahim) sonuçlara yol açmaktadır. Empati / özdeşim yitimi insan kişiliği açısından çok ağır bir yıkımdır ve bu özelliklerini yitiren insanlar toplumları yönet(e)memelidirler, yönetemezler. Her şeye karşın durum sürerse / sürdürülürse, toplumsal – politik yaşamda çok daha ağır komplikasyonlar doğar ve rejim, bu ağırlaşan bedellere katlanmak zorunda kalır.

50 yıllık Tıbbiyeli, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi okumuş bir Mülkiyeli ve Sağlık Hukuku alanında da uzmanlaşmış kıdemli bir T.C. yurttaşı olarak hem Erdoğan ve ailesi ile yakın çevresini, hem T.C. Devleti sorumlularını hem de Ulusumuzu uyarmak, olası riskleri sergilemek, bilim namusu, tıp etiği ile yurtseverlik yükümü altında boynumuzun borcu ve temel yurttaşlık hakkımızdır.

  • Erdoğan, yaşamın gerçekliğinden, ülkemizin yakıcı sorunlarından kopmuş görünmektedir!?
  • Ruh sağlığı kaygı verici görünüyor ve tıbbi destek alması gerekebilir.

Uygar ülkelerde üst yöneticiler düzenli olarak sağlık raporu almak ve kamuoyuna sunmak zorundadır yasal olarak..

Sevgi, saygı ve derin KAYGI ile. 16 Şubat 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

TÜY DİKTİNİZ TÜY

TÜY DİKTİNİZ TÜY

Rifat Serdaroğlu

14. yüzyıl başlarına kadar Avrupa’da tuvalet kullanımı bilinmezdi.
İnsanlar dışkılarını lazımlıklara yapar, dolunca da pencereden aşağı atarlardı.
Sokaklar pislik, insanlar hastalık içindeydi.

Avrupalı asiller, o yıllarda sokağa üç uşak ile çıkarlardı! (Şimdiki 200 araba, 2000 koruma gibi) Biri şemsiyeci, biri tüycü, diğeri ise parfümcü idi.
Şemsiyecinin görevi, evlerden atılan dışkıların asilzadenin kafasına düşmesini engellemek idi. Kakası gelen asilzade sokakta istediği yere kakasını yapar, tüycü hemen üzerine tüy dikerdi. Amaç asilzadenin kakasının diğer insanlarınkine karışmasını önlemekti. (Bizde Ağanın b.kunun üstüne b.k olmaz, gibi)
Tüy dikildikten sonra parfümcü uşak, dışkının üstüne bolca parfüm sıkardı.
Yani hem kakanı sokağa yapacaksın, hem poponu herkes görecek, hem üstüne tüy diktireceksin, hem de üzerine parfüm sıkacaksın! Tüy dikmek budur!

  • AKP Genel Başkanının üniversite diploması ve serveti hep tartışma konusu olmuştur.

Kendi ifadesiyle, tüm serveti bir nişan yüzüğü olan birinin, dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden biri olması, tam da tüy dikilecek bir olaydır.
Fakat, bazıları bizim Savcılarımız gibi değil ki? Yurtdışında alınan mallar, gizli hesaplardaki milyar dolarlar, iştirakler, gökdelenler herkesin gözüne battı. Özellikle yabancı istihbarat örgütlerinin!
Sonunda konu ABD Temsilciler Meclisinin önüne geldi. Temsilciler Meclisi üyeleri kendilerine verilen bilgi ve belgeleri incelediler ve oyladılar. 435 Üyeli Meclisin 413’ü iddialar araştırılsın, dedi.
Böylelikle tarihimizde ilk kez bir Cumhurbaşkanının Türkiye dışında edindiği mallar araştırılıp sorulacak;

“Bu kadar büyük bir serveti nasıl edindiniz, diye?”

