Etiket arşivi: profsaltik@gmail.com

Putin duyurdu: Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı tescil edildi

Rusya Devlet Başkanı Putin; Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşının tescil edildiğini açıkladı. Putin, “Kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı” dedi.

https://www.birgun.net/haber/putin-duyurdu-koronaviruse-karsi-gelistirilen-ilk-asi-tescil-edildi-311533 11.08.2020

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıkladı. Putin’in açıklamasına göre, Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşısını tescil etti. Rusya böylece koronavirüs aşısını tescil eden ilk ülke oldu.

Sputnik Türkiye‘nin aktardığı habere göre, hükümet yetkilileriyle bir toplantıda Putin, “Bildiğim kadarıyla, bu sabah dünyada bir ilk olarak yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen aşı tescillendi” dedi.

“AŞI GEREKLİ TÜM DENEMELERDEN GEÇTİ”

Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko’dan kendisini aşı ile ilgili bilgilendirmesini isteyen Putin, “Yine de aşının oldukça etkili olduğunu, kararlı bir bağışıklık oluşturduğunu biliyorum. Tekrarlıyorum: Aşı gerekli tüm denemelerden geçti” dedi.

Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı üzerinde çalışanlara teşekkür eden Putin, bunun dünya için çok önemli bir adım olduğunu vurguladı.

“KIZIM AŞIYI YAPTIRDI”

Aşının kalıcı antikor ve hücresel bağışıklık oluşturduğunu belirten Putin, “Bunu çok iyi biliyorum, zira kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı. Kendisinin bu bağlamda deneyde yer aldığını düşünüyorum.” diye konuştu.
==============================

Dostlar,

Sevindirici bir gelişmedir kuşkusuz.
Rusya’nın bu aşıyı geliştirip üretebilmesi için gerekli sağlık insangücüne ve teknik donanıma sahip olduğunu biliyoruz.. Başta BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı ve yetkin Virolog – Epidemiyolog – Halk Sağlığı uzmanı sağlık takımı (ekibi).

Ancak ülkenin Sağlık Bakanlığınca aşının onanıp ruhsatlandırılması yetmez.
Mutlaka, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ya da yetkilendirdiği (akredite ettiği) uluslararası kaynak (referans) laboratuvarlarca da sonuçların test edilip onanması gerekir.

3 temel adım bu süreçte irdelenecektir :

GLP (Good Laboratory Practice) : İyi Laboratuvar Uygulamaları
GMP (Good Manufacturing Practice) : İyi Üretim Uygulamaları)
GCP (Good Clinical Practice) : İyi Klinik Uygulamalar..

Bu ana koşulların / standartların alt adımları da var elbette. Ruhsat almadan önce 3. aşamaya (faza) gelinmiş olması, yani birkaç on bin gönüllü insan üzerinde aşının denenmiş olması gerek. Ek olarak 2 büyük sınav söz konusu :

1. Etkinlik : Yeterince koruyucu olacak; süre ve koruma düzeyi bakımından
2. Güvenilirlik : İstenmeyen / yan etki ve komplikasyonlar son derece sınırlı olacak maliyet / yarar irdelemelerinde (analizlerinde).

Söz konusu aşının 2’li bir bağışık yanıt oluşturduğunu anlıyoruz :

a. Hücresel bağışıklık ki görece daha uzun süre kalıcıdır (T hücreleri)
b. Hümoral bağışıklık; antikor üretimi.. (IgG ve IgM)

Aşının bu yeteneklerini yayınlanacak bilimsel makalelerde göreceğiz dileriz. Öte yandan, “kalıcı” bağışıklık sağlandığını söylemek şu aşamada çok zor hatta olanaksız çünkü salgın daha 7-8 aylık “bebek” yaşında.  Bu sonuca varabilmek için zaman çok kısa. Ancak bağışık yanıtın olsa olsa birkaç hafta, dahası 1-2 ay koruyucu düzeyde sürdüğünü söyleyebilirsiniz, hepsi o denli!
****
Aşı örnekleri uluslararası yetkili kaynak (referans) laboratuvarlarda DSÖ gözetiminde test edilip onaylanmadan ölçüsüz bir iyimserlik yanlıştır. Doğru olan ise bilimsel özenliliktir (ihtiyatlılık; scientific precautionary principle).

