Etiket arşivi: Rifat Serdaroğlu

DİNLE ZALİM

14 Temmuz 2021 
Rifat Serdaroglu 
Doğru Parti Genel Başkanı

Acımasız, haksız davranmaktan, kıyıcı, can almaktan, işkence yapmaktan ve zulmetmekten zevk alanlara “Zalim” denir. Bunlarda Allah’tan korkmak, kuldan utanmak yoktur. Zalimler, başkalarının malına mülküne, namusuna, hukukuna ve özgürlüğüne saldırmaktan çekinmezler.
Bunlardan korkar, çekinir, “bana ne” derseniz, bilin ki geçen her gün derdiniz daha da artacaktır. Çünkü bunlar kendilerinden korkuldukça, onlara boyun eğildikçe daha da azgınlaşır.
Zalimlerden kurtulmanın yolu, onlarla anladıkları dilden konuşmaktır.
Zalimler hangi yoldan gelip egemen oldular ise, aynı yoldan bertaraf edilmelidirler. Zorla geldilerse, zorla. Demokratik yolla geldilerse, demokratik yolla gönderilmelidir.
Bu yüzden, demokrasi özgür ve cesur insanların rejimidir.
Kimse size “alın işte bunun adı demokrasidir” demez.
Eğer derlerse, zalimlerin Tunus-Libya-Mısır-Irak’a ve Suriye’ye getirdikleri gibi demokrasiniz olur. Ne kadar hak ediyorsanız, o kadar demokrasi alırsınız.
Zulüm karşısında susmak, sessiz kalmak zulme ortak olmak demektir.

Bugün ülkemizde, demokrasinin varlığının tek gerekçesi olarak sadece “Sandık” kalmıştır.
İktidar,
– gerek silahlı gruplar oluşturmakla,
– gerek devletin güvenlik güçlerini “sandıklara müdahale” için kullanmayı planlamakla,
gerek YSK’yı İktidarın “Seçim Kolu” gibi kullanmakla,

Türk Milletinin elinden bu hakkı da almak istemektedir.

  • Ülkede; Hukuk devleti, sandık-seçim güvencesi- basın özgürlüğü-Cumhuriyet değerleri kalmamıştır.

İnsanlarımız, yıllarca “Savcılık İddianamesi” yazılmadan cezaevlerinde tutuluyor.

  • Yargı tümüyle iktidarın silahı haline gelmiştir.

Suçlular, soyguncular, hırsızlar, gerçek FETÖ’cular serbest gezip, suç işlemeye devam ederken, suçsuz askeri öğrenciler, öğretmenler, memurlar, işçiler ya hapisteler ya da işinden-aşından oldular.

Kurmay Albay – General – Ordu Komutanı – Genelkurmay Başkanı rütbesine çıkabilecek, hapisteki vatan evlatlarına şimdiki Genelkurmay Başkanının sahip çıkması mümkün değildir. Kendi silah arkadaşlarının sahte delillerle suçlanıp hapse atılmasına engel olmayan Paşadan, cezaevinde hasta ve ölmek üzere olan silah arkadaşlarını hatırlaması beklenemez.

İş başa düşüyor..

Türk Milleti, kendi evlatlarına sahip çıkmalı ve onların ABD-Tarikat-Cemaat canavarlarının ellerinde çürütülmelerini engellemelidir.
Gözleri olup da görmeyen, kulakları olup da duymayan zalimlere sesimizi duyurmalıyız.

Mehmet Emin Yurdakul, “Bırakın Ben Haykırayım” adlı şiirinde bakın ne diyor :

Bırak ben haykırayım,
Susarsam sen matem et.
Unutma ki şairleri (aydınları-kahramanları) haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş çocuk gibidir.

Haksızlık sonucu zulme uğrayıp, ızdırap içinde olan tek bir kalpten yükselecek bir feryada, dağlar bile karşı duramaz.
Hiçbir zalim ilelebet payidar olamaz.
Tek başımıza kalsak dahi, DOĞRU Parti olarak mücadeleye devam edeceğiz.
Bu kararımızı bugün Büyük Atatürk’ün manevi huzurunda saat 14.00’de bir kez daha haykıracağız…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

SANKİ DEVLET KÂRHANESİ GİBİLER!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Döngel Kârhanesi 2005 yapımı bir siyasi hiciv filmidir. Bir kasabadaki geneleve borcundan dolayı banka el koyar. Banka hortumlanıp batınca, işletmeye TMSF yani devlet el koyar. Orayı işletmek ve kâra geçirmek için bir devlet memuru gönderilir! Böylece devlet, “Döngel Kârhanesini” işletmeye başlar…

Ziraat Bankası-Vakıfbank-Halkbank isimli Kamu Bankaları, artık devlet bankası değildir. Bu üç banka adeta AKP’nin yandaşlarına karşılıksız para desteği veren, sadece AKP’lilerin girebildiği, devlet eli ile çalıştırılan “Döngel Kârhanesine” dönüşmüştür.

Sermayeleri ve varlıkları Türk Milletinin olan bu üç bankanın, AKP dönemindeki tüm Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdürlük kadroları, önümüzdeki dönemde yargılanacaklar ve kendileri için hazırlanacak “Özel Bankacılar Cezaevine” atılacaklardır. Bu kişiler, görevlerini kötüye kullanmışlar ve kamuyu bilerek ve planlayarak zarara uğratmışlardır.

Bu üç bankanın yöneticileri, yönettikleri bankaların zarar ettiğine aldırmadan, kendilerine yasa ile verilen görev alanlarının dışına çıkarak, AKP’den gelen emirler üzerine usulsüz krediler vermişler, tahsil edememişler ve sadece AKP yandaşı gazetelere yüklü miktarda ilan ve reklam desteği vermişlerdir.

Devlet Bankaları bu haramzadelerin babalarının malı ya, canları nasıl isterse, sahipleri ne derse istedikleri gibi dağıtırlar ya!
MHP yayın organı Türkgün’e 42 milyon 102 bin TL (Satışı 32 bin),
Bağımsız Sözcü Gazetesine SIFIR TL (Satışı 210 bin).

Avni Özgürel’in Analiz Gazetesi’ne 24 milyon 904 bin TL (Satışı bilinmiyor)
Cumhuriyet Gazetesine SIFIR TL (Satışı 25 bin)

Avni Özgürel’in diğer Gazetesi Yeni Birlik’e 20 milyon 604 bin TL (Satışı yok)
Bağımsız Korkusuz Gazetesi SIFIR TL (Satışı 54 bin 818)

AKP İktidarı ve üç devlet bankasının yöneticileri, kendilerini ne zannediyorlar?