Hem adınız kirletildi, hem mahrem yerleriniz göründü, hem de etrafa pis kokular yayıldı. İşte buna kelimenin tam anlamıyla “Tüy Dikmek” denir…

CHP Genel Başkanının siyaset yapma anlayışı, öncelikle kendi partisi içinde çok tartışılır. Benim anlayamadığım olay şudur;
Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ve Babacan’a öyle bir kucak açtı, öyle destek verdi ki, anlam veremedik. Sanki bu ikilinin AKP ile hiç ilgileri olmamış, 19 senelik yıkımda, soygunda, katliamlarda, peşkeş çekilen özelleştirmelerde, yolsuzlukların saklanmasında, tarikat ve cemaatlerin devlete sokulmasında, rejimin değiştirilmesi çalışmalarında hiç suçları yokmuş gibi, pamuklara sardı bu ikiliyi!
Bu tarz, “Efendim, bunlar AKP’den oy alacaklar! Bu yüzden destekliyoruz” basitliğiyle izah edilemez.
O zaman şunu sormak hakkı doğar; Ne zamandan beri, Anayasanın ilk altı maddesi “oy hesabı” olarak kullanılmaya başlandı! Ne zamandan beri, kendini kullandırmaktan utanmayan, gel deyince koşan, git deyince Başbakanlığı bırakan adamlar kıymete bindi? Bunlarla mı ortaklık yapılacak?
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyişini hatırlamak lazım.
CHP yönetimi, AKP larvalarına gösterdiği ilgiyi, sevgiyi kendi evlatları olan milletvekillerine gösterseydi, bu kopmalar yaşanmazdı.
İşte bu davranışa kelimenin tam anlamıyla “Tüy Dikmek” denir.

Aziz Türk Milleti;
Siyaset, ülkemize hizmet etmenin yollarından sadece biridir.
Siyaset dürüst ve cesur insanların işidir. AKP’nin yaptığı ve diğer partileri de alıştırdığı gibi, yol bulma, tuzak kurma, ülkemizin kurucu değerlerini yok sayma, Türk Milletine yalan söyleme işi değildir.
Bu şekil siyaset yapanlar, basit kasaba politikacıları ve politik hırslarını, akıllarının vicdanlarının altında tutamayanlardır. Bunların ülkemize verecek zarardan başka hiçbir şeyleri yoktur.

Bizler yani DOĞRU Partililer, Laik Cumhuriyetin değerlerine ve kurucu önderimize sonuna kadar bağlı, Türk Milletine asla yalan söylemeyecek, kendilerini Türk Milletine, demokrasiye, özgürlüklere adamış vatanseverleriz. Lütfen bizi diğerleriyle bir tutmayın.
Biz sadece Türk Milletine bağlıyız, sadece ondan emir alırız. Ülkenin her yerini dolaşıyoruz. Çok yakında bizi anketlerde göreceksiniz.
Gittiğimiz her yerde öyle sağlam tohumlar atıyoruz ki, gelecekte bu tohumlar Türkiye’yi en ileri düzeye taşıyacak.

Aziz Türk Milleti;
Çare sizin elinizde, ya kendi öz tohumlarınızı seçeceksiniz ya da hibrit tohumları! DOĞRU Partililerin görevi size doğruları ve gerçekleri anlatmaktır.
Takdir sizindir. Kararınızın sonucuna da birlikte katlanırız.
İnşallah bu kez, 2002’den sonra yapılan her seçimde olduğu gibi ülkemizin üstüne tüy dikilmez…

Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Şubat 2021

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

ÇAĞRI

ÇAĞRI

Rifat Serdaroglu

Dünyanın hiçbir yerinde, üzerinde irili ufaklı bu kadar çok devletin kurulup tarih olduğu ikinci bir coğrafya yoktur.

İnsanların ilk kez toplu yaşama geçip, şehirler kurdukları Mezopotamya
(İki nehir arasındaki bölge demektir, Dicle-Fırat) Anadolu toprağıdır.

Anadolu, ilk tarımın yapıldığı “Bereketli Hilal’in” bir parçasıdır.
Sümerler, Hitit, Frig, Lidya, Babil, Akad, Asur, Elam, Truva, Efes, Milet, Urartu, Selüsidler, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı bu topraklarda yaşamış ve Anadolu hepsini bitirmiştir.

Bu topraklarda yaşamanın çok zor olduğunu, yöneticilerin “Tarihi ve Bölge insanını” çok iyi tanımaları gerektiğini, bu iki unsur iyi kullanılmazsa, geri tepen silah gibi yönetenleri vurduğunu daha önceki yazılarımda belirtmiştim.

Osmanlı Devlet’ini yıkan emperyalist devletler, Anadolu’nun tamamını yutmak istediler fakat tarihi ve insanımızı çok iyi tanıyan Büyük Atatürk buna engel olup, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu ve bu oyunu bozdu!