Rusya’yı, başlangıç da olsa bu doğrulanması gereken, doğrulanmasını dilediğimiz başarılarından dolayı bilim emekçilerini ve onları destekleyen Rus devletini kutluyoruz..

İnsanlığın pek çok açıdan böylesine başarı öyküsü ve gerçekleşen büyük adımlara öyle çok gereksinimi var ki..
***
Öte yandan R.T. Erdoğan‘ın, DSÖ verileriyle aşı geliştirme yolunda dünyada 3. ülkeyiz bağlamında sözleri çok acı vericidir. Bu içerik gerçek dışıdır, gerçekleşmesi olanağı da yoktur yukarıda belirtilen nedenlerle. Ancak neden R.T. Erdoğan böylesine pervasızca yanıltılmaktadır çevresince?? Narsistik kişilik danışmanlara yeter etik gerekçe, hukuksal güvence, meşru kalkan olabilir mi??
Bu uğurda bir ülke, bir halk feda edilebilir mi?? Nereye dek?!!

Kaldı ki Erdoğan’ın böylesi bir kısır döngüyü algılayıp (?), dikkate alıp doğrudan bilgi edinme kaynaklarını açık tutma yükümü yok mudur? Bu olgu ürküntü vericidir ülkemizin bekası bakımından.

DSÖ kaynaklarında, bu sitede yayınladığımız, TV konuşmalarımızda son haftada dile getirdiğimiz üzere, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı. DSÖ kaynaklarında, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı.

İngiltere, Astra-Zeneca ile yürütülen aşı çalışmasıyla ilgili 20 Temmuz’da yayınlanan makalede 2. faz sonuçlarının umut verici olduğu ve istenen bağışıklığı sağladığı duyuruldu.

CanSino: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Cansino da viral vektör türünde aşı geliştiriyor. Çin ordusunda 3. Faz denemelerine başlanan aşının da daha önceki fazlardaki etkisi The Lancet dergisinde incelenmişti.

Sinovac: Eski bir yöntem olan ‘inaktif virüs’ tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs insana verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Haziran’da 1. ve 2. fazda kritik bir yan etki gözlemlenmediğini açıklayan şirket, 3. faz çalışmasını Brezilya’da sürdüreceğini duyurdu. Bu yöntemin dezavantajı, üretiminin uzun ve maliyetli olması. Zayıflatılmış ya da öldürülmüş virüs ile üretilen aşılarda bu virüslerin çoğaltılması için milyarlarca yumurta gerekli.

Sinopharm: Çin merkezli bir başka aşı çalışmasında da ‘inaktif virüs’ yöntemi kullanıyor. Şirket 3. faz çalışmalarını Abu Dabi’de yürütüyor.

Moderna: ABD’de geliştirilen bu aşı, daha önceki aşılardan farklı olarak virüsün kendisinin değil, genetik materyalinin (RNA) vücuda şırınga edilerek bağışıklık oluşturmayı amaçlıyor. Üretimde büyük avantajlar sağlayacak bu yöntemin başarılı olursa, aşı teknolojisinde çığır açabileceği öngörülüyor. Moderna da 3. faz çalışmalarına geçtiğini duyurdu.

Görüldüğü gibi Türkiye ilk 3’te yok!

BSL4 düzeyinde Viroloji laboratuvarı yok! Refik Saydam Ulusal Referans Laboratuvarındaki BSL3 donanımlı.
****
Türkiye’nin mazlum – alınteri ulusal kaynakları 18 yıl boyunca talan edilmeyip, net 2 Tr$ servet yurtdışına aktarılmayıp, 0,5 Tr$ salt betona gömülmese idi; AKP iktidarı ve Türkiye bugün tıkanmazdı.. Geçelim BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı için yaklaşık 1+ milyar $ yatırım yapmayı; korona salgınını bastırarak sönümlendirmek için köktenci önlem olan 14 gün tam kapatmayı (lockdown) bile finanse edecek yaklaşık 50 milyar $ kaynağı Tek Adam iktidarı, ne acıdır ki bulamamaktadır!..