Seçim kazanmak, iktidar olmak, devlet kaynaklarını kendi yandaşlarına peşkeş çekmek mi demek? Seçim kazanmak, vatandaşlar arasında ayrım yapabilme yetkisini almak mı demek?
Seçim kazanmak kendini Anayasa ve yasaların üzerinde görmek mi demek?

Sizler, AKP yöneticileri ve devlet bankalarının sorumluları                    ;

  • Ne utanmaz, arlanmaz insanlarsınız sizler?

Türk Milletinin malı olan bankaları, iktidarın mı sanıyorsunuz?
Bu gazete bizden deyip, milletin hakkını yoza, yobaza, hak etmeyene dağıtma hakkını kimden ve nereden alıyorsunuz?

DOĞRU Parti, Türk Milletine “Devr-i Sabık” yaratıp, suçlulardan hukuk önünde hesap soracağı sözünü verdi.

Sizler, devlet bankalarını emirle talan edenler, milletin hakkını üç-beş soysuza peşkeş çekenler, sizler önceliklisiniz. Sizler öncelikle ve ivedilikle yargılanacaksınız. Sizin de yargılanmanız halka açık olacak ve televizyonlardan canlı yayınlanacak. Bugün için yüzlerine nasıl baktığınızı bilmediğimiz, çocuklarınız ve yakınlarınız seyretsin diye…

DOĞRU Parti’ye oy veren herkes şunu iyi bilmelidir;
Bundan böyle, Türk Devletine kötülük yapanlar, makamları ne olursa olsun mutlaka hukuk önünde hesap vereceklerdir. Yapanın yanına kâr kalma, devri bitecektir. Bu aziz devlete ve millete ihanet etmeyi düşünenler, başlarına ne geleceğini önceden bilecektir…

  • Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene!

Sağlık ve başarı dileklerimle, 30 Haziran 2021

AÇLIK VE ADALETSİZLİKLE İKTİDARDA KALMAK

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Türkiye’nin içte ve dışta sıkışıklığı had safhada, dayanılır gibi değil!
Gerek demokratik rejimin kurum ve kurallarının AKP tarafından ters yüz edilmesi, gerek hukuksuzluk, gerek ekonomik tükenmişlik, büyük resmi gören ve yakın geleceği okuyabilen vatanseverlerin nefes almasını bile zorlaştırıyor!

AKP’ye göre ekonomi büyüyor!
Pandemi karşısında izlenen parasal ve kredi genişlemesi sayesinde, bu senenin ilk çeyreğinde “büyüme” göründü. Ama bu sahte büyüme hiç “İSTİHDAM” yaratmadı.
Yani, büyüme vatandaşa iş-aş olarak yansımadı. İşsizlik ve açlık artıyor.
Borcu borçla kapatmak artık çok zor! Dünyada borca en yüksek faizi veren biziz.
Yatırım yok, halka sosyal destek yok. Devlet Bankaları, yandaşlara milyarlarca lira kredi akıtıp tahsil edemezken, çiftçilerin traktörlerini haczediyor.

Esnafı, KOBİ’leri, Sanayicileri yüksek enflasyon, TL’nin değer kaybı ve yüksek faiz eritiyor.
Hukuksuzluk, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak, Anayasaya uymamak günlük olaylar haline geldi.
Milli değerlerimize, kurucumuza her gün darbe vuruldu, insanlar din ile aldatıldı…

İyi de, nasıl oluyor da AKP denen mafya ile iç içe geçmiş parti, hala %30 dolayında oy alıyor? Türk Milleti mazoşist mi, sadist mi oldu?
Kendisine eziyet edilmesinden zevk alan bir toplum mu olduk?

Dünyanın neresinde olursa olsun, AKP gibi yönetim sergileyen, şeriat soslu, yolsuzluklara batmış, mafyalaşmış bir partiyi o ülkenin milleti, tekme-tokat kovalar!

  • Neden AKP hala %30 bandında duruyor?

-Pandemi nedeniyle, anketler yüz yüze (Anketör-Vatandaş) yapılamıyor. Hepsi, telefon veya sosyal medya ile yapılıyor. İktidarın bilerek yarattığı korku iklimi vatandaşı gerçek kararını açıklamaktan alıkoyuyor. Zorunlu olarak iktidar bundan nemalanmaktadır.

AKP, haram para ile medyanın %95’ini satın aldı

Bir kısmını da devlet bankalarından kredilendirerek yandaşlarına aldırttı. Yani, Türk Milletinin yaklaşık %40’ının ülkedeki hırsızlıklardan, yolsuzluklardan, peş keşlerden, ülkemizin soyulmasından haberi yok. Çünkü bu kitle, gazete okumuyor, sosyal medyada yok, salt (a haber) seyrediyor. Üstelik sosyal yardım alıyor ve bu yardımı AKP’nin verdiğini zannediyor.

-Bu kitle, 2003-2008 arasında, dünyadaki nakit bolluğu nedeniyle AKP’nin akılsızca borçlanması ve borcu üretimde kullanmamasıyla, sanal bir refaha kavuştu. Banka kredileri, kredi kartları ile gelen bu bolluğun devam etmesini istiyor ve bunu AKP’nin yapacağına inanıyor.

-AKP’nin Siyasal İslamcılardan (Din üzerinden para kazanan) oluşan kemik oyu %8-%12 arasıdır. Kalan oyun tümüne yakını “Merkez Sağ” oylardır.
Bu oyların ne CHP’ye ne de İYİ Partiye gitmediğini her seçimde gördük.
AKP’deki bu emanet oyları DOĞRU Partiden başka kimse alamaz. Biz alırız.
Büyük Kongremizi tamamladıktan sonra bu gerçek görülecektir.

Son iki yılda, 3 milyon kişi daha yoksulluk sınırının altına düştü.
Bu sayı maalesef giderek artacak ve herkes artık denizin bittiğini, AKP’nin tükendiğini görecek. AKP’nin sıcak para ve inşaata dayalı büyüme modeli artık tıkandı.

Yapılması gerekeni bir daha söyleyelim                                  :

  • AKP ve MHP’nin bu soygun ve yıkım düzenine karşı olan tüm partiler,
  • STK’lar, aydınlar, gençler, kadınlar birleşip, silahsız Kuvayı Milliye Hareketiyle,
  • demokratik yolla AKP’yi yargıya ve tarihe emanet etmek.