Türk Devleti 98 yıldır, her türlü engele – oyuna, iç ihanetlere, dış müdahalelere, darbelere rağmen ayakta kalmayı ve dünyanın saygın devletlerinden biri olmayı başardı.
2021 yılının Ocak ayını yaşadığımız bu günlerde, 19 yıllık İhvancı AKP ve dış destekli ortakları, Türk Devletini çok tehlikeli bir konuma getirdiler.

Bugün Laik Cumhuriyet, demokrasi, sosyal hukuk devleti, özgürlüklerimiz ciddi tehdit altındadır.
Türk Ordusu ve Türk Yargısı, AKP tarafından çok ağır operasyonlara tabi tutulup, devletimiz şeriat devletine dönüştürülmek istenmektedir.
Türk Milletinden maaş alan dinamik kurumlar felç edilmiş ve sadece gelişmeleri izleyerek ölümü bekler haldedir.
Anadolu, son Türk Devletini de yutmak üzeredir!

Ne Aziz Türk Milleti, ne de Siyasi Partiler durumun ciddiyetinin farkında değildir.
Şeriat bildirileri şehirlerimizde dağıtılmakta, gazeteciler ve siyasetçiler sokak ortasında dövülmekte, toplumun belli bir kesimi silahlandırılmakta, ülke bir iç çatışmaya bilerek ve planlanarak götürülmekte, iktidardan tek ses bile çıkmamaktadır.
DOĞRU Parti olarak halkımızı uyandırmaya, direnmeye ve T.C. Devletine sahip çıkmaya gayret ediyoruz. Henüz istenen seviyeye gelinemedi!

Aziz Türk Milletine, muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, sendikalara, üniversitelere, aydınlarımıza önümüzdeki günlerde DOĞRU Parti olarak önemli ve samimi bir çağrı yapacağız.
Çağrının tarihi ve zamanı kamuoyuna duyurulacaktır.

Bu çağrı yapılmadan önce şu konularda ittifak edebilmeliyiz.
-Türkiye’yi borca batırıp, dışa bağımlı kılan sistem ve bu sistemi yeniden borçlanma ile sürdürmeye çalışanlar, bugünkü ekonomik durumumuzun sorumlularıdır.

-Cehalet, görgüsüzlük, ahlaksızlık ve beceriksizlik, Türk Devletini güçsüz bırakmış ve Türkiye’nin elini, Mavi Vatan, Suriye, PYD/YPG/PKK, AB, ABD şantajlarına karşı zayıflatmıştır.

-Ne yazık ki, ülkemizi reformlarla kurtarmak eşiği çoktan geçilmiştir.
Atatürk ilke ve devrimlerinin Türk Devletine yeniden hakim olduğu, temelden bir yapılanma gerekmektedir.

İhvan ve Siyasi İslam temsilcisi AKP ve ortaklarıyla, Demokrasi ve Hukuk Birliği olarak bir hesaplaşma yaşanacaktır. Temennimiz bu hesaplaşmanın Anayasa, yasalar ve demokratik rejim içinde ve en kısa zamanda sandıkta yapılmasıdır.
Bu hesaplaşma gelecek nesillere bırakılamaz.

  • İkinci bir Kuvayı Milliye hareketi silahsız olarak mutlaka yapılacaktır.

Herkes tarafını belli etmek zorundadır!

Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Ocak 2021
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

SİZİ NE IRGALAR?

SİZİ NE IRGALAR?

Rifat Serdaroglu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerini Türkiye’de yasaklayan, Bursalıların Milli maç için her yere astıkları Azerbaycan Bayraklarını polis gücü ile indirten Erdoğan, Azerbaycan’daki Zafer Bayramı törenlerine “Türk Askeri” ile katıldı!

Ülkeye dönüşünde uçaktaki maaşlı elemanları olan tetikçi gazetecilerine,
“Türk Edebiyat Tarihine” geçecek orijinallikte açıklamalarda bulundu;
-ABD ve AB’nin yaptırım kararları bizi çok fazla IRGALAMAZ!
-Kemal Bey, CB adaylığı için GAZA GELMİŞ!

T.C. Cumhurbaşkanı’nın bu ARGO sözlerine şaşırdık mı?
Elbette şaşırmadık! Çünkü akıllı insanlar bilirler ki, “Bir kabın içinde ne varsa dışarı o sızar!” O kapta bal varsa bal sızar, katran varsa katran sızar!