Salgın, yine ekonomik kulvardaki isyan ettiren çaresizliklerin ürünü popülist seçimlerle, irrasyonel açılım – saçılımlarla sürmekte ve kahrolası bedel; masum binlerce insanımızın önelenebilecek iken ÖNLENEMEYEN biçimde kurban edilmesiyle ödenmekte!

Sevgi, saygı,kaygı ve UMUT ile. 11 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Yılmaz Özdil’in SÖZCÜ’ye demecimiz için değerlendirmesi

Dostlar,

SÖZCÜ Gazetesi’nin yürekli ve yetenekli yazarı Sn. Yılmaz Özdil, SÖZCÜ‘de bu gün yayınlanan demecimizi facebook sitesinde duyurmuş..

Değerbilir anlatımlar kullanmış.. Teşekkür ederiz kendisine..

Aşağıda verdiği erişke (link) ile hem söyleşi metnine hem de 30 dakikayı aşan kapsamlı video kaydına erişilebilir..

Haklı çıkmaktan, tüm öngörülerimizin zaman içinde doğrulanmış olmasından mutlu olduğumuzu söyleyebilir miyiz??

Ne yazık ki kocaman bir hayır..

Özdil, 1 Mayıs 2020 günlü SÖZCÜ‘deki makalesinde ölüm sayılarının 10 Mart – 30 Nisan arasında nasıl saklandığını gün gün rakamlarıyla vermişti.. Salt İstanbul’da, 50 günde 3700’ü aşan fazladan ölüm vardı ve bunlar her nedense, Dünyada ve Türkiye’de korona salgını yaşanırken, başka başka nedenlerden ölmüşlerdi!? COVID-19 hastası değillerdi.. Ya başvur(a)mamışlar hastanelere, ya PCR testleri negatif çıkmış ama korona sağaltımı (tedavisi) almalarına karşın COVID-19 tanısı konmamış / konması engellenmiş ve ölüm raporlarına türlü türlü nedenler yazılmıştı.. (Lütfen okuyunuz, paylaşınız : http://ahmetsaltik.net/2020/05/01/yoksa-siz-hekimlerimize-guvenmiyor-musunuz/)

Çünkü : AKP iktidarının döneminde Türkiye’de hiçbir başarısızlık, olumsuzluk olamazdı! Bundan da bir başarı öyküsü mutlaka ama mutlaka çıkarılacaktı..

TEK ADAM‘ın büyüsü bozulamıyor, BİLİM KURULU üyeleri dahil KRAL ÇIPLAK diyemiyor!!???

Mahallenin delisi bir tek biz kaldık korkarız / sanırız ??

Uyan Türkiye uyan, artık yaşam hakkın da yok, ne kaldı geriye ne, ne, ne??

Sevgi, saygı ve DERİN KAYGI – ACI ile.
08 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/prof-dr-saltik-veriler-saklaniyor-cok-sayida-kanit-var-5976511/

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var
SOZCU.COM.TR
Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var
Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var Ankara Üniversitesi Tıp Fakü

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-2

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, koronavirüs ve paralelinde yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saltık, Türkiye’de durumun nisan ayındaki pik dönemi gibi olduğuna dikkat çekti, verilerin saklandığını söyleyenlere tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi.
Aşı çalışmalarına da değinen Saltık, Türkiye’nin teknik altyapı yetersizliği nedeniyle etkin aşı üretmesinin hayal olduğuna işaret etti.

Okumaya devam et

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, koronavirüs ve paralelinde yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saltık, Türkiye’de durumun nisan ayındaki pik dönemi gibi olduğuna dikkat çekti, verilerin saklandığını söyleyenlere tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi.
Aşı çalışmalarına da değinen Saltık, Türkiye’nin teknik altyapı yetersizliği nedeniyle etkin aşı üretmesinin hayal olduğuna işaret etti.