Kurtuluş budur. Var mısınız?

Sağlık ve başarı dileklerimle, 23 Haziran 2021

HIRSIZDAN ÇALMAK!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Silahlı hırsız çetesi bankaya baskın yapar. Çete Reisi bağırır; “Yere yatın ve kıpırdamayın. Çalacağımız para sizin değil. Başkasının parası için ölmeyin.”
Çete paraları toplar ve kaçar. Banka Müdürü, yardımcısının kulağına fısıldar; “Bana bak, akıllı ol. Hırsızlar arka odadaki kasayı görmedi, esas para orda. Polisler gelmeden, arka kapıdan kasayı boşalt!”
Ertesi gün Hırsız Çetesi Reisi televizyonda şu haberi duyar; “Hırsızlar bankayı 23 milyon lira soydular!”
Reis; “Ulan aldığımız para 3 milyon lira! Vay anasına, bizi de soydular…”

Ülkemiz artık ilkesiz, kuralsız, gerçeklerden ve ahlaktan kopmuş, bir yönetim ile onun gözleri doymayan memurları tarafından yönetiliyor!

Bu arada yukarıdaki gibi ilginç olaylar yaşıyoruz!
Adının baş harfleriyle uyumlu SBK (SABIKA) adlı kişi, ABD’yi dolandırıp ülkemize geldi. Kısa sürede, Cumhurbaşkanından – Bakanlara, Yargıtay üyelerinden – Savcılara, Emniyet Müdürlerinden -Valilere kadar çok sayıda kişi tarafından saygıyla karşılandı!

Adam tam “Ohh be şimdi kendimi garantiye aldım” dediği anda, yukarıdaki Banka Müdürü kılıklı “Yerli ve Milli” Saray akbabaları, öyle bir saldırdılar ki, SABIKA kurtuluşu yurt dışına kaçmakta buldu!

Eski Türkiye’de babalar akşam eve gelen oğullarına “Nasıl kazandın, oğlum” derlerdi.
AKP Türkiye’sinde ise “Ne kadar kazandın” diye sorar oldular?
Yani kazan da nasıl kazanırsan kazan! Erdoğan’ın dediği gibi; “Kazan-Kazan!”

Ne ara bu hale geldik, hiç düşündünüz mü?
2002’de 10 yaşında olan bir çocuk, bugün çoluk-çocuk sahibi biri oldu.

  • 20 yıldır gençlik, Erdoğan’dan başka Başbakan-Cumhurbaşkanı görmedi.

(Huber Apo var ama fark etmez, O da aynı)

O Erdoğan, elindeki nişan yüzüğünü göstererek Türk Milletine şöyle diyordu :

  • “Şu gördüğünüz yüzük var ya, işte tüm servetim budur.
  • Eğer bir gün çok zengin olduğumu görürseniz bilin ki haram yemişim!”

Avrupa basını kezlerce yazdı;

“Erdoğan, dünyanın en zengin 8 siyasetçisinden biridir!”

  • Avrupa basını; “Binali Yıldırım’ın 26 milyar Dolar serveti var!”

Aynı Erdoğan Türk Milletine şunu söylüyordu :

  • Eyy Türk Milleti, zengin neden zengin, fakir neden fakir bilir misiniz?
  • Ben size söyleyeyim. Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir!”

Devam ediyordu Erdoğan;

  • “Hırsızlık evlattan babaya değil, babadan evlada geçer!”

AKP döneminde çok sayıda Başbakan, Bakan, Milletvekili çocuklarının hırsızlıklarını, dolandırıcılıklarını, mala çökmelerini gördük. Sormak hakkımız değil mi?

  • Bu Bakan – Milletvekili veletleri, hırsızlığı babalarından mı öğrendiler?

20 senedir genç insanlar, bu rezillikleri, bu ahlaksızlıkları göre göre büyüdüler.
İnsanlar izliyorlar, daha düne dek normal bir yaşam süren AKP’li komşularının, karı-koca son model ciplere bindiklerini, yalılara taşındıklarını gördüler!

İşte o andan başlayarak çürüme toplumun büyük bir kesimini sarmaya başladı.
Bunları görerek büyüyen genç; “Demek ki siyaset yol bulmak için yapılan bir iş imiş” diye düşünmeye başladı!

Bunun bir adım ötesi toplum ilk kez “Çalıyorlar ama çalışıyorlar yahu” veya
Hiç olmazsa bunlar besmele ile çalıyorlar” noktasına geldi!
Böyle çirkin duygunun topluma yayılması, taraftar bulması çok tehlikelidir.

Azizi Türk Milleti;
Siyaset, hizmet etmek demektir. Dürüstlük, mertlik ve hesap verebilmek sanatıdır.
Bu iş, dürüst namuslu, bilgili, cesur sanatkarlar tarafından yapılmalıdır.
Kimse şunu unutmamalıdır :
Haramın, helal cüzdanı olmaz. Haram yiyen sonucuna katlanacaktır. Hem pozitif hukukta, hem de ilahi hukukta!

Bugün yaşanan hırsızlıkların, soygunların, rüşvetlerin hesabı DOĞRU Parti tarafından
Devr-i Sabık yaratılarak, hukuk önünde mutlaka sorulacaktır.

Kim Türk Hazinesinden kör kuruş yediyse, hukuk yoluyla o el kırılacaktır…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 22 Haziran 2021

SİZ MİLLETİN BABASINI ÖLDÜRDÜNÜZ!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
20 Haziran 2021

SİZ MİLLETİN BABASINI ÖLDÜRDÜNÜZ!

Ne güzeldi eskiden! “Devlet Baba” denirdi. Dünyanın hiçbir ülkesinde devlete “Baba” denmez. Bu yakıştırma Türk Milletine aittir. Türk Devleti “Baba” iken evlatlarını ayırmaz, herkese eşit davranırdı. Evet “Devlet Baba” da hata yapardı, bazen yanlış davranırdı ama evlatlarından nefret etmezdi! Onlara, dünya önünde hakaret etmez, aşağılamazdı.

AKP bir geldi, pir geldi.

  • Türk Devletinin “Kurucu Babası Atatürk’e” hakaret etti, ona küfredenleri baştacı yaptı.