Gençler, Erdoğan’ın dediklerini anlamakta zorlanabilirler. Yardımcı olalım;
Türk Dil Kurumuna göre;
Irgalamak; Yerinden oynatıp sallamak, sarsmak.
Gaza Gelmek; Dolduruluşa gelmek.

T.C. Cumhurbaşkanlığı gibi çok önemli makamda oturan birinin, Türk Milletinin yaşamını yakından ilgilendirecek olan, ABD ve AB’nin aldığı “Yaptırım” kararları için “Bizi ırgalamaz” deyişini kullanarak alaya alması affedilir bir hata değildir. Bu davranış, yaptırımlardan en büyük zararı görecek olan Türk Milleti ile de alay etmektir!

Böyle bir durumda bize şu soruyu sorma hakkı doğar :
Sayın CB, sizi ne ırgalar? Örneğin;
-Ömürleri boyunca “Hijyen” ile tanışmamış, her türlü mikrobu üzerlerinde – eşyalarında taşıdıkları kesin olan 7,5 milyon Suriyeliyi, hiçbir sağlık kontrolünden geçirmeden Türkiye’nin dört bir yanına dağıtmak, sizi ırgalar mı?

-Sizin cehaletiniz, beceriksizliğiniz, yolsuzluklara geçit vermeniz ve Pandemi nedeniyle işsiz kalan, açlığa mahkum edilen milyonlarca Türk Vatandaşı varken, sizin başka ülkelere maddi yardımda bulunmanız, Suriye’deki El-Nusra militanlarına binlerce ev hediye etmeniz, eşinizin kendi adına aynı örgüt militanlarına 50 ev hediye vermesi sizi ırgalar mı?

-Kendi vatanını korumaktan aciz Suriyeli gençler Türkiye’de bedavaya yaşayıp eğlenirlerken, Türk gençlerinin Suriye’de can vermeleri sizi ırgalar mı?
Örneğin, Re’s el-ayn (Subaşı – Pınarbaşı) denen yerde, teröristlerin kurşunlarıyla şehit olan fidanlarımızın ve ailelerinin durumu sizi ırgalar mı?
***
Sayın Cumhurbaşkanı;
CHP Genel Başkanı için “Gaza gelmiş” dediniz!
Siz hiç gaza gelir misiniz? Örneğin şu yazacağım olaylar sizi gaza getirir mi?
Üniversite diplomanızın sahte olduğu ispatlanır ve attığınız imzaların geçersiz olduğu yargı kararına bağlanırsa, gaza gelir misiniz?
-ABD Temsilciler Meclisinin aldığı “Sizin ve ailenizin Türkiye dışında edindiğiniz mal-para-iştiraklerinizin” tespiti için kurulan komisyonun raporu açıklanırsa, gaza gelir misiniz?
-“En büyük vatansever” diye ATV’ye çıkardığınız Reza Zarrab, Türkiye’de dağıttığı rüşvetlerin belgelerini, görüntü-ses kayıtlarıyla tüm dünyaya yeniden açıklarsa, bu sizi gaza getirir mi?
***
Aziz Türk Milleti;
Bu günlerin geleceğini, sizlere yıllardır en açık ifadelerle cesurca ve tüm zorluklara göğüs gererek anlatmaya, inandırmaya çalıştık. Keşke yanılan biz olsaydık. Olan Türk Milletine oldu!
Şimdi sizlerden bir ricam var;
AKP’nin oy oranının süratle düştüğünü gören dünün suskunları korkakları, AKP’de Başbakanlık, Bakanlık yapmış larvalar, şimdi TV’leri, gazete köşelerini doldurmaya başladılar!
Fakat şunu “DOĞRU Partililerden” başka söyleyen çıkmadı!

  • Biz, 19 yıllık AKP Soygun döneminden hesap soracağız ve devr-i sabık yaratacağız…

Çünkü bunu söyleyebilecek kişilerin mazisi temiz olmalıdır.

DOĞRU Partililere şu an için TV ekranları ve Gazete sayfaları kapalı olabilir!
Bizim işimiz yasakları yıkmak, faşist yönetimleri devirmek ve özgürlüklerini halkımıza iade etmektir. Bizlere uygulanan bu yasakları da yırtıp atacağız.