Ömrüm Kara, 08 Ağustos 2020, video görüşmesi ve yazının tümü için :
https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/prof-dr-saltik-veriler-saklaniyor-cok-sayida-kanit-var-5976511/ 

Türkiye’de korona virüsü vakaları yeniden artıyor. Sağlık Bakanlığı açıkladığı verilerle bunu gözler önüne seriyor. Ancak bakanlık artışı verilerle açıklasa bile bunun doğruluğu tartışma konusu. Muhalefetin yanı sıra birçok akademisyen ve sivil toplum kuruluşu gerçek verilerin saklandığı görüşünde. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu görüşte olanlara tepkili.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık da rakamların gerçeği yansıtmadığını savunanlardan biri.

“ÖNLEM İÇİN ÖNCE GERÇEKLERİ GÖRMEK GEREKLİ”

SÖZCÜ‘ye konuşan Saltık, “veriler saklanıyor” diye açıklama yapanlara tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi. Vaka sayısı ile ilgili gerçek kanıtların resmi mercilerin verilerinde olduğuna dikkat çeken Saltık, şunları kaydetti:

* Verilerin saklandığına dair çok sayıda kanıt var. Bu açıklamalara sayın bakan öfkelenmiş ve bir açıklama yaptı. ‘Vaka sayıları çok deyip ortalığı karıştırıyorlar, böyle diyenler ne önlem alınacağını düşünsünler’ diye açıklamalarda bulundu.
* Önlem için önce gerçeği görmek gerekli. Örneğin Konya Sağlık Müdürlüğü’nün basına yansıyan bir demeci var. 838 yataklı Şehir Hastanesi’nin tümüyle dolduğunu, 1200 yataklı bölümün hızla açılmaya çalışıldığını ve böyle devam ederse bunun da yetmeyeceğini açıkladılar.
* Malatya Valisi her gün en az 100, Erzurum Valisi 200 vaka olduğunu açıklıyor. Ama Sağlık Bakanlığı’nın bu bölgeler için verdiği rakamlar dörtte biri kadar.

“ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”

* Mesela Malatya Valisi bin kadar yatan hasta olduğunu açıkladı. Türkiye toplamına baktığımızda 10 binlerin üzerinde olduğu görülüyor. Dolayısıyla toplam yatan hasta sayısının yalnızca on birde birinin Malatya’da olmasını da sormak gerek. Ankara Tabip Odası’nın açıklaması var. Olgu sayıları 1400’ü buldu diye.
* Dolayısıyla bu şekilde yel değirmenlerine saldırmanın anlamı yok. Bunlar gerçek. Artık mızrak çuvala sığmıyor, herkes biliyor Türkiye’nin kuşkulu ve yetersiz veriler yayınladığını. Uluslararası istatistiklerde de -ki Johns Hopkins Üniversitesi bunun merkezidir- Türkiye’nin son derece kuşkulu veriler verdiğini ve güvenilemeyeceğini belirtiliyor.
* Çıkarsınız rakamları gerçekçi bir şekilde söylersiniz halktan da yardım isterseniz. ‘Denetim altına aldık, tedbire ihtiyaç var, endişeliyiz, kaygı içerisindeyiz’ şeklinde romantik açıklamaları aynı zamanda meslektaşım olan sayın bakana yakıştıramıyorum.

“YAPILANLAR İŞE YARAMIYOR”

Gerçek verilerin saklanmasının nedenlerini de açıklayan Saltık, şunları söyledi:

* Bunun birkaç nedeni var. İlki sosyal psikolojik nedenler. Panik havası oluşsun istenmiyor. Ama bu kaygı daha çok zarar getiriyor çünkü halk gerçek tabloyu anlayamadığı için rehavete kapılıyor.
* İkincisi turizm kaygısı. Ancak yurtdışı turist beklentisi istenildiği gibi olmuyor. Doğru dürüst gelen turist yok, ülkeler kapılarını açmıyorlar, askıya alıyorlar.
* İhracat – ithalat gibi beklentiler var. Yine burada da dış ticarette açıkların büyüdüğünü görüyoruz, buğday ithalatında dünya rekoru kırıyoruz. Yani burada da işe yaramıyor. Ama siyasal iktidar başarı öyküsü yaratma çabası içinde.