Türk Milletinin “Babası” olmayı reddetti, mafya babalarının, İhvancıların, kaidecilerin, nusracıların, kafa kesicilerin, din satan dolandırıcıların “Babası” olmayı tercih etti. Etmesine etti ama, bir başka baba “Mafya Babası” Sedat Peker, AKP’nin üst yönetiminin tüm hırsızlıklarını, ayıplarını açık etti! AKP’liler utandı mı? Utanmadılar. Neden biliyor musunuz?
Anadolu’da bir söz vardır; “Ayıpla barışan, arsız olur” diye.
Arsızla uğraşmak çok zordur. Çünkü onun ar damarı çatlamış ve utanma hissi kaybolmuştur.

  • CB Erdoğan’a, Türkiye dışındaki servetinin araştırılması için ABD Temsilciler Meclisinde karar alınır!
  • Başbakan Binali için Hollanda Hükümeti ve basını 26 milyar dolarlık serveti var diye yazar! Uyuşturucu, petrol, silah kaçakçılığı yaptıkları belgelenir.

Bademler bu iddialara itiraz ederler mi? En azından “Bunlar doğru değil” derler mi? Demezler. Sadece, suçlanan başkaları imiş gibi susarlar ve sahte gündemlerle unutturmaya çalışırlar!

  • Bu sebepten AKP dönemi Türk Tarihine yüzkarası olarak geçecektir…

CB Erdoğan’ın henüz dün iki konuda söylediklerini değerlendirince, onun ne Anayasadan ne hukuktan ne Türk Milletine saygıdan habersiz olduğunu görüyoruz. Bu da, önümüzdeki günlerde çok zorlanacağımız anlamına geliyor! CB Erdoğan;

“Bunların milletle alakaları yok. Bunlar Millet İttifakı değil, Zillet-İllet İttifakıdır!”

Anayasa madde 104:
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin BİRLİĞİNİ temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.

Anayasanın uygulanmasından sorumlu kişi Anayasayı çiğniyor! Bu davranış, hiçbir demokraside olmaz. Cumhurbaşkanı Anayasayı çiğnerse, herkes çiğner. O ülkede ne demokrasi vardır, ne de hukuk devleti! Tüm bu usulsüzlükler ancak Ortadoğu’nun Çadır Devletlerinde olur.

CB Erdoğan; “Gece yarısı bildiri dağıtıyorlar. 100’e yakın Emekli Amiralin hesapları yargıda tekrar soruluyor, sorulacak. Sen emekli olmuşsun, işine baksana” dedi.

Anayasa madde 26 :
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya TOPLU olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.

Sayın Cumhurbaşkanı; Sizin sözünüz ve keyfiniz Anayasanın üstünde midir?

  • S i z i n   a k l ı n ı z   b a ş ı n ı z d a  m ı ???

Burası Saddam’ın Irak’ı mı? Kaddafi’nin Libya’sı mı? Beyefendi burası Türkiye Cumhuriyetidir. Siz de belli bir süre için seçilmiş bir görevlisiniz.
Şah-Padişah-Sultan değilsiniz.
Bu dediklerimin aksini iddia ediyor ve kendinizi öyle konumlandırıyorsanız,

Tam teşekküllü bir sağlık heyetinden rapor isteme durumunda kalırız.

Yüz emekli Amiralin her biri gerçek üniversite mezunudur, üstelik Yüksek Lisans yapmıştır. En az iki lisan bilen kahraman vatan evlatlarıdır. Siz bunlarla uğraşmayı bırakın da, Yunanistan’ın işgal edip, silah deposu haline getirdiği Ege Adalarının hesabını Türk Milletine verin. Bildiğiniz gibi o adaların da sahibi Türk Milletidir.
***

Aziz Türk Milleti;

  • Türkiye’de artık, Türk Milletinin bir “Devlet Babası” yoktur. AKP tarafından öldürülmüştür.

Yerine Saray’dan, Bakanlara, atanmış memurlardan, mafya elemanlarına yolsuzluğa bulaşmış bir kriminal grubun etkili olduğu bir yapı vardır.

  • DOĞRU Parti, Atatürk İlke ve Devrimlerinin Türk Devletine yeniden hakim olacağı bir Kuvayı Milli mücadelesini başlatmak için kurulmuştur.

Atamızın bize emanet ettiği bu vatanı, çocuklarımıza özgür-demokrat bir ülke olarak verinceye kadar bu mücadele “Atatürk’ün Askerleri” tarafından yerine getirilecektir…

Ne Mutlu Türküm Diyene” ve Sözünden Dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 20 Haziran 2021

AKP VE MÜSİLAJ!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
14 Haziran 2021

Siz, 1994-2019 arası tam 25 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesini yöneteceksiniz.
2002-2021 arası Türkiye’yi TBMM’de çoğunluğu olan AKP’nin Genel Başkanı yani “Tek Adam” olarak yöneteceksiniz ve sizin döneminizden önce pırıl-pırıl tertemiz olan Marmara Denizi, ölü bir denize dönüşecek ve siz hiç utanmadan, sorumluluk hissetmeden, ”Temizleyin talimatını verdim” diyeceksiniz, ha!

  • O müsilaj var ya, inanın sizlerden daha temiz!

Yetmedi, bir rant projesi olan “Kanal İstanbul’a bu ay başlayacağız” diyorsunuz.
Eğer bu kanal açılırsa, Avrupa’nın tüm pisliğini taşıyan Tuna Nehri, Marmara Denizini tamamen (AS: tümüyle) öldürecek. Niyetiniz, Marmara’yı toprakla doldurup, KATAR’a satmak mıdır?

  • Bu toprakları vatan olarak kabul etmiyor musunuz?

Sizlere, AKP’nin neden olacağı yeni bir çevre felaketini anlatmak istiyorum :
Bildiğiniz gibi ZEYTİN ile İNCİR ağaçları aynı dönemde meyve verir.
Ege çiftçisi, genelde her zeytin tarlasına 3-4 adet incir ağacı diker. Çünkü zeytin sineği, zeytin meyvesi yerine, incir meyvesini tercih eder. İncir ağaçları tıpkı bir paratoner gibi zeytin sineklerini çeker. İncir balını yiyen zeytin sineği ölür.
Doğal olarak zeytin meyveleri korunur!

Aydın Ovası için “Dağlarından YAĞ ovalarından BAL akar” denir. Doğrudur, Aydın Ovası ülkemizin en verimli, bereketli yöresidir. Şimdi bu bereketli ovadan 25 bin dekar arazi yok olacak!
Aydın-Denizli otoyolu yapımı için 25 bin dekar birinci sınıf tarım arazisi ekilir dikilir olmaktan çıkarılacak, kamulaştırılıp yol olarak kullanılacak!