Fakat, T.C. Devletinin kurucu değerlerini yani Laik Cumhuriyeti, Sosyal Hukuk Devletini ve Atatürk’ümüzün ilkelerini üç kuruşluk menfaatleri uğruna satıp, halkımızdan doğruları saklayan Haram Havuzu ve benzerlerinin medya organlarına asla çıkmayacağız.
Anadolu’yu adım-adım, ev-ev dolaşıp DOĞRU’yu ve silahsız Kuvayı Milliye hareketini anlatmaya devam edeceğiz.
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Aralık 2020

YİNE AMA YENİ PAKET!

YİNE AMA YENİ PAKET!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı   

Damadın defalarca açtığı paketlerin en uzun ömürlü olanı ancak bir hafta yaşardı. Haftaya hooop yeni bir paket!
Ne yapsın çocuk, şokella yemediği zaman paket açardı, eğlenirdi bizimle!
Allah onun sonunu hayır eylesin!
Bakalım aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan kayınpederin açacağı yeni paketin ömrü ne kadar olacak?

Tekirdağ’da konuşan Erdoğan şöyle dedi;
“Ülkemizde ekonomide, hukukta ve demokraside yeni bir reform paketi açıyoruz!” AKP Tekirdağ teşkilatı da üzerinde yüz adet mum bulunan bir pastayı Erdoğan’a hediye etmek istedi. (Zaytung)
Önce neşelenen Erdoğan; “Arkadaşlar neden yüz mum koydunuz” diye sordu, Ak Gençlerden biri öne atılıp; “Reyiz’im, ben saydım bu sizin açtığınız yüzüncü paket, inşallah yüzlercesini daha açmak size nasip olur” deyince, Ak Genci korumalar ortadan kaybettiler…

Aziz Türk Milleti;
Atalarımızın terbiye sosu eksik bazı sözleri vardır. Cuk diye oturur ve anlatmak istediğinizi bir cümlede anlatırsınız. Bunların içinde en ılımlısını yazalım da hem mesele kolay anlaşılsın, hem de yine gözaltına alınmayalım!
Bu sözlerden biri şudur; “Tavuk götü tövbe tutmaz!”
Yani tavuk istediği kadar “Ben yarın yumurtlamayacağım desin, ertesi gün yine de yumurtlar!

Ah be Reyiz; Siz dövize endeksli hazine garantili, maliyetinin 10 katı pahalı fiyata yol-köprü-şehir hastanesi yapmaya devam ederseniz, devletin hesabı tavuğun poposu gibi olur.
Sizin hesabınız tutmaz, açtığınız paketiniz patlar!

  • FETÖ’yu siz devlete soktunuz, 11 yıl aşk yaşadınız, sonra FETÖ paketiniz patladı.
  • Çözüm Süreci dediniz, PKK’ya yol verdiniz, sonunda binlerce insanımız öldü, paket patladı.
  • Ben BOP Eşbaşkanıyım, görev verildi dediniz, Irak’ta yüzbinlerce insan öldü, paket yine patladı.
  • Kardeş Esat, bir anda Kalleş Esed oldu, paketinizin dibi patladı. Suriye’de askerlerimiz şehit oldu ama ABD, Kürt Devleti kurdurdu, paket mafiş!

“Ekonomiden ben sorumluyum ben” dediniz, Merkez Bankası döviz rezervlerimiz ilk defa EKSİ oldu. Paramız kalmadı!
Yerli ve Milli uçağımız göklerde dediniz, uçak paketi hangarda kaldı.
Yerli ve Milli arabamızı inceleyen uzmanlar, arabada yerli olarak sadece üzerinde Maşallah yazan nazar boncuğunu buldular.
Trump dostum dediniz, ABD Temsilciler Meclisi “Yurtdışında mal varlığınız var” dedi, hem dostluk paketi patladı, hem de sarı kafa toz oldu…

Sayın Reyiz;
Yapamadınız, beceremediniz, Türk Milletinin ocağına incir diktiniz!
Sözümü dinlemezseniz, yakında Bilal Oğlan bile durumun vahametini anlayıp, yine İtalya’ya doktora vermeye gidecek, yalnız kalacaksınız…

Gelin, yiğitlik sizde kalsın ülkeyi en kısa zamanda seçime götürün, kendi kendinizi emekli edin! Sizi emekli etmeyi Türk Milletine bırakırsanız, sonunuz Trump gibi de olmaz.
Benden söylemesi! Sonradan “Abi, neden uyarmadınız demeyin!”
Bu yazı da sizi uyarmaz ise, yapacak bir şey yok demektir. Bundan sonrasını siz düşünün artık!

Sağlık ve başarı dileklerimle 14 Kasım 2020