 “ARTIŞIN NEDENİ AYASOFYA VE BAYRAM”

Rakamların yeniden yükselmesinin nedenlerine dikkat çeken Saltık, bunun en temel iki nedeninin Ayasofya’nın açılışı ve Kurban Bayramı olduğunu vurguladı. Devletin resmi açıklamalarına göre Ayasofya’nın açılışına 350 bini aşkın insanın katıldığını dile getiren Prof. Dr. Saltık, şöyle konuştu:

* Bu kadar insan çok yakın temas içinde oldu. Tedbir yoktu, sonrasında denetleme olmadı. İkinci temel etken ise Kurban Bayramında kapatma yapılmayışı. Hem bayram ziyaretleri hem İstanbul’un bütün Türkiye’ye dağılması hem de turizm bölgelerindeki yoğunlukların neden olduğunu görebiliriz.
* ‘Her gün binin altına indik biraz daha tedbire gerek var’ demek başkadır. Halkı paniğe sokmayacak biçimde ama gerçekleri de açıklayarak, ‘Salgın ciddi. Bütün çabalara karşın binin altına inemiyoruz. Şu şu ek önlemlerin yerine getirilmesi halktan da bekleniyor. Bunlar yapılmadığı takdirde ölümler hastalık sayıları artacak. Ve çok daha katı kısıtlamalara başvuracağız’ demek başkadır. Sayın bakan ilkini seçiyor dolayısıyla ikircik içinde kalıyor insanlar.

“TESTİ POZİTİF ÇIKAN EVİNE GÖNDERİLİYOR”

Tespit ve tedavi konusunda bütün yükün kamu hastanelerinde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Saltık, hastanelerde kapasite yetersizliğinin olduğuna vurgu yaptı. Özel hastanelerin pandemi hastalarını kabul etmediğini anlatan Saltık, şunları kaydetti:

* Sosyal güvenlik kurumu bedeli ödemiyor dolayısıyla bütün yük kamuda. Kamunun 200 bin kadar yatağı var. Bunun yarısının olağan hastalara, kalan yarısının pandemi hastalarına ayrıldığını düşünün.
* Şu an 12 bin dolayında yatan hasta var. Ve bu yatan hasta sayısı çok ilginç bir biçimde sınırlı tutuluyor. Hastanın PCR testi pozitif çıktığı halde klinik durumu ağır değilse evine gönderiliyor. ‘Durumunuz kötüleşirse gelin’ deniyor.
* Bu olağanüstü bir durum ve kapasite yetersizliğinin itirafı anlamına geliyor. Oysa izolasyon denen bir terim var, kesin ya da kuşkulu tanı alan hastanın, kuluçka süresi boyunca toplumsal yaşamdan yalıtılmasıdır. Biz o haldeyiz ki test pozitif tanı konmuş hastaları bile evlerine gönderiyoruz!
* Bunun sonucu ne oluyor? Türkiye’de hastanede yatan her on hastadan biri yoğun bakıma gerek duyan ağır hasta haline geliyor. Dünyada bu oran % bir yani yüz hastadan biri yoğun bakım gereksinimi duyuyor.
* Fakat ölüm oranları Türkiye’de ilginç bir biçimde % iki buçuklarda. Dünya ortalaması % 6. Burada apaçık verilerin çarpıtılmasıyla karşı karşıyayız.
* Türkiye şu an her 17 kişiden birine test yapılmış durumda. Her 4 kişiden birine test yapan ülkeler var. Hatta bir aileden bir kişiye tanı konduğunda yakın temaslılarına yani o ailenin üyelerine test yapılmayacak dendi. Bu akıl tutulması gibi bir şeydir.
================================
Tüm dosyayı burada veremedik web sitemizdeki sorunlar nedeniyle..