Bu otoyol gerekli mi? 25 bin dekar tarım arazisini yok olmasına değer mi?
Gelişmiş ülkelerde yollar genelde iki-gidiş (AS: 2 de geliş) olarak yol yapılır! Nedeni ise, yıllar sonra bu yolların güzergahları, yapım malzemeleri, yapım teknikleri değişecektir. Hem başlangıçta fazla yatırım yapmamak, hem de tekrar araziye dönüştürülmesi için bu yöntem tercih edilir.

Aydın-Denizli otoyol uzunluğu 140 km, genişlik 2×3 gidiş-geliş olacak.
Mevcut 2×2 gidiş yoldan, yolculuk süresi sadece 15 dakika kısalmış olacak!
Araç başına geçiş ücreti 8,25 Avro (yaklaşık 85 TL), günlük araç geçiş garantisi
35 bin araçtır!
Müteahhite ödenecek tutar, 1 milyar 549 milyon Avro!
Müşavirlik hizmetleri + kamulaştırma bedelleri ile maliyet 2 milyar Doları bulacaktır.
Her yıl, geçsek de geçmesek de 90 milyon Avro’dan fazla para ödeyeceğiz.

Ne yapılabilir?
Amaç bu yolun yapımından “Para Kazanmak” değil de, hizmet ise;
Mevcut yolun iki yanından (Kamulaştırma bedelleri önceden ödenmiştir) birer geçiş ilave edilip, 2×3 gidiş-gelişe dönüştürülür!
Kamulaştırma bedeli ödenmemiş olur!
Aynı hatta mevcut 131 kilometrelik tren yolu modernize edilip, yük-yolcu taşınması yapılabilir.
Geçen yıl buradan 158 milyon Dolar kuru incir ihraç edilmiştir. Bu para her yıl kazanılmaya devam eder.

Akıl- bilim- ülke gerçekleri, hem 2 milyar Dolar verip, üstüne her yıl 90 milyon Avro ödemenin çok hatalı bir tutum olduğunu göstermektedir.

Bu tutumda AKP ısrar ederse, bilin ki bu proje, diğerleri gibi, Türk Milletinin kazıklanmasıdır.
O zaman Aydın-Denizli otoyolunun adı, “Yeni Soygun Yolu” olacaktır ve DOĞRU Parti bu soygunun ve çevre cinayetinin hesabını mutlaka soracaktır.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

ADALETİNLE BİN YAŞA

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’den dinlediğim ve çokça anlatılan bir fıkrayı bir kez daha paylaşmak istedim :

“Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ve avantacılığı ile ünlü “Karakuşi” adında bir kadı varmış. Bir gün bu kadı, fırının önünden geçerken burnuna nefis bir koku gelmiş. Vitrinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen enfes bir ördek var. Kadı, fırıncıya; ‘Ben bunu aldım’ demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Ördeğin esas sahibi gelmiş; ‘Hani bizim ördek?’ Fırıncı boynunu büküp; ‘uçtu’ demiş. Fırıncı pişmiş ördek için uçtu deyince, önce münakaşa, derken yumruk yumruğa kavga başlamış. Kavga sırasında fırıncı, fırın küreğiyle araya giren bir gayrimüslim vatandaşın gözünü çıkarınca, korkup kaçmaya başlamış. Fırıncı önde, ördek sahibi ve gözü çıkan vatandaş arkada koşarken, can havliyle kaçmakta olan fırıncı, önüne çıkan duvardan atlamış ama hamile bir kadının üstüne düşüp, kadıncağızın çocuğunu düşürmesine ve ölümüne sebep olmuş. Kadının kocası ve Yahudi komşusu da kovalamaya katılınca, zaptiyeler hepsini derdest edip, Karakuşi Kadı’nın huzuruna çıkarmışlar.

Kadı sırayla sormuş; Ördeğin sahibi; ‘Kadı Hazretleri, fırıncı benim pişmiş ördeğimi hiç etti’ demiş. Kadı, fırıncıya sormuş; ‘Ne yaptın bu adamın ördeğini?’ Fırıncı, hınzırca Kadıya bakıp; ‘Uçtu’ demiş. Kadı kara kaplı defteri açmış; ‘Ördeğin karşısında TAYYAR yazılı. Tayyar, uçar anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değildir’ diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan Gayrimüslim vatandaşa sormuş ve onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir uygun madde bulup; ‘Her kim gayrimüslim birinin iki gözünü çıkarırsa, o müslimin tek gözü çıkarıla…’ Davacı; ‘Benim tek gözüm çıktı, şimdi ne olacak?’ diye sorunca Kadı; “Şimdi, fırıncı senin diğer gözünü de çıkaracak, biz de ceza olarak onun tek gözünü çıkaracağız’ deyince, adam davasından vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.

Kadı, çocuğunu düşüren kadının kocasına dönüp; ‘Tamam, sen karını fırıncıya vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak’ deyince, adam arkasına bakmadan kaçmaya başlamış. Kadı, Yahudi vatandaşa dönüp; ‘Senin şikâyetin nedir bre?’ demiş. Bir süre düşünen Yahudi;

‘Ne diyeyim Kadı Efendi, Adaletinle bin yaşa e mi’

İrtica’nın en yalın tarifi şudur :

“Pozitif Hukukun yerine, Şeriat Hukukunu getirmeye İRTİCA denir.”

AKP’nin de hedefi budur. AKP’nin bu hedefine varabilmesi için en büyük desteği bizzat “Yargı Camiasından” alması gerekir. Maalesef öyle de oldu! En büyük desteği de Yüksek Yargı mensuplarından aldı! İki örnek verelim; Yüksek Yargının FETÖ’ya teslim edilmesi operasyonu şöyle gerçekleşmişti :

Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın emriyle Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu operasyonu yönetti. Müsteşarı aracılığıyla, Müsteşar Yardımcısının evinde, FETÖ’nun “Yargı İmamlarıyla” bir toplantı yapıldı ve listeler oluşturuldu. Ertesi gün listedeki 160 ismin 160’ı da Yargıtay üyesi seçildi! Bir tane Yüksek Yargıç bile, “Ben FETÖ’nun listesi ile seçilmeyi kabul edemem. Bu şerefsizliği taşıyamam” demedi, diyemedi!