Devamı için tıklayın lütfen :
http://ahmetsaltik.net/2020/08/08/sozcu-gazetesine-demecimiz-ve-video-soylesi-2/

Sevgi ve saygı ile. 08 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

MEDYASCOPE Programımız – 06.08.2020

Dostlar,

Bu gün, 6 Ağustos 2020 Perşembe günü
saat 20:00’de MEDYASCOPE’tayız

Yükselen salgını, türev sonuçlarını…
Okulların açılıp / açılmaması sorunsalını..
Epidemiyoloji bilimi ışığında neler yapılabileceğini
nelerin yapılıp / nelerin yapılmaması gerektiğini…
…… konuşuyoruz..

https://youtu.be/N489K674Uro
https://twitter.com/Medyascopetv/status/1291418802916270080?s=09

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 06 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

TELE1 TV Programımız – 06 Ağustos 2020

Dostlar,

Bu gün, 6 Ağustos 2020 Perşembe günü
saat 17:00’de TELE1 TV‘de olacağız.. / OLDUK

Yükselen salgını, türev sonuçlarını…
Okulların açılıp / açılmaması sorunsalını..
Epidemiyoloji bilimi ışığında neler yapılabileceğini
nelerin yapılıp / nelerin yapılmaması gerektiğini…
…… konuşacağız.. / KONUŞTUK..

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 06 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

KRT TV Programımız – 4 Ağustos 2020

Dostlar,

4 Ağustos 2020 günü katıldığımız KRT TV programında Sn. Çiğdem AKDEMİR’in konuğu olduk..

Kurban bayramını izleyen ilk günde KORONAVİRÜS SALGINI PATLADI!

Ankara dahil, ülkemizin pek çok yerinde kamu hastanelerinde ve yoğun bakım birimlerinde yer kalmadı!

Hazin tabloyu irdeleyen 12,5 dakikalık özlü değerlendirmeyi izlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesi ve paylaşılması dileğiyle..

https://www.youtube.com/watch?v=4O1UvsNF3X8
****

Geçelim niteliklisini, standart bir filyasyon çalışması ile Ayasofya kökenli hastaların teker teker kaynakları bulunur.. Çok kötü de yapsalar kimi ipuçlarına Sağlık Bakanlığı ulaşır, ulaşmıştır.
Bilimsel Danışma Kurulu üyelerine ne denli veri “koklatılır” bilemiyorum..
**
Sağlık Bakanı da önceki gün “ön almak” için “endişeliyim” buyurdular..
Bal gibi göze aldılar bu sonuçları..
Turizm sektörü, hayvancılık pazarı..
**
İşte hendek, işte deve..

İşte CEO / RTE işte AŞ / Türkiye..

*
Ankara’da ve Türkiye genelinde bir hastalık patlaması yaşanıyor..
Yataklar doldu..
Söylemedik mi; bayramdan önce en az 4 gün KAPATIN!
Demedik mi??
Çok yönlü kurban “bayramı” !!??
Masum hayvanları boğazla kurban sanarak.. derin dondurucu satışları patlasın;
Karayollarında trafik canavarı ve kurbanı ol..
Koronaya da kurban ver ve koronaya bayram ettir..
*
Tüm bunların aktörü / öznesi şu “insan” denen, zekasıyla aptalca şişinen yaratık mı?

Sevgi ve saygı ile. 05 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

TELE1 ve HALK TV Programlarımız

TELE1 ve HALK TV Programlarımız..

3 Ağustos 2020 Pazartesi günü (bu gün);

Saat 11:00’de TELE1’de olacağız / OLDUK..
Saat 16:00’da HALK TV’de olacağız.. / OLDUK…

    • Korona salgınını konuşacağız.. / konuştuk
    • Açıklanan rakamlar doğru mu?
    • Neden salgını sönümlendiremedik?
    • Bayram sonrasında hasta ve ölüm sayıları artacak mı?
    • Okulların açılması / açılmaması sorunsalı??
    • Aşı ufukta görünüyor mu?
    • COVID-19 ilaçları tunelin ucunda mı?
    • Yurdum insanı ne yapmalı?
    • Kamu otoritesinin anayasal yükümlülükleri..
    • Eylül sonlarında Ekonomik bunalım ve alevlenen Salgın örtüşürse??
    • Türkiye yeni bir OHAL’e mi sürükleniyor??sorularına yanıt arayacağız.. / YANIT VERDİK…
      Program sunucuları Sn. İsmail Dükel ve Sn. Şule Aydın‘a teşekkür ederiz.
      Program erişkeleri aşağıda :

İzlenmesi, paylaşılması dileğiyle..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Çağrımızdır

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Çağrımızdır :