Her biri Yüksek Yargıç olan “Yüksek Seçim Kurulu” üyeleri, 2017 Referandumu sırasında, sandıklar kapatıldıktan sonra, geçerli sayılmaları Yasa gereği yasak olan “Mühürsüz Oy Zarflarını” geçerli saydılar.

  • YSK Kararlarına itiraz edilemeyeceği için, ülkemizi Tek Adam rejimine sokan bu seçim, YSK’nın kanunsuzluğu ve hile ile kabul edilmiş oldu!

İşin özü, Laik Cumhuriyete ve demokratik değerlere en büyük darbe, Anayasamızın, adaleti sağlamak ve anayasayı korumak görevini verdiği Yüksek Yargıçlar tarafından vuruldu!

Dünden beri, ülkemizin her yöresinden arayıp, CB’na hakaret suçu işlediğim gerekçesiyle(!) bana verilen 11 ay 20 gün hapis cezası için üzüntülerini ve desteklerini bildiren dostlarımız lütfen üzülmesinler.

  • Cübbesinin asaletini, züppelerin keyfine bırakanlar bizi asla mahkum edemez.

Onları, gerçek bağımsız Türk Yargısında bizler yargılatacağız…

Polis, 8-9 yaşlarındaki çocuğa seslenmiş : Evlat, Başbakan geçecek bisikletini kaldır direğin dibinden! Çocuk; Merak etme amca, bisikletimi zincirle direğe bağladım. Çalamazlar…

CB Erdoğan, madalya kazanmış Milli Sporcularımızı Sarayda konuk etti!

  • “Dikkat edin, madalyalarınızı çalmasınlar” dedi.

Sporcunun biri fısıltıyla arkadaşına sordu:

Burada da çalarlar mı?

Sağlık ve başarı dileklerimle, 03 Haziran 2021

MAFYA MASASINDA MEZE OLMAK!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

Binali Yıldırım ve Nükhet Hotar;
İkisi de çakma İzmirli, ikisi de AKP’li! Biri Erzincan’dan, diğeri Malatya’dan gelmişler. Hoş gelmişler ama, İzmir’e vermeye değil, İzmir’den almaya gelmişler. Milletvekili-Genel Başkan Yardımcısı-Genel Başkan-Bakan-Başbakan-TBMM Başkanı gibi çok önemli makamlarda bulundular!

Bugün ikisi de, mafya babalarının ciddi suçlamaları ile karşı karşıyalar.
Binali Bey, hesabını veremediği yurtdışı mal varlığı ve gemi filolarıyla tüm Avrupa basınının ve Hollanda Hükümetinin radarında! Sedat Peker’in iddiası ise, Binali Bey’in oğlu Erkam Yıldırım’ın, Venezuela-Kolombiya orjinli uyuşturucu trafiğini yönettiği yönünde…

Nükhet Hanım ise, yine mafya babalarından ve şu an Arjantin’de bulunan Serkan Kurtuluş tarafından suçlanıyor! İddia şu; Nükhet Hotar’ın Başkanlığında, Serkan Kurtuluş’un, İzmir Emniyet yetkililerinin, Adliye yetkililerin, AKP İL Başkan Vekili Ahmet Kurtulmuş’un (öldürüldü) olduğu grubun, İzmir ve Ege Bölgesinde “FETÖ Borsası” kurarak, insanları para karşılığı cezaevinden tahliye ettirmek!

Gördüğünüz gibi, iddialarda bulunanlar “Ağır Abiler”, suçlananlar “Çok Ağır Abi ve Ağır Abla”, suçlamalar ise çok ağır! Bu suçlamalara dokunan yanar! Ayrıca bu ikilinin, İzmir’in bazı önemli iş insanlarıyla da, tamamen duygusal ilişkileri olduğu biliniyor! Elbette ki bu iddialar araştırılacak ve gerçekler gün yüzüne çıkarılacaktır.
AKP döneminde olmazsa, genel seçimden hemen sonra yargı çalıştırılacaktır.

Yargı mensuplarına destek olmak amacıyla bazı önerilerimiz olacak;
Binali Bey’in oğlu ile ilgili iddiaların açığa çıkmasıyla ilgili olarak;
“Son BEŞ yılda, Venezuela-Kolombiya gibi uyuşturucu üreten ülkelerden gelen tüm gemileri ve sahiplerini, yüklerini, hangi limana yanaştıklarını, o limanlarda görevli emniyet ve gümrük müdürlerinin, görevli vali yardımcılarının mal varlıkları tespit edilmelidir. Çözümü kolaylaştıracaktır. İddiada bulunanlar, C. Savcıları tarafından dinlenmeli ve gerekiyorsa
“Gizli Tanık” yapılmalıdır. (Bu konuda, bilgi-belge toplama çalışmamız devam etmektedir)

Nükhet Hotar’la ilgili iddiaların doğru olup olmadığını anlamak çok daha kolay olacaktır.
Çünkü, İzmir’de ve Ege’de malına-parasına, fabrikasına-arazilerine, benzin istasyonlarına el konulan kişileri bizler biliyoruz. Hukukçu arkadaşlarımız bunlarla görüşüyor. Tek Adam dönemi bitip, yeniden Hukuk Devleti olduğumuzda bu belgeler de Türk Yargısına verilecektir…

Siyaset başlı başına zor bir iştir. Hele Türkiye’de ve dürüst olarak siyaset yapabilmek çok daha zordur. Ama, Vatanı satanlarla mücadele etmek de kişiyi ayakta tutuyor.
Bugün Sakarya Asliye Ceza Mahkemesi bizi 11 ay 20 gün hapse mahkum etti.
Gerekçe CB’na hakaret imiş! Ne demişiz?
“Siz BOP Eşbaşkanı değil misiniz? Siz bu projeyi desteklemediniz mi? Irak’ta-Suriye’de-Libya’da olan ölümlerden sorumlu değil misiniz? Binali Bey’in gemileri her yerde dolaşıyor. Ne taşıyor bunlar?”

Sonuç, 11 ay 20 gün hapis!

Eyy Türk Yargısı! Adaletinle bin yaşa iyi mi?
Devleti soyanlar dışarda, Laik Cumhuriyeti yıkanlar dışarda, mafya babalarının masasında meze olmuş Bakanlar-Genel Başkan Yardımcıları dışarda, ATATÜRK’e hakaret edenler soruşturulmuyor bile, El-Kaideye silah gönderenler, insanlarımızı öldürenler dışarda, Serdaroğlu’na hapis!
Vız gelir, tırıs gider. Tüm bu hukuksuzlukların hesabını mutlaka gram-gram soracağız.

Bademler ve onların yargıdaki tetikçileri şunu iyi bilsinler;
Bizler çığ gibiyiz, düşerken büyürüz. Hainler kartopu gibiler. Güneş DOĞRU yerden doğduğunda eriyip gidecekler…

Ne Mutlu Türküm, Atatürkçüyüm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 02 Haziran 2021

SATILDIK EY HALKIM!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
01 Haziran 2021

İktidara geldiklerinde önlerine bir plan-proje konuldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini, bir bölümü ikinci İsrail olarak görev yapacak “Kürdistan Devletine”, tamamını da Federe İslam Devletine dönüştürme projesiydi, bu! Hani, bir adı da Genişletilmiş BOP Projesi olan!
Hani, T.C. Başbakanının “Eşbaşkanı” olmakla övündüğü proje!

Yerli-Milli (!) olan Bademler bir CIA-FETÖ yapımı olan planı derhal uygulamaya başladılar.
Önce halk dilinde “Nereden Buldun?” diye bilinen yasayı iptal ettiler.
132 yıllık Maliye Teftiş Kurulunu kaldırdılar.
66 yıllık Hesap Uzmanları Kurulunu yok ettiler.
TBMM’nin denetleme yetkisini, yine TBMM’ye kaldırttılar!
Basının çoğunu “Haram Para” ile satın aldılar. Geri kalanı ise tehditle, polisle, yargıyla sindirdiler.
Kültür-Sanat Varlıkları Kurulunu işlevsiz hale getirdiler.
Kamu İhale Kanunu’nu tam 191 defa değiştirdiler.
42 yıllık Devlet Planlama Teşkilatını (DPT) sildiler.
TSK Komuta Heyetini, zindana attılar. Askeri Okulları kaldırdılar.
Kanuna Aykırı Eğitim Kurumu açmayı SUÇ olmaktan çıkardılar.
Hıfzıssıhha Kurumunu kapattılar.
Belediyelerden İmar Yetkisini alıp, Bakanlığa verdiler. Kupon Arazi ürettiler.
Cumhuriyet Savcılarının soruşturma yetkilerini, Başsavcılara devrettiler.
CB’nı tüm memurların “Sicil Amiri” oldu.
Mafya Liderleri için “KİŞİYE ÖZEL” af çıkartıp, devlete soktular.
Devletimizi mafya devleti yaptılar. Hiç komşumuz kalmadı!
Petrol – Silah – Uyuşturucu kaçakçılığına bulaştılar.
Türk Tarihinde ilk kez, yabancı ülkeler, Bademlerin Türkiye dışındaki yasadışı mal varlıkları için araştırma komisyonu kurdu.
Türkiye’yi, El-Kaide ve El-Nusra gibi, kafa kesici örgütlerin “Askerlik Şubesi” haline getirdiler.
Kölelik yaptıkları Emperyalist Devletleri paçavraya çeviren, Devletimizin kurucusu ATATÜRK’e küfrettiler, küfreden adamları sofralarında ağırladılar.
Tarımı bitirdiler. Ülkeyi bu yıl için 8 milyon ton Buğday ithal etmeye mecbur bıraktılar.
Vatan toprağı olan Ege Adalarının işgaline göz yumdular.
Cumhuriyetin tüm eserlerini sattılar. Bizi boğazımıza kadar borca soktular.
Türk Hazinesini bitirdiler, ülkeyi ekonomik olarak da esir ettiler.
***
Aziz Türk Milleti;

Tüm bunlar, senin gözlerinin önünde, göstere-göstere yapıldı!
Senin verdiğin vergilerden maaş alan “Devlet Memurlarının” önünde yapıldı!
Senin sayende zengin olan İş İnsanlarının bilgisi dahilinde yapıldı!
Ve en acısı tüm bunlar, görevi Cumhuriyeti ve Demokratik Rejimi korumak olan sözde muhalefet partilerinin sayesinde yapıldı…

Satıldın ey halkım!

Yargın da, Askerin de, Aydınların da, adı STK olan kuruluşların da seni sattı!
Hem de üç kuruşa ve üç günlük makam – mevkii için!
Muhalefet Partilerinin kimi, ülkeyi bu duruma getiren Badem artıklarıyla kucaklaştı, kimi Türkiye’nin menfaati için direnen Türk Askerine “Zevzek” dedi, kimi Barzani’den iş dilenen sonradan görmelerin evlerine koştu.
İktidar iktidar olmaktan, muhalefet muhalefet olmaktan memnun halde iken bunlar gerçekleşti.

Çare yok mu? Var, çaresiz değilsiniz. Çare sizsiniz!
DOĞRU Parti bu günler için kuruldu. Destek verin, sahip çıkın ki, bu cemaat – tarikat artıklarını demokratik yolla geldikleri yere gönderelim.
Takdir de çare senden, gayret ise bizlerden…

Sağlık ve başarı dileklerimle,

ŞİMDİ YANDIN SOYLU!

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı

CB Erdoğan ömrü hayatında iki satır yazı yazmamış, yeterince okumamış biridir. Gerek konuşmalarından, gerekse tavırlarından net olarak anlaşılır bu durum. Fakat CB Erdoğan ve konuşmalarını yazanlar, her araya bir dörtlük yerleştirmeye bayılırlar! Son Grup toplantısında da, bir dörtlük okudu;

Beden ölür, çürür, cana bakın siz
Kim kiminle yürür, ona bakın siz,
Bırakın dönsün dolaplar
Haktan, hakikatten yana bakın siz!

Haydi o zaman hakikate beraberce bakalım; AKP’yi 4 kişi kurdu, Erdoğan-Gül-Şener-Arınç. Erdoğan, bunlar benim kader arkadaşlarım dedi ve hepsinin yanında duracağını söyledi! Erdoğan, kurucu 3 arkadaşını “yanlarında durarak” terk etti!

Erdoğan 11 yıl, CIA elemanı FETÖ ile devleti birlikte yönetti. FETÖ’yu “Gök ne verdi de, yer kabul etmedi” diyerek ulu bir kişi imiş gibi yüceltti. Ne zaman ki paylaşımda anlaşamayınca, kavga başladı. FETÖ, Haşhaşin-Katil-Hırsız-Vatan Haini ilan edildi. Ortağı Erdoğan, devletin tepesine çıktı!