Saygın bilim insanı Prof. Dr. Sencer İMER, what’s up iletisi ile şunları yazdı :

Değerli arkadaşlar,
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı Ayasofya’nın açılışında Atatürk’e karşı yorumlanacak hutbesi dolayısıyla istifaya davet ediyorum.
Bu talebe katılmanızı bekliyorum.
Sevgi ve saygılar, 26.07.2020

Sencer İmer

*****

Biz de Sencer İmer hocamıza katılarak aşağıdaki gibi içimizi dökelim istiyoruz :

Ayasofya'da kılıçla cuma hutbesi okuyan Diyanet Başkanı, Atatürk'ü ...

1. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, tüm ulusumuzdan ve Yüce ATATÜRK’ün
aziiiiiiiiiiiiiz anısından açıkça özür dilemelidir.
2. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, derhal görevinden istifa etmelidir.
3. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru hakkında derhal, halkı kin ve düşmanlığa teşvikten ve Atatürk Hakkında Yasayı çiğnemekten adli işlem / ceza kovuşturması başlatılmalıdır.
4. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru hakkında derhal 657 s. yasa kapsamında disiplin soruşturması başlatılmalı ve hak ettiği en ağır ceza, DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA yaptırımı uygulanmalıdır.
5. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, AKP = RTE / Partili Cumhurbaşkanı tarafından görevinden azledilmeli ve Erdoğan da halktan ve Atatürk’ten özür dilemelidir.
6. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memurunun söz konusu konuşması YOK HÜKMÜNDE SAYILMALI, yerine Büyük ATATÜRK’e açık şükran ve minneti de ifade eden yeni bir metin tarih kaydına geçirilmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 26 Temmuz 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

MARŞ MARŞ, YERLERİNİZE!

MARŞ MARŞ, YERLERİNİZE!

Mustafa Aydınlı - BiyografyaMustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’daki ilk cuma hutbesinde

  • “Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” sözleri ile ad vermeden Atatürk’e lanet okudu!

Birlik ve beraberliğe, en çok gereksinimimiz olduğu şu günlerde, dinin sevgi ve hoşgörüye dayalı iletilerini vermesi gerekirken; Vatanın kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk’e lanet okumak ülkede infial / isyan yaratmıştır.

İstanbul 4 yıl, 10 ay, 23 gün İngiliz işgalinde kalmış (13 Kasım 1918, 6 Ekim 1923), kentin anahtarını İngilizlere Padişah Vahdettin teslim etmişti. İstanbul’u da, Ayasofya’yı da işgalden kurtaran Mustafa Kemal, Diyaneti kuran da O! Ali Erbaş da oturduğu koltuğu O’na borçlu. Ayrıca Murat Bardakçı’nın açıklamalarına, göre vakfiyede öyle bir metin de yok.

Bir din adamı neden yalan söyler? Neden gerçekleri çarpıtır? Neden kurucusuna ve kurtarıcısına hakaret eder? Çok düşündürücü değil mi? Bu tutum nankörlük değil de nedir? Peki, İslam inancında nankörlüğe yer var mıdır, nankörlük eden “neye uğrar” ??!! Dahası ahlak dışı bir davranış değil midir bu iftira; özünde İslam dini “iyi – güzel ahlak” odaklı değil midir??

Mustafa Kemal’in bir bölüm sözde din adamlarınca saldırıya uğraması ilk değil. Şeyhülislam ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İslam Teali Cemiyeti’nin kurucusu Mustafa Sabri, Mustafa kemal Paşa hakkında idam fermanını kaleme alan kişi ve Sevr’in imzalanması için özel çaba harcadı.

  • “Mustafa Kemal ve Ankara hükümeti kahpedir… Kudurmuş haydutlar, caniler…
    Eyy Allah’tan korkmayan, eyy peygamberden haya etmeyen mahluklar… Bunların dinsizlik derecesi tasavvur edilemez, cenabı hakkın gazabı ve laneti bunların üzerine olsun… Yunanlara fazla zayiat verdirmek bizim için hayırlı ve menfaatli olamaz, İngilizleri kızdırırız, İngiliz gibi muazzam devlete karşı katiyen kazanma ihtimali yoktur… Yunan ordusu halifenin ordusudur, asıl kafası koparılacak mahlukat Ankara’dadır..”