Erdoğan, “Çözüm Süreci” dediği ihanet sürecinde “Mandela” rolüne soyunup Nobel Ödülü kazanmak istedi. PKK Lideri Apo’yu Türk Devletinin muhatabı haline getirdi. Habur rezaletini yaşattı. Valilere, “PKK’lı katillere dokunmayın” emrini vererek, şehirlerimizde hendek açma, tünel kazma, kendi mahkemelerini kurma, yol keser, haraç alır, şehitlik (!) açar hale getirdi ve çok sayıda can kaybına sebep oldu! Sonunda Erdoğan, ayakları altına aldığını söylediği milliyetçiliğe sarıldı.

Reza Zarrab denen İranlı dolandırıcı, Erdoğan’ın Bakanlarını dolar-avro manyağı yaptı. Devlet Bankası suça itildi. Bankanın bağlı olduğu Babacan ve Erdoğan bu olayları nedense göremediler! Zencani’nin “Reza Zarrab eliyle

  • Türkiye’de 8,5 milyar Dolar rüşvet dağıttım”

dediği paranın 500 milyon dolarının Bakanlara gittiği, 8 milyar Doların ise nereye gittiği bulunamadı! Rüşvetçi dolandırıcı Zarrab, haram para ile satın alınmış Aile televizyonuna çıkartıldı. Vatansever, Hayırsever (!), Cari açığımızın %15’ini kapatan kahraman ilan edildi. Karun Numan bu dolandırıcıya plaket verdi. Reza, FETÖ gibi ABD’ye sığındı. ABD’nin dostları arasına yazıldı. Erdoğan ise, rüşvetçi Bakanlarını hapisten çıkarttı, çöp torbası gibi kapının önüne koydu ve BOP Eşbaşkanlığı görevine devam etti, hala da ediyor!

AKP-FETÖ-CIA organizasyonu ile, Deniz Baykal ve MHP Genel Başkan Yardımcılarının kasetleri yayınlandı. Baykal görevini bıraktı, hastalandı. MHP’liler görevlerinden istifa etti. Bu yapılan özel hayata saldırıdır diyenlere Erdoğan şöyle bağırdı; “Ne özeli yahu, genel bunlar genel…” Erdoğan yükselmeye devam etti. Daha da yükseğe çıksın diye MHP Genel Başkanı kumpasa uğrayan arkadaşlarını unutarak, Erdoğan’ı omuzlarına aldı!

Anladığımız kadarıyla, Yunan Gazetelerine düşmüş bir skandalın gerçeği de yakında açıklanacak. O zaman Türk Milleti, “Ne özeli yahu, genel bu genel” diyebilecek mi?

Anladın mı Soylu Süleyman? Çok yakında seni de kapının önüne koyup, Peker-Çakıcı-Sarallar önüne bırakacaklar! İnsanın ederi, kendine verdiği değer kadardır Süleyman! Çok kısa bir zaman önce ağır hakaret ettiğin en aşağılık cürümlerle suçladığın kişiler şimdi seni yapayalnız bırakacaklar. Ama endişelenme! DOĞRU Parti seni Türk Yargısına emanet edip, yalnızlığına “Medrese-i Yusufiye’de son verecektir!

Değerli Okurlar;

Bugün izledikleriniz, hayretler içinde dinlediğiniz olayları ve AKP gerçeklerini yıllardır Türk Kamuoyuna anlatmaya çalıştım. Bırakın inandırmayı, en yakın dostlarım bile “Yahu Serdaroğlu, sen de çok ağır yazıyorsun. Bak mahkemelerde sürünüyorsun. Yazma artık, bak bizler para kazanıyoruz, istikrar var, dur artık” diye akıl vermeye kalktılar.

  • Yıllardır AKP’nin bir organize suç örgütü gibi çalıştığını yazdım, kimse inanmadı.

Alın şimdi o istikrarı, kazanın bakalım paraları, kazanabiliyorsanız! Ağrıma giden şey bize inanmayanların, öldürdüğü kişilerin sayısını dahi bilmediğini kendi söyleyen bir suç makinasına itibar edilmesidir. Bugün, çok insanın bildikleri tekrar ediliyor. Biz DOĞRU Partiyi kurarken, boşuna “Bu partiye Çiller-Ağar-Soylu gibiler asla giremez” demedik. Şimdi başta muhalefet partileri ve halkımız, dizi seyreder gibi ne kadar çürüdüğümüzü seyrediyor.

Çare gösteren var mı? “Ben bu soysuz düzeni bitiririm. Devri sabık yaratıp, hesap sorarım” diyen var mı? Sadece DOĞRU Parti var. AKP’liler bu rezilliklerden, kasetlerden utanmaz.

  • CB Erdoğan, parti liderlerini açıkça tehdit etmekten utanmıyor, utanmaz!

Nasıl ki adi bir hırsız çalmaktan utanmazsa, AKP’liler de yolsuzluklarının ortaya çıkmasından utanmaz. Olaylar konuşulur, sonra unutulur gider. Ne gibi? 17/25 gibi. 17/25 Aralık’ta, duvar saatini 17’yi 25 geçe durduran çakma milliyetçilerin koşarak saraya gittiklerinin unutulduğu gibi. Ah Püskevitçi ah!

Sözün özü şudur :
Biz, bu suç örgütünün köküne hukuk yoluyla kibrit suyu dökeceğiz. Kimse destek vermese bile, bunu başaracağız. Biraz zaman alacak. Destek verin, katılın Kuvayı Milliyeci vatanseverlerin arasına, daha çabuk gönderelim, bu seccademize dadanmış şeytanları…

27 Mayıs 1960!
61 yıl önce rahmetli babamızı götürmüşlerdi, 6 yıl sonra kavuşmuştuk. El verin, tüm anti-demokratik uygulamaları, bölünmüşlüğü, fakirliği berberce, kadınlarınız ve gençlerimizle ortadan kaldıralım. Birlikte Atamızın huzuruna başımız dik gidelim. Takdir sizindir.

DOĞRU Partililer olarak; Sadece Allah’a kulluk etmeye, Kalu Belâ’da ikrarımız var. Üç günlük ömür için bu dünyada, kula kulluk etmemek kararımız var.

Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyenlere…
(Kalu Belâ =  Kıyamet gününde ruhların Allah ile buluştukları an)

Sağlık ve başarı dileklerimle, 27 Mayıs 2021