Fesli Kadir Mısıroğlu da “Keşke Yunan galip gelse” diyenlerdendi. Belli ki Ali Erbaş da bunlardan el almış.

Yurtsever din bilgileri de var elbette, Ankara Müftüsü Rıfat Börekci ilk Diyanet İşleri başkanı idi. Günümüzün aydın din bilginlerinden Sayın Cemil Kılıç gibi. Kılıç, attığı bir tivitte şöyle diyor :

  • “İnsanlığın dincilere tutsak düşen dinlerden çektiği nedir Allah aşkına?
  • Tıpkı Muaviye’nin cami kürsülerinden Ehlibeyte lanet okutması gibi,
    bu gün de kürsülerden Cumhuriyet’in kurucusuna ad vermeden lanet okunuyor.
  • Unutma! Bu gün minberden isim vermeden Kadir Mısıroğlu’na rahmet,
    Atatürk’e de lanet okundu.
  • Bu gün Atatürk’ün kurduğu devletin bir memuru, Atatürk’e lanet okudu.
  • Susanın kanı kurusun.”
    Can Yücel ; “Bana ‘Şiirlerinde küfretme.’ diyorlar usulsüz. Ulan nasıl anlatayım bu kadar o….. çocuğunu küfürsüz?” demektedir.

Neyzen Tevfik ise bir şiirinde;

Ben sana _ok demem,
_oklar duyar ar eder.
Bir zerren düşse _oka,
Onu da mundar eder..

diye başlayan ancak 2. dörtlüğünü buraya almaktan bizim de “hâyâ” edeceğimiz dizelerle içinden taşan ölçüsüz ve haklı isyanı dile getirir..

Geldiğimiz yer tam da burasıdır ve halkın duyarlığı, sinir uçları ile neden bilerek ve isteyerek, adeta kör kör gözüm parmağına oynanır; anlamak ve anlatmak olanak dışıdır!
Anlaşılan AKP = RTE “gidici” olduğunu kesin ve net olarak görmektedir.. Bu çöküşü geciktirme  derdindedir. Kısa günün kârı yanı sıra, ehh, bir miktar daha kutuplaşma ve tabanını bir arada tutma çırpınışı..
Yalnızca batmıyorlar, insanlık tarihinde utanca da boğuluyorlar..
****
Edebiyat dersinde öğretmen yazılı yoklama yapıyor, öğrenci noktalama işaretlerini nereye koyacağını bilmiyor. Kompozisyon bitince tüm noktalama işaretlerini en sona yazıyor ve “Marş marş yerlerinize” diyor.

Biz de Can Yücel ve Neyzen Tevfik’in sözlerini nereye koyacağımızı bilmiyoruz,
nereye yakışıyorsanız oraya, marş marş yerlerinize diyoruz.
=============================

Dostlar,

Biz de dökelim içimizi                       :

1. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, tüm ulusumuzdan ve Yüce ATATÜRK’ün
aziiiiiiiiiiiiiz anısından açıkça özür dilemelidir.
2. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, derhal görevinden istifa etmelidir.
3. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru hakkında derhal, halkı kin ve düşmanlığa teşvikten ve Atatürk Hakkında Yasayı çiğnemekten adli işlem / ceza kovuşturması başlatılmalıdır.
4. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru hakkında derhal 657 s. yasa kapsamında disiplin soruşturması başlatılmalı ve hak ettiği en ağız ceza, DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA yaptırımı uygulanmalıdır.
5. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memuru, AKP = RTE / Partili Cumhurbaşkanı tarafından görevinden azledilmeli ve Erdoğan da halktan ve Atatürk’ten özür dilemelidir.
6. Ali Erbaş adlı DİB Devlet Memurunun söz konusu konuşması YOK HÜKMÜNDE SAYILMALI, yerine Büyük ATATÜRK’e açık şükran ve minneti de ifade eden yeni bir metin tarih kaydına geçirilmelidir.

Sevgi ve saygı ile. 26 Temmuz 